kalıtımın dışa yansımaları

advertisement
KALITIMIN DIŞA YANSIMASI
Darwin’ine göre;
Bir populasyon’un fertleri arasında kalıtsal
özellikler bakımından farklılıklar vardır. Her
generasyonda hayatta kalma ve üreme şansını
arttıran farklılıklar (varyasyonlar) çok daha sık olarak
görülür ve frekansları artar.Bunun sonucu olarak da
zamanla populasyon değişerek evrimleşir.
Charles Darwin
Evrim teorisi ileri sürüldüğünde herkes tarafından kabul
görmemişti.Bunun nedeni,teorinin izah şeklinin o
zamanlarda bilimsel çevrelere hakim olan kalıtımla ilgili
görüşlere uymamasıydı.Darwin’in zamanında kalıtsal
özellikler sperm ve yumurtalarda olduğu genel olarak
bilinmesine rağmen bu özelliklerin döllenme sırasında
birbiriyle nasıl kombine oldukları bilinmemekteydi.
Bazıları bu özelliklerin tıpkı kremanın kahve ile
karışımı gibi birbiriyle karıştığını
düşünmekteydiler.Ancak gerçekten böyle bir karışım
olsaydı bir populasyondaki farklı karakterlerin gittikçe
belirsizleşerek kaybolup gitmesi gerekirdi.
Darwin’in
teorisini
ileri
sürmesinden önce, varyasyon ve
karakterlerin kalıtımı konusunda
çalışmalar yapan Çekoslovakya’da
Brünn manastırının bahçesinde
bezelyelerle
deneyler
yapan
Gregor Mendel’dir.
Mendel yaptığı bu çalışmalarla
kalıtımın kurallarını belirleyen ilk
bilim adamı olmuştur.
Mendel’in denemelerini yaptığı bahçesi
Mendel’in deneylerinde
bezelyeyi seçmesi onun
farkında olmadan başarı
sağlamasına neden olmuştur.
Çünkü bu bitkinin;
• Yetiştirilmesi kolaydır,kısa
zamanda döl verir ve çeşitleri
boldur.
• Çiçek yapısı deneysel tozlaşma
için uygundur,farklı çeşitler
arasında yapılan çaprazlamada
elde edilen oğul döller,kolayca
üreyebilir.
• Çiçeklerindeki erkek ve dişi
organların oluşturduğu
gametler birbirlerini döllerler.
Bitki kendine döllektir.Bunun sonucu olarak
bir ferdin karakterleri başka bir fertle karışmaz ve
kalıtsal bir özellik nesiller boyu değişmeden
varlığını sürdürür.
Birbiri peşine gelen generasyonlar özellikler
bakımından birbirlerine ve kendilerini oluşturan
atalarına tıpa tıp benzerlik gösterirler. Mesela
bütün döllerde çiçek rengi beyaz olabilir.
Mendel
deneylerinde
bezelyelerin
kendilerini
döllemelerini
engellemek için
çiçekler henüz
açmadan çiçek
tomurcuklarını
erkek organlarını
koparmıştır.Çiçek
tozlarını bir fırça
ucuyla sürerek bu
yumurtaların
döllenmesini
sağlamıştır.
Sarı ve yeşil tohumlu bezelyelerin suni
çaprazlaması
• Bu
çarprazlamadan
oluşan döllerin çiçek
renklerini
dikkatle
incelemiş
ve
bu
renkleri taşıyan fertleri
bu
özelliklerden
sorumlu
kalıtsal
materyalin
kaynağı
olarak tanımlamıştır.
• Mendel’in bezelyelerde incelediği karakterler
Mendel ilk olarak sadece bir karakter bakımından
fark gösteren bezelyelerle yapmıştır.Daha sonra iki ve
üç karakter bakımından fark gösteren bezelye
çeşitlerini ele almıştır.
Mendel tek karakter bakımında yaptığı
çaprazlamada yavruların geçişini nesil boyunca
izledi.Bu nesiller genetikte P:ebeveyn,F1:ilk kuşak
döller,F2: ikinci kuşak döller şeklinde ifade etmiştir
Mendel’in çalışmalarından elde ettiği
sonuçlar bazı değişikliklerle bütün organizmalara
uygulanmaktadır.
Mendel kromozomlar konusunda bir şey
bilmiyordu. Yine ana ve babanın kromozom
sayısının gametlerde yarıya düştüğünü ve daha
sonra döllenmeyle eski sayısına tekrar ulaştığını
bilmesine imkan yoktu. Ancak bütün bunlara
rağmen Mendel karakterlerin döllere taşınması
ve kalıtsal özellikler konusunda çok sayıda
isabetli tahminlerde bulunmuştur.
Bir dölde belli bir karakterin oluşmasından sorumlu
olan veya bu karakter üzerinde etkili olan bilgi birimlerine
gen denilmektedir. Her genin kromozomlar üzerinde özel
bir yeri vardır.
Diploid hücrelerde her karakterden (özellikten) sorumlu
bir gen çifti vardır. Bu genlerin her biri homolog
kromozomların birisi üzerinde bulunur.
Homolog kromozomlar üzerinde bulunan gen çiftleri
her ne kadar aynı karakterden sorumlu iseler de bu
karakterin farklı yönleri ile ilgili bilgi taşıyabilirler. Mesela
çiçek renginden sorumlu bir çift genin birisi rengin kırmızı
olmasını diğeri ise beyaz olmasını sağlayabilir. Bu farklılık iki
gen arasında küçük bir moleküler farklılıktan ileri gelir. Bir
genin bu şekilde moleküler yapı bakımından farklı bütün
şekillerine bu genin allelleri denilir.
Mayoz bölünme ve döllenme sırasında
genlerin birbirleriyle harmanlanması, allellerin
döllerde farklı kombinasyonlar halinde bulunması
sonucunu verir. Aynı yapıda alleller bir araya
gelmişse buna homozigot durumu, farklı alleller
bir araya gelmişse buna da heterozigot durumu
adı verilir.
Genellikle allel çiftlerin birisi
dominant’tır. Diğeri ise resesiftir. Dominant olan
allelin etkisi resesif genin etkisini baskılar ve
ortaya çıkmasına engel olur. Dominant alleli
göstermek için büyük harf, resesif için ise küçük
harf kullanılır (mesela A ve a gibi).
Bir karakterden sorumlu allelin ikisi de
dominant ise homozigot dominant (AA), ikisi
de resesif ise homozigot resesif (aa) terimi
kullanılır. Alleller farklı ise fert bu karakter
bakımından heterozigot’tur (Aa).
Genlerle, sorumlu oldukları özelliklerin
arasındaki farklılığı belirlemek için genotip ve
fenotip terimleri kullanılmaktadır. Genotip bir
fertteki genleri, fenotip ise bu ferdin
gözlenebilen bütün özelliklerini ifade eder.
Mendel’in çiçek rengine göre yaptığı monohibrit çaprazlama
sonuçları.
Bir karakter çiftinin kalıtımı
(monohibrit çaprazlama)
Bir karakter çift bakımından farklı olan iki
arıdölün çaprazlanmasına monohibrit çaprazlama
denir.Arıdöl siyah erkek bir kobayı arıdöl kahverengi
dişi bir kobayla çiftleştirelim. Siyah kobayın homolog
kromozom çiftlerinden biri üzerinde siyah rengi veren
S bulunsun.Homolog kromozom iki tane
olduğundan,siyah rengi veren genlerde iki tanedir
SS.Kahverengi kobayda S geni yerine s alleli
bulunur;bu rengi meydana getiren genler de iki
tanedir ss.
Siyah ve kahverengi kobayların çiftleşmesi
sonucunda oluşan kombinezonlar.
3:1 FENOTİP ORANI MEYDANA GELDİ.
Monohibrit çaprazlamada elde edilen
bu sonuçları Mendel bir kural şeklinde
ifade etti. Bu kurala ayrılma kuralı adı
verilir.
Mendel’in tohum şekline göre yaptığı monohibrit
çaprazlama sonuçları.
• Diploid organizmalar “kalıtsal” her karakter için
homolog kromozomları üzerinde bulunan bir çift
gene sahiptirler. Bu genler mayoz bölünme
sırasında birbirlerinden ayrılırlar.
Mayoz sonucu oluşan gametler bu
genlerden herhangi birisini taşıma bakımından
eşit şansa sahiptir. Ancak her ikisini birden
taşıyamazlar.
Punnett karesi metodu
ile heterozigot (Aa) bir
ferdin kendi kendini
döllemesi sonucu ortaya
çıkacak özelliklerin
oranlarının bulunması.
KONTROL ÇAPRAZLAMASI
Mendel, ileri sürdüğü “ayrılma” kuralını
doğrulamak için yapmıştır.
Aralarında çaprazlanan siyah ve kahverengi
kobayın F2 dölünde;3 siyah,1 kahverengi olduğunu
gördük.Bütün siyah kobaylar fenotip bakımından
birbirinin aynısı ise de,genotip bakımından
farklıdır.Bunların üçte biri homozigot siyah SS,geri
kalan üçte ikisi ise heterozigot siyahtır Ss.
Bu durum dıştan belli olmadığı için bir ferdin
homozigot veya hererozigot olduğunu
anlamak için onu taşıdığı karakter bakımından
resesif olan bir fertle çiftleştiririz.Buna kontrol
çaprazlaması veya geri çaprazlama denir.
Bu oranlar mayoz-I
metafazında homolog
kromozomların
kutuplara
çekilme
ihtimallerinden dolayı
ortaya çıkmaktadır.
Mendel’in özelliklerin ayrılması yasası: (Ss) ebeveyn dölü, (ss) ebeveyn ile
çaprazlandığında F1 dölü fenotipte hem baskın hem çekinik özellikler gösterir.
Mendel iki farklı karakteri çiçek rengi
ile bitki boyu özelliklerini ele alıp bu iki
özelliği izleyecek şekilde çaprazlamalar
yapmıştır. Buna dihibrit çaprazlama
denilir.
Mendel’in dihibrit çaprazlama sonucu
9:3:3:1 şeklinde gösterilir. Bu sonuç
ikinci bir kuralı ortaya koymaktadır. Bu
kurala bağımsızlık kuralı adı verilir.
Yani;
İki
homolog
kromozom
üzerinde bulunan gen çiftleri diğer
kromozomlar üzerinde bulunan gen
çiftlerinden
bağımsız
olarak
gametlere dağılırlar.
Bağımsız dağılma ve hibrit çaprazlamaların canlılarda
ortaya çıkardığı genotip çeşitleri
Çaprazlama
çeşidi
genotip sayısı
Genotip çeşidi
1 gen çifti
(Monohibrit)
3n = 31
3
2 gen çifti
(Dihibrit)
10 gen çifti
3n = 32
9
3n = 310
60.000
20 gen çifti
3n = 320
Yaklaşık 3.5
milyar
23 gen çifti
3n = 323
94 milyardan
fazla
(AA, Aa ve aa)
• Bağlı ve bağımsız genler
• Bir karakter bakımından homozigot ise
• Heterezigot ise
• İki karakter bakımından homozigot ise
• Heterozigot ise
• Bağlı genlerde gamet çeşidi
• Gamet çeşidi = 2n = Heterozigot kromozom
çifti
Eksik dominantlık
Bazı türlerde bir gen çifti alleline göre dominant
veya resesif değildir;buna eksik baskınlık
denir.Böyle bir çiftin çaprazlanmasında farklı
kalıtsal kalıp ortaya çıkar.Örneğin kırmızı
gül,beyaz gül ile çaprazlanırsa hepsi pembe gül
olur.
Eş baskınlık (Kodominansi)
insan kanında ABO tiplemesidir. Buna göre
kromozomlar üzerinde bulunan üç ayrı allel, kan
hücreleri üzerindeki özel protein tiplerini
şifrelemektedir. Bu alleller IA, IB ve i allelleridir.
İfadeden de anlaşılacağı gibi allellerin ilk
ikisi (IA ve IB) beraber olduklarında kodominant
alleller olarak davranırlar.
Üçüncü allel ise resesif olup diğer ikisinden
birisi ile beraber olduğunda fenotipteki ifadesi
maskelenir.
ABO sistemine göre kan gruplarını oluşturan allellerin
muhtemel kombinasyonları
Homolog kromozomların bir gen bölgesi
için ikiden fazla allel olduğunda buna multiple
allel sistemi adı verilir. Bu durumda bir ferdin
hücresinde kodominant ve resesif allellerin
bulunuş ihtimallerine göre dört ayrı kan grubu
bulunmaktadır. Bu gruplar A, B, AB ve O
gruplarıdır.
Şimdiye kadar ortaya çıkan sonuclara göre
her bir karakter sadece bir çift genin ifade
edilmesi sonucu oluşmaktadır. Ancak bir gen
çifti genellikle diğer bir gen çiftinin ifadesini
etkiler. Mesela karşılıklı ilişkiler sonucu iki ayrı
gen çifti beraberce bir fenotipi belirleyebilir.
Ayrı ayrı olduklarında ise hiçbirisi bir fenotipi
yapamaz.
Gül ibikli ve bezelye ibikli
tavuk
ve
horoz
çaprazlanırsa
F2’de
meydana gelecek fenotip
oranları 9 ceviz, 3 gül, 3
bezelye ve 1 balta olarak
bulunur.
Epistasi olayı
Farklı allelin diğer bir genin allellerinin
etkisini baskılaması ve fenotipte görülmesine
engel olmasıdır.
Memelilerde kürk ve tüy rengini
belirleyen genler arasında epistasi olayı
yaygındır.
Labrador av köpekleri siyah, kahverengi veya sarı tüylü
olabilirler. Bu farklı renkler melanin adı verilen koyu renkli bir
pigmentin
miktar
ve
dağılımının
farklı
olmasından
kaynaklanmaktadır. Melanin üretiminden ve bunun vücudun belli
bölgelerinde birikiminden sorumlu çok sayıda gen ve bunların
allelleri vardır. Bunlardan bir allel çifti ne kadar melanin üretileceğini
belirlemektedir. Bu lokustaki B (siyah) alleli b (kahverengi) alleline
dominanttır. Ancak başka bir gen lokusunda bulunan alleller de
oluşan pigment moleküllerinin köpeğin tüylerinde birikim şeklini
etkilemektedir. Bu lokusta bulunan dominant bir allel (E) pigmentin
tüylerde toplanmasını sağlar. Ancak bu lokusta bir çift resesif allel
(ee) bulunduğunda tüylerde pigment birikimi engellenmekte ve
sonunda sarı tüylü bir köpek oluşmaktadır.
Görüldüğü gibi bir allel çifti (B) melanin pigmentinin
oluşumunu, diğer bir çift (E) ise bu pigmentin tüylerde birikimini
sağlamaktadır. B geni ile E geninin iki resesif alleli (ee) arasındaki bu
etkileşim bir resesif epistasi olayıdır.
Melanin oluşumu ile ilgili epistasi olayında
üçüncü bir geni (c) de olaya karışmakta ve
fertlerin albino olup olmama durumunu
belirlemektedir. Albinoluk melanin pigmentinin
hiç olmaması sonucu ortaya çıkan bir fenotiptir.
C lokusunda bulunan alleller tirosinaz enzimini
şifrelerler. Tirosinaz enzimi melanin üretimini
sağlayan reaksiyonların başlaması için gerekli
olan ilk enzimdir. C alleli c’ye dominanttır. CC ve
Cc allellerini taşıyan fertlerde melanin üretilir.
Ancak cc allellerinin bulunduğu fertlerde ise
üretim olmaz ve bu fertler albino olurlar.
Bazen tek bir gen bir ferdin fenotipinde, kendisiyle
görünüşte ilgili olmayan birçok karakteri etkileyebilir.
Bu şekildeki gen ifadesine pleiotropi adı verilir. Mesela
orak hücreli anemi tek bir gen lokusundaki bir
mutasyon sonucu oluşan genetik bir hastalıktır. Mutant
alleller defektli hemoglobin üretirler. Hemoglobin
kırmızı kan hücrelerinde oksijen taşıyan bir pigment
molekülüdür. Bozuk şekilde oluşan pigment molekülleri
oksijen taşıyamaz ve hücre içinde yığınlar oluşturur.
Böyle hücreler katı ve çarpık yapılıdır. Bu hücrelerin
bulunduğu kan sıvısı kılcal damarlardan düzenli olarak
akamaz, hücrelere oksijen taşınması ve karbondioksitin
uzaklaştırılması aksar. Sonuçta birçok organ ve dokuda
ciddi hasarlar oluşur. Geni heterozigot olarak taşıyan
fertlerde diğer allel görevini yaptığından hastalık
belirtileri daha hafiftir.
GEN BAĞLANTISI ve KROSİNG OVER
Aynı kromozom üzerinde bulunan genlere
bağlı genler denir. Bağlı genler birbirinden
ayrılmadıkları sürece, sonraki döllere beraber
aktarılırlar. Bu durum oluşabilecek gamet
çeşidini de etkiler. Örneğin dihibrit kalıtımda;
Seçtiğimiz
genler
farklı
kromozomlar
üzerinde iseler bağımsız genler olarak
adlandırılır. 2n çeşit gamet oluşur. Bu gametler
ihtimal hesabına göre hesaplanabilir.
• Dibitritte homozigot
ise meydana gelecek
gametler AB’dir.
Heterezigot ise AB,
Ab, aB, ab’dir.
• Trihibrit
çaprazlamada ise
oluşacak gametler
• ABC, ABc, AbC, Abc,
aBC, aBc, abC, abc
• Şayet A ve B genleri bağlı ise, Krosing-over hariç
tutulursa, A geni hangi hücreye giderse, B geni de o
hücreye gider. Oluşabilecek gametler şunlardır.
• ABC, ABc, abC, abc
Burada bütün genler birbirine bağlıdır. Bu durumda 2n=2
çeşit gamet oluşur. Oluşacak gametler ABC ve abc’dir.
Görüldüğü gibi genler arasındaki bağlantı,
oluşabilecek gamet çeşidini etkiler. Mendel’in
bağımsızlık prensibi genler farklı kromozomlar
üzerinde ise doğrudur.
Bağlı genlerin birbirinden ayrılması krossing-over
ile gerçekleşir. Genler arsındaki mesafe ne kadar fazla
ise krossing-over ihtimali o kadar fazladır.
Bir canlıda haploit kromozom sayısı kadar
bağlantı grubu vardır. Yani insanda 46 kromozomdan
dolayı 23 tane bağlantı grubu vardır.
FENOTİP ÜZERİNE ÇEVRENİN ETKİSİ
Çevrenin fenotipi belirlemede ne derece etkili
olduğu, gen yapısı aynı olan canlılar üzerinde
araştırılmıştır. Bunlar; tek yumurta ikizlelri ve eşeysiz
olarak çoğalan canlılardır. Bir tek atadan bölünerek
çoğalan terliksi hayvanlarda çok farklı boy uzunlukları
görülmüştür.
İnsanların tek yumurta ikizleri farklı ortamlarda
yaşadıkları takdirde, bazı farklı görünüş ve özellikler
kazanabilmektedirler
•.
Himalaya tavşanlarının veya Siyam
kedilerinin kulak, kuyruk, el ve ayaklarındaki
tüyler soğuk iklimlerde daha koyu bir renk alırlar.
Bu hayvanların koyulaşmış tüylü bölgeleri
tıraş edilerek hayvanlar ılık bir yerde tutulursa
tıraşlanmış alanlardan açık renkli tüyler gelişir
Ranunclus aquatilis
• Sığ su birikintileri içinde
yaşayan Ranunculus aquatilis
bitkisinin su içinde yaşayan
yaprakları havada gelişen
yapraklara göre ince ve dilimli
bir şekildedir. Gövdesinin yarısı
su içerisinde diğer yarısı
havada olan bitkilerde bu
durum açıkça görülür. Yaprak
şeklinden sorumlu olan genler
farklı çevre şartlarında farklı
şekiller oluşturmaktadırlar.
• Canlıların vücut içi çevreleri
de dış çevre gibi gen
ifadesini etkilemektedir.
Örneğin erkeklerde cinsel
olgunlukta salgılanan
testosteron hormonu
boğazdaki gırtlak dokusunun
gelişmesinden sorumlu geni
etkiler.
Yukarıdaki bilgilerden öğrendiğimize göre mesela bezelyenin çiçek
renginden sorumlu genler gibi birçok gen, populasyonda düzenli ve sabit bir
şekilde ifade edilirler. Diğer bazı genler ise populasyondaki fertler arasında
değişken oranlarda ifade edilmektedir. Bir populasyonda gen ifadesinin
değişimini anlatmak için penetrans ve ekspresivite terimleri kullanılır.
Penetrans dominant veya homozigot resesif bir genin,populasyonda bu geni
taşıyan fertlerin fenotipinde fiilen ifade edilme frekansıdır. Burada “ya hep
veya hiç” kuralı geçerlidir. Yani bir fertte bir gen ya ifade edilecektir veya
edilmeyecektir. Mesela bezelyelerde mor çiçek renginden sorumlu gen “tam
penetrantlı” bir gendir. Bitki bu gene sahipse mor renk fenotipte tam
anlamıyla ortaya çıkar. Buna karşılık bazı dominant genler “eksik
penatrantlı”dır. Mesela insanda kampodaktili’den sorumlu gen böyledir.
Kampodaktili genetik bir hastalık olup hareketsiz ve eğri parmakların
oluşmasıyla karakterize olur. Embriyoda parmak kemikleri gelişirken kasların
kemiklere yanlış bağlanması sonucu hastalık oluşur. Bu hastalığa sebep olan
gen dominant olduğundan bütün homozigot ve heterozigot bireylerde
hastalığın gelişmesi beklenir. Ancak durum böyle değildir. Yapılan bir
araştırmada bu geni taşıdığı bilinen 9 ferdin sadece 8’inde hastalığın ortaya
çıktığı bulunmuştur. Görüldüğü gibi bu olayda gen ifadesi tam değildir.
Penetrans 8/9 yani %88’dir.
Ekspresivite, karakteristik bir fenotipin bir populasyonun
fertleri arasında ortaya çıkış derecesidir. Kampodaktili örneğinde
hastalık bir fertte hiç görülmemiştir. Bazı fertlerde iki elde,
bazılarında ise sadece bir elde görülmektedir. Gen ifadesindeki
değişkenlik mutlaka genin kendisinde bulunan bir özellikten dolayı
olması gerekmez. Aksine daha çok genlerin birbirleriyle olan
ilişkileri ve çevrenin etkisiyle kollektif olarak oluşan bir olaydır.
Organizmalarda gözlediğimiz çoğu özellikler bir seri küçük, ancak
belirgin metabolik reaksiyon basamaklarının ürünleridir. Bu
reaksiyonların bazı basamakları embriyonun ilk gelişmesi
sırasında, diğer bazıları ise hayatın ileri safhalarında devreye
girerler. Özel bir fenotipi sağlayacak bir reaksiyondan sorumlu bir
gen diğer genlerin aktivitelerinden etkilenebilir. Bu şekilde
karşılıklı etkileşen genler farklı fertlerde farklı allel
kombinasyonları şeklinde bir araya gelebilir. Ayrıca beslenme ve
diğer çevre faktörleri belli bir genin aktivitesini etkileyebilir. Bu
faktörler de her fert için değişiktir.
Sürekli Değişim
Göz rengi veya saç rengi gibi her zaman gözlenebilen bir özelliği
düşünelim. Bu renkler melanin pigmentinin üretim ve dağıtılmasından
sorumlu çok sayıda farklı genin toplu olarak ifadelerinin bir sonucudur.
Ancak yukarda anlatılan sebeplerden dolayı bir populasyondaki fertlerde bu
genler farklı şekillerde ifade edilmektedir. Siyah gözler iris tabakasında fazla
miktarda melanin birikimi sonucu oluşur. Koyu kahverengi, açık kahverengi
vs. gözlerde ise melanin birikimi gittikçe azalan miktarlarda olmaktadır. Gri,
yeşil ve mavi gözlerde ise herhangi bir şekilde bu renklerden sorumlu
pigmentler yoktur. Sadece melanin miktarının çok az olmasından dolayı
iristen yansıyan mavi dalga boyu ışınlar gözün mavi görünmesine sebep olur.
Göz rengi gibi diğer birçok özellik bakımından bir populasyondaki fertler
sürekli değişim gösterirler. Sürekli değişim, özellikle boy uzunluğu gibi
kolayca ölçülebilen karakterlerde belirgindir. Belli bir fenotip üzerine etkili
olan gen çiftlerinin sayısı arttıkça beklenen fenotipik dağılım gittikçe sürekli
bir hal alır. Sürekli değişim Mendel’in görüşleriyle çelişki göstermez.
“Süreklilik” kavramı “karışım” anlamına yorumlanmamalıdır. Karışım,
kayıtsal özellikleri idare eden genlerin orijinal kimliklerini kaybetmeleri
anlamına gelir. Halbuki birbirlerini etkilemeleri sonucu oluşan fenotiplerin
farklı olmasına rağmen onları idare eden genler orijinal yapılarını
kaybetmemişlerdir.
CANLI ÇEŞİDİNİ ETKİLEYEN FAKTÖRLER:
• Genlerin bağımsız ya da bağımlı olması
• Karakterin homozigot ya da heterozigot
olması
• Çok sayıda gamet oluşturması
• Ayrılmama olayı
• Krosing- over olayı
Zehra BİLİCİ
Merve DİKMEN
Özlem KARKA
Muhammet GÜNDOĞDU
Volkan KAKIZ
Adem ÖZDENTÜRK
Download