1 İÇERİK • İklim değişikliği ve sera etkisi nedir? • İklim değişikliğinin ortaya çıkışı • İklim değişikliğinin etkileri – Mevcut etkiler – Senaryolar • İklim değişikliğine uyum • İklim değişikliğinin Türkiye’ye etkileri • Dünyada ve Türkiye’de iklim değişikliği politikaları İÇERİK • İklim değişikliği ve sera etkisi nedir? • İklim değişikliğinin ortaya çıkışı • İklim değişikliğinin etkileri – Mevcut etkiler – Senaryolar • İklim değişikliğine uyum • İklim değişikliğinin Türkiye’ye etkileri • Dünyada ve Türkiye’de iklim değişikliği politikaları İklim Değişikliği • Küresel iklim değişikliği son 15 yıldır geniş kitlelerce biliniyor. • 1826- Fourier- atmosfer ve yerküre sıcaklık ilişkisi • 1896- Svante- kömür kullanımı yerküreyi ısıtabilir… İklim ve İklim Değişikliği? • İklim, “belirli bir zaman diliminde, belirli bir yerdeki hava durumu ortalamasıdır.” • “İklim değişikliği”, karşılaştırabilir zaman dilimlerinde gözlenen doğal iklim değişikliğine ek olarak, doğrudan veya dolaylı olarak küresel atmosferin bileşimini bozan insan faaliyetleri sonucunda iklimde oluşan değişiklik... UNFCCC, (1992) İklim değişikliğinin temel sebebi nedir? SERA ETKİSİ Sera Etkisi • Temel neden, yerkürenin ışınım dengesinin değişime uğramasıdır. • Ortalama koşullarda, yerkure/atmosfer sistemine giren ve geri salınan yer ışınımının dengede olması beklenmektedir. • Yerkure atmosferinin yapısı icerisinde cok kucuk miktarlarda bulunan ve doğal sera gazları olarak adlandırılan bazı gazlar (su buharı, CO2, CH4, N2O ve O3), gelen Guneş ışınımına karşı gecirgen, buna karşılık geri salınan uzun dalgalı yer ışınımına karşı cok daha az gecirgen bir yapıya sahiptir. Sera Gazları Radiatively Important Gases • CO2, CH4, CO, NOx,CFCs,O3, su buharı – Doğal sera gazları: su buharı, CO2, CH4, N2O ve O3 – Yapay sera gazları: HFCs,PFCs, vb. • Işınımsal olarak önemli gazlar, çünkü dünyanın radyasyon dengesini/ısı dengesini belirliyorlar. • Böylelikle, sera gazlarının varlığı, Yerküre’nin beklenenden daha fazla ısınmasına yol açmaktadır. • Sera etkisi olarak adlandırılan ve yüz milyonlarca yıldan beri Yerküre’mizin ısı dengesini düzenleyen bu doğal süreç, Yerküre’mizin, bu surecin bulunmadığı ortam koşullarına göre, yaklaşık 33°C daha sıcak bir ortalama sıcaklığa sahip olmasına yol açmaktadır. • Yani sera gazları olmasaydı, günümüzde ortalama 15°C olan yerküre sıcaklığı, -18°C olacaktı!! İÇERİK • İklim değişikliği ve sera etkisi nedir? • İklim değişikliğinin ortaya çıkışı • İklim değişikliğinin etkileri – Mevcut etkiler – Senaryolar • İklim değişikliğine uyum • İklim değişikliğinin Türkiye’ye etkileri • Dünyada ve Türkiye’de iklim değişikliği politikaları İklim Değişikliğinin Ortaya Çıkışı • Sanayi devrimiyle birlikte, özellikle fosil yakıtların aşırı kullanımı, arazi kullanımındaki değişiklikler, ormanların tüketilmesi ve endüstrileşme gibi insan etkinlikleri atmosferdeki sera gazı birikimlerini hızla arttırmıştır. Bu yüzden, 19. yüzyılın ortalarından itibaren dünya tarihinde ilk kez, iklimdeki doğal değişebilirliğe ek olarak, insan etkinliklerinin de rol oynadığı yeni bir döneme girilmiştir. Son iki bin yıllık dönem içinde Yerküre atmosferindeki CO2, CH4 ve N2O gibi sera gazları konsantrasyonlarında gözlenen değişimler İklim Değişikliğinin Ortaya Çıkışı Hükümetlerarası İklim Değişikliği Paneli (IPCC) 4. Değerlendirme Raporu İklim değişikliği bilimsel bir gerçektir. Son dönemdeki sıcaklık artışının baş sorumlusu insan kaynaklı sera gazlarıdır. CO2 280 ppm 379 ppm @2005 Son 2000 yıllık sıcaklık değişimi (Buz karotları, Ağaç halkaları, Göl sedimanları, Tarihsel kayıtlar vs...) Son ikibin yılın Kuzey Yarımküre ortalama sıcaklıklarının zamana göre değişimi (Aletsel dönem siyah çizgi ile gösterilmiştir). Dünya böyle değişimlere yabancı değil !! Günümüzde yaklaşık 100 yılda gerçekleşen 100 ppm lik artış, buzul çağlarında binlerce yılda ortaya çıkmıştır. Son 400,000 yıl içinde CO2 300 ppm değerinin altında kalırken ilk defa 1950 den sonra bu değerin üzerine çıkmış ve daha sonra sürekli artmıştır. Günümüzde yaklaşık 100 yılda gerçekleşen 100 ppm lik artış, buzul çağlarında binlerce yılda ortaya çıkmıştır. İÇERİK • İklim değişikliği ve sera etkisi nedir? • İklim değişikliğinin ortaya çıkışı • İklim değişikliğinin etkileri – Mevcut etkiler – Senaryolar • İklim değişikliğine uyum • İklim değişikliğinin Türkiye’ye etkileri • Dünyada ve Türkiye’de iklim değişikliği politikaları • Atmosferdeki CO2 yoğunluğu, dünyanın ekonomik büyüme için C temelli fosil yakıtlara bağımlı hale geldiği Sanayi Devrimiyle başlamıştır. • Küresel ortalama sıcaklık 19. yüzyıldan beri yaklaşık 0.75°C artmıştır. • Salımı şu anda durdursak bile bu artış en az 0.6°C daha devam edecektir. • Yani toplamda en az 1.4°C Küresel hava (Yer yüzeyine yakın atmosfer) sıcaklığı 20. yüzyılda ortalama 0.6 °C artmıştır. Kaynak: IPCC 2001 Raporu Küresel Ölçekte Antropojenik Sera gazları Kaynak: IPCC-4.Değerlendirme Raporu Sanayi devrimiyle beraber • yerküre yer sıcaklığı, • deniz seviyesi • Kuzey Yarımküre kar kalınlığındaki değişimler Peki etkileri şu anda neler? • 1850den beri ölçülen en sıcak 11 yıl, son 12 yıla (19952006) rastlıyor. (IPCC 4. Değerlendirme Raporu) • Sıcaklık değişimi yüksek kuzey enlemlerinde daha etkin olmak üzere küresel düzeyde hissediliyor. • Deniz seviyesindeki yükselme, sıcaklık artışıyla eşdeğer. (1961 den beri ort. 1.8mm/yıl iken; 1993 ten beri ortalama 3.1mm/yıl). • Kar ve buz kalınlıkları ve alanları azalıyor. Kuzey kutbunda buz kaplılığı her 10 yılda %2.7 azalıyor. • Son 50 yılda karasal alanlarda soğuk gün ve don sayıları azalırken, sıcak gün ve gecelerin sayısı artmıştır. Sıcak hava dalgalarında ve şiddetli yağış ve su baskın sayıları artmıştır. Neler olacak? İklim Değişikliği Senaryoları • İklim değişikliği senaryoları, Hükümetlerarası İklim Değişimi Paneli (IPCC) tarafından 2000 yılında hazırlanmıştır. • Bu senaryolarda, gelecek için sera gazı emisyonları hesaplanırken, değişik demografik gelişme, sosyo-ekonomik gelişme ve teknolojik değişme projeksiyonları kullanılmıştır. İklim Değişikliği Senaryoları A2: yaygın Bugünküne benzer heterojen bir dünyada kendi kendine yeterlilik ve yerel kimliklerin korunumu temasının işlendiği, Nüfusun yüksek bir artış hızına sahip olduğu Ekonomik gelişmenin bölgesel karakterinin (zengin ve fakir ülkeler arasındaki eşitsizliğin) devam ettiği Küresel ısınma ve çevresel değişim konularında mücadele için herhangi bir özel tedbirin alınmadığı bir hikâye B2: yaygın Ekonomik, sosyal ve çevresel sürdürülebilirlikte yerel çözümlerin vurgulandığı Nüfusun makul oranda arttığı Ekonomik gelişmenin orta seviyede olduğu Teknolojik değişimin çok hızlı olmamakla beraber daha yaygın olduğu bir dünya A1 ve B1: Daha az kullanılan A2 ve B2’de vurgulanan bölgeselliğin aksine küreselleşme ön plana çıkarıldığı bir dünya SRES, Special Report on Emissions Scenarios - IPCC Bu 4 ana senaryo da kendi içlerinde farklı senaryolara ayrıştırılarak 40 kadar senaryo üretilmiştir. İklim Senaryoları En iyimser ve kötümser senaryolara göre 2100 yılı sonu itibariyle Sanayi Devrimi öncesi ile karşılaştırıldığında küresel ortalama sıcaklığın 2.7 °C ile 5.8 °C arasında artacağı öngörülmektedir. Senaryolar Neler olacak? • Tarımsal üretim: Coğrafi eşitsizlikler – Orta ve yüksek enlemlerde mahsuller artarken, şimdiden tropikal kuşakta düşen üretim daha da düşecektir. • İnsan sağlığı: Sıcaklık dalgaları, yetersiz beslenme,seller, kuraklıklar ve bulaşıcı hastalıklar • Su kaynakları: Orta enlemler ve yarı kurak tropikal bölgelerde su kaynakları azalacaktır. 400bin-1.7 milyar insan su kıtlığından muzdarip olacak. • Doğal kaynaklara erişim: Erişim güçleşeceğinden savaş, göçler ve mülteci riski artacak. Sektörlere Göre Öngörülen Başlıca Etkilere Örnekler Tarım, Ormancılık ve Ekosistemler Su Kaynakları İnsan Sağlığı Sanayi, Yerleşim ve Toplum Olay Sıcak dönemlerin ve sıcak dalgaların sıklığının artması Su stresi ve yangınlar sebebiyle mahsulün %30 azalması Su talebinin artması, su kesintileri, su kalitesine dair sorunlar Özellikle çocuk ve Daha fazla enerji yaşlılarda sıcağa bağlı ihtiyacı ölümlerin artması Şiddetli yağışların sıklaşması Ekinlerin zarar görmesi, erozyon Yüzey ve yer altı sularının kalitesinin bozulması Ölüm, yaralanma, bulaşıcı hastalıklara yakalanma riskinde artış Kurak bölgelerde artış Toprağın bozulması, mahsulde azalış, çiftlik hayvanlarında ölüm riski Geniş alanları etkileyen su sıkıntısı Yiyecek ve su sıkıntısı, Hidroelektrik yetersiz beslenme, enerjinin azalması bulaşıcı hastalık riskinde artış Deniz seviyelerinin aşırı yükselmeleri Tuzlu su karıştığından Boğulma ve göçe tatlı suya erişim bağlı sağlık sorunları olanaklarının azalması Sulama, içme suları ve tatlı su sistemlerinin tuzlanması Mülk kaybı (seller), altyapı, ticari sınai tesislerin zarar görmesi Kıyı koruma ve yeni toprak kullanımı maliyetleri, kitlesel nüfus hareketleri Kaynak IPCC-4.Değerlendirme Raporu Su Kaynakları Üzerine Etkiler İklim değişikliği tatlı su kaynaklarının azalmasına yol açacaktır. • Daha az kar yağışı • Daha az buzul Su kaynakları • Daha çeşitli yağış örüntüleri, üzerindeki baskı • Daha yoğun sağanaklar artacaktır. • Yüksek enlemler %40 daha nemli olacak. • Orta enlemler (Güney Avrupa, Akdeniz’in kuzeyi) %30 daha kuraklaşacak. • Buzullar ve kar örtüsü azalacak , erime suyu azalması 1 milyardan fazla insanı etkileyecek. • Tekli fırtınalar (kuraklaşacak bölgelerde bile) birden fazla miktarda su bırakacak. 1,5 milyar insan etkilenebilecek havzalarda yaşıyor. • Özetle,su kıtlığı tarım, hayvancılık gibi geçim kaynaklarını, gıda güvenliğini, hidroelektrik enerji üretimini ve üretimde suya bağlı bir çok sektörü etkileyecektir. İÇERİK • İklim değişikliği ve sera etkisi nedir? • İklim değişikliğinin ortaya çıkışı • İklim değişikliğinin etkileri – Mevcut etkiler – Senaryolar • İklim değişikliğine uyum • İklim değişikliğinin Türkiye’ye etkileri • Dünyada ve Türkiye’de iklim değişikliği politikaları İklim Değişikliğine İnsanoğlunun Tepkileri • Azaltım (mitigasyon) İklim değişikliğine neden olan insan kaynaklı sera gazlarının kontrol altına alınması, azaltılması ve tutulmasına yönelik önlemler • Uyum (adaptasyon) İklim olaylarının (risklerinin) etkileriyle mücadele etmek, fayda sağlamak ve etkileri yönetebilmek için stratejilerin güçlendirilmesi, geliştirilmesi ve uygulanması süreci... İklim Değişikliği Uyum Faaliyetleri • “Yumuşak” uyum (soft adaptation): “Yumuşak” uyum sağlama önlemleri, bilgi, kapasite oluşturma, politika ve strateji belirleme ve kurumsal düzenlemelere ağırlık verir. • “Sert” uyum (hard adaptation): “Sert" uyum sağlama önlemleri, setler, deniz duvarları ve takviye edilmiş binalar gibi sermaye mallarını içeren belirli teknolojiler ve önlemlerin kullanılmasını içerir. İklim Değişikliğine Uyum Gerekliliği • İklim değişikliğine sebep olan emisyonlar azaltılsa ve hatta hemen şimdi kesilse bile atmosferde kalan sera gazları, iklim olaylarını değiştirmeye devam edecektir. • İklim değişikliği bir kalkınma sorunudur. • İklim değişikliğinin etkilerinden en fazla etkilenecek gruplar yoksullar ve yoksul bölgelerdir. • Bu nedenle, ekonomik, sosyal ve çevresel etkileri ve riskleri en aza indirmek için iklim değişikliğine uyum sağlamak gerekmektedir. • “Sera gazı salımlarının azaltılması ve uyum çalışmalarının ekonomik maliyeti, iklim değişikliğinin vereceği zararın maliyetinden çok daha düşük olacak.”(Dördüncü IPCC Raporu, 2007) Türkiye’nin İklim Değişikliği Ulusal Uyum Stratejisi • Ulusal uyum stratejisi 5 ana çerçevede hazırlanmıştır: 1. 2. 3. 4. 5. Su Kaynakları Yönetimi Tarım Sektörü ve Gıda Güvencesi Ekosistem Hizmetleri/Biyoçeşitlilik Doğal Afet Risk Yönetimi İnsan Sağlığı 1. Su Kaynakları Yönetimi Hedef 1 İklim değişikliğine uyumun politikalara entegrasyonu Mevcut plan, strateji ve mevzuata entegrasyon Hedef 2 Kapasitenin ve kurumlar arası işbirliğinin arttırılması Kurumsal kapasite geliştirilmesi İD uyum faaliyetleri için finans mekanizması geliştirilmesi Hedef 3 Ar-Ge ve bilimsel çalışmaların gerçekleştirilmesi Etkilerin izlenmesi için mevcut sistemlerin güçlendirilmesi Etkilenebilirliklerin ve uyum seçeneklerinin belirlenmesi Hedef 4 Havzalarda bütüncül yönetim Kentlerin su yönetiminde uyum planlaması Hedef 5 HES ve jeotermallerin sürdürülebilirlik ilkesi ile planlanması Su Kaynakları Yönetiminde Örnek Uyum Faaliyetleri • • • • • • • Su kullanımı ve sulamada verimlilik Düzenli ekim Kaliteli tohum Doğru “toprak-bitki-gübre” uyumu Ürün çeşidinin uyumlaştırılması Dikim tarihlerinin değiştirilmesi Yağmur sularının doğrudan veya dolaylı yöntemler ile toplanması İÇERİK • İklim değişikliği ve sera etkisi nedir? • İklim değişikliğinin ortaya çıkışı • İklim değişikliğinin etkileri – Mevcut etkiler – Senaryolar • İklim değişikliğine uyum • İklim değişikliğinin Türkiye’ye etkileri • Dünyada ve Türkiye’de iklim değişikliği politikaları Sıcaklıklar Yağışlar Yüzey Akışı İÇERİK • İklim değişikliği ve sera etkisi nedir? • İklim değişikliğinin ortaya çıkışı • İklim değişikliğinin etkileri – Mevcut etkiler – Senaryolar • İklim değişikliğine uyum • İklim değişikliğinin Türkiye’ye etkileri • Dünyada ve Türkiye’de iklim değişikliği politikaları Dünyada ve Türkiye’de iklim değişikliği politikaları • İnsan kaynaklı faaliyetlerin neden olduğu küresel ısınmanın iklim üzerindeki etkilerine karşı uluslararası alanda atılan ilk ve en önemli adım 1992 yılında Rio de Janeiro’da düzenlenen Birleşmiş Milletler (BM) Çevre ve Kalkınma Konferansı’nda imzaya açılan BM İklim Değişikliği Çerçeve Sözleşmesi’dir. (BMİDÇS - United Nations Framework Convention on Climate Change). • BMİDÇS, taraf ülkeleri, sera gazı salımlarını azaltmaya, araştırma ve teknoloji üzerinde işbirliği yapmaya ve sera gazı yutaklarını korumaya teşvik etmektedir. Sözleşme, sera gazı salımlarının azaltılması için, ülkelerin kalkınma önceliklerini ve özel koşullarını göz önüne alarak “ortak fakat farklılaştırılmış sorumluluklar” yüklemiştir. • “Ortak fakat farklılaştırılmış sorumluluklar” ilkesi bazı ülkelerin sanayi devriminden sonra iklim değişikliğine sebep olan sera gazlarını atmosfere diğer ülkelerden daha çok salmalarından ötürü daha fazla sorumluluk almaları gerektiği düşüncesine, yani “tarihsel sorumluluk” ilkesine dayanmaktadır. Bu bağlamda, Sözleşme, farklı yükümlülüklere göre ülkeleri üç gruba ayırmıştır. İDÇS Ek-1 Ülkeleri (tarihsel sorumluluk) Sera gazı salımlarını sınırlandırmak, sera gazı yutaklarını korumak ve geliştirmek, ayrıca, iklim değişikliğini önlemek için aldıkları önlemleri ve izledikleri politikaları bildirmek ve mevcut sera gazı salımlarını ve salımlarla ilgili verileri iletmekle yükümlüdürler. Bu listede 1992 yılı itibarıyla OECD üyesi olan ülkeler, AB ve Pazar Ekonomisine Geçiş Sürecindeki ülkeler yer almaktadır. Bu grupta toplam 40 ülke ve AB bulunmaktadır. Ek-2 Ülkeleri Ek Dışı Ülkeler (maddi sorumluluk) Ek-1’de üstlendikleri yükümlülüklere ilaveten çevreye uyumlu teknolojilerin özellikle gelişme yolundaki taraf ülkelere aktarılması veya bu teknolojilere erişimin teşvik edilmesi, kolaylaştırılması ve finanse edilmesi hususlarında her türlü adımı atmakla sorumlu kılınmışlardır. Bu grupta 23 ülke ve AB yer almaktadır. Bu ülkeler, sera gazı salımlarını azaltmaya, araştırma ve teknoloji üzerinde işbirliği yapmaya ve sera gazı yutaklarını korumaya teşvik edilmekte, ancak belirli bir yükümlülük altına alınmamaktadırlar. Bu grupta 149 ülke bulunmaktadır. Kyoto Protokolü • BMİDÇS’ye taraf ülkelerin mevcut Sözleşmenin niteliğini güçlendirmek amacıyla ve özellikle gelişmiş ülkelerin kararlı ve bağlayıcı yükümlülükler almalarını hedefleyen bir protokoldür. • Sözleşme’nin 1997 yılında Kyoto’da yapılan 3. Taraflar Konferansı’nda kabul edilmiştir. • 190 ülke ve AB taraftır. • Sözleşmenin Ek-1 ülkeleri (tarihsel sorumluluk-salım azaltımı-kontrollü artış yükümlülüğü) Protokol’ün Ek-B listesini oluşturmaktadır. • KP’nin hedefi, Ek-B Listesi’nde yer alan ülkelerin sera gazı salımlarının toplamını 1. taahhüt döneminde (2008-2012), 1990 yılındaki seviyenin % 5 altına düşürmektir. Bu genel hedefe ulaşmak için anılan ülkeler, müzakereler sonucunda farklı oranlarda azaltım yükümlülükleri almışlardır. • • Protokol’e taraf olan, Ek-B dışındaki diğer ülkelerin (Ek-dışı ülkeler) ise sera gazı salım azaltımı konusunda sayısal yükümlülükleri bulunmamaktadır. Türkiye’nin Durumu • Türkiye, 1992 yılında Rio’da imzaya açılan BMİDÇS nin hem Ek-1 (tarihsel sorumluluk) ve hem de Ek-2 (maddi sorumluluk) listesinde yer almıştır. • Ülkemiz, Sözleşme’nin amaç ve ilkelerine katıldığını, “ortak fakat farklılaştırılmış sorumluluklar” ve “hakkaniyet” ilkelerine uygun olarak, uluslararası işbirliği sürecinde yer almak istediğini, bu nedenle, Ek I ve Ek II listelerinden çıkarılması durumunda Sözleşme’ye taraf olabileceğini bildirmiştir. • Yürütülen müzakareler sonucunda ülkemiz, 2001 yılında Marakeş’te (Fas) gerçekleştirilen 7.Taraflar Konferansında (COP-7) teknoloji transferi ve mali destek yükümlülükleri bulunan ülkelerin oluşturduğu Ek-2 listesinden çıkabilmiştir. • Bu gelişme üzerine Sözleşmeye 2004 yılında taraf olmuş; Sözleşmenin eki olan Kyoto Protokolünü ise 2009 yılında imzalamıştır. Türkiye’nin Durumu -2 • 2010 yılında Cancun’da (Meksika) gerçekleştirilen 16.Taraflar Konferansında (COP-16) ise ülkemizin diğer Ek-1 ülkelerinden farklılığı tanınmıştır. Bu kararla ülkemizin Ek-1 dışı ülkelere teknoloji transferi ve finansman sağlama yükümlülüğü bulunmadığı teyit edilmekle beraber; ayrıca bu mekanizmalardan da faydalanma talebi gündeme getirilmiştir. • Kyoto Protokolü kapsamında da ilk taahhüt döneminde (2012 sonuna kadar) ülkemizin herhangi bir sayısal azaltım yükümlülüğü yoktur. Gösterge1 Ortalama Nüfus Artış Hızı (1990-2005) Ortalama Kentsel Nüfus Artış Oranı (1990 - 2005) İnsani Gelişme Endeksi (2007) Kişi Başına GSYİH (2005) Türkiye – EK-I Ülkeleri Karşılaştırması Türkiye – EK-I Dışı Ülkeler Karşılaştırması EK-I ülkelerinden daha yüksektir. Türkiye, İsrail ve Malezya dışında analiz edilen diğer tüm EK-I Dışı ülkelere yakın bir değere sahiptir. Türkiye’deki artış hızı Malezya ve Çin’den düşük, Güney Kore ve Arjantin’den yüksektir. Tüm EK-I ülkelerinden daha yüksektir. Türkiye 2007 itibariyle 182 ülke arasında 79. sıradadır. Belarus dışındaki tüm EK-I ülkelerinden daha düşüktür. Ayrıca, sanayileşme düzeyi bakımından Türkiye diğer OECD ve EK-I ülkeleriyle karşılaştırılabilir düzeyde değildir. Birikimli (Kümülatif ) 152 yıllık tüm dönem boyunca, toplam sera gazlarının Sera Gazı Salımları %30’u ABD, %27’si AB ülkeleri, %8,1’i Rusya ve (1850 - 2002) %7,6’sı Çin tarafından salınmıştır. Türkiye %0,4’lük salım oranı ile 31. sıradadır. 2002 yılı itibariyle gelişmiş ülkeler CO2 salımlarının %76’sından sorumludur. Kişi Başına Salımlar (1990-2005) Türkiye EK-I Dışı ülkelerin birçoğunun gerisindedir Ekonomileri büyümekte olan ve Kyoto Protokolü kapsamında sayısallaştırılmış salım azaltım yükümlülüğü bulunmayan bazı EK-I Dışı ülkeler, Türkiye’den daha yüksek kişi başına GSYİH değerine sahiptir. EK-I Dışı ülkelerin önemli bir kısmı Türkiye’den daha yüksek kümülatif sera gazı salımına sahiptir. Geçiş ekonomileri de dâhil olmak üzere tüm EK-I ülkeleri Türkiye’den daha yüksek kişi başına salım değerlerine sahiptir. 2007 yılı için kişi başına sera gazı salım değeri 5,3 ton CO2 eşdeğeridir. Aynı dönemde kişi başına salımlar OECD ülkelerinde 15 ton CO2 eşdeğeri, AB-27 ülkelerinde ise 10,2 ton CO2 eşdeğeridir. Teşekkür ederim. • Güneş ışık hızında radyasyon yayar. – Kısa dalga boyu (x-rays) – Orta dalga boyu (görünür ışık) – Uzun dalga boyu (kızılötesi) • Her partikül/gaz taneciğinin enerjiyi aktardığı/absorbe ettiği özel bir dalga boyu vardır. • Atmosferdeki gazların geçirgenliği sera etkisini belirlemektedir. Sera gazları uzundalga boylu ışınları (yerden yansıyan) absorbe ederken, kısa dalga boylu ışınlara karşı geçirgen özellik göstermektedir. • Kasım 2002 ve 2009 dönemleri için uydu verilerinden elde edilen ortatroposferdeki küresel CO2 dağılımı 7 yıllık dönem içinde yaklaşık 15 ppm konsantrasyon artışına işaret etmektedir. Temmuz 2009 dönemleri için uydu verilerinden elde edilen ortatroposferdeki küresel CO2 dağılımı Kaynak: http://airs.jpl.nasa.gov/AIRS_CO2_Data/About_AIRS_CO2_Data/ Yağışlarda bölgesel olarak artış ve azalışlar görülüyor. Kuraklıktan etkilenecek alanların 1970 lere göre arttığı biliniyor. A1 Senaryosu: • Entegre bir dünya, • Hızlı ekonomik kalkınma, • 2050 de 9 milyar nüfus ve sonra yavaş yavaş azalma, • Yeni ve verimli teknolojilerde hızla yayılma, • Bölgesel farklılıklarda azalma, • Dünya çapında sosyal ve kültürel etkileşimde yaygınlaşma senaryosudur. Bu senaryoda üç alt teknolojik vurgu vardır. A1F1: Fosil yakıtlı kaynakların ağırlıklı kullanımı A1B : Tüm enerji kaynaklarının dengeli kullanımı A1T : Yenilenebilir enerji kaynaklarının ağırlıklı kullanımı A2 Senaryosu • Ulusların bağımsız hareket ettiği, • Nüfusun sürekli arttığı, • Ekonomik gelişmenin bölgesel olarak yönlendirildiği, • Teknolojik değişim ve kişi başı gelir artışının yavaş ve dağınık olduğu senaryodur. B1 Senaryosu: • Entegre ve çevre dostu bir dünya, • A1 senaryosundaki gibi hızlı bir ekonomik kalkınma fakat hizmet ve bilgi ekonomisine doğru bir geçiş, •A1 senaryosundaki gibi nüfus 2050 de 9 milyara çıkacağı ve sonra yavaş yavaş azalacağı, • Hammadde yoğunluğunun azalacağı, • Kaynak verimliliğini arttıran temiz teknolojiler kullanılacağı, • Ekonomik, sosyal ve çevresel sürdürülebilirlikte küresel çözümlerin olacağı en olumlu senaryodur. B2 Senaryosu: • Daha fazla bölünmüş fakat çevre dostu bir dünya, • Ulusların bağımsız hareket ettiği, • Nüfusun sürekli arttığı, • Ekonomik gelişmenin bölgesel olarak yönlendirildiği, • Teknolojik değişim ve kişi başı gelir artışının yavaş ve dağınık olduğu senaryodur. Emisyon Senaryoları Küresel Isınma Projeksiyonları • Yapılan çok sayıda projeksiyona göre: • İyimser Seneryolar: 1 °C • Kötümser Seneryolar: 5 °CKaynak: IPCC 2001 Raporu Türkiye için iklim öngörüleri •Türkiye -Akdeniz havzasındaki diğer ülkeler gibi –iklim değişikliğinden ciddi boyutta etkilenecek gibidir. •Öngörülen değişim, özellikle batıda ve güneyde yıllık ortalama sıcaklıklarda bir artış ve yağışlarda düşüş şeklindedir (Önol & Semazzi 2006). •2071-2100 yılına kadar (kıyı bölgelerinde daha hafif olmak üzere) ortalama sıcaklıklarda 3-6 °C artışlar beklenmektedir. • • • • • • • • • • • İklim değişimi gözlemleri • Yüzey sıcaklığı artmaya devam ediyor; • Son 12 yılın 11’i 1850 yılından bu yana geçen en sıcak yıllar; • Yüzey ısınma artıĢ oranları 1970’lerin ortalarından bu yana sürekli artıyor.; • Orta ve alt traposfer bölgelerindeki sıcaklık tahminleri ciddi artıĢlar gösteriyor; • Çok yoğun yağıĢ ve sel baskınları ciddi artıĢlar gösteriyor; • Troposferik su buharı arttı; • ANCAK BU GÖZLEMLER VE BUNLARI OLUġTURAN NEDENLERĠN BĠRÇOĞU YENĠ DOĞRULAMALAR GERKTĠRĠYOR! • Kar, Buz ve donmuş toprak • • Dünyadaki buz miktarı azalıyor; • • 19. yüzyılın sonundan bu yana dağsal buzullar süratle yok oluyor; • • Grönland buzulundaki buz katmanının erime hızı artıyor; • • Kuzey yarım küredeki kar örtüsü miktar azalıyor; • • Buzulların kapsadığı alan her yıl azalıyor; • • Mevsimsel donan toprak alanı % 7 oranında azalmıĢ durumda • • • • • • • • • • Okyanuslar ve deniz seviyesi • 1955’den bu yana küresel okyanus sıcaklıkları artıĢ gösteriyor; • Tuzluluk oranlarında büyük ölçekli değiĢimler yaĢanıyor; • 20. Yüzyılda küresel deniz seviyesi ortalaması arttı; • 1993-2003 yılları arasında deniz seviyesi yükselme oranı 1961-2003 yılları arasına oranla daha yüksek; • Asit oranları yükseldi; • ANCAK ORTALAMA DENĠZ SEVĠYESĠ ÖLÇÜMLERĠ ORTA GÜVENĠLĠRLĠKTE ÖLÇÜLEBĠLĠYOR. Türkiye için iklim öngörüleri •Türkiye -Akdeniz havzasındaki diğer ülkeler gibi –iklim değişikliğinden ciddi boyutta etkilenecek gibidir. •Öngörülen değişim, özellikle batıda ve güneyde yıllık ortalama sıcaklıklarda bir artış ve yağışlarda düşüş şeklindedir (Önol & Semazzi 2006). •2071-2100 yılına kadar (kıyı bölgelerinde daha hafif olmak üzere) ortalama sıcaklıklarda 3-6 °C artışlar beklenmektedir. Bakanın konuşma metni • • • • • • • • • • • • • • • • • Bugün hemen hemen bütün bilim adamları tarafından, dünya iklim sisteminde bir bozulmanın olduğu kabul edilmektedir. 19. yüzyılın ortalarından itibaren, doğal dengenin bozulması; fosil yakıt kullanımı, sanayileşme, hızlı nüfus artışı, enerji üretimi gibi etkinlikler sonucunda atmosfere salınan gazların sera etkisi oluşturması; sıcaklığı arttırarak küresel ısınmaya sebep olmaktadır. İklim değişikliğine bağlı olarak, kimi ülkelerde kasırga, sel, çığ ve taşkın gibi ani meteorolojik değişimlere bağlı doğal afetlerin sayısında artış yaşanırken, kimi ülkelerde ise kuraklık ve çölleşmenin olumsuz etkisi her geçen gün daha da artarak hissedilmektedir. Ülkemizde ve dünyanın birçok bölgesinde etkili olan tabii felaketler, iklim değişikliği konusunun ciddiyetini tüm gerçekliğiyle ortaya koymaktadır. İklimdeki önemli değişimler ve bunun etkileri şimdiden küresel ölçekte görülmeye başlanmış olup, bu etkilerin gelecekte daha da belirgin hale gelmesi beklenmektedir. Bugün gelinen nokta itibariyle, iklim değişikliğinden etkilenmeyecek ülke ve bölge olmadığı artık kabul edilmektedir. İklim değişikliğinin etkilerinin tüm dünyada olduğu gibi ülkemizde de etkisini göstermesi kaçınılmazdır. Son yıllarda, özellikle, ani meteorolojik değişikliklere bağlı olarak gelişen ve yerleşim birimlerini tehdit ederek can ve mal kaybına yol açan afetlerin sayısında bir artış söz konusudur. Sera gazı emisyon salımları bugün durdurulsa bile, atmosferdeki birikimleri nedeniyle iklim sistemindeki değişim devam edecektir. Dolayısıyla, atmosferdeki sera gazlarının azaltımının yanı sıra, iklim değişikliklerinin yol açacağı olumsuzlukların etkisini en aza indirmenin yollarını arama; yani bu değişime ayak uydurma zamanı gelmiştir. Saygıdeğer katılımcılar, İklim değişikliğine uyum, iklim olaylarının etkileriyle mücadele etmek için stratejilerin güçlendirilmesi, geliştirilmesi ve uygulanması sürecidir. Uyum süreci, toplumların küresel iklim değişiminin olumsuz etkileriyle başa çıkmalarına, yerine ve durumuna göre bu etkilerden fayda sağlamalarına ve bu etkileri yönetebilmelerine katkıda bulunmaktadır. Bu yönde yapılacak düzenlemeler, iklim değişikliklerinin olumsuz etkilerini azaltırken olumlu fırsatları da ortaya çıkaracaktır. Esasen, iklim değişikliğine uyum sağlamak, iklim değişikliğinin etkilerinin iyi anlaşılmasıyla mümkündür ve böylece etkilere karşın en iyi mücadele yöntemleri oluşturulabilinsin. Bu anlamda, iklim değişikliğinin etkilerinin iyi anlaşılması hayati önem taşımaktadır.Bu da yerel, hatta bireysel düzeyden başlayarak etkilenen tüm sektörlerin nasıl etkilendiklerinin tespit edilmesi için, saha çalışmaları ve bilimsel araştırmalar yapılmasını gerektirmektedir. Uyum çabalarının tüm çevresel çabalarla bağlantılı olduğu ve bu çabalara bir şemsiye niteliği taşıdığı açıkça görülmektedir Sera Etkisi • Güneşten gelen dalgalı radyasyonun bir kısmı doğrudan atmosfer tarafından uzaya verilirken, bir kısmı da yeryüzü tarafından emilir. Isınan yeryüzünden salınan uzun dalgalı radyasyonun önemli bir bölümü tekrar atmosfer tarafından emilir. • Atmosferdeki gazların kısa dalgalı güneş ışınlarına karşı çok geçirgen, yeryüzünden verilen uzun dalgalı radyasyona karşı ise , biriken sera gazları nedeniyle daha az geçirgen olması sonucunda , yere yakın kısımların beklenenden daha fazla ısınması olayına atmosferin sera etkisi denilmektedir. • • • • • • • • • • 1. Güneşten gelen kısa dalgalı ışınların % 51’ i yeryüzü tarafından tutulur. Bu enerji ile yeryüzü ısınır. 2. Yeryüzü tarafından emilen bu enerjinin bir kısmı atmosfere geri gönderilir. 3. Güneşten gelen enerjinin bir kısmı yeryüzüne ulaşmadan atmosferden uzaya geri döner 4. Isınan yer yüzünden bir kısım enerji uzun dalgalı ışınlar hâlinde atmosfere verilir. Bu enerjinin bir kısmı atmosferdeki sera gazları tarafından tutulur. Bu tutulan enerji atmosferin alt kısımlarını ısıtır. Bu ısınma atmosferin sera etkisidir. 5. Sera gazları tarafından tutulan enerjinin bir kısmı yeniden uzaya geri verilir. 6. Yeryüzünden uzaya verilen enerjinin bir kısmı doğrudan uzaya gider. İklim Değişikliğinin Su Kaynaklarına Olası Etkileri • 2030 itibariyle yıllık sıcaklıkta 1.2 C°'lik bir artış ve ortalama yıllık yağışta% 5'lik bir bu değerlerin 2050 itibariyle 2 C'ye ve % 10'a yükselmesini öngörülmektedir. [1] [1] İklim Değişikliği ve Türkiye-Etkiler-Sektörel Analizler- Sosyoekonomik Boyutlar, UNDP,2007 İD Mevcut Etkiler • Son elli yılda Türkiye’deki yağış ve sıcaklık değişimleri [1] [1] İklim Değişikliği ve Türkiye-Etkiler-Sektörel Analizler- Sosyoekonomik Boyutlar, UNDP,2007 Modellerin Performansı: Yaz Sıcaklığı Modellerin Performansı: Kış Yağışı İTÜ Avrasya Yer Bilimleri Enstitüsü Son 650 yılda sera gazlarında ve sıcaklıklardaki değişimler (IPCC,2007) Deniz seviyesinde yükselme • Küresel ısınmaya paralel olarak deniz seviyesinde yükselmeler gözlenmektedir. Yapılan ölçümlerde 20. yüzyılda ortalama küresel deniz suyu seviyesindeki artışın 0.1-0.2 metre aralığında olduğu belirlenmiştir. • Yine yapılan araştırmalarda iklim modelleri kullanılarak geleceğe yönelik iklim projeksiyonları [7] da yapılmaktadır. Bu projeksiyonlarda değişik senaryolar kullanılmaktadır. Maalesef, geleceğe dair kamuoyuna sunulan öngörülerde hangi senaryonun kullanıldığından pek bahsedilmemektedir. Tahminin değeri ancak hangi senaryoya göre yapıldığının bilinmesiyle anlaşılabilir. Bu senaryolar, Dünya Meteoroloji Teşkilatı ile Birleşmiş Milletler Çevre Programının ortaklaşa kurdukları Hükümetlerarası İklim Değişimi Paneli (IPCC) tarafından 2000 yılında hazırlanmıştır. Bu senaryolarda, gelecek için sera gazı emisyonları [8] hesaplanırken, değişik demografik[9] gelişme, sosyo-ekonomik gelişme ve teknolojik değişme projeksiyonları kullanılmıştır. Bu senaryoların en çok kullanılanlarından birisi olan A2, bugünküne benzer heterojen bir dünyada kendi kendine yeterlilik ve yerel kimliklerin korunumu temasının işlendiği, nüfusun yüksek bir artış hızına sahip olduğu, ekonomik gelişmenin bölgesel karakterinin (zengin ve fakir ülkeler arasındaki eşitsizliğin) devam ettiği ve küresel ısınma ve çevresel değişim konularında mücadele için herhangi bir özel tedbirin alınmadığı bir hikâye üzerine kurulmuştur. Yine, B2 olarak bilinen ve çok kullanılan bir diğer senaryo ise ekonomik, sosyal ve çevresel sürdürülebilirlikte yerel çözümlerin vurgulandığı, nüfusun makul oranda arttığı, ekonomik gelişmenin orta seviyede olduğu, teknolojik değişimin çok hızlı olmamakla beraber daha yaygın olduğu bir dünya üzerine kurgulanmıştır. Daha az kullanılan senaryolardan A1 ve B1’de ise A2 ve B2’de vurgulanan bölgeselliğin aksine küreselleşme ön plana çıkarılmıştır. Bu 4 ana senaryo da kendi içlerinde farklı senaryolara ayrıştırılarak 40 kadar senaryo üretilmiştir. Aşağıdaki şekilde (Şekil 3) bu dört ana senaryoya göre atmosfere salınacak karbondioksit miktarının yıllık değişimi gösterilmektedir. Geleceğe yönelik iklim projeksiyonları, bu senaryoların küresel iklim modellerine entegre edilmesi ile gerçekleştirilen simülasyonlar[10] sayesinde elde edilmektedir. Ülkemiz için A2 ve B2 senaryolarına göre gerçekleştirilen simülasyonlar mevcuttur. Bu simülasyonlardan A2 ile yapılanlara baktığımızda 2070–2100 yıllarını kapsayan dönem için Türkiye’de sıcaklıkların 2 ile 6 derece arasında yükseleceği, en küçük artışın kış mevsiminde ve en yüksek artışın yaz mevsiminde olacağını görebiliriz. Bu durumun Avrupa için de hemen hemen benzer olduğunu söyleyebiliriz. Yağışlardaki değişim ise oldukça farklıdır. Kış ve ilkbahar mevsiminde Akdeniz ve Ege kıyılarında azalma Karadeniz kıyılarında ise artış tahmin edilmektedir. Akdeniz’e kıyısı olan Avrupa ülkeleri de benzer şekilde yağış azlığına maruz kalacaklardır. Yaz mevsiminde önemli bir değişim olmamakla birlikte sonbahar’da bütün ülke çapında yağış artışı olacağı öngörülmektedir. B2 senaryosu ile yapılan simülasyonlar A2 ile karşılaştırıldığında yine kayda değer ama daha küçük değişimler olacağı tahmin edilmektedir.