BOLU İL SAĞLIK MÜDÜRLÜĞÜ EĞİTİM ŞUBESİ İnsanlık tarihi boyunca çıkan pek çok hastalık toplumları etkisi altına alarak, bir çok savaştan daha fazla can kaybına neden olmuştur. 1970 sonlarından itibaren dünya yeni bir sağlık sorunu olan AIDS ile karşı karşıya kalmıştır. 2001 sonu bölgesel HİV/AİDS istatistikleri İnfekte Ölen Yeni vaka Sahra altı Afrika 28.5 mil 2.2 mil 3.5 mil Kuzey Afrika, O.Doğu 500bin 30 bin 80 bin Güney,Gdoğu Asya 5.6 mil 400 bin 700 bin Doğu Asya, Pasifik 1 mil 35 bin 270 bin Latin Amerika 1.9 mil 640 bin 200 bin Doğu Avrupa,Orta Asya 1 mil 230 bin 250 bin Batı Avrupa 550 bin 8 bin 30 bin Kuzey Amerika 950 bin 15 bin 45 bin Avustralya-Y Zelanda 15 bin 100- 500- 40 MİL. 3 MİL. Toplam 5 Mil. 2001 yılı sonu yetişkin ve çocuklar için dünya tahminleri HİV/AİDS’le yaşayan kişiler 2001 yılındaki yeni infeksiyonlar 40 Milyon kişi 5 Milyon kişi 2001 yılındaki HİV/AİDS ölümleri 3 Milyon kişi 2001 yılı sonunda dünyada HİV/AİDS çocuk (15 yaş altı) tahminleri HİV/AİDS’le yaşayan çocuklar 2001 yılında yeni HİV enfeksiyonları 3 milyon 800 bin 2001 yılında HİV/AİDS nedeniyle ölenler 580 bin Dünyada her gün 14 bin insana HİV bulaşıyor (yaklaşık her 6 saniyede 1 kişi) Bu yıl 1 Aralık Dünya AİDS günü için “yaşa ve yaşat” teması seçilmiştir. Çünkü: HİV taşıyan çocuklar eğitim haklarını kullanamıyor. HİV taşıyan insanlara çalışma olanağı tanınmıyor. HİV taşıyan insanlara sosyal yaşam olanağı tanınmıyor. TÜRKİYE’DE DURUM HAZİRAN 2002 Ülkemizde 1429 kayıtlı HİV/AİDS vakası vardır. Bir görüşe göre gerçek rakam bunun 50-100 katıdır. Erkek 981, Kadın 448 (%32 si kadın). 431’i AİDS hastası, 998 (HİV+) taşıyıcı. 1154’ü Türk (882 erkek, 272 kadın). 275’i yabancı (99 erkek, 176 kadın). ÜLKEMİZDEKİ DURUM HİV/AİDS vakalarının en sık görüldüğü iller: İstanbul, Ankara, İzmir, Antalya, Adana, Bursa. 15 yaş altı vaka sayısı 29, 49 yaş üzeri vaka sayısı150 dir. En çok 30-34 yaş erkeklerde görülmektedir. Tüm dünya ülkelerinde hızla yayılımını sürdüren, kadın, erkek, çocuk ayırımı gözetmeksizin herkese bulaşabilen bu enfeksiyon ölümcül olup, henüz kesin tedavisi yada aşısı bulunmamaktadır. AIDS, Kazanılmış İmmün Yetmezlik Sendromu sözcüklerinin baş harflerinden türemiş İngilizce bir kısaltmadır. Etkeni Uluslararsı alanda HIV olarak bilinen bir virüstür ve Bağışıklık Sistemi üzerine etkilidir. Etkilenen Bağışıklık Sistemi normalde dirençli olunan birçok enfeksiyona ve kötü huylu tümörlere karşı koruma sağlayamaz ve sonunda bu hastalıklardan birinin ortaya çıkması ile kişide AIDS gelişir. Her HIV pozitif kişide henüz AIDS hastalık belirtileri ortaya çıkmamış olabilir ve bu kişiler hastalık etkenini taşıyıp, bulaştırdıkları halde, sağlıklı görünmeye devam ederler.Bu süreç 6ay-3 yıl arasında tanımlanmaktadır. KLİNİK BİLGİLER HIV Enfeksiyonunun Klinik Evresinde Ortaya Çıkan Belirtiler: Belirli bir nedene bağlı olmaksızın haftalarca süren derin bitkinlik 2 ay içerisinde beklenmedik %10’dan fazla kilo kaybı Birkaç haftadan uzun süren nedeni açıklanamayan ateş, titreme ve gece terlemesi İlk bakışta çürüğe benzeyen, ancak kaybolmayan,ağrısız, vücudun her yerinde bulunan, sert ve gittikçe büyüyen pembe-kızıl renkli lekeler Belirgin bir sebebi olmayan ve 2 haftadan uzun süren koltuk altı ve boyun lenf bezlerinde şişlik Solunum güçlüğü ve kuru öksürük Ağızda devamlı beyaz lekeler olması, uçuklar Geçmeyen ishal BULAŞMA YOLLARI AIDS virüsü enfekte kişinin vücut sıvılarında bulunur ve orada yaşar. Bulaşmada rol oynayan vücut sıvıları; kan, meni ve vajina salgısıdır. AIDS’in 3 bulaşma yolu belirlenmiştir. Cinsel İlişki Kan Yolu Perinatal bulaşma Bulaşmada Riskli Gruplar Homoseksüeller Biseksüeller Çok cinsel partnerli heteroseksüeller Damar içi uyuşturucu kullananlar Kan ve kan ürünleri kullananlar HIV-AIDS insidensinin yüksek olduğu ülkelerden cinsel partneri olanlar Hijyen kurallarına uyulmadan yapılan tıbbi ve cerrahi girişimlere maruz kalanlar Yukarıdaki gruplardan cinsel partneri olanlar HIV pozitif anneler İş yaralanmalarına maruz kalan sağlık çalışanları Tecavüz veya cinsel istismara maruz kalan kişiler Cinsel İlişki İle Bulaşma: HIV ile enfekte kişiyle,vagina, anal ve oral cinsel ilişkiler sırasında virüs bulaşabilir. Kadın- erkek arasındaki heteroseksüel ilişkilerde ve iki erkek arasındaki homoseksüel ilişkilerde, deri ve mukoza zedelenmeleri virüsün sağlam kişinin vücuduna girmesine yol açar. Cinsel ilişki sayısı ile bulaşma riski doğru orantılı olarak artmakla birlikte, tek bir cinsel ilişkiyle de bulaşma olabilmektedir. Biyolojik olarak kadınlar enfeksiyona daha açıktır. İlişkide alıcı partner olarak kadınların daha geniş mukoza yüzeyine sahip olmaları ve ilaveten meninin daha yüksek konsantrasyonda HIV içermesine bağlı olarak, kadınlar daha fazla risk altındadırlar. Kan Yoluyla Bulaşma: HIV ile enfekte donörden alınan; kan ve kan ürünleri, organ, doku ve spermin başkasına verilmesi ile virüs bulaşabilir. Sterilize edilmemiş iğne, enjektör,tıbbi ve diğer delici-kesici aletlerin kullanılması ile virüs bulaşabilir. Damar yolu ile uyuşturucu kullanan bağımlıların kendi aralarında ortak iğne, enjektör kullanmalarına bağlı olarak virüs bulaşabilir. Perinatal Bulaşma: HIV ile enfekte anne, enfeksiyonu bebeğine bulaştırabilir. Virüs gebelikte, doğumda veya emzirme sırasında anne sütü ile bebeğe geçer. Anneden bebeğe bulaşma oranı kesin olarak bilinmemekte,% 30 civarında olduğu tahmin edilmektedir. VİRÜSÜN BULAŞMADIĞI DURUMLAR Tokalaşma, öpüşme, dokunma ve kucaklama ile, Tükürük, gözyaşı, ter, aksırık, idrar ve dışkı ile, Yiyecek, içecek, çatal, kaşık, bardak, tabak ve telefon ile, Tuvalet, duş, çeşme musluğu, yüzme havuzu, deniz, sauna ve hamamlardan, Sivrisinek vb. hayvanların sokması ile bulaşma olmaz KORUNMA YOLLARI Bugüne kadar yapılan çalışmalarda HIV’e karşı etkili bir aşının geliştirilememesi nedeni ile enfeksiyondan korunma stratejisi, bulaşma yollarına yönelik önlemler alınması şeklindedir. Cinsel İlişki İle Bulaşmanın Önlenmesi: HIV enfeksiyonunun dünyadaki yayılımında bir numaralı bulaşma yolu cinsel ilişkidir.Enfekte kişiler, duyarlı kişilerle vaginal, anal veya oral ilişkiye girmez yada ilişki sırasında virüs geçişini engelleyecek bariyer teknikler kullanırlarsa, cinsel yolla bulaşma önlenebilir. Cinsel yolla bulaşların engellenmesinde tek çözüm: Güvenli Cinsel Davranışlardır. Cinsel Perhiz: Hiç cinsel ilişkide bulunulmaması Karşılıklı Tek Eşlilik: Enfekte olmamış kişilerin sadakat içinde birlikte olmaları Korunmalı Cinsel İlişki: Bu terim, eşler arasında kan, meni ve vagina salgısı alışverişinin olmadığı cinsel aktiviteleri işaret eder.Cinsel ilişkide rutin olarak KONDOM kullanılmalıdır. Kan Yolu İle Bulaşmanın Önlenmesi: Önceden virüs taraması yapılmamış kontrolsüz kan ürünlerinin hiçbir şekilde kullanılmaması, Kullanılmış ve dezenfekte edilmemiş şırınga, iğne, cerrahi alet, jilet, makas, dövme aletleri, diş tedavisinde kullanılan aletler ve akupunktur iğneleri gibi kesicidelici aletlerin kullanılmaması Madde kullanımında iğne ve şırınga paylaşımının yol açtığı alışkanlığın tamamen terk edilmesi Perinatal Bulaşmanın Önlenmesi: Gebelik öncesi yapılacak serolojik testler ile kadının sağlık durumunun belirlenmeli Yüksek riskli kadınlarla görüşmeli ve HIV testi önerilmeli Enfekte olduğu bilinen kadın için önerilecek tek yol gebelikten kaçınmaktır. TANI HIV enfeksiyonu kesin tanısı laboratuvar tetkikleri ile konulur, bunlar için en fazla kullanılan yöntem kanda HIV antikoru tayinidir. HIV vücuda girdikten ortalama 3 ay sonra spesifik antikorlar oluşur ve bu antikorlar kan serumunda yapılacak testlerle saptanabilir. Bugün en yaygın biçimde kullanılan serolojik HIV testi ELISA dır. TEDAVİ AIDS tedavisinde 2 yaklaşım vardır: Etkenin kendisine yönelik yaklaşımlar, HIV enfeksiyonu komplikasyonu olarak ortaya çıkan hastalıkların tedavisi AIDS virüsüne karşı bu güne kadar etkili bir yöntem bulunamamıştır.Sadece yaşam süresi uzatılabilir. Fakat bu tedavilerin maliyeti çok yüksektir. AIDS tedavisinde en sık kullanılan yaklaşım HIV enfeksiyonunun komplikasyonu olarak ortaya çıkan diğer hastalıkları bilinen yollarla tedavi etmektir. AIDS’lileri Dışlamayalım ve Suçlamayalım; Yaşayalım ve Yaşatalım KURBAN SENDROMU AIDS hastalarının virüs taşıdıklarını öğrendikleri sırada ve hastalık belirtilerini göstermeye başladıkları zaman yaşadıkları duygu durumudur. AIDS hastalarının ilk hissetikleri suçluluk duygusu ve ‘neden ben’ sorgulamasıdır. Yakın bir tarihte ölüme mahkum olacağı bilgisi, öfke, çaresizlik,toplumun kendisini dışlaması ve herşeyini kaybetme korkusu ile birlikte şiddet ve intihar eğilimi gösterirler. Kurban sendromu yaşayan kişiler toplumdan öç alma düşüncesi ile bilinçli olarak başkalarına virüs bulaştırabilirler. Hiçbir bireyin bu süreci, duyguları göz ardı edilerek yaşaması gerektiğini düşünemeyiz. İçinde bulunduğu durumu iyi kavrayabilmesine yardımcı olmak, onları kurban sendromundan uzak tutmaya çalışmak, o birey adına çok önemlidir. Çünkü ‘yaşamak, her şeye rağmen değer’ HİV VİRÜSÜ; Ahlaklı- ahlaksız, iyi-kötü, zengin-fakir, çocuk, genç ve yaşlı ayırımı yapmadan sinsice risk almamızı bekliyor. HIV/AIDS konusunun itici ve korkutucu olduğu doğrudur. Fakat; AİDS BİR GERÇEKTİR!!! Kendi sağlığımız ve toplum sağlığı için inkar etme kavramını körüklemeden daha bilinçli ve daha dikkatli davranışlar göstermemiz zorunludur. KONDOMA EVET AIDS’E HAYIR İKİ İNSAN…ve milyonlarca AIDS’li! TEK ÇARE: Tek Eşlilik LÜTFEN BUZ DAĞININ ALTINI GÖRMEYE ÇALIŞALIM MELEK KURTUL İL EĞİTİMCİSİ