çocukların akran ilişkileri

advertisement
OKUL ÖNCESİ ÇOCUKLARDA SOSYAL İLİŞKİLER
Çocuklar sosyal dünyaya ilişkin ilk deneyimlerini ailelerinden edinirler. Ama aile
ortamı, sosyal dünya hakkında bilgi edinmek için tek ve yeterli bir ortam değildir.
Çocukların aile bireyleri ile olan ilişkileri aile için daha kontrol altındadır, yetişkin kişi
kontrol ederken, çocuk kabul edici konumdadır. Genellikle çocuk yardım ister
durumdadır, yetişkin ise yardım eden durumda. Bu sosyal ilişki çocuğa güven hissettirir.
Çocuğun akranları ile uzun zaman geçirdiği mekan olarak okul ele alındığında, okulun
kendi içerisinde de aileden farklı bir sosyal yapısı bulunmaktadır(kurallar,
beklentiler, ailede kabul gören davranışların okulda kabul görmemesi vb.). Bu nedenle
çocuk sosyal ortamları tanır, öğrenir ve akranları ile bu bağlamda ailesinden farklı bir
ilişki kurmayı öğrenir. Akranlarla kurulan ilişki tamamlayıcı olmak yerine karşılıklıdır
(çocukların birlikte oyun oynamaları). Bu sosyal ilişkideki roller karşılıklı değiştirilebilir
çünkü partnerler benzer becerilere sahiptir. Çocuk sadece bazı
sosyal
becerileri, akranları ile etkileşimde kazanır. Her küçük grubun kendi kuralları olmasına
rağmen her grup kendi içinde sadakatin, işbirliğinin ve uyumluluğun olmasını bunun için
gerekli becerilerin kazanılmasını ister. Çocuğun ben merkezi yapısında akranları ile olan
ilişkisi yardımı ile düşüş gösterebilir, çocuklar birbirlerinin sosyalleşmesine yardımcı
olurlar. Bu nedenle akran ilişkileri çocuk için hem karşılıklı hem de tamamlayıcı bir
ilişki niteliğindedir.
Çocuklar nasıl arkadaş edinirler?
Bebeklik döneminde ev ortamında edinilen 2-4 yaş arası arkadaşlıklar yerini okul öncesi
kurumlarında birlikte olunan arkadaşlıklara bırakır ve böylece iletişim zenginleşir.
Arkadaş ilişkileri yaş ve cinsel kimliğe göre farklılık gösterir. Örneğin, 2-3 yaş arası
çocuklarda arkadaşının kız yada erkek oluşu önem teşkil etmezken, 3-4 yaş arasında
hemcinsleri ile kurulan oyunlar tercih edilir. 5-6 yaşlarda ise karşı cinse ilgi artamaya
ve oyunlar birlikte kurulmaya başlar. Ve hatta 4-6 yaş arası, okul sonrası evde anne ve
babalar
çocuklardan
‘sevgi’,
‘aşk’
gibi
kavramları
işitmeye
başlarlar.
4 yaştan itibaren soyut düşünme gerektiren oyunlar sahnelenir ve gelişen bilişsel
kapasite ile birlikte oyun içerikleri zenginleşir. Ayrıca akran ilişkilerinde kimi zaman
ebeveynleri tedirgin eden problemler genellikle itme, vurma, ısırma, kötü söz
söylemedir. Ebeveynler ya çocuklarının zarar görmesinden ürker ve ‘diğer’ çocuktan
şikayetçi olurlar ya da sergilenen ‘olumsuz’ davranışı kendi çocuklarının da öğrenebilme
ve sergileme olasılığını düşünür, paniklerler.
Ama unutulmaması gereken şudur ki;
Saldırganlık küçük çocuklarda normal bir tepki biçimidir. Çocuğun güvenlik, mutluluk ya
da başka bir gereksiniminin şekil değiştirerek başka bir biçimde ortaya çıkmasıdır. Eğer
ki çocuğunuz uzun bir dönem boyunca itme, vurma, ısırma, kötü söz vb. davranışla karşı
karşıya kalmıyorsa, çocuklar tartışır, çarpışır, iter ve kakarlar. Olayları büyütmeyin.
İnanın her çocuk benzer davranımları sergiliyor ve bu süreç uyum problemi yaşanmadığı
takdirde oldukça sık gözlemlenen, normal bir süreçtir.
Çocukların sosyal ilişkilerini doğru kurmaları ve sürdürmeleri için okul ortamında yapılan
çalışmaların yanında sizler çocuğunuza duygusal destek verebilmek ve sağlıklı sosyal
gelişimine olanak tanımak adına neler yapabilirsiniz?
•
Öncelikli olarak çocuklarınızın, sizlerin mevcudiyetinizde yalnız kalabilir
olmaları için çaba gösterin. Bırakın kendini oyalamayı öğrensin.
•
Güvenli bir ilişkiniz olması için çaba gösterin.
•
Çocuklarınızla keyifli zaman geçirin fakat sürekli yapılandırılmış etkinlikler
sunmayın önlerine, bırakın hayal dünyaları zenginleşsin. Bu sayede oyun kurma
becerisi geliştirebilirler.
•
Çocuğunuza değer verin.
•
Sokakta, parkta, komşuda ve sonra da okulda olan arkadaş problemlerini size
aktardığında dinleyin, ama büyütmeyin. Bırakın okulda kendisi bir çözüm
bulmaya çalışsın.
Ya da evde sohbet esnasında,
çözmek
için neler
yapabileceğini kendisine sorun ve beraber çözüm yolları arayın. "Ben yarın
konuşurum hepsiyle" demeyin. Öğretmeninizle konuşacak olsanız dahi, bu,
çocuğunuzun bilmesi gereken bir süreç değil.
•
Herkes herkesi sevemez ve beğenemez. Önce buna siz inanın. Elbette okulda
çocuğunuzun sevmediği ya da onu sevmeyen arkadaşları olacaktır, bu insani bir
durum. Çocuğunuzla ilgili bir problem değil.
•
Hafta sonu aktiviteleriniz sanat ve spor içerikli olsun. Okulda arkadaşlarına
anlatacağı konularının olması onun için avantaj sağlayacaktır.
Silifke Özel Uğur Koleji Rehberlik ve Psikolojik Danışma Servisi
Download