GİRİŞ “Kaplumbağaya dikkat et. Ancak kafasını çıkarıp risk aldığında ilerleyebiliyor” James B. CONANT Sözlüklerde karşılığı “zarara uğrama ihtimali” kelimeleriyle ifade edilen risk kavramı gündelik hayatımızın her aşamasında mevcuttur. Finans konusunda çalışanlara göre ise risk, bir işleme ilişkin bir parasal kaybın ortaya çıkması veya bir giderin ya da zararın gerçekleşmesi nedeniyle ekonomik faydanın azalması ihtimalini ifade etmektedir. Özellikle 1970’lerden itibaren uluslararası finans piyasalarında yaşanan gelişmeler finans yöneticilerini yeni arayışlara yönlendirmiştir. Sermayenin uluslararası dolaşımının önündeki engellerin kalkması, teknolojinin hızla ilerlemesi finans çevrelerini riske daha hassas bir hale getirmiştir. Artık Latin Amerika’da ya da Uzak Doğu’da yaşanan krizler diğer ülkeleri de yakından ilgilendirmektedir. Bu durumda belirsizliğe karşı kendini koruyamayanlar büyük kayıplara katlanmak zorundadır. Bu bağlamda, günümüzde de hızla etki alanını genişleten Türev Piyasaları bir seçenek olarak finans çevrelerinin karşısına çıkmıştır. Forward, futures ve opsiyon işlemlerinin tamamını içeren türev ürünlerine gün geçtikçe değişik ürünler eklenmektedir. Çalışmanın birinci bölümünde türev ürünleri tanıtılmaktadır. 1 Çalışmanın ikinci bölümü “Finansal Risk Yönetimi ve Kredi Riski” başlığını taşımaktadır. Bu bölümde bankacılık sektöründeki risk türleri ve kredi riski yönetimi üzerinde durulmuştur. Çalışmanın üçüncü bölümünde kredi türevlerinin tanım ve tarihçesi hakkında bilgiler sunulmakta ve kredi türev ürünlerinden kredi opsiyonu, kredi swapları, kredi forwardları, krediye bağlı sentler, teminatlı borç senetleri tanııtılmaktadır. “Kredi Türevleri ile Finansal Risk Yönetimi” başlığını taşıyan dördüncü bölümde kredi türevlerinin finansal risk yönetimindeki yeri, kredi türevleriyle ilgili uluslararası dökümantasyon ve düzenlemelere yer verilmektedir. Bölümün ilerleyen kısımlarında ise konuyla ilgili ulusal mevzuat ve Türkiye’de kredi türevleri kullanımı üzerinde durulmaktadır. 2 I. TÜREV ÜRÜNLERİ İkinci dünya savaşının ekonomiler üzerindeki yıkıcı etkisinden kurtulabilmek amacıyla 44 ülkenin katılımıyla hayata geçirilen sabit kurlara dayalı Bretton-Woods Sistemi ile Amerikan Dolarının değeri altına bağlanmıştır. 1972 yılında Bretton Woods Anlaşmasının bozulması ile birlikte finans dünyası, önemli kur riskleriyle karşı karşıya kalmıştır. Ayrıca yaşanan faiz dalgalanmaları faiz riski sorununu ortaya çıkarmıştır. Tüm bu gelişmeler yeni finansal araçlara olan talebi artırmıştır. Bu yeni finansal araçlar arasında en önemlileri türev ürünleri kavramı olup bu kavram forward, futures, opsiyon ve swap işlemlerini içermektedir. Türev ürünler, değerleri hisse senetleri, tahviller, yabancı para, faiz gibi bazı temel varlıklara bağlı olan finansal ürünlerdir. Türev ürünlerin işlem gördüğü piyasalar türev piyasalar veya vadeli işlem piyasaları olarak adlandırılmaktadır. Türev piyasalarında işlem yapan yatırımcıları üç ana grupta toplamak mümkündür. Bu gruplar şu şekilde sıralanabilir: • Riskten korunmaya çalışanlar (hedgers) • Spekülatörler • Arbitraj yapanlar Çalışmanın bu bölümünde türev ürünleri hakkında genel bilgi sunulacaktır. 3 I.1 FUTURES İŞLEMLER Futures sözleşmesi, sözleşmenin taraflarını belirlenen ileri bir tarihte, üzerinde anlaşılan fiyattan, standartlaştırılmış miktar ve kalitedeki bir malı veya kıymeti alma veya satma yükümlülüğüne sokan sözleşmedir (KARATEPE, 2000:11). Futures sözleşmeler 19. Yüzyıl ortalarında Chicago Ticaret Odasında (Chicago Board of Trade- CBOT) işlem görmeye başlamıştır. 1970’li yıllara kadar buğday, mısır ve soya fasülyesi gibi tarımsal ve altın-gümüş gibi madenlere dayalı sözleşmeler yoğun olarak işlem görürken, 1980’li yılların başından itibaren finansal varlıklara dayalı futures sözleşmelerin işlem hacmi artmıştır. Futures sözleşmelerin temel özellikleri şu şekilde sıralanabilir: • Futures sözleşmeler, sadece organize olmuş borsalarda işlem görürler. • Futures sözleşmelere konu olan varlığın özellikleri standartlaştırılmıştır. • Borsaların tespit ettiği varlıklar ve standartlar dışında futures sözleşmesi yapılamaz. • Sözleşmenin fiyatı anlaşmanın yapıldığı tarihte belli olmalıdır. • Futures sözleşmesi, alan ve satan tarafları yükümlülük altına sokar. Üzerlerine futures sözleşme yazılan varlıkların taşımaları gereken ortak özellikleri şu şekilde sıralanabilir (KARATEPE, 2002): • Varlığın homojen kalite gruplamasına imkan vermesi gerekir. 4 • Hammade özelliği taşıması; çünkü hammaddeler mamul mallara kıyasla daha fazla işlem görme imkanına sahiptirler • Spot piyasa fiyat düzeyine ilişkin etkin bilgi akışının olması gerekir. • Depolanabilme ve saklanabilme özelliğinin olması gerekmektedir. Bu nedenle taze balık üzerine futures sözleşme yazılamaz. • İşlem görebilecek kadar çok olması; üzerine futures sözleşmesi yazılacak kıymetlerin kıt olmaması gerekmektedir. • Nakliyesinin mümkün ve ekonomik olması; futures sözleşmelere konu olacak kıymetlerin taşınabilir ve aynı zamanda taşınmalarının ekonomik olması gerekmektedir. Bu anlamda taşınmaz veya taşınması ekonomik olmayan kıymetler üzerine sözleşme yazılmaz. • Varlık fiyatlarının değişkenlik göstermesi gerekir. • Kalite tespitinin kolay ve objekif kıstaslara göre belirlenebilir olması gerekir. • Spot piyasada likiditesinin yüksek olması gerekir. • Üyelerden güçlü destek ve talep olması gerekir. Bu bağlamda futures sözleşmeler emtia futures ve finansal futures olarak iki kısımda incelenebilir. I.1.1 Emtia Futures Mal ya da emtiaya dayalı futures kontratlar tarımsal ürünler, enerji, değerli maden ve sanayi metalleri olmak üzere dört temel gruba ayrılmaktadır. 5 I.1.1.1 Tarımsal Futures Kontratları Mısır, soya fasülyesi, şeker, soya yağı, soya unu, canlı sığır, buğday, pamuk, kahve, kakao, domuz işkembesi, portakal suyu, yulaf, canlı domuz, kereste, deniz mahsülleri bu guba dahil futures kontrat örnekleridir. I.1.1.2 Enerji Futures Kontratları 1970’li yıllarda yaşanan petrol krizleri ve enerji ürünlerinde fiyat değişkenliğindeki artış enerjiye dayalı vadeli işlem pazarında büyümeye yol açmıştır. Dünyanın enerji ürünlerine dayalı en büyük borsası New York Ticaret Borsasıdır (New York Merchantile Exchange-NYMEX) (ERSAN, 1998:39). 1978 yılında ilk kez bu borsada işlem gören fuel oil futures kontratlarını, ham petrol ve kurşunsuz benzin futures sözleşmeleri izlemiştir. Ham petrol futures kontratının en ağırlıklı kontrat olarak yer aldığı enerji futures sözleşmeleri içerisinde motorin, propan, doğal gaz futures sözleşmeleri de yer almaktadır. I.1. 1.3 Değerli Maden Futures Kontratları Değerli maden futures sözleşmeleri, altın, gümüş, platin, gibi değer saklama amacıyla kullanılan madenler üzerine yazılan sözleşmelerdir. 6 I.1.1.4 Sanayi Metalleri Futures Kontratları Amerikan Emtia Borsasında aktif olarak sadece bakır üzerine yazılan futures sözleşmeler işlem görmekte iken Londra Metal Borsası (London Metal ExchangeLME) sanayi metallerinde dünyanın önde gelen borsası durumundadır. Sanayide kullanılan bakır, alimunyum, nikel, çinko benzeri madenlerdeki fiyat dalgalanmalarının önceden kestirilmesindeki güçlükler bu tür sözleşmelere olan ilginin yaratıcısı konumundadır. Sanayi madenlerinin değeri o madene yönelik arz ve talebe, dolayısıyla da ekonomide ilgili sektörün gücüne bağlıdır. I.1.2 Finansal Futures I.1.2.1 Yabancı Para Futures Kontratları Yabancı para ya da döviz futures kontratları sabit miktardaki yabancı parayı anlaşmaya varılmış bir fiyattan gelecekte belirli bir tarihte değiştirmeye ilişkin yasal olarak bağlayıcı bir anlaşmadır (ERSAN, 1998:49). Amerikan Doları, Brezilya Kuruzerosu, Kanada Doları, Japon Yeni, İngiliz Sterlini, İsviçre Frangı gibi varlıklar üzerine yazılan döviz futures kontratları ile bir paranın diğer bir para karşısında gelecekte efektif kuru sabitleştirilmektedir. Bu kontratların işlem gördüğü en önemli piyasa Şikago Ticaret Borsasına bağlı, Uluslararası Para Piyasasıdır (IMM). 7 I.1.2.2 Faiz Futures Sözleşmeleri Faiz futures sözleşmeleri, faiz gelirlerinin önceden belirlenmiş ileri bir tarihte ve yine önceden belirlenmiş bir faiz oranı üzerinden değiştirilmesi esasına dayanmaktadır. Faiz futures sözleşmelerinin temel işlevi, faiz oranlarında ileriye dönük meydana gelebilecek değişikliklerin yaratacağı mali riski azaltmak veya ortadan kaldırmaktır (CEYLAN, 1995: 236). Faiz futures kontratları kısa ve uzun vadeli olmak üzere ikiye ayrılabilirler. Vadesi bir yıl veya daha az olanlar kısa vadeli bir yıldan uzun vadeye sahip kontratlara ise orta veya uzun vadeli futures kontratı denir. Kısa dönem faiz oranına bağlı varlıklar şu şekilde sıralanabilir: • Üç aylık ABD Hazine Bonosu • Üç aylık Fransa Hazine Bonosu • Üç ay vadeli Eurocurrency mevduat sertifikaları (Eurodollar, Euromark, Euroswiss, Eurolira,Euroyen) • Üç ay vadeli mevduat sertifikası (ABD’de dolar bazında) • 30 günlük ABD Federal Fonları Orta ve uzun vadeli faiz futures kontratları: • Amerikan Devlet Tahvili (US T- Bond) • Japon Devlet Tahvilleri (JGB) • Fransa Devlet Tahvilleri (Notionnels) • İtalyan Devlet Tahvilleri (BTP) 8 • Almanya Devlet Tahvilleri (Deutschland Bunds) • İngiliz Devlet Tahvilleri (UK Long Gilts) • Amerikan Hazine Senedi (US T-Notes) • ABD Ulusal ipotek Birliği Futures kontratı I.1.2.3 Borsa Endeks Futures Kontratları Bu tür kontratlar fiziksel bir varlık olmayan borsa endeksi üzerine yazılır. En önemli borsa endeks futures kontratları ait oldukları ülke ile birlikte şu şekilde sıralanabilir: • Dow Jones Sanayi ortalaması (DJIA) (ABD) • S&P 500 Hisse Senedi Endeksi (ABD) • S&P 100 (ABD) • Major Market Index (MMI) (ABD) • Russell 2000 Index (ABD) • Value Line Index (ABD) • Nikkei 225 Stock Average (Japonya) • 1FT-SE 100 Share Index (İngiltere) • IBEX 35 (İspanya) • CAC40 (Fransa) • Ibovespa (Brezilya) 9 I.2 FORWARD İŞLEMLER Bir forward kontrat, alıcı ile satıcı arasında imzalanan ve fiyatı bugünden belirlenen bir varlığın gelecekte belirlenen bir tarihte teslimini içeren anlaşmadır (CHAMBERS, 1998: 42). Forward kontratlar tezgahüstü türevler olduklarından, organize borsalarda işlem görmezler ve fiyat, miktar vade gibi unsurlar standart olmayıp tarafların karşılıklı mutabakatıyla belirlenmektedir. Her türlü mal ve hizmetle ilgili olarak düzenlenebilen forward işlemler yabancı para, endeks, hisse senedi gibi finansal varlıklar üzerine de yazılabilir. Forward sözleşmelerin sunduğu avantajlar ve dezavantajlar şu şekilde sıralanabilir: • Forward sözleşmeler, sözleşme tarafları için belirsizlikleri ortadan kaldırmakta ve geleceğe yönelik planlar yapma olanağı tanımaktadır • Forward sözleşmeler, karşılıklı güvene dayalı olduğundan, bir tarafın yükümlülüğünü yerine getirmemesi önemli zararlara yol açabilir. • Forward sözleşmeler, yatırımcılara ellerindeki fonlarla risk üstlenerek kar elde etme imkanı vermektedir. Teminat mekanizmasının olmaması spekülatörlere küçük sermayelerle yüksek karlar elde etme imkanı sunmaktadır. 10 Forward sözleşmeler, üzerine yazıldıkları malın spot piyasasında aşırı dalgalanma olmasını önler. Böylece piyasa fiyat mekanizması daha etkin bir şekilde işler. Günümüzde en çok kullanım alanına sahip olan yabancı para ve faiz forward kontratları kısaca ele alınacaktır. I.2.1 Yabancı Para Forward Kontratları Bir yabancı para forward kontratı iki taraf arasında, belirli tutardaki bir yabancı paranın başka bir para birimine çevrilerek, bugünden belirlenmiş geleceğe ait bir tarihte veya belirli bir zaman periyodu içinde teslimi konusunda yapılan bir anlaşmadır(CHAMBERS, 1998: 43). Birçok finansal kuruluşun, döviz kurlarındaki dalgalanmalardan dolayı oluşması muhtemel risklerden zarar görebilecek kişilerin, çeşitli ülkelerin merkez bankalarının tercih ettiği yabancı para forward işlemleri en son teknoloji ürünü iletişim sistemleri sayesinde çok kısa sürede ve etkin olarak yapılmaktadır. Büyük bankalarda bu işlemler için ayrılmış “forward desk” denilen özel işlem odaları mevcuttur. Sözleşmeler genellikle 30 ile 180 güne kadar vadeli yapılmakta olup iki yıla kadar vadeli olarak hazırlandıkları da görülmektedir. 11 I.2.2 Faiz Forward İşlemleri Forward faiz anlaşmaları ile ilgili piyasa 1980’li yılların başından itibaren oluşmaya başlamış olup literatürde Forward Rate Agreements kelimelerinin kısaltılmış hali olan “FRAs” olarak yerleşmiştir. Faiz forward işlemlerinde taraflar, belirli bir süre için, belirli bir gelecekte mutabakat tarihi ve belirli bir varsayımsal anapara üzerine uygulanacak olan faiz konusunda anlaşırlar. Vade sonunda ana para el değiştirmez, bunun yerine taraflardan biri diğerine nakit ödemede bulunur. Bu ödemenin tutarı, kontratta anlaşılan faiz oranı ile spot piyasada gerçekleşen faiz oranı arasındaki fark kadardır. Sözleşme vadeleri genellikle 3 ,6 ,12 ay olup bazı durumlarda 18 aya kadar çıkabilmektedir. Faiz forward Sözleşmeleri’nin %90’ı Amerikan Doları ve İngiliz Sterlini üzerinde yapılmakta olup Japon Yeni pazarı da büyüme göstermektedir. I.3 OPSİYONLAR Opsiyonlar, sözleşmeyi elinde bulunduran bireysel veya kurumsal yatırımcıya belli bir varlığı belli bir fiyattan ileride belirlenmiş bir tarihte veya öncesinde satın alma veya satma hakkı veren finansal araçlardır. Opsiyon almak sınırlı bir risk ortaya çıkarmaktadır. Bunun nedeni, opsiyon alan kişinin, işin en başından itibaren karşı karşıya olduğu maksimum zarar miktarının söz konusu sözleşme için ödeyeceği prim miktarı ile sınırlı olduğunu bilmesidir. Opsiyon satmak ise, geniş bir kullanım sahası bulunmasına rağmen, potansiyel olarak yüksek risk taşıyan bir stratejidir (KAYACAN, vd., 1999:35). 12 Opsiyonlar hem düzenli borsalarda hem de tezgahüstü piyasada işlem görmektedirler. Chicago Opsiyon Borsası, organize edilmiş ilk opsiyon borsasıdır. Bu borsanın dışında opsiyon işlemleri için önde gelen borsalar Phildelphia, Pasifik ve New York Borsalarıdır. Borsada işlem gören opsiyonların başlıca özellikleri şunlardır (KARATEPE, 2000:84) : • Tüm alım satım işlemleri organize borsalarda Borsa tarafından konulan kural ve ilkeler doğrultusunda gerçekleşir. • Kontrat büyüklükleri standarttır. • Opsiyonların vadeleri standarttır. • Opsiyon satıcısı olan taraf işlemin yapıldığı borsaya kontrat değerinin borsaca belirlenen bir yüzdesini marj ya da teminat olarak yatırmak zorundadır. Tezgahüstü piyasalarda işlem gören opsiyonlar ise şu özelliklere sahiptir (KARATEPE, 2000:85). • Bu opsiyonlar borsa dışında bankalar ya da finans kuruluşları ile müşterileri aralarında gerçekleşmektedir. • Opsiyonların kontrat büyüklükleri, işlem fiyatları ve vadeleri standart olmayıp tümüyle banka ile müşterileri arasındaki gereksinimler doğrultusunda belirlenmektedir. • Opsiyon primi yalnızca anlaşmadaki taraflarca bilinmektedir. Prim dışında herhangi bir teminat söz konusu değildir. 13 • Bu opsiyonların bazıları alıcıya opsiyonu satın almış olduğu kuruma vadeden önce uygun bir fiyattan satma olanağı tanımaktadır. Yatırımcılar açısından opsiyonların faydaları şu şekilde sıralanabilir: • Mevcut hisse senetlerini kullanarak, kazancını artırmak • Mevcut hisse senetlerini piyasada meydana gelebilecek düşüşlere karşı koruyabilmek • Hisse senedini düşük fiyata satın alabilmek • Piyasada meydana gelebilecek büyük değişikliklerin yönünü bilmeksizin fayda sağlamak • Hisse senedini satın almadan, fiyat artış ve azalışlarından yararlanmak Opsiyon piyasalarında satın alan ve satan olmak üzere iki taraf vardır. Alıcı belirli bir fiyat veya prim karşılığında satın aldığı opsiyon sözleşmesini, sözleşmede belirtilen süre içinde ya da sonunda kullanma hakkına sahip olan kişidir. Opsiyon sahibi vade bitiminde opsiyonu kullanmak istemezse karşı taraftan primi iade etmesini talep edemez. Opsiyon sahibinin maksimum kaybı prim kadardır. Opsiyon sözleşmesi satın almakla uzun pozisyon (long position) alınmış olur. Opsiyon satıcısı ise belli bir fiyat veya prim karşılığında opsiyon sözleşmesini hazırlayıp satmakla yükümlülük altına giren taraftır. Alıcı talep ettiği takdirde yükümlülüğünü yerine getirmek zorunda olduğundan kazancı pirimle sınırlı olup kaybı teorik olarak sınırsız olabilir. Opsiyon sözleşmesi satmakla kısa pozisyon (short position) alınmış olur. 14 Opsiyonlar, üç ana başlık altında incelenebilir. Bunların birincisi ve en genel olanı alım ve satım opsiyonları, ikincisi opsiyonun tipine göre Avrupa veya Amerikan tipi opsiyonlar, üçüncü olarak da konusuna göre opsiyon türleridir. I.3.1 Alım Ve Satım Opsiyonları I.3.1.1 Satın Alma Hakkı Tanıyan Opsiyonlar (Call Options) Satın alma opsiyonu alıcısı, belirli bir tarihe kadar, belirlenmiş fiyat üzerinden bir varlığı satın alma hakkına sahiptir. Opsiyon yazıcısının ise alıcının opsiyon hakkını kullanması durumunda, sözleşmede belirtilen hisse senedini satma zorunluluğu vardır. Şekil I.1 ve Şekil I.2’ de alım opsiyonu satıcısı ve alıcısının olası kar ve zarar Kar/Zarar durumları görülmektedir. 25 20 15 10 5 0 -5 -10 -15 105 110 115 120 125 130 Hisse Senedinin Olası Fiyatları Şekil I.1: Alım Opsiyonu Sahibinin Kar/Zarar Durumu 15 Kar/Zarar 15 10 5 0 -5 -10 -15 -20 -25 105 110 115 120 125 130 Hisse Senedinin Olası Fiyatları Şekil I.2: Alım Opsiyonu Yazıcısının Kar/Zarar Durumu I.3.1.2 Satma Hakkı Tanıyan Opsiyonlar (Put Options) Satma opsiyonu alıcısı, belirli bir tarihe kadar, belirlenmiş fiyat üzerinden bir varlığı satma hakkına sahiptir. Opsiyon yazıcısının ise alıcının opsiyon hakkını kullanması durumunda, sözleşmede belirtilen hisse senedini alma zorunluluğu vardır. Şekil I.3 ve Şekil I.4’ de satım opsiyonu satıcısı ve alıcısının olası kar ve zarar durumları görülmektedir. 16 Kar/Zarar 30 20 10 0 105 -10 110 115 120 125 130 -20 Hisse Senedinin Fiyatı Şekil I.3: Satım Opsiyonu Alıcısının Kar/Zarar Durumu Kar/Zarar 20 10 0 -10 105 110 115 120 125 -20 -30 Hisse Senedinin Fiyatı Şekil I.4: Satım Opsiyonu Satıcısının Kar/Zarar Durumu Tablo I.1 opsiyon türlerine göre opsiyon taraflarının hak ve yükümlülüklerini göstermektedir. 17 TabloI.1: Alım ve Satım Opsiyonlarında Hak ve Yükümlülükler Alım Opsiyonu (Call) Satım Opsiyonu (Put) Alıcı Alış Hakkı Satış Hakkı Satıcı Satış Zorunluluğu Alış Zorunluluğu Kaynak: CHAMBERS, N. R.; (1998), Türev Piyasalar, Avcıol Basım-Yayın, İstanbul, s. 59 I.3.2 Vadelerine Göre Opsiyon Türleri Satın alındığı günden vade sonuna kadar herhangi bir günde kullanılabilen opsiyon sözleşmeleri Amerikan Tipi Opsiyonlar olarak adlandırılır. Vadenin dolduğu gün kullanılabilen opsiyonlar ise Avrupa Tipi Opsiyonlardır. Bu iki opsiyondan başka sahibine opsiyon sözleşmesini üç yıl içerisinde herhangi bir tarihte kullanma hakkı veren opsiyonlar Uzun Vadeli Opsiyonlar (LongTerm Equity Anticipation Securities-LEAPS) olarak adlandırılır. I.3.3 Konusuna Göre Opsiyon Türleri Opsiyon sözleşmeleri konularına göre şu şekilde sınıflandırılabilir: • Hisse senedi opsiyonları • Futures sözleşmesi opsiyonları • Borsa endeks opsiyonları 18 • Yabancı para opsiyonları • Faiz opsiyonları I.4 SWAP Swap, iki taraf arasında yapılan faiz veya anapara ödemelerinin, koşullarını önceden belirleyerek, değişimi sağlayan bir mali işlemdir. Swap işleminde bir para birimi başka bir para birimi ile aynı gün içerisinde değiştirilmektedir. Ancak, bir vadeli işlem çeşidi olan swapta satılan para birimi ileriki bir günde ters işlemle geri alınmaktadır (KARATEPE, 2000: 147). Swap işlemleri ile faiz oranları ile döviz kurlarında kaydedilen dalgalanmaların yarattığı risk minimize edilmeye çalışılır. Swap işlemlerine taraf olan kişi ve kuruluşlar şu şekilde sıralanabilir (EBİÇLİOĞLU/KAHRAMAN, 2003): • Uluslararası Kurumlar • Merkez Bankaları • Çokuluslu Şirketler • Yerel Yönetimler • Uluslararası Fonlar • İhracatçı-İthalatçı Kuruluşlar • Bankalar 19 Faiz, para, mal ve varlık swapları ana swap türlerini oluştururken bunların dışında swap işlemleri tezgahüstü türev ürünü olmasıyla kazandığı esnekliği sayesinde taksitli swap işlemi, tek bir sabit faiz ödemeli swap işlemi, vadeli veya gecikmeli swap, basamaklı swap, vadesi uzatılabilir swap, vadesi kısaltılabilir swap, kokteyl swap gibi türlerle de çeşitlendirilmektedir. Ayrıca bunların dışında belirli koşullar altında ve gelecekte belirli bir sürede bir swap anlaşmasına girme ya da bir swap anlaşmasından çıkma hakkı veren swap ve opsiyon işlemlerinin bir kombinasyonu olan swap opsiyonları (swaptions) da mevcuttur. I.4.1 Faiz Swapı (Interest Rate Swap) Faiz swapı iki tarafın belirli bir zaman dönemi için faiz ödemelerini karşılıklı olarak değiştirdikleri bir anlaşmadır. Faiz değişimi tarafların anlaştıkları varsayımsal (notional) ana para tutarına bağlı olarak hesaplanan faiz ödemeleri ile gerçekleşirken ana paralar el değiştirmemektedir. Faiz swaplarında vadeler 1 ile 15 yıl arasında değişmektedir. Genellikle değişken faiz ödemelerinde LIBOR referans gösterilmektedir. Böylece dalgalı faiz ödemeli borç sabit faizli borca çevrilmekte ve yüksek miktarda faiz ödemesinden kurtulunmaktadır. Faiz swaplarının uygulanış biçimlerine göre değişik türleri mevcuttur. Bunlar şu şekilde sıralanabilir: • Temel swaplar 20 • Forward swaplar • Callable swaplar • Putable swaplar • Uzatılabilir swap • Call swaption • Put swaption • Oran başlıklı swap • Sıfır kuponlu swap • Amorti edilen swap • Accreting swap • Rollercoaster swap I.4.2 Para Swapı (Currency Swap) İlk para swapı 1982 yılında Dünya Bankası ve IBM arasında, sabit faizli Alman Markı ve İsviçre Frangı borçlarının Dünya Bankasından sağlanan Amerikan Doları borcu ile swap edilmesi ile gerçekleştirilmiştir. Para swapında faiz swapından farklı olarak taraflar arasında paralar da değiştirilmektedir. Tipik bir para swapı üç temel evreden oluşmaktadır (ERSAN, 1998: 170) : • Farklı paralara gerek duyan iki borçlu ana para tutarlarını değiştirir. • Swap sözleşmesi süresince faiz ödemeleri değiştirilir. • Sözleşme bitiminde ana paralar iade edilir. 21 Kuruluşlar para swap işlemi ile döviz kuru denetimlerine ilişkin düzenlemelerden uzaklaştıkları gibi yabancı parayla borçlanmanın maliyetini azaltabilir ve uzun süreyle yabancı para üzerinden borçlanma olanaklarını artırabilirler. I.4.3 Mal Swapı (Commodity Swap) Mal swap işlemleri iki taraf arasında belirli bir miktar malın sabit ve değişken fiyatlarının belirli bir zaman sürecinde değiştirilmesine yönelik anlaşmadır (Türkiye Sigorta ve Reasürans Şirketleri Birliği, 2002). Mal swaplarine konu olan varlıklar genellikle altın, petrol, bakır, aluminyum ve nikeldir. I.4.4 Varlık Swapı (Asset Swap) Varlık swapları, sentetik bir varlık yaratmak için bir varlık ve bir swapın kombine edilmesinden oluşurlar. Örneğin, aynı para birimi veya farklı para birimi üzerinden sabit faizli bir varlık, değişken faizli bir varlığa dönüştürülebilir. Bir kuruluşun, piyasadan sabit %10 getirili tahvil veya dalgalı LIBOR faizli hazine bonosu alma seçenekleriyle karşı karşıya kaldığını düşünelim. Diğer taraftan bir banka %10 sabit getirili tahvil satın almak ya da LIBOR+%0,5 üzerinden borç vermek istemektedir. Söz konusu kuruluş, tahvili satın alıp doğrudan, finansal aracı kullanmadan banka ile swap yapmaya karar verir (KARATEPE, 2000: 164). 22 I.4.5 Swap İşleminin Avantaj ve Dezavantajları Swap işleminin sağladığı yararlar şu şekilde sıralanabilir: • İşletmeler fonlama maliyetlerini azaltabilirler • İşletmelerde etkin aktif ve pasif yönetimi sağlanır • Farklı piyasalara erişim imkanı sağlar • Yeni kredi kullanma maliyetinin altında bir maliyetle yeni kaynaklara ulaşım imkanı sağlar • Farklı vadelerle sözleşme imkanı sağlar • Ticari sırları korumaya imkan verir • Üstlenilmiş olan riskleri azaltıcı etki yaratır Swap işleminin dezavantajları şu şekilde sıralanabilir: • Kredi, faiz ve kur riski tamamen ortadan kalkmaz • Resmi ve organize bir piyasası bulunmamaktadır • Sözleşmelerin belirli bir standartı bulunmamaktadır 23 II. FİNANSAL RİSK YÖNETİMİ VE KREDİ RİSKİ Risk istenmeyen bazı olayların meydana gelme şansıdır (BRIGHAM, 1999). Risk, bir işleme ilişkin bir parasal kaybın ortaya çıkması veya bir giderin ya da zararın gerçekleşmesi nedeniyle ekonomik faydanın azalması ihtimalini ifade etmektedir (Bankaların İç Denetim ve Risk Yönetimi Sistemleri Hakkında Yönetmelik). Finansal risk ise, piyasa katılımcısının nakit akışının, finansal sorumluluklarını karşılayamayacak hale gelmesi riskidir (TORAMAN, 2002) . 1970’li yıllardan itibaren ulusal ve uluslararası piyasada yaşanan geçiş dönemi, finans sektörü piyasa katılımcılarının dinamik ve rekabetçi bir ortamda büyük mali risklerle karşı karşıya kalmasına neden olmuştur. Bu durumun en önemli nedeni, uluslararası finans piyasalarında yaşanan küreselleşmedir. Sermayenin serbest dolaşımı önündeki engellerin ortadan kalkması ile, dünyanın bir bölgesinde yaşanan sorunlar diğer bölgelerdeki piyasaları etkiler hale gelmiştir. Bunun sonucunda da piyasa fiyatları eskisine nazaran daha inişli ve çıkışlı bir seyir izler olmuştur. Böylelikle piyasadaki değişkenlik (volality) finansal riskin nedenlerinden biri haline gelmiştir. Bankalar şüphesiz finansal risklerden en çok etkilenen kuruluşların başında gelmektedir. Bankacılık sektöründeki temel riskler kredi riski, piyasa riski, sona 24 erdirme riski, likidite riski, operasyonel risk, yasal risk, ülke ve transfer riski, ticari itibar riski olarak sıralanabilir. Kredi riski, bir finansal işletme müşterisinin yapılan sözleşme gereklerine uymayarak yükümlülüğünü kısmen veya tamamen zamanında yerine getirememesinden dolayı finansal işletmenin maruz kaldığı riski ifade eder (Deloitte&Touche, 2002a). Piyasa riski, bir finansal işletmenin mali yapısının, piyasa fiyatlarındaki dalgalanmalar veya piyasalarda zıt yöndeki fiyat hareketlerinden dolayı maruz kalabileceği riski (döviz riski, faiz riski vb.) ifade eder. Sona erdirme riski, finansal işletmenin karşı taraftan, umulan sürede işleme konu finansal aracı veya fonu teslim alamaması, elde edememesi riskidir. Likidite riski, finansal işletmenin nakit akışındaki dengesizlik sonucunda nakit çıkışlarını tam olarak ve zamanında karşılayacak düzeyde ve nitelikte nakit mevcuduna veya nakit girişine sahip olunmaması şeklinde tanımlanabilir (Deloitte&Touche, 2002a). Operasyonel risk, bir işletmenin, bilgi işletim sistemi veya iç kontrol sistemlerindeki aksaklıklardan kaynaklanan kayıplarından dolayı maruz kalabileceği riski ifade eder. Bu risk, insan unsuru, sistemin başarısız olması veya yeterli kontrol mekanizmalarının olmamasından kaynaklanabilir. Bu konu ile ilgili en iyi örnek, 1995’te Londra’daki en eski yatırım bankası Barings Brothers Bankası’nın 25 Singapur’daki türev ürünler ile ilgili faaliyetlerini yürüten Nick Leeson’un yapmış olduğu işlemlerin kontrol edilmemesi ve bunun sonucunda da söz konusu kişinin yapmış olduğu sahtekarlık nedeniyle bankanın çok büyük kayıplara maruz kalmasıdır (KAHRAMAN, 2002). Yasal risk, işletme tarafından yetersiz ya da yanlış yasal bilgi ve belgeye dayanarak yapılabilecek işlemler neticesinde hakların beklenenden düşük, yükümlülüklerin ise beklenenin üzerinde gerçekleşmesi riskidir. Ülke ve transfer riski, işletmenin uluslararası kredilendirme ve yatırım faaliyetlerine ilişkin olarak ülke ve transfer risklerinin saptanması, izlenmesi ve kontrol edilmesine ilişkin yeterli politikalara ve uygulama usullerine sahip olmaması ve söz konusu riskleri kapsayacak yeterli karşılıkların oluşturulmamasını ifade eder. Ticari itibar riski, bir işletmenin operasyon ile ilgili başarısızlıkları veya yasal düzenlemelerin gerektirdiği yükümlükleri karşılayamama (mevduat munzam karşılıklarını yatırmama gibi) nedenleri ile ortaya çıkan riski ifade eder. Bütün bu finansal risklerin etkin yönetimini sağlamak için güvenilir ölçü ve metotların uygulanması bir zorunluluk haline dönüştü. Son yıllarda uluslararası finans piyasalarında meydana gelen krizlerin pekçoğunda etkin bir risk yönetim sisteminin bulunmayışı başlıca neden olarak ortaya çıkmaktadır. Ayrıca bankalar tarafından finansal durum ve risk yapıları hakkında piyasa katılımcılarına doğru karar verilmesini sağlamak için düzenli bilgi verilmesinin de önemi kavranmış bulunmaktadır. Bu tür faaliyetlerin olduğu bir ortamda, ulusal ve uluslararası 26 bankacılık sisteminin istikrarının sürdürülmesi görevi bankacılık sektörüne yeni düzenlemelerin getirilmesi gereğini de beraberinde getirdi. Bu alandaki gelişmeleri düzenlemek için Basle Komite adlı bir kuruluş, 1974 yılı sonunda uluslararası döviz ve bankacılık piyasalarında meydana gelen önemli krizleri takiben “Bankacılık Düzenleme ve Denetim Uygulamaları Komitesi” adı altında kurulmuştur. Halen 12 üye (Belçika, Kanada, Fransa, Almanya, İtalya, Japonya, Lüksemburg, Hollanda, İsveç, İsviçre, İngiltere ve Amerika Birleşik Devletleri) ile çalışan komite, üye ülkeler arasında denetim konularında işbirliğine olanak sağlayacak bir forum oluşturmayı, daha geniş bir bakış açısıyla da dünya çapında denetimin geliştirilmesini, bankacılık denetim kalitesinin artırılmasını amaçlamaktadır (AYDAN, 2002). Komitenin aldığı kararların yasal bir yaptırımı yoktur; daha çok ülke denetim ve düzenleme otoritelerine detaylı düzenlemeler yapma olanağı sağlayacak yol gösterici denetim standartları ve tavsiyeleri niteliğindedir. Ancak Komite’nin yaptığı çalışmalar ortak bir standartla çalışılmasını temin edebilmesi nedeniyle gün geçtikçe dünya çapında yaptırımı olan düzenlemeler haline gelmektedir. Komite’nin çalışmalarıyla iki prensip dahilinde (hiçbir yabancı bankanın denetimden kaçamaması ve yeterli bir seviyede denetimin olması) uluslararası denetim kapsamındaki farklılıkların ve boşlukların giderilmesi amaçlanmaktadır. Basle Komite’nin ilk başarılarından birisi bankaların sermaye yeterliliği ile ilgili düzenlemelerdir. “Sermaye yeterliliği ve standartlarının uluslararası yakınlaştırılması” adı altında 1988 yılında yayınlanan rapor bir çok ülke tarafından 27 kısa sürede onaylandı ve kabul gördü. “Basle Sermaye Uyumlaştırılması” olarak bilinen çalışma kredi riskini esas aldı. Uluslararası piyasalarda risk çeşitleri artmasına rağmen, kredi riski hala bankalar için en önemli risk kategorisini oluşturuyor (ERÇEL, 1999). Deloitte&Touche tarafından 1999 yılında, dünya çapında 70 bankayı kapsayan “Risk Yönetimi Arştırması” sonuçları da bu yargıyı desteklemektedir. Kuzey Amerika’dan 12 banka, Avrupa’dan 52 banka, Afrika’dan 5 banka ve Asya’dan 2 bankanın katıldığı araştırmaya göre katılımcıların %56’sı risk yönetimi için ayrı bir veri tabanına sahiptir. Yine aynı araştırma bankaların risk yönetim sistemlerinin geliştirilmesi veya iyileştirilmesi amacıyla giderek artan tutarlarda bütçe ayırdığını ortaya koymaktadır. (TabloII.1) 28 Tablo II.1: Araştırmaya Katılan Bankaların Risk Yönetim Sistemlerinin Geliştirilmesi veya İyileştirilmesi Amacıyla Ayırdıkları Bütçe Bütçe 70 Banka içindeki Yüzde (1999 yılı verileri) 25 Milyon Dolardan Fazla 15% 5-25 Milyon Dolar 26% 2-5 Milyon Dolar 19% 2 Milyon Dolardan Az 40% Kaynak: Deloitte&Touche, (2002a), Deloitte&Touche Risk Yönetimi Araştırması, Deloitte&Touche Risk Yönetimi Haber Bülteni Sayı:2, http://www.deloitte.com.tr/yayinlar/risk/rb2001s2.pdf 2001, (6.11.2002) Araştırma katılımcıları, kredi riskini önem sıralamasında bir numaraya oturtmuşlardır. (Tablo II.2) Tablo II.2: Katılımcılara Göre Önem Sıralaması Risk Türü Yüzde Kredi riski 82% Piyasa Riski 72% Operasyonel Risk 37% Kaynak: Deloitte&Touche, (2002a), Deloitte&Touche Risk Yönetimi Araştırması, Deloitte&Touche Risk Yönetimi Haber Bülteni Sayı:2, http://www.deloitte.com.tr/yayinlar/risk/rb2001s2.pdf 2001, (6.11.2002) 29 II.1 KREDİ RİSKİ YÖNETİMİ Kredi risk yönetiminin amacı uygun parametreler içinde bankanın maruz kalabileceği riskleri yöneterek bankanın risk ayarlı getirisini maksimize etmektir. Bankalar ayrıca kredi risklerinin diğer risklerle ilişkisini de göz önünde bulundurmalıdır. Kredi riskinin etkin şekilde yönetimi, risk yönetiminde kapsamlı bir yaklaşımın önemli unsurlarından birisidir. Kredi riskine maruz kalınması dünya çapında bankacılık problemlerinin en önemli kaynağı olmaya devam ettiğinden, bankalar ile gözetim ve denetim otoriteleri geçmiş tecrübelerden yararlanmalı ve ders almalıdırlar. Kredi riski yönetiminin temel unsurları şu şekilde sıralanabilir (Türkiye Bankalar Birliği, 2002) : • Kredi riskiyle ilgili uygun ortamın oluşturulması, • Kredi verme sürecinin etkin biçimde işlemesi, • Uygun kredi yönetimi, ölçümü ve izleme işlevlerinin sürdürülmesi, • Kredi riskinin yeterli kontrolünün sağlanması. Kredi faaliyetlerinin yapısına ve karmaşıklığına göre kredi risk yönetiminde bankalar arasında farklı uygulamalar olmakla birlikte, kapsamlı bir kredi riski yönetim programı bu dört alanı da içine alır. 30 II.1.1 Kredi Riski Konusunda Uygun Ortamın Oluşturulması Banka yönetim kurulu, düzenli olarak bankanın kredi riski stratejisini ve önemli kredi riski politikalarını gözden geçirmelidir. Üst düzey yönetim, yönetim kurulunca onaylanan kredi risk stratejisinin uygulanmasından ve kredi riskinin tanınması, ölçülmesi, izlenmesi ve kontrol edilmesine yönelik politika ve prosedürlerin geliştirilmesinden sorumlu olmalıdır. Söz konusu politika ve prosedürlerde bankanın hem bireysel kredilerde hem de portföyünde taşıdığı tüm bankacılık faaliyetlerine ilişkin kredi risklerine yer verilmelidir. Bankalar tüm ürün ve faaliyetlerine ilişkin kredi risklerini tanımalı ve yönetmelidirler. Bankalar yeni ürün ve faaliyetlerine ilişkin risklerin, yönetim kurulu ya da uygun bir komite tarafından onaylanmadan önce uygun ve yeterli prosedürlere ve kontrole tabi olmasını sağlamalıdır. II.1.2 Güvenilir Kredi Verme İşleminin Bulunması Bankalar güvenilir ve açıkça tanımlanmış, hem kredi alan hem de kredinin yapısı, alınmasındaki amaç ve geri ödeme kaynağı hakkında yeterli bilgi edinilmesine imkan verecek içeriğe sahip kredi verme kriterlerine uygun olarak çalışmalıdırlar. Bankalar, önemli risklere yol açabileceği yaklaşımıyla bağlantılı şirketlerin oluşturduğu gruplara ve bireysel kredi müşterilerine yönelik genel kredi limitlerini oluşturmalıdır. 31 Bankaların yeni kredilerin onaylanması ve mevcut kredilerin artırılmasına ilişkin açıkça tanımlanmış işlevleri olmalıdır. Kredi verme işlemlerinde temkinli olunmalıdır. II.1.3 Kredilerin Uygun Yönetimi, Ölçümü ve İzlenmesi Bankalar kredi riski taşıyan tüm portföylerini, portföy ve kredi bazında yönetmek ve izlemek durumundadırlar. Bu süreç çerçevesinde yeterli kredi karşılıklarının hesaplanması ve ayrılması da yer almaktadır. Ayrıca her banka taşıdığı portföyün yapısına, büyüklüğüne ve karmaşıklığına bağlı olarak, kredi riskine yönelik, içsel derecelendirme modeli geliştirmek ve uygulamak zorundadır. Buna ek olarak, kredi riskinin banka yönetimi tarafından ölçülmesi ve değerlendirilmesi amacıyla krediler ve portföy hakkında bilginin toplanması ve raporlanması amacıyla kredi bilgi sistemleri kurulmalıdır (EKİPMAN, 2002) II.1.4. Kredi Riskinin Uygun Kontrolünün Yapılması Bankalar kredilerin incelenmesine yönelik bağımsız ve aralıksız bir sistem kurmalı ve söz konusu incelemelerin sonuçları doğrudan banka yönetim kuruluna ve üst düzey yönetime iletilmelidir. Kredi değerliliği azalan ve problemli hale gelen kredilere ilişkin çözüm ve bunların yönetimine ilişkin sistemler oluşturulmalıdır. 32 II.2. KREDİ ZARARLARI Kredi riski basit bir tanımla borçlunun kullandığı krediyi çeşitli nedenlerle geri ödemememesi olasılığıdır. Bunun sonucu olarak geri ödenmeyen tutarlar olarak tanımlanabilen kredi zararları oluşmaktadır. Kredi zararları iki başlıkta incelenebilir: beklenen zararlar ve beklenmeyen zararlar. II.2.1. Beklenen Zarar (Expected Loss) Beklenen kayıp, bir menkul kıymet veya kredi işlemi için bilinen kredi riski miktarı, ortalama temerrüte düşme ihtimali ve benzer/aynı risk derecesindeki muadil taraflar için, temerrüt halinde geri kazanım faktörlerine dayandırılan ortalama beklenen kayıpları ifade eder (AKSEL, 2002b). Beklenen zararların üç ana unsuru bulunmaktadır: • Tahmin edilen tahsil edilememe olasılığı (expected default probability): bankanın kullandığı içsel derecelendirme modelinin her bir derecesiyle ilişkilendirilerek, her bir derece bazında hesaplanmalıdır. • Ödenmeme halinde ortaya çıkacak zarar-bakiye(loss given default): kredinin sorunlu hale geldiği andaki bakiyesidir. • Tahsil edilememe oranı (severity): kredi bakiyesinin hangi oranda banka tarafından tahsil edilip edilemeyeceğini gösterir. 33 Banka beklenen zararlar için karşılık ayrılma yoluyla söz konusu zararlardan korunabilmektedir (EKİPMAN, 2002). II.2.2. Beklenmeyen Zarar (Unexpected Loss) Beklenmeyen kredi kayıpları, bir organizasyonun beklenen kayıplar üzerine ek olarak maruz kalacağı, daha evvelden belirlenmiş bir güven aralığı için beklenen kayıplar ölçümünün dağılımındaki belirsizliği ve sapmayı gösterir, ki bunun sebebi gerçekleşen kayıpların beklenen kayıplardan az veya çok olabileceğidir. Beklenmeyen kayıp ölçümleri, kısa vadede oluşabilecek kayıplara karşı alınan bir önlemdir ve beklenen kredi kayıplarını aşabilir. Böyle bir durumdan korunmak için beklenmeyen kayıpları karşılayabilecek düzeyde yeterli risk sermayesinin ayrılması gereklidir (AKSEL, 2002a). II.3. İÇSEL DERECELENDİRME MODELLERİ İçsel derecelendirme modelleri, kredi kullanan müşterinin krediyi geri ödeme gücünü gösteren değerliliğinin derecelendirilmesi amacını taşır. Kredi derecelendirme sistemleri kredilendirme sürecinde bankaya borçlunun ne kadar risk oluşturduğu hakkında yol gösterirler. İçsel derecelendirme modellerinin oluşturulmasında şu hususlara dikkat edilmelidir (EKİPMAN, 2002): • Risk faktörleri ve bunların banka açısından taşıdıkları önem 34 • Derecelendirme modellerinde niteliksel ve nicel kriterlerin kullanımı • Riskin borçlu, garantör, teminat ve işlem bazında değerlendirilmesi • Kredi derecelerine ilişkin bilgilerin toplanması ve kullanımı • Risk derecesi bazında kredi zararlarının ölçümü • Risk derecelerinin tanımları • Kredi riski ölçümü için gerekli verilerin elde edilebilmesi. İçsel derecelendirme modelleri firma yönetiminin değerlendirilmesi, pazar payı, sektördeki yeri gibi niteliksel kriterler ve rasyo analizleri, bilanço ve nakit akım analizleri gibi nicel kriterlerden oluşmaktadır. II.4. KREDİ RİSKİ MODELLERİNİN DOĞRULANMASI Kredi riski modellerinin doğrulanması çalışmaları dört ana başlıkta incelenebilir. Bunlar (Deloitte&Touche, 2002b): • Geriye dönük testler (back testing) • Stres testleri (stress testing) • Duyarlılık analizi (sensitivity analysis) • Yönetim kontrolu ve raporlaması (management oversight and reporting) olarak sıralanabilir. Geriye dönük testler ile geçmişteki veriler temel alınarak beklenen ve beklenmeyen zararlar tahmin edilir. 35 Stress testleri ile kredi riski modellerinde, tahsil edilememe oranlarının tahmini, risk faktörlerinin dağılımı gibi konulardaki belirsizliklerin aşılması hedeflenmektedir. Bu test kapsamında farklı ekonomik senaryolara göre banka tarafından ayrılan karşılığın uygunluğu değerlendirilir. Böylece ileride meydana gelebilecek olayların bankanın kredi portföyü üstündeki etkileri incelenebilir. Duyarlılık analizi, kullanılan kredi risk modelinin parametre değerlerinde veya kullanılan önemli varsayımlarda ortaya çıkabilecek değişikliklere, modelin ne derece duyarlı olduğunun ölçülmesidir. Yönetim kontrolu ve raporlaması ile üst yönetimin ileri görüşlülüğü, kredi sorumlularının yetkinlikleri, iç kontrol gibi unsurlar kastedilmektedir. II.5. BANKALARIN KREDİ RİSKİNE İLİŞKİN KAMUOYUNU BİLGİLENDİRİRKEN KULLANACAĞI BİLGİLERİN ÖZELLİKLERİ Basel Bankacılık Gözetim ve Denetim Komitesi tarafından yayımlanan “Bankaların Kredi Riskleri Hakkında Kamuoyunu Bilgilendirmesi” isimli raporda geçen kavramlardan yola çıkılarak kredi riskine ilişkin bilgilerin özellikleri aşağıdaki gibidir (Türkiye Bankalar Birliği, 2002a): Uygunluk: Bankanın finansal durumunun doğru değerlendirilmesi için kamuoyu yeterli sıklıkta ve düzenli olarak bilgilendirilmelidir. Örneğin, geleneksel bankacılık faaliyetleriyle ilgili kredi risklerine nispeten bankaların alım-satım (trading) faaliyetlerine ilişkin kredi riskleriyle ilgili daha sık raporlama yapılmalıdır. 36 Çünkü bankaların portföy kompozisyonları ticaret defterindeki işlemlerine göre daha fazla değişiklik göstermektedir. Güvenirlilik: Kamuoyuna açıklanan bilgi güvenilir olmalıdır. Kredi riskine ilişkin bilgi makul ölçüde bir uyarı niteliği taşımalı, doğru ve ihtiyatlı ölçümleri yansıtmalıdır. Karşılaştırılabilirlik: Piyasa katılımcıları ve bilgi kullanıcıları ülkeler ve dönemler itibariyle bankalar arasında karşılaştırma yapılmasına imkan veren bilgilere ihtiyaç duymaktadırlar. Tüm bankalar raporlarında aynı terminolojiyi kullanmalıdırlar. Maddesellik: Maddesellik kavramına uygun olarak kamuoyu bilgilendirmeleri bankaların faaliyetleri ve büyüklüğü ile uyumlu olmalıdır. Bilginin eksik ya da hatalı olması bilgiyi kullananların yanlış ya da eksik değerlendirme yapmasına neden oluyorsa, o bilgi maddesel olma özelliği taşıyor demektir. Bankaların finansal raporlarında her bir maddesel bilgi ayrı ayrı yer almalıdır. Bunun sonucu olarak da, uluslararası faaliyet gösteren ve büyük ölçekli bankalardan, küçük ölçekli ulusal bankalara göre kamuoyuna daha kapsamlı bilgilendirme yapmaları beklenmektedir. 37 III. KREDİ TÜREVLERİ III.1. TANIM VE TARİHÇE Finansal işletmelerin maruz kaldığı en önemli ve eski risklerden olan kredi riski yönetimi için 1990’ların başında türev piyasalarında yaşanan gelişmelerin bir sonucu olarak yeni bir araç ortaya çıkmıştır: kredi türevleri. Kredi türevleri, değeri altta yatan varlıklardan (underlying asset) veya varlık sepetlerinden türetilen teminatlar veya sözleşmelerdir. Kredi türevi, iki grubun, üçüncü bir grup veya referans varlığının borcunu ödeyememesi veya iflası gibi bir kredi olayı ihtimaline dayanarak, gelecekteki bir işlem için anlaştıkları iki taraflı tezgahüstü kontrattır (CLARKE, 2002). Kredi türevleri, riski ve getiriyi tarafların, birinden diğerine altta yatan varlığın sahipliğini değiştirmeden transfer edilmesini sağlayan swap, forward ve opsiyon sözleşmeleridir (KIFF/MORROW, 2002). Kredi türevleri, krediden kaynaklanan kayıplara teminat sağlayan finansal sözleşmelerdir. Bu sözleşmeler, yatırımcılara, borç verenlere ve bankalara kredi riski yönetiminde yeni teknikler getirmektedir (NEAL, 2002). Kredi türevleri, kullanıcılarına kredi riski yönetimi imkanı sağlayan özel görüşmelerle yapılan iki taraflı sözleşmelerdir (AGGRAWAL, 2002). 38 Kredi türevi, bir tarafın (korunmayı alan) diğer tarafa (korunmayı satan) düzenli ödemeler yaptığı, buna karşılık korunmayı satanın, diğer tarafın kredi riskinden kaynaklanan zararlarını tazmin ettiği ticari anlaşmadır. Bankalar böylelikle, varlıkların sahiplerini değiştirmeden varlıkların kredi riskini karşı tarafa aktarabilirler (MORRISON, 2002). Yukarıdaki tanımlardan da görüldüğü üzere kredi türevleri temelde, anlaşma taraflarından birini referans varlıklarının yükümlülükleri üzerinde doğabilecek geri ödememe riskine karşı korumak için tasarlanmışlardır. Diğer türev kontratlarına benzer olarak kredi türevleri, riskleri satma/alma ihtiyacının, öncelikli finansal yükümlülükleri satıp, almadan karşılanmasını sağlar. Kısaca kredi türev ürünlerinin üzerine kurulu olduğu üç parametreden bahsedilebilir (AKSEL, 2002a): Kredi sözleşmesinde önceden belirlenen kredi olayına göre, temerrüt ödemeleri kredi türevini satan kurum tarafından bir ücret karşılığında ödenecektir (örneğin iflas, belirli bir tutar için temerrüte düşme veya menkul kıymetin değerinin düşmesi durumlarında) Kredi türev ürünlerinin alım/satım ücreti (örneğin: sabit bir ücret, menkul kıymetin getirisi üzerinden) Üzerinde anlaşılmış bir ücret karşılığında daha evvelden belirlenmiş kredi olayı ortaya çıktıktan sonra, karşı tarafın ödeyeceği temerrüt ödemeleri. Ödemeler 39 tipik olarak menkul kıymetin tahmini değeri, daha önceden belirlenmiş geri kazanma oranı ve menkul kıymetin likiditesi baz alınarak yapılır. Ücret Korunmayı alan Korunmayı satan Temerrüte düşme ödemesi Şekil III.1: Kredi Türevleri Ofis ekipmanları konusunda tecrübeli bir A Bankası ve tekstil sektöründe deneyim sahibi olan B Bankası düşünelim. Her iki banka da kendi sektörlerinde deneyim sahibi olmakla beraber portföylerinde çeşitliliğin olmamasından dolayı riske maruz kalmaktadırlar. Her iki bankanın da yapması gereken portföylerini konsantre oldukları alanlar dışındaki sektörlerle de çeşitlendirmek olmalıdır. Bu durumda A Bankası ofis ekipmanları ile ilgisiz bir sektör olan tekstil alanına girebilir, B Bankası da tekstil sektörüyle ilgisiz olmasından dolayı ofis ekipmanları alanına girebilir. Fakat her iki banka da bu yeni alanlar hakkında bilgiye sahip değildirler. Burada kredi türevleri kolay bir çözüm ortaya sunmaktadır : her iki banka da portföylerini elden çıkarmadan riskleri dağıtabilirler. B Bankası A Bankasının portföyündeki risklerin bir kısmını, A Bankası da B Bankasının portföyündeki risklerin bir kısmını belli bir ücret karşılığında üstlenebilir. Her iki taraf da portföylerini elde tutarken çeşitlendirmiş olmaktadırlar. Aynı şekilde riskler ve 40 getiriler de çeşitlendirilmiş olmaktadır. Çünkü sözleşme gereği alınacak ücret diğer bankanın elindeki portföyünden gelen bir gelirdir. Bu şekilde portföyün içindeki kredi riski menkul kıymetleştirilmekte ve sermaye piyasasında diğer araçlar gibi işlem görebilmektedir. Kredi türevlerinin kredi riskini gidermek için kullanılan diğer araçlardan (kredi mektupları gibi) en büyük farkı altta yatan varlıklardan ayrı olarak işlem görmeleridir. Kredi Türevleri terimi ilk defa 1992 yılında Uluslararası Swap ve Türev Kurumu (International Swaps and Derivatives Association-ISDA) tarafından yeni bir tezgahüstü egzotik sözleşme türü için kullanıldı. Ardından 1993 yılında risk modelleme şirketi KMV tarafından ilk kredi portföy modeli olan Portföy Yönetim modeli geliştirildi. 1994 yılına gelindiğinde kredi türevleri pazarı gelişmekle beraber bazı yorumcular bu pazara şüpheyle yaklaşıyorlardı. Öyle ki Investment Dealers Digest isimli dergide çıkan bir makalede bir takım kredi türevi anlaşmaları görülmekle beraber bunların sonlandırılacağının şüpheli olduğu yazılmıştır. Bir başka yorumcu ise kredi türevlerini rus ruletine benzeterek “Tek bir kurşunun olması önemli değil: eğer ona sahipseniz ölürsünüz” demiştir. 1994 yılı sonunda bunlara rağmen kredi türevleri pazarında 4-5 milyar dolarlık bir işlem hacmine ulaşılmıştı. 41 1996 yılının eylül ayında İngiliz National Westminster Bank tarafından ilk Teminatlı Borç Senetleri 1 (collateralised debt obligation-CDO) piyasaya çıkarılmıştır. 1997 yılının nisan ayında JP Morgan tarafından CreditMetrics isimli kredi portföy modeli başlatılmıştır. Aynı yılın ekim ayında Credit Suisse tarafından CreditRisk+, kasım ayında ise Tom Wilson tarafından CreditPortfolio View, CreditMetrics’e bir rakip olarak başlatılmıştır. 1999 yılında ise ISDA tarafından kredi türev tanımları yayınlanmıştır. 2003 yılının Şubat ayında ISDA tarafından küresel standart dökümantasyon yaratmayı hedefleyen 2003 ISDA Kredi Türevleri tanımları isimli döküman yayımlandı İngiliz Bankalar Birliği (BBA-British Bankers Association) tarafından yapılan tahminlere göre 2002 yılı sonu itibariyle kredi türevlerinin toplam işlem hacmi büyüklüğü 1,95 trilyon dolara ulaşmıştır. Çalışmanın bu kısmında kredi opsiyonu, kredi swap, kredi forward ve diğer kredi türev çeşitlerinden bahsedilecektir. 1 Teminatlı Borç Senetleri şeklindeki kredi türevleri, bankalar tarafından borç portföylerindeki riskleri transfer etmek için kullanılan araçlardır. 42 III.2. KREDİ OPSİYONU (CREDIT OPTION) Kredi opsiyonları, kredilerdeki olumsuz gelişmeleri hedge etmek için kulanılan kredi türevleridir. Kredi türevleri araba kaskoları gibi düşünülebilir. Araba sahipleri kasko sahibi olmak için belirli bir ücret öderler ve kendilerini böylelikle kazalardaki mali yükümlülüklerden korumuş olurlar. Eğer kaza olmazsa ve dolayısıyla arabada herhangi bir hasar meydana gelmezse araba sahibi kasko şirketinden hiçbir şey almaz. Ancak araba hasara uğrarsa kasko şirketi hasarı karşılamakla yükümlüdür. Böylelikle belirli bir ücret karşılığında, kasko işlemi arabanın değerini büyük mali kayıplara yol açabilecek riskten arındırmış olur. Kredi opsiyonları da benzer bir işlem görmektedir. Bu opsiyonlar yatırımcıya finansal varlıklara ait kredi kalitesindeki olumsuz gelişmelere karşı güvence edinmelerini sağlar. Örneğin, bir tahvil yatırımcısı elindeki tahvilin değerini hedge etmek amacıyla sigorta poliçesi alabilir. Eğer, tahvil yükümlülüğü yerine getirilmezse sigorta poliçesinin yapacağı ödeme, kaybı giderecektir. Eğer ödeme sorunu yaşanmazsa, yatırımcı tahvilden faiz almaya devam edecektir, fakat poliçeden herhangi bir şey almayacaktır. Microsoft hisse senetleri üzerine yazılı bir call opsiyonu düşünelim. Opsiyon sahibinin Microsoft hisse senetlerini daha önceden belirlenen bir fiyat üzerinden alma hakkı vardır. Microsoft hisse senedi fiyatları belirlenen fiyatı aştığı takdirde call 43 opsiyonu sahibi, Microsoft hisse senetlerini daha önceden belirlenen fiyattan satın alıp piyasadaki cari fiyattan satarak kazanç sağlayabilir. Diğer bir opsiyon türü de put opsiyonlarıdır. Bunlar yapı olarak sigorta poliçelerine benzerler. Çünkü yatırımcıyı altta yatan varlıkta yaşanan olumsuz etkilerden korumaktadırlar. Bir Microsoft put opsiyonu, opsiyon sahibine Microsoft hisse senetlerini önceden belirlenen bir fiyattan satma hakkı tanımaktadırlar. Eğer piyasa fiyatı belirlenen fiyatın altına düşerse, opsiyon sahibi cari piyasadan Microsoft hisse senedi alıp önceden belirlenmiş olan fiyattan satma hakkına sahiptir. Put opsiyonu, böylelikle Micrsosoft’un değerinde meydan gelebilecek düşüşlere karşı güvence sağlar. Kredi opsiyonları bono yayınlayanlar tarafından ortalama kredi risk primlerindeki artışı hedge etmek için kullanılabilir. Derecelendirme şirketleri tarafından Baa derecesinde görülen Ankara Telefon isimli bir şirket düşünelim. Ankara Telefon 100 milyon $’lık 1 yıl vadeli bonoları iki ay içerisinde yayınlamayı düşünmektedir. Bonoların bedelleri bir yıl içerisinde ödenecektir ve 1 yıl vadeli Hazine bonosu faizlerinden %1,5 daha fazla faiz verilmesi öngörülmektedir. Baa dereceli şirketler için ortalama kredi risk primlerinde bonolar yayınlanmadan önce bir artış olması durumunda ödenecek faiz ödemelerinde de bir artış olacaktır. Bu olasığı hedge etmek için Ankara Telefon şirketi kredi riski primlerine dayalı bir call option alabilir. Böylece primler opsiyonda belirlenen seviyenin üzerine çıkması durumunda şirketin ödeyeceği yüksek faiz ödemeleri, diğer opsiyondan edeceği gelirle yapılabilecektir (NEAL, 2002). 44 Bu örneği biraz daha açmak gerekirse, Ankara Telefon şirketinin ortalama Baa kredi risk priminden call opsiyonu aldığını varsayalım. 100 milyon $’lık bono için opsiyon fiyatı 500.000$’dır. Cari kredi risk primi %1,5’dur ve call opsiyonu, şirkete pirimlerin iki ay içerisinde %1,5’u geçmesi durumunda ödeme yapacaktır. Cari kredi risk primi, opsiyonda belirlenen seviyeye eşit olduğu için opsiyon, şirketi primlerde meydana gelebilecek bir artışa karşı korumaktadır. Genel ekonomide yaşanan gelişmelerin ortalama primleri %2,5 seviyesine çıkarması durumunda, kredi risk primlerindeki %1’lik artış şirketin faiz ödemelerini 1 milyon $ artırır. Bu faiz oranlarındaki artış ise opsiyondan alınacak ödemelerle dengelenmektedir ( 100 milyon$*0,01 = 1 milyon $). Bu dengelenme ile şirket primlerdeki artışı hedge etmektedir. Tersi bir durumda da kredi risk primlerinin %0,5 seviyesine inmesi durumunda call opsiyonundan herhangi bir ödeme yapılmayacaktır. Fakat şirket düşük oranda borçlanabilmektedir. Böylelikle şirket call opsiyonu alarak, kredi risk primlerindeki artışlara karşı güvence sahibi olmakla beraber, primlerin düşmesi durumunda düşük oranda borçlanmanın faydalarından yararlanma şansını korumaktadır. Her iki durumda da şirket opsiyon için, diğer bütün sigorta poliçelerinde olduğu gibi, 500.000$ ödeyecektir. Kredi opsiyonları, bono yatırımcıları tarafından bono fiyatlarındaki düşüşü hedge etmek içinde kullanılabilir. Bu riski hedge etmek için, yatırımcı bononun, kredi kalitesinin düşmesi durumunda yüksek bir meblağ ödeyecek bir opsiyon alabilir. Kredi kalitesindeki bu düşüş bonolarda kayba yol açarken opsiyon ile bu 45 kayıp dengelenebilir. Bu güvence, yatırımcıyı firmanın kredi kalitesindeki düşüşün yaratacağı olumsuz etkilerden korur. Bir yatırımcının, bir firmaya ait 15 milyon $’lık bonoya sahip olduğunu düşünelim. Firmanın kredi kalitesindeki olumsuz gelişmelere karşı koruma sağlamak için yatırımcı 14 milyon $’lık kullanım fiyatı olan bir put opsiyonunu 60.000$’a alabilir. Bu opsiyon yatırımcıya elindeki bonoları 14 milyon $’a satma hakkı vermektedir. Yani yatırımcı en azından 14 milyon $ almayı garantilemiş olmaktadır. Eğer yıl içerisinde bonoların piyasa değeri 12 milyon $’a düşecek olursa opsiyonun ödemesi, aradaki fark olan 2 milyon $ olacaktır. Tersi bir durum söz konusu olursa, yani bonoların değeri 17 milyon $‘a çıkacak olursa put opsiyonunun değeri sıfır olacaktır. Böylelikle, put opsiyonu yatırımcıyı fiyat düşüşlerinden korurken yatırımcının fiyattaki artışlardan faydalanmasına imkan sağlamaktadır. Kredi opsiyonları bir varlık üzerine yazılı olabileceği gibi, bir faiz oranını referans alarak kredi aralık derecesine göre hazırlanabilir. Bu kredi opsiyonlarına kredi aralık opsiyonu (credit spread option) denilir. Burada referans olarak alınan faiz oranı genellikle ABD Hazine bonosu gibi resmi kurumlara aittir. Bu kredi opsiyonları, kredi aralığı belirli bir değeri aştığı zaman işleme konulacak şekilde hazırlanılır. Örneğin bir firma tarafından çıkarılan bonolara sahipseniz ve bonoların bir hazine menkul kıymetine göre aralığı 200 baz puan ise, aralık 300 puana ulaştığı zaman işleme konulmak üzere bir opsiyon satın alabilirsiniz. Kredi aralık opsiyonları yabancı ülke tahvil ve bonolarıyla işlem yapan yatırımcılar için de önemli bir araç olmaktadır. 46 Tablo III.1: Gelişmekte Olan Piyasalardaki 1 Yıllık Kredi Aralığındaki değişimler (ABD Hazine Menkul Kıymetleri baz alınmıştır) Tahvili Yayınlayan Endonezya Kore Gelişim Bankası Filipinler Macaristan Ulusal Bankası Polonya Rusya Arjantin Brezilya Kolombiya Meksika Venezuela 1 Temmuz 1997 tarihindeki aralık 118 84 196 81 72 351 259 428 148 244 250 1 Temmuz 1998 tarihindeki aralık 782 526 382 85 142 925 437 675 380 361 478 Kaynak: ANSON, M. J., (1999), Credit Derivatives, Frank J. Fabozzi Associates, USA, s.39 Tablo III.1’de bazı gelişmekte olan ülke tahvillerinin 1997 ve 1998 yıllarındaki tahvillerinin ABD Hazine tahvillerini baz alarak kredi aralıklarında yaşanan değişimler görülmektedir. Söz konusu yıllarda Asya’da ve Rusya’da önemli krizler yaşanmıştır. Rusya, Endonezya ve Kore’nin bu durumdan en çok etkilenen ülkeler olduğu görülmektedir. Venezuela’nın çıkarmış olduğu tahviller üzerine yazılı kredi aralığı put opsiyonunu düşünelim. Venezuela petrol ürünleri ile önemli miktarda yabancı yatırım çekmektedir. Ülke, OPEC içerisindeki üçüncü büyük petrol üreticisi konumundadır; ekonomisi de dünya pazarlarındaki petrol fiyatlarına bağlıdır. 1997 ve 1998 yıllarında Asya’da yaşanan kriz ve küresel anlamda petrol üretimindeki artış petrol fiyatlarında önemli düşüşlere yol açmıştır. Böylece, Venezuela’nın petrol gelirlerinde, dolayısıyla da kredi derecelendirmesinde önemli düşüşler yaşanmıştır. 47 Yatırımcı 1997 yılında Venezuela hükümetinin çıkardığı tahvilleri alırken kredi aralığının 400 baz puana ulaşması durumunda işleme konulacak bir put opsiyon sözleşmesi alarak kendini olası fiyat dalgalanmalarına karşı korumuş olur. Şekil III.2. kredi aralığı put opsiyonunu özetlemektedir. Periyodik veya bir defada yapılan ödeme Aralık Put opsiyonu alıcısı Aralık Put opsiyonu satıcısı Kredi aralığındaki büyümeye bağlı olarak yapılacak ödeme Şekil III.2 : Kredi Aralığı Put Opsiyonu Kaynak: KIFF, J., MORROW, R., (2002), Credit Derivatives, Bank of Canada Review, 2000, http://www.bankofcanada.ca/publications/review/r005-ea.pdf, (31.10.2002) III.3. KREDİ SWAPLARI (CREDIT SWAPS) Kredi swap uygulamaları iki şekilde olabilir: Kredi Temerrütü Swapları (Credit Default Swaps) ve Toplam Ödeme Swapları (Total Return Swaps). Kredi temerrütü swapı kredi riskini daha çok, kredi koruma satıcısına yönlendirirken toplam ödeme swapı, yatırımcının kredi riskine ve getirilere daha açık olmasını sağlamaktadır. III.3.1. Kredi Temerrütü Swapı (Credit Default Swap) Kredi temerrütü swapı kredi türevleri içinde en yaygın kullanım alanı bulan ve en basit kredi türevi formuna sahip araçtır. Belirli bir varlığa ait kredi riskini 48 hedge etme amacıyla, kredi opsiyonuna benzemektedirler. Bir çeşit kredi mektubu gibi işlem gördükleri de söylenebilir. Kredi temerrütü swapı iki şekilde işlem görmektedir. Birincisinde swap alıcısı kredi güvencesi için belirli bir ücret ödemektedir. İkinci tipte ise, swap alıcısı sabit bir ücret karşılığında kredi riski taşıyan varlığın getirilerini vermektedir. III.3.1.1. Kredi Sigortası Gibi İşlem Gören Kredi Temmerrüt Swapı Bu kredi temerrüt swap türünde, kredi koruma alıcısı kredi koruma satıcısına bir referans kredinin ödenmemesi durumunda bir ücret alınması hakkı için bir ödeme yapmaktadır. Referans olarak alınan kredi, tek bir finansal varlık (ticari kredi vb.) veya varlık sepeti olabilir (bono portföyü vb.). Kredi koruma alıcısı referans varlığın getirisini almaya devam eder. Ancak bu getiri, referans olarak alınan varlığın veya portföyün ödememe (default) sonunda değerini yitirmesi ile koruma satıcısı, koruma alıcısına belirli bir ödeme yapmaktadır. Bu durum Şekil III.3 de gösterilmektedir. 49 Ödememe yaşanması durumunda nakit ödeme Nakit yatırım Ticari Kredi Yatırımcı Getiri Satıcı Swap primi Şekil III.3: Ödememe Yaşanması Durumunda Nakit Ödeme Sağlayan Kredi Temerrüt Swapı Kaynak: ANSON, M. J., (1999), Credit Derivatives, Frank J. Fabozzi Associates, USA, s.44 Bu swap türü bir çeşit kredi sigortası olarak da düşünülebilir. Swap primleri sigorta primleridir, satıcı yatırımcıyı referans alınan varlıktan kaynaklanacak kredi kayıplarına karşı sigortalamış olmaktadır. Burada koruma alıcısı (yatırımcı) yapılmayan kupon ödemeleri, iflas, borçların yeniden düzenlenmesi gibi durumlara karşı hedge etmiş olur. Kredi temerrüt swapının yazı olduğu referans varlık bono, banka kredisi, veya bir varlıklar sepeti şeklinde olabilir. Kredi temerrüt swapı işleminin, teslimi nakit parayla olabileceği gibi altta yatan varlığın fiziksel teslimi de söz konusu olabilir. Kredi koruma satıcısı tarafından ödenecek olan meblağ önceden belirlenmiş sabit bir miktar olabileceği gibi referans varlıktaki değer kaybına bağlı olarak da belirlenebilir. Meblağın sonradan belirlenmesi durumunda, miktar piyasadaki diğer swap işlemi gerçekleştirenlere göre belirlenir. Eğer yukarıda sıralanan olumsuz gelişmelerden herhangibiri olmaz ve kredi kaybı gerçekleşmezse swap anlaşmasının getirdiği bir yükümlülük kalmaz ve değeri sıfır olur. 50 Kredi temerrüt swapı yatırım için olduğu gibi üretim sektöründe de kulanılabilir. Gelirlerinin büyük bir kısmını tek bir müşteriden veya az sayıda müşteriden elde eden bir imalatçı düşünelim. Ürünlerini müşterisine verip belirli bir süre sonunda satılan mallar karşılığında parasını alan imalatçı bir nevi kredi açmış durumdadır. Bu müşterinin ödeyememe durumuna düşmesine karşın imalatçı, kredi temerrüt swapı ile kredi koruması sağlamış olur. Bu durum Şekil III.3 de gösterilen duruma benzerdir. Sadece yatımcının yerini imalatçı, nakit yatırımın yerini ise satılan ürünler almaktadır. Kredi koruma satıcısı tarafından swap anlaşması gereğince ödenecek meblağ değişik metodlara göre hesaplanabilir. Örneğin, bir kredi temerrüt swapı sözleşme gününde, kredinin ödenmemesi durumunda ödenecek meblağı tam olarak belirleyebilir. Diğer bir yöntemde ise koruma satıcı tarafından yapılacak ödeme, ödenmeme (default) yaşanması durumunda belirlenmektedir. Bu durumda, swap satıcısı tarafından ödenecek tutar bono piyasasında benzer durumlarda gözlenen fiyatlara göre belirlenmektedir. III.3.1.2. Ödemelerin Değişimi Şeklinde İşlem Gören Kredi Temmerrüt Swapı Ödememe yaşanması durumunda bir ücret almak yerine, kredi koruma alıcısı değişken bir ödeme karşılığında, referans varlığın getirisini swap satıcısına ödeyebilir. Alıcı, varlığı bilançosunda tutmaya devam etmekte fakat kendisine belirli tarihlerde varlık için belirli bir ödeme yapılmaktadır. Alıcı da buna karşılık olarak swap satıcısına her nakit akışında varlığın bütün getirisini vermektedir. Bu durum Şekil III.4.’de gösterilmektedir. 51 LIBOR + kredi aralığı Nakit Yatırım Yapılan varlık Yatırımcı Getiri Satıcı Getiri Şekil III.4: Periyodik Ödemeler Yapılan Kredi Temerrüt Swapı Kaynak: ANSON, M. J., (1999), Credit Derivatives, Frank J. Fabozzi Associates, USA, s.49 Koruma alan taraf, pozitif veya negatif olsun farketmez, varlığın tüm getirisini satıcıya yansıtmak zorundadır. Getirinin olmadığı yani varlığın zarar ettiği zamanlarda koruma alan taraf, koruma satan taraftan, zarar kadar ödeme almaktadır. Bu miktar satıcının swap anlaşması gereğince ödemesi gereken değişken miktarın üzerine eklenir. Böylelikle koruma alan taraf zararını telafi etmekle kalmaz, üzerine swap primleri alır. Kredi temerrüt swaplarının bu kadar popüler olmasının sebebi de budur. Temerrüt swapları genellikle minimum eşik değeri veya referans kredide objektif kaynaklar tarafından kabul gören bir düşüş olmasını gerektiren maddeler içerir. Bu genel kabul gören derecelendirme organizasyonları tarafından yapılan kredi derecesinde düşüş şeklinde olabilir. Buna ilaveten, koruma satıcısı tarafından referans varlıktaki bir iyileştirme oranına bağlı olarak düzenlenebilir. Bu değer ödenmeyen varlığın, ödememe durumunun yaşanmasından bir kaç ay sonraki piyasa değeri ile belirlenebilir. 52 Büyük bankalar, kredi mektuplarıyla benzer olmasından dolayı kredi temerrüt swap işlemlerinde doğal satıcı durumundadırlar. Diğer taraftan, bankalar kendi kredi koruma işlerinin doğal bir uzantısı şeklinde kredi temerrüt swapı satabilirler. Başka bir şekilde de, banka kredi temmerrüt swapı banka müşterisine sağladığı krediden kaynaklanan riski hedge etmiş olur. Bu şekilde banka, müşteriye ait kredileri bilançosunda tutarken, müşteriden kaynaklanan riski sınırlamış olmaktadır. Böylelikle banka, müşteriyle olan ilişkilerini zedelemeden kendini korumuş olmaktadır. Ödemelerde yapılan aktarma aslında kredi riskinde yapılan aktarmadır. Diğer bir deyişle, kredi temerrüt swapı tek taraflı olmak zorunda değildir, iki taraflı da olabilir; swap tarafları birbirlerine ödememe durumunun korumasını aktarabilir. Bir yatırımcı referans bir varlığın veya kredinin ödememe riskini başka bir varlığın ödememe riski veya kredisi ile takas edebilir. A firmasının bonolarına sahip olan bir fon yöneticisi, bir de B müşterisi için açmış olduğu kredinin sınırlarına gelmiş olan banka düşünelim. Banka ve yatırımcı, A firmasının ve B müşterisinin ödememe risklerini swap etmek üzere anlaşabilir. Fon yöneticisi ve banka böylelikle müşterileriyle olan ilişkilerini koruyarak kredi risklerini diğer tarafa aktarmış olmaktadır. Bu durum Şekil III.5’de gösterilmektedir. İki taraflı kredi temerrüt swapının bir başka avantajı da, ödememe yaşanması durumunda herhangi bir nakit akımının yaşanmasına gerek olmamasıdır. Böylelikle, fon yöneticisi B Müşterisinin kredi profili hakkında A firmasından daha ümitli ise, 53 swap anlaşması uyarınca herhangi bir ödeme yapmamayı ummaktadır. Fon yöneticisi, kendi açısından para ödemeden koruma almış olmaktadır. B Müşterisi Ödeme Yapmazsa Nakit Ödeme Fon yöneticisi Banka Bono Getirileri Nakit A Firması Ödeme Yapmazsa Nakit Ödeme Nakit Kredi Ödemeleri B Müşterisi A Firması Şekil III.5: İki Taraflı Kredi Temerrüt Swapı Kaynak: ANSON, M. J., (1999), Credit Derivatives, Frank J. Fabozzi Associates, USA, s.50 III.3.2. Toplam Ödeme Kredi Swapı (Total Return Credit Swap) Toplam ödeme kredi swapı yatırımcının, ekonomik bir varlık veya varlıklar portföyüne ait bütün getirilere, varlığı satın almadan sahip olmasına yarayan türev aracıdır. Toplam ödeme kredi swapı, referans varlıktan kaynaklanan değerdeki azalma veya artış dahil bütün nakit akımlarını kapsar. Buna karşılık olarak swap alıcısı, satıcıya, değişken oran ve referans alınan varlığın değerindeki düşüş kadar bir ödeme yapar. Altta yatan varlık sepeti, bono, kredi gibi araçlardan istenilenleri kapsayabilir. 54 Sermaye Piyasası Nakit LIBOR Varlığın Getirisi Yatırımcı Varlık için nakit ödeme Aracı Referans Varlık Varlığın Getirisi LIBOR+ Aralık Şekil III.6: Toplam Ödeme Kredi Swapı Kaynak: ANSON, M. J., (1999), Credit Derivatives, Frank J. Fabozzi Associates, USA, s.52 Toplam ödeme kredi swapının işlem şeması Şekil III.6’da sunulmaktadır. Aracı, altta yatan varlığa sahipse, maruz kalacağı ekonomik etkileri yatırımcıya nakletmiş olur. Böylelikle, aracının bir nevi tarafsız bir konumu olur; sadece LIBOR artı bir aralık kadar bir ücret alacaktır. Fakat aracının yatırımcıya transfer ettiği şey varlığın riskidir, varlık halen aracının üstündedir. Aracı swap işlemi öncesinde varlığa sahip olmayabilir. Onun yerine, swap görüşüldükten sonra, aracı referans varlığı yatırımcıya karşı olan ödeme yükümlülüklerini yerine getirmek için satın alabilir. Varlığı satın almak için aracının sermayeye gereksinimi vardır. Bu sermaye yatırımcının aracıya ödeyeceği değişken oranın hesabına katılmıştır. Şekil III.6’da aracı piyasadan LIBOR ile borçlanmaktadır. Piyasadan gelen bu sermaye referans varlığı almak için kullanılmaktadır. Varlık ise hem faiz geliri hem de fiyatındaki dalgalanmalara göre sermaye kaybı ya da kazancı sağlamaktadır. 55 Aracı açısından, bütün nakit akımlarının sonunda yatırımcıdan alacağı LIBOR’un üzerine eklenen “aralık” net olarak kalmaktadır. Ayrıca başarılı bir hedging gerçekleştirilmiştir. Yatırmcı açısından karşı taraf riski dışında bir risk yoktur. Aslında, aracının referans varlığa zaten sahip olduğu durumlarda, toplam ödeme swapı, bir temerrüt swapından daha az risk taşır. Şöyleki kredi temerrüt swapının bir tek amacı vardır: yatırımcıyı ödememe riskine karşı korumak. Eğer ödememe gerçekleşirse, swap bir ödeme sağlamaktadır. Fakat, varlığın değeri düşer ancak ödememe gerçekleşmezse koruma alıcısına ödeme yapılmaz. Toplam ödeme swapında ise tam tersi, aracının varlığı değer kaybına karşı korunmaktadır. Yatırımcı, aracının sahip olduğu varlığın değerindeki düşüşleri yüklenmek zorundadır. Yatırmcı ise istediği bir varlığın bütün gelirlerini müsait bir şekilde elde etmektedir. Ayrıca, yatırımcının varlığın fonlanma maliyeti ve bilançoda açıklanması gibi yükümlülükleri yoktur. Ayrıca, yatırımcı aracının varlığı edinirken sahip olduğu becerilerinden de faydalanmaktadır. Bir bankaya ait 250 milyon $’lık bir kredi diliminin 10 milyon $’lık kısmının 3 yıllık bir toplam ödeme kredi swap işlemi şeklinde bir sigorta şirketi tarafından satın alındığını düşünelim. Burada kredi swaplerinin bir avantajı gözükmektedir. Yatırımcı belirli bir kredi dilimine ait kredi riski üzerine işlem yapmak istiyorsa kredinin tümüne değil ancak istediği kadarlık kısmı üzerinde işlem yapabilmektedir. Ayrıca kredinin 56 normal vadesi 10 yıl olmakla beraber, sigorta şirketi 3 yıllık bir anlaşma yapmaktadır. Swap satıcısı olan banka, sigorta şirketine 10 milyon $ vermemektedir, ancak sigorta şirketi 10 milyon $’lık krediyi bankadan LIBOR+75 baz puan kadarlık bir faiz üzerinden almış gibi ödeme yapmaktadır. Sigorta şirketinin piyasadan normal borçlanma oranı ise LIBOR+12,5’dir. böylece bu işlemin sigorta şirketine maliyeti (LIBOR+75)-(LIBOR+12,5) = 62,5 baz puan kadardır. Bu miktarın dışında, sigorta şirketinden 1 milyon $’lık bir teminat istenmiştir. Bu teminat ABD Hazine menkul kıymetlerinde değerlendirilir. Bu ödemeler karşılığında, sigorta şirketi 10 milyon $’lık kredinin toplam getirisini alır ki bu da LIBOR+300’dür. Böylelikle banka, faiz ödemelerini ve ödememe riskini sigorta şirketine aktarmış olmaktadır. Bu durumda sigorta şirketi swap işlemi ile (LIBOR+300) – (LIBOR+75) =225 baz puan kadarlık bir kazanç sağlamış olmaktadır. Tabi ki bu durum herhangi bir ödememe yaşanmadığı durumlar için geçerlidir. Banka ise bu işlem ile kredi riskini azaltmakta ve bunun için belirli bir ücret almaktadır ve belki de kendisi için oldukça fazla olan 250 milyon $’lık dilimin bir kısmının kredi riskinden kurtulmuş olmaktadır. 57 III.4. KREDİ FORWARDLARI Kredi forwardları işleyiş şekli itibariyle bir dönemlik kredi swaplarına benzemektedir. Hatta kredi swapları için, birer periyodluk kredi forwardların bir kredi swap anlaşması adı altında birleştirilmiş halidir denilebilir. Kredi forward anlaşmaları da diğer kredi türev ürünleri gibi varlık değerleri veya kredi aralıkları üzerine yazılabilir. Kredi forward anlaşmaları, kendi fonlama maliyetlerini düzenlemek isteyen kuruluşlar veya kredi riski satın almak isteyen portföy yöneticileri tarafından kullanılabilir. 1997 yılı ocak ayında gelecek altı ay içinde beş yıllık ticari kredi kullanmayı düşünen bir şirketi ele alalım. Şirket yöneticileri olası makroekonomik olumsuz gelişmelerden (petrol fiyatlarındaki tutarsızlık gibi) dolayı veya şirketin gelecek aylar içinde bazı iç sorunlardan dolayı kredi derecesinin BB’den B’ye düşmesinden endişe etmektedir. Bu riskin hedge edilmesi için şirketin mevcut kredi aralığı olan 150 baz puan üzerinden altı aylık kredi forward anlaşması yapılabilir. Şirketin borçlanması için kredi aralığının 150 baz puanın üzerine çıkması durumunda şirkete bir ödeme yapılacaktır. Ancak, kredi aralığı 150 baz puanın altına düşerse, şirketin kredi forward anlaşmasının diğer tarafına ödeme yapma yükümlülüğü doğar. Ödenecek miktar ise yükümlülüğün doğduğu zamanki kredi aralığı ile sözleşmede kararlaştırılan kredi aralığının farklarının alınması ile hesaplanılır. 58 Kredi aralık opsiyonları kredi aralığındaki artışlardan faydalanmayı sağlarken kayıpları belirli bir prim ile sınırlamaktadır. Kredi forward anlaşmaları ise herhangi bir prim öngörmezken işlemcinin zararının sınırlandırılması söz konusu değildir. Kredi forward sözleşmelerinin işaret ettiği iki önemli nokta vardır. Birincisi, anlaşmalardaki kredi aralıkları pazarın kredi aralıklarına ilişkin önyargısız tahminlerini yansıtmaktadır. İkinci olarak da, olası arbitraj olanakları için öngörülen kredi aralıkları cari piyasadaki aralıklarla kıyaslanabilir. Aslında, mevcut kredi aralıkları, bu arbitraj olanaklarını sınırlandırmak için kredi forward anlaşmalarında öngörülen aralıklara yakın değerlerde fiyatlandırılmalıdır. İki değer arasındaki büyük farklılıklar kredi riskinin yanlış fiyatlandırıldığı anlamına gelir. III.5. KREDİYE BAĞLI SENETLER (CREDIT LINKED NOTES) Krediye bağlı senetler (credit linked notes) kredi riskini hedge etmek için kullanılan diğer bir kredi türev çeşididir. Krediye bağlı senetler bir borçlanma aracı ile kredi opsiyonu veya kredi swapının kombinasyonundan oluşan melez bir üründür. Krediye bağlı senetler 3 aydan bir kaç yıla kadar vadeli olarak hazırlanabilir. Fakat genel kullanılış aralığı 1 ile 3 yıl arasındadır. Düzenli tahvil ödemelerinde olduğu gibi Krediye bağlı senetlerde de düzenli faiz ödemeleri ve vade sonunda büyük bir toplu para ödemesi olur. Kredi opsiyonu üzerine senetler (credit option on notes) uygulamasında tahvil yayıncısına, senet ile belirlenen finansal değişkenlerdeki kötüye doğru gidişten dolayı ödemeleri azaltma hakkı tanımaktadır. 59 Örneğin, bir kredi kartı şirketi, kredi kartı portföyünü fonlayabilmek için borçlanma yoluna gidebilir. Kredi riskini azaltmak için, şirket bir yıllık krediye bağlı senetler yayınlayabilir. Bu senet ile şirket yatırımcılara, ödememe (delinquency) ulusal endeksinin %5’in altında kalması durumunda, 1.000$ ve %8’lik kupon ödemeleri yapmayı vaat eder. Eğer endeks %5’i geçerse, kupon ödemeleri %4’e düşer. Kredi kartı şirketi böylelikle kredi opsiyonuna sahip olmuş olur, şirketin kart sahiplerinin kredi kalitesi düşmesi durumunda faiz ödemelerini düşürme hakkı vardır. Piyasadaki benzer senetler için yapılan kupon ödemeleri ise, normalde %7 seviyesinde gerçekleşmektedir. Bu durum Şekil III.7’de gösterilmektedir. Kupon (%) %8 %7 %4 %5 Endeks (%) Şekil III.7: Krediye Bağlı Senetler 60 Bir kredi kartı şirketi, şirketin kredi riskini azaltmak için uygun bir mekanizma sağladığı için krediye bağlı senetler yayınlamayı tercih edebilir. Kart sahiplerinde yaşanan ödememelerin azlığı durumunda şirket %8’lik kupon ödemelerini yapabilir. Ödememe durumunun fazla olduğu durumlarda, şirketin gelirleri de azalmıştır, fakat sadece %4’lük kupon ödemeleri yapması gerekmektedir. Seneti bu şekilde yapılandırarak şirket yatırımcıdan kredi güvencesi almış olmaktadır. Yatırımcılar ise normal tahvillerden daha fazla ödeme yapıldığı için bu çeşit krediye bağlı senetler almayı tercih edeceklerdir. Şirket senet yayınladığı zaman, senetlerin fiyatı şirketin yayınladığı diğer normal tahvillerinkinden düşük olacaktır. Bu düşük fiyatlar yatırımcının faiz ödemelerindeki düşüş riskini karşılamaktadır. Belirli bir faiz ödemesi için, yatırımcının ödediği düşük fiyat yüksek getiri sağlamaktadır. Düzenli ödeme+vade sonunda toplu ödeme (şartlara göre az ödeme yapma) Krediye bağlı senetler Yatırımcı Satın alma için yapılan toplu ödeme Şekil III.8: Krediye Bağlı Senetlerde İşlem Akışı Kredi Opsiyonu Üzerine Senetler (Credit option on notes) uygulaması ana para ödeme konusunda avantaja sahiptir. Senet sahibi, Senetin vade tarihinde yapılacak ana para ödemesi garantisine sahiptir. Kredi Forward Üzerine Senetler (Credit forward on note) uygulaması ise ana para ödemesi koruması avantajına sahip 61 değildir. Kredi Forward Üzerine Senet sahibi, duruma göre nominal değerden az ya da fazla ödeme alabilir. Bu sebepten dolayı, kredi forward üzerine senetler, kredi opsiyonu üzerine senetler ile kıyaslandığında daha büyük bir risk taşır. Bu riskin karşılığı olarak, anlaşmalar daha yüksek kupon ödemeleri ile yapılır. III.6. TEMİNATLI BORÇ SENETLERİ ( COLLATERALISED DEBT OBLIGATIONS) Teminatlı Borç Senetleri (TBS) varlığa dayalı menkul kıymetlerdir. Bu varlık tahvil, kredi gibi finansal varlıklardan oluşan bir havuz olabilir. Kredi riskini ve beklenen getiriyi ayırmak maksadıyla çeşitli tipte senet (veya tranche-dilim) yayınlanır. Şekil III.9’da bu durum görülmektedir. Satılan Varlıklar Faiz ve anapara Banka Ana Senetler TBS Mutemedi (Trust) Nakit Ara Senetler Sermaye Fonlama Şekil III.9: TBS Diagramı Kaynak: PICONE, D., (2002), Collateralised Debt Obligations, http://www.defaultrisk.com/pdf__files/Collateralised_Debt_Obligations.pdf, (20.12.2002) Şekil III.9’daki TBS akış diagramında varlıklar mutemede (trust), belirli fonlar karşılığında aktarılmaktadır. Mutemet ise bunun için gerekli olan parayı 62 yayınlamış olduğu senetlerden elde etmektedir. Mutemet bu işlemler sırasında oluşan fiyat aralığından para kazanmaktadır. TBS yapısı, değişik finansal borçlanma araçlarından gelen faiz ve ana para ödemelerini dilim (tranche) olarak adlandırılan özelleştirilmiş menkul kıymetlere dağıtmaktadır. Ana senet yükümlülükleri, ara senetler ve sermayeninkilerden (equity) önce yerine getirilir. Sermaye parçasına, artan nakit akışı verilir. Böylelikle ana TBS yükümlülükleri diğerlerinden daha az riskli olmaktadır. Her ödeme gününde, sermayeye, planlanan borç ödemeleri ve diğer maliyetler çıktıktan sonraki nakit akımı aktarılır. Sermaye aynı zamanda teminatta “ilk kayıp” pozisyonu olarak da adlandırılır. Çünkü, portföydeki ilk kayıp riskine maruzdur. TBS’ler altta yatan teminat türüne göre değişik biçimlerde adlandırılabilir. (Teminatlı Kredi Senetleri-Collateralised Loan Obligations, Teminatlı Tahvil Senetleri -Collateralised Bond Obligations, Teminatlı Fon Senetleri- Collateralised Fund Obligations gibi). TBS’ler iki şekilde işlem görebilir, bunlar bilanço tipi TBS (balance sheet CDO) ve arbitraj TBS (arbitrage CDO) olarak adlandırılır. 63 Bilanço tipi TBS’ler ticari bankalara, mevcut kredi veya tahvil bonolarının bir kısmını bilanço dışına çıkararak, sermaye karşılığını (regulatory capital) yönetme şansı vermektedir. Arbitraj TBS’leri arbitraj fırsatlarından yararlanmak ve yönetimi altındaki varlıkları artırmak isteyen varlık yöneticileri tarafından uygulanır. TBS’ler yapı olarak ise nakit akım (cash-flow) veya piyasa değeri TBS’leri (market value CDO) olarak işlem görebilir. Piyasa değeri TBS’ler teminatı kullanarak getiri elde etmek ve yükümlülükleri yerine getirmek için yönetilirken nakit akım TBS’leri teminatın faiz ve ana para ödemeleri ile yapılmaktadır. Yani, nakit akım TBS’leri, piyasa değeri TBS’leri gibi volalite ve likiditeden ziyade kredi kalitesini (credit quality) yönetmek üzere kurulmuşlardır. Teminatlı Kredi Senetleri (TKS) ile bankalar, kredilerin riskini sermaye piyasasına dağıtarak çeşitlendirebilmektedirler. Böylelikle bir krediyi tek başına fonlamak yerine banka bunun parçalarını diğer banka ve finansal kuruluşlara satmaktadır. Bu tür işlemlerde TBS yöneticisi teminat portföyünün kredi performansından sorumludur. Bu yüzden yöneticilerin pazar bilgisi, araştırma ve ticaret kabiliyetleri gibi özelliklere sahip olması gereklidir. Yöneticilerin seçiminin dışında başarıyı etkileyen diğer faktörler de, TBS yapısı, yapılan çeşitlendirme, risk kontrolu, zamanlama, ödememe eğilimlerinin önceden saptanmasıdır. 64 III.7. SONUÇ Kredi türevlerine olan talebin artması ile birlikte kredi türev türlerinde de çeşitlilik sağlanmaktadır. Bunlardan kredi opsiyonları, değişik çeşitlerde oluşabilir. Kredi opsiyonları, bir faiz oranı ile diğeri arasındaki kredi aralığı üzerine yazılabileceği gibi altta yatan varlık üzerine de yazılabilir. Yapı nasıl olursa olsun, vade gününde yapılacak ödeme referans alınan varlığın kredi kalitesine bağlıdır. Kredi opsiyonları, portföy yöneticileri tarafından, kredi kalitesindeki olumsuz gelişmelere karşı koruma sağlamak veya gider azaltıcı bir yöntem olarak kullanılabilir. Kredi opsiyonları kadar çeşitli olan bir başka kredi türev türü de kredi swaplarıdır. Kredi swapları yatırımcının ihtiyaçlarını gidermek için özel görüşmelerle yapılandırılır. Referans olarak alınan varlık herhangi bir tahvil, banka kredisi, veya sabit getirili bir varlık olabilir. Bu tip serbestlikler swap anlaşmalarını popüler hale getirmektedir. Kredi swapları kredi riskini hedge ederek korunma amacıyla kullanılabileceği gibi, muhtemel olanaklardan faydalanmak için bir araç olarak da kullanılabilir. Bir korunma aracı olarak, kredi temerrüt swapları (credit default swaps) etkili bir risk yönetim aracıdır. Bir varlığın dışarıya satılarak kredi riskinin hedge edilmesi durumunda vergi, muhasebe veya yasal düzenlemeler açısından bazı sakıncaları bulunabilir. Kredi temerrüt swapları, kredi riskinin bu tip sorunların dışında hedge edilmesini sağlar. 65 Referans varlığın kendini satın almaktansa kredi riski ile işlem yapan toplam ödeme (total return) kredi swapları çeşitli avantajları sağlar. Bunların başında, alıcının referans varlığı satın almak için finansman bulmak zorunda olmaması gelir. Bunun yerine satıcıya toplam getiri karşılığında belirli bir ücret öder. Aslında, bu durum için alıcı satıcının bilançosunu kiralamıştır diyebiliriz. Referans varlık satıcının bilançosunda gözükmekle beraber alıcı, referans varlık kendi bilançosundaymış gibi varlığın maruz kaldığı ekonomik değişimlerden etkilenir. Ayrıca toplam ödeme alıcısı, satıcının uzmanlığından faydalanmış olmaktadır. Toplam ödeme kredi swaplarında genellikle ana işi (core business) kredi hizmetleri olan büyük bankalar taraf olurlar. Alıcı, kredi analizi konusunda büyük bankalar kadar tecrübeli olmadığı için bankanın altta yatan varlık sepeti için uygun kredi riskini belirleme konusundaki uzmanlığına güvenebilir. Kredi swap anlaşmalarının başka bir önemli avantajı da alıcıya nakit piyasada birçok işlemle gerçekleştirebileceği ekonomik hareketleri tek bir swap işlemiyle yerine getirebilme şansı tanımasıdır. Kredi forward anlaşmaları, hedging ve spekülasyon için kullanılan bir başka önemli araçtır. Kredi forwardları işlem olarak kredi opsiyonlarına benzerlikler arz etmekle beraber, anlaşmanın alıcının aleyhine gelişmesi durumunda riski üstlenmesi ile kredi opsiyonlarından ayrılmaktadır. Kredi opsiyonlarında alıcı sadece ödediği primin riskini üstlenmektedir. Kredi forwardları ise, bir ön sermayeye ihtiyaç duyulmadığı için yatırımcılara cazip gelmektedir. 66 Teminatlı Borç Senetleri (TBS) ise riskleri sermaye piyasalarında dağıtarak çeşitlendirme imkanı sağlamaktadır. Bu yapı ile kredi risk havuzundan uygun çeşitlendirme ile getiri elde edilmesi, yatırımcıya değişik kredi risk menkul kıymet dilimlerinden istediğini seçme şansı tanınması ve likiditesi düşük olan banka kredisi gibi araçların likiditesi yüksek menkul kıymetler haline dönüştürülmesi TBS’nin sahip olduğu en önemli avantajlardır. 67 IV. KREDİ TÜREVLERİ İLE FİNANSAL RİSK YÖNETİMİ IV.1. KREDİ TÜREVLERİNİN FİNANSAL RİSK YÖNETİMİNDEKİ YERİ IV.1 .1. Pazar Büyüklüğü Kredi türevleri pazarındaki büyüme, beklentilerin ötesinde gerçekleşmektedir. 2001 yılı sonunda 1,2 trilyon $ civarında pazar büyüklüğüne erişmiş olan kredi türevlerinin İngiliz Bankalar Birliği (British Bankers AssociationBBA) tarafından yapılan tahminlere göre 2002 yılı sonu itibariyle 2 trilyon $, 2004 yılı sonunda 4,8 trilyon $’a ulaşması beklenmektedir. Şekil IV.1’de çeşitli yıllarda İngiliz Bankalar Birliği tarafından yapılan araştırmalar sonucu ortaya konulan veriler bulunmaktadır. 1999/2000 yıllarında yapılan araştırma sonuçlarına göre 2002 yılı için 1,6 trilyon $’lık pazar büyüklüğü öngörülürken 2001/2002 araştırması sonucu beklentinin üzerinde 2 trilyon $ olarak gerçekleşmiştir. İngiltere kredi türevleri pazarında Amerika ve Asya’nın önünde bulunmaktadır. Londra’daki kredi türev pazarı 2001 yılındaki 578 milyar $’dan 2002 yılında 1,036 trilyon $’a (yaklaşık iki katı) ulaşmayı başarmıştır. Tablo IV.1’de İngiltere’nin dünya pazarındaki yeri gözükmektedir. Tablo’dan da görüldüğü üzere İngiltere piyasası 2001 yılında tüm dünya pazarının %49’unu teşkil etmektedir, bu rakamın 2004’te %51 olması beklenmektedir. 68 6000 5000 milyar US $ 4000 3000 2000 1000 0 1997/1998 araştırması 1997 1998 180 350 1999 2000 586 1999/2000 araştırması 2001 2002 2004 740 893 1581 1189 2001/2002 araştırması 1952 4799 Şekil IV.1: Kredi Türevleri Pazar Büyüklüğü Kaynak: British Bankers Association, (2002), BBA Credit Derivatives Report 2001/2002 Executive Summary, http://www.bba.org.uk/pdf/58304.pdf., (1.11.2002) Tablo IV.1: İngiltere Kredi Türev Piyasası Küresel Pazar Büyüklüğü İngiltere Pazarının Büyüklüğü Küresel Pazar içinde İngiltere’nin Yüzdesi 2001 1,189 trilyon $ 578 milyar $ 2002 1,952 trilyon $ 1,036 trilyon $ 2004 4,799 trilyon $ 2,450 trilyon $ %49 %53 %51 Kaynak: British Bankers Association, (2002), BBA Credit Derivatives Report 2001/2002 Executive Summary, http://www.bba.org.uk/pdf/58304.pdf., (1.11.2002) 69 ABD Ulusal Bankalarının denetleyici kurumu olan “Comptroller of the Currency Administrator of National Banks” tarafından 2002 yılının üçüncü çeyreği sonunda yayınlanan bir araştırmaya göre kredi türevlerinin ABD bankaları tarafından kullanımı üç ay öncesine göre 81 milyar $’lık bir artış göstererek 573 milyar $’a ulaşmış durumdadır. Tablo IV.2 ABD’de türev piyasaları işlemleri yapan 408 adet bankanın türev ürünlerinin kullanımını göstermektedir. Tablo IV.3 ise kredi türevlerinin 7 büyük bankada ve diğer 401 bankada işlem hacimlerini göstermektedir. Tablodan da görüleceği üzere ABD’de en büyük yedi banka, türev ürünleri piyasasının % 95,5’ini (50.803/53.173) elinde tutmaktadır. Tablo IV.2 ve IV.3’ün işaret ettiği bir başka nokta ise kredi türevlerinin diğer türev ürünleri arasıdaki yeridir. Henüz gelişim aşamasında sayılan kredi türev ürünleri toplam türev ürün piyasasının %1,1’ini teşkil etmektedir. Tablo IV.2: ABD Bankalarında İşlem Gören Türev Ürünlerin Yıllara Göre Değişimi (milyar $) Future & Forward Swap Opsiyon Kredi Türevleri Toplam 91 Q4 92 Q4 93 Q4 94 Q4 95 Q4 96 Q4 97 Q4 98 Q4 99 Q4 00 Q4 01Q4 02Q1 02Q2 02Q3 3.876 4.780 6.229 8.109 7.399 8.041 9.550 10.918 9.390 9.877 9.313 10.086 10.269 10.788 2.071 1.393 0 2.417 1.568 3.260 2.384 4.823 2.841 5.945 3.516 7.601 4.393 9.705 14.345 17.779 21.949 25.645 26.213 29.081 29.558 5.754 7.592 7.361 8.292 10.032 9.594 10.242 12.254 55 144 287 426 395 438 492 573 7.340 8.765 11.873 15.773 16.860 20.035 25.064 32.999 34.817 40.544 45.385 46.331 50.084 53.173 Kaynak: Comptroller of the Currency Administrator of National Banks, (2002), OCC Bank Derivatives Report Third Quarter 2002, http://www.occ.treas.gov/ftp/deriv/ dq302.pdf, (23.12.2002) 70 Tablo IV.3: ABD Bankalarında Türev Ürünlerinin Dağılımı (milyar $) En Büyük 7 Banka Diğer 401 Banka 650 Bütün Bankalar (408 tane) 10.788 Future & Forward Swap 10.138 Türev Ürün Yüzdesi % 20,3 28.660 898 29.558 55,6 Opsiyon 11.448 806 12.254 23,0 Kredi Türevleri Toplam 557 16 573 1,1 50.803 2.370 53.173 100,00 Kaynak: Comptroller of the Currency Administrator of National Banks, (2002), OCC Bank Derivatives Report Third Quarter 2002, http://www.occ.treas.gov/ftp/deriv/ dq302.pdf, (23.12.2002) Kredi türevleri Japonya’da tezgah üstü piyasanın küçük bir kısmını teşkil etmekle beraber ülkede türev ürünlerinde yaşanan daralmanın etkisinden kurtulmuşlardır. 2001 yılının ikinci yarısında faiz oranlarına bağlı türev sözleşmelerinde %5,1’lik bir gerileme yaşanırken kredi türevlerinin kullanımı %21,8’lik bir artış göstermiştir. Tahminler Japonya’da 0,1 trilyon $ civarında bir kredi türev kullanımı işaret etmektedir (Japanese Credit Derivatives Grow 22% in Second Half 2001, 2002). Kredi türevlerinin kullanımı türlerine göre incelendiğinde Kredi Temerrüt Swapların diğer türlere göre daha popüler olduğu görülecektir. Kredi türev ürünlerinin pazar payları Tablo IV.4’de sunulmaktadır. 71 Tablo IV.4: Türlere Göre Kredi Türevlerinin Pazar Payları 1996 Yılı Pazar Payı (%) Kredi Temerrüt Swapı 35 2000 Yılı Pazar Payı (%) (Tahmini) 34 Kredi Aralık Ürünleri 15 22 Toplam Ödeme Swapı 17 19 Krediye Bağlı Senetler 27 16 Diğer Ürünler 6 9 Kaynak: AGGRAWAL, S.K., (2002), Credit Derivatives Move Beyond Plain Vanilla, http://www.credit-deriv.com/sunilagarwal.htm, (2.11.2002) IV.1 .2. Piyasa Katılımcıları Kredi türev piyasasında genellikle büyük bankalar, menkul kıymet firmaları, ve sigorta şirketleri yer almaktadır. Bankalar ve menkul kıymet firmaları hem koruma alıcı hem de satıcı olarak işlemde bulunurken sigorta şirketleri, risk değerlemede ki ustalıklarından dolayı, öncelikle koruma satan taraf olmaktadırlar. Bu durum İngiliz Bankalar Birliği tarafından yayınlanan rapor sonuçlarını yansıtan Tablo IV.5’de gözükmektedir. 72 Tablo IV.5: Kredi Türevleri Tarafları Bankaların Koruma Alıcı 2001 Yılı 2004 Yılı(tahmini) %52 %47 %21 %17 %39 %32 %33 %33 Pazarındaki Payı Menkul Kıymet Şirketlerinin Koruma Alıcı Pazarındaki Payı Bankaların Koruma Satıcı Pazarındaki Payı Sigorta Şirketlerinin Koruma Satıcı Pazarındaki Payı Kaynak: British Bankers Association, (2002), BBA Credit Derivatives Report 2001/2002 Executive Summary, http://www.bba.org.uk/pdf/58304.pdf., (1.11.2002) 73 Tablo IV.6: ABD’de 25 Ticari Banka ve Mutemed (Trust) Firmanın Türev Ürün Kullanımı Sıra BANKA Türev Ürün Kullanımı (Milyon $) Jp Morgan Chase Bank Bank Of America Na Citibank National Assn Wachovia Bank National Assn Wells Fargo Bank Na 5 Bank One National Assn 6 Hsbc Bank USA 7 Fleet National Bank 8 Bank of New York 9 State Street Banktrust Co 10 National City Bank 11 National City Bank Of In 12 Standard Federal Bank Na 13 Mellon Bank National Assn 14 Keybank National Assn 15 Lasalle Bank National Assn 16 Suntrust Bank 17 Deutsche Bank Tr Co 18 Americas Pnc Bank National Assn 19 US Bank National Assn 20 First Tennessee Bank Na 21 Merrill Lynch Bank Usa 22 Irwin Union Bank Trust Co 23 Commerica Bank 24 Capital One Bank 25 En Büyük 25 Banka Toplam Diğer 383 Banka Toplam Genel Toplam (408 banka) En Büyük 25 Banka (%) Diğer 383 Banka (%) Genel Toplam (408 banka) 1 2 3 4 Kredi Türev Yüzdesi (%) 26.493.914 11.480.950 7.873.952 2.259.966 Kredi Türev Kullanımı (Milyon $) 333.672 84.851 106.660 13.261 1.106.039 1.053.306 534.911 482.994 443.209 217.520 158.216 110.590 102.834 88.801 83.248 66.728 66.234 49.692 2.587 8.132 7.650 8.767 1.896 0 0 0 0 0 0 0 205 502 0,2 0,8 1,4 1,8 0,4 0 0 0 0 0 0 0 0,3 1,0 46.299 41.103 36.327 31.679 25.213 18.848 17.940 52.890.512 282.440 53.172.952 99,5 0,5 100,0 289 0 231 1.908 0 11 0 570.621 2.162 572.784 0,6 0 0,6 6,0 0 0,1 0 1,1 0 1,1 1,3 0,7 1,4 0,6 Kaynak: Comptroller of the Currency Administrator of National Banks, (2002), OCC Bank Derivatives Report Third Quarter 2002, http://www.occ.treas.gov/ftp/deriv/ dq302.pdf, (23.12.2002) Tablo IV.6’da ABD’de toplam türev ürün kullanımı ve bunun içinde kredi türevlerinin aldığı yüzde görülmektedir. Burada dikkat çeken önemli bir husus büyük 74 bankalarda kredi türevi kullanımı oranının diğer bankalara oranlara daha fazla olmasıdır. JP Morgan Chase Bank tek başına tüm ABD ticari bankalarının yaptığı kredi türev anlaşmasının %58’ini, Banka of America ve Citibank National ile birlikte ise %90’ını gerçekleştirmektedir. Kredi türevleri alanındaki en son gelişmelerden birisi de kredi türevlerine belirli bir şeffaflık getirmesi http://www.credittrade.com ve beklenen internet üzerinden http://www.creditex.com gibi ticareti için, platformların geliştirilmesidir. Her iki platformun arkasında da güçlü kuruluşlar vardır. Credittrade The Chase Manhattan Bank ve Prebon Yamane ( tezgahüstü finans piyasası brokerı), Creditex ise J.P. Morgan, Deutsche Bank, Bank of Montreal ve Canadian Imperial Bank of Commerce tarafından desteklenmektedir. IV.1.3. Kredi Türevlerinin Kullanımı ve Sağladıkları Avantajlar Diğer bütün türev araçlarında da olduğu gibi kredi türev ürünleri de spekülasyonda bulunmak veya riskten kaçınmak (hedge) için kullanılabilir. Kredi türev ürünlerinin kullanılış amaçları aşağıda sunulmaktadır (AKSEL, 2002a). Kredi türevleri ile kredi riski diğer risklerden ayırd edilebilmektedir. Bankalar ve diğer finansal kuruluşlar gibi kredi riskine maruz kalan kuruluşlar kredi türevleri ile kredi riskini altta yatan varlıktan izole edip (yasal düzenlemeler veya müşterilerle olan ilişkilerden dolayı başka bir vasıta ile yapamadığı) transfer etme şansına sahip olmaktadır. 75 Kredi türevleri ile vadelerin arasındaki dengesizlikleri ortadan kaldırılabilir. Kredi türevleri ile kredi derecelendirmelerinin kaynakları farklılaştırılabilir. Örneğin bonolar iyi kredi derecesine haizse ve borçlanmalar daha çok değişkenlik gösteriyorsa, kurum kredi türev ürünlerini kullanarak kredi derecelerinin farklılaşmasını sağlayabilir. Kredi türevleri ile belirli sektör yoğunlaşmalarına karşılık, kredi konsantrasyon riskinden kaçınılabilinir. Örneğin belirli bir yöredeki işetmelere kredi açan bir banka yerel ekonomideki herhangi bir kötüye gidişten oldukça kötü biçimde etkilenebilir. Banka diğer yatırımcı veya bankalar kredi riskini satarak bu yükü hafifletebilir. Aynı şekilde bir müşteriyle yaptığı iş hacmini artırmak isteyen bir banka, kredi riskini azaltarak müşteriye yeni fonlar aktarabilir. Kredi türevleri ile, tutar azaltılarak, belirli bir getiriden emin olunur. IV.1.4. Kredi Türevlerinin Taşıdığı Riskler Kredi türevleri kredi riskinin yönetimi için değerli bir araç olmakla beraber kullanıcıya yeni finansal riskler taşıyabilir. Diğer bütün tezgahüstü türev piyasalarında olduğu gibi kredi türevleri özel görüşmelerle yapılan finansal sözleşmelerdir. Bu sözleşmeler operasyonel risk, karşı taraf riski, likidite riski, yasal riskler ve bunların yanı sıra fiyatlandırma riski, entellektüel risk olarak sıralanabilen riskler taşımaktadır. Yine de bu riskler çoğunlukla, kontrol edilebilir veya küçük oldukları için kredi türevleri piyasasının yükselişini yavaşlatmaktan uzaktırlar. 76 IV.1.4.1. Operasyonel Risk Kredi türevleri ile ilgili en önemli risk operasyonel risktir. Operasyonel risk tarafların türev araçlarını yanlış kullanmalarından kaynaklanır. İnsan veya sistem kaynaklı olabilecek bu riski, etkin içsel kontrol mekanizmalarının uygulamaya konulmasıyla önleme yoluna gidilebilir. IV.1.4.2. Karşı Taraf Riski (Counterparty Risk) Bu risk taraflardan birinin diğerine olan yükümlülüğünü yerine getirememesini içerir. Bu olasılık yüzünden kredi türevleri tümüyle kredi riskini yok etmiş sayılmaz. Kredi koruma alan tarafın bu durumdan zarar görmesi için altta yatan varlığın kredi kalitesinde bir kötüye gidiş ve koruma satıcı tarafın yükümlülüğünü yerine getirememesinin birlikte gerçekleşmesi gerekir. Bu durum pek olası gözükmese de, koruma satan tarafın kredi güvencesi sağladığı sektöre çok fazla yatırım yapması durumunda tehlike yaratabilir. Madencilik sektöründeki kredilerin riskini hedge etmeyi amaçlayan bir portföy yöneticisi bu yüzden ağırlıklı olarak madencilik sektöründe işlem yapan bir bankadan koruma almamalıdır. Ancak piyasada kredi koruma tarafları genellikle büyük ticari ve yatırım bankaları olduğundan bu risk göreceli olarak düşüktür. 77 IV.1.4.3. Likidite Riski Kredi türevleri belirli yükümlülüklerden doğan riskleri hedge etmek amacıyla yapıldığından piyasadaki diğer şirketlere uygun gelme olasılığı oldukça düşüktür. Bu sebepten dolayı bir kredi koruma satan tarafın sözleşmenin bitiş tarihinden önce uygun fiyata, yerini başka bir şirkete bırakma şansı düşüktür. Bu riskten kredi türevlerini hedging amaçlı kullanan koruma alan taraflardan ziyade koruma satan taraflar etkilenmektedir. IV.1.4.4. Yasal Risk Yasal risk, işletme tarafından yetersiz ya da yanlış yasal bilgiye dayanarak yapılabilecek işlemler neticesinde olumsuz gelişmelerin gerçekleşmesi riskidir. IV.1.4.5. Fiyatlandırma Riski Operasyonel risk ve entellektüel riske oldukça yakın tanımlar içeren fiyatlandırma riski kredi türevlerinin karmaşık fiyatlandırma modellerinden kaynaklanmaktadır. Fiyatlandırma modelleri genellikle bazı ekonomik parametrelere bağlı varsayımlara dayanmaktadır. Dolayısıyla, kredi türevlerinin fiyatları bu varsayımlarda belirlenen rakamlara oldukça bağlıdır. Modellere baz olarak alınan varsayımların seçiminde dikkatli olmak şarttır, bu modeller bir kara kutu olarak kabul edilmemelidir. 78 IV.1.4.6. Entellektüel Risk Bazı kredi türev işlemlerini karmaşıklığından dolayı bu tip işlemler organizasyon içerisinde bir kaç kişi aracılığıyla yürütülmektedir. Bu uzmanlardan birkaçının işletmeden ayrılması durumunda şirket zor durumda kalabilir. IV.2. KREDİ TÜREVLERİYLE İLGİLİ ULUSLARARASI DÖKÜMANTASYON VE DÜZENLEMELER IV.2 .1. Dökümantasyon Kredi türevleri iki taraflı özel görüşmelerle yapılan tezgahüstü piyasa ürünleridir. Konuyla ilgili dökümantasyon Uluslararası Swap ve Türev Birliği (International Swap and Derivatives Association-ISDA) tarafından yayınlanmaktadır. ISDA türev piyasaları alanında işlem yapan kuruluşlar, bu alanda hizmet sunan ve danışmanlık yapan şirketlerin üye olduğu küresel ticaret birliğidir. 1985 yılında kurulan ISDA bugün altı kıta ve 44 ülkeden 575 üyeye sahiptir (ISDA, 2003b). Türkiye’den Türkiye Garanti Bankası A.Ş.’de ISDA’nın asil üyeleri (primary members) arasında yer almaktadır. Kuruluşundan bugüne kadar ISDA türev piyasalarında risk yönetimi, riskin kaynağını bulunması ve azaltılması alanında çalışmalara öncülük etmiştir. Üyelerine 79 yardımcı olmak amacıyla ISDA değişik alanlarda standart form dökümantasyon malzemesi yayınlamakta, yasal tavsiyelerde bulunmaktadır. Kredi türev piyasasıyla ilgili ISDA tarafından ilk standart dökümantasyonlar 1996 yılı ve 1997 yılının sonunda kredi temerrüt ürünleri ile ilgili olarak yayınlanmıştır. Bu yayının ardından 1999 yılında geniş kabul ve kullanım alanı bulan 1999 ISDA Kredi Türevleri Tanımları yayınlanmıştır. Bu dökümanda, diğer kredi türev işlemleri ile ilgili bilgiler yer alsa da asıl kredi temerrüt işlemleri üzerinde durulmuştur. Eylül 2001’de Conseco adlı ABD merkezli bir sigortacılık firması, bazı ödenmemiş senetlerini yeniden yapılandırdı. Böylece yeniden yapılanma tartışması ortay çıktı. Conseco’nun borçları yeniden yapılandırması ISDA’nın belirlediği ana hatlarla uyum içerisinde, kredi türevleri piyasasında Kredi Temerrüt Swapı yoluyla kredi teminatı alan acaklılar arasında temerrüte düşen kredi vakalarına yol açtı. Conseco’nun yükümlülüklere teminat vermesi yani alıcıya daha fazla güvenlik sunması ile yeniden yapılandırılmış kredileri yeniden yapılandırılmamışlara oranla pazarda daha sık kullanılmaya başlandı. Bununla birlikte, teminat alıcıları, yeniden yapılandırmanın getirdiği kazançlara rağmen, ISDA’nın anahatları çerçevesinde temerrüt swaplarının geçerli olduğunu bu yüzden tarafların karşılıklı olarak yükümlülüklerini yerine getirmeleri gerektiğini iddia ettiler. Buna karşılık olarak alıcı, pazarda ucuza aldığı yeniden yapılandırılmamış krediyi vererek kontrattaki yükümlülüklerini yani fiziksel ödemeyi karşılayabilirdi (CLARKE, 2002). 80 National Power’ın, International Power ve Innogy olarak ikiye bölünmesi ve daha önce Armstrong Holdings olan adını Armstrong World Industries olarak değiştirmiş olan ABD merkezli bir şirketin iflasının ilan edilmesi, üzerinde belge hazırlanması gereken diğer bir konuyu ortaya çıkardı. Burada konu verasetti. Eğer bir şirket bölünür veya ismini değiştirirse, temerrüt takasının yazılı olduğu referans grubu tartışmanın konusu haline geliyordu. Bu durumun ISDA tarafından dikkate alınmasıyla Kasım 2001’de , “Kredi Türevi Tanımları”nın “ Varis ve Kredi Olayaları Eki” yayınlandı. ISDA bu belgede, kredi türevinin yeni varlıklardan hangisi üzerine yazılı olacağını belirleyecek olan “ilgili yükümlülükler”in sahiplik düzeyinin ana hatlarını çizdi (CLARKE, 2002). 11 Şubat 2003 tarihinde ise ISDA, konuyla ilgili en son dökümanını yayınladı. 2003 ISDA Kredi Türevleri Tanımları ismi verilen bu döküman kredi temerrüt ürünleri ile ilgili küresel standart dökümantasyon yaratmayı hedeflemektedir. Kredi türevleri piyasasında 1999 yılındaki tanımların yayınlanmasından sonra ortaya çıkan yukarıda örneği verilen olaylardaki gibi anlaşmazlıkların oluşmasını engellemeyi amaçlayan 2003 yılı tanımlarında bir takım değişiklikler öngörmektedir. Yeni tanımlardaki başlıca değişiklik konular “Referans Varlığa ait Veraseti Belirleyecek Yeni Bir Test”, “ İflas, Moratoryum, Yeniden Yapılandırma Gibi Çeşitli Kredi Olaylarına İlaveler “, ” Garanti”, “ Yeniden Yapılandırma”, “Tahvilin Fiziki Teslimine İlişikin Uyarının Gereğininin Yapılmaması Durumunda Uygulanacak Alternatif Yöntemler” olarak sıralanmaktadır. 81 ISDA bünyesinde ayrıca Kredi Türevleri Piyasa Pratiği isimli bir çalışma komitesi kurulmuştur. Kredi türev piyasasında yaşanan sorunlar üzerine bir forum niteliği taşıyan bu komite portföy yöneticileri, aracı kuruluşlar, son kullanıcılar arasında en uygun anlaşma zeminini oluşturmayı amaçlamaktadır. Avrupa, Amerika ve Japonya’dan üyelerin Dökümantasyonu Çalışma katılımıyla oluşturulan komite Kredi Türevleri Grubuyla beraber çalışarak bir takım belgeler hazırlamıştır. ISDA bütün bu çalışmalarıyla kredi türev kullanıcıları için bir yol haritası hazırlamaktadır. Tanımlanması gereken terimler ve maddeler taraflar için belirli bir sıra içinde sunulmaktadır. Bu tanımlardan önce her kuruluş kendi kredi türev işlemleri sırasında kendi hazırladıkları dökümanları kullanıyordu. Bu durum da görüşmelerin gereksiz yere uzun ve verimsiz geçmesine yol açıyordu. Her işlem aynı taraflar arasında yapılsa bile ayrı ayrı dökümante ediliyordu. Standart dökümantasyonların varlığı tarafların hem zamandan hem de yasal harcamalardan tasarruf edebilmelerini sağlamıştır. ISDA dökümanları ayrıca kredi türev piyasasında belirli bir şeffaflığı da sağlamış durumdadır. ISDA dökümanlarının belki de bunlardan daha önemli olan katkısı ise likiditeye olmaktadır. Standart terimler, taraflara sözleşmelerinde bir tür kıyaslama aracı olarak kullanacakları bir döküman sağlamıştır. Herkesin aynı standart formu kullanması kredi türevlerinin satışını kolaylaştıracaktır. Standart formun olmadığı 82 durumlarda alıcılar sadece fiyat değil fakat aynı zamanda nakit akışı açısından da en uygun şartlardaki sözleşmeyi tercih ederler (ANSON, 1999:161) IV.2 .2. Uluslararası Düzenlemeler IV.2 .2.1. Basle Anlaşması Kredi türevlerine ait düzenlemeler, ilgisinden dolayı, genellikle bankacılık düzenleme kurumları tarafından yürütülmektedir. Bankalar kredi riskini kontrol atında tutmak için yapılan çalışmalara önayak olmaktadır. Kredi riskine ait düzenlemelerin geliştirilmesi 1988 yılında Basle Komitesi’nin yayınladığı raporla başlar. Basel Komite, 1980’lerde uluslararası riskler artarken, büyük uluslararası bankaların sermaye rasyolarının gerilemesi üzerine konuyla ilgili olarak çalışmaya başlamıştır. 1988 yılında sadece uluslararası alanda faaliyet gösteren büyük bankalara yönelik olarak yayınladığı sermaye tabanının risk ağırlıklı aktiflere olan oranına bir alt sınır getiren ve sermaye yeterlilik oranı (yüzde 8) olarak bilinen uygulama, sadece bu bankalar tarafından değil, tüm bankalar tarafından, mali yapılarının gücünü gösteren bir araç olarak yaygın kabul görmüştür (AYDAN, 2002). Bu anlaşma ile aktifler risk ağırlıklarına göre dört kısıma ayrılmıştır. 83 Birinci kategoride aktiflerin sıfır risk ağırlıkları vardır, yani kredi riskinden bağımsızdırlar. Böylce onlara risk bazlı sermaye ayrılmasına gerek yoktur. Bu kategoriye OECD üye ülkeleri tarafından devlet garantisi verilen menkul kıymetler, alacak hakkı, krediler, nakit para, dahildir. İkinci kategori ise %20 risk ağırlığına sahiptir. Kısa vadeli alacak hakları, OECD üye ülke bankalarında uzun vadeli alacak hakları, Dünya Bankası gibi uluslararası kuruluşlardan alacak hakları bu kategoride değerlendirilmektedir. Üçüncü kategori ise %50 risk ağırlığına sahiptir. Rehine (mortgage) dayalı özel menkul kıymetler, tahvil gelirleri, bu kategoride değerlendirilir. % 100 risk ağırlığına sahip olan dördüncü kategoride ise bilançodaki riskli aktifler, OECD üyesi olmayan ülke bankalarındaki alacak hakları yer almaktadır. Risk bazlı sermaye yapısı ise üç kısımdan oluşur. Bunlardan birincisi risk bazlı sermaye hesabı için sermaye tanımı, ikincisi risk ağırlıklı aktif hesabı için bir sistem, üçüncüsü ise sermayenin risk ağırlıklı aktiflere oranı için minimum eşiği yakalamak için bir takvimdir. Türev sözleşmelerinde ayrılması gereken risk bazlı sermaye hesabı için ise iki aşamalı bir hesap uygulanmaktadır. Birinci aşamada kredi değişim faktörü adı altında bir faktörle çarpılarak kredi denk miktarı elde edilir (credit equivalent amount). İkinci aşamada ise bu değer bilançodaki diğer varlıklar gibi riskine göre kategorize edilerek sözleşme karşılığında ayrılması gereken sermaye oranı hesaplanır. 84 1988 Basel Uzlaşısı, ilk amaçladığı banka çevresinin ötesinde de kabul görmüş ve genelde bankaların sermaye yeterlilik oranlarını artırmaları yönünde olumlu katkı yapmıştır. Ancak zaman içinde ortaya çıkan gelişmeler bu yaklaşımın bazı açılardan yetersiz kaldığı görüşünü kuvvetlendirmiştir: Bu bağlamda ileri sürülen eleştiriler iki başlık altında özetlenebilir: 1. Risk temelli sermaye yaklaşımında kullanılan sermaye kavramı, bir bankanın beklenen ya da beklenmeyen kayıplarını karşılama kapasitesini yeterince ifade etmemektedir 2. Kullanılan risk ölçütü doyurucu değildir. Varlıkların riski değerlendirilirken kredi riskindeki farklılıklar yeterince gözönüne alınmamıştır. Bunun sonucu olarak bankalar risk temelli sermaye oranlarını tutturabilmek için mali araç değişikliği yaparak “arbitraj” yoluna gidebilmişlerdir. 1988 düzenlemesi statik bir yapıda kalmak değil, zaman içinde geliştirilmek üzere tasarlanmış ve zaman içinde uzlaşmanın eksik tarafları ortaya çıkmaya başlamıştır. Takip eden dönemde eksiklikleri gidermek üzere Nisan 1995’te taslak olarak ve Ocak 1996’da da nihai olmak üzere uzlaşma üzerinde iki önemli değişiklik olmuştur. Değişikliklerden aşağıda bahsedilmiştir. 85 IV.2.2.1.1. Nisan 1995 Değişikliği (AYDAN, 2002) Basle Bankacılık Gözetim ve Denetim Komitesi (Basle Komite) Nisan 1993’te “The Supervisory Treatment of Market Risks” isimli raporunu yayınlamıştır. Raporda bankaların, fiyatlarda meydana gelen değişmeler sonucu bilanço içi ve nazım hesaplar nedeniyle, üstlendikleri piyasa riskleri için bir sermaye gereğinin ayrılabilmesini sağlayacak bir yapı amaçlanmıştır. Rapor belli bir süre tartışmaya açık kaldıktan sonra 1995 Nisan ayında gözden geçirilmiş yeni hali görüşülmeye sunulmuştur. Önceki rapora dahil edilen riskler a) menkul kıymetler ve nazım hesaplarda izlenen sözleşmeler nedeniyle üstlenilen riskler ve b)döviz kuru riski iken, bu raporda ürün riski de dahil edilmiştir. Bankaların kullanabileceği içsel modeller tipik olarak value at risk (riske maruz değer) yaklaşımının ortaya koyduğu şekilde tanımlanmıştır: bankanın ticari işlemleri nedeniyle ortaya çıkan fiyat ve pozisyon verileri belli ölçüm parametreleriyle beraber bir model dahilinde hesaplandığında bankanın piyasa risk üstlenimine dair bir veriyi ortaya koymaktadır. Böylece belli bir istatistiki güven aralığında bir banka portföyünün uğrayabileceği tahmini maksimum zarar hesaplanabilmektedir. 86 IV.2.2.1.2. Ocak 1996 Değişikliği (AYDAN, 2002) Komite, Ocak 1996’da bankaların açık döviz pozisyonları, borçlanma araçlarının ikinci elde alınıp satılması, iştirakler, ürünler ve opsiyonlar nedeniyle üstlendikleri piyasa risklerini de düzenleme içine dahil edebilmek üzere yeni bir düzenleme açıklamıştır. 1993 ana raporu ve 1995 değişiklik önerilerinin tartışılmasının ardından komite 1988 düzenlemesinde bir değişiklik olarak bu belgeyi yayınlamıştır. Böyle bir değişikliğin gündeme gelmesinin nedeni bankaların karşı karşıya oldukları fiyat riskleri için belirgin bir sermaye gereğinin ortaya konabilmesidir. Tartışmalar sırasında, içsel model yaklaşımı genel olarak olumlu karşılanmış, nitel özelliklerin kullanımı destek bulurken, nicel özelliklerle ilgili bazı eleştiriler gündeme getirilmiştir. Eleştirileri değerlendiren Komite önceki raporun genel yapısını korumakla beraber, nicel parametrelerde bazı değişikliklere gitmiştir. IV.2.2.1.3.Basle II 1988 yılında yapılan Basle Anlaşması’nın (Basle I) yerine geçmek üzere Basle II adı verilen yeni bir anlaşma üzerine çalışmalara Basle Komitesi tarafından sürdürülmektedir. Henüz anlaşma kesinlik kazanmamış olmakla beraber 2003 yılı sonu itibariyle kesinleşmesi hedeflenmektedir. 2006 yılına kadar yürürlükte kalacak Basle I’in 2007 yılında yerini Basle II anlaşmasına bırakması beklenmektedir. 87 Basle II üzerine kesin bir görüş birliğine varılmamakla beraber hayata geçirilmesi ile yapısı sağlam olan işletmelerin daha ucuz kredi alacakları, zayıf yapılı işletmelerin ise pahalı kredi kullanacağı belirtilmektedir (Active Ar-Me, 2003). Basle II metnine uyum sağlamak için şimdiden çalışmalara başlamış olan Alman Federal Finans Hizmetleri Denetimi Kurumu (BAF), kredi veren kurumların uymaları gereken “kredi işlemlerinde sağlanması zorunlu minimum şartlar” (MaK) adındaki şartnameye yeni bir düzen getirmiştir (AKSEL, 2003) Yeni Basle sermaye yeterliliği kuralları kredi türevleri piyasasını da etkiliyor. Basle II, bankalara içsel sermaye tahsisi modellerini kullanarak sermaye tahsisini daha verimli hale getirme özgürlüğünü veren düzenleyici kurallar içeriyor. Basle Komitesi’nin önerileri, şeffaflığın artırılması ve bankaların kitaplarında neler tutulduğu hakkında daha fazla bilgi verilmesi için çağrıda bulunuyor. Fakat kredi türevleri, bankalara hiçbir varlığı alıp/satmadan olabilecek kredi risklerini gizleme ve bilançolarda kurnazca (zor fark edilecek) değişiklikler yapma imkanı tanıyor. Bu, kredi türevleri piyasasında büyümeyi tetikleyebilir. Yeni Basle önerisi, kredi riski ve tutulması gereken sermaye rezervleri arasında daha kesin bir ilişkinin kurulmasını sağlayacak. Kredi türevleri sadece kredi riskinin yönetimini değil sermaye rezervi seviyelerinin yönetimini de kolaylaştıracak. Yeni mutabakatın kabul görmeye başlamasıyla kredi türevlerindeki ticaret hacminin artması beklenebilir (CLARKE, 2002). 88 IV.2 .2.2. Ülkelere Ait Düzenleyici Kuruluşlar Ülke bazında düzenlemeler Basle Anlaşmalarını temel alarak ülkelerin bankacılık düzenleme kurumları veya Merkez Bankaları tarafından yapılmaktadır. Bu kapsamda düzenleme yapan kurumların bir kısmı aşağıda sıralanmıştır (Credit Derivatives Regulations, 2002),: • ABD: Federal Mevduat Sigortası Kurumu (Federal Deposit Insurance Corporation- FDIC), Para Denetleme Kurumu (Office of the Comptroller of the Currency – OCC), Merkez Bankası (Federal Reserve System-FRS) • İngiltere: İngiltere Merkez Bankası (Bank of England) • Almanya: Finans Hizmetleri Denetimi Kurumu (Bundesanstalt für Finanzdienstleistungsaufsicht - BaFin) • Avusturalya: Avusuturalya İktisadi Düzenlemeler Otoritesi (Australian Prudential Regulation Authority - APRA) • Kanada: Finansal Kurumlar Denetleme Kurumu (Office of the Superintendent of Financial Institutions - OSFI) • Hong Kong: Hong Kong Para Otoritesi (Hong Kong Monetary Authority - HKMA) ABD’de üç farklı otoritenin varlığı ülkenin kendi iç dinamiklerinden kaynaklanmaktadır. Ülkedeki bankalar düzenlemelerine bağlı oldukları devlet kuruluşlarına göre üçe ayrılabilir. Hazine Bakanlığınca onaylanmış bankalara ait düzenlemeler OCC tarafından yaptırılmaktadır. Bu bankalar ulusal bankalar olup isimlerinde ulusal (national) ibaresi yer alır. 89 Bağımsız eyaletlerce onaylanan bankalar ise FRS’ye üye olup olmamalarına göre ikiye ayrılır. FRS’ye üye olan bankalara ait düzenlemeler FRS, üye olmayanlara ait düzenlemeler ise FDIC tarafından çıkarılmaktadır. FRS aynı zamanda banka sahibi olan şirketlere ait düzenlemeleri de yayınlamaktadır. FDIC, aynı zamanda 100.000$’a kadar olan bütün banka mevduatlarını sigortalamaktadır. Bu üç kuruluş banka otoriteleri olarak adlandırılır. Genellikle bankacılık politikalarında uyumlu davranmakla beraber bazı farklı uygulamalarına da rastlanmaktadır. IV.3. İLGİLİ ULUSAL MEVZUAT Türkiye’de türev ürünlerle ilgili ilk yasal düzenleme, vadeli döviz alım satımı, forward, üzerine yapılmıştır. 29.12.1983 tarihli Resmi Gazete’de yayınlanan, Türk Parası Kıymetini Koruma Hakkında 28 Sayılı Karar’ın 4. Maddesinde, bankalar T.C. Merkez Bankası’nca belirlenen esaslar dahilinde vadeli döviz alım satımı yapabilirler hükmüne yer verilmiştir. 28 sayılı karar, 1984 yılında yayınlanan 30 sayılı Karar ile yürürlükten kaldırılmakla birlikte, vadeli döviz alım satım işlemlerine ilişkin esaslar bu yeni kararda yer almıştır. 11.08.1989 tarihinde yayınlanan Türk Parası ve Kıymetini Koruma Hakkında 32 sayılı Kararın 6. Maddesinde, dövize ilişkin işlemlerle ilgili düzenlemelere yer verilmiştir. Bu düzenlemede gerçek ve tüzel kişilerin vadeli döviz alım satımı, başka bir deyişle forward işlemi yapabilecekleri belirtilmiştir. Bu tarihten itibaren forwardlar türev ürünler arasında en yaygın olarak kullanılan ürün haline gelmiştir (CHAMBERS, 1998:192). 90 T.C. Merkez Bankası 16 temmuz 1985 tarihinde aldığı bir kararla, Merkez Bankası ile ticari bankalar arasında swap işlemlerini belirli koşullar içinde başlatmıştır. Futures piyasalarla ilgili ilk yasal düzenleme 1992 yılında yapılmıştır. Bu tarihte yürürlüğe giren 3794 sayılı Kanun’la değişik 2499 sayılı Sermaye Piyasası Kanunu’nun 22. maddesinin j bendinde, Sermaye Piyasası Kurulu’nun (SPK) görev ve yetkileri belirtilmiştir. Buna göre; “ Finansal göstergelerle, sermaye piyasası araçlarına, mal ve kıymetli madenlere dayalı vadeli işlem sözleşmesi ile münhasıran bu sözleşmelerin işlem göreceği borsalarda çalışacak kurumların kuruluş, faaliyet, ilke ve esasları ile yükümlülüklerini düzenlemek, izlemek ve denetlemek “ görev ve yetkisi SPK’na verilmiştir. Bu yetki ile SPK, futures piyasalarla ilgili düzenlemeleri yapmaya ve futures borsaları açmaya hak kazanmıştır (CHAMBERS, 1998:193). 23 Temmuz 1995 tarih ve 22352 sayılı Resmi Gazete’de “Vadeli İşlem ve Opsiyon Borsalarının Kuruluş ve Çalışma Esasları Hakkında Genel Yönetmelik” yayınlanmıştır. "İzmir Vadeli İşlem ve Opsiyon Borsası Yönetmeliği" 7 Eylül 1995 tarihli ve 22397 sayılı Resmi Gazetede yayımlanarak yürürlüğe girmiştir, İzmir Vadeli İşlemler Piyasası’nın hayata geçirilmesine sürdürülmektedir. 91 yönelik çalışmalar halen "İstanbul Altın Borsası Vadeli İşlemler ve Opsiyon Piyasası Yönetmeliği" 18 Kasım 1996 tarihli ve 22791 sayılı Resmi Gazetede yayımlanmış olup İstanbul Altın Borsası Vadeli İşlemler Piyasası, 15 Ağustos 1997 yılında faaliyete geçmiştir. İstanbul Menkul Kıymetler Borsası (IMKB) Vadeli İşlemler Piyasasının hukuki altyapısını oluşturan “İMKB Vadeli İşlemler Piyasası İşlem ve Üyeliğine İlişkin Yönetmelik” ile “İMKB Vadeli İşlemler Piyası Takas Merkezi Üyeliği ve İşlemlerine İlişkin Yönetmelik” 29 Ocak 1997 tarih ve 22892 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe girmiştir. İMKB Vadeli İşlemler Piyasası söz konusu yönetmeliklerin yayınlanmasından sonra 2001 yılında hizmet vermeye başlamıştır. Konu ile ilgili olarak son olarak 23 Şubat 2001 tarih ve 24327 sayılı Resmi Gazete’de “Vadeli İşlem ve Opsiyon Borsalarının Kuruluş ve Çalışma Esasları Hakkında Yönetmelik” yayınlanmıştır. Söz konusu yönetmelikle daha önceden çıkarılan "Vadeli İşlem ve Opsiyon Borsalarının Kuruluş ve Çalışma Esasları Hakkında Genel Yönetmelik", "İzmir Vadeli İşlem ve Opsiyon Borsası Yönetmeliği", "İstanbul Altın Borsası Vadeli İşlemler ve Opsiyon Piyasası Yönetmeliği", "İstanbul Menkul Kıymetler Borsası Vadeli İşlemler Piyasası İşlem ve Üyeliğine İlişkin Yönetmelik" ve "İstanbul Menkul Kıymetler Borsası Vadeli İşlemler Piyasası Takas Merkezi Üyeliği ve İşlemlerine İlişkin Yönetmelik" yürürlükten kaldırılmıştır. Kredi türevleri tezgah üstü piyada işlem gören ürünler olduklarından organize borsalarda işlem görmemektedir. Ancak, Türkiye’de vadeli işlem piyasalarının 92 gelişmesi diğer türev ürünlerine olan talebi de tetikleyeceğinden bu tip piyasaların varlığı bütün türev ürünleri için önem arz etmektedir. Risk yönetimiyle ilgili olarak ise 4389 sayılı Bankalar kanunu’nun 9’uncu maddesinin 4’üncü bendinde şu hüküm yer almaktadır: • Bankalar, işlemleri nedeniyle karşılaştıkları risklerin izlenmesi ve kontrolünü sağlamak amacıyla faaliyetlerinin kapsamı ve yapısıyla uyumlu, esas ve usülleri Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurumu (BDDK) tarafından çıkarılan yönetmelikle belirlenecek etkin bir iç denetim sistemi ile risk kontrol ve yönetim sistemi kurmakla yükümlüdürler. BDDK Teşkilat yönetmeliği ile İzleme Dairesi Başkanlığı’nın görevi “risk yönetim teknikleri ve analiz yöntemlerinde kullanılacak veri tabanında yer alacak bilgilerin tanımlarını yapmak” olarak belirlenmiştir. Yine aynı yönetmelikle Risk ve Gözetim Teknikleri Araştırma Dairesi Başkanlığı’na: • Mali sektörde risk ölçüm ve yönetimi ile gözetim teknikleri konusunda araştırmalar yapmak, • Model ve teknikler geliştirmek, iç denetim, risk ölçüm ve yönetimi ile gözetim teknikleri ve ilgili istatistiksel araçların kullanımı konusunda ilgili birimlere teknik destek sağlamak, • Yukarıdaki konularda politika önerilerinde bulunmak görevleri verilmiştir. 93 Bu görevlendirmeler gereğince 21 Aralık 1999 tarih ve 23913 sayılı resmi Gazete’de yayınlanan “Bankalarca Karşılık Ayrılacak Kredilerin ve Diğer Alacakların Niteliklerinin Belirlenmesi ve Ayrılacak Karşılıklara İlişkin Esas ve Usüller Hakkında Karar” 30 Haziran 2001 tarih ve 24448 sayılı Resmi Gazetede yayınlanan aynı isimli yönetmelikle yürürülükten kaldırılmıştır. Aynı yönetmelik, 31 Ocak 2002 tarih ve 24657 mükerrer sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan Yönetmelik ve 31 Aralık 2002 tarih ve 24980 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan Yönetmelik ile değişikliklere uğramıştır. Bu Yönetmeliğin amacı, bankaların kredileri ile diğer alacaklarının niteliklerine göre sınıflandırılması ve bunlar için ayrılacak karşılıklara ilişkin esas ve usullerin belirlenmesidir Bu yönetmeliğin konumuz açısından en çok önem arz ettiği husus kredi türevlerinin ilk defa ulusal bir yönetmelikte zikr edilmiş olmasıdır. Söz konusu yönetmeliğin “Teminatlar” başlıklı 8. Maddesine göre: • Bankalar, kredilerine ve diğer alacaklarına ilişkin teminatları aşağıda belirtilen teminat grupları itibariyle sınıflandırarak takip etmek zorundadır. Teminat tutarı sadece özel karşılık tutarının hesaplanmasında, alacak tutarından yapılacak indirim olarak dikkate alınır. Söz konusu madde ile “kredi riskine karşı koruma sağlayan kredi türev anlaşmaları” dört gruba ayrılan teminatlar içerisinde, “altın ve diğer kıymetli madenler, Borsaya kote edilmiş hisse senetleri, varlığa dayalı menkul kıymetler, özel 94 sektör tahvilleri, Avrupa Merkez Bankasınca verilecek garanti ve kefaletler, OECD ülkeleri merkezi yönetimleri ile merkez bankalarının kefaletleri” gibi maddelerle beraber ikinci grup teminat olarak sınıflandırılmıştır. Kredi riski yönetimi mevzuatı açısından önem taşıyan bir başka önemli belge ise 8 Şubat 2001 tarih ve 24312 sayılı Resmi Gazete’de yayınlanan “Bankaların İç Denetim ve Risk Yönetim Sistemleri Hakkında Yönetmelik”tir. Bu yönetmelik ile, bankaların, karşılaştıkları risklerin izlenmesini ve kontrolünü sağlamak üzere kuracakları iç denetim sistemleri ile risk yönetim sistemlerine ilişkin esas ve usulleri belirlemeyi amaçlanmaktadır Bunların dışında 4672 sayılı yasa ile Bankalar Kanununda yapılan değişikliklerle 1 Ocak 2002’den itibaren vadeli işlem, opsiyon sözleşmeleri ve benzeri diğer türev ürünler kredi tanımına dahil edilmiştir. BDDK tarafından yayınlanan bu yönetmeliklerin dışında T.C. Merkez Bankası (TCMB) tarafından hazırlanıp 30 Haziran 2000 tarihinde yürürlüğe giren “Risk İşlemleri Yönetmeliği” mevcuttur. Bu yönetmelik ile Türkiye’de faaliyette bulunan bankalar, özel finans kurumları, finansal kiralama şirketleri, faktoring şirketleri, finansman şirketleri ve TCMB tarafından uygun görülecek benzeri mali kurumların müşterilerinin kredi limit ve risk durumları hakkında bilgi toplamak ve birleştirilmiş bilgilerin ilgili banka ve kuruluşlara verilmesine ilişkin esaslar ile şekil ve şartlarını düzenlemek amaçlanmaktadır. 95 Bu yönetmeliklerin dışında Türkiye Bankalar Birliği (TBB) tarafından, Basle Bankacılık Gözetim ve Denetim Komitesi’nce hazırlanan raporların ( Bankaların Kredi Riskleri Hakkında Kamuoyunu Bilgilendirmesi gibi) Türkçe’ye çevrilmesi, “Kredi Riskinin Yönetimine İlişkin İlkeler”, “Sermaye Yeterliliği ve VaR” gibi çeşitli dökümanların yayımlanması çalışmaları sürdürülmektedir. IV.4. TÜRKİYE’DE KREDİ TÜREVLERİ KULLANIMI IV.4 .1. Türkiye Ekonomisi ve Bankacılık Sektörü Türkiye ekonomisi son on yıl içinde bir çok önemli kriz yaşadı. 1994 yılında yüzde 6,1 küçülen Türkiye, 2001 yılında yüzde 9,4 küçülme yaşadı. 1999-2002 yılları arasında yaşanan büyüme hızı Şekil IV.2’de gösterilmektedir. 8 6 4 2 0 -2 -4 -6 -8 -1 0 -1 2 B ü yü m e H ızı % D e ğ iş im 1999 2000 2001 2002 -6 ,1 6 ,3 -9 ,4 4 ,7 Şekil IV.2: Büyüme Hızı Değişimi Kaynak: Özel Finans Kurumları Birliği, (2003a), Türkiye Ekonomisi’nin Kriz Sınavı, http://www.makalem.com/default.asp?status=arama_makale_detay&bWhere=true& nARTICLE_id=2102, (10.02.2003) 96 Yaşanan olumsuz gelişmelerle beraber 2001 yılında milli gelir beş yıl önceki seviyelere geriledi. Bu durumun meydana gelmesinde siyasi istikrarsızlık, yapısal reformların hayata geçirilememesi, Marmara bölgesinde yaşanan depremler gibi iç sebeplerin dışında 1997, 1998 yıllarındaki Uzak Doğu Asya ve Rusya krizleri de önemli aktörler olmuşlardır. 2000 yılında bu duruma bir son verebilmek için IMF tarafından desteklenen bir stand by anlaşması uygulamaya konuldu. 2000 yılı kasım ayında ve 2001 yılı şubat ayında yaşanan krizler programların uygulanabilirliğini ortadan kaldırınca 2001 yılı mayıs ayında üç yıllık bir ekonomiyi güçlendirme programı uygulanmaya başlandı. Politik yaşamda yaşanan değişiklikler ile 2002 yılı ocak ayında kabul edilip, şubat ayında uygulamaya geçilen ve IMF tarafından stand-by kredisiyle desteklenen yeni bir üç yıllık (2002-2004) program uygulanmaya başlandı. Bu süreç içerisinde toplam mali sektör aktifleri içinde yüzde 75 civarında sahip bulunduğu payıyla Türkiye’de fon akımlarının önemli bir bölümünü gerçekleştiren bankacılık sektöründe önemli değişiklikler gerçekleşti. Tablo IV.7’de bankacılık sektöründeki banka sayısının yıllara göre değişimi görülmektedir. 97 Tablo IV.7: Türkiye Bankacılık Sektörü 1997 1998 1999 2000 2001 11 Kasım 2002 41 Ticari 59 60 62 61 46 Bankalar Kamu 5 4 4 4 3 3 Özel 35 36 31 28 22 21 Yabancı 18 18 19 18 15 15 TMSF 1 2 8 11 6 2 Kalkınma 13 15 19 18 15 14 ve Yatırım Kamu 3 3 3 3 3 3 Özel 7 9 13 12 9 8 Yabancı 3 3 3 3 3 3 TOPLAM 72 75 81 79 61 55 Kaynak: Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurumu, (2003a), Bankacılık Sektörü Gelişmeleri, Kasım 2002, http://www.bddk.org.tr/turkce/yayinlarveraporlar/ yayinlarveraporlar.htm#6, (10.02.2003) Tablo IV.8: Bankacılık Sektörüne İlişkin Temel Büyüklükler Milyon $ Toplam Aktif Kredier Takipteki Alacaklar Menkul Değerler Portföyü Mevduat 1997 1998 I 1999 94.645 117.767 133.535 154.955 119.974 II Aralık Temmuz 2001 2002 116.661 117.814 40.349 1.014 41.997 3.248 36.891 4.309 47.404 5.895 29.090 6.123 23.899 9.595 24.638 7.969 13.333 17.699 26.653 27.485 41.725 41.059 46.737 55.552 69.630 80.316 87.680 76.686 75.938 76.202 2000 2001 I: Enflasyon muhasebesi uygulanmamış yıl sonu verileri II: Enflasyon muhasebesi uygulanmış veriler Kaynak: Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurumu, (2003a), Bankacılık Sektörü Gelişmeleri, Kasım 2002, http://www.bddk.org.tr/turkce/yayinlarveraporlar/ yayinlarveraporlar.htm#6, (10.02.2003) 98 Tablo IV.9: Bankacılık Sektörü Grup Payları Toplam Aktifler İçindeki pay (%) 2001 2002 Aralık Temmuz 31,7 33,0 52,9 54,0 7,7 5,2 3,1 3,3 4,6 4,5 Kamu Özel TMSF Yabancı Kalkınma ve Yatırım Bankaları Toplam 100,0 100,0 Toplam Krediler İçindeki Pay (%) 2001 2002 Aralık Temmuz 21,9 18,3 59,4 65,1 5,2 3,5 3,7 4,2 9,8 8,9 Toplam Mevduat İçindeki pay (%) 2001 2002 Aralık Temmuz 33,7 35,3 54,8 56,2 9,5 6,1 2,0 2,4 - 100,0 100,0 100,0 100,0 Kaynak: Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurumu, (2003a), Bankacılık Sektörü Gelişmeleri, Kasım 2002, http://www.bddk.org.tr/turkce/yayinlarveraporlar/ yayinlarveraporlar.htm#6, (10.02.2003) Tablo IV.8’de bankacılık sektörüne ilişkin temel büyüklüklerin yıllara göre değişimi görülmektedir. Kredilerde 2000 yılında yaşanan büyük artış krizlerle beraber yerini güvensizlik ortamına bırakmış ve 2001 yılı sonu itibariyle yarı yarıya azalma gözlenmiştir. Bu etki 2002 yılının temmuz ayı itibariyle kesilmiş gibi gözükse de 2000 yılı rakamlarının oldukça gerisindedir. Tablo IV.9’da ise bankacılık sektörüne ilişkin grup payları sunulmaktadır. Özel bankaların toplam krediler içindeki payının 2002 yılı temmuz ayında bir önceki yılın aralık ayına göre %6’lık bir artış göstermesi kamu bankalarının eskisine nazaran daha az kredi vermesine de bağlanabilir. 99 Tablo IV.10: Takibe Dönüşüm Oranı Trilyon (TL) Aralık 2001 Takipteki Takibe alacaklar Dönüşüm (net) Oranı 2 1.667 37,1 4.637 24.7 19 5,5 71 10,7 Kamu Özel Yabancı Kalkınma ve Yatırım Bankaları 985 TMSF Toplam 7.379 55,4 28,6 Temmuz 2002 Takipteki Takibe alacaklar Dönüşüm (net) Oranı 1.554 39,0 4.175 20,0 22 5,0 86 4,2 635 6.473 51,8 24,4 Kaynak: Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurumu, (2003a), Bankacılık Sektörü Gelişmeleri, Kasım 2002, http://www.bddk.org.tr/turkce/yayinlarveraporlar/ yayinlarveraporlar.htm#6, (10.02.2003) Tablo IV.10’da kredilerin takibe dönüşüm oranı sunulmaktadır. 2002 yılı temmuz ayı itibariyle altı ay öncesine göre %4,2’lik (%28,6-%24,4) bir iyileşme gözükse de kamu bankaları ve TMSF bankalarındaki oranın yüksekliği göze çarpmaktadır. Tablo IV.11’de bankacılık sektörünün gruplar ve sektörler bazında kredileri sunulmaktadır. Tablodan görüldüğü üzere krediler, en çok Türk Lirası üzerinden kısa vadeli olarak ve özel kesime hizmet etmektedir. 100 Tablo IV.11: Bankacılık Sektörünün Gruplar ve Sektör Bazında Kredileri (Eylül 2002) Milyon $ Orta ve Uzun Vadeli TL YP TL YP ve 34 224 0 0 İskonto İştirak Senetleri İhracat İthalat İhracat Garantili Yatırım Diğer yatırım kredileri İşletme İhtisas Fon Kaynaklı Tüketici Kredi Kartları Müşteri Adına Menkul Değer Alım Krediler Altın Kredileri Diğer Krediler Toplam Krediler Kısa Vadeli Kamu Kesimine Özel Kesime 0 258 578 5 0 5.067 4 0 0 0 1 0 0 878 0 0 0 5.645 9 879 0 0 13 1.215 141 1.087 138 166 635 906 2.226 10 6 272 0 26 481 565 1.589 627 0 1.290 81 7 0 0 389 420 132 0 0 1.531 398 2.372 1.533 2.253 7 6 0 0 0 14 0 105 0 0 0 105 3.025 1.866 27 3.913 31 8.801 7.720 7.587 3.303 7.385 1.113 24.883 Kaynak: Bankacılık Düzenleme ve Deneteleme Kurumu, (2003b), Bankacılık Sektörü Yeniden Yapılandırma Programı Gelişme Raporu–(V), Kasım 2002, http://www.bddk.org.tr/turkce/yayinlarveraporlar/rapor/yapilandirmaprogrami/BSY YP_Gelisme_112002.pdf, (10.02.2003) 2 Takibe Dönüşüm Oranı= Takipteki Alacaklar (brüt)/[Takipteki alacaklar (brüt)+krediler]*100 101 Bankalarda yaşanan bu değişimlerde üç önemli etkenden söz edilebilir: • Faiz oranlarında yükselme ve vade yapılarındaki uyumsuzluk nedeniyle fonlama maliyetlerindeki keskin artışlar, • Elde tutulan kamu menkul kıymetlerindeki ani değer düşüşünün neden olduğu sermaye kayıpları, • Döviz kurlarındaki ani değişiklik ve açık döviz pozisyonları nedeniyle karşılaşılan sermaye kayıpları. 2002 yılı ekim ayı itibariyle bankalardaki toplam mevduat 133,3 katrilyon TL (80,1 milyar $) olup bu tutarın %36’sı kamusal sermayeli üç büyük mevduat bankasında, % 41’i dört büyük özel sermayeli mevduat bankasında, % 5’i ise TMSF sermayeli bir büyük mevduat bankası nezdinde bulunmaktadır. 2002 yılı ekim ayı itibariyle bankalarca kullandırılan toplam nakit kredi tutarı ise 46,1 katrilyon TL olup mevduatın krediye dönüşüm oranı % 34,6 mertebesindedir. Aynı tarih itibariyle mevduat bankalarınca toplanan mevduatın % 61’i kamu menkul kıymetlerine aktarılmakta yani Hazine’ye borç olarak verilmektedir. Bu durumda reel sektöre gidebilecek kredi hacminde daralma yaratmaktadır. IV.4.2. Türkiye’de Türev Piyasaları Türk ekonomisinin zayıf noktaları yukarıda sıralanan verilerin de ışığında şu şekilde sıralanabilir: 102 • İstikrarsız büyüme, • Yüksek enflasyon, • Büyüyen kamu açıkları, • Gerekli finans araçlarının yetersizliği, • Yüksek reel faiz puanı. Özellikle gerekli finansal araçarın yetersizliği sorununun çözümünde küreselleşen Dünyada türev ürünler ön plana çıkmaktadır. Nitekim İstanbul Ticaret Odası tarafından hazırlatılan “Türkiye 2010 Global Hedefler Sektörel Stratejiler “ isimli dökümanda küreselleşmeyle ilgili şu saptamada bulunuluyor: ”Risk yönetimi amacıyla kullanılan türev ürün ve piyasalar bu süreçte önemli rol oynuyor. Denge ve dengesizlik arasındaki gel-gitler ve oluşan fiyat dalgalanmaları global dengeleri etkiliyor. Bu oyunda belirsizliğe karşı kendini koruyamayanlar büyük kayıplara katlanmak zorunda kalıyorlar. Dünyada piyasa beklentilerini etkileyebilecek herşey artık bir numaralı gündem maddesi (UZUNOĞLU, vd., 1999).” Diğer bütün finansal araçlarda olduğu gibi türev piyasalarının başarısı için de bir takım şartların sağlanması gerekmektedir. Bu koşullar aşağıdaki alt başlıklar ile özetlenebilir (ERSAN, 1998: 198-199); 1. Vadeli işlemin dayandığı fiziksel ya da finansal ürünün arz ve talebi olmalıdır. 2. Söz konusu ürün nitelik ve nicelik açısından belirli bir standarta sahip olmalıdır. 103 3. Söz konusu ürünün fiyatı pazarda arz ve talebe göre belirlenmelidir. 4. Fiyat değişken olmalı, bir diğer deyişle iniş çıkış göstermelidir. Fiyatı sabit bir ürün için risten korunma (hedging) gereksinimi olmayacağı açıktır. 5. Pazarda riskten korunmacılar (hedger) kadar söz konusu riski üstlenmek isteyen spekülatörlerin varlığı da zorunludur. 6. Yasal ve kurumsal yapının oluşturulması gerekmektedir. Yukarıda sayılan koşullar sağlansa bile türev ürünlerin kullanımıyla ilgili kullanıcılar tarafından ciddi endişeler dile getirilmektedir. Pensilvanya Üniversitesi’nin Wharton Fakültesi tarafından yapılan araştırmaya göre şirketler tarafından kullanılan türev ürünleri ile ilgili olarak ilginç sonuçlar ortaya çıkmıştır. Bu araştırmaya göre; araştırmaya katılan şirketlerin 1994’te %31’i, 1995’te ise %41’i finansal türevleri kullanmıştır. Araştırmaya katılanların cevaplarına göre; riskten korunmada türev ürünler % 49 ile nakit akımlarını, % 42 ile ticari karı ve % 8 ile firmanın piyasa değerini koruma amacı için kullanılmaktadırlar. Türev ürünlerin kullanımı ile ilgili endişeler ise araştırmaya göre Tablo IV.12’deki gibidir. 104 Tablo IV.12: Türev ürün Kullanımı ile İlgili Endişeler Kullananların Endişeleri Kredi Riski Türev ürünlerinin riskini değerlendirme Muhasebe işleyişi üzerindeki belirsizlik Vergi ve yasal problemler İşlem maliyeti Likidite riski Yüksek Endişe (%) 33 31 Orta Düzey Endişe (%) 35 36 30 30 20 38 20 19 34 36 Kaynak: KAHRAMAN, A., (2002), Bankacılık Sektöründe Risk Yönetimi ve Beklentiler, Active Dergisi, Ekim-Kasım 2000, http://www.makalem.com/ default.asp?status=arama_makale_detay&nARTICLE_id=404, (20.11.2002) Türkiye’de türev ürünlerinin gelişimini gösteren 1996 yılının verilerini taşıyan bir araştırma türev piyasalarının genel karakteristiğini ve eğilimi göstermesi açısından önemlidir. Araştırma 52 adet banka verilerini yansıtmaktadır. Ancak araştırma tarihinden bu yana Türkiye’de türev piyasalarında yaşanan gelişmeler ( İstanbul Altın Borsası Vadeli İşlemler ve Opsiyon Piyasası , İstanbul Menkul Kıymetler Borsası Vadeli İşlemler Piyasası’nın hayata geçirilmesi gibi) ve genel eğilimin bir sonucu olarak işlem hacmini gösteren araştırma sonuçlarının günümüz şartlarının oldukça altında olduğu bir gerçektir. Aynı araştırmaya göre Türk bankacılık sektöründe 1993 yılında yapılan türev ürün sözleşmelerinin işlem hacmi 68,1 milyar TL iken bu rakam 1996 yılında 2,13 trilyon TL’ye yükselmiştir. Bu tutarların ayrıntıları Tablo IV.13’de sunulmaktadır. 105 Tablo IV.13: Türkiye’de Türev Ürün Kullanma Eğilimi (MilyarTL) Banka Kamu Özel Yabancı Toplam 1993 Yılı Tutar 13,54 48,94 5,62 68,1 Yüzde 19,9 71,8 8,3 100,0 1996 Yılı Tutar Yüzde 126,71 5,9 1.669,22 78,4 334,74 15,7 2.130,06 100,0 Kaynak: CHAMBERS, N. R.; (1998), Türev Piyasalar, Avcıol Basım-Yayın, İstanbul, s.210-213 Bu sonuçlara göre özel sermayeli bankalar türev ürünlerini kullanmaya daha açıktırlar ve bu eğilim artış yaşamaktadır. Ayrıca türev ürünlerinin kullanımında 1993 yılından 1996 yılına kadar % 3000’lik bir artış söz konusudur. Aynı araştırma ile Türkiye’de bankaların hangi türev ürünleri ile işlem yaptığı da tespit edilmeye çalışılmıştır. Sonuçlar Tablo IV.14’de sunulmaktadır. Araştırmaya göre döviz üzerine yazılı türev ürünlerin kullanımı Türkiye piyasasında ağırlık kazanmıştır. En çok tercih edilen türev ürünler döviz forward ve döviz swap işlemleridir. 106 Tablo IV.14: Türkiye’de Bankaların Yaptıkları Türev İşlemleri Yapılan İşlem Türü Döviz forward Faiz Forward Döviz Swap Faiz Swap Döviz Futures Faiz Futures Döviz Opsiyon Faiz Opsiyon Evet Banka Sayısı 41 % 78,8 Hayır Banka Sayısı 11 % 21,2 10 38 9 10 7 10 19,2 73,1 17,3 19,2 13,5 19,2 42 14 43 42 45 42 80,8 26,9 82,7 80,8 86,5 80,8 4 7,7 48 92,3 Kaynak: CHAMBERS, N. R.; (1998), Türev Piyasalar, Avcıol Basım-Yayın, İstanbul, s.213 IV.4.3. Türkiye’de Kredi Türevleri Kredi türevlerinin önemi işte bu noktada kendisini göstermektedir. Türev piyasaları küreselleşen dünyada gün geçtikçe popülaritesini artıran bir finansal araç haline gelmiştir. Kredi riski ise türev ürün kullanıcıları tarafından türev piyasalarla ilgili öncelikli endişe kaynaklarından biri olarak görülmektedir. Türk bankacılık sektöründe ise son dönemde yaşanan krizlerin de etkisiyle önemli bir daralma yaşanmaktadır. Bu durum kredilerde de olumsuz etkilerini göstermektedir. Bankalar kredi kullandırma yerine kamu menkul kıymetlerine yönelmektedirler. Banka sisteminde risk dağılımı sıralaması Tablo IV.15’de sunulmaktadır. 107 Tablo IV.15: Banka Sisteminde Risk Dağılımı Risk Yüzde Dağılım Kredi 72 Piyasa 13 Operasyonel 15 Kaynak: YÜZBAŞIOĞLU, A. N., (2003), Risk Yönetimi ve Bankaların Denetimi, Risk Yönetimi Konferansı, Ocak 2003, http://www.bddk.org.tr/turkce/ yayinlarveraporlar/sunumlar/riskmanagementNY.pdf, (10.02.2003) Tablo IV.15’den görüldüğü üzere kredi riski bankacılık sektörü risk dağılımında açık ara önde gelmektedir. Bu noktada kredi riski yönetimi için kredi türevleri dünyada artan bir ilgiyle izlenmektedir; bu eğilimin hızlanması beklenmektedir. Küresel Risk Yöneticileri Derneği (Gloabal Association of Risk Professionals-GARP) tarafından kendi üyeleri arasında yapılan bir araştırma sonuçarı Tablo IV.16’da sunulmaktadır. Tablo IV.16’dan görüleceği üzere GARP üyelerinin kullanılırlığının artacağını düşünmektedir. 108 %85’i kredi türevlerinin Tablo IV.16: Kredi Türevlerinin Kullanımı Artacaktır.(Yüzde dağılım) Kesinlikle katılıyorum 24 Katılıyorum 61 Katılmıyorum 9 Kesinlikle Katılmıyorum 6 Kaynak: Global Association of Risk Professionals, (2002), Risk Management and Technology in the 21st Century, A CWB Research Report in Association with GARP, http://www.garp.com/newsletters/jan-feb2000.htm, (16.12.2002) IV.4.4. Kredi Türevleri’nin Türkiye’de Uygulama Alanı Bulabilmesi İçin Yapılması Gerekenler Kredi türevlerinin Türkiye’de yaygın uygulama alanı bulabilmesi için bir takım önlemlerin alınması gerekmektedir. Bu önlemler aşağıda sıralanmaktadır. IV.4.4.1 Ekonomik Belirsizliklerin Ortadan Kaldırılması: Ekonomik alanda yaşanan belirsizliklerin, türev ürünlerinin dolayısıyla da, kredi türev ürünlerinin fiyatlandırmasını zorlaştırıcı etkileri olmaktadır. Bu durum, türev ürün piyasasının pazar büyüklüğünü daraltmaktadır. Enflasyon ve faiz oranlarındaki belirsizliklerin azaltılması kredi türev piyasasında koruma alıcı ve satıcı pozisyonunda bulunacak tarafların fiyatlandırmada yaşayacakları olası sıkıntıları giderici bir ortam oluşturacak, dolayısıyla piyasayı genişletici etkiler yaratacaktır. 109 Türkiye’de en büyük borçlu Devlettir. Devlet, kamu açıklarının finansmanı için borçlanmaktan başka bir çare bulamayınca yüksek faizi ve dolayısıyla enflasyonu körüklemektedir. Kamu kağıtlarının sahip olduğu yüksek faizin bir sonucu olarak kamu kağıtlarının ihaleleleri yoğun bir ilgi ile karşılaşmaktadır. Böylelikle reel sektöre kredi olarak gidebilecek fonlar Hazine’ye borç olarak sunulmaktadır. Bu durum kredi hacminde daralma yaşanmasına yol açmaktadır. Ayrıca, ekonomideki belirsizliklerin en önemli nedenlerinden biri olan siyasi istikrarsızlıklara son verilmesi gerekmektedir. Sık yaşanan hükümet değişiklikleri ve her yeni hükümetin ekonomide getirdiği yeni düzenlemelerin önüne geçilmelidir. IV.4.4.2 Yasal ve Kurumsal Yapının Oluşturulması Konuyla ilgili uluslararası düzenlemelerden de yararlanarak gerekli ulusal düzenlemelerin hazırlanması gereklidir. “Kredi Türevleri” terimi sadece 30.06.2001 tarihinde yayınlanan “Bankalarca Karşılık Ayrılacak Kredilerin ve Diğer Alacakların Niteliklerinin Belirlenmesi ve Ayrılacak Karşılıklara İlişkin Esas ve Usüller Hakkında Yönetmelik” içinde teminat maddesinde yer bulabilmiştir. Ancak söz konusu yönetmelik sık sık (iki yılda üç defa) değişiklikler yaşamıştır. Bu da söz konusu yönetmeliğin belirsizliği ortadan kaldırma konusundaki etkisini azaltmaktadır. Ayrıca kredi türevlerinin işleyiş esas ve usüllerine yönelik herhangi bir düzenleme mevcut değildir. Diğer ülkelerde kredi türevleri ile ilgili düzenlemeler 110 bankacılık denetleme kurumları tarafından yürütülmektedir. Ayrıca, yakın zaman dilimi içerisinde BDDK bankalarda risk yönetimine ilişkin yönetmelikler hazırlamıştır. Bu sebeplerden dolayı, Türkiye’de düzenlemelerle ilgili muhatabın BDDK olması gerekir. Türkiye’de vadeli işlem ve opsiyon borsaları ile ilgili çalışmalar Sermaye Piyasası Kurulu (SPK) tarafından yürütülmektedir. Ayrıca, • Sermaye piyasasının güven açıklık ve kararlılık içinde çalışması, • Tasarruf sahiplerinin yani yatırımcıların hak ve yararlarının korunmasının, sağlanması SPK’nın temel görevleri arasındadır. SPK’nın kredi türevlerinin Türkiye’de geliştirilmesine ilişkin sürecin dışında kalması beklenemez. Konuyla ilgili kurum/kuruluşlar koordinasyon içerisinde çalışmalarını yürütmelidir. Bu anlamda Türkiye’de çeşitli kurumlarda yaşanan kurumsal tekelcilik kavramının önüne geçilmesi önem arz etmektedir. Bankalar Kanunu’nun 11. Maddesinde vadeli işlem ve opsiyon sözleşmeleri ile ilgili olarak “…,vadeli işlem ve opsiyon sözleşmeleri ile benzeri diğer sözleşmeler ve ortaklık payları izlendikleri hesaba bakılmaksızın bu Kanun uygulamasında kredi sayılır” ibaresi bulunmaktadır. Kredi türevleri bu madde içerisindeki benzeri diğer sözleşmeler kapsamında değerlendirilebilir. Dolayısıyla Bankalar Kanunu’nda bu konuda bir değişikliğe ihtiyaç olmadan düzenlemeler, yönetmelikler vasıtasıyla yapılabilir. 111 Konuyla ilgili başvurulacak temel kaynaklar ISDA tarafından yayınlanan dökümanlar ve Basel tarafından getirilen düzenlemelerdir. BDDK tarafından “Yeni Sermaye Yeterliliği Uzlaşısı (Basel II) ve Geçiş Sürecine İlişkin Yol Haritası” na ilişkin çalışmalar yürütülmektedir. Bu yol haritasıyla beraber, önümüzdeki seneler içerisinde, AB Bankacılık Sistemi ile uyum sağlama sürecinde yeni tebliğler çerçevesinde daha detaylı düzenlemelere gidilmesi beklenmektedir. AB uyum sürecinin olumlu bir şekilde devam etmesi halinde “Yeni Basel Anlaşması” ile aynı çizgiye gelinecektir. Kredi türevleri de bu kapsamda ele alınmalıdır. IV.4.4.3 Kredi Riski Veri Tabanı Oluşturulması Kredi türevleri piyasasının oluşması için kredi riskine ilişkin verilere ihtiyaç vardır. BDDK tarafından Basel II’ye geçiş sürecine ilişkin hazırlanan yol haritası kapsamında 1 Ocak 2005 tarihine kadar Türkiye’de kredi riskinin istatistiki olarak ölçülmesinin kolaylaştırılması amacıyla merkezi bir veri tabanının kurulması için fizibilite çalışmalarının tamamlanması hedeflenmektedir. Bu çalışmalar Türkiye’de kredi türevleri piyasasının oluşumuna önemli katkılarda bulunacaktır. IV.4.4.4 Risk Derecelendirme Yöntemlerinin Etkin Kullanımı Kredi riskinin hassas ölçümünü sağlayacak derecelendirme yöntemlerinin banka kredi işlemlerinde etkin ve doğru bir biçimde kullanılması önem taşımaktadır. 112 Bu konu kredi türevlerinin gelişimine olduğu kadar kredi verme prosedürünün uygun bir biçimde işletilmesi için de gereklidir. IV.4.4.5 Bağımsız Kredi Dış Derecelendirme Kuruluşlarının Kurulması Bağımsız kredi dış derecelendirme kuruluşlarının Türkiye’de kurulması ve bu kuruluşlarca şirketler için kredi derecelendirme çalışmaları yapılması kredi türevlerinin piyasasının oluşturulması için gerekli bir adımdır. BDDK tarafından Basel II’ye geçiş sürecine ilişkin hazırlanan yol haritası kapsamında 30 Eylül 2004 tarihine kadar kredi dış derecelendirme kuruluşları ile değerlendirmeler yapılması ve Türkiye’de yerleşik kredi dış derecelendirme kuruluşu kurulması (yurtdışı ana ortağın iştiraki ya da yerel) için fizibilite çalışmalarının tamamlanması hedeflenmektedir. Bu fizibilite çalışmaları, bağımsız kredi dış derecelendirme kuluşlarının Türkiye’de kurulabilmelerine yönelik olarak, bunlara ilişkin mesleki standartlar ve kurumsal yapılanma şekilleri de dahil olmak üzere bu kuruluşların kuruluş ve faaliyetleri ile ilgili düzenlemeler yapılmasını da içermektedir. IV.4.4.6 Organizasyonel Yapının Oluşturulması Bankaların risk yönetimi için kendi bünyelerinde gerekli organizasyonel yapıyı oluşturmaları gereklidir. Bu konuda 8 Şubat 2001 tarihinde yayınlanan ve bankaların iç denetim ve risk yönetim sistemlerini 1 Ocak 2002 tarihine kadar hükümlerine uygun hale getirmek zorunda oldukları “Bankaların İç Denetim ve Risk 113 Yönetimi Sistemleri Hakkında Yönetmelik” ile örnek bir organizasyon şeması sağlanmıştır. IV.4.4.7 Bilgi Eksikliğinin Giderilmesi Risk yönetimi ve bu konuda mevcut araçlar hakkında firma yöneticilerinin bilgilendirilmesi, kredi türevlerinin kullanım alanı bulabilmesi için büyük önem taşımaktadır. Risk yönetimiyle ilgili son dönemde özellikle BDDK, TBB gibi kuruluşlar tarafından çalışmalarda bulunulmaktadır. Ancak özel olarak kredi türevleriyle ilgili herhangi bir bilgilendirme mevcut değildir. Bu çalışma konuyla ilgili eksikliği gidermek için yapılmıştır. Konu üzerinde ayrıntılı çalışmalar yürütülmelidir. Kredi türevleriyle işlem yapabilecek kuruluşların, konu hakkında bilgilenmelerini sağlamak için sempozyum, seminer, konferans gibi aktiviteler düzenlenmelidir. Bu konuda BDDK, TBB gibi kurum ve kuruluşlara görev düşmektedir. Ayrıca, ISDA tarafından yayınlanan konuyla ilgili dökümanların Türkçe’ye kazandırılması gereklidir. Bunu Türkiye’de yapabilecek kuruluş TBB’dir. IV.4.4.8 Muhasebe Kayıtlarının Tutulması Kredi türevlerinin nasıl ve hangi kurallar ölçüsünde muhasebe kayıtlarının tutulacağına ilişkin standart ve esasların oluşturulması gereklidir. Konuyla ilgili 114 olarak Finansal Muhasebe Standartları Kurulu (Financial Accounting Standart Board-FASB) tarafından yayınlanan Finansal Muhasebe Standartları (Financial Accounting Standarts-FAS) No.133: Türev araçları ve Hedging Aktiviteleri Muhasebeleştirilmesi (Accounting for Derivative Instruments and Hedging Activites) dökümanı esas alınabilinir. Konunun Türkiye’deki muhatabı olan “Türkiye Muhasebe ve Denetim Standartları Kurulu” tarafından yürütülecek çalışmalara ihtiyaç vardır. IV.4.4.9 Etkin Denetim Sisteminin Kurulması Basel II’nin hayata geçirilmesiyle yapısı sağlam olan işletmeler, kurumlar kredilerini daha ucuza alırken, zayıf olanlar ise daha pahalıya alacaktır. Ayrıca şeffaflık artırılacak ve bankalar ellerinde ne tuttukları hakkında daha fazla bilgi vermek zorunda kalacaktır. Kredi türevleri aracılığıyla kredi portföylerinin bilançolarda makyajlanmış olarak aktarılması söz konusu olabilir. Bilançolarda yapılacak bu tip oynamaları tespit edebilecek etkin bir denetim sisteminin varlığı zorunludur. BDDK tarafından Basel II’ye geçiş sürecine ilişkin hazırlanan yol haritasında 1 Ocak 2004 tarihine kadar “ 8 Şubat 2001 tarihli Bankaların İç Denetim ve Risk Sistemleri Hakkında Yönetmelik hükümlerine uygun olarak bankaların iç denetim sistemlerini büyük ölçüde çalıştırmasının sağlanması hedeflenmektedir. Aynı tarihe kadar, bankalar ve BDDK‘da uygulanacak Risk Odaklı Denetim Sistemi (RODS)’nin 115 (bağımsız dış denetim ve otoritenin kamusal denetimi) kurumca belirlenen asgari unsurlarının tesisi ve bunların uygulanmasına başlanması; RODS’ne dayalı bir özkaynak müdahele mekanizmasının bankalarda ve BDDK’da tesisine ilişkin çalışmaların geliştirilmesi ve yapılacak ilave çalışmaların tespiti çalışmaları yürütülecektir. 116 SONUÇ VE DEĞERLENDİRME Bu yüksek lisans teziyle finansal risk yönetiminde son yıllarda popüler bir araç olarak dünya finans çevreleri tarafından yakından takip edilen, ancak henüz Türkiye’de kullanım alanı bulamayan ve Türk finans çevreleri tarafından da hakkında fazla bilgi sahibi olunmayan kredi türevleri incelenmiştir. 1972 yılında Bretton Woods Anlaşmasının bozulması ile birlikte finans dünyasının, önemli kur riskleriyle ve faiz riskleriyle karşı karşıya kalması, risk kavramında yaşanan küreselleşme,.yeni finansal araçlara olan talebi artırmıştır. Bu yeni finansal araçlar arasında en önemlileri türev ürünleri kavramı olup bu kavram forward, futures, opsiyon ve swap işlemlerini içermektedir. Risk, bir işleme ilişkin bir parasal kaybın ortaya çıkması veya bir giderin ya da zararın vuku bulması nedeniyle ekonomik faydanın azalması ihtimalini ifade etmektedir. Bankalar şüphesiz finansal risklerden en çok etkilenen kuruluşların başında gelmektedir. Bankacılık sektöründeki temel riskler kredi riski, piyasa riski, sona erdirme riski, likidite riski, operasyonel risk, yasal risk, ülke ve transfer riski, ticari itibar riski olarak sıralanabilir. Dünya çapında bankacılık sektörü problemlerinin en önemli kaynağı olmaya devam eden kredi riski yönetmenin amacı bankanın risk ayarlı getirisini maksimize etmektir. Kredi riskinin etkin şekilde yönetimi, risk yönetiminde kapsamlı bir yaklaşımın önemli unsurlarından birisidir. 117 1990’ların başında türev piyasalarında yaşanan gelişmelerin bir sonucu olarak kredi riski yönetimi için yeni bir araç olarak ortaya çıkan kredi türevleri, iki grubun veya referans varlığının borcunu ödeyememesi veya iflası gibi bir kredi olayı ihtimaline dayanarak, gelecekteki bir işlem için anlaştıkları iki taraflı tezgahüstü kontrattır. Diğer türev kontratlarına benzer olarak kredi türevleri, riskleri satma/alma ihtiyacının, öncelikli finansal yükümlülükleri satıp, almadan karşılanmasını sağlar. Kredi Türevleri terimi ilk defa 1992 yılında ISDA tarafından yeni bir tezgahüstü egzotik sözleşme türü olarak kullanıldı. 2003 yılının Şubat ayında ISDA tarafından küresel standart dökümantasyon yaratmayı hedefleyen 2003 ISDA Kredi Türevleri tanımları isimli döküman yayımlandı. Türev piyasalarının küreselleşen dünyada gün geçtikçe popülaritesini artıran bir finansal araç haline gelmesi kredi riskinin ise türev ürün kullanıcıları tarafından türev piyasalarla ilgili öncelikli endişe kaynaklarından biri olarak görülmesi, kredi türevlerinin önemini ve varoluş nedenini ortaya koymaktadır. Kredi türev türlerinde zamanla daha büyük çeşitlilik sağlanmaktadır. Mevcut durumda kredi türevleri, kredi forward, kredi swap, kredi opsiyon, teminatlı borç senetleri biçimlerinde gerçekleştirilebilir. Bunlardan kredi opsiyonları, değişik çeşitlerde oluşabilir. Kredi opsiyonları, bir faiz oranı ile diğeri arasındaki kredi aralığı üzerine yazılabileceği gibi altta yatan varlık üzerine de yazılabilir. 118 Kredi swap uygulamaları iki şekilde olabilir: Kredi Temerrütü Swapları ve Toplam Ödeme Swapları. Kredi temerrütü swapı kredi riskini daha çok, kredi koruma satıcısına yönlendirirken toplam ödeme swapı, yatırımcının kredi riskine ve getirilere daha açık olmasını sağlamaktadır. Kredi forwardları işlem olarak kredi opsiyonlarına benzerlikler arz etmekle beraber, anlaşmanın alıcının aleyhine gelişmesi durumunda riski üstlenmesi ile kredi opsiyonlarından ayrılmaktadır. Teminatlı Borç Senetleri (TBS) ise riskleri sermaye piyasalarında dağıtarak çeşitlendirme imkanı sağlamaktadır. Kredi türevleri pazarındaki büyüme, beklentilerin ötesinde gerçekleşmektedir. 2001 yılı sonunda 1,2 trilyon $ civarında pazar büyüklüğüne erişmiş olan kredi türevlerinin BBA tarafından yapılan tahminlere göre 2002 yılı sonu itibariyle 2 trilyon $, 2004 yılı sonunda ise 4,8 trilyon $’a ulaşması beklenmektedir. İngiltere, kredi türevleri pazarında Amerika ve Asya’nın önünde bulunmaktadır. İngiltere piyasası 2001 yılında tüm dünya pazarının %49’unu teşkil etmektedir. Kredi türevlerinin kullanımı türlerine göre incelendiğinde ise Kredi Temerrüt Swapları diğer türlerin oldukça önünde seyretmektedir. Kredi türevleri kredi riskinin yönetimi için değerli bir araç olmakla beraber kullanıcıya yeni finansal riskler taşıyabilir. Bu riskler operasyonel risk, karşı taraf 119 riski, likidite riski, yasal riskler ve bunların yanı sıra fiyatlandırma riski, entellektüel risk olarak sıralanabilir. Dünyada finansal risk yönetiminde kendine hızla artan bir oranda yer bulan kredi türevleri Türkiye’de henüz uygulama imkanı bulmamıştır. Bununla beraber uluslararası finans çevrelerinde kredi türevlerinin yaşadığı bu artış eğiliminin süreceği görüşü hakimdir. Öyle ki JP Morgan Bankası Kredi Türevleri Birimi Başkanı Blythe Masters kredi türevlerinin gelecek beş yıl içinde kredi türevlerinin bankaların kredi riski üzerine yaptıkları her türlü işlemi kökünden değiştireceğini belirtmektedir. Türkiye’deki finans çevreleri bu gelişmelere kayıtsız kalamazlar. Kredi türevlerinin finansal risk yönetimindeki önemini Intercapital başkanı J. David Crammond tarafından, 1994 yılında Meksika’da yaşanan krizle ilgili, söylenen şu sözler özetlemektedir: ”Eğer bu pazar 1994 yılında var olsaydı ve insanlar şimdi olduğu gibi etkili hedge ediyor olsalardı, Meksika’da yaşanan ödememe durumu bu kadar sorun olmazdı (BEATTIE, 2003).” Kredi türevlerinin Türkiye’de yaygın bir uygulama alanı bulabilmesi için bir takım önlemlerin alınması gerekmektedir. Bu önlemler aşağıda sıralanmıştır: • Ekonomik belirsizliklerin azaltılması gerekmektedir. • Konuyla ilgili uluslararası düzenlemelerden de yararlanarak gerekli yasal ve kurumsal düzenlemelerin hazırlanması gereklidir. 120 • Ülke çapında kredi riski veri tabanı oluşturulması gereklidir. • Risk derecelendirme yöntemlerinin etkin kullanımı için çalışmalar yürütülmelidir. • Bağımsız kredi dış derecelendirme kuruluşlarının Türkiye’de kurulması kredi türev piyasasının gelişimi için önemli bir ihtiyaçtır. • Bankaların risk yönetimi için kendi bünyelerinde gerekli organizasyonel yapıyı oluşturmaları gerekmektedir. • Risk yönetimi ve bu konuda mevcut araçlar hakkında firma yöneticilerinin bilgilendirilmesi, kredi türevlerinin kullanım alanı bulabilmesi için büyük önem taşımaktadır. Kredi türevleriyle işlem yapabilecek kuruluşların, konu hakkında bilgilenmelerini sağlamak için sempozyum, seminer, konferans gibi aktiviteler düzenlenmelidir • Kredi türevlerinin nasıl ve hangi kurallar ölçüsünde muhasebe kayıtlarının tutulacağına ilişkin standart ve esasların oluşturulması gereklidir. • Kredi türev piyasasında işlem yapacak kurum/kuruluşların tabi oldukları denetim sisteminin etkinliği kredi türev piyasasının etkinliğinin de göstergesi olacaktır. 121 KAYNAKÇA 1. Active Ar-Me, (2003), Finansal Yönetimde Güncel Gelişmeler, Activeline Gazetesi, Kasım 2002, http://www.makalem.com/default.asp?status=arama_ makale_detay&nARTICLE_id=2020, (10.02.2003) 2. AGGRAWAL, S.K., (2002), Credit Derivatives Move Beyond Plain Vanilla, http://www.credit-deriv.com/sunilagarwal.htm, (2.11.2002) 3. AKSEL, K. H., (2002a), Kredi Riski Yönetimi, Active Dergisi, Mayıs-Haziran 2001, http://www.makalem.com/default.asp?status=arama_makale_detay&n ARTICLE_id=493, (20.11.2002) 4. AKSEL, K. H., (2002b), Kredi Risklerinin Ölçümünde Kullanılan Temel Yöntemler, Active Dergisi, Eylül-Ekim 2002, http://www.makalem.com/default.asp?status=arama_makale_detay&nARTIC LE_id=1883, (20.11.2002) 5. AKSEL, K. H., (2002c), Yeni Basel Anlaşması Uygulamaları, Activeline Gazetesi, Mart 2000, http://www.makalem.com/default.asp?status= arama_makale_detay&nARTICLE_id=1563, (20.11.2002) 6. AKSEL, K. H., (2003) Basel Komitesi Kararları ve Yeni Basel Antlaşması’nda (Basel II) Beklenen Gelişmeler, Active Dergisi, Kasım-Aralık 122 2002, http://www.makalem.com/default.asp?status=arama_makale_detay&n ARTICLE_id=2068, (10.02.2003) 7. ALI, P. U., (2002), e-Credit Derivatives: Buying and Selling Credit risk Over the Internet, http://papers.ssrn.com/paper.taf?abstract_id=272380, (20.11.2002) 8. ANSON, M. J., (1999), Credit Derivatives, Frank J. Fabozzi Associates, USA, 9. AYDAN, A., (2002), Sermaye Yeterliliği ve Value at Risk, Türkiye Bankalar Birliği, http://194.133.171.194/turkce/arastirmalar/sermaye%5Fvar.doc, (19.11.2002) 10. Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurumu, (2002), Bankaların İç Denetim ve Risk Yönetim Sistemlerine İlişkin Açıklanmasına Gerek Duyulan Hususlar, Kasım 2001, http://www.bddk.org.tr/turkce/mevzuat/ tbbgenelge.doc, (15.11.2002) 11. Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurumu, (2003a), Bankacılık Sektörü Gelişmeleri, Kasım 2002, http://www.bddk.org.tr/turkce/yayinlarveraporlar/ yayinlarveraporlar.htm#6, (10.02.2003) 12. Bankacılık Düzenleme ve Deneteleme Kurumu, (2003b), Bankacılık Sektörü Yeniden Yapılandırma Programı Gelişme Raporu–(V), Kasım 2002, 123 http://www.bddk.org.tr/turkce/yayinlarveraporlar/rapor/yapilandirmaprogrami /BSYYP_Gelisme_112002.pdf, (10.02.2003) 13. Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurumu, (2003c), Bankacılık Sektörünün Gruplar ve Sektör Bazında Kredileri, Eylül 2002, http://www.bddk.org.tr/turkce/yayinlarveraporlar/tablolar/eylul2002kredi.htm , (10.02.2003) 14. Bankalarca Karşılık Ayrılacak Kredilerin ve diğer Alacakların Niteliklerinin Belirlenmesi ve Ayrılacak Karşılıklara İlişkin Esas ve Usüller Hakkında Yönetmelik, 30 Haziran 2001 Tarih ve 24448 Sayılı resmi Gazetede yayınlanan Yönetmeliğin 31 Ocak 2002 tarih ve 24657 mükerrer sayılı Resmi Gazete’de Yayımlanan Yönetmelik ve 31 Aralık 2002 tarih ve 24980 sayılı Resmi Gazete’de Yayımlanan Yönetmelik ile Değiştirilmiş Hali, 15. Bankaların İç Denetim ve Risk Yönetimi Sistemleri Hakkında Yönetmelik, 08.02.2001 Tarih ve 24312 Sayılı Resmi Gazete 16. BEATTIE, J., (2003), Contagion in Latin America: An Analysis of Credit Derivatives, http://www.econ.duke.edu/Journals/DJE/dje2000/beattie1.PDF, (10.02.2003) 17. BOMFIM, A.N., (2002), Understanding Credit Derivatives and Their Potential to Synthesize Riskless Assets, 2001, www.federalreserve.gov/pubs/feds/2001/200150/200150pap.pdf,(15.12.2002) 124 18. BRIGHAM, E. F., (1999), Finansal Yönetimin Temelleri, Ankara Üniversitesi Rektörlüğü Yayınları No:212, Çevirenler: AKMUT, Özdemir, SARIASLAN, Halil, Ankara 19. British Bankers Association, (2002), BBA Credit Derivatives Report 2001/2002 Executive Summary, http://www.bba.org.uk/pdf/58304.pdf., (1.11.2002) 20. CEYLAN, A., (1995), Finansal Teknikler, 2. Baskı, Ekin Kitabevi Yayınları, Bursa 21. CHAMBERS, N. R., (1998), Türev Piyasalar, Avcıol Basım-Yayın, İstanbul 22. CHANCE, D.M., (2002), Teaching Note 97-09: Credit Derivatives, 1997, http://www.cob.vt.edu/finance/faculty/dmc/Courses/TCHnotes/Tn97-09.pdf, (1.11.2002) 23. CLARKE, S., (2002), Kredi Türevleri: Pazarda Büyüme Sürdürülebilecek mi?, Active Dergisi, http://www.risk.sungard.com/news/ Temmuz-Ağustos 2002, international_perspectives/25_78.pdf, (15.10.2002) 24. Comptroller of the Currency Administrator of National Banks, (2002), OCC Bank Derivatives Report Third Quarter http://www.occ.treas.gov/ftp/deriv/ dq302.pdf, (23.12.2002) 125 2002, 25. Credit Derivatives-Five Years Out, (2002), http://www.derivativesstrategy. com/magazine/archive/1997/0797rtbl.asp, (17.11.2002) 26. Credit Derivatives Regulations, (2002), http://www.credit- deriv.com/crelaws.htm, (17.11.2002) 27. Deloitte&Touche, (2002a), Deloitte&Touche Risk Yönetimi Araştırması, Deloitte&Touche Risk Yönetimi Haber Bülteni Sayı:2, http://www.deloitte.com.tr/yayinlar/risk/rb2001s2.pdf 2001, (6.11.2002) 28. Deloitte&Touche, (2002b), Deloitte&Touche Risk Kredi Riski Yönetimi Modellerinin Haber Doğrulanması, Bülteni Sayı:6, http://www.deloitte.com.tr/ yayinlar/risk/rb2001s6.pdf, 2001, (6.11.2002) 29. DUFFEE, G.R., ZHOU, C., (2002), Credit Derivatives in Banking: Useful Tools for Managing Risk?, UCBerkeley Research Program in Finance Working Paper RPF-289, 1999, http://faculty.haas.berkeley.edu/ duffee/creditderivs.pdf, (14.12.2002) 30. EBİÇLİOĞLU, F.K., KAHRAMAN, A., (2003), Swap İşlemleri İşleyişi ve Vergisel Boyutu, TÜRMOB Yayınları, http://www.turmob.org.tr/yayinlar/ sirkuler/s23s3.html, (10.02.2003) 126 31. EPİKMAN, A., (2002), Kredi Riski Yönetimi ve İçsel Derecelendirme Modelleri, Deloitte&Touche Risk Yönetimi Haber Bülteni Sayı:3, http://www.deloitte.com.tr/yayinlar/risk/rb2001s3.pdf 2001, (11.11.2002) 32. ERÇEL, G., (1999), Finansal Risk Yönetimi, 6. Yıllık “Global Finance Conference” 33. ERSAN, İ., (1998), Finansal Türevler, Literatür Yayıncılık 34. Global Association of Risk Professionals, (2002), Risk Management and Technology in the 21st Century, A CWB Research Report in Association with GARP, http://www.garp.com/newsletters/jan-feb2000.htm, (16.12.2002) 35. International Swap and Derivatives Association, (2003a), ISDA Publishes 2003 Isda Credit Derivatives Definitions, http://www.isda.org/press/index.html, (14.02.2003) 36. International Swap and Derivatives Association, (2003b), Who We Are, http://www.isda.org/wwa/index.html, (14.02.2003) 37. Japanese Credit Derivatives Grow 22% in Second Half 2001, (2002), http://www.credit-deriv.com/crenewsmar02.htm#japan, (15.10.2002) 127 38. KAHRAMAN, A., (2002), Bankacılık Sektöründe Risk Yönetimi ve Beklentiler, Active Dergisi, Ekim-Kasım 2000, http://www.makalem.com/ default.asp?status=arama_makale_detay&nARTICLE_id=404, (20.11.2002) 39. KARATEPE, Y., (2000), Türev Piyasaları, A.Ü. Siyasal Bilgiler Fakültesi Yayını, Yayın No:587, Ankara 40. KARATEPE, Y., (2002), Türev Piyasaları Dersi Ders Notları, Ankara Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü İşletme Ana Bilim Dalı Yüksek Lisans Programı 41. KAYACAN, M., BOLAT, M., YILMAZ, M. K.,BAŞARAN, M.Y., USTAOĞLU, Z.M., (1995), Faiz Oranına Dayalı Vadeli İşlemler, Vadeli İşlemler Piyasa Müdürlüğü Çalışma Grubu, İMKB, İstanbul 42. KAYACAN, M., BOLAT, M., YILMAZ, M. K.,BAŞARAN, M.Y., USTAOĞLU, Z.M., (1999), Sermaye Piyasasına Dayalı “Future” ve “Option” Sözleşmelerinin Fiyatlaması, Vadeli İşlemler Piyasa Müdürlüğü Çalışma Grubu, İMKB, İstanbul 43. KIFF, J., MORROW, R., (2002), Credit Derivatives, Bank of Canada Review, 2000, http://www.bankofcanada.ca/publications/review/r005-ea.pdf, (31.10.2002) 128 44. MORRISON, A. D., (2002), Credit Derivatives, Disintermediation and Investment Decisions, http://www.finance.ox.ac.uk/file_links/ finecon_papers/2001fe01.pdf, (9.11.2002) 45. NEAL, R.S., (2002), Credit Derivatives: New Financial Instruments for Controlling Risk, Federal Reserve Bank of Kansas City, Economic Review, 1996,http://www.eco.fundp.ac.be/cerefim/poppapers/10.%20(Robert%20S.% 20Neal)-Credit%20derivatives,%20new%20financial%20instruments %20for%20controlling%20credit%20risk%20(Economic%20Review,%2019 96).pdf, (4.11.2002) 46. Özel Finans Kurumları Birliği, (2003a), Türkiye Ekonomisi’nin Kriz Sınavı, http://www.makalem.com/default.asp?status=arama_makale_detay&bWhere =true&nARTICLE_id=2102, (10.02.2003) 47. Özel Finans Kurumları Birliği, (2003b), 1999’dan 2001’e Türk Bankacılık Sistemi, http://www.makalem.com/default.asp?status=arama_makale _detay&nARTICLE_id=2105, (10.02.2003) 48. PICONE, D., (2002), Collateralised Debt Obligations, http://www.defaultrisk.com /pdf__files/Collateralised_Debt_Obligations.pdf, (20.12.2002) 49. Risk İşlemleri Yönetmeliği, (2003), http://www.tcmb.gov.tr/yeni/mevzuat/ BANKACILIK/2-ii.htm, (10.02.2003) 129 50. RMF, (2002), Collateralised Debt Obligation, An Introduction to the CDO Market, RMF Investment Products, http://www.rmf.ch/accdofv500q202.pdf, (20.12.2002) 51. TORAMAN, C., (2002), Gelişen Piyasalarda Finansal Risk Yönetimi, Banka Mali ve Ekonomik Yorumlar Dergisi 52. Türkiye Bankalar Birliği, (2002a), Bankaların Kredi Riskleri Hakkında Kamuoyunu Bilgilendirmesi, 1999, http://194.133.171.194/turkce/basle/kredi % 5Friskleri.doc, (20.11.2002) 53. Türkiye Bankalar Birliği, (2002b), Kredi Riskinin Yönetimine İlişkin İlkeler, http://194.133.171.194/turkce/basle/risk%5Fyonetim.doc , (21.11.2002) 54. Türkiye Sigorta ve Reasürans Şirketleri Birliği, (2002), Vadeli İşlem Piyasaları, http://www.tsrsb.org.tr/private/trk/sayi19/ince191.htm, (10.10.2002) 55. UZUNOĞLU, S., ALKİN, K., GÜRLESEL, C. F., CİVELEK, U., (1999), Türkiye 2010 Global Hedefler Sektörel Stratejiler, İstanbul Ticaret Odası 56. YÜZBAŞIOĞLU, A. N., (2003), Risk Yönetimi ve Bankaların Denetimi, Risk Yönetimi Konferansı, Ocak 2003, http://www.bddk.org.tr/turkce/ yayinlarveraporlar/sunumlar/riskmanagementNY.pdf, (10.02.2003) 130 ÖZET 1970’li yıllardan itibaren ulusal ve uluslararası piyasada yaşanan geçiş dönemi, finans sektörü piyasa katılımcılarının dinamik ve rekabetçi bir ortamda büyük mali risklerle karşı karşıya kalmasına neden olmuştur. Bu durum da yeni finansal araçlara olan talebi artırmıştır. Bu yeni finansal araçlar arasında en önemlileri türev piyasaları kavramı olup bu kavram forward, futures, opsiyon ve swap sözleşmelerini içermektedir. Türev ürünlerine gün geçtikçe değişik ürünler eklenmektedir. Birinci bölümde türev ürünleri hakkında genel bilgi aktarılmıştır. Bankalar şüphesiz finansal risklerden en çok etkilenen kuruluşların başında gelmektedir. Bankacılık sektöründeki temel riskler kredi riski, piyasa riski, sona erdirme riski, likidite riski, operasyonel risk, yasal risk, ülke ve transfer riski, ticari itibar riski olarak sıralanabilir. İkinci bölümde kredi riski yönetimi üzerinde durulmuştur. Kredi türevleri, kullanıcılarına kredi riski yönetimi imkanı sağlayan özel görüşmelerle yapılan iki taraflı sözleşmelerdir. Bu sözleşmeler swap, forward ve opsiyon sözleşmeleri şeklinde olabilir. Üçüncü bölümde kredi türev ürünleri tanıtılmıştır. Genellikle büyük bankalar, menkul kıymet firmaları ve sigorta şirketlerinin katılımcı oldukları kredi türev piyasasının 2004 yılında 4,8 trilyon $’lık bir işlem 131 hacmine ulaşması beklenmektedir. Dördüncü bölümde kredi türevlerinin finansal risk yönetimindeki yeri, konuyla ilgili ulusal ve uluslararası dökümantasyon ve düzenlemeler üzerinde durulmuş, kredi türevlerinin Türkiye ekonomisi içinde alabileceği yer ve Türkiye’de uygulama alanı bulabilmesi için alınması gereken önlemler sıralanmıştır. ANAHTAR KELİMELER: Türev Ürünler, Finansal Risk Yönetimi, Kredi Riski, Kredi Türevleri 132 ABSTRACT Since after 1970’s the transition period in the national and international markets has caused the market participants to face huge financial risks in a dynamic and competitive environment. This situation has increased the demand to new financial instruments. Among these new financial instruments, derivative market is the most important concept including forward, futures, option and swap contracts. New instruments are added to derivative products day by day. In first chapter, general information about the derivative products are supplied. The banks are, for sure, the leading foundations affected by financial risks. The basic risks in the banking sector can be stated as credit risk, market risk, finalising risk, liquidity risk, operational risk, legal risk, country and transfer risk. In the second chapter credit risk management subject is stated. Credit derivatives are bilateral contracts, prepared by private negotiations, providing the users the opportunity to manage credit risk. These contracts can be in the form of swap, forward and option contracts. In the third chapter, credit derivative products are introduced. In the year 2004 it is expected for the credit derivative markets, of which the main participants are big banks, securities firms, insurance firms, to reach 4,8 trillion $ turn over value. In the fourth chapter, the place of credit derivatives in financial 133 risk management, national and international regulation and documentation about the concept are stated, the possible place of credit derivatives in Turkish economy and the measures those should be taken to provide implementation area to the credit derivatives in Turkish economy are introduced. KEY WORDS: Derivative Products, Financial Risk Management, Credit Risk, Credit Derivatives, 134 İÇİNDEKİLER GİRİŞ ........................................................................................................................... 1 I. TÜREV ÜRÜNLERİ................................................................................................ 3 I.1 FUTURES İŞLEMLER .......................................................................................... 4 I.1.1 Emtia Futures....................................................................................................... 5 I.1.1.1 Tarımsal Futures Kontratları............................................................................. 6 I.1.1.2 Enerji Futures Kontratları ................................................................................. 6 I.1. 1.3 Değerli Maden Futures Kontratları.................................................................. 6 I.1.1.4 Sanayi Metalleri Futures Kontratları ................................................................ 7 I.1.2 Finansal Futures................................................................................................... 7 I.1.2.1 Yabancı Para Futures Kontratları ..................................................................... 7 I.1.2.2 Faiz Futures Sözleşmeleri................................................................................. 8 I.1.2.3 Borsa Endeks Futures Kontratları..................................................................... 9 I.2 FORWARD İŞLEMLER...................................................................................... 10 I.2.1 Yabancı Para Forward Kontratları..................................................................... 11 I.2.2 Faiz Forward İşlemleri....................................................................................... 12 I.3 OPSİYONLAR ..................................................................................................... 12 I.3.1 Alım Ve Satım Opsiyonları ............................................................................... 15 I.3.1.1 Satın Alma Hakkı Tanıyan Opsiyonlar........................................................... 15 I.3.1.2 Satma Hakkı Tanıyan Opsiyonlar................................................................... 16 I.3.2 Vadelerine Göre Opsiyon Türleri ...................................................................... 18 I.3.3 Konusuna Göre Opsiyon Türleri........................................................................ 18 I.4 SWAP ................................................................................................................... 19 I.4.1 Faiz Swapı ......................................................................................................... 20 135 I.4.2 Para Swapı ......................................................................................................... 21 I.4.3 Mal Swapı .......................................................................................................... 22 I.4.4 Varlık Swapı ...................................................................................................... 22 I.4.5 Swap İşleminin Avantaj ve Dezavantajları........................................................ 23 II. FİNANSAL RİSK YÖNETİMİ VE KREDİ RİSKİ ............................................. 24 II.1 KREDİ RİSKİ YÖNETİMİ................................................................................. 30 II.1.1 Kredi Riski Konusunda Uygun Ortamın Oluşturulması .................................. 31 II.1.2 Güvenilir Kredi Verme İşleminin Bulunması .................................................. 31 II.1.3 Kredilerin Uygun Yönetimi, Ölçümü ve İzlenmesi ......................................... 32 II.1.4. Kredi Riskinin Uygun Kontrolünün Yapılması............................................... 32 II.2. KREDİ ZARARLARI ........................................................................................ 33 II.2.1. Beklenen Zarar ................................................................................................ 33 II.2.2. Beklenmeyen Zarar ......................................................................................... 34 II.3. İÇSEL DERECELENDİRME MODELLERİ.................................................... 34 II.4. KREDİ RİSKİ MODELLERİNİN DOĞRULANMASI.................................... 35 II.5. BANKALARIN KREDİ RİSKİNE İLİŞKİN KAMUOYUNU BİLGİLENDİRİRKEN KULLANACAĞI BİLGİLERİN ÖZELLİKLERİ.............. 36 III. KREDİ TÜREVLERİ .......................................................................................... 38 III.1. TANIM VE TARİHÇE ..................................................................................... 38 III.2. KREDİ OPSİYONU ......................................................................................... 43 III.3. KREDİ SWAPLARI ......................................................................................... 48 III.3.1. Kredi Temerrütü Swapı.................................................................................. 48 III.3.1.1. Kredi Sigortası Gibi İşlem Gören Kredi Temmerrüt Swapı ....................... 49 III.3.1.2. Ödemelerin Değişimi Şeklinde İşlem Gören Kredi Temmerrüt Swapı ...... 51 136 III.3.2. Toplam Ödeme Kredi Swapı.......................................................................... 54 III.4. KREDİ FORWARDLARI ................................................................................ 58 III.5. KREDİYE BAĞLI SENETLER ....................................................................... 59 III.6. TEMİNATLI BORÇ SENETLERİ................................................................... 62 III.7. SONUÇ ............................................................................................................. 65 IV. KREDİ TÜREVLERİ İLE FİNANSAL RİSK YÖNETİMİ ............................... 68 IV.1. KREDİ TÜREVLERİNİN FİNANSAL RİSK YÖNETİMİNDEKİ YERİ...... 68 IV.1 .1. Pazar Büyüklüğü........................................................................................... 68 IV.1 .2. Piyasa Katılımcıları....................................................................................... 72 IV.1.3. Kredi Türevlerinin Kullanımı ve Sağladıkları Avantajlar ............................. 75 IV.1.4. Kredi Türevlerinin Taşıdığı Riskler............................................................... 76 IV.1.4.1. Operasyonel Risk ........................................................................................ 77 IV.1.4.2. Karşı Taraf Riski......................................................................................... 77 IV.1.4.3. Likidite Riski .............................................................................................. 78 IV.1.4.4. Yasal Risk ................................................................................................... 78 IV.1.4.5. Fiyatlandırma Riski..................................................................................... 78 IV.1.4.6. Entellektüel Risk......................................................................................... 79 IV.2. KREDİ TÜREVLERİYLE İLGİLİ ULUSLARARASI DÖKÜMANTASYON VE DÜZENLEMELER ............................................................................................. 79 IV.2 .1. Dökümantasyon ............................................................................................ 79 IV.2 .2. Uluslararası Düzenlemeler............................................................................ 83 IV.2 .2.1. Basle Anlaşması......................................................................................... 83 IV.2.2.1.1. Nisan 1995 Değişikliği ............................................................................ 86 IV.2.2.1.2. Ocak 1996 Değişikliği ............................................................................. 87 137 IV.2.2.1.3.Basle II ...................................................................................................... 87 IV.2 .2.2. Ülkelere Ait Düzenleyici Kuruluşlar ......................................................... 89 IV.3. İLGİLİ ULUSAL MEVZUAT ......................................................................... 90 IV.4. TÜRKİYE’DE KREDİ TÜREVLERİ KULLANIMI ...................................... 96 IV.4 .1. Türkiye Ekonomisi ve Bankacılık Sektörü ................................................... 96 IV.4.2. Türkiye’de Türev Piyasaları ........................................................................ 102 IV.4.3. Türkiye’de Kredi Türevleri.......................................................................... 107 IV.4.4. Kredi Türevleri’nin Türkiye’de Uygulama Alanı Bulabilmesi İçin Yapılması Gerekenler ................................................................................................................ 109 IV.4.4.1 Ekonomik Belirsizliklerin Ortadan Kaldırılması:...................................... 109 IV.4.4.2 Yasal ve Kurumsal Yapının Oluşturulması ............................................... 110 IV.4.4.3 Kredi Riski Veri Tabanı Oluşturulması ..................................................... 112 IV.4.4.4 Risk Derecelendirme Yöntemlerinin Etkin Kullanımı .............................. 112 IV.4.4.5 Bağımsız Kredi Dış Derecelendirme Kuruluşlarının Kurulması ............... 113 IV.4.4.6 Organizasyonel Yapının Oluşturulması..................................................... 113 IV.4.4.7 Bilgi Eksikliğinin Giderilmesi ................................................................... 114 IV.4.4.8 Muhasebe Kayıtlarının Tutulması.............................................................. 114 IV.4.4.9 Etkin Denetim Sisteminin Kurulması ........................................................ 115 SONUÇ VE DEĞERLENDİRME........................................................................... 117 KAYNAKÇA........................................................................................................... 122 ÖZET ....................................................................................................................... 131 ABSTRACT............................................................................................................. 133 138 ŞEKİLLER LİSTESİ Şekil I.1: Alım Opsiyonu Sahibinin Kar/Zarar Durumu ........................................... 15 Şekil I.2: Alım Opsiyonu Yazıcısının Kar/Zarar Durumu ........................................ 16 Şekil I.3: Satım Opsiyonu Alıcısının Kar/Zarar Durumu.......................................... 17 Şekil I.4: Satım Opsiyonu Satıcısının Kar/Zarar Durumu......................................... 17 Şekil III.1: Kredi Türevleri ....................................................................................... 40 Şekil III.2 : Kredi Aralığı Put Opsiyonu ................................................................... 48 Şekil III.3: Ödememe Yaşanması Durumunda Nakit Ödeme Sağlayan Kredi Temerrüt Swapı ................................................................................................... 50 Şekil III.4: Periyodik Ödemeler Yapılan Kredi Temerrüt Swapı............................. 52 Şekil III.5: İki Taraflı Kredi Temerrüt Swapı ........................................................... 54 Şekil III.6: Toplam Ödeme Kredi Swapı .................................................................. 55 Şekil III.7: Krediye Bağlı Senetler............................................................................ 60 Şekil III.8: Krediye Bağlı Senetlerde İşlem Akışı..................................................... 61 Şekil III.9: TBS Diagramı ........................................................................................ 62 Şekil IV.1: Kredi Türevleri Pazar Büyüklüğü........................................................... 69 Şekil IV.2: Büyüme Hızı Değişimi............................................................................ 96 139 TABLOLAR LİSTESİ TabloI.1: Alım ve Satım Opsiyonlarında Hak ve Yükümlülükler ............................ 18 Tablo II.1: Araştırmaya Katılan Bankaların Risk Yönetim Sistemlerinin Geliştirilmesi veya İyileştirilmesi Amacıyla Ayırdıkları Bütçe.......................... 29 Tablo II.2: Katılımcılara Göre Önem Sıralaması...................................................... 29 Tablo III.1: Gelişmekte Olan Piyasalardaki 1 Yıllık Kredi Aralığındaki değişimler47 Tablo IV.1: İngiltere Kredi Türev Piyasası............................................................... 69 Tablo IV.2: ABD Bankalarında İşlem Gören Türev Ürünlerin Yıllara Göre Değişimi ............................................................................................................................. 70 Tablo IV.3: ABD Bankalarında Türev Ürünlerinin Dağılımı................................... 71 Tablo IV.4: Türlere Göre Kredi Türevlerinin Pazar Payları..................................... 72 Tablo IV.5: Kredi Türevleri Tarafları ....................................................................... 73 Tablo IV.6: ABD’de 25 Ticari Banka ve Mutemed (Trust) Firmanın Türev Ürün Kullanımı............................................................................................................. 74 Tablo IV.7: Türkiye Bankacılık Sektörü ......................... ........................................ 98 Tablo IV.8: Bankacılık Sektörüne İlişkin Temel Büyüklükler ................................. 98 Tablo IV.9: Bankacılık Sektörü Grup Payları........................................................... 99 Tablo IV.10: Takibe Dönüşüm Oranı ..................................................................... 100 Tablo IV.11: Bankacılık Sektörünün Gruplar ve Sektör Bazında Kredileri .......... 101 Tablo IV.12: Türev ürün Kullanımı ile İlgili Endişeler .......................................... 105 Tablo IV.13: Türkiye’de Türev Ürün Kullanma Eğilimi........................................ 106 Tablo IV.14: Türkiye’de Bankaların Yaptıkları Türev İşlemleri............................ 107 Tablo IV.15: Banka Sisteminde Risk Dağılımı ...................................................... 108 Tablo IV.16: Kredi Türevlerinin Kullanımı Artacaktır .......................................... 109 140 KISALTMALAR AB : Avrupa Birliği A.B.D. : Amerika Birleşik Devletleri APRA : Avusturalya İktisadi Düzenlemeler Otoritesi BaFin :Finans Hizmetleri Denetimi Kurumu (Bundesanstalt für Finanzdienstleistungsaufsicht) BBA : İngiliz Bankalar Birliği BDDK : Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurumu BTP : İtalyan Devlet Tahvili CBOT : Şikago Ticaret Odası DJIA : Dow Jones Sanayi Ortalaması FAS : Finansal Muhasebe Standartları FASB :Finansal Muhasebe Standartları Kurulu FDIC : Federal Mevduat Sigortası Kurumu FRS : ABD Merkez Bankası GARP : Küresel Risk Yöneticileri Derneği HKMA : Hong Kong Para Otoritesi İMKB : İstanbul Menkul Kıymetler Borsası ISDA : Uluslararası Swap ve Türev Kurumu JPG : Japonya Devlet Tahvili LEAPS : Uzun Vadeli Opsiyonlar No : : Numara NYMEX : New York Ticaret Borsası OCC : Para Denetleme Kurumu 141 OECD : Ekonomik İşbirliği ve Kalkınma Örgütü OSFI : Finansal Kurumlar Denetleme Kurumu RODS : Risk Odaklı Denetim Sistemi SPK : Sermaye Piyasası Kurulu TBB : Türkiye Bankalar Birliği TBS : Teminatlı Borç Senetleri TCMB : Türkiye Cumhuriyeti Merkez Bankası TMSF : Tasarruf Mevduatı Sigorta Fonu US T-Bond : Amerikan Devlet Tahvili US T-Notes : Amerikan Hazine Senedi VaR : Riske Maruz Değer 142 T.C. ANKARA ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ İŞLETME ANABİLİM DALI KREDİ TÜREVLERİ VE KULLANIMI Yüksek Lisans Tezi Deniz Demirci Ankara-2003 143 T.C. ANKARA ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ İŞLETME ANABİLİM DALI KREDİ TÜREVLERİ VE KULLANIMI Yüksek Lisans Tezi Deniz Demirci Tez Danışmanı Yrd. Doç. Dr. Yalçın Karatepe Ankara-2003 144 T.C. ANKARA ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ İŞLETME ANABİLİM DALI KREDİ TÜREVLERİ VE KULLANIMI Yüksek Lisans Tezi Tez Danışmanı: Yrd. Doç. Dr. Yalçın KARATEPE Tez Jürisi Üyeleri Adı ve Soyadı İmzası .................................................................. ..................................... .................................................................. ..................................... .................................................................. ..................................... .................................................................. ...................................... .................................................................. ...................................... .................................................................. ....................................... Tez Sınav Tarihi ....................................................... 145