Sürdürülebilirlik

advertisement
Değişik Bakış Açılarına Göre Sürdürülebilirlik Tanımları
Tanım
“Sürdürülebilirlik günümüzün
Gelecek kuşakların gereksinimlerini, gelecek nesillerin kendi
ihtiyaçlarının
gereksinimlerini karşılayabilme
karşılanması
yeteneklerinden ödün vermeden
karşılayan gelişmedir.”
“Sürdürülebilirlik toplumun bağımlı
Daha kötüye
olduğu ekolojik, sosyal, siyasal sistemleri
gitmeme
tüketmek değil, herhangi bir biçimde
olumlu değişim sağlamaktır.”
“Sürdürülebilirlik, insanların yaşam
Ekosistemlerin
kalitesini destekleyen ekosistemlerin
taşıma kapasitesi
taşıma kapasitesinin artırılmasıdır.”
“Sürdürülebilir gelişme, kaynakların yok
Kaynakların
edilmeden ya da hasara uğratılmadan
korunması
gelişmenin gerçekleşmesini sağlayan
süreçtir.”
“Sürdürülebilirlik, temelde ekoloji ve
ekolojik sistemlerin fonksiyonlarını,
Çevre koruma
süreçlerini ve üretkenliğini gelecekte de
devam ettirebilme yeteneği olarak
algılanmaktadır.”
“Sürekliliği ve değişimi sağlamak için,
Uyumun
sosyo-ekonomik kaygıların çevre ve
sağlanması
enerjiyle ilgili kaygılarla uyumlu hale
getirilmesidir.”
“Sürdürülebilirlik kavramı temel olarak
Çevrenin
ekolojiye aittir ve bir ekosistemin zaman
korunması ve eski
içinde hemen hiç değişmeden varlığını
haline getirilmesi
sürdürebilmesi anlamına gelir”
“Ekonomistlere göre, tüketimden elde
Maddiyata dayalı
edilen yararın maksimizasyonu ile refahın
anlayış
artırılmasıdır.”
“Sürdürülebilirlik insan sağlığının ve
Uzun vadeli refahın
ekolojik sistemin uzun vadeli
sağlanması
gelişimidir.”
“Ekonomik faaliyetler, çevresel
Dengenin
sorumluluk ve sosyal gelişmede kalıcı
korunması
olarak dengenin sağlanmasıdır.”
Tema
Yazar ve Yıl
WCED, 1987
Rees, 1988
IUCN, UNEP,
WWF, 1991
Ding ve John,
1995
Chapin ve ark.,
1996
Street, 1997
Reboratti, 1999
Harris, 2000
Wheeler, 2004
British Standards
Institution, 2006
Sürdürülebilirlik Gelişme Girişimlerin Değerlendirilmesi
1972’de ilk defa çevre koruma ve kalkınma kavramına dikkat çekilmesinin ve
1987’de Brundtland Raporu’yla sürdürülebilir kalkınma tanımının yapılmasının
üzerinden çeyrek asırdan fazla zaman geçmiştir. Ülkeler dünyayı bekleyen
tehditlere karşı olası çözümler hakkında konuştuğunda sürdürülebilir gelişim
fikrine odaklanmışlardır. Dünya liderlerinin çevre ve kalkınma konusunda daha
duyarlı yaklaşımlarda fikir birliğine varmasından bu yana ise 25 yıllık bir süreç
geride kaldığı görülmektedir. Bu süreçte pek çok toplantı, konferans ve zirve
düzenlenerek, protokoller imzalanmıştır. Gösterilen bu çabaların sonucu olarak,
• biyolojik çeşitlilik kaybının ve çölleşmenin önlenmesi;
• iklim değişikliği ile mücadele edilmesi ve uyum sağlanması;
• doğal kaynakların sürdürülebilir kullanılması;
• gelir dağılımını düzelterek ve istihdam yaratarak yoksullukla mücadele
edilmesi;
• eğitim ve sağlık hizmetlerinin kalitesinin yükseltilmesi ve bunlara
erişimin artırılması;
• temiz suya, güvenli enerji kaynaklarına ve gıdaya erişimin artırılması;
• başta kadın ve gençler olmak üzere toplumun dezavantajlı kesimlerinin
kaliteli bir yaşam için desteklenmesi
gibi alanlarda belirli iyileşmeler sağlanmakla birlikte, küresel düzeyde olduğu
kadar ulusal ve yerel düzeylerde bu iyileşmelerin yeterli olduğunu söylemek
mümkün değildir (Türkiye'de Sürdürülebilir Kalkınma Raporu, 2012).
Sürdürülebilir Gelişme Bileşenleri
Sürdürülebilirlik kavramı günümüzde uluslararası çevresel tartışmalarda
kalkınma, uygulamalı bilim, çevresel ve uluslararası politika alanlarında çok
yönlü olarak incelenmiş ve odak noktası haline gelmiş olmasına rağmen anlamı
ve tanımı üzerine çok az fikir birliği sağlanmış bir kavramdır (Carvalho, 2001).
Birçok bilim alanında ve disiplinde sürdürülebilir gelişme tartışmalarının
genellikle çevre ve çevrenin korunması üzerine odaklandığı görülmektedir.
WCED’in 1987 yılında yaptığı tanımdan yola çıkılarak yapılan tüm
sürdürülebilirlik tanımlarında, çevresel imkânların yanı sıra sosyal adaletin
gerçekleştirilmesi için tüm insanların temel ihtiyaçlarını göz önünde
bulundurması gerektiği vurgulanmaktadır. Sürdürülebilirliliğin çevre ile ilgili
ana yönü, insan kullanımının olumsuz etkileri nedeniyle doğal kaynakların,
yeryüzünün ve ekosistemlerin sınırlı taşıma kapasitesinin korunmasını
kapsamaktadır. Sosyal sürdürülebilirlik ise kuşakların kendi içinde ve kuşaklar
arasındaki adaletin sağlanması ile ilgilidir.
1992 yılında Rio de Jeneiro’da gerçekleştirilen dünya zirvesinde gündeme
oturan “sürdürülebilir gelişme” kavramı dünyada büyük yankı uyandırmıştır.
Gündem 21 ile de Birleşmiş Milletler üyesi tüm ülkeler üç boyutlu bir model
olarak tanımlanan sürdürülebilirlik kavramını kabul etmişlerdir. Sürdürülebilir
gelişme anlayışı, ülkelerin ekonomik ve sosyal gelişme hedeflerinde ortak
paydayı “sürdürülebilirlik” olarak belirlemektedir. Geleceği de sahiplenen bu
ortak hedef, herkesin temel ihtiyaçları ile daha iyi bir hayata ilişkin
beklentilerinin
karşılanmasına
imkân
vermeye
yöneliktir
(http://www.surdurulebilirkalkinma.gov.tr). Bu model literatürde geleneksel
sürdürülebilirlik modeli olarak yer almaktadır. Geleneksel Modele göre
sürdürülebilirlik kavramın bu üç boyutu Şekil 1.1‘de gösterilmektedir.
Çevresel
Sürdürülebilirlik
Sosyal
Ekonomik
Şekil 1.1. Sürdürülebilir gelişme kavramının geleneksel bileşenleri; Çevresel,
ekonomik ve sosyal sürdürülebilirlik boyutlarının denkliği
Bu modelde ekonomik, çevresel ve sosyal sürdürülebilirliğin insan yaşamı
için eşdeğer önemde olduğu görülmektedir. Modele göre sürdürülebilirlik
kavramı bu üç boyutun merkezinde yer almaktadır.
Modern sürdürülebilir gelişme modelinde ise boyutların birbirine denkliği
söz konusu değildir (Şekil 1.2). Bu model de ekonomik sürdürülebilirlik ve
sosyal sürdürülebilirlik, çevresel sürdürülebilirliğin alt kümesi olarak yer
almaktadır (Williams ve ark., 2003).
Sürdürülebilirlik
Çevresel
Sosyal
Ekonomik
Şekil 1.2: Sürdürülebilir gelişme kavramının modern bileşenleri, ekonomi
sosyal yaşam için araçtır, sosyal yaşam ise çevrenin bir parçasıdır.
Sosyal yaşam, çevrenin bir parçasıdır ve bu nedenle çevre temel insan
yaşamının kaynağı olarak görülmelidir. Ekonomi ise kendi başına bağımsız bir
küme değil, toplumun faaliyetlerini düzenlemek için bir araçtır. Bu bakış
açılarına göre geleneksel model insanlığı merkeze alır ve daha antropojenikken
(doğada insanoğlunun neden olduğu etki), modern yaklaşım daha biosentrikdir
(yaşam merkezli)
Şekil 1.1 ve Şekil 1.2’de gösterilen boyutlar birbirinden bağımsız olmayıp
bazen birbirleriyle örtüşmekte, bazen biri diğerinden etkilenmekte ve bazen de
ortaklaşa etkileşim içinde bulunmaktadırlar. Bu şekillere bakılarak sürdürülebilir
gelişme için şu önemli iki çıkarımda bulunmak olasıdır: (1) her boyut içindeki
dengelerin sürdürülebilir olması, (2) boyutlar ve aralarındaki ilişkilerin dengeli
olması. Bu durumda sürdürülebilir kalkınmada ortaya çıkacak olan gelişmeleri
değerlendirmede, geliştirilecek olan göstergelerin hem her bir unsur için, hem de
unsurların birbirleriyle etkileştiği alanlarda ortaya çıkacak olan gelişmeleri
ölçebilecek şekilde geliştirilmeleri gereklidir.
Çevre ile sosyo-ekonomik gelişme ilişkisi iyi kurgulanmamış bir gelişme
stratejisinin uygulanması, şu anki ihtiyaçları karşılayabilir ancak insanların
gelecekteki temel ihtiyaçlarının karşılanmasını tehlikeye sokabilir. Çünkü
büyümenin hangi sınırdan sonra çevresel felaketlere yol açacağı kesin değildir
ve çevresel bozulma çoğu zaman geri döndürülemez niteliktedir. Bu nedenle,
ekonomik ve sosyal yapı ile çevre etkileşiminin bütüncül bir şekilde
değerlendirilerek bugünkü ve gelecekteki nesillerin kalkınmanın getirdiği
fırsatlardan hakkaniyetli bir şekilde yararlanmasının sağlanması, sürdürülebilir
gelişmenin temel felsefesini oluşturmaktadır. Geçmiş deneyimler bu yaklaşımın
önemini daha iyi vurgulamaktadır (http://www.surdurulebilirkalkinma.gov.tr).
Toplumsal devamlılığı koruyabilmek için sürdürülebilir gelişmenin
sağlanabilmesi gereklidir. Bu nedenle de bir takım ilkeler toplumlar tarafından
benimsenmelidir. Mclntyre (1993) sürdürülebilir gelişme için ekonomik, sosyal
ve çevresel gereksinimleri şu şekilde ortaya koymuştur:
 Kaynakların yönetilmesi ve etkili bir biçimde kullanılması ile
gelecek
nesillerin
de
yararlanabileceği
şekilde
ekonomik
sürdürülebilirliğin sağlanması,
 Kültür ve değerlerin korunması sağlanarak toplumsal kimliğin ön
plana çıktığı, sosyal ve kültürel sürdürülebilirliğin sağlanması,
 Zorunlu ekolojik süreçlerin yerine getirildiği, biyolojik çeşitliliğin
devamının sağlandığı ve doğal kaynakların korunduğu çevresel
sürdürülebilirliğin sağlanmasıdır.
Sürdürülebilirliğin ilk teması olarak ifade edilen “ekonomik boyutta”;
dünya piyasalarıyla rekabet edebilen, insanların temel ihtiyaçlarının uygun
şekilde karşılandığı, refah düzeyini yükseltici uygulamalar ele alınmaktadır.
“Sosyal boyut” ise, hakkaniyetçi, eşitlikçi, eşitsizliğe maruz kalan grupları
kapsayıcı ve ekonomik boyutta olduğu gibi yaşam kalitesini yükseltici
uygulamalar ile bütünleşmektedir (Güzel ve ark., 2009). Sporun da yakından
ilgili olduğu “çevre ve doğal sistemler boyutu”nda ele alınan konular ise,
önleyici, koruyucu, iyileştirici, destekleyici faaliyetler olarak şekillenmektedir.
Bu üç boyut temelinde ele alınan konulara bağlı olarak, sürdürülebilirliği
birbirini destekleyici ve bütünleyici, kuşaklar içi ve kuşaklararasında dengeli bir
planlama, uygulama ve yönetme süreci olarak tanımlamak mümkündür.
ÖZETLE;
Sürdürülebilirlik:
“Gelecek
kuşakların
kendi
ihtiyaçlarını
karşılaşabilmelerini tehlikeye sokmaksızın bugünün kuşaklarının ihtiyaçlarını
karşılayabilecek kalkınma” olarak genel bir tanıma varılabilir.
SPORLA İLİŞKİSİ:
Sürdürülebilir spor gelişmesi, spor alanı için hayli öneme sahip çevresel,
sosyo-kültürel, ekonomik vb. değerlerin gelecek kuşaklar için korunması ve
devamlılığın sağlanması, yaşayan toplum üyelerinin, değerlerin korunmasını
benimsemeleri, çevreleri ile ilgili bilgi-beceri ve iletişimlerini geliştirdikleri bir
süreci içine almaktadır.
Sporda sürdürülebilirlik, spor tesislerin insan mutluluğu ve kaliteli
yaşam için kullanılması, işlevsel ve niteliksel özellikleri ile kuşaklar boyu
sürdürebilecek organizasyonların oluşturulması ve bunların bütününün
yönetilmesi şeklinde tanımlanabilir. Bu saptamalar doğrultusunda oluşturulan
sürdürülebilirlik anlayışının spor alanına yansımaları şu şekildedir:
• Sporda Sürdürülebilirlik
• 1. Çevresel Sürdürülebilirlik
• Kaynakların korunması
• Ekosistemin korunması
• 2. Ekonomik Sürdürülebilirlik
• Kaynakların Verimliliği
• Düşük bakım, kullanım maliyeti
• 3. Sosyal ve Kültürel Sürdürülebilirlik
• Konfor ve sağlık
• Sosyal ve kültürel değerler
• 4. Spor Organizasyonlarının Sürdürülebilirliği
• Planlama ve uygulama
• Ekonomik maliyet
• 5. Spor Alanları ve Tesislerinin Sürdürülebilirliği
• Çevrenin Korunması
• Toplumsal ihtiyacı karşılaması
• Kullanım açısından verimlilik
Download