İki Temel Gereksinim Sevmek ve sevilmek Kendisi ve başkaları için değerli olmak Aile Tutumunun İki Temel Öğesi -Sevgi -Disiplin Olumsuz Aile Tutumları Aşırı verici, koruyucu ve aşırı disiplinsiz tutum Aşırı ilgisiz, itici ve aşırı disiplinsiz tutum Aşırı verici ve aşırı disiplinli denetimli tutum Aşırı itici ve aşırı disiplinli, cezalandırıcı tutum Anne ve babanın tutumları arasında tutarsızlık oluşu Aile içindeki çocuklara farklı tutumlar oluşu Aile içi kutuplaşmalar Çocuğun Duygulanım Özellikleri Her çocuk kendi yaşına ve gelişme dönemine göre duygusal tepkiler gösterir. Çocuk duygulanımı dışa denetimsiz olarak yansır. Neşe, öfke, üzüntü kıskançlık gibi duygular davranışlarında gözlenir. Duygulanım, bastırma ve yalıtım düzenekleri ile gizlenemez ve doğrudan doğruya çocuğun gereksinimlerine ve engellenmelerine bağlıdır. Bir duygudan ötekine geçiş hızlıdır. Ağlarken yanağındaki yaş kurumadan kahkaha atabilir. Çocuklarda çökkünlük taşkınlık, öfke gibi duygusal tepkiler uzun süreli de olabilir. Çocuklar içinde bulundukları duygusal durumu davranışlarında, bazıları oyunlarında, resimlerinde veya projektif testlerde gösterirler. Bilişsel (Cognitive) özellikleri Somut düşünce (6-7 yaşlarına kadar somut düşünce egemendir. Genelleştirme, kavramlaştırma ve kategorileştirme yetisi gelişmemiştir. Animistik düşünce; Çocuk cansız nesneyi canlı kabul eder. Büyüsel düşünce(magical thinking)çocuk düşündüğü şeyin olacağını kabul eder. Gerçeği değerlendirme yetisi gelişmemiştir. Düşüncede olan bitenle çevrede olan biteni ayırtetme yetisidir.(Güreşte babasını yendiğine inanması. Çocuk düşünce ve duygularında ben-merkezcidir. Dikkatini uzun süre bir noktada tutamaz. Belleği zayıftır. Düşünceleri daha çok gereksinimlerine , dürtülerine yani haz ilkesine bağlıdır. Engellenmeye dayanma gücü yetersizdir. • 6-7 yaşına kadar genellikle iyiyi kötüyü ,doğruyu yanlışı, yasak olanı olmayanı ayırtetmiş olsa bile henüz kendi içinde bir yargılama, yasaklama sistemi yani süper ego gelişmemiştir. • Bu nedenle çocuğu engelleyen frenleyen güçler dışardan gelen cezalar, tehditler, korkutmalar ve ana baba sevgisini kaybetme duygusudur. Çocukla Görüşme Yüklü sorulardan kaçınılmalıdır. ‘Anneni mi babanı mı daha çok seviyorsun?” Oyun oynamaya, konuşmaya, resim yapmaya başlamadan önce kendisini davranışları ile ifade eder. Oyun olayları nesneleri biraraya getirme, bütünleştirme, bağlar kurma, sonuca varma süreci ile mental kapasitesini geliştirir. Oyun çocuğun kendisinin yarattığı bir dünyadır. İlişkilerini gerçekleştirir; öfkelerini, sevgilerini ifade eder; özerkliğini, özgürlüğünü bu dünya içinde algılar. Oyun onun gücünü, becerilerini ve yetilerini denediği, geliştirdiği bir alan olur. Mental Retardasyon Zeka bireyin algılama, yönelim, bellek, soyutlama, kavramsallaştırma, neden sonuç bağlantıları kurabilme, gerçeği değerlendirme, yargılama gibi bilişsel işlevlerini düşünebilme, anlatabilme, öğrenme, ve uyum amaçları için bütünleştirerek kullanabilme yetilerini içerir. Zeka bölümü (IQ-intelligence Quotient) zeka yaşı ile takvim yaşının 100le çarpılması ile elde edilir. 90-115 arasındaki zeka normal kabul edilir. 115’in üstü yüksek, üstün, çok üstün zekayı gösterir. 70-90 arası sınırlı zeka düzeyini gösterir. 70’in altı ise değişik düzeylerdeki zeka geriliklerini gösterir. Geri zekalılık çocukta gelişme geriliğinin belirtisidir. Bu çocuğun bilişsel, dil, hareket ve sosyal yetilerinde kendini gösterir. Zeka geriliği görülenlerde başka psikiyatrik bozukluklar (depresyon, mani, bunaltı bozukluğu, fobiler, obsesif bozukluklar, dissosiyatif bozukluklar, konversiyon ve şizofreniform bozuklukar, psikotik bozukluklar) görülebilir. Hafif Derecede Mental Retardasyon Zeka Bölümü 50-69 arasındadır. Konuşma geriliği vardır fakat günlük konuşmaları yürütecek karmaşık olmayan günlük işleri yapabilecek düzeydedir. Motor gelişme genellikle normaldir. Kendi günlük gereksinimlerini anlatabilir.günlük yaşam dair pekçok işi (yeme, temizlik, giyinme idrarını, dışkısını tutabilme gibi) yardımsız görebilir. Ancak özel eğitimle ilkokulu bitirebilirler. Orta Derecede Mental Retardasyon: Zeka Bölümü 35-49 arasındadır. Anlama ve dil yetisinde, kendine bakma ve motor becerilerinde gerilik vardır. Özel eğitim ile ikinci sınıf düzeyinde okuma yazma ve saymayı öğrenebilirler. Basit işleri denetim altında yürütebilirler ve karmaşık uyum gerektirmeyen sosyal etkinliklere katılabilirler. Fakat bunlarda yaşamları boyunca denetim gerekli olabilir. Ağır Derecede Mental Retardasyon Zeka Bölümü 20-34 arasında olanlar bu gruptadır. Belirgin motor gerilik vardır; dil yetileri geç ve çok az gelişir. Kendilerine bakımla ilgili, çok basit işleri yapabilmeyi öğrenebilirler. Genel olarak yaşam boyu başkalarının bakımına ve denetimine bağımlı kalırlar. Çok Ağır Derecede Mental Retardasyon Zeka düzeyi 20’nin altındadır. Çok basit yönergeleri ve açıklamaları güçlükle anlayabilirler. Çoğu ağır motor gerilik ve sakatlık nedeniyle hareketsiz kalır ya da yardımla hareket eder. Kendilerine bakacak durumda değildirler. Yeme içme ve temizlikleri başkalarınca yapılır. Beyin zedelenmesi fazla olup epilepsi, hareket, görme, işitme bozuklukları bulunabilir. Yaşam süreleri kısadır. Nedenleri Doğum öncesi etkenler: -Kromozom anomalileri, -Doğuştan metabolik bozukluklar (hipotiroidi, fenilketanüri vb.) -Doğum öncesi dönmede annenin geçirdiği enfeksiyöz hastalıklar(kızamıkçık, herpes, toksoplazmosis vb), gebelikte alkol alınmasına bağlı Fetal Alkol sendromu. Doğum sırasında olan etkenler Erken ve düşük ağırlıklı doğum, anoksi, doğum travmaları, doğum sırasında çocuğa bulaşan enfeksiyonlar. Doğum sonrası etkenler Travmalar, enfeksiyonlar, beslenme yetersizliği veya bozuklukları, zehirlenmeler, aşı ensefalitleri, kernikterus, ağır uyaran yoksunluğu durumları. İletişim Bozuklukları: Kekemelik Ses, hece ve sözcüklerin tekrarı, uzatılması ya da konuşmanın akışını kesen duraklamalar şeklinde kendisini gösteren konuşma bozukluğudur. Psikolojik streslerin yoğun olduğu durumlarda artar. Genellikle şiir okurken veya şarkı söylerken kekeleme olmaz. Hastalık 12 yaşından önce, çoğunlukla 2-7 yaşları arasında başlar. Erkeklerde daha sıktır. 2-3,5 yaşlar arasında görülen kekemelik genellikle geçici olmaktadır. Buna fizyolojik kekemelik denir. Konuşma hızı, düşünme hızının önüne geçmiştir. Yatkın çocuklarda görülür. Aile çocuğa baskı yapmamalıdır. Tedavi Çocuğun düzgün konuşmak için zorlanmaması, konuşurken sabırla dinlenmesi, konuşmasının kesilmemesi, zaten kolaylıkla oluşan yetersizlik duygusunu pekiştirici tutumlardan kaçınılması gerekmektedir, Ailenin aşırı titiz, düzenli, denetimci ve kuralcı tutumu gevşetilmelidir. Tedavi çocuğun benlik saygısını korumaya yönelik olmalıdır. Çocuğun dikkati ve ilgisi olumlu özelliklerine yöneltilmelidir. Kekemeliğe verilen dikkat azaltılmalıdır. Konuşma terapistleri denetiminde konuşma egzersizleri yapılmalıdır. Resim çizerek ifade edilenler oyun kadar önemlidir, Çocukla konuşma ,çocuğun dil ve düşünce gelişmesi düzeyinde sürdürülmelidir. Psikolojik testler çocuğun kendisini ve çevresini algılayışını yansıtır (Örn; Cümle tamamlama testi) Çocuğun okulu, çalışıyorsa işyeri çocuk hakkında bilgi alınabilecek yerlerdir Aile görüşme esnasında yargılanmadan suçlanmadan iletişim kurulmalı, olumlu yönlerinden başlanarak iletişim geliştirilmeli, olumsuzlukların nedenleri değiştirilmesi gereken yönleri aile ile paylaşılmalıdır. Yaygın Gelişimsel Bozukluklar Otizm İlk kez1943’de Kanner tarafından tanımlanmıştır. Bireyin dış dünyanın gerçeklerinden uzaklaşıp kendine özgü iç dünya yaratması durumudur. Çevresinde olan bitenlere ilgisiz bir görünümdedir. İnsanlarla dolu odaya girdiğinde boş odaya girmiş gibidir. İnsanları algılamadığı izlenimi verir, ilişki kurmaz. Tepkileri, davranışları, çevreden gelen uyaranlardan çok kendi iç uyaranlarına göre biçimlendiğinden tuhaf acayip olarak değerlendirilir. Normal yeni doğan ilk 2-4 haftada otistik bir yaşam içindedir. Çevre ile ilişkisi iç uyaranlarına göredir. Dış dünya gerçeklerine ilgisizdir. İç uyaranların verdiği hoş olamayan açlık susuzluk gibi duyguların çevre tarafından giderildiğini, kendisine bu hazzı sağlayan bireyin olduğunu (annesini) keşfeder. Annesi yoluyla diğer insanlara çevreye yönelir. Belirtiler Doğumdan 3-4 hafta sonra beklenen sağlıklı davranışlar başlamaz. Dış dünya ile çocuk arasında giderek kalınlaşan bir duvar vardır. Annenin yaklaşmasına uzaklaşmasına , varlığına yokluğuna yakınına, yabancıya kayıtsızdır. Dış dünyada ilk olarak cansız nesnelerle ilişki kurar, canlılarla ilişkisi de cansızlarla olduğu gibidir. Bakışları delip geçiyor gibidir. Günlük yaşamdaki değişikliklere, eşyalarının yerinin değişmesine aşırı tepkilidir. Yersiz duygusal tepkiler verir. Dış uyaranlarla ilgisiz gülme ağlama öfkelenme belirtileri gösterir. Öfkenin yanısıra kendisini ısırma kafasını duvara vurma gibi tepkiler gösterir. Amaçsız yinelenen davranışlar; iki yer arasında gidip gelme, koşma, kollarını kanat gibi çırpma, bir noktaya defalarca tükürme gibi stereotipik hareketler yapar. Kendi etrafında dönme ,dönen eşyalara ilgi büyüktür. Bazı nesnelere ilgi büyüktür. Aynısını verseniz bile kabul etmez (ilgisi tutku derecesindedir). Müziğe aşırı ilgilidir. Seçicidir. Konuşma genellikle geçicidir. Başladıktan sonra iletişim için kullanmaz. Müzikal bir ton, yankılayıcı nitelik (ekolali), anlamsızlık dikkati çeker. Kendilerinden üçüncü şahıs olarak söz ederler Bellekleri kuvvetlidir. gerçekleşmez Üçte birinde konuşma Erken Tanı Kriterleri Ortak dikkat: Bebek sizin işaret ettiğiniz bir şeye bakabiliyor mu? İşaret etme : Bebek birşeyler gösterip , sizin de oraya bakmanızı istiyor mu* Adı söylendiğinde bakıyor mu? 30 aydan önce başlar, sıklıkla zeka geriliği ile karışır.Erkeklerde kızlara oranla 3 kat fazladır. Nedenleri Tek bir neden bağlı olmayan ,heterojen, biyolojik ve psikolojik etkenlere bağlıdır. Otistiklerin kardeşlerinde hastalığın normal nüfusa göre %2-3 oranda fazla olması nedeniyle kalıtımın önemli olabileceği yönünde görüşler vardır. Tedavi Çocuğu otizmden çıkarmak, var olan yeteneklerini kullanmasını ve çevreye uyumunu sağlamak, tedavinin iki temel basamağını oluşturur. Otizmden çıkmış çocuğun kronolojik yaşına değil, gelişimsel yaşına ve bilişsel işlevlerinin düzeyine göre bir eğitim ve öğretim uygulanır. Sosyal uyumuna olumsuz etki edebilecek davranışları olabildiğince engellenmeye çalışılır. Ağır davranış bozuklukları olduğunda semptomatik olarak çeşitli ilaçlar denenebilir. tuhaf Otizm Olgusu: Hemşirelik Tanıları: Kendine ya da Diğerlerine Yönelik Saldırganlık Riski Sözel İletişimde Bozulma Sosyal Etkileşimde Bozulma Kimlik Algısında Bozulma Uyumsuzluk Düşük Benlik Saygısı Etkisiz Başetme Rett Bozukluğu Kafa büyümesi yavaşlar, İlk beş ay normal gelişim gösterirken, daha sonra yaygın gelişimsel bozukluk belirtilerinin ortaya çıkmasıdır. El kol hareketleri amaca yönelik ve koordine değildir, Ellerini göğüs hizasında el yıkamaya benzer biçimde ovuşturma ve yalama şeklinde garip davranışlar görülür, Sosyal ilgi ve becerileri giderek geriler, Psikomotor,konuşma ve zihinsel alanlarda ileri derecede bozukluklar ortaya çıkar, Kronik ve ilerleyicidir, ergenlikte bir miktar düzelme görülür. Yalnızca kız çocuklarında görülür. Çocukluğun dezentegratif bozukluğu 2 yaşına kadar tamamen normal gelişen, sonra ani regresyonla seyreden bir durum söz konusudur, Konuşan çocuk konuşmamaya, iletişim kurmamaya, tamamen kendi içine dönmeye başlar. Kronik seyreden olgularda 7-8 yaşından sonra hafif düzelmeler görülebilir. Etiyolojisi bilinmemektedir. Asperger bozukluğu Dil gelişimlerinde belirgin gecikme ya da bozukluk olmamasına karşın konuşmaları tek düze, ilgi alanları dar, bazı konularda takıntı biçiminde ısrarlı, davranışları basmakalıp ve yineleyicidir. Sosyal uyumları ve okula devamları otistiklerden daha iyi olmasına rağmen toplumsal, mesleksel ve diğer sosyal konularda işlevsellikleri önemli derecede bozuk ve sınırlıdır. Çevrelerince “tuhaf “olarak nitelendirilirler Hemşirelik Bakımı Tanılar: -Kendine yönelik şiddet potansiyeli, -Toplumsal etkileşimde bozulma,yetersizlik, -Sözel iletişimde yetersizlik, -Benlik kavramında bozulma, Dikkat Eksikliği ve Yıkıcı Davranış Bozuklukları Dikkat Eksikliği- Hiperaktivite Bozukluğu -Dikkat Eksikliği, -Aşırı Hareketlilik, -Ataklık (impulsivite) -Motor Davranışlarda Bozukluk, -Bilişsel İşlevlerde Bozukluk, -Kişilerarası İlişkilerde Bozukluk -Ruhsal Bozukluk 3-4 yaşta başlar. Motor Davranışlarda Bozukluk -Aşırı hareketlidir.Yürümeye başladığında dikkat çeker. -Hareketleri amaca yönelik değildir. -Durmak yorulmak bilmeden uyarıları takip ederler. -İnce motor hareketlerdeki koordinasyon bozukluğu ve beceri yetersizliği belirgindir (Düğmelerini ilikleyemez, topu atıp tutamaz) Bilişsel İşlevlerde Bozukluk -Dikkat süresi kısadır, -Yoğunlaşma yetisi düşüktür, -Zekaları normal olduğu halde,öğrenme güçlüğü ve okul başarısızlığı sıklıkla görülür. -Bellek ve yönelim yerindedir, -Yargılama bozulabilir. Kişilerarası İlişkilerde Bozukluk Kısa sürede ilişki kurar, fakat arkadaş olamazlar. Arkadaşını rahatsız edecek davranışlarda bulunduğundan arkadaşlığı uzun süre sürdüremezler. Ruhsal Bozukluk -Ataktırlar, -Çabuk uyarılırlar, -Tehlikeyi kavrayamazlar; kazalara uğramamaları için sıkı bir denetim gerekir, -Çabuk heyecanlanırlar, coşkulu duruma girebilirler, -Küçük nedenlerle ağlamalar, tutturmalar, aşırı neşe belirtileri gösterebilirler, -Engellenmeye dayanma gücü zayıftır. Depresyon ve bunaltı bozukluğu birlikte görülebilir, -Çoğunda tremor, atetoid hareketler, koordinasyon bozukluğu gibi, nörolojik belirtiler olabilir, -Bazılarının EEG’lerinde ve Bender-Gestalt Testlerinde bozukluk, -Zeka testlerinin bazı alt testleri ile ilgili yetersizlik olabilir, -Erkeklerde6-10 kat daha fazla, yakın akrabada görülme sıklığı fazladır. -10 yaştan sonra hareketlilik azalır. Saldırganlık, çalma, karmaşık görülür. -Davranış ve uyum bozuklukları yetişkin çağda da görülebilir Nedenleri -Beyinde minimal zedelenme, -Genetik, prenatal, perinatal etmenler, -Kurşun, bakır, çinko, demir gibi eser elementlerin etkileri, -Frontal lob disfonksiyonu gibi etmenler üzerinde durulmaktadır. Tedavi -Belirtilere yöneliktir, -Ailenin tüm bireylerinin katılımı önemlidir, -Çocuğun gereksinimlerine yatkın,ilgili,sevecen gelişimsel yaşına göre kurallar koyup disiplin uygulayan bunda tutarlı olan aile tutumu önemlidir. -Aileye danışmanlık çocuğa davranış terapisi uygulanabilir. Çocukta Davranım Bozukluğu Çocukta başkaldırma, karşı gelme ve topluma aykırı davranışlar yineleyici ve inatçı biçimde uzun süre görülür. Çocuğun aile ve toplumla ilişkileri belirgin derecede bozulur. Uygun olmayan aile, eğitim ve toplum çevresi içinde daha sık karşılaşılır. Büyük çoğunluğu ergenlik çağından sonra topluma aykırı davranışlarını sürdürürler. Belirtiler Başkaldırma, yalan söyleme, evden kaçma, okuldan kaçma, hırsızlık, araba hırsızlığı, saldırganlık, kavgacılık, silah kullanmaya eğilim, yangın çıkarma, insanlara, hayvanlara, eşyaya ve mala zarar verme eğilimi gibi aile ve topluma ters düşen hareketler sık görülür Nedenler -Organik , ruhsal, toplumsal nedenler birlikte rol oynar, -Merkezi sinir sisteminde minimal beyin bozukluğu, -Parçalanmış aileler, ana baba geçimsizlikleri, ekonomik ve kültürel yönden düşük ve dağınık toplumlarda yetişme gibi psikososyal etkenler sayılabilir. Tedavi Aileyi, hastayı, çevreyi birlikte ele alan, danışmanlık ve rehberliğe ağırlık veren psikoterapötik yaklaşım benimsenmelidir. Taşkın, dengesiz, tutarsız ve saldırgan davranışlarda düşük dozda nöroleptikler denenebilir. Hemşirelik Bakımı Tanılar: -Suç işleme potansiyeli, -Sosyal etkileşimde bozulma, -Bireysel başetmede yetersizlik, -Benlik saygısında azalma, -Anksiyete, -Uyku düzeninde bozulma, Karşıt Olma- Karşı Gelme Bozukluğu Sıklıkla pasif saldırgan, tekararlanan olumsuz, itaatsiz, kurallara uymayan ve düşmanca davranışlarla karakterize bir bozukluktur. Bozukluğun en az 6 ay sürmesi, işlevsel olarak bozulmaya yol açması gerekmektedir. Sıklık: %2-6 arasında değişmektedir. Sıklıkla 8 yaş altı çocuklarda gözlenmektedir. Başlangıç yaşı 6 civarındadır. Erkeklerde daha sıktır. Sık sık öfkelenir, büyükleri ile tartışmaya girerler, Büyüklerin istek ve kurallarına uymaya çoğu zaman etkin biçimde karşı gelir veya bunları reddederler. İsteyerek başkalarını kızdıran şey yaparlar, Kendi yaramazlıkları için çoğu zaman başkalarını suçlarlar, Alıngandır, başkalarınca çabuk kızdırılırlar Genellikle kincidir ve intikam almak isterler Nedenleri: Kalıtım (Ailesinde antisosyal kişilik bozukluğu, hiperaktivite, duygudurum bozukluğu ve madde kullanımı olan çocukta Karşıt Olma Karşı Gelme Bozukluğu riski artmaktadır). Nörotransmitter disfonksiyonu Düşük sosyo-ekonomik düzey Tedavi İlaç tedavisi, Psikoterapi, Okul ve aile danışmanlığı ile ev – okul ve bireysel olarak çocuğun dinamikleri ele alınır. Beslenme ve Yeme Bozuklukları: Pika En az bir ay süreyle, sürekli olarak, besleyici değeri olmayan, besin olmayan maddeleri yeme. (Silgi, toprak, saç….vs) Kişinin gelişimsel düzeyi ile uyumlu değildir. Bu yeme davranışı, kültürel dayanağı olan ya da toplumsal olarak olağan kabul edilebilecek bir uygulama değildir. Ruminasyon (Geri Çıkarma - Geviş Getirme) Bozukluğu: En az bir ay süreyle, sık sık yediği yiyeceği geri çıkarma. Çıkarılan yiyecek yeniden çiğnenebilir, yeniden yutulabilir ya da dışarı tükürülebilir. Geri çıkarma davranışı, mide bağırsak hastalığı ya da başka bir sağlık durumuna bağlanamaz (gastroözefageal reflü, pilor stenozu…vs) Tik Bozuklukları Tourette Sendromu: DSM-V’e göre bir yılı aşkın sürede yaklaşık her gün, günde pek çok kez tiklerin olması gerekmektedir. Tikler başlamadan önce dikkat ve davranış kusurları gözlenir. Bunu motor tikler izler. Daha sonra vokal tikler ortaya çıkar. Bu bozukluk bir maddenin (kokain) ya da başka bir sağlık durumunun (ensefalit, Hungtington hastalığı) fizyolojiyle ilgili etkilerine bağlanamaz. Nedeni: Oluşmasında genetik, nörobiyolojik, çevresel, psikolojik faktörler rol oynamaktadır. Tedavi: Tourette bozukluğunun tedavisinde başta aile ve okul olmak üzere çocuğun yakın çevresinin tikler hakkında eğitilmesi tiklerin belirgin biçimde azalmasını sağlar. Haloperidol, en çok kulanılan ilaçtır. Tik Bozuklukları Tikler bir kas grubunda yineleyen istemsiz hareketlerle belirli bir bozukluktur. Başlangıçta hareketin yapılması veya sesin çıkartılması için engellenemeyen bir istek ya da dürtünün hissedildiği bildirilmektedir. En sık görülenler, göz kırpma, burun kıvırma, dudak oynatma, kaşları kaldırma gibi yüzdeki tiklerdir. Boyun, gövde ve ekstremitelerde de görülebilir. Boğaz temizleme, öksürük şeklinde olanlar da vardır. Bir çocukta birden fazla tik görülebilir. Geçici bir süre istemli olarak engellenebilir. Zaman zaman tiklerin sıklığı ve şiddeti değişebilir. Uykuda kaybolurlar. Stresle artar. Bir aydan önce geçerse “geçici tik”, bir seneden fazla sürerse “kronik tik” denmektedir. Hemen her zaman çocuklukta ve erken ergenlikte başlar. En fazla görüldüğü yaş 6-7 yaş arasıdır. Hemşirelik bakımı Tanılar: -Suç işleme potansiyeli, -Sosyal etkileşimde bozulma, -Bireysel başetmede yetersizlik, -Benlik saygısında azalma, -Anksiyete, -Uyku düzeninde bozulma, Dışa Atım Bozuklukları Enürezis Tekrarlayıcı nitelik taşıyan istem dışı işemedir. Çocuk 3-5 yaşları arasında idrarını gece gündüz tutabilecek biyolojik olgunluğa erişir. Enüretik çocukların büyük çoğunluğunda istem dışı işemeler bebekliklerinden beri süregelmektedir.Buna birincil enürezis denir. En az bir yıl süre ile idrarını kontrol edebildikten sonra ıslatmaya başlayanlara ise ikincil enürezis denir. Nedenleri Ailesel yatkınlık Psikodinamik etkenler, ailede ölüm, okula başlama, olumsuz aile tutumları, erken başlatılan ve kusurlu tuvalet eğitimi, idrar kesesinde tonus azlığı, sfinkterlerde nörofizyolojik bozukluk sayılabilir, Tedavi Aileye danışmanlık, gerekirse aile tedavisi, Davranış tedavisi, Psikoterapi İlaç tedavisi Enkoprezis Dışkı kaçırma; Çocuğun dışkısını tutabilecek yaşa gelmiş olmasına karşın, bir istemli ya da istem dışı olarak kakasını uygun olmayan yerlere bırakma olarak belirlenen bozukluktur. Hiç kontrol geliştirmemişse birincil enkoprezis, en az bir yıl kontrol ettikten sonra kaçırmaya başlamışsa ikincil enkoprezis denir. Gündüz uyanıkken daha sık olur. 4 yaşına kadar enkoprezis tanısı konmaz. İkincil enkoprezis 4-8 yaşlar arasında başlar Erkeklerde kızlara oranla 3 kat daha sık görülür. Nedenleri Bağırsak işlevlerinde yapısal bozukluk, Kusurlu tuvalet eğitimi, Psikodinamik etkenler (yeni kardeş, disiplin kurallarına başkaldırı, öç alma belirtisi), Genellikle başlamasına neden olan bir etken vardır. (Ölümler, ayrılıklar, kardeş gelişi, okula başlama, hastalanma). Tedavi Davranış tedavisi, İlaç tedavisi, Aileye danışmanlık veya aile tedavisi, Psikoterapidir. Hemşirelik Bakımı Tanılar: -Benlik saygısında azalma, -Boşaltım düzeninde değişim, -Ana-baba rolünde değişim. Çocukluk Çağı Bunaltı Bozuklukları Çocukta Ayrılma Bunaltısı(Seperation Anksiyetesi) Küçük çocuğun yakından bağlı ve bağımlı olduğu kişiden ayrılma bunaltısı 1-3 yaşları arasında sıklıkla görülür. Rahatsızlık derecesinde olamayabileceği gibi, uyumu bozması bakımından rahatsızlık derecesinde de olabilir, En sık görülen tipi okul korkusudur. Benzer belirtiler gösteren okul dışı korkular da bu grupta yer alır. Okul Korkusu Çocuklarda okula gitmek istememe ve gitmeme durumu, okul korkusu olarak isimlendirilir. Çocuk birdenbire okula gitmek istemez, zorlamalar karşısında anksiyete duyar, panik içine girer, midesi bulanır, kusar, ağlar, gitmemekte direnir. Zorlamalarla yola çıkar, geri döner. Sınıftan çıkar eve gelir. Başlangıç sinsidir, çocuk neşesizdir, uykuya dalmakta güçlük çeker, iştahı kesilir, ödevlere karşı ilgisi azalır. Her sabah somatik belirti ile uyanır. Başı, karnı ağrır, midesi bulanır. Bir gün okula gitmeyeceğini bildirir. Çoğu zaman evde rahattır. Şiddetli vakalarda evde de huzursuzdur. Kronik anksiyete içindedir, hiçbir şeyle oyalanamaz. Ortaya çıkaran etkenler ne olursa olsun kaynağı genellikle anneden ayrılma korkusudur. Okul korkusunda 5 temel aile etkileşimi Ana ya da baba kronik anksiyeden yakınmakta ve kendilerine bir şey olacağından korkmaktadırlar, Ana-baba çocuğa okulda, yolda bir şey olacağından korkmaktadırlar, Anne ya da baba genel tutumlarında çocuğun kendilerine bağlı ve bağımlı kalmasını istemekte ve desteklemektedirler, Çocuk kendi yokluğunda anne veya babasına bir şey olacağından ya da kendisini bırakıp gideceğinden korkmaktadırlar, Çocuk anne ve babasının yokluğunda kendisine bir şey olacağı korkusundadır. Okul korkusu geliştiren çocuklar genellikle başarı kaygısı olan, uslu, uyumlu, aşırı onay bekleyen, aşırı bağımlı çocuklardır. Bağlanma Bozuklukları: Yaşamın ilk yılları bebeğin bedensel, ruhsal ve zihinsel yönlerden en hızlı geliştiği dönemlerdir. Bu gelişmenin sağlıklı yürümesi için çocuğun temel gereksinimlerinin doyurulması gerekir. Bu yüzden biyolojik beslenmenin yanı sıra duyusal (çevreden gelen uyaranlar) ve duygusal (sevgi, şefkat, koruma) beslenmesi de zorunludur. Bebek bu dönemde, kendisine bakacak yetişkine tam olarak bağımlıdır. Bu kişi ile kurulacak birebir ilişki, sağlıklı gelişmesi için önemlidir. Bu ilişki süresince çocukta, kendisine bakım verecek kişiye karşı derin bir bağlanma oluşur. Çocukların Önemli Ayrılmalara Tepkileri: Üç yaşından küçük nesnesinden ayrılmaya gruplandırılmıştır: - Protesto -Umutsuzluk -Kopma çocuklarda bağlanma tepkiler üç aşamada Protesto döneminde; yoğun bunaltı, bağlanma nesnesini arama, diğer bakım verenleri reddetme veya yapışma görülür. Bebek bağlanma nesnesinin geri döneceği ile ilgili beklenti içindedir. Bu dönem birkaç saatle bir hafta arasında sürebilir. Umutsuzluk dönemi; protestolar azalmaya başlar, bu bebeğin bunaltısının azaldığını değil, giderek umudunun kalmadığını gösterir. Bu dönemin sonunda kavuşma olmazsa ilk bakım verenden de kopar. Bu dönemde bebeğin yeni bağlandığı kişiler sık sık değişirse veya yinelenen ayrılmalar yaşanırsa bağlanma oluşturmaktan tümüyle vazgeçer, bu dönemde kopma dönemi olarak adlandırılmaktadır. Bağlanma Bozukluğu: Bağlanma bozukluğu sosyal etkileşimlerin gelişimini uygun biçimde başlatamama ya da bunlara yanıt verememe veya tanıdığı tanımadığı insanlarla seçmeksizin etkileşime girebilme ve seçici bağlanma gösterememe şeklinde ortaya çıkar. Tanı Değerlendirmesi: Değerlendirmede, ana-baba veya bakım veren ile bebek ilişkisinde dikkat edilmesi gereken en önemli noktalar şunlardır: Bakım verenin duygusal ulaşılabilirliği, Çocuğun kendi duygularını denetleyebilmesi, Bakım verenin doyurma, sıcaklık ve duyarlılığı, Çocuğun bakım verene ve kendisine güveni, Bakım verenin koruyuculuğu, Çocuğun tetikte olma ve kendini koruma düzeyi, Bakım verenin rahatlatma düzeyi ile bebeğin rahatlatılmayı arama davranışı. Tedavi -Çocuğun bireysel tedavisi davranış ve oyun tedavisi ile sürdürülür. -Yaklaşımda ailedeki kronik anksiyete, bağlılık ve bağımlılık konuları ele alınır, -Yaş ne kadar küçük ise tedaviye yanıt o kadar iyidir. Hemşirelik bakımı Tanılar: -Etkisiz Baş Etme -Anksiyete -Sosyal Etkileşimde Bozulma Çocuk ve Ergenlerde Duygulanım Bozuklukları Depresyon: Majör depresyon bozukluğu yaygınlığı, ergenlik öncesi okul çağı çocuklarında %2, ergenlerde %5’tir. Kızlarda erkeklere oranla iki kat daha sık görülmektedir. Belirti ve bulgular Çökkünlük, durgunluk, isteksizlik, zevk alamama, oyun oynamama, ders başarısında düşme, okula gitmek istememe, yeme ve uyku bozuklukları gibi belirtilerle ortaya çıkacağı gibi, Aşırı hareketlilik, huysuzluk, hırçınlık, davranım bozuklukları (evden kaçma, yalan söyleme, hırsızlık, sigara-alkol- uyuşturucu kullanımı) ile de kendini gösterebilir. Bedensel yakınmalar görülebilir (karın ağrısı, bulantıkusma, baş ağrısı…). Nedenleri Kalıtım (Depresyonu olan anne babaların çocuklarında da depresyon sıklığı yüksektir.) Nörotransmitterler (adrenerjik, serotonerjik, kolinerjik) Psikososyal etkenler (psikanalitik kurama göre sevgi nesnesi yoksunluğu, sıkıntılı yaşam olayları, öğrenilmiş çaresizlik ve bilişsel çarpıtmalar) Tedavi Tedavide, okul- aile işbirliği, nedenlere yönelik çevresel düzenleme, psikoterapiler, aile terapileri, ilaç tedavileri (yan etkilerinin az olması nedeniyle SSRI’lar tercih edilmektedir) uygulanmaktadır. Ergenlerde Özkıyım: Ergenlerde özkıyım girişimi acil psikiyatrik başvurular arasında en yaygın başvuru nedenlerinden biridir. (%3.511) Yaş gruplarına göre bakıldığında en yüksek özkıyım oranları 15-24 yaşlarındadır. Kız –erkek oranı 4:1’dir. Kızlarda özkıyım girişimleri, erkeklerde ise sonuçlanmış özkıyımlar daha yüksektir. (Erkekler ateşli silahlar gibi daha saldırgan yöntemleri kullandıkları için ölüm riski daha yüksektir) Özkıyım girişiminde bulunan ergenlerin %80-90’ında ruhsal bir bozukluğun varlığından söz edilmektedir. Özkıyım riski, duygudurum bozuklukları (17 kat), karşıt olma- karşı gelme bozuklukları (13 kat), alkol ve madde kullanım bozuklukları (12 kat) arttığı bulunmuştur. Tedavi Bilişsel davranışçı ve yönlendirici olmayan destekleyici psikoterapiler, Aile terapileri, Grup terapileri **Amaç: problem çözme, çok boyutlu düşünebilme ve duyguları denetleyebilme davranışı kazandırmak ve tedavinin devamlılığının sağlanması. Çocukluk Çağı Bipolar Bozukluğu: Erişkin tanı ölçütlerinden farklı ele alınmaktadır. %0.6-15 arasında sıklığı değişmektedir. En çok 5-17 yaş aralığında görülmektedir. Erkek- kız oranı 2:1’dir. Belirti ve Bulgular Çocukluk çağı bipolar bozukluğu özellikle dikkat eksikliği hiperaktivite bozukluğundan ayrımı zordur. Grandiyözite, coşkulu duygudurum, düşünce uçuşması, artmış cinsel istek, azalan uyku gereksinimi ayırıcı tanıda önemlidir. Ağır öfke patlamaları, aşırı hareketlilik, dikkat bozukluğu, bunaltı görülebilir. Psikotik özellikler görülebilir. Nedenleri Kalıtım: yapılan çalışmalarda aile ve akrabalarında ruhsal bozukluğu olan çocuklarda bipolar bozukluğun gelişme riski daha yüksek bulunmuştur. Nöroanatomik etkenler: Kortikal ve subkortikal beyin bölgelerinde beyaz maddede aşırı yoğunlaşma olduğu bulunmuştur. Psikososyal etkenler Tedavi: İlk yöntem ilaç tedavisidir Duygudurum düzenleyicileri (valproik asit, karbamazepin, okskarbazepin) Lityum karbonat Antipsikotikler Hemşirelik Süreci: Tanılar: -Yaralanma Riski -Suisid Riski -Uyku Bozukluğu -Düşünce Sürecinin Bozulması -Beslenme Yetersizliği -Uyumsuzluk -Düşük Benlik Saygısı