TÜRK EĞİTİM TARİHİ İÇERİK İslam’dan Sonra Türklerde Eğitim a)Türk Müslüman Devletlerinde Eğitim 1) Eğitimin Genel Özellikleri 2) Bazı Önemli Kişiler ( Farabi, İbni Sina, Balasagunlu Yusuf, Kaşgarlı Mahmut) b)Selçuklularda Eğitim 1) Eğitimin Genel Özellikleri 2) Eğitim Kurumları( Örgün ve Yaygın) 3) Bazı Kişiler ( Nizamülmülk, Mevlana, Nasrettin Hoca) İslam’dan Sonra Türklerde Eğitim • Talas Savaşı(751- Arap/Çin) ‘nda Türkler Araplara destek olarak bu savaşı kazanmalarını sağlamışlardır. Bu savaştan sonra Türkler arasında İslamiyet yayılmaya başlamıştır. Ancak Türkler 10. y.y’da Karahanlılar döneminde kitleler halinde Müslüman olmuşlardır. Türklerin Müslümanlığı kolay benimseme sebepleri, Türklerde var olan Müslümanlığın doğası Tek Tanrı Düşüncesi Allah inancı Savaşçı Ruh Cihat Anlayışı Yoksullara Yardım Sadaka Kurban Kurban Bilim Anlayışı Bilim Aşkı İlk Müslüman Türk Devleti’nin İtil Bulgar Devleti olduğu ileri sürülmüştür. • İtil Bulgar Devleti Hükümdarı Almuş (Cafer) Han 921’de kendisinin ve halkının bir kısmının Müslümanlığı kabul ettiğini bildirip Abbasi Halifesinden İslam’ı öğretecek öğretmen, mescit ve kale yapımını bilen ustalar istemiştir. Halifenin gönderdiği heyet Mayıs 922’de ulaşmıştır. Bu tarih Karahanlı’ların Müslüman olmalarından az önceye rastlamış fakat bu konudaki bilgiler kesinlik kazanmamıştır. TÜRKLERİN İSLAMİYET’İ BENİMSEMELERİNİN EĞİTİM ANLAYIŞLARINA ETKİSİ 1) Düzenli, planlı, güçlü bir eğitim-öğretim kurumu medreselerin ortaya çıkışı. 2) İslam Dünyasında Arap, İranlı v.b. düşünürler eğitimöğretim konularında eserler yazmışlar Türkler düşünür ve eğitimcileri hem bunlardan etkilenmiş hem de bu görüşlere katkıda bulunmuşlardır. 3) Düşünürler, din adamları v.b aracılığıyla Türk toplumu yeni din ve değerler bakımından eğitilmiştir. 4) Alp insan tipinin özelliklerine yenileri de eklenerek “Gazi” ve “Veli” insan tipi ortaya çıkmış. 5) Türkler İslamiyet’in bilimi üstün tuttuğunu görmüş. Bilime gereken önemi vermişlerdir. 6) Batıya ilerledikçe Araplar ve İranlılarla ilişkiler artmış buna bağlı olarak aydınların dili üzerinde Arapça ve Farsça etkili olmuş ancak halkın dili bu etkiden uzak kalmıştır. Fakat orta ve yüksek öğretim dili ile bilim dili Arapça olmuştur. 7) Türkler İslamiyet’e geçerken Arap yazısını da almışlardır. İÇ ASYA TÜRKLERİ, KARAHANLILAR 840’ta Uygur Devleti sona erince,Uygurlar ve başka toplumlar Karahanlı Devleti’ni kurdular ve 930’lu yıllarda “SATUK BUĞRA HAN” zamanında müslüman oldular. KARAHANLILAR (840) Devlet 11. yüzyılda ikiye ayrıldı. Batı Karahanlı Devletinin başkenti: Semerkant En ünlü hükümdarlarından biri: Ebü İshak İbrahim’dir. Yıkılış Tarihi: 1212 Doğu Karahanlı Devleti Başkenti: Kaşgar En Ünlü Hükümdarı: Hasan Buğra Han Yıkılış Tarihi: 1130 İç Asya Müslüman Türkleri ve Karahanlı’larda Eğitimin Temel Özellikleri 1) Bu toplumların Müslüman olmaları ve yerleşik hayata geçmeleri onların eğitimini olumlu yönde etkileyen iki temel etken olmuştur. 2) Bu toplumların devlet adamları eğitim-öğretim ve bilimin gelişmesine önem vermişleridir. 3) Medreseler kurulmuş ve yaygınlaştırılmıştır. 4) Farabi,İbni Sina gibi dünya eğitim ve bilim tarihi için önemli isimler yetişmiştir. 5) Eğitim tarihimizde, “eğitim bilimi”ne ilişkin ilk görüşler başta Farabi olmak üzere bu düşünürler tarından ileri sürülmüştür. Karahanlı’larda Eğitim, Medreseler ve Öğretim Medreseler, İslam Eğitim Tarihinde mescitlerin öğretim için yetersiz kalması gibi sebeplerle ortaya çıkmıştır. Bu kurumların ortaya çıkışında Uygur Budist kurumlarının etkisi olduğu da düşünülmektedir. İlk medreselerin Orta Asya İslam kentlerinde ortaya çıktığı düşünülür. Karahanlılar başlıca medreseleri, • Buraya Göktürk haritası düzenlenip adı geçen şehirlerle ilgili yerler yapıştırılacak Taşkent, Yarkent, Buhara, Kaşgar, Semerkant,Balasagun gibi önemli kentlere kurmuşlardır. Bu şehirler bilim, kültür ve sanat merkezi halini almışlardır. • Film Bu Eğitsel ve Kültürel Zenginliği Sağlayan Bazı Türkler ve Uzmanlık Alanları Şöyledir; Farabi, Belhli Ebu Zeyd: Felsefe,Eğitim v.s. Biruni:Tabiiyat İbni Sina : Tıp,Felsefe,Eğitim • Ebu Süleyman Mehmet, Ebü Hayr İbni Baba : Tıp • Musa Kardeşler, Buzicanlı Ebuvefa, Türkoğlu Ebulfadl, Ebü Belze: Matematik. • Belhli Ebü Maşer, Ferganeli İbni Kesir: Astronomi, Geometri. • Türkçe ile Türk kültürünün en eski ve en önemli eserlerini veren isimler arasında Balasagunlu Yusuf, Kaşgarlı Mahmut, • Ahmet Edip ve Ahmet Yesevi sayılabilir. • Karahan hükümdarlarının bilimseverliği ülkede bilim adamlarının çoğalması için uygun bir ortam oluşturdu.Karahan hükümdarları ülkenin her yerinde medreseleri yaygınlaştırmaya çalışmışlardır. Bunun bilim sevgisinin yanı sıra 2 sebebi daha vardı. 1) Türk boylarının yeni inanışlarını pekiştirme , 2) Medreselerden Şiilere karşı Sünni –Hanefi inançları pekiştirme konusunda yararlanma. • Buğra Kara Han Ebu İshak İbrahim’in Semerkant’ta kurduğu bir medresenin vakıf belgesi günümüze kadar ulaşmıştır. Peki medreselerin yapısı ve işleyişi nasıldı? • • • • • • • • Medrese bilim ve din adamları için toplantı yeri, Bir camisi, Çalışma Odaları, Kütüphanesi, Edeb öğretmeni için bir odası, Öğrenciler için küçük odaları, Avlusu, Bahçesi olan bir yapıydı. • Medreselerde görevlilere maaş verildiği gözlenmektedir. Ayrıca Karahanlı’larda BURSLU ÖĞRENCİ sistemine geçildiği de karşımıza çıkmaktadır. • Medreselerde çalışan başlıca kişiler olarak, – – – – – – Hanifi Müderris, Kuran öğreten öğretmen, Öğrencilere burs dağıtan biri, İki hademe, Bekçi, KÜTÜPHANECİ sıralanabilir. • Medreselerde ihtiyacı olanları doyurma, kurban sadaka, özel dini günlerdeki yardımlara para ayrıldığı bilinmektedir. • Bu kurumun Sünni-Hanifi öğrencilere hizmet verdiği belirtilmektedir. Ancak şiilerde kendi mesheplerinin propagandasını yapmak için Darüllim denen okullar kurmuşlardır. FARABİ(780-950) • Farabi felsefe ve diğer bilimlerde gösterdiği çalışmalar ve şöhrete, paraya önem vermeyen üstün kişiliğiyle Aristo’dan sonra kendisine ikinci öğretmen(muallim-i sani) denilmiştir.Felsefe, mantık, ahlak, psikoloji, geometri v.b konularda yüzden fazla eser yazmıştır. FARABİ’NİN EĞİTİM GÖRÜŞLERİ Türk eğitim tarihinde doğrudan eğitim bilimine yönelik görüşler ileri sürdüğü bilinen ilk düşünür olması önemlidir. 1) Farabi’ye göre eğitimin amacı: Mutluluğu bulmak bireyi topluma yararlı hale getirebilmektir. 2) Üç tür eğitimci vardır. Aile reisi, aile fertlerini;öğretmen, çocuk ve gençleri; devlet başkanı milleti eğitmekle görevlidir. 3) Farabi öğretim ve eğitimi ayırır. Ona göre eğitim; milletlerdeki ahlaki erdemleri ve iş sanatlarını var etme yöntemiyken öğretim, milletler ve şehirlerde kurumsal erdemleri var etmektir. Bu ayrıma göre, öğretim kuramsal, eğitim de davranış değiştirmeye ağırlık veren bir uğraşıdır anlayışına uygundur. 4) “Öğretimde kolaydan zora” ilkesini ortaya atmıştır ki bu günümüzde de kabul görmektedir. 5) “Bir şey öğretilmeden diğerine geçilmemelidir” ilkesini kabul etmiştir. 6) Öğretmen öğrencilerle Sokrat gibi tartışmayı bilmelidir. 7) Öğretimde mantık ve felsefeye yer verilmelidir. 8) Öğrencinin öğrenme isteğinin sürdürülmesine çalışılmalıdır. 9) Çocuklara karar verme ve sorumluluk alma yetisi kazandırılmalıdır. 10) Disiplin ne sert ne yumuşak olmalıdır. Ilıman bir ortam oluşturulmalıdır. Çocuk sözle anlamazsa zora başvurulabilir. FARABİ’NİN BİLİMSEL YÖNTEME BAKIŞI “Her meselede aranan kesin gerçeği elde etmektir. Ama çok defa kesinliği elde edemeyiz. Aradığımızın bir kısmına dair kesinlik, geri kalanlara dair de zan ve kanaat elde edebiliriz. Tek yöntem bizi sorunlar hakkındaki çeşitli kanaatlere götüremez.” Şüphe bir araştırma yöntemi olmalıdır. FARABİ’NİN SİYASİ EĞİTİME İLİŞKİN GÖRÜŞLERİ • Hükümdar bazen ikna bazen zorlama yöntemine başvurabilir fakat bu bilgi beceri gerektirir. • Ona göre hükümdarın doğuştan sahip olması gereken özellikler: Vücudunun tam, organlarının sağlam olması, zeki, uyanık ,iradeli olması, doğru sözlü,adil, ılımlı olması v.b. • Sonradan kazanması gereken özellikler ise; Bilgeliği, önceki kanun ve kuralları bilmesi, güzel konuşma sanatını öğrenmesi,savaş sanatını bilmesi v.b. İBNİ SİNA (980-1037) • Dünya düşünce, tıp ve eğitim tarihinde çok önemli bir yeri vardır.Eğitim alanındaki görüşlerinin Batı’yı etkilediği ve yeni eğitim akımına temel oluşturduğunu kabul eden görüşler vardır. • İbni Sinaya Aristo ve Farabi’den sonra gelen anlamında üçüncü öğretmen yani “mualim-i salis” denilmiştir. • Samanoğulları devletinin Buhara’daki kütüphanesinde çalışırken oradaki çok değerli kaynaklara ulaşma fırsatı yakalamıştı. İBNİ SİNA’NIN EĞİTİME İLİŞKİN GÖRÜŞLERİ 1) Kanun ve Şifa adlı eserleriyle tıp dünyasının en önemli isimlerinden olmuş, psikanalist metodun temelini atmış yıllarca Avrupa ve Osmanlı’da kitapları okutulmuştur. 2) İbni Sina’ya göre ahlak ve fazilet, zenginlik ve şöhretten çok daha önemlidir. Ahlaki davranışlara ve fazilete ulaşmak için belirlediği başlıca ilkeler şunlardır: a) Nefsin isteklerine uymamak. b) Gazap,şehvet, hırs, korku… eseri ortaya çıkabilecek davranışları engellemek. c) Yalandan kesinlikle uzaklaşmak. d) İyilik yapmak, iyileri sevmek ve kötülükten men etmek. 3) İbni Sina’ya göre devlet adamları filozof ve bilim adamlarından yararlanan, erdemli hayat süren, kadınlardan uzak duran bir yol izlemelidir. Kendisi de vezirlik yapmıştır. İbni Sina’nın bilim, mutluluk ve eğitim arasında kurduğu ilişki akli tasavvuf denen sistemin unsurlarından biridir.Ona göre eğitim ve bilim insanın kendini mükemmelleştirmesi ve Allah’ı bulması için gereklidir. İBNİ SİNA’YA GÖRE EĞİTİMİN TEMEL AMAÇLARI 1) İnsanın yeteneklerini en üst düzeye kadar geliştirip yeteneklerden arınması, 2) Allah’ın varlığını bilmesi ve etkisini her an hissetmesi. 4) İbni Sina hijyen konusuna ve bilinçli hareket etmenin önemine değinerek beden eğitimine katkı sağlamıştır. 5) İbni Sina bebeklik ve çocukluk dönemi bakımla ilgili önemli noktalara değinmiştir. Bunlar, 2 yıl boyunca bebeğin düzenli emzirilmesi, banyo yaptırılması ve temizliğinin sağlanması, oyun oynamasının önemini vurgulaması, ailenin aşırı olmayan ilgisine olan ihtiyacının vurgulaması, ninni dinletilmesi ve küçüklükten itibaren hareket ettirilmesine yönelik söylevleridir. 6) Ahlak eğitimi çok önemlidir. İyi insanlarla beraber olmasını sağlama, hatalarını baskıcı olmadan düzeltme, gerektiğinde azarlama fakat dayağa en son çare olarak başvurmayı önerir. 7) Çocuklar 6-14 yaş arasında okutulmalıdır. 8) Öğretmenin taşıması gereken özellikler; - Dindar Dürüst Bilgili İnsaflı Temiz Kibar Çocuk eğitim ve gelişimini bilen Ne aşırı yumuşak ne de çok sert olan bireyler olmalıdır. 9) Çocuklar arasındaki doğal rekabeti faydalı bulur ve birbirlerinden çok fazla şey öğreneceklerini kabul ettiği için zengin çocuklarının özel ders alarak yetişmelerini uygun bulmaz. 10) Okulun programında Kur’an, Şeriat, Dil ve Ahlaki şiireler, Beden Eğitimi, Sanat ve Meslek Öğretimi yer alır. 11) Eğitim ve öğretmenlik bir UZMANLIK ALANIdır ve herkes öğretmen olamaz örüşünü benimsemiştir. 12) Eğitim ve öğretim yöntemlerinin başlıcaları şöyledir. a) Nezaket, yumuşaklık,nasihat, b) Ödül ve övgüye yer verme, eğitimsel amaçlı ceza verme ve dayağa en son çare başvurma, c) Kolaydan zora, basitten karmaşığa yol izleme, d) Sınıf ortamından faydalanma, e) Örnekleme, f) Tekrar. İBNİ SİNA’YA GÖRE EĞİTİM ÖĞRETİM TÜRLERİ 1) 2) 3) 4) 5) 6) Zihni Öğretim: Öğretmen genel konuyu açık bir şekilde örnekler vererek anlatır. Sınai Öğretim: Öğretmen araç-gereç kullanmasını öğretir. Telkini Öğretim: Öğretmen tekrar ettirerek öğretir. Taklidi Öğretim: Öğretmenin güvenilirliği sonucu öğretmenin söylediklerinin hemen ve aynen benimsenmesidir. Tenbihi Öğretim: Öğretmenin öğrenciye çevresinde karşılaştığı olayları , bunların nedenlerini ve etkilerini öğretmesidir. Tedibi Öğretim: Öğüt ve nasihat yoluyla gerçekleşen öğretimdir. 13) İbni Sina, eğitimi anne babanın görevi olarak görmüş bu sorumluluğu devlete yüklememiştir. 14) İbni Sina eğitim ve bilimi herkese açık olarak görmüştür. 15) Din ve meslek eğitimine önem vermiş her çocuğun isteğine yönelik eğitim almasını desteklemiştir. 16) Çocuğun yaşıt ve arkadaşlarıyla beraber eğitilmesi üzerinde durmuştur. 17) Çocuklar arasındaki bireysel vermiştir. farklılıklara önem 18) Çocuğun ilgisinin önemin vurgu yapmıştır. 19) Oyunun önemi üzerinde durmuştur. 20) Deneye, gözleme ve nedenleri araştıran bir eğitime önem vermiştir. 21) Eğitimi baskının olumsuz etkilediğini ve disiplinin ne çok katı ne de çok yumuşak olmaması gerektiğini vurgulamıştır. 22) Eğitimde araç gereç kullanımını sınai öğretimde açıkça belirterek eğitim teknolojisinin kurucusu sayılmıştır. BALASAGUNLU YUSUF (1018-1069) • Kutadgu Bilig adlı eseriyle Türk eğitim tarihinde önemli yer tutar. • Farabi ve İbni Sina’nın etkisinde kalmıştır. • Kutadgu Bilig, Türkçe Uygur yazısı ile manzum olarak yazılmıştır.(6645 beyit)Mutluluk veren bilgi anlamını taşır. Kutadgu Bilig’de devlet yönetimi ve insanların ahlaki davranış kurallarıyla ilgili öğütler yer almaktadır. Balasagunlu Yusuf’un Kutadgu Bilig adlı eserinden anlayabildiğimiz bazı görüşleri şöyle sıralanabilir. 1) Hükümdar bilgiyle donanmalı ve adaletli davranmalıdır. 2) Hükümdarın onu doğru yetkisinin “HUKUK kanuna saygı duyması ve uygulaması , hükmetme önünde görülmüştür.Bu DEVLETİ” anlayışının temelidir. 3) Ahlaki davranışlar: Bilgiyi arttırmaya çalışmak, az konuşmak, aceleci olmamak, sabırlı olmak, öfke, kibir ve kinden kaçınmak, dindar olmak şeklinde görülmüştür. 4) Ahlaki davranış mutluluğun şartıdır. Ahlaklı olmak ise bilgili olmaktan geçer. 5) Çocuklara anne ve özellikle baba tarafından sıkı bir eğitim verilmelidir. 6) Çocukları aileler kendi elleriyle eğitmelidir. 7) Erkeklere kızlardan daha fazla önem yüklenmiştir. Fakat bunu Müslümanlığa değil Yusuf Has Hacip’e yüklemek gerekmektedir. KAŞGARLI MAHMUT • Kaşgarlı Mahmut, 10721074 yılları arasında Araplara Türkçe Öğretmek amacıyla yazdığı Divan-ü Lügat-it Türk adlı esriyle Türkçe’nin ilk lügatını düzenleyen ve öğreten olarak Türk Eğitim Tarihimizde önemli bir yer tutar. Bilim dili olarak Arapça’nın kullanıldığı bir dönemde Türkçe’nin daha zengin olduğu gerekçesiyle Araplar’ın bu dili öğrenmesi gerektiğini ileri sürmüştür. Kitabını bu amaçla Bağdat’ta Abbasi Halifesine sunmuştur. Türkçe’nin dilbilgisini de yazmış fakat bu kitabı bulunamamıştır. • Divan yalnızca zengin bir sözlük değildir. Toplumların lehçeleri, yaşayışları, inanışları, töreleri ve atasözlerini de kapsar. Türklerin ilk dünya haritası da buradadır. Türklük bilgisinin en eski ve en köklü abidelerinden birisi olarak kabul görür. • Kaşgarlı Mahmut’a göre Türk adı Tanrı tarafından verilmiştir ve Tanrı tarafından Türk egemenliğinin uzun süreceği belirtildiği için Türkçe’yi herkes öğrenmelidir. KAŞGARLI MAHMUT’ A GÖRE EĞİTİM 1) 2) 3) 4) 5) 6) Aile çocuk bakımı ve yetiştirilmesinde önemlidir. Anne bebeği beşikte sallayarak ve ninni söyleyerek uyutmalıdır. Bebek altını fazlaca ıslatıp hasta olmasın diye beşik delinir ve idrar bir kamışla dışarı atılırdı bu kamışa da sibek denirdi. O dönemde çocukların korkutuldukları anlaşılmaktadır. Oyunun çocuk için önemi üzerinde durmuştur. Bilime çok önem verdiğini eserinde belirtmektedir. Ayrıca bu eser bize Türkler’de yaygın bir okuma, yazma ve bilgi edinme geleneğinin varlığını göstermesi bakımından da önem taşımaktadır. KAŞGARLI MAHMUT’UN TÜRKÇE’Yİ ÖĞRETİM YÖNTEMİ 1) Çok sayıda örnekten hareket edip kurala ulaşma yöntemini benimseyerek günümüz yabancı dil öğretiminde benimsenen bir yöntemi uygulamıştır. 2) Örnekleri günlük hayattan, atasözleri ve şiirlerden derlemiştir. 3) Dil öğretirken Türk Kültürünü öğretmeye özel bir önem vermiştir. 4) Tekrara yer vermiştir. 5) Eserini 4 kere yazarak eser yazma konusunda titiz davranılması gerektiğini göstermiştir. Selçuklu devleti BÜYÜK SELÇUKLU • Batı Göktürk Devleti’nin yıkılmasından sonra Yedisu Bölgesinde Türgiş Devleti’ni kuran Oğuzların bir kısmı Arapların, Karluk ve diğer Oğuz boylarının baskılarına dayanamayarak yıkılmış ve kuzeybatıya ilerleyerek başkenti Yenikent olan Oğuzlar(Hazar) Devleti’ni kurdular. SELÇUKLULAR VE ANADOLU BEYLİKLERİ SELÇUKLULARA İLİŞKİN BAZI ÖNEMLİ BİLGİLER • Selçuklular, hükümdarları Selçuk Bey zamanında 1000 yıllarında Müslüman olmuşlardır. • Dandanakan Savaşı’nın sonunda Gazneli Mesut yenilince 1040 yılında Tuğrul Bey’in yönetiminde Büyük Selçuklu Devleti kuruldu. • 1071 Malazgirt Savaşı’nı Bizansa karşı kazanan Alparslan’ın bu zaferinden sonra Anadolu Türkleşmeye başlamıştır. • Sultan Sancar’ın ölümüyle ise Büyük Selçuklu Devleti parçalanmış ve yıkılmıştır. SELÇUKLULARDA EĞİTİM’İN TEMEL ÖZELLİKLERİ 1) Selçuklu devlet adamları eğitime ve bilimin gelişmesin önem vermişlerdir. 2) Medreseler gelişmiş ülkenin her tarafına yayılmıştır. 3) Ahilik gibi bir yaygın eğitim kurumu ve atabeglik gibi şehzadelerin yetiştirilmesi için bir uygulama ortaya çıkmıştır. 4) Selçuklularda zamanla bazı Türk değerleri unutulmaya yüz tutmuştur. Bu durumu Kaşgarlı Mahmut üzüntüyle eleştirmiştir. Zamanla Farsça ve Arapça kullanılmaya başlanmıştır. Bunu sebebi Fars edebiyatının güçlenmesi ve Kur’an’nın Arapça oluşudur. 5) Selçuklularda alp,gazi veli insan tipi bir arada görülmüş bunlardan Dede Korkut kitabında bahsedilmiştir. SELÇUKLU’LARDA ÖRGÜN VE YAYGIN EĞİTİM KURUMLARI Selçuklularda Tuğrul Bey, Alparslan, Melikşah, Nizamülmülk, Sancar gibi devlet adamları bilim adamlarına, sanatkarlara saygı göstermiş, eğitim ve öğretimin yaygınlaşmasına çalışmışlardır. Selçuklularda Örgün ve Yaygın Eğitim Kurumları ayrı ayrı incelenebilinir. SELÇUKLULARDA ÖRGÜN EĞİTİM KURUMLARI MEDRESELER • İlk Selçuklu medreseleri 1040 yıllarında Nişabur’da Tuğrul Bey tarafından kurulmuştur. Alparslan döneminde 1067’de Bağdat’ta Nizamiye Medreseleri adıyla önemli kurumlar açılmış, bu adı taşıyan başka kurumlarda görülmüştür. MEDRESELERİN SELÇUKLULARDA ÖNEM KAZANMASI VE YAYILMASININ BAŞLICA SEBEPLERİ 1) Sünni-Hanefi olan Selçukluların, çevrelerindeki Şii ve Fatımilerin aşırı mezhep propagandalarına karşı koyma ihtiyacı. 2) Genişleyen imparatorluk için memur yetiştirme ihtiyacı. 3) İslamiyet’i yeni benimsemiş Oğuz topluluklarının yeni ihtiyaçlarını pekiştirme. 4) Din adamı yetiştirme ihtiyacı 5) Yoksul ve yetenekli öğrencileri okutup topluma kazandırma ihtiyacı 6) Bilginleri maaşa bağlayıp devlete bağlı kılmak ve gizli hareket etmelerini engellemek 7) Devlet adamlarının eğitim ve bilimseverliği. Bağdat Nizamiye Medreseleri Yükseköğretim Kurumlarıdır. Öteki medreseler müderrislerinin durumuna göre orta ve yüksek öğretim sayılmışlardır. MEDRESE PROGRAMLARI VE GAZALİ Bağdat Nizamiye medreselerinde okutulan başlıca dersler; Din ve Hukuk Dersleri Dil Edebiyat Dersleri Felsefe Dersleri Müsbet Bilim Dersleri Kur’an Okuma Arap Edebiyatı Felsefe Tıp Tefsir Fars Mantık Cerrahi Hadis Nahiv Riyaziye Fıkıh Sarf Hesap Kelam Hitabet Hendese Şiir Müsellesat Cerh ve Tadil Nücum Tarih Heyet Edeb Tabiiyat Nizamiye Medreseleri esas olarak din,hukuk, dil öğretimi yapmıştır. Tıp öğretimi ise daha çok hastanelerde yapılmıştır. Bu tıp okulların Darüşifa denir. Felsefe ile ilgili bilimler çok geçmeden kaldırılmıştır. 1091-1095 yılları arasında Nizamiye Medreselerinde rektörlük ve müderrislik yapan Gazali’nin bu bilimlere tepkisinin çok sert olduğu bilinmektedir. O felsefenin şüpheci yönteminin inancı sarstığını düşünerek karşı çıkmış benzer bir sebeple akli bilimlerinde fazla ilgilenilmemesi gereken alanlar olduğunu savunmuştur.Gazali gibi saygın bir din bilginin bu tutumu felsefe, müsbet bilim ve bilimsel düşünce üzerinde çalışmak isteyenlere ket vurmuştur. ÖĞRETİM DİLİ VE YÖNTEMİ • Öğretim, bilim ve kitap yazma dili ortaçağda esas olarak Arapça olsa da kitap kenarlarında Türkçe açıklamalara da yer verilmekteydi. • Medreselerde ezber yöntemi kullanılıyordu. Süre belirli değil belirlenen kitapların bitirilmesi ve müderrisin takdiri esastı. • Fakat yükseköğretim en az 5 yıl sürüyordu. MÜDERRİSLER • Hükümdar veya vezir tarafından atanırlar, • Ölünceye kadar görevde kalırlar, • Cübbe ve sarık giyerler, • Maaşlarını devletten alırlardı. • Müderrisler Şafiiliği savundular. • Kitaplar devlet tarafından veriliyor ve dışına çıkılamıyordu. Bu da resmi ideolojiyi destekleme amacının ötesine geçmiyordu. • MUİD: Müderris yardımcısıydı. Öğrencileri çalıştırır, onlara rehberlik yapar, müderrisin onları tanımasına yardımcı olurdu. • ÖĞRENCİLER: Öğrencilik için yaş sınırı yoktu. Bursla ve medreselerde kalarak eğitim öğretime katılırlardı. • MALİ KAYNAKLAR: Esas olarak vakıflar geliri sağlıyor ancak zaman zaman bazı medreselere devlet yardımı da sağlanıyordu. MEDRESELERİN ETKİLERİ VE ORTADAN KALKIŞLARI Medreselerin başlıca etkileri: a) Şii propaganda ve faaliyetlerinin önlenmesinde, b) Sünni mezhepler arasında dayanışma sağlanmasında, c) Toplumda ortak düşünce ve amaçların güçlenmesinde, d) Devlet adamı yetiştirmede önemli katkılar sağlamışlardır. e) Diğer İslam ülkeleri medreselerine örnek olmuşlar, hatta Batı Avrupa üniversitelerini de onlardan esinlendiği ileri sürülmüştür. ORTADAN KALKIŞLARI: 1) Büyük Selçuklu’nun 12. y.y.da parçalanması, 2) 1258’de Moğolların Bağdat’ı işgal ve tahrip etmeleri gibi nedenlerle Nizamiye medreselerinin önemleri kayboldu. 3) Bazı yöneticilerin gelirlerine el koymaları başlıca sebeplerdir. MEKTEPLER: Haklarında çok fazla bilgi olmasa da genellikle camilere bitişik yapıldıkları, Kur’an, din, aritmetik eğitimi verdikleri bilinmektedir. B) YAYGIN EĞİTİM KURUMLARI • Cami ve mescidler, • Bilginlerin evleri, • İlim ve edep toplantıları, • Saraylar, • Kitapçılar, • Kütüphaneler • Dinleyici kabul edildiği, halka da okuma yazma Kur’an öğretildiği için medreseler, • Ahilik teşkilatı…. ATABEGLİK KURUMU • Selçuklularda şehzadelere savaş ve siyaset işlerini öğretmekle görevli olan kişilere lala, atabeg, lalabeg kullanılıyordu. • Atabegli çok üst bir mertebeydi. Şehzadeler bir atabeg rehberliğinde valiliğe atanır ve yönetim öğrenirlerdi. • Atabegler sultana bağlıydı ancak başında bulundukları yörelerde geniş yetkileri vardı. Atabeglerin görevleri arasında şehzadelerin hükümdara karşı ayaklanmalarını engellemek olsa da zaman zaman kendi destekledikleri şehzadeyi tahta çıkarma suretiyle yönetime geçmek için kargaşa çıkardıkları görülür. SELÇUKLULARLA ÇAĞDAŞ AVRUPA EĞİTİMİNİN DURUMU • Batı Roma imparatorluğu yıkıldıktan sonra Batı ve Orta Avrupa karanlıklara gömüldü. • Kilise basit bir ilköğretim sürdürmeye ve bazı eski bilgi ve kitapları sürdürmeye çalışıyordu. • Doğu Roma İmparatorluğunda ise, eğitim öğretim devam etti. • Bizans; Sırp, Bulgar ve Rusların Hıristiyanlaşıp ortak yazıya sahip olmalarını sağladı. • Orta ve Batı Avrupa’da Karl Şarlman bir devlet kurup soylu çocuklarını ilerde merkeze bağlı kalmaları amacıyla eğiten Saray Okullarını açtı. • Batılı bilgin Alcuin’de burada dersler verdi. Şarlman kendisi de dersler aldı. • Din adamlarının iyi yetişmelerini ve halk çocuklarına ilköğretim vermelerini de istiyordu. • Abbasi hükümdarı Harun Reşid ile ilişki kuran Şarlman’ın ondan kısmen etkilendiği görülmektedir. • Şarlman öldükten sonra Avrupa’da gerileme görülse de onun fikirleri unutulmadı,12. y.y’daki eğitim ve bilimsel gelişmede etkisi oldu. • 10. ve 12. yüzyıllar arasında Türkler eğitim ve bilimde parlak bir dönem içindeydi. Avrupalılar 12. yüzyılda eğitim ve bilim alanında İslam Dünyasıyla 3’lü bir ilişkiye girdiler. 1) Avrupa'dan bir çok öğrenci İspanya ve Sicilya’da Müslüman medreselerinde öğrenim gördü. 2) Bu öğrencilerin bazıları kendi ülkelerinde üniversite açtılar. Örn: Oxford,1214; Cambridge,1229 3) Avrupalılar Müslümanların felsefi ve bilimsel eserlerini Latinceye çevirdiler. Talas zaferi sonucunda Araplar Çinlilerden öğrendikleri kağıt yapma tekniğini 1150 de Müslümanlar Avrupa’ya taşıdılar. 12. yüzyıl Rönesanssı olarak bilinen bu dönem felsefe ve bilim Rönesansı olarak da bilinir. • Avrupalıların temizlik ve sağlığa ilişkin tutumları da geriydi. • 1095’lerde Avrupalıların Selçuklu ve İslam Dünyasına başlattıkları haçlı seferleri de bilgi edinmelerini sağladı. • Üniversiteler özel okullar ve kiliselerin birleşmesinden oluştu.Medreselerden etkilenmişlerdir. Öğretim dili Latince ve başlıca dersler İlahiyat, Felsefe, Hukuk, Tıp, Matematikti. Profesörler başta din adım olsalar da sonradan laik bir yapı oluştu.Eğitim yöntemi skolastikti.Üniversitelerde doktora imkanı sağlandı. Millet olma ve Avrupalı olma bilinci gelişti. • Avrupalıların bu yenilikleri kabulünde uzlaşmacı yorumlar önem kazanır. Örneğin; Saint Thomas d’Aquin gerçeklerin Tanrı’dan geldiğini söyler, Aristo’yu ve felsefeyi de reddetmez fakat çelişki durumunda dinin üstün görülmesi gerektiğini söyler. 1200lerde üniversiteler kurulurken Engizisyon Mahkemeleri de kuruldu. Kilise’yle çelişenler işkence gördü. 1492’den sonra Müslümanlar da işkenceye uğradı. AHİLİK VE TÜRK EĞİTİM TARİHİNDEKİ YERİ Ahilik,Ahi Evran Hazretleri tarafından Hacı Bektaşi Veli hazretlerinin tavsiyesiyle kurulan Esnaf dayanışma teşkilatıdır. Aslen Horasan Kökenli olup Selçuklu ve Osmanlı dönemlerinde Anadolu’da yaşayan Türkmen halkın sanat, ticaret, ekonomi gibi çeşitli meslek alanlarında yetişmelerini sağlayan, onları hem ekonomik hem de ahlaki yönden yetiştiren, çalışma yaşamını iyi insan meziyetlerini esas alarak düzenleyen bir örgütlenmedir. Kendi kural ve kurulları vardır. Günümüzün esnaf odalarına benzer bir işlevi olan Ahilik iyi ahlakın, doğruluğun, kardeşliğin, yardımseverliğin kısacası bütün güzel meziyetlerin birleştiği bir sosyo-ekonomik düzendir. AHİLİĞE ÜYE ŞARTLARI • Ahi olmak ve peştamal kuşanmak için kişinin bir Ahi tarafından önerilmesi zorunludur. Üye olmak isteyenlerden yedi fena hareketi bağlaması ve yedi güzel hareketi açması beklenmektedir: – – – – – – – – Cimrilik kapısını bağlamak, lütuf kapısını açmak Kahır ve zulüm kapısını bağlamak, hilim ve mülâyemet kapısını açmak Hırs kapısını bağlamak, kanaat ve rıza kapısını açmak Tokluk ve lezzet kapısını bağlamak, riyazet kapısını açmak Halktan yana kapısını bağlamak, Hak'tan yana kapısını açmak Herze ve hezeyan kapısını bağlamak, marifet kapısını açmak Yalan kapısını bağlamak, doğruluk kapısını açmak Kafirler, çevresinde iyi tanınmayanlar, kötü söz getirebileceği düşünülenler, zina ettiği ispatlananlar, katiller, hayvan öldürenler (kasaplar), hırsızlar, dellallar, cerrahlar, vergi memurları, avcılar, vurguncular örgüte katılamaz. • İş başında uygulanan eğitim, namaz saatlerinde dükkanı kapatma sonrasında açma, dürüst çalışma v.b ilklerin öğretilmesini kapsardı. Yapılmadığında selamı kesme, kurban kesmeye zorlama gibi yaptırımları olurdu. • Ahilik teşkilatı Selçuklular döneminde ekonomik ve ticârî faaliyetlerinin yanı sıra, askerî ve siyasî faaliyetlerde de bulunmuş,aynen Bektaşi ve Yeniçerilerin Ocaklarının olduğu gibi Osmanlı Beyliği'nin kuruluşunda ve güçlenmesinde etkin rol oynamışlardır. Osmanlı’nın kurulmasında etkin olan 4 unsur arasında Ahiliği de belirtmiştir. İlk Osmanlı padişahlarının ve vezirlerinin çoğu Ahi Teşkilatı'na mensup şeyhlerdir • Ahilik geleneğinin unutulmaması için Türkiye Esnaf ve Sanatkarlar Odaları tarafından bazı şehirlerde her yıl Ahilik haftası ve kutlamaları yapılmaktadır. Ahilik teşkilatı, gençlerin iyi yetişmesini ve meslek kazanmasını sağlardı. Savaş, afet vs. kötü durumlarda da kuruma üyeler ve halk arasında dayanışma olurdu. Padişahlar ve diğer yöneticiler de ahilik teşkilatını destekleyerek gelişmesini istemişlerdir. NİZAMÜLMÜLK • Büyük Selçuklu Devleti'nin veziri ve Siyasetname adlı öğütler kitabı yazan devlet adamı ve siyaset bilimcisidir. Devlet yönetiminde hayli etkili olan Nizamülmülk'ün vezirliği Alparslan ve Melikşah dönemlerinde ün salmıştır. • Nizamülmük’e göre devlet yönetiminin temel ilkesi adalettir. Devlet adamları kıyamet gününde yapılan tüm adaletleri bizzat kendileri ödeyeceklerdir bu yüzden sürekli takipte olmalıdır. 4 tür suç kesinlikle affedilmemelidir. 1) Ülkeyi yıkmaya çalışma, 2) Harama karışma, 3) Devlet sırrını korumama, 4) Hükümdara riyakar davranma. Hükümdar dindar olmalı zaman zaman din adamlarına danışmalıdır. İş bölümüne dikkat etmelidir. MEVLANA CELALETTİN (1207-1273) • Mevlânâ Celaleddin-i Belhi Rumi İslam ve tasavvuf dünyasında tanınmış bir Fars şair, düşünce adamı ve Mevlevi yolunun öncüsüdür. Eserleri; • Mesnevi • Büyük Divan "Divan-ı Kebir" • Fihi Ma-Fih "Ne varsa İçindedir" • Mecalis-i Seb'a "(Mevlana'nın 7 vaazı)" • Mektubat "(Mektuplar)" • Mesnevî; çok yönlü, zengin bir eserdir. Muhtevasında; tefsir, hadis, fıkıh, kelam, tasavvuf, tarih, tıp gibi ilimlere ait konular, zamanın örf ve âdetlerine dair bilgi ve birçok hikâye mevcuttur. • Mevlâna, bu eserde; gerçek bir rehber olarak iyi ve kötü, doğru ve yanlış karşılaştırması ile sebep-sonuç ilişkisi içinde eğitici niteliğini gösterir. Bu mukayeseler; melek-şeytan, adalet-zulüm, alçak gönüllülük-kibir, doğruluk-hile ve yalan, cömertlikcimrilik, çalışmak-tembellik, kanaat-hırs, başkalarının kusurlarıyla uğraşmak-hoşgörü, öfke/acele-sabır gibi onlarca konuya dairdir. • Mesnevi okutabilmek için Darülmesneviler – Kalenderhaneler kurulmuş. Mesnevi okuyanlara bu kitabı okutabilme hakkı verilmiştir. • Mevlana eğitimin gücüne inanır. Ona göre insan eğitilebilir bir varlıktır. • Öğretimi küçük adımlarla ve incitmeden gerçekleştirmek gerekir. • Alimlik ise kişinin kendisinde vardır sonradan ipek giysiyle kazanılmaz. MEVLÂNÂ’NIN VASİYETİ Sevgide güneş gibi ol, Dostluk ve kardeşlikte Akarsu gibi ol, Hataları örtmede gece gibi ol, Tevazuda toprak gibi ol, Öfkede ölü gibi ol, Her ne olursan ol, Ya olduğun gibi görün, Ya göründüğün gibi ol. müzik NASRETTİN HOCA (1208-1284) • 13. yüzyılda Haçlı Moğol istilaları nedeniyle yoksulluğa ve sıkıntılara düşmüş Orta Anadolu halkının içinde yaşamış bir halk eğitimcisidir.Hocanın verdiği temel derslerin başlıcaları şunlardır. a) İyimser olma, b) Sağduyu ile düşünme, c) Eleştirerek içini boşaltma. TEŞEKKÜRLER KAYNAKLAR 1) 2) 3) 4) 5) 6) 7) 8) Akyüz, Y. (2006). Türk Eğitim Tarihi. Pegem A Yayıncılık.Ankara. Sakaoğlu,S. (2008). Akademik Sayfalar Dergisi,8(23).Kâşgarlı Mahmûd ve Dîvân’ı Üzerine. http://tr.wikipedia.org/wiki/Nasreddin_Hoca Akyüz,Yahya. Farabi’nin Türk ve Dünya Tarihindeki yeri erişim adresi: http://dergiler.ankara.edu.tr/dergiler/40/512/6288.pdf . Çilenti, K. Bilimin Gelişimi İçinde İbni Sina ve Eğitim Teknolojisi. Erişim Adresi: http://dergiler.ankara.edu.tr/dergiler/40/512/6288.pdf Güven,İ. Büyük Selçuklu Devletinde Eğitim Öğretime Genel Bakış. Erişim Adresi: http://dergiler.ankara.edu.tr/dergiler/40/501/6024.pdf Bekirtaş. İ. Türkçenin Gelişim Tarihçesi ve Türkçe Bilim Terimleri Türetilmesi. Erişim Adresi: bayrambas.googlepages.com/i.bakirtasTRKENNGELMTARHESVETRKEBLM.pdf Sönmez,V.(2002).Eğitim Felsefesi.Anı Yayıncılık.Ankara