17.02.2015 MBG-747 BİTKİ BİYOTEKNOLOJİSİ 2 Doç. Dr. Yelda ÖZDEN ÇİFTÇİ Bitki Biyoteknolojisi MBG-645 Güz – 2013 Ders Müfredatı Hafta 1. 2. 3.&4. 5. 6. 7. 8.&9. 10. 11. 12. 13. 14. Dersin Konusu Ek Notlar Biyoteknolojinin Önemi Genetik Belirteçler Öğrenci Sunumu (A1) Bitki Doku Kültürü Öğrenci Sunumu (A2,4.hafta) Bitki Doku Kültürü Uygulamaları Öğrenci Sunumu (A3) In vitro Bitki Stresi Somaklonal Varyasyon Öğrenci Sunumu (A4) Sekonder Metabolit Üretimi Öğrenci Sunumu (A5,9.hafta) Kitle Çoğaltımda Biyoreaktör Kullanımı Öğrenci Sunumu (A6) Orta Süreli Germ. Saklanması Kriyoprezervasyon I Öğrenci Sunumu (A7) Kriyoprezervasyon II Öğrenci Sunumu (A8) Fitoremeditasyon Öğrenci Sunumu (A9) 1 17.02.2015 İleri Bitki Biyoteknolojisi MBG-747 Bahar 2015, PAZARTESİ- 13.00-16.00 Ders Müfredatı Hafta 1. 2&3 4. 5. 6. 7.&8 9. 10. 11. 12. 13. 14. Dersin Konusu Tarımsal Teknoloji Transgenik Bitki Eldesi ve Kullanılan Yöntemler (I&2) Transgenik Bitki Eldesi (III) Bitkilerde Kuraklık ve Tuzluluk Stresine Karşı Direncin Arttırılması Bitkilerde Herbisit ve Böceklere Karşı Direncin Arttırılması Transgenik Bitkilerin Belirlenmesi (I&2) Kloroplast Mühendisliği Kloroplast Mühendisliği ile Üretilen Rekombinant Proteinler Bitkilerde antikor üretimi Bitkilerde Antisens Teknolojisi Bitki Savunmasında DNA Mikroarrayleri Bitkilerde Biyodizel Üretimi Not Sistemi Derse Katılım Sözlü Sunumlar ve Yazılı Rapor Quizler Final Sınavı %10 %15 %15 %60 TOPLAM %100 Tarama Yapılacak Dergiler: Trends in Biotechnology, Biotechnology Advances, Proceedings of the National Academy of Sciences, Science, Nature, Nature Biotechnology, Nature Genetics, Trends in Plant Science, Current Opinions in Biotechnology, Plant Cell Reports,vb. 2 17.02.2015 TRANSGENİK BİTKİ ELDESİ -Agrobacterium arayıcılığı ile gen transferi TRANSGENİK BİTKİ ELDESİ -Biyolistik arayıcılığı ile gen transferi 3 17.02.2015 Kuraklık ve Tuzluluk Stresine Karşı Direncin Arttırılması Herbisit ve Böceklere Karşı Direncin Arttırılması 4 17.02.2015 Transgenik Bitkilerin Belirlenmesi Kloroplast Mühendisliği 5 17.02.2015 Kloroplast Mühendisliği ile Üretilen Rekombinant Proteinler BİTKİLERDE ANTİKOR ÜRETİMİ 6 17.02.2015 ANTİSENS TEKNOLOJİSİ BİTKİ SAVUNMASINDA DNA MİKROARRAYLERİ 7 17.02.2015 BİTKİLERDE BİYODİZEL ÜRETİMİ Birleşmiş Milletler dünya nüfusunun 2020 yılına kadar %25 artarak, 7.5 milyarı bulacağına işaret etmektedir. Ortalama olarak, dünya nüfusuna yaklaşık % 97’ si gelişmekte olan ülkelerde olmak üzere yılda 73 milyon kişi eklenmektedir. Şu anda yaklaşık 1.2 milyon kişi yoksulluk sınırında ve okul öncesi yaştaki 160 milyon çocuk açlık ile mücadele etmektedir. Çok sayıda kişi demir, çinko ve vitamin A gibi mikro elementlerin eksikliğinin yol açtığı bozukluklara sahiptir. Güvensiz yiyecek ve açlık ciddi boyutta halk sağlığı sorunları ortaya çıkarmakta ve can kaybına yol açmaktadır. Ürün üretimi için uygun ekilebilir alan miktarı da şehirleşme ve toprak degradasyonu nedenleriyle gün geçtikçe azalmakta ve bu eğilimin gelişmiş ülkelere nazaran gelişmekte olan ülkelerde daha da dramatik bir hal alması beklenmektedir. 1990 yılında sadece Mısır, Kenya, Bangladeş, Vietnam ve Çin’de kişi başına 0.25 hektardan daha az ekilebilir alan bulunurken, 2025 yılında bu ülkeler arasına Peru, Tanzanya, Pakistan, Endonezya ve Filipinler’ in de eklenmesi beklenmektedir. Ekilebilir alan miktarındaki bu azalmalar ve nüfusta görülen bu artış önümüzdeki 20-30 yılda yiyecek güvenliğini önemli oranda etkileyecektir. 8 17.02.2015 1950 ve 1980 yılları arasında toplam tahıl üretiminde gözle görülür bir artış gözlenirken, 1980-1990 yılları arasında çok az artış sağlanmıştır. Önceki artış daha çok ekim alanında artış, sulama, daha iyi tarımsal uygulamalar ve çeşit gelişimi nedeniyleydi. Gelişmiş ülkelerde çeşitli ürünlerin verimi en üst seviyelere ulaştığından, gelecekteki üretim artışı gelişmekte olan ülkelerde doğal kaynakların daha iyi yönetimi ve ürün gelişimi ile sağlanır. Uzun süreli ekonomik büyüme için üretimin artması gerekmektedir ve bu kısa sürede artan dünya nüfusu için gereken yiyecek temini için önemlidir. Bu anlamda biyoteknoloji, yakın gelecekte gıda üretiminde önemli bir rol oynayacaktır. Genetik mühendisliği bitki yetiştiricilerine yerel çeşitlere yüksek verimle aktarılabilen çok sayıda yeni gen ve özelliklere erişimi sağlamaktadır. Bu yaklaşım tarımsal geçmişe sahip seçkin çeşitlere önemli gen ve özelliklerin hızlı aktarımına olanak sağlar. Biyoteknolojinin ürün üretimine gelecekte olacak etkileri başlıca şu alanlarda olacaktır: •genetik erkek kısırlığına dayalı yeni hibrit bitkilerin geliştirilmesi, •melez bitkilerde verimin arttırılması için transgenik teknolojisinin kullanımı, •böcek, pestisit, hastalık ve abiyotik stres etkenlerine karşı direncin arttırılması, •biyokontrol ajanlarına karşı etkinliğin arttırılması, •ürünlerin besin değerlerinin (A vitamini ve demir) ve hasat sonrası kalitelerinin arttırılması, •topraktan fosfor alınımı ve azot fiksasyon etkinliğinin arttırılması, •tuzluluk ve aluminyum toksisitesine karşı adaptasyonun arttırılması, •gen aksiyonlarının doğasının ve metabolik yolakların anlaşılması, •fotosentetik aktivitenin, şeker ve nişasta üretiminin arttırılması, •farmasötik ve aşı üretiminin sağlanması. 9 17.02.2015 Böcek, pestisit ve hastalıklara dirençli yeni çeşitlerin gelişimi biyokontrol ajanları ile beraber kullanıldığında hem pestisitlerin kullanımı azaltarak hem de çiftçilerin mahsul korumak için harcadıkları maliyeti düşürerek çevre ve insan sağlığına yararlı olacaktır. Benzer olarak, yabani otların kontrolünde herbisit dirençliliği için geliştirilen genetik modifikasyon çiftçilerin gelirini arttırırken, yabani otlardan kurtulmak ve herbisit uygulaması için gereken iş gücünü azaltacaktır. Ürün veriminin arttırılması ile tarımsal biyoteknoloji üretim için yeni alanlara olan gereksinimi azaltabilir ve böylelikle ürün üretimi için yetersiz olan alanlardaki biyoçeşitliliğin korunmasını sağlar. Bu teknolojinin potansiyeli ılıman ve yarı tropik iklimlerde yetişen model bitki türlerinde denenmiştir. Biyoteknolojinin vaat ettiği gelişmeler, biyotik ve abiyotik stres etkenlerine karşı direncin ve besleyici özelliğin arttırılması yoluyla ürün veriminin iyileştirilmesi genomik ve transgenik araştırmalar sonucunda ortaya çıkan bilgi ve ürünün kullanımı ile gerçekleşebilir. 2. Genomiks devrimi Son 20 yıl insan, maya, Caenorhabditis elegans, Arabidopsis thaliana ve pirincin genom dizisinin belirlenmesi ile geçti. Sistematik olarak gen dizilerinin çıkartılması, ürün üretimi ve yüksek verim eldesine katkıda bulunan özelliklerin manipule edilmesi konusundaki fikirlerimizi değiştirecek gen ve genom organizasyonu ve işleyici hakkında önemli bilgiler edinmemizi sağlayabilir. Benzer olarak, mikroarray teknolojisinde elde edilen gelişmeler, genin işleyişini ortaya çıkartacak çok sayıda genin analizi ve simultan ekspresyonuna ve değişen çevre koşulları altında farklı fenotiplerin oluşması ile sonuçlanan genler arasındaki karmaşık çoklu etkileşimlerin anlaşılmasını sağlayabilir. Model sistemlerden elde edilen bu bilgiler bitki biyolojisini anlamamızı ve böylelikle ürün gelişimi için genomik bilgiyi kullanma yeteneğimizi arttırabilir. 10 17.02.2015 Bu alanlardaki gelişmeler, daha az çalışılan bitki türlerinde yer alan ve tarımsal özellikleri oluşturan kantitatif özellik loci (QTL) haritalarının çıkartılmasına yardım eder. Ürün gelişimi için QTL belirteçlerinin kullanımı, birbiri ile yakından ilgili yabani türlerin önemli özelliklerinin etkin ve hızlı kullanımını sağlayabilir. Geleneksel yetiştiricilik yoluyla tür içinde bir özelliğin yerel çeşitlere aktarımı, 5-6 generasyon sürmekte ve uygun özelliğe sahip bitkilerin seçimi için çok sayıda projeninin ekilmesi gerekmektedir. Daha sonra gelişen hatların çiftçiler tarafından ekimi için belirlenmesinden önce, çok sayıda farklı yerleşim alanında denenmelidir. Bu işlem minimum 7 ila 10 sene sürmektedir. Bununla beraber, genetik transformasyon gen ekspresyon seviyesi ve yeteneği değiştirilmiş transgenik bitkilerin üretiminde kullanılabilecek farklı türlerden gen alınımını sağlar. İlgilenilen genin transferi, hedef tür veya çeşide tek bir şekilde aktarılabilir ve kararlı gen ekspresyonuna sahip çeşit gelişimi için 5-6 sene yeterlidir. Bu şekilde üretilen hatlar çiftçilere ekim için verilebilir veya geleneksel bitki yetiştiriciliğinde ve/veya markıra dayalı seleksiyon çalışmalarında verici bitki olarak kullanılabilir. 11 17.02.2015 Markıra dayalı seleksiyon çalışmalarında, seçkin hat ilgilenilen özelliği taşıyan diğer hat ile çaprazlanır. Oluşan F1 hibriti tekrar ebeveyn hat ile (kesinlikle seçkin ebeveyn, BC1) çaprazlanır ve gen transferi markıra dayalı seleksiyon ile BC3-5’e kadar (ya da kantitatif özellik locisi veya ilgilenilen gen seçkin hatta geçene kadar) izlenir. Yabani çeşitlerin kültüre alınan çeşitler ile zor çaprazlandıkları durumda F1 hibriti embriyo kurtarma ve doku kültürü yoluyla üretilebilir ve projeni geleneksel geri çaprazlama yaklaşımında (fenotipik seleksiyon) olduğu gibi veya kültüre alınan çeşitin tekrar ebeveyn olarak kullanıldığı markıra dayalı seleksiyon yoluyla geliştirilir. F2’ den F6-8’e kadar olan projeniler geleneksel pedigree yetiştiriciliğinde olduğu gibi geliştirilebilir ve uygun özellik kombinasyonuna sahip bitkiler geliştirilmiş çeşitler veya verici ebeveyn olarak geleneksel yetiştiricilikte kullanılabilir. F6-F8 projenileri eğer F2’lerden rastgele 250-300 bitki seçilmiş ve bitkiler her generasyonda ve her hatta rastgele kendine döllenme ile geliştirilmişse ilgilenilen özelliğin haritasının çıkartılması için rastgele melez hattı olarak da kullanılabilir. BC5’den elde edilen bitkiler, ilgilenilen özelliğin rolü veya kalıtımının çalışılması için izogenik hat olarak kullanılabilir. Markıra dayalı seleksiyon 3-6 yıl gerektirmekte ve böylece geliştirilen çeşide istenilen özelliğin aktarım hızını hızlandırmakta ve sadece istenilen özelliği gösteren bitkiler olgunlaşana kadar korunması gerektiğinden projenilerin ürün toplanana kadar geniş ölçekli ekimine gereksinim kalmamaktadır. Çok sayıda hibridizasyon (BCFn) ilgilenilen özelliğin elit hata başarılı aktarımını sağlamakta ancak potansiyel ürün verimini ve üretim kalitesini etkileyecek diğer yabani özelliklerin aktarılmama başarısına göre 7-10 sene hatta daha uzun sürmektedir. 12 17.02.2015 2.1. DNA markır yardımı ile seleksiyon Rekombinant DNA teknolojileri gen dizi ve işlevi hakkında bilgi sağlamasının yanı sıra ekonomik olarak ilgili özelliklere iştirak eden genleri taşıyan özgün kromozomal bölgelerin belirlenmesine izin verir. Genetik belirteçleri kullanarak doğrudan olmayan seleksiyonun teorik avantajları, ilk defa yaklaşık 80 yıl önce Sax tarafından rapor edilmiştir. Bununla birlikte, DNA markır teknolojisinin gelişimine kadar modern bitki yetiştiriciliği programlarının gereksinimlerini karşılayacak kadar yeterli sayıda genetik belirteç bulunmamaktaydı. Günümüzde belli uygulamalarda kullanım için farklı avantajlara sahip çok sayıda DNA belirteçleri bulunmaktadır. 13 17.02.2015 İlgilenilen özellik için DNA markırlarının belirlenmesi genellikle ilgilenilen özelliğin kalıtsal farklılıklarına sahip iki genotip arasında yapılan çaprazlamalar dayanmaktadır. Ürüne ve içerdiği özelliklere bağlı olarak, haritalanacak populasyon, bu çaprazlamanın projenisinin kendine bir kez veya çok kez (rekombinant kendine döllenmiş hatlar, RIL) döllenmesiyle oluşan bireylerden veya ebeveynlerden biri ile geri çaprazlanması ile oluşan (BC) veya duble haploidlerin (DH) oluşumu için doku kültürüne aktarılan bitkilerden türevlenir. RIL ve DH populasyonlarının önemli bir avantajı her hattın homozigot olması ve bu nedenle kendine döllenme yoluyla sonsuza kadar çoğaltılabilmesidir. Bu pek çok çevre ve mevsim koşulları altında, populasyonun değerlendirilmesine ve daha doğru fenotipik varyasyonun tahminine olanak tanır. RIL ve DH populasyonları, aynı zamanda farklı disiplinlerden pek çok bilim insanının aynı populasyonda aynı özelliğin farklı yönlerini çalışmalarını da sağlar. İlgilenilen özelliğe katkıda bulunan genomik bölgeler bir kez tayin edildiğinde ve her lokustaki alleller tasarlandığında bunlar yüksek verime sahip yerel çeşitlere gereken çaprazlamalar yapılarak aktarılabilir. İstenen allel kombinasyonuna sahip döl daha sonra markıra dayalı seleksiyon kullanılarak daha ileri değerlendirmeler için seçilir. Ticari ürünlerin yabani akrabaları ürün performansını, biyotik ve abiyotik stres etkenlerine direnci geliştirmek için gerekli önemli alleleri içermekte ve bu alleller markıra dayalı seleksiyon yoluyla ürün yetiştirme programına etkin olarak dahil edilebilir. DNA markır teknolojisi, ticari bitki yetiştiriciliği programlarında 1990’ lardan beri kullanılmakta ve tarımsal olarak istenilen çeşit ve hibritlere bu özelliklerin hızlı ve etkin transferi için yararlı oldukları ispat edilmiştir. Çok sayıda tür için genetik haritaların gelişimi, aynı zamanda ürün evriminin ve gen işleyişinin de daha iyi anlaşılmasına yol açacaktır. 14 17.02.2015 2.2. Gen dizilimi ve işleyişi Genler çeşitli yaklaşımlar kullanılarak keşfedilebilir ancak rutin olarak kullanılan yöntem eksprese edilen gen kütüphanelerini oluşturmak ve bunların dizilerini çıkartmaktır. Bu kütüphane tipik olarak, büyüme evresinde örnek alınan bitkinin belirli çevresel koşullar altında yoğun olarak eksprese edilen binlerce cDNA dizilerini içermektedir. Bu cDNA’ ların dizileri çıkartıldığında bunlara eksprese edilen dizi işaretleri (EST) denir. A. thaliana, Medicago sativa, çeltik, mısır, sorgum ve soya fasulyesi gibi çeşitli model türler için genel veribankalarında çok sayıda bu markıra ait diziler bulunmaktadır. Farklı bitkilerde elde edilen bu markır verilerinin karşılaştırılması, birbiri ile yakından alakalı veya uzak türler arasındaki kodlama dizi çeşitliliğini ortaya çıkartabilir. Farklı bir türde işlevi bilinen bir gen ile EST arasında yüksek seviyede bir dizi benzerliği bulunursa, ilgilenilen türdeki olası gen işleyişini anlamak mümkündür. Bununla birlikte, genin işlevinin anlaşılması yine de deneysel doğrulama gerektirir. Belirli bir çevre koşulları altında veya büyüme evresinde sadece küçük bir gen kısmı yoğun olarak eksprese edilir ve bu nedenle resmin tamamı ancak farklı çevre koşulları altında büyütülen ve farklı büyüme evrelerinde örnekler alınan bitkilerinden cDNA kütüphaneleri oluşturularak veya tüm cDNA genom kütüphanesinin dizisi çıkartılarak elde edilebilir. 15 17.02.2015 Organizmanın tamamının gen işleyişinin anlaşılması için işlevsel genomiks teknolojisi günümüzde insersiyon mutant izolasyonu, gen çipleri veya mikroarrayleri ve proteomiks gibi yüksek iş çıkarma yöntemlerine odaklanmıştır. Sonuç olarak, belirlenen genler transgenik bitkilerde eksprese edilir. 2.3. Metabolik yolakların analizi: Farklı uygulamalar ile uyarılan özgün bir bitki işlevindeki değişikliklerin bilinmesi, metabolik yolaklarda veya ilgili fizyolojilerde bulunan genlerin izolasyonu için yöntemlerin geliştirilmesini sağlamıştır. İşaretli mutant populasyonların varlığı ile metabolizma bilgisine dayanan seçkin görüntüleme sistemlerinin kullanımı ana basamaklarda görev alan genlerin izolasyonu için görece kolay yaklaşımlar sağlar. Flavonoidler gibi çoğu ikincil metabolitler konakçı bitkinin biyotik stres etkenlerine direncini de içeren bitki fizyolojisinin çeşitli işlevlerini kapsamaktadır. Flavonoid biyosentetik yolağın çoğu bileşenleri (flavanonlar, flavonlar, flavanollar ve izoflavonoidler) biyotik ve abiyotik strese cevap olarak yığılırlar. 16 17.02.2015 Genetik mühendisliği konakçı bitkinin böcek ve hastalıklara olan direncinde önemli bir rol oynayan çeşitli flavonoidlerin miktarının arttırılması için metabolik yolakların değiştirilmesinde kullanılabilir. Transgenik bitkilerde fitoaleksinlerin ekspresyonu biyosentezlerinin içerdiği karmaşıklar nedeniyle zor olabilir. Fitoaleksin biyosentezini de içeren savunma genlerinin aktivasyonu altında yatan moleküler mekanizmalar pek çok bitki türü için oldukça benzerdir. Biyoteknoloji ilaç olarak veya aromatik endüstrisinde kullanılan ikincil metabolitlerin üretiminin arttırılması için büyük umutlar vaad etmektedir. 3. Genetik transformasyon: Genetik mühendisliği daha önce bitki yetiştiricilerinin ulaşması mümkün olmayan yararlı gen havuzlarına doğrudan ulaşma olanağı sağlar. Günümüzde kullanılan genetik mühendislik teknikleri tek bir aktarımla istenen çeşitli genlerin simultan kullanımına olanak tanıyarak, seçkin çeşitlere yeni gen veya özelliklerin aktarımını sağlar. Transgenik araştırmalara uygulanan öncelikler, geleneksel bitki yetiştiriciliğine benzerdir ve üretimi arttıracak özelliklerin değiştirilmesi, eklenmesi veya çıkartılmasını amaçlar. 17 17.02.2015 Pek çok türde hızlı ve etkili transformasyon sistemlerinin geliştirilmesi çalışmaları sürmektedir. Etkin bir şekilde transgenik bitkilerin geliştirilmesi bitki yetiştiriciliğinde biyoteknoloji kullanımını arttıracaktır. Son 10 yılda genetik transformasyon ve gen ekspresyonunda elde edilen gelişmelerin sonucunda herbisit ve pestlere direnç anlamında ilerlemeler kaydedilmiştir. Bu teknolojinin potansiyeli ılıman bitki türlerinin yetiştirilmesinde özellikle şu alanlarda kullanılmaktadır: 3.1.Böceklere, hastalıklara ve herbisitlere dirençlilik: Bt genlerini içeren ilk transgenik bitkiler, 1987 yılında üretilmiştir. Her ne kadar, böceklere dirençli transgenik bitkiler çoğunlukla Bt d-endotoksin genleri kullanılarak geliştirilse de, çoğu çalışma böceğin beslenme gereksinimlerine yönelik, Bt genlerini içermeyen yöntemler geliştirilmesini içermektedir. Bu genler proteaz inhibitörleri, kitinazlar, ikincil bitki metabolitlerini ve lektinleri içermektedir. Böceklere dirençliliğin sağlanması ile ilgili genler mısır, pamuk, patates, tütün, çeltik, brokoli, ceviz, elma ve soya fasulyesi gibi çeşitli bitkilere aktarılmıştır. Bir çok transgenik bitki tarla denemeleri veya çiftliklerde üretilmeye başlanmıştır. 18 17.02.2015 Böceklere dirençli transgenik ilk bitki ABD’ de 1994 yılında yetiştirilmeye başlanmış ve geniş ölçekli üretime 1996 yılında başlanmıştır. O günden sonra ABD, Kanada, Avustralya, Arjantin ve Çin’ de transgenik bitki yetiştirme alanlarında hızlı artışlar görülmüştür. Dünyada 12’ den fazla ülkede transgenik bitkiler yetiştirilmektedir. Pamuk kurdu transgenik pamuk geliştirilmesi ile başarılı bir şekilde kontrol altına alınmıştır. Bt’den elde edilen cry tipindeki toksinler pamuk kurdu, mısır kurdu ve Avrupa mısır kurduna karşı etkilidir. Lepidopterlere karşı Bt genlerinin başarılı ekspresyonu domates, patates, yerfıstığı ve nohutta sağlanmıştır. Yarı-Kurak Tropikler için Uluslararası ürün Araştırma Enstitüsünde (ICRISAT) bir çok aday gen, tropiklerde ki en önemli ürün pestleri olan Atherigona soccata, Chilo partellus, Spodoptera litura, Helicoverpa armigera’ ya karşı biyolojik etkinlikleri değerlendirilmektedir. Çabalar bu böceklere karşı direncin sağlanması için Bt, tripsin inhibitörü ve lektin genlerinin sorgum ve nohuta aktarımı konusunda devam etmektedir. Bt ve tripsin inhibitör genlerini içeren transgenik sorgum bitkileri kontrollü sera koşullarında denenmektedir. Çalışmalar aynı zamanda virüs ve fungal patojenlere karşı dirence sahip yerfıstığı bitkilerinin geliştirilmesi içinde sürdürülmektedir. 19 17.02.2015 Transgenik bitkilerin yetiştirilmesi çevre korunması konusunda önemli yararlar sağlayacaktır. Böceklere dirençli bitkilerin ekilmesi ile ABD’ de 1999 yılında bir önceki seneye göre pestisit kullanımında 1 milyon kg azalma sağlanmıştır. Ringspot virüsüne karşı direnci sağlayan transgenik papaya Hawaii’ de 1996’ dan beri yetiştirilmektedir. Geleneksel yaklaşımlar kullanılarak kontrolü zor olan çeltik sarı benek virüsü, transgenik çeltik üretimi yoluyla kontrol edilmekte ve ürünün tamamının kaybedilme riskini ortadan kaldırmaktadır. Toplamda herbisitlere dirençli soya fasulyesi, böceklere dirençli mısır ve genetik olarak iyileştirilmiş pamuk transgenik ürün ekili alanların yaklaşık %85’ ini kapsamaktadır. Böceklere direnç genlerini içeren transgenik bitkiler, hem gelişen hem de gelişmekte olan ülkelerde pest ile başa çıkmakta önem kazanacaktır. Bu tip çabalar böcek ile ilgili kayıpları azaltmakta, ürün üretiminin arttırılmasında ve fakir bölgelerde yaşam kalitesinin arttırılmasında önemli rol oynayacaktır. böceklerin kontrolü için böceklere dirençli transgenik bitkilerin geliştirilmesi; •böcek spreylerinin kullanımının azaltılması, •doğal düşmanlara karşı aktivitenin arttırılmasına yol açacaktır. 20 17.02.2015 3.2. Abiyotik streslere karşı direnç: Abiyotik streslere dayanabilen ürünlerin gelişimi, gelişmekte olan ülkelerde ürün üretimini sabitler ve yiyecek güvenliğinin sağlanmasına katkıda bulunur. Bakterilerde trehaloz, trehaloz fosfat ve trehaloz fosfatı trehaloza parçalayan trehaloz fosfat fosfatazı üreten trehaloz fosfat sentetaz ile üretilir. Bu iki enzim yani trehaloz fosfat sentetaz ve trehaloz fosfat fosfataz, transgenik bitkilerde eksprese edildiklerinde bitkiler daha geniş yapraklara sahip olur, gövde gelişimi değişir ve stres koşullarına karşı daha iyi cevap oluşturur. Çeşitli glutamat dehidrogenazların aşırı ekspresyonun da bitki büyümesini ve strese toleransı arttırdığı rapor edilmiştir. Yapılan bir çalışmada bitkiler, Chlorellasorokiniana alginin kloroplastında bulunan GDH’ nin α ve β alt ünitelerini kodlayan genler ile transforme edilmiştir. Benzer gelişme, geç embriyogenez (LEA) genleri ile transforme edilen çeltik bitkisinde de görülmüştür. Köklerinde daha fazla sitrik asit üretme yeteneğinde olan bitkiler, asitli topraklarda bulunan aluminyuma karşı daha dirençli olurlar. Avicennia marina’ dan izole edilen tuzluluğa direnç geni klonlanarak, diğer bitkilere aktarılabilir. Yine E. coli’ den gutD geni tuzluluğa direncin sağlanması için kullanılabilir. Bu gen tarıma elverişli olmayan alanlarda mahsül üretimini arttırmak için önemli bir potansiyele sahiptir. 21 17.02.2015 3.3. Şeker ve nişasta metabolizması: Sukroz fosfat sentetaz, sukroz metabolizmasını düzenleyen anahtar enzimdir. Mısır SPS’ ni tütünden alınan promotor kontrolünde eksprese eden transgenik bitkiler üretilmiştir. Trikarboksilik asit siklusunda bulunan metabolitlerin NAD-malik enzim miktarını azaltma yoluyla sağlanan aktivite değişiklikleri de nişasta derişimini arttırmada kullanılabilinir. E. coli’ nin inorganik prifosfatazının bitkilere aktarımı, şeker miktarını değiştirme ve bitkinin şeker varlığını algılama kapasitesini ve sukroz bağlanma proteinlerini etkileyen heksokinazların modifikasyonu ile gelişen legüm tohumlarında şeker yüklemesini etkilemiştir. Bu tip bir etki özel gereksinimleri karşılamak için gıdaların kimyasal bileşimini değiştirme olanağını sunmaktadır. 3.4. Senesensin değiştirilmesi: Yaprak senesensi sitokinin üretiminin azalmasına bağlı olarak ortaya çıkan yaşlanma nedeniyle yaprak veya bitkinin ölümüne yol açar. Sitokinin senesensi doğal olarak engelleyen ve yapraklarda fotosentez aktivitesini koruyan bir bitki hormonudur. Yaprak senesensindeki azalma bitkinin performansını arttırır ve böylece ürün verimini arttırır. Bu kısmen mısır, sorgum ve diğer tahıl ürünlerinde ki yeşil kalma özelliği ile sağlanabilir. Sorgumdaki yeşil kalma özelliği kuraklık stresine adaptasyon ile de ilgilidir. Famesil transferaz ve izopentil transferaz genlerinin aktarımı senesensi geciktirir. Yaprak senesens işlemi sitokinin sentez enzimi olan izopentil transferazı kodlayan gen yoluyla bloke edilebilir. Geciktirilmiş senesensin ticari yararları, bitkinin vegetatif büyümesinin, tohum ve meyva üretiminin arttırılması, sebzelerin raf ömrünün uzatılması, kaba yonca gibi yem legümlerinin nitrogen içeriğinin korunması, güvenli ve doğal sitokinin kaynağı sağlamasını sağlar. Senesens sırasında eksprese edilen diğer genler ile birleştirilmiş bir promotor daha da yararlı olabilir. 22 17.02.2015 3.5. Fotosentetik etkinlik ve arttırılmış verim: Ürün verimini radikal olarak arttıracak deneysel bir yaklaşım C4 tip fotosentezin Arabidopsis ve patates gibi C3 bitkilerine aktarımı yoluyla bitki biyokimyasının bileşenlerini değiştirmektir. C3 fotosentezi ribulaz 1,5-bifosfat karboksilaz/oksigenazın (rubisco) oksigenaz reaksiyonu sırasındaki O2 inhibisyonundan ve bunu takiben fotorespirasyonda CO2 kaybından sorunludur. Bunun tersine, mısır gibi C4 bitkileri bu inhibisyonu aşacak biyokimyasal mekanizmalar geliştirmiştir. Bu mekanizmanın ana özelliği mezofil hücrelerinin sitosollerinde atmosferik CO2’ i fiske eden enzim olan fosfoenolpruvat karboksilazın (PEPC) aktivitesidir. Agrobakterium’a dayalı bir transformasyon sistemi kullanılarak, mısır PEPC’ si C3 bitkilerine transfer edilmiştir. Fizyolojik olarak, fotosentezde bu bitkiler daha az O2 inhibisyonu ve transforme edilmeyen kontrol bitkileri ile karşılaştırılabilir fotosentez hızı göstermişlerdir. C4 bitkisi olan dikotiledon Flaveria bidentis’ te fotosentezin ana enzimleri olan rubisco, pruvat fosfat kinaz (PPDK) ve NADP malat dehidrogenazın (NADPMDH) düzenlenmesine yönelik araştırmalar rapor edilmiştir. Fotorespirasyonun azaltılması için kullanılabilinecek bir başka strateji tütünde katalaz miktarının düzenlenmesidir. Fotosentetik aktiviteyi kapsayan enzimlerin uygun manipulasyonları, C3 bitkilerinin üretim potansiyellerini arttırabilir. 23 17.02.2015 Arabidopsis’ te bitki uzunluğunu belirleyen genler yeşil devrim sırasında geleneksel bitki yetiştiriciliğinde tahıllarda kullanılan cücelik genlerine benzerlik göstermektedir. Bu genler (NORIN 10) batı buğday çeşitlerine 1950’ li yıllarda bulunmuş ve günümüzde bu genler izole edilmiş ve genetik transformasyon yoluyla benzer fenotipler diğer ürünlerde oluşturulmuştur. Cüceliği sağlayan bu genler ürün arttırılması için çeşitli bitki türlerinde rutin olarak kullanılmaktadır. Verim artışı geri dönüşümlü olarak triozfosfatı fruktoz1,6-bifosfata dönüşümünü katalizleyen enzim olan fruktoz 1,6-bifosfat aldolazın (FDA) manipulasyonu ile de sağlanabilir. E. coli’ nin FDA’ sını kloroplastta eksprese eden transgenik bitkilerin yaprakları belirgin olarak arttırılmış nişasta depolaması, daha az sukroz derişimi ve daha fazla kök ağırlığı göstermiştir. Bitki performansını değiştirecek daha jenerik bir yöntem ise plastid sayısının değiştirilmesi olabilir. Klorofil a/b’ ye bağlanan genlerin manipulasyonu ise klorofil miktarının değiştirilmesinde kullanılabilinir. 24 17.02.2015 3.6. Besleyici etkenler: Çeşitli kalite özellikleri üretilecek mahsulün besleyici özelliklerini arttırmak için kullanılabilir. Bunlar karbohidratlar, proteinler, yağlar, vitaminler, demir ve aminoasitleri içermektedir. Hedef özelliklerin seçimi tüketici, üretici ve tarıma dayalı endüstrilerden etkilenmektedir. Bu alandaki araştırmalar herbisit ve böceklere tolerans gibi tek gen ile değiştirilmiş tohum kalitesi gibi tüketici doğrudan etkileyecek daha karmaşık özellikleri de içermektedir. Örneğin; vitamin A eksikliğinin giderilmesi için beta karoten üretim kapasitesine sahip transgenik pirincin geliştirilmesi. Benzer olarak, insan diyetindeki demir alınımını kolaylaştıran demir bağlayan proteinin üretimini kapsayan genler kullanılarak, demir seviyesi arttırılmış transgenik çeltik üretilmiştir. Yine değiştirilmiş protein seviyeleri, yağ asidi içeriği, vitamin ve aminoasit içeriği yiyeceklerin besin değerinin arttırılmasında kullanılabilinir. Günümüzde geleneksel hidrojenerasyon kullanımı olmadan işlenmeyi sağlayacak mono doymamış yağ asit içeriği (örneğin oleik asit) arttırılırken, linoleik asit gibi polidoymamış yağ asit içeriği azaltılmakta ve böylece istenmeyen trans-yağ asitlerinden kaçınılmaktadır. Lizin, metionin, treonin ve triptofan gibi esas aminoasitlerin miktarı tahılların besleyici özelliklerini arttırmada kullanılabilir. Nişastanın amiloz amilopektin oranının değiştirilmesi için yine transgenik modifikasyonlar kullanılmaktadır. Rafinoz ve stakiyoz gibi oligosakkaritlerin miktarının azaltılması, sindirimi kolaylaştırır ve sindirim sırasındaki şişkinliği azaltır. Transgenik teknoloji besleyici olmayan etkenlerin uzaklaştırılmasında da kullanılabilinir. 25 17.02.2015 3.7. Farmasötikler ve aşılar: Çeşitli aşılar bitkilerde üretilebilir. Enfeksiyonel mide-barsak hastalıklarına karşı aşı, patates ve muzda üretilmiştir. Biyoteknoloji, insan patojenlerinden türevlenen bir geni içeren bitkilerin geliştirilmesinde kullanılmaktadır. Yabancı DNA tarafından kodlanan bir antijen ürün bitki dokularında yığılır. Transgenik bitki tarafından üretilen antijen protein fareye enjekte edildiğinde antikor oluşumunu sağlayacak immunogenik özelliklerini saflaştırdıktan sonra da korur. Transgenik bitkiyi yiyen bir fare immün cevap oluşturur. Bu tip bir immün cevap, kolera toksin B için gösterilmiştir. Çeltik ve buğday’ da eksprese edilen anti-kanser antikorları bu hastalığın teşhis ve tedavisinde yararlı olabilir. Yine transgenik teknoloji kullanılarak, bitkilerden türevlenen ilaçların (salisilik asit gibi) veriminin arttırılması sağlanabilir. 3.8.Erkek kısırlık (MS) ve apomiksisin (aseksüel üremenin) kullanılması: Çeşitli bitki türlerinde genetik veya sitoplazmik erkek kısırlığı (GMS veya CMS) canlı polen üretiminin baskılanmasına yol açar. Erkek kısırlığı çok çeşitli yüksek bitkilerde gözlenmiş ve çok düşük seviyelerde veya tamamen polen üretiminin yokluğu ile karakterize edilmektedir. MS fenotipi özellikle polen üreten organları, bu tip dokuların fazla enerji gereksinimi nedeniyle etkilemektedir. Bu özelliğin en iyi bilinen örneği mısırda görülen sitoplazmik erkek kısırlığıdır. CMS’ nin genel özelliği zar tabakasındaki mitokondrinin işlev bozukluğudur. Kimerik bir protein tarafından üretilen mitokondriyel işlev bozukluğu organel işlevi ile etkileşim gösterir ve polen üretimini etkiler. Biyoteknolojik yaklaşımlar, tür içinde veya bir türden diğer türe CMS’ nin transferi için kullanılabilir. 26 17.02.2015 Aseksüel embriyoların gelişimi sonucunda oluşan apomiksis çok sayıda dişi ebeveyn ile genetik olarak aynı olan nuseller yavrular üretir. Apomiksise zorlama tohum çoğaltımı yoluyla bitkilerin klonlanmasına yol açar ve gen manipulasyonu yoluyla bitki yetiştiriciliğinde etkin bir potansiyel oluşturur. Anaçların tohum ile çoğaltılmasında düzenliliği ve F1 hibridlerinin gerçek yetiştiriciliğini sağlar. Apomiksisin genetik manipulasyonu kararlı ve üstün hibridlerin üretilme potansiyeline sahiptir. Portakalda bazı apomiktik çeşitler üretilmiştir. Apomiksisin genetik mühendisliği, yüksek üretkenlikte ve daha iyi kalitede ürün üretilmesi için gerekli olan genetik çeşitliliğin sağlanmasında kullanılabilir. Bu sistem portakal, sorgum, mısır ve diğer bazı bitki türlerinde çalışılmaktadır. Bununla beraber, genetik uniformite teknolojinin düzgün kullanılmaması nedeniyle tehlikeli de olabilir ve bu nedenle tek tek ele alınmalıdır. 27