KİMYA NE İŞE YARAR? Simyadan kimyaya geçiş sürecinde insanoğlunun doğadaki maddeler ile olan ilişkisini, hastalıkları iyileştirmede gösterdiği çabaları, zengin olma hayali peşinde koşarken maddelerden nasıl yeni maddeler elde edebildiğini öğrendiniz. Bütün bu uğraşların sonucunda elde edilen bilgiler özellikle Orta Çağ'ın sonlarına doğru daha bir sistematik halde kaydedilmeye başlanmıştır. Bunun sonucu olarak bir bilim insanı incelediği bir çalışmada kendine göre eksik gördüğü yönleri tamamlama yoluna gitmiş veya yanlış gördüğü bilgileri değiştirmiştir. Elde edilen bilgi ve bulgular teorik temellere oturtulmuş, deney ve gözlemler ile destek- lenip sistematik bir bilgi haline dönüştürülmüştür. Sonuç olarak adına kimya denen felsefi ve teorik temelleri olan bilimsel yöntemler ile çalışan bir bilim ortaya çıkmıştır. Maddenin yapısını, bileşimini, maddelerin birbirine dönüşümünü inceleyen bilim dalına Kimya denir. Maddeyi oluşturan atom ve moleküller, maddenin yapısındaki değişme, maddenin diğer maddelere karşı ilgisi ve verdiği tepkimeler, kimyanın çalışma alanlarını oluşturur. Ayrıca farklı element atomlarının birbirleriyle olan etkileşimlerini, birleşme yasalarını ve belirli amaçlar için bu özellik ve etkileşimlerden nasıl yararlanılabileceğini inceler. Kimyacılar; güneş pilleri, transistörler ve fiber optik kablolar gibi elektronik aletleri ge- liştirmek için yeni maddeler sentezler; fizik ve mühendislikle ortak konular üzerine çalışır; kanser ya da AIDS’e karşı yeni ilaçlar geliştirmek için farmakoloji ve tıp alanlarında ortak çalışmalar yapar. Kimya, “gelişimini tamamlamış” bir bilim olmasına rağmen hala yanıtlanmamış sorular ve açıklanmamış olaylara cevap vermesi gerekmektedir. Modern tıbbın ihtiyaç duyduğu ilaçları sentezlemede ve modern teknolojide, olağanüstü özellikler taşıyan yeni maddelerin üretimi için yöntemler geliştirmelidir. Toplum, kirlilik kontrolünde geliştirilmiş yöntemlere, ender bulunan maddelerin yerini alabilecek şeylere, zehirli atıkların tehlikesiz bir şekilde yok edilmesine ve yakıtlardan enerji elde edilmesinde daha etkin yollara gereksinim duymaktadır. Bu ihtiyaçları karşılayacak en temel dal kimyadır. Bu nedenle kimya ile uğraşan bilim insanları çalışmaları kolaylaştırmak amacıyla kimyayı birçok alt dallara ayırmışlardır. Başlıca Kimya Disiplinleri ➢ ➢ ➢ ➢ ➢ ➢ Analitik Kimya Organik Kimya Anorganik Kimya Nükleer Kimya BiyoKimya Fiziko Kimya Analitik Kimya: Analitik kimya, kimyasal ölçüm bilimidir. Maddelerin kimyasal bileşi- minin nitel ve nicel olarak belirlenmesini, yapılarını ve fonksiyonlarını inceleyen kimyanın alt disiplinidir. Organik Kimya: Günümüzden yaklaşık 200 yıl öncesine kadar organik bileşiklerin kay- nağı yalnızca canlılardı. Bu yüzden canlı varlıklardan elde edilen bileşiklerin kimyasına "or- ganik kimya" denilmektedir. İnorganik (Anorganik) Kimya: Element, bileşik ve karışımların yapısını, aralarındaki ilişkiyi inceler. Bunu yaparken fiziksel ve kimyasal etkileşimleri göz önünde bulundurur. Maddenin ölçülebilen bütün özelliklerini ortaya koymaya çalışır. Nükleer (Çekirdek) Kimya: Atomların çekirdeklerinden kaynak- lanan olayların tümünü inceler. Atom altı parçacıkların (elektron, proton, nötron, pozitron) bulunmasını ve enerji parçacıklarının (foton, nötrino, gluon...) bulunmasını inceleyen kimya alt disiplinidir. Biyokimya: Canlıların (hayvan, bitki ve mikroorganizma biçimindeki) yapısında gerçekleşen kimyasal olayları, bunların sonuç- larını ve etkilerini inceleyen kimya disiplinidir. Fizikokimya: Fiziksel yöntemlerin kimyaya uygulanmasından ortaya çıkmıştır. Fizik ile kimya arasında yer almaktadır. Zaman içerisinde gelişen fizikokimya anabilim dalı, termodinamik, elekt- rokimya, kimyasal kinetik, polimer kimyası, çekirdek kimyası, ku- antum kimyası, spektroskopi ve istatistik, termodinamik gibi alt bilim dallarına ayrılmıştır.