Slayt 1 - Su Yönetimi Genel Müdürlüğü

advertisement
1
İÇERİK
• İklim değişikliği ve sera etkisi nedir?
• İklim değişikliğinin ortaya çıkışı
• İklim değişikliğinin etkileri
– Mevcut etkiler
– Senaryolar
• İklim değişikliğine uyum
• İklim değişikliğinin Türkiye’ye etkileri
• Dünyada ve Türkiye’de iklim değişikliği politikaları
İÇERİK
• İklim değişikliği ve sera etkisi nedir?
• İklim değişikliğinin ortaya çıkışı
• İklim değişikliğinin etkileri
– Mevcut etkiler
– Senaryolar
• İklim değişikliğine uyum
• İklim değişikliğinin Türkiye’ye etkileri
• Dünyada ve Türkiye’de iklim değişikliği politikaları
İklim Değişikliği
• Küresel iklim değişikliği son 15 yıldır geniş
kitlelerce biliniyor.
• 1826- Fourier- atmosfer ve yerküre sıcaklık
ilişkisi
• 1896- Svante- kömür kullanımı yerküreyi
ısıtabilir…
İklim ve İklim Değişikliği?
• İklim, “belirli bir zaman diliminde, belirli bir
yerdeki hava durumu ortalamasıdır.”
• “İklim değişikliği”, karşılaştırabilir zaman
dilimlerinde gözlenen doğal iklim değişikliğine
ek olarak, doğrudan veya dolaylı olarak küresel
atmosferin bileşimini bozan insan faaliyetleri
sonucunda iklimde oluşan değişiklik...
UNFCCC, (1992)
İklim değişikliğinin temel sebebi nedir?
SERA ETKİSİ
Sera Etkisi
• Temel neden, yerkürenin ışınım dengesinin
değişime uğramasıdır.
• Ortalama koşullarda, yerkure/atmosfer
sistemine giren ve geri salınan yer ışınımının
dengede olması beklenmektedir.
• Yerkure atmosferinin yapısı icerisinde cok
kucuk miktarlarda bulunan ve doğal sera
gazları olarak adlandırılan bazı gazlar (su
buharı, CO2, CH4, N2O ve O3), gelen Guneş
ışınımına karşı gecirgen, buna karşılık geri
salınan uzun dalgalı yer ışınımına karşı cok
daha az gecirgen bir yapıya sahiptir.
Sera Gazları
Radiatively Important Gases
• CO2, CH4, CO, NOx,CFCs,O3, su buharı
– Doğal sera gazları: su buharı, CO2, CH4, N2O ve O3
– Yapay sera gazları: HFCs,PFCs, vb.
• Işınımsal olarak önemli gazlar, çünkü dünyanın
radyasyon dengesini/ısı dengesini belirliyorlar.
• Böylelikle, sera gazlarının varlığı, Yerküre’nin
beklenenden daha fazla ısınmasına yol
açmaktadır.
• Sera etkisi olarak adlandırılan ve yüz milyonlarca
yıldan beri Yerküre’mizin ısı dengesini düzenleyen
bu doğal süreç, Yerküre’mizin, bu surecin
bulunmadığı ortam koşullarına göre, yaklaşık 33°C
daha sıcak bir ortalama sıcaklığa sahip olmasına
yol açmaktadır.
• Yani sera gazları olmasaydı, günümüzde ortalama
15°C olan yerküre sıcaklığı, -18°C olacaktı!!
İÇERİK
• İklim değişikliği ve sera etkisi nedir?
• İklim değişikliğinin ortaya çıkışı
• İklim değişikliğinin etkileri
– Mevcut etkiler
– Senaryolar
• İklim değişikliğine uyum
• İklim değişikliğinin Türkiye’ye etkileri
• Dünyada ve Türkiye’de iklim değişikliği politikaları
İklim Değişikliğinin Ortaya Çıkışı
• Sanayi devrimiyle
birlikte, özellikle fosil
yakıtların aşırı kullanımı,
arazi kullanımındaki
değişiklikler, ormanların
tüketilmesi ve
endüstrileşme gibi insan
etkinlikleri atmosferdeki
sera gazı birikimlerini
hızla arttırmıştır. Bu
yüzden, 19. yüzyılın
ortalarından itibaren
dünya tarihinde ilk kez,
iklimdeki doğal
değişebilirliğe ek olarak,
insan etkinliklerinin de
rol oynadığı yeni bir
döneme girilmiştir.
Son iki bin yıllık dönem içinde Yerküre atmosferindeki CO2, CH4 ve
N2O gibi sera gazları konsantrasyonlarında gözlenen değişimler
İklim Değişikliğinin Ortaya Çıkışı
Hükümetlerarası İklim Değişikliği
Paneli (IPCC) 4. Değerlendirme
Raporu
İklim değişikliği
bilimsel bir
gerçektir.
Son dönemdeki
sıcaklık artışının
baş sorumlusu
insan kaynaklı
sera gazlarıdır.
CO2
280 ppm
379 ppm @2005
Son 2000 yıllık sıcaklık değişimi
(Buz karotları, Ağaç
halkaları, Göl
sedimanları, Tarihsel
kayıtlar vs...)
Son ikibin yılın Kuzey Yarımküre ortalama sıcaklıklarının zamana göre değişimi
(Aletsel dönem siyah çizgi ile gösterilmiştir).
Dünya böyle değişimlere yabancı değil !!
Günümüzde yaklaşık 100 yılda
gerçekleşen 100 ppm lik artış, buzul
çağlarında binlerce yılda ortaya
çıkmıştır.
Son 400,000 yıl içinde CO2 300 ppm değerinin altında kalırken ilk defa 1950 den sonra bu
değerin üzerine çıkmış ve daha sonra sürekli artmıştır. Günümüzde yaklaşık 100 yılda
gerçekleşen 100 ppm lik artış, buzul çağlarında binlerce yılda ortaya çıkmıştır.
İÇERİK
• İklim değişikliği ve sera etkisi nedir?
• İklim değişikliğinin ortaya çıkışı
• İklim değişikliğinin etkileri
– Mevcut etkiler
– Senaryolar
• İklim değişikliğine uyum
• İklim değişikliğinin Türkiye’ye etkileri
• Dünyada ve Türkiye’de iklim değişikliği politikaları
• Atmosferdeki CO2 yoğunluğu, dünyanın ekonomik büyüme için
C temelli fosil yakıtlara bağımlı hale geldiği Sanayi Devrimiyle
başlamıştır.
• Küresel ortalama sıcaklık 19.
yüzyıldan beri yaklaşık 0.75°C
artmıştır.
• Salımı şu anda durdursak bile bu
artış en az 0.6°C daha devam
edecektir.
• Yani toplamda en az 1.4°C
Küresel hava (Yer yüzeyine yakın atmosfer)
sıcaklığı 20. yüzyılda ortalama 0.6 °C artmıştır.
Kaynak: IPCC 2001 Raporu
Küresel Ölçekte Antropojenik Sera gazları
Kaynak: IPCC-4.Değerlendirme Raporu
Sanayi devrimiyle
beraber
• yerküre yer
sıcaklığı,
• deniz seviyesi
• Kuzey Yarımküre
kar kalınlığındaki
değişimler
Peki etkileri şu anda neler?
• 1850den beri ölçülen en sıcak 11 yıl, son 12 yıla (19952006) rastlıyor. (IPCC 4. Değerlendirme Raporu)
• Sıcaklık değişimi yüksek kuzey enlemlerinde daha etkin
olmak üzere küresel düzeyde hissediliyor.
• Deniz seviyesindeki yükselme, sıcaklık artışıyla eşdeğer.
(1961 den beri ort. 1.8mm/yıl iken; 1993 ten beri ortalama
3.1mm/yıl).
• Kar ve buz kalınlıkları ve alanları azalıyor. Kuzey kutbunda
buz kaplılığı her 10 yılda %2.7 azalıyor.
• Son 50 yılda karasal alanlarda soğuk gün ve don sayıları
azalırken, sıcak gün ve gecelerin sayısı artmıştır. Sıcak hava
dalgalarında ve şiddetli yağış ve su baskın sayıları artmıştır.
Neler olacak?
İklim Değişikliği Senaryoları
• İklim değişikliği senaryoları, Hükümetlerarası
İklim Değişimi Paneli (IPCC) tarafından 2000
yılında hazırlanmıştır.
• Bu senaryolarda, gelecek için sera gazı
emisyonları hesaplanırken, değişik demografik
gelişme, sosyo-ekonomik gelişme ve teknolojik
değişme projeksiyonları kullanılmıştır.
İklim Değişikliği Senaryoları
A2: yaygın
Bugünküne benzer heterojen bir dünyada kendi
kendine yeterlilik ve yerel kimliklerin korunumu
temasının işlendiği,
Nüfusun yüksek bir artış hızına sahip olduğu
Ekonomik gelişmenin bölgesel karakterinin (zengin ve
fakir ülkeler arasındaki eşitsizliğin) devam ettiği
Küresel ısınma ve çevresel değişim konularında
mücadele için herhangi bir özel tedbirin alınmadığı
bir hikâye
B2: yaygın
Ekonomik, sosyal ve çevresel sürdürülebilirlikte yerel
çözümlerin vurgulandığı
Nüfusun makul oranda arttığı
Ekonomik gelişmenin orta seviyede olduğu
Teknolojik değişimin çok hızlı olmamakla beraber
daha yaygın olduğu bir dünya
A1 ve B1: Daha az kullanılan
A2 ve B2’de vurgulanan bölgeselliğin aksine
küreselleşme ön plana çıkarıldığı bir dünya
SRES, Special Report on Emissions
Scenarios - IPCC
Bu 4 ana senaryo da kendi içlerinde farklı
senaryolara ayrıştırılarak 40 kadar senaryo
üretilmiştir.
İklim Senaryoları
En iyimser ve kötümser senaryolara göre 2100 yılı sonu itibariyle Sanayi
Devrimi öncesi ile karşılaştırıldığında küresel ortalama sıcaklığın 2.7 °C
ile 5.8 °C arasında artacağı öngörülmektedir.
Senaryolar
Neler olacak?
• Tarımsal üretim: Coğrafi eşitsizlikler
– Orta ve yüksek enlemlerde mahsuller artarken, şimdiden
tropikal kuşakta düşen üretim daha da düşecektir.
• İnsan sağlığı: Sıcaklık dalgaları, yetersiz
beslenme,seller, kuraklıklar ve bulaşıcı hastalıklar
• Su kaynakları: Orta enlemler ve yarı kurak tropikal
bölgelerde su kaynakları azalacaktır. 400bin-1.7 milyar
insan su kıtlığından muzdarip olacak.
• Doğal kaynaklara erişim: Erişim güçleşeceğinden savaş,
göçler ve mülteci riski artacak.
Sektörlere Göre Öngörülen Başlıca Etkilere Örnekler
Tarım, Ormancılık ve
Ekosistemler
Su Kaynakları
İnsan Sağlığı
Sanayi, Yerleşim ve
Toplum
Olay
Sıcak dönemlerin ve
sıcak dalgaların
sıklığının artması
Su stresi ve yangınlar
sebebiyle mahsulün
%30 azalması
Su talebinin artması,
su kesintileri, su
kalitesine dair
sorunlar
Özellikle çocuk ve
Daha fazla enerji
yaşlılarda sıcağa bağlı ihtiyacı
ölümlerin artması
Şiddetli yağışların
sıklaşması
Ekinlerin zarar
görmesi, erozyon
Yüzey ve yer altı
sularının kalitesinin
bozulması
Ölüm, yaralanma,
bulaşıcı hastalıklara
yakalanma riskinde
artış
Kurak bölgelerde artış Toprağın bozulması,
mahsulde azalış,
çiftlik hayvanlarında
ölüm riski
Geniş alanları
etkileyen su sıkıntısı
Yiyecek ve su sıkıntısı, Hidroelektrik
yetersiz beslenme,
enerjinin azalması
bulaşıcı hastalık
riskinde artış
Deniz seviyelerinin
aşırı yükselmeleri
Tuzlu su karıştığından Boğulma ve göçe
tatlı suya erişim
bağlı sağlık sorunları
olanaklarının
azalması
Sulama, içme suları
ve tatlı su
sistemlerinin
tuzlanması
Mülk kaybı (seller),
altyapı, ticari sınai
tesislerin zarar
görmesi
Kıyı koruma ve yeni
toprak kullanımı
maliyetleri, kitlesel
nüfus hareketleri
Kaynak IPCC-4.Değerlendirme Raporu
Su Kaynakları Üzerine Etkiler
İklim değişikliği tatlı su kaynaklarının azalmasına yol açacaktır.
• Daha az kar yağışı
• Daha az buzul
Su kaynakları
• Daha çeşitli yağış örüntüleri,
üzerindeki baskı
• Daha yoğun sağanaklar
artacaktır.
• Yüksek enlemler %40 daha nemli olacak.
• Orta enlemler (Güney Avrupa, Akdeniz’in kuzeyi) %30 daha kuraklaşacak.
• Buzullar ve kar örtüsü azalacak , erime suyu azalması 1 milyardan fazla
insanı etkileyecek.
• Tekli fırtınalar (kuraklaşacak bölgelerde bile) birden fazla miktarda su
bırakacak. 1,5 milyar insan etkilenebilecek havzalarda yaşıyor.
• Özetle,su kıtlığı tarım, hayvancılık gibi geçim kaynaklarını, gıda güvenliğini,
hidroelektrik enerji üretimini ve üretimde suya bağlı bir çok sektörü
etkileyecektir.
İÇERİK
• İklim değişikliği ve sera etkisi nedir?
• İklim değişikliğinin ortaya çıkışı
• İklim değişikliğinin etkileri
– Mevcut etkiler
– Senaryolar
• İklim değişikliğine uyum
• İklim değişikliğinin Türkiye’ye etkileri
• Dünyada ve Türkiye’de iklim değişikliği politikaları
İklim Değişikliğine İnsanoğlunun
Tepkileri
• Azaltım (mitigasyon)
İklim değişikliğine neden olan insan kaynaklı sera
gazlarının kontrol altına alınması, azaltılması ve
tutulmasına yönelik önlemler
• Uyum (adaptasyon)
İklim olaylarının (risklerinin) etkileriyle mücadele
etmek, fayda sağlamak ve etkileri yönetebilmek
için stratejilerin güçlendirilmesi, geliştirilmesi ve
uygulanması süreci...
İklim Değişikliği Uyum Faaliyetleri
• “Yumuşak” uyum (soft adaptation): “Yumuşak”
uyum sağlama önlemleri, bilgi, kapasite
oluşturma, politika ve strateji belirleme ve
kurumsal düzenlemelere ağırlık verir.
• “Sert” uyum (hard adaptation): “Sert" uyum
sağlama önlemleri, setler, deniz duvarları ve
takviye edilmiş binalar gibi sermaye mallarını
içeren belirli teknolojiler ve önlemlerin
kullanılmasını içerir.
İklim Değişikliğine Uyum Gerekliliği
• İklim değişikliğine sebep olan emisyonlar azaltılsa ve hatta hemen
şimdi kesilse bile atmosferde kalan sera gazları, iklim olaylarını
değiştirmeye devam edecektir.
• İklim değişikliği bir kalkınma sorunudur.
• İklim değişikliğinin etkilerinden en fazla etkilenecek gruplar
yoksullar ve yoksul bölgelerdir.
• Bu nedenle, ekonomik, sosyal ve çevresel etkileri ve riskleri en aza
indirmek için iklim değişikliğine uyum sağlamak gerekmektedir.
• “Sera gazı salımlarının azaltılması ve uyum çalışmalarının ekonomik
maliyeti, iklim değişikliğinin vereceği zararın maliyetinden çok daha
düşük olacak.”(Dördüncü IPCC Raporu, 2007)
Türkiye’nin İklim Değişikliği Ulusal
Uyum Stratejisi
• Ulusal uyum stratejisi 5 ana çerçevede
hazırlanmıştır:
1.
2.
3.
4.
5.
Su Kaynakları Yönetimi
Tarım Sektörü ve Gıda Güvencesi
Ekosistem Hizmetleri/Biyoçeşitlilik
Doğal Afet Risk Yönetimi
İnsan Sağlığı
1. Su Kaynakları Yönetimi
Hedef 1
İklim değişikliğine uyumun politikalara entegrasyonu
Mevcut plan, strateji ve mevzuata entegrasyon
Hedef 2
Kapasitenin ve kurumlar arası işbirliğinin arttırılması
Kurumsal kapasite geliştirilmesi
İD uyum faaliyetleri için finans mekanizması geliştirilmesi
Hedef 3
Ar-Ge ve bilimsel çalışmaların gerçekleştirilmesi
Etkilerin izlenmesi için mevcut sistemlerin güçlendirilmesi
Etkilenebilirliklerin ve uyum seçeneklerinin belirlenmesi
Hedef 4
Havzalarda bütüncül yönetim
Kentlerin su yönetiminde uyum planlaması
Hedef 5
HES ve jeotermallerin sürdürülebilirlik ilkesi ile planlanması
Su Kaynakları Yönetiminde Örnek
Uyum Faaliyetleri
•
•
•
•
•
•
•
Su kullanımı ve sulamada verimlilik
Düzenli ekim
Kaliteli tohum
Doğru “toprak-bitki-gübre” uyumu
Ürün çeşidinin uyumlaştırılması
Dikim tarihlerinin değiştirilmesi
Yağmur sularının doğrudan veya dolaylı
yöntemler ile toplanması
İÇERİK
• İklim değişikliği ve sera etkisi nedir?
• İklim değişikliğinin ortaya çıkışı
• İklim değişikliğinin etkileri
– Mevcut etkiler
– Senaryolar
• İklim değişikliğine uyum
• İklim değişikliğinin Türkiye’ye etkileri
• Dünyada ve Türkiye’de iklim değişikliği politikaları
Sıcaklıklar
Yağışlar
Yüzey Akışı
İÇERİK
• İklim değişikliği ve sera etkisi nedir?
• İklim değişikliğinin ortaya çıkışı
• İklim değişikliğinin etkileri
– Mevcut etkiler
– Senaryolar
• İklim değişikliğine uyum
• İklim değişikliğinin Türkiye’ye etkileri
• Dünyada ve Türkiye’de iklim değişikliği politikaları
Dünyada ve Türkiye’de iklim değişikliği
politikaları
• İnsan kaynaklı faaliyetlerin neden olduğu küresel ısınmanın iklim
üzerindeki etkilerine karşı uluslararası alanda atılan ilk ve en önemli adım
1992 yılında Rio de Janeiro’da düzenlenen Birleşmiş Milletler (BM) Çevre
ve Kalkınma Konferansı’nda imzaya açılan BM İklim Değişikliği Çerçeve
Sözleşmesi’dir. (BMİDÇS - United Nations Framework Convention on
Climate Change).
• BMİDÇS, taraf ülkeleri, sera gazı salımlarını azaltmaya, araştırma ve
teknoloji üzerinde işbirliği yapmaya ve sera gazı yutaklarını korumaya
teşvik etmektedir. Sözleşme, sera gazı salımlarının azaltılması için, ülkelerin
kalkınma önceliklerini ve özel koşullarını göz önüne alarak “ortak fakat
farklılaştırılmış sorumluluklar” yüklemiştir.
• “Ortak fakat farklılaştırılmış sorumluluklar” ilkesi bazı ülkelerin sanayi
devriminden sonra iklim değişikliğine sebep olan sera gazlarını atmosfere
diğer ülkelerden daha çok salmalarından ötürü daha fazla sorumluluk
almaları gerektiği düşüncesine, yani “tarihsel sorumluluk” ilkesine
dayanmaktadır. Bu bağlamda, Sözleşme, farklı yükümlülüklere göre ülkeleri
üç gruba ayırmıştır.
İDÇS
Ek-1
Ülkeleri
(tarihsel sorumluluk)
Sera gazı salımlarını sınırlandırmak,
sera gazı yutaklarını korumak ve
geliştirmek, ayrıca, iklim
değişikliğini önlemek için aldıkları
önlemleri ve izledikleri politikaları
bildirmek ve mevcut sera gazı
salımlarını ve salımlarla ilgili verileri
iletmekle yükümlüdürler.
Bu listede 1992 yılı itibarıyla OECD
üyesi olan ülkeler, AB ve Pazar
Ekonomisine Geçiş Sürecindeki
ülkeler yer almaktadır. Bu grupta
toplam 40 ülke ve AB
bulunmaktadır.
Ek-2
Ülkeleri
Ek Dışı
Ülkeler
(maddi sorumluluk)
Ek-1’de üstlendikleri
yükümlülüklere ilaveten
çevreye uyumlu
teknolojilerin özellikle
gelişme yolundaki taraf
ülkelere aktarılması veya bu
teknolojilere erişimin teşvik
edilmesi, kolaylaştırılması ve
finanse edilmesi
hususlarında her türlü adımı
atmakla sorumlu
kılınmışlardır. Bu grupta 23
ülke ve AB yer almaktadır.
Bu
ülkeler,
sera
gazı
salımlarını
azaltmaya,
araştırma
ve
teknoloji
üzerinde işbirliği yapmaya ve
sera gazı yutaklarını korumaya
teşvik edilmekte, ancak belirli
bir
yükümlülük
altına
alınmamaktadırlar. Bu grupta
149 ülke bulunmaktadır.
Kyoto Protokolü
•
BMİDÇS’ye taraf ülkelerin mevcut Sözleşmenin niteliğini güçlendirmek amacıyla ve
özellikle gelişmiş ülkelerin kararlı ve bağlayıcı yükümlülükler almalarını hedefleyen
bir protokoldür.
•
Sözleşme’nin 1997 yılında Kyoto’da yapılan 3. Taraflar Konferansı’nda kabul
edilmiştir.
•
190 ülke ve AB taraftır.
•
Sözleşmenin Ek-1 ülkeleri (tarihsel sorumluluk-salım azaltımı-kontrollü artış
yükümlülüğü) Protokol’ün Ek-B listesini oluşturmaktadır.
•
KP’nin hedefi, Ek-B Listesi’nde yer alan ülkelerin sera gazı salımlarının toplamını 1.
taahhüt döneminde (2008-2012), 1990 yılındaki seviyenin % 5 altına düşürmektir.
Bu genel hedefe ulaşmak için anılan ülkeler, müzakereler sonucunda farklı
oranlarda azaltım yükümlülükleri almışlardır.
•
•
Protokol’e taraf olan, Ek-B dışındaki diğer ülkelerin (Ek-dışı ülkeler) ise sera gazı
salım azaltımı konusunda sayısal yükümlülükleri bulunmamaktadır.
Türkiye’nin Durumu
•
Türkiye, 1992 yılında Rio’da imzaya açılan BMİDÇS nin hem Ek-1 (tarihsel
sorumluluk) ve hem de Ek-2 (maddi sorumluluk) listesinde yer almıştır.
•
Ülkemiz, Sözleşme’nin amaç ve ilkelerine katıldığını, “ortak fakat
farklılaştırılmış sorumluluklar” ve “hakkaniyet” ilkelerine uygun olarak,
uluslararası işbirliği sürecinde yer almak istediğini, bu nedenle, Ek I ve Ek II
listelerinden çıkarılması durumunda Sözleşme’ye taraf olabileceğini
bildirmiştir.
•
Yürütülen müzakareler sonucunda ülkemiz, 2001 yılında Marakeş’te (Fas)
gerçekleştirilen 7.Taraflar Konferansında (COP-7) teknoloji transferi ve mali
destek yükümlülükleri bulunan ülkelerin oluşturduğu Ek-2 listesinden
çıkabilmiştir.
•
Bu gelişme üzerine Sözleşmeye 2004 yılında taraf olmuş; Sözleşmenin eki olan
Kyoto Protokolünü ise 2009 yılında imzalamıştır.
Türkiye’nin Durumu -2
• 2010 yılında Cancun’da (Meksika) gerçekleştirilen 16.Taraflar
Konferansında (COP-16) ise ülkemizin diğer Ek-1 ülkelerinden
farklılığı tanınmıştır. Bu kararla ülkemizin Ek-1 dışı ülkelere teknoloji
transferi ve finansman sağlama yükümlülüğü bulunmadığı teyit
edilmekle beraber; ayrıca bu mekanizmalardan da faydalanma
talebi gündeme getirilmiştir.
• Kyoto Protokolü kapsamında da ilk taahhüt döneminde (2012
sonuna kadar) ülkemizin herhangi bir sayısal azaltım yükümlülüğü
yoktur.
Gösterge1
Ortalama Nüfus Artış
Hızı
(1990-2005)
Ortalama
Kentsel
Nüfus Artış Oranı
(1990 - 2005)
İnsani Gelişme Endeksi
(2007)
Kişi Başına GSYİH
(2005)
Türkiye – EK-I Ülkeleri Karşılaştırması
Türkiye – EK-I Dışı Ülkeler Karşılaştırması
EK-I ülkelerinden daha yüksektir.
Türkiye, İsrail ve Malezya dışında analiz edilen
diğer tüm EK-I Dışı ülkelere yakın bir değere
sahiptir.
Türkiye’deki artış hızı Malezya ve Çin’den düşük,
Güney Kore ve Arjantin’den yüksektir.
Tüm EK-I ülkelerinden daha yüksektir.
Türkiye 2007 itibariyle 182 ülke arasında 79. sıradadır.
Belarus dışındaki tüm EK-I ülkelerinden daha düşüktür.
Ayrıca, sanayileşme düzeyi bakımından Türkiye diğer
OECD ve EK-I ülkeleriyle karşılaştırılabilir düzeyde
değildir.
Birikimli (Kümülatif ) 152 yıllık tüm dönem boyunca, toplam sera gazlarının
Sera Gazı Salımları
%30’u ABD, %27’si AB ülkeleri, %8,1’i Rusya ve
(1850 - 2002)
%7,6’sı Çin tarafından salınmıştır. Türkiye %0,4’lük salım
oranı ile 31. sıradadır. 2002 yılı itibariyle gelişmiş ülkeler
CO2 salımlarının %76’sından sorumludur.
Kişi Başına Salımlar
(1990-2005)
Türkiye EK-I Dışı ülkelerin birçoğunun
gerisindedir
Ekonomileri büyümekte olan ve Kyoto Protokolü
kapsamında sayısallaştırılmış salım azaltım
yükümlülüğü bulunmayan bazı EK-I Dışı ülkeler,
Türkiye’den daha yüksek kişi başına GSYİH
değerine sahiptir.
EK-I Dışı ülkelerin önemli bir kısmı Türkiye’den
daha yüksek kümülatif sera gazı salımına sahiptir.
Geçiş ekonomileri de dâhil olmak üzere tüm EK-I ülkeleri Türkiye’den daha yüksek kişi başına salım değerlerine
sahiptir.
2007 yılı için kişi başına sera gazı salım değeri 5,3 ton
CO2 eşdeğeridir. Aynı dönemde kişi başına salımlar
OECD ülkelerinde 15 ton CO2 eşdeğeri, AB-27
ülkelerinde ise 10,2 ton CO2 eşdeğeridir.
Teşekkür ederim.
• Güneş ışık hızında radyasyon yayar.
– Kısa dalga boyu (x-rays)
– Orta dalga boyu (görünür ışık)
– Uzun dalga boyu (kızılötesi)
• Her partikül/gaz taneciğinin enerjiyi aktardığı/absorbe ettiği
özel bir dalga boyu vardır.
• Atmosferdeki gazların geçirgenliği sera etkisini
belirlemektedir. Sera gazları uzundalga boylu ışınları
(yerden yansıyan) absorbe ederken, kısa dalga boylu ışınlara
karşı geçirgen özellik göstermektedir.
•
Kasım 2002 ve 2009 dönemleri için uydu
verilerinden elde edilen ortatroposferdeki küresel CO2 dağılımı 7
yıllık dönem içinde yaklaşık 15 ppm
konsantrasyon artışına işaret etmektedir.
Temmuz 2009 dönemleri için uydu
verilerinden elde edilen ortatroposferdeki
küresel CO2 dağılımı
Kaynak: http://airs.jpl.nasa.gov/AIRS_CO2_Data/About_AIRS_CO2_Data/
Yağışlarda bölgesel olarak artış ve azalışlar görülüyor. Kuraklıktan
etkilenecek alanların 1970 lere göre arttığı biliniyor.
A1 Senaryosu:
• Entegre bir dünya,
• Hızlı ekonomik kalkınma,
• 2050 de 9 milyar nüfus ve sonra yavaş yavaş azalma,
• Yeni ve verimli teknolojilerde hızla yayılma,
• Bölgesel farklılıklarda azalma,
• Dünya çapında sosyal ve kültürel etkileşimde
yaygınlaşma senaryosudur.
Bu senaryoda üç alt teknolojik vurgu vardır.
A1F1: Fosil yakıtlı kaynakların ağırlıklı kullanımı
A1B : Tüm enerji kaynaklarının dengeli kullanımı
A1T : Yenilenebilir enerji kaynaklarının ağırlıklı
kullanımı
A2 Senaryosu
• Ulusların bağımsız hareket ettiği,
• Nüfusun sürekli arttığı,
• Ekonomik gelişmenin bölgesel olarak yönlendirildiği,
• Teknolojik değişim ve kişi başı gelir artışının yavaş ve
dağınık olduğu senaryodur.
B1 Senaryosu:
• Entegre ve çevre dostu bir dünya,
• A1 senaryosundaki gibi hızlı bir ekonomik kalkınma
fakat hizmet ve bilgi ekonomisine doğru bir geçiş,
•A1 senaryosundaki gibi nüfus 2050 de 9 milyara
çıkacağı ve sonra yavaş yavaş azalacağı,
• Hammadde yoğunluğunun azalacağı,
• Kaynak verimliliğini arttıran temiz teknolojiler
kullanılacağı,
• Ekonomik, sosyal ve çevresel sürdürülebilirlikte küresel
çözümlerin olacağı en olumlu senaryodur.
B2 Senaryosu:
• Daha fazla bölünmüş fakat çevre dostu bir dünya,
• Ulusların bağımsız hareket ettiği,
• Nüfusun sürekli arttığı,
• Ekonomik gelişmenin bölgesel olarak yönlendirildiği,
• Teknolojik değişim ve kişi başı gelir artışının yavaş ve
dağınık olduğu senaryodur.
Emisyon Senaryoları
Küresel Isınma Projeksiyonları
• Yapılan çok sayıda projeksiyona göre:
• İyimser Seneryolar: 1 °C
• Kötümser Seneryolar: 5 °CKaynak: IPCC 2001 Raporu
Türkiye için iklim öngörüleri
•Türkiye -Akdeniz havzasındaki diğer ülkeler gibi
–iklim değişikliğinden ciddi boyutta etkilenecek
gibidir.
•Öngörülen değişim, özellikle batıda ve güneyde
yıllık ortalama sıcaklıklarda bir artış ve yağışlarda
düşüş şeklindedir (Önol & Semazzi 2006).
•2071-2100 yılına kadar (kıyı bölgelerinde daha
hafif olmak üzere) ortalama sıcaklıklarda 3-6 °C
artışlar beklenmektedir.
•
•
•
•
•
•
•
•
•
•
•
İklim değişimi gözlemleri
• Yüzey sıcaklığı artmaya devam ediyor;
• Son 12 yılın 11’i 1850 yılından bu yana geçen en sıcak yıllar;
• Yüzey ısınma artıĢ oranları 1970’lerin ortalarından bu yana sürekli
artıyor.;
• Orta ve alt traposfer bölgelerindeki sıcaklık tahminleri ciddi
artıĢlar
gösteriyor;
• Çok yoğun yağıĢ ve sel baskınları ciddi artıĢlar gösteriyor;
• Troposferik su buharı arttı;
• ANCAK BU GÖZLEMLER VE BUNLARI OLUġTURAN
NEDENLERĠN BĠRÇOĞU YENĠ DOĞRULAMALAR GERKTĠRĠYOR!
• Kar, Buz ve donmuş toprak
• • Dünyadaki buz miktarı azalıyor;
• • 19. yüzyılın sonundan bu yana dağsal buzullar
süratle yok oluyor;
• • Grönland buzulundaki buz katmanının erime
hızı artıyor;
• • Kuzey yarım küredeki kar örtüsü miktar azalıyor;
• • Buzulların kapsadığı alan her yıl azalıyor;
• • Mevsimsel donan toprak alanı % 7 oranında
azalmıĢ durumda
•
•
•
•
•
•
•
•
•
•
Okyanuslar ve deniz seviyesi
• 1955’den bu yana küresel okyanus sıcaklıkları artıĢ
gösteriyor;
• Tuzluluk oranlarında büyük ölçekli değiĢimler
yaĢanıyor;
• 20. Yüzyılda küresel deniz seviyesi ortalaması arttı;
• 1993-2003 yılları arasında deniz seviyesi yükselme
oranı 1961-2003 yılları arasına oranla daha yüksek;
• Asit oranları yükseldi;
• ANCAK ORTALAMA DENĠZ SEVĠYESĠ ÖLÇÜMLERĠ
ORTA GÜVENĠLĠRLĠKTE ÖLÇÜLEBĠLĠYOR.
Türkiye için iklim
öngörüleri
•Türkiye -Akdeniz havzasındaki diğer ülkeler
gibi –iklim değişikliğinden ciddi boyutta
etkilenecek gibidir.
•Öngörülen değişim, özellikle batıda ve
güneyde yıllık ortalama sıcaklıklarda bir artış
ve yağışlarda düşüş şeklindedir (Önol &
Semazzi 2006).
•2071-2100 yılına kadar (kıyı bölgelerinde
daha hafif olmak üzere) ortalama sıcaklıklarda
3-6 °C artışlar beklenmektedir.
Bakanın konuşma metni
•
•
•
•
•
•
•
•
•
•
•
•
•
•
•
•
•
Bugün hemen hemen bütün bilim adamları tarafından, dünya iklim sisteminde bir bozulmanın olduğu kabul edilmektedir.
19. yüzyılın ortalarından itibaren, doğal dengenin bozulması; fosil yakıt kullanımı, sanayileşme, hızlı nüfus artışı, enerji üretimi gibi etkinlikler
sonucunda atmosfere salınan gazların sera etkisi oluşturması; sıcaklığı arttırarak küresel ısınmaya sebep olmaktadır.
İklim değişikliğine bağlı olarak, kimi ülkelerde kasırga, sel, çığ ve taşkın gibi ani meteorolojik değişimlere bağlı doğal afetlerin sayısında artış
yaşanırken, kimi ülkelerde ise kuraklık ve çölleşmenin olumsuz etkisi her geçen gün daha da artarak hissedilmektedir.
Ülkemizde ve dünyanın birçok bölgesinde etkili olan tabii felaketler, iklim değişikliği konusunun ciddiyetini tüm gerçekliğiyle ortaya koymaktadır.
İklimdeki önemli değişimler ve bunun etkileri şimdiden küresel ölçekte görülmeye başlanmış olup, bu etkilerin gelecekte daha da belirgin hale gelmesi
beklenmektedir.
Bugün gelinen nokta itibariyle, iklim değişikliğinden etkilenmeyecek ülke ve bölge olmadığı artık kabul edilmektedir.
İklim değişikliğinin etkilerinin tüm dünyada olduğu gibi ülkemizde de etkisini göstermesi kaçınılmazdır.
Son yıllarda, özellikle, ani meteorolojik değişikliklere bağlı olarak gelişen ve yerleşim birimlerini tehdit ederek can ve mal kaybına yol açan afetlerin
sayısında bir artış söz konusudur.
Sera gazı emisyon salımları bugün durdurulsa bile, atmosferdeki birikimleri nedeniyle iklim sistemindeki değişim devam edecektir.
Dolayısıyla, atmosferdeki sera gazlarının azaltımının yanı sıra, iklim değişikliklerinin yol açacağı olumsuzlukların etkisini en aza indirmenin yollarını
arama; yani bu değişime ayak uydurma zamanı gelmiştir.
Saygıdeğer katılımcılar,
İklim değişikliğine uyum, iklim olaylarının etkileriyle mücadele etmek için stratejilerin güçlendirilmesi, geliştirilmesi ve uygulanması sürecidir.
Uyum süreci, toplumların küresel iklim değişiminin olumsuz etkileriyle başa çıkmalarına, yerine ve durumuna göre bu etkilerden fayda sağlamalarına
ve bu etkileri yönetebilmelerine katkıda bulunmaktadır.
Bu yönde yapılacak düzenlemeler, iklim değişikliklerinin olumsuz etkilerini azaltırken olumlu fırsatları da ortaya çıkaracaktır.
Esasen, iklim değişikliğine uyum sağlamak, iklim değişikliğinin etkilerinin iyi anlaşılmasıyla mümkündür ve böylece etkilere karşın en iyi mücadele
yöntemleri oluşturulabilinsin.
Bu anlamda, iklim değişikliğinin etkilerinin iyi anlaşılması hayati önem taşımaktadır.Bu da yerel, hatta bireysel düzeyden başlayarak etkilenen tüm
sektörlerin nasıl etkilendiklerinin tespit edilmesi için, saha çalışmaları ve bilimsel araştırmalar yapılmasını gerektirmektedir.
Uyum çabalarının tüm çevresel çabalarla bağlantılı olduğu ve bu çabalara bir şemsiye niteliği taşıdığı açıkça görülmektedir
Sera Etkisi
• Güneşten gelen dalgalı radyasyonun bir kısmı doğrudan
atmosfer tarafından uzaya verilirken, bir kısmı da
yeryüzü tarafından emilir. Isınan yeryüzünden salınan
uzun dalgalı radyasyonun önemli bir bölümü tekrar
atmosfer tarafından emilir.
• Atmosferdeki gazların kısa dalgalı güneş ışınlarına karşı
çok geçirgen, yeryüzünden verilen uzun dalgalı
radyasyona karşı ise , biriken sera gazları nedeniyle
daha az geçirgen olması sonucunda , yere yakın
kısımların beklenenden daha fazla ısınması olayına
atmosferin sera etkisi denilmektedir.
•
•
•
•
•
•
•
•
•
•
1. Güneşten gelen kısa dalgalı ışınların % 51’ i yeryüzü tarafından tutulur. Bu enerji
ile
yeryüzü ısınır.
2. Yeryüzü tarafından emilen bu enerjinin bir kısmı atmosfere geri gönderilir.
3. Güneşten gelen enerjinin bir kısmı yeryüzüne ulaşmadan atmosferden uzaya geri
döner
4. Isınan yer yüzünden bir kısım enerji uzun dalgalı ışınlar hâlinde atmosfere verilir.
Bu
enerjinin bir kısmı atmosferdeki sera gazları tarafından tutulur. Bu tutulan enerji
atmosferin alt kısımlarını ısıtır. Bu ısınma atmosferin sera etkisidir.
5. Sera gazları tarafından tutulan enerjinin bir kısmı yeniden uzaya geri verilir.
6. Yeryüzünden uzaya verilen enerjinin bir kısmı doğrudan uzaya gider.
İklim Değişikliğinin Su Kaynaklarına
Olası Etkileri
• 2030 itibariyle yıllık sıcaklıkta 1.2 C°'lik bir artış
ve ortalama yıllık yağışta% 5'lik bir bu
değerlerin 2050 itibariyle 2 C'ye ve % 10'a
yükselmesini öngörülmektedir. [1]
[1] İklim Değişikliği ve Türkiye-Etkiler-Sektörel Analizler- Sosyoekonomik Boyutlar, UNDP,2007
İD Mevcut Etkiler
• Son elli yılda Türkiye’deki
yağış ve sıcaklık
değişimleri [1]
[1] İklim Değişikliği ve Türkiye-Etkiler-Sektörel Analizler- Sosyoekonomik
Boyutlar, UNDP,2007
Modellerin Performansı: Yaz Sıcaklığı
Modellerin Performansı: Kış Yağışı
İTÜ Avrasya Yer Bilimleri Enstitüsü
Son 650 yılda sera gazlarında ve sıcaklıklardaki değişimler (IPCC,2007)
Deniz seviyesinde yükselme
• Küresel ısınmaya paralel olarak deniz seviyesinde
yükselmeler gözlenmektedir. Yapılan ölçümlerde 20.
yüzyılda ortalama küresel deniz suyu seviyesindeki
artışın 0.1-0.2 metre aralığında olduğu belirlenmiştir.
•
Yine yapılan araştırmalarda iklim modelleri kullanılarak geleceğe yönelik iklim projeksiyonları [7] da yapılmaktadır.
Bu projeksiyonlarda değişik senaryolar kullanılmaktadır. Maalesef, geleceğe dair kamuoyuna sunulan öngörülerde
hangi senaryonun kullanıldığından pek bahsedilmemektedir. Tahminin değeri ancak hangi senaryoya göre
yapıldığının bilinmesiyle anlaşılabilir. Bu senaryolar, Dünya Meteoroloji Teşkilatı ile Birleşmiş Milletler Çevre
Programının ortaklaşa kurdukları Hükümetlerarası İklim Değişimi Paneli (IPCC) tarafından 2000 yılında
hazırlanmıştır. Bu senaryolarda, gelecek için sera gazı emisyonları [8] hesaplanırken, değişik demografik[9] gelişme,
sosyo-ekonomik gelişme ve teknolojik değişme projeksiyonları kullanılmıştır. Bu senaryoların en çok
kullanılanlarından birisi olan A2, bugünküne benzer heterojen bir dünyada kendi kendine yeterlilik ve yerel
kimliklerin korunumu temasının işlendiği, nüfusun yüksek bir artış hızına sahip olduğu, ekonomik gelişmenin
bölgesel karakterinin (zengin ve fakir ülkeler arasındaki eşitsizliğin) devam ettiği ve küresel ısınma ve çevresel
değişim konularında mücadele için herhangi bir özel tedbirin alınmadığı bir hikâye üzerine kurulmuştur. Yine, B2
olarak bilinen ve çok kullanılan bir diğer senaryo ise ekonomik, sosyal ve çevresel sürdürülebilirlikte yerel
çözümlerin vurgulandığı, nüfusun makul oranda arttığı, ekonomik gelişmenin orta seviyede olduğu, teknolojik
değişimin çok hızlı olmamakla beraber daha yaygın olduğu bir dünya üzerine kurgulanmıştır. Daha az kullanılan
senaryolardan A1 ve B1’de ise A2 ve B2’de vurgulanan bölgeselliğin aksine küreselleşme ön plana çıkarılmıştır. Bu 4
ana senaryo da kendi içlerinde farklı senaryolara ayrıştırılarak 40 kadar senaryo üretilmiştir. Aşağıdaki şekilde (Şekil
3) bu dört ana senaryoya göre atmosfere salınacak karbondioksit miktarının yıllık değişimi gösterilmektedir.
Geleceğe yönelik iklim projeksiyonları, bu senaryoların küresel iklim modellerine entegre edilmesi ile
gerçekleştirilen simülasyonlar[10] sayesinde elde edilmektedir. Ülkemiz için A2 ve B2 senaryolarına göre
gerçekleştirilen simülasyonlar mevcuttur. Bu simülasyonlardan A2 ile yapılanlara baktığımızda 2070–2100 yıllarını
kapsayan dönem için Türkiye’de sıcaklıkların 2 ile 6 derece arasında yükseleceği, en küçük artışın kış mevsiminde ve
en yüksek artışın yaz mevsiminde olacağını görebiliriz. Bu durumun Avrupa için de hemen hemen benzer olduğunu
söyleyebiliriz. Yağışlardaki değişim ise oldukça farklıdır. Kış ve ilkbahar mevsiminde Akdeniz ve Ege kıyılarında
azalma Karadeniz kıyılarında ise artış tahmin edilmektedir. Akdeniz’e kıyısı olan Avrupa ülkeleri de benzer şekilde
yağış azlığına maruz kalacaklardır. Yaz mevsiminde önemli bir değişim olmamakla birlikte sonbahar’da bütün ülke
çapında yağış artışı olacağı öngörülmektedir. B2 senaryosu ile yapılan simülasyonlar A2 ile karşılaştırıldığında yine
kayda değer ama daha küçük değişimler olacağı tahmin edilmektedir.
Download