Slayt 1

advertisement
ÖRGÜTSEL İLETİŞİM
Öğr. Gör. Dr. İnanç GÜNEY
[email protected]
Adana MYO
 KURUM İMAJI
 Kurumların tüm iletişim faaliyetlerinin bütünlüğünü anlatan
örgütsel iletişim, uzun vadeli bir çalışmadır. Hedefi olumlu
bir imaj oluşturmak, korumak ya da değiştirmektir. İmaj ise,
reklam ve halkla ilişkilerin etkili bir jargonu olarak
tanımlanır. İmaj, gerçeğin ‘yaklaşık’ olarak görsel
sunumudur. Bu sunum, fotoğraf ve resimdeki gibi fiziksel ya
da edebiyat ve müzikteki gibi imgesel de olabilir. Bu tanımları
biraz daha netleştirirsek, çeşitli kanallardan, reklamlardan
doğal ilişkilere, içinde yaşanılan kültürel iklimden, sahip
bulunulan önyargılara kadar elde edilen bilgi ve verilerin bir
değerlendirmesi diyebiliriz.
 Günümüzde iletişim teknolojisinin ilerlemesi sonucunda
karşılaştığımız pek çok mesajın her biri bilgilenme
sürecimizin yalnızca küçük bir parçasını oluşturur. Bu açıdan
imaj, bir kez sahip olunan ve ömür boyu sürdürülen kavram
olarak tanımlanamaz. Bireylerin zihinlerinde yavaş yavaş
oluşan imgelerin
 bütünüdür denebilir. Kuşkusuz, başarılı bir imaj, hem tutarlı
hem de belirgin olmalı ve özellikler uyumlu duruma
getirilmelidir.
 Örgütsel imaj içeriğinin yönetim sürecinde geliştirilmesinin
merkezinde üç temel öğe üzerinde durulur. Bunlar, kurum
kişiliği, kurum kimliği ve kurum imajı’dır. Bireyler ve kurumlar
kimlikleri doğrultusunda kişiliklerini yansıtır. Kurum imajı,
kuruluş hakkındaki görüş ve düşünceleri, diğer bir anlatımla,
kurumun algılanış biçimini yansıtmasına karşı, örgütsel kimlik,
kuruluşun fiziksel görüntüsü ile ilgilidir. Kısaca, örgütsel kimlik ve
örgütsel imaj birbirini destekler. Bütün bunların toplamında
anlatımını bulan örgütsel imaj, iç ve dış hedef kitle üzerinde
inandırıcılık ve güven yaratmak ile sürdürmek gibi önemli bir
işlevi de yerine getirir. Hem kuruluş içinde hem de dışında
oluşturulacak imajın tek ve inandırıcı olabilmesi, gerçekle uyum
içinde olmasına bağlıdır.
 Kısaca kurum imajı, alınan tüm iletiler
 doğrultusunda, kurum hakkında alıcıda oluşan resimdir. Doğru imajı yaratmak
hiç bitmeyen bir görevdir.Yalnızca kurum logosunu yaratmak değil, kurumun
yaşam biçimini belirlemektir. Her kuruluşun tıpkı bireyler gibi bir kişiliği
vardır. Bu kişilik, kamuoyunda iyi-kötü, olumlu-olumsuz olarak
değerlendirilebilir. İmaj, çalışanların, tüketicilerin ve diğer hedef kitleler
tarafından kuruluşun farklı yönlerinin algılanması sonucunda benimsenen
görüşlerin toplamından oluşur. Kimlikler, kurum ve marka imajı yaratır. Ancak
kurum ve marka kimliğinin yanında, pek çok pazarlama faaliyeti de imaja
katkıda bulunur. Bunlardan bazıları, sponsorluk, halkla ilişkiler, kriz yönetimi ve
destekleyici reklamlar’dır. Bütün bunlar, bir markanın, bir kurumun hedef kitle
algılanan imajını etkileyen etkenlerdir. Diğer faaliyetlerin aksine kimlik ise,
görsel ve diğer türden duyusal bileşenleri içerir. Bu noktada kurum kimliği ile
kurum imajı arasında bir fark olduğunu herhalde siz de görüyorsunuz.
Kuruluşun algılanış biçimi, diğer bir anlatımla kişilerin kuruluş hakkında görüş
ve düşünceleri ile ilgili olan imaja karşı, kurum kimliği fiziksel görüntü ile
ilgilidir.
 Örgütsel İtibar
 İtibar; bir kurumun çalışanlar ve müşteriler tarafından nasıl algılandığını
gösteren soyut bir varlıktır. Diğer bir deyişle itibar, kamuoyunun
kurumla ilgili olumlu veya olumsuz yöndeki izlenimleridir. Görüldüğü
gibi, kurumun itibarı daha çok algılamalardan oluşmakta; sosyal
paydaşların duygu, düşünce ve izlenimlerini kapsamaktadır. Üstelik,
itibar sadece diğer bilgi araçları ya da kurum tarafından gönderilen bilgi
mesajlarından meydana gelmez. Paydaşların görüşü ve kurumun
eylemlerinin
 yorumlanması da itibarı tam olarak anlatmaz. Bu anlayış ve yorumlar,
sadece kurumun gönderilen bilgi sinyallerinin bireyler tarafından nasıl
algılandığını gösterir. Oysa kurumun çevresinde birden çok paydaş
bulunmaktadır. İtibar; tüm bu paydaşların kendi arasında ve kurum ile
paydaşlar arasında oluşan karmaşık bir etkileşim ağının sonucunda
oluşur.
 Örgütsel itibar kurumun geçmiş performansına ilişkin duygusal ve bilişsel
değerlendirmeler, paydaşların kendi beklentilerine ve kurumla ilişkilerine
dayanmaktadır. İyi bir itibar mıknatıs gibidir, insanları kendine çeker. Kurumu
rakiplerinden farklı kılan ve desteklenmesini sağlayan ayırt ediciliğin anahtarıdır
Aşağıdaki şema kurum kimliği, kurumun kendini ifade biçimi ve örgütsel itibar
ilişkisini göstermektedir.

 Örgütsel itibar; müşterilerin, yatırımcıların, çalışanların ve genel kamuoyunun
kurum hakkındaki iyi veya kötü, zayıf ya da güçlü gibi duygusal ve etkileyici
tepkilerini ifade etmektedir. Görüldüğü gibi örgütsel itibar, kurum içi ve kurum
dışı hedef kitlelerin kurum hakkındaki algılamalarıdır. Buna göre olumlu itibar
elde etmek için kurumların, hedef kitleleriyle iyi ilişkiler kurup, bu ilişkileri
sürdürmeleri gerekmektedir. Kurumların hedef kitleleriyle etkili ilişkiler
kurması da, ancak kurumların uyguladığı halkla ilişkiler faaliyetlerinin etkinliği
ile mümkündür.
 Uzmanlar itibar yönetiminin 3 temel üzerinde inşa edildiğini
söylemektedir. Bunlar: 1. Ekonomik performans, 2. Sosyal hesap
verebilirlik ve 3. Sosyal paydaşlara değerli çıktılar sunabilme
yeteneği. Halkla ilişkiler her üç temelde de rol oynamaktadır fakat
çatışmaları etkin bir şekilde yöneten ve bir kurum için ekonomik
performans kadar hesap verebilirliğin ve sosyal paydaşların istek
ve ihtiyaçlarının karşılanmasının önemli olduğunun farkına varan
yöneticiler özellikle son iki temelin güçlendirilmesine
çalışmaktadır. Bir kurumun sosyal hesap verebilirliği dikkatli
biçimde yapılan konu takibinden ve kurumun etkili
konumlandırılmasından ortaya çıkmaktadır. Özellikle risk iletişimi
sosyal hesap verebilirliğin gücünü arttırmaktadır. Kuruma bağlı
olan sosyal paydaşlara değerli çıktılar sunabilme yeteneği ise
kurumun hedeflerine engel teşkil edebilecek tehditlerin önüne
geçilmesiyle gerçekleşebilir.
 İtibar denetimleri adı verilen araştırma teknikleri kurumun
itibarını değerlendirmek ve izlemek için kullanılır.
Oluşabilecek durumlarla ilgili proaktif olarak gözlemlerin
yapılması ve yönetilmesi, hedef kitlelere mevcut riskler
konusunda bilgi verilmesi ve bu konularda bilinçlendirilmesi,
kriz oluştuğu anda yönetilmesine ek olarak halkla ilişkiler
uzmanları çatışmaları yönetmek zorunda kalabilmektedirler.
 Kurumların gelecekteki güvenilirlikleri ve inanılırlıkları bu
çatışma sonrası süreçlerin ele alınış ve yönetiliş biçimlerine
göre değişmektedir.
 Örgütsel Reklamcılık ve Savunuculuk
 Kuruluşların, kimliklerine yönelik iletişimlerini sağlamada mevcut bulunan
birçok seçenekten biri olan örgütsel reklamcılık en kolayı ve en hızlısıdır. Bir
çok büyük kuruluş örgütsel reklamcılığın formlarını kullanır.
 Güçlü çağrışımlara sahip olması nedeniyle, herhangi bir örgütsel reklamın
taşıması gereken iki özelliği vardır (Argenti, 2003). Bunlar; stratejik ve tutarlı
olmaktır. Şimdi bu özellliklerin ne anlam ifade ettiğine bakalım.
 Stratejik Olmak: Stratejik olmak şirketin geleceğine doğru bakmaktır.
Böylelikle, kuruluş uzun ömre sahip olacak ve büyümeyen, gelişmeyen bir
şirket görünümünde olmayacaktır.
 Tutarlı Olmak: Şirketin yaptığı iş ve ürünlerinin imajının birbiri ile tutarlı
olmasıdır. İmajreklamları, ayrı bir örgütsel mesaj olarak görülmezler, örgütsel
reklam türlerinden biridir. Kuruluşun adının bilinirliğini sağlama, ürün ve
hizmetleri için iyi niyet yaratma ve toplumsal olarak kabul edilen bir etkinlik ile
özdeşleştirmek için yapılır. Bu reklamlar şirketin vizyonuna uymak
durumundadır.
 Örgütsel iletişim araçlarından biri olarak örgütsel reklamlar,
kuruluşun imajını şekillendirebilirler. Görpe (2001)’e göre,
örgütsel reklam, işletmenin ürünleri ve hizmetlerinden söz
etmeden yapılan reklamdır. İşletmenin imajını güçlendirmek
için yapılır. Amaç, kuruluşun bilinirliğini artırmak, ürünleri
ve yaptıkları için kamuoyunda olumlu düşünceler
yaratmaktır. Bir kuruluşun genel imajıyla ilişkili ürün ve
hizmetlere ya da ilgi alanına yönelik ekonomik ve sosyal
sorunlara odaklanan reklamdır.
 Yeni Bir Şirket İmajı Yaratmak ya da Eskiyi Yenilemek
 Bir şirket, eskisi çok iyi bilinen ismini yenisi ile değiştirdiğini nasıl
duyurur? Bir şirket, eskisinin güçlü yanlarını elinde tutan bir imaj
varken yeni bir imajı nasıl yaratır?
 Bütün bu durumlarda örgütsel reklamın rolü nedir sorusunun
yanıtlanması gerekir. İsim değiştirme ihtiyacı şirketlere,
kendilerini farklı konumlandırma olanağı sağlar.Yeni ismin
lansmanını yapmanın nedenleri şu şekilde açıklanabilir: şirketi
yeniden konumlandırmak, marka denkliğini transfer etmek, ismin
farkındalığını artırmak, eski şirketten kendimizi ayırmak. Şirket
birleşmelerinde uygulanabilecek bu strateji için bir öyküye ve bu
öykünün neden şimdi anlatıldığı sorusunun yanıtına gereksinim
vardır.












Şirketin Refahı İçin Önemli Olan Bir Konu Üzerine Şirketi Konumlandırmak
Şirketin statüsünü, bir olayla bağlayarak güçlendirmek: savunucu ya da bir konunun tarafı olan
reklamlar (advocacy or issue advertising) örgütsel reklam türleri arasındadır.
Şirketi Finansal Olarak Güçlendirmek
Uztuğ (2005) e göre, örgütsel reklamın yararları şu noktalarda özetlenebilir:
• Kurumun ürettiği marka imajına katkı yaparak, satışların artmasına dolaylı bir etki yapar
• Mali çevreler ve iş grupları arasında saygınlığını ve güvenilirliğini artırarak kurumun mali
çevrelerindeki değerini ve iş yapma olanaklarını geliştirir
• Kurumun halkla ilişkiler faaliyetlerini ve örgütsel hedeflerini ve mesajlarını ilgili çevrelere
doğrudan anlatma olanağı sağlar
• Kurum çalışanlarının aidiyetini artırır
• Kurumun nitelikli eleman bulmasına destek olur
• Kriz dönemlerinde kurumun kendini savunması ve baskılara karşı koyabilme gücünü artırır
Örgütsel reklamlar, tartışmalı sektörlerde de yoğun olarak kullanılır. Örneğin, sigara markaları,
petrol, şirketleri, herhangi bir imaj problemi olan şirketler, sağlık sektöründeki şirketler ve tekel
konumundaki şirketler gibi. İyi bir örgütsel reklam, şirketin imajını güçlendirir ve açık bir şekilde
bu imajı anlatır. Bunun yanı sıra, satışları artırır, daha güçlü bir itibar yaratır, çalışanların elde
tutulması ve yeni çalışanların kuruluşa çekilmesini sağlar
 Konu Yönetimi
 Markayı ve hedef kitlesini etkileyen kamu politikası meselelerini




bekleyen, tanımlayan, değerlendiren ve cevap veren proaktif bir süreç
olarak tanımlanan konu yönetimi ile amaçlanan, bir kuruluşu ve sosyal
paydaşlarını etkilemesi muhtemel olan sorunları, meseleleri veya ortaya
çıkan olayları önceden sezinlemek ve bunlara uygun eylemler yapmaktır.
Konu, işletme planları periyodu üzerinde bir şirketin faaliyetlerini
önemli ölçüde etkileyen iç ve dış bir durum veya şart olarak
tanımlanmakta ve üç geniş kategoriye ayrılmaktadır (Okay ve Okay,
2002):
1. Şimdiki konular: Medyada yer alan, hükümette tartışılan bir konu.
2. Ortaya çıkabilecek konular: İki ya da beş yıl içinde önemli olması
muhtemel olan konular.
3. Sosyal eğilimler:Yaşam biçimlerindeki, teknolojideki vs değişiklikler
 Medya İlişkileri
 Uzun yıllar boyunca halkla ilişkiler, kurumların medya
ilişkilerini yöneten bir fonksiyon olarak görülmüştür. Bugün
bile bir çok kişi halkla ilişkiler denince, özellikle basın ile
ilişkilerin yürütülmesini
 anlamaktadır. Günümüzde halkla ilişkiler, kurumların
stratejik hedeflerine yönelik çok geniş alanda faaliyet
gösteren bir yönetim olmakla beraber, medya ilişkilerinin
halkla ilişkilerin en önemli çalışma alanlarından biri olduğu
gerçektir (Göksel, 2010).
 Halkla ilişkilerde başarılı sonuçlar sağlamak için, çalışmaların uzun dönemli bir
yaklaşımla, planlı, tutarlı ve ara vermeden sürdürülmesi gerekir. Halkla
ilişkilerin en önemli çalışma konularından biri olan medya ilişkilerinde de
başarının yolu, uzun dönemli tutarlı ve karşılıklı iyi niyete dayalı ilişkilerin
kurulmasından geçer. Medya ile ilişkiler, halkla ilişkilerin çok önemli fakat çok
sayıdaki çalışma konularından sadece birisi olmasına karşın, halkla ilişkilerden
söz edildiğinde genellikle, medyada kuruluşla ilgili olumlu haber yaratma işi
anlaşılır.Yine doğru olamayan fakat oldukça kabul gören bir yargıya göre de
halkla ilişkiler uzmanlarının başarısı, kuruluşlarıyla ilgili yayımlattıkları haber
sayısı ve niteliğiyle ölçülür. Kuruluşla ilgili bir haberin ücret ödemeksizin
medyada yer alması, habere konu olan olayın bir haber değerine sahip olmasına
bağlıdır. Haber olma ya da duyurum, medya ile ilişkilerin en can alıcı
konularının başında gelmektedir. Halkla ilişkiler görevlileri kuruluşları ile ilgili
haberlerin medyada yer almasını sağlamak için basın toplantısı, basın bülteni ve
çok sayıda diğer bazı yöntemler kullanırlar.
 Medya yöneticileri de söz konusu haberleri haber olma
değerlerine göre yayınlar ya da yayınlamazlar (Gürgen,
2009).
 Bir halkla ilişkiler görevlisinin basına yayınlanabilir materyal
sağlamasının dışında, gazete ve dergilerin nasıl yayınlandığını
bilmesi, haberin yayınlanma olasılığını, bir başka deyişle,
haberin basında yer alma şansını artıracaktır
 İç iletişim/ Çalışanlarla İlişkiler
 Halkla ilişkiler, organizasyonlar arasındaki ilişkilerle uğraşır ve bu
organizasyonların başarı ya da başarısızlığında bu hedef kitlelerin rolü
vardır. Halkla ilişkiler genellikle, dış hedef kitle ile iletişim şeklinde
görülür. Ancak, dış hedef kitlelerin yanı sıra, iç hedef kitle olan
çalışanlar, bir organizasyonun en önemli hedef kitlesidir (Broom, 2009).
Fortune Dergisi’ne göre, Amerika Birleşik Devletleri’ndeki “ En çok
beğenilen şirketler” arasında ilk 200 şirket, iletişim bütçesinin %50’den
fazlasını çalışanlarla ilişkilere harcamaktadır.Yeni milenyumda, bir çok
organizasyon için çalışanlarla iletişim gittikçe önemli hale gelmiştir
(Seitel, 2004).
 İç iletişim, organizasyonun içindeki bütün hedef kitleler ile, örneğin,
üretim hattında çalışanlar, yöneticiler, idareciler ve benzerleri ile ilişki
oluşturma ve bu ilişkiyi sürdürme anlamına gelir.
 İç ilişkiler ve dolayısıyla iç iletişim, çalışanların işlerine,
arkadaşlarına veya şirkete yönelik tutum, davranış ve
duyguları, duyarlılıkları gibi, para ile ölçülemeyen şeylerle
ilgilidir. Fısıltı gazetesi, yalanlar ve dedikodulardan
çıkabilecek sektörel çekişmelerin olduğu her yerde vardır.
Çalışanlar, “ ne olup bittiği” konusuna dahil edilmezlerse,
kendilerini dışlanmış hissederler. Organizasyonun içinde
hissedilenler, dış imajına yansıyacak ve organizasyon da bu
imajı yansıtacaktır. İç iletişim, genel iletişim stratejisi için
yaşamsal bir öneme sahiptir. İyi bir iç iletişim iyi yönetim
için bir zorunluluktur fakat, yönetimin yapısı da önemlidir.
Yönetim yapısı, iç iletişim için son derece önemlidir
 Çalışanların, organizasyonların başarısında önemli rolleri
bulunmaktadır. Organizasyonun çalışanlarıyla iç iletişimi, bu
bağlamda çalışanların bağlılığı, performansı, motivasyonu
konularında yapılacak çalışmalar çalışan ilişkileri içinde
değerlendirilir. Çalışanlarla iletişimde dikkat edilmesi gereken ilk
nokta mesajları, bilmeleri gereken herkese ulaştırmak ve bunun
için mesaj alıcılarını tanımlamaktır. Bunun ardından, alıcılar
kitlesindeki bireylerle doğrudan iletişim kurulmalıdır. Üçüncü
sırada ise, çalışanların tam olarak ne yapmalarını istediğimizi
iletmek için en etkili araçları seçmeye özen göstermek ve bu
araçlarla neyin hedeflendiğini ve nasıl bir tepkide bulunulmasının
istendiğini
 belirtmelidir
 İç iletişim, üç ana amacı gerçekleştirir. Bunlardan ilki, çalışanların
kültürlenmesi ya da
 organizasyonun kültür ve değerlerini içselleştirmelerini ve
anlamalarını sağlamaktır. İkincisi, örgütsel gelişmeler, haberler ve
kurumda ne olup bittiği konusunda bilgilendirmeye hizmet
etmesidir. Son olarak ise, kurum çalışanlarının kaygı ve sorunlarını
dinleme, öğrenme yoludur (Broom, 2009).
 Çalışanları kültürleme, vizyon ifadeleri, misyon ifadeleri, örgütsel
politikalar, etik kodları,
 oryantasyon ve hizmet içi eğitimlerde kullanılan malzemeler
aracılığı ile yapılır.
 Hükümetle İlişkiler
 Kamu ile ilişkiler olarak da anılan hükümetle ilişkiler
fonksiyonu, bazı sektörlerde, diğerlerinden çok daha
önemlidir. Aslında her şirket , yerel ya da ulusal düzeyde yasa
yapıcılarla bir bağa sahip olmaktan bir fayda sağlar. Bazı
şirketlerin başkentlerde birer ofisinin olmasının sebebi
budur. Şirketler, kendi lobi faaliyetleri ve hükümetle
ilişkilerini tek başlarına sürdürebildikleri gibi, ticaret ya da
sanayi odaları gibi grup olarak da bu faaliyetlerini
yürütebilirler. Başkentte neler olduğu ile ilgili bağlantıyı
sürdürmek için, hükümetle ilişkiler konusunda bilgili ve
kadrolu çalışanların olması yaşamsal öneme sahiptir
 Hükümetle ilişkiler, yasama, yürütme, yargı, kontrol, vergi
gibi konuları kapsar. Hükümetle ilişkiler, organizasyon ve
paydaş grupları (bu paydaşlar hükümetle ilgili veya ilgili
olmayanlar) arasında karmaşık ilişkilerin yönetimi olarak
tanımlanır. Hükümetle ilişkiler ya da kamu ilişkilerinin rolü,
stratejik konuların yönetimi olarak görülür. Sosyal ya da
siyasal değişim, kamuoyunun oluşumu, siyasal kara verme
gibi bir şirket için fırsat ya da tehdit oluşturacak durumlara
stratejik bir yaklaşımı gerektirir.
 Yatırımcı İlişkileri ve Finansal Halkla İlişkiler
 Yatırımcı ilişkileri için en doğru tanım National Inverstor
Relations Institute tarafından ortaya konulmuştur. Buna göre;
 …“Yatırımcı ilişkileri, finans, iletişim, pazarlama ve menkul kıymetler
kanununa uyma konularını içeren bir stratejik yönetim sorumluluğudur.
Bu sayede şirket ile finans kuruluşu ve diğer müşteriler arasında, etkili
çift yönlü iletişim kurulması ile şirketin menkul kıymetlerinin gerçek
değerine ulaşması sağlanır (Karademirlidağ veYılmaz,2010)”.
 Hockerts ve Moir (2004), geleneksel yatırımcı ilişkilerini şirketin
göreli değerini en üst seviyeye çıkarmak için, finansal ve seçilen
diğer alanlara yönelik bilgi akışı ve bilgi içeriğini yönetmek üzere,
pazarlama, iletişim, finans disiplinlerini kullanan bir stratejik
yönetim sorumluluğu olarak ifade ederler.
 Yatırımcı ilişkileri şirket ve yatırımcı topluluğu arasındaki
bağ olarak da tanımlanabilir (Dolpin, 2004). Şirket ve
yatırımcıları arasındaki uzun dönemli etkileşimli ilişki,
toplam örgütsel imajı (şirketin toplam izlenimi) belirlemede
rol oynar ve örgütsel yatırımcı ilişkileri olarak bilinir. Bu
durum, bir şirketi değerlendirmek, yatırımcı kitle ve finansal
topluluklara yardım etmek için bilgi sağlar. Böylece yatırımcı
ilişkileri, geliştirilen herhangi bir örgütsel iletişim
programında tamamlayıcı ana parçalardan bir haline
gelmiştir.Yatırımcı ilişkilerinin, entegre ve örgütsel iletişim
mesajının bir parçası olduğu kabul edilir.
 Böylece güçlü bir stratejik rolün altı çizilmektedir. Dolphin (2004)’e göre, yatırımcı
ilişkileri örgütsel iletişimin en hızlı gelişen alanlarından biridir. Halkla açılan şirketlerin
sayısında artış meydana gelmesi, şirket evliliklerinin çoğalması, şirketlerin yönetimleri
devralmaları sırasında sergiledikleri olumlu tutumlar, global finans piyasalarının
öneminin artması finansal halkla ilişkilerin gelişimine yol açmıştır (Okay, 2002).
 Kavramla kastedilen sürekli, planlı, önceden düşünülmüş, sürdürülebilir pazarlama
etkinlikleridir. Bu etkinlikler, sadece mevcut ve muhtemel yatırımcıları değil, diğer
finansal analist ve hissedarlarla şirket arasında uzun ve kısa dönemli ilişkiyi
tanımlamayan, kuran, sürdüren ve cesaretlendiren sürekli, planlı etkinliklerdir.Yatırımcı
ilişkileri aynı zamanda bir şirketin finansaltopluluklarla, analistlerle, yatırımcı ve
potansiyel yatırımcılarla ilgili bilgilerinin iletilmesidir. Stratejik örgütsel pazarlama
etkinliği olarak adlandırmak da mümkündür.
 Başarılı bir yatırımcı ilişkileri programı reklam ve diğer mecralar aracılığıyla şirkete
yönelik tanıdıklık ve uygunluk duygusu yaratarak örgütsel imaj üzerinde etkiye sahip
olur.Yatırımcı ilişkileri kurumun sosyal performansı ile de ilgilidir. Şirketlerin örgütsel
itibarlarını ortaya çıkarma amacıyla yapılan derecelendirmelerde kurumun finansal
performansının itibarı etkileyen bir değişken olduğu görülür. Finansal itibar, finansal
şirketler tarafından derecelenen, şirketin finansal duruşunun genel bir
değerlendirilmesidir.
 Yatırımcı ilişkileri şirket ve hissedarları ile borsadaki şirket hisselerinin fiyatları
üzerinde etkiye sahiptir ve finansal fonksiyonun iletişim sonucundan çok
iletişim fonksiyonunun finansal sonucudur. Şirket kazancının artması ve hisse
senedinin performansı, imajında yaşanan olumlu ya da olumsuz gelişmeyi
yansıtır.
 Yatırımcı ilişkileri, örgütsel iletişim stratejisinin önemli bir aracı olarak
gelişmekte oluşu, finansal hissedarların onayını kazanması, hisse senedi
sahiplerini kendi tarafına çekmeye yardım etmesiyle kendini ispatlamış bir
halkla ilişkiler uygulamasıdır.
 Uzun vadede bir şirketin parasal varlığını artırması için yaşamsal öneme sahip
olan yatırımcılar, bankacılar, danışmanlar, borsa ve finansla ilgili medyanın
şirketlere güven duymaları ve bu güveni sürdürmeleri beklenir.
 Doğru bir finansal raporun hazırlanması ve sunulması, şirketin borsaya girmesi,
şirket birleşmeleri ve bu yolla kazanılan varlıklara eşlik eden finansal iletişim,
finansal halkla ilişkiler uygulamalarından biridir (Pelsmacker, Geuens ve Bergh,
2001).
 Bir örnekle açıklamak gerekirse, Avrupalı bir sinema şirketi olan




Kinepolis’in borsaya başarılı girişinin sonucunda yeni
hissedarlarının sayısının artırması bir finansal halkla ilişkiler
uygulaması örneğidir.Yatırımcı ilişkilerinin asıl rolü, bir şirket için
uygun bir pazar değeri sağlamaktır. Geleneksel yaklaşıma göre,
yatırımcı ilişkileri şirketler için biçilmiş değer üzerine odaklanır.
Bu perspektiften farklı bir yaklaşımdaysa, yatırımcı ilişkilerinin üç
farklı evreyi gerektirdiği öne sürülür (Hockerts ve Moir, 2004):
1. Şirketin etkinliklerinin iletilmesi
2. Finansal fonksiyon ve finansal sonuçlar üzerine odaklanma
3.Yatırımcıları, şirketin hisse senetlerini almaya ya da aldıklarını
ellerinde tutmaya teşvik etmek
Download