Uploaded by samiye.sisman

koku tat duyu

advertisement
Memelilerde Koku Alma Duyusu
 Memelilerin koku alma organı burundur. Burundaki koku alanında bulunan
koku reseptörlerinin her biri, birer silli sinir hücresi olup, destek hücreleri
tarafından salgılanan mukus salgısı içine gömülü olarak bulunur.
 İnsanda koku duyusu diğer memelilere göre daha az gelişmiştir. Koku
duyusunu uyaran faktör, hareket halindeki moleküllerdir. Bu nedenle, koku
reseptörleri kimyasal değişiklikleri algılar.
 Koku alma hücrelerinin özelleşmiş olmasının yanında, destek görevi yapan
hücrelerin de yardımıyla duyum sağlanır. Destek görevi yapan hücreler
müköz salgı (sümük) yaparak kokusu alınacak moleküllerin kolay
algılanmasını sağlarlar.
 Memelilerde
burnun her tarafı koku algılamasına katılmaz. Burun
mukozasının üst bölgesinde sarı renkli olan kısım kokuyu alır. Bu bölgede
koku sinirinin kolları vardır ve bu kısımda duyu kılları içeren duyu hücreleri
bulunmaktadır.
 Mukus salgı içindeki bu kirpikler nöronların dendritleridir. Koku sinirinin
aksonu kemiği delerek bulbus olfaktorius denilen kısma gelir. Burada mitral
ve püsküllü hücreler adı verilen hücreler bulunur. Reseptör hücrelerle mitral
hücreler burada sinapslar yapar. Püsküllü hücreler de bu sinapslara kol
gönderirler. Daha sonra bu hücrelerin kolları üç yoldan beyne ulaşır.
 Koku moleküllerinin kimyasal yapıları ve molekül şekilleri koku çeşidini
yaratmaktadır. Molekül yapıları benzer olanlar benzer kokular yaratırlar.
Normal olarak 50 çeşit koku ayırt edilebilir.
Koku Duyusu - Algı Ve Tanıma
 Koku almak için suda ya da yağda eriyebilen bileşiklerin burun mukozasına
teması gereklidir.
 Yüksek oranda emilen kimyasallar, düşük koku oluşturma etkinliğine sahiptir.
 Etkin bir koku alımı için burun içinde hava akımının olması gerekmektedir.
Koku sirke gibi keskinse, trigeminal sinir uçları ile algılanır ve ağrı cevabına
yol açar.
 Koku sinyalleri, yemek alımı, ısı regülasyonu ,uyku siklusu, görme, işitme ve
tat alma ile ilgili bölgelere iletilir.
silya
Koku reseptörü siniri
 Koku algısının retinası:
Koku epiteli
Destek hücre
 3 çeşit hücre içerir;

Destek hücreleri,

Bazal hücreler,

Koku algı sinirleri.
Bazal hücre
Akson
Kokular Nazal Olfaktör Duyu Nöronlarıyla Saptanır
 Olfaktör
algının ilk
basamağı,
burundaki
olfaktör
duyu
nöronlarında gelişir.
 Bu nöronlar, insanlarda
nazal
boşluğun
arkasında 5 cm2 lik bir
alanı kaplayan küçük bir
özelleşmiş
epitelyum
parçası olan olfaktör
epitelyumda
yerleşik
olarak bulunmaktadır .
 Koku etkeninin bağlanmasını
izleyen inozitol trifosfat,
cGMP ve karbon monoksid
kaskatları aktive olur.
 Bu
durumda da, siklik
nükleotid
kapılı
iyon
kanalları
açılır
ve
depolarizasyon meydana gelir
 Hoş olmayan bir kokuyla sürekli
temas edersek, bir süre sonra onu
hissetmeyiz.
Ancak,
temiz
havayla kısa bir karşılaşma
sonrası yine kötü kokuyu almaya
başlarız.
 Bu adaptasyonu açıklayan iki
farklı fizyolojik mekanizma
vardır:
Birincisi; reseptör ile ligand
etkileşiminin, reseptörün bir
tirozin kinaz ile fosforlanması
sonucu
duyarsızlaşarak
(desansitizasyon)
etkinliğini
yitirmesidir.
İkincisi; görsel sistemdeki adaptasyona benzer biçimde olfaktör nöronun, siklik
nükleotid kapılı iyon kanallarının cAMP’ye duyarlılığını, ortamdaki ligand yoğunluğuna
göre ayarlaması yoludur.
Bin farklı koku etkenini nasıl algılıyor ve ayırabiliyoruz?
 Her nöron yalnız bir tür koku
reseptörü içerir.
 Burundan gelen duysal bilgi,
beyinde,
burun
boşluğunun
üzerinde ve gerisinde iki tarafa
yerleşmiş olan olfaktör bulbuslara
iletilir.
 Burada
duysal
aksonlar,
glomerüller ile sinaps yapar.
 Akson,
glomerülde
olfaktör
kortekse uzanan mitral ve saçaklı
nöronlar ve glomerülü çevreleyen
periglomerüler ara nöronlar ile
sinaps yapar.
 Her nörona ait tek bir akson, tek bir glomerülle sinaps yapar. Bunun gibi, her
nöronun primer dendriti de tek bir glomerülle sınırlıdır.
 Her glomerüldeki 20-50 istasyon nöronuna ait dendritlerde bir kaç bin duysal
akson konverjans yapar. Böylece, olfaktör duysal sinyal ileten nöron sayısı
yaklaşık 100 kat azalmış olur.
 Nöron aksonları, lateral olfaktör yolak ile olfaktör kortekse iletilir.
 Koku korteksi beş temel alana bölünmüştür:
1) Ön olfaktör çekirdek (anteriyor komisürün bir bölümü olarak iki
olfaktör bulubusu birbirine bağlar),
2) Piriform korteks,
3) Amigdala bölümleri,
4) Olfaktör tüberkül,
5) Entorinal korteksin
bir bölümü.
primer
Duysal
epitel
koku
stimulusu
(reseptör
hücreleri)
olfaktör
bulbus
(mitral
hücreler)
olfaktör
kortex
(piramidal
hücreler)
kortikal
& subkortikal
alanlar
Memelilerde Tat Alma Duyusu
 Tat ve koku duyuları çoğunlukla birbirine bağlıdır ve birbirinden ayırmak
güçtür. Tat adı altındaki duyuların çoğu koku organına ait duyumlardır.
 İnsanda ve memeli hayvanlarda tat duyusu reseptörleri, dil yüzeyi ve
yanlarında yer alan papillaların
tomurcuklarında bulunurlar.
girintileri
içine
yerleşmiş
tat
 Tat tomurcukları sayıları 9000 -10000 kadar olan (çocuklarda sayıları daha
fazladır), oval şekilli ve dil epiteli içine gömülmüş olarak bulunurlar. Bir tat
tomurcuğu dıştan örtü epiteli ile örtülüdür. Bunların içlerinde tat alma
hücreleri yer alırlar. Bu reseptör hücrelerin arasında destek hücreler de
bulunur.
 Tat alma hücreleri özel duyu tüycüklerine sahiptirler. İnce sinirler bu
hücrelerin çok yakınlarından girerler.
 Reseptör hücreler, yaklaşık haftada bir yaşlanarak tat tomurcuğunun ortasına itilir,
giderek dejenere olur ve atılırlar. Kaybolan reseptör hücrelerin yerlerini, tat
tomurcuğunun yanlarında bulunan hücrelerin çoğalmaları sonucu oluşan yeni
hücreler alır. Tat tomurcukları özellikle dilin uç, yan ve arka bölgelerinde
yerleşmiştir.
 Tat alma olayının gerçekleşmesi için tadı alınacak maddenin bu yapıya değmesi,
maddenin erimiş halde bulunması, tadılan cismin en uygun ısıda (10°C-35°C)
bulunması gerekmektedir. Örneğin soğuk olarak yenilen besinlerin tatlarının
algılanması da az olmaktadır.
 Tat duyusu; koku, temas, ısı gibi diğer duyuların da karışımından oluşan bir
kombine duyudur. Örneğin burun tıkanır, çiğneme durdurulursa, ağza alınan besinin
turp mu, elma mı yoksa soğan mı olduğunu anlamak çok güç olmaktadır.
 Tat alma organı aynı zamanda dokunma, sıcak ve soğuk etkisi yapan uyaranlara
karşı da duyarlık gösterir. Bütün bu duyulara hassas olan reseptörler dil ve damakta
bulunurlar.
 Tadı alınabilen moleküller, dil, damak, farinks, epiglottis ve özofagusun üst
üçte birinde tanınabilir. Dildekiler, en çok, epitelle döşenmiş papillalarda
bulunur.
 İnsanda, dilin farklı bölgelerinde dört morfolojik tip papilla bulunur. Vida
biçimli birkaç yüz fungiform papilla daha çok dilin üçte iki ön bölgesindedir.
 Dilin üçte iki ön bölgesinde çukur bir çemberle çevrili filiform papilla
bulunur
 Arka üçte birde, çukur bir çemberle çevrili, büyük sirkumvalat papillalar yer
alır.
 Dilin arka bölge kenarlarında bulunan foliat papillalar yaprağa benzer ve
çukur bir çemberle çevrilmiştir.
 Her bir fungiform papilla 1-5, diğerleri ise yüzlerce tat tomurcuğu içerir.
Her tad tomurcuğunda, birbirinden farklı dört tip hücre vardır:
 Bazal hücreler,
 Açık renk hücreler,
 Koyu renk hücreler,
 Ara hücreler.
 Tabandaki bazal olanlar kök hücredir.
 Tat hücreleri çok kısa ömürlüdür ve sürekli yenilenir.
 Farklı hücreler, farklılaşma evrelerini temsil eder
 Hepsi de uzun, oval, bipolar ve mikrovillusları (dendritleri) tat gözeneğine
açılan hücrelerdir.
 Mikrovilluslar ağız boşluğu ile temasta olan tek reseptör bölümleridir.
Tat sistemi
 Tat sistemi, dört temel
uyaranı ayırt eder:
 Acı,
 Tuzlu,
 Ekşi,
 Tatlı.
ACI
EKŞİ
 Bazılarına göre, umami
adı verilen monosodyum
glutamat beşinci tadı
temsil eder.
TATLI
TUZLU
 Genellikle tat etkeni, apikal
membrandaki iyon kanalları
veya
özgül
reseptörlerle
etkileşir.
 Jeneratör potansiyeller, tat
hücresinde aksiyon potansiyeli
oluşturur,
voltaja
bağımlı
kanallardan
hücre
içine
kalsiyum
girer
ve
nörotransmitter salınımı ile
sinaps gerçekleşir.
 Alternatif olarak, sitozolik
kalsiyum da serbestlenebilir.
Temel Tat Duyuları
 Ekşi tat: Asitler, H+ yoğunluğunun logaritması ile artar.
 Tuzlu tat: İyonize tuzlar, katyonlar.
 Tatlı tat: Şekerler, alkoller, aldehitler, ketonlar, amino asitler, esterler,
glikoller, kurşun ve berilyum tuzları
 Acı tat: Azotlu organik maddeler, kinin, kafein, nikotin, alkoloidler,
striknin.
Tat Bilgisi Talamustan Geçerek Kortekse Ulaşır
 Farklı tat hücrelerinin, farklı tat uyaranlarına yanıt verdiğine ilişkin bazı kanıtlar
vardır. Ancak, her bir hücrenin yalnızca tek bir tada mı, yoksa tatların
bileşimine mi yanıt verdiği tam olarak bilinmemektedir.
 Her duysal lif bir çok kez dallanır, çok sayıda tat tomurcuğu ve bunlardaki tat
hücresini uyarır.
 Tat hücrelerinden nörotransmitter salınması ile duysal liflerle sinaps gerçekleşir
ve burada oluşan aksiyon potansiyelleri beyine doğru iletilir.
Lezzet Duyumu (Algısı) Güstatör, Olfaktör ve Somatoduysal
Girdilerin Bileşiminden Oluşur
 Yiyeceklerin lezzeti, büyük ölçüde, olfaktör sistemin sağladığı bilgilerle
oluşur.
 Yiyecek ve içeceklerden salınan uçucu moleküller, çiğneme ve yutma
sırasında dil, yanaklar ve boğaz tarafından burun boşluğunun gerisine
pompalanır.
 Olfaktör epitelyum, tad duyumuna çok belirgin bir katkıda bulunmasına
karşın, biz, tadı, burnumuzda değil, ağzımızda duyarız.
 Bu lokalizasyonda somato-duysal sistem de rol alır ve dilin somatoduysal
uyarımı ile koku etkenlerinin retronazal pasaja geçişinin eş zamanlı olması, bu
moleküllerin “sanki ağızdaki lezzet gibi” algılanmasına neden olur.
Download