Normal ve Normal D*** Davran**lar Muharrem ERO*LU Psikolojik

advertisement
NORMAL VE
NORMAL DIŞI
DAVRANIŞLAR
RIFAT YUSUF BAHADIR
PSIKOLOJIK DANIŞMAN
■ Sağlıklı bir birey, günlük hayata ayak uydurabilendir. Günlük hayatın gerektirdiği rutin işlerle
baş edebilir.
■ Sağlıklı bir birey, çevresindekilerle iyi geçinebilen insandır. Gerçeği anlayabilir ve onunla baş
edebilir. Mesleklerinin gerektirdiğini yerine getirirler ve toplumun diğer ihtiyaçlarına da
yanıt verebilirler.
■ Sağlıklı birey kendi içinde huzurludur ve kasıtlı olarak diğerlerine ya da kendisine acı
çektirmek amacı gütmez. Kendi kimliği içinde huzurludur.
NORMAL DIŞI DAVRANIŞLARLA İLGİLİ
YAKLAŞIMLAR
Duygu, düşünce ve davranışlarda değişik derecelerde tutarsızlık, aşırılık, uygunsuzluk ve
yetersizliğin olması.
Bu özelliklerin az çok sürekli ya da yineleyici olup, bireyin verimli çalışmasını ve kişiler arası
ilişkilerini bozmasıdır.
Psikodinamik Yaklaşım
Psikodinamik yaklaşıma göre normal dışı davranışlar, çelişkinin ortaya çıkardığı kaygıyı
bilinçaltında tutmak için yapılan savunma mekanizmalarıdır.


Yalnız bu savunma mekanizmaları bireyin kaygısını azaltmaz, aynı zamanda bireyin
gerçekle ilişkisini keser.
Bu tutum daha ileriye giderse başka ruh hastalıkları da ortaya çıkar.
Davranışçı Yaklaşım

Davranışçı yaklaşım normal dışı davranışların aynen diğer davranışlar gibi öğrenilmiş
davranışlar olduğunu savunur.

Normal dışı davranışların klasik koşullama, sosyal öğrenme ve edimsel koşullama
kavramlarıyla açıklanabileceğini vurgular.
Varoluşçu - İnsancıl Yaklaşım

Varoluşçu-insancıl yaklaşıma göre birey arzu ve ihtiyaçlarını tutarlı bir biçimde, kendi
psikolojik gelişim ihtiyaçlarına göre ifade eder.

Bu ifadeler kendini bazen saldırganlık, bazen cinsellik,
biçiminde gösterir.
bazen de bağımsız olma
Biyolojik - Tıbbi Yaklaşımlar
Bu yaklaşımı savunanlar normal dışı davranışın temelinde iki faktör olduğunu ifade
ederler.
Kalıtımsal faktör, genler yoluyla anne ve babadan geçen özellikleri ifade eder.
Çevresel faktörler de, beslenme türü, ilaçlar, iklimde meydana gelen değişiklikler ve
diğer
çevresel etkiler altında bedende meydana gelen biyokimyasal dengesizlikleri belirtir.
NORMAL YA DA ANORMAL: KİM KARAR VEREBİLİR?
Bir davranışın normal ya da anormal olduğuna karar
verebilmek için o davranışı değerlendirmek ve yargılamak
gerekir. Günümüzde, toplumumuzda, bireylerin normal olup
olmadığına;
1)Toplum karar verebilir:
2) Kendi karar verir
3) Uzmanların karar vermesi
4) Psikolojik testlerle belirleme:
NEVROTİK BOZUKLUKLAR
Günümüzde tedavi gören kişilerin çoğu nevrozdur. Nevroz nadiren hastanede tedavi olmayı
gerektirir.
Buna karşılık bireylerin yaşamı üzerinde de bozucu etkileri vardır.
Normal ve nevrotik arasında kesin bir ayrım çizgisi yoktur.
Psikolog Karen Horney Temel Nevrotik Gereksinim
1. Duygusallık ve Onay Gereksinimi : Burada diğer insanların
beklentilerinden aşırı etkilenme, bunun sonucu olarak kendisi de dahil hiç
kimseden hoşlanmama vardır. Bu kişiler reddedilmeye karşı aşırı duyarlı
olup diğer insanlarla duygusal bağlantı kurmaktan korkarlar.
2. Yaşamda Güçlü Bir Eş Bulma : Bu kişiler yalnız ve terk edilmiş olmaktan
korkarlar. İncinmemek için aşırı itaatkar olurlar. Eğer diğer insanlar onun
yaşamına giriyorlarsa, onlardan kendisine bebek gibi bakmalarını beklerler.
Kendi isteklerini bastırırlar, kendi kimliliklerinin özelliğine önem vermezler.
3. Kişinin Yaşamını Dar Sınırlarla Çevirmesi : çok dar sınırlar içerisinde
varlıklarını ortaya koyarlar. Kendilerini hiç riske etmezler. Yeni kapılar
açmazlar. Bir insan olarak kendilerini geliştirmezler. Onlar için gelişmekten
çok güvenlik önemlidir.
4. Güç Gereksinimi : bu şu sözle ifade edilebilir: "Eğer güç sahibi olursam diğer
insanlar beni incitmez." Bu türde güç diğer insanları dışlama, kontrol etme ve
yönetme tutumlarını kapsar. Temelinde yardımsızlık duygusu yatar. Bu tür
kompensasyonda (telafi) diğer insanlar üzerinde üstünlük kurarak güvenliklerini
sürdürmeyi hedeflerler. Bu insanlar güç kazanırlarsa aşağılık duygularının görülmez
olacağını zannederler.
5. Diğer İnsanları Kullanma : kişinin kendi gereksinimleri için başkalarını kullanma
eğilimidir. Kişi kendi ego değerini arttırmak için başka insanlarla ilişki kurar ve
onları değil kendisini düşünerek ilişkiyi düzenler.
6. Prestij Elde Etme : Prestij ve elde etme tek başına bir nevrotik gereksinim
değildir. Ancak kişi kendini değerli bulmayı, sahip olduğu prestijle sınırlandırmışsa
bu nevrotiktir. Sürekli olarak dışarıdan, kendilerinin değerli olduğunun
doğrulanmasını isterler.
7. Kişisel Hayranlık Gereksinimi : Sürekli olarak diğer insanlara hayranlık
uyandıracak bir tablo sunmaya çalışırlar. Böylece düşük benlik değerinin yarattığı
acı hissedilmez.
8. Kişisel Başarı Gereksinimi : Kişi kendisini kendisine kabul ettirmek ve
anksiyeteden korunmak için, kompulsif tarzda, aşırı bir dürtüyle başarı elde etmeye
çalışılır. Gerçekçi olmayan standartlara, mükemmeliyetçiliğe sahiptirler. Hiçbir
başarı onları doyurmaz. Başka yolla edemedikleri sevgiyi böylelikle kazanmaya
çalışır.
9. Benlik Yeterliliği ve Bağımsızlık İçin Gereksinim : Bağımsızlık gereksinimi nevrotik
değildir. Ancak kendisini diğer insanlardan ayırma, doyumlu ilişkiler elde edebilmek
için sürekli bir arayış içinde ise nevrotiktir.
10. Mükemmel Olmak İçin Hata Yapma Korkusu ve Bundan korkma Korkusu : Bu
kişiler "eğer ben mükemmel olursam kimse beni eleştiremez" diye düşünürler. Bu
kişiler sürekli kendi açıklarını ararlar. Aşırı hassasiyete sahip olup kendilerini
gizlemeye çalışırlar.
Nevroz Çeşitleri
1. Kaygı bozuklukları
2. Somatoform bozuklukları
3. Dissosiyatif bozukluklar
4. Duygudurum bozuklukları
Kaygı Bozuklukları
Obsesif - Kompulsif Bozukluklar:
Obsesif kişinin düşünce alanında, Kompulsif ise kişinin
davranışlarında görülen bir bozukluktur.
Bir düşünceye veya bir davranışa saplanma çoğu kez
bir arada ortaya çıkar ve böyle bozukluklara Obsesif Kompulsif adı verilir.
Obsesif – Kompulsif bozukluklar olan bireylerde,
devamlı olarak şüphe etme, bulaşıcı hastalıklarla ilgili
düşünceler ve bireyin kendine ya da başkalarına zarar
verme gibi kaygıları vardır.
Kompulsif davranışlar
 Tekrar edilen, bir çeşit geleneğe bağlı fakat mantıksal bir
yanı olmayan davranışlardan meydana gelir.
 Hemen hemen herkesin bir çeşit bastırılmış olan batıl
inançları vardır.
 Bu bireyler genellikle davranışlarının anlam taşımadığının
farkındadırlar, ama onu kontrol edemezler.
 Bu kişiler, her kapı tokmağını ellediklerinde, ellerini yıkamak
isteyebilirler.
Odalarındaki her eşyanın aynı yerde durmasını isteyebilirler.
Fobiler
Akrofobi
Aerofobi
Agorafobi
Ailorofobi
Amaksofobi
Anthofobi
Arakfobi
Astrafobi
Brontofobi
Klostrofobi
Sinofobi
Demetofobi
Sefirofobi
Yükseklik
Uçmak
Açık alan
Kediler
Araba sürmek
Çiçekler
Örümcekler
Şimşek gürültüsü
Gök gürültüsü
Kapalı yerler
Köpekler
Delilik
Köprüler
Somotoform Bozukluklar( somatik)
Kaygının neden olduğu bedensel (somotoform) bozukluklar
herhangi bir neden olmadan kendini gösterir.
Bedensel hastalıkların oluşumunda duygusal belirleyicilerin önemi
büyüktür.
Bu tür hastalıklarda duyguların boşalımını sağlayan yollar kapanmış
olduğundan, gerilim iç organlar yoluyla olur.
Bu süreç bilinç dışında oluşur. Bu tür kişiler, hiçbir belirti taşımayan
bedensel hastalıklardan yakınırlar.
Diğer bir deyişle, onların hiçbir bedensel rahatsızlıkları yoktur. Bu
tür rahatsızlıklarda ortaya çıkan belirtiler, duygulara normal olarak
eşlik eden bedensel tepkilerin abartılmış biçimleridir.
Dissosiyatif Bozukluklar
Dissosiyatif bozukluklar söz konusu olduğunda birey stres ya da kaygıyı
azaltarak kendi kişiliğinden kaçar. Bireyin bilinci bölümlere ayrılır ve ilişkisiz
biçimde işlemeye başlar. Üç temel Dissosiyatif bozukluk vardır
Amnezi: Bellek kaybıdır. Belleğin parçasal ya da tümden kaybı anlamına gelir.
Bireydeki bellek kayıpları ya beyinde oluşan organik bozukluklardan ya da
psikolojik nedenlerden oluşur. Psikolojik amnezi organik hiçbir nedeni
bulunmayan bellek kaybına verilen isimdir.
Fug (Tüm bellek kaybı): Bireyin bütün belleğini kaybetmesine verilen
isimdir. Birey nerde olduğunu, niçin orada olduğunu bilemez. Bu durum
birkaç saat veya en fazla bir ya da iki gün sürer. Çok ender durumlar da
birkaç yıl sürebilir.
Çoklu kişilik: Genellikle erkeklerde kadınlardan daha fazla görülür. Bireyler
birden fazla kişilik gösterirler. Temel kişilik kibar, sakin ve temkinli ise, ikinci
kişilik kaba, faal ve uçarı bir özellik gösterir. Bazı bireyler bir - iki - üç hatta
dört kişilik gösterir.
Duygudurum Bozuklukları
Nevrotik bozuklukların son tipidir. En yaygın depresyon tipidir. Hemen hemen
herkesin kendisini bunalımda hissettiği anlar olabilir. Bununla birlikte, kişi bu
duygudan kurtulamıyorsa ve bu durum hep devam ediyorsa bireyin nevrotik
olduğu düşünülür.
 Örneğin aileden bir yakınımızı kaybedersek normal olarak aylarca bunalımda
olabiliriz, ama bu süresiz devam ederse, kendi içimize kapanır, suçluluk ve
değersizlik duygularına tutsak düşer ve gelecekten umudumuzu keseriz.
Bu durumda depresyon durumumuz ciddi boyutlarda demektir. Çoğu
vakalarda birey işe ya da okula gitmek istemez. Boşluğa bakarak gözlerini
dikerek çoğu zaman öylece oturur. Hayatın sadece karamsar yönünü görür.
Bazı durumlarda ise birey çok hareketli ya da durgun haller gösterir, yemek
yemez, gece uyumaz, hatta intihara bile teşebbüs edebilir. Bu durumlarda,
kendi iyiliği için, bireyin hastanede tedavi görmesi gerekir(manik depresif)
PSİKOZ ÇEŞİTLERİ
Psikoz önemli psikolojik bozukluklara verilen addır ve genellikle hastanede
tedavi görmeyi gerektirir.
Psikozlar fonksiyonel ve organik psikozlar diye ikiye ayrılır.
Psikoz herhangi bir beyin zedelenmesine veya bozukluğuna bağlanmadığı
zaman fonksiyonel psikoz adı verilir.
Fonksiyonel olanlar şizofren ve psikotik duygusal
bozukluklardır. Beyin zedelenmesi, beyin tümörü, ya da beynin çalışmasındaki
aksaklıklardan doğan psikozlara organik psikozlar adı verilir.
Paranoyak şizofren:
Büyüklük ya da eziyet etme hayalleri paranoyak şizofrenler için geçerlidir.
Kendilerini büyük görürler. Başkalarının kendilerine eziyet ettiklerinden,
arkalarından konuştuklarından kısacası aldatıldıklarından kuşku duyarlar.
Birey, çoğu zaman düşman, kuşkucu ya da saldırgan olabilir. Özellikle de
saldırgan davranış yaygındır
Katatonik şizofren:
Burada her türlü devinim birden yitirilir ve kişi belirli bir beden durumunu
değiştirmeksizin, bir heykel gibi, saatlerce hatta günlerce bulunduğu yerde
kalır.
Katatonik donmada gözler boş bakar, yüz anlatımsızdır, tehditlere ve acı
veren uyaranlara tepki gösterilmez.
Basit şizofren:
Bu tür rahatsızlık yavaş biçimde gelişir. Erinlik döneminden sonra bireyde
ilgisizlik artar, çevresiyle bağlar kopmaya başlar ve okul başarısında düşme
görülür.
Ailesiyle ve arkadaşlarıyla ilgilenmez. Karşı cinse ilgisiz kalır. Hiç bir şeye
dikkatini vermez.Çalışmak için çaba göstermez. Birey çok az konuşur.
Hebefrenik şizofreni:
Çocuksu konuşma ve kıkırdama, bağlantısız konuşma, el ve kol hareketleri ve
yüz mimikleri, kendi kendine konuşma, nedensiz bir kahkahayı izleyen ağlama
nöbetleri vardır.
Dışkı ve idrara aşırı ilgi, dışkının elbisesine, duvarlara silmesi ya da yemesi,
utanç duygusunun tümden ortadan kalkarak cinsel organlarını göstermesi,
öfke nöbetleri ve saldırganlık Hebefrenik şizofreninin belirtileridir.
PSİKOTİK DUYGUSAL BOZUKLUKLAR
Depresyon (Duygusal Çöküntü)
Bu dönemde kişi değersizlik, suçluluk ve umutsuzluk duyguları içindedir. Bazı
hastalar sık sık ağlar, bazıları hayal ürünü günahlarından sürekli söz ederler, bir
kısmı da yemekten içmekten kesilirler.
Normal yaşantılarıyla ilgileri kalmaz. Genellikle giyinme ve temizlenme gibi
gündelik görevlerini yerine getiremezler. Duygusal çöküntüler şiddetlenir ve kişi
kendi kendine bakamaz hale gelirse, bu duruma psikotik depresyon adı verilir.
Mani (Duygusal Coşku)
Depresyonun tam tersidir. Birey bu dönemde neşelidir. Kendine güveni vardır.
Kendisini devamlı olarak büyük görür ve gücünün yetemeyeceği işleri yapmaya
kalkar.
Geçmiş yaşantılar ya da gelecek projeler hakkında ayrıntılı fikirler geliştirir. Çok
konuşur ve konudan konuya atlar. Kendine göre bir süper stardır.
İntihar
Duygusal çöküntü olan her 1000 kişiden biri intihar eder. Yapılan
araştırmalara göre intihar edenler çoğunlukla erkeklerdir.
İntihar bireyin içinde bulunduğu ruh halinin etkisiyle ortaya çıkar. Bu devre
kısadır. Birey bu dönemi, atlatabilirse intihar etmez.
İntiharın belirtileri genellikle duygusal çöküntü, sessizlik, kendini
beğenmeme ve küçük görme, kendini suçlama, yaşamı anlamsız görme
biçimindedir.
KİŞİLİK BOZUKLUKLARI
Herhangi bir bireyin davranışları toplum düzenini bozucu nitelikte olup çok
sayıda kişiye zarar verdiği halde, birey bir suçluluk ve pişmanlık duygusu
duymazsa, bireyde kişilik bozukluğu vardır.
Kişilik bozukluğu, hatalı kişilik gelişmesinden meydana gelen davranış
bozukluğudur. Bu tür kişiler topluma ve diğer bireylere uyum sağlamada zorluk
çekerler.
Sorunları olgunlaşamama, toplumsallaşamamadır. Ben-merkezci; sorumsuz ve
düşüncesizce davranan bireylerdir.
Şizoid Kişilik
Bazı yönlerden Şizoid kişiler şizofrenilere benzerler, ancak sanrı
geliştirmemişlerdir. Şizoid diğer kişilerden uzaklaşması, eksantrik düşünceler
vardır
Bunlar soğuk, mesafeli duygusal bağlardan korkan, rekabeti sevmeyen,
hayalleriyle yaşayan kişiliklerdir.
Anti sosyal Kişilik
Kişilik bozukluklarından biri de psikopat ya da sosyopat adıyla bilinen anti
sosyal kişiliktir. Psikopatlar, normal zekâya sahiptir ve kendilerini kolayca
sevdirebilirler.
Psikopata örnek olarak soğukkanlı katilleri verebiliriz. Bu tip, diğerleri için
şefkat, merhamet gibi duygular beslemez.
Yalnız bu ailelerin ortak özellikleri çocuklarına sıcaklık ve sevgi ortamı
hazırlamada cimri davranmalarıdır. Fiziksel cezalandırma yaygındır.
SAVUNMA MEKANİZMALARI
Her birey psikolojik bütünlüğünü sürdürmek ve benliğinin değerlerini korumak
amacıyla çeşitli savunma mekanizmaları kullanır.
Birey kaygıdan kurtulmak
kullanmaya başlar.
için,
bilinçsizce
savunma
mekanizmalarını
Savunma mekanizmaları kaygımızı azaltmada gerçekten etkilidir ve herkes
tarafından kullanılır ve normal bir davranış biçimi olarak kabul edilir.
Sürekli olarak kullanılan savunma mekanizmaları ise tam aksine çevreye uyum
yapmamızı bozar ve sağlıksız sonuçlara sebep olur.
Bastırma
Konuşurken yerinde kullanılmayan sözcük düşlerde ortaya çıkan cinsel istekler,
beklenilmeyen bir davranış, bastırma sonucu engellenen dürtülerin biçim
değiştirerek bilinç alanına gelmesidir.
Mantığa Büründürme
Ders çalışmamayı baş ağrısına bağlamak gibi. Bir başka örnek, dişçiye
gitmekten korkan birisi, dişçiye olan randevusunu unutabilir.
Yansıtma(suçlama)
Örneğin okulda başarısız olan çocuk, bu durumundan ana, babasını veya
öğretmenini suçlar. Ya evde ona çalışma olanağı verilmediğini, ya da
öğretmeninin onu sevmediğini ileri sürer.
Hayal Kurma
Örneğin sekreterlikten hiç hoşlanmayan bayan kendini hayal dünyasında
başarılı bir müdür gibi düşünerek, sekreterliğin verdiği kaygıdan kurtulur.
Gerileme
Arzularımız engellendiğinde veya kızdığımız zaman mantık dışı ve fevri
davranışlar gösteririz. Sıkıntılı durumlarda yetişkin bir insan kekeler, kızarır,
yaşının altında bir genç gibi davranır.
Örneğin, altmış yaşındaki bir ihtiyar, gerilim karşısında 25 yaşında bir delikanlı
gibi tepki gösterebilir.
Saplanma
Çocukluk yaşantısında, iz bırakmış bir dönemde, bir bireye, nesneye, duruma
bağlı kalmaktır.
Freud’a göre, ego gelişimi sırasında geçtiği basamaklardan birine saplanan
birey o dönemi atlatamaz, o dönem özelliklerini bir sonraki döneme taşır.
Örnek, uzun süre parmak emme, altına ıslatma sigara, çok konuşma gibi.
Yer değiştirme
Ofisteki müdüre kızan sekreter, kızgınlığını evde bulunan kardeşinden alır
Özdeşim Kurma
Örneğin Galatasaray’ın ünlü teknik direktörü Fatih Terim’e duyulan hayranlık
nedeniyle, onun tanıtımını yaptığı ürünü satın alarak kendisini Fatih Terim gibi
hissetme.
Yüceltme
Erkeklerin ilgisini çekemeyen çirkin bir kadın, yaratıcı bir artist ya da sanatçı
olabilir; böylece cinsel dürtüleri yüceltmiş olur.
Ödünleme
Karşı cinsten ilgisini çekemeyip tatmin olamaması, onun spora yönelerek bu
alanda başarılı olmaya çabalaması buna örnektir.
Bir başka örnek, kısa boylu bir adam, siyasetle uğraşarak erkekliğini gösterme
çabasına girebilir.
Soyut Kavramlara Bürünme
Yakını ölen birey, bu kimseyi bir daha hiç göremeyeceğini bildiği halde, ölümü
son derece soyut bir olay yaparak duyduğu acıyı bastırmaya çalışır.
Karşı-Tepki Geliştirme
Bu durumda, saldırgan ve olumsuz duygular daima sevgi örtüsü altında kalırlar.
Bazı üvey anneler, eşlerinin eski çocuklarına, yapmacık ve gösterişle bir sevgi
gösterirler. Bazen görülen bu davranışlar, karşı tepki geliştirmeye örnektir.
Telafi
Örneğin, zihinsel yetenekleri kısıtlı olan bir kimse spor alanında büyük
başarılar kazanarak bu eksikliğini giderebilir.
Kadınların dikkatini çekemeyen çirkin bir erkek başarılı bir ressam ya da
heykeltıraş olarak ilgi çekebilir.
İnkar
Çirkin bir davranışta bulunan birey, “Hayır ben hiçbir zaman o kişiye kaba
davranmadım, sürekli saygılı davrandım” diyerek daha önceki davranışı inkar
eder.
Download