SUR*YE

advertisement
SURİYE
ERDOĞAN
• Başbakan Erdoğan, “Suriye’deki gelişmeler bizim iç
meselemizdir.’’
• “Kesinlikle, Bakan Davutoğlu ve ben çözüm
arayışlarında son derece aktif roller oynayacağız”
• BİZCE; BATININ ORTADOĞU’DA KURDUĞU DÜZEN:
Anarşik ve çatışmacıdır.
.
Eğer bir İslam ülkesinin yönetimi ABD ve diğer
batılılarla iyi geçiniyorsa istikrar var, yok eğer onların
çıkarları karşısında sorun oluyorsa istikrar yok demektir.
BATI 1.DÜNYA SAVAŞINDAN SONRA ORTADOĞU’YU İŞGAL
ETTİĞİNDE NE YAPMAK İSTEMİŞTİR? HALKI NASIL
GÖRMÜŞTÜR?
• Nusayrîleri Hıristiyanlığa döndürmekten umutlanmışlardır. Çünkü
bu mezhep, İslam’ın mukaddes günlerine riayet ettiği gibi
Hıristiyanların bayramlarını da kutlar.
• Ancak bölge halkı Hıristiyanlaşmayı reddetmiştir.
Birinci dünya savaşı sonunda 1920 yılında bölgeyi işgal eden Fransız
idaresi, bölge halkının işgali şiddetle reddetmesi sebebiyle daha
fazla tutunamayacağını anlamıştır.
• Bugün Suriye isminin bile tarihi bir dayanağı yoktur. “Süryanî”
Hıristiyanların memleketi anlamına gelen bu ismi Fransızlar uygun
görmüştür.
Nusayriler hakkında yazdıkları raporlarda, “yönlendirilmeye
müsait, ilkel, cahil, kavgalarında kinci bir grup” diye bahsediyorlar,
“Kızılderililere yakın bir ilkellikte” diyerek aşağılıyorlardı.
• SURİYE’NİN 15. YÜZYILA KADAR ADI ET-DEVLETÜ TÜRKİYE’DİR.
BATI ORTADOĞU’DA ETNİK, DİNİ VE MEZHEBİ EKSENDE
ÇATIŞMA YAPILACAĞINA GÖRE SİSTEMİ DİZAYN ETMİŞTİR
• Orta Doğu’da ulusal çıkar kavramının tanımlanması
rasyonel nedenler kadar dinsel fanatizm ve tarihsel
olaylardan beslenmekte ve dogmatik dış politika
yaklaşımlarına yola açmaktadır. Bir İsrailli karar alıcı
için İsrail devletinin bölgedeki varlığı her şeyden önce
dini bir hak ve zorunluluktur. Bu hak ve zorunluluk da
İsrail’in ulusal çıkarının temelini oluşturur. Bir Arap
karar alıcı için ise İsrail devletinin Müslüman
topraklarında kurulmuş olması, İslam dinin merkezine
ve Müslümanların kalbine bir saldırıdır .
• BATI BU ZİHNİYET ÇATIŞMASINI HER TÜRLÜ VASITA İLE
TAHRİK ETMEKTEDİR.
ESAD BATI’NIN BASKISI KARŞISINDA
PRAGMATİK TAVİZLER VERMEK İSTEDİ
• Suriye’nin Lübnan’ın varlığını resmen tanıdığını belirtmiş uzlaşıcı
imaj yaratma çabası içinde olmuştur.
• Önemine işaret babından Golan’ın yaklaşık 12.000 kilometrekare
büyüklüğünde gayet verimli topraklara sahiptir.
• 15.000’ni aşkın İsrail yerleşimcinin burada tarım yapmaktadır.
İsrail’in Golan Tepeleri’nde erken ihbar ve diğer askeri tesisleri
bulunmaktadır.
• İsrail’in tatlı su kaynaklarının 1/3’ünün Celile Gölü’nden
gelmektedir.
• Keza, gene aynı çerçevede, 2000 yılında Başkan Clinton’ın
girişimiyle yapılan İsrail-Suriye görüşmelerinin Golan meselesi
yüzünden başarıya ulaşamadığını kaydetmek yerinde olur.
• MAKAM UĞRUNA ESAD CİDDİ TAVİZLER VERMİŞTİR.
VATANSEVERLİKLE HİÇ BİR ALAKASI YOKTUR.
DAVRANIŞ SARMALI; BATI SİZİ HANGİ YÖNDE HAREKET EDERSENİZ
EDİN PEYNİRE DOĞRU YÖNLENDİRİR.
B
A
C
D
E
C1
N
DAVRANIŞ SARMALI, ÇARESİZLİK LABİRENTİ
MECBURİ İSTİKAMETTEN AYNI NOKTAYA GELMEK
A
B
C
D
YOL YOK
C1
F
D1
G
E
H
BÜYÜK ORTADOĞU PROJESİNE İTİRAZ
ETMEK MÜMKÜN MÜ?
• BATI(ABD) DAVRANIŞ LABİRENTİNE SOKARAK SİZİ
MUTLAK SURETTE HEDEFLEDİĞİ ÇİZGİYE GETİRİR.
• BUNU GERÇEKLEŞTİRMEK ÜZERE BİLGİSAYAR
SİMİLASYONLARINI VE EN GELİŞMİŞ MATEMATİK
TEKNİKLERİNİ KULLANIR.
• MODELLEME,DAVRANIŞ SARMALI,İŞ BİRLİĞİ VE
ÇATIŞMA,HAVUÇ VE SOPA,
ENFORMASYON,İLETİŞİM ARAÇLARI ETKİN
ŞEKİLDE KULLANILMAKTADIR.
• HANGİ YÖNDE HAREKET EDERSENİZ EDİN
ONLARIN DEDİĞİ YERE GELİRSİNİZ.
BÜYÜK ORTADOĞU PROJESİ
• ORTADOĞUDA SINIRLARIN,YÖNETİMLERİN VE
KURULU DÜZENİN DEĞİŞTİRİLEREK ABD’NİN
STRATEJİK ÇIKARLARINA UYGUN HALE
GETİRİLMESİDİR.
• ORTADOĞU’DA KURULU BULUNAN DÜZEN 1.2.DÜNYA SAVAŞI SONUNDA KURULMUŞ İNGİLİZ
PROJESİDİR.ESKİMİŞTİR.
• BU SİSTEM ABD ÇIKARLARI AÇISINDAN
YÜRÜMÜYOR.HALKTA MUKAVEMET
OLUŞTURUYOR.İSLAMI DÜŞMAN SAYMAK TERS
TEPİYOR.
ARAP ÜLKELERİ SON YÜZYILDA EZİLDİ
VE ALDATILDI
•
•
•
•
•
•
•
•
•
1945li yıllar Mısır, Suriye;
Irak, Lübnan ve Yemen gibi ülkelerin,
1951Libya,
1956 Sudan, Tunus ve Fas,
1960 Moritanya,
1960–61 Kuveyt,
1961–62 Cezayir,
1967 Güney Yemen,
1971 Körfez emirliklerinin müstakil oldukları
görülür.
ABD’NİN DÜNYA HAKİMİYETİ
AÇISINDAN ARAÇLARI
• 1.ASKERİ GÜÇ
• 2.EN BÜYÜK ENDÜSTRİYEL TEKNİK GÜÇ
HALEN 14trilyon $ GSMH ile dünyanın en
büyük ekonomisi
• 3.DOLAR DÜNYANIN REZERV PARASI
• 4.ENFORMASYON,İSTİHBARAT,İNSANLIĞI
ETKİLEME ARAÇLARINA EN BÜYÜK ÖLÇÜDE
SAHİP
• 5.AR-GE VE BİLİMDE 1.DEVLET
ABD’NİN İNSANLIĞI ETKİLEME GÜCÜ
• BUSH’UN DANIŞMANI CARL ROVE «BİZ
İNSANLIĞI NEYE İNANDIRMAYA KARAR
VERİRSEK ONA İNANDIRIRIZ,BUNU
DEĞİŞTİRMEYE KARAR VERİRSEK TEKRAR
TEKRAR DEĞİŞTİREBİLİRİZ» DEMİŞTİR.
• NSA’DA(Amerikan Ulusal Güvenlik Ajansı)
HALEN 50 BİN KİŞİ
ÇALIŞIYOR.FACE,TWİTER,SPAYK,MESENGER vs
kontrol altında.
• ABD’NİN GÖRÜŞÜNE GÖRE HALKLA İLİŞKİLER
STRATEJİK ALANDIR
ABD’NİN DÖNÜŞÜM YAKLAŞIMI
• ZBİGNİEW BRZEZİNSKİ’’KÜRESEL İSTİKRARIN OLDUĞU
BÖLGELERİ BÜYÜTMEK İÇİN,SİYASAL ŞİDDETİ ORTADAN
KALDIRMAK,İNSAN HAKLARI,ANAYASAL YÖNTEMLER VE
DEĞER YÜKLEYEN SİSTEMLERİN YAYGINLAŞTIRILMASI’’
gerektiğini öngörmüştür.
• BATININ MODERNZM KÜLTÜRÜNE KARŞI İSLAMİ
DÜŞÜNCENİN DÜŞMANCA HAREKET ETTİĞİ VARSAYIMI
YANLIŞTIR
• İSLAMIN ABD’YE KARŞI TERÖR YAPARAK SALDIRGAN
OLDUĞU DÜŞÜNCESİNİ TUTARLI GÖRMÜYOR.
• TERÖRİZME KARŞI KOYABİLMEK İÇİN TERÖRİSTLERİ YOK
ETMEK DEĞİL ,ONLARA HAREKET VEREN TEMEL SAİKLERİ
BİLMEK ONU ÖNLEMEK GEREKLİDİR.
ABD’NİN BAKIŞ AÇISININ DEĞİŞMESİ
• İSLAMI TOPYEKÜN DÜŞMAN İLAN ETMEK,MÜSLÜMAN
KARDEŞLERİ,İHVANI VEYA BAŞKA RADİKAL VEYA ILIMLI İSLAMİ
HAREKETLERİ BASTIRMAK ABD’YE KARŞI DÜŞMANLIĞI
TETİKLEMEKTEDİR. KÜRESEL TERÖRİZMİ TETİKLİYOR. BU
DURUMDA BU HAREKETLERİ ENGELLEMEK DEĞİL ,DEMOKRATİK
MEŞRUİYET İÇİNDE İKTİDARA GELMELERİNE YOL AÇMAK
LAZIMDIR
• İSLAM COĞRAFYASINDA KURULU REJİM,DEVLET,İŞ BAŞINDAKİ
ZATLAR,HUDUT VE SİSTEMLER SENTETİK OLARAK TESPİT
EDİLMİŞTİR.BİR YÜZYIL ÖNCE İSLAM COĞRAFYASINDA HUDUT
KAVRAMI YOKTUR.İNGİLİZ/FR ÇIKARLARINA GÖRE TANZİM
EDİLMİŞTİR.HALKA TERS SİSTEMLERDİR.HALK KENDİNİ
BASTIRILMIŞ HİSSETMEKTEDİR. BU DA TERÖRİZM ÜRETMEKTEDİR.
• TERÖRİZMİ ÖNLEMEK İÇİN İSLAM ÜZERİNDEKİ BASKININ
KALDIRILMASI GEREKLİDİR.
ABD’NİN YAKLAŞIMI-1
•
•
•
•
•
•
•
ŞİMDİYE KADAR İSLAM COĞRAFYASINDA ABD’NİN HAKİMİYETİNİ İSRAİL
GARNİZON DEVLETİ ÜZERİNDEN VE KÜRESEL SERMAYE İLE İTTİFAK SAĞLAYARAK
YAPTILAR.
KÜRESEL SERMAYE ABD’DEKİ KÂR MARJLARINI BAHANE EDEREK ÇİN’E YÖNELDİ.
İSRAİL KENDİ GÜVENLİĞİNİ VE BEKASINI ABD’YE ENDEKSLEYEREK İLELEBET
SÜRDÜREMEYECEĞİNİ ANLADI,ALTERNATİF TEZLER GELİŞTİRDİLER. ORTADOĞU
MESELELERİNE ABD MOSSAD VE İSRAİL GÜVENLİK PARAMETRELERİNE GÖRE
BAKAMAYACAĞINI IRAK VE AFGANİSTAN’DA ANLADI. ABD/İSRAİL İTTİFAKI
ABD’NİN DERİN ANALİZ LABARATUVARLARINDA ÇATLAMIŞ DURUMDADIR.
MUAZZAM MASRAFLAR YAPILDI VE NETİCESİ SIFIR OLDU.
BOP ORTADOĞU’DA BÜYÜK MUHALEFET DOĞURDU.
ABD-İSRAİL PARALEL GÜVENLİK DOKTRİNİ REALİTESİNİ YİTİRDİ.
ŞU AN ABD İSRAİL İTTİFAKI DERİNDEN ÇATLAMA SÜRECİ GEÇİRMEKTEDİR.
KARŞILIKLI GÜVENSİZLİK HALİNE GERİLMİŞTİR.TABİ KURULU SİSTEM BİRDEN BİRE
DÖNÜŞMÜYOR. ABD İSRAİL’İN BÜYÜK BİR YÜK VE MALİYET GETİRDİĞİNİ
GÖRÜYOR VE ANLADI.
ABD’NİN YAKLAŞIMI-2
•
•
•
•
•
•
•
ABD ORTADOĞU’DA BİRLİKTE HAREKET EDECEĞİ,KÜRESEL İSTİKRARA KATKI
VERECEK GÜVENİLİR MÜTTEFİK ARAMAKTADIR.
TÜRKİYE’NİN POZİSYONU:İKİ DEFA HATA YAPTIK 1. VE 2. KÖRFEZ HAREKÂTLARINA
KATILMADIK.
PAUL WOLFOVİTZ DEDİKİ «ORDU LİDERLİK GÖREVİNİ YAPMADI»
FIRSATLARI KAÇIRDIK.
ABD ANLADIKİ TÜRKİYE DAHİL BÜTÜN ORTADOĞUDA ESKİ SİSTEM,KURUM VE
ZİHNİYETLERİN DEĞİŞTİRİLMESİ GEREKİYOR.BU DÖNÜŞÜM TÜRKİYE’DE
ERGENEKON SÜRECİNDE DEMOKRATİKLEŞME,YARGI YOLU ÜZERİNDEN KANSIZ
BİR ŞEKİLDE YAPILIYOR.
DELİ DANALARIN HAKİM OLDUĞU COĞRAFYALARDA SADDAMLAR,KADDAFİLER
MUHTEMELEN ESATLAR KANLI ŞEKİLDE İŞ BAŞINDAN UZAKLAŞTIRILIYORLAR.
Soğuk Savaş sonrasında dönüşümünü sürdüren uluslararası sistemin, yapısal
dönüşümleri kaçırmış devletlerde yarattığı kırılmalar ortaya çıkmaktadır.
GELELİM SURİYE’YE
• “Suriye Anayasasının 13. Maddesine göre “parti devletin
idaresinde rol oynar” denmektedir.
• Ülke tek parti diktatörlüğü altında ve lidere tapınma kültürü ile
yönetilmektedir. “Kanımız canımız sana feda ey Beşşar!”
Suriye halkı, aynı anda iki açlık yaşıyor: Ekmeğe duyulan açlık ve
saygınlık, sosyal adalet ve eşitliğe duyulan açlık
• Esad’ın çevresi, Tunus veya Mısır liderlerinin çevresinden daha
kötü.
• Soğuk Savaş dönemini yaşayan bir grup ‘mumyayla’ çevrili.
• Belirli bir toprak parçası üzerinde diğer devletlerden bağımsız
olarak hukukun temini ve uygulanması şeklinde tanımlanan
egemenliğin, Arap devletlerindeki uygulanma şekli belirli bir
toprak parçası üzerinde mutlak egemenlik şeklinde olmuştur.
ESAD’IN KRİZ YÖNETİMİ
•
•
•
•
•
1) Güçlü Aktörlerle Çatışmaktan Kaçınma
2) Pragmatik ve Esnek Diplomasi
3) Gücün Dolaylı Kullanımı: Hizbullah üzerinden hasımlarını dövmek
4) İttifak Arayışları: İran ve Rusya ile işbirliği
Suriye’nin siyasi, ekonomik ve askeri gücü ve etki etme kapasitesi kısıtlı
bir devlet olduğu aşikârdır
• Suriye’nin Hizbullah’a siyasi destek verdiği Devlet Başkanı Esad dâhil tüm
Suriyeli yetkililer tarafından kabul edilmektedir.
• Lübnan’da Hizbullah’ın sadece elinde silah bulunduran bir askeri güç
olmayıp aynı zamanda iyi örgütlenmiş ekonomik ve toplumsal bir direniş
hareketi olduğunu anlamak gerekiyor
• Hizbullah’ın askeri açıdan en dikkate değer özelliklerinden biri, bölgede
İsrail’e doğrudan etkili saldırı yapabilecek insan ve silah gücüne ve
organizasyon kabiliyetine sahip tek irade olmasıdır.
SURİYE’NİN GÜCÜ
• Suriye kendi topraklarına yönelik İsrail saldırılarına karşı
bile meşru müdafaa hakkını tam anlamıyla
kullanamamaktadır. Beşşar Esad döneminde Suriye
topraklarına yönelik ilk İsrail saldırısı 4 Ekim 2003’te
gerçekleşti. İsrail Hava Kuvvetleri (IAF) Şam yakınlarındaki
bir bölgeyi Filistin eğitim kampı olduğu iddiasıyla
bombaladı. Bu tür bir saldırının 1973 Yom Kippur
Savaşı’ndan beri ilk kez gerçekleşmiş olması da Suriye’nin
Soğuk Savaş’ın ardından askeri olarak büyük güç
kaybettiğinin ispatı sayılabilir. Bu saldırının üzerinden
neredeyse üç yıl geçtikten sonra Haziran 2006’da Beşşar
Esad’ın Lazkiye’deki sarayının üzerinde uçuş yapan İsrail
savaş uçaklarına ateş açıldığı iddia edildi. İsrail 2008’de
Rakka yakınlarındaki tesislerini bombaladı.
SURİYE’DE YÖNETİMİN DESTEKÇİLERİ
KİMLER?
• Beşşar Esad’a destek gösterilerinde ön sıralarda Dürzî şeyhler ve
Hıristiyan rahiplerin yer alması bir rastlantı değil. Hem Dürzîler hem
Hıristiyanlar mevcut rejimi dini özgürlüklerinin ve varlıklarının garantisi
olarak görüyor ve radikal İslamcıların ülkede iktidara gelme ihtimali
onlarda büyük bir korkuya sebep oluyor
• Suriye, akıllarda otoriter bir polis devleti olarak kalsa da güvenlik
güçlerinin hantal ve disiplinsiz görüntüsüyle iyi planlanmış bu tarz
provokatif şiddet eylemlerinin yapılması için uygun bir zemin sunuyor.
• Arap devletlerinin yönetici elitleri bu durumu tespit edip çözüm aramak
yerine güçlerini demokratik kanalların kapanması yönünde
kullanmışlardır.
• Bugünden sonra otoriter yönetimlerin alacağı tedbirler ve yapacakları
reformlar, rejimlerini ancak kısa vadede ayakta tutabilir. Kısa vadede
ayakta kalmayı başaran otoriter yönetimler ise orta ya da uzun vadede
mutlaka “rejim bunalımı” sorunu ile yüzleşecektir.
SURİYE’DE ORDUNUN TUTUMU NE
OLABİLİR?
• Baas rejimi de kendini birçok etnik unsurlar arasında bir tampon gibi
gösteriyor. 22 milyonluk ülke nüfusunun yaklaşık % 10'unu oluşturmasına
rağmen Nasturi, Başkan Beşşar Esed'in de Nasturi olması dolayısıyla
ülkenin yönetici tabakası durumunda. Yani % 70'i Sünni olan Suriye'yi %
10'luk bir Nasturi azınlık idare ediyor. Hafız Esed'in 1970'te bir darbeyle
iktidarı ele geçirmesinden bu yana Nasturiler hem bürokraside hem de
askerî alanda önemli mevkilerde yer almaya başladılar. Özellikle silahlı
kuvvetlerin neredeyse tamamen Nasturilerden oluşuyor olması bunun
önemli bir örneği. Bu yüzden LSE'de (London School of Economics)
Ortadoğu profesörü Fawaz Gerges, Suriye ordusunun sadece rejimi değil,
kendini korumak için de sonuna kadar savaşacağını, çünkü ordunun,
rejimin ta kendisi olduğunu ifade ediyor. Bu, kısaca şu anlama geliyor:
Halk ayaklanmasında Mısır'daki gibi askerin tarafsız kalması ya da kendi
halkına kurşun sıkmaması gibi bir durum ihtimal dahilinde görünmüyor.
Saddam döneminde Irak, benzer durumları çokça tecrübe etti. Nitekim.
Sünni Araplardan oluşan ordu, Kuzey'de Kürt, Güney'de Şii
ayaklanmalarına en acımasız şekilde müdahale etti.
ESAD’A BAĞLI GÜÇLERİN DURUMU
• Güvenlik güçleri, askerler ve Shabiha güçlerinin gösterileri bastırmak için
kullandıkları aşırı güç.
• Bunlar orduyu( özellikle Üçüncü ve Dördüncü Birlik’i), güvenlik güçlerini
ve ‘Shabiha’ denilen yarı askeri grupları içermektedir.
• Cumhurbaşkanı Beşer Esad kontrolü devraldığı zaman, bu babadan
kalma sistemi tek başına devam ettirecek özelliklerden yoksundu. Beşer,
aile üyelerini devlet hizmetlerinin başına geçirdi ve böylece rejimi bir
kişinin hâkimiyetinden oluşan despotik bir rejimden mafya tipi aile
egemenliğinden oluşan despotik bir rejime çevirdi.
• Cumhurbaşkanı Beşer Esad’ın, Suriye’ye yayılabilecek bir protesto
ihtimalini, nasıl önleyip, tepki verileceğini araştıracak Özel Komite
kurduğu haberleri medyaya sızdı.
• Komite; Tunus ve Mısır rejimlerinin başarısızlık nedenini, protestoların
başladığı anda ezilmemesi olarak belirleyip başlangıçtan itibaren
acımasızca operasyona başlanmasını tavsiye etti.
SURİYE ORDUSU
•
•
•
•
•
•
•
•
•
Suriye ordusu, Arap dünyasında en güçlü ordulardan biri sayılır. Ordu araştırma merkezleri,
ordunun 450,000 ile 500,000 arasında personeli kapsayan bir büyüklüğü olduğunu ortaya
koymakta.
Cumhurbaşkanının kardeşi Maher Esad tarafından komuta edilen Dördüncü Bölüm (Bölme),
Üçüncü Bölüm ile birlikte tüm bu birliklerin sağlam çekirdeğini teşkil etmektedir.
Gerçekten; işledikleri işkencelerin bazıları şiddet tarihinde görülmemiştir.
Ayaklanma başladıktan iki ay sonra, Shabiha grupları büyüdüler ve kelimenin tam anlamıyla,
kendilerini paralı çetelere dönüştürdüler.
Özellikle komutanları göstericilere ateş açma emirlerine itaat etmeyen ordu içindeki askerlere ve
polis memurlarına karşı da şiddet kullandı. Emre uymayan askerler özel tarz bir uygulama ile
nokta atışıyla öldürüldü, rejim tarafından sonradan sadece cenaze masrafları ödendi
Ayrım yapmadan öldürme metodu yerine alandaki protesto liderlerini hedef alan öldürme tarzına
geçiş yaptılar.
İkinci olarak, muhaliflerin akrabalarını, arkadaşlarını da tutuklayarak, tutuklama dairesini
genişlettiler,
Şiddet ve Mukhabarat tarafından uygulanan aşırı zorlama ordunun içindeki bazı elemanların
kurumlara duyduğu sadakatini sorgulatacağı belliydi. Ordunun görevi; halkı düşmanlardan
korumaktı, ama şu an onlar rejimi kendi varlıklarını korumaya çalışıyorlar.
Esad, “Militanlar söz konusu olduğunda da hükümete düşen, sivilleri ve istikrarı korumak için
onlarla savaşmaktır. Militanları kendi hallerine bırakamayız. Bu bizim işimizdir ve işimiz
yapmaktayız!” demektedir
ESAD’IN POLİTİK VİZYONU
• Esad’ın politikalarının ahlaki değerlerden çok güce dayandığı
aşikârdır. Bu anlamda Esad ailesi, 20. yy.ın en önemli realist
liderlerinden biridir. Esad’ın dış politikası onun sahip olduğu realist
lider özelliğine ek olarak üç temel argüman üzerinde
yürütülmektedir: Güçlü bir Suriye ordusu,
• Tek parti diktatörlüğü,
• İdeoloji (Büyük Suriye ideali) ve
• Pragmatik bir diplomasi anlayışı.
• Büyük Suriye” ideali ile toplumu bir arada tutmayı başarmış ve dış
politika algılamalarında Lübnan, Filistin ve Ürdün’ü hiçbir zaman
bağımsız devletler olarak görmemiştir.
• Bu devletlere Suriye’nin yaptığı her türlü müdahale legal olarak
değerlendirilmiştir.
• Buna ek olarak Esad’ın dış politikadaki pragmatizmi çerçevesinde,
zaman zaman Arap dünyasıyla bağları koparmamak için PanArabizmi de kullandığını gözden kaçırmamak gerekir.
SON 50 YILDA
• Suriye kıt kaynaklarını daha çok savaş finansmanına
harcamıştır.
• Kalkınma yarışında geri kalmış, komşuları ile uzun yıllar
dostluk ve işbirliği yerine hep uzlaşmazlıklar yaşamıştır.
• Suriye’yi dünya; Mısır ile denediği başarısız Birleşik Arap
Cumhuriyeti tecrübesi; çeşitli cephelerde, İsrail ile yaptığı
savaşlar; Irak işgali sırasında, ABD ile zıtlaşması yönünden
tanımaktadır.
• Yüksek işsizlik, yüksek enflasyon, kıtlıklar gibi alışılmış
sorunlara, bir de tarım topraklarındaki bozulma, su kirliliği
gibi çevresel sorunlar eklendi.
• Ortalama % 10’un altına düşmeyen işsizlik oranlarına
sahip olan, yoksulluk sınırı altındaki kişi oranının ortalama
% 20’nin üzerinde seyrettiği ülkelerde ekonomik sorunlar
halktaki rahatsızlığı artırmaktadır.
•
•
•
•
•
•
•
•
ARAP HALK AYAKLANMALARINA
TESİR
EDEN
UNSURLAR
Küreselleşmenin Teknolojik Alandaki Etkisi ve Sosyal Medya
Küreselleşme, başta internet ve cep telefonları olmak üzere, telefon ve televizyon
gibi araçları ucuzlatması ve yaygınlaştırması ile Ortadoğu’da başlayan
hareketlerinin kitlesel niteliğe kavuşmasında önemli rol oynamıştır.
Protesto gösterileri Tunus’ta başladığında sürecin tüm Arap coğrafyasına
yayılması El Cezire kanalı aracılığıyla mümkün olmuştur.
Arap toplumları daha fazla paylaşımda bulunmaya başlamıştır. Böylece Arap
toplumlarında otoriter yönetimlerden duyulan rahatsızlığa ilişkin bir “ortak
bilinç” oluşmuştur. Domino etkisinin meydana gelmesinde, bu ortak bilincin arka
planındaki sosyal medyanın payı büyüktür. Bununla birlikte, Wael Ghonim gibi
“gündüz Google’daki işiyle, gece devrim organizasyonu ile uğraşan”
organizatörler, bu yeni araçları ortak bilinci eyleme dönüştürmek üzere
değerlendirmişlerdir.
ABD Dışişleri Bakanlığı’ndan Victoria Nuland da bu durumu doğruladı. Nuland
“Ülke içindeki ve dışındaki, değişim çağrısı yapan Suriyelilerle ilişkilerimizi
genişletiyoruz” dedi. Nuland ayrıca Barack Obama’nın Suriye Devlet Başkanı
Beşar Esad’a en başından beri reform yapma veya görevinden istifa etme çağrısı
yaptığını belirtti.
Wesley Clark’a göre Pentagon Irak, Suriye ve Lübnan’ı ABD-NATO müdahalesinin
hedefindeki ülkeler olarak tanımladı.
“Tehditten anlamayana” bir kötek lazım dediler.
“Madem biz ne yaparsak yaranamıyoruz. Zaten çoğu kez kaş yapalım derken göz
de çıkarıyoruz. Ayrıca Orta Doğu güvenliği için çuvallarla para döküyoruz. O
zaman bölgenin güvenlik sorunlarına yine bölge ülkeleri çözüm arasın” dediler.
RUSYA’NIN POZİSYONU
• Başlangıçta, Rusya Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Aleksander
Lukaseviç, Rusya’nın Suriye’de müdahaleye ve Esad’ın gitmesini
amaçlayan dış baskılar karşısındaki muhalefetinin değişmediğini
belirterek ve ülkesinin, başkalarının içişlerine müdahale eden,
kendi eğilimleri doğrultusunda rejimleri değiştirmeye ya da başka
halklara kendi geleceklerini tayin etmeyi öğretmeye çalışan
ülkelerden olmayacağı üzerinde durarak Rus tutumunu ortaya
koydu. Rusya’nın istemeyerek de olsa ABD’ye karşı
direnemeyeceği açıktır.
• Katar Başbakanı ve Dışişleri Bakanı Şeyh Hamad bin Casim el Sani
de, Rusya’nın Suriyeli muhalifler için “terörist ve silahlı çete”
benzetmesine “Onlar silahlı çeteler değil. Onlar, rejimin vahşetine
karşı halkının yanında yer alan gruplardır!” şeklindeki ifadeleriyle
tepki verdi.
ESAD’IN İNADINDA DEVAM EDECEĞİ
AÇIKTIR.
• Esad’ın 4. konuşması reformlardan,
olağanüstü halin kaldırılmasından, medya
özgürlüklerinin verilmesinden ve siyasi
çoğulculuktan bahsettiği 1. ve 2.
konuşmalarından farklıydı. Arap Birliği’ne,
Körfez ülkelerine ve yanıltıcı uydu
kanallarına, istisnasız herkese ateş açtı. Peki
bu ateş açma, güç göstergesi mi yoksa zayıflık
mı?
• İnadında devam edeceği açıktır.
TÜRKİYE’YE YÖNELTİLEN
SUÇLAMALAR.
• Erdoğan Türkiye ’sinin Osmanlı emelleri var. Bugünün
Türkiye ’si, İslam dünyasında ve özellikle de Suriye, Irak ve
Afganistan’da İran’ın baş rakibi olarak görülüyor.
• İkincisi, Türkiye ’nin temel hedeflerinden biri, İran’ı
bölgedeki Şii desteğinden mahrum bırakmak. Sözgelimi
Erdoğan’ın Kerbela ziyareti, dini etkenler sebebiyle değil,
İran ’ı zayıflatma amaçlıydı.
• Üçüncüsü, Suriyeli muhaliflere verdiği destekte Türkiye ’yi
harekete geçiren, insani yaklaşımlar değil. Türkiye ’nin
Libya’yla ilgili belirsiz tutumu, Türklerin niyetlerinin iç
yüzünü gösterdi.
• Dördüncüsü, Erdoğan Türkiye ’si genel şekliyle İran
çıkarları için en büyük tehdidi oluşturuyor. İki ülkenin
çıkarları, birbirine tamamen zıt. Dediler.
İRAN’IN BAKIŞ TARZI VE DURUMU
• Suriye'nin Nusayrileriyle İran'ın Caferilerinin mezhepsel
bir yakınlığı yoktur
• İran'ın dış politika tasnifinde iki grup vardır: Hizbullah ve
Hizbuşşeytan
• İran'a göre, Hizbullah grubuna karşı saldırıda netice
alamayan Hizbuşşeytan grubu, bu kez Suriye'yi devre dışı
bırakıp, Hamas'ın ve Hizbullah'ın himayesini zayıflatmak
ve İran'ı yalnızlaştırmak istemektedir. İran'ı
yalnızlaştırdıktan sonra askeri müdahaleden
çekinmeyeceklerdir. Buradaki mücadele hakla batıl
arasındaki mücadeledir. Aynı İran Irak’daki Sünni direnişin
yok ezilmesi için ABD ile oturup anlaşmaya varmıştır. İran
politikalarına oportinizm ve ince siyaset hakimdir.
BATININ KRİZ YÖNETİMİ
• Dış aktörlerin ortak beklentisi, Nusayri toplumunun
can, mal, gelir kaybı artınca ve uzun vadede rejimin
kazanamayacağı bilincinin güçlenmesi
• Üst kademe Nusayri komutanların Esad’ı devirmesi.
• Bir diğer beklenti de ekonomik ve mali yaptırımların
iyice sıkılaşmasının, Suriye’nin iş adamları ve geniş
çaplı orta sınıfını rejime açıkça meydan okumaya
zorlaması, bunun da Esad’ın devrilmesini sağlayacak
kritik öneme sahip kitleyi bir araya getirmesi
beklentisi
ÖZGÜR SURİYE ORDUSU
•
•
•
•
Özgür Suriye Ordusu’nun, destek almadan rejime sadık kalan üst düzey
profesyonel Suriye ordusunu yenmesi pek imkân dahilinde değil.
Arap Birliği’nden alınan silah ve para yardımı ile güçlenen muhalifler, Esad
rejimini oldukça sıkıştırabilir. Bu ise şiddetin artışına sebebiyet verebilir. Her
ikisinin sonunda insani trajedinin yaşanabileceği bir gelişmelere yol açabilir.
İnsanlık trajedisinin yaşanması hali ise dünya basını tarafından acite edilerek, BM
şemsiyesi altında Suriye’ye önce ağır yaptırımlar, ardından ambargo, hatta askeri
müdahaleye kadar giden gelişmeler yaşanabilir…Esad, nihayetinde babasının
günahlarınıda ödeyerek çekilecektir.
Hatay’a sığınan Albay Riyad el Esad, Reuters haber ajansına “Devlet Başkanı
Esad’ı devirmenin tek yolunun güç kullanmak olduğunu” söylemiştir.
Aynı ajans vasıtasıyla uluslararası kamuoyuna yardım çağrısı yapan Albay Esad,
“Suriye’de yabancı ülkelerin güçlerini görmek istemediklerini” söylemekle
birlikte, “uluslararası kamuoyunun isyancılara silah yardımı yapıp ülkenin hava
sahasını uçuşa kapatması gerektiği” üzerinde durmuştur.
SURİYE’DE İNSANLARIN ÖLMESİ VE
KATLİMLAR KİMİN UMURUNDA ?
• Sanki İsrail’in Gazze saldırısında, diyelim,
1300’den fazla kişiyi öldürmesini ABD
görmezden gelmemiş gibi-, sahadaki gerçeklikle
uyuşmuyor. Humus niye Rusların umurunda
olsun ki? Çeçenistan’daki ölüleri umursamışlar
mıydı?
Bir de diğer taraftan bakalım. Evet, Suriye
istihbarat servislerinin yarım yüzyıldan beri
insan hakları suçları işlediğini hepimiz biliyoruz.
• Suriye rejimi ‘hafif bir iteklemeyle’ devrilecek bir
sistem değil.
ARAP BİRLİĞİ
• Arap Birliğinin birlik bağları, hep gevşek kalmışsa
aşılması gereken yapısal bir sorun olduğu açıktır.
Sonuçta Arap Birliği bir sert güç değildir. İcbar
yeteneği yoktur. Yumuşak güç olma konusunda
bile henüz rüştünü ispat etmemiştir.
• Şimdi hal böyleyken “kendi söküğünü
dikemeyen terzi”, Suriye gibi bir parçalı bohçayı
nasıl yamayacaktır?
• Arap Birliği’nin BMGK’ini Suriye’ye bir barış gücü
göndermeye ikna etmeye çalıştığını görüyoruz.
ABD’NİN SURİYE MESELESİNE
YAKLAŞIMI
• Suriye’ye karşı her türlü askeri harekât seçeneklerini
masaya yatırdığı anlaşılan ABD’de, kamuoyunun giderayak
“müdahale” konusunda yönlendirildiği başkanlık
seçiminin beklendiği görülmektedir.
• Şüphesiz ki bu duruma tesir eden diğer bir faktör Esad
rejiminin muhaliflerle mücadeledeki beceriksizlikleri
sonucu ölen-yaralananların sayısındaki artış da önemli rol
oynamaktadır.
• Bilhassa Cumhuriyetçiler sık sık Suriye’ye hava harekâtını
telaffuz etmektedirler. Bunlardan biri de 2008 Başkanlık
seçimlerinde Obama’nın rakibi olan Senatör John
McCain’den 5 Mart 2012’de geldi. Senatör John McCain,
“ABD'nin Suriyeli muhalifleri silahlandırmayı düşünmesi
gerektiğini” söylemiştir
ESAD’IN İPİ ÇEKİLMİŞTİR.
• Bakanı Ahmet Davutoğlu, Tunus'taki Suriye'nin Dostları
Grubu'nun ilk toplantısının ardından Suriye'ye uluslararası
müdahale olasılığının masada olduğunu belirterek
"Sorumluluk bizden gitti. Her şey masada. Suriye'de
masadayız" demiştir.
• Birçok ülkenin Suriye’den büyükelçilerini çekmeleri ise
Suriye’yi izole etme politikasından çok, devletlerin
gelecekteki tepkisinin ipuçlarını vermektedir.
• Batı ve Arap ülkeleri ekseninden gelecek olan muhtemel
“insani” müdahale kararı Esad rejiminin yıkılmasında bir
katalizör görevi görecek, oluşacak olan yeni rejim ise
büyük bir kargaşa ortamında göreve başlayacaktır.
• Er ya da geç bitecek olan Esad rejiminin sonu ise artık bir
zaman meselesine dönüşmüştür.
ABD KARAR VERMİŞTİR ESAD
GİDECEKTİR.
• ABD’nin BM Daimi Temsilcisi Susan Rice’nin,
“Rusya ve Çin’in Suriye halkını satmak ve
korkak bir tiranı korumadaki kararlılıkları
sürüyor” şeklindeki sözleri büyük yankı
uyandırmıştır.
• Esad’sız Suriye’nin Rusya’ya yakın durması
için gereken “pazarlık” konusunda ABD ile
anlaşamamış gözükmektedir. Bu pazarlıkta
bir noktaya varacaklardır. Nitekim varıyorlar.
RUSYA VE ÇİN ABD’NİN DEDİĞİNE
GELECEKTİR
• Rusya’da Devlet Başkanı Vladimir Putin’e karşı
başlayan protestoların bir “bahara” dönüşeceği
ihtimali Rusya’yı rahatsız etmekte, dünyanın en
kalabalık ülkesi Çin de ülkedeki ifade özgürlüğü
tartışmaları nedeniyle kendini korumak istemektedir.
• Başta Suudi Arabistan olmak üzere, bölge ülkelerinin
de büyükelçilerini çağırdıkları. ABD ve İngiltere’nin
son tavırlarıyla birlikte dikkate alındığında, Suriye’ye
yakında bir askeri müdahale olabileceği, ya da iç savaş
çıkabileceği beklentisi muhtemel hale gelmiştir
BATILI ÜLKELERİN BAZILARI TÜRKİYE’NİN
MÜDAHİL OLMASINI İSTEMEKTEDİR.
• Bu arada İngiltere ve ABD gibi Arap Birliği’nin
bazı ülkeleri Türkiye’yi Suriye’ye müdahale
konusunda yönlendirmeye çalışmaktadırlar.
• Bazı Türk siyasetçileri tarafından basın yoluyla
“ABD ve NATO'nun mutabakatı sağlanabilir.
Müdahale sadece Türkiye tarafından
gerçekleştirilmelidir!” şeklinde sarf edilmektedir.
• Son gelişmeler üzerine ABD Başkanı Obama;
“Beşar Esad’ın gitme zamanı geldi. Konu gidip
gitmeyeceği değil ne zaman gideceği...’’demiştir.
ESAD EN AZINDAN NE YAPABİLİRDİ ?
• Suriye halkının ilk etapta, 8 Mart 1963
tarihinden beri ülkede uygulanan olağanüstü
halin kaldırılması, içişleri bakanlığı başta olmak
üzere çeşitli hükümet kurumlarının
sivilleştirilmesi, güvenlik birimlerinin görev
alanlarının yeniden tanımlanması, yasama,
yürütme ve yargı organlarının yapılandırılması,
yargının bağımsızlaştırılması ve bireysel hakların
tanımlanması (Suriye kimliği olmayan Kürtlere
vatandaşlık hakkı tanınması) gibi birçok konuda
“reform” yapılması yönünde talepleri yerine
getirebilir. Devleti ve halkı kurtarabilirdi.
MUHALİFLERİN HANDİKAPLARI
•
•
•
•
•
•
•
Suriyeli Kürtler, kuzey Irak’taki yapıya benzer bir özerklik fikrine sıcak bakmakta,
Suriye Ulusal Konseyi ile aynı çatı altında Esed yönetimine karşı mücadele
vermeyi reddetmekte ve Konsey’in toplantılarına katılmamaktadır.
Esed’in iktidardan uzaklaştırılmasını isterken bazı kesimler, dış müdahale
olmadan muhalefetin kendi gücüyle devrilmesini öngörmektedir.
Suriye’nin tek muhalif grubu olarak resmen tanınsa da, Konsey’in uluslararası
kamuoyunu yeterince ikna edemediği gözlemlenmektedir.
Muhalefeti yönlendiren güçlü bir liderin olmayışı da dünya kamuoyunun bu
kararsızlığını pekiştirmiş, muhalefete bir bakıma kuşkuyla bakılmasına yol
açmıştır.
Suriye’nin özellikle Türkiye açısından hayati bir konumda olduğunun belirtilmesi
gerekir. Suriye’nin etnik-dini açıdan Türkiye’yle benzerlikleri Ankara için ciddi bir
probleme dönüşebilir. Bu nedenle Suriye’deki gelişmeler karşısında Türkiye’nin
bekle-gör politikası izlemesi doğru olmaz.
Suriye’deki krizin çözüme kavuşturulamayacağı ve demokratikleşme sürecinin
sürüncemede kalacağı ifade edilebilir.
Uluslararası bir baskı kurulmadıkça Esed iktidarının devrilmesinin zor olacağı
belirtilmelidir.
RUSYA ABD’NİN BASKILARINA
DAYANABİLİR Mİ?
• DAYANAMAZ.
• Rusya’da sesiz sedasız 14 milyar dolarlık bir
Suriye- Rusya ticaret anlaşmasını askıya aldı.
• Kofi Annan’ın 2000 li yıllarda da BM in
pozisyonuna gölge düşürdüğü sık tekrarlanır.
ABD nin Irak’a tek taraflı müdahalesini
engellemekte etkili olamamıştır. BM’ leri doğal
olarak ABD nin bir uzantısı olarak kabul etmiş bir
görünüm sergilemiştir. Son on yılda gerçekleşen
siyasi olaylar Kofi Annan’ı doğrulamıştır.
ABD NA ZAMAN MÜDAHALE
EDEBİLİR?
• Amerikan müdahalesi, ancak kasımdaki başkanlık
seçimlerinden sonra ve bölgedeki baş problem
noktası olmayı sürdüren İran’la bağlantılı olarak
gelebilir.
• Dışişleri Bakanı Hillary Clinton, 19 Nisan’da Paris’te
düzenlenen Suriye’nin Dostları toplantısında,
‘Güvenlik Konseyi’nde BM tüzüğünün 7. bölümü
uyarınca yaptırım kararı çıkarmak için şevkle
çalışmaktan’ söz etti ve Türkiye NATO anlaşmasının
danışma hükümlerini ihtiva eden 4. maddesini
işletebileceğini dile getirdi.
ABD’NİN SIKINTILARI
• Suriye’de, Irak ve Libya’daki gibi petrol yok ve
bazı askerlerini kaybedebilir. Buna ilaveten genel
Amerikan mizacı Irak , Afganistan ve Libya’dan
sonra ülkenin ekonomik krizden geçtiği bir
dönemde mali gücünü bitirebilecek üçüncü bir
savaşa girmeyi kabul edemez.
• ABD, başkanlık seçimlerinden sonra İran ’ın
nükleer tesislerini vurmak isterse, Suriye bu
paketin bir parçası olabilir. Ayrıca operasyonlar,
Suriye’nin yanı sıra Hizbullah ve Hamas gibi İran
’ın bölgedeki müttefiklerini de kapsar.
İRAN’IN TEHDİTLERİ BOŞ
• Ali Hamaney’in askeri danışmanı Tümgeneral Yahya Rahim Safevi,
geçmişteki açıklamalarında Türkiye ’nin bölgedeki ve İran’a yönelik
politikalarını eleştirmiş, Türk tutumunun ABD’ye hizmet ettiğini
belirtmiş ve bu tavrını değiştirmediği takdirde sert uyarılarda
bulunmuştu. Safevi şöyle diyordu: “ Türkiye bu siyasi davranıştan
uzaklaşmazsa, Türk halkı kendisini bırakıp komşu ülkeleri Suriye,
Irak ve İran kendisiyle bağlarını yeniden gözden geçirecektir.”
İran Hava-Uzay Kuvvetleri Komutanı Tuğgeneral Emir Ali Hacızade
ise İran ’ın herhangi bir tehdit karşısında, Türkiye ’de bulunan
NATO’ya ait füze kalkanı tesislerine saldırmakta tereddüt
etmeyeceğini söyledi.
• RASAM BAŞKANI DR.AHMET HAKKI BİRLİK VAKFINDA
ANLATTI:»IRAKTA SUNNİ DİRENİŞİ KIRMAK İÇİN İRAN ABD’YE
YARDIM ETTİ»
• BİZ BU İKİ YÜZLÜLÜKLERE İNANMAMALIYIZ.
ESAD BÜYÜK ŞEHİRLERDE HAKİMİYETİ
KAYBETMEDİ
• Şam ve Halep, şu ana dek Beşşar Esad
rejimine sadık kalmış ve ayaklanmaya
katılmamış iş dünyası ve diğer meslek
gruplarının kalesi konumunda olan bu
şehirlerin tavır değiştirmesi lazımdır.
TÜRKİYE SURİYE İLİŞKİLERİ
• Türkiye-Suriye ticareti hacmi, hala sadece 2,3
milyar dolar seviyesinde. Ama artık alt yapı, su,
elektrifikasyon, karayolu, demiryolu ve iletişim
gibi alanlarda işbirliği yapıyoruz. En önemlisi,
dost ilişkiler sayesinde, Suriye’nin PKK terörüne
desteği görünürde sıfırlandı. Öyle ki, sınırdaki
mayınları bile temizleme kararı aldık ve 2 ülke
arasında vize zorunluluğu kalktı. Böylece,
Türkiye’nin en uzun sınırı çizilirken dikenli
tellerle bölünmüş olan aileler, bayramları birlikte
kutlamaya başladı. Esad rejiminin tasfiyesinden
sonra iki devlet tek millet misyonunun
gerçekleşeceği hakikattir.
BATI TÜRKİYE’NİN ORTADOĞUDA GÜÇ
KAZANMASINI İSTiYOR MU?
• Davutoğlu, Osmanlı mirası hakkında sık sık, uzun
uzun ve ikna edici biçimde konuşuyor. Böyle bir
performansı AB dışişleri bakanları toplantısında
sergileyince, bakanlardan biri, AB ’nin Osmanlı
İmparatorluğu’na katılmaya davet edildiği
esprisini yapmıştı.
• KİMİ BATILI SİYASETÇİLER DİYOR Kİ: Yakın
gelecekte Türkiye Britanya’dan, İran
Almanya’dan, Suudi Arabistan Fransa’dan, Rusya
da Amerika’dan daha önemli olacaktır.
ORTADOĞU’DA DÜZEN DIŞARIDAN
BELİRLENİYOR
• Kurallar bölgenin dışında belirleniyor, bölge ise
kukla idareler, askeri rejimler ve ekonomik
yolsuzluklar ve geriliğin gölgesi altında yaşamaya
mahkûm bırakılıyor. Bu bakımdan zihinlerimizde
eğitim konusu ve özelde ise tarih eğitimi ve
kitaplarının yeniden düzenlenerek emperyal
amaçlar için kurgulanmış soğuklukların yerine
,bölge ve halkların menfaatini esas alan yapısal
yaklaşımlarla yeniden düzenlenmesi KESİN
MECBURİYET HALİNE gelmiştir.
DIŞ BASININ TÜRKİYE YORUMLARI
• Guardian: "Türkiye'nin çağı geliyor, Ortadoğu bundan böyle aynı
olmayacak"
• Financial Times; ‘’Erdoğan, İsrail’e karşı bölgede hiçbir ülkenin
takınmadığı sert tavırla Arap dünyasında kazandığı hayranlığı
nakte çevirmeyi amaçlıyor.’’
• İsrael Hayom; ‘’Mısır, Erdoğan’ı, Yeni Selahaddin Eyyubi gibi
karışıldı.
• Rusya’nın Sesi: “Erdoğan’ın Amacı Demokrasiyi Desteklemek.
• El Pais: “Türkiye İslami Demokrasiyi İhraç Ediyor.”
• Haaretz: ‘’Erdoğan, Obama değil. Mısır’da bir Türk Obaması, yeni
bir Osmanlı Sultanı veya İsrail’e savaş açan bir lider görmeyi
bekleyenler, paralarını geri isteyebilirler.’’
• Die Welt: Osmanlılar zamanında Arap ülkelerini ateş ve kılıçla
fethetmişti. Erdoğan ise bu ülkeleri günümüzde kameralar ve İsrail
karşıtı söylemlerle fethediyor.
TÜRKİYE’NİN ENERJİ HANDİKAPI
• Avrupa’nın enerji olarak Rusya’ya olan bağımlılığı
Rusya’ya doğrudan ve dolaylı yollardan önemli
stratejik avantajlar kazandırmaktadır.
• Enerji alanında Türkiye bütünüyle olmasa bile büyük
oranda Rusya’ya bağımlı durumdadır. Bu yanlışlığı kısa
zamanda düzeltmeliyiz.
• Pasivizmle bir yere varamayız.
• Bismarck, Fransa ve Rusya ile savaşa girmemek için
çok ince politikalar yürütmüş ve Başbakanlığı
zamanında Almanya çok güçlenmiştir. İran’la
çatışmaya girmeden bir şeyler yapmalıyız, başka
çatışmaları göze almalıyız. İran’la çatışmak ABD ve
İsrail’in işidir..
TÜRKİYE’NİN BATI TARAFINDAN
GÖRÜLEN POZİSYONU
• Soğuk Savaş’ta komünizme karşı “uç karakol”
görevi yapan Türkiye’nin pozisyonu ise Orta
Doğu’da bir “merkez karakol” olma yolunda
ilerlemektedir.
• Sadık NATO üyesi” kimliğinin yerine
“Osmanlı’nın değerleri ile bölgede hakimiyet
kurmaya çalışan Türkiye” kimliği geçmiştir.
TÜRKİYE NE YAPMALI?
• “Cezayir” örneği unutulmamalı, bu
müdahalenin mümkünse diğer “Arap
birlikleri” ile birlikte yapılması düşünülmeli,
“Haçlı ordusunda Türk ordusu!” yanlışlığı
yaşanmadan Suriye yönetimi sıkıştırılmalıdır.
• Pasif kalınmamalıdır.
• Askeri başarılar elde edilmeden bölgesel güç
olunmaz.
SURİYE’NİN SONU NE OLUR ?
• Suriye’yi devrimden sonra her kim yönetirse yönetsin, birlik
beraberlik içindeki bir ülkeye hükmedemeyecek, zira mezhep ya
da etnisiteye göre bölünmüş bölgeler, birbirleriyle muharebelere
tutuşmuş olacak. Bunun bölgedeki tarihsel örneği, 1975’ten
itibaren 16 yıl boyunca iç savaş batağına saplanmış Lübnan’dır.
Tarihin çöplüğüne gitmesi gereken halkını, öldüren, bastıran ve
işkence eden rejimdir ve hiçbir hukuki meşruiyeti yoktur.
• Suriye, ancak makul davranılırsa toparlanır. Esat rejimi elbette
gidecektir. Beş’ar Esat kendisi de gitmek isteyebilir. Bu yol en
akıllıcası olacaktır. Suriye yönetimi kendi çözümünü kendisi
üretmeli. Vatanseverliği tekeline almamalıdır. Unutulmamalıdır ki
şimdiki Suriye yönetimi, ideolojisi ve sistemi de batının dizayn
ettiği bir sistemdir.
• Mezhep çatışmalarının, güçler arasında bölgesel hesaplaşmaların
değil, kendi sınırları içindeki “bereketli hilalde bereketin,
verimliliğin ve işbirliğinin beşiği olmalıdır. Akıllı olmalıdır.
BATI AÇISINDAN NE OLABİLİR?
•
•
•
•
•
•
Batı pişman olabilir .Arap baharının yakın batıya getireceği yükler belirsizdir.
Tarihten çekilmesine sebep olacak gelişmelere yol açabilir.
Suriye’de yönetime Müslüman Kardeşler ’in gelmesine yönelik endişe taşıyorlar.
“İslam Birliği'nin Nüvesi Olarak Türkiye-Suriye Birliği” adlı kitabın yazarı olan
samimi hayalperest Hakan Albayrak diye nitelemişlerdi. Mevcut yönetim
birlikten ve büyük olmaktan rahatsızlık duyuyor.
Kürt liderlerden birine şöyle bir soru yöneltiliyor: Kürtler ne rejimin yanında yer
alır ne de muhaliflerin dediniz? Bekle gör politikası mı izliyorsunuz?
Ama BATI Müslüman Kardeşler’in ipleri AKP’nin elinde olduğu için bu ilişkiden
korkuyorlar.
Emperyalist güç odakları neden Bin Ali, Mübarek, Kaddafi, Salih ve Esad gibi
seküler Arap milliyetçilerini tasfiye etmek istiyor? Kendileri iktidara getirmedi mi
bu isimleri?
Suriye Kürtleri hadiselere şüphe ile yaklaşıyorlar. Demiştir.
Kanımca Suriye Kürtleri kim kazanırsa onun yanında olacaktır.
YENİ BİR ZİHNİYET İNŞASI
• Zira ne Osmanlı Devletini geri getirmek mümkündür ne de
Arapların empreyalistçe sömürülerek çöpe atılmış hayal
kırıklıklarının canlandırılması.
• İsrail gibi bir belayı bölgeye bırakıp giden emperyal güçle
yüzleşemeyen Türk ve Arap aklı silkinmelidir.
• Birbirimizi arkadan vurdu, geri bıraktı gibi sonuca tesir
etmeyen, araya duvarlar örmekten başka bir işe
yaramayan boş laflarla kısır döngü ve kör dövüşü içinde
zaman kaybetmekte bir fayda yoktur.
• Hukuk, bilgi ve ekonomik sistem odaklı bir umrana
ulaşmak için gerçek anlamda fikirde ve işte birlik haline
gelmeyi daha uzun devirler beklemek zorunda kalabiliriz.
TÜRKİYE NE YAPMALI
• Çok aktif davranmalı
• Nato ve BM’den gerekli desteği almalı
• 1.Dünya Savaşı sonunda imzalanan antlaşmalara dayalı olarak
Suriye halkını koruyacak yasal hükümler bulunmalı bunlara
dayanarak yasal taleplerde bulunmalı, emredici olmalıdır.
• Suriye halkına karşı yapılan katliamlara seyirci kalmamalıdır.
• Özel kuvvetlerini sahaya sokmalıdır.
• Suriye’de uçuşa yasak bölgeler ilan etmelidir.
• Tampon bölge oluşturmalı
• Gerekirse rejimin kilit mevkileri ve halka düşmanca davranan
askeri birliklere karşı hava harekatı yapmalıdır.
AKLIN VARSA, ESAD’A TAVSİYEMİZ
• KURT,TİLKİ VE ASLAN ORTAK OLMUŞ
• AKLIN VARSA SUYA KOŞ
• Kurt, tilki ve aslan ortak olmuşlar ava çıkmışlar. Bir koyun, bir tavuk ve bir
tanede geyik avlamışlar. Sıra gelmiş bölüşmeye; aslan kurda demiş ki ortak
şu kısmetimizi bir paylaştır bakalım. Kurt tavuk tilkiye, koyun bana, geyikte
sizin payınıza düşer demiş. Hiddetlenen aslan bir pençe atmış, kurt cansız
yere düşmüş. Bre haddini bilmez vahşi diye söylenirken, dönmüş tilkiye
demiş ki ortak şu avları sen paylaştır. Tilki tereddütsüz; tavuk sabah
kahvaltınız olur. Geyik öğlen yemeğiniz, koyunda akşam çereziniz olur
demiş. Bu dağıtımdan memnun kalan aslan, tilkiye demiş ki bu adil
dağıtımı kimden öğrendin? Şu yerde yatan ortağımızın halinden!
• Saddam’ların, Kaddafi’lerin akıbeti gözden kaçırılmamalıdır. 2.
Meşurtiyet’te Sultan Abdulhamit isteseydi, darbeye karşı direnemez
miydi? Cennetmekan demiştir ki: Halkımın birbirini kırmasına müsaade
edemem.
AKLIN VARSA SUYA KOŞ!
• Nasrettin Hoca bir gün ormana, ateş yakmada kullanılan
ağaçlardan(Kav) toplamaya gitmiş. Epey kuru kav toplamış keyf
içinde köye dönüyormuş. Biraz yorulmuş, bir dere kenarına varınca
serin bir ağaç gölgesinde dinlenmeye karar vermiş. Dinlenirken
kavlar nasıl yanıyor diye meraklanmış. Kavları yakmaya başlamış. Bu
esnada çıkan kıvılcım eşeğin sırtındaki kavlara sıçramış. Hoca panikle
eşeğin sırtındaki ateşi söndürmeye çalışırken, eşek ürkmüş
istikameti belirsiz şekilde çifte atarak sıçrayarak kaçmaya başlamış.
Hoca arkasından koşmuş eşeği tutamamış, alev hayvanın her yerini
sarmış. Hayvanı tutamamış. Hoca çaresiz bir şekilde eşeğe doğru
bakıp dereyi göstererek bağırmaya başlamış: Aklın varsa; dereye
doğru koş, aklın varsa suya git, akıllıysan suya gir diyormuş.
• Bizde bu tavsiyeyi Esad ve rejimi elde tutan insanlara yapıyoruz.
Aklınız varsa halkı kırdırmadan gidiniz. Aklınız varsa bırakın gidin!
Saddamların ve Kaddafilerin hali meydanda…
Download