Untitled

advertisement
Beslenme,
ve ruhsal
yaşamımızı
sel
izi,
sağlığımızı
verimliliğimizi ve m'utluluğumuzu doğrudan .
etkileyen en önemli unsurdur.
((Sağlıklı
Beslenme" isimli çalışma ile, çok yoğun
bir çalışma temposu içindeki iş dünyasına gerekli
temel bilgi ve pratik yöntemleri ileterek, dengeli,
yeterli ve sağlıklı beslenme çabalarına yardımcı
olmak amaçlanmıştır.
Bu amaçla
hazırlanan
((Sağlıklı
Beslenme" isimli
çalışmayı gerçekleştiren Doç. Dr. Huriye Wetherilt 'e
teşekkür eder, çalışmanın tüm üyelerimize ve
herkese faydalı olmasını dilerim.
Genel Sekreter
Dr. Cengiz Ersun
Bu sayfaları ve çevirmeye başladığınıza göre Beslenme konusu
ile az veya çok ilgileniyorsunuz demektir. Rehberin amacı, sizlere
gerekli temel bilgi ve pratik yöntemleri ileterek, ailece dengeli,
yeterli ve sağlıklı olarak beslenmenize yardımcı olmak; aynı
zamanda besinlerle ilgili bazı güncel konulara açıklık getirmektir.
Neden yeterli dengeli beslenme? Beslenme, yaşamımızın her
devresinde bedensel ve ruhsal sağlığımızı; toplum içinde başarılı
ve verimli olmamızı; zeki, kuvvetli, başarılı, sağlıklı çocuklar
yetiştirebilmemizi en çok etkileyen temel çevresel unsurdur. Yeterli
ve dengeli beslenen kişi hareketli ve üretkendir. Vücudu basit bir
nezleden kansere kadar bir çok hastalığa karşı daha dayanıklıdır.
yetersiz beslenen kişilerde, mikrobik hastalıklar
ve uzun sürer. Zihinsel ve bedensel kapasiteler
düşer. Besinleri gereğinden fazla alarak şişmanlayan insanlar da
sağlıklı değildir. Dengesiz beslenen bu kişilerin kronik hastalıklara
yakalanma yanında, ruhsal sorunlar yaşama riskleri de yüksektir.
Buna
çabuk
karşın,
yerleşir
Yetersiz ve dengesiz beslenmenin
Dengesiz beslenme sakıncaları
-
Kalp- . damar hastalıkları
Göğüs hastalıkları ·
Yüksek tansiyon
Şeker hastalığı
Kanser riskinin artması
Gut hastalığı
Ruhsal sorunlar
Varisler
sakıncalan
Yetersiz beslenmenin
-
sakıncaları
Zayıflık
Kas, kemik kaybı
Atalet, yorgunluk
Zihinsel işlevlerde aksamalar
Vücut işlevl_erinde aksamalar
Adet düzensizliği · · Bunalım
Mikrobik hastalıklara dirençsizlik
BKI= Ağırlık (kg)
2
Boy (m)
Yeterli ve dengeli beslenme, insanın büyüyüp gelişmesi, sağlıklı
ve verimli olarak yaşamını sürdürebilmesi için gerekli olan enerji
ve besin maddelerini uygun miktarlarda alıp vücudunda
kullanabilmesidir. Beden kitle (BKI), kg cinsinden ağırlığın, metre
cinsinden boyun karesine bölünmesiyle hesaplanır:
Beden kitle indeksi 19'un altında olanlar yetersiz, 20-25 arası
olanlar normal, 25'in üzerinde olanlar ise dengesiz besleniyor
sayılabilir.
Bazı kişiler çeşitli nedenlerle gereğinden az besin tüketirler.
Yetersiz beslenen bu kişilerde zihinsel ve bedensel büyüme/
gelişme geriliği, kalp yetmezliği, cinsel sorunlar, verimlilikte
azalma, hormonal dengesizlikler, kansızlık, bağırsaklarda yaygın·
mantar enfeksiyonları, vücutta zararlı maddelerin birikimi yanında
anoreksia nervosa, bulumia gibi psikolojk temelli yeme sorunları
da görülebilir.
Bu nedenlerle, bir manken gibi aşırı zayıf olmaya özenrnek yerine,
beden kitleindeksininin 19- 25 arasında olmasını amaçlayan
insan daha sağlıklı ve mutlu olur.
Şişmanlık (obezite), uzun süre aldığımızdan eksik enerji
tüketmemiz sonucunda vücut yağınızın, yağsız kütleye oranının
artması durumudur. Şişmanlıkta genetik ve hormonal faktörler de
etkilidir. BKI'i 25'in üzerindekiler kilolu, 30'un üzerindekiler şişman
kabul edilir.
-
Bir otomobilin çalışabilmesi için nasıl benzin gerekliyse,
vücudumuzun çalışması için de enerji gereklidir. Yeterli enerjimiz
olmasa yürüme, koşma, görme, koklama, düşünme, üretme ve
hatta uyuma gibi birçok hayati işlemi yapamayız.
Enerjiyi tükettiğimiz besinlerdeki karbonhidrat, yağ ve
proteinlerden sağlarız. 1gram karbonhidrat veya protein yaklaşık
4 kcal, 1gram yağ ise yaklaşık 9 kcal enerji verir.
Besin lerimizdeki karbonhidratlar (şeker ve nişasta), bağırsaklard a
glikoz, fruktoz, galaktoz gibi küçük şekerler parçalanıp, emildikten
sonra kanımızla karaciğere taşınır. Karaciğerde işlem gördükten
sonra glukojen olarak depolanan şeker, gerektiğinde tekrar
glukoz olarak kana verilir. Dolaşımla kaslara ve diğer dokulara
taşınarak enerji için kullanılır. Karbonhidratlar yetersiz olduğun da
vücut enerjiyi yağlardan sağlar. Diyetimizle alınan veya
vücudumuzda depolanan yağlar da çok düşerse, bu sefer enerji
diyet proteini ve kasların yakılmasından sağlanır ki bu istenmeyen
bir durumdur. Bunun yanında şeker ve yağlar sürekli aşırı
düzeyde tüketilirse,vücudumuz bu maddelerin hepsini enerji
olarak kullanamadığından artanı yağ olarak biriktirir.
Dokularımızın ana enerji kaynağı olan glukozun düzeyi, kanda
sınırlar içinde kalmalıdır. Eğer çok düşerse, dokularımıza
yakıt transferi aksayacaktır. Buna karşın, kanda şekerin aşırı
düzeyde bulunması vücut dokularına zehir etkisi yapar. Bu
nedenle, kan şekeri düştüğünde veya kullanımı arttığında
pankreastan (glukagon) ve böbrek üstü bezlerinden salgılanan
bazı hormonların etkisiyle karaciğerden kana glukoz verilir.
Yiyeceklerimiıle aldığımız saf şeker ve nişasta miktarı fazla
olursa kan şekeri yükselir. Bu defa pankreastan sağlanan diğer
belli
bir hormonun (insülin) etkisiyle, glukoz kandan dokulara geçer
veya karaciğerde glukojen olarak depolanır.
Kan glukoz düzeyinin belli aralıkta kalmasının sağlanması çok
önemli bir dengedir. Eğer kişi gençlik yıllarında saf şeker ve
nişastalı besinleri aşırı tüketirse; pankreası, kan glukozunu
düşürebilmek için devamlı insülin salgıladığından yorulur ve
ileride gerekli insülini salgılayamaz hale gelir. Bunun sonucunda,
insülin salgılansa dahi glukoz hücrelere geçemez ve kandaki
düzeyi istenen sınırın üzerinde seyreder. Bu durumunda damarlar,
sinirler,böbrekler gözler ve benzeri dokular üzerinde toksit
hasariara yol açan Tip 2 diabet hastalığı ortaya çıkar.
Şerbetli tatlılar, şekerlemeler, hamur işleri, beyaz ekmek gibi
besinler saf şeker ve nişasta içerdiklerinden hazımiarı çok
çabuktur ve kan şekerini hızla yükselterek insülin salgısını
hemen artırırlar. 'Yüksek glisemik indeksli' bu besinierin aşırı
tüketimi, gerek obesiteyi artırdığı gerekse pankreası yorduğu
için diabetin başlıca nedenidir. Mercimek, nohut, fasulye, tahıl
taneleri, tam tahıl unundan yapılan ekmekler, süt, yağurt gibi
besinler de karbonhidrat içerdikleri halde hazımiarı daha yavaş
olduklarından kan glukoz düzeyini hemen yükseltmezler. "Düşük
glisemik indeksli" bu besinler, vücudumuza gerekli olan enerjinin
sağlanması için en uygun olanlardır.
f
..
~
vücudumuzun sağlıklı çalışması, büyüyüp
onarımı ve korunması için bazı gözle
görülmeyen maddeler gereklidir. Bu hayati maddelere, _yiyecek ve
içeceklerimiıle aldığımız için "besin öğeleri" denir. Yaşam için
önemli 40 kadar besin öğesi vardır. Bunlar proteinler,
karbonhidratlar, yağlar, vitaminler ve sudur. Besin öğeleri, değişik
besinlerde farklı miktarlarda bulunurlar ve hiç bir besin, hepsrni
birden tek başına içermez (Bebekler için anne sütü hariç).
Enerjinin
gelişmesi,
yanında
yapımı,
Proteinler, azotlu maddeler olan amino asitlerin birleşmesiyle
Besinlerle alınan proteinler, mide ve bağırsaklarımızd a
amino asitlere parçalandıktan sonra ince bağırsaklardan emilip
kanla hücrelerimize taşınırlar. Amino asitler, hücrelerde tekrar
birleşerek vücudumuz için gerekli proteinleri oluştururlar. Amino
asitlerin bazıları, vücudumuzda diğerlerinden yapılabilir; ancak
"elzem amino asit" denen 8 tanesi, vücutta yapılamadığında n
mutlaka besinlerimizle alınmalıdır.
oluşmuştur.
Görevleri: Kas, deri , saç, kan ve organlarınızın temel yap ı
maddeleri proteinlerdir. Proteinler; büyüme, hamilelik, yanık, kırı k,
ameliyat gibi yeni dokuların yapılmasında, eski dokuları n
onarımında ve zararlı mikroplara karşı koruyucu maddelerin
üretiminde hayati önem taşırlar. Ayrıca, vücudumuzdaki tüm
kimyasal tepkimeler için proteinlerin aracılığı gerekir. Başka bir
önemli görevleri de kanda bazı vitamin, mineral ve yağla rı
kullanıldıkları yerlere taşımaktır.
Yetersizliği: Büyüme-gelişme geriliği, hastalıklara karşı
kaybı görülür.
dirençsizlik,
vitamin ve mineral eksiklikleri, kas
Kaynak/an: En çok bulundukları besinleri, et, balık, tavuk, yumurta,
kurubaklagiller (mercimek, nohut, kuru fasulye, soya fasulyesi), süt,
yoğurt, peynir, fındık, fıstık, çekirdek, ceviz gibi kabuklu yemişler ve
buğdaydır. Besin proteinlerinin vücuttaki kullanılabilirlikl eri,
[çerdikleri elzem amino asitlerin birbirine olan oranına göre deği şir.
Insan için en iyi protein kalitesi anne sütü ve yumurtada bulunur.
Hayvansal kaynaklı proteinler, bitkisel kaynaklılara göre daha
yararlıdır.
Göre~l~ri~ Yaşamak ve hareket etmek için gerekli olan enerjinin
büyük bir kısmı yiyecek ve içeceklerimizde şeker ve nişasta olarak
bulunan karbonhidratlarla sağlanır. Yiyeceklerin sağladığı posa da
bir karbonhidrattır ama enerji vermez. Posa bağırsak hareketlerini
düzenler.
Yet~rş_f~ljği~
Karbonhidrat alımı günde 60 gramın altına düşerse,
enerjinin büyük bir kısmı yağ ve proteinlerin yakılmasıyla elde edilir
ki bu durumda vücudumuz için zararlı keton cisimler ortaya çıkar.
Bugün Dünya'da 'Atkins Diyeti' olarak bilinen zayıflama rejimi bu
esasa dayanır.
KID{!1~l!l~Jl~ Karbonhidratların en
pekmez, tahıllar, kurubaklagiller,
çok bulunduğu besinler şeker, bal,
patates, bezelye ve meyvelerdir.
Etle hemen hemen hiç yoktur.
Q!1~rileri~ Çay şekeri ve beyaz un saf karbonhidrattır, enerjiden
başka bir yarar sağlamaz. Tahıl tanelerine, tam tahıl unundan
ekmeklere, kurubaklagillere, kök sebzelere ve meyvelere; vitamin,
mineral, posa içeriklerinden dolayı 'kompleks karbonhidratlar'
diyoruz. Kompleks karbonhidratlar düşük glisemik indeksli
olduklarından, diabet ve obezite riskini azaltırlar. Posa içerikleriyle,
bağırsaklardan kolesterol emilimini önlerler. Meyve ve sebze
posalarının, bağırsak kanserlerini önleyici etkisi vardır.
Görevleri: Yağlar, karbonhidrat ve proteinlerin 2 katı enerji verir.
Yastık vazifesi görerek vücudu soğuğa ve darbelere karşı korurlar.
Yağda eriyen vitaminleri (A, E, D, K) taşırlar ve bağırsaklardan
emilerek, vücudumuzun bunlardan yararlanmasını sağlarlar.
Midede uzun süre kaldıkları için tok tutarlar. Sıvı yağların enerjileri
daha yüksektir. Obezitenin önlenebilmesi için, yağ tüketimi günlük
enerji tüketiminin %25 'ini aşmamalıdır.
Kaynak/an: Tereyağ, margarin, sıvı yağ gibi besinlerde saf olarak
bazı yiyeceklerimizde de kısmi olarak bulunurlar. Yağlı etler, yağlı
süt, yoğurt, peynir, soya fasulyesi, mısır, susam ve kabuklu
yemişlerin yağ miktarları yüksektir.
Kat1 yağlar: Hayvansal yağlar ve kakao, hindistan cevizi yağla rı
gibi katı yağlar,'doymuş yağ' olarak nitelendirirler. Hiç doymu ş
yağ yemesek de vücudumuz bu yağları karbonhidrat ve
proteinlerden yapar. Hayvansal yağlar kan kolesterol düzeyini
yükseltirler; ancak tereyağ içerdiği butirik asite bağlı olarak
bağırsak kanserlerine karşı koruyucu etkinlik gösterir. Bitkisel
yağlar, bazı işlemlerle katı hale (yemeklik margarinde olduğu gibi)
getirilebilirler. Ancak bu işlem sürecinde sağlığa zararlı trans yağ
asitleri oluşabilmektedir.
Tekli doymamiŞ yağlar: Zeytinyağı, fındık yağı, kanola, palm
olein gibi sıvı yağlarda tekli doymamış yağ asitleri yüksek oranda
bulunduğundan,bu yağlar iyi kolesterolü yükseltip kötü
kolesterolü düşürürler. Bu nedenle kalp-damar hastalıkianna
karşı koruyucu etkinlik gösterirler.
Çoklu doymamiŞ yağlar: Ayçiçek, mısır özü, soya ve balı k
yağları ise çoklu doymamış yağ asitlerinden zengindir. Çoklu
doymamış yağ asitleri vücudumuzda yapılamazlar ve bu nedenle
diyetle alınmaları şarttır. Bu 'elzem yağ asitleri'; beyin gelişimi ve
işlevleri, retina ve sperm yapımı, bağışıklık, kolesterol
metabolizması, adetlerin düzenlenmesi ve deriden su kaybın ın
önlenmesi gibi önemli fonksiyonlar için gereklidir.
Bunun yanında;
doymamış w-6
ay çiçek, mısır özü,soya yağlarındaki çoklu
elzem yağ asidi, kötü kolesterol yanında iyi
kolesterolü de düşürür; kötü kolesterolü akside ederek
damarlar için daha zararlı hale getirir; kanın pıhtılaşmasını,
habis tümör oluşumunu ve yangı olaylarını destekler.
Sağlık için en iyi yağlar balık yağlarıdır. içerdikleri w-3 yağ
asitmerine (DHA, EPA) bağlı olarak bir çok kronik sağlık sorununa
karşı koruyucu etkinlik gösterirler. Bu nedenle uskumru, palamut,
hamsi gibi yağlı balıkların sıklıkla tüketilmesi önerilir. Balık yağları
preparat halinde de alınabilir. Ancak kanı sulandırıcı etkisi
olduğundan, kanamaya yatkın kişilerce dikkatli kullanılmalıd ır.
Omega-3 yağ asitlerrnin diğer bir cinsi (a-linolenik asit) yeşil
yapraklı sebzelerde ve keten tohumu yağında bulunur, ancak
etkinliği balık yağiarına göre onda bir düzeydedir.
Balik yağlannın
•Balık yağları
iyileştirir. Kalp
y,a rıafılan
kan kolesterolünü, hipertansiyonu ve kalp ritmini
sektesi, inme ve embolileri önler.
•Kanser hücresinin yaşaması için mutlaka gerekli olan bir
maddenin (PGE2) vücutta sentezini baskılar. Böylece habis
hücre oluşumu, tümör büyümesi ve Metastatik yayılmaları önler.
•Bağışıklık sistemini korur ve kansere karşı verilen savaşı
destekler. Kanserli hastanın kemoterapiye yanıtını kuvvetlendirir.
Kemoterapi ve radyoterapinin yan etkilerini azaltır.
Tip- 2 diabet, kronik böbrek yetmezliği, yangılı bağırsak
hastalıkları, ülseratif kolit, kronik akciğer hastalığı, lupus
eritematosus, alerjik hiperaktivite, romatizma, multipl skleroz,
otism, bronşial atım, sedef ve AIDS gibi hastalıkların kontrol
edilmesinde yardımcı olur.
•Vücudumuza yararlı bir başka elzem yağasitide konjüge linoleik
asittir (CLA). Süt ve ürünleri ile kırmızı ette bulunan CLA, vücut
yağlarının enerjiye dönüştürülüp kullanılmasına ve kas yapımına
yardımcı olmaktadır. Bilinen bir zararlı etkisi yoktur. Preparat
olarak da alınabilmektedir.
•LesHin, yumurta sarısı ve soya fasulyesinde bulunan fosforlu bir
yağ maddesidir. Zihinsel işl~vlere yardımcıdır. Kan kolesterolünü
düşürücü etkisi kuvvetlidir. Orneğin; yumurta, yüksek kolesterollü
bir besin olduğu halde yüksek lesitin içeriğinden dolayı kan
kolesterolünü olumsuz etkilemez.
Görevleri: Vitaminler, yaşam için gerekli binlerce kimyasal işlemin
Çoğu vucudumuzda yapılamadığı için mutlaka
besinlerimizle almamız gerekir. Vitamin E, C, B6, folik asit, beatkaroten (provitamin A) günlük gereksinimin üzerinde dozlarda
alındığında antiaksidan etkinlik gösterirler. Vitaminierin enerji
değerleri yoktur; ancak B vitaminlerinden bazıları iştah açarak
kilo alımını kolaylaştırırlar.
aracılarıdır.
Yetersiz/ik/eri: Bir veya daha fazla vitamin yetersizliği bazen
göz, kemik, deri, kan ve sinir hastalıkları olarak ortaya
doğrudan
çıkar.
Vitaminler ve mineraller besinlerde değişik miktarlarda bulunur.
Bazıları sütte, bazıları et, yumurta ve kurubaklagillerde, bazıları
sebze ve meyvelerde, bazıları ise tahıllarda çoktur. Bu
saydığımız besin gruplarından yeterince tüketen kişilerin ek
olarak alınan vitamin ve minerallere gereksinimi kalmaz. Ancak
kentleşme, hızlı yaşam koşulları,fast food tarzı beslenmenin
yaygınlaşması, ana besinimız olan ekmeklik unun rafinasyonu
sırasında özellikle B grubu vitaminierin yitirilmesi, beslenme
bilincinin yetersiz olması gibi nedenlerle normal diyetimjzle
yeterince vitamin alamayabilıyoruz. üzeilikle çocuklarda, hamile,
emzikli ve doğum kontrol hapı kullanan kadınlarda, yaşlılarda,
alkoliklerde, sigara kullananlarda, mide-bağırsak sorunları
olanlarda, zayıflamak için diyet yapanlarda bu yetersizlikler sıkça
görülebiliyor.
Halkımızın süt ürünleri ile taze meyve ve sebzeleri yeterince
tüketmemesi de yetersizlik nedenleridir.
Hamileliğin ilk günlerinde annenin folik asit düzeyinin yetersiz
olması, bebeğin spina bifida gibi nöral tüp sakatlıkları ve zeka
özürlü doğma olasılığını yükseltir. Bu açıdan folik asitin, hamile
Türk kadınlarının % 60 gibi yüksek bir oranında yetersizlik
göstermesi endişe vericidir.
Korunumlan: Vitaminierin bir kısmı yağda, bir kısmı da suda
erirler. Yağda eriyen vitaminler (A, D, E, K), yağlı besinlerle
birlikte alınmazlarsa emilemeyip kullanılmadan atılırlar. Suda
eriyen vitaminler (C ve B 9rubu) ise pişirme suyuna geçtiklerinden,
bu sular atılırsa kayba ugrarlar. Yüksek sıcaklıkta ve uzun süre
pişirilen ve tekrar tekrar ısıtılan yemeklerde vitamin kaybı fazladır.
Pişirme yöntemleri arasında en iyi vitamin korunumu basınçlı
tencerede veya çelik tencerede az suda pişirmeyle veya kısa
sürede buharla pışirmede elde edilmektedir.
Bazı
vitaminler
ısıya
(D, E, C, B1, B6, biotin, folik asit)
bazıları
ısığa (A, D, E, K, B2, 812, folik asit) veya havayla temasa (A, D,
t, C, f31, B12, folik asit), bazıları da asit (A, K, B5, folik aşit, B12)
veya kalevi (D, K, C, 131, B2, B5) ortamiara hassastır.Orneğin;
salatalara sirke eklenip bekletilirse, A Vitamini ve folik asit kaybı
söz konusudur. Karbonat eklenerek pişen yemeklerde B1 ve B2
vitamin kaybı yüksek olur.
Gereksinim: Dünya Sağlık Kuruluşu ve bazı gelişmiş ülkeler
kendi halkları için günluk vitamin ve mineral gereksinmelerini
saptamışlardır. Bunun yanında bazı vitaminler, antiaksidan olarak
veya bazı rahatsızlıklar için daha yüksek dozlarda da alınabilirler.
Toksisite: Besinlerimizle toksik dozlarda vitamin almak mümkün
değildir. Bilinçsizce alınan vitamin preparatlarıyla ortaya çıkabilir.
Bazı vitaminler preparat halinde (ister doğal, Ister sentetik olsun),
belli bir dozun üzerinde alındığında özellikle karaciğer ve sinir
sistemi üzerinde toksik etki gbsterebilirler; bazı kişiferde alerjik
tepkimelere yol açabilirler.
En toksik vitaminler yağda eriyen vitaminlerden A ve D vitaminleri
olarak biliniyor çünku bunların fazlası idrarla atılamayıp, vücutta
birikebiliyor. Ancak son yıllarda yapılan çalışmalar, suda eriyen
bazı vitaminierin de belli bir dozun uzerinde alınmasının sakıncal ı
olduğunu göstermiştir.
·
Bu durumda ek vitamin almak mı yoksa almamak mı doğru?
Kanımca en doğrusu beslenme bilıncimizi geliştirerek, yemek
yeme alışkanlıklarımızı düzeltmektir. Bu olmuyarsa veya
gereksinimin arttığı özel durumlarda bir uzmana danışarak
preparat halinde ek vitamin ve mineral alınması gerekebilir.
~§r~Yl~ri~ Ağız,
mide ve bağırsaklarda koruyucu katmanları
güçlendirerek vücudumuza mikropların girmesini önler; kemik ve
dişierin gelişimi, büyüme, göz sağlığı, bağışıklık ve üreme için
gereklidir.
K~!lakl~n~ Ha~ansal gıdalarda bulunur. Başlıca kaynakları
tereyağ, balıkyagı,karaciğer, yumurta sarısı, yağlı süt, peynir ve
yoğurttur. Türk Gıda Tüzuğü gereğince piyasada satılan margarinler
A vitaminince zenginleştirılmiştir. Vücutta A vitaminine dönüşen Bkaroten, A- karaten ve B- kriptozanten, havuç, domates ve yeşil
yapraklı sebzelerde bulunur.
Bunlar, antiaksidan olarak da ·bizleri kalp hastalıkları ve kansere
karşı korur, yaşlanmayı geciktirirler. Karatenler de yağda
çözündüğü içın, salata ve sebzelere biraz yağ koyarsak
bağırsaklardan emilimleri artar.
~~ref!ş_f!J.im~
Günde; çocuklarda 1- 3 yaş için 1000, 4- 8 yaş için
1300, 9- 13 yaş için 2000; erkekler içın. 3.000; kadınlar iç.i.n 2400;
hamileler için 2600, emzikliler için 4000 I.U. (Uluslararası Unite)
Jgf!ş_fş_ff~~ Uzun süre gereksinimin üzerinde A vitamini preparatı
kullanılması, karaciğer hasarına ve kemik yıkımına neden olabilir
ve hamilelikte bebeğe zarar verebilir. Vücudumuz ancak ihtiyacı
kadar karateni A vitaminine dönüştürür. Karatenler hassas kişilerde
alerji yapabilir.
Görevleri: Kalsiyum ve fosforun kullanılması ve dolayısıyla
normal k~mik gelişimi için g~rek!idi~: .Böbrek hastalıkianna karşı
korur, bagışıklıgı kuvvetlendırır, ınsulın salgısını dengeler. Bazı
tip migrenlerin tedavisinde yararlıdır. Kolon Ranserinden koruyucu
etkinligi söz konusudur.
Yetersizliğinde, cocuklarda kemik çarpıklıkları, normal gelişememe,
göğüs kemiği uzerinde tesbihler şeklinde ortaya çıkan raşitizm;
yetışkinlerde osteomalasi görülür.
Kış aylarında dahi açık havalarda çocukların
güneşlendirilmeleri önemlidir. Eğer iklim koşulları ve töreler buna
elvermiyorsa; bebeklere, çocul<lara, genç kızlara, hamile ve
emziklilere günde bir kaşık balık yağı verilmelidir. D vitamini sınırlı
miktarda yumurta sarısı ve karacigerde bulunur. Margarinler D
vitaminince zenginleştirirler.
Kavnaklan:
Gereksinim: Günde 200- 400 i.ü.
Toksisite: Günde 1000 i.Ü'nin üzerinde preparat alınmamalıdır.
Toksik dozlar sersemlik, dokularda kireçlenme, kalpte ritim
bozukluğuna neden olur. Güneş ısınlarından aşırı doz alma riski
yoktur ama uzun süre güneşlenmek deri kanserleri açısından
sakıncalıdır.
~Q[!l~l!lri~ Kasları,
üretimi, kırmızı kan
sinir sistemini korur. Hipofız bezi hormonlarının
hücrelerinin korunması bağışıklık için gereklidir.
Antiaksian olarak özelikle selenyumla birlikte, dokularda doymamış
yağ oksidasyonunun önlenmesinde; hava kirliliği,kalp-damar
hastalıkları , kanser ve romatizmadan korunmada yararlıdır.
Kayn~l!l!J.n~ Yağlı tohumlar, fındık, ceviz, sızma
ruşeymi yeşil yapraklı sebzeler ve karaciğer.
~!1r!11!ş_l!1im~ Vitamin
bitkisel
yağlar, tahıl
aktivitesi için günde 15 mg; antiaksidan olarak
günde 100- 400 mg.
Igl!ş_fş_jte:
Preparat olarak, günde 800 mg'a kadar alındığında
toksik etki göstermemiştir. Bu dozun üzerinde alındığında; kanda
pıhtı riski hipofız, troid ve böbrek üstü bezlerinin anormal çalışması,
bağışıklık mekanizmasında değişiklikler, cinsel fonksiyonlarda hasar
gözlenmiştir.
Görevleri:
Kanı n pıhtılaşması
ve kemik sağlığı için gereklidir.
Kavnaklart: Yeşil yapraklı sebzeler, karnıbahar, soya yağı,
zeytinyağı ve kolza yağı. Bağırsaklarımızdaki bakteriler tarafından
yapıldığından eksikliğine sık rastlanmaz. Yetersizliği antibiyotik
veya antikoagülan kullananlarda ve yeni doğanlarda görülebilir.
Gereksinim: Günde bebekler için 5- 1O; çocuklar için 10- 30;
için 45- 65 mg.
yetişkinler
Toksisite: Doğal K vitamini yüksek dozlarda dahi toksik etki
göstermez. Sentetik K vitamini (Menadione K3), bebeklere 5 mg
üzerinde verildiğinde sarılık ve anemiye neden olabilmektedir.
Bazı proteinlerin, vitamin ve madenierin vücudumuzda
kullanılmasında; diş,kemik yapımı, kılcal damarların sağlığı ve
yaraların iyileşmesi için gerekli olan kolajen yapımında; kanın
pıhtılaşmasında önemli görevleri vardır. Tiroid ve böbrek üstü
bezlerinin normal çalışması için gereklidir. Epinefrin ve norepinefrin
yapımını uyararak, depresyon ve anksiyetenin önlenmesine
yardımcı olur. Vücudumuzun çalışmasını hızlandırır, canlılık
kazandırır, bağışıklık sistemimizi güçlendirir. Zararlı mikrop ve
zehiriere karşı korur. Fiziksel ve duygusal stres sonucu oluşan
aksidanları yok eder. Folik asitten daha çok yararlanmamızı
sağlar.
Görevleri:
Kaynak/art: Portakal, mandalina, greyfurt, limon, maydonoz, taze
biber, pazı, ıspanak, roka, tere, domates, lahana, karnıbahar,
kavun, çilek ve kiwi. Pişirme sırasında çabuk kaybolduğundan, C
vitamini içeren besinleri çiğ yemek daha yararlıdır.
Gereksinim: Vitamin aktivitesi için günde 60 mg; antiaksidan
olarak 150-400 mg.
Toksisite: Yüksek dozlarda mide-bağırsak sorunları, böbrek taşları,
karaciğer toksisitesi yapabildiğinden 1000 mg'ın üzerinde alınması
sakıncalıdır.
Kimyasal olarak birbirinden farklı suda eriyen bir grup vitamin
olup, genelde besinlerden enerji üretiminde ve .kan yapımında
görev alırlar. Sinir sistemimizi düzenlerler. ldrarla atılırlar.
Yetersizliklerinde cilt sorunları görülür.
Görevleri: Kalp-damar ve sinir sisteminin sağlığı, enerji üretimi,
mide asiti yapımı, sinir iletişimi için önemli maddelerin (asetilkolin
ve GABA) sentezi, hafıza ve zihinsel işlevler için gereklidir.
Kaynak/an: Tahıllar, tam
ve kurubaklagiller
tahıl
ekmekleri, maya,
karaciğer, fındık,
fıstık
Gereksinim: Günde 1.5 mg. Gereksinim sinir
alkolizmde ve diabette artar.
hastalıklarında,
IQJ!ş_fş_il~~ Ağızdan alınan preparatların toksik etkisine
rastlanmamıştır; ancak damardan verilince bazı kişilerde tehlikeli
boyutta alerjik tapkimeler görülmüştür.
Görevleri: Büyüme, enerji üretimi, kan
gereklidir.
yapımı
ve
sağlıklı
cilt için
Kaynak/an: Karaciğer, süt, yoğurt,yeşil sebzeler, kurubaklagiller,
tam tahıl ekmekleri, uskumru, maya, yumurta ve et. Bu
vitamin ışığa çok hassas olduğu için şişelerde satılan sütler,
ışıkta bekletilirse vitamin kaybı yüksek olur.
tahıllar,
Gereksinim: Çocuklar için 1 mg,
yetişkinler
Toksisite: Bilinen bir tosisitesi yoktur.
için 1.7 mg
Görevleri: Enerji, sağlıklı cilt, sinir sistemi ve sindirim için
gereklidir. Yüksek dozlarda kötü kolesterolün (LDL)
düşürülmesinde ve bazı kalp hastalıklarının önlenmesinde
yardımcıdır.
Kaynak/an: Karaciğer ve diğer sakatat, et, balık, tahıllar, tam tahıl
ekmekleri, maya, buğday, fındık, fıstık, süt ve kurubaklagiller.
Vücutta triptofandan (amino asit) yapıldığından ve ısıya dayanıklı
olduğundan yetersizliği nadir görülür. Temel besini mısır olan
yörelerde yetersizlik olabilir.
Gereksinim: Yetişkinler için günde 13- 20 mg. Doğum kontrol
hapları ve tüberküloz için antibiyotik kullananlarda gereksinim
artar.
Toksisite: Gereksinimin üzerinde dozda niasin preparatı
kullanımı, tan~jyon veya kolesterol düşürücü ilaç alanlar için
sakıncalıdır. üzeilikle statinlerle beraber alınırsa miyopati
yapabilir.
Görevleri: Enerji üretimi, vücut dokularının korunması, saç ve
deri sağlığı ve böbrek üstü hormonlannın sentezi için gereklidir.
Kaynak/an: Karaciğer, yumurta sarısı,et, balık, fındık, süt, mantar
ve tam tahıl unları. Hemen her besinde bulunur ve bağırsak
bakterileri tarafından üretilir. Yetersizliği sık görülmemekle birlikte
aşırı antibiyotik kullanımında ortaya çıkabilir. Yetersizliğinde
ayaklarda yanma hissi oluşur.
Gereksinim: Günde 4- 7 mg.
Toksisite: Bilinen bir toksisitesi yoktur.
Görevleri: Protein kimyası, kan yapımı, sağlıklı bir sinir ve
bağışıklık sistemi için gereklidir. Menstruasyon öncesi fiziksel ve
ruhsal sorunların giderilmesinde · yardımcıdır. . Kronik
yetersizliğinde kan homosistein düzeyleri yükselerek kalp-damar
ve Alzheimer hastalıkianna neden olabilir.
J{g!fflgJ![~J!~
kurubaklagiller,
karaciğer, balık,
fındık ve ceviz.
Et,
sakatat, muz,
tahıllar,
Gereksinim: Günde çocuklar için 1; yetişkinler için 2 mg. Adet
öncesi sendrom (PMS) için 20 mg'a kadar çıkılabilir. Sinir
hastalıklarında ve diabetik nöropati de daha yüksek dozlar
verilebilir.
Toksisite: , B6 vitamini günde 50 mg'ın üzerinde dozlarda
alındığında dönüşü olmayan sinir harabiyetine, uyuşma, feç ve
düşük doğumlara neden olabilen bir vitarnJndir. Bu nedenle,
günde 40 mg' ın üzerine çı kılmaması gerekir. üzeilikle hamilelere,
mide bulantısı gidermek için yüksek dozlarda verilmesi çok
sakıncalıdır.
Görevleri: Kırmızı kan hücrelerinin yapımı, hücrenin kendini
yenileyip çoğalması ve beyin fonksiyonları için gereklidir. Geninin
oluşma anında, annenin folik asit düzeyi düşük olursa bebeğin
zeka özürlü olarak doğma riski artmaktadır. Bu nedenle, anne
olmak isteyen kadınlar daha hamile kalmadan folik asitten zengin
besinlerle beslenmeye dikkat etmelidirler. Kronik yetersizliğinde,
kan homosistein düzeyleri yükseldiğinden kalp-damar hastalıkları,
inme ve Alzheimer riski de artmaktadır.
Kavnaklan: Yeşil yapraklı sebzeler, bürüksel lahanası, bamya,
kurubaklagiller, bezelye, fındık, tahıllar, tam tahıl ekmekleri,
karaciğer, yumurta sarısı ve mantar.
Gereksinim: Günde 400 mikrogram. Hamilelik ve emzirmede
gereksinim artar.
Toksisite: Bir yıl boyunca günde 10000 ~g fo lik asit alan kişilerde
taksisite görülmemiş; ancak 15000 ~g alan kişilerde uykusuzluk,
asabiyet sindirim sorunları ve çinko emilim arazları ortaya
çıkmıştır.
Görevleri: Sağlıklı bir sinir sistemi ve
için gereklidir.
kırmızı
kan hücrelerinin
yapımı
Kaynak/an: Karaciğer, yumurta, et, tavuk, balık, süt, yağurt ve
peynir (yalnız hayvansal besinlerde bulunur). B12 vitamini,
mideden salgılanan bir protein olan 'intrinsik faktör'olmadığı
takdirde emilemez. Bu da; büyük kırmızı kan hücreli anemiye
(parnesyöz anemi), geriye dönüşü olmayan sinir harabiyetine ve
kalp-damar hastalıklarının başlıca nedenlerinden biri olan
'homosistein' düzeyinin kanda yükselmesine neden olabilir.
Genetik nedenlerle veya mide sorunları olanlarda veya tenya
paraziti taşıyanlarda intrinsik faktör yetersizliği görülebildiğinden
kişinin hiç olmazsa hayatı boyunca bir kere, kan B12 vitamini
düzeyine baktırması yararlıdır.
Gereksinim: Günde 2~g. Genelde, lntirinsik faktörü yeterli
salgılanan kişide B12 yetersizliği olmaz. Ancak, intrinsik faktör
salgısı eksik dolayısı ile kan B12 düzeyi düşükse, kişi preparat
halinde günde ağızdan 500-1000 ~g B12 vitamini almalıdır.
Doktoru kas içine igne ile verilmesini de önerebilir.
Toksisite: Preparat halinde ağızdan
yoktur.
alımının
bilinen bir toksisitesi
Görevl~ri: Protein, yağ ve karbonhidrat aktiviteleri için gereklidir.
Yetersizliğinde halsizlik, uykusuzluk, depresyon,saç dökülmesi ve
kas ağrısı şikayetleri vardır. Kalp- damar hastalıkları riski artar.
Deride yer yer gri renkli pullu, kuru bölümler oluşur. Mide-bağırsak
sisteminin koruyucu tabakası hasar görür, kan amonyak düzeyleri
artar.
Kaynak/an: Genelde gıdalarda yaygın olarak bulunduğu ve
bağırsak bakterileri tarafından yapıldığı için yetersizliği beklenmez.
Ancak parazit ve maya enfeksiyonlarında veya aşırı antibiyotik
kullanımı sonrasında biotin yetersizliği sıkça görülmektedir. Bir
de çiğ yumurtada bulunan bir protein olan 'avidin', biotini
bağlıyarak bağırsaklardan kana emilimini önler. Pişirme sırasında
yumurta akındaki bu madde yok olduğundan yumurta akı
matlaşana kadar pişirilmelidir. Diyette elzem yağ asitleri eksikliği
de biotin yetersizliğine yol açabilmektedir.
1'
..
Gereksinim: Günde çocuklar için 65- 120 ; yetişkinler için
100-200 ı..ıg.
Toksisite: Bilinen bir toksisitesi yoktur.
Günlük su gereksinimimiz 8-10 su bardağ 'ıdır. Bunun bir kısmını
içtiğimiz suyla doğrudan, diğer kısmını besinlerimizden sağlarız.
Süt ve ayran gibi içecekler, vücudun su ihtiyacını karşılarken,
kalsiyum, fosfor ,B2 vitamini ve hayvansal protein gibi önemli
besin öğelerininde iyi bir kaynağıdır. Kola, gazoz gibi meşrubatlar
yalnızca enerji verir, Başka bir besin değerleri yoktur.
Çay aşırıya kaçmamak koşuluyla terahlık veren bir içecektir.
Ancak çaydaki alkoloidler, yiyeceklerden demir emilimini azalttığı
için kansızlığı olanlar çayı yemeklerle birlikte değil de aralarda
· içmeyi yeğlemelidirler. Aşırı çay, kahve uykusuzluk ve sinirlilik
yapabilir.
Tuz, vücudumuzdan su kaybının önlenmesi, kas ve sinirlerin
çalışması için gereklidir. Besinlerde doğal olarak bulunduğundan
yemekiere eklenmesi gerekmez. Ancak aşırı sıcaklarda, yoğun
beden hareketlerinde terlemeyle; ateşli hastalıklarda terleme ve
idrarla, ishallerde dışkıyla tuz kaybedilir. Bu hallerde tuz
gereksinimi artabilir ama mutlaka suyla birlikte takviye edilmelidir.
Gereğinden fazla kullanımı yüksek tansiyon, kalp- damar, ödem,
böbrek bozuklukları, kanser gibi hastalıklarla ilişkilendirildiğinden
kontrollu tüketilmeli, bebeklerde tuz tadı geliştirilmemelidir.
Dünya toprak ve denizlerinde bulunan elementlerin hemen hepsi
vücudumuzda da vardır. Gereksinmemiz bazılarına çok (kalsiyum,
magnezyum, fosfor, kükürt, potasyum, sodyum, klor) bazılarına
daha az (demir,çinko,bakır, iyot, mangan, m.oliblen, flor, selenyum,
silikon, kron, boron, lityum vb) miktardadır. Ihtiyacınız daha düşük
olmakla beraber, iz element olarak tabir ettiğimiz ikinci gruptaki
maddeler de yaşamımız için vazgeçilmezdir. Mineral ve iz
elementlerin hepsi aşırı dozda alındıklarında toksit etki gösterir.
Sağlığımızı en çok etkileyenler kalsiyum, potasyum, magnezyum,
demir, çinko, iyot ve selenyumdur.
~Q[~~l!1.ri~
Vücudumuzdaki madensel maddelerin yarısı
kalsiyumdur. Bunun da % 99'u kemik ve dişierin yapısına girer.
Kalan %1'i normal kalp atışı, kanı n pıhtılaşması, kasların ve sinir
sisteminin çalışması, bağışıklık ve elzem yağ asitlerinin
kullanılması için gereklidir. Kalsiyumun yüksek tansiyonu
düşürücü etkisi vardır. Büyüme çağında, hamilelikte, emziklilerde
ve yaşlılarda gereksinim artar. Yetersizliğinde kemikler yumuşar,
dişler normal gelişmez, büyüme yavaşlar.
Kaynak/an: Bitkisel besinlerdeki kalsiyumun emilimi düşüktür.
Süt, peynir ve yoğurttaki kalsiyum vücudumuzda en iyi şekilde
değerlendirilir. Etten ve tavuktan artan kemikler de yararlı
kalsiyum kaynağıdır. Kemikleri biraz limonlu su ile kaynatıp
· yemek ve çarbalarda kullanmak yararlıdır.
Gereksinim: Günde; 0- 1 yaş bebekler için 400-600,1-1 O yaş
çocuklar için 800, 11- 24 yaş gençler için 1200 yetişkin kadın ve
erkekler için 800 mg' dır. Gereksinim hamilelikte (1200),
emzirmede (1200), menapozda (ostrojen alınırsa1000; ostrojen
alınmazsa 1500) ve yaşlılıkta (1500) artar. 1 bardak süt veya 40
gram beyaz peynirde veya 150 gram yağurtta yaklaşık 220 mg
kalsiyum vardır.
Toksisite: Preparat halinde aşırı kalsiyum tüketimi (2500 mg
üzeri), hassas kişilerde böbrek taşlarına, kalp ve böbrek gibi
dokularda da kireçlenmeye neden olabilir.
Görevi: Normal kalp atışı, sinir sisteminde iletişim, kas hareketleri,
hücre içi su dengesi, beyinde oksijen kullanımı ve böbreklerden
toksik maddelerin atılması için gereklidir.
Kaynak/an: Tüm sebzeler, tahıl taneleri, muz, kuşüzümü, kayısı,
turunçgiller, kurubaklagiller, fındık, balık, fıstık, ayçiçek çekirdeği,
domates, kahve ve çaydır. Çok farklı gıdalarda bolca
bulunduğundan, diuretik ilaçlar alanların ve çok terleyenlerin
dışında yetersizliği görülmez.
Gereksinim: 1000 mg.
Toksisite: Preparat halinde yüksek dozlarda
emilimi ve kullanımı etkilenebilir.
alınırsa
kalsiyum
•··
Görevleri: Kemik ve dişierin yapısına girer. Protein sentezi, enerji
üretimi, kasların gevşemesi ve sinir iletişimi için gereklidir.
Hipertansiyonun kontrolü, insülin salgılanması ve kan glukoz
düzeyinin ayarlanmasında yardımcıdır. Suda eriyen vitaminlerde
yararlanılmasını sağlar. Kalp hastalıkları içme suları
magnezyumca zengin olan bölgelerde daha az görülür.
Yetersizliği alkolizim, diabet, hormon hastalıkları ve anoresia
nervosa'da görülebilir. Belirtileri; halsizlik, zihin karışıklığı,
anormal kas hareketleri, halusinasyonlar, yutkunma zorlukları
ve kalpte ritim bozukluklarıdır.
Kaynak/an: En iyi
elma, tahıl taneleri,
kaynakları fındık, fıstık, incir,
yeşil yapraklı sebzeler, deniz
limon, greyfurt,
ürünleri, çay ve
çikolatadır.
Gereksinim: Günde bebekler için 40-60, çocuklar için 80- 170,
için 270-400 dır.
yetişkinler
Toksisite: Gereksinimin üzerinde dozlarda preparat kullanımında
tansiyon düşüklüğü, solunum yetersizliği ve böbrek hasarı görülür.
Damardan yüksek dozda verilmesi ölüme neden olabilir.
Görevleri: Kanımızın yapısında bulunur. Yeterli miktarda demir
alamazsak oksijen hücrelerimize taşınamaz; halsiz ve yorgun
hissederiz; canlılık, verimlilik ve hastalıklara karşı direnç azalır.
Yetersizliği daha çok üretken çağdaki kadınlarda, hamilelerde ve
çocuklarda görülür. TUBITAK'ın çalışmasında Türk çocuklarının
% 50'sinde; hamile ve emziklilerin yaklaşık % 25'inde kansızlık
olduğu belirlenmiştir. Kanamalarda, mikrobik hastalıklarda ve
emilim bozukluklarında demir ihtiyacı artar. Bu durumlarda,
gerekirse bir doktora danışarak demir takviyesi alınmalıdır.
Kaynak/an: Karaciğer, et, tavuk (but kısmı), esmer etli balıklar
(palamut, hamsi, uskumru vb), dalak, yumurta sarısı, pekmez ve
tam tahıl ekmeklerinde bulunur. Vücudumuz hayvan etleri ve
sakatatta bulunan demirden iyi yararlan ır ama bitkisel besinlerden
gelen demirin yararlılığı çok azdır. Tahıllarda bulunan fitatlar,
sebzel~rde bulunan okzalatlar demirin bağırsaklardan emilmesini
önler. Orneğin; ıspanakta çok demir olmasına karşın, bu demirin
çoğu bağırsaklarımızdan kanımıza geçemez, dışkıyla atılır. Ancak
ekmek mayalandığı zaman fitatlar yok olduğundan, tam buğday
veya çavdar unundan yapılan ekmekler, demirin iyi sayılabilecek
kaynaklarıdır. C vitamini içeren besinler, demirin kana geçmesini
kolaylaştırırlar ve birlikte tüketilirlerse yumurta ve sebzelerdeki
demiri vücudumuza daha yararlı hale getirirler. Buna karşın kahve,
çay ve kolalı içecekler demir emilimini olumsuz yönde etkilerler.
Ayrıca vücudumuza aldığımız demirden yararlanmak istiyorsak
kıl kurdu, tenya gibi bağırsak parazitlerinden de arınmış olmamız
çok önemlidir.
Gereksinim: Günde çocuk ve erkeklere 10;
(çoğunluğu hayvansal kaynaklardan).
kadınlara
20 mg
Toksisite: Kan analizleri yapılmadan demir preparatı almak
çünkü vücuda gereğinden fazla alınırsa çinko
emilimini etkiler; kabızlık yapabilir; bağırsakları zedeler karaciğer
ve böbrek hasarına yol açabilir. Kandaki aşırı serbest demir,
erkeklerde ve menapoz sonrası kadınlarda zararlı aksidan madde
üreterek, kalp- damar hastalıkianna yol açar, kolon kanserini
destekler; proteince yetersiz beslenen kişilerde mikrobik
hastalıkların hızla ilerlemesine ve ölümlere neden olabilir.
sakıncalıdır,
{;_firf1v/eri~
Kemik, kas, göz, karaciğer ve erkek üreme organlarında
bulunan antiaksidan özellikli bir iz elementtir. DNA ve protein yapımı
insulinin, A ve B vitaminlerinin kullanımı, bağışıklık, sperm yapımı,
bebeğin ana rahminde büyümesi, görme ve yaraların iyileşmesi
için gereklidir. Yetersizliğinde büyüme geriliği, konik ishal, saç
dökülmesi, seksüel güçsüzlük, deri yaraları görülebilir.
K~'l!l~l!l~rl~ En
midyedir. Diğer
demirde olduğu
iyi kaynakları et, karaciğer, balık, istiridye ve
bitkisel kaynaklı gıdalarda bulunan çinkonun
gibi emilimi düşüktür. Ancak C, B6 vitaminleri,
sitrik asit ve kasein bitkisel kaynaklı çinko emilimini iyileştirir. Çay
ve kahve çinko emilimini azaltır.
{;_f1rf11!~l!1lm~
Günde çocuklar için 1O,
15, emzirenler için 18 mg.
kadınlar
için 12, erkekler için
Jgksi~ilf1~ Preparat olarak günde 20 mg'ın üzerinde alınması, mide
ve bağırsak tahrişi, kusma, baş dönmesi ve anemi yapabilir. Bakır
emilimini ve kanda iyi kolesterol düzeylerini düşürür.
Görevi: iyot yaşam hızımızı denetleyen tiroid hormonunun
boyunda şişlikler olarak ortaya
yapısına girer.Yetersizliğinde
çıkan guatr hastalığı görülür.
Kaynak/an: iyot ihtiyacımızı deniz ürünlerinden, havadan, sudan
ve yediğimiz bitkiler aracılığıyla topraktan sağlarız. Toprak, su ve
havasında iyot miktarı az olan bölgelerde guatr hastalığı yaygın
görülür. Hastalık oluştuktan sonra iyot almak hastalığı geçirmez.
Ulkemizin deniz etkisinden uzak iç bölgelerinde bir zamanlar
yaygın olan yetersizlik iyotlu tuz kullanımıyla kontrol altına
alınmıştır.
Gereksinim: Günde 2 mg.
Toksisite: Günlük gereksinimin 20
tiroid bezi sorunları görülebilir.
katı
dozlarda
alınırsa
mide ve
Görevi: Normal büyüme, kalp kaslarının çalışması, antikor ve
tiroid hormonu yapımı için gereklidir. Romatoid artiritin
tedavisinde yararlıdır. Antiaksidan olarak E vitamini ile birlikte,
kanser ve kalp-damar hastalıkianna karşı korur. Yetersizliği kalp
büyümesine yol açar.
Kavnak/an: Fındık, fıstık, tahıllar ve deniz ürünleri. Bitkisel
besinierin selenyum düzeyi yetiştirildikleri ülkenin toprağında
bulunan selenyum miktarına bağlıdır.
Gereksinim: Günde kadınlar için 55, erkekler için 70
~g . .
Toksisite: 900 ~g'ın üzerinde dozlarda alınmamalıdır. Aşırı dozlar
alınırsa cilt lezyonları, görme bozuklukları, sersemlik, dengesizlik,
nefes darlığı ve ölüm görülebilir.
Büyüyüp gelişmek, sağlıklı ve uzun bir ömür sürebilmek için
gerekli olan enerji ve besin öğelerini dengeli bir biçimde nasıl
sağlarız? Neler yemeliyiz? Aldıklarımızın yeterli olduğundan nasıl
emin olabiliriz? Hiçbir yiyecek, tek başına sağlıklı yaşamın sihirli
anahtarları olan besin öğelerinin tümünü birden sağlamaz.
Sağlıklı beslenmek için çeşitli besinlerden uygun miktarlarda
yemek çok önemlidir. Besinler genelde içerdikleri besin öğelerine
göre 5 grup altında toplanırlar. Aynı grup içindeki besinler aynı tür
besin öğelerini sağlarlar. Beslenmemizin yeterli ve dengeli
olabilmesi için aşağıda verilen her gruptan önerilen miktarlarda
besin tüketmemiz yeterlidir.
1. SÜT GRUBU
Gruptaki besinler
Sağladığı
besin
öğeleri
Önerilen miktar
2. ET GRUBU
Gruptaki besinler
. Besin
öğeleri
Önerilen miktar
Notlar
: Süt, yoğurt, peynir, çökelek ve sütlü
tatlı lar.
: Kalsiyum, protein, B2, B12, Avitamini
(yağlı sütle).
: Çocuklar için günde en az 3 bardak süt
veya eşiti; gençler için 5 bardak süt
veya eşiti; yetişkinler için 3 bardak süt
veya eşiti.
Bir bardak süt, yaklaşık 40 gram
: Et, tavuk, balık, karaciğer ve diğer
sakatat, yumurta, kurubaklagiller
(nohut, kuru fasulye, mercimek, soya),
fındık, fıstık, badem ve ceviz.
: Demir, çinko, protein, B grubu
vitaminleri.
: Günde 2-3 porsiyon. 1 porsiyon 100
gram et veya 1 kepçe nohut veya 2
yumurta.
: Fındık, fıstık, ceviz, badem et grubuna
girerler. Bunlar vitamin, mineral, posa
ve tekli doymamış yağ asitlerinden
zengin öte yandan düşük glisemik
indeksli besinler olup; kalp-damar
hastalıkları ve diabette yararlıdırlar.
Ancak protein kaliteleri düşük, yağ ve
kaleri içerikleri yüksektir.
3. TAHlLLAR
Gruptaki besinler
Sağladığı
besin öğeleri
Notlar
:Buğday,
bulgur, çavdar, pirinç, mısır,
ekmek ve makarna.
: Enerji, B1, B2, B6, E fal ik asit, demir,
çinko, selenyum, posa, protein. ·
: Bu grubun protein kalitesi düşüktür.
Tahıldaki demir ve çinko ancak ekmek
gibi mayalanmış ürünlerden alınırsa
yararlıdır.
Önerilen miktar
: Günde 4-5 porsiyon. 1 porsiyon,
1 dilim tam tahıl unundan ekmek
(70-80 gram) veya 1 orta boy kepçe
pişmiş bulgur ya da makarna.
4. TAZE MEYVE VE SEBZELER
Gruptaki besinler
: Tüm taze meyve ve. seb~eler
Sağladığı besin öğeleri : C, B2 karoten, folık asıt, potasyum,
magnezyum, posa.
Önerilen miktar
: Günde 4-5 porsiyon. Bir porsiyon; 1
kepçe pişmiş sebzeye, 1 tabak
salataya, 1 küçük kase taneli meyveye,
1 dilim kavuna, 1 adet elma veya
portakala eşittir.
Notlar
:Sebze ve meyveler; flavonoid,
fıtoestrojen, fenalik asit, likopen, lutein,
resveratrol besin değeri olmayan ama
yüksek biyolojik aktiviteli antiaksidan
içerikleriyle de bizleri çeşitli hastalıklara
karşı korurlar.
5.YAG VE ŞEKER
. Tereyağ, margarin, sıvı yağlar, bal,
Gruptaki besinler
· pekmez, tahin ve şeker.
Sağladığı besin öğeleri :Enerji ve ?oy~a~ış yağlarda bulunan
elzem yag asıtlerı.
önerilen miktar
:Porsiyon ad.~di kişinin enerji
harcamasına gore ayarlanır.
.
Zayıf veya büyüme çağında olanlarla,
Notlar
·ağır iş yapanlar için daha çok gereklidir.
• Besin gruplarında verilen porsiyonlar yetişkinlere göredir. Çocuk
porsiyonları daha az olacaktır. Ancak süt grubundaki besinler,
büyüme çağındakiler için çok önemlidir. Çocuk ve gençlerin süt
ve ürünlerine olan gereksinmeleri yetişkinlerinkinden fazladır. Bu
nedenle gazoz ve kolalı içecekler satın almak yerine çocuklarımızı
süt ve ayran gibi içecekleri tüketmeye alıştırmalıyız teşvik etmeliyiz.
• Çiğ sütten yapılan taze peynir veya lor tüketilmesi sakıncalıdır.
Bu tür ürünleri satın alırsak; ishal, verem, 'brucellosis', tifo ve
kolera gibi bir çok mikrobik hastalığa evimizin kapısına açmış
oluruz.
• Et grubundaki besinler diğer gruptakilerden daha pahalı dır.
Eğer bütçemiz sınırlıysa bu gruptaki besinierin daha ekonomik
olanlarını seçebiliriz. Kıyma ve bonfilenin besin değeri aynıdır
ama kıyma daha ucuzdur. Yumurta, en yüksek kaliteli proteine
sahip olan besindir ama fiyatı ete göre daha uygundur. Hamsi,
istavrit gibi balıklar mevsimlerinde ucuzdur ama besleyici değerleri
pahalı balıklardan farklı değildir. Kurubaklagiller; tahıllarla beraber
yendiğinde öğünün protein kalitesi etin kalitesine yaklaşır.
• Karaciğer vitamin ve minerallerin en iyi deposud ur. Ancak
karaciğer vitamin ve minerallerin yanında toksinierin de biriktiği
bir organ olduğundan, haftada 1 porsiyondan fazlası tavsiye
edilmez. Kuzunun ömrü danadan daha kısa olduğundan, toksin
biriktirimi de daha azdır. Bu nedenle; kuzu ciğeri dana ciğerine
yeğlenmelidir.
• Ette kontrol damgası bulunmalı; yumurta, peynir ve yağ gibi
besinler bilinen yerlerden alınmalıdır. Kalitesiz besinler sağlığımızı
bozabilir.
• Seri tavuk üretimi yapan bazı firmalar, hayvan yemlerinin enerji
düzeyini artırmak için yemiere büyük restoranlardan artan yanmış
yağları eklemektedirler; bunun sonucunda tavukların bir kısmında
kanserden ölüm gözlenmektedir. Bu nedenle, doğal ortamda
doğal besinlerle yetişen tavuk ve hindiler daha güvenlidir.
• Nohut, kuru fasulye, mercimek, pirinç, kuru yemiş, baharat gibi
yiyeceklerin küflü, kırıklı, böcekli ve fazla taşlı, topraklı
olmamasına dikkat edilmelidir.
"
,.~·
• Salam, sosis, sucu k gibi şarküteri ürünlerinin çoğu na renk
katmak ve mikrop üremesini önlemek için 'nitrit' veya 'nitrat'
maddeleri eklenir. Nitrit ve nitrat, insan vücudunda değişime
uğrayıp, kalp- damar hastalıkları ve kanser riski taşıyan
maddelere dönüşebilir, çocuklarda oksijen kullanımını aksatabilir.
Bu ürünlerin özellikle çocuklar tarafından · sık tüketilmesi
sakıncalıdır. C vitamini salam, sosis gibi ürünlerle beraber
tüketilirse nifrit ve nitratın zararlı etkilerini hafifletir.
•Yumurta, kurubaklagil ve tahıldaki demir ve çinkonun çoğu
bağırsaklardan emilmeden atılır. Bu besinler C vitaminiyl~ birlikte
tüketilirse, demir ve çinko daha yararlı hale gelir. Orneğin;
yumurta yediğimizde yanında portakal, greyfurt gibi C vitaminince
zengin bir besin almak yararlıdır.
•En çok tükettiğimiz besin ekmektir. Buğday tanesi besin değeri
yüksek bir gıdadır; en besleyici kısmı da kabuğa yakın olan
katmanlardadır. Buğday fabrikalarda beyaz un haline getirilirken
kabuğa yakın kısımları öğütülerek ayrılır ve böylece vitamin ve
minerallerinin çoğunu kaybeder. Piyasada satılan beyaz ekmeğin
besleyici değeri çok düşüktür. Kepekli ekmek ise, beyaz una
kepek ekleyerek yapılmaktadır ki, bu tür ekmekler de posa
dışındaki besin öğelerince fakirdir. Bu açıdan en yararlı ekmekler
tahılın tamamı ögütülerek üretilen tam buğday veya çavdar
unundan yapılanlardır.
•Meyve ve sebze grubu içinde, paramızın karşılığını bize en iyi
sebzeler (maydanoz, ıspanak, kara lahana, semiz
otu, roka, tere, brokili ... ) verir. Bunlar, kronik hastalıkların
önlenmesinde ve tedavisinde etkin olan posa, potasyum,
magnezyum, w- 3 yağ asiti, B2, C, E vitaminleri, folik asit, karaten
ve bir çok antioksidanın kaynağıdır. Karnıbahar, lahana, Bürüksel
lahanası da kalp ve kanser hastalıkları na karşı koruyucu maddeler
içerir.
yeşil yapraklı
•Sebze ve meyveleri seçerken mevsiminde bol olanları tercih
etmeliyiz. Mevsiminde satılan meyve ve sebzeleri n besin değerleri
turfandakilerden yüksektir, hormon riskleri düşüktür. En besleyici
sebzeler, en taze olanlar dalından yeni kopartılanlardır.
Sebzelerden yaprakları bol ve rengi koyu yeşil olanları
seçilmelidir. Patatesin yeşillenmemiş, fılizlenmemiş ve çatlakları
az olanları iyidir. Dondurulmuş meyve ve sebzelerin vitamin
korunumları, tazelerinkine yakındır.
•Organik tarım ürünleri zirai ilaç ve katkı maddeleri kullanmadan
elde edildiklerinden daha sağlıklıdırlar.
~Rafine şeker yalnızca enerji verir. Başka hiç bir değeri yoktur.
Ustelik diş çürümelerine de neden olur. Sütlü, yumurtalı tatlılar
sadece un, şeker ve yağda yapılanlardan daha yararlıdır.Tatlı
besinler içinde en değeriisi pekmezdir; enerji yanında demir,
kalsiyum ve B2 vitaminince de zengin bir kaynaktır; kalp-damar ve
kanserden korunmada yararlı bir antiaksidan olan resveratrol içerir.
•Balın şifalı etkileri eskiden beri bilinmektedir; ancak etkin
maddesinin ne olduğu henüz saptanamamıştır. Mikrop taşıma
riskinden dolayı 1 yaşından küçük çocukları tavsiye edilmez. Arı
sütü kanserden korur, inatçı kan trigliseritlerini düşürür, çocuklarda
büyüme- gelişmeyi destekler, iştahı açar.
arasında bazı
kullanılan sitrik .asit
meyve suları, jöle, puding ve şekerlemelerde
(E330),1imon, portakal gibi meyvelerde doğal
olarak bulunur. Insan hücrelerinde enerji üretimi için varlığı şarttır.
Bu güvenli katkı maddesinin, şimdiye kadar bilinen herhangi bir
kanser destekleyici etkisi yoktur.
•Halk
•Bazı katkı maddeleri, besiniere Gıda Tüzüğünde belirlenen
sınırlar içinde ekienseler de alerjik tepkimelere yol açabilir.
Bunlardan cips, bulyon ve hazır çarbalara katılan monosodyum
glutamat (MSG) ile bazı şekerleme, puding, jöle, meşrubata
katılan boya maddeleri özellikle hassas çocuklarda etkilidir, hatta
hiperaktivite ve benzeri davranış bozukluklarına neden olabilirler.
Bu nedenle çocuğunuzda kaynağı bilinmeyen alerjiler, normalin
üstünde hareketlilik veya konsantrasyon eksikliği varsa katkı
maddeli yiyecekleri diyetinden çıkartmanız yararlı olacaktır.
Genelde, çocukları mümkün olduğu kadar katkısız, doğal
besinlerle beslemek en doğrusudur.
•Genetik değişime uğratılan tohumlardan, böcek
zararlılara dayanıklı bozulmaları daha geç olan tat
iyileştirilmiş meyve ve sebzeler yetiştirilebilmektedir.
ve küf gibi
ve aramaları
•Pul biber, mısır, incir, fıstık, şam fıstığı, ceviz gibi besinler uygun
olmayan hasat, işleme ve depolama koşullarında küflenerek,
aflatoksin gibi, karaciğer ve kemik iliği kanserleri riski yüksek
zehirler (mikotoksinler) üretebilmektedir. Bu tür besinleri, tqksin
;·
.
kontrolü yaptığını bildiğimiz firmalardan satın almaya özen
gösterirsek, üreticiler de hasaUişleme/depolama aşamalarında
daha titiz davranmak zorunda kalacaklardır.
satır} alırken tüketici haklarımızı korumalıyız ve
kullanmalıyız. Urün etiketlerini incelemeli, tarihi geçmiş veya
bozuk çıkan ürünleri firmaya iade etmeltyiz. Sorun çıkartırlarsa
ilgili sağlık kuruluşuna ve Tüketiciyi Koruma Derneğine
•Besinleri
bildirmeliyiz.
saklanması çok güçtür, içinde mikroplar çok kolay
ürediğinden çabuk bozulur. Pastörize olarak alınan günlük şişe
sütü buzdolabında 2 gün saklayabiliriz. Uzun ömürlü süt, karton
açılmadan oda sıcaklığında 1 ay tutulabilir, ancak açıldıktan
sonra buzdolabında olmak şartıyla 3 gün saklanabilir. Eğer çiğ süt
satın alırsak, bekletmeden 5 dakika karıştırarak kaynatmamız
•Sütün
gerekir.
almaması
buzdolabında saklanmalıdır.
•Peynir, hava
için streç filme
sarılmış
olarak
•Et, satın alındıktan sonra buzdolabında 2 gün tutulabilir. Tavuk
ve balık etinin buzdolabında 1 günden fazla saklanması doğru
olmaz. Donmuş et çözüldükten sonra tekrar dondurulmaz.
•Yumurta
yıkanmadan saklanmalıdır.
•Kurubaklagiller, tahıl, kurutulmuş meyve ve sebzeler ile kuru
yemişlerin, ağzı kapalı cam kavanozlarda saklanması en doğrudur.
•Sebze ve meyveler, delikli naylon torbalar içinde
bir hafta saklanabilir.
buzdolabında
•Yağlar serin ve karanlık yerde tutulur. Tereyağı, margarin
buzdolabında saklanmalıdır. Sıvı yağların tercihen cam şişelerde,
ışık görmeyen ve serin bir yerde saklanması uygundur.
•içine deterjan gibi yabancı maddeleri koymak için hazırlanmış
kaplara yiyeceklerimizi koymamalıyız.
•Pişmiş yemekler tekrar
bekletilmelidir.
ısıtılana
kadar
buzdolabında
·Süt 5 dakikadan az kaynatılırsa mikropların hepsi ölmeyebilir.
Ancak bundan daha uzun süre kaynayan sütün vitaminleri
kaybolur. Muhallebi, sütlaç gibi tatlılar yapılırken önce unla süt
pişirilir, şeker ateşten indirilmeden biraz önce konur. Şeker daha
erken eklenirse sütün protein değeri azalır.
.Yoğurdun yeşilimsi
suyu vitamin ve mineraller
taşıdığından
atılmamal ıdır.
·Et ve tavuk iyi pişirilmeden yenirse, bağırsak hastalıkianna ve
parazitlerine yakalanabiliriz. Bu besinierin hazırlanmasında
kullanılan kap, kacak ve bıçak çiğ tüketilen besinlerle temas
etmemelidir.
·Et, tavuk ve balık pişirilirken yakılmamalıdır. Besinlerimizin
işlenmesi ve pişirilmesi sırasında oluşan bazı maddeler
, vücudumuzda kanser oluşumunu destekler. Bu maddeler;
ızgarada, tavada, fırında pişirilirken yanan etlerde; barbekülerde
pişirilirke~ dumanlanan etlerde; döner ve hamburgerlerde;
tuzlanmış, salarnura edilmiş veya dumanlanmış et ve balıklarda;
sirke, turşu ve soya sosu gibi fermenta ürünlerde; kavrulmuş
veya yanmış kurubaklagil, tahıl veya yağlı tohumlarda; şeker
veya nişastayla pişirilirken karamelize olan sütlü veya ·yumurtalı
tatlılarda rahatça oluşur.
olan inanışın aksine, yumurtayı çiğ yemek
yenen yumurta bağırsak hastalıkianna ve
parazitlere neden olabilir; sindirimi zordur; besleyici değeri de
pişmiş yumurtanınkinden azdır. Yumurtanın 1O dakikadan uzun
süre pişirilmesi de besin değerini azaltır.
·Halk
arasında yaygın
zararlıdır.
Çiğ
•Kurubaklagiller (nohut, mercimek, fasulye, barbunya) iyi
pişirilmelidir. Bu besinleri, düdüklü tencerede pişirmek en uygun
yöntemdir.
·Ekmek, çörek ve kurabiyelerin
kullanılırsa besleyici değeri artar.
değeri bir miktar azalır.
hazırlanmasında
Kızartılan
ekmeğin
maya
besin
•Sebze ve meyveler önce yıkanıp sonra ayıklanmalıdır, yoksa
bazı besin öğeleri yıkama suyuna karışarak kaybolurlar.
Doğrandıktan sonra bekletilen sebze ve meyveler vitamin
kaybına uğrarlar.
•Çiğ
yenen sebze ve meyveler mikrop, parazit ve zirai ilaçlardan
için iyice yıkanmalıdır. Son yıllarda yapılan
araştırmalar, meyvelerin kabuklarının soyularak tüketilmesinin ·
daha doğru olduğuna işaret etmektedir.
arındırmak
•Salatalar; limon veya sirke eklendikten sonra bekletilirse,
önemli vitaminleri kayba uğrar.
bazı
•Sarımsak
ve soğan; kanser, kalp ve mikrobik hastalıklarda
olumlu etkisi olan ajoen ve alin maddelerini içerir. Ajoen ve alin,
sarımsak dövüldüğünde ortaya çıkar ama pişirme sırasında
tamamen kaybolur. Bu nedenle sarımsak çiğ ama parçalanarak
tüketilmelidir.
•Pişirme yöntemleri
tencerede olur.
arasında
en iyi vitamin korunumu düdüklü
•Çelik tencere de vitamin korunumu için uygundur.
•Sebze ve makarna gibi yiyeceklerin
besin kaybı çok olur.
haşlama
ve
pişirme suları
atılırsa
•Pişirme
mümkün olan en az suyla
mümkünse çarbalara katılmal ıdır.
yapılmalı; pişme suları
•Taze besinler sulu ortamda (buharda pişirme ve
yakılmadan, gereken en kısa sürede ve sıcaklıkta
haşlama
gibi),
pişirilmelidir.
•Suda pişen yiyecekler, kaynamaya
gerektirmez.
başladıktan
sonra
harlı ateş
•Kızartma
sürecinde sıvı yağların aşırı yanmaları sonucunda,
kanser yapıcı 'peroksitler' oluşur. Yağların yanmamaları için
sıcaklığın çok yüksek olmamasına, sürenin kısa tutulmasına ve
yağın sık değiştirilmesine dikkat edilmelidir. Yanan yağlar tekrar
kullanılmamalıdır.
•Fritözde
yapılan kızartmalar,
sağlıklıdır.
Ancak, fritöz
•Yiyecekleri
yağı
hazırlayan kişinin
tavada yapılanlara göre daha
10 kızartmadan sonra atılmalıdır.
elleri
sabunlanmış
ve
kıyafeti
temiz
ol malıdır.
•Ayrıca kullanılan
temizlenmelidir.
mutfak yüzeyleri ve aletleri bekletilmeden
Download