endokrin sistem fizyolojisi - E

advertisement
ENDOKRİN SİSTEM
FİZYOLOJİSİ
Yrd.Doç.Dr. Önder
AYTEKİN
•
•
Organizmada bir çok aktivitenin
koordinasyonunu ve düzenini sağlayan iki
sistemden biri sinir sistemi diğeri endokrin
veya hormonal sistemdir.
Sinir sisteminde düzenleyici görevin yapılması
sırasında bilgilerin nöronlar aracılığı ile aksiyon
potansiyeli şeklinde taşınması yanıtların ani ve
hızla ortaya çıkmasına neden olur. Endokrin
sistemde ise yanıtlar daha yavaş ve uzun
sürede ortaya çıkar. Bunun nedeni endokrin
sistemin bilgi taşıyıcıları olan kimyasal
aracıların önce iç salgı bezleri olan endokrin
2
•
•
•
Endokrin bezlerin salgıladıkları kimyasal
aracılara "hormon" adı verilir. Hormon,
hareket halinde bulunduran, harekete geçiren
anlamına gelmektedir.
Endokrin sistem hormonlar aracılığı ile
organizmanın farklı metabolik fonksiyonlarını,
hücrelerdeki kimyasal reaksiyonların hızını,
zarlardan madde taşınmasını, hücrelerin
büyüme ve salgılama işlevlerini kontrol altında
tutar.
Hormonal sistemin bu etkileri bazen saniyeler
bazen de bir kaç gün içinde başlayıp3 haftalar,
•
•
•
Endokrin sistem, sinir sistemi ile anatomik ve
fizyolojik olarak çok yakın ilişki içerisindedir.
Organizmanın en önemli endokrin bezi olan
hipofiz veya pituiter bezin salgılarının kontrolü
hipotalamus tarafından yapılır. Bazı hormonlar
ise kana doğrudan nöronlar tarafından
salgılanmaktadır.
Ayrıca endokrin sistemin bazı bezleri
embriyolojik olarak sinir sisteminden kaynak
alır. Örneğin; hipofiz bezinin arka lobu, böbrek
üstü bezlerinin (surrenal bezler) meduller kısmı
sinir sistemi orijinlidir.
4
•
•
•
Sinir sistemi ve endokrin sistemin hücresel
düzeydeki etki mekanizmaları karşılaştırılacak
olunursa benzer oldukları görülür.
Şöyleki; her iki sistem de düzenleyici etkilerini
salgıladıkları aktif kimyasal aracılarla
göstermektedir. Sinir sisteminde nöronların
akson sonlanmaları effektör organın
aktivitesini değiştirmek için nörotransmitter
salgılarken, endokrin bezler hormonları
salgılayarak hedef dokularının aktivitesini
değiştirmektedir.
Hormonların salıverilmelerindeki yetersizlikler
5
Endokrin Bezler
Ø
Ø
Ø
Ø
Ø
Ø
Ø
Hipofiz bezi-Hipotalamus
Tiroid bezi
Paratiroid bezi
Böbrek üstü bezleri
Pankreas
Gonadlar-cinsiyet bezleri
Diğerleri
l
Böbrekler
l
Pineal bez
l
Timus bezi
l
Kalp
l
Sindirim kanalı
6
Hedef hücre-organ
• Dolaşıma salgılana bir hormon vücudun
bütün bölgelerine gidebilir.
• Ancak hormonlar etkilerini sadece belirli
hücrelerde ve dokularda gösterir.
• Bu hücrelere ve organlara hedef hücre
veya organ denir.
7
Hormon reseptörleri
• Hormonlar etkilerini hücre membranı
yüzeyindeki, yada sitoplazmanın veya
çekirdeğin içindeki reseptörleri aracılığıyla
gösterir.
8
Hormonların sınıflandırılması
•
1.
2.
3.
•.
Hormonlar kimyasal yapılarına göre 3
grupta incelenirler;
Yağda eriyebilen steroid kaynaklı, streoid
hormonlar,
Amino asit kaynaklı hormonlar,
Suda eriyen protein yapılı hormonlar.
Az sayıda glikoprotein yapılı hormon da
bulunur.
9
HİPOFİZ BEZİ ve HORMONLARI
•
•
•
Hipofiz bezi organizmada bir çok hormonun
salgısını idare eden bir bezdir. Bu nedenle
hipofiz bezi endokrin sistemin orkestra şefi gibi
kabul edilmektedir.
Anatomik konum olarak hipotalamusun alt
tarafına yerleşmiştir ve hipotalamusa bir sap
ile tutunur
Ön ve arka olmak üzere iki loptan oluşur. Ön
loba adeno hipofiz, arka loba nöro hipofiz
denilmektedir
10
•
•
Hipotalamus, ön lob hormonlarının salgısını,
bu hormonların her biri için salınmalarına izin
verici veya inhibe edici etkiye sahip kimyasal
aracılarla yapmaktadır. Diğer bir deyişle ön lob
bir hormonu salgılıyor ise hipotalamus bu
hormonun salgılanması yönünde emir getiren
kimyasal aracıyı beze göndermiştir. Aynı
hormonun salgısının durdurulması
gerektiğinde ise, hipotalamus bu kez salgının
inhibe edilmesi yönünde bilgi getiren kimyasal
aracıyı beze göndermektedir.
Arka lobdan salıverilen hormonlar, 11
Hipofiz Ön Lob Hormonları
•
Tüm vücuttaki metabolik olayların
kontrolünde, önemli rol oynayan hipofiz ön lob
hormonlarının çoğunun hedef dokusu diğer bir
endokrin bezdir. İkinci bir endokrin bezin salgı
aktivitesini kontrol ettikleri için tropik
hormonlar olarak da adlandırılırlar
ACTH (Adreno Kortikotropik Hormon)
•
Adrenal veya surrenal bezler olarak
adlandırılan böbrek üstü bezlerinin 12kortikal
FSH (Folikül Stimulan Hormon)
•
Gonadlar (Kadınlarda ovaryum, erkeklerde
testisler) üzerine etki ederek ovum ve sperm
hücrelerinin olgunlaşması ile birlikte
gonadların cinsiyet hormonlarının üretimini
düzenler.
LH (Luteinizan Hormon)
•
Hedef dokusu FSH ile aynı olup, kadınlarda
ovulasyonu (yumurtlama), erkeklerde
testosteron hormon salgısını uyarmaktadır.
13
GH (Growth Hormon = Büyüme Hormonu)
•
•
•
Hedef dokusu bütün vücut hücreleri olup,
organizmanın gelişmesini ve büyümesini
kontrol etmektedir.
Protein yapımını hızlandırıcı, kan şekerini
yükseltici ve kanda serbest yağ asitlerinin
miktarını artırıcı etkilere sahiptir.
Büyüme çağında yetersizliği cücelik, fazlalığı
ise devlik oluşturur. Erişkin yaşta fazla
salgılanması ile akromegali gelişir.
Akromegalide bazı uç bölgelerdeki kemik
yapısı (burun, çene, el ve ayak gibi) 14büyüme
Hipofiz Arka Lob
Hormonları
•
Hipofiz arka lobundan, anti diüretik hormon
(ADH, Vazopressin) ve oksitosin olmak üzere
iki hormon salgılanmaktadır. Bu iki hormon, ön
lob hormonlarından farklı olarak ikinci bir
endokrin bezi değil doğrudan kendi hedef
dokularını uyarırlar.
ADH
15
Oksitosin
•
•
Meme dokusuna etki ederek süt salgısını uyarır. Süt
üretimi için prolaktin hormonuna, sütün salgılanması
içinse oksitosine gereksinim vardır.
Oksitosin ayrıca uterus (rahim) düz kasını kasar,
özellikle hamileliğin son dönemlerinde uterus
kasılmalarını kuvvetlendirerek doğumu kolaylaştırır.
16
TİROİD BEZİ HORMONLARI
•
•
•
Tiroid hormonları hücresel düzeyde enerji
metabolizmasının düzenleyicisidirler. Bu
nedenle büyümenin kontrolünde, dokuların
farklılaşması ve gelişiminde, organizmadaki
biyokimyasal etkileşmenin düzenlenmesinde
önemli rol oynarlar.
Tiroid hormonlarının tiroid bezinden
salgılanmaları TSH tarafından kontrol edilir.
Tiroid bezi larenksin (gırtlak) hemen altında ve
trakeanın (soluk borusu) önünde yerleşmiştir
17
•
•
Tiroid hormonları, organizmada tüm hücrelerin
gelişmesi ve normal çalışması için gereken
temel biyolojik olaylara etkilidirler. Genel olarak
metabolik hızı, oksijen tüketimini ve ısı
üretimini artırıcı etki gösterirler. Çocukların
fiziksel ve mental gelişmelerinin normal
olabilmesi için gerekli olan hormonlardır.
Aşırı tiroid hormonu salgılanmasına
hipertiroidizm denilir ve bu kişilerde zayıflama,
sinirlilik, taşikardi (kalp hızının normalden fazla
olması), ellerde titreme, sıcağa dayanıksızlık,
kaslarda güçsüzlük, uykusuzluk, yorgunluk, ishal
18
gibi belirtiler görülür.
19
ADRENAL BEZ HORMONLARI
•
•
•
Her iki böbreğin üst tarafında yerleşmiş olan
adrenal bezler, medulla ve korteks olmak
üzere iki kısımdan oluşmaktadır.
Meduller kısmı sempatik sinir sistemi ile
bağlantıda olup kana, sempatik sistem
uyarısını takiben katekolaminleri
(norepinefrin, epinefrin, dopamin)
salgılamaktadır.
Bu üç hormonun kana verilmesi, vücutta
yaygın olarak sempatik sinir sisteminin
20
uyarılması ile ortaya çıkan belirtilere neden
•
•
•
Adrenal korteks, madulladan farklı olarak
hipofiz ön lop hormonu olan ACTH ile
uyarıldıktan sonra kana kortikosteroidler adı
verilen bir grup hormonu salgılamaktadır.
Adrenal korteks hormonları kendi içlerinde,
genel etkileri gözönüne alınarak,
mineralokortikoidler ve glukokortikoidler
olarak iki grup altında incelenmektedir.
Mineralokortikoidler, organizmanın su ve
elektrolit dengesine, glukokortikoidler şeker,
yağ ve protein metabolizmasına etkili
hormonlardır.
21
Mineralokortikoidler
•
•
•
Aldosteron hormonu böbreklere etki ederek
ekstraselüler sıvıda (hücre dışı sıvı) Na+ iyon
konsantrasyonunu yükseltici, K+ iyon
konsantrasyonunu azaltıcı etki göstermektedir.
Aldosteron hormonu salgılandığı zaman Na+
iyonunun böbreklerden geri emilimi, K+
iyonunun idrarla atılımı artış gösterir.
Diğer bir deyişle aldosteron hormon salgısı
yükseldiği zaman idrar ile Na+ iyonu kaybı
azalırken K+ iyonu kaybı artmaktadır.
22
Glukokortikoidler
•
•
•
Glukokortikoidlerin etkileri çok yönlüdür.
En iyi bilinen metabolik etkileri, karaciğere etki
ederek protein ve yağlardan glukoz oluşumunu
hızlandırmaları (Glukoneogenez) ve kan glukoz
(şeker) düzeyini yükseltmeleridir.
Şeker metabolizmasına ilaveten
glukokortikoidlerin yağ ve protein
metabolizmasınada önemli etkileri vardır.
Protein yıkımını, karaciğer dokusu dışında
özellikle kas dokusunda artırırlar.
23
Trigliseritlerin parçalanmasını kolaylaştırarak
Cushing Sendromu
•
•
•
Cushing sendromu glukokortikoidlerin fazla
salgılanması ile ortaya çıkar.
Nedeni, hipofiz tümörlerine, hipofizden aşırı
ACTH salgılanmasına, dışardan fazlaca kortizol
ve benzeri hormon alınmasına veya adrenal
korteksteki tümörlere bağlı olabilir.
Belirtileri; yağların sırt, karın bölgesi ve yüzde
toplanması ile gövdede şişmanlık (bufalo
görüntüsü), ay şeklinde yüz (moon face), kan
şekerinde yükselme (hiperglisemi), protein
24
yıkımı nedeni ile kaslarda zafiyet, karın
Conn Sendromu
•
•
Mineralokortikoid fazlalığında ortaya
çıkmaktadır.
Conn sendromunun belirtileri, K+ azalması,
Na+ birikmesi, hipertansiyon, kaslarda aşırı
kasılmalar (tetani) ve halsizliktir.
Addison Hastalığı
•
Adrenal korteks yetmezliği sonucunda kortikal
hormonların her iki grubunun yetersiz
üretimine bağlı olarak ortaya çıkmaktadır.
25
CİNSİYET HORMONLARI
•
•
•
Kadın ve erkeklerin gonadları (ovaryum ve
testisler) her iki cinsiyet grubunda ikili
fonksiyona sahiptir: Eşey hücrelerinin
oluşturulması (gametogenezis) ve seks
hormonlarının salgılanması.
Androjenler erkeklik özelliğini, östrojenler
kadınlık özelliğini, kazandıran hormonlardır.
Aslında bu iki grup hormon her iki cinsiyet
grubunda da salgılanmaktadır ancak oranları
farklıdır.
26
Menstruel Siklus
•
•
•
•
Kadınların üreme sisteminde erkeklerden farklı
olarak, düzenli periyodik değişiklikler vardır.
Kadınlar doğurgan olarak aktif oldukları
yıllarda, her ay menstruel siklus adı verilen
ritmik değişiklikler gösterir.
Bu periyodik değişim sırasında ovaryumlardan
(yumurtalıklar) her ay bir ovum (yumurta
hücresi) döllenmek üzere serbest bırakılırken
uterus (rahim) döllenen yumurta hücresini
barındırabilecek şekilde hazırlanır.
27
Erkeklerde Gonad Fonksiyonlarının
Düzenlenmesi
•
•
•
•
Kadınlarda ovaryum fonksiyonları menapoz
döneminden sonra gerilerken, erkeklerde
gonadlar puberta döneminden itibaren hemen
hemen hayatın devamı sürecinde aktiftir.
Erkeklerde de gonadların fonksiyonları LH ve
FSH a bağımlıdır.
LH testisleri testosteron hormon yapımı ve
salgılaması, FSH ise spermatogenezis (sperm
hücresi oluşumu) için uyarır.
28
Erkeklerde ön hipofizden LH salgısı, kanda
PANKREAS HORMONLARI
•
•
•
Organizmada salgı bezleri iç salgı bezleri
(endokrin bezler) ve dış salgı bezleri (ekzokrin
bezler) olmak üzere ikiye ayrılır.
Endokrin bezlerin salgılarına hormon adı
verilir ve endokrin bezler salgılarını herhangi
bir kanal aracılığı olmadan doğrudan kana
veren bezlerdir.
Ekzokrin bezler ise salgılarını bir kanal vasıtası
ile boşaltırlar. Tükrük bezleri, ter bezleri
ekzokrin bezlere örnek olarak verilebilir.
29
•
•
•
•
Pankreasın endokrin salgısı 4 adet hormondur
ve bunlardan iki tanesi; insülin ve glukagon
organizmanın şeker metabolizmasında çok
önemli etkiye sahiptir.
Glukoz organizmanın en başta gelen enerji
kaynaklarından biridir. Bu nedenle
organizmada kan glukoz konsantrasyonu
sürekli olarak sabit tutulmaya çalışılır.
İnsülin ve glukagon glukozun üretimi ve
tüketimi arasındaki dengeyi koruyucu yönde
çalışan hormonlardır.
Bu amaç doğrultusunda insülin kan30şekeri
•
•
•
İnsülin salgısı kanda glukoz konsantrasyonu
yükseldiği zaman (örneğin, yemeklerden
sonra) uyarılır.
İnsülin glukozun beyin, ince barsak ve kırmızı
kan hücreleri dışındaki tüm hücrelere girişini
hızlandırır, glukozun karaciğere taşınarak
burada glikojen şeklinde depo edilmesini
sağlar.
İnsülin yetersizliğinde glukozun hücrelere
taşınamaması, glikojen şeklinde
depolanamaması nedeni ile kanda şeker
konsantrasyonu normalin üstüne çıkar.
Bu
31
Diabetes mellitus (şeker hastalığı),
insülin yetmezliği sonucunda ortaya çıkan bir
tablodur.
•
•
•
Yunanca kelime anlamı; diabetes: çok fazla
idrar, mellitus: tatlı
şeker hastalığında ortaya çıkan belirtiler;
poliuri (günlük çıkarılan idrarın fazla olması),
polidipsi (çok susama), polifaji (aşırı iştah),
hiperglisemi, glukozuri (idrarda şeker
bulunması.
Diabette hücrelerin dışındaki bölgede çok fazla
32
•
•
•
•
İnsülin şeker metabolizmasına ilaveten yağ
metabolizmasınada etkili bir hormondur.
İnsülin yetersizliğinde yağların yıkımı artar.
Glukagon insülinin tersine kan şekerini
yükseltici etkiye sahiptir.
Karaciğerde glikojen şeklinde depo edilmiş
olan glukozun, buradan serbestleşerek kana
geçişini kolaylaştırır.
Glukagon yetersizliğinde hipoglisemi, aşırı
salgılanmasında ise hiperglisemi gelişir.
33
KALSİYUM METABOLİZMASINA
ETKİLİ HORMONLAR
•
•
•
Kalsiyum metabolizmasının düzenlenmesinde
görev alan 3 hormon vardır. Bunlar; Vitamin
D3 , paratiroid hormon ve kalsitonin dir.
Vitamin D3 ve paratiroid hormon kanda
kalsiyum konsantrasyonunu yükselten,
kalsitonin ise düşüren hormondur.
Kalsiyum kanın pıhtılaşması, kalp ve iskelet
kaslarının kasılmaları, nöronların fonksiyonları
için gerekli olan önemli bir iyondur.34
Vitamin D3
•
•
•
•
•
Vitamin D3 deride güneş ışınlarının etkisiyle
oluşmaktadır.
Ancak kalsiyum metabolizması üzerine vitamin
D3 ün kendisi değil, böbreklerde oluşan ve
kalsitriol adı verilen bir metaboliti etkilidir.
Kalsitriol ince barsaklardan kalsiyum ve fosfat
emilimini hızlandırır.
Ayrıca kemik dokusuna da etki ederek buradan
kana kalsiyum ve fosfat çözünmesini artırır.
Kalsitriol yetersizliğinde hipokalsemi35 (kalsiyum
Paratiroid Hormon (parathormon)
•
•
•
•
Parathormonu salgılayan paratiroid bezler
tiroid bezi üzerinde yerleşmiştir
Parathormon kanda kalsiyum düzeyini
yükseltirken fosfatı düşürür. Kalsiyumu
kemiklerden çözerek kana vermektedir.
Ayrıca kalsitriol oluşması içinde parathormon
gereklidir.
Yetersizliğinde hipokalsemik tetani görülür.
Aşırı salgılanması hiperkalsemiye (kalsiyum
fazlalığı) ve böbreklerde kalsiyum içeren
taşlar
36
///
37
Download