PowerPoint Sunusu

advertisement
AİLE VE ÇOCUK
HAZIRLAYAN
Tuba YAZICIOĞLU
- Aile, yetişkin eşlerden ve çocuklardan oluşan, birbirine duygusal
açıdan bağlanmış, ekonomik, sosyal duygusal hak ve sorumlulukları
paylaşan bir toplumsal sistemi oluşturmaktadır.
- Aile normal şartlarlarda çocuğun doğuştan üyesi olduğu en küçük
toplumsal kurumdur.
- Aile çocuğun içinde yaşadığı toplumsal çevreye uyarlanması için
gereken kültür kodlarının (normlar ve kuralların) öğrenildiği yerdir.
- Aile, sosyalizasyon sürecinin temel ajanlarından biridir.
- Çocuk için yeri doldurulamayan bir eğitim kurumudur.
- Aile, üyelerine birtakım davranışsal biçimleri kazandır.
Günümüzde ailenin hem
ekonomik hem de eğitim
işlevlerini toplum içinde yer alan
bazı kurumlara devrettiği
görülmektedir. Ancak bu durum
ailenin ekonomik ve eğitim
işlevinin tamamen bittiği
anlamına da gelmemektedir.
Çünkü yetişmekte olan çocukların
üretici olma niteliğini kazanana
kadar tüm ekonomik
gereksinmelerinin karşılanması,
günümüz ailesinin en önemli
ekonomik işlevi olarak
düşünülmelidir.
GEÇMİŞTEN GÜNÜMÜZE ÇOCUK VE
ÇOCUKLUĞA BAKIŞI
Çocukluk, bebekliğin tersine doğal bir gerçeklik değil,sosyo-kültürel bir
kavramdır. Yaşamın diğer aşamaları gibi, çocukluk sosyal ve kültürel
güçler tarafından yapılandırılmış ve inşa edilmiştir. Çocukluk kavramını
belirleyen ekonomik, kültürel ve sos- yal yapının oluşturduğu üçlü bir
kombinasyondur (Frones,1994).
Günlük dilde çocuk kavramına çeşitli anlamlar verilir. Bu kavram,
yaşa ilişkin olarak küçüğü yetişkinden ayırmak için kullanılır.
Tarihsel süreç içinde ise çocuk kavramını ele aldığımızda; Antik
Yunan döneminde özel bir yaş kategorisi olarak çocukluğa oldukça az
ilgi gösterilmektedir.
Modern anlamda çocuk ve çocukluk kavramlarına orta Çağda da
rastlanmamaktadır.
Ortaçağ Batı toplumlarında modern anlamda bir çocukluk
kavramının bulunmadığını ileri süren ve aynı zamanda bağımlılık
kavramı ile eşanlamlı gören Aries’ e göre çocukluk, bağımlılıktan
kurtulma olarak yaklaşık 5-7 yaşlarında sona ermektedir. Başka
bir anlatımla, çocuk anasının ya da babasının sürekli gözetimi
olmaksızın yaşayabilecek hâle gelir gelmez yetişkin toplumuna
katılmaktadır.
Aries, 10. yüzyılda sanatçıların çocuğu minyatür bir yetişkin
olarak görüntülediklerini belirtmekte ve çocukluk konusundaki
bu ilgisizlikten 19. yüzyıldaki çocuk merkezli aileye nasıl
gelindiğini izleyebilmek için sanatta, dilde, edebiyatta,
giysilerde, oyunlarda, okulda çocuk kavramının yansımalarına
ilişkin ayrıntılı tarihsel örnekler vermektedir.
AİLE VE ÇOCUĞUN SOSYALLEŞMESİ
Aile içinde çocuk, kültürel normları alarak topluma
uyumlu olarak sosyal yaşama katılmaya hazırlanır.
Aile çocuğun sosyalizasyonu sürecinde yer alan
çeşitli kaynaklardan sadece biri olmasına karşın
sosyalleşme açısından en önemli araç olarak
görülmektedir.
u
SOSYOLİZASYON SÜRECİ VE KURAMLARI
Sosyalizasyon bir süreçtir ve bu süreç
içerisinde birey, sosyal olmayı ve
toplumun bir üyesi olmayı öğrenir.
Sosyalizasyonun yaşı ve sınırı yoktur.
Sosyalizasyon sürecinin amaçları;
-Doğru ve yanlışı anlamak, güdüleri kontrol etmek
- Bizleri toplumsal cinsiyetçi, mesleki ve anababalık gibi sosyal rollerimize uygun hazırlamak
- Bizlerin toplumsal yaşama saygı, sorumluluk ve
değer atfederek yaşamak için koruyucu ve
onaylayıcı bireyler olmamızı sağlamaktır.
ÇOCUĞUN SOSYOLİZASYON
SÜRECİNE FARKLI YAKLAŞIMLAR
Çocuk açısından sosyalleşme, bir “öğrenme” ve “öğretme” sürecidir.
Sosyologlar genellikle sosyalleşmenin iki aşamada gerçekleştiğini
söylerler.
- Birincil sosyalleşme, bebeklik ve çocukluğun ilk dönemlerinde
gerçekleşir ve ailede başlar.
- İkincil sosyalleşme ise çocukluktan sonraki dönem ile olgunluk
döneminde gerçekleşir. Aileden sorumluluğun bir kısmı alır ve bunu
okullara, toplumsal gruplara ve iletişim araçlarına devreder.
SEMBOLİK ETKİLEŞİM
VE
SOSYOLİZASYON
Ailenin sosyalleşmedeki rolünü açıklar. Temsilcisi Mead’tir. Mead
dünyayı semboller aracılığıyla temsil ettiğimizi belirtmiştir.
Sembolik etkileşimciliğin odak noktası, anlamın üretilmesi ve
kazanılmasıdır.
Bu yaklaşıma göre çocuğun sosyalizasyonu, çeşitli toplumsal
sembollerin, inanışların ve kültürlerin öğrenildiği karmaşık bir
süreçtir.
Burada çocuklar rol alma süreciyle kendi beliğine dışarıdan bakarlar.
Öğrenme sürecini açıklamak için oyun sembolünü, çocuğun
sosyalizasyonunda merkezi önemde bir öğrenme süreci olarak önerir.
Burada iki tür oyun vardır;
1- Oyun
2- Grupla oyun
Sosyalizasyon, sistemin zaman
içinde sürekliliğini açıklamaya
yarayan araçtır ve bireyleri
yetiştirme açısından işlevsel
görülmektedir.
Bireyin, toplumsal sistem
içerisindeki yeri karmaşık bir
sosyalizasyon süreciyle
öğrenilir ve her birey toplumsal
kontrol süreci ile kendi değer
yönelimini öğrenir.
Aile yaşamı ve aile içerisinde
çocukların sosyalizasyonu
toplumun sapkınlıklarından
arınmış, hareketli denge
üzerine kurulu bir bütün olarak
işlerlik kazanmasında işlevsel
süreçler olarak
kavramsallaştırılır.
SOSYALİZASYON SÜRECİNE
ELEŞTİREL YAKLAŞIMLAR
1.Çatışmacı Yaklaşım
Bu yaklaşımın beslendiği pek çok kuram ve model söz
konusudur. Aile içerisinde eşitsizlikler ve bir çatışma
ortamını tanımlıyor olmasıdır.
Aileyi kendi içerisinde hareketli bir denge oturtmuş bir
bütün olarak incelemez. Aksine aileyi, tanımı iktidar
örüntüleriyle kurulmuş,eşitsiz ve asimetrik ilişkilerin
olduğu bir yapı olarak tarif eder.
Bu yaklaşım, özellikle modern toplumların karmaşık sosyal
yapısı içersinde sınıf ilişkileri analizi olanağı vererek
farklı sosyo-kültürel yapılarda çocuğun sosyalizasyon
sürecine ilişkin değerlendirmelere katkı sağlayacak
önemli bir kuramsal model sunmuştur.
2. Feminist Yaklaşım
Aileyi çok katmanlı bir yapı olarak
tanımlar.
Aile
içerisinde
iktidar
örüntülerinin kadınları ve çocukları
değersizleştirdiği ve ezdiği fikrinde
ortaklaşır. Bunun temelinde iki önemli
argüman vardır.
Birincisi, çocuğun sosyalizasyonunda
da çok önemli bir yeri olan çocuk
bakımında kadının toplumsal görevi olarak
görülmesine yöneliktir.
İkincisi, modern aile kurgusu içerisinde
çocuğun sosyalizasyon sürecidir. Çocuğun
sosyalizasyon süreciyle eril ve dişil
rollerin yeniden üretildiği fikri feminist
yaklaşımın temel savlarından birisidir.
Psikanalitik Yaklaşım ve Çocuğun
Sosyalizasyonu
Bu yaklaşım, çocukluk döneminde edinilen bazı
tutumların kalıcı olduğu görüşünü ileri sürer.
Aile içi ilişkiler, çocuğun psikopatolojileri ve
sosyal-duygusal gelişimleri üzerinde önemli bir
role sahip olduğu gibi , aile içinde yer alan
Etkileşimlerinde çocuğun aile dışında kuruduğu
ortamlarda
kurduğu
ilişkilerde
belirleyici
olduğudur.
ÇOCUK
YETİŞTİRMEDE
AİLE
ÖZELLİKLERİNİN
ETKİSİ
Bilindiği gibi çocuğun sağlıklı bir gelişimi için ana-baba ve çocuklar
arasında, yeterli kontrol, akla yatkınlığı olan yüksek talep,içtenlik,
sıcaklı ve açık bir iletişim gereklidir.
Çocukların yetiştirilmesinde tek ebeveyn ya da evlatlık ailelerin
diğer öz ve ikisi bir arada olan ailelerle karşılaştırıldıklarında çeşitli
göstergeler üzerinden dezavantajlı oldukları görülmektedir.
Ailenin özellikleri ve etkileşimi, ailenin ana-babalık tarzını çocuk
yetiştirme yönelimlerini, kısacası sosyalizasyon sürecini
etkilemektedir.
Çocuk yetiştirmede ortaya çıkan sorunlar daha çok sosyo-ekonomik
ve kültürel yapılara bağlı olarak değişmektedir. Çocuğun her yönden
iyi yetişmesinde ana-babanın eğitim, kültür ve ekonomik çok etkili
olmaktadır. Bu çocukların ana-babalarına karşı davranışlarında da
önemli olmaktadır.
Özetle aile ortamı, aile türleri, aile yapısı, ailenin toplumsal konumu,
aile içi ilişkiler, ailenin geçimi gibi bir çok aile özelliklerinin çocuğun
gelişiminde ve yetiştirilmesinde önemli belirleyici öğeler olduğu
görülmektedir.
Genel çizgileriyle, çocukların yetiştirilmesindeki
aileleri geleneksellik ve modernlik
boyutlarında ve yapısal yönden üç tür aile yapısı
içinde ele alabiliriz.
1. Kırsal Aileler
2. Gecekondu Aileleri
3. Kentsel Aileler
Çocuk yetiştirmede önemli bir
sorumluluğu olan aile yapısının çocuk
üzerindeki
etkilerini
şu
şekilde
sıralayabiliriz;
- Aile yapısı ve aile içi ilişkiler çocuk ve
gençlerin kişilik oluşumunda etkilidir,
- Aile yapısı ve aile içi ilişkiler çocuk ve
gençlerin psikofizyolojik ve cinsel
gelişmelerini belirler, mevcut sorunları
pekiştirir,
- Aile, çocuk ve gençlerin ekonomik
durumunu belirler,
- Çocuk ve gençlerin boş zamanlarını
değerlendirmelerinde aile yapısı, aile
içi ilişkiler ve ailenin beklentileri etkili
olmaktadır (Bilhan, 1986).
Ayrıca ailenin sahip olduğu kültürel
ortam ve sosyal sermayenin de
beklentilerini biçimlendirmede son
derece etkili olduğu unutulmamalıdır.
Ailede Ana-Baba Tutumları ve Çocuk
Yetiştirme
Ana-babaların çocuk yetiştirme tutumlarına
ilişkin kuramsal bir temel oluşturabilecek
çalışmalar, Baumrind (1968, 1971) tarafından
ortaya konulmuştur.
Baumrind;
1-Ana-babanın kontrolü boyutu
2-İletişimde açıklık boyutu
3-Olgunluk beklentisi boyutu
4-Bakım destek boyutu
Baumrind (1971) yukarıdaki
bu dört boyuta bağlı olarak
temel olarak ana-babanın
çocuk yetiştirmeye yönelik
tutumların üç kategoride
sınıflamıştır.
Bunlar;
1) Otoriter ana-baba
tutumu
2) Demokratik ana-baba
tutumu
3) İzin verici ana-baba
tutumu
Teşekkürler…
Download