Slayt 1 - Asansör İstanbul

advertisement
Asansör ve Yürüyen Merdivenlerin
Sağlığımıza Etkileri
Dr. Nurullah Yücel
İşyeri Hekimi
Ortopedik Engelli
Görme Engelli
İşitme Engelli



Çağın buluşu yürüyen merdiven ve asansör
göründüğü gibi
zaman kazanma ve rahatlık icadı mı?
Yoksa bizi günden güne tembelleştiren mekanizma
mı?
Sosyal hayatta
çoğumuz
merdivenlerden
çıkmaktan mümkün
olduğunca kaçınır ve
asansörü veya
yürüyen merdivenleri
tercih ederiz.


İnsanoğlu teknolojiyle beraber zaman yönetimini
kaybetmeye ve kendine zaman ayıramamaya
başladı.
Sürekli bir yerlere yetişme, her yere yetme olgusu
onu kendi fizyolojisinden uzaklaştırdı.

A)Doğrudan Etkileri:

B)Dolaylı Etkileri:


Araştırmacılar günlük fiziksel aktivitede bir
azalmanın,
diyabet ve kardiyovasküler hastalık da dahil olmak
üzere kronik hastalıklar için önemli risk faktörü
olduğunu buldular.
Asansörün sağlığımıza doğrudan etkileri:
Denge sistemimize, kulaklarımıza ve beyne zarar verir;






Östaki borusu disfonksiyonu (ÖBD)
Vertigo (gerçek baş dönmesi)
Ataksi (dengesizlik)
Presenkop (bayılma hissi)
Dizziness (psikojenik baş dönmesi)
Pozisyonel vertigo
Vücudumuzda Dengenin Sağlanması
İç Kulakta
1- Yarım Daire Kanalları
2- Utrikulus ve Sakkulus

Vücut ve vücutla beraber baş dönme hareketi yaptığında
veya ileriye, geriye veya sağa sola büküldüğünde yarım
daire kanalları da vücutla birlikte hareket eder.

Ancak kanallar içindeki endolenf sıvısı yarım daire
kanalları ile birlikte aynı hızda hareket etmez, daha
yavaş hareket eder. Yarım daire kanalları içindeki
endolenf sıvısı hareket eder.

Endolenfin içindeki ampulladaki tüy hücrelerini büker.
Endolenfin hareketi duyu hücrelerinde basınç değişimine
yol açar. Bu durum denge sinirlerinde impuls oluşturur.

Oluşan impulslar beyinciğe taşınır. Beyincik, hareketin
yönünü algılar ve bunu beyin kabuğuna iletir. Böylece
vücuttaki denge (pozisyon) değişiklikleri algılanır. Bu
hücreler de sinirlerde impuls oluşturur.
Utrikulus ve Sakkulus (kesecik ve tulumcukların)
reseptörlerinde otolit (kulak taşı) denilen
CaCO3 yapılı kristaller bulunur
Vücut, dolayısıyla
baş düz olarak
yukarıdan aşağıya,
sağdan sola ve
arkadan öne doğru
dönme hareketi yaparsa
otolitler tüy hücrelerinin
tüylerini büker, basınç
yapar.



Eğer etrafınızda dönerseniz yarım daire kanalları
içindeki sıvı da hareket eder.
Aniden durduğunuzda ise hâlâ kendinizi
dönüyormuş gibi hissedersiniz.
Çünkü siz durduğunuz hâlde, kanallar içindeki sıvı
hâlâ hareket hâlindedir ve denge sinirlerinde
impuls oluşturulmaktadır.
Eğer ortamdaki basınç, orta kulak basıncında
herhangi bir değişiklik olmadan değişir ise,
kulakta blokaj hissi oluşabilir ve kulak zarı
normal şekilde titreyemez.
Bu işitme sorunlarına ve kulakta rahatsızlığa neden
olabilir.
Bu aynı zamanda orta kulakta bir vakum etkisi
yaratarak, çevreleyen dokudan sıvı çekilmesine,
bu sıvının ise kulak zarı arkasında toplanmasına
neden olur, böylece kulak zarının normal şekilde
titreme kabiliyeti daha da azalır.
Bu, Orta Kulak Efüzyonu adı verilen bir duruma
sebebiyet verebilir (Aynı zamanda Efüzyonlu Orta
Kulak İltihabı, Salgılı Orta Kulak İltihabı veya
Yapışkan Kulak olarak da adlandırılır).
Bu genellikle,
uçak ile seyahat etmek,
dik bir alanda araç kullanmak,
hızlı hareket eden bir asansöre binmek
gibi durumlardan kaynaklanan rakım değişikliklerine
maruz kaldığınızda meydana gelir.
Latince dönmek anlamına gelen vertigo terimi,
Tıpta hastanın kendisinin veya
tüm çevresindeki nesnelerin
döndüğünü hissettiği durumu tanımlamak için
kullanılır.
İç kulaktaki denge merkezi bozuk çalıştığında
beyne giden sinyallerdeki simetri bozulur ve
bu durum dengenin bozulduğu hissini yaratırken
beyinden göz kaslarına giden uyarılar gözlerin istemsiz
hareketlerine (nistagmus) neden olur.
Gözlerin bu hareketleri ile görme alanının hareket
etmesi hastada çevresinin ya da kendisinin döndüğü
şeklinde yalancı bir hareket algısı oluşturarak
“vertigo” şikayetine neden olur.
Hareketlerin dengeli ve amacına uygun şekilde
yapılmasında bozukluk olması durumu
Denge ve işitme merkezini etkileyen
rahatsızlıklarda ve beynin belli bölgelerini
etkileyen rahatsızlıklarda görülür.
Gerçek bir dönme olmaksızın,
dönecekmiş gibi hissetme,
panik, korku ile birliktedir.
Günümüzde teknolojinin sunduğu yürüyen
merdiven ve asansör gibi imkanlar nedeniyle daha
az hareket etmeye başladık.
Oysa fiziksel aktivite azlığı:

Kardiyovasküler hastalıklar

Diyabet

Obezite

Varis

Fibromiyalji ….
gibi pek çok hastalığı tetiklemektedir.





Ayrıca asansör kullanımının dolaylı etkilerinden
biride insanlarda yarattığı olumsuz psikolojik
etkilerdir.
Örneğin:
Panik atak
Anksiyete bozukluğu
Klostrofobi (kapalı alan korkusu)
Akrofobi( yükseklik korkusu)
Asansör korkusu


Kapalı yerde kalma korkusuna klostrofobi adı verilmektedir.
Kapalı yerden kastımız öyle karanlık mağaralar, hareket
edilemeyecek kadar dar alanlar filan da değil, her gün
kullanılan asansörde kalmak bile bu hastalığı yaşayan
insanların krize girmesine neden olmaya yeterlidir.
Psikolojik bir rahatsızlık olan klostrofobide,
insanlar kapalı bir alanda kaldığında nefes
sıkışması, panik atak gibi durumları
yaşamaktadırlar.




Psikolojik nedenli hastalıklardan bir tanesi olan
klostrofobinin en yaygın belirtisi, kişinin kapalı ve küçük
alanda kaldığı anda panik atak, nefes sıkışması gibi
durumları yaşamasıdır.
Bunun teşhis edilebilmesi için uzman yardımı gerekir.
Zira her nefes sıkışması klostrofobi olarak
adlandırılamayacaktır.
Tedavi edilmezse çok ciddi boyutlara ulaşabilecek bir hastalık
olduğundan doktor yardımı almak gerekecektir.


Günlük hayatta klostrofobi kelimesini genellikle
asansörde kalma durumlarında duyarız.
Asansörlerin sıklıkla arıza verip çalışamaz hale
gelmesi eminim hepinizin yaşadığı durumlardan
biridir. Eğer yanınızda biri varsa size ilk yönelteceği
soru; “klostrofobin var mı?” olacaktır.
Çünkü sağlıklı bir kişi yardım gelene kadar, bir
süre bu ortamda durabilirken; klostrofobisi olan
biri buna saniyelerle ifade edilecek kadar kısa bir
süre bile tahammül edemez. Anında boğulma ve
nefes alamama hissine kapılır. Kapıyı yumruklar,
yardım gelmesini beklemeden kendi çıkış yolları
arar.
Klostrofobi, geçmişten getirilen bir
korkunun zamanla ortaya çıkarabileceği gibi, bir olay
karşısında verilen tepkiye bağlı olarak da meydana
gelebilmektedir.
Çocukken yapılan bir hata sonucu kişinin kendini
suçlaması ve baskı ile klostrofobi
oluşumu, çocuklukta kilitli kalmış olma,
cezalandırılma duygusu, mükemmeliyetçi
kişilikler klostrofobi nedenleridir.
Kişiliğin oturması dönemi olan ergenlik ve genç
yetişkinlik dönemlerinde yaşanan sorunların da
klostrofobiyi tetiklediği bilinmektedir.
Acı bir olay karşısında verilen tepkiler arasında yer
aldığı, kanıtlanmış bir gerçektir.
Klostrofobinin belirtileri birbirine benzer şekillerde ortaya
çıkar;
Kişi kapalı bir alana girdiğinde nefesinin sıkıştığını, bir
süre sonra ise nefes alamadığını fark edebilir.
Kişi kapalı alana girdiğinde ellerinde ve ayaklarında
kilitlenme yaşayıp panik atak nöbeti geçirebilir. (Panik
Atak Nedir?)
Kapalı ortamda olmaktan sıkıldığı anda kişi dışarı çıkmak
isteyecektir. Eğer dışarı çıkmazsa boğuluyormuş
gibi bir hisse kapılır.
Kapalı alanda duvarların üzerine geldiğini, kısılıp
kaldığını hissedebilir ve bunun sonucunda da ağlama,
bulunduğu ortamdan çıkma hissi yaşar.
Korku hissi olmayan insan yoktur.
Çocuklukta çoğumuz odada yalnız kalmaktan veya
bir odadan diğerine geçmekten korkmuştur.
Fakat zamanla geçmeyen korkular da var ki, insan
bazen ömrünün sonuna kadar bu korkudan
kurtulamaz.
Böyle korkular arasında kapalı mekan korkuları
daha çok görülmektedir.
Bazı insanlar, özellikle kadınlar, asansörde
kalmaktan çok korkuyorlar.
Kapalı, dar, havasız mekân olan asansörler çoğunluk
için tereddüt hissi yaşatıyor.
Böyle korkuların normal düzeyde olması doğaldır,
fakat korkular aşırılaştıktan sonra artık durum
ciddileşiyor.
Bu mekândan bir daha çıkamayacakları hissine
kapılıyorlar.
Asansörler kapalı, dar olduklarından dolayı insanlar
daha çok asansörlerden uzak durmaya çalışırlar.
Hatta fobisi olmayan insanlar bile asansörde
kalmaktan korkuyorlar. Bu kendisi de fobinin ilk
aşamasıdır.
Çoğu asansörler aynalı olmaktadır,
böyle asansörler kısmen korkuyu azaltmış olur.



Panik atak ruhsal olarak başlar ve
fiziksel etkilerle devam eder. İlk olarak
aniden, nedeni belirlenemeyen yoğun bir
kaygı başlar. Kaygının nedeni o an için
belirsiz olsa da aslında yaşamınızda
meydana gelen stresli olaylar panik atağı
tetikleyebilir.
Kaygının ne zaman ortaya çıkacağı belli
olmaz. Araba kullanırken, televizyon
seyrederken, kalabalık bir alışveriş
merkezinde gezerken, asansör
kullanırken hatta bazen uyku sırasında
panik atak yaşanabilir.
Atak sırasında yaşanan yoğun kaygıyla
birlikte fiziksel belirtiler ortaya çıkar.
Kalp hızlı çarpmaya başlar, nefes alıp
verme hızlanır, gözler kararabilir ve baş
dönmesi görülebilir.













Çarpıntı, kalbin sert ve fırlayacakmış gibi atması,
Terleme (ateş basması, üşüme),
Titreme,
Nefes almada güçlük, boğulma korkusu, tıkanma,
Baş dönmesi, bayılacağını düşünme,
Bulantı, geğirme, karın ağrısı çekme,
Nefesi kesilmek, aldığı havanın yetmediğini düşünerek derin
nefes alma,
Göğüs sıkışması, ağrı,
Kendini hissedememe,kendine yabancılaşma, algılama güçlüğü
(depersonalizasyon),
Çevrenin gerçek olmadığını düşünme (derealizasyon),
Ölmekten korkmak,
Çıldıracağını düşünmek, başkasına zarar verme korkusu,
Vücutta uyuşma, karıncalanma.

Anksiyete; organizma için tehlike içeren tanımlanabilir ya da
tanımlanamaz bir durum karşısında yaşanan; endişe
duygusu ve birlikte eşlik eden bedensel uyarılma belirtileri ile
karakterizedir. Çarpıntı, titreme, terleme, kas gerilimi gibi
belirtiler yaşanır, anksiyete sonucunda kaçınma, saldırma
vb. duygu ve birlikte felaket düşüncelerine yol açar. En
önemli özelliği, büyük bir sıkıntıya neden olması ve kişi
tarafından hoşa gitmeyen bir yaşantı olarak tanımlanmasıdır.
Yüksek bir yerden korkmak demektir.
Rahatsızlığın derecesi önemlidir.
Kişi bu dereceye göre bir binanın yüksek katlarından
da korkabilir bir merdivenden yukarı doğru
çıkmaktan da.
Toplumdaki pek çok insanda görülür.
Aslında boşluktan tedirgin olmak gibi anlaşılsa da
esasında bir denge sorunudur.
Gözün yüksek bir yerden aşağıya bakmasıyla
uzaklığı hesaplayamamasının beyne verdiği mesaj ile
ayakların yere temas etmesinin beyne verdiği mesaj
beyinde çelişki oluşturur. (Aynı durum asansörde de
oluşur.)
Yükseklik korkusunun ortaya çıkması da işte bu
çelişkiye bağlıdır.
Genel anlamda çoğu insanda var olan bir durumdur
yüksekten korkmak.
Bunu henüz hiçbir yaşantısı olmayan bebeklerin
yüksek bir yerde bulunduklarında ağlamaya
başlamalarından çıkarabiliriz.
Akrofobi normal olan yükseklik korkusuna karşı
aşırı tepki verme durumudur.
Uzmanlar bu durumun kişinin geçmiş
yaşantısında herhangi bir yerden düşmesinden
ya da çevresindeki bireylerin yüksek yerlere
karşı aşırı tepki vermelerinden kaynaklandığını
savunurlar.
Yüksek bir yerde bulunma mecburiyetinde
kaldığında yoğun bir baş dönmesi yaşadığını sanabilir.
Ancak yükseklik korkusu olan kişinin o esnada
hissettiği baş dönmesinden daha farklıdır.
Kişi kendi vücut dengesine güvenemez ve
tutunacak, destek sağlayacak bir şeyler arar.
Terleme, kalp çarpıntısı, titreme, ağlama gibi
Fiziksel belirtilerin dışında psikolojik anlamda
kilitlenme ve sağlıklı kararlar verememe durumları
da yaşanabilir.







•
•
•
•
•
TC Sağlık Bakanlığı
T.C. SAĞLIK BAKANLIĞI Temel Sağlık Hizmetleri Genel Müdürlüğü
hearing.yale.edu/care/adult/diseases/vestibular.aspx
translate.googleusercontent.com/translate
Missouri Üniversitesi-Columbia
www.fbe.yildiz.edu.tr/images
www.livescience.com › Health…..
American College of Sports Medicine
www.acsm.org
Physical Activity and Health:
A Report of the Surgeon General:
http://www.cdc.gov/nccdphp/sgr/contents.htm
President’s Council on Physical Fitness
 http://www.fitness.gov
American Heart Association:
•

•
http://www.americanheart.org
Centers for Disease Control and Prevention:
http://www.cdc.gov/nccdphp/sgr/fact.htm.....
Asansör ve Yürüyen Merdivenlerin
Sağlığımıza Etkileri
Dr. Nurullah Yücel
İşyeri Hekimi
Download