Uploaded by ayse4335

17845640

advertisement
MİKROBİYAL ENZİMLER
TİCARİ ÜRÜNLER
HAZIRLAYANLAR;
ENZİMLER-AZİME NURSAÇ KÖKMEN
-GÜLŞEN MERVE KAYIR
AMİNO ASİTLER-AYSU ERTÜRK
KİMYASALLAR-SEZER ŞENSOY
MAKALE-SELİM KUL
-İLKER GÖZÜKARA
İÇİNDEKİLER
1)MİKROBİYAL ENZİMLER
2)TİCARİ MİKROBİYAL ENZİM ÜRETİMİ
3)DETERJAN ENZİMLERİ
4)PEYNİR ÜRETİMİNDE KULLANILAN ENZİMLER
5) MEYVE SUYU ÜRETİMİNDE KULLANILAN ENZİMLER
7)DERİ İMALATINDA KULLANILAN ENZİMLER
8) KAĞIT HAMURUNUN İŞLENMESİNDE KULLANILAN ENZİMLER
9)ORGANİK SENTEZLERDE KULLANILAN ENZİMLER
10)AMİNO ASİTLER NELERDİR?
11)L-GLUTAMİK ASİT
12)AMİNO ASİTLERİ YÜKSEK MİKTARDA ÜRETMEK İÇİN TEKNİKLER
İÇİNDEKİLER
13)L-GTUTAMİK ASİTLERİN ENDÜSTRİYEL ÜRETİMİ
14) LİSİN
15)KİMYASAL MADDE NEDİR?
16)KİMYASAL MADDE ÖZELLİKLERİ
17)ALKANLAR
18)ALKAN ÜRETİMİ
19)BÜTANOL
20)BÜTANOL ÜRETİMİ
21)3 ANA FERMANTASYON YÖNTEMİ
22)ENDÜSTRİYEL ETANOL
23)ETANOL ÜRETİM POLİTİKASI
24)LİGNOSELÜLOZİK MATERYALLERİN BİYODÖNÜŞÜMÜ
25)LİGNOSELÜLOZ POLİMERLERİ
MİKROBİYAL ENZİMLER
Pek çok endüstriyel enzim için kullanılan konvansiyonel kimyasal katalizörlerin yerini artan
oranlarda ticari mikrobiyal enzimler almaktadır. Enzim kullanımı daha az enerji tüketimi
sağlar ve genellikle korozyona dayanıklı ekipman kullanımına gerek kalmamaktadır.
Enzimler istenmeyen yan ürünlerin oluşumuna neden olmayan spesifik ve çoğu zamanda
stereospesifik katalizörlerdir.
Bu sayede hedef ürünün kapsamlı şekilde rafinasyonuna ve saflaştırılmasına daha az
ihtiyaç duyulmaktadır.
Enzimlerin sınıflandırılması ilk olarak Uluslararası Biyokimya Birliği’nin enzimlerle ilgili
komisyonu tarafından oluşturulan bir sisteme dayanmaktadır(1979).Kataliz edilen tepkime
tipine bağlı olarak gerçekleştirilen gruplandırmada 6 temel sınıf bulundurmaktadır.
1-Oksidaredüktazlar
• Oksidasyon/Redüksiyon tepkimelerini hidrojen atomlarının,oksijen atomlarının veya
elektronların transferini katalizler.
2-Transferazlar
• Bir bileşikteki kimyasal grubun başka bir bileşiğe transferini katalizler.
3-Hidrolazlar
• Hidrolizin,bir su molekülünün katılmasıyla kimyasal bağın kırılmasını katalizler.
4-Liyazlar
• Hidroliz veya oksidasyon dışında yollarla bağların kırılmasını katalizler
5-İzomerazlar
• Bileşiklerin yapısal yeniden düzenlenmesini katalizler.
6-Ligazlar ve Sentatazlar
• Yeni bağların oluşumunu katalizler. Örneğin; ATP’nin parçalanarak C-N,C-O,C-C ve C-S
bağlarının oluşturulması.
Bazı endüstriyel biyodönüşümler için, özellikle de koenzimlerin gerekli olduğu
hallerde biyokatalizör olarak biyosüspanse halde veya immobilize
edilmiş(tutuklanmış) mikrobiyal hücreler ve sporlar kullanılabilir. Ancak, bir
çok durumda bunun kısıtları vardır.
Çünkü;
1-Hücreler enerjiyi ve gelişmeyi veya idame için gerekli kaynakları ‘israf’ eder.
2-Yan tepkimeler hedeflenen ürünün potansiyel veriminde düşüşe sebep
olabilir.
3-Zorunlu olduğunda, mikrobiyal gelişim koşulları optimum ürün oluşumu
için gerekli koşullardan farklı olabilir.
4-Ürünün hücrelerden veya tükenmiş fermantasyon ortamından
izolasyonunda veya saflaştırılmasında güçlükler yaşanılabilir.
Günümüzde her yıl tonlarca ticari enzim üretilmektedir ve bunların değeri 1500 milyon ABD dolarının
üzerindedir .Birkaç hayvan veya bitki kökenli enzim kullanılmakta olsa da çoğu ticari enzim artık mikrobiyal
kaynaklardan elde edilmektedir. Bunların pek çoğu hücre dışı enzimlerdir ve ekseriyetle çeşitli Bacillus
türlerinden sağlanmaktadır. En yüksek oranda ticari enzim tüketimi %34 ile deterjan enzimleridir ve bunu %14
ile süt endüstrisi,%12 ile nişasta sanayi ve %11 ile tekstil uygulamalarında kullanılan enzimler izlemektedir.
Kalan %29 luk kısım çok çeşitli uygulamalarda değerlendirir.
Geleneksel işlemlerde yardımcı görevini üstlenmelerinin yanı sıra yığın enzimler pek çok yeni geliştirilmiş işlemin
merkezindedir ve biyoteknolojik yenilikler enzimlerin uygulama alanlarını genişletmeye devam etmektedir. Yığın
enzimler normalde aktivite değeri ve stabilite açısından sadece tüketicinin gereksinimlerini karşılayacak düzeyde
saflaştırılmış olan oldukça ham karışımlardır. Bunlar çoğunlukla bazı durumlarda genel uygulama performansı
için faydalı olan başka enzimleride içermektedirler.
Çok sayıda uygulama içinse daha düşük miktarlarda yüksek saflıkta enzim preparatları gerekli olmaktadır. Bu tip
enzimlerin üstlendikleri roller arasında günümüzde pek çoğu rekombinant ürünler olan terapötik ajanlar, gıda ve
tıbbi amaçlı test kitlerinin bileşenleri, biyosensörler,araştırma araçları ve daha pek çok amaçla yapılan
uygulamalar sayılabilir.
Moleküler biyoloji alanında kullanılan kaliteli enzimlere, özellikle de kesim endonükleazlarına ve DNA
polimerazlarına, örneğin Thermus aquaticus ve Pyrococcus friosus kaynaklı (Taq ve Pfu) DNA polimerazlarına
artan bir talep vardır. Bu enzimler DNA’nın çoğaltılması amacıyla PCR’da kullanılmaktadır.
Endüstriyel proseslerde immobilizasyon, işlemin sınırlandırılmasını ve geri kazanımını kolaylaştırır. Bu enzimlerin birkaç
faydalı özellikleri vardır. Bunlar;
1-Tekrar Kullanılabilirlik.
2-Sürekli işlemlerde kullanıma uygunluk.
3-Ürünün enzim içermemesi, yani enzimin sistemden ayrılması için ileri işlemlere gerek kalmaması.
4-Geliştirilmiş enzim kararlılığı.
5-Sıvı atıklar ile ilgili imha sorunlarının azaltılması.
TİCARİ MİKROBİYAL ENZİM ÜRETİMİ
Mikrobiyal enzimler ağırlıklı olarak sıvı kültür fermantasyonu ile üretilir, ancak, özellikle
hücre dışı fungal enzimlerin üretiminde bazı katı-substrat fermantasyonlarında kullanılmaktadır.
İlk ticari mikrobiyal enzim preparatı da katı-substrat fermantasyonu yoluyla üretilmiştir. Bir fungal
amilaz olan bu enzim ‘Takadiastaz’ adıyla bilinmektedir. Nemli pirinç veya kepek üzerinde Aspergillus
oryzae kültüre alınarak üretilmiştir. Çoğu endüstriyel enzim kesikli yöntemle üretilen ürünlerdir ve
pek azı günümüzde sürekli fermantasyon yoluyla üretilmektedir. Pek çok fermantasyon işlemi
geliştirilirken olduğu gibi, enzim üretim işlemleri de geleneksel olarak,uygun üretici organizmanın
arayışı ile başlamaktadır. Tıp veya gıda uygulamalarında kullanılacak enzimler için GRAS (genel olarak
güvenilir olduğu kabul edilen) olarak listelenmiş organizmların kullanımının göz önünde
bulundurulması önemlidir. Mikroorganizma taraması ve seçimi enzimin optimum pH’sı ve ısıl direnç
gibi özelliklerinin belirlenmesi ile organizmanın hedef enzimi salgılama yeteneği incelenilerek
gerçekleştirilmelidir.
Nişatsa işlemede kullanılan enzimler ve ilgili
karbonhidrazlar
• Nişastanın işlenmesinde Amiloz ve Amilopektin muazzam öneme sahip
olduğu kanıtlanmıştır.
• α-Amilaz bu endüstriyel enzimlerin en önemlilerinden bir tanesidir.
• Amilazlar diğer endüstri dallarında , özellikle de biracılık ve fırın ürünleri
üretimi alanlarında nişastanın sıvılaştırılması ve dekstrinlerin hidrolizi
gerekli olduğunda kullanılmaktadır.
• Glukoz izomeraz da niaşsta endüstrisi için dikkate değer başarı sağlamıştır.
• İnvertaz endüstriyel ölçekte kullanıma yönelik immobilize formda üretilen
ilk enzim olmuştur.
• Laktaz sütte bulunan laktozun hidrolizini gerektiren birkaç endüstriyel
işlemde kullanılır.
DETERJAN ENZİMLERİ
Deterjanlara enzimlerin ilave edilmesinin birkaç faydası bulunmaktadır. Daha düşük
sıcaklıklarda yıkama işlemleri yapılarak enerji tasarrufu sağlanması ve az kullanılması
istenen deterjan kimyasalların oranlarının azaltılması verilebilir. Diğer deterjan
bileşenlerinden farklı olarak,evsel atık su arıtımı işlemleri üzerinde enzimlerin
olumsuz bir etkisi söz konusu değildir. Bunlar zararalı kalıntılara yol açmaksızın
biyolojik olarak tamamen ve hızla bozunmaktadır. Dolayısıyla,çevreye zarar
vermezler ve suda yaşayan canlılar açısından risk oluşturmazlar.
Deterjanlarda mikrobiyal enzimlerin ilk ticari kullanımı 1958 yılında
olmuştur.Gebruder Schnyder şirketi adına çalışan bir İsveçli kimyager olan Jaag,daha
önceleri bu tür deterjan ürünleri bileşiminde kullanılan hayvansal kökenli tripsin
yerine bakteriyel proteaz içeren yeni bir ürün geliştirmiştir.Bu noktadan itibaren
deterjanlarda mikrobiyal enzim kullanımı artmıştır.
Deterjanlarda kullanılan yegane enzimler proteazlar değildir; 1980’lerden itibaren amilazlar ve
lipazlarda bileşimlere katılmak üzere piyasaya sunulmuştur. Örneğin Novo Nordisk firmasının
ürünü lipolase rekombinant DNA teknolojisiyle üretilen ilk deterjan enzimi olmuştur. Lipaz
geni,bir küf türü olan Humicola’dan izole edilerek sıvı kültür fermantasyonunda üretim için daha
uygun olan Aspercillus oryzae’ye aktarılmıştır.
Günümüzde,Vusarium solani kaynaklı kütünaz gibi bitki yaprak üst zarlarını teşkil eden yağ
asitlerini doğal olarak parçalayan ve daha üstün yağ asidi parçalama yeteneği olan yeni enzimler
keşfedilmektedir.Bu enzimin geni Saccharomyces cerevisia’ye aktarılmıştır. Ticari üretim
olanakları halen incelenmektedir.
PEYNİR ÜRETİMİNDE KULLANILAN ENZİMLER
• Peynir üretiminde binlerce yıldır buzağı, kuzu ve oğlakların midelerinden elde edilen peynir
mayası(rennet) kullanılmıştır.
• Bu peynir mayalarında rennin enzimi bulunur.
• Sütte bulunan proteini kısmi proteolize uğratarak peynir yapımının ilk aşamasında pıhtı
oluşumunu sağlar.
• Bir proteolitik enzim olan fisini içeren incir sapı da bazen aynı amaçla kullanılmıştır.
• Proteazlar gereğinden fazla proteolize sebep olurlar.
• Bu durum eksiği gidermeye yetmiş ve ‘vejeteryan’ tabir edilen tipte peynirlerin
üretimine olanak sağlanmıştır.
• Ayrıca bazı mikrobiyal enzim preparatları buzağı mayalarına göre ısıya daha
duyarlıdır.
• Bu özellik bazı peynir yapım işlemleri için kullanışlı olmaktadır.
• Hayvansal ve mikrobiyal kimozinlerin toplam dünya satış değeri 75 milyon ABD
dolarını geçmektedir.
• Süt ürünlerinde, özellikle de peynirlerde, yağ asitlerinin hidrolizini sağlayarak
aromanın geliştirilmesi amacıyla mikrobiyal lipazlar da kullanılmaktadır.
MEYVE SUYU ÜRETİMİNDE KULLANILAN ENZİMLER
• En önemli enzim pektinazlardır.
• Bu işlem yardımcıları genellikle A.niger veya Penicillium türleri ile gerçekleştirilen
katı-substrat fermantasyonları ile elde edilmektedir.
• Meyve suyu üretiminde bu pektinin bir kısmı presleme esnasında suya
geçmektedir.
• Bu da meyve suyu viskozitesinin artmasına sebep olur.
• Dolayısıyla optimum meyve suyu verimine ulaşılmasında ve meyve suyunun
berraklaştırılmasında ve filtrasyonunda bir takım zorluklar açığa çıkar.
• Presleme öncesinde meyve pulpuna pektinaz preparatları ilave edilerek bu
sorunların üstesinden gelinebilir.
• Ticari ‘pektinaz’ tek bir enzim değil, karmaşık bir enzim karışımıdır ve aynı
çeşitlilikle karşısına gelen farklı pektin moleküllerindeki çeşitli kimyasal bağları
kırabilme yeteneğine sahiptir.
• Şarap yapımında, ticari enzimler meyve suyunun ekstraksiyonunun yanı sıra
birden fazla amaca yönelik olarak kullanılabilirler.
• Kırmızı şaraplarda, örneğin bir fungus olan Trichoderma reesei’den elde edilen
ticari selülazlar, presleme esnasında ortama ilave edilerek üzüm kabuklarından
renk maddelerinden geçişi teşvik edilebilmektedir.
TEKSTİL İMALATINDA KULLANILAN ENZİMLER
• Enzimler kumaşın ve kıyafetlerin terbiye(kullanımına hazır hale getirilmesi)
özellikle de haşıl giderme, biyoparlatma ve kot yıkama gibi işlemlerde giderek
artan oranlarda kullanılmaktadır.
• Haşılın bileşiminde nişasta, nişasta türevleri, bitkisel zamklar ve karboksi metil- ve
karboksimetil-selüloz gibi suda çözünebilir selüloz türevleri bulunabilir.
• Selülazlar daha pürüzsüz ve parlak görünüme sahip kumaşların üretilmesi
amacıyla pamuk ve diğer selüloz liflere uygulanan biyo-parlatma işlemlerinde de
kullanılmaktadır.
• Kot kumaşından hazırlanan giysilerin satış öncesinde eskitilmiş görünümüne
kavuşturulmasına taş yıkama denir.
• Şimdilerde aşınmayı artırmak ve indigo boyasının gevşemesine yardımcı olmak
için selülazlar kullanılmaktadır.
• Bu ‘biyo-taş yıkama‘ işlemi giysilere daha az zarar vermekte makinalardaki
aşınmayı azaltmakta ve daha az ponza tozu üretmektedir.
DERİ İMALATINDA KULLANILAN ENZİMLER
• Günümüzde postların ve derilerin işlenmesinde proteazlar ve lipazlar yaygın
şekilde kullanılmaktadır.
• Daha önceleri kullanılan ağır kimyasallara göre bu enzimlerin kullanımı çok daha
rahat ve güvenlidir.
• Deri işlemede birinci önemli işlem ıslatmadır.
• Bu işlem, derinin ve postların kan, et, yağ ve dışkı gibi artıklardan arındırılmasının
yanı sıra bunların su emmesini sağlar.
• Proteazlar kullanıldığında lifleri birleştiren ve suyu nüfuz olmasına mani olan
fibriller-arası proteinlerin çözünmesi sağlanarak derinin su emme kapasitesi
arttırılmaktadır.
KAĞIT HAMURUNUN İŞLENMESİNDE KULLANILAN ENZİMLER
• Kağıt imalatı önemli bir dünya endüstrisidir. Geri dönüşüm, hem ağaçları ve çevreyi
korur, hem sıvı atıkları azaltır hem de çöp depolama yüklerini hafifletir.
• Geleneksel olarak, kağıt hamuru işlenirken fazlaca kimyasal kullanılır ve kağıt
imalatında enzim-temelli teknolojilerin sağladığı büyük avantajlar vardır.
• Bunlar da sıvı atık ve çevresel kirlenme sorunlarını meydana getirir.
• Mikrobiyal enzimlerin kağıt hamuru ve kağıt işlemedeki amaçları:
• 1) Hamur sindiriminin arttırılması
• 2)Kağıt oluşumu esnasında uzaklaştırılacak suyun süzülme hızının iyileştirilmesi,
• 3)Lif esnekliğinin arttırılması
• 4)Ksilanın uzaklaştırılması
• 5)Reçinelerin uzaklaştırılması
• 6)Ağartmanın daha iyi yapılması,
• 7) Bulaşanların uzaklaştırılması
• 8)Kimyasal hamurda veya otsu liflerde fibrilleşmeyi sağlamak veya fibriller arası
bağları arttırmak.
• Bu işlemlerde kullanılan mikrobiyal enzimler arasında çok sayıda selülaz,
hemiselülaz, pektinaz ve lipaz vardır.
• Ancak bunlar henüz bütün mekanik ve kimyasal işlemlerin yerini alamamaktadır.
Organik Sentezlerde Kullanılan Enzimler
• Kimyasal, gıda ve eczacılık endüstrilerine yönelik yüksek değerli organik bileşiklerin
sentezlenmesi amacıyla kullanılan mikrobiyal enzimler için hızla gelişmekte olan bir
pazar vardır.
• Artan oranda ilgi gören diğer bir alan da kiral bileşiklerin sentezidir. Kiral bileşikler
enantiyomerler olarak adlandırılan iki farklı formda bulunur ki bunlar birbirinin ayna
görüntüsüne sahip, üst üste çakıştırılamayan, dolayısıyla bakışımsız (simetrik
olmayan) bileşiklerdir.
• Enantiyomerler fiziksel ve kimyasal olarak hemen her yönden birbiriyle özdeştir.
• Ancak, enantiyomerlerden birinin çözeltisi polarize olmuş ışığın düzlemini saat
yönünde (+) çevirirken, diğer enantiyomerin çözeltisi aynı açıyla ama saatin ters
yönünde (-) çevirir. Bu olay optik aktivite olarak isimlendirilir ve enantiyomerlere
ise zaman zaman optik izomer de denir.
• Kirallik, biyolojide yaşamsal önem taşır zira çoğu doğal organik bileşik kiraldir.
• Aminoasitlerde olduğu gibi, genellikle çoğu biyolojik molekül için
enantiyomerlerinden sadece biri enzim substratı, ilaç, besin vb. olarak biyolojik
etkiye sahiptir.
• Enantiyomerlerden ikincisi faydasız olabileceği gibi sağlığa zararlı nitelikte de
olabilir.
• Karşıt kirallikte olan özdeş moleküllerin bu şekilde, farklı etki gösteriyor olmasının
sebebi, proteinlerin, bilhassa enzimlerin ve nükleik asitlerin kendilerinin kiral
oluşudur. Dolayısıyla belirli kiral özellikteki bir protein ile etkileşime girecek
herhangi bir besinin veya ilacın da uygun kiral özelliği taşıması şarttır.
• Böyle bileşiklerin endüstriyel sentezinde sadece istenilen enantiyomerin,
çoğunlukla da %99’un üzerinde bir saflıkla üretildiğini garanti eden kontroller
bulunmalıdır.
AMİNO ASİTLER
Bazı amino asitler, aşırı üretim yapan suşlar kullanılarak direkt olarak
fermantasyon prosesleri aracılığıyla veya mikrobiyal biotransformasyon
yoluyla ticari boyutlarda üretilmektedir. Bu amino asitler çoğunlukla
gıda , hayvan yemi katkısı ve tatlandırıcı olarak kullanılırlar. Bununla
birlikte, birçok amino asit de ilaç, kozmetik ve kimya endüstrisinde
polimer üretimi için kullanılmaktadır.
L -Glutamik Asit
Amino asit üretim proseslerinin içerisinde, miktar bakımından
muhtemelen en önemlisi L-glutamik asittir. Bu amino asidin başlıca
kullanım alanı lezzet artırıcı olan monosodyum L-glutamat (MSG)
üretimidir. Bu bileşik kendi lezzetini katmadan gıdaların lezzetini
çoğaltarak yoğunlaştırmaktır. MSG doğal olarak bazı gıdalarda bulunur
ve Uzak Doğu yemeklerinde geleneksel lezzet artırıcı olarak kullanılan
deniz yosunu stoklarının etken bileşeni olduğu keşfedilmiştir. Bu bileşik
ilk olarak, 1908 yılında, Laminaria japonica isimli deniz yosunundan izole
edilmiştir. Bulunuşunun hemen ardından Japonya’da soya proteininden
ve buğday glüteninden ticari üretimi başlamıştır.
• 1960’ların başından itibaren, bitkisel kaynaklar kullanılarak yapılan
klasik üretim yöntemlerinin yerini, yılda 400 000 tondan fazla üretim
yapabilen fermantasyon prosesleri almıştır. MSG’nin doğu
yemeklerinde çok fazla kullanılmasının dışında, değişik gıda
ürünlerine, özellikle çorbalara, et suyuna, soslara ve atıştırmalık
gıdalara eklenmektedir.
• Glutamik asit üreten mikroorganizmalar, Arthrobacter,
Brevibacterium, Corynebacterium, Microbacterium ve Micrococcus
cinslerine yakın türleri içerir. Bunlar, gram-pozitif, biotin gerektiren,
hareketsiz ve yoğun olarak glutamat dehidrogenaz aktivitesi olan
bakterilerdir.
Amino asitlerin yüksek miktarda üretimini sağlamak için stratejiler;
1- Anabolik enzimlerin aktivitesini artırmak
2- Geri besleme kontrol mekanizmalarını gidermek için regülasyonun
manipülasyonu
3- İstenmeyen yan ürün üretim metabolik yollarını engelleme
4- Hedeflenen ürünün degredasyonuna sebep olan metabolik yolları
engelleme.
L-GLUTAMİK ASİDİN ENDÜSTRİYEL ÜRETİMİ
• Fermentasyon ortamı genellikle magnezyum, manganez, fosfat,
potasyum ve az seviyede biotin sağlayan inorganik tuzları
içermektedir. Corynebacteria grubu, besinleri konusunda seçicidirler
ve diğer vitaminlere, amino asitlere, pürin ve pirimidinlere de
ihtiyaçları olabilmektedir. Tercih edilen karbon kaynakları, glukoz ve
sakkaroz gibi karbonhidratlardır. L-Glutamat üretiminin inhibisyonunu
önlemek için, azot kaynakları ortama yavaşça verilir. Ortam pH’sı alkali
ilavesi ile 7-8 aralığında tutulur.L-glutamik asit birikimi,
fermentasyonun yarısı tamamlanana kadar belirgin hale
gelmemektedir.
Ürünün geri kazanımı, hücrelerin ortamdan ayrıştırılmasını içerir.
Sonrasında, hidroklorik asit kullanılarak izoelektrik nokta olan 3.2 ye
kadar ortamın pH’sı azaltılarak, L-glutamik asit kristalize edilir. Bundan
sonra, L-glutamik kristalleri filtre edilir ve yıkanır. Kristal haldeki Lglutamik asite sodyum hidroksit solüsyonu eklenir ve ardından yeniden
kristalleşmesi sağlanarak MSG elde edilir.
L-LİSİN
L-lisin insanlar ve diğer memeliler tarafından sentezlenememektedir.
Bu esansiyel amino asidin , besinler yoluyla alınması gerekmektedir.
Ancak birçok hububat ve sebze lisin yönünden nispeten zayıftır. Bu
sebeple, söz konusu kaynaklardan üretilen gıda ürünleri ve hayvan
yemleri genellikle bu amino asitle takviye edilmektedir. Günümüzde, bu
koşulları yerine getirebilmek için dünyada yıllık L-lisin üretiminin 380
000 tondan fazla olması gerekmektedir. Bu lisin miktarının 90 000
tondan fazlası, şu anda direkt mikrobiyal fermentasyon yoluyla ve
biyotransformasyon metotlarıyla üretilmektedir. Geri kalan kısmın
üretimi ise kimyasal sentez ile gerçekleştirilmektedir. Fakat, bu yolun en
önemli dezavantajı D ve L izomerlerinin karışım halinde üretilmesidir
ama insan vücudu sadece L-lisini kullanabilmektedir.
L-Lisinin Endüstriyel Üretimi
Yabanıl tip C. glutamicum’daki, L-lisin üretiminin metabolik yolun ilk önemli
adımı, aspartatın aspartil fosfata dönüşmesidir. Bu basamak aspartokinaz
tarafından katalize edilir ve bu kollara ayrılmış yol, iki son ürünün(lisin ve
treonin)geri beslemeli inhibisyonu ile denetlenir. Homoserin dehidrogenaz
aktivitesi de treonin tarafından geri beslemeli inhibasyona maruz kalır ve
metionin tarafından baskılanır. Buna rağmen, lisin birikimi dihidropikolinat
sentezini inhibe etmez ve bu metabolik yolun dallanma noktasını takip eden
ilk enzimler için alışılmadık bir olaydır.
Çoğu ticari L-Lisin üretimi havalandırmalı karıştırmalı tank reaktörlerde kesikli
proseslerle gerçekleştirilir. Şeker kamışı melası tercih edilmesine rağmen,
genellikle soya fasülyesi hidrolizatı ile takviyelenmiş diğer karbonhidratlar,
asetik asit veya etanol de karbon kaynağı olarak kullanılabilmektedir.
AMİNO ASİTLERİN ÜRETİMİ İÇİN ALTERNATİF
BİYODÖNÜŞÜM METODLARI
• L-Amino asit üretimi, aynı zaman da, rasemik öncülerin enansiyoseçici
hidrolizi ile gerçekleştirilebilir. Örneğin, L-glutamik asit, kimyasal
olarak sentezlenmiş D-L hidantoin 5-propiyonik asitten elde edilebilir.
Bu prosesde gerekli hidantoizanı %90’lık verimle üretilen Bacillus
brevis kullanılır.
• L-lisin, siklohekzandan kimyasal olarak üretilmiş ucuz bir başlangıç
materyali olan D-L-a- aminokaprolaktam reaksiyon kabına,
Cryptococcus laurentii mayası ve Achromobacter obae bakterisi ile
birlikte konsantrasyonu 100 g/L olacak şeklinde eklenir. Bu işlem
substratın tam olarak L-lisine dönüşmesiyle sonuçlanır.
Kimyasal madde nedir ?
• Birbirleri ile veya diğer maddelerle temas ettiklerinde;
ısı, ışık, ses,basınç etkilerinin bir veya birkaçını
oluşturarak kimyasal reaksiyona giren maddelerdir.
Kimyasal Madde Özellikleri
1) Normal görünüş ve kokusu
2) Buhar basıncı
3) Buhar yoğunluğu
4) Suda çözünürlüğü
5) Erime noktası
6)Özgül ağırlığı
7) Hacme göre uçucu yüzdesi
8) Buharlaşma oranı
9) Kaynama noktası
10) Patlama noktaları
Önümüzdeki 50-100 yıl içerisinde bazı fosil yakıt kaynaklarının,özellikle petrolün
tükenmesi muhtemeldir.Dolayısıyla alternatif enerji kaynaklarının geliştirilmesine
acil bir ihtiyaç vardır.Çoğu enerji ihtiyacı jeotermal,nükleer,güneş,su ve rüzgar
kaynaklarından sağlanacaktır.Ancak,biyolojik yakıt üretiminin,özellikle hem sıvı
hem de gaz yakıtlarının üretimini sağlayabilmesinden dolayı,giderek daha önemli
hale gelmesi beklenmektedir.En önemlisi,bu yakıtlar,öncelikle ekili enerji
bitkileri,doğal bitki örtüsü gibi bitki biyokütlesi ve tarımsal,evsel ve endüstriyel
atıklar gibi yenilenebilir kaynaklar kullanılarak üretilmektedir.Şu anda bu
kaynaklardan elde edilen 2 ana mikrobiyal yakıt ürünü metan ve etanoldür,ancak
bunlar üretilebilecek tek yakıt değildir.Hidrojen,propan,metanol ve bütanol,
üretilebilecek diğer sıvı ve gaz yakıtları arasındadır.Ayrıca elektrik de
mikrobiyolojik sistemler tarafından üretilebilir.
ALKANLAR
Metan hem günlük hem de endüstriyel yakıt olarak
kullanılmaktadır.Söz konusu ürün şu anda daha çok doğal
gazdan,petrolden ve kömürün gazlaştırılmasından elde
edilmektedir.Bu nedenle,fermantasyon yoluyla metan üretimi sadece
sınırlı küçük ölçekli yerel durumlarda çekici olmaktadır.Ancak, 21.
Yüzyılın ilerleyen yıllarında yenilenemeyen kaynaklardan üretim
gittikçe azalmaya başladığında,fermantasyon yoluyla üretim giderek
daha önemli hale gelebilir.
ALKAN ÜRETİMİ
Organik materyallerden metan üretimi 3 spesifik aşamadan oluşur.İlk
olarak,bir grup mikroorganizma,yağlar,proteinler ve polisakkaritleri içeren
organik polimerleri çözülebilen monomerlerine hidrolize ederler.Sonrasında
bu bileşikler,anerobik asedojenik organizmlar tarafından organik asitlere
metabolize edilirler.Son aşamada,organik asitler alkanlara ve
karbondioksite çevrilirler.Metanojenik bakteriler asetattan ana ürün olan
metanı üretirler.Ancak,metan,propiyonat ve bütirattan elde edilen etan ve
propan gibi uzun zincirli alkanlardan daha düşük enerji verimine
sahiptir.Normal olarak,bu iki organik asit sadece çok küçük miktarlarda
asidojenesis sırasında üretilirler,fakat üretilen miktarları belirli koşullara
bağlıdır.Bu sebeple,daha çekici yakıtlar olan etan ve propanı gelecekte daha
büyük bir oranda üretebilmek için bu tür fermantasyonların manipüle
edilme potansiyeli bulunmaktadır.
BÜTANOL
Birinci Dünya Savaşı sonrasında, bütanol başlıca ilgi odağı ürün
oldu.Bütanol,vernik,suni ipek,plastikleştirici,kaplama,deterjan,fren sıvısı ve
sentetik kauçuk imalatı için bütadiyen üretiminde hammadde olarak yaygın
bir şekilde kullanılmıştır.Ayrıca bütanol,yağları,mumları,reçineleri,gomalak
ve verniği çözmekte ve bunun yanında gıda endüstrisinde değerli bir
ekstrakte edici ve çözgen olarak kullanılmıştır.1945 ‘lerde fermantasyon
yoluyla üretilen bütanol yılda 20 000 tondan fazla iken,1940’ların sonlarına
doğru bu tür üretim batı dünyasında azalmaya başlamıştır.Bunun sebebi
olarak fermentasyon hammaddelerinin (melas,şeker kamışı vb.)teminindeki
değişimler ve kimyasal sentez yoluyla üretim için gerekli olan petrokimyasal
hammaddelerin ucuz olarak temininin artması gösterilebilir.
Bütanol günümüzde ağırlık olarak petrol bazlı hammaddelerden
üretilmektedir
BÜTANOL ÜRETİMİ
Aseton,bütanol,bütirik asit ve izopropanol,diğer organik asit ve
alkoller ile birlikte,nişasta,melas ve hidrolize edilmiş selülozik
materyaller gibi değişik hammaddelerin klostridial fermantasyonu ile
elde edilebilir.Her bir fermantasyon ürününü nispi miktarı,kullanılan
bakterinin türüne,suşuna be fermantasyon ortam koşullarına bağlıdır
Üç ana fermantasyon türü vardır;
• 1- Aseton-bütanol (Clostridium acetobutylicum),ek üretilen
ürünler:bütirik asit,asetik asit,asetoin,etanol,CO2 veH2;
• 2- Bütanol-izopropanol (Clostridium butylicum),ek üretilen
ürünler:bütirik asit,asetik asit,CO2 ve H2;
• 3- Bütirik asit-asetik asit (Clostridium butyricum),ek üretilen
ürünler:CO2 ve H2.
Endüstriyel Etanol
Etanol,tek başına veya ‘gasahol’(benzin ile etanolün hacimce %10-22
arası karıştırılmış hali) gibi diğer yakıtlarla karışım halinde
kullanılabiliyor olmasından dolayı,dikkat çekici bir yakıttır.1970’li
yıllarda Brezilya ve diğer birkaç ülke petrol ithalatının artan maliyetini
dengelemek için yerli yenilenebilir biyokütle kaynaklarından tam
ölçekli etanol üretimine başlamıştır.Etanol, Saccharomyces cerevisiae
kullanılarak şeker kamışından elde edilen sakarozun fermentasyonu ile
üretilmiştir.Brezilya günümüzde 14.5 milyar litre etanol ile yıllık dünya
üretiminin %46’dan fazlasını sağlamaktadır.Ancak,bu yakıt için artan
talebi karşılamakta yeterli değildir.
Etanol üretim politikası ;
Dünyanın pek çok bölgesinde lokal olarak mevcut olan
substratlardan geleneksel olarak alkollü içecek üretimi
bulunmaktadır.Benzer alkol fermentasyonları günümüzde bazı
ülkelerde yakıt ve kimyasal hammadde için etanol üretiminde
kullanılmaktadır.Dünyada yıllık etanol üretimi 30 milyar litrenin
üzerindedir.Bunun yaklaşık %70’i fermentasyon yoluyla,geri kalanı ise
çoğunlukla etilenin katelitik hidrasyonu ile
üretilmektedir.Fermentasyon ile üretilen etanolün yaklaşık %12’si
içeceklerde,%20’si çeşitli endüstriyel amaçlı kullanımlarda ve geri
kalan %68 ise yakıt olarak kullanılmaktadır.
Lignoselülozik Materyallerin Biyodönüşümü
Enerji bitkilerinden farklı olarak (hububat,şeker kamışı ve pancarı
vb.),lignoselülozik bitki atıkları (talaş,ağaç parçaları,saman,küspe,atık
kağıt vb.) doğrudan gıda olarak kullanılmamaktadır.Bunlar henüz
tamamen faydalanılmayan yenilenebilir kaynaklardır.Kimyasal enerjiye
veya kullanışlı fermentasyon ürünlerine dönüştürülebilecek olan bu
milyarlarca ton selülozik materyal günümüzde her yıl atık olarak açığa
çıkmaktadır.
Lignoselüloz Polimerleri
• 1 Lignin (%10-35,ağırlıkça) selülozun üzerini kaplayan ve üç fenolik alkolden (pkumaril,sinapil ve koniferil alkoller) oluşan bir polimerdir.Bu materyal anaerobik
koşullarda mikroorganizmlar tarafından degrade edilemez,ancak kimyasal işlemlerde
vanilin,kateşol,dimetilsulfit (DMS) ve dimetil sülfoksit (DMSO) kaynağı olarak kullanılabilir.
• 2 Selüloz (%15-55,ağırlıkça),B-1,4 bağlı glukoz birimlerinden oluşan doğrusal bir
homopolimerdir.Hidrolize olduğundan elde edilen glukoz direkt olarak bir çok
mikroorganizma tarafından fermente edilebilir,ancak sadece birkaç mikroorganizma
direkt olarak bu dpğal polimeri (selüloz) substrat olarak kullanabilir.
• 3 Hemiselüloz (%25-85,ağırlıkça), çeşitli heksoz (D-glukoz,D-galaktoz,ve D-mannoz) ve
pentozu (L-arabinoz ve D-ksiloz) içeren bir hetero-polimer sınıfıdır.Ksiloz,doğada Dglukozdan sonra en çok bulunan ikinci şekerdir ve bazı odunsu ağaçların %25’ini
oluşturur.Fakat sadece birkaç mikroorganizma pentozu etanole fermente
edebilmektedir.En önemlisi,lignoselülozdan etanol üretiminin ekonomik olarak
yapılabilmesi için hem pentoz hem de heksozların fermente edilmesi gerekir.
KAYNAKÇA
• Endüstriyel Mikrobiyolojiye Giriş, MICHAEL J. WAITES,
NEIL L. MORGAN,JOHN S. ROCKEY and GARY HİGTON
MAKALE KAYNAKÇA;
• https://earsiv.anadolu.edu.tr/xmlui/bitstream/handle/11421/1518/0
3.pdf?sequence=1&isAllowed=y
Download