Bir mimarın kişisel gelişimi toplumsal gelişmeye rehber olabilir

advertisement
RÖPORTAJ | MİMARİ
Dârâ
Kırmızı
toprak
“
Bir mimarın
kişisel
gelişimi
toplumsal
gelişmeye
rehber
olabilir
“
Fotoğraf: Mehmet Kaçmaz Röportaj: Şengül Kırmızıtaş
EXCLUSIVE HOMES | 6
7 | EXCLUSIVE HOMES
RÖPORTAJ | MİMARİ
Geçici heves ve
hayranlıklara
mahzar olmak
değil, uzun yıllar
hizmet eden,
insanın içinde
rahatlığı ve
konforu bulduğu,
iyi hissettiği
mekanları
tasarlıyorum.
1
982 yılında İTÜ Mimarlık Fakültesi’nden
mezun olduktan sonra mimarlık serüvenine başlayan Dara Kırmızıtoprak, bugün
kendi ismiyle bir marka. Üniversiteye girdiği
ilk yıl Çırağan Sarayı’nın yanık ve harabe
haldeyken röleve projeleri hazırlayarak
mesleğe adım atan Dara Kırmızıtoprak,
o yıllarda köpek kulübesi bile çizip
yaptığını söylüyor. Bugün dünya çapında
birçok başarılı projeye imza atan Dara
Kırmızıtoprak, bir mimarın kişisel gelişiminin
toplumsal gelişmeye de rehber olabilecek
kadar çok yönlü olduğunu belirtiyor.
Mesleğe nasıl başladınız?
1982 yılında İTÜ Mimarlık Fakültesi’nden
mezun oldum. Üniversiteye girdiğim yıl
Çırağan Sarayı’nın yanık ve harabe haldeyken röleve projeleri hazırladım. İmar
affıyla yasal ruhsat hakkı kazanacak yaklaşık
500 binanın Sultanahmet Tarihi Dokusu
projesini hazırladım. Bir müşterimin bahçesinde yer alacak köpeklerin kulübesini çizdim
ve yaptım. Alçılarla kartonpiyer döktüm,
perdeciyle kumaş topları taşıdım, ders
verdim, yani 30 yıldır hayatımı mimarlıktan
kazanıyorum. Mimarlık serüvenim boyunca
müteahhit, mimar, mühendis, taşeron, iç
mimar, öğretmen, ithalatçı, marangoz,
alçıcı, endüstriyel tasarımcı oldum. Mimar
olduğunuz zaman hepsinden oluyorsunuz.
Size teslim edilen öyle bir emanet ki..
Yaratıcılık, detay ve malzeme bilgisi yıllarca
gelişip serpiliyor.
Bir projede sizi neler yönlendiriyor?
Çalışmalarımda her zaman müşterilerimin
bilgi ve birikimlerine öncelik verdim. Onların
bakış açılarını hiçe sayarak yeni bir tarz
yaratmaya çalışmadım. Proje verilerini
oluştururken, kullanıcının bize başvurduğu
ana kadar ki eğitimi, hobileri, sosyal statüsü,
zevkleri, geliştirdiği yaşam biçimi öncelikli
hedefimiz oldu. Bizlerde tasarımlarımızın alt
yapı çalışmalarını bu doğrultuda yürütmeye çalıştık. Her bir proje başka bir hikaye
ve başka bir senaryo.. Bu da mesleğe ayrı
bir tat, ayrı bir zenginlik katıyor. Kendinizi geliştirme imkanı buluyorsunuz. Kimi
müşterinizden çağdaş resim ve heykellerle ilgili deneyimler elde ederken, kimi
müşterinizden de müzik kültürüne dair
tecrübeler ediniyorsunuz. Aslında ezelden
ebediye, uhreviden dünyeviye, inat-
Müşterime ait
bir mekan, Dara
Kırmızıtoprak usulü
denilebilir. Benim
stilim deyip hep aynı
hikayeyi anlatmak
hem kullanıcıya hem
mekana hem de
kendi kariyerime
haksızlık olur.
9 | EXCLUSIVE HOMES
RÖPORTAJ | MİMARİ
Belli bir yaş
grubu için lüks,
sayfiye yaşamı,
elit sınıf, klüp
etkinlikleri, batılılık
ve çağdaşlık hatta
kadının sosyal
hayattaki özel yeri
Büyükada Lido
Klüp çerçevesinde
hayat buldu.
tan uzlaşmaya, ısrardan tavize, katılıktan
gevşemeye, olağandan olağandışılığa gidip
geldiğimiz uzun muhakemeler fırtınasıdır
bizi yönlendiren.
Tasarımlarınızı yönlendiren temel bir
felsefeniz var mı?
Tasarımlarımı yönlendiren temel felsefem
fonksiyonların uyumu. Bir mimarın görevi
budur. Sağlıklı çalışmayan bir vücudun
çok güzel olması, iyi giydirilmesi, gösterişi,
zenginliği hiçbir işe yaramaz. Geçici heves
ve hayranlıklara mahzar olmak değil, uzun
yıllar hizmet eden, insanın içinde rahatlığı
ve konforu bulduğu, iyi hissettiği mekanları
tasarlıyorum. Doğru tasarım kullanıcının
kartviziti gibi, ziyaretçiye kiminle muhatap
olduğunun ipuçlarını verebilmeli. Mimarın
başarısı bu noktada aranmalıdır.
Tasarımlarınızda daha çok hangi
renkleri kullanıyorsunuz?
Benim anahtar rengim beyaz. Onunla
EXCLUSIVE HOMES | 10
oluşturulan her fon her rengin sahnesi
oluverir. Projenin şakalara açık oluşuna göre
neşeliden ciddiye her renk ve kombinasyonlar bu altyapıyı taçlandırır.
Projelerinizin en belirgin özelliği neler?
Tüm projelerimi çözülmesi gereken farklı
problemler olarak görüyorum. Farklı veriler,
farklı çözümler demek. Dolayısıyla beni
tarif eden bir stilden ziyade üsluptan söz
edilebilir. Kendi egomdan tamamen sıyrılıp
kullanıcının dilini ve yaratmak istediği
etkiyi düşünüp O’nu anlatacak bir yapıyı
oluşturuyorum. Tüm işlerimde işçiliklerdeki
titizlik, bitiş detayları, hijyenik ortam hemen
dikkat çeker ki uygulamaları da yürütmek
ısrarımın ödülüdür. Müşterime ait bir mekan,
Dara Kırmızıtoprak usulü denilebilir. Benim
stilim deyip hep aynı hikayeyi anlatmak hem
kullanıcıya hem mekana hem de kendi kariyerime haksızlık olur. Gerçek bir mimari üslup, belirli bir tarz yaratmaya yönelik bilinçli
bir çabanın sonucu değil, bütün bir sürecin
ardından dolaylı olarak ortaya çıkar.
Geçmişteki işlerimi nostaljik bir hazla
anıyorum
Sizi en çok heyecanlandıran
projeniz hangisi?
Ben bilimsel verilerin ışığı altında eğitim
aldım ve sabırla kendimi eğiterek meslekte
çeyrek yüzyılı tamamladım. Her işte kendimi
daha zenginleşmiş buldum ve bir önceki işin
neleri eksikti diye sorgularken buldum kendimi. Acımasız bir özeleştiri mekanizması
geliştirdim ve bunu ekibime de aşıladım.
Yeni işimizin daha iyi olacağını bildiğim için
geçmişteki işlerimi ancak nostaljik bir hazla
anıyorum.
Terrace Lido projesinden bahsedir
misiniz? Proje nasıl gelişti?
Büyükada uzun yıllardır çalıştığım bir yakın
coğrafya. Hep içinde bir şekilde bulunmak
istediğim hemen yanıbaşımızda bir cennet.
Projeye haziran başında başladık. 4 aylık
RÖPORTAJ | MİMARİ
yoğun bir çalışma ile 15 Eylül’de şantiyeyi
başlatacak proje külliyatını oluşturduk.
Böyle köklü bir tarihi doku içerisine yeni
ve modern bir yapıyı yabancı kalmayacak
şekilde nasıl planladınız?
Lido’nun orijinal resimlerine bakıldığında
bahsettiğiniz yabancılaşma baskın bir
şekilde vardı ve İstanbul Hilton örneğinde
olduğu gibi rasyonel mimarisinin bir
yansıması olarak rijit, kütlesel ve modüler bir
yapı dikkati çekiyordu.
Orjinaline sadık kalmak kolaycılığından
kurtulmuş bir mimari proje Sn. Süha Eyisoylu tarafından Anıtlar Kurulu’na sunulmuş
ve orijinal kontur gabarisine sadık ama derin
yırtıklarıyla kütle etkisi azaltılmış bir bina
elde edilmiş. Yine yapıldığı dönem ve iştigal
mevzuunun hatıralarına baş vurulduğunda
koloniyal bir atmosfer Art-Deco bezemeler ve yapı aksesuarları, gri beyaz “Fresh”
bir bina “Flash” etkisi yaratacak turkuaz
tenteler. İç mekanlarda dönem etkisini kuvvetlendirmek adına seçilen küçük parkeler
ve klasik döşemeler, seçilen kartonpierler,
EXCLUSIVE HOMES | 12
kapı ve mobilya çıtaları, bol tavan pervanesi,
havuz kabanaları, “Vintage” mobilya ve
aksesuarları, İstanbul çinileri, Art-Deco kesimli mermer döşemeler…
Terrace Lida sizde nasıl bir duygu
uyandırıyor?
Belli bir yaş grubu için lüks, sayfiye yaşamı,
elit sınıf, klüp etkinlikleri, batılılık ve çağdaşlık
hatta kadının sosyal hayattaki özel yeri
Büyükada Lido Klüp çerçevesinde hayat
buldu. Bu model hem benimsendi hem
de modern Türkiye’ye örnek oldu. Yıllar
sonra yeniden aynı iddia ve eskisinden daha
güçlü bir imajla sahne alması, aldığımız geri
dönüşüm ve yorumlar bizi cesaretlendiriyor
ve mutlu ediyor.
Proje ada kültüne ve Adalıların yaşamına
neler kazandıracak?
Adalar İstanbul’a çok yakın konumu,
Marmara’nın son yıllardaki korunarak
kendini yenilemesi ve mavi bayraklı plajlara
kavuşması, korunmuş mimari miras, gayrimüslim tabanın ve kültürünün korunması
sayesinde sayfiye yaşam kültürünün tüm
canlılığıyla yaşatılabilmesine olanak verecek,
yemyeşil doğasıyla tüm İstanbul’u nefeslendirebilecek pırlanta taşlar. Büyükada’da en
özeli…. Minik pasajıyla iskeleden ilk adımla
karşılayarak alış veriş imkanı sunacak, klüp
organizasyonu ile ailelerin sosyal, kültürel,
spor ve bakım ihtiyaçlarını giderecek, 80120 metrekarelik istenirse birleştirilebilen
yaz-kış ikamet edilebilen daireleriyle ada
komşuluğuna 30 aile ile katılacak, kamuya
hizmet edecek asansörleriyle bıktırıcı
merdivenleri ancak spor yapmak amacıyla
kullananlara terk edecek.
Diğer tasarımcı ve mimarlardan hangi
yönlerinizle ayrılıyorsunuz?
Kendimi tasarımcı değil mimar olarak
görüyorum. Mimarlık, içinde tasarımcılığın
olduğu, örgütçülüğün, felsefenin,
yöneticiliğin, iş adamlığının, hukuk ve
muhasebenin, psikolojinin barındığı derin
bir meslektir. Tasarımcı kalemiyle baş başa.
Mimarlıkta ise tüm süreç çözülmesi gereken problemlerle dolu. Bitişlerdeki steril,
atmosferde ödülüm olur. Projenin kağıt
üzerinde şık bir resim olması beni tatmin
etmez. Onun ayağı kalkmış hali, kullanıcılar
tarafından yaşanması, hayatın içine katılması
sürecin tamamlanmasıdır. Bu süreci
yaşarken yatırımcının doğruya ikna edilmesi, tecrübenizden yararlanması, bu güven
ortamının oluşturulması neticeyi belirler
ki ben bu noktada diğer meslektaşlarımın
aksine son derece ısrarcı, zaman zaman
antipatik ama her zaman samimi uygulama
sürecini de manipüle ederim. Bitişlerdeki
steril atmosferde ödülüm olur.
Önemli bir fark da gerçekten kişiye özel
bir çalışmayı kendi üslubumla yoğurup
farklı neticelere ulaşmayı da projeye katkım
olarak görüyorum.
Marka olmanın tek yolu hatasızlık
Mimarlıkta marka nasıl olunur?
Mimarlıkta marka olmanın tek yolu hatasız
bir üretim süreci. Bu her sektörde böyle.
Hatasız, yanlışsız bir süreci imalat ya da
organizasyonunuz içine katabilmişseniz
o zaman marka oluyorsunuz. Bugün ben
kendi ismimin sloganını tamamiyle bunun
üzerine kurdum. İnsanların emanet ettiği işi
Önemli bir fark da gerçekten kişiye özel bir
çalışmayı kendi üslubumla yoğurup farklı
neticelere ulaşmayı da projeye katkım
olarak görüyorum.
hiçbir şekilde hıyanet etmeden, bir hata ve
yanlış yapmadan kendi katkılarımızla birlikte
onlara iade edebilmek… Bence markanın
anlamı da bu.
Son dönem yapılarını nasıl
değerlendiriyorsunuz?
Hiçbir önyargım yok. Özensiz ve taklit
sıra işler zaten pek konuşmaya değmez.
Onun dışında her samimi uğraş bende hep
sempati uyandırmıştır. Böyle stilleri olan
arkadaşlarımı da zevkle izliyorum. Aynı stili
çeşitli ev, ofis ve otel gibi yerlerde görüp
beğenen ve aynısını arzulayan eksik bilinçli
bir müşteri kesimini de hayretle izliyorum.
Teknolojiyi yapıların içine daha çok
katacağız.
Önümüzdeki dönemlerde mimaride ne tür
değişimler öngörüyorsunuz?
Mimari ve dekorasyon toplumsal
gelişmenin çerçevesinde nispeten daha ağır
dönüşümler geçirir. Doğal yapısı, fiziksel ağırlığı böyle; çok da normal. Yaşama
kültürleri dünden yarına değişmez, uzun
dönemlere bağlıdır. Elektronik ve bilişim
sektörü ile multimedya gibi unsurlar mimari
ve dekorasyonu çok pozitif ve konfora
yönelik etkileyecek gibi görünüyor.
Teknolojiyi daha çok yapıların içine
katacağız. Bina otomasyonları ve kontrol sistemleri, gelişen ekran teknolojisi,
aydınlatma teknikleri tasarımcıları çok
olumlu sonuçlara yönlendirecek.
13 | EXCLUSIVE HOMES
Download