Türkiye`deki Antik Kentler - Halikarnassos

advertisement
Türkiye'deki Antik Kentler - Halikarnassos - Muğla
Açıklama: Türkiye'deki Antik Kentler - Halikarnassos - Muğla
Kategori: Ege Bölgesi
Eklenme Tarihi: 11 Aralık 2010
Geçerli Tarih: 18 Temmuz 2017, 16:47
Site: Antalya Çıkışlı Turlar - Öz Antalya Turizm Seyahat
URL: http://www.ozantalyatour.com.tr/tur/haber_detay.asp?haberID=253
Türkiye'deki Antik Kentler - Halikarnassos
Antik çağda Karya bölgesinin ünlü kentlerinden Halikarnassos’a (Bodrum) İzmir-Söke-Milas
karayolundan ulaşılmaktadır. Bodrum Sualtı Arkeoloji Müzesi’nde bulunan eserler yöredeki
yerleşimin M.Ö 5000 yıllarına kadar indiğini göstermektedir.Ayrıca buradaki buluntular, yörenin
yüzyıllar boyunca Ege adalarından kaynaklanan çeşitli istilalara uğradığını, farklı uygarlıkların da
birbirini izlediğini işaret etmektedir. Bunun yanı sıra son yıllarda Bodrum’a çok yakın olan
Çömlekçi, yalıkavak ve Müskebi’de ortaya çıkarılan mezarlar ve onlara ait buluntular Myken’lerin
de burada yaşamış olduklarına işaret etmiştir.
Halikarnassos’lu Tarihçi Heredotos (M.Ö.484-425) “Karyalılar anakaraya adalardan gelmiştir”
diyerek kentin kuruluşunu İon kolonistlere bağlamıştır. Heredotos, Mora Yarımadası’nın
(Peleponnesos) doğusundan, Trozien’den gelen Dorlar tarafından kurulduğunu söyleyerek ilk
gelenlerin bugünkü Bodrum Kalesi’nin olduğu yerde batı rüzgârı anlamındaki Zephyros Adası’na
yerleştiklerini, kıyı boyunda tutunduklarını sözlerine eklemiştir. Yörede yaşayan gerçek halk,
karyalılar ile leleglerdir.
Homeros da İlyada destanında, yörenin yerli halkı olan Karyalıların Troialı’lar ile birlikte
Yunanistan’dan gelenlere karşı savunduklarını dile getirmiştir.
Halikarnassos Dor Kolonistleri’nin kurduğu Dor Birliği’nin, Knidos, Kos, Lindos, Kmiros ve
İasos’dan sonra altıncı üyesidir. Ancak birliğin merkezi olan Knidos’ta Apollon onuruna düzenlenen
oyunlarda kazandıkları üç ayaklı bronz kazanı tapınağa sunmadıklarından, Tanrı Apollon’a yapılan
bir saygısızlık sayılmış ve birlikten çıkarılmıştır. Bunun üzerine Halikarnassos İonlara daha yakın
olmuş ve M.Ö.V.yüzyılda siyasal ve ekonomik yönden bir İon kenti görünümünü almıştır.
M.Ö.VI.yüzyılın başlarında Karya’nın tümünde olduğu gibi Halikarnassos da Lydialıların
egemenliğini tanımak zorunda kalmıştır. Bunu izleyen yüzyılda ise Karialılar, Lydialılar ve
Mysialılar birbirlerini kardeş kavim saymışlardır. Perslerin Lydiayı ele geçirmesi üzerine diğer batı
Anadolu kentleri gibi Halikarnassos da onların egemenliğini kabul etmiştir. Persler Anadolu’da
egemenlikleri altına aldıkları kentlerde kendilerine bağlı hükümdar sülalelerini “Tiran” ismi altında
yönetime getirmişlerdir. M.Ö.V.yüzyılın sonlarında Pers Kralı Kserkes’in yanında Halikarnassos
tiranı Ligdamis’in kızı Kraliçe I.Artemisia da yer almıştı. Bu sefere Koslular, Nisyroslular ve
Kalydonoslular da katılmıştı. Bu arada I.Artemisia, pers kralına Yunanistan’a karşı bir deniz savaşı
yapmasını öğütlemişti. Onun bu isteği yerine getirilmiş ve kraliçenin kendisi de bu safere katılmıştır.
Halikarnassos’un başına I.Artemisia’dan sonra oğlu Psindalis, ardından da onun oğlu Ligdamis tiran
olmuştur. Bu tiranlar tarihte pek ismi geçmeyen silik kişilerdir. II.Ligdamus’un tiranlığında ise
Halikarnassos’lular zor günler geçirmişler, baskıcı yönetim altında ezilmişlerdir. Bu arada
Heredetos da onun zulmünden bezerek doğduğu yeri terk etmiş, bir süre sonra dönmüştür.
Halikarnassos, İonia ihtilaline katılmış M.Ö.468’de Attika-Delos Deniz Birliği’ne üye olmuştur.
Tarihi kaynaklardan Halikarnassos’un birlik üyeleri Termera ve Pedesa’dan birliğe daha az ödeme
yaptığını öğreniyoruz.M.Ö.V.Yüzyılın başlarında Perslerin bölgeye yeniden egemen oluşundan
sonra Anadolu’nun bazı bölümleri Spartalılara ayrılmış, karya bölgesi de Mylasa’da yaşayan
Hekatomnos sülalesinin yönetimine bırakılmıştır. Hekatomnos’un ölümünden sonra da yerine geçen
Maussolos, Karya satraplığının merkezini M.Ö.367’li yıllarda Halikarnassos’a taşımıştır.
Halikarnassos’un savunmasının kolaylığı, ticarete ve denizciliğe elverişli konumu etkisini göstermiş
ve kısa zamanda gelişmesine neden olmuştur. Bu arasa Maussollos, çevredeki sekiz Leleg kentinde
yaşayanları Halikarnassos’ta oturmaya zorunlu kılmış, Rodos ve Kos’u ele geçirmiş, Lykia’ya
egemen olarak vergiye bağlanmıştır. Gelişen ve zenginleşen kenti daha güzelleştirmek amacıyla
çağın ünlü mimar ve heykeltıraşlarını Halikarnassos’ta toplamıştır.
Maussollos’un kenti korumak amacı ile yaptırdığı 7km. uzunluğundaki Sur Duvarları, limanın
etrafında anfitiyatro şeklinde yayılan şehri çepeçevre kuşatmış. Önceleri bir ada iken sonradan
anakaraya bağlanan Zephyria denen bölgede kurulmuş olan Kraliyet Sarayı tüm şehri kontrol edecek
şekilde yerleştirilmiş. M.Ö. 353’de Maussollos’un ölümünden sonra Halikarnassos, öz kız kardeşi
ve aynı zamanda karısı olan Artemisia II tarafindan yönetilmiş. Artemisia’nın kocası Mausollos
anısına yaptırdığı 49m. yüksekliğindeki mezar Mausuleum şehrin ortasında ihtişamla yükselmiş ve
antik çağın 7 harikasından biri sayılmış. II.Artemisia’nın ölümünden sonra yerine kız kardeşi Ada
ile evlenen İderus geçmiş, onun da ölümünden sonra eşi Ada satrap olmuş, ancak daha sonra küçük
kardeşi Piksadoros tarafından Halikarnassos’dan sürülmüştür. Daha sonra Pers’li Satrap
Othontopates’in yönetimine giren Halikarnassos M.Ö. 334 yılında İskender’in Karia’ya gelmesi ile
yerle bir olmuş.Büyük İskender, 334’te şehri ele geçirdiğinde ada’yı şehri yönetmek üzere yeniden
çağırmıştır. Bundan sonra şehir M.Ö.129’a kadar bağımsız kalmış daha sonra da M.S. 133 ’de
Roma’nın Asya Eyaletine bağlı küçük bir kentolarak varlığını sürdürmüştür.Ardından da Bizans ve
Selçuklu Devletlerinin bir parçası olan Halikarnassos, 1405’te Rodoslu St. John Şövalyelerinin
egemenliğine geçmiş. Zephyria’da St. Peter adına yapımına başlanan Kale , 1522’de Osmanlı
Devletinin yönetimi sırasında zindan olarak kullanılmış. Halikarnassos 1523 yılında Kanuni Sultan
Süleyman’ın Rodos seferi sırasında Osmanlı İmparatorluğuna bağlanmıştır.
Antik Halikarnassos, iki limanın ortasında olan ve bugünkü kalenin bulunduğu alan ile onun
arkasındaki Göktepe’nin çevresinde kurulmuştur. Nitekim burada yapılan araştırma ve temel kazıları
antik kentle ilgili birçok buluntuyu ortaya çıkarmıştır. Vitrivirus, Halikarnasso’un topografik bir
tanıtımını yaparken kenti tiyatro caveasına benzetmiştir. Bu arada kentin sağındaki tepe üzerinde
Afrodit ile Hermes Tapınağı’ndan söz etmiştir. Günümüzde bu yer limanın batısındaki Cafer Paşa
Türbesi ile Türk mezarlığının olduğu yerdir. Kentin doğusunda Maussollos’un sarayı
bulunmaktadır. Bugünkü Tepecik Camisi’nin yakınında iç limanın bulunduğu sanılmaktadır.
Maussollos’un sarayından gizli bir dehlizle ulaşılan gizli limanın yeri bugün tartışmalıdır. Tepecik
Camisinin arkasındaki tepede ise Savaş Tanrısı Mars’ın (Ares) kutsal alanı, tapınağı ve Timetos’un
yaptırdığı Mars’ın anıtsal heykeli vardı. Bunlardan günümüze hiçbir kalıntı ve buluntu gelememiştir.
Halikarnassos’un surları Maussollos zamanında (M.Ö.377-353) yapılmıştır.
Kumbahçe denilen yerde hiçbir taşın kalmamasına karşılık bugünkü askeri tesislerin arkasındaki
tepede Saint Jean şövalyelerinden kalan gözetleme kulesi oldukça iyi durumdadır.
Kale
Günümüzde Bodrum’un simgesi konumundaki kale, iki liman arasında üç tarafı denizle çevrili
kayalık bir yarımada üzerinde yer almaktadır. Bodrum’un 1402’de Rodos Şövalyeleri tarafından ele
geçirilişinden hemen sonra başlanan kalenin ilk duvarlarını Alman Mimar Heinrich Sclegelhold
(1415-1437) yapmış, onu izleyen yıllarda ise kale yenilenmiştir.
Halikarnassos’ta bir deprem sonucunda yıkılan Maussollos’un mezar anıtının taş blokları,
heykelleri, kabartmaları, mimari parçaları bu kalenin yapımında kullanılmıştır.
Kareye yakın bir plân düzenindeki kale, yaklaşık 180x185 ölçüsünde olup, en yüksek yeri deniz
seviyesinden 47.50 m. yükseklikteki Fransız Kulesidir. Bu kulenin yanı sıra 1480’de John Candali
İngiliz Kulesi’ni, Angelo Musvettola 1436’da İtalyan kulesini yapmış, onları Alman ve Yılanlı Kule
izlemiştir. Burada yaşayan Saint Jean Şövalyeleri deniz yönünden gelecek bir hücuma karşı
kendilerini güçlü kılmak için kara yönünü çift taraflı kalın duvarlarla takviye etmişlerdir. Kaledeki
son değişikliği de Grand Master Pierre d’Aubusson 1476-1503’te yapmıştır.
Bodrum Kalesi 1964’te Bodrum Sualtı Arkeoloji Müzesi adı ile ziyarete açılmıştır. Sualtı arkeoloji
ve araştırmalarında ele geçen eserlerin oluşturduğu zengin bir müzedir. M.Ö.IV.-III.yüzyıllara
tarihlendirilen Knidos, Rodos, istanköy amforaları, Serçe Limanı kazısında çıkarılan Bizans batığı
(m.S. XI.yüzyıl), Loryma antik kenti yakınlarında bulunan Cam batığı (M.S.XI.yüzyıl), Yassıada
batıkları (M.Ö.XIV-M.S.XI.yüzyıl), M.S.VII.yüzyıl batığı, sikke ve mücevher örnekleri, geç miken
devri eserleri ile camlar müzedeki belli başlı eserlerdir.
Mausoleum of Halikarnassos
Maussoleum
Karya satrabı Maussollos’un ölümü üzerine (M.Ö.353) eşi Artemisia , bir anıt mezar yaptırmak
istemiş, bu nedenle de çağın ünlü mimar ve heykeltraşlarından Skopas, Pityos, Timetheus, priaxıs,
leochares’i Halikarnassos’a çağırmıştır.
Antik çağın bu ünlü sanatçılarının el birliğiyle yaptığı çalışmalar sonunda, Pilinius’un da belirttiği
gibi dünyanın yedi harikasından biri olarak tanımlanan Mausolleum meydana gelmiştir. Artemisia
bu anıtın tamamlanışını göremeden, eşinin ardından (M.Ö.351) ölmüştür.
Maussolleum’un yapımından Vitrivius, Pilinius gibi tarihçiler de söz etmişlerdir. Priene Athena
Tapınağı’nın mimarı Pytheos bu anıtın yapımını üstlenmiştir. Ayrıca anıtı süsleyen kabartmalar ve
heykelleri çağın ünlü sanatçıları olan Leochares, Bryaxis, Skopas ve Timotheos tarafından
yapılmıştır. Anıtın tepesinde yer alan dört atlı arabayı da mimar Pytheos yapmıştır. Massollous anıtı
dikdörtgen pl3an düzeninde üst üste dört bölümden yapılmıştır.
B.İskender Halikarnassos’u ele geçirdiğinde bu anıt karşısında hayran kalmış, tüm kenti yakıp
yıktığı halde onun korunmasını istemiştir. B.İskender’de n yıllarca sonra 1402’de Halikarnassos’a
gelen Rodos şövalyeleri bu görkemli anıtı yıkarak mermerlerinden, heykellerinden, mimari
parçalarından yararlanarak Bodrum Kalesini yapmışlardır. Bu yıkımdan arta kalanları ise şiddetli bir
deprem yok etmiştir.. Geriye kalan taşlar da yine kalede onarım için kullanılmıştır.
Danimarkalı Prof.Kristiyan Jeppesen 1966’dan beri Mausolleum anıtının bulunduğu yerde bilimsel
kazıları sürdürmekte, ortaya çıkan buluntuları aynı yerde sergilemektedir. Kalıntı ve buluntular,
antik çağ tarihçilerini doğrulamaktadır. Bodrum Sualtı Arkeoloji Müzesi’ne bağlı bir birim olarak
işlevini sürdüren bu yer günümüzde bir açık hava müzesidir.
Tiyatro
Halikarnassos’un tiyatrosu Göktepe’nin güney yamacında, karayolunun kenarındadır. Anadolu’nun
en eski tiyatrolarından biri olan bu tiyatro, Maussollos döneminde, yumuşak ana kaya oyularak
yamaca yaslandırılmıştır. Cavea’nın ortasından geçen diazoma oturma kademelerini ikiye ayırmış,
bunlardan altta kalan kısım günümüze oldukça iyi durumda gelebilmiştir. Oturma kademeleri
üzerinde görülen isimler tiyatronun yapımında katkısı olan kişileri tanıtmaktadır.
Orkestra’da oturma sıraları önünde bulunan sunağın, oyunlardan önce Dionysos’a kurban kesildiğini
göstermektedir. İnce uzun, dikdörtgen planlı Skene (sahne binası) değişikliğe uğramasına karşın,
günümüze yine de iyi durumda gelebilmiştir.
Download