Sayın Velimiz, Eğitim - öğretim yılımızın başlangıcından itibaren öğrencilerimizin genel gelişim özelliklerine bağlı olarak geçirdikleri ve geçirmekte oldukları süreci sizlerle paylaşmak istedik. Öğrencimizin içinde bulunduğu 7–8 yaş; 0-6 yaşına göre daha inişli çıkışlı ruh hallerinden sıyrılıp kendi iç dengesini kurmaya daha yaklaşmış olduğu bir çocukluk dönemidir. Latans dediğimiz bu dönemde çocuk için genellikle sosyalleşme, toplumsal kuralları öğrenme, toplum içinde var olma öne çıkar. Bu dönemde çocuktan akademik sorumluluklar yüklenmesi ve bu yükümlülüklerini mümkün olduğunca yerine getirmesi de beklenmektedir. Sorumluluk almak ve almamak 7–8 yaş çocuğu için en sık karşılaşılan sorunlardan biridir. Bu dönemde çocuk, gerçeklik ilkesinin oturmasıyla hayalle gerçeği ayırt edebilir. Zamanı, mekânı, sayıları gerçekte oldukları gibi algılayabilir. Kavramları, erişkinler gibi bir düşünce aracı olarak görmektedir. Gerçekçidir ve canlıdır. Evde, sınıfta, oyunda hep yeteneklerini göstermek ister, gururludur. Hobiler edinir ve ürünler ortaya koymak ister. Bu dönemde çocuklar, kızlar ve erkekler şeklinde gruplaşarak oynamaya başlar. Oyunlarına birbirlerini karıştırmazlar. Bu dönemde çocukların oynadıkları oyunlara da yansıyan kurallara bağlılık, önde gelen bir özelliktir. Çevrenin, özellikle öğretmenin değer yargılarına oldukça duyarlıdırlar. Bu nedenle “Öğretmenimin söylediği doğru, sen bilmiyorsun” sözlerini çok duyarız. Öğrenmeye ve yeni şeylere merak ön plana çıkar. Bu eğitim yılında karşımıza sıklıkla, ev etkinliklerini yapmakla ilgili gösterdikleri direnç, kitap okuma isteksizliği, ödevini erteleyerek son dakikada yapma, zamanını etkin kullanamama, ödev zamanı yanında mutlaka bir ebeveynini isteme, ödevini okulda-evde unutma gibi akademik sorumluluklara dair zorluklar çıkabilmektedir. Ayrıca bunlarla birlikte arkadaş ilişkilerinde anlaşmazlıklar, küslükler, kendini yalnız hissetme, aşırı hareketlilik gibi duygusal ve davranışsal sıkıntılar da görüşmelerimizin içeriğini oluşturmaktadır. Her çocuğun kendine ait ihtiyacını fark etmek, yaşadığı zorlukları duymak, anlamak ve onun yerine yapmak değil onun yapması için destek olmak ebeveyne düşen önemli bir görevdir. Çocukların sorumluluklarına ait bolca hatırlatmalar yapmak, “hadi”ci anne-babalar olmak sanıldığının aksine çocuklarda dış denetimi iyice yerleştiren bir durumdur. Çantasını hazırlamak, ev etkinliğini tamamlamak, dişlerini fırçalamak gibi görevlerde çocuğun kendi kendine hatırlayıp yapmasını sağlamak, unuttuğu, eksik bıraktığı durumlarda sonucunu yaşamasına izin vermek ve böylelikle iç denetimi oluşturmak çok önemlidir. İç denetimi oluşmamış bir çocuk, bireyselleşme sürecine girememiş çocuktur ki bu da kendisine dönüp kendisiyle ilgili farkındalığı sağlayamayan, ebeveyninden ayrışma zorlukları olan çocuktur. Dünya küçükler ve büyüklerden oluşur ve çocuklar yetişkinlerin yol göstermesini beklerler. Örneklere gereksinim duyarlar, hiçbir şey çocuk gibi davranan yetişkin kadar güven sarsıcı olamaz. Neyi yapıp neyi yapamayacağı konusundaki sınırların eksikliği çocuğu şaşkına çevirir. “Merak etme, her şeyi isteyebilirsin. Ben tehlikeli olanı yapmana izin vermemek için buradayım.” diyen bir anne babaya gereksinimi vardır. Çocuğa saygı göstermek aynı zamanda ona sınırlar ve yasaklar koymak demektir. Çocuğun isteği göz önüne alınır ama aynı zamanda, isteğinin gerçekleşmesinin neden o anda olanaksız ya da sonsuza kadar yasak olduğu ona açıklanabilir. Çocuğunuzla ilişkinizde zorlandığınız durumlarda; Öncelikle çocuğunuzun ihtiyacını anlayarak ve biricikliğini göz önünde tutarak bir yol izlenmesi gerektiği unutulmamalıdır. Ayrışma sürecindeki çocukların kendilerine ait hayalleri, istekleri, ihtiyaçları olması ve bunlar için ebeveynleriyle çatışmaları son derece normaldir. “Benim yerimde olsan ne yapardın?” veya “Bunu senin çocuğun yapsaydı ona nasıl tepki verirdin?” gibi sorularla çocuğun kendine dışarıdan bir gözle bakılması sağlanabilir. Çocuğun saatlik, günlük, haftalık programlar yapmasına yardımcı olunabilir. Neyin ne zaman yapılmasının daha faydalı olacağı konuşulup program düzenlemede ortaklaşa kararlar alınması, bu kararların çok daha etkin uygulanmasını sağlayacaktır. Çocuğun her türlü bilgilendirmeyi, sonrasında uyarıyı almasına rağmen kurallara uymaması normaldir. Bu durumlarda hayatı normal akışına bırakıp çocuğun yapılan davranışın sonucunu görmesine müsaade edilmelidir (tehlike söz konusu olmadığı durumlarda). Mesela birçok yol denendikten sonra ödev yapmamayla ilgili olarak bazen anne babanın geri çekilmesi ve çocuğun bu konuda öğretmeniyle muhatap bırakılması işe yaramaktadır. İLKOKUL REHBERLİK SERVİSİ