Egzersiz fizyolojisi II

advertisement
Kontrol
sistemleri


Sinir sistemi
 Hızlı, anlık
değişim ve
yanıtlar
Endokrin
sistem
 Saniyelerden
aylara kadar
süren etki ve
yanıt
endokrin sistem
hormonal iletişim
2
Endokrin Sistem
• Endokrin sistem, hormon adı verilen kimyasal
aracıları salgılar.
• Hormon: İç salgı bezleri tarafından üretilen, kan
dolaşımına salgılanan ve sadece hedef hücrelere etki
yapabilen bileşiklere denir.
• Belirli doku hücrelerindeki biyokimyasal
reaksiyonları, iç ve dış değişime göre düzenlemek için
mesajcı denilen etkin kimyasalları sentezleyen ve
bunları kan dolaşımına veren bez veya beze şeklindeki
kimi organ ve dokuların tümüne endokrin sistem
denir.
Endokrin sistem





Vücudun değişik
bölümlerine dağılmış
Özelleşmiş hücrelerden
oluşan
Birden çok madde
salgılayabilen
Kendi içinde farklı
bölümleri olan
Genellikle ürettikleri
maddeleri kan
dolaşımına veren
endokrin sistem
hormonal iletişim
4
Endokrin faaliyet alanları








Büyüme gelişme
Üreme
Davranış
Enerji üretiminin kontrolü
Metabolizma
Çevreye adaptasyon
Vücut sıvılarının hacim ve
bileşimlerinin kontrolü
Sindirimin kontrolü

endokrin sistem
hormonal iletişim
5
Endokrin bezler
 Hipofiz bezi
 Tiroid bezi
 Paratiroid bezi
 Adrenal Bez
 Pankreasın Langerhans adacıkları
 Testis ve ovaryum cinsellik bezleri
Hormonların Sınıflandırılması
Kimyasal yapıları bakımından;
 Steroid Hormonlar
 Aminler
 Polipeptide ve proteinler
Etki biçimleri bakımından;
 Kinetik etkili hormonlar
 Metabolik etkili hormonlar
 Morfogenetik etkili hormonlar
Steroid (lipid) hormonlar


Depo edilmezler
Sentezlendikleri molekül


Reseptörleri






Sitoplazmada
Etkileri


Kolesterol
Çekirdekte
Kortizol
Aldosteron
Östrojen
Progesteron
Testosteron
endokrin sistem
hormonal iletişim
9

Peptid ve polipeptid
hormonlar











GH
ACTH
TSH
Prolaktin
FSH, LH
ADH
Oksitosin
Renin
İnsulin, glukagon
Parathormon
Gastrin, sekretin
Protein ve polipeptid
hormonlar

Taşınmaları


Plazma, suda çözünürler
Reseptörleri

Hücre zarında

endokrin sistem
hormonal iletişim
10
Hormon biosentezi ve salgısının
kontrolü
 Hedef hücre ile endokrin bezi arasındaki iletişim
sonucu ile sentezlenir.
 Bu iletişime geri bildirim (feedback) mekanızması
adı verilir,
 Bu etki pozitif olabileceği gibi negatifte olabilir.
Hedef hücre…

Endokrin hücre olabilir



Yanıt olarak hormon
salgılar
Salgı düzeyini değiştirir
Doku hücresi olabilir

Metabolik olarak yanıt
verir
 Enzim düzeyi
 Protein sentez hızı
 Enerji depolamaüretim düzeyi
12
Hormonların hücrede depo edilmesi ve
salınması
 Hormonların çoğu hücre içinde membranla
çevrilmiş ve kesecikler (veziküller) içine alınmıştır.
 Bazıları moleküler formda salınırlar.(steroidler)
 Peptid ve protein hormonlar, mRNA (mesajcı RNA)
yoluyla ribozomlu endoplazmik retikulumda
sentezlenir ve golgi kompleksine gelirler.
 Steroid hormonlar hücre menbranından difuzyon
yoluyla salınırlar.
Hormon
reseptörleri
 Reseptör, özel bir hücre ögesidir.sadece kendine
özgü hormon bağlanabilir.
 Hormon reseptöre bağlandığı zaman etkisini
gösterir.
 Hormon reseptörleri, hormonların bağlanacağı
özel bölgeleri içeren proteindir.
Hipofiz bezi
 Birçok hormonun
salgısını idare eden bir
bezdir.
 Salgılarıyla diğer
endokrin bezlerin
çalışmasını düzenler.
 Hipatalamus ön ve arka
lob olmak üzere iki
bölümdür.
 Ön loba
“adenohipofiz” arka
loba ise “nörohipofiz”
adı verilir.
Hipofiz Ön Lob Hormonları
• Büyüme Hormonu (Growth hormone):
-Egzersiz büyüme hormonu
salınımını arttırır,
-Protein sentezinde,
-Anabolik faaliyetlerde,
-Kas-kemik-tendon-ligament
gelişiminde,
-Lipoliz'in uyarılmasında,
-Glikolizis'in inhibisyonunda
görev alır,
-Antrene kimselerde artış çok değildir
Hipofiz Ön Lob Hormonları
 Prolaktin:Meme dokusunu süt yapımı için uyarır.
-Egzersizin prolaktin düzeyine etkisi belirgin değildir,
-Baskılandığı veya değişmediği şeklinde görüşler
vardır,
-Sporcunun sempatik aktivitesindeki değişiklikler ve
diğer hormonların etkileri nedeniyle PRL inhibe
olmaktadır,
-Antrene kimselerde PRL düzeyleri sedanterlere göre
daha düşük bulunmuştur,
-Egzersizle indüklenen PRL bayan sporcuların ovarium
fonksiyonlarının inhibisyonuna neden olarak
menstruasyonda değişikliklere neden olur,
-Egzersiz esnasında etkilenen PRL, egzersiz sonunu
takip eden 45 dk içinde eski düzeylerine döner
Hipofiz Ön Lob Hormonları
-Adrenokortikotropik Hormon (ACTH):
Görevi, adrenal ve sürrenal bezler adı verilen
böbrek üstü bazlerinin kortikal kısımlarından
salgılanan hormonlarının salınımı ve kontrolü.
-Egzersiz kortikotropin düzeylerini arttırır,
-Yağ mobilizasyonunun artmasında,
-Kortizol düzeylerinin artmasında,
-Glukoz kullanımının arttırılmasında,
-Mukavemetin artmasında görev alır,
-Egzersiz boyunca antrene kişilerde ACTH
düzeyleri artar.
Hipofiz Ön Lob Hormonları
 TSH (Tiroid Stimulan Hormon):
 Tiroid hormonlarının salgılanmasını kontrol eder,
tiroit bezinin çalışmasını düzenler.
 -Egzersiz tiroid hormonları üzerine etkilidir,
 -Uzun süreli submaksimal egzersizlerde yağ asidi
oksidasyununu arttırır,
 Sporcularda tiroid hormonlarının hem salgısı hem
de artmıştır,
 -Hipertiroidi tablosu varmış gibi görünmesine
rağmen bazal metabolizma hızı değişmez
Hipofiz Ön Lob Hormonları
Testosteron, FSH (folikul stimulan hormon),
LH(Luteinizan hormon):
-FSH, ovum ve sperm hücrelerinin olgunlaşması ve gonadlarda
seks hormonlarının üretimini düzenlerler.
-LH;FSH ile aynı görevi üstlenir. LH,FSH ve prolaktin’e
“gonadotropinler” denir.
-Egzersizin bu hormonlar üzerine etkileri farklılık
göstermektedir,
-Erkeklerde mukavemet sporları bu hormonları kronik olarak
etkiler,
-Kişilere göre farklılık göstermesine rağmen iki yıldan daha fazla
düzenli egzersiz yapan sporcularda bu hormonların serum
düzeyleri artar,
-Uzun süreli egzersiz yapan bayanlarda bu hormonların
düzeylerinin değişmesi sikluslarının bozulmasına neden olur,
-Bu hormonların değişiklikleri mestruel disfonksiyondan
sorumludur
Hipofiz arka lop (Nörohipofi)hormonları
Oksitosin:
 Meme dokusuna etki ederek süt salgısını uyarır,
 Süt üretimi için prolaktine, salınması için
oksitosine ihtiyaç duyulur.
 Rahim(uterus) kaslarını uyararak kasılmaları
sağlayarak doğumu kolaylaştırır.
-Egzersizin akut yada kronik etkisi konusunda
bir bilgiye rastlanılmamıştır
Hipofiz arka lop (Nörohipofi)hormonları
• ADH(Antidiüretik hormon):idrarla atılan su
miktarını azaltarak vücutta suyun tutulumunu
sağlar.
-Vücut suyu az ( dehidrasyon)ise ADH salınımı artar, tersi
durumda( hipertonik)ise azalır.
-Antrene ve non-antrene kimselerin plazma düzeylerinde
pek fark bulunmaz,
-Anaerobik bitim(egzost) veya %65 yoğunluktaki
egzersizlerde kan düzeyi değişmez,
-Uzun süreli egzersizlerin kronik bir sonucu olarakADH
düzeyleri azabilir,
-Egzersiz genel olarak miktarını arttırır,
-Antrene kimselerde bu artış daha azdır,
Tiroid Bezi
Hormonları
 Boyunda bulunan iki parçalı bir bezdir.
 Tüm vücut hücrelerinin metabolizmasını etkileyerek
enerji üretiminin ve metabolizmasının hızını ayarlar.
 En önemli hormonlar, Tiroksin (T4) ve
tiriyodotrinin (T3)’dir.çocukların fiziksel ve mental
gelişimleri için bu hormonlara ihtiyaç duyulur.
Adrenal Bez Hormonları I
-Bu hormonlar sürrenal
medulla ve korteks
hormonlarıdır,
Adrenal Korteks Hormonları
1)Minaralokortikoidler
- Aldosteron (su tutar)
2)Glukortikoidler
Kortizon
- Hidrokortizon (kortizol)
- kortikosteron
Adrenal Medulla hormonları
1)epinefrin(adrenalin)
2)Norepinefrin (noradrenalin)
Adrenal bezi hormonları II
Hafif egzersizlerde glukokortikoidler, duysal stres miktarını
artırırken fizik stres azaltır,
-Ağır egzersizler non-antrene kimselerin glukokortikoid
düzeylerini arttırır,
-Bitim(egzost) oluşturan egzersizler hem sedanter hem de
sporcularda glukokortikoidlerin plazma düzeyleri yüksek
miktarlara ulaşır,
-Katekolaminler genel olarak kardiovasküler sistem ve
metabolizma üzerinde farklı etkilere neden olurlar,
-Antrene kimselerde adrenalin ve noradrenalin düzeyleri
uzun süreli eforlar esnasında daha az artarlar,
-Adrenalin düzeyi şiddetli egzersizlerde artar,
-Noradrenalin miktarı ise, egzersizin süre ve yoğunluğu
arttıkça artar,
Pankreas Hormonları
•
•
•
•
•
•
•
•
•
Bu hormonlar insülin ve glukagondur
Egzersiz esnasında insülin miktarı azalır
Egzersiz insülin etkinliğini artırır,
Kandan fazla glukozu uzaklaştırmak için daha az
insüline ihtiyaç duyulur,
Egzersizde insülin sekresyonu da azalır,
Egzersizde glukagon düzeyi artar,
Karaciğerden glukoz mobilizasyonu için gereklidir
Egzersiz glukoz toleransını arttırır,
Uzun süreli yatak istirahati glukoza toleransı azaltır,
Cinsiyet
(seks)
hormonları
-Androjenler erkeklik özelliğini, östrojen ise kadınlık
özelliğini kazandıran hormonlardır.
-Egzersiz androjenlerin (testosteron ve androstenedion)
sekresyonunu da etkiler,
-Anabolizan etkiye sahiptirler,
-Anabolizan etkileri nedeniyle doping maddesi olarak
kullanılır,
-Submaksimal egzersizler androjen düzeyini
değiştirmez,
-Uzamış yorucu egzersizlerde miktarı azalır,
-Antrene kimselerde akut cevap yüksektir,
-Antrenmansız kişilerde akut cevap düşüktür,
-Over hormonlarından estradiol ve progesteron
egzersize aynı testosteron gibi cevap verir,
-Estrojen ve progesteron miktarları mens fazına ve
egzersiz yoğunluğuna bağlı olarak artar,
Renin, Angiotensin, Aldosteron,
Endorfin, Prostoglandinler:
Hepsi de egzersiz yoğunluğuna bağlı olarak kan düzeyleri
değişi
-Renin ve angiotensin kardiovasküler hemostaz her durumda
kan düzeyleri etkilenir
-Beta endorfin düzeyleri, uzamış ve yoğun egzersizlerde plazma
miktarları artar,
-Egzersiz esnasında istirahat kan endorfin düzeylerinin beş misli
kadar artabilir,
Renin, Angiotensin, Aldosteron,
Endorfin, Prostoglandinler:
-Eföri meydana getirirler,
-Endorfinler egzersiz havasına da(execise high) neden
olur,
-Yorgunluk ağrı ve kararsızlığı azaltır,
-Egzersize bağlı olarak amenore'ye neden olabilir,
-Prostaglandinlerin bazı formları egzersiz ile artar,
-Deri ve kas kan akımını arttırırlar,
-Kalp debisini arttırır,
-Yağ mobilizasyonunu azaltır,
-İyon geçişini değiştirir,
SİNİR SİSTEMİ
 Sinir sistemi;
 Hareket etme, konuşma ve vücudumuzdaki
milyonlarca hücrenin koordineli bir şekilde çalışmasını
sağlayan iç haberleşme yoludur
 Bu nedenle, sinir sistemi hemostasizin (iç denge)
devam ettirilmesinde kritik bir rol oynar.
 Endokrin sistemle birlikte homeostasizi sağlamak
 Sinir uyarıları ile iç (organlar) ve dış (iskelet kasları)
ortamda meydana gelen değişikliklere akut tepkinin
oluşturulması
Reaksiyon sağlayan sistemlerin
temel özellikleri
 Uyarılabilme
 Uyarılma sonucu oluşan sinyalin iletimi
 Canlının kendisi ile uyaran arasında ilişki kurması
 Uyarılmaya cevap verilmesi
SİNİR SİSTEMİNİN TEMEL
FONKSİYONLARI
 1. Vücut içi kosulların kontrol edilmesi (endokrin
sistem ile birlikte),
 2. İstemli hareketlerin kontrolü,
 3. Omurilik (spinal kord) reflekslerinin
programlanması,
 4. Hafıza ve öğrenme için gerekli olan deneyimlerin
özümsenmesi.
• Kontrol merkezidir
• Beyin ve omurilik
• Reseptörler aracılığı ile algılanan değişiklikler işlenir ve tepkiler
oluşturulur
MSS
Parasempatik Sinir Sistemi
 AFFERENT : duyu sinirleri
 Reseptörler tarafından algılanan değişikliklerin MSS götüren
hücrelerdir.
 EFFERENT : Motor sinirler
 MSS den çıkan uyarıları hedef dokuya götüren
hücrelerdir.(motor Sinirler
- Somatik: istemli iskelet kaslarını uyarır
- Otonom: istem dışı. Düz kaslar, kalp kası ve salgı bezlerini uyarır.
 Sempatik
 Parasempatik
Birbirine karşıt etki yapan iki bölüme ayrılırlar: Örneğin, sempatik
beta sinirleri bronşları açar, parasempatik sinirlerse daraltır;
sempatik sistem kalbi hızlandırır, parasempatik yavaşlatır vb.
İnsan sinir sistemi yaklaşık 1 trilyon sinir hücresi ve 15 katı kadar glia
hücrelerinden oluşur Beynin yaklaşık %50 glia hücrelerinden oluşur.
Miyelinli
-miyelinsiz
Hem dendritlere hem de aksona sinir lifi adı verilir,
•Miyelin kılıfı buyuk oranda lipid (yağ) ve proteinden olusur.
•Ranvier boğumlarında gerçekleşen iletiye “sıcrayıcı tarzda ileti” adı
Nöronların Sınıflandırması
 Tek kutuplu Nöronlar
Hücre gövdesinden bir uzantı çıkaran nöronlar
 İki kutuplu nöronlar
Bir dentrit ve bir akson çıkaran nöronlardır.
SİNAPS BAĞLANTILARI
 Bir sinir hücresinin aksonunun, diğer sinir hücresinin
gövdesi veya dendritleriyle veya her hangi bir başka hücre
membranı ile (özellikle kas hücresi) birleştiği yere sinaps
denir.
 Sinaptik düğümler sinirle ilgili bir bilginin bir nörondan
diğerine tasınmasını sağlar.
 Uyarıyı sinapsa getiren ilk noron presinaptik noron,
diğeri ise postsinaptik noron
 adını alır.
BAZAL METABOLİZMA
Hücrelerin canlı kalabilmesi için gerekli
enerji miktarı
G
Ü
N
L
Ü
.
K
İ
L
O
K
A
L
O
R
İ
BESİNLERİN ISI ETKİSİ
UYANIKKEN
UYKUDAKİ
METABOLİK
HIZ
ENERJİ SİSTEMLERİ
 Anaerobik Sistem/Yol/Oksijensiz Sistem
 – ATP-Kreatin fosfat sistemi=Fosfojen sistem
 ATP ADP + Enerji
 ADP+Kreatin fosfat ATP+Kreatin
 – Glikolitik sistem=Laktik asit sistemi
 Glikojen Laktik asit + ATP
 Aerobik Sistem/Yol/Oksijenli sistem
 – Aerobik glikoliz
 Glikoz(karbonhidrat)+Yag+Protein+O2 ATP
Enerji sistemlerinin
Dinlenme ve egzersiz sırasında aerobik
ve anaerobik enerji kaynaklarının
kullanımı neye baglıdır ?









• Dinlenimde karbonhidrat, yag ve protein enerji
kaynagı olarak kullanılır.
• Egzersizde enerji kaynaklarının kullanımı
egzersizin siddeti, süresi tipi v.b.faktörlere baglı olarak
gerçeklesir.
• Dinlenimde ve egzersizde aerobik ve anaerobik
mekanizmaların belirlenmesi 3 faktöre bagımlıdır:
– Egzersizde kullanılan enerji kaynakları
– Her sistemin egzersizdeki oransal rolü ve düzeyi
– Egzersizde kanda laktik asit varlıgı ve birikmesi
Dinlenimde enerji
metabolizması
 • 2/3 yaglardan 1/3 ise glikozdan elde edilir.
 • Proteinin katkısı önemsenmeyecek kadar
 azdır.
 • Sadece aerobik sistem
DİNLENMEDE ENERJİ
METABOLİZMASI
OKSİJEN EKSİKLİĞİ
• Hücrelerin yaşamlarını sürdüre bilmeleri için yeterli
•
•
•
•
•
•
•
oksijenle beslenmeleri gerekir.
Dolaşım sisteminde herhangi bir nedenle ortaya
çıkabilecek yetersizlikler hücrelerde yeni fizyolojik
düzenlemeleri zorunlu kılmaktadır.
Hücrelere yeterli oksijen gitmemesi durumuna hipoksi hiç
oksijen gitmemesi durumuna da anoksi denmektedir. ,
Hipoksiyi oluşturan nedenler •
1- hipoksik hipoksi
2- anemik hipoksi
3- histotostik hipoksi
4- İskemik hipoksi
HİPOKSİK HİPOKSİ
 Kanın oksijenle disasosiye olmasının yetersiz kaldığı bir




hipoksi çeşididir. Solunan havada yada akciğer
alveollerinde oksijen parsiyel basıncının (PO2) düşmesi,
oksijenin alveollerden kana difüzyonunun engellenmesi
durumunda ortaya çıkar.
Sebepleri :
a- Dış ortamdaki PO2 düşüklüğü (yüksek rakım)
b-Yavaşlayan veya tamamen duran solunum faaliyetleri
solunum merkezinin felç (paralize) olması, toraksın (göğüs
kafesinin) yüksek basınca maruz kalması.
c- Alveol ventilasyonun azalması. Solunum yollarına su ve
benzeri yabancı cisimlerin kaçması. Ölü boşluğun
büyümesi.
ANEMİK HİPOKSİA
• Hemoglobin (Hb) eksikliği nedeniyle dokulara taşınan oksijen
•
•
•
•
•
•
miktarının azalmasıdır. Normal olarak kişilerde ortalama 100 ml.
Arteryel kanda 15gr. Hemoglobin bulunur. Herhangi bir nedenle bu
oranın düşmesi dokulara iletilen oksijen miktarının azalmasına neden
olmakta , buda performansı olumsuz yönde etkilemektedir. Anemik
hipoksi özellikle egzersiz gibi aktivite artışlarında belirginleşir. Normal
istirahat durumlarında önemsizdir.
Anemik hipoksi oluşumunun nedenleri
a- Kan kaybı , eritrosit azalması durumlarında
b- Eritrosit yapımının azalması durumunda (kemik iliği harabiyeti , B12
vitaminin eksikliği)
c- Eritrosit yıkımının artması durumunda
d- Yeterli eritrosit sayısına rağmen Hb eksikliği durumunda (hipokrom
anemi)
e-Kapiller kan akımının azalması (Fe ekisikliğianemisi)
HİSTOTOKSİK HİPOKSİ
Toksik etkenlerle hücre oksidasyon mekanizmasının
bozulması nedeniyle, dokuların arteryel kanda normal
oranlarda bulunan oksijeni kullanamaması
durumunda ortaya çıkar.
STAGNANT HİPOKSİ
Sirkülasyon bozukluğu nedeniyle vücudun herhangi
bir bölgesine giden kan akımının azalmasıyla
oluşur. Kan dolaşımındaki durgunluk nedeniyle
ortayaçıkar. Nedenleri:
 a- Kalp yetmezliği
 b- Venöz dönüş azalmasında
 c- Şok durumunda
 d- Lokal kan akımı bozuklukları , genel tansiyon
 düşüklükleri , damar daralması , tıkanması
YÜKSEKLİK FİZYOLOJİSİ
1000m. ve üzeri genel olarak yükselti olarak kabul
edilir. Yükseğe çıkıldıkça barometrik basınçla
birlikte oksijen parsiyel basıncı (PO2) da düşer.
Özellikle 2.000 metreden sonraki yüksekliklerde,
düşük PO2 nedeniyle alveollerde oksijenin
disasosiyasyonu güçleşmekte bu nedenle fizyolojik
olarak bir zorlama ortaya çıkmaktadır.
Ayrıca her 1000m de sıcaklık ortalama olarak 2 C
düşmekte , ortamda rüzgarda varsa bu sıcaklık
düşüşüdaha da hızlanmaktadır.
Özellikle 3000 metreden sonra hipotermi sorunu
büyür ve önlem alınması gerekir.
AKLİMATİZASYON
YÜKSEKLİK ANTRENMANI
Genel olarak yükseltide kalınan süreye , yapılan
 antrenman şiddetine bazı bireysel özelliklere bağlı
olmakla birlikte 2700m yükseltilerde en az iki hafta
optimum 27 gün kalınmalıdır.
 Bununla birlikte yükseklik antrenmanının aerobik
enerji gerektiren dayanıklılık sporlarında yararlı
olabileceği ispatlanmıştır.
YÜKSEKLİK ANTRENMANI
Yükseltide meydana gelen aklimatizasyonu takiben
deniz seviyesine inildiğinde organizmada oluşan
reaklimatizasyon (yeniden uyum) süresini spor
hekimleri 14-21 gün olarak saptamışlardır. Futbol
kulüpleri arasında özellikle sezon başı
çalışmalarında yükseklik antrenmanı yaptıkları
gözlenmektedir. Ancak yükseltide kalış sürelerinin
fizyolojik değişiklikleri yaratacak uzunlukta
olmaması yapılan antrenmanların kapsam ve
kalitesinin yetersiz kalması nedeniyle bu tür
çalışmalar daha çok psikolojik yönden yararlı
olabilmektedir.
SU ALTI (DALMA)
FİZYOLOJİSİ
Suya dalan bir kimse hem suyun hem de su üzerinde
kalan atmosfer basıncının baskısı altında kalmaktadır.
Su yüzeyinde basınç 1 atmosferdir. Derinlere inildikçe
her 10m de 1 atmosfer basınç artışı olur. Diğer bir
değişle yaklaşık 30m derinlikte 4 atmosferlik bir basınç
vardır.
 Boyle yasasına göre Basınçla hacim arasında ters
bir orantı mevcuttur ,basınç iki kat arttığında
hacim yarıya düşmektedir. Örneğin yüzeyde 6
litrelik akciğer total kapasitesine sahip bir şahsın
akciğer kapasitesi 10m de (2 atmosfer basınçta) 3
litreye , 20m ise (3 atmosfer basınçta) 2 litreye
düşmektedir. 30m den daha derinlere inmek
tehlikelidir. Çünkü kemik yapılar özellikle göğüs
kafesi dış su basıncına direnç gösterirken içteki
hava basıncı aynı kalacak , kan basıncının artması
nedeniyle kan, damar dışına sızacak , akciğerde
ödem ve kanamaya yol açabilecektir.
Yrd.Doç.Dr.Serkan HAZAR
 Derinlere inildikçe solunum kaslarının gücü su
basıncını aşmaya yetmediğinden solunan havanın
basınçlı olması gerekir. Bu nedenle yeteri kadar
uzun bir boru yada snorkel aracılığıyla suyun
altında kalıp nefes alıp verebilmek olası değildir.
Bu amaçla SCUBA (self- ontained underwater
breathing apparatus) adı verilen tüp sistemleri
geliştirilmiştir. SCUBA sisteminde dipteki su
basıncını yenebilecek güçte basınçlı hava
gerektirmektedir. Örneğin 20m derinlikte 3
atmosferlik bir basınçlı (3 x 760 = 2280mmHg)
hava gerekir.
 Derinliklere inerken veya çıkarken belli prensiplere
uyulması gerekmektedir, aksi takdirde hava embolisi ,
akciğerleri kollobs olması , dekompresyon (vurgun) vb..
patolojiler oluşabilmektedir. Dekompresyon
derinliklerde kanda erimiş olarak bulunan nitrojenin
kurallara uyulmaksızın ani yüzeye çıkılması
durumlarında hacmin genişlemesi nedeniyle venöz ve
arteryel kan damarlarının tıkanması nedeniyle oluşur.
Belirtileri baş ağrısı sersemlik bilinç kaybı , kaslarda
uyuşma , felç ve ölümdür. Tedavi için kişi yeniden aynı
derinlik seviyelerine indirilerek uygun basınç
koşullarında bekletilerek yavaş yavaş yüzeye çıkartılır.
Yada vurgun yiyen şahıs rekomprasyon (basınç) odasında
tutularak hacmi genişleyen nitrojen kabarcıklarının
yeniden erimiş nitrojen duruma geçmesi sağlanır Bu
ŞNORKEL
 Snorkel denilen bir boru yardımıyla yüzeydeki
havanın solunması yöntemi soluk borusunun
uzamasını , dolayısıyla ‘ölü boşluk’ hacmini
arttırmaktadır. Buda CO2 Birikimine neden
olmaktadır. Bu nedenle ara sıra kuvvetli nefes
verme (inspirasyonla) ile ölü boşluktaki hava dışarı
atılıp oksijenle zengin atmosfer havası solunmaya
çalışılmalıdır. Su soğukluğu derinliklere inildikçe
artar , bu nedenle vücut ısısı düşer , kalbin atım
sayısı düşer , bradikardi oluşur.
 Ayrıca derinlerde orta kulak basıncı dengelemesi kulak
zarında çökme ve yırtılmalar görüle bilir.
Hiperventilasyonla suda kalış süresini arttırmak
olasıdır. Hızlı nefes alıp vermekle CO2 atılımı artar.
Solunumsal alkoloz oluşur. Su altında CO2 yavaş
yükselmesi ve O2 azalması nedeniyle solunum
merkezinin uyarılması gecikir. Buda bilinç kaybı
nedeniyle boğulmalara yol açabileceğinden
denenmemelidir
NEFES TUTMA İLE DALMA
 10 m kolay
 20-30 m deneyimli
 100 m rekor
Artan Pco2
SCUBA İLE DALMA
• HAVA EMBOLİSİ
• Suya dalan kişi, nefesini tutarak ve aniden yüzeye
çıkarsa görülür. O nedenle tüple dalan kişi derinde
soluduğu havayı yukarı çıkarken dışarı vermelidir. İniş
sırasında akciğerler basınç nedeniyle büzüşür
(rezidüel hacme kadar). Denizin derinliğindeki
basıncın etkisiyle, alveollerde sıkışmış halde
bulunan hava, yüzeye birden bire çıkıldığında,
basıncın da birden bire azalmasıyla genleşir. Birden
bire genleşen bu hava, akciğer dokusunda yırtılmalara
neden olur
Yırtılan akciğer dokusundan çıkan hava
Plevra boşluğuna geçtiğinde, Pnömotoraksa
 Mediastinuma geçtiğinde, Pnömomediastinuma
 Kan dolaşımına karıştığında, damar içinde kabarcıklar
oluşturarak Hava
Embolisine
 Pulmoner dolaşımdan aracılığıyla beyne ulaşarak
herhangi bir damarı tıkadığında beyin embolisine,
neden olur, bunlara bağlı belirti ve bulgular ortaya
çıkar
Dekompresyon HastalığıVurgun
 + 30 m + 30 dak
 Kanda erimiş N artışı
 Ani basınç azalması–hava embolileri
 Belirtiler:
 Kol ve bacaklarda ağrı
 Solunum güçlüğü, pulmoner ödem
 Şuur kaybı
Derinlik Sarhoşluğu
•Azot Narkozu
 40m →neşe, boşverme
 50-60m→uyuşukluk, sarhoşluk
 65-80m→güç kaybı, çıkmaya isteksizlik
 >80m →hareketlerin durması
HAVACILIK VE UZAY FİZYOLOJİSİ
 “G”etkisi
 Negatif G(düşme, aşağıya hızlanma)
 Beyin ödemi, psişik bozukluklar, beyin kanamaları,
retinal kanamalar, geçici körlük.
 Pozitif G(yükselme, yukarıfırlama)
 Kalp debisinde düşüş, bayılma, kemik (vertebra)
kırıkları…
Ağırlıksızlık hastalığı
•Hareket hastalığı
 Hidrostatik basınç
ve
Sıvı dağılımı
değişiklikleri
 Fiziksel aktivite
azlığı
 Kemik erimesi
Download