I. OLAY 1. Türk hukukunda MÖHUK m. 7’ye göre hukukî işlemler, yapıldıkları ülke hukukunun (LRA) veya o hukukî işlemin esası hakkında yetkili olan hukukun (lex causae) maddî hukuk hükümlerinin öngördüğü şekle uygun olarak yapılabilir (2 puan). MÖHUK 27’e göre İş sözleşmeleri, işçinin mutad işyeri hukukunun emredici hükümleri uyarınca sahip olacağı asgarî koruma saklı kalmak kaydıyla, tarafların seçtikleri hukuku uygulanacaktır. (2 puan) Tarafların hukuk seçimi yapmamış olmaları hâlinde iş sözleşmesine, işçinin işini mutad olarak yaptığı işyeri hukuku uygulanacaktır. (1 puan) MÖHUK m. 32’ye göre Sözleşmeden doğan ilişkinin veya bir hükmünün varlığı ve maddî geçerliliği, sözleşmenin geçerli olması hâlinde hangi hukuk uygulanacaksa o hukuka tâbidir. (1 puan) Olayımızda, sözleşmelerin şekli geçerliliği açısından genel kural olan MÖHUK m. 7’den hareket edilecektir. Sözleşme, yapıldığı yer hukuku olan Türk hukuku veya sözleşmenin esasına uygulanacak hukuk olan mutad işyeri hukukuna (Türk hukuku) uygun olarak yapılması halinde şeklen geçerli olacaktır. Maddi geçerlilik bakımından ise MÖHUK m. 32’ye göre sözleşmenin esasına uygulanacak hukuk olan mutad işyeri hukuku yani Türk hukukuna tabidir. (3 puan) Fiil ehliyeti şahsi statü olarak kabul edilen milli hukuka bağlanmıştır(MÖHUK m.9) (1 puan). Çifte veya çok vatandaşlığa sahip olanların durumu MÖHUK m. 4 çerçevesinde tespit edilir. Çifte vatandaşlığa sahip olanlar aynı zamanda Türk vatandaşlığına sahiplerse bu hükme göre Türk vatandaşı olarak değerlendirileceği için uygulanacak hukuk Türk hukuku olacaktır (1 puan). Vatansızlar ve mülteciler hakkında ise yerleşim yeri hukuku bulunmaması halinde mutad mesken hukuku bununda bulunmaması halinde işlem tarihindeki bulunduğu yer hukuku uygulanacaktır (2 puan). Fiil ehliyetinde genel kural bu olmakla birlikte özel ehliyet gerektiren hallerde özel ehliyeti arayan işlemin tabi olduğu hukukun nazara alınması gerektiği kabul edilmektedir. Bu tip işlemler bakımından kişinin milli hukukunda yer alan düzenleme ile işlemin tabi olduğu hukukta yer alan düzenlemenin fark arz etmesi halinde işlemin tabi olduğu hukuk dikkate alınacaktır (3 puan). Olayımızda, Bayan C ve eşi Bay E Çin vatandaşıdır ve Çin hukukuna göre fiil ehliyetine sahiptir. Ancak Bayan C’nin Türk hukukuna göre madende çalışma ehliyetine sahip değildir. İş sözleşmesinin tabi olduğu hukuk olayda bir hukuk seçimi belirtilmemiş olduğundan işçinin işini mutaden yaptığı yer olan Türk hukukuna tabi olacaktır. Türk hukukuna göre kadınların madenlerde çalışmaları yasak olduğu için Bayan C’nin madende çalışması mümkün değildir. Bu nedenle hukuka aykırı olması nedeniyle Bayan C bakımından sözleşme geçerli olmayacaktır. (4 puan) 2. MÖHUK m. 40’ta Türk mahkemelerinin milletlerarası yetkisini, iç hukukun yer itibariyle yetki kuralları tayin eder hükmü genel kural olarak kabul edilmiştir. (2 puan) Bazı davalar için yetkili mahkemeler ise MÖHUK’ta özel olarak tespit edilmiştir (2 puan) Sosyal içerikli akdi ilişkilerden olan iş sözleşmeleri bakımından da m. 44’te özel bir kural düzenlenmiştir. Özel yetki hallerinin sözkonusu olduğu durumlarda Türk mahkemelerinde dava açılabilmesi için iç hukukun yer itibarıyla yetki kuralına göre yetkili mahkeme bulunmasına gerek olmadığı gibi bu yönde bir araştırma yapılması da gereksizdir. (1 puan) Buna göre milletlerarası unsur taşıyan bireysel iş sözleşmesinden veya iş ilişkisinden doğan uyuşmazlıklarda işçinin işini mutaden yaptığı işyerinin Türkiye’de bulunduğu yer mahkemesi yetkilidir. İş ilişkisinden doğan her türlü davada Türkiye’deki iş yerinin bulunduğu yer mahkemesi yetkili mahkeme olarak kabul edilmiştir. İşçinin, işverene karşı açtığı davalarda işverenin yerleşim yeri, işçinin yerleşim yeri veya mutad meskeninin bulunduğu Türk mahkemeleri de yetkilidir. İşçinin işverene karşı açtığı davalarda işçinin seçimlik hakkı söz konusudur. (4 puan) İş sözleşmelerinden doğan davalarda m. 44’te belirtilen Türk mahkemelerinin yetkisi, yetki anlaşmasıyla bertaraf edilemez. (1 puan) Olayımızda, işçi Bayan C’nin işini mutaden yaptığı işyeri Konya/Ermenek’te bulunmaktadır. İş sözleşmesinden doğan işe iade davası bakımından Konya mahkemeleri milletlerarası yetkili mahkemedir. Olayda işçinin dava açması sözkonusu olduğu için işverenin yerleşim yeri,işçinin yerleşim yeri veya mutad meskeninde de dava açılabilir.Olayda Ankara’nın işverenin ya da işçinin yerleşim yeri olduğuna dair bir bilgi verilmemiştir. Bayan C tedavi amaçlı Ankara’da bulunduğu için mutad meskeni Ankara değildir. Dolayısıyla M’nin itirazı yerindedir. (5 puan) 3. Teminat; dava açan, davaya katılan veya takip talebinde bulunan kişilerin, taleplerinde haksız çıkmaları hâlinde karşı tarafın uğrayacağı zarar ile yargılama ve takip giderlerini karşılamak amacıyla kabul edilmektedir. Türk hukukunda, HMK (m. 84-89) ve MÖHUK (m.48)'de farklı esaslar nazara alınarak teminat yatırma yükümlülüğü kabul edilmiştir (1 puan). MÖHUK m. 48’e göre; Türk mahkemesinde dava açan, davaya katılan veya icra takibinde bulunan yabancı gerçek ve tüzel kişiler, yargılama ve takip giderleriyle karşı tarafın zarar ve ziyanını karşılamak üzere mahkemenin belirleyeceği teminatı göstermek zorundadır (2 puan). Bu hüküm uyarınca, yabancı gerçek ve tüzel kişiler, Türk mahkemelerinde dava açmak, davaya katılmak veya icra takibinde bulunmak istediklerinde teminat yatırmak zorundadırlar. Bu maddede öngörülen teminat karşı tarafın zarar ve ziyanı yanında yargılama ve takip giderlerini de kapsamaktadır. Bu nedenle kamu düzenindendir ve davanın her aşamasında re’sen dikkate alınabilir (1 puan). Teminat tutarını ve şeklini Türk hâkimi belirleyecektir (1 puan). MÖHUK m. 48, f.2'ye göre, “Mahkeme, dava açanı, davaya katılanı veya icra takibi yapanı karşılıklılık esasına göre teminattan muaf tutar”. Bu hükme göre; Türkiye ile yabancının tâbiiyetinde bulunduğu devlet arasında karşılıklılık (mütekabiliyet) varsa, Türk hâkimi yabancıyı teminat göstermekten muaf tutacaktır. Burada Türk hâkiminin takdir yetkisi bulunmamaktadır (1 puan). Kanun, karşılıklı işlem şartından bahsettiğine göre, kanuni, fiili ve milletlerarası anlaşmalara dayanan karşılıklı işlem şartlarından birinin gerçekleşmiş olması yeterlidir (1 puan). Olayımızda, Bayan C, Çin vatandaşı olması nedeniyle, vatandaşlığı söz konusu olan devlet ile Türkiye arasında fiili, hukuki ve akdi karşılıklılık yoksa teminat ödemekle yükümlü olacakken, karşılıklılık varsa teminat ödemekle yükümlü olmayacaktır (3 puan). 4. Yabancı unsur taşıyan haksız fiilden doğan borç ilişkilerine ilişkin olarak MÖHUK’ta genel bir bağlama kuralı kabul edilmiştir (m. 34). (1 puan) Ayrıca bazı özel haksız fiil tiplerine (kişilik haklarının ihlâli, imalatçının sorumluluğu, haksız rekabet, rekabetin engellenmesi) ilişkin olarak ayrı bağlama kuralları da düzenlenmiştir (m. 35-38). (1 puan) Haksız fiilden doğan borçlar, kural olarak, haksız fiilin işlendiği ülke hukukuna tâbi kılınmıştır (m. 34/1). (3 puan). Haksız fiilin işlendiği yer ile zararın meydana geldiği yerin farklı ülkelerde olması hâlinde, zararın meydana geldiği ülke hukuku uygulanacaktır (m. 34/2). (3 puan). Ancak haksız fiilden doğan borç ilişkisinin başka bir ülke ile daha sıkı ilişkisi olması hâlinde bu ülke hukuku uygulanacaktır (m. 34/3). (3 puan). Ayrıca haksız fiilden doğan borçlar konusunda, taraflara hukuk seçimi imkânı tanınmıştır. Taraflar, haksız fiilin meydana gelmesinden sonra uygulanacak hukuku açık olarak seçebilirler (m. 34/5) (3 puan). Olayda, Çin vatandaşı bay (E), işveren (M)’nin madeninde geçirdiği kazada ölüyor ve bay (E)’nin eşi bayan (C), işveren aleyhine tazminat davası açıyor. Bu olay, MÖHUK’ta yer alan özel haksız fiil tiplerinden birisine dâhil olmadığından, yukarıda anlatılan genel bağlama kuralına göre uygulanacak hukukun tespiti gereklidir. Bayan (C), işveren (M) ile yaptıkları sözleşmede, doğacak uyuşmazlıklardan bahsedilmektedir. Haksız fiilden doğan uyuşmazlıklar, ancak açıkça hükme bağlanmak şartı ile uygulanacak hukukun seçimine konu olabilir. Çin hukukunun uygulanması yönünde bir hukuk seçimi yaptıklarını iddia ediyor. Bayan (C)’nin bu iddiası yerinde değildir. Çünkü Çin hukukunun seçimi, ancak haksız fiilin meydana gelmesinden sonra açık bir şekilde yapılabilir. Yani haksız fiil meydana gelmeden önce hukuk seçimi yapılamaz ve ayrıca açık bir şekilde bu seçimin yapılması gerekir. (6 puan) II. YARGITAY KARARI TAHLİLİ Özet: Alman makamları önünde evlenen çift hakkında Alman mahkemesince verilen boşanma kararının Türkiye’de tanınması talep edilmiştir. İlk Derece Mahkemesi Kararı: Taraflar arasındaki evliliğin geçerli olmadığından nüfusa kaydedilmediğini ve tanıma talebinde bulunulamayacağından hareketle istemi reddetmiştir. Yargıtay Kararı: Alman makamları önünde yapılan evliliğin geçerli olduğunu, nüfusa kaydedilmemesinin bunu geçersiz kılmayacağını belirterek kararı bozmuştur. Çözülmesi Gereken Hukukî Sorun: Olayda, Alman mahkemesince verilen boşanma kararının Türkiye’de tanınması için ön sorun teşkil eden Alman makamları önünde yapılan evliliğin geçerli olup olmadığı meselesi tartışmalıdır. Özet+ Mahkeme Kararları+ Hukukî Sorun = 3 puan Değerlendirme: Yabancı ülke mahkemelerinden verilen kararların, Türkiye’de hüküm ve sonuç doğurması tanıma ve tenfiz ile mümkündür. Tanıma, yabancı ülke mahkemelerince verilen kararın ülkede kesin hüküm kuvvetinin kabul edilmesidir (2 puan). Tenfiz ise, yabancı ülke mahkemelerinden verilen kararın ülkede icra kabiliyetinin kabul edilmesidir. Türk hukukunda tenfiz için MÖHUK’ta aranan ön ve asli şartlar (1 puan), birisi hariç, tanıma için de aranmaktadır. Tanımanın ön şartları şu şekildedir (MÖHUK m. 50/1): 1. Yabancı Bir Mahkemeden Verilmiş Bir Karar Olması: (1 puan) 2. Kararın Hukuk Davalarına İlişkin Olması: (1 puan) 3. Kararın Kesin Hüküm Kuvvetinde Olması: (1 puan) Kural olarak, tenfiz için aranan asli şartlar, tanıma için de aranmakla beraber; tenfizin asli şartları arasında yer alan karşılıklılık şartı, tanıma bakımından aranmamaktadır. Başka bir deyişle, karşılıklılık şartı haricinde kalan tüm asli şartlar, tanıma için de geçerlidir (1 puan). Buna göre tanımanın asli şartları şu şekildedir (MÖHUK m. 54): 1. Kararın Yetkili Mahkemeden Verilmiş Olması: Bu şartı iki boyutuyla ele almak gereklidir. a. Olay Türk mahkemelerinin münhasır yetkisine girmeyen bir konuya ilişkin olmalıdır. (1 puan) b. Kararın dava konusu veya taraflarla gerçek bir ilişkisi olan devlet mahkemesinden verilmiş olması. (1 puan) 2. Yabancı Mahkeme Kararının Kamu Düzenine Aykırı Olmaması: (1 puan) 3. Savunma Hakkına Riayet Edilmiş Olması: (1 puan) Yabancı mahkeme kararı yukarıdaki şartları taşıyorsa hâkim, tanımaya karar vermek zorundadır (1 puan). Tanıma hâkimi, tanıma şartlarından “kararın dava konusu veya taraflarla gerçek bir ilişkisi olan devlet mahkemesinden verilmiş olması” ve “savunma hakkına riayet edilmiş olma” şartları dışında kalan şartları re’sen araştıracaktır (1 puan). Tanımaya karar verecek mahkeme, yabancı mahkemece hükme bağlanan davanın esasına ilişkin inceleme yapamaz, yabancı mahkeme kararının doğruluğunu inceleyemez. Bu durum “revision au fond” yasağı olarak ifade edilmektedir (1 puan). Hâkimin davayı oluşturan temel hukukî uyuşmazlık hakkında karar verebilmesi için öncelikle çözüme kavuşturması gereken soruna ön sorun adı verilmektedir. Buna göre, hâkimin hukukunun kanunlar ihtilâfı kurallarından hareketle, ön sorun çözüme kavuşturulmalıdır. (2 puan) Yabancı unsurlu evlenmelere uygulanacak hukuk MÖHUK m. 13’de düzenlenmiştir. Anılan madde evlenmeye uygulanacak hukuku; evlenmenin ehliyeti ve şartları, evliliğin şekli ve evliliğin genel hükümleri bakımından ayrı bağlama kurallarına tâbi kılmıştır. Evlenme ehliyeti ve şartları, taraflardan her birinin evlenme anındaki millî hukukuna tâbidir (m. 13/1) (1 puan). Burada, bağlama kuralı sabit niteliktedir. Evliliğin şekli, yapıldığı ülke hukukuna tâbi kılınmıştır (m. 13/2) (3 puan). Bu kural, hukuki işlemlerin şekline, yapıldığı yer hukukunun veya işlemin esasında yetkili hukukun uygulanmasını öngören MÖHUK m. 7 hükmünden ayrı olarak uygulanması gerekli özel bir düzenlemedir. Zira burada, evliliğin şekline uygulanacak hukuk olarak yapıldığı yer hukukunun uygulanması zorunluluk arz etmektedir (1 puan). Bu kuralın tek istisnası, konsolosluk evlenmeleridir. Konsolosluk evlenmelerinin şekli, konsolosu gönderen ülkenin hukukuna tâbi olmaktadır (1 puan). Evliliğin genel hükümlerine; müşterek millî hukuk, eşler ayrı vatandaşlıkta iseler müşterek mutad mesken hukuku, bu da yoksa Türk hukuku uygulanacaktır (1 puan). Karara konu olayda, Alman makamları önünde Türk vatandaşı Ahmet ile Alman vatandaşı karısı hakkında Alman mahkemelerince verilen boşanma kararının Türkiye’de tanınması talep edilmiş, ancak geçerli evlilik olmadığı gerekçesiyle bu talep reddedilmiştir. Evliliğin şekline uygulanacak hukuk konusunda yukarıda verilen bilgiler ışığında, tarafların Alman makamları önünde yaptıkları evlilik geçerlidir. Bu evliliğin nüfusa tescili, kurucu değil bildirici bir işlemdir. Tescilin yapılmaması evliliği geçersiz kılmaz. Dolayısıyla geçerli olan bir evlilik hakkında Alman mahkemesinin verdiği boşanma kararı, yukarıda tanımaya ilişkin verilen bilgiler ışığında gerekli şartları sağlıyorsa, Türk mahkemelerince tanınacaktır. Sonuç olarak, ilk derece mahkemesinin verdiği karar yerinde değildir. Yargıtay’ın kararına katılmaktayız. (9 puan)