folklor/edebiyat, 2004/3, cilt: x sayı: 39 Engin Sarı∗ Kültürlerarası leti im: Temeller, Geli meler, Yakla ımlar Giri Bu çalı manın amacı, bir çalı ma alanı olarak kültürlerarası ileti im disiplininin, kuramsal temelleri ve geli imini, farklı ara tırma gelenek ve yakla ımlarını sınıflayarak betimlemek, de erlendirmek ve tartı maktır. Kültürlerarası ileti im, günlük ya amın ve toplumsal hayatın çe itli alanlarında farklı kültürlere mensup insanlar arasındaki etkile imi konu alır. Dolayısıyla kültürel olarak bir farktan söz edilebildi i ve söz konusu farklılıklar ya da farklı olanlar arasında etkile imin oldu u her durum kültürlerarası ileti im disiplininin inceleme alanına girebilir. Bu do rultuda Kartarı (2001: 12-13), kültürlerarası ileti imin amacını, “farklı kültürlerden insanlar arasında gerçekle en ileti imi anlamak ve açıklamak, ileti im süreçleri ile ilgili tahminlerde bulunmak” eklinde özetler. Kültürlerarası ileti im alanı, Türkiye’de ileti im çalı maları alanında bilinmeyen, çalı ılmayan bir alandır2. Buna kar ılık kültürlerarası ileti im ve etkile imin öneminin giderek artmakta oldu u bir dünya ve co rafyada ya adı ımıza ku ku yoktur. Kültürlerarası ileti imle ilgili kuramsal metinlerin büyük bir bölümü, disiplinlerarası bir çalı ma alanı olarak kültürlerarası ileti imin, zamanımızın kültürel ve ileti imsel geli melerini anlamaktaki i lev ve önemini vurgular. Bu vurgu, kültürlerarasılı ı ve dolayısıyla kültürlerarası ileti im çalı malarına gereksinimi artıran dört dinami e dayanmaktadır: 1) ileti im teknolojilerindeki geli me, 2) ekonomik küreselle me, 3) çokkültürlülük ve/veya kültürel çe itlili in artması, 4) nüfus artı ı (Chen ve Starosta, 1996: 4; Kartarı, 2001, 8; Hart, 1996, 7). Ar . Gör., Ankara Üniversitesi, leti im Fakültesi. Kültürlerarası ileti im disiplini ileti im çalı maları alanında Batı’da özellikle ABD’de uzun denebilecek bir geçmi e sahip olmasına kar ın Türkiye’de 1997 yılından itibaren Ankara Üniversitesi leti im Fakültesi’nde lisans üstü düzeyde, 2002’de de lisans düzeyinde e itim programına dahil edilmi tir. Fakülte bu disiplinin kurumsalla ması yolunda ilk adımı atmı tır. Akademik çalı malarını kültürlerarası ileti im disiplini üzerine yo unla tıran Asker Kartarı’nın kitabı (2001) Türkiye’de bu alandaki ilk akademik çalı madır. ∗ 2 1 Dünyada ekonomik ve askeri gücü elinde bulunduranların artan ileti im ihtiyacına ve kapitalist üretim süreçlerinin iç dinamiklerine ba lı olarak hızla geli en ileti im teknolojileriyle birlikte dolayımlı (mediated) ve do rudan kültürlerarası etkile im oranının arttı ı rahatlıkla söylenebilir.3 Yeni ileti im teknolojilerinin geli imiyle dola ıma giren ve alınıp satılan enformasyon düzeyinin arttı ı da gözlenebilmektedir. Sermayenin ve üretilen mal ve hizmetlerin serbest dola ımı anlamında ekonomik küreselle me ile kültürlerarası bilgi ve yetenek gereksinimi de artmı tır. Bunlarla birlikte dünya nüfusunun artı ı, farklı kültürel grupların etkile iminin artmasına yol açan bir ba ka etken olarak sayılabilir. Nüfusun artması sınırlı kaynakların payla ımı gibi konular üzerinde farklı kültürel grupların birbiriyle ili kisini arttırmı tır (Kartarı, 2001: 10). Dünya demografik karakterindeki de i iminin bir ba ka görünümü, geli mi ulusların nüfusundaki çokkültürlülük düzeyinin yükselmesidir. Daha çok geli mi batılı toplumların nüfus yapısı ile ilgili olan çokkültürlülü ün ve kültürel çe itlili in gerisinde, özellikle 20. yüzyılın ikinci yarısından itibaren Batı’da “kimlik ve tanınma” etrafında ekillenen politik mücadele, yasal ve yasal olmayan i gücü göçü, e itim amaçlı nüfus dola ımı, sava , etnik çatı malar vb. nedenlerle gerçekle en zorunlu göç gibi etkenler sayılabilir. Nüfusun kültürel karakterinin giderek artan bir çe itlilik kazanması, söz konusu toplumlarda kültürlerarası diyalog ihtiyacını gündeme getirmektedir (Parekh, 2002). Bu çalı mada kültürlerarası ileti imin disiplinin geli imi kurumlar, yapılan ara tırmalar ve yayınlar üzerinden kronolojik bir sırayla betimlenmekte ve de erlendirilmektedir. Bunların ardından da disiplindeki kuramsal yönelimler ve yakla ımlar, genel olarak Kim (1988), Casmir ve Asuncion-Lande (1989), Gudykunst ve Nishida (1989), Hart (1996), Martin ve Nakayama’nın (2000) çalı malarından yararlanarak sınıflandırılmakta ve de erlendirilmektedir. Kültürlerarası leti im Disiplinin Geli imi ve Tarihi Akademik bir çalı ma alanı olarak kültürlerarası ileti im disiplinin tarihi kinci Dünya Sava ı sonrasına ve özellikle 1946'da ABD Dı i leri birimlerinin diplomatlarına e itim vermek 3 Teknoloji ile toplumsal düzen ve kültür arasındaki ili ki sosyal teorinin me gul oldu u önemli tartı malardan biridir. Özellikle ileti im çalı maları içinde, yeni teknolojilerinin sonuçlarının, ekonomik, toplumsal ve kültürel olanı belirleyerek, yeni toplumsal dönemler ba lattı ını kabul eden güçlü bir gelenek vardır. leti im teknolojisine toplumsal düzeni belirleme gücü atfeden bu gelene in en bilinen temsilcileri Innis ve McLuhan’dır. Teknoloji ve kültür arasındaki ili kinin do asını tartı mak, bu metnin sınırlarını a acaktır. Ancak teknoloji ve kültür arasındaki ili kiyi, teknolojik geli melerin büyüsüne kapılmayan, son derece isabetli ve tutarlı bir çözümleme olarak Raymond Williams’a (1989) bakılabilir. Ayrıca ileti im teknolojileri ve toplum ili kisinin daha ayrıntılı ve farklı yakla ımlar 2 amacıyla kurulan Foreign Service Institute'ye (FSI) dayanır. Ancak bu tarihten önce de ABD’deki bir çok kurumsal geli me “kültürlerarası ileti im” yetene i ve bilgisine olan gereksinimi ortaya çıkarmı tır. Daha 1920’lerde ABD’de ba layan çe itli dil ve akademik gençlik e itim programı ve 1932’de kurulan Experiment in International Living (Uluslararası Ya amdaki Deneyimler) ve 1946’da kurulan The American Institute of Foreign Trade (Amerikan Dı Ticaret Enstitüsü) gibi kurumlar ile kültürlerarası etkile im kurumsalla maya ba lamı tır. kinci Dünya Sava ı sonrası kültürlerarası etkile imin kurumsalla ması sadece ABD içinde de il, uluslararası alanda da artmı tır. Birle mi Milletler ve Enformasyon Ajansı gibi BM'ye ba lı kurumlar, akademisyen ve ö rencilere yönelik e itim ve mübadele programları, Uluslararası Geli me Ajansı gibi kurumların uluslararası alanda etkinli ini artırması kültür ve ileti im arasındaki ili kiyi anlama gereksinimini yükseltmi tir. “Kültürlerarası” terimini ilk olarak kullanan ve kültürlerarası etkile im ve sorunları bilimsel olarak ele alan ABD'li antropolog Ruth Benedict olmu tur. Benedict 1940'lı yıllarda ABD sava enformasyon dairesi için yaptı ı çalı maları yabancı bir kültürün ileti im davranı larını anlamaya yönelik incelemeleri içermektedir (Kartarı, 2001: 30). Krizantem ve Kılıç Benedict’in (1966) Japon kültürünü bu çerçevede inceledi i önemli çalı masıdır. Bu kitabında Benedict, antropolojik yakla ım, yöntem ve kavramları, devraldı ı antropoloji gelene inden farklı olarak, karma ık ve modern bir toplumun incelemesinde kullanır ve “kültürel farkı”, - sava eklinde de olsa - kültürlerarası etkile imdeki anlamı bakımından irdeler. Ancak bir çalı ma alanı olarak kültürlerarası ileti imin kurucusu Edward T. Hall kabul edilmektedir. Her ne kadar Hall'den önce Lederer ve Burdick'in The Ugly American (1958) adlı çalı ması kültürlerarası konulara dikkat çekmi olsa da, "kültürlerarası ileti im" terimi ilk kez Hall'un, 1959 yılında yayımladı ı The Silent Language adlı kitabında geçer ve alanın ilk çalı ması olarak kabul edilir (Chen ve Starosta, 1996: 8; Leeds-Hurwitz, 1990; Hart,1996; Dodd, 1995). Leeds-Hurwitz (1990: 262) kültürlerarası ileti im alanın geli imi ve tarihini inceleyen çok az çalı manın oldu unu belirtirken, bir çalı ma alanı olarak kültürlerarası ileti imin ortaya çıkı ını anlamak istiyorsak öncelikle, ilk kültürlerarası ileti im incelemesini ortaya çıkaran gereksinimi anlamamız gerekti ini belirtir. içinden tartı ıldı ı bir metin için Timisi’ye (2003) ve yeni ileti im teknolojilerinin ve bunlara dayanan medyanın ekonomi politik analizi için Geray’a (2003) bakılabilir. 3 Kültürlerarası ileti imin alanın kurulu u ve geli iminde ilk adım sayılan ve özellikle 1946 ile 1956 yılları arasında e itim programları ile kültürlerarası bilgi üretimi ve yönetimine katkı yapan ABD hükümetine ba lı Foreign Service Institute (FSI), özellikle dı i leri diplomatlarına, soyut antropolojik bilgileri, pratikte de kullanabilme gereksinimini kar ılamak istemi tir. Amerikalı diplomatlara yönelik bu e itim, kısa bir süre sonra kültürlerarası ileti im e itimine dönü mü tür. Ancak kültürlerarası ileti imde kuramsal yakla ımların geli mesi 1980'lerin ba ından itibaren özellikle Gudykunst'un çalı maları (1983; Gudykunst ve Young-Kim,1988) ile gündeme gelebilmi tir. Leedz-Hurwitz, Hall'un FSI'da ba layan çalı malarının kültürlerarası ileti im disiplinin geli mesi açısından öneminden bahsederken onun alana katkısını sekiz maddede özetler: 1) Hall, geleneksel antropolojik çalı manın tek bir kültür üzerine odaklanma yakla ımı yerine, FSI'daki gereksinimleri göz önünde bulundurarak, farklı kültürlerin üyeleri arasındaki etkile imi incelemeye yönelmi tir. Hall'un kültürleri, söz konusu kültürün üyeleri arasındaki etkile imin niteli ini belirlemesi açısından incelemesi, alandaki en tanımlayıcı/belirleyici yakla ım olmu tur. 2) Hall, kültür çalı masının oda ını genel kavramlardan (makro analiz), kültür içindeki daha küçük birimlere (mikro analiz) yöneltmi tir. Bu "daralma", FSI'daki e itimde ortaya çıkan gereksinimlere kar ılık geli en bir yönelim olmu tur. Böylece inceledi i kültürün bütünü yerine, incelenen kültürler içindeki belirli etkile im biçimlerine odaklanmaya ba lamı tır. 3) Hall, kültür kavramını ileti im çalı masını içerecek biçimde geni letmi ve antropolojik yakla ımı, farklı kültürlerin üyeleri arasındaki etkile imi anlamakta kullanmı tır. Özellikle 1940'lar ve 1950'ler boyunca kültürlerarası ileti im alanında çalı anlar, antropoloji disiplininin bir çok kavramından yararlanmı tır. 4) Hall'un çalı malarında ileti im örüntülü, ö renilen ve çözümlenebilir bir olgu olarak kavranmı tır ve bu varsayımlar alanın ara tırmacıları tarafından günümüzde de kabul edilmektedir. 5) Hall, kültüre ili kin potansiyel olarak eri ilebilir enformasyonunun büyük kısmının, söz konusu kültürün üyeleri ile yüz yüze etkile im için gerçekten temel ve zorunlu olmadı ını, sadece küçük bir bölümünün yeterli olabilece ini dü ünmü tür. Bu nedenle, ses tonu, jest, zaman ve mekansal ili kiler gibi bir çok mikro-kültürel davranı ı betimlemi tir. 6) Hall tarafından geli tirilen bir çok kültürlerarası ileti im e itim programı, bugün de 4 e itim programları repertuarının önemli bir parçası kabul edilmektedir. 7) Hall ve FSI'daki arkada ları, halen bir çok güncel ara tırmada kullanılan temel kültürlerarası ileti im modeli olarak betimleyici dilbilimi geli tirmi lerdir. Bu modeldeki en önemli kavramlar, kültürlerarası ileti im çalı malarında kullanılan temel yakla ımlar olan "emik" ve "etik"tir4. 8) Hall, diplomatların yanı sıra uluslararası alanda etkinlik gösteren kurumları ve çalı anlarını, yabancı ö rencileri, farklı kültürel ardyörelere sahip ö retmen ve ö rencileri, göçmenleri ve bunlarla ilgili kurumları da kültürlerarası ileti im disiplini ile ilgilenmeye yöneltmi tir (Leeds-Hurwitz, 1990: 263-264 ve Chen ve Storasta, 1996: 8-9). kinci Dünya Sava ından sonra ABD, dünya liderli i rolü do rultusunda, di er ülkelere ili kin bilgi ve kavrayı ını yeniden de erlendirmeye ba ladı ve özellikle Amerikalı diplomatların farklı uluslarla etkile im kurarken ortaya çıkan ihtiyaçlar çerçevesinde, öncelikle dı ili kiler kadrosunun e itimi amacıyla Foreign Service Institute kuruldu unda, bu enstitüye ba lı American Foreign Service Journal isminde bir süreli yayın da çıkarıldı. FSI ba langıçta dil e itimine a ırlık vermekte ve diplomat ve askerlerin daha etkin bir ekilde nasıl dil ö renebilece i üzerinde durmaktaydı. Dil ö renimi konusuna odaklanılırken, dil ile kültür arasındaki ili ki fark edildi. Edward T. Hall de, FSI'da ders vermeye, dil ö renimini antropolojik bilgi ile desteklemek amacıyla ba ladı çünkü enstitüde yabancı insanları anlamada antropolojik bilgi ve kavrayı ın gereklili i fark edilmi ti. Zaten Hall de (1992) daha sonra, bu dönemdeki çalı maları üzerinde dört etki olarak öncelikle kültürel antropoloji (özellik F. Boas ve R. Benedict) ve dilbilimi (Edward Sapir ve Benjamin Whorf), sonra da etnoloji (Paul McLean) ve Freudyan psikanaliti i (Eric Fromm aracılı ıyla) sayar (Rogers, Mike ve Hart, 2002: 5). Hall, FSI’daki e itim sırasında, antropoloji disiplinin genel kuramsal ve kavramsal tartı malarından çok, farklı kültürlere mensup insanlarla etkile im kurarken "yararlı" olabilecek 4 “Emik” ve “etik” kavramları dilbilim çalı malarına dayanır. “Emik” ve “etik” yakla ımlar, kültürel gruplar üzerine yapılan ara tırmalarda kullanılan ara tırma stratejileri olmalarının yanı sıra, kültürlerarası ileti im çalı malarında uygulanan iki temel yakla ımdır. “Emik yakla ımda ara tırmacı belirli bir kültürü içerden inceler ve ileti imi, o kültürün üyelerinin anladı ı gibi anlamaya çalı ır. Etik yakla ımda ise, ileti im, içinde gerçekle ti i kültürün dı ından, önceden belirlenmi karakteristik nitelikler esas alınmak kaydıyla di er kültürlerle kar ıla tırılarak anla ılmaya çalı ılır. Emik ve etik yakla ımlar arasındaki farklar a a ıdaki gibi sıralanabilir: emik yakla ımda, ileti im davranı ları sistemin içinde ara tırılır, her defasında yalnız bir kültür incelenir, yapı ara tırmacı tarafından ortaya çıkarılır, kriterler iç karakteristiklere ili kindir. Etik yakla ımda, ileti im davranı ları sistemin dı ında 5 pratik ve uygulanabilir yanına gereksinim duyulması üzerine mikro kültürel analize yöneldi. Hall (1959: 38), kültürlerarası ileti im alanının ilk kitabı sayılan ve FSI'daki çalı malarının da katkısıyla yazdı ı The Silent Language adlı yayınının ana fikrinin, ileti imin "bilinçdı ı" (out-ofawareness) boyutunu anlamayı ö renme gere i oldu unu belirtir. Hall'ün kültürü tanımlama biçimi, kültür hakkındaki varsayımları ileti im için de geçerli kılar niteliktedir (Leeds-Hurwitz, 1990: 268). leti im de kültür gibi örüntülü, ö renilmi ve çözümlenebilirdir. Kültür ve ileti im hakkındaki bu varsayımlar bir çok kültürlerarası ileti im ara tırması için halen merkezi önkabullerdir. Hall (1959), kültür ve ileti im arasındaki ili kinin “ileti imin kültür, kültürün de ileti im” oldu unu kabul edecek kadar yakın oldu unu dü ünür ve davranı üzerindeki kültür etkisinin anla ılmaya ba lanmasının, di erleri ile etkile imimizi gözlemlerken ortaya çıktı ını belirtir. Hall'e göre farklı kültürlerin üyeleri ile etkile im kurmak için söz konusu kültür hakkında yüksek miktarda enformasyon zorunlu de ildir, sadece gerekli olan küçük bir oranın bilinmesi yeterlidir ancak o bölüm de kritiktir (Leeds-Hurwitz, 1990: 269). Hall'un kültürlerarası ileti im alanına kavramsal ve kuramsal katkısı di er çalı maları ile sürmü tür: The Hidden Dimension (1966), Beyond Culture (1976), The Dance of Life (1984) ve Understanding Cultural Differences (e i ile birlikte, 1989). Hall’un, kültürlerarası ileti im alanının "ata"sı olmakla birlikte, disiplinin "kavramsal çerçevesi"ni de geli tirdi i söylenebilir. Hall'un çalı malarının alandaki bilgi birikimine katkısının önemi konusunda genel bir uzla ma olmakla birlikte disiplinin geli iminin erken döneminde Hall'un çalı maları dı ında da dikkat çeken çalı malardan bahsedilebilir. 1960'larda, Kluckhohn-Strodtbeck'in (1961) kültürel de er yönelimleri söylemi, önemli bir kavramsal katkı sayılır. Oliver’in Culture and Communication (Kültür ve leti im) (1962) ve Smith’in Communication and Culture ( leti im ve Kültür) (1966) yine disiplinin geli imi açısından önemli görülen çalı malardır. Oliver’in çalı ması Asya felsefesi ve ileti im davranı ları üzerine özellikle retorik çalı ması perspektifinden yapılmı tır. Çalı ma farklı kültürlerdeki ileti im davranı larını kar ıla tırmayı amaçlayan incelemeler için bir model kurar. Smith’in çalı ması ise, insan ileti imi üzerine on üç makaleyi derleyen bir kitaptır ve eserdeki dört makale kültürlerarası ileti im konusundadır (Chen ve Storasta, 1996: 9). Gudykunst ve Asente (1989: 7) kültürlerarası ileti imin kavramla masının 1950'lerde oldu unu ancak, alanla ilgili derslerin akademi programlarına konmasını, özel enstitü durularak ara tırılır, her defasında birden çok kültür incelenir ve kar ıla tırılır, yapı ara tırmacı tarafından kurulur, kriterler de i mez veya evrensel olarak kabul edilir.” (Kartarı, 2001: 37) 6 ve toplulukları, dergi ve di er yayınların gündeme gelmesi dü ünüldü ünde, disiplinin do u unun 1970'lerde gerçekle ti ini belirtirler. 1973 yılında Indiana Üniversitesi bu disiplinde ilk doktora derecesini vermesiyle alanın akademideki temellerinin de sa lamla maya ba ladı ı söylenebilir. 1970’lerde yayınlanan bir çok çalı ma alanın geli iminin göstergesi olmu tur.5 Bunlara ek olarak 1974 yılında International Journal of Intercultural Annual, 1977’de de, The International Journal of Intercultural Relations dergisi yayına ba lamı ve alanın etkili bir süreli yayını olmu tur. 1980'lere kadar alandaki bilgi üretiminin disipline oldu unu söylemek güçtür. Ancak 1980'lerden sonra, alandaki yönelimleri sınıflayan ve onlara rehberlik eden kuramsal ve metodolojik çalı maların gerçekle tirilmeye ba lanmasıyla, daha tutarlı ve sistematik bir geli menin oldu u gözlenebilir. Hall’un temelleri atmasından 1970’lere kadar, alanda antropoloji, linguistik, psikoloji, felsefe ve sosyoloji disiplinlerinin etkisiyle kavramsal bir çe itlilik vardır. Bununla birlikte özellikle 1970’lerin sonunda, alanın akademisyenleri “tanımsal sorunlar”la da u ra mak durumunda kaldılar (Hart, 1996: 10). Communication Yearbook’un ilk ciltlerinde de disiplinin sınırlarını çizmeye çalı an ve bu tartı malara yanıt niteli inde yayınlar yer almı tır (Rich, 1974 ve Stewart, 1978). Alanın akademisyenleri ve ara tırmacılar özellikle, “kültürlerarası ileti im”in ne oldu u konusunda ek açıklamalar yapmı ve kültürlerarası ileti im alanındaki parametreleri netle tirmek istemi lerdir (Saral, 1979; Proser, 1978; Asante, 1980). Bu dönemde Rich (1974) kültürlerarası ileti imin fazlasıyla geni ve belirsiz bir kavram oldu unu belirterek kültürlerarası ileti imin içeri ini be e ayırmı tır: (1) Kültürlerarası ileti im farklı kültürel ardyörelere sahip insanlar arasındaki etkile ime odaklanır, (2) Uluslar arası ileti im farklı ulusların temsilcileri arasındaki etkile ime odaklanır, (3) Irklararası ileti im, politik olarak ya da sayıca hakim kültür ile aynı ulustaki ortak kültür üyeleri arasındaki etkile imi inceler, (4) Etniklerarası ileti im ya da azınlıklar arası ileti im aynı ulus içindeki ortak kültürler arasındaki etkile imi inceler, (5) Zıtkültür ileti imi (contracultural communication), kültüriçi ileti im ile ırklararası ileti imi ba layan 5 Bir çok yayın arasında, etkili olan önemli çalı malar unlardır (Chen ve Starosta, 1996: 10) : American Cultural Patterns (Stewart, 1972), Intercultural Communication: A Reader (Samovar, 1973), Intercommunication Among Nations and People (Prosser, 1973), Cultural Dialogue (Prosser, 1978), Transracial Communication (Smith, 1973), Introduction To Intercultural Communication (Condon ve Yousef, 1975), Public and Private Self in Japan and United States (Barnlund, 1975), Foundations of Intercultural Communication (Sitaram ve Cogdell, 1976), International and Intercultural Communication (Ficher And Merril, 1976), Perspectives On Cross-Cultural Communication (Dodd, 1977), Crossing Cultural Barriers (Weaver, 1978), Survival Kit for Overseas Living (Kohl, 1979), Handbook of ntercultural Communication (Asante, Blake ve Newmark, 1979). 7 geli im sürecinin incelenmesine odaklanır. Rich, kültürlerarası ileti imin, bu be alanı da kapsadı ını ve kültürlerarası ileti ime ki ilerarası ve retorik düzeyden yakla ılması gerekti ini belirtir (Chen ve Storasta, 1996: 15). Prosser (1978) ise ileti imin bile enlerine ili kin dört anahtar de i ken tanımlar: ileti im mesajı, ileti ime katılanlar, dilsel ve sözel olmayan kodlar, kanal ya da medya. Kültür bile enlerine ili kin de dört kavram tanımlar: kültürel evrimcilik, kültürel i levselcilik, kültürel tarih ve kültürel ekoloji (Hart, 1996: 10). Stewart, Outline of Intercultural Communication (1978) adlı çalı masında kültürlerarası ileti im çalı malarının sonuçlarının gerçek hayattaki durumlarda uygulanabilir olması gerekti ini belirtmi ve kültürlerarası ileti im e itiminin önemini vurgulamı tır. Ona göre kültürlerarası ileti im e itimi, e itim alanları dokuz a amada kademeli olarak de i meye yönlendirmelidir: (1) sahip olunan alternatif gerçekler arasından enformasyon seçmek, (2) e itimin amacını anlamak ve onu karar alma sürecinde uygulamak, (3) olayların algılanmasını belirleyen genelle tirmeleri ve kavramları tanımlamak ve kavramak, (4) e itimin içeri ini denetlemek/yönetmek, (5) farklı kültürlerden insanlarla etkile im kurarken yardımcı olan kültürel kavramlara duyarlı hale gelmek, (6) kültürel öz algı (cultural self perception) ve belirli duygusal ve bili sel algılar gibi zihinsel tutumların çe itli görünümlerini daha yüksek bir empati düzeyine eri mek için de i tirmek, (7) farklı kültürlerden insanlarla birlikteyken devreye giren davranı ve duyguları uyumlulu u artırarak yönetmek, (8) de i en davranma ve algılama biçimine uyum sa lamak ve böylece farklı kültürler içinde sosyal performansı geli tirebilmek, (9) e itimden önceki eylemleri yöneten duygusal ve algısal de i ikli i bütünle tirmek. Bu çabalara kar ın ileti im çalı maları içinde, alanın “kimli ine” ili kin tartı malar sürmü tür. Smith (1982), alanın önemini ve neden kültürlerarası ileti im incelemeleri yapılması gerekti ini, Rohrlich ise (1988) neden kültürlerarası ileti im incelemeleri yapılmakta oldu unu tartı tı. Smith ve Rohrlich’in yakla ımları birbirinden farklıydı. Smith (1982: 254), alanın ki ilerarası ve sözel olmayan ileti im farklılıklarına odaklanarak yanlı yönde ilerledi ini dü ünmü tür ve bu yönelimi “oldukça verimsiz ve hava civa” (“rather effete and airy-fairy”) olarak tanımlamı tır. Bunun yerine Smith uluslar arası düzeyde yoksulluk, sava ve uluslarası enformasyon dola ımındaki e itsizlikler gibi konuları incelemenin gere ini vurgulamı tır. 8 Rohrlich (1988: 125) ise Smith’in uluslararası sorunsallara çekti i dikkatin önemli oldu unu kabul etmekle birlikte, ki ilerarası-kültürlerarası konuların önemini vurgulamaya devam etmi ve kültürlerarası ileti imin dünyanın sorunlarını çözmek için yeterli bir zemin sa layamayaca ını, ancak ki ilerarası düzeyde –sadece bu düzeyde kalsa bile- “gerekli” bir alan olabilece ini savunmu tur (Hart, 1996: 10-11). Casmir ve Asuncion-Lande (1989), 1970’lerde ileti im ve söz edimi (speech act) çalı maları alanında, disipline olmayan ilgi ve yönelimlerin, akademik çalı malarla gözlenen gerçeklik arasındaki mesafeyi artırdı ını belirtir. Bununla birlikte 1970'lerde sosyal bilimlerde, ileti im çalı malarında da kar ılı ı bulunabilecek olan bir “paradigma” mücadelesi gözlenmekteydi. Bu, genel olarak i levselci-davranı çı sosyal bilim paradigmasının ve onun dayandı ı pozitivist bilim anlayı ının epistemolojik varsayımları ve metodolojik yönelimlerinin sorgulanmaya ba lamasıyla ortaya çıkan bir geli meydi (Köker,1998: 8). Bu ko ullar altında akademi içinde 1970’lerde kurumsalla maya ba layan kültürlerarası ileti im disiplini kendi bilimsel ve kuramsal temellerini sa lam bir ekilde atamadı. Bununla birlikte, alanın akademisyenleri de, kendilerini önceleyen bir çok soysal bilim disiplininde söz konusu oldu u gibi, kuramsal temelleri olu turmaya ve “kökenleri” incelemeye yönelmekten ziyade, akademi içinde kendilerine me ru bir alan açmakla ilgilenmi lerdi. (Casmir ve AsuncionLande, 2003: 18-19). 1970’lerde alanda yapılan kültürlerarası ileti im ara tırmalarını yönlendiren dinamik, ba langıçta ABD’nin dünya liderli i rolünün gerektirdi i kültürlerarası ve dilsel yeterlik gereksinimi etkeninin yanı sıra, nüfusun etnik ve ırksal bölümleri arasındaki çatı malı ili kilerdir. Kültürel alanda ortaya çıkan bu çatı malar, 1960’larda ba layan gençlik hareketleri, Sivil Haklar Yasası (1964) ve Göç Yasası (1965) konusunda yapılan gösteri ve tartı malar ile ba lamı tır. Bu geli meler, 1960’ların sonu ve özellikle 1970’lerde kültürlerarası etkile im konusundaki çalı maların artmasına yol açmı tır. Bu arada, nicel artı ın, bir “moda”ya kapılma oldu u, söz konusu çalı maların disipliner geli melere temel olu turamayaca ı yönündeki ele tiriler de gündeme gelmi tir (Howell, 1975 aktaran Casmir ve Asuncion-Lande, 2003: 21). 1970'lerde yayınlanan Condon ve Yousef'in Introduction to Intercultural Communication (1975) ve Samovar ve Porter’in Intercultural Communication: A Reader (1973) kitapları kültürlerarası ileti im çalı maları alanında etkili yayınlar olmu ve 1980'lerden sonra da alanda 9 kullanılmaya devam eden önemli kaynaklar olmu tur. Öyle ki Samovar ve Porter’in kuramsal ve pratik çözümlemeleri içeren derlemesi yedinci baskısını yapmı tır (1994). Yine Condon ve Yousef’un giri kitabı, önemli ders bir kitabı olarak günümüze kadar kullanılmı tır. Condon ve Yousef çalı malarında, antropoloji ve ileti im alanında yapılan ara tırmaları birle tirerek dilbilimsel ve retorik perspektifini kullanan bir yakla ım geli tirirler ve Hofstede’nin (1984) kültürel de erler çalı ması ve Hall’un Beyond Culture’da (1977) i ledi i “yüksek ba lamlı dü ük ba lamlı kültür” çözümlemesi ile paralellik kurarak kültürel de er yönelimleri ve ileti im davranı ı üzerine vurgu yaparlar. Ayrıca dil, dü ünme kalıpları ve kültür arasındaki etkile im hakkındaki tartı maları, Oliver'in kar ıla tırmalı kültür incelemelerinin yönteminden çıkarmı lardır. Bu yakla ımı Starosta (1984), 1980'lerde sürdürmü tür. 1960 ve 1970’lerde formel akademik kültürlerarası ileti im formasyonu alan akademisyenler, kendi ara tırmaları ile 1980’lerde alana katkı yapmaya ba lamı lardır. Bu do rultuda 1980’lerde yayımlanan be çalı ma, kültürlerarası ileti im alanının gündemini belirler: Gudykunst (1983) Intercultural Communication Theories, Gudykunst ve Kim (1984) Methods of Intercultural Research, Kincaid (1988) Communication Theory Eastern And Western Perspectives, Asante ve Gudykunst (1989) Handbook of International and Intercultural Communication. Gudykunst'un ve Kim 1988 yılında yayımladıkları Theories in Intercultural Communication adlı kitap, alanın önemli kuramsal çalı malarından biri olmu tur. Kitapta genel olarak iki perspektiften söz edilmektedir: ilki kültürlerarası ileti im çalı malarında, mevcut ileti im kuramlarından yararlanan yakla ımdır. Yapısalcılık, anlamın koordineli yönetimi, belirsizlikten sakınma, ileti imi uyarlama (communication accodomation) kuramı, ili ki a ı kuramı, yönde me kuramı. kinci yakla ım retorik ve ki ilerarası ileti ime odaklanır. Bu iki e ilim aynı zamanda 1980'lerdeki anadamar kültürlerarası ileti im çalı malarını tanımlamaktadır (Chen ve Storasta, 1996: 12). 1980'lerde metodoloji alanında da geli meler gözlenmi tir. Geleneksel ileti im disiplininde kullanılan niceliksel ve retorik yorumlayıcı niteliksel ara tırma yöntemleri kültürlerarası ileti imde de kullanılmı tır. Gudykunst’un alanın metodolojik yönelimlerini inceleyen ve derleyen çalı ması, Methods of Intercultural Communication (1984) altı makale içermektedir ve her biri niceliksel ve niteliksel ara tırma, metodolojik olanakların betimlenmesi ile ilgilidir. 10 Bununla birlikte Gudykunst'un çalı masından da çıkarılabilece i gibi 1980’lerde alanda niceliksel yöntem egemendir. 1990’larda ise ara tırmacılar, kültürlerarası ileti im ara tırmalarında, etnografik, semiotik, retorik ve linguistik yöntemlerle çalı maya da ba lamı lardır (Chen ve Storasta, 1996). 1970’lerden günümüze de in üç temel etkenin kültürlerarası ileti im çalı malarını yönlendirdi i söylenebilir: (1) International-Intercultural Communication Annual (IICA), (2) Speech Communication Association (SCA), (3) International Communication Association (ICA). IICA’dan ilk çalı ma Casmir ve Jain tarafından derlenerek yayımlandı. 1983’de ise IICA spesifik bir konuda yayımlandı: Intercultural Commmunication Theories: Currenct Perspectives (Gudykunst,1983) ve Theories in Intercultural Communication (Gudykunst ve Kim,1988). IICA’nin editöryal yönetimi 1980’ler ve 1990’larda belirgin bir ekilde niceliksel ara tırma ve çalı maları destekleme e ilimindeydi. Bu kurumların da deste iyle 1970'lerde ba layan ve ço unlukla ara tırmalara dayanan yayınlarla önemli bir külliyatın olu tu u söylenebilir. Ancak Casmir ve Asuncion-Lande (2003: 20), özellikle 1970'lerde yayınlanan ders kitabı niteli indeki kültürlerarası ileti im kitaplarının, ara tırmacılar ve teorisyenler için çalı malarında yararlanabilecekleri kaynaklar olmaktan çok, belli bir uzmanlık alanının dar örnekleri niteli inde olduklarını belirtir. 1980'lerin ba ında alanın akademisyenleri, disiplinin Amerikan üniversitelerinde kurumsalla masını tamamlamasına ra men, ileti im çalı maları içinde hakketti i yeri almalarını sa layacak kuramsal temelin olu madı ını dü ünmekteydiler. Ancak Gudykunst'un gerçekle tirdi i çalı malar (1983, 1988) önemli bir kuramsal bilgi birikimi olu turma giri imi ve çabası olmu tur. Gudykunst, kültürlerarası ileti im çalı malarının içeri ini iki boyut üzerinde (etkile imselkar ıla tırmalı boyut ve dolayımlı-ki ilerarası boyut) dörde ayırarak kavramsalla tırır (Bkz. Tablo 1): I) kültürlerarası ileti im, II) çapraz kültürel ileti im, III) uluslararası ileti im, IV) kar ıla tırmalı kitle ileti imi. Gudykunst, kültürlerarası ileti imin, etkile imsel ve ki ilerarası nitelik ta ıdı ını, farklı kültürlerden insanlar arasındaki ya da ortak bir kültüre sahip insanlar arasındaki ki ilerarası ileti imi inceledi ini belirtir. Çapraz kültürel ileti im "ki ilerarası" ve "etkile imsel" kavramlarına odaklanır ve farklı kültürlerden insanların ileti im davranı larındaki (örne in müzakere stratejileri) farklılıklarla ilgilenir. Uluslararası ileti im, "etkile imsel" ve "dolayımlı" kavramları üzerinde durur ve farklı ülkelerdeki medya ileti imini inceler. Kar ıla tırmalı kitle ileti imi de "kar ıla tırmalı" ve "dolayımlı" boyutlara sahiptir ve farklı 11 ülkelerin kitle ileti im sistemlerinin benzerliklerini ve farklılıklarını ara tırır (Chen ve Storasta, 1996: 15 ve Kartarı, 2001: 33). K II ÇAPRAZ KÜLTÜREL LET M LERARASI kültürlerarası ileti im KAR ILA TIRMALI I Kar ıla tırmalı KÜLTERLERARASI LET Kar ıla tırmalı Geli me leti im ve Medya Etkileri leti imi Uluslar arası ili kiler KAR ILA TIRMALI K TLE LET M Yeni Dünya leti im Düzeni M ETK LE ML ULUSLARARASI LET M IV III DOLAYIMLI TABLO 1: Ara tırma Alanları (Gudykunst, 1989: 10) Alandaki Kuramsal Yakla ımlar 1980'lerin sonundan itibaren alandaki kuramsal çalı maların arttı ı gözlenir. Casmir ve Asuncion-Lande alandaki kuramsal ve ampirik çalı maları de erlendirir ve kültürlerarası ileti imi, farklı bir perspektiften kavramsalla tırmaya çalı ırlar. Onlara göre, kültürlerarası kar ıla malarda ileti ime katılanlar arasındaki kültürel farklar üzerine odaklanmak, kültürlerarası ileti imi, di er ileti im çalı malarından ayırır ancak bununla birlikte kültürlerarasında etkile imden söz edebilmemiz için de belli oranda bir türde lik söz konusu olmalıdır. Etkile imin 12 ba layabilmesi için "öteki" hakkında bazı anlam ve yorumlara sahip olmamız gerekir (1989: 282). Casmir ve Asuncion-Lande, 1990'lara kadar yapılan kültürlerarası ileti im çalı malarını de erledirirken, "fark" kadar, "ortaklı ı" da gündeme getiren bazı çalı malara gönderme yapmakla birlikte, kültürlerarası ileti im çalı malarında konunun genellikle kültürel farklılıklar ba lamında ele alındı ını belirtirler. Örne in Sarbaugh'un (1979) geli tirdi i ileti ime giren tarafların ya am deneyimlerindeki benzerlik oranına dayanan ve kültürlerarasılık düzeyini ölçen "homojenlik-heterojenlik modeli" bu çerçevede dü ünülebilir. Sarbaugh'un modelinde ileti ime katılan taraflar, bir ucu kültürlerarası (heterojen), di eri kültüriçi (homojen) olan bir süre ende (continuum), kültürel deneyimlerinin örtü me oranına göre bir yere yerle tirilir ve algı ve yorumlamaların heterojenlik ucuna yakla ıldıkça farklıla masının, homojenlik ucuna gidildikçe de benze mesinin beklenebilece ini öngörür. Benzer ekilde Samovar, Porter ve Jain (1981) farklılıkların "en çok- en az" ekseninde ölçüldü ü bir model önermi tir. Geli tirdikleri skala, kültürlerarası ileti im eylemini incelemeyi sa lar ve böyle bir etkile imde kültürel farklılıkların etkisine ili kin bir fikir verir. Casmir ve Asuncion-Lande, kültürlerarası ileti im sürecini kavramsal olarak ele alan ve bu sürece ili kin kuram geli tirmeye çalı an bir giri im olarak Gudykunst'un modeline de de inir (2003: 26). Gudykunst'un modeli, kültürlerarası ileti im sürecinin, "belirsizli in azaltılması" kavramıyla analizine dayanır. "Belirsizli in azaltılması" kavramı, farklı kültürden insanlarla etkile im kurdu umuzda, ötekinin davranı ını öngörmek ve en uygun davranı ı bulma sürecini ifade eder. Kültürlerarası ileti im çalı malarında, kuramsal çabaların yararlandı ı di er çalı malar, geçici ikamet (sojourn), kültürle me ve yeniliklerin yayılması (diffusion of innovation) incelemeleri olmu tur. Bu çalı malar temel olarak, ev sahibi kültürün üyeleri ile göçmenler arasındaki yüz yüze etkile imleri ve sonuçlarını incelemi tir. Casmir ve Asuncion-Lande (2003), kültürlerarası ileti im çalı malarında ça da bir ba ka yönelimin ki ilerarası ileti im sürecinin do asıyla ilgilendi ini belirtir ve Pearce vd. (1976) tarafından geli tirilen "anlamın koordine edilen yönetimi" kavramı, Cushman ve Whiting'in (1977) "kurallarla yönetilme perspektifi", Delia'nın yapısalcı yakla ımı ve Kelley'in "atıf kuramı"nı bu çerçevede ele alırlar. Casmir ve Asuncion-Lande, kültürlerarası ileti im alanında 13 önceki kuramsal çabaları de erlendirdikten sonra, kendi yakla ımlarını geli tirmeye çalı ırlar. Yapısal modelleri ele tirerek, kültürü, farklı kültürler arasındaki etkile imin bir ürünü ve sonucu oldu unu vurgularlar. Onlara göre, kültürü yaratan ve üreten ey, kültürlerarasılıktır. Batımerkezci, yapısal kültür kuram ve modelleri, kültürün bu karakterini anlamamızı engellemi tir: Muhtemelen tüm dünyada insan davranı ı üzerine çalı ma ile ilgili olan en büyük trajedilerden biri, Batılı ikna, etki, kontrol, egemenlik ve kar ı koyma modellerinin, devam eden bir ya am sürecinde be eri kültürlerin evrimini en iyi ekilde açıkladı ı konusundaki ısrar olmu tur. Bu egemenlik, örgütlenmeleri “kültürler” olarak ele alan ça da yakla ımların niçin giderek tatmin edicilikten uzakla makta oldu unu açıklayan en önemli nedenlerden biridir ( 2003: 29-30). Onlara göre, iki ayrı kültürün bir araya gelmesiyle, orijinallerden daha kapsayıcı olan ve her ikisinin de henüz payla tı ı bir üçüncü kültür yaratılır ve bu üçüncü kültür içinde daha etkin bir ileti im kurulabilir. Bu durumda, üçüncü kültür, içinde geçici davranı sal düzenlemelerin, üzerinde kar ılıklı olarak anla ılmı amaçlara ula maya çalı an etkile imdeki insanlar tarafından olu turulan bir altkültürdür ve sadece etkile im sayesinde geli ebilir (2003: 31). Casmir-Asuncion-Lande, her türlü kültürlerarası etkile imde, bir "üçüncü kültür" in a etme gere ine i aret ettikten sonra, kültürlerarası ileti im çalı malarının geli mesinin önünde ilgilenilmesi gereken dört sorunsal oldu unu belirtirler. Birincisi, kültürlerarası ileti imin etik yönü ile ilgilidir. Kültürlerarası ileti imde etik olarak sorumlu davranı ın ne oldu u; farklı kültürlerle etkile im halindeyken, hangi ileti im davranı standartlarının geçerli kabul edilece i; kültürlerarası ileti imde, genel geçer, rehber bir etik kodun geli tirilip geli tirilemeyece i gibi sorunları içerir. kincisi, kültürlerarası ileti im yeterli i kazandıracak bir e itimin nasıl olması gerekti i ile ilgilidir. Böyle bir e itim programı hangi ö retim yöntemlerini kullanmalıdır? Üçüncü konu, kültürlerarası ileti im ara tırmaları ve uygulamaları hakkındadır ve alanda yapılan ara tırmaların, uygulayıcılar için eri ilebilir ve sonuçların pratikte uygulanabilir hale nasıl getirilece i ile ilgili sorunları kapsar. Dördüncüsü, kültürlerarası ileti im ara tırmalarının yönelmesi gereken konuların neler oldu u ve gerçekle tirilen ara tırmaların sadece ara tırmayı yapan taraf için de il, ara tırılanlar için de nasıl yararlı sonuçlar üretebilece i sorularını içerir. Casmir-Asuncion-Lande, bütün bu sorunların çözümlerinin kolayca bulunamayaca ını, ancak bunun yapılabilmesi için farklı yakla ımları benimseyen kültürlerarası ileti im ara tırmacıları ve uygulayıcılarının e güdümlü çabalarının gerekti ini öne sürerler. Bununla birlikte kültürlerarası ileti im çalı malarının bütün bu sorunları a ıp geli ebilmesi için, alanın parametrelerinin 14 nitelenmesi, betimlenmesi ve tanımlanmasında ve yöntembilimsel, kavramsal ve kuramsal temellerin geli mesinde daha fazla yol alınması gerekti ini vurgularlar (2003: 43). Hart (1996), kültürlerarası ileti im çalı maları tarihini, Kuhn’un Bilimsel Devrimlerin Yapısı kitabında betimledi i “bilimsel geli me” kavramı, sosyal bilimlerin geli imine uyarlayan Kirk’ün ı ı ında analiz eder. Kirk, Kuhn’un, “paradigma öncesi” ile “normal bilim” arasındaki zamanı dört a amaya ayırır. Kirk’un, Kuhn yorumuna göre, normal bilim durumuna geçmek için dört a amayı izleyebilmek gerekir: 1) kavramsal çerçevenin olu turulması, 2) paradigma kabulü, 3) kuram olu turma, 4) olgun –normal- bir bilimin kurulu u. Kirk’ün birinci a aması (kavramsal çerçevenin olu turulması) sorun formülasyonu/ifadesi, olgu seçimi ve dü üncelerin örgütlenmesi tarafından karakterize edilir. Paradigma kabulü a aması, ara tırmalarda kullanılan kavramların açıklık kazandı ı ve belirli metodolojilerle hipotezlerin sınandı ı dönemdir. Kuhn ayrıca bu döneme, belirli dergiler ve uzmanlık toplulukların olu umunun da e lik etti ini belirtir. Son iki a ama (kuram olu turma ve normal bilim) kuram olu turma ve do rulama ve ardından yasa ve evrensel de i mezlere sahip olgun bilim dönemidir. Hart, bu emayı kültürlerarası ileti im çalı malarının tarihine uygular (Bkz: Tablo 2). Kavramsal çerçevenin olu umu a aması Edward T. Hall ile 1950’lerde ba lamı tır. Hall, hem FSI’da, hem de Hopi ve Navajo Hinduları arasında yaptı ı çalı malardan yola çıkarak kültürlerarası ileti imin sorunsal do asını açıklama giri iminde bulunmu ve bu sorunsalı inceleyebilmekte kullanılan anahtar kavramları geli tirmi tir. Hart’a göre, kültürlerarası ileti imin paradigma kabulü a aması, birincisi 1960’lar ikincisi de 1970’lerdeki geli meler olmak üzere iki alt a amaya bölünebilir. 1950’lerde FSI’da geli tirdi i ve uyguladı ı programlarının, i adamları, göçmenler, 1960’larda, Hall’un kültürlerarası ileti im e itim (training) misyonerler, uluslararası ö renciler ve Barı Görü mecileri’nin katıldı ı gruplarda kullanılmaya ba landı ı ve sınandı ı yıllar olmu ve bunlar çalı ma alanın geli imine ivme kazandırmı tır. 1970’ler ise kültürlerarası ileti imin, akademide, dersler ve lisans-üstü programlar ile kurumsalla tı ı, özel topluluklar ve dergilerin olu turuldu u yıllar olmu tur. Kuram olu turma a aması ise, 1980’lerin ba ından itibaren özellikle Gudykunst’un çalı maları ile gerçekle meye ba lamı tır. Hart, Gudykunst’un çabalarının kuram geli tirme a aması olarak yorumlanabilece ini belirtmekle birlikte, kültürlerarası ileti imin üçüncü ve 15 dördüncü a amalara geçti i konusunun tartı malı oldu unu belirtirken, bu a amaya (olgun “normal” bir bilim) henüz geçilmedi ini dü ünür. _________________________________________________________________________ TABLO 2: Kültürlerarası ileti im çalı maları tarihinde a amalar (Hart, 1996) Kuhn (1970) Bir bilimin paradigma öncesi (preparadigmatik) ara tırmadan normal bilime geli imi Bir kavramsal çerçevenin olu umu Kültürlerarası ileti im çalı malarının geli iminde temel a ama ve geli meler 1950’ler: kültürlerarası ileti im çalı masının kavramla ması * problem formülasyonu; 1. sosyal –kültürel gerçekli in nasıl incelenece inin ifadesi; olgu toplama; fikirlerin örgütlenmesi Paradigma Kabulü * özgün bir ekilde tasarlanmı ara tırmalarda hipotezlerin sınanması * spesifik dersler, topluluklar ve dergilerin olu umu * büyük bir açıklıkla yapılan ara tırmalar 4. * 1959 The Silent Language’in yayımlanması 1960’lar: "uygulama yılları" * Diplomat, i adamı ve barı gönüllülerinin e itimi 1970’ler: "Kültürlerarası ileti imin do u u" 2. 3. * 1951-1956: Hall'un FSI’daki çalı maları Teori olu turma Olgun bir “Normal” Bilimin Kurulu u * spesifik kültürlerarası ileti im derslerinin kurulması, SIETAR ve IJIR. * 1970’lerin sonu: "Tanımsal Problemler" 1980’ler: Gudykunst ve di erlerinin teori geli tirme üzerine çalı maları ????: bu evre henüz kültürlerarası ileti im için ortaya çıkmamı tır. 16 Gudykunst ve Nishida (1989), sosyal bilimlerde kuramın kavranma biçimi ve amacının ne oldu u konusunun büyük tartı malar içerdi ini belirtmekle birlikte, kültürlerarası ileti im alanında kuram olu turmada ve kuramsal çalı malarda benimsenen yakla ımların bir taksonomisini yaparlar. Böyle bir taksonomi geli tirmek için, Burell ve Morgan’nın kavramla tırmasından yararlanarak “subjektivist” ve “objektivist” olmak üzere birbirine kar ıt iki dikey (orthogonal) boyut kullanırlar. Burell ve Morgan (1988), subjektivist ve objektivist paradigmaları, sosyal bilimlerin do asıyla ilgili varsayımları bakımından kar ıla tırır (Bkz. Tablo: 3). Subjektivistler, ontoloji konusunda realist olmayan, epistemolojide ise anti-pozitivist bir konum alırlar. nsan do asını voluntarist kabul eder ve idiografik yöntembilimi kullanırlar. Buna kar ılık objektivistler ontolojide realist, epistemolojide pozitivist bir konum alırlar. nsan do ası hakkında belirlenimcidirler ve nomotetik yöntembilimi kullanırlar Burell ve Morgan, bu iki konumu bir birine kar ıt ikilikler (dichotomy) olarak kavramla tırırken, Gudyksunt ve Nishida, iki konumu bir süre enin iki ucu olarak ele almayı önerir. Objektivizm ve subjektivizm sosyal bilimin amacı konusunda farklıla ırlar. Objektivistler “evrensel genellemeler”i ya da “sosyal yasaları” amaçlarken (örne in Nagel, 1961), subjektivistler (örne in Geertz, 1973) evrensel genellemelerin olanaklılı ına kar ı çıkarak, sosyal bilimin amacının, genelle tirme de il, özgül/tikel durumları anlamak olması gerekti ini belirtirler. Bu iki konumu, kültürlerarası ileti imde kuram olu turma biçimi bakımından kar ıla tırdıklarında Gudykunst ve Nishida (1989: 19-20), objektivist yakla ımın “etik”, subjektivist “emik” yakla ımı benimsedi ini ileri sürerler ve ilk dönem kültürlerarası ileti im çalı malarının daha emik ve subjektif unsurlar içerirken, 1980’lerin ortalarından itibaren etik/objektif e ilimlerin de kültürlerarası incelemelerde gündeme gelmeye ba ladı ını belirtirler. Bunlarla birlikte etik ögeler içeren emik çalı malar (Phihipsen, 1988) ve emik ve etik yakla ımı bütünle tirmeyi öneren akademisyenler de (Triandis, 1972) vardır. Bu do rultuda Gudykunst ve Nishida da (1989) objektif ve subjektif yakla ımların ba da tırılabilece ini, örne in subjektif yöntemlerle, objektif kuramların sınanabilece ini öne sürer. 17 ______________________________________________________________________ TABLO 3: Sosyal bilimin do asına ili kin varsayımlar (Burrel ve Morgan, 1988: 3-8; Gudykunst ve Nishida, 1989: 19) 0000 Subjektif Yakla ım Objektif Yakla ım Nominalizm: Özneye dı sal olan “gerçek” bir dünya yoktur. “isimler”, “kavramlar” ve “etiketler” yapaydır ve gerçekli in in asında i levseldir. ontoloji Realizm: Öznenin dı ında “gerçek” bir dünya vardır. “ eyler” algılanmasa ya da adlandırılmasa da var olmaktadır. Anti-pozitivizm: Gerçekli in bilgisi, onu anlamlandıranların perspektifinden kavranabilir. epistemoloji Pozitivizm: Olgular, düzenlilikler ve nedensel ili kiler aranarak açıklanır ve tahmin edilir. Voluntarizm: insan, “özerk” ve “özgür irade”ye sahiptir. insan do ası Belirlenimcilik: nsanın eylemi, meydana geldi i “ko ullar” ve “durumlar” tarafından “belirlenir”. deografik: eylemi ve sosyal gerçekli i anlamak için, “birinci elden bilgi” ve öznel analize ba vurulur. metodoloji Nomotetik: Ara tırma, sistematik protokoller ve bilimsel katılı a dayanır. ______________________________________________________________________________ 18 Gudykunst ve Nishida, kültürlerarası ileti imdeki yakla ımların sınıflamasını, epistemolojik ve yöntembilimsel varsayımların yanı sıra, kuramın kökeni bakımından da yaparlar. Kültürlerarası ileti imde üç farklı dayanaktan hareketle kuram geli tirildi ini belirtirler: ileti im disiplininden, bir ba ka disiplinden ya da alanda gerçekle tirilmi ara tırmalara dayanarak. Objektif perspektifte, kültürlerarası ileti im çalı malarında kültür bütüncül bir ekilde ele alınmak yerine, çalı ılan kültürün belirli unsurlarının ba ımsız de i ken olarak kabulü söz konusudur (Gudykunst ve Nishida, 1989). Kültürel de i kenlerin çe itli boyutları kuram in asında kullanılır. Örne in objektivist yakla ım içinde de erlendirilebilecek Hofstede (1980) kültürü, bireycilik-kollektivizm, güç aralı ı, belirsizlikten sakınma ve erillik-di illik boyutları ile analiz etmi ve kültürel farklılıkları bu de i kenler üzerinden ortaya koymaya çalı mı tır. Berger ve Calabrese’nin (1975) “belirsizli in azaltılması” kuramı, objektif perspektifi benimseyen bir ba ka kuram olarak ele alınabilir. Belirsizli in azaltılması kuramı, ötekinin tavır, inanç ve davranı larına ili kin öngörülerde bulunarak açıklamalar yapma gereksinimini kavramsalla tırır ve çözümler. Daha sonra Gudykunst, Nishida ve Yang (1989: 8) bu kuramı kültürlerarası ve çapraz kültürel durumları çözümlemede kullanırlar. Son dönemde ise, kuram, ABD’de Siyahlar ve Beyazlar arasındaki ileti imsel farklılıkları, etnik gruplar arasındaki ileti imi ve kültürlerarası adaptasyonu açıklamakta kullanılmı tır (Gudykunst, 1988; Nishida ve Chua ile birlikte, 1986 ). Yönde me kuramı (convergence theory), objektif yakla ım içinde geli tirilen bir ba ka kuramdır. Barnet ve Kincaid (1983), matematiksel bir yönde me kuramı geli tirirken, Roger ve Kincaid (1981) farklı çapraz kültürlerde ileti im a larının incelemesinden yola çıkarak bir yönde me kuramı geli tirmeye çalı ırlar. Barnett ve Kincaid’e göre “kültürlerarası ileti im kuramının temel amacı farklı kültürel gruplar arasında ileti imin bir sonucu olarak her zaman olu an kültürel farklılıklardaki de i imleri - kültürel yönde menin yönü ve derecesi- tanımlamak, açıklamak ve onlar hakkında öngörüde bulunmaktır” (aktaran Gudykunst ve Nishida, 1989: 9) Kültürlerarası ileti imi açıklamakta benimsenen objektivist yakla ımda bir ba ka kuram, atıf (attribution) kuramıdır. Bir çok ara tırmacı ve akademisyen (Detweiler, 1975; Ehrenhaus, 1983; Hewstone ve Jaspers, 1982) bu kuramı kültürlerarası ileti ime uygular. Sözgelimi Detweiler, insanların kültürlerarası ortam ve durumlarda yaptı ı atıfların, “kategorilerin geni li i”nden 19 etkilendi ini ileri sürer. Hewston ve Jaspers’in “toplumsal atıf” kuramı ise etnik basmakalıp yargılar (streotypes) ve gruplararası ili kiler hakkındaki bulgular ile atıflar üzerine yapılan ara tırmaları bütünle tirir (aktaran Gudykunst ve Nishida, 1989: 25-26 ). Objektivist yakla ım içinde de erlendirilebilecek bir di er kuram, Gallois ve di erlerinin (1988), ileti imi uyarlama (communication accomodation) kuramıdır. Bu kuram ileti ime katılanların, kendi kültürel gruplarına yüksek ya da dü ük oranda ba lı olmalarına göre ileti imsel uyarlanmalarının do asının ve niteli inin farklıla tı ını öne sürer. Objektivist yakla ımı benimseyen bir ba ka kuram, Yum’un (1988) farklı kültürel kimliklere sahip bireyleri barındıran ileti im a larını niteli ini açıklayan ileti im a ı (network) kuramıdır. Objektivist yakla ım içinde özgün kültürlerarası ileti im ara tırmalarına dayanan kuramlardan da bahsedilebilir. Örne in göçmenlerin ileti imsel kültürle meleri (acculturation) bir çok kuramsal açıklama giri iminin oldu u bir alandır (Kim, 1988). Kim, sistem kuramının varsayımlarından yararlanarak, göçmenler arasındaki ileti imsel kültürle meyi ve göçmenler ile ev sahibi kültür üyeleri arasındaki kültürlerarası etkile imi kuramla tırmaya çalı ır. Bu yakla ım içinde anılabilecek bir ba ka kuram, Ting Toomey’in kültürel çatı ma kuramıdır. Toomey, geni ve dar ba lamlı kültürler içinde çatı manın kökenlerini inceler ve kuramla tırırken, Tofaya, kültür içi ve kültürlerarası durumlarda çatı ma kaynaklarını ara tırır ve çatı ma yönetimi tipolojisi ortaya koyar (Gudykunst ve Nishida, 1989: 30). Gudykunst, subjektif perspektifin, kültürlerarası ileti im çalı malarında kültürü bir de i ken olarak ele almadı ını, çalı malarda benimsenen kültür tanım ve kuramının Geertz’e dayandırıldı ını belirtir. Subjektivist yakla ımda, kültürel incelemenin görevinin “yo un betimleme” (thick description) oldu u kabul edilir ve evrensel genelle tirme arayı ı ele tirilir. Subjektivisit ara tırmacılar, “pratik, praksis, eylem, etkile im, etkinlik, deneyim, performans” kavramları üzerine odaklanır. Kültürlerarası ileti im alanında, subjektivist yakla ım içinde gerçekle en kuramsal çabalar, objektivist çalı malarda oldu u kadar çok ve geli mi de ildir. Cronen, Chen ve Pearce’in (1988) “anlamın koordineli yönetimi” kuramı subjektivist yakla ıma sahip bir kuramdır ve kültür ve ileti im arasındaki ili kiyi kültürel antropolojik bir çerçeve içinden kavrar. Onların kuramı, Amerikan pragmatist felsefesine dayanır ve bireylerin anlamları nasıl in a etti ini inceler. Kuram, 20 anlam ile eylemin birbirinden ayrılamayaca ını ve insanların kendi deneyimlerini kavrayı biçimlerinin eylemlerine temel olu turdu unu öne sürer. Kültürlerarası ileti imde subjektivist temelli bir ba ka kuramsal çalı malar alanı retoriktir. Retorik çalı maları alanda uzun geçmi e sahip de ildir. Buna kar ılık Koester ve Holmberg, retorik yakla ımın, örne in kültürlerarası kar ıla malarda kullanılan ileti im stratejilerini analiz edilmesi gibi konularda kullanılarak, kültürlerarası ileti imi anlamada önemli açılımlar sa layabilece ini belirtirler (Gudykunst ve Nishida, 1989). Subjektivist perspektifi benimseyen bir ba ka kuramsal giri im Philipsen’in kültürel ileti im konusundaki çalı malarıdır. Philipsen, kültür ve ileti im arasındaki ili kiyi, bireylerin ileti imi, toplumla ili kilerini sınamak, müzakere etmek ve onaylamak üzere nasıl kullandı ına odaklanarak inceler. Kültürel ileti imin üç türü üzerine e ilir: Ritüel, mit ve sosyal drama. Philipsen’in çalı ması, Hymes’in sosyolinguistik çözümlemelerine yakındır. Hymes’in ileti im etnografisi olarak kavramsalla tırılabilecek yakla ımı Carbaugh (1986, 1990a ve 1990b) tarafından da kullanılmaktadır. Subjektivist yakla ım içinde, di er disiplinlerden alınan bir ba ka kuramsal yönelim yapısalcılıktır. Gudykunst (1989), Applegate ve Sypher’in çalı malarını bu yöndeki kuramsal çabalardan biri olarak de erlendirir. Bunun yanı sıra kültürlerarası ileti imdeki linguistik kuramlar (örne in Gumperz’in sosyolinguistik çözümlemeleri), Pilotta’nın görüngübilimsel açıklamaları, Blackman’ın “grounded” teorisi de subjektivist yakla ım içinde ele alınabilir ancak bu çalı ma alanı henüz geli ip yaygınla amamı tır. Gudykunst ve Nishida subjektif ve objektif perspektiflerin paradigmatik ayrım oldu unu ancak bu iki paradigma arasındaki ayrımın mutlakla tırılmaması, geçi kenliklere olanak tanımak gerekti ini vurgular ve her bir yakla ımın di erinin açıklarını tamamlaması yönünde kullanılmasını önerirler. Böyle bir kuramsal bütünle tirme çabasının üç nedenle gerekli oldu unu dü ünürler: lk olarak objektif ve subjektif gerçeklikler etkile im halindedirler. Gerçeklik sosyal olarak yapılanırken, özellikle makro düzeyde, belli bir etkile im içinde tekrar tekrar in a edilir. kinci olarak, anlamlar ve iletiler insan ileti im sisteminin bütünle ik parçalarıdır, biri olmadan di eri de olmaz. Üçüncü olarak, ileti ime katılanların yorumları ve onların kendi ileti imlerine dair algıları, kültürlerarası ileti im ara tırmalarının oda ıdır. Gudykunst ve Nishida, bu iki perspektifi aynı çalı mada kullanma yönündeki bir giri im olarak Ting Toomey’i örnek verir ve 21 benzer kuramsal bütünle meler için, farklı yakla ımları benimseyen ara tırmacıların i birli i ile planlanan ara tırma programları geli tirmeyi önerirler. Gudykuns ve Nishida (1989: 36-38), kültürlerarası ileti im çalı malarının geli ebilmesi için kuramsal bütünle menin yanı sıra üç sorunlu konu daha sayarlar. Bunlardan birinci ideoloji ile ilgilidir. deoloji kültürlerarası incelemelerin, irdeleyebildi i bir konu haline gelebilmelidir. kinci olarak, kültürlerarası ileti im çalı maları toplumsal cinsiyet sorununa da odaklanabilmelidir. Üçüncü ve son olarak, kültürlerarası ileti im alanında ele tirel yakla ımların geli mesinin gere ine dikkat çekerler. Young Yun Kim (1988), kültürlerarası ileti imdeki kuramsal açıklama ve yakla ımları, meta-teorik varsayımlarını gözeterek üç gruba ayırır: 1) Öngörü amacını vurgulayan pozitivist gelenek, 2) anlama amacını vurgulayan humanist gelenek, 3) anlama ve öngörme amacını bütünle tiren sistemler gelene i. Kim, kültürlerarası ileti im çalı malarını uzun bir dönem analitik, tümevarımcı, mekanistik, davranı sal ve niceliksel ara tırma yakla ımlarını içeren pozitivist gelene in karakterize etti ini belirtir. Bu gelenekte ara tırmalar, ba lamdan “izole” ba ımlı ve ba ımsız de i kenler tanımlar ve bunları kuramsal ili kiler tasarımı içinde çözümler. Pozitivist yakla ımda, kuram, genelde aksiyom ya da yasa olarak adlandırılan nomotetik ifadeler ve önermeler seti eklinde kavranır. Pozitivist gelenekte, kurulan nedensellik ili kileri temelde tek yönlü ve do rusaldır ve öngörü (böylece sonuçların denetimi) birincil amaçtır. Kim, Gudykunst’un “belirsizlikten sakınma”, Gallais ve di erlerinin “ileti imi uyarlama”, Ellingsworth’un “kültürlerarası adaptasyon” kuramlarını bu gelenek içinde de erlendirir (1988: 16). Kim, pozitivist gelene e, yapısalcı, ele tirel ve diyalektik yakla ımları içeren bir çok alternatif yakla ım tarafından meydan okundu unu bunların da bilim felsefesinde humanist gelene i izledi ini belirtir. Humanist gelenek, pozitivizme kar ıt olarak sentetik, bütüncül, ideografik ve ba lamsal yöntembilimin gere ini vurgular. Bu gelenek, pozitivizmin öngörü amacından farklı olarak, inceledi i fenomenlerin do asını tanımlamayı amaçlar ve “denetim”in de il, aktörler olarak bireylerin eylemlerini anlamayı hedefler.Görüngübilim felsefesinden ve hermeneuitik gelenekten beslenen hümanist yakla ım, deneyimin tarihsel anlamı ve onun hem bireysel hem de sosyal düzeydeki geli imsel ve birikimli etkileri üzerine yo unla ır. Kültürlerarası ileti im çalı malarında hümanist yakla ımı benimseyen incelemeler, ileti im 22 görüngüsünün ideografik betimlemesini amaçlar. Kim, Applegate ve Sypher’ın kültür ve ileti im ili kisine dair yapısalcı kurmanı, Cronen ve Chen’in “anlamın koordineli yönetimi” kuramını, Collier ve Thomas’ın kültürel kimli e ili kin yorumlayıcı açıklamalarını hümanist perspektif içinde de erlendirir (1988: 18). Kim, “sistemler yakla ımı”nın kültürlerarası ileti imde, ileti imsel eylemin karma ık, dinamik ve etkile imsel do asını anlamakta di er yakla ımlardan daha iddialı oldu unu belirtir. Bu yakla ım, pozitivizmin“duyarsızlı ı”nı ve hümanist yakla ımların, sistem (yapı) ile bireyin kar ılıklı etkile imini kavramak konusundaki zaaflarını bertaraf etmektedir. Sistemler yakla ımı, bireylerin hem dı sal “nesnel” örüntülerini, hem de içsel “öznel” deneyimlerinin bütünle tirir. Kim, bu yakla ımı benimseyen bir çalı ma olarak Kim ve Ruben’in (1988) “kültürlerarası dönü üm” kuramını örnek verir. Kültürlerarası ileti im alanındaki yakla ımları sınıflayan bir ba ka çalı ma Martin ve Nakayama’ya (2000) aittir. Martin ve Nakayama, kültürlerarası ileti im çalı malarını üç ara tırma yakla ımı içine yerle tirir: 1) kültürel farklılıkların ileti imi etkiledi ini vurgulayan geleneksel sosyal psikolojik LEVSELC yakla ım, 2) ileti im ba lamını anlamayı öne çıkaran YORUMLAYICI yakla ım, 3) kültürlerarası ileti imi anlamada iktidarın ve tarihsel ba lamın önemi üzerinde duran ELE T REL yakla ım. Martin ve Nakayama, kültür ve ileti imin çok dinamik ve kompleks bir alan olması nedeniyle, kültürlerarası ileti imi anlamada bu yakla ımların hiç birinin tek ba ına yeterli olamayaca ını belirtirler. Bu nedenle, cevapladı ından daha çok soruyu gündeme getirse de, bu üç yakla ımın güçlü yanları ve sınırlılıklarından yola çıkarak alternatif bir yakla ım olarak diyalektik yakla ımı önerirler. Kültürlerarası ileti im çalı malarında, i levselci, yorumlayıcı ve ele tirel yakla ımlar, gerçeklik, insan davranı ı ve bilginin do asına ili kin farklı varsayımlara dayanırlar (Bkz. Tablo 4). Ça da i levselci yakla ımlar ileti im tarzlarının kültürden kültüre nasıl farklıla tı ını ara tırır. Martin ve Nakayama, bu çerçevede Gudykunst ve Barnlund’un çalı malarını, i levci yakla ımı benimseyen çalı ma örnekleri olarak anar. levselci yakla ım farklı kültürel grupların ileti im davranı larının nasıl de i ti ini ve ileti im sürecinde etkili olan psikolojik de i kenleri tanımlaması bakımından katkı sa lamakla birlikte, ileti imin tahmin edilebilir olmaktan çok yaratıcı ve dinamik bir etkinlik oldu unu kavrayamamaktadır. Bununla birlikte, i levselci yakla ım, gerçekli in özneye tamamiyle dı sal olmadı ını, öznenin de aynı zamanda gerçekli in 23 kurucusu oldu unu öngörememektedir. Bunların yanı sıra, i levselci yakla ım, kültürün dinamik do ası gere i, bütün de i kenleri ve hangi kültürlerarası ileti im tarzının ba arılı hangisinin ba arısız oldu unu tam olarak tanımlanamayaca ını kabul etmekten kaçınmaktadır. levselci yakla ım aynı zamanda di er yakla ımlara oranla, yöntembilimsel olarak kültürel farklılıklara daha az duyarlıdır. TABLO 4: Kültürlerarası leti imde Üç Farklı Sosyal Bilim Yakla ımı (Martin ve Nakayama, 2000: 31) __________________________________________________________________________________ levselci Yorumlayıcı Ele tirel __________________________________________________________________________________ Yakla ımın Antropoloji Birçok disiplin Psikoloji Sosyolinguistik temellendi i disiplin Gerçeklik varsayımları Dı sal ve tanımlanabilir Öznel Öznel ve özdeksel Öngörülebilir Yaratıcı ve özgür irade De i ebilir Çalı ma Yöntemi Sörvey, gözlem Katılımlı gözlem, alan ara tırması metin analizi Kültür ve ileti im li kisi ileti im, kültür tarafından belirlenir kültür, ileti im aracılı ıyla yaratılır ve sürdürülür bir iktidar mücadelesi alanı olarak kültür Yakla ımın katkısı kültürel de i kenleri tanımlar; ileti im çe itli boyutlarındaki kültürel farkları ortaya koyar; ancak ba lamı gözden kaçırır. kültür, ileti im ve kültürel farklılıkların belli bir ba lamda incelenmesi gerekti ini vurgular nsan davranı ına li kin varsayımlar kültür ve ileti imde ekonomik ve politik güçleri kabul eder. Bütün kültürlerarası etkile imlerin iktidar ve güç tarafından karaterize oldu unu vurgular. _____________________________________________________________________________________ 24 Martin ve Nakayama, Gudyksunt’un subjektif perspektif olarak adlandı ı paradigmayı yorumlayıcı yakla ım ba lı ında de erlendirir ve yorumlayıcı yakla ımın 1980’lerden itibaren ileti im çalı maları ve akademisyenleri arasında önem kazanmaya ba ladı ını belirtir.Yorumlayıcı yakla ım, insan deneyiminin öznel ve yaratıcı oldu una, belirlenmedi i ve kolayca öngörülemeyece ini kabul eder. Yorumlayıcı yakla ımı benimseyen ara tırmacıların amacı, insan davranı ını öngörmek de il, anlamak ve betimlemektir. Yorumlayıcı yakla ım, kültürün ileti im aracılı ıyla yaratıldı ı ve sürdürüldü ünü kabul ederken, i levselci yakla ım ileti imin kültür tarafından belirlendi ini öne sürer. Martin ve Nakayama, yorumlayıcı yakla ım örne i olarak, retorik çalı malarını de erlendirir. Bu çalı ma alanında, metinler ya da sözel söylemlerin anlamları, ortaya çıktı ı ba lamlar göz önünde bulundurularak yorumlanır ve incelenir. Yorumlayıcı yakla ım, derin anlamları açı a çıkarabilmesine kar ın kültürlerarası kar ıla tırmalara pek olanak sa lamaz. Ele tirel yakla ım öznel ve özdeksel (material) gerçekli i kabul eder ve ileti imin meydana geldi i ba lamı incelemenin önemini vurgular. leti imi ekillendiren politik ve sosyal yapı gibi makro ba lamlara odaklanır. leti imin tarihsel ba lamını ve ileti imdeki iktidar ili kilerini anlamaya ve kavramsalla tırmaya çalı ır. Kültürel farklılıkları tanımlamak, iktidarın da ılımıyla ili kili olması anlamında önemlidir. Bu yakla ımda kültür, farklı yorumların bir araya geldi i, ancak daima egemen bir gücün ve hakim bir yorumlamanın oldu u bir mücadele alanı olarak kavranır. Ele tirel ara tırmacıların amacı, sadece davranı ı anlamak ve betimlemek de il, bununla birlikte ileti imde bulunanların gündelik hayatlarını de i tirmektir. Bir çok ele tirel ara tırmacı, gücün ve iktidarın, kültürel durumlarda nasıl i lev gördü ünü incelerken, ortalama bireyin, baskıya ve iktidara nasıl direnece ini ö renebilece ini varsayar. Ele tirel yakla ım içinden disiplinlerarası nitelikte çe itli ara tırmalar gerçekle ir ancak genellikle, metinler ve bu metinlerin üretildi i kültür endüstrilerinin ekonomik ba lamı çözümlenir. Örne in Peck, televizyon dizilerinde ırkçılı a dair söylemleri ve Nakayama yine medya metinlerinde farklı etnik kökenlere sahip polislerin söylemlerini çözümlerken Moon, toplumsal cinsiyet ve sınıf ili kisi üzerine çalı ır (aktaran Martin ve Nakayama, 2000: 41-42). Ele tirel yakla ım, kültürlerarası etkile imde iktidar ili kilerinin ve sosyal-tarihsel ba lamın önemini vurgulayarak kültürlerarası ileti im çalı malarına büyük katkı bir katkı yapmakta ve açılım sa lamaktadır. Bununla birlikte, yüz yüze kültürlerarası ileti imi ihmal ederek, dikkatini fazlasıyla popüler medya metinlerine yöneltir. Bu 25 yönelimde de ampirik veriye çok ba vurmaz ve argümanların bir ço unu söylem üzerine in a etmek gibi bir eksikli i barındırır. Martin ve Nakayama, bu üç yakla ım yerine kültürlerarası ileti imin süreçsel ve zamanla de i en dinamik karakterini anlamayı sa ladı ını dü ündükleri diyalektik yakla ımı önerir. Onlara göre, diyalektik yakla ım, kültürlerarası ileti imin ili kisel yönünü (farklı boyutları arasındaki ili kileri) vurgulamaya olanak verir. Bunun yanı sıra diyalektik yakla ım, kar ıt çözümlemeleri ve dü ünceleri aynı anda bir arada tutabilme ve dikotomileri bütünlükler olarak dü ünerek, onları a ma olana ı sa lar. Bütün yakla ımların güçlü yanları vardır ve bunların her biri gerçekli in bir yönünün bilgisini sa lar. Martin ve Nakayama (2000: 45), diyalektik yakla ımın, bu güçlü yanları bütünle tirebildi ini ileri sürerler. Sonuç Kültürlerarası ileti im disiplinin tarihinin, 1950’lerin ba ında Edward T. Hall’un çalı malarıyla ba ladı ı söylenebilir. Disiplinin tarihideki FSI gibi kurumsal geli meler, kültürlerarası ileti im ba lı ı altında de erlendirilebilecek bilgi türünün özellikle kinci dünya Sava ı sonrası ABD’nin küresel amaçlarına hizmet etti ini göstermektedir. 1970’lere de in, alandaki sosyal bilimsel etkinlik, böyle bir uzmanlık bilgisi çerçevesinde geli mi tir. 1970’lerin ba ından itibaren ise disiplin akademik bir karakter kazanmaya ba lamı tır. Disiplinin, bu yıllardan sonra üniversite içinde, lisans ve lisans-üstü programlar, enstitü ve ara tırma merkezleri, spesifik yayınlar, dergiler, bilimsel topluluk ve örgütlenmeler ile akademik bir çerçeveye yerle ti i belirtilebilir. 1970’lerde kazanılan bu dinamizm, 1980’lerdeki kuramsal çalı malar ve açılımlar ile sürmü tür. Bu dönemde, kuramsal tartı maları besleyen ara tırmaların da hızlandı ı ve birikti i gözlenebilir. 1990’larda ise küreselle me, kültürel çe itlilik ve çokkültürlülük gibi pratik ve teorik dinamikler alanı zenginle tirmeye ba lamı tır. Kültürlerarası ileti im disiplinin epistemik geli mesi, sosyal bilimler içindeki di er disiplinlerle ko utluk gösterdi i söylenebilir. Kültürlerarası ileti im çalı maları, sosyal bilimlerdeki ve ileti im çalı malarındaki hakim paradigmaların etkisi altında bir geli me göstermi tir. Ancak pozitivist paradigma içinde de erlendirilebilecek anadamar çalı maların önemli bir külliyat olu turmasına kar ın, ele tirel çalı maların alanda yeterince geli ebildi ini söylemek güçtür. Son dönemlerde hermenuitik ve yorumlayıcı (interpretive) yakla ımları benimseyen çalı malar artmakla birlikte halen sınırlı sayıda çalı madan söz edilebilmektedir. 26 Marksist ve Marksist yönelimli kültür yakla ımlarını benimseyen, örne in toplumsal tabakalar ve sınıflara odaklanan, kültürlerarası ileti im çalı ması yok denecek kadar azdır. Yine toplumsal cinsiyet sorunsalını kültürlerarası ileti im disiplini içinden inceleyen çalı maların da olmadı ı belirtilmelidir. Ele tirel yakla ımların geli mesi ve ele tirel ara tırmaların artması disiplini, teknik bir uzmanlık alanı olmanın ötesine ta ıyarak, ileti im ve kültür çalı malarında yeni açılımlar sa layacaktır. Günümüzün toplumsal dü ünce ve kuramlarının, ilgilendi i temel konulardan bir kültürel sorun ve temalar olmakta ve kültürel olanın önceli i de giderek artmaktadır. Bu önceli in artmasının nasıl teorize edilece i konusunda, sosyal bilimcilerin tatmin edici bir yanıt üretti ini söylemek güçtür. Bu, süreci anlamak yönünde, daha fazla çabaya gereksinim oldu unu göstermektedir. Kültürlerarası ileti im çalı maları, bu anlama sürecinin bir parçası olma potansiyelini, performansa dönü türdü ü oranda geli ebilecek ve tanık oldu umuz geli meleri kuramsal ve kavramsal olarak çözümleyebilmemizi sa layacaktır. Bu “anlama”nın, hangi amacın i levi olaca ı ise, daha çok betimleyici olan bu yazının sınırlarını a makla birlikte yanıtlanmayı fazlasıyla hak etmektir. 27 KAYNAKÇA Asante, M., Newmark, E., & Blake, C. (Eds.). (1980). A handbook of Intercultural Communication. Beverly Hills: Sage. Benedict, Ruth (1966). Krizantem ve Kılıç. Ankara: Türkiye Bankası Yayınları. Berger, C. R. ve Calabrese, R. J. (1975). “Some Explorations in Initial Interactions and Beyond”. Human Communication Research, (1): 99-112, Blubaugh, J. A., & Pennington, D. L. (1976). Crossing difference. Columbus, OH. Merrill Carbaugh, Donal (1990a). “Culture Talking About Itself” içinde Cultural Communication and Intercultural Communication. (Der.) Donal Carbaugh. New Jersey: LEA Pub. Carbaugh, Donal (1990b). “Communication Rules in Donahue Discourse” içinde Cultural Communication and Intercultural Communication. (Der.) Donal Carbaugh. New Jersey: LEA Pub. Casmir, Fred L. ve Asuncion-Lande, Nobleza C. (1989). “Intercultural Communication Revisited: Conceptualization, Paradigm Building, and Methodological Approaches”. Communication Yearbook 12, s. 278-309. Casmir, Fred L. ve Asuncion-Lande, Nobleza C. (2003). “Kültürlerarası leti imi Yeniden Dü ünmek: Kavramsalla tırma, Paradigma n ası ve Metodolojik Yakla ımlar”. Çev. Engin Sarı. Folklor/Edebiyat (34): 17-51. Cushman, D., & Whiting, G. (1977). “An approach to communication theory: Toward consensus on rules”. Journal of Communication, 22, 217-238. Daniel, J. L. (1970). The facilitation of white-black communication. Journal of Communication, 20(2), 134-141. Dodd, C. (1995). Dynamics of Intercultural Communication. Dubuque, IA: Brown & Benchmark. Doubleday/Anchor Books. Geertz, C. (1973). Interpretation of Cultures. New York: Basic Books. Geray, Haluk (2003). leti im ve Teknoloji. Ankara: Ütopya. 28 Gudykunst and Nishida (1989). "Theoretical Perspectives for Studying Intercultural Communication." In M. Asante & W. Gudykunst (Eds.), Handbook of International and Intercultural Communication. Newbury Park, CA: Sage. Gudykunst W. (Ed.) (1983). Intercultural Communication Theory. Beverly Hills, CA: Sage. Gudykunst W. (1984). Gudykunst, W. ve Kim, Y. Y. (Ed.). (1988). Theories in Intercultural Communication. Beverly Hills, CA: Sage. Gudykunst, William B. ve Kim, Young Y. (1988) (Der.). Theories in Intercultural Communication. International and Intercultural Communication Annual Vol. XII. Newbury Park: Sage. Gudykunst, W. ve Kim, Y. Y. (1984). Methods for Intercultural Communication Research. International and Intercultural Communication Annual, Vol. VII. Beverly Hils/London. Habermas, J. (1998). Sosyal Bilimlerin Mantı ı Üzerine. Çeviren Mustafa Tüzel. stanbul: Kabalcı. Hall, Edward T. (1959). The Silent Language. New York: Anchor Pres. Hall, Edward T. (1966). The Hidden Dimension. New York: Doubleday. Hall, Edward T. (1976). Beyond Culture. New York: Doubleday. Hall, Edward T. (1992). An Anthropology of Everyday Life. New York: Doubleday. Hart, William (1996). “A Brief History of Intercultural Communication: A Paradigmatic Approach”. (in San Speech Diego-24 Communication Kasım1996) sunulan Association bildiri metni. Conference'da Alınan yer: http://web.odu.edu/wbhart Hofstede, G. (1984). Culture Consequences. international differences in work-related values. Beverly Hills: Sage Publications. Kartarı, Asker (2001). Farklılıklarla Ya amak: Kültürlerarası leti im. Ankara: Ürün. 29 Kim, Young, Y. (1988a). Communication and Cross-Cultural Adaptation. Clevendon: Multilingual Matters. Kim, Young, Y. (1988b). “On Theorizing Intercultural Communication”. çinde Theories in Intercultural Communication. International and Intercultural Communication Annual Vol. XII. (Der.) William B. Gudykunst ve Young Y. Kim. s. 11-22. Newbury Park: Sage. Kim, Young, Y. ve Ruben, Brent D. (1988). “Intercultural Transformation: A Systems Theory”. çinde Theories in Intercultural Communication. International and Intercultural Communication Annual Vol. XII. (Der.) William B. Gudykunst ve Young Y. Kim. s. 299-321. Newbury Park: Sage. Köker, Levent (1998). ki Farklı Siyaset. Ankara: Vadi. Martin, Judith N. ve Nakayama, Thomas K. (2000). Intercultural Communication in Contexts. California: Mayfield Pub. Nagel, E. (1961). The Structure of Science. New York: Harcourt. Parekh, Bhikhu (2002). Çokkültürlülü ü Yeniden Dü ünmek. Çev. Bilge Tanrıseven. Ankara: Phoenix. Pearce, W. B. (1976). The coordinated management of meaning: A rules-based theory of interpersonal communication. In G. Miller (Ed.), Exploration in interpersonal communication. Beverly Hills, CA: Sage. Philipsen, G. F. (1988) “Comments at the ‘Culture and Communication Theory’”. Konferans metni. Arizona State University. Prosser, M. (1978). "Intercultural Communication Theory and Research: An Overview of Major Constructs." Communication Yearbook II. New Brunswick, NJ: TransactionInternational Communication Association. Rabinow, P. ve Sullivan, W. (1990) (Derleme) Toplum Bilimlerinde Yorumcu Yakla ım. Türkçesi Taha Parla. stanbul: Hürriyet Vakfı Yayınları. Rich, A. (1973). Interracial communication. New York. Harper & Row. Rogers, Everett M., Hart, William B. ve Mike, Yoshitaka (2002). “Edward T. Hall and The 30 History of Intercultural Communication:The United States And Japan.”. Keio Communication Review ( 24): 3-26. Samovar, L. A., Porter, R. E., & Jain, N. C. (1981). Understanding intercultural communication. Belmont, CA: Wadsworth. Samovar, L. & Porter, R. (1994). Intercultural Communication: A Reader. (7th ed.). Belmont, CA: Wadsworth Saral, T. (1977). Intercultural communication theory and research: An overview. In B. D. Ruben (Ed.), Communication yearbook (Vol. 1, pp. 389-396). New Brunswick, NJ: ICATransaction Books. Sarbaugh, L. (1979). Intercultural communication. Rochelle Park, NJ: Hayden. Smith, A. (1973). Transracial communication. Englewood Cliffs, NJ: Prentice-Hall. Smith, A. (1982). "Content Decisions in Intercultural Communication." Southern Speech Communication Journal, (47): 252-262. Stewart, E. (1975). American cultural patterns: A cross-cultural perspective. Pittsburgh, PA: University of Pittsburgh Intercultural Communication Network. Stewart, E. (1978). Outline of Intercultural Communication. Pittsburgh, PA: University of Pittsburgh Intercultural Communication Network. Sunar, lkay (1986). Dü ün ve Toplum. Ankara: Birey ve Toplum Yayınları. Timisi, Nilüfer (2003). Yeni leti im Teknolojileri ve Demokrasi. Ankara: Dost. Triandis, H. (1972). The analysis of Subjective Culture. New York: John Wiley. Williams, Raymond (1989). kibine Do ru. Çev. Esen Tarım. stanbul: Ayrıntı. 31