İki Temel Gereksinim

advertisement
İki Temel Gereksinim
Sevmek ve sevilmek
Kendisi ve başkaları için değerli olmak
Aile Tutumunun İki Temel Öğesi
-Sevgi
-Disiplin
Olumsuz Aile Tutumları







Aşırı verici, koruyucu ve aşırı disiplinsiz tutum
Aşırı ilgisiz, itici ve aşırı disiplinsiz tutum
Aşırı verici ve aşırı disiplinli denetimli tutum
Aşırı itici ve aşırı disiplinli, cezalandırıcı tutum
Anne ve babanın tutumları arasında tutarsızlık oluşu
Aile içindeki çocuklara farklı tutumlar oluşu
Aile içi kutuplaşmalar
Çocuğun Duygulanım Özellikleri



Her çocuk kendi yaşına ve gelişme dönemine göre
duygusal tepkiler gösterir.
Çocuk duygulanımı dışa denetimsiz olarak yansır. Neşe,
öfke, üzüntü kıskançlık gibi duygular davranışlarında
gözlenir.
Duygulanım, bastırma ve yalıtım düzenekleri ile
gizlenemez
ve
doğrudan
doğruya
çocuğun
gereksinimlerine ve engellenmelerine bağlıdır.



Bir duygudan ötekine geçiş hızlıdır. Ağlarken
yanağındaki yaş kurumadan kahkaha atabilir.
Çocuklarda çökkünlük taşkınlık, öfke gibi duygusal
tepkiler uzun süreli de olabilir.
Çocuklar içinde bulundukları duygusal durumu
davranışlarında, bazıları oyunlarında, resimlerinde
veya projektif testlerde gösterirler.
Bilişsel (Cognitive) özellikleri

Somut düşünce (6-7 yaşlarına kadar somut düşünce
egemendir.
Genelleştirme,
kavramlaştırma
ve
kategorileştirme yetisi gelişmemiştir.

Animistik düşünce; Çocuk cansız nesneyi canlı kabul eder.

Büyüsel düşünce(magical thinking)çocuk düşündüğü şeyin
olacağını kabul eder.

Gerçeği değerlendirme yetisi gelişmemiştir. Düşüncede
olan
bitenle
çevrede
olan
biteni
ayırtetme
yetisidir.(Güreşte babasını yendiğine inanması.

Çocuk düşünce ve duygularında ben-merkezcidir.

Dikkatini uzun süre bir noktada tutamaz. Belleği zayıftır.

Düşünceleri daha çok gereksinimlerine , dürtülerine yani
haz ilkesine bağlıdır. Engellenmeye dayanma gücü
yetersizdir.
• 6-7 yaşına kadar genellikle iyiyi kötüyü ,doğruyu
yanlışı, yasak olanı olmayanı ayırtetmiş olsa bile
henüz kendi içinde bir yargılama, yasaklama sistemi
yani süper ego gelişmemiştir.
• Bu nedenle çocuğu engelleyen frenleyen güçler
dışardan gelen cezalar, tehditler, korkutmalar ve ana
baba sevgisini kaybetme duygusudur.
Çocukla Görüşme

Yüklü sorulardan kaçınılmalıdır. ‘Anneni mi babanı mı
daha çok seviyorsun?”

Oyun
oynamaya,
konuşmaya,
resim
yapmaya
başlamadan önce kendisini davranışları ile ifade eder.

Oyun olayları nesneleri biraraya getirme, bütünleştirme,
bağlar kurma, sonuca varma süreci ile mental
kapasitesini geliştirir.

Oyun çocuğun kendisinin yarattığı bir dünyadır. İlişkilerini
gerçekleştirir; öfkelerini, sevgilerini ifade eder; özerkliğini,
özgürlüğünü bu dünya içinde algılar. Oyun onun gücünü,
becerilerini ve yetilerini denediği, geliştirdiği bir alan olur.
Mental Retardasyon
Zeka bireyin algılama, yönelim, bellek, soyutlama,
kavramsallaştırma, neden sonuç bağlantıları kurabilme,
gerçeği değerlendirme, yargılama gibi bilişsel işlevlerini
düşünebilme, anlatabilme, öğrenme, ve uyum amaçları
için bütünleştirerek kullanabilme yetilerini içerir.
Zeka bölümü (IQ-intelligence Quotient) zeka yaşı ile
takvim yaşının 100le çarpılması ile elde edilir.

90-115 arasındaki zeka normal kabul edilir.

115’in üstü yüksek, üstün, çok üstün zekayı gösterir.

70-90 arası sınırlı zeka düzeyini gösterir.

70’in altı ise değişik düzeylerdeki zeka geriliklerini
gösterir.
Geri zekalılık çocukta gelişme geriliğinin belirtisidir. Bu
çocuğun bilişsel, dil, hareket ve sosyal yetilerinde kendini
gösterir.
Zeka geriliği görülenlerde başka psikiyatrik bozukluklar
(depresyon, mani, bunaltı bozukluğu, fobiler, obsesif
bozukluklar, dissosiyatif bozukluklar, konversiyon ve
şizofreniform bozuklukar, psikotik bozukluklar) görülebilir.
Hafif Derecede Mental Retardasyon
Zeka Bölümü 50-69 arasındadır. Konuşma geriliği
vardır fakat günlük konuşmaları yürütecek karmaşık
olmayan günlük işleri yapabilecek düzeydedir.
Motor gelişme genellikle normaldir.
Kendi günlük gereksinimlerini anlatabilir.günlük
yaşam dair pekçok işi (yeme, temizlik, giyinme idrarını,
dışkısını tutabilme gibi) yardımsız görebilir.
Ancak özel eğitimle ilkokulu bitirebilirler.
Orta Derecede Mental Retardasyon:
Zeka Bölümü 35-49 arasındadır.
Anlama ve dil yetisinde, kendine bakma ve motor
becerilerinde gerilik vardır.
Özel eğitim ile ikinci sınıf düzeyinde okuma yazma
ve saymayı öğrenebilirler.
Basit işleri denetim altında yürütebilirler ve karmaşık
uyum gerektirmeyen sosyal etkinliklere katılabilirler.
Fakat bunlarda yaşamları boyunca denetim gerekli
olabilir.
Ağır Derecede Mental Retardasyon
Zeka Bölümü 20-34 arasında olanlar bu gruptadır.
Belirgin motor gerilik vardır; dil yetileri geç ve çok az
gelişir. Kendilerine bakımla ilgili, çok basit işleri
yapabilmeyi öğrenebilirler.
Genel olarak yaşam boyu başkalarının bakımına
ve denetimine bağımlı kalırlar.
Çok Ağır Derecede Mental Retardasyon
Zeka düzeyi 20’nin altındadır.
Çok basit yönergeleri ve açıklamaları güçlükle
anlayabilirler. Çoğu ağır motor gerilik ve sakatlık
nedeniyle hareketsiz kalır ya da yardımla hareket eder.
Kendilerine bakacak durumda değildirler. Yeme içme ve
temizlikleri başkalarınca yapılır.
Beyin zedelenmesi fazla olup epilepsi, hareket,
görme, işitme bozuklukları bulunabilir. Yaşam süreleri
kısadır.
Nedenleri
Doğum öncesi etkenler:
-Kromozom anomalileri,
-Doğuştan metabolik bozukluklar (hipotiroidi, fenilketanüri vb.)
-Doğum öncesi dönmede annenin geçirdiği enfeksiyöz
hastalıklar(kızamıkçık,
herpes,
toksoplazmosis
vb),
gebelikte alkol alınmasına bağlı Fetal Alkol sendromu.
Doğum sırasında olan etkenler
Erken ve düşük ağırlıklı doğum, anoksi, doğum
travmaları,
doğum
sırasında
çocuğa
bulaşan
enfeksiyonlar.
Doğum sonrası etkenler
Travmalar, enfeksiyonlar, beslenme yetersizliği veya
bozuklukları, zehirlenmeler, aşı ensefalitleri, kernikterus, ağır
uyaran yoksunluğu durumları.
İletişim Bozuklukları:
Kekemelik
Ses, hece ve sözcüklerin tekrarı, uzatılması ya da
konuşmanın akışını kesen duraklamalar şeklinde
kendisini gösteren konuşma bozukluğudur.
Psikolojik streslerin yoğun olduğu durumlarda artar.
Genellikle şiir okurken veya şarkı söylerken kekeleme
olmaz.
Hastalık 12 yaşından önce, çoğunlukla 2-7 yaşları
arasında başlar. Erkeklerde daha sıktır.
2-3,5 yaşlar arasında görülen kekemelik genellikle
geçici olmaktadır. Buna fizyolojik kekemelik denir.
Konuşma hızı, düşünme hızının önüne geçmiştir. Yatkın
çocuklarda görülür.
Aile çocuğa baskı yapmamalıdır.
Tedavi

Çocuğun düzgün konuşmak için zorlanmaması,
konuşurken
sabırla
dinlenmesi,
konuşmasının
kesilmemesi, zaten kolaylıkla oluşan yetersizlik
duygusunu
pekiştirici
tutumlardan
kaçınılması
gerekmektedir,

Ailenin aşırı titiz, düzenli, denetimci ve kuralcı tutumu
gevşetilmelidir.

Tedavi çocuğun benlik saygısını korumaya yönelik
olmalıdır.

Çocuğun dikkati ve ilgisi olumlu özelliklerine
yöneltilmelidir. Kekemeliğe verilen dikkat azaltılmalıdır.

Konuşma terapistleri denetiminde konuşma egzersizleri
yapılmalıdır.

Resim çizerek ifade edilenler oyun kadar önemlidir,

Çocukla konuşma ,çocuğun dil ve düşünce gelişmesi
düzeyinde sürdürülmelidir.

Psikolojik testler çocuğun kendisini ve çevresini
algılayışını yansıtır (Örn; Cümle tamamlama testi)

Çocuğun okulu, çalışıyorsa işyeri çocuk hakkında bilgi
alınabilecek yerlerdir

Aile görüşme esnasında yargılanmadan suçlanmadan
iletişim kurulmalı, olumlu yönlerinden başlanarak iletişim
geliştirilmeli, olumsuzlukların nedenleri değiştirilmesi
gereken yönleri aile ile paylaşılmalıdır.
Yaygın Gelişimsel Bozukluklar
Otizm
İlk kez1943’de Kanner tarafından tanımlanmıştır.

Bireyin dış dünyanın gerçeklerinden uzaklaşıp kendine
özgü iç dünya yaratması durumudur.

Çevresinde olan bitenlere ilgisiz bir görünümdedir.

İnsanlarla dolu odaya girdiğinde boş odaya girmiş
gibidir. İnsanları algılamadığı izlenimi verir, ilişki
kurmaz.

Tepkileri, davranışları, çevreden gelen uyaranlardan
çok kendi iç uyaranlarına göre biçimlendiğinden tuhaf
acayip olarak değerlendirilir.

Normal yeni doğan ilk 2-4 haftada otistik bir yaşam
içindedir. Çevre ile ilişkisi iç uyaranlarına göredir. Dış
dünya gerçeklerine ilgisizdir.

İç uyaranların verdiği hoş olamayan açlık susuzluk gibi
duyguların çevre tarafından giderildiğini, kendisine bu
hazzı sağlayan bireyin olduğunu (annesini) keşfeder.
Annesi yoluyla diğer insanlara çevreye yönelir.
Belirtiler

Doğumdan 3-4 hafta sonra beklenen sağlıklı davranışlar
başlamaz.

Dış dünya ile çocuk arasında giderek kalınlaşan bir
duvar vardır. Annenin yaklaşmasına uzaklaşmasına ,
varlığına yokluğuna yakınına, yabancıya kayıtsızdır.

Dış dünyada ilk olarak cansız nesnelerle ilişki kurar,
canlılarla ilişkisi de cansızlarla olduğu gibidir.

Bakışları delip geçiyor gibidir.

Günlük yaşamdaki değişikliklere, eşyalarının yerinin
değişmesine aşırı tepkilidir.

Yersiz duygusal tepkiler verir. Dış uyaranlarla ilgisiz
gülme ağlama öfkelenme belirtileri gösterir. Öfkenin
yanısıra kendisini ısırma kafasını duvara vurma gibi
tepkiler gösterir.

Amaçsız yinelenen davranışlar; iki yer arasında gidip
gelme, koşma, kollarını kanat gibi çırpma, bir noktaya
defalarca tükürme gibi stereotipik hareketler yapar. Kendi
etrafında dönme ,dönen eşyalara ilgi büyüktür.

Bazı nesnelere ilgi büyüktür. Aynısını verseniz bile kabul
etmez (ilgisi tutku derecesindedir).

Müziğe aşırı ilgilidir. Seçicidir.

Konuşma genellikle geçicidir. Başladıktan sonra iletişim
için kullanmaz. Müzikal bir ton, yankılayıcı nitelik
(ekolali), anlamsızlık dikkati çeker.

Kendilerinden üçüncü şahıs olarak söz ederler

Bellekleri
kuvvetlidir.
gerçekleşmez
Üçte
birinde
konuşma
Erken Tanı Kriterleri

Ortak dikkat: Bebek sizin işaret ettiğiniz bir şeye
bakabiliyor mu?

İşaret etme : Bebek birşeyler gösterip , sizin de oraya
bakmanızı istiyor mu*

Adı söylendiğinde bakıyor mu?
30 aydan önce başlar, sıklıkla zeka geriliği ile
karışır.Erkeklerde kızlara oranla 3 kat fazladır.
Nedenleri

Tek bir neden bağlı olmayan ,heterojen, biyolojik ve
psikolojik etkenlere bağlıdır.

Otistiklerin kardeşlerinde hastalığın normal nüfusa
göre %2-3 oranda fazla olması nedeniyle kalıtımın
önemli olabileceği yönünde görüşler vardır.
Tedavi

Çocuğu otizmden çıkarmak, var olan yeteneklerini
kullanmasını ve çevreye uyumunu sağlamak, tedavinin
iki temel basamağını oluşturur.

Otizmden çıkmış çocuğun kronolojik yaşına
değil, gelişimsel yaşına ve bilişsel işlevlerinin düzeyine
göre bir eğitim ve öğretim uygulanır.

Sosyal uyumuna olumsuz etki edebilecek
davranışları olabildiğince engellenmeye çalışılır.

Ağır davranış bozuklukları olduğunda semptomatik
olarak çeşitli ilaçlar denenebilir.
tuhaf
Otizm Olgusu:
Hemşirelik Tanıları:







Kendine ya da Diğerlerine Yönelik Saldırganlık Riski
Sözel İletişimde Bozulma
Sosyal Etkileşimde Bozulma
Kimlik Algısında Bozulma
Uyumsuzluk
Düşük Benlik Saygısı
Etkisiz Başetme
Rett Bozukluğu

Kafa büyümesi yavaşlar,

İlk beş ay normal gelişim gösterirken, daha sonra yaygın
gelişimsel bozukluk belirtilerinin ortaya çıkmasıdır.

El kol hareketleri amaca yönelik ve koordine değildir,

Ellerini göğüs hizasında el yıkamaya benzer biçimde
ovuşturma ve yalama şeklinde garip davranışlar görülür,

Sosyal ilgi ve becerileri giderek geriler,

Psikomotor,konuşma ve zihinsel alanlarda ileri derecede
bozukluklar ortaya çıkar,

Kronik ve ilerleyicidir, ergenlikte bir miktar düzelme
görülür.

Yalnızca kız çocuklarında görülür.
Çocukluğun dezentegratif bozukluğu

2 yaşına kadar tamamen normal gelişen, sonra ani
regresyonla seyreden bir durum söz konusudur,

Konuşan çocuk konuşmamaya, iletişim kurmamaya,
tamamen kendi içine dönmeye başlar.

Kronik seyreden olgularda 7-8 yaşından sonra hafif
düzelmeler görülebilir.

Etiyolojisi bilinmemektedir.
Asperger bozukluğu
Dil gelişimlerinde belirgin gecikme ya da bozukluk
olmamasına karşın konuşmaları tek düze, ilgi alanları dar,
bazı konularda takıntı biçiminde ısrarlı, davranışları
basmakalıp ve yineleyicidir.
Sosyal uyumları ve okula devamları otistiklerden daha
iyi olmasına rağmen toplumsal, mesleksel ve diğer sosyal
konularda işlevsellikleri önemli derecede bozuk ve
sınırlıdır.
Çevrelerince “tuhaf “olarak nitelendirilirler
Hemşirelik Bakımı
Tanılar:
-Kendine yönelik şiddet potansiyeli,
-Toplumsal etkileşimde bozulma,yetersizlik,
-Sözel iletişimde yetersizlik,
-Benlik kavramında bozulma,
Dikkat Eksikliği ve Yıkıcı Davranış Bozuklukları
Dikkat Eksikliği- Hiperaktivite Bozukluğu
-Dikkat Eksikliği,
-Aşırı Hareketlilik,
-Ataklık (impulsivite)
-Motor Davranışlarda Bozukluk,
-Bilişsel İşlevlerde Bozukluk,
-Kişilerarası İlişkilerde Bozukluk
-Ruhsal Bozukluk
3-4 yaşta başlar.
Motor Davranışlarda Bozukluk
-Aşırı hareketlidir.Yürümeye başladığında dikkat çeker.
-Hareketleri amaca yönelik değildir.
-Durmak yorulmak bilmeden uyarıları takip ederler.
-İnce motor hareketlerdeki koordinasyon bozukluğu ve
beceri yetersizliği belirgindir (Düğmelerini ilikleyemez,
topu
atıp tutamaz)
Bilişsel İşlevlerde Bozukluk
-Dikkat süresi kısadır,
-Yoğunlaşma yetisi düşüktür,
-Zekaları normal olduğu halde,öğrenme güçlüğü ve okul
başarısızlığı sıklıkla görülür.
-Bellek ve yönelim yerindedir,
-Yargılama bozulabilir.
Kişilerarası İlişkilerde Bozukluk
Kısa sürede ilişki kurar, fakat arkadaş
olamazlar.
Arkadaşını rahatsız edecek davranışlarda
bulunduğundan
arkadaşlığı
uzun
süre
sürdüremezler.
Ruhsal Bozukluk
-Ataktırlar,
-Çabuk uyarılırlar,
-Tehlikeyi kavrayamazlar; kazalara uğramamaları için sıkı bir
denetim gerekir,
-Çabuk heyecanlanırlar, coşkulu duruma girebilirler,
-Küçük nedenlerle ağlamalar, tutturmalar, aşırı neşe belirtileri
gösterebilirler,
-Engellenmeye dayanma gücü zayıftır. Depresyon ve
bunaltı bozukluğu birlikte görülebilir,
-Çoğunda tremor, atetoid hareketler, koordinasyon
bozukluğu gibi, nörolojik belirtiler olabilir,
-Bazılarının EEG’lerinde ve Bender-Gestalt Testlerinde
bozukluk,
-Zeka testlerinin bazı alt testleri ile ilgili yetersizlik olabilir,
-Erkeklerde6-10 kat daha fazla, yakın akrabada görülme
sıklığı fazladır.
-10 yaştan sonra hareketlilik azalır. Saldırganlık, çalma,
karmaşık görülür.
-Davranış ve uyum bozuklukları yetişkin çağda da
görülebilir
Nedenleri
-Beyinde minimal zedelenme,
-Genetik, prenatal, perinatal etmenler,
-Kurşun, bakır, çinko, demir gibi eser elementlerin etkileri,
-Frontal lob disfonksiyonu gibi etmenler üzerinde
durulmaktadır.
Tedavi
-Belirtilere yöneliktir,
-Ailenin tüm bireylerinin katılımı önemlidir,
-Çocuğun gereksinimlerine yatkın,ilgili,sevecen gelişimsel
yaşına göre kurallar koyup disiplin uygulayan bunda tutarlı
olan aile tutumu önemlidir.
-Aileye danışmanlık çocuğa davranış terapisi uygulanabilir.
Çocukta Davranım Bozukluğu
Çocukta başkaldırma, karşı gelme ve topluma aykırı
davranışlar yineleyici ve inatçı biçimde uzun süre görülür.
Çocuğun aile ve toplumla ilişkileri belirgin derecede
bozulur.
Uygun olmayan aile, eğitim ve toplum çevresi içinde daha
sık karşılaşılır.
Büyük çoğunluğu ergenlik çağından sonra topluma aykırı
davranışlarını sürdürürler.
Belirtiler
Başkaldırma, yalan söyleme, evden kaçma,
okuldan kaçma, hırsızlık, araba hırsızlığı, saldırganlık,
kavgacılık, silah kullanmaya eğilim, yangın çıkarma,
insanlara, hayvanlara, eşyaya ve mala zarar verme
eğilimi gibi aile ve topluma ters düşen hareketler sık
görülür
Nedenler
-Organik , ruhsal, toplumsal nedenler birlikte rol oynar,
-Merkezi sinir sisteminde minimal beyin bozukluğu,
-Parçalanmış aileler, ana baba geçimsizlikleri, ekonomik
ve kültürel yönden düşük ve dağınık toplumlarda yetişme
gibi psikososyal etkenler sayılabilir.
Tedavi
Aileyi, hastayı, çevreyi birlikte ele alan, danışmanlık
ve rehberliğe ağırlık veren psikoterapötik yaklaşım
benimsenmelidir.
Taşkın,
dengesiz,
tutarsız
ve
saldırgan
davranışlarda düşük dozda nöroleptikler denenebilir.
Hemşirelik Bakımı
Tanılar:
-Suç işleme potansiyeli,
-Sosyal etkileşimde bozulma,
-Bireysel başetmede yetersizlik,
-Benlik saygısında azalma,
-Anksiyete,
-Uyku düzeninde bozulma,
Karşıt Olma- Karşı Gelme Bozukluğu

Sıklıkla pasif saldırgan, tekararlanan olumsuz, itaatsiz,
kurallara uymayan ve düşmanca davranışlarla
karakterize bir bozukluktur.

Bozukluğun en az 6 ay sürmesi, işlevsel olarak
bozulmaya yol açması gerekmektedir.

Sıklık: %2-6 arasında değişmektedir.

Sıklıkla 8 yaş altı çocuklarda gözlenmektedir. Başlangıç
yaşı 6 civarındadır.

Erkeklerde daha sıktır.

Sık sık öfkelenir, büyükleri ile tartışmaya girerler,

Büyüklerin istek ve kurallarına uymaya çoğu zaman etkin
biçimde karşı gelir veya bunları reddederler.

İsteyerek başkalarını kızdıran şey yaparlar,

Kendi yaramazlıkları için çoğu zaman başkalarını
suçlarlar,

Alıngandır, başkalarınca çabuk kızdırılırlar

Genellikle kincidir ve intikam almak isterler
Nedenleri:

Kalıtım
(Ailesinde
antisosyal
kişilik
bozukluğu,
hiperaktivite, duygudurum bozukluğu ve madde kullanımı
olan çocukta Karşıt Olma Karşı Gelme Bozukluğu riski
artmaktadır).

Nörotransmitter disfonksiyonu

Düşük sosyo-ekonomik düzey
Tedavi

İlaç tedavisi,

Psikoterapi,

Okul ve aile danışmanlığı ile ev – okul ve bireysel olarak
çocuğun dinamikleri ele alınır.
Beslenme ve Yeme Bozuklukları:
Pika

En az bir ay süreyle, sürekli olarak, besleyici değeri
olmayan, besin olmayan maddeleri yeme. (Silgi, toprak,
saç….vs)

Kişinin gelişimsel düzeyi ile uyumlu değildir.

Bu yeme davranışı, kültürel dayanağı olan ya da
toplumsal olarak olağan kabul edilebilecek bir uygulama
değildir.
Ruminasyon (Geri Çıkarma - Geviş
Getirme) Bozukluğu:

En az bir ay süreyle, sık sık yediği yiyeceği geri çıkarma.
Çıkarılan yiyecek yeniden çiğnenebilir, yeniden yutulabilir
ya da dışarı tükürülebilir.

Geri çıkarma davranışı, mide bağırsak hastalığı ya da
başka bir sağlık durumuna bağlanamaz (gastroözefageal
reflü, pilor stenozu…vs)
Tik Bozuklukları
Tourette Sendromu:

DSM-V’e göre bir yılı aşkın sürede yaklaşık her gün,
günde pek çok kez tiklerin olması gerekmektedir.

Tikler başlamadan önce dikkat ve davranış kusurları
gözlenir. Bunu motor tikler izler. Daha sonra vokal tikler
ortaya çıkar.

Bu bozukluk bir maddenin (kokain) ya da başka bir
sağlık durumunun (ensefalit, Hungtington hastalığı)
fizyolojiyle ilgili etkilerine bağlanamaz.
Nedeni:

Oluşmasında genetik, nörobiyolojik, çevresel, psikolojik
faktörler rol oynamaktadır.
Tedavi:


Tourette bozukluğunun tedavisinde başta aile ve okul
olmak üzere çocuğun yakın çevresinin tikler hakkında
eğitilmesi tiklerin belirgin biçimde azalmasını sağlar.
Haloperidol, en çok kulanılan ilaçtır.
Tik Bozuklukları
Tikler bir kas grubunda yineleyen istemsiz
hareketlerle belirli bir bozukluktur.
Başlangıçta hareketin yapılması veya sesin
çıkartılması için engellenemeyen bir istek ya da dürtünün
hissedildiği bildirilmektedir.
En sık görülenler, göz kırpma, burun kıvırma, dudak
oynatma, kaşları kaldırma gibi yüzdeki tiklerdir. Boyun,
gövde ve ekstremitelerde de görülebilir. Boğaz
temizleme, öksürük şeklinde olanlar da vardır.
Bir çocukta birden fazla tik görülebilir. Geçici bir süre
istemli olarak engellenebilir. Zaman zaman tiklerin sıklığı ve
şiddeti değişebilir.
Uykuda kaybolurlar. Stresle artar. Bir aydan önce
geçerse “geçici tik”, bir seneden fazla sürerse “kronik tik”
denmektedir.
Hemen her zaman çocuklukta ve erken ergenlikte
başlar.
En fazla görüldüğü yaş 6-7 yaş arasıdır.
Hemşirelik bakımı
Tanılar:
-Suç işleme potansiyeli,
-Sosyal etkileşimde bozulma,
-Bireysel başetmede yetersizlik,
-Benlik saygısında azalma,
-Anksiyete,
-Uyku düzeninde bozulma,
Dışa Atım Bozuklukları
Enürezis
Tekrarlayıcı nitelik taşıyan istem dışı işemedir.
Çocuk 3-5 yaşları arasında idrarını gece gündüz
tutabilecek biyolojik olgunluğa erişir.
Enüretik çocukların büyük çoğunluğunda istem dışı
işemeler bebekliklerinden beri süregelmektedir.Buna
birincil enürezis denir.
En az bir yıl süre ile idrarını kontrol edebildikten sonra
ıslatmaya başlayanlara ise ikincil enürezis denir.
Nedenleri


Ailesel yatkınlık
Psikodinamik etkenler, ailede ölüm, okula başlama,
olumsuz aile tutumları, erken başlatılan ve kusurlu
tuvalet eğitimi, idrar kesesinde tonus azlığı,
sfinkterlerde nörofizyolojik bozukluk sayılabilir,
Tedavi




Aileye danışmanlık, gerekirse aile tedavisi,
Davranış tedavisi,
Psikoterapi
İlaç tedavisi
Enkoprezis
Dışkı kaçırma; Çocuğun
dışkısını tutabilecek yaşa
gelmiş olmasına karşın, bir istemli ya da istem dışı olarak
kakasını uygun olmayan yerlere bırakma olarak belirlenen
bozukluktur.
Hiç kontrol geliştirmemişse birincil enkoprezis, en az
bir yıl kontrol ettikten sonra kaçırmaya başlamışsa ikincil
enkoprezis denir. Gündüz uyanıkken daha sık olur. 4 yaşına
kadar enkoprezis tanısı konmaz.
İkincil enkoprezis 4-8 yaşlar arasında başlar Erkeklerde
kızlara oranla 3 kat daha sık görülür.
Nedenleri

Bağırsak işlevlerinde yapısal bozukluk,

Kusurlu tuvalet eğitimi,

Psikodinamik etkenler (yeni kardeş, disiplin kurallarına
başkaldırı, öç alma belirtisi),
Genellikle başlamasına neden olan bir etken vardır.
(Ölümler, ayrılıklar, kardeş gelişi, okula başlama,
hastalanma).
Tedavi




Davranış tedavisi,
İlaç tedavisi,
Aileye danışmanlık veya aile tedavisi,
Psikoterapidir.
Hemşirelik Bakımı
Tanılar:
-Benlik saygısında azalma,
-Boşaltım düzeninde değişim,
-Ana-baba rolünde değişim.
Çocukluk Çağı Bunaltı Bozuklukları
Çocukta Ayrılma Bunaltısı(Seperation Anksiyetesi)

Küçük çocuğun yakından bağlı ve bağımlı olduğu kişiden
ayrılma bunaltısı 1-3 yaşları arasında sıklıkla görülür.

Rahatsızlık derecesinde olamayabileceği gibi, uyumu
bozması bakımından rahatsızlık derecesinde de olabilir,

En sık görülen tipi okul korkusudur. Benzer belirtiler
gösteren okul dışı korkular da bu grupta yer alır.
Okul Korkusu
Çocuklarda okula gitmek istememe ve gitmeme durumu,
okul korkusu olarak isimlendirilir.
Çocuk birdenbire okula gitmek istemez, zorlamalar
karşısında anksiyete duyar, panik içine girer, midesi
bulanır, kusar, ağlar, gitmemekte direnir.
Zorlamalarla yola çıkar, geri döner. Sınıftan çıkar eve gelir.
Başlangıç sinsidir, çocuk neşesizdir, uykuya dalmakta
güçlük çeker, iştahı kesilir, ödevlere karşı ilgisi azalır.
Her sabah somatik belirti ile uyanır. Başı, karnı ağrır,
midesi bulanır.
Bir gün okula gitmeyeceğini bildirir.
Çoğu zaman evde rahattır. Şiddetli vakalarda evde de
huzursuzdur. Kronik anksiyete içindedir, hiçbir şeyle
oyalanamaz.
Ortaya çıkaran etkenler ne olursa olsun kaynağı
genellikle anneden ayrılma korkusudur.
Okul korkusunda 5 temel aile etkileşimi

Ana ya da baba kronik anksiyeden yakınmakta ve
kendilerine bir şey olacağından korkmaktadırlar,

Ana-baba çocuğa okulda, yolda bir şey olacağından
korkmaktadırlar,

Anne ya da baba genel tutumlarında çocuğun
kendilerine bağlı ve bağımlı kalmasını istemekte ve
desteklemektedirler,


Çocuk kendi yokluğunda anne veya babasına bir şey
olacağından ya da kendisini bırakıp gideceğinden
korkmaktadırlar,
Çocuk anne ve babasının yokluğunda kendisine bir şey
olacağı korkusundadır.
Okul korkusu geliştiren çocuklar genellikle başarı
kaygısı olan, uslu, uyumlu, aşırı onay bekleyen, aşırı
bağımlı çocuklardır.
Bağlanma Bozuklukları:
Yaşamın ilk yılları bebeğin bedensel, ruhsal ve zihinsel
yönlerden en hızlı geliştiği dönemlerdir. Bu gelişmenin
sağlıklı yürümesi için çocuğun temel gereksinimlerinin
doyurulması gerekir.
Bu yüzden biyolojik beslenmenin yanı sıra duyusal
(çevreden gelen uyaranlar) ve duygusal (sevgi, şefkat,
koruma) beslenmesi de zorunludur.
Bebek bu dönemde, kendisine bakacak yetişkine tam
olarak bağımlıdır. Bu kişi ile kurulacak birebir ilişki,
sağlıklı gelişmesi için önemlidir. Bu ilişki süresince
çocukta, kendisine bakım verecek kişiye karşı derin bir
bağlanma oluşur.
Çocukların Önemli Ayrılmalara Tepkileri:
Üç
yaşından
küçük
nesnesinden ayrılmaya
gruplandırılmıştır:
- Protesto
-Umutsuzluk
-Kopma
çocuklarda
bağlanma
tepkiler üç aşamada
Protesto döneminde; yoğun bunaltı, bağlanma nesnesini
arama, diğer bakım verenleri reddetme veya yapışma
görülür. Bebek bağlanma nesnesinin geri döneceği ile ilgili
beklenti içindedir. Bu dönem birkaç saatle bir hafta
arasında sürebilir.
Umutsuzluk dönemi; protestolar azalmaya başlar, bu
bebeğin bunaltısının azaldığını değil, giderek umudunun
kalmadığını gösterir. Bu dönemin sonunda kavuşma
olmazsa ilk bakım verenden de kopar.
Bu dönemde bebeğin yeni bağlandığı kişiler sık sık
değişirse veya yinelenen ayrılmalar yaşanırsa bağlanma
oluşturmaktan tümüyle vazgeçer, bu dönemde kopma
dönemi olarak adlandırılmaktadır.
Bağlanma Bozukluğu:
Bağlanma bozukluğu sosyal etkileşimlerin gelişimini uygun
biçimde başlatamama ya da bunlara yanıt verememe veya
tanıdığı tanımadığı insanlarla seçmeksizin etkileşime
girebilme ve seçici bağlanma gösterememe şeklinde
ortaya çıkar.
Tanı Değerlendirmesi:
Değerlendirmede, ana-baba veya bakım veren ile bebek
ilişkisinde dikkat edilmesi gereken en önemli noktalar
şunlardır:
Bakım verenin duygusal ulaşılabilirliği,
Çocuğun kendi duygularını denetleyebilmesi,
Bakım verenin doyurma, sıcaklık ve duyarlılığı,
Çocuğun bakım verene ve kendisine güveni,
Bakım verenin koruyuculuğu,
Çocuğun tetikte olma ve kendini koruma düzeyi,
Bakım
verenin rahatlatma düzeyi ile bebeğin
rahatlatılmayı arama davranışı.
Tedavi
-Çocuğun bireysel tedavisi davranış ve oyun tedavisi ile
sürdürülür.
-Yaklaşımda ailedeki kronik anksiyete, bağlılık ve
bağımlılık konuları ele alınır,
-Yaş ne kadar küçük ise tedaviye yanıt o kadar iyidir.
Hemşirelik bakımı
Tanılar:
-Etkisiz Baş Etme
-Anksiyete
-Sosyal Etkileşimde Bozulma
Çocuk ve Ergenlerde
Duygulanım Bozuklukları
Depresyon:
Majör depresyon bozukluğu yaygınlığı, ergenlik öncesi
okul çağı çocuklarında %2, ergenlerde %5’tir.
Kızlarda erkeklere oranla iki kat daha sık görülmektedir.
Belirti ve bulgular



Çökkünlük, durgunluk, isteksizlik, zevk alamama, oyun
oynamama, ders başarısında düşme, okula gitmek
istememe, yeme ve uyku bozuklukları gibi belirtilerle
ortaya çıkacağı gibi,
Aşırı hareketlilik, huysuzluk, hırçınlık, davranım
bozuklukları (evden kaçma, yalan söyleme, hırsızlık,
sigara-alkol- uyuşturucu kullanımı) ile de kendini
gösterebilir.
Bedensel yakınmalar görülebilir (karın ağrısı, bulantıkusma, baş ağrısı…).
Nedenleri

Kalıtım (Depresyonu olan anne babaların çocuklarında
da depresyon sıklığı yüksektir.)

Nörotransmitterler (adrenerjik, serotonerjik, kolinerjik)

Psikososyal etkenler (psikanalitik kurama göre sevgi
nesnesi yoksunluğu, sıkıntılı yaşam olayları, öğrenilmiş
çaresizlik ve bilişsel çarpıtmalar)
Tedavi
Tedavide, okul- aile işbirliği, nedenlere yönelik çevresel
düzenleme, psikoterapiler, aile terapileri, ilaç tedavileri
(yan etkilerinin az olması nedeniyle SSRI’lar tercih
edilmektedir) uygulanmaktadır.
Ergenlerde Özkıyım:
Ergenlerde özkıyım girişimi acil psikiyatrik başvurular
arasında en yaygın başvuru nedenlerinden biridir. (%3.511)
Yaş gruplarına göre bakıldığında en yüksek özkıyım
oranları 15-24 yaşlarındadır.
Kız –erkek oranı 4:1’dir.
Kızlarda özkıyım girişimleri, erkeklerde ise sonuçlanmış
özkıyımlar daha yüksektir. (Erkekler ateşli silahlar gibi daha
saldırgan yöntemleri kullandıkları için ölüm riski daha
yüksektir)


Özkıyım girişiminde bulunan ergenlerin %80-90’ında
ruhsal bir bozukluğun varlığından söz edilmektedir.
Özkıyım riski, duygudurum bozuklukları (17 kat), karşıt
olma- karşı gelme bozuklukları (13 kat), alkol ve madde
kullanım bozuklukları (12 kat) arttığı bulunmuştur.
Tedavi



Bilişsel davranışçı ve yönlendirici olmayan destekleyici
psikoterapiler,
Aile terapileri,
Grup terapileri
**Amaç: problem çözme, çok boyutlu düşünebilme ve
duyguları denetleyebilme davranışı kazandırmak ve
tedavinin devamlılığının sağlanması.
Çocukluk Çağı Bipolar Bozukluğu:

Erişkin tanı ölçütlerinden farklı ele alınmaktadır.

%0.6-15 arasında sıklığı değişmektedir.

En çok 5-17 yaş aralığında görülmektedir.

Erkek- kız oranı 2:1’dir.
Belirti ve Bulgular




Çocukluk çağı bipolar bozukluğu özellikle dikkat eksikliği
hiperaktivite bozukluğundan ayrımı zordur.
Grandiyözite, coşkulu duygudurum, düşünce uçuşması,
artmış cinsel istek, azalan uyku gereksinimi ayırıcı tanıda
önemlidir.
Ağır öfke patlamaları, aşırı hareketlilik, dikkat bozukluğu,
bunaltı görülebilir.
Psikotik özellikler görülebilir.
Nedenleri



Kalıtım: yapılan çalışmalarda aile ve akrabalarında
ruhsal bozukluğu olan çocuklarda bipolar bozukluğun
gelişme riski daha yüksek bulunmuştur.
Nöroanatomik etkenler: Kortikal ve subkortikal beyin
bölgelerinde beyaz maddede aşırı yoğunlaşma olduğu
bulunmuştur.
Psikososyal etkenler
Tedavi:

İlk yöntem ilaç tedavisidir

Duygudurum düzenleyicileri (valproik asit, karbamazepin,
okskarbazepin)

Lityum karbonat

Antipsikotikler
Hemşirelik Süreci:
Tanılar:
-Yaralanma Riski
-Suisid Riski
-Uyku Bozukluğu
-Düşünce Sürecinin Bozulması
-Beslenme Yetersizliği
-Uyumsuzluk
-Düşük Benlik Saygısı
Download