Karapara aklama sürecini kavramak için konu, “öncül suç” ve

advertisement
LAW 422
KARA PARA AKLAMA NOTLARI (Kaynak: MASAK web sitesi: www.masak.gov.tr)
Karapara aklama sürecini kavramak için konu, “öncül suç” ve “karapara” kavramları ile
birlikte değerlendirilmelidir. Genel olarak karapara aklamadan bahsedebilmek için;
Bir suç işlenmiş (Öncül suç),
Bu suç sonucunda herhangi bir ekonomik değer elde edilmiş (Karapara ),
Bu ekonomik değerleri yasadışı nitelikten çıkarıp bunlara yasal görünüm kazandırmaya
yönelik fiillerin işlenmiş
Olması gerekmektedir.
Aşağıda karapara aklama ile ilgili temel kavramlar açıklanmıştır:
Öncül suç
Öncül suç karaparanın elde edilmesini mümkün kılan suçtur. Hukuki olarak karaparaya
kaynak teşkil eden bu suçlar, benimsenen yaklaşıma göre ülke mevzuatlarında farklı
şekillerde belirlenmişlerdir. Öncül suç belirlemede kullanılan yaklaşımlar şu şekilde
belirtilebilir:
Tüm ağır suçların öncül suç olarak kabulü,
Tüm suçların veya belirli kategorideki ağır suçların veya belirli hapis cezası sınırını aşan
suçların öncül suç olarak kabulü,
Öncül suçların sayma suretiyle belirlenmesi,
Karma yaklaşım.
Ülkemizde 4208 sayılı Kanunun yürürlükte olduğu dönemde öncül suçlar sayma yöntemi ile
belirlenmişken, 5237 sayılı Türk Ceza Kanununun aklama suçunun düzenlendiği 282.
maddesinde “alt sınırı altı ay ve daha fazla hapis cezasını gerektiren suçlar” şeklinde eşik
yaklaşım benimsenmiştir.
Karapara
Karapara yasaların suç saydığı fiillerden elde edilen her türlü ekonomik menfaat ve değer
olarak ifade edilebilir. Sözlük anlamıyla “yasa dışı yollardan sağlanan kazanç” olarak
tanımlanan karapara, suç geliri, kirli para gibi terimlerle de anılmaktadır. Uluslararası
literatürde ise bu kapsamda “suç geliri” (proceeds of crime), “kirli para” (dirty money),
“karapara” (black money) veya “suç parası” (criminal fund) terimleri kullanılmaktadır.
Karapara ekonomik, sosyal ve hukuki olmak üzere farklı açılardan tanımlanabilir. Aklama
suçuna konu olabilecek karapara doğal olarak hukuki olarak tanımlanan karaparadır ki, bu da
ülke mevzuatlarında öncül suç olarak belirlenmiş fiillerden elde edilen her türlü değerdir.
Ülkemizde 19.11.1996 tarihinde yürürlüğe giren 4208 sayılı Karaparanın Aklanmasının
Önlenmesine Dair Kanun’da tanımlanan “karapara”, Söz konusu Kanunun 2/a maddesinde
sayılan Kanunlardaki fiillerin işlenmesi suretiyle elde edilen bütün ekonomik değerleri ifade
etmekteydi. 18.10.2006 tarihinde yürürlüğe giren 5549 sayılı Suç Gelirlerinin Aklanmasının
1
Önlenmesi Hakkında Kanunda karapara kavramı yerine“Suç geliri” kavramı kullanılmış ve
aynı kanunda suç geliri, TCK’nın 282 nci maddesine paralel şekilde “suçtan kaynaklanan
malvarlığı değeri” olarak tanımlanmıştır
Aklama suçu
Aklama suçu, genel olarak öncül suçlardan elde edilen gelirlerin, yasa dışı kaynağını
gizlemek ve bu gelirleri yasal bir kaynaktan elde edilmiş gibi göstermek amacıyla yapılan her
türlü işlem olarak tanımlanabilir.
Aklama suçu hukuk sistemimizde ilk olarak 19.11.1996 tarihinde yürürlüğe giren 4208 sayılı
Kanunun 2/b maddesinde “Karapara aklama suçu” adıyla tanımlanmıştır. Daha sonra 1
Haziran 2006 tarihinde yürürlüğe giren 5237 sayılı Türk Ceza Kanununun “Suçtan
Kaynaklanan Malvarlığı Değerlerini Aklama” başlıklı 282’nci maddesinde yeniden
düzenlemiştir.
Karapara aklama ile mücadele kapsamında hazırlanan uluslararası sözleşmelerde karapara
aklama fiilleri ayrıntılı olarak belirtilmiştir. Örneğin Türkiye’nin de taraf olduğu Sınıraşan
Organize Suçlara Karşı Birleşmiş Milletler Sözleşmesinin “Suç Gelirlerinin Aklanmasının
Suç Haline Getirilmesi” başlıklı 6’ncı maddesinde;
Suç geliri olduğu bilinen malvarlığının yasadışı kaynağını gizlemek veya olduğundan değişik
göstermek veya öncül suçun işlenmesine karışmış olan herhangi bir kişiye işlediği suçun yasal
sonuçlarından kaçınmasına yardım etmek amacıyla dönüştürülmesi veya devredilmesi;
Bir malvarlığının suç geliri olduğunu bilerek; gerçek niteliğinin, kaynağının, yerinin,
kullanımının, hareketlerinin veya mülkiyetinin veya malvarlığına ilişkin hakların gizlenmesi
veya olduğundan değişik gösterilmesi.
Devletlerin kendi hukuk sisteminin temel kavramlarına tabi olarak, tesellüm anında bu tür bir
malın suç geliri olduğunu bilerek; edinilmesi, bulundurulması veya kullanılması, bu maddede
belirtilen suçlardan herhangi birini işlemeye veya teşebbüse örgütlü olarak veya suç işleme
konusunda anlaşarak yardım, yataklık, kolaylaştırmak ve yol göstermek suretiyle katılınması
Aklama fiilleri olarak belirtilmiştir.
Karapara Aklamanın Aşamaları
Karaparanın aklanması genelde üç aşamadan oluşan bir süreç içinde gerçekleştirilmektedir.
Bu aşamalar kirli bir çamaşırın makinede yıkanmasına benzetilerek açıklanmaya çalışılmıştır:
Birinci aşamada çamaşır makineye atılmakta – [Yerleştirme (Placement)]
İkinci aşamada çamaşır makinede yıkanmakta – [Ayrıştırma (Layering)]
Üçüncü aşamada ise temizlenmiş halde makineden çıkarılmaktadır [Bütünleştirme
(Integration)].
Her karapara aklama olayında bu aşamaların üçünün de ayrı ayrı gerçekleşmesi zorunlu
değildir. Bazen bu aşamaların ikisi veya üçü tek işlemde gerçekleştirilebilir veya bazı
aşamalar gerçekleştirilmeden karaparanın aklanması tamamlanabilir. Bu durum para
aklanacak ülkeye, finansal olanaklara, aklayıcıların diğer faaliyetlerine kadar pek çok
değişkene bağlı olabilir.
2
Yerleştirme (Placement) Aşaması
Bu aşama suçtan elde edilen gelirin nakit formundan kurtarılarak finansal sisteme sokulması
aşamasıdır. Başta uyuşturucu ticareti olmak üzere karaparayı doğuran suçlarda para, genelde
nakit olarak el değiştirmektedir. Nakit formundaki paradan neden kurtulmak ve bu para
finansal sisteme sokulmak istenmektedir?
Kredi kartının, çek uygulamasının ve diğer nakit olmayan araçların sıklıkla kullanıldığı
günümüzde nakit formundaki para dikkat çekicidir (Bu sebeple bu tür uygulamaların
yaygınlaşmadığı, kayıtdışı ekonominin ve nakit kullanımının yaygın olduğu ve denetimin
olmadığı ya da az olduğu ülkelerde bu aşama daha kolay tamamlanabilir.
Nakit paranın aktarılması, taşınması, kullanılması veya benzer işlemlere tabi tutulması zordur
(Örneğin 100 dolar karşılığında satın alınabilecek kokainin ağırlığı, 100 dolarlık banknotun
ağırlığından daha azdır. Yani 100 kilo kokain satan bir uyuşturucu kaçakçısının bunun
karşılığında alacağı 100 dolarlık para 100 kilodan fazla olacaktır) Nakit formundan
kurtulduğunda özellikle bankacılık sistemine sokulduğunda paranın hareketliliği kolaylaşacak
ve artacaktır.
Nakit paranın güvenlik güçleri tarafından bulunması, yakalanması ve el konulması riski
fazladır.
Aklayıcılar için en zor, yetkililer için en kolay aşama
Yerleştirme aşaması aklayıcılar için en zor aşamadır. Karapara aklama ile mücadele eden
birimler açısından ise karaparanın tespit edilmesinin, yakalanmasının ve el konulmasının en
kolay olduğu aşamadır. Çünkü bu aşamada karapara ile yasadışı kaynağı arasındaki bağ henüz
kesilmemiştir. Başka bir ifade ile karapara aklayıcının henüz paranın kaynağına ilişkin yasal
bir gerekçesi yoktur. Dolayısıyla paranın kaynağının karapara olduğunu ispat etmek diğer
aşamalara oranla daha kolaydır.
Aklayıcılar için neden en zor aşamadır?
Gelir, genellikle finansal sisteme nakit halinde girdiği ilk durumda işlemi yapan kuruluş
tarafından yetkililere yapılan nakit bildirimi veya şüpheli işlem bildirimine konu olmaktadır.
Bir kez finansal sisteme girince de her gün sayısız fon transferinin, finansal işlemin yapıldığı
piyasalarda bir finansal kuruluştan gelen fon; ilk finansal kuruluş tarafından sorgulandığı
varsayımıyla, ikinci finansal kuruluşça çok özel emareler olmadıkça sorgulanmaz.
Yerleştirme aşamasında ne tür yöntemler kullanılır?
Yerleştirme aşamasında nakit para;
fiziki olarak yurtdışına çıkarılarak denetimin az olduğu ülkelerde bankaya yatırılabilir,
küçük tutarlara bölünerek (bildirim tutarlarının altındaki tutarlara) ülke içindeki çeşitli
bankalara, farklı kişiler adına açılmış hesaplara yatırılabilir,
gayrimenkul, lüks araba, mücevher, antika veya sanat eserleri alımında kullanılabilir, hisse
senedi, tahvil, bono, çek, poliçe gibi mali araçlara dönüştürülebilir,
banka hesaplarına yatırılmadan önce kumarhane geliri, turizm geliri veya ihracat geliri gibi
gösterilebilecek ve bir açıklama yapılmasına olanak sağlayabilecek işlemlere konu yapılabilir,
3
finansal kuruluşlar veya bunların çalışanları ile işbirliği yapılarak sisteme sokulabilir veya iş
biraz daha abartılarak suç örgütleri tarafından finansal kuruluşlara sahip olmak suretiyle nakit
formundan kurtarılabilir.
Yerleştirme, aklama işleminde mutlaka yer alması gereken bir aşama mıdır?
Yukarıda da belirtildiği gibi yerleştirme aşamasının amacı paranın nakit formundan
kurtarılarak finansal sisteme sokulmasıdır. Ancak kaynağındaki suç nedeniyle gelir nakit
halinde değilse bu aşamaya gerek yoktur. Ayrıca bazı aklama yöntemlerinde de yerleştirme
aşamasına gerek duyulmaksızın aklama işlemi gerçekleştirilebilmektedir.
Sonuç olarak;
Bu aşamadan sonra para nakit halinde olmayacaktır. Gerek mücadele eden birimlerce
araştırma ve inceleme sırasında paranın fiziken tespitinin, ele geçirilmesinin ve el
konulmasının, gerekse naktin finansal sisteme girişi sırasında finansal kuruluşlar tarafından
nakit işlem bildirimleri ve şüpheli işlem bildirimleri yoluyla tespitinin en kolay olduğu bu
aşamada, sözü edilen kişi ve kuruluşlar daha dikkatli olmalıdırlar. Çünkü bu aşamadan sonra
suçun ortaya çıkarılması çok daha zorlaşacaktır.
Ayrıştırma (Layering) Aşaması
Bu aşamada amaç, nakit formundan kurtarılan parayı yasadışı kaynağından mümkün
olduğunca uzaklaştırmak, böylece paranın izinin sürülmesini, bulunmasını ve yakalanmasını
imkansız hale getirmektir. Yerleştirme aşamasında karapara özellikle bankacılık sistemine
sokulmuşsa sistemin olanaklarından yararlanmak suretiyle transfer etmek ve kaynağından
uzaklaştırmak son derece hızlı ve kolay olacaktır. Bu aşamada paranın yasadışı kaynağından
uzaklaştırılması için sıklık, karmaşıklık ve hacim açısından yasal işlemlere benzeyen bir dizi
mali işlem yapılmaktadır. Böylece denetim mekanizması aşılmaya çalışılmaktadır.
Bu aşamada karapara nasıl bir seyir izlemektedir?
Bu aşama karışık bir bankacılık bürokrasisi gerektirmektedir. Küçük tutarlara bölünen para
bankacılık sistemine girdikten sonra bankadan bankaya, ülkeden ülkeye aktarılmaya başlar.
Kuşku uyandırmamak için her birinde kısa sürelerle tutulur ve bazen de bu süreç diğer
miktarlarla birleşerek katlanır.
Bu aşama bazen ilk aşama ile eş zamanlı olarak gerçekleşebilir. Örneğin finansal kuruluşların
aklayıcılarla işbirliği yapmaları halinde gelir hem yerleştirilip hem de transfer edilebilir.
Bütünleştirme (Integration) Aşaması
Bu aşama için karaparanın yuvaya dönme aşamasıdır denilebilir. Ayrıştırma aşamasında
yasadışı kaynağı ile bağlantısı koparılan karapara bütünleştirme aşamasında yasal işlemlerle
ülkenin mali sistemine aklanmış bir şekilde sokulur. Artık daha önce iki aşama geçirildiği için
paranın kaynağına ilişkin sorulabilecek bir soruya yasal bir açıklama yapılabilecek veya böyle
bir sorunun sorulmasını gerektirmeyecek normal bir işlem görüntüsü elde edilmiştir.
4
Aklayıcı bu aşamada ne yapar?
Karapara aklayıcı bu aşamada parayı normal ticari para olarak ekonomiye sokar. Bu parayla
menkul veya gayrimenkul, hisse senedi, tahvil, bono satın alabilir; bir finans kuruluşundan
kredi almak için teminat gösterebilir, borç verebilir, borçlarını ödeyebilir ve buna benzer her
türlü yasal işlemi yapabilir. Böylece para sistemle bütünleşmekte ve yasal fonlardan farklı
olan yönlerinden arındırılmaktadır.
Yapılan açıklamalara dikkat edilirse karapara hem yerleştirme hem de ayrıştırma
aşamalarında mali sisteme girmektedir. Örneğin hem yerleştirme, hem de bütünleştirme
aşamalarında para ile hisse senedi, tahvil, menkul veya gayrimenkul diğer değerler
alınmaktadır. Bu aşamalarda yapılan bu alımlar arasında nitelik olarak ne tür fark olduğuna,
ya da bu alımlar sırasında karapara aklamanın hangi aşamasında bulunulduğuna bakılırsa;
Yerleştirme aşamasında amaç paranın nakit formundan kurtarılması ve sisteme entegre
edilmesi, ayrıştırma aşamasında ise yapılan çok sayıda işlemle paranın yasadışı kaynağından
uzaklaştırılmasını sağlamaktır. Yani bu aşamalarda para henüz yasal bir görünüme
kavuşmamıştır. Oysa bütünleştirme aşamasında mali sistemde boy gösteren para kullanıma
hazır paradır. Artık dolaştırılmasına ve şekil değiştirmesine gerek kalmamıştır. Herkesin
yaptığı yasal işlemler yapılarak tüketim, yatırım veya bir başka şekilde değerlendirilebilir.
Kısaca; sorulabilecek muhtemel bir soruya verilecek bir cevap artık hazırdır.
Karapara Aklama Yöntemleri
Karapara aklamaya neden ihtiyaç duyulmaktadır?
Karapara aklamanın genel amacı; yasal olmayan faaliyetlerden elde edilen gelirlerin yasal
olarak elde edilmiş gibi mali sisteme sokulması, bir başka deyişle bu gelirlerin yasadışı
faaliyetlerden elde edildiğinin gizlenmesidir. Bu şekilde; yapılacak muhtemel denetimlerde
gerekli açıklamalar yapılabilecek veya bu denetimlerin yapılmasını gerektirmeyecek şekilde
bu gelirler, şüpheden uzak bir niteliğe kavuşturulacaktır.
Karaparaya kaynaklık eden en önemli suçun uyuşturucu ticareti, ve bu suçtan elde edilen
gelirlerin çok büyük bir bölümünün nakit kullanımının düşük olduğu ve alınan önlemler
nedeniyle büyük miktarlı nakit işlemlerin dikkat çektiği ülkelerde oluştuğu dikkate
alındığında, bu gelirlerin nakit sisteme sokulması, aklayıcılar açısından daha büyük önem
kazanmaktadır. Çünkü nakit halindeki gelir, günlük kullanımlar için harcanabilecek çok
küçük bir kısmı hariç kullanılmaya uygun değildir. Dolayısıyla nakit halindeki bu gelirin
kullanılabilir hale getirilmesi yani aklanması gerekir.
Kaç çeşit karapara aklama yöntemi bulunmaktadır?
Belirli bir sayı vermek mümkün değildir. Pek çok kişinin aklına gelmeyecek yöntemler
kullanılabilir. Bu açıdan sınırsız sayıda aklama yöntemi vardır demek yanlış olmaz. Aklama
yöntemleri ülkeden ülkeye, finansal sistemlerde kullanılan araçların çeşitliliğine bağlı olarak
değişir. Ayrıca günümüzde yasadışı gelir elde edenler artık kendi paralarını kendileri
aklamamakta, bu işte profesyonelleşen aklayıcıları kullanmaktadırlar. Aklama işiyle
uğraşanlar işlerini çok iyi bilen muhasebeciler, bankerler, hukukçular, mali danışmanlar vs.
olabilir. Bunların sağlam bir mesleki geçmişi vardır, çoğu sabıkasızdır, öncül suçla hiçbir
alakaları yoktur. Hizmetlerine karşılık olarak komisyon, prim adı altında gelir elde ederler.
5
Sınırsız sayıda yöntemle aklama yapmak mümkün olmakla birlikte en çok kullanılan ve
mücadele eden birimler açısından öğretici olabilecek nitelikte olan yöntemleri şu şekilde
sıralayabiliriz:
Fonların fiziken ülke dışına kaçırılması,
Şirinler (smurfing) yöntemi,
Parçalama (structuring) yöntemi,
Vergi cennetleri (off-shore),
Paravan (Kağıt üstündeki) ya da hayali şirketler,
Oto-finans borç yöntemi (Loan-back),
Döviz Büroları,
Kumarhane ve Gazinolar,
Nakit para kullanılan işyerlerinin işletilmesi (Göstermelik şirketler),
Sahte fatura (hayali ihracat),
Alternatif havale sistemleri (hawala vs.),
İnternet bankacılığı ve elektronik para,
...
Bu listeyi daha da uzatmak mümkündür. Ancak en fazla kullanılan yöntemler olarak bu
sıralananlar hakkında yapılacak açıklamalar konu hakkında bilgi sahibi olunması için yeterli
olacaktır.
Karapara aklamada kullanılan bu yöntemlerin açıklamaları yapılırken fazla detaya
girilmeyecek ve kullanılan yöntemin belirleyici, diğer yöntemlerden farkını ortaya koyan
noktaları vurgulanmaya çalışılacaktır. Elbette ki bu yöntemler açıklanacağı şekilde tek
başlarına kullanılmayabilmektedir. Birden fazla yöntem aynı aklama faaliyeti içerisinde, aynı
anda kullanılabileceği gibi (Örneğin şirinler (smurfing) yöntemi ile parçalama (structuring)
yöntemi aynı anda kullanılmaya çok uygun yöntemlerdir), bir yöntemde belirtilen
aşamalardan bazıları uygulanmayabilecektir.
Şirinler (smurfing) yöntemi
Ülkeden ülkeye değişmekle birlikte konuyla ilgili düzenlemelerin yapıldığı ülkelerde belirli
tutarların üzerindeki nakit işlemlerin bildirilmesi zorunluluğu bulunmaktadır. Bu limit ABD
için 10.000 dolardır. (Ülkemizde de 4208 sayılı Kanunun Uygulanmasına İlişkin
Yönetmeliğin 8. maddesinin değişmeden önceki hükümlerine göre; yükümlüler taraf oldukları
ve aracılık ettikleri tutarı 5 milyar lira veya muadili dövizi aşan maddede yazılı her türlü
işlemi MASAK’a bildirmek zorunda idi. Bu tutar, tespit edildiği tarihte yaklaşık 20.000 ABD
dolarına tekabül etmekte idi.) Bildirim yükümlülüğünden kurtulmak için eldeki fon bu limite
yakın tutarlara bölünür ve çok sayıda kişi (smurf) tarafından çok sayıda bankaya veya aynı
bankanın farklı şubelerine yatırılır.
Kaba bir hesapla örneğin 20 kişi bir banka veya farklı şubelerine 9.000’er dolar yatırsa ,
günde 180.000 dolar, 10 günde 1.800.000 dolar yatırılmış olur. Aynı işlem aynı kişiler
tarafından bir başka bankaya da yapılsa bunun anlamı 10 günde 3.600.000 dolarlık bir tutarın
nakit bildirim zorunluluğu olmadan bankaya yatırılmış olması demektir.(Bu durum sadece
nakit işlem bildiriminden kurtulmayı sağlar, yoksa şüpheli işlem bildirimi şüphelenilen her
durumda yapılabilir) Para bu şekilde sisteme girmiş olur (Yerleştirme aşaması). Bu şekilde
sisteme giren para kasa çekleri, havale veya fiziki olarak ülke dışına çıkarılabilir.
6
Parçalama (structuring) yöntemi
Eldeki fonu küçük miktarlara bölüp bunları bankaya yatıracak çok sayıda kişiyi (smurfleri)
her zaman bulmak mümkün olmayabilir. Bu durumda insan sayısı yerine işlem sayısını
artırmak suretiyle bildirimden kaçınmak mümkün olabilir.
Bu yöntemde de yine yapılan işlemleri bildirimden kaçınmak veya iz bırakmamak amacıyla
bölme tekniği kullanılıyor. Çok yüksek tutara dayalı bir işlem küçük tutarlara dayanan çok
sayıdaki işlemlere bölünüyor. Başka bir ülkedeki örnek bir olayda, 29 milyon dolarlık bir tutar
ortalama 600’er dolarlık 40.000’den fazla işlem yapılmak suretiyle Ekvator’a transfer edilerek
aklanmıştır.
Parçalama yöntemini şirinler yöntemine benzetmek mümkün; çünkü her ikisinde de yüksek
tutarlar düşük miktarlara bölünmek suretiyle işleme tabi tutuluyor. Her ikisinde de amaç nakit
işlem bildirimlerinden kurtulmak ve dikkat çekmemektir.
Vergi Cennetleri (Kıyı Bankacılığı Off-Shore)
Kıyı bankacılığı (Off-shore) için, yaptıkları işlemler ve kurulu oldukları yerler baz alınarak
çeşitli tanımlar yapılmaktadır. Bunlar özetle;
ülke dışından sağlanan fonların yine ülke dışında kullandırılmasını amaçlayan ve ülkede
bankacılık sektörü için düzenlenmiş her türlü yasa ve yönetmeliklerin dışında kalan bir tür
bankacılık, dıştan dışa bankacılık, bir tür serbest bölge bankacılığı olarak ifade edilebilir.
Kapsamlı bir tanım yapmak gerekirse, kıyı bankacılığı; “ülke dışından sağlanan fonların ülke
dışında veya koşullara göre ülke içinde kullandırılması, uluslararası devletsiz paraların fon
fazlası bulunan merkezlerden fon açığı bulunan merkezlere transfer edilmesi gibi finansal
hizmetler yürüten genellikle serbest bölgelerde kurulan merkezlerde faaliyet gösteren ve ülke
içindeki bankacılık sisteminin tabi olduğu yasal düzenlemelerin kapsamı dışında tutularak,
getirilen mali ve hukuksal avantajlar sayesinde cazip çalışma koşullarının sağlandığı
bankacılık türüdür”
Kıyı bankaları özel bir banka olmayıp, temel olarak diğer bankalar gibi mevduat toplamakta,
kredi vermekte ve güvene dayalı işlemler (fudiciary) yapmaktadır.
Diğer bankalardan ayıran özellikleri
Kıyı bankaları bulundukları ülkede geçerli olan para birimi dışındaki bir para birimi ile işlem
yapar.
Şart olmamakla birlikte esasen yerleşik olmayan kişiler ve kurumlarla işlem yapar.
Genellikle yurtiçi finans piyasasının tabi olduğu yasaların sınırlamaların ve kontrollerin
çoğundan muaftır.
Çok sıkı biçimde sır saklama ilkesi uygulanmaktadır.
Faiz oranlarının belirlenmesinde serbestlik söz konusudur.
Belli bir likidite, disponibilite oranı uygulanmaması, munzam karşılık yatırılmaması söz
konusudur.
Dolaysız vergi olarak alınan gelir ve kurumlar vergisi kaldırılmakta veya çok düşük
seviyelere çekilmektedir.
7
Bankaların müşterilerine ödeyecekleri faizden veya interbank işlemlerinden doğacak
faizlerden stopaj kesilmemekte, yurtiçi bankaların tabi olduğu kambiyo sınırlamalarına tabi
tutulmamaktadır.
Vergi cennetleri müşteri çekmek için neler sunuyorlar?
Gizlilik
Politik istikrar
Vergilendirme olmaması (sıfır ya da sıfıra yakın)
Sermaye hareketlerinde tam serbesti
Coğrafi konum olarak gelişmiş ülkelere yakınlık
Gerekli altyapı (telekomünikasyon, ulaşım, konaklama)
Uzman personel veya kurum (vergi danışmanları, avukatlar vs).
Karapara nasıl aklanıyor?
Para aklama bu ülkelerde mevcut finansal kuruluşlar (özellikle bankalar) veya paravan
şirketler (shell companies) aracılığı ile olabilmektedir. Bankalar suçlular tarafından
kurulabileceği gibi işbirlikçileri tarafından da kurulabilir. Merkezlerde kurulan bankalar ve
paravan şirketlerin ortaklık yapıları hakkında bilgi edinilememektedir, dolayısıyla bunlar
gerçek sahiplerinin bilinmediği şirketlerdir. Çünkü bu ülkelerde sıkı bir sır saklama
yükümlülüğü olup mahkeme kararı veya hükümet izni olmadan, bilgi verenlere ağır cezalar
verilebilmektedir.
Bir sınır ötesi banka, içinde bulunduğu ülkeden bankacılık işlemlerinin tümünü sürdürebilir
ve bütün dünyaya karapara transfer edebilir. Ancak bu tür merkezler için ciddi sorumluluklar
getiren düzenlemeler üzerinde çalışılmaktadır. Böylece bu merkezlerin karapara aklamaya
karşı mücadelede diğer ülkelerle işbirliği içinde olmasına çalışılacaktır. Bu yöndeki çalışmalar
FATF içerisinde oluşturulan çalışma grubu ile İşbirliği içinde olmayan ülkelere (Noncooperative countries and territories) uygulanacak direktifler tespit edilmek suretiyle
yürütülmektedir. Bu sayede bu ülkeler için de işbirliği yapmamaları halinde yaptırım
uygulamasına gidilebilecektir.
Bu merkezler kullanılmak suretiyle loan-back, fonların bu ülkelere fiziki transferi gibi
yöntemlerle karapara aklanabilmektedir. Bu yöntemlere ileride değinilecektir.
Nakit para kullanılan işyerleri (göstermelik şirketler)
Bu yöntemde hamburgerci, simit dükkanları, benzin istasyonu gibi nakit para akışının yoğun
olduğu işyerleri kurulur. Bu işyerleri gerçekten çalışan yerler olabileceği gibi fiktif yani
bürosu olan ama iş yapmayan bir şirket de olabilir. Bu tür işyerlerinin seçilmesinin nedeni
bunların muhasebe denetimlerinin yapılmasının oldukça zor olmasıdır. Yani ne kadar benzin,
kaç hamburger ya da simit satıldığını tespit etmek hemen hemen mümkün değildir. Böylece
yasa dışı kaynaklardan gelen fonlar bu işyerlerinden elde edilen gelirlerle karıştırılabilir.
ABD’de bu yöntem kullanılarak uyuşturucu kaçakçısına ait pizza dükkanları zinciri
vasıtasıyla uyuşturucudan elde edilen gelirlerin aklandığı belirlenmiştir.
Paravan-hayali şirketler(Shell Company)'in kullanılması
Bu şirketler herhangi bir ticaret veya imalat faaliyetinde bulunmayan ve genellikle sınır-ötesi
merkezlerde kurulan şirketlerdir. Yukarıda belirtilen göstermelik şirketlerden farklıdırlar;
8
göstermelik şirketlerde de aklama amacı olmakla birlikte yasal bir faaliyet ve bir işyeri söz
konusudur. Oysa bu şirketler sadece kağıt üzerinde vardır (masa, kasa, adres kısa şirketler) ve
bunların kurulmasındaki amaç, ayrıştırma aşamasında fon transferlerinin bu şirketler
üzerinden geçirilmesi suretiyle inceleme ve denetim anında iz sürmeyi zorlaştırmaktır. Sır
saklama yükümlülükleri dolayısıyla ortaklarının dahi öğrenilmesinin mümkün olmadığı bu
şirketleri diğerlerinden ayırmak güçtür. Birçok sınır-ötesi merkezde paravan şirket kurmak
için birkaç yüz dolar yeterli olmaktadır.
Karapara nasıl aklanıyor?
Karapara aklama işi yapanlar bu tipten birçok şirkete sahip olabilirler ve izleri daha fazla
karışık hale getirmek için fonları bir şirketten diğerine aktarırlar. Bir paravan şirket
maskelemeyi artırmak için gerçekten yasal işlemlere de girişebilir. Şirketler arasında yapılan
transferler sonucu;
Paravan şirket çok kârlı bir işletme gibi gösterilebilir. Böyle bir durumda kağıt üzerinde
görülen kârın yerine kasaya karapara konur. Bu paranın vergisi ödenir ve yasallaştırılmış olur.
Paravan şirket kâr oranı yüksek ya da düşük bir çok şirketi, gayrimenkulu veya değerli kağıdı
satın alabilir. Bilinçli spekülasyonlarla, kağıt üzerinde yapılan alım satımlarla bu yatırımlar
değerlenmiş gözükür ve yine vergisi de ödenmek suretiyle karapara aklanır. Karapara aklayan
kişi aklanan ve yasallaşan paranın vergisini ödemeye her zaman hazırdır.
Oto finans borç yöntemi (Loan-back)
Bu yöntemde off-shore merkezlerde mevcut finans kurumları vasıtasıyla, buralara ulaştırılan
karapara sahibine kredi olarak geri dönmektedir. İşlemleri şu şekilde sıralayabiliriz:
Karapara aklayacak kişi off-shore merkezine gider ve karaparayı burada faaliyet gösteren A
bankasına yatırır (daha sonra bu parayı bir başka ülkedeki B bankasına da aktarabilir).
Daha sonra kendi ülkesindeki C bankasına başvurarak A (veya B bankasındaki) hesabını
teminat göstermek suretiyle kredi talebinde bulunur. C bankası bu krediyi kendisine verir.
Aklayıcı aldığı kredi ile istediği yatırımı yapar (Otel alabilir vs).
Kredisini C bankasına geri ödemez. C bankası da bu kişinin teminat gösterdiği A (veya B)
bankasındaki parasını haciz eder ve yurda getirir.
Böylece bu kişinin karaparası otel veya bir başka yatırım şeklinde aklanmış olarak ortaya
çıkmaktadır.
Döviz Büroları
Birçok ülkede bulunan ve nakit ağırlıklı çalışan bu kurumlarda para değiştirilir. Bunun
suiistimale açık yönleri bulunmaktadır:
Suç geliri ile eldeki paranın değiştirilmesi nedeniyle gelirin kaynağından bir ölçüde
uzaklaştırılması sağlanabilir.
Küçük banknotlar büyüklere veya eldeki para birimleri diğer para birimlerine çevrilebilir.
Böylece finansal sisteme entegre edilmesi kolaylaşabilir.
Nakit karşılığında bazı parasal araçlar (seyahat çekleri, euro çek, kişisel çek gibi)
verebilmektedirler.
9
Ülkemizde söz konusu olmamakla birlikte kimi ülkelerde döviz büroları fon transfer
edebilmektedirler.
Ciddi denetim ve muhasebe kayıt şartlarına tabi olmadıklarından bu durum önemli avantajlar
sağlayabilir.
Döviz bürolarına sahip olmak bankaya sahip olmaktan çok daha kolaydır. Örneğin
İngiltere’de bunun hemen hemen hiçbir prosedürü yoktur.
Döviz büroları suçlularla işbirliği yapabilir. Suçludan aldığı kara parayı kendi adına açtırdığı
banka hesabına yatırmak ve buradan transfer etmek suretiyle aklama sürecine katkıda
bulunabilir.
Kumarhane ve Casinolar
Casinolar kredi açılması, vadesinin uzatılması, kiralık kasa hizmeti, çeklerin ciro edilmesi
hatta fonların havale edilmesi gibi birçok finansal işlemi yapabilmektedirler. Aklayıcılar çok
büyük miktarlı nakit parayı casinoya yerleştirebilir ve herhangi bir bildirim yapılmamasını
isteyebilirler. Bundan sonra artık para casino çekleri ile istenildiği zaman çekilebilir veya
transfer edilebilir. Casinolar için de bildirim yükümlülüğünün bulunabilmesi nedeniyle kimi
durumda karapara bildirim tutarının altında, dikkat çekmeden fişlere çevrilebilir. Ayrıca
casino sahipleri ile işbirliği yapılmak suretiyle karaparanın kumar kazancı olarak gösterilmesi
veya bildirim limitinin üstündeki nakdin bir kerede yatırılması mümkün olabilir.
Sahte veya yanıltıcı fatura - Hayali ithalat, ihracat
Ülkemiz gündemini 80’li yıllarda uzunca bir süre meşgul eden ve asıl olarak haksız vergi
iadesinde kullanıldığı için eleştiri konusu yapılan hayali ihracat karapara aklama işleminde de
kullanılabilir. Buna göre değeri çok düşük veya hiç olmayan bir mal ihraç edilmiş gibi
gösterilir ve buna uygun olarak fatura düzenlenir. (Bu faturalar ya malın değerini oldukça
yüksek gösteren yanıltıcı fatura veya tamamen aklanan tutara denk gelecek şekilde sahte
fatura olabilir, ancak ikinci durumda tespit daha kolay olabileceğinden riski fazladır) Örneğin
gerçek değeri 50 bin dolar olan mal için 500 bin dolar karşılığı fatura düzenlenmek suretiyle
450 bin dolar ihracat geliriymiş gibi gösterilebilir ve aklanabilir. İhracın yapıldığı belirtilen
ülkedeki firma, faaliyeti olan yasal bir firma, göstermelik bir firma veya paravan bir firma
olabilir.
Benzer durum ithalat için de yapılabilir. Bu durumda da yurtdışından 10 bin dolara alınan bir
mal yurtiçinde aklamada kullanılan şirkete 300 bin dolara satılabilir. Aradaki fark böylece
aklanmış olur. Bu işlem yurtiçinde de yapılabilir.
Fonların fiziken ülke dışına kaçırılması (Currency Smuggling)
Bu yöntem karaparanın kazanıldığı ülkeden, bu ülkedeki sıkı düzenlemeler nedeniyle,
fonların denetim eksikliği veya işbirliğine müsait kuruluşların olduğu kısaca kolaylıkla plase
edilebileceği bir başka ülkeye fiziki olarak çıkarılması işlemidir. Off-shore merkezler bu tür
paranın bu şekilde gidebileceği uygun yerlerdir.
Fiziken ülke dışına çıkarılan para halen nakit halindedir, ancak kaynağından bir ölçüde de
olsa uzaklaşmıştır. Daha sonra gittiği ülkede yapılan bir dizi işlemle birkaç ülkeyi de
dolaşarak ve aklanmış olarak ilk çıktığı ülkeye getirilebilir. Karapara fiziki olarak yurtdışına
kara, hava veya deniz yoluyla çıkarılabilir.
10
Ülkemize de sınırdan nakit geçişi yoluyla para transferi yapılmaktadır. Ancak bu durum
ihracat yapılan kimi ülkelerdeki (Doğu Avrupa ülkeleri ve yeni bağımsızlığını kazanan Türk
cumhuriyetleri gibi) bankacılık sistemlerinin yetersiz ve/veya çok fazla komisyonla
çalışmalarının bir sonucudur. Gerçekten de bu ülkelerde bulunan bankalarca yüzde 30'lara
varan komisyon alındığı belirlenmiştir. Bununla birlikte ihracat geliri olarak beyan edilen ve
sınırdan fiziki olarak getirilen tutarlara ait incelemelerin yapılması ve beyanların
doğruluğunun araştırılması gereklidir.
Burada genel olarak değindiğimiz karapara aklama yöntemleri bunlarla sınırlı değildir ve
gelişen teknoloji ve değişen koşullara göre yeni teknik ve yöntemler geliştirilmektedir. Bu
yöntemler, aklama faaliyetinin gerçekleştirileceği ülkedeki inceleme ve denetimin az olduğu
veya iz sürmenin zor ve imkansız olduğu alanlarda yoğunlaşmaktadır. Karapara aklamanın
dünyadaki gelişen yeni trendi, kullanıcısına geniş anonimlik imkanı sunan ve kimliğini belli
etmeyen internet bankacılığı ve elektronik paranın aklama faaliyetlerinde kullanılmasıdır.
SUÇ GELİRLERİNİN AKLANMASININ ÖNLENMESİ HAKKINDA KANUN, Kanun No:
5549, Resmi Gazete Sayısı : 26323, Resmi Gazete Tarihi : 18/10/2006
BİRİNCİ BÖLÜM
Amaç ve Tanımlar
Amaç
MADDE 1- (1) Bu Kanunun amacı, suç gelirlerinin aklanmasının önlenmesine ilişkin usûl ve
esasları belirlemektir.
Tanımlar
MADDE 2- (1) Bu Kanunda geçen;
a) Bakanlık: Maliye Bakanlığını,
b) Bakan: Maliye Bakanını,
c) Başkanlık: Malî Suçları Araştırma Kurulu Başkanlığını,
ç) Koordinasyon Kurulu: Malî Suçlarla Mücadele Koordinasyon Kurulunu,
d) Yükümlü: Bankacılık, sigortacılık, bireysel emeklilik, sermaye piyasaları, ödünç para
verme ve diğer finansal hizmetler ile posta ve taşımacılık, talih ve bahis oyunları
alanında faaliyet gösterenler; döviz, taşınmaz, değerli taş ve maden, mücevher, nakil
vasıtası, iş makinesi, tarihi eser, sanat eseri ve antika ticareti ile iştigal edenler veya bu
faaliyetlere aracılık edenler ile noterler, spor kulüpleri ve Bakanlar Kurulunca
belirlenen diğer alanlarda faaliyet gösterenleri,
11
e) Denetim elemanı: Maliye Müfettişleri, Hesap Uzmanları, Gümrük Müfettişleri, Gelirler
Kontrolörleri, Bankalar Yeminli Murakıpları, Hazine Kontrolörleri, Bankacılık Düzenleme ve
Denetleme Kurumu ve Sermaye Piyasası Kurulu Uzmanlarını,
f) Suç geliri: Suçtan kaynaklanan malvarlığı değerini,
g) Aklama suçu: 26/9/2004 tarihli ve 5237 sayılı Türk Ceza Kanununun 282 nci maddesinde
düzenlenen suçu,
ifade eder.
İKİNCİ BÖLÜM
Yükümlülükler ve Bilgi Değişimi
Kimlik tespiti
MADDE 3- (1) Yükümlüler, kendileri nezdinde yapılan veya aracılık ettikleri işlemlerde
işlem yapılmadan önce, işlem yapanlar ile nam veya hesaplarına işlem yapılanların
kimliklerini tespit etmek zorundadır.
(2) Kimlik tespitine esas belge nevilerini belirlemeye Bakanlık yetkili olup, kimlik tespitini
gerektiren işlem türleri, bunların parasal sınırları ve konuyla ilgili diğer usûl ve esaslar
yönetmelikle belirlenir.
Şüpheli işlem bildirimi
MADDE 4- (1) Yükümlüler nezdinde veya bunlar aracılığıyla yapılan veya yapılmaya
teşebbüs edilen işlemlere konu malvarlığının yasa dışı yollardan elde edildiğine veya
yasa dışı amaçlarla kullanıldığına dair herhangi bir bilgi, şüphe veya şüpheyi
gerektirecek bir hususun bulunması halinde bu işlemlerin yükümlüler tarafından
Başkanlığa bildirilmesi zorunludur.
(2) Yükümlüler, Başkanlığa şüpheli işlem bildiriminde bulunulduğunu, yükümlülük denetimi
ile görevlendirilen denetim elemanları ile yargılama sırasında mahkemeler dışında, işleme
taraf olanlar dahil hiç kimseye açıklayamazlar.
(3) Yükümlülerin hangi faaliyetlerinden dolayı ve hangi usûl ve esaslara göre şüpheli işlem
bildiriminde bulunacağı yönetmelikle belirlenir.
Eğitim, iç denetim, kontrol ve risk yönetim sistemleri ile diğer tedbirler
MADDE 5- (1) Bakanlık; bu Kanunun amacına uygun olarak eğitim, iç denetim, kontrol ve
risk yönetim sistemleri oluşturulması ve bu Kanunla getirilen yükümlülüklere uyumu
sağlamak üzere, gerekli yetki ile donatılmış idarî düzeyde görevli tayin edilmesi de dahil,
gereken tedbirlerin alınması konusunda, işletme büyüklükleri ve iş hacimlerini de dikkate
alarak yükümlüleri ve uygulamaya ilişkin usûl ve esasları belirlemeye yetkilidir.
12
Devamlı bilgi verme
MADDE 6- (1) Yükümlüler taraf oldukları veya aracılık ettikleri işlemlerden,
Bakanlıkça belirlenecek tutarı aşanları Başkanlığa bildirmek zorundadırlar.
(2) Devamlı bilgi verme kapsamındaki işlem türleri, bilgilerin ne şekilde ve hangi sürelerde
verileceği, kapsam dışında tutulacak yükümlüler ile uygulamaya ilişkin diğer usûl ve esaslar
Bakanlıkça belirlenir.
(3) Bu Kanunun uygulanmasına ilişkin olarak, yükümlüler dışındaki kamu kurum ve
kuruluşları ile kamu kurumu niteliğindeki kurum ve kuruluşlardan da Başkanlığa devamlı
bilgi vermeleri istenebilir. Kimlerin, hangi usûl ve esaslara göre devamlı bilgi vereceği
yönetmelikle belirlenir.
Bilgi ve belge verme
MADDE 7- (1) Kamu kurum ve kuruluşları, gerçek ve tüzel kişiler ile tüzel kişiliği
olmayan kuruluşlar, Başkanlık ve denetim elemanları tarafından istenilecek her türlü
bilgi, belge ve bunlara ilişkin her türlü ortamdaki kayıtları, bu kayıtlara erişimi
sağlamak veya okunabilir hale getirmek için gerekli tüm bilgi ve şifreleri tam ve doğru
olarak vermek ve gerekli kolaylığı sağlamakla yükümlüdür.
(2) Yukarıdaki fıkraya göre talepte bulunulanlar savunma hakkına ilişkin hükümler saklı
kalmak kaydıyla, özel kanunlarda yazılı hükümleri ileri sürerek bilgi ve belge vermekten
kaçınamazlar.
Muhafaza ve ibraz
MADDE 8- (1) Yükümlüler, bu Kanunla getirilen yükümlülüklere ve işlemlerine ilişkin
her türlü ortamdaki; belgeleri düzenleme tarihinden, defter ve kayıtları son kayıt
tarihinden, kimlik tespitine ilişkin belgeleri ise son işlem tarihinden itibaren sekiz yıl
süreyle muhafaza ve istenmesi halinde yetkililere ibraz etmekle yükümlüdür.
Erişim sistemi
MADDE 9- (1) Kanunları veya faaliyet konuları gereğince, ekonomik olaylara, servet
unsurlarına, vergi mükellefiyetlerine, nüfus bilgilerine ve yasa dışı faaliyetlere ilişkin kayıt
tutan kamu kurum ve kuruluşları ile kamu kurumu niteliğindeki kurum ve kuruluşların bilgi
işlem sistemlerine Bakanlık ve ilgili Bakanlığın veya kamu kurumu niteliğindeki kurum ve
kuruluşların yetkili organlarının birlikte belirleyeceği usûl ve esaslar dahilinde Başkanlıkça
erişim sistemi kurulabilir.
(2) Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası hariç kamu sermayeli bankalar ile kamu iktisadî
teşebbüsleri birinci fıkra kapsamı dışındadır.
13
Yükümlülerin korunması
MADDE 10- (1) Bu Kanun gereğince yükümlülüklerini yerine getiren gerçek ve tüzel kişiler
hiçbir şekilde hukukî ve cezaî bakımdan sorumlu tutulamaz.
(2) Özel kanunlarda hüküm bulunsa dahi şüpheli işlem bildiriminde bulunanlara dair,
mahkeme dışında, üçüncü kişi, kurum ve kuruluşlara bilgi verilemez. Bu kişilerin
kimliklerinin saklı tutulması ve güvenliklerinin sağlanması için mahkemece gerekli önlemler
alınır.
Yükümlülük denetimi
MADDE 11- (1) Bu Kanun ve ilgili mevzuatla getirilen yükümlülüklerin denetimi, Maliye
Müfettişleri, Hesap Uzmanları, Gümrük Müfettişleri, Gelirler Kontrolörleri, Bankalar Yeminli
Murakıpları, Hazine Kontrolörleri ve Sermaye Piyasası Kurulu Uzmanları vasıtasıyla yerine
getirilir.
(2) Başkanlık, yükümlüler nezdinde yapılacak denetimin münferiden veya bir denetim
programı kapsamında yapılmasını isteyebilir. Kendisinden talepte bulunulan birim bu talebin
gereğini yerine getirmek zorundadır. Görevlendirilecek Maliye Müfettişleri, Hesap
Uzmanları, Gümrük Müfettişleri, Bankalar Yeminli Murakıpları, Gelirler Kontrolörleri,
Hazine Kontrolörleri, Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurumu ve Sermaye Piyasası
Kurulu Uzmanları Başkanlığın talebi üzerine ilgili birim amirinin teklifi ve bağlı veya ilgili
bulundukları Bakanın onayı ile belirlenir.
(3) Yükümlülük denetimiyle görevlendirilen denetim elemanları, bu Kanun kapsamında kamu
kurum ve kuruluşları da dahil gerçek ve tüzel kişilerden ve tüzel kişiliği olmayan
kuruluşlardan her türlü bilgi, belge ve kanunî defterleri istemeye ve bunlar nezdinde her türlü
evrak ve kayıtları incelemeye, ilgililerden yazılı ve sözlü bilgi almaya yetkili olup ayrıca diğer
kanunların kendilerine verdiği yetkileri de kullanır.
(4) Denetim elemanları, kendi görev alanlarına ilişkin olarak kurumlarınca verilen görevleri
yaparken tespit ettikleri yükümlülük ihlâllerini Başkanlığa bildirir.
Uluslararası bilgi değişimi
MADDE 12- (1) Başkanlığın görev alanına giren konularda uluslararası bilgi değişimini
teminen, yabancı ülkelerdeki muadil kurumlarla uluslararası antlaşma niteliğinde olmayan
mutabakat muhtıraları imzalamaya ve imzalanan mutabakat muhtıralarını değiştirmeye Malî
Suçları Araştırma Kurulu Başkanı yetkilidir. İmzalanacak mutabakat muhtıraları ve
değişiklikleri Bakanlar Kurulu kararıyla yürürlüğe girer.
ÜÇÜNCÜ BÖLÜM
Cezalar, Elkoyma ve Kararların Bildirimi
Yükümlülük ihlâlinde idarî ceza
MADDE 13- (1) Bu Kanunun 3 ve 6 ncı maddeleri ile 4 üncü maddesinin birinci
fıkrasında yer alan yükümlülüklerden herhangi birini ihlâl eden yükümlülere
14
Başkanlıkça beşbin Yeni Türk Lirası idarî para cezası verilir. Yükümlünün banka,
finansman şirketi, faktoring şirketi, ikrazatçı, finansal kiralama şirketi, sigorta ve
reasürans şirketi, emeklilik şirketi, sermaye piyasası kurumu veya yetkili müessese
olması halinde, idarî para cezası iki kat olarak uygulanır.
(2) Bu Kanunun 3 üncü maddesi ile 4 üncü maddesinin birinci fıkrasında yer alan
yükümlülüklere uyulmaması durumunda yükümlülüğü yerine getirmeyen görevliye de ayrıca
ikibin Yeni Türk Lirası idarî para cezası verilir.
(3) Bu Kanunun 5 inci maddesinde yer alan yükümlülüklere uymayan yükümlülere,
eksikliklerin giderilmesi ve gerekli tedbirlerin alınması için 30 günden az olmamak üzere süre
verilir. Verilen süre içinde eksiklikleri gidermeyen ve gerekli tedbirleri almayan yükümlülere
birinci fıkra hükümleri uygulanır.
(4) Yükümlülüğün ihlâl edildiği tarihten itibaren beş yıl geçtikten sonra idarî para cezası
verilemez.
(5) Bu madde ile ilgili diğer usûl ve esaslar Bakanlık tarafından çıkarılacak yönetmelikle
belirlenir.
Yükümlülük ihlâlinde adlî ceza
MADDE 14- (1) Bu Kanunun 4 üncü maddesinin ikinci fıkrası ile 7 ve 8 inci maddelerindeki
yükümlülükleri ihlâl eden kimse bir yıldan üç yıla kadar hapis ve beşbin güne kadar
adlî para cezası ile cezalandırılır.
(2) Bu suç dolayısıyla tüzel kişiler hakkında bunlara özgü güvenlik tedbirlerine hükmolunur.
Başkası hesabına işlem yapıldığının beyan edilmemesi
MADDE 15- (1) Yükümlüler nezdinde veya aracılığıyla yapılacak kimlik tespitini gerektiren
işlemlerde, kendi adına ve fakat başkası hesabına hareket eden kimse, bu işlemleri yapmadan
önce kimin hesabına hareket ettiğini yükümlülere yazılı olarak bildirmediği takdirde altı
aydan bir yıla kadar hapis veya beşbin güne kadar adlî para cezasıyla cezalandırılır.
Gümrük idaresine yapılacak açıklama
MADDE 16- (1) Türk parası, döviz veya bunlarla ödemeyi sağlayan belgeleri yurt dışına
çıkaran veya yurda getiren yolcular, gümrük idaresinin talebi üzerine bunlarla ilgili olarak tam
ve doğru açıklama yapmakla mükelleftir.
(2) Yetkililerce talep edildiği halde herhangi bir açıklama yapılmaması veya yanlış ya da
yanıltıcı açıklama yapılması halinde, yolcu beraberindeki değerler gümrük idaresi tarafından
muhafaza altına alınır. Gümrük idaresince, açıklamada bulunmayan yolculara taşıdıkları
değerin, tutar konusunda gerçeğe aykırı açıklamada bulunan yolculara ise taşıdıkları değer ile
açıkladıkları değer arasındaki farkın onda biri kadar idarî para cezası kesilir. Ayrıca durum
şüpheli sayılarak Başkanlığa bildirilmekle birlikte ilgili diğer mercilere de intikal ettirilir.
Binbeşyüz Yeni Türk Lirasına kadar olan farklar için bu fıkra hükmü uygulanmaz.
15
Elkoyma
MADDE 17- (1) Aklama ve terörün finansmanı suçunun işlendiğine dair kuvvetli şüphe
bulunan hallerde 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanununun 128 inci maddesindeki usûle
göre malvarlığı değerlerine elkonulabilir.
(2) Gecikmesinde sakınca bulunan hallerde Cumhuriyet savcısı da el koyma kararı
verebilir. Hâkim kararı olmaksızın yapılan elkoyma işlemi yirmidört saat içinde görevli
hâkimin onayına sunulur. Hâkim en geç yirmidört saat içinde onaylanıp
onaylanmamasına karar verir. Onaylanmama halinde Cumhuriyet savcılığının kararı
hükümsüz kalır.
Kararların bildirimi
MADDE 18- (1) Aklama ve terörün finansmanı suçundan dolayı yapılan soruşturma
sonucunda verilen kovuşturmaya yer olmadığına dair karar veya düzenlenen iddianame,
kovuşturma sonucunda verilen hüküm ve bu Kanunun 17 nci maddesine göre verilen elkoyma
kararının bir örneği izleyen ayın sonuna kadar ilgili Cumhuriyet savcılıkları ve mahkemelerce
Başkanlığa gönderilir.
DÖRDÜNCÜ BÖLÜM
Başkanlık ve Koordinasyon Kurulu
……………………….
MADDE 30- (1) Bu Kanun hükümlerini Bakanlar Kurulu yürütür.
5237 TCK
Suçtan kaynaklanan malvarlığı değerlerini aklama
Madde 282- (1) (Değişik: 26/6/2009 – 5918/5 md.) Alt sınırı altı ay veya daha fazla
hapis cezasını gerektiren bir suçtan kaynaklanan malvarlığı değerlerini, yurt dışına çıkaran
veya bunların gayrimeşru kaynağını gizlemek veya meşru bir yolla elde edildiği konusunda
kanaat uyandırmak maksadıyla, çeşitli işlemlere tâbi tutan kişi, üç yıldan yedi yıla kadar hapis
ve yirmibin güne kadar adlî para cezası ile cezalandırılır.
(2) (Ek: 26/6/2009 – 5918/5 md.) Birinci fıkradaki suçun işlenmesine iştirak
etmeksizin, bu suçun konusunu oluşturan malvarlığı değerini, bu özelliğini bilerek satın alan,
kabul eden, bulunduran veya kullanan kişi iki yıldan beş yıla kadar hapis cezası ile
cezalandırılır. (1)
(3) Bu suçun, kamu görevlisi tarafından veya belli bir meslek sahibi kişi tarafından bu
mesleğin icrası sırasında işlenmesi halinde, verilecek hapis cezası yarı oranında artırılır.
(4) Bu suçun, suç işlemek için teşkil edilmiş bir örgütün faaliyeti çerçevesinde
işlenmesi halinde, verilecek ceza bir kat artırılır.
(5) Bu suçun işlenmesi dolayısıyla tüzel kişiler hakkında bunlara özgü güvenlik
tedbirlerine hükmolunur.
16
(6) Bu suç nedeniyle kovuşturma başlamadan önce suç konusu malvarlığı değerlerinin
ele geçirilmesini sağlayan veya bulunduğu yeri yetkili makamlara haber vererek ele
geçirilmesini kolaylaştıran kişi hakkında bu maddede tanımlanan suç nedeniyle cezaya
hükmolunmaz.
Kara Para Mevzuatındaki Yükümlülükler
Yükümlüler
Suç gelirlerinin aklanması ile daha etkin mücadele edilebilmesi ve mali sistemin suçlular
tarafından kullanılmasının engellenebilmesi için, gerek uluslararası alanda gerekse iç hukukta
finansal kuruluşlara ve diğer bazı meslek gruplarına yönelik bir takım yükümlülükler
getirilmiştir.
Bu bağlamda 5549 sayılı Suç Gelirlerinin Aklanmasının Önlenmesi Hakkında Kanunun 2/d
maddesi ile bankacılık, sigortacılık, bireysel emeklilik, sermaye piyasaları, ödünç para verme
ve diğer finansal hizmetler ile posta ve taşımacılık, talih ve bahis oyunları alanında faaliyet
gösterenler; döviz, taşınmaz, değerli taş ve maden, mücevher, nakil vasıtası, iş makinesi,
tarihi eser, sanat eseri ve antika ticareti ile iştigal edenler veya bu faaliyetlere aracılık edenler
ile noterler, spor kulüpleri 5549 sayılı Kanunun uygulanmasında yükümlü sayılmış, sayılanlar
dışında kalan iş ve meslek sahiplerinin yükümlü yapılabilmesi için de Bakanlar Kuruluna
yetki verilmiştir.
Suç Gelirlerinin Aklanmasının ve Terörün Finansmanının Önlenmesine Dair Tedbirler
Hakkında Yönetmelik’e göre yükümlü, aşağıda sayılanlar ile bunların şube, acente, temsilci
ve ticari vekilleri ile benzeri bağlı birimleridir:
Bankalar.
Bankalar dışında banka kartı veya kredi kartı düzenleme yetkisini haiz kuruluşlar.
Kambiyo mevzuatında belirtilen yetkili müesseseler.
Ödünç para verme işleri hakkındaki mevzuat kapsamındaki ikrazatçılar, finansman ve
faktoring şirketleri.
Sermaye piyasası aracı kurumları ve portföy yönetim şirketleri.
Yatırım fonu yöneticileri.
Yatırım ortaklıkları.
Sigorta, reasürans ve emeklilik şirketleri.
Finansal kiralama şirketleri.
17
Sermaye piyasası mevzuatı çerçevesinde takas ve saklama hizmeti veren kuruluşlar.
Saklama hizmeti ile sınırlı olmak üzere İstanbul Altın Borsası Başkanlığı.
Posta ve Telgraf Teşkilatı Genel Müdürlüğü ile kargo şirketleri.
Varlık yönetim şirketleri.
Kıymetli maden, taş veya mücevher alım satımı yapanlar.
Cumhuriyet altın sikkeleri ile Cumhuriyet ziynet altınlarını basma faaliyeti ile sınırlı olmak
üzere Darphane ve Damga Matbaası Genel Müdürlüğü.
Kıymetli madenler borsası aracı kuruluşları.
Ticaret amacıyla taşınmaz alım satımıyla uğraşanlar ile bu işlemlere aracılık edenler.
İş makineleri dâhil her türlü deniz, hava ve kara nakil vasıtalarının alım satımı ile uğraşanlar.
Tarihi eser, antika ve sanat eseri alım satımı ile uğraşanlar veya bunların müzayedeciliğini
yapanlar.
Milli Piyango İdaresi Genel Müdürlüğü, Türkiye Jokey Kulübü ve Spor Toto Teşkilat
Başkanlığı dâhil talih ve bahis oyunları alanında faaliyet gösterenler.
Spor kulüpleri.
Noterler.
Savunma hakkı bakımından diğer kanun hükümlerine aykırı olmamak kaydıyla 1136 sayılı
Avukatlık Kanununun 35 inci maddesinin ikinci fıkrası kapsamındaki işlerden taşınmaz alım
satımı, şirket, vakıf ve dernek kurulması, idaresi ve devredilmesi gibi işlerle sınırlı olmak
üzere serbest avukatlar.
Şirket, vakıf ve dernek kurulması, idaresi ve devredilmesi gibi işlerle sınırlı olmak üzere, bir
işverene bağlı olmaksızın çalışan serbest muhasebeci ve serbest muhasebeci mali müşavirler
ile yeminli mali müşavirler.
(2) Merkezi Türkiye’de bulunan yükümlünün yurt dışındaki şube, acente, temsilci ve ticari
vekilleri ile benzeri bağlı birimleri, faaliyet gösterdikleri ülkenin mevzuatı ve yetkili
otoritelerinin izin verdiği ölçüde bu Yönetmelik hükümlerini uygulamak zorundadır.
Suç Gelirlerinin Aklanması ve terörün finansmanı ile mücadelede önleyici tedbirler olarak
getirilen yükümlülükler aşağıda açıklanmıştır:
Müşterinin Tanınması
Şüpheli İşlem Bildirimi
Uyum Görevlisi Atanması
Uyum Programı Oluşturulması
Bilgi ve Belge Verme Yükümlülüğü
Muhafaza ve İbraz
18
Devamlı bilgi verme
1 - Müşterinin Tanınması
5549 sayılı Kanunun 3 üncü maddesi gereğince yükümlüler, kendileri nezdinde yapılan veya
aracılık ettikleri işlemlerde işlem yapılmadan önce, işlem yapanlar ile nam veya hesaplarına
işlem yapılanların kimliklerini tespit etmek zorundadır. Maddenin ikinci fıkrası gereğince
kimlik tespitine esas belge nevilerini belirlemeye Maliye Bakanlığı yetkili olup kimlik
tespitini gerektiren işlem türleri, bunların parasal sınırları ve konuyla ilgili diğer usûl ve
esaslar yönetmelikle belirlenecektir. Kanunun verdiği yetkiye dayanılarak çıkarılan Suç
Gelirlerinin Aklanmasının ve Terörün Finansmanının Önlenmesine Dair Tedbirler Hakkında
Yönetmelik’in Üçüncü Bölümü altında Müşterinin Tanınmasına İlişkin Esaslar
düzenlenmiştir. Buna göre;
Yükümlüler;
a) Sürekli iş ilişkisi tesisinde tutar gözetmeksizin,
b) İşlem tutarı ya da birbiriyle bağlantılı birden fazla işlemin toplam tutarı yirmibin YTL veya
üzerinde olduğunda,
c) Elektronik transferlerde işlem tutarı ya da birbiriyle bağlantılı birden fazla işlemin toplam
tutarı ikibin YTL veya üzerinde olduğunda,
ç) Hayat sigortası sözleşmelerine ilişkin işlemlerde bir yıl içinde ödenecek prim tutarı toplamı
iki bin veya tek primli olup prim tutarı beşbin YTL veya üzerinde olduğunda,
d) Şüpheli işlem bildirimini gerektiren durumlarda tutar gözetmeksizin,
e) Daha önce elde edilen müşteri kimlik bilgilerinin yeterliliği ve doğruluğu konusunda şüphe
olduğunda tutar gözetmeksizin,
kimliğe ilişkin bilgileri almak ve bu bilgilerin doğruluğunu teyit etmek suretiyle
müşterilerinin ve müşterileri adına veya hesabına hareket edenlerin kimliğini tespit etmek
zorundadır.
Kimlik tespiti, iş ilişkisi tesisinden veya işlem yapılmadan önce tamamlanır.
Kimlik tespiti sırasında alınan adres ve diğer iletişim bilgilerinin teyidi, işlemin
yapılmasından itibaren en geç on iş günü içinde yapılır.
Yönetmelik’in “Müşterinin Tanınmasına İlişkin Esaslar” başlıklı üçüncü bölümünde ayrıca
gerçek kişiler, ticaret siciline kayıtlı tüzel kişiler, dernek ve vakıflar, sendika ve
konfederasyonlar, siyasi partiler, yurtdışında yerleşik tüzel kişiler, tüzel kişiliği olmayan
teşekküller ve kamu kurumlarının kimlik tespitine ilişkin esaslar, başkası adına hareket
edenlerde kimlik tespiti, teyide esas belgelerin gerçekliğinin kontrol edilmesi, müteakip
işlemlerde kimlik tespiti, gerçek faydalanıcının tanınması ve tüzel kişilere özel dikkat
gösterilmesi, özel dikkat gerektiren işlemler, müşteri durumunun ve işlemlerin izlenmesi,
teknolojik risklere karşı tedbir alınması, üçüncü tarafa güven, işlemin reddi ve iş ilişkisinin
sona erdirilmesi, muhabirlik ilişkisi, elektronik transferler, riskli ülkelerle ilişkiler ve
basitleştirilmiş tedbirler konularında düzenlemelere gidilmiştir.
2 - Şüpheli İşlem Bildirimi
5549 sayılı Kanunun 4 üncü maddesi gereğince yükümlüler nezdinde veya bunlar aracılığıyla
yapılan veya yapılmaya teşebbüs edilen işlemlere konu malvarlığının yasa dışı yollardan elde
19
edildiğine veya yasa dışı amaçlarla kullanıldığına dair herhangi bir bilgi, şüphe veya şüpheyi
gerektirecek bir hususun bulunması halinde bu işlemlerin yükümlüler tarafından MASAK’a
bildirilmesi zorunludur.
Suç Gelirlerinin Aklanmasının ve Terörün Finansmanının Önlenmesine Dair Tedbirler
Hakkında Yönetmelik’in 27 (1)’inci maddesine göre; şüpheli işlem, yükümlüler nezdinde
veya bunlar aracılığıyla yapılan veya yapılmaya teşebbüs edilen işleme konu malvarlığının;
yasa dışı yollardan elde edildiğine veya yasa dışı amaçlarla kullanıldığına, bu kapsamda
terörist eylemler için ya da terör örgütleri, teröristler veya terörü finanse edenler tarafından
kullanıldığına veya bunlarla ilgili ya da bağlantılı olduğuna dair herhangi bir bilgi, şüphe veya
şüpheyi gerektirecek bir hususun bulunması halidir.
Şüpheli işlem bildirimi; gerçek kişi yükümlünün bizzat kendisi, tüzel kişi yükümlünün kanuni
temsilcileri, tüzel kişiliği bulunmayanların yöneticileri veya bunlar tarafından yetkili
kılınanlar, uyum görevlisi atanan yükümlülerde ise bu görevliler tarafından yerine getirilir.
3 - Uyum Görevlisi Atanması
5549 sayılı Kanunun 5 inci maddesinde, bu Kanunla getirilen yükümlülüklere uyumu
sağlamak üzere gerekli yetki ile donatılmış idari düzeyde görevli tayin edilmesi bir
yükümlülük olarak öngörülmüş bulunmaktadır.
Suç Gelirlerinin Aklanmasının ve Terörün Finansmanının Önlenmesine İlişkin
Yükümlülüklere Uyum Programı Hakkında Yönetmelik ile, uyum görevlisi atanmasına ilişkin
usul ve esaslar belirlenmiş olup buna göre;
Bankalar,
Sermaye piyasası aracı kurumları,
Sigorta ve emeklilik şirketleri,
Posta ve Telgraf Teşkilatı Genel Müdürlüğü (bankacılık faaliyetiyle sınırlı olmak üzere),
Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası ile kalkınma ve yatırım bankaları,
Bankalar dışında banka kartı veya kredi kartı düzenleme yetkisini haiz kuruluşlar,
Kambiyo mevzuatında belirtilen yetkili müesseseler,
Ödünç para verme işleri hakkındaki mevzuat kapsamındaki finansman ve faktoring şirketleri,
Reasürans şirketleri,
Finansal kiralama şirketleri ve
Sermaye piyasası mevzuatı çerçevesinde takas ve saklama hizmeti veren kuruluşlar
Uyum görevlisi atamakla yükümlüdürler. Atanacak uyum görevlisinin görev, yetki ve
sorumlulukları için lütfen Uyum Programı Yönetmeliğine bakınız.
4 - Uyum Programı Oluşturulması
11.10.2006 tarihli ve 5549 sayılı Suç Gelirlerinin Aklanmasının Önlenmesi Hakkında
Kanunun “Eğitim, iç denetim, kontrol ve risk yönetim sistemleri ile diğer tedbirler” başlıklı 5
inci maddesinde; Kanunun amacına uygun olarak eğitim, iç denetim, kontrol ve risk yönetim
sistemleri oluşturulması ve bu Kanunla getirilen yükümlülüklere uyumu sağlamak üzere,
gerekli yetki ile donatılmış idarî düzeyde görevli tayin edilmesi de dahil, gereken tedbirlerin
alınması konusunda, işletme büyüklükleri ve iş hacimlerini de dikkate alarak yükümlüleri ve
uygulamaya ilişkin usûl ve esasları belirlemeye Maliye Bakanlığının yetkili olduğu
düzenlenmiştir.
Söz konusu madde hükmüne uygun olarak Maliye Bakanlığınca “Suç Gelirlerinin
Aklanmasının ve Terörün Finansmanının Önlenmesine İlişkin Yükümlülüklere Uyum
20
Programı Hakkında Yönetmelik” hazırlanmış ve 16 Eylül 2008 tarihli ve 26999 sayılı Resmi
Gazete’de yayımlanmıştır.
Yönetmelik, yükümlülerin suç gelirlerinin aklanmasının ve terörün finansmanının önlenmesi
amacıyla uyum programı oluşturmaları ve uyum görevlisi atamalarına ilişkin usul ve esasları
düzenlemektedir.
Yönetmelik ile, yükümlülerden; bankalar (Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası ile kalkınma
ve yatırım bankaları hariç), sermaye piyasası aracı kurumları, sigorta ve emeklilik şirketleri
ile Posta ve Telgraf Teşkilatı Genel Müdürlüğünün (Bankacılık faaliyetiyle sınırlı olmak
üzere) suç gelirlerinin aklanması ve terörün finansmanının önlenmesine yönelik olarak bir
uyum programı oluşturmaları istenmekte olup oluşturulacak uyum programı kapsamında
anılan yükümlülerce aşağıdaki tedbirlerin alınması istenmektedir;
a) Kurum politikası ve prosedürlerinin oluşturulması,
b) Risk yönetimi faaliyetlerinin yürütülmesi,
c) İzleme ve kontrol faaliyetlerinin yürütülmesi,
ç) Uyum görevlisi atanması ve uyum birimi oluşturulması,
d) Eğitim faaliyetlerinin yürütülmesi,
e) İç denetim faaliyetlerinin yürütülmesi.
5 - Bilgi ve Belge Verme Yükümlülüğü
Yükümlüler 5549 sayılı Kanunun7 nci maddesi gereğince Başkanlık ve denetim elemanları
tarafından istenilecek her türlü bilgi, belge ve bunlara ilişkin her türlü ortamdaki kayıtları, bu
kayıtlara erişimi sağlamak veya okunabilir hale getirmek için gerekli tüm bilgi ve şifreleri tam
ve doğru olarak vermek ve gerekli kolaylığı sağlamakla yükümlüdür.
Kendisinden talepte bulunulanlar savunma hakkına ilişkin hükümler saklı kalmak kaydıyla,
özel kanunlarda yazılı hükümleri ileri sürerek bilgi ve belge vermekten kaçınamazlar.
6 - Muhafaza ve İbraz
Yükümlüler, 5549 sayılı Kanununun 8’nci maddesi gereğince Kanunla getirilen
yükümlülüklere ve işlemlerine ilişkin her türlü ortamdaki; belgeleri düzenleme tarihinden,
defter ve kayıtları son kayıt tarihinden, kimlik tespitine ilişkin belgeleri ise son işlem
tarihinden itibaren sekiz yıl süreyle muhafaza ve istenmesi halinde yetkililere ibraz etmekle
yükümlüdür. Yükümlü nezdindeki hesaplarla ilgili kimlik tespitine ilişkin belgelerin
muhafaza süresinin başlangıç tarihi hesabın kapatıldığı tarihtir.
Başkanlığa yapılan şüpheli işlem bildirimine veya uyum görevlisine yapılan dâhili
bildirimlere yönelik belge ve kayıtlar, bildirime ek yapılan belgeler, uyum görevlilerince
bildirimde bulunmama kararı verilen şüpheli işlemlere ilişkin yazılı gerekçeler, muhafaza ve
ibraz yükümlülüğü kapsamındadır.
21
7 - Devamlı bilgi verme
Yükümlüler 5549 sayılı Kanunun 6’ncı maddesi gereğince taraf oldukları veya aracılık
ettikleri işlemlerden, Başbakanlıkça belirlenecek tutarı aşanları MASAK’a bildirmek
zorundadırlar.
Yükümlüler dışındaki kamu kurum ve kuruluşları ile kamu kurumu niteliğindeki kurum ve
kuruluşlardan da MASAK’a devamlı bilgi vermeleri istenebilecektir.
22
Download