AVUKATLIK MESLEĞİNİN NİTELİĞİ Giriş Avukatın hem iş sahibinin çıkarlarının savunucusu, hem de hukukun uygulanmasında hakime yardımcı olması, avukatlık mesleğinin nitelikleri konusunda bazı tartışmalara yol açmıştır. Bu tartışmaların kaynağı, Türk Hukuku bakımından İsviçre ve Almanya ile parallellik arz etmemektedir zira serbest meslek ve bilimsel mesleklerin anayasal güvenceye alındığı İsviçre ve Almanya’da, avukatlığın serbest meslek sayılmasının pratik sonuçları olması doğaldır. ( Her iki anayasada da, serbest meslekler bakımından meslek hürriyeti anayasal teminat altındadır, sadece Anayasa ve ona dayalı yasama faaliyetince sınırlanabilir.) Buna karşın söz konusu durum Türk hukukunda vergi mevzuatı açısından özellik arz eder, dolayısıyla avukatlık mesleğinin kamu hizmeti veya serbest meslek olup, olmamasının pratik bir önem taşımadığını söylemek çok da yanlış olmaz. Gelir Vergisi Kanunu md.65: “Her türlü serbest meslek faaliyetinden doğan kazançlar serbest meslek kazancıdır. Serbest meslek faaliyeti; sermayeden ziyade şahsi mesaiye ilmi veya mesleki bilgiye veya ihtisasa dayanan ve ticari mahiyette olmayan işlerin iş verene tabi olmaksızın şahsi sorumluluk altında kendi nam ve hesabına yapılmasıdır. Tahkim işleri dolayısıyla hakemlerin aldıkları ücretler ile kollektif, adi komandit ve adi şirketler tarafından yapılan serbest meslek faaliyeti neticesinde doğan kazançlar da, serbest meslek kazancıdır.” Avukatlık mesleğinin –ister kamu hizmeti kabul edilsin, ister serbest meslek ya da Avukatlık kanununda olduğu gibi her ikisi- vergi mevzuatı bakımından serbest meslek olarak kabul edildiği kuşkusuzdur. Buna karşın avukatlık kanunu veya diğer düzenlemeler avukatlık mesleğini nasıl nitelendirirlerse nitelendirsinler, bir kamu kuruluşunda veya devamlı olarak bir özel kuruluşta ücretli olarak çalışan avukatların vergi mevzuatının uygulanması bakımından serbest meslek erbabı olarak sayılmaları mümkün değildir. Dolayısıyla, bir şirkette sigortalı olarak çalışan avukatın çalıştığı şirketten elde ettiği kazanç ücret, aynı avukatın çalıştığı şirket haricinde üçüncü kişilere ait hukuki işlemleri takip etmek suretiyle elde ettiği kazanç ise serbest meslek kazancı olacaktır. (bknz. Gelir İdaresi Başkanlığı- Serbest Meslek Kazançları Vergi Rehberi 2012) 1 AVUKATLIK MESLEĞİNİN NİTELİĞİ Buna karşın belirtmekte fayda vardır ki, ücret karşılığında ya da ‘hukuk danışmanı’ sıfatıyla sürekli bir işverene tabi olarak çalışan avukat da, her ne kadar vergi mevzuatı açısından serbest meslek erbabı sayılmasa da, Avukatlık Kanunu madde 1 anlamında bağımsızdır. Kamu Hizmeti TC Anayasası kamu hizmeti deyimine yer vermekte olsa da, tanımı yapmamakta ve nelerin kamu hizmeti olduğunu belirtmemektedir. AY md. 128: “ Devletin, kamu iktisadî teşebbüsleri ve diğer kamu tüzelkişilerinin genel idare esaslarına göre yürütmekle yükümlü oldukları kamu hizmetlerinin gerektirdiği aslî ve sürekli görevler, memurlar ve diğer kamu görevlileri eliyle görülür. Memurların ve diğer kamu görevlilerinin nitelikleri, atanmaları, görev ve yetkileri, hakları ve yükümlülükleri, aylık ve ödenekleri ve diğer özlük işleri kanunla düzenlenir. (Ek cümle: 12/9/2010-5982/12 md.) Ancak, malî ve sosyal haklara ilişkin toplu sözleşme hükümleri saklıdır.” Anayasamızın bu maddesinde ‘Kamu Hizmeti’’ni bir faaliyet, iş anlamında kullanılmaktadır. AY md. 70: “Her Türk, kamu hizmetlerine girme hakkına sahiptir. Hizmete alınmada, görevin gerektirdiği niteliklerden başka hiçbir ayırım gözetilemez.” AY md. 71: “Kamu hizmetine girenlerin mal bildiriminde bulunmaları ve bu bildirimlerin tekrarlanma süreleri kanunla düzenlenir. Yasama ve yürütme organlarında görev alanlar, bundan istisna edilemez.” AY md. 121/2: “119 uncu madde uyarınca ilân edilen olağanüstü hallerde vatandaşlar için getirilecek para, mal ve çalışma yükümlülükleri ile olağanüstü hallerin her türü için ayrı ayrı geçerli olmak üzere, Anayasanın 15 inci maddesindeki ilkeler doğrultusunda temel hak ve hürriyetlerin nasıl sınırlanacağı veya nasıl durdurulacağı, halin gerektirdiği tedbirlerin nasıl ve ne suretle alınacağı, kamu hizmeti görevlilerine ne gibi yetkiler verileceği, görevlilerin durumlarında ne gibi değişiklikler yapılacağı ve olağanüstü yönetim usulleri, Olağanüstü Hal Kanununda düzenlenir.” 2 AVUKATLIK MESLEĞİNİN NİTELİĞİ AY md. 137/1: “Kamu hizmetlerinde herhangi bir sıfat ve suretle çalışmakta olan kimse, üstünden aldığı emri, yönetmelik, tüzük, kanun veya Anayasa hükümlerine aykırı görürse, yerine getirmez ve bu aykırılığı o emri verene bildirir. Ancak, üstü emrinde ısrar eder ve bu emrini yazı ile yenilerse, emir yerine getirilir; bu halde, emri yerine getiren sorumlu olmaz.” Yukarıdaki maddelerde ise ‘Kamu Hizmeti’ terimi yasama, yürütme ve yargıyı da içerecek biçimde ‘devlet örgütü’ veya ‘kamu örgütü’nü ifade etmektedir. Yargı kararlarında da oturmuş ve yeknesak bir kamu hizmeti tanımına rastlanamamaktadır. Doktrinde ise kamu hizmeti, çeşitli ölçütlerle tanımlanmaya çalışılmıştır: (Şekli Tanım): Kamuya özgü yöntemim usullerine tabii tutulmuş hizmetler (Organik Tanım): Belirli bir görevi yürütmek üzere kamu tüzel kişileri tarafından tahsis edilmiş ajan ve vasıtalar bütünü (Maddi Tanım): Görülmesinde kamu yararı olan ve toplumsal bir gereksinmeyi karşılayan faaliyet Siyasal organlar tarafından kamuya yaralı olarak kabul edilen, bir kamu kuruluşunun ya kendisi ya da yakın denetimi ve gözetimi altında özel kesim tarafından yürütülen faaliyetler Toplum için önem kazanmış, ortak ve genel bir ihtiyacın tatminine yönelik olarak kamu tüzel kişileri veya onların denetimi altında özel kişilerce yürütülen faaliyet AY Mahkemesi: “ kamu hizmetleri kavramının gerek öğretide gerekse uygulamalarda devletçe ve öteki kamu tüzel kişilerince genel idare esaslarına göre yürütülen hizmetler alanının dışına taşan ve yayılan bir kapsamı olduğu ve kapsamın da gittikçe genişlediği…” (E.1969/33, K.1971/7) Tüm bu tanımların ve nitelendirmelerin ışığında denilenebilirki; Genel olarak ‘kamu hizmeti’ tanımının iki temel ögesi bulunmaktadır: ‘hizmetin kamuya yönelmiş olması’ ve ‘hizmetin kamu kuruluşlarınca yapılması veya kamu kuruluşunun denetim ve gözetimi altında özel kişi ve kuruluşlarca yapılması.” 3 AVUKATLIK MESLEĞİNİN NİTELİĞİ Avukatlık Mesleği ve Kamu Hizmeti Şayet, kanunun veya siyasal organın bir faaliyeti kamu hizmeti olarak kabul etmesinin o hizmetin kamu hizmeti olarak sayılmasında yeterli olduğunu kabul edersek, bu durumda avukatlık mesleğinin bir kamu hizmeti olduğunu tartışmaya gerek kalmaz zira: Av. Kanunu md.1/1: “Avukatlık, kamu hizmeti ve serbest meslektir.” Açıkçası, yargı ve yürütme konuyu bu şekilde ele almakta ve daha fazla bir incelemeye gerek duymaksızın, Avukatlık kanunu madde 1 deki düzenlemeyi avukatların sunduğu hizmetin bir kamu hizmeti olduğu sonucuna varmakta yeterli görmektedir. (Örn. İçişleri Bakanlığı 30.12.1987 günlü 87/41320 sayılı yazısı: “Danıştay 1. Dairesinin E.No:1987/236, K.No:1987/250 sayılı iştişari kararında 1136 sayılı Avukatlık Kanununun 1.maddesi gereğince Avukatlık hizmetlerinin de kamu hizmetlerinden sayıldığı, aynı Kanunun 43.maddesi hükmü gereğince avukatların büro kurmalarının zorunluluğu olduğu ve büroların niteliklerinin baroca tespit edildiği belirtilerek, belediyelerce 2464 sayılı Kanunun 81.maddesinde sözü edilen İş Yeri Açma İzin Harcının anılan işyerlerinden alınmayacağına karar verilmiştir.” Buna karşın, bazı yazarlarca (Duran & Aday) yasama organının yanlış bir nitelendirme yapması mümkün olup, Avukatlık kanunu madde 1’deki durum da buna tipik bir örnek teşkil eder. *** Avukatlık mesleğinin bir kamu hizmeti mi yoksa serbest meslek mi olduğu şeklindeki tartışmaya farklı bir perspektiften yaklaşan ve avukatlığın bir ‘kamu görevi’ olduğu savını ileri süren yazarlar da bulunmaktadır: “…. sanığın bir kamu görevi yapan müdafi vasıtasıyla müdafaa edilmesi…..” (Kunter-Yenisey) “Avukatlık bir erktir. Yargı erkinin tezahüründe yer almaktadır. Tüm Avrupa’da avukatlık kamu görevidir, kamu hizmeti değil. Avukatlık tıpkı hakimlik, savcılık gibi yargı erkinin asli unsurudur.” (Hafızoğulları) Karşıt görüş için bknz.: “……..Avukatlık Yasası’nın 1.maddesinde avukatlık, kamu hizmeti ve serbest bir meslek olarak tanımlanmıştır. Bu tanıma göre avukatların yaptıkları işlerin kamu 4 AVUKATLIK MESLEĞİNİN NİTELİĞİ hizmeti niteliğinde olduğu belirtilmekle birlikte, avukatlığın serbest meslek olduğu özellikle vurgulanmıştır…..Avukatlık bağımsızlık gerektiren bir meslektir. Memur ya da kamu görevlisi olmak belli hiyerarşi içersinde emir almayı da gerektireceğinden, bu durum avukatlığın bağımsızlığı ilkesi ile de bağdaşmamaktadır…..Ayrıca belirtmek gerekir ki, kamu görevlilerinin yaptıkları görevleri kamu hizmeti olarak nitelendirmek mümkün ise de ,kamu hizmeti gören her kişi veya meslek mensubunun kamu görevlisi olması zorunlu değildir…..Açıklanan yasal durum karşısında ve belirtilen nitelikleriyle avukatın kamu görevlisi olarak kabulü mümkün değildir. Bu nedenle ‘avukatların’ ve ‘avukatlık hizmeti görenlerin ’5525 sayılı Memurlar ile Diğer Kamu Görevlilerinin Bazı Disiplin Cezalarının Affı Hakkındaki Kanun Kapsamında olmadıkları duraksamaya yer bırakmayacak biçimde açıktır. “ TBB Disiplin Kurulu Kararı T.02.02.2007 E.2006/454 K.2007/44 Bu görüşle çelişen başka bir karar için bknz.: ““….Bu açıklamalara göre katılanın da aralarında yer aldığı ve Devletle istihdam bağı bulunmayan avukatların hukuksal konumları incelendiğinde; 1136 sayılı Avukatlık Yasası'nın Avukatlığın Mahiyeti başlıklı 1'inci maddesinde; "Avukatlık, kamu hizmeti ve serbest bir meslektir." hükmüne yer verilmiştir. Yine aynı Yasanın 57. maddesinde; "Görev sırasında veya yaptığı görevden dolayı avukata karşı işlenen suçlar hakkında bu suçların hakimlere karşı işlenmesine ilişkin hükümler uygulanır." kuralı yer almaktadır. Bu düzenlemelere göre avukatların, TCY'nın 279*. (not by YS: şimdiki TCY md.6/3 ile karşılaştır) maddesinde açıklanan "memur" kavramına dahil olduğu açıktır. Öğretideki görüşler de bu doğrultudadır. Nitekim Prof. Erman ve Prof. Özek ortak yapıtlarında konuya ilişkin olarak düşüncelerini avukatlar, kamu hukuku alanını düzenleyen Avukatlık, Hukuk, Ceza, İdari ve Askeri Usul Yasalarının öngördüğü esaslar dairesinde, adli bir tasarrufun oluşmasına katılırlar. Çünkü avukat talepleri, iddia ve savunmaları, hatta bilirkişi ve tanıklara yönelttiği sorularla adli mekanizmanın karar vermesinde büyük rol oynamaktadır şeklinde bildirmektedirler. …Bu açıklamalar ışığında somut olay ele alınıp değerlendirildiğinde; olay tarihinde evine haciz işlemi için gelen katılan avukat ile yanındakilere silah çeken sanığın, "ben buradan mal kaldırtmam" şeklinde tehditle haciz işleminin, dolayısıyla kamu görevinin yapılmasına engel olduğu sabittir. Katılan avukatın, yukarıda da açıklandığı üzere TCY'nın 279. maddesi 5 AVUKATLIK MESLEĞİNİN NİTELİĞİ uyarınca "memur" sayıldığı ve yine haciz işlemi nedeniyle kamu görevi yaptığı sırada sanığın etkin direnmesi ile karşılaştığı nazara alındığında, sanığın 1136 sayılı Yasa'nın 57 nci maddesi gereğince, hâkimlere karşı suç işlediğinin kabulüyle buna göre cezalandırılması gerekmektedir….......Çoğunluk görüşüne katılmayan kurul üyeleri ise, İcra işlemlerinde kamu otoritesini kullanan, bu işle görevli olan kimse icra memuru olup, avukat değildir. Bu nedenle özel daire kararı yerinde olduğundan Yargıtay C. Başsavcılığı itirazının reddine karar verilmelidir görüşüyle karşı oy kullanmışlardır.” Yargıtay Ceza GK. K.2002/4279, E.2002/460 *Eski TCK md. 279: “Ceza Kanununun tatbikatında: 1 - Devamlı veya muvakkat surette teşrii, idari veya adli bir amme vazifesi gören Devlet veya diğer her türlü amme müesseseleri memur, müstahdemleri; 2 - Devamlı veya muvakkat, ücretsiz veya ücretli, ihtiyari veya mecburi olarak teşrii, idari veya adli bir amme vazifesi gören diğer kimseler memur sayılır. Ceza Kanununun tatbikatında amme hizmeti görmekle muvazzaf olanlar: 1 - Devamlı veya muvakkat surette bir amme hizmeti gören Devlet veya diğer amme müessesesinin memur ve müstahdemleri 2 - Devamlı veya muvakkat, ücretli veya ücretsiz ihtiyari veya mecburi surette bir amme hizmeti gören diğer kimselerdir. (HİZMETİN KAMUYA YÖNELMİŞ OLMASI KRİTERİ BAKIMINDAN) AVUKATLIK BİR KAMU HİZMETİDİR ÇÜNKÜ: Kanun koyucu o şekilde nitelendirmiştir Kamu hizmeti yapan veya kamuyu yakından ilgilendiren hizmetleri yapan diğer kurum ve kuruluşlar ve girişimcilerin avukata yardımla yükümlü tutulması (bknz. Av. Kanunu md.2) başka hiçbir meslekte karşılaşılmayan bir durumdur ve avukatın kamu hizmeti yapmasının sonucudur. Yargılama olarak adlandırdığımız faaliyetlerin amacı hukuk düzeninin korunması ve adaletin gerçekleştirilmesidir. Bu da kuşkusuz, bir kamu hizmetidir. Bu sebeple avukatın faaliyeti de, söz konusu amacın gerçekleştirilmesine katkıda bulunan hakim ve savcı gibi en geniş anlamda kamu hizmeti sayılmalıdır. 6 AVUKATLIK MESLEĞİNİN NİTELİĞİ Bireyin kendini savunma hakkı kısıtlanamaz, doğal ve kutsal bir haktır. Bu hakkını kullanamayacak olanlara veya bizzati kullanmak istemeyenlere avukat tarafından sağlanan yardım, bu nedenle bir kamu hizmetidir. Bu durumun en önemli örneği de ekonomik olanakları yeterli olmayanlara sağlanan adli yardımdır. Bunun yanı sıra Ceza Muhakemeleri Kanununun 150.maddesinde düzenlenen müdafi görevlendirmeleri de avukatlık mesleğinin kamu hizmeti niteliğini göstermektedir. (CMK md.150: (1) Şüpheli veya sanıktan kendisine bir müdafi seçmesi istenir. Şüpheli veya sanık, müdafi seçebilecek durumda olmadığını beyan ederse, istemi halinde bir müdafi görevlendirilir. (2) Müdafii bulunmayan şüpheli veya sanık; çocuk, kendisini savunamayacak derecede malul veya sağır ve dilsiz ise, istemi aranmaksızın bir müdafi görevlendirilir. (3) Alt sınırı beş yıldan fazla hapis cezasını gerektiren suçlardan dolayı yapılan soruşturma ve kovuşturmada ikinci fıkra hükmü uygulanır. (4) Zorunlu müdafilikle ilgili diğer hususlar, Türkiye Barolar Birliğinin görüşü alınarak çıkarılacak yönetmelikle düzenlenir.) Görevlendirilen avukatın bu görevi yerine getirmekten kaçınması halinin ‘görevi kötüye kullanma’ suçu işlemiş sayılması (bknz. Y. CGK. 07.10.2003, E.2003/4-220 K. 2003/242) da gene avukatlık mesleğinin kamu hizmeti olmasının sonucudur. Değişik kanunlarda avukatlık faaliyetinin bir kamu hizmetinin olduğuna işaret eden birçok düzenleme bulunmaktadır. TCK md. 6: “ Ceza Kanunlarının uygulanmasında ……… c) Kamu görevlisi deyiminden; kamusal faaliyetin yürütülmesine atama veya seçilme yoluyla ya da herhangi bir surette sürekli, süreli veya geçici olarak katılan kişi, d) Yargı görevi yapan deyiminden; yüksek mahkemeler ve adlî, idarî ve askerî mahkemeler üye ve hâkimleri ile Cumhuriyet savcısı ve avukatlar, ……… Anlaşılır.) Av. Kanunu md.62: “Bu Kanun ve diğer kanunlar gereğince avukat sıfatı ile veya Türkiye Barolar Birliğinin yahut baroların organlarında görevli olarak kendisine verilmiş bulunan görev ve yetkiyi kötüye kullanan avukat, Türk Ceza Kanununun 257 nci maddesi hükümlerine göre cezalandırılır.” TCK md. 257: “Görevi kötüye kullanma (1) Kanunda ayrıca suç olarak tanımlanan hâller dışında, görevinin gereklerine aykırı hareket etmek 7 AVUKATLIK MESLEĞİNİN NİTELİĞİ suretiyle, kişilerin mağduriyetine veya kamunun zararına neden olan ya da kişilere haksız bir kazanç sağlayan kamu görevlisi, bir yıldan üç yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır. (2) Kanunda ayrıca suç olarak tanımlanan hâller dışında, görevinin gereklerini yapmakta ihmal veya gecikme göstererek, kişilerin mağduriyetine veya kamunun zararına neden olan ya da kişilere haksız bir kazanç sağlayan kamu görevlisi, altı aydan iki yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır. (3) İrtikâp suçunu oluşturmadığı takdirde, görevinin gereklerine uygun davranması için veya bu nedenle kişilerden kendisine veya bir başkasına çıkar sağlayan kamu görevlisi, birinci fıkra hükmüne göre cezalandırılır.” Av. Kanunu md.57: “Görev sırasında veya yaptığı görevden dolayı avukata karşı işlenen suçlar hakkında, bu suçların hakimlere karşı işlenmesine ilişkin hükümler uygulanır.” Av. Kanunu md.58: “Avukatların avukatlık veya Türkiye Barolar Birliği ya da baroların organlarındaki görevlerinden doğan veya görev sırasında işledikleri suçlardan dolayı haklarında soruşturma, Adalet Bakanlığının vereceği izin üzerine, suçun işlendiği yer Cumhuriyet Savcısı tarafından yapılır. Avukat yazıhaneleri ve konutları ancak mahkeme kararı ile ve kararda belirtilen olayla ilgili olarak Cumhuriyet Savcısı denetiminde ve baro temsilcisinin katılımı ile aranabilir. Ağır ceza mahkemesinin görev alanına giren bir suçtan dolayı suçüstü hali dışında avukatın üzeri aranamaz. Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu ile Ceza Muhakemesi Kanununun duruşmanın inzibatına ilişkin hükümleri saklıdır. Şu kadar ki, bu hükümlere göre avukatlar tutuklanamayacağı gibi, haklarında disiplin hapsi veya para cezası da verilemez.” Avukatlık asgari ücret tarifelerinin özel kanun hükümleri ile belirlenmesi de avukatlık mesleğinin bir kamu hizmeti olmasının sonucudur. Özellikle modern doktrinin ‘İnsan Hakları’ kavramı ile avukatlık mesleğinin toplumsal işlevi arasında doğal bir ilişki ve bütünleşme vardır. Avukatlar, üstlendikleri işlerde hep insan hakları ihlallerinin karşısında yer alırlar ve bu görevleri de sadece mahkeme deki görevleri ile sınırlı değildir. Avukatın bu görevi yargı dışı her hukuksal işte geçerlidir. (Uluslar arası Avukatlar Birliği ‘Avukatlık Mesleğinin Yürütülmesinde Temel Prensipler’- Avukatın Görevi: İnsanların kanun önünde 8 AVUKATLIK MESLEĞİNİN NİTELİĞİ korunmalarını sağlamak avukatın görevidir. Avukatlar, mesleklerini bir yandan kendi güvenlerine teslim edilmiş hak ve çıkarları savunarak bir yandan da hukukun uygulama ve anlaşılmasını yaygınlaştıracak şekilde icra etme ödev ve hakkına sahiptir.) Bu görev de avukatlığın bir kamu hizmeti olmasının sonucudur. (HİZMETİN KAMU KURULUŞLARINCA YAPILMASI VEYA KAMU KURULUŞUNUN DENETİM VE GÖZETİMİ ALTINDA ÖZEL KİŞİ VE KURULUŞLARCA YAPILMASI KRİTERİ BAKIMINDAN) AVUKATLIK BİR KAMU HİZMETİDİR ÇÜNKÜ: Baro, Anayasa madde 135’de yer alan “kamu kurumu niteliğindeki meslek kuruluş”larından biridir. (ayrıca bknz. Av. Kanunu md.76) Anayasanın 135.maddesine göre: “Bu meslek kuruluşları (yani konumuz açısından barolar ve onların ortak kuruluşu olan Türkiye Barolar Birliği) üzerinde Devletin idarî ve malî denetimine ilişkin kurallar kanunla düzenlenir.” Ayrıca Avukatlık Kanunu ek madde 4: “Adalet Bakanlığı, Barolar ve Türkiye Barolar Birliği organlarının görevlerini kanun hükümlerine uygun olarak yapıp yapmadıklarını ve mali işlemlerini yönetmelikte belirlenecek esaslara göre denetlemeye yetkilidir. Bu idari ve mali denetim, adalet müfettişlerince yapılır. “ Son olarak Avukatlık Kanunu md. 77: “Amaçları dışında faaliyet gösteren barolar ile Türkiye Barolar Birliği sorumlu organlarının görevlerine son verilmesine ve yerlerine yenilerinin seçilmesine, Adalet Bakanlığının veya bulundukları yer Cumhuriyet Başsavcılığının istemi üzerine, o yerdeki asliye hukuk mahkemesince basit usule göre yargılama yapılarak karar verilir ve dava en geç üç ay içinde sonuçlandırılır. Adalet Bakanlığının bu kanun uyarınca baro organlarının işlemleri hakkında onay mercii olarak verdiği kararları görevli baro organları aynen yerine getirmekle yükümlüdürler. Bakanlık kararını idari yargı merciinin yürütmenin durdurulmasına veya esasına ilişkin kararı veya kanuni bir sebep olmaksızın yerine getirmeyen veya eski kararda direnme niteliğinde yeni bir karar veren veya kanunun zorunlu kıldığı işlemleri Bakanlığın uyarısına rağmen yerine getirmeyen baro organları hakkında da yukarıdaki fıkralar hükümleri uygulanır…….. Ancak, milli güvenliğin, kamu düzeninin, suç işlenmesini veya suçun devamını önlemenin yahut 9 AVUKATLIK MESLEĞİNİN NİTELİĞİ yakalamanın gerektirdiği hallerde gecikmede sakınca varsa, barolar ile Türkiye Barolar Birliği, vali tarafından faaliyetten men edilebilir. Faaliyetten men kararı, yirmi dört saat içinde görevli hakimin onayına sunulur. Hakim, kararını kırk sekiz saat içinde açıklar, aksi halde, bu idari karar kendiliğinden yürürlükten kalkar. “ Görüldüğü üzere mevcut düzenlemeler bize, avukatlık hizmetinin kamu kuruluşunun denetimi altında yapılan bir hizmet olduğunu göstermektedir. AVUKATLIK MESLEĞİ BİR KAMU HİZMETİ DEĞİLDİR ÇÜNKÜ: Kanun koyucunun bir faaliyeti kamu hizmeti olarak nitelendirmesi, söz konusu faaliyeti ipso iure kamu hizmeti yapmaz. Kanun koyucunun da yanlış nitelendirme yapabileceği gözden kaçırılmamalıdır. Avukatlığın bir kamu hizmeti olarak ‘kamusal denetim’ altında icra edilen bir mesleki faaliyet olarak kabulü isabetli değildir. Kamu hizmetlerinin tabii olduğu ‘eşitlik’ ilkesi çerçevesinde verilen hizmet karşılığı istenilecek bedeli belirleme yetkisi idarede olmasına karşın, avukatlık ücreti vekil ve müvekkil arasında serbestçe tayin edilmektedir. Ayrıca avukatlık mesleğini, iç denetime açık bir kamu hizmeti olmaktan ziyade kamu gücü ile donatılmış ama doğrudan kamu denetimi altında olmayan kendine özgü bir yapıya sahip olarak tanımlamak daha sağlıklı olacaktır. Değişik kanunlarda avukatlık mesleğine tanınmış imtiyaz ve yükümlülükleri de bu anlayış çerçevesindeki istisnalar olarak yorumlamak gerekmektedir. Bu yükümlülük ve özellikle imtiyazlar, avukatlık mesleğinin adalet hizmetleri bakımından sahip olduğu öneme dayanmaktadır yoksa mesleğin kamu hizmeti niteliğine değil. Aynı doğrultuda; avukatlık asgari ücret tarifesinin mevcudiyeti de avukatlık mesleğinin bir kamu hizmeti olmasına delil olarak alınamaz. Her şeyden evvel, avukatlık ücret tarifesi avukatın işi kabulü açısından bir alt sınır getirmekte olup, bu sınırın altında iş kabulü baronun iznine bağlıdır. Dolayısıyla burada kamu hizmetlerine hakim olandan farklı bir menfaat söz konusudur. Şöyle ki; avukatlık asgari ücret tarifesi avukatlık hizmetinden yararlananları değil, avukatlık hizmeti verenleri yani avukatları korumaya yönelik bir düzenlemedir. Bu açıdan da kamu hizmeti olgusundan ziyade haksız rekabet veya rekabet hukuku çerçevesinde anlamlandırılabilir. 10 AVUKATLIK MESLEĞİNİN NİTELİĞİ Avukatın iş reddetme serbestisine getirilen sınırlamalar da avukatlık mesleğinin bir kamu hizmeti olduğunu işaret etmez zira benzer sınırlamalar kamu hizmeti olmayan başka meslekler bakımından da getirilebilir. Hatta kamu hizmeti gören kişi ve kuruluşların, bu hizmeti vermekten kaçınamayacakları ve kamu hizmetinde aslolanın serbestlik olmadığı kolaylıkla iddia edilebilir. 11