Şubat-1982 İSLAM BİRLİK VE BERABERLİK DİNİDİR َص ُموا بِ َح ْب ِل اّٰلله ِ َج ۪ميعا ً َو ََل تَف ََّرقُوا ِ َوا ْعت Muhterem Müslümanlar! Hepimiz birer müslüman olarak hayatımızı, birlik ve beraberlik esasına göre tanzim etmeliyiz. Müslümanın inancı ve bütün düşüncesi Bir’den başlar, Bir’den hareketle kâinattaki birliği idrak eder ve müslüman kardeşleriyle tesânüd içinde yaşamanın, Islâmın bir emri olduğu şuuruna varır. Yukarıda kaydettiğimiz ayetlerde Allah Teâlâ şöyle buyurur: «Hepiniz toptan Allah'ın ipine sarılın. Parçalanıp ayrılmayın. Allah'ın Üzerinizdeki nimetini düşünün. Hani siz (birbirinizin) düşmanları idiniz de o, kalplerinizi birleştirmişti. Onun nimeti sayesinde kardeşler olmuştunuz, siz bir ateş çukurunun tam kenarında iken ordan da sizi o kurtarmıştı. İşte Allah size âyetlerini böylece apaçık bildirir. Tâki doğru yola eresi-niz.»1 «Sizden Öyle bir cemaat bulunmalıdır ki (onlar insanları) hayra çağırsınlar, iyiliği emretsinler, kötülükten vaz geçir-meye çalışsınlar, işte başarıya erişenler yalnız onlardır.» 2 «Siz kendilerine apaçık deliller, âyetler geldikten sonra parçalanıp ayrılanlar gibi olmayın.» 3 Bir olan Allah, ezelde mutlak iradesi ile mâsivâyı yaratmak dilemiş, «ol» emri ile olmazlar olmuş, zerreler ve küreler bir araya gelip yıldızlar, onların etrafında da gezegenler teşekkül etmiştir. Bunlardan bir tanesi, milyarlarca milyar uzay cismi içinden yalnız biri, bütün yaratılmışların en şereflisi olan misafirini barındırmaya yeterli şartları hazırlamış, etrafı o mi-safiri için atmosfer denen bir gaz tabakası ile çevrilip, insanoğlunu uzaydan gelen tehlikeli ışınlara karşı koruyacak bir kılıf meydana getirmiştir. Dünya, Güneşten 149 milyon km. uzaktaki yörüngesine, bütün fizik prensiplerini alt üst edercesine 23 derecelik bir eğiklikle oturtulmuş, bu yörüngede saniyede 30 km hızla yol alırken, misafiri için en uygun ve mevsimler şeklinde değişen iklim şartları sağlanmıştır. Ayrıca Dünya, gelecek misafirini ağırlamak İçin çeşitli nebatlar, hayvanlar ve güzelliklerle be-zenmiş, bütün bunlar tamam olunca insan, Allah'ın kendisine ihsan ettiği akıl. zekâ ve irade İle, yaratanının eserlerinden istifade etmek ve onu tanımak üzere Dünyaya ayak basmıştır. Kâinat hârikalarla doludur. Bu hârika sistem BİR olan Allah tarafından birlik ve beraberlik esası üzerine yaratılmış-tır. Zerrelerden kürrelere kadar her şey «Bir» etrafında birleşmekte, beraberce seyir ve görevlerini sürdürmektedir. Nötron etrafında dönen elektronlar atomları; onlar molekülleri, bunlar da daha büyük cisimleri; güneş etrafında seyreden gezegenler de sistemleri meydana getirmekte, bütün mahlukât bir zikir güzelliği içinde deveran etmektedir. Bizim de müslüman olarak Allah'ımız birdir. Kitabımız bir, kıblemiz ve gayemiz birdir. Mensubu olmakla şeref duyduğumuz İslâm Dininde her şey Bir'de birleşmekte, perçinlenmektedir. Bir olan Allah'a iman ediyor, O'na ibadet için bir imam arkasında aynı kıbleye, aynı lisan ve aynı gaye ile yöneliyoruz. O halde bütün meselelerimizde kalplerimiz bir çarprnalı, birimiz hepimiz, hepimiz birimiz için idraki içinde daima dayanışma ve birbirimizle yardımlaşma âdetimiz olmalıdır. Biz, Allah'ın emri ile kardeşiz: «Şüphesiz müminler birbirleriyle kardeştirler, öyle ise dargın olan kardeşlerinizin arasını düzeltin. Allah'tan sakının ki merhamet olunasınız.» 4 Yukarıda mealini verdiğimiz Ayet-i Kerime, mü'minlerin kardeş olduklarını, her türlü çekişme ve bölünmelerden, dargınlık ve kırgınlıklardan sakınmalarını öğütlemektedir. Millet olarak ayakta durmamızı sağlayan en büyük kuvvetin, birlik ve kardeşlik şuuru içinde yardımlaşarak ortaya çıkacağında şüphe yoktur. Yapacağımız her işte bizi başarıya ulaştıracak olan İslâm'ın emrettiği birlik ve beraberliktir. Birliği bozulan cemiyetlerin dirliği de bozulur. Nitekim bu husus Enfâl süresinin 46. âyetinde açık bir şekilde hatırlatılmıştır: «Allah'a ve Rasûlüne itaat edin, çekişmeyin, yoksa başarısızlığa düşersiniz, kuvvetiniz gider. Sabredin, Allah sabredenlerle beraberdir.» s Sevgili Peygamberimiz cemiyetin huzuru ve birliğini bozan söz ve davranışlardan sakınılmasını bir Ömür boyu öğütlemiş, müslümanlar arasındaki birliğin bozulmamasına bütün gücü ile çalışmıştır. Sahabe de ona uymuştur. O halde «Müminler Kardeştir» hükmü dururken müslümanlar birbirlerinin düşmanı olmamalıdır. Allah'ı Rab, Hz. Muhammed (s.a.v.)'i Peygamber, Kur'an'ı Kitap. İslâmı Din olarak kabul eden bir mümin, günahlardan da kaçınıyorsa, onunla arkadaş olunmalıdır. Bizim gibi hareket etmesi, bizim gibi düşünmesi önemli değildir. Asıl önemli olan husus: Günahlardan kaçınmak, sevaplar işlemek, yani Hz. Peygamberin sünnet-İ seniyyesine uymaktır. Sahâbe-i Kiram İslam’a uyuyordu, fakat Dünyaya âit işlerde farklı düşünceleri yok değildi. Hiç biri «Sen de benim gibi ol, benim gibi hareket et, bana benze» demedi. Hepsi İslâma. onu tebliğ eden Hz. Peygambere uydu. Ne zaman ki sen-ben davası başladı, dedikodular alıp yürüdü, zanla konuşmalar çoğaldı, o zaman gruplaşmalar baş gösterdi ve sonu Sıffin savaşına vardı. Öyle ise Allah'ın ve Hz. Peygamberin emirlerini bir an için olsun unutmamalı, benliğimizi Kur'an-ın nurunda eritmeliyiz. Dostlarımızın, yakınlarımızın «cenaze merasimleri», diğer eş. dost ve akrabamızla «Buluşma yeri» olmamalı, dostlarımızla buluşmak için «başka müşterek bir dostun Ölümünü» bekle-memeliyiz. Onları sağken hatırlamalı, gereken yardımı ha-yatta iken yapmalıyız. Sözlerimizi Mevlâna Celâleddîn-i Rûmi Hazretlerinin bir beyti ile bitirmek istiyoruz: «Öldüğüm zaman cenazeme geleceksin, İmam «Bu ki-şiyi nasıl bilirsiniz» diye soracak. «İyi biliriz» diyeceksin. Ben sağken bu sözü söyle, gel beni iyi bil, dost olalım buluşup kaynaşalım.» *** 1 Al-i İmran (3), Ayet, 103 2-Al-i İmran (3), Ayet, 104 3 Al-i İmran (3), Ayet, 105 4 Hucurat(49), ayet 10 5 Enfal (8) ayet 46