THE TRUMAN SHOW VE DAHA FAZLASI Sıla Durmuş 11/C 493 Film Hakkında Bilgilenelim The Truman Show bir televizyon programı ancak bu biraz değişik bir program çünkü büyük bir setin kurulması ve bunun 7/24 canlı olarak tüm dünyaya izletilmesi ile ortaya çıkmış. Show Seaheaven adasında geçiyor ve bu kasabada çoğu şey çok pozitif gülümsemeler kasabanın aydınlık olması gibi ve bu da biraz sorgulamamızı sağlayan bir neden olabilir. Ayrıca bu dünyada her şey sahte insanların meslekleri, birbirleriyle olan ilişkileri, yayınlanan haberler, deniz, gökyüzü, hatta güneş bile… Filmin bir sahnesinde gerçek gün ışığı olmadığı için D vitamini eksikliği yaşamasın diye kahvaltıda D vitamini takviyesi bile alıyor. Bu sahte gerçeklikte yer alan tek gerçek kişi Truman. Bir kişinin gerçek duygularını herkese izletiyorlar. Bu programın devam etmesi için Truman’ın oradan ayrılmaması gerekiyor bunu yapabilmek için babasının denizde boğularak öldüğünü kurguluyorlar ve ona babasının ölümü hakkında bir travma yaşatıyorlar. Böylelikle Truman denizde yolculuk yapamıyor ve ayrıca etrafındaki her yerde seyahatlerin sonunun hep ölümle kazalarla yani kötüye bittiğini gösteriyorlar. Ona yaşadığı yerin en güzel kasabası olduğunu anlatıyorlar. Hatta bir sahnede Truman okuldayken bir yerleri keşfetmek istediğini söylüyor ama öğretmeni ona keşfedilecek bir yer kalmadığını söylüyor. Neyse kısa bir süre o da bu duruma alışıyor ve hiçbir şeyi sorgulamıyor. Aslında bizim hayatımız da bu yaşama benziyor korkular, ön yargılar, kısıtlamalar, batıl inançlar, belki de kendimize bir gerçeklik yarattık. Filmin devamında Truman büyüdükten sonra Lauren isimli bir kıza aşık oluyor fakat bu yüzden onu Fiji adında çok uzak bir adaya gönderiyorlar. Trumanın ona ulaşması için çokça deniz aşması gerekiyor. Truman deniz korkusunu yoksayıp ona ulaşmak istiyor. Peki ya bizim güvenli mutlu dünyadan vazgeçip bilinmez olan bir gerçekliğe adım atma cesaretimiz var mı? Bu kısım Matrix’in mavi hap mı kırmızı hap mı sorusuna benziyor. Truman mavi hapı seçerek ona sunulan sahte dünyayı seçebilirdi ama o kırmızı hapı seçip bilinmeyen gerçekliği sorgulayıp televizyon programının sonunu getirdi. O da şöyle oldu Truman yelkenlisiyle sınırlı sahte olan gökyüzü perdesini yırtıyor. Bu filmi izleyince aklıma şu geldi aslında bizde sosyal medyada her gün belki yalan hayatları seyrediyoruz ve bu bize normal geliyor artık insanlar sosyal medyada gününün çoğunu ne yaptığını anlatıyor izletiyor ve hatta para kazananlar bile var ve onlara influencer adı veriliyor. Hayatımız gerçekten bu filme benzemeye başladı… Platon’un Mağara Alegorisi Bir mağaraya zincirlenmiş üç insandan bahsedilir. Bu insanlar yalnızca mağara duvarını ve birbirlerini görebilirler. Doğuştan beri bu halde olan üç insan, duvarda mağara girişinden yansıyan gölgeleri ve yankı yapan sesleri duymaktadırlar. Yani gerçeklik, onlar için yalnızca gölgeler ve yankı seslerdir. Derken bu insanlardan biri zincirini çözer ve kendini mağaranın dışına atar. Yoğun ışık yüzünden geçici körlük yaşadıktan sonra gözü alışarak aslında gördükleri şeylerin yalnızca birer gölgeden ve duydukları seslerin yalnızca yankılardan ibaret olduğunu anlar. Bir akarsu kenarına gidince sudaki yansımasını ve gölgesini görmesi ise her şeyi anlamasını sağlar. Filmle Olan Benzerlikler Truman, mağaranın içerisinde bağlı şekilde duran insanlara benzer. Mağaranın duvarlarındaki şekillerin gerçek olduğuna inanan Truman, ona gösterilen her şeyin birer düzmeceden ibaret olduğunu ancak orta yaşlarında fark eder. Mağaranın dışındaki gerçek dünyaya adım atmak onun için zorlayıcı ve korku dolu bir süreçtir. Ancak yine de zincirlerinden kurtulup da dışarı adım attığında tüm korkularından arınır ve gerçeklik ile tanıştığı için memnuniyet duyar. Truman Show temelde mağara benzetmesine dayanır ve Truman da mağara içindeki bağlı duran insandır. Ne zaman ki mağaradaki görüntülerinin birer yansımadan ibaret olduğuna inanıp da gerçeği aramaya başlar, o zaman Truman da özgürleşme ve gerçeklerle tanışma yolundaki ilk adımını atmış olur. Bu filmin vizyona girmesinden kısa süre sonra çok izlenir ve insanlar yaşadıkları hayatın gerçek olup olmadığını sorgulamaya başlamış ve çeşitli ruh ve sinir hastalıkları hastanelerinde tedavi görmüşler. Gerçeklikle tanışmak kolay değildir ancak içinde yaşanılan yansımaların birer yalan olduğunu anlamak da bir o kadar zorlayıcı olacaktır.