Türkiye Bankalar Birliği Ekonomi Çalışma Grubu Makroekonomi Alt Çalışma Grubu Değerlendirmesi1 14 Kasım 2006 Ekonomi Çalışma Grubu’nun 14 Kasım 2006 tarihli toplantısında, 2007 yılına ilişkin ekonomik görünüm değerlendirilmiştir. Tespit edilen hususlar aşağıdadır. • 2000’lerde dünya genelinde devamlı ekonomik büyüme kaydedilmiş; 2006’da da küresel ekonomik büyüme ivmesini kaybetmemiştir. ABD’nde büyüme çok az yavaşlasa da, Japonya ve Euro bölgesi büyümesindeki artışların bunu telafi ettiği görülmektedir. Bu büyüme döngüsünden gelişmekte olan ülkeler de payını almış; gelişmekte olan ülkelerde son birkaç yılda yüzde 6’nın üzerinde reel büyüme oranları kaydedilmiştir. • 2007 ve sonrasında ise küresel ekonomide yüksek enerji fiyatları, cari işlemler dengesizlikleri, siyasi belirsizlikler gibi risklere rağmen, gelişmiş ekonomilerde büyüme ivmesinin korunacağı tahmin edilmektedir. 2006’ya göre bir miktar yavaşlama beklense de, bunun sınırlı kalacağı düşünülmektedir. Öte yandan, gelişmekte olan ülkelerde belirgin bir yavaşlama eğilimi beklentisi olduğunu söylemek güçtür. • Hızlı büyüme ile hammadde ve enerji fiyatlarının artmasının etkisiyle enflasyon baskıları son iki yılda artmış; buna karşılık, gelişmiş ülke merkez bankaları enflasyonla daha etkin bir biçimde mücadele etmeye başlamıştır. 2006’da ABD’den Japonya’ya gelişmiş dünyada faiz arttırımları ve sıkı para politikası yaygın bir biçimde uygulanmıştır. • 2000’li yılların bir başka özelliği dünyada hammadde fiyatlarının hızlı yükselişi olmuştur. Ancak, mal bazında incelendiğinde en hızlı artışlar enerji ve metal fiyatlarında gerçekleşmiştir. Bunun nedeni, küresel ekonomik büyüme ve yatırımlardaki hızlı artıştır. Buna karşılık, yiyecek ve tarım fiyatlarındaki artışlar sınırlı kalmıştır. Bu gelişmelerden, enerji ve metal fiyatlarını ihraç eden gelişmekte olan ülkelerin dış ticaret dengesi olumlu; ithal eden ülkelerin dış ticaret dengesi ise olumsuz etkilenmiştir. Gelişmekte olan ülkelerin çoğunda cari işlemler fazlası verilmektedir. Rusya hariç Avrupa ise cari açık vermeye devam etmektedir. Türkiye ve Rusya hariç tutulduğunda Avrupa bölgesinde gelişmekte olan ülkelerin 2006’da 20 milyar doların üzerinde, 2007’de de 16 milyar dolar civarında açık vereceği tahmin edilmektedir. Türkiye ile birlikte bölgenin toplam açığı 50 milyar doları geçmektedir. • 2005 yılında uluslararası piyasalardaki likidite bolluğundan gelişmekte olan ülkeler oldukça olumlu etkilenmiştir. Gelişmekte olan ülkelere sermaye girişi 2005 yılında bir önceki yıla göre yüzde 48 artmıştır. IIF’in tahminlerine göre, 2006’da yaşanan küresel dalgalanmaya rağmen, gelişmekte olan ülkelere yönelik özel sermaye girişlerinde oldukça güçlü bir seyir beklenmektedir. Gelişmekte olan ülkeler sermaye yatırımı için 2006 ve 2007’de de oldukça cazip görülmekte; 2005-2007 yılında üç sene üstüste 400 milyar doların üstünde tarihi yüksek sermaye girişleri tahmini yapılmaktadır. Sn. Yelda Yücel Karaboğa tarafından 14.11.2006 tarihli toplantıda, Ekonomi Çalışma Grubuna yapılan sunuma ilişkin Çalışma Grubu değerlendirmesidir. Üye görüşleri alınarak 21.11.2006 tarihinde nihai hale getirilmiştir. 1 TBB/Makro Ekonomi Alt Çalışma Grubu Değerlendirmesi/21.11.2006 1 • Gelişmekte olan ülkelere dönük özel sermaye girişlerinin yapısında son yıllarda önemli bir değişiklik olmuştur. Doğrudan yatırımların payı artarak yaklaşık yüzde 50’ye çıkmış; buna karşılık, uzun ve kısa vadeli borçlanmanın payı yüzde 50’den yüzde 39’a gerilemiştir. Bu ortamda Avrupa ekonomileri için Türkiye önemli bir doğrudan yatırım merkezi olmuştur. 2006’da Türkiye’ye yaklaşık 20 milyar dolar doğrudan yatırım girişi beklenmektedir. Gelecek yıl dünyada doğrudan yatırım girişlerinin biraz yavaşlasa da, oldukça güçlü olmaya devam edeceği tahmin edilmektedir. • Yurtiçi ekonomik gelişmeler incelendiğinde, Eylül ayı itibariyle Mayıs ve Haziran aylarında yaşanan dalgalanma sonrasında beklenen yavaşlamanın gerçekleşmediği görülmektedir. Sanayi üretimi Ağustos ve Eylül aylarında kısmi bir yavaşlama gösterse de, ihracattan aldığı destek sayesinde güçlü seviyelerini korumuştur. Öte yandan, tüketimde yavaşlama sinyalleri Eylül ayı itibariyle belirginleşmiştir. Tüketim malı ithalatı Ağustos ve Eylül’de daralmış; tüketici kredilerinde de dalgalanma sonrası benzer bir duraklama olmuştur. Sermaye malı ithalatındaki yavaşlama da, yatırımların üçüncü çeyrekte yavaşladığına işaret etmektedir. Bu gelişmelere rağmen, yılın genelinde ekonomik büyümenin reel bazda yüzde 5,2 seviyesinde gerçekleşeceği; 2007 yılında da yüzde 5,4 oranında gerçekleşeceği tahmin edilmektedir. • İhracattaki güçlü seyir, sanayi üretiminin güçlü olması ve petrol fiyatlarındaki artışlar ithalat faturasının –buna bağlı olarak, dış ticaret açığının- artmasında etkili olan başlıca faktörlerdir. Bunun sonucunda, cari işlemler dengesinin GSYİH’ya oranının 2006 sonunda yüzde 8,5 gibi rekor bir düzeye ulaşacağı tahmin edilmektedir. Petrol fiyatlarındaki yükselişin cari dengeye olumsuz etkisi önemli bir boyuttadır. 2004 yılı petrol fiyatları geçerli olsaydı, 2006 rakamı –yine yüksek bir düzeyde olsa da- yüzde 5,9 seviyesinde gerçekleşecekti. 2007 yılında ise cari işlemler dengesinin petrol fiyatlarındaki yavaşlamaya bağlı olarak bir miktar hız kesmesi beklenmektedir. • Sermaye hareketlerinin yapısında da 2005 yılından itibaren önemli değişimler olmuştur. 2006 yılı Ocak-Eylül döneminde, doğrudan yatırımların toplam sermaye girişleri içindeki payı yüzde 34 gibi rekor bir seviyeye çıkmıştır. Şirketler ve bankacılık kesiminin uzun ve kısa vadeli borçlanmasının payı ise bu dönemde yüzde 65 seviyesinde gerçekleşmiştir. Özetle, cari işlemler dengesinin finansmanı temel olarak doğrudan yatırımlar ve özel sektör borçlanması yoluyla sağlanmıştır. • Enflasyon cephesinde işlenmemiş gıda, petrol fiyatlarındaki yükseliş, hizmet fiyatlarındaki katılık ve kurdan gelen etkiyle, TÜFE enflasyonunun 2006 yılı sonunda hedefin çok üzerinde kalacağı öngörülmektedir. 2006 yılı sonunda yüzde 9,3 seviyesinde olması beklenen TÜFE enflasyonunun 2007 yılında yeniden gerilemeye başlayacağı öngörülmektedir. Bu gelişmede, gelecek sene enflasyonla mücadele eden TC Merkez Bankası’nın faizleri hızlı bir biçimde düşürmeyeceği varsayımına bağlı olarak, reel faizlerin yüksek kalmasının etkili olabileceği tahmin edilmektedir. Arz tarafında ise, kısmi verimlilik artışlarının sürmesi enflasyona destek verecek diğer bir unsur olarak görülmektedir. Bundan başka, petrol ve hammadde fiyatlarında beklenen göreli iyileşmenin de maliyetleri rahatlatacağı düşünülmektedir. Ancak, bütün bu faktörlere rağmen, hükümetin yüzde 4’lük hedefinin oldukça zor bir hedef olduğu; TÜFE’nin 2007 yılını yüzde 6,5 seviyesinde tamamlayacağı tahmin edilmektedir. TBB/Makro Ekonomi Alt Çalışma Grubu Değerlendirmesi/21.11.2006 2 • Meclise sunulan 2007 Merkezi Yönetim Bütçesi gerçekçi ve makul görünmektedir. Mali disiplinin sürdürüleceği tahmin edilmektedir; ancak, 2007’nin seçim yılı olması bütçe uygulamalarının önümüzdeki yıl önemini arttırmaktadır. TBB/Makro Ekonomi Alt Çalışma Grubu Değerlendirmesi/21.11.2006 3