vergi yusuf kavas sunum

advertisement
VERGİ HUKUKU
Öğr. Gör. Yusuf Bahadır Kavas
Vergi Nedir?
 Vergi; devletin ya da devletin yetkilendirdiği
kamu tüzel kişilerinin kamu harcamalarını
karşılamak üzere yasalar çerçevesinde
gerçek ve tüzel kişilerin ödeme gücü
üzerinden zora dayanarak ve karşılıksız
olarak aldığı parasal değerlerdir.
Resim Ve Harç Nedir?
 Resim:
 Devlet kurumlarınca yapılan hizmetler karşılığında alınan paralardır.
 Kamu kuruluşlarının belirli bir işi yapmaya yetki ve izin vermesi
karşılığında alınır.
 Ekonomik işlem sonucu ortaya çıkar.
 Avlanma ve ruhsat resmi, trafik resmi, damga resmi, eğlence resmi
resimlere birer örnektir.
Resim Ve Harç Nedir?
 Harç:
 Bazı kamu kurum ve kuruluşlarının yaptıkları hukuki işlemden ve
sundukları hizmetten dolayı aldıkları paraya harç denir.
 Harç konusu olan hizmetleri sadece devlet yerine getirir ve
karşılığındaki parasal değeri devlet alır.
 tıpkı vergi gibi kanuna dayalı olarak zorla alınır.
 harca konu olan işlemden yararlananlar öderler
 Harç miktarı siyasi, sosyal ve mali olanaklar dikkate alınarak kamu
yetkililerince belirlenir.
Vergi Resim Ve Harç Arasındaki Benzerlikler
Ve Farklar
 Harç da tıpkı vergi gibi kanuna dayalı olarak zorla alınır.
 Harç, hizmetten faydalanma derecesine göre tespit edilerek
belirlenebilir. Yani kişilerin bu hizmetlerden sağladığı özel fayda
karşılığında bedel belirlenir. Vergilendirmede ise böyle bir tespit zordur.
 Kişilerin onlara sunulan hizmetlerden faydalanıp faydalanmadıklarına ya
da ne kadar faydalandıklarına bakılmaz. Yani vergi karşılıksız iken harç
karşılıklıdır. Harç, isteğe bağlı bir ödemedir. Vergi gibi zorunlu bir ödeme
değildir. Harç tarifeleri, vergiler kadar sık
değişmez; vergi gelirlerine göre daha az gelir sağlarlar. Bu yüzden kamu
gelirleri içerisinde harçların payı küçüktür, fazla yer tutmaz.
Vergi Resim Ve Harç Arasındaki Benzerlikler
Ve Farklar
 Resim, ekonomik işlem sonucu ortaya çıkar. Harçlara
benzeyen tarafı, kişiye özel karşılığının olmasıdır.
 Resimlerin vergilere benzeyen yanı kanuna dayanılarak
zorla alınmasıdır. Pul yapıştırılarak, damga basılarak,
makbuz verilerek resimler ödenir.
VERGİNİN ÖZELLİKLERİ
 Vergi devlet tarafından alınır. Ülkeyi yöneten merkezi birimler
dışında da verginin yerel yönetim yada vergilendirme yetkisine sahip
diğer kamu kurum ve kuruluşlarını ifade eder.
 Vergi kamu harcamalarını finanse etmek için ayrılır.
 Vergi meydana getiren fert ve kurumlardan ödeme güçleri
nispetinde alınır.
 Vergi kişiler için karşılıksız bir ödemedir
 Vergi zorunlu bir ödemedir.
 Vergi sonuç itibari ile ekonomik bir değerdir.
Vergi Hukukunun Hukuk Bütünü İçindeki
Yeri Ve Tanımı
 Hukuk ; "Belirli bir zamanda belirli bir toplumdaki ilişkileri
düzenleyen ve uyulması devlet zoruna (müeyyide) bağlanmış
kurallar bütünüdür".
 Hukuk bilimi özel hukuk ve kamu hukuku olmak üzere iki ana
dala ayrılmaktadır.
 Bunlar;
 Tarafların eşit durumda bulunduğu ilişkileri,
 Devletin egemenlik gücünden kaynaklanan ilişkileri düzenler.
MALİ HUKUK
HARCAMA
HUKUKU
GELİR HUKUKU
VERGİ
HUKUKU
DİĞER
GELİRLER
Vergi Hukuku Nedir?
 Öncelikle vergi hukuku ve vergi mevzuatını açıklığa kavuşturmak gerekir.
Vergi Mevzuatı, Yürürlükte bulunan yazılı hukuk kurallarının bütünüdür.
Vergi mevzuatı vergi konusunda yürürlükteki anayasa, kanun, tüzük,
yönetmelik gibi yazılı hukuk kurallarından oluşmaktadır.
 Vergi Hukuku; vergi ilişkisinden doğan hak ve ödevler ile, bu ödevlere
uygun hareket edilmemesi durumunda ortaya çıkabilecek olan cezalar
ve uyuşmazlıklar konularını inceleyen maddi ve şekli hukuk kurallarının
bütünüdür .
VERGİ HUKUKUNUN KONUSU
 Vergi hukukunun konusuna; vergi, resim, harç, fon gibi isimlerle
alınan çeşitli kamu gelirlerinin;
 Tarh-tahakkuk-tahsili,
 Vergi suçları ve cezaları,
 Vergilendirme sürecinde çıkan uyuşmazlık çözümü gibi konular
girmektedir.
VERGİ HUKUKUNUN DALLARI






Vergi hukuku kendi içinde;
Vergi Ceza Hukuku,
Vergi İcra Hukuku,
Vergi Yargılama Hukuku,
Uluslararası Vergi Hukuku,
Vergi Usul Hukuku olarak bölümlere ayrılır.
Vergi Hukukunun Dalları
 Vergi ceza hukuku, mükelleflerin yükümlülüklerine
uymamaları durumunda karşılaşacakları yaptırımları
düzenlemektedir.
 (Türk vergi hukukunda cezalarla ilgili düzenlemeler, esas olarak
Vergi Usul Kanunu içinde yer almaktadır.)
 Vergi icra hukuku, devletin vergi alacağının güvence altına
alınması ve ödenmemesi durumunda uygulanacak önlemleri
içermektedir.
Vergi Hukukunun Dalları
 Vergi yargılama hukuku, mükellef ile vergi idaresi arasında çıkabilecek
uyuşmazlıkların yargı oranlarındaki çözüm yöntemlerini incelemektedir.
 Uluslararası vergi hukuku, vergi olayının uluslararası boyutunu, özellikle
birden fazla ülke arasında söz konusu olabilecek çifte vergilendirme
sorununun çözüm yollarını incelemektedir.
 Çifte vergilendirme sorunu ya devletlerin kendi iç hukuklarına koydukları
hükümlerle ya da başka devletlerle imzaladıkları çifte vergilendirmeyi
önleme anlaşmaları ile giderilmeye çalışılmaktadır.
Vergi Hukukunun Dalları
 Vergi Usul Hukuku ise vergilendirme tekniği şeklinde
isimlendirilir ve vergi ilişkilerinden doğan hak, yetki ve
görevlerin gerçekleştirilme ve kullanılma şekillerini
gösteren kuralları içermektedir.
 Bu anlamda vergilerin tarh ve tahakkuku, süreler,
tebliğ, zamanaşımı, mükellefin ödevleri vb. gibi
konular vergi usul hukukunun konusuna girer.
Vergi tarhı, Vergi tebliği,
Vergi
Tahakkuku ve Vergi Tahsili
 Vergi Tarhı: Mükellefin vergi borcunu ödeyebilmesi için
ödeyeceği miktarın hesaplanması veya bulunması işlemidir.
Verginin tarhı işlemi, vergi kanunlarında gösterilen matrahlar
üzerinden vergi dairesi tarafından ödenecek vergi miktarının
hesaplanması ve bu alacağın miktar itibariyle belirlenmesidir.
 Vergi Tebliği: Mükellefin vergi borcunu ödeyebilmesi için, vergi
dairesince hesaplanan vergi miktarı mükellefe bildirilir. Bu işleme
“Verginin Tebliği” diyoruz.
Vergi tarhı, Vergi tebliği,
Vergi
Tahakkuku ve Vergi Tahsili
 Verginin Tahakkuku
 Hesaplanan (Tarh ) ve tebliğ edilen verginin ödenmesi gereken safhaya
gelmesidir. Kısaca vergi borcunun kesinleşmesidir.
 Tahakkuk, tahsilden önce gelen ve vergi alacaklısı olan kamu kurumunun
bu vergi alacağının kesinleşerek tahsil edebileceği aşamaya gelmesidir.
Verginin kesinleşmesi için, tahakkuk aşamasında mükelleflerin bu vergi
borcuna itiraz etmemeleri gerekir. İtiraz edilirse tahakkuk dava
sonucuna kalır.
Vergi tarhı, Vergi tebliği,
Vergi
Tahakkuku ve Vergi Tahsili
 Vergi Tahsili
 Kanuna uygun surette vergi borcunun ödenmesidir. Tahsil ile mükellefin
vergi borcu sona ermektedir. Vergiler vergi dairesi veya tahsil ile görevli
kamu kurumu veznesine veya bankalardaki hesaplarına yatırılmak
suretiyle ödenmektedir.
Maddi Ve Şekli Vergi Hukuku Nedir ?
 Maddi vergi hukuku, devletle kişiler arasında vergi kanunları
nedeni ile ortaya çıkan hukuki ilişkinin yönlerini düzenler. Maddi
vergi hukuku kuralları kişileri belli bir verginin borçlusu
durumuna sokan kurallardır. Vergi alacağının doğması ve sona
ermesi maddi vergi hukukunun konusuna girer.
 Şekli vergi hukuku ise verginin tarh, tahakkuk ve tahsili, vergi
uyuşmazlıklarının idari ve yargısal aşamada çözülmesi, vergilerin
cebri icra yolu ile tahsil edilmesi, şekli vergi hukukunun alanına
girer.
Dolayısıyla Vergi Hukukunun Konusuna; vergi, resim, harç, fon gibi isimlerle alınan çeşitli kamu
gelirlerinin;
Tarh-tahakkuk-tahsili,
Vergi suçları ve cezaları,
Vergilendirme sürecinde çıkan uyuşmazlık çözümü gibi konular girmektedir.
Vergi Hukukunun Kaynakları
 Vergi Hukukunun Kaynakları
 Vergi hukukunun kaynaklarının bazıları asli kaynak diğerleri ise yardımcı kaynak
niteliğindedir.
 Asli kaynaklar, verginin konusunu, mükellefini veya oranını etkileyen, vergi idaresinin,
vergi mükellefinin ve vergi mahkemelerinin uymak zorunda olduğu kaynaklardır.
 Anayasa, kanunlar, anlaşmalar, kanun hükmünde kararnameler, bakanlar kurulu
kanunları, tüzükler, yönetmelikler, yeni hükümler içeren genel tebliğler, anayasa
mahkemesi kararları ve içtihadı birleştirme kararları asli kaynak özeliği taşımaktadır.
 Yardımcı kaynaklar ise, verginin aslını değiştirmeyen, yani verginin matrah ve oranını
etkilemeyen, yalnızca mevcut düzenlemelerin açıklaması niteliğinde olan kaynaklardır.
 Bunlar vergi kanunlarının daha iyi anlaşılmasını sağlar. Bu yüzden bu kaynakların ilgililer
açısından bağlayıcılığı yoktur. Açıklayıcı özellik taşıyan genel tebliğler,
muktezalar(özelgeler), mahkeme kararları ve doktrin yardımcı kaynaklar arasında
sayılabilir.
Vergi hukukunun kaynakları
Vergi hukukunun kaynakları
 Anayasa vergi hukukunun temel kaynağıdır. Vergi kanunları gücünü
anayasadan alır. Kanunların anayasaya aykırı olması düşünülemez.
 Anayasanın 73. maddesinde herkesin kamu giderlerini karşılamak üzere
mali gücüne göre vergi ödemekle yükümlü olacağı hüküm altına
alınmıştır.
 Vergiler kanunla konulup kanunla kaldırılır. Ancak vergi kanunlarındaki
muaflık istisnalar ve vergi oranlarındaki değişikliklerin yapılması
hususunda Bakanlar Kuruluna yetki verilmiştir.
Türk Vergi Sisteminde mevcut vergilerin özellikleri ve bu özelliklerden çıkan vergileme ilkeleri
Verginin Özelliği
İlgili Vergileme İlkesi
Kamu giderlerini karşılamak üzere alınır.
Verginin kamu giderlerinin karşılığı olması
ilkesi
Herkesten alınır.
Verginin genelliği ilkesi
Maliye politikasının sosyal amacı olarak
vergi yükünün adaletli ve dengeli dağılımı
gerekmektedir.
Vergi yükünün adaletli ve dağılımı ilkesi
Vergi kanunla konulur değiştirilir ve
Verginin kanuniliği ilkesi
 Kanunlar anayasaya aykırı olmamak üzere yasama organı
tarafından çıkarılan yazılı hukuk kurallarıdır.
 Vergi koyma yetkisi anayasa tarafından yasama organına vermiştir.
Yasama organı bu yetkiyi kanun yaparak yerine getirir. Diğer
kanunlarda olduğu gibi vergi kanunları da yasama organınca
çıkarılır.
 Vergi kanunları vergiye ilişkin temel unsurları içerir. Bunlar:
Verginin konusu, mükellefi, matrahı, vergiyi doğuran olay, tarifesi,
tahsili istisna ve muafiyete ilişkin esaslardır.
 Uluslar arası ekonomik ilişkilerin artması ile vergi uygulamalarında
da çifte vergilendirme, verginin tahakkuk ve tahsilin gecikmesi
gibi sorunlar ortaya çıkmaya başlamıştır.
 Devletler kendi sınırları içerisinde vergi kanunları kapsamındaki
kendi vatandaşlarını yabancı kişileri ve malları vergilendirir. Buna
kanunların mülkiliği prensibi denir. Bunun yanında devletler
yabancı ülkelerdeki kendi vatandaşlarının elde ettiği gelirlerini ve
mallarını da vergilendirmek isterler. Buna da kanunlarının
şahsiliği prensibi denir.
 Usulüne göre yürürlüğe konulmuş bulunan uluslar arası
anlaşmalar kanun hükmündedir. Bunlar hakkında
Anayasaya aykırılık bakımından Anayasa Mahkemesine
başvurulamaz. Bu özellik dolayısıyla uluslar arası vergi
anlaşmaları hiyerarşik bakımdan kanunlardan üstün
durumdadır.
 KHK lar yazılı hukuk niteliğinde kararnamelerdir.
 Sıkı yönetim seferberlik ve savaş hallerinde Bakanlar Kurulu
vergi dahil her konuda KHK çıkarma yetkisine sahiptir. Bu
kararnameler hakkında Anayasaya aykırılık iddiasıyla Anayasa
Mahkemesine dava açılamaz.
 KHK ları vergi hukukunun kaynağı olarak gösterebiliriz. Ancak
unutulmaması gereken husus, KHK ların normal koşullarda değil
olağanüstü koşullarda uygulanabileceğidir.
 Anayasaya göre temel kural vergilerin kanunla konulacağı, değiştirileceği
veya kaldırılacağı şeklindedir. Ancak bu kurala bir istisna olarak, vergi resim
harç vb. mali yükümlülüklerin muaflık istisnalar indirimler ve oranlarla ilgili
hususlarda kanunda belirtilen yukarı aşağı sınırlar içerisinde değişiklik
yapma konusunda Bakanlar Kuruluna yetki verilebileceği hüküm altına
alınmıştır.
 Bakanlar kurulu kararları vergi hukukunun temel kaynağıdır. Bakanlar
kurulu kararları Resmi Gazetede yayımlanarak yürürlüğe girerler.
 Tüzükler Kanunun uygulanmasını göstermek emrettiği işleri belirtmek
üzere, kanunlara aykırı olmamak ve Danıştay’ın incelemesinden
geçirilmek koşulu ile Bakanlar Kurulunca çıkarılır. Tüzüklerde kanunlar
gibi Cumhurbaşkanı tarafından imzalanıp Resmi Gazetede yayınlanarak
yürürlüğe girer.
 Tüzükler muhakkak surette bir kanuna bağlı olmak durumundadır.
Kanunlara aykırı olan tüzükler Danıştayda iptal ettirilebilir.
 Yönetmelikler; başbakanlık, bakanlıklar ve kamu tüzel kişilerinin kendi görev
alanlarını ilgilendiren kanunların ve tüzüklerin uygulanmasını sağlamak
amacıyla ve bunlara aykırı olmamak koşuluyla çıkarttığı düzenleyici
metinlerdir.
 Yönetmelikler yürürlüğe girmeden önce Danıştay’ın denetiminden
geçmezler. Ancak kendilerinden önce gelen Tüzük, Bakanlar Kurulu Kararı,
Kanun ve Anayasa ya aykırı olamazlar
 Hangi yönetmeliklerin Resmi gazetede yayınlanacağı kanunda belirtilir.
Böyle bir belirleme yoksa yürürlüğe girmesi için Resmi Gazetede
yayınlanması zorunlu değildir.
 Maliye bakanlığınca çıkarılan tebliğler kural olarak
açıklayıcı yorumlayıcı yol gösterici kaynaklardır. Ancak
vergi kanunlarıyla Maliye Bakanlığına düzenleme yetkisi
verilmesi halinde çıkarılan tebliğler vergi hukukunun
bağlayıcı kaynakları arasında yer almaktadır.
 Yargı organlarına intikal eden vergisel uyuşmazlıklara bağlı olarak verilen
kararlar da vergi hukukuna kaynak teşkil eden önemli düzenlemelerdir.
 Anayasa mahkemesi kanunların, KHK’ların ve TBMM İçtüzüğünün
Anayasaya uygunluğunu denetlemektedir. Bu denetimler sırasında
verilen kararlar dolayısıyla da hukuka kaynaklık etmektedir.
 Bir yüksek mahkemenin aynı konu ile ilgili olmak üzere dava daireleri
tarafından farklı görüşler uygulamalar ve kararlar alması halinde bu
daireler arasında karar birliği sağlamak için adli yargı alanında Yargıtay,
idari yargı alanında Danıştay içtihadı birleştirme kararı alırlar. Belli bir
uyuşmazlık konusu hakkında farklı uygulamalara gidilmesi içtihadı
birleştirme kararları yolu ile önlenir.
 İçtihadı birleştirme kararları hem vergi yargısı ve vergi dairesi hem de
mükellefler açısından bağlayıcı karakterde olup kesinlikle uyulması
gereken yazılı kurallardır
 Vergi hukuku içerisinde yer alan kanunların ve kanun
maddelerinin çokluğu ve soyut oluşu nedeniyle vatandaşların
kanunları iyi anlaması için genel tebliğlerin çıkarılması bir bakıma
zorunlu olmuştur.
 Genel Tebliğler İlgili idarenin kanunlar hakkındaki yorumunun
açıklanmasından ibarettir.
 Tebliğlerin bağlayıcı niteliği bulunmamaktadır.
 Maliye bakanlığınca 2003 yılından beri yayımlanmaya
başlayan sirkülerler, genel olarak, genel tebliğ, iç genelge,
genel yazı özelliklerini taşıyan hukuki metinlerdir.
 Genelgeler, Maliye Bakanlığının vergi dairelerine uygulamalarda birliği
sağlamak üzere gönderdiği yazılardır. Genelgeler, idareyi bağlayıcı bir
nitelik taşımakla birlikte mükellef ve vergi yargı organları açısından
bağlayıcı değillerdir.
 Mükelleflerin vergi uygulamalarında karmaşık veya anlaşılması güç
durumlarda Maliye Bakanlığından aldıkları yazılı görüşlere Özelge denir.
 Genelge ve Özelgeler maliye bakanlığı bünyesinde vergi işlemlerinin
yürütülmesi konusundaki açıklamalar olup idari işlem anlamında kesin
ve yürütülmesi zorunlu objektif ya da subjektif işlem niteliği taşımaz.
 Anayasa mahkemesi kararları ve içtihadı birleştirme kararları
dışında kalan yargı kararları vergi hukukunun tali kaynakları
arasında yer alır.
 Bu kapsamda değerlendirilebilecek yargı kararları;




Vergi Mahkemesi Kararları
B.İ.M Kararları
Danıştay Daireleri Kararları
Dava Daireleri Kurulu kararları yer alır.
 Örf ve adetler toplumda öteden beri devamlı uygulanan
uyulmasının zorunluluğuna inanılan devlet gücü ile desteklenmiş
yazısız kurallardır.
 Vergi hukukuna örf ve adetlerin kaynak olma özelliği çok zayıftır.
 Bilim adamları tarafından ortaya konulan bilimsel
görüşleri ifade eder. Bilimsel görüşler yasama
yürütme
ve
yargı
gerçekleştirilmesi
alınabilmektedir.
organlarınca
sırasında
işlemlerin
dikkate
 Vergilendirme yetkisi; devletin ülkesi üzerindeki egemenliğine
dayanarak vergi, resim harç ve diğer mali yükümlülükleri alma
konusunda sahip olduğu hukuki ve fiili gücü olarak
tanımlanabilir.
 Vergilendirme yetkisinin kaynağı mali egemenlik yani devlet
egemenliğidir.
 Vergilendirme yetkisi dar ve geniş anlamda olmak üzere ikiye
ayrılır.
 Geniş anlamda vergilendirme yetkisinde karşılık esasına dikkat
edilmektedir.(ÖRN; eğitim sağlık gibi yarı kamusal mal ve
hizmetlerin finansmanında vergiler ile birlikte harçlar ve diğer
mali yükümlülüklerde kullanılmaktadır.)
 Dar anlamda vergilendirmede ödeme gücü esas alınırken geniş
anlamda vergilendirmede karşılık esası dikkate alınır. Bu durum
dar ve geniş anlamda vergilendirmeyi ayıran belirgin özelliktir.
 Dar anlamda vergilendirme yetkisi tam kamusal mal ve
hizmetlere, Geniş anlamda vergilendirme yetkisi eğitim sağlık
gibi yarı kamusal mal ve hizmetlere uygulandığı söylenebilir.
 Vergilendirme yetkisinin sahibi genel anlamda devletken özel
anlamda parlamentodur.
 Devlet egemenlik gücünü kullanarak vergi alır ve karşılığını
vermeyi taahhüt etmez.
Vergi Kanunlarının
Uygulanması ve Yorumu
 Vergi kanunlarının mülkiliği ilkesine göre bir devler egemenlik hakkına
dayanarak çıkardığı vergi yasalarına egemenliği altında bulundurduğu
topraklarda yaşayan herkese uygulamak ister. Bu kişiler ister o ülkenin
vatandaşı olsun ister başka ülkenin vatandaşı olsun o vergileri ödemek
zorundadırlar.
 Her Vergi muhakkak surette kanunla yürürlüğe girecektir. Kanunların
yürürlüğe girmesi için Resmi Gazetede yayınlanması gerekmektedir.
 Vergi Kanunlarının yürürlüğe giriş tarihi ile ilgili herhangi bir hüküm
olmayabilir. Bu durumda Resmi Gazetede yayınlandığı günden itibaren 45
gün sonra yürürlüğe girer.
Vergi Kanunlarının
Uygulanması ve Yorumu
 Vergi Kanunları ekonomik ve sosyal durumlardan dolayı bazen işlevselliğini
kaybeder. Bu durumda yeni bir kanun yapılarak eski kanunun işlevselliğine
son verilir ya da yürürlükteki kanunun bazı maddeleri değiştirilir.
 Ayrıca kanunlarının yürürlükten kalkmasının bir yolu da Anayasa
Mahkemesinin kanun denetimini yapıp uygun görmediği anda iptal etmesi
şeklinde olur.
 Vergi Kanunları ileriye doğru yürütülür. Mükellefin lehine olduğu durumlarda
geriye doğru da yürütülebilir.
Vergilendirmede Taraflar
 Vergi alacaklısı devlet ve vergi borçlusu da mükellefler olmak üzere
vergilendirmede iki taraf bulunmaktadır.
 Vergi olayı iki taraflı bir ilişkiyi ifade eder.
 Yani vergi alacaklısı Genel olarak devlet ya da TBMM, Özel olarak da
Maliye Bakanlığı veya Vergi Dairesidir.
 Gelir vergisinde gelir sahibi gerçek kişiler, Kurumlar vergisinde gelir
sahibi tüzel kişiler, Motorlu Taşıtlar Vergisinde adlarına tescil yapılmış
olan Gerçek ve Tüzel kişiler vergilerini ödemekle mükelleftir ve aynı
zamanda Vergi Borçlusudur.
Vergi Hukukunda Ehliyet
 Hukukta hak ehliyeti ve Fiili ehliyeti (Kanuni ehliyet) olmak üzere iki tür
ehliyet vardır.
 Hak ehliyeti ; sağ doğmak koşuluyla herkes medeni haklardan yararlanma
ehliyetine (hak ehliyetine) sahiptir. Fiili ehliyete sahip olmak için medeni
kanunda 3 şart vardır.
 Bunlar ** Sezgin(mümeyyiz) olmak
** Ergin (reşit) olmak
** Kısıtlı (mahcur) olmamak
Vergi Hukukunda Ehliyet
 Fiil ehliyetine sahip kimse kazandırıcı işlemlere girişebileceği gibi borçlandırıcı
işlemlere de girişebilir.
 Vergi olayında alacak borç ilişkisi bulunmaktadır. Ancak Vergi Hukukunda
borçlanmayla ilişkili olarak fiili ehliyetine sahip olma şartı aranmaz. Yani vergi
mükellefi olabilmesi için kanuni ehliyet şart değildir.
 Örneğin küçük ya da kısıtlı olan bir kişi bu halini ileri sürerek vergi
mükellefiyetinden kaçamayacaktır.
Vergi Hukukunda Temsil
 Vergi hukukunda temsil yetkisi kanuni temsil ve iradi temsil olmak üzere iki
şekilde ele alınmaktadır.
 Kanuni Temsil: Temsilcinin temsil yetkisini bizzat kanun hükmünden aldığı
temsil türüne kanuni temsil denir. Küçüklerin ve kısıtlıların (mahcurların)
veli ve vasilerinin temsil yetkisi, kanuni temsile birer örnektir.
 Gerçek kişilerde Kanuni Temsilci; Veli, Vasi Kayyumken
Tüzel Kişilerde Kanuni Temsilci; Yönetim Kuruludur.
 İradi temsil yetkisi ise, temsil olunanın iradesinden kaynaklanır.
Mükellef ya da vergi sorumlusunun yapması gereken bazı işlemleri resmi
vekalet vereceği vekili vasıtasıyla yerine getirmesidir.
Vergilendirmede Sorumluluk
 Vergi sorumlusu verginin ödenmesi bakımından alacaklı vergi dairesine karşı
muhatap olan kişidir. Örneğin; Siz KDV yi mal satın alırken ödersiniz ancak
KDV yi vergi dairesine ödeyen kişi siz değilsinizdir. Malı satan kişi KDV
beyannamesi hazırlayarak KDV yi vergi dairesine öder. Dolayısıyla Vergi
Sorumlusu Siz değil Malı Satan Kişidir.
Vergi Sorumluluğuna Girmeyen Durumlar
 Her Vergi Borçlusu vergi borcunun ödenmesinden sorumludur. Ancak Vergi
Hukukunda sorumluluk kavramı geniş anlamı değil, Başkasının vergi borcu
için görevlendirilmeyi öngören dar anlamı ifade etmektedir. Bu nedenle
yükümlünün kendi vergi borcundan doğan sorumluluğu vergi sorumluluğuna
girmeyen bir durumdur.
 Vergilendirme İşleminde birden fazla asıl borçlunun bulunduğu durumda da
sorumluluktan söz edilemez.
Vergilendirme Süreci
Vergiyi Doğuran Olay
 Vergi kanuna göre vergi alacağı vergiyle alakalı olayın gerçekleşmesi ile
doğar.
 Verginin konusu matrahı ve oranı vergiyi doğuran olayın meydana geldiği
zamana göre belirlenir.
 Vergiyi doğuran olayın diğer kanunlarca yasak edilmiş olması
mükellefiyete engel teşkil etmez. Yasak faaliyetler sonucu elde edilen
gelirler de vergilendirilir.
 Yasak faaliyetlerin vergilendirilmesi vergi adaletinin gerçekleştirilmesi
düşüncesi ile kabul edilmiştir.
Vergilendirme Süreci
Verginin Matrahı
 Vergi Matrahı gerekli indirim istisna ya da muafiyet uygulamaları
sonucunda ortaya çıkan üzerinden vergi alınacak değerdir.
 Matrah hesaplanırken sayı , adet, litre gibi miktarla ifade edilirse bu
vergilere spesifik vergiler(Miktar Esası )denir. ÖRN: MTV de motorlu
taşıtlara ilişkin silindir hacmi, yaş gibi ölçülerin kullanılması ya da ÖTV de
akaryakıt ürünlerine ilişkin kilogram litre gibi ölçülerin kullanılması.
 Matrah fiyat gibi ekonomik değerlerle olursa bu şekildeki vergilere ad
valorem ( değer Esası) vergiler denir.
ÖRN: Gelir Vergisinde elde
edilen gelirin dikkate alınması ya da KDV de Satış tutarının dikkate
alınması.
Vergilendirme Süreci
Verginin Matrahı
 Vergi matrahının tespitinde en çok kullanılan yöntem beyan usulüne
göre yapılan yöntemdir. Beyan usulüne göre vergi uygulamasında
mükellefler ya da vergi sorumluları vergi matrahını kanunda belirlenen
usuller çerçevesinde kendileri hesaplayarak, vergi dairesine bir
beyanname ile bildirirler.
 Gelir, Kurumlar, Veraset Ve İntikal, Gümrük, Emlak,Katma Değer, Banka
ve Sigorta Muameleleri Vergisi ile Damga Vergisinin bir kısmında Beyan
Usulüne göre Matrah tayin edilmektedir.
Vergilendirme Süreci
 Vergilendirme de 4T vardır.
Tahsil
Tahakkuk
Tebliğ
Tarh
Vergilendirme Süreci
Verginin Tarhı
 Verginin Tarhı verginin vergi idaresi tarafından hesaplanmasıdır.
Kanun tarh aşamasını idari bir işlem olarak tanımlamaktadır.
Verginin tarhı ile ödenecek vergi miktarı belirlenir.
 Vergi sistemimiz esas itibari ile beyan esasına dayandığından
mükellefler verginin tarhına esas alınacak matrahı vergi dairesine
bildirir. Vergi dairesi ödenecek verginin tutarını kanundaki oranlar
üzerinden ve bildirilen bu matrahı esas alarak hesaplar.
Vergilendirme Süreci
Verginin Tebliği
 Mükellefin adına yapılan işlemlerden haberdar olması ve haklarını
koruyabilmesi için kendisi ile ilgili konularda tebliğ vasıtasıyla haberdar
olması gerekmektedir.
 Tebliğ mükellefin kendine, kanuni temsilcilerine umumi vekillerine veya
vergi cezası kesilenlere yapılır.
 Mükellef gerçek kişiyse tebliğ öncelikle mükellefin kendisine yapılır.
Mükellefin kendisi bulunmaması halinde tebliğ ikametgah adresinde
bulunan kişilere, eğer ikametgah adresi işyeri ise görevli memura ya da
müstahdeme yapılır.
 Mükellefin kendi dışında tebliğ yapılacak kimsenin 18 yaşından büyük ve
bariz şekilde ehliyetsiz olmaması gerekir.
Vergilendirme Süreci
Verginin Tebliği
 Vergilerin birçoğu ihbarname ile mükelleflere bildirilir. İhbarnamelerde yer
alması kanunen zorunlu olan bilgiler vardır. Bunların olmaması durumunda
ihbarnameler geçersiz sayılır.
Mükellefin Adı
Verginin Türü Ve
Miktarı
Vergi
Mahkemesinde
dava açma
sürelerinin
yazılmamış
olması
Görevli bir
Makam
tarafından
Düzenlenmemiş
olması
Vergilendirme Süreci
Verginin Tahakkuku
 Verginin Tahakkuku tarh ve tebliğ edilen bir verginin ödenme safhasına
gelmesidir.
 Vergi herhangi bir şekilde tarh edildikten sonra mükellefe tebliğ edilir.
Tebliğ tarihinden itibaren 30 gün beklenilmektedir. 30 gün içerisinde
vergi tarhiyatına karşı vergi mahkemesine başvurulmaz ise verginin
tahakkuku yapılmaktadır.
Vergilendirme Süreci
Vergi Alacağının Ortadan Kalkması
 Vergi alacağı vergilendirmenin son safhası olarak önem arz etmektedir. Vergilendirme
ile ilgili yapılan tarh,tebliğ ve tahakkuk gibi bütün işlemler tahsilat safhasını hazırlamak
içindir. Vergi tahsil edilince vergi olayı sona erer. Vergi alacağını sonlandıran normal yol
verginin tahsilidir.
 Vergi Hukukunda vergi alacağı şu durumlar olduğunda da ortadan kalkar.









Zamanaşımı
Terkin(silinme)
Tahakkuktan Vazgeçme
Takas
Af
Hata Düzeltme
Uzlaşma
Yargı Kararları
Ölüm
Vergilendirme Süreci
Verginin Ödenmesi
 Vergi mükellefin ödeme yapması ile ortadan kalkar. Ödemelerin geçerli
olabilmesi için V.U.K’nun belirttiği gibi kanuna uygun bir biçimde
yapılması gerekir. Aksi halde alacak ortadan kalkmaz ve buna ek olarak
bir takım ödemelerle karşı karşıya kalınabilir.
 Verginin ödenmesinin hukuki esasları bakımından ödeme zamanı,
verginin ödeneceği daire, vergi ödemesinin nasıl yapılacağı önem arz
etmektedir.
Vergilendirme Süreci
Verginin Ödeme Zamanı
 Vergiler Kanunda belirtilen süreler içinde ödenir. Ödeme süresinin
son günü verginin vade tarihidir. Vergi kanunlarının her birinde
ödeme süreleri belirtilmiştir.
 Özel kanunlarda ödeme zamanı saptanmamışsa Maliye
Bakanlığınca yapılacak tebliğ tarihinden itibaren 1 ay içerisinde
ödeme yapılır.
Vergilendirme Süreci
Verginin Ödeme Zamanı
 G.V de Verginin Ödeme Zamanı: Kazancı basit usulde belirlenen
ticari kazanç sahipleri vergilerini Şubat ve Haziran Aylarında, Kazancı
diğer gelir unsurlarına girenler ise vergilerini Mart ve Temmuz aylarında
iki eşit taksit halinde öderler.
 K.V de Verginin Ödeme Zamanı: Nisan ayının son günü yani 30
Nisandır.
 Veraset Ve İntikal Vergisinde Verginin Ödeme Zamanı:
Verginin tahakkuk tarihinden itibaren üç yıl içinde ve her yıl Mayıs ve
Kasım ayları içinde 2 eşit taksitte ödenmesi gerekmektedir.
 K.D.V Vergisinin Ödenme Zamanı : Vergilendirme süresi 1 aydır.Bir
vergilendirme dönemine ait vergi, ertesi ayın 24 ü günü akşamına
kadar beyan edilir ve 26. günü akşamına kadar ödenir.
Vergilendirme Süreci
 Gelir vergisi vergi mükellefinin ikametgahının bulunduğu yerdeki vergi
dairesine ödenir. Veraset ve İntikal vergisinde, miras yoluyla intikalde
ölenin, diğer hallerde intikalle ilgili tasarrufu yapan şahsın ikametgahının
bulunduğu yerlerdeki vergi dairesine ödenir.
 Zamanaşımı, belli sürelerin geçmesi nedeniyle vergi alacağının ortadan
kalkması olarak belirtilmiştir. Gelir Vergisinde zaman aşımı 5 yıldır. Gelir
vergisinde zaman aşımı süresi işin bittiği süreyi izleyen takvim yılı başında
başlar. ÖRN: 2006 da inşaata başlandı, 2009 da inşaat bitti, 2014 yılında
mükellef incelemeye alındı fatura kesmediği anlaşıldı. Zaman aşımı süresi
1.1.2010 da başlar ve 31.12.2014 de sona erer.
Vergilendirme Süreci
 Kurumlar Vergisinde zaman aşımı süresi 5 yıl olup, vergi alacağının doğduğu
yılı izleyen takvim yılından başlamaktadır.
 Veraset ve İntikal vergisinde zamanaşımı süresi vergi kanununda belirlenen
durumlardaki tarihten itibaren bu tarihleri izleyen yılın başından itibaren 5
yıldır. ÖRN: Bir benzin istasyonunun 10.10.2010 tarihinde düzenlediği
çekilişte hediye kazanan bir kişinin kazandığı bu hediyeyi beyan etmemesi
durumunda zamanaşımı 01.01.2011 tarihinden başlayıp 31.12.2015 tarihinde
bitecektir.
Vergilendirme Süreci
 Vergi Hukukunda vergi alacağı Terkin ile de ortadan kalkar. Verginin
Terkini; tahakkuk etmiş veya tahsil edilmiş bir verginin tahakkuk
kaydının iptali yahut tahsil edilen verginin mükelleflere red ve iadesi
suretiyle vergi alacağının ortadan kaldırılmasını ifade eden bir
işlemdir.
 Tahakkuktan vazgeçerek vergi alacağı ortadan kalkabilir. Maliye
Bakanlığı 2013 yılı için 21 liranın altında olan alacaklar için
vazgeçebilir.
Vergilendirme Süreci
 Vergi alacağı ile vergi borcunun takası mümkündür. Mahsup işlemi
ödenmiş vergi borcundan ödenmemiş vergi borcunun düşülmesi
şeklinde olmaktadır. ÖRN: Mükellefin vergi dairesine 1000 TL vergi
borcu ve ayrıca vergi iadesi olarak 800 TL alacağı varsa bu karşılıklı
borçlar takasa tabi tutulur ve sonuçta mükellefin vergi dairesine 200 TL
borcu kalır.
 Vergi afları vergi borcunu ortadan kaldıran bir nedendir. Af; kanun
yoluyla belli mükellef gruplarının, ödemekle yükümlü oldukları vergi ve
cezaları alınmasından vazgeçmesi işlemidir.
Vergilendirme Süreci
 Ölüm durumunda mirasçılara mirası kabul veya
reddetmek için üç aylık süre tanınmıştır. Bu üç ayda
mirasçılar mirası kabul etmişlerse ölenin vergi borcu
mirasçılara geçer.
 Ayrıca vergi borcu Hata düzeltme Uzlaşma ve Yargı
Kararları ile de sona ermektedir.
VERGİ HUKUKUNDA SÜRELER
 Vergi hukukunda bazı görevlerin yerine getirilebilmesi veya bazı
işlemlerin yapılabilmesi için süreler belirlenmiştir. Süreler sonuç
itibariyle önemli sonuçlar doğurmaktadır. Belli bir süre içerisinde
yapılmayan işlemler bazen tamamen yok sayılmakta, bazen de
karşılığı cezai yaptırım olmaktadır.
VERGİ HUKUKUNDA SÜRELER
Gerek maddi gerek şekli vergi hukukuna ilişkin kurallarda süre ile ilgili
hükümler geniş yer tutmaktadır.
Maddi Ve Şekli Vergi Hukuku Nedir ?
 Maddi vergi hukuku, devletle kişiler arasında vergi kanunları nedeni ile ortaya
çıkan hukuki ilişkinin yönlerini düzenler. Maddi vergi hukuku kuralları kişileri
belli bir verginin borçlusu durumuna sokan kurallardır. Vergi alacağının
doğması ve sona ermesi maddi vergi hukukunun konusuna girer.
 Şekli vergi hukuku ise verginin tarh, tahakkuk ve tahsili, vergi uyuşmazlıklarının
idari ve yargısal aşamada çözülmesi, vergilerin cebri icra yolu ile tahsil edilmesi,
şekli vergi hukukunun alanına girer.
VERGİ HUKUKUNDA SÜRELER
 Süreler bir yandan vergi yükümlüsüne ödevlerini yani
görevlerini yerine getirebilmesi için güvence ve kesinlik
sağlamakta, bir yandan da vergi alacağının süratle ve
etkinlikle toplanma amacı gütmektedir. Veri hukukunda
süreler bu iki zıt amacı bağdaştıracak şekilde saptanmalıdır.
SÜRELERİN SINIFLANDIRILMASI
 Vergi hukukunda süreler çeşitli kriterlere göre sınıflandırılmaktadır. Bu
sınıflandırmalar:
MADDİ VERGİ HUKUKUNA İLİŞKİN SÜRELER,
ŞEKLİ VERGİ HUKUKUNA İLİŞKİN SÜRELER
ORGANİK SINIFLANDIRMA BAKIMINDAN SÜRELER
• *Kanuni süreler,*İdari süreler, *Yargısal süreler
HUKUKİ NİTELİKLERİNE GÖRE SÜRELER
• * Vergi Yükümlülükleri ile ilgili süreler, *Düzenleyici Süreler, * Hak düşürücü süreler,
*İzin Süreleri , * Zamanaşımı süreleri
MADDİ VERGİ HUKUKUNA İLİŞKİN SÜRELER,
ŞEKLİ VERGİ HUKUKUNA İLİŞKİN SÜRELER
 Maddi vergi hukukuna ilişkin süre hükümleri vergi borcunun esasını
doğrudan doğruya etkileyen hükümlerdir.
 Vergi hukukunda zaman aşımı tahakkuk zamanaşımı ve tahsil zamanaşımı
olmak üzere ikiye ayrılır.
 Tahakkuk zaman aşımı süresi dolduktan sonra alacaklı vergi dairesi
vergiyi tahakkuk ettirme yetkisini kaybeder.
 Tahsil zaman aşımı süresinin geçmesi ile de idare, tahakkuk etmiş olan
vergilerin tahsilini takip etme yetkisini kaybeder.
 Şekli vergi hukukunun uygulamasını sağlamak yönünden de süreler
büyük önem taşırlar. ( Tarh, Tahakkuk ya da İtiraz süresi ve yargılama
sürelerinin olması)
ORGANİK SINIFLANDIRMA BAKIMINDAN
SÜRELER
Organik Sınıflandırma süreyi koyan devlet organına göre yapılmaktadır. Vergi hukukunda süreler
Yasama Organı, Yürütme Organı ya da Yargı Organı tarafından Saptanabilmektedir. Bu Doğrultuda;
*Kanuni süreler,*İdari süreler, *Yargısal süreler
ayrımı yapılabilmektedir.
Kanuni Süreler
İdari Süreler
Yargısal Süreler
ORGANİK SINIFLANDIRMA BAKIMINDAN
SÜRELER
 Kanuni Süreler; Yasama organı tarafından konulur. Örn: Gelir Vergisinin
Mart ve Temmuz aylarında ödenmesi ve Kurumlar Vergisi
Beyannamesinin Nisan ayının son günü yani 30 Nisana kadar
verilme süreleri Kanuni sürelerin içerisine girer.
 İdari Süreler; Bu süreler idarelerce belirlenmektedir. İdari süreler vergi
işlemlerinin tamamlanabilmesi için idarenin bilgiye veya belgeye ihtiyaç
duyduğu ve kanunda açıkça bir süre belirtilmemiş olması halinde
uygulanmaktadır. Örn: Mükellefin defter ve belgelerinin idareye
istenmesinin gerektiği durumlarda , mükellefe 15 gün süre verilir ve
belgelerini 15 gün içerisinde idareye getirmesi gerektiği bildirilir.
ORGANİK SINIFLANDIRMA BAKIMINDAN
SÜRELER
 Yargısal Süreler; Yargı organları tarafından koyulmaktadır. Vergi
uyuşmazlıklarının yargı organlarınca çözümü aşamasında gerekli olduğu
hallerde yargı organlarınca, belli işlemlerin yapılasını sağlamak üzere,
ilgililere tebliğ edilmek suretiyle belirlenen sürelere denilmektedir. ÖRN;
Bilirkişi incelemesi için verilen süre, bir belgenin ibrazı için verilen süre
yargısal sürelerdir
HUKUKİ NİTELİKLERİNE GÖRE SÜRELER
 Vergi hukukunda süreler yükümlünün ödevleriyle, idarenin
işleyişiyle, yükümlünün hak elde etmesi ve bu hakkı kullanması
ile ilgili olabilir. Bu durumda hukuki niteliklerine göre süreler
devreye girer.
* Vergi
Yükümlülükleri
ile ilgili süreler,
*Düzenleyici
Süreler
* Hak
düşürücü
süreler
*İzin Süreleri
* Zamanaşımı
süreleri
HUKUKİ NİTELİKLERİNE GÖRE SÜRELER
 * Vergi Yükümlülükleri ile ilgili süreler; V.U.K ve diğer kanunlarda
düzenlenmiş vergi yükümlülüklerinin yerine getirilmesi ile ilgili
sürelerdir. ÖRN: işe başlamanın bildirilmesi, defter ve belgelerin
saklanma süreleri vb. Bu sürelere uyulmaması durumunda yükümlü
ve sorumluların çeşitli yaptırımlarla karşı karşıya kalmaları söz
konusu olacaktır.
 *Düzenleyici Süreler: İdare ve yargı organlarının işlerini yürütürken
uymaları gereken sürelerdir. ÖRN: Verginin tarhı ya da yoklama
fişinin (Deftere usulüne göre kayıt yapılıp yapılmadığı, Levha asılıp
asılmadığı) gönderilme süresi.
HUKUKİ NİTELİKLERİNE GÖRE SÜRELER
 * Hak düşürücü süreler; Geçmesiyle belli bir hakkın kullanımının
imkansız hale geldiği sürelerdir. ÖRN: Dava açma süresi, uzlaşma
yoluna başvurma süresi
 *İzin Süreleri; Vergi kanunlarında belirlenen süreler içinde
yükümlülüklerini yerine getirmeyen fakat daha sonra pişman olan iyi
niyetli yükümlülere yönelik olarak kabul edilmiş sürelerdir. Bu
sürelerde kanuni yükümlülüklerin yerine getirilmesi durumunda
uygulanacak yaptırımlarda indirime gidilecektir.
 Zaman Aşımı Süreleri; Geçmesiyle vergi idaresinin veya yükümlünün
çeşitli haklardan yoksun kalmasını sağlayan hak düşürücü sürelere
benzeyen sürelerdir. ÖRN; tahakkuk, tahsil, hata düzeltme, ceza
kesme zamanaşımı süreleri gösterilebilir.
Sürelerin Hesaplanması
 Sürelerin başlaması ve bitmesi vergi hukukunda önemli
hukuki sonuçlar doğuracağından, vergi kanunlarında
sürelerin ne zaman başlayıp ne zaman sona ereceği açıkça
gösterilmiştir. Bu doğrultuda V.U.K’nun 18. maddesinde
sürelerin ne zaman başlayıp ne zaman biteceği ve
hesaplanmasında uyulacak ilkeler belirlenmiştir.
Sürelerin Hesaplanması
 Buna Göre; süre gün olarak belli edilmişse başladığı gün hesaba katılmaz
ve son günün tatil saatinde biter. ÖRN; vergi mahkemesinde dava açmak
için ihbarnamenin tebliğinden itibaren 30 günlük süre tanınmıştır. 11 mayıs
2010 tarihinde tebligat yapılması halinde mükellefin 10 haziran 2010
tarihinin saat 17:00 tarihine kadar dava açması gerekmektedir.
 Süre hafta ya da ay olarak belirtilmişse başladığı güne son hafta ya da
ayda tekabül eden günün tatil saatinde biter. Sürenin bittiği ayda
başladığı güne tekabül eden bir gün yoksa o ayın son günü tatil saatinde
biter.
Sürelerin Hesaplanması
 Süre yıl olarak belirtilmişse sürenin hafta veya ay olarak belirtilmesi
halinde olduğu gibi başladığı yıla son yılda tekabül eden günün tatil
saatinde sona erer.
 Sonu belli bir gün olarak belirlenen sürelerde süre o günün tatil saatinde
biter.
 Resmi tatil günleri süreye dahildir. Sürenin son günü resmi tatile rastlarsa
tatili izleyen ilk çalışma gününün tatil saatinde biter. ÖRN; G.V
beyannamesini süresinde veremeyen mükellef, bu beyannamesini V.U.K
‘nun 371. maddesinde belirtilen pişmanlık hükümleri çerçevesinde
08.10.2010 günü daireye verir. Vergi ödeme süresi beyannameyi daireye
verdiği günün ertesi günü olan 09.10.2010’dan başlar ve 15 gün içinde yani
23.10.2010 akşamına kadar sürer. Eğer 23.10.2010 Cumartesi gününe denk
gelirse süre, tatil gününü takip eden ilk iş günü olan 25.10.2010’a kadar
uzar.
Sürelerin Uzaması
 Vergi kanunları ve idarece belli edilen süreler bazı hallerde
işlemezler. Sürelerin uzamasını gerektiren haller şunlardır:




Mücbir sebepler
Ölüm
Zor Durum
Vergi incelemesi nedeniyle sürelerin uzaması
Mücbir Sebepler
 Mükelllefler ve vergi sorumluları görevlerini zamanında yerine
getirmekle sorumludur. Aksi taktirde cezai yaptırımlarla karşılaşırlar.
 Ancak vergi mükellefi ve sorumluları önceden önüne
geçemeyecekleri ve iradeleri dışında meydana gelen bazı olaylar
nedeniyle görevlerini zamanında yerine getirememelerinden dolayı
sorumlu tutulamazlar. Bu haller mücbir sebepler olarak
tanımlanmaktadır.
 Mücbir sebepler vergi hukukunda sürelerin uzamasına sebep olan en
önemli hallerdir.
Mücbir Sebepler
 Vergi Usul Kanunu Madde 13 de mücbir sebeplerin neler olduğu
belirtilmektedir:
 Vergi Ödevlerinin herhangi birinin yerine getirilmesine engel olacak
derecede ağır kaza, ağır hastalık, tutukluluk
 Vergi ödevlerinin yerine getirilmesine engel olacak yangın yer sarsıntısı
ve su basmaları gibi afetler gibi nedenlerle defter ve kayıtlara
ulaşılamaması,
 Kişinin iradesi dışında meydana gelen kayıp durumu,
 Sahibinin iradesi dışındaki sebeplerle defter ve vesikaların (belgelerin)
elden çıkmış olması.
 Yukardaki gibi haller
Mücbir Sebepler
 Vergi Usul Kanunu Madde 13 de mücbir hallerinin unsurları da
sıralanmıştır. Buna göre:




Kusursuzluk
Sezilmezlik
Karşı konulmazlık
Gerçeklik
 Sayılan bu unsurlara göre herhangi bir olayın mücbir sebep olarak
tanımlanabilmesi için, ilgilinin olayda kusurunun olmaması, ilgilinin
olayı önleyememesi ve olayın ilgilinin vergi ödevini yerine getirmesini
engellemesi gerekmektedir. Öte yandan maddeye «gibi haller»
eklenmesiyle ilerde zaman içerisinde çıkabilecek farklı olaylarında
mücbir sebepler sayılabileceği amaçlanmıştır.
Mücbir Sebep Halleri
 V.U.K madde 13 de vergi ödevlerinin yerine getirilmesine engel teşkil
eden mücbir sebep hallerine yer verilirken, aynı kanunun 15.
maddesinde bu hallerin ortadan kalkmasına kadar vergi ödevlerinin
yerine getirilmesiyle ilgili sürelerin işlemeyeceği belirtilmiştir.
Mücbir Sebep Halleri
Ağır Kaza, Ağır hastalık , tutukluluk
 Ağır kaza ya da ağır hastalıktan söz edilebilmesi için kişinin
düşünemeyecek ve konuşamayacak kadar veya günlük işlerini görüp
sürdüremeyecek durumda olması gerekmektedir. Mücbir sebebin bir
hüküm ifade edebilmesi için malum kişilerce kanıtlanması gerekir. ÖRN:
ağır hastalık resmi doktor veya sağlık kurulu raporu ile belgelenmelidir.
Mücbir Sebep Halleri
Ağır Kaza, Ağır hastalık , tutukluluk
Maliye bakanlığı mücbir sebepler olarak « ağır hastalık» halini ileri süren
mükellefler için kanıt açısından uygulama esaslarını şe şekilde
belirlemiştir.
İlgililerce « ağır hastalık» halini kanıtlamak için ibraz edilen raporların mutlaka
hastanelerden, hastaneler dışında hükümet tabipliği, sağlık ocağı gibi resmi
sağlık kuruluşlarından alınacağı özel doktorlardan alınan raporların dikkate
alınmayacağı belirtilmiştir.
Mücbir Sebep Halleri
Ağır Kaza, Ağır hastalık , tutukluluk
 Rapor ve rapordaki hastalıkları «ağır hastalık» olarak onaylayan kurum
yazısının birer örneğinin işlemin yapıldığı tarihten itibaren en geç 15 gün
içerisinde maliye bakanlığına gönderilmesi gerekmektedir.
 Ağır hastalık hallerinde mücbir sebep raporda belirtilen mutlak istirahat
halinin bittiği tarihte sona ermiş sayılacaktır. Ağır kazada ise ilgilinin
ağır kazanın etkisinden kurtulduğu tarih esas alınacaktır. Ağır kaza
sonucunda işini yürütemeyecek duruma gelen bir kimse umumi vekil
veya kanuni temsilci tayin edildiğinde mücbir sebep hali bitmiş
sayılacaktır.
Mücbir Sebep Halleri
Yangın, Yer Sarsıntısı ve Su Basması gibi afetler
 Vergi mükellefleri vergi ödevlerini başlarına gelen bir afetten dolayı
süresi içinde yapamamışlarsa bu durum mücbir sebep sayılmaktadır.
Afetlerin bir kısmı genel niteliktedir. ÖRN: Büyük bir yangın, deprem,
sel vb. genel nitelikte olan ve idare tarafından bilinen ya da bilinmesi
gereken afetleri yükümlülerin kanıtlamasına gerek yoktur. Ancak
mükellef bu afetin, vergi ile ilgili ödevlerini ya da işlemlerini yerine
getirmesini engellediğini kanıtlamak zorundadır. Bir bölgede meydana
gelen bir afetin bu bölgedeki herkesin vergi yükümlülükleri bakımından
mücbir sebep sayılması doğru değildir. Afetin tek tek bütün
yükümlüleri hangi ölçüde etkilediği araştırılmalıdır.
Mücbir Sebep Halleri
Yangın, Yer Sarsıntısı ve Su Basması gibi afetler
 Defter ve belgelerin yangında kaybedilmesi halinde İtfaiye Müdürlüğü
yangın raporu ve TTK nın 68. maddesi uyarınca ticaret mahkemesinden
15 gün içinde alınacak «ZAYİ BELGESİ» ile bu durumun kanıtlanması
gerekmektedir.
 Zayi belgesi alınmaması halinde idarece mükellefin defter ve belgeleri
istendiği
taktirde
yararlanamayacaktır.
mükellef
mücbir
sebepten
daha
sonra
Mücbir Sebep Halleri
Kişinin iradesi dışında meydana gelen mecburi
gaybubetler(bulunmama, yokluk halleri)
 Vergi yükümlüleri iradeleri dışında belli bir yerde bulunmamaları
nedeniyle vergi ile ilgili ödevlerini ve işlemlerini yerine
getirememişlerse bu durum mücbir sebep sayılır. ÖRN: bir vergi
mükellefinin askere alınması, rehin alınması veya kaçırılması
beyanname verme açısından mücbir sebeptir.
 Bu gibi hallerde vergi ödevlerinin veya işlemlerinin yapılabilmesi
olanağı doğuncaya kadar süreler işlemez. Mükellefin kendisine bir
temsilci tayin etmesi halinde o andan itibaren süreler işlemeye başlar.
Mücbir Sebep Halleri
Sahibinin iradesi dışındaki sebepler dolayısıyla defter ve
vesikaların(belgelerin) elden çıkmış bulunması
 Bu mücbir sebep haline örnek olarak mükellef veya vergi sorumlusunun
kanuni defter ve belgelerinin bulunduğu büro ve işyerinin terör gasp ve
saldırı sonucunda tahrip edilerek söz konusu defter ve belgelerin
kullanılamaz hale gelmesi gösterilebilir.
 Mücbir sebepler içerisinde sayılmamış olmakla birlikte beyanname verme
ödevini işyerinin grevde olması nedeniyle yerine getiremeyen mükellef
bakımından söz konusu ödevle ilgili olarak mücbir sebebin varlığından söz
edilebilir. Mücbir sebebin varlığı halinde mücbir sebebe neden olan durum
ortadan kalkıncaya kadar süreler işlemez, işlemeyen süreler mücbir sebebin
ortadan kalkmasından sonra başlar.
Mücbir Sebebin Sonuçları
 Mücbir sebepten dolayı kanuni ve idari süreler durdurulur ve uzar . Mücbir
sebep kalktığı an süre yeniden başlar.
 Mücbir sebep halinin sona erdiğinin tespitinin mükellef açısından tevsik
edilmesi(ispatlanması) mücbir sebeple ilgili olarak kanuni hakların
kazanılması açısından önemlidir. Çünkü bu tarihin tespiti vergilendirme ile
ilgili ödevlerin tamamlanması ve bu gecikmeden dolayı kanun önünde
cezalı duruma düşmemek için bir başlangıç noktası niteliğinde olmaktadır.
Mücbir Sebebin Sonuçları
 V.U.K madde 114 e göre vergi alacağının doğduğu takvim yılını izleyen yılın
başından başlayarak beş yıl içerisinde tarh ve tebliğ edilmediği taktirde
zamanaşımına uğrayacağı belirtilmektedir. Öte yandan aynı kanunun 15.
maddesinde bu tarh ve tebliğ zamanaşımının mücbir sebepler nedeniyle
işlememiş olan süre kadar uzayacağı açıklanmaktadır.
 Vergi tarhiyatının mücbir sebep nedeniyle gecikmesi halinde buna bağlı
olarak tahsil süreside gecikecektir.
Mücbir Sebebin Sonuçları
 Mükellefin kanuni ya da iradi temsilcisi mücbir sebeple karşılaşırsa yine
süreler uzar.
 Buna karşılık bir işletmenin vergi işleriyle görevli muhasebecisine yönelen
mücbir sebep bu kişi hiçbir şekilde vergi sorumlusu sayılamayacağından
sürelerin işlemesini engellemez.
Ölüm
 Sürelerin uzamasını gerektiren haller şunlardı:




Mücbir sebepler
Ölüm
Zor Durum
Vergi incelemesi nedeniyle sürelerin uzaması
 Mükellefin ölümü halinde mükellefin vergilendirmeyle ilgili ödevleri
mirası reddetmemiş olan kanuni mirasçıları tarafından yerine getirilir.
Ölüm halinde mirasçıların acılarından dolayı vergi ödevlerini hemen
yerine getirmeleri mümkün olamayacağından mirasçılara bu ödevleri
yerine getirebilmeleri için belli bir süre tanınır. Bu bağlamda mirasçılara 3
aylık ek süre tanınır.
Ölüm
 Üç ay olarak belirlenen süre kendi özel kanunlarında hüküm bulunmayan
hallerde geçerlidir. ÖRN: Gelir vergisi kanununda ölüm halinde gelir
vergisi beyannamesi ölüm tarihini izleyen 4 ay içinde verilir hükmü ile,
ölüm halinde mirasçıların G.V beyannamesinin 3 ay içerisinde değil 4 ay
içerisinde verecekleri hükme bağlanmıştır.
 Üç aylık süre uzatma içerisinde mirasçılar aleyhine takibat yapılmaz,
gecikme zammı uygulanmaz. Ancak bu üç ay içerisinde mirasçılar mirasla
ilgili herhangi bir tasarrufta bulunurlarsa ÖRN: ölene ait gayrimenkulü
kiraya verirler veya kirasını alırlarsa mirası reddetme hakkını kaybetmiş
olacaklarından bu tarihten itibaren aleyhlerine takibat yapılacağı gibi
gecikme zammı da uygulanır.
Zor Durum
 V.U.K madde 17 de bazı zor durumların varlığı dolayısıyla vergiye ilişkin
ödevlerini süresi içinde yerine getiremeyecek olanlara kanuni sürenin bir
katını kanuni sürenin bir aydan az olması halinde bir ayı geçmemek üzere
Maliye Bakanlığınca uygun bir süre verilebileceği belirtilmektedir.
 Zor durum talebinin mükellef tarafından maliye bakanlığına kanuni süre
içerisinde yapılması gerekmektedir. Zor durumlar sebebiyle uzayacak
süreler sadece kanuni sürelerdir. İdari sürelerin zor durum sebebiyle
uzatılması söz konusu değildir.
 ÖRN: Bakmak zorunda olduğu annesinin ağır hastalanması sebebiyle
vergi ile ilgili yükümlülüklerini yerine getiremeyen mükellef zor durumda
sayılır ve süreler zor durum ortadan kalkıncaya kadar uzar.
Vergi İncelemesi Sebebiyle Sürelerin
Uzaması
 V.U.K madde 144 de vergi incelemesi sebebiyle mükellefe ait defter ve
belgelerin muhafaza altına alınmış olması halinde, kural olarak mükellefin
beyanname verme yükümlülüğü ortadan kalkmamaktadır. Böyle bir
durumda mükellef beyanname düzenlemek için gerekli bilgileri defter ve
belgelerden alabilecektir. Ancak defter ve belgelerin muhafaza altına
alındığı süre beyanname verileceği tarihe kadar olan süre bir aydan az ise,
beyanname verme süresi kendiliğinden bir ay uzar ve ek süre bu
müddetin sonunda başlar.
 Beyanname verme süresine 1 ay kala Maliye Bakanlığından deftere
bakmak için izin alınır. Eğer bir aydan daha az süre varsa beyanname
verme süresi otomatik olarak bir ay uzar.
Mükelleflerin Denetlenmesi Yolları
Mükelleflerin Denetlenmesi Yolları
 Türk vergi sisteminde vergiler ağırlıklı olarak mükellefin
beyanı üzerine tarh edilmekte, dolayısıyla, vergi tahsilatının
zamanında ve eksiksiz olarak gerçekleştirilebilmesi
bakımından vergi mükelleflerinin çeşitli yollarla
denetlenmesi gerekmektedir. Vergi mükelleflerinin
denetlenmesine yönelik uygulamalar: yoklama, inceleme,
arama ve bilgi toplama şeklinde dörde ayrılmaktadır.
Yoklama
 Verginin tarh, tahakkuk ve tahsili mükelleflerin kendi bildirimleri
sonucunda oluşmaktadır. Bu bildirimlerin eksik söylenmesi gizlenmesi
mümkündür. Vergiyi doğuran olayın gerçeği yansıtıp yansıtmadığının
tespiti yoklama yolu ile yapılır.
 Mükellefler işe başlamalarını, işyeri adres değişikliklerini, şube işyeri
açılışlarını, işi terklerini, işçi çalıştırmalarını ve buna benzer
vergilendirmeyi etkileyen maddi olayları bir bildirimle vergi dairesine
haber vermek zorundadırlar. Vergi dairesi tarafından bu bildirimin
doğruluğu yerinde görülerek tespit edilir. İşte söz konusu bu tespit
yoklamadır.
Yoklama
 Mükellefler bazen vergilendirmeyi ilgilendiren hususları vergi dairesine
bildirmeden yani kaçak olarak faaliyette bulunurlar. Bu tür durumlar da
yine yoklama ile re’sen(kendiliğinden) tespit edilir.
 Mükellefleri ve mükellefiyete ilişkin maddi olayları, kayıtları, ve konuları
araştırmak ve saptamaktır.
Yoklama
 Yoklama durumunda yapılabilecek olanlar şunlardır.
 -Günlük hasılatı tespit etmek,
 -Ödeme kaydedici cihaz kullanmak zorunda olanların bu zorunluluğa
uyup uymadıklarını tespit etmek,
 -Defter ve belge düzenine uyup uymadıklarını tespit etmek,
 -Taşıtları durdurarak taşıtlarda bulunması gereken belgelerle taşınan
yolcu ve malları karşılaştırmak,
 -Gerekli belgeler gösterilinceye kadar taşıtı trafikten alıkoymak.
Yoklamaya Yetkili Olanlar
 Yoklama yetkisi olanlar VUK 128. maddesinde sayılmıştır. Bu
maddeye göre: Vergi dairesi müdürleri, yoklama memurları, ve vergi
incelemesine yetkili olanlar yoklama yapabileceklerdir.
Yoklamaya Uygulaması
 Vergi usul kanunu 129. maddesinde yoklamaya yetkili olan kişiler
görevleri sırasında yoklamaya yetkili olduklarına dair bir belgeyi
yanlarında bulundurmak ve mükelleflerin talebi olsun ya da olmasın
görevlerine başlarken yetki belgelerini mükellefe muhakkak suretle
göstermek zorundadırlar.
 Yoklamanın belirli bir zamanı yoktur. Yoklamaya başlarken mükellefe
haber verilmesi zorunluluğu da yoktur. İşin özelliğine göre
yoklamanın gece yapılması gerekebilir. Bu nedenle yoklama her
zaman yapılabilir.
Yoklamaya Uygulaması
 Yoklama esnasındaki durumlar tutanak mahiyetinde olan yoklama
fişine geçirilir. Bu fişler yoklama yerinde iki nüsha olarak tanzim
olunur (düzenlenir) ve tarihlenir. Yoklama fişi yoklama yapılana ya da
yoklamanın yapıldığı yerdeki yetkili kişiye imzalattırılır. Eğer bu kişiler
yoklama sırasında mevcut değillerse ya da imzadan çekinirlerse
keyfiyet fişe yazılır ve yoklama fişi polis, jandarma, muhtar ve ihtiyar
meclisi üyelerinden birine imzalattırılır. İmzalanmayan tutanaklar
geçersiz sayılmaktadır.
Yoklamaya Uygulaması
 Yoklama fişinin bir örneği yoklama yapılan kişiye ya da
yetkilisine bırakılır. Eğer kendileri mevcut değilse bilinen
adresine 7 gün içinde posta gönderilir. Yoklamanın ikinci
örneği dosyasına konulmak üzere vergi dairesine bırakılır.
İnceleme
 Vergi incelemesinde amaç ödenmesi gereken vergilerin doğru beyan edilip
edilmediğinin, beyan edilen verginin tespitinin doğru yapılıp yapılmadığının,
defter, kayıt ve belgelere dayanılarak ve tanık ifadesi, envanter ve
istihbarat yapılarak tespit edilmesidir.
 Vergi incelemesi ödenmesi gereken vergilerin doğruluğunu araştırmak,
tespit etmek ve sağlamaktır.
 Eksik vergi ödendiğinin tespiti halinde cezai işlem uygulanır.
 Verginin fazla ödendiğinin anlaşılması halinde ise fazla ödenen kısmın
mükellefe iadesi icap eder.
İnceleme
 Vergi iadesi yapılabilmesi için ödenmesi gereken verginin doğruluğu her
yönü ile araştırılır. Yani derinlemesine bir araştırma yapılır. Eski defter ve
belgelerde bu araştırma sırasında incelenir. Ayrıca bazı hallerde tanık
ifadelerine de başvurulabilir.
Vergi İncelemesinde Yetkili Olanlar
 Vergi incelemesine yetkili olanlar V.U.K 135. maddeye göre: Hesap uzmanları
ve yardımcıları, ilin en büyük mal memuru, vergi denetmenleri ve
yardımcıları, yada vergi dairesi müdürleri ile maliye müfettişleri tarafından
inceleme yapılmaktadır.
 Vergi incelemesi yapanlar yanlarında memuriyet sıfatlarını ve inceleme
yetkisini gösteren fotoğraflı resmi bir vesika(evrak) bulundurur ve gittikleri
yerlerde incelemeye başlamadan önce bu vesikayı ilgililere gösterirler.
 Vergi incelemesi yapanların yetkileri görevli oldukları il ile sınırlı değildir.
Karşıt inceleme dolayısıyla incelenmekte olan mükellefin iş ilişkisi içinde
bulunduğu diğer illerdeki kurum ve kuruluşlarında incelemesi yapılabilir.
İncele Zamanı ve Yeri
 Defter tutmak mecburiyetinde olan gerçek ve tüzel kişiler vergi
incelemesine tabidirler. Bu kişilerin defter ve belgelerinin ne zaman
inceleneceği mükelleflere önceden haber verilmez. İnceleme tarh
zamanaşımına kadar o dönemle ilgili olarak mesai saatleri içerisinde her
zaman yapılır.
 Vergi incelemeleri esas itibariyle mükellefin iş yerinde yapılır. İşyerinde
incelemenin müsait olmaması durumunda ya da mükellef isterse inceleme
vergi dairesinde de yapılabilir.
 Mükellef tarafından imzalanmamış olan inceleme tutanağı geçerli
sayılmaz. Mükellefler imzalamaktan çekindikleri taktirde incelenen defter
ve belgelere el konulur ve vergi ve cezalar kesinleşinceye kadar geri
verilmez.
İncele Zamanı ve Yeri
 İncelemeye başlanıldığı tarihten itibaren tam inceleme yapılması halinde
en fazla bir yıl, sınırlı inceleme yapılması halinde ise en fazla altı ay içinde
incelemenin bitirilmesi gerekir. Bu süreler içinde incelemenin bitirilmesi
halinde ek süreler istenebilir.
 Tam inceleme: Bir mükellef hakkında, bir vergi türü itibariyle bir veya
birden fazla vergilendirme dönemine ilişkin her türlü iş ve işlemlerinin
bütün matrah unsurlarını içerecek şekilde yapılan vergi incelemesini,
 Sınırlı inceleme: Tam inceleme dışında kalan vergi incelemesini ifade eder.
Arama
 İhbar ya da yapılan incelemeler dolayısı ile bir mükellefin vergi kaçırdığını
gösteren kanıtlar bulunması halinde, bu mükellef yada kaçakçılıkla ilgisi
görünen diğer kişilerin işyerlerinde, evlerinde yada üzerlerinde araştırma
yapılmasına arama denilir.
 Aramanın yapılabilmesi için ihbarda bulunulması yeterli değildir. İhbarın
yetkililerce ciddi bulunması ve sulh Ceza hakiminden izin alınması
gerekmektedir.
 Aramada bulunanlar tutanak düzenler. Arama sonucu alınan defter ve
belgeler üzerindeki incelemelerin en geç 3 ay içinde bitirilerek sahibine bir
tutanakla geri verilmesi gerekmektedir. 3 ay içinde bitirilemezse Sulh
hakiminden ek süre alınmalıdır.
Bilgi Toplama
 Bilgi verme, kamu idare ve müesseseleri, mükellefler veya mükelleflerle
muamelede bulunan diğer gerçek ve tüzel kişiler, Maliye Bakanlığı’nın
veya vergi incelemesi yapmaya yetkili olanların isteyecekleri bilgileri
vermeye –VUK hükümlerine göre- mecburdurlar.
 Tek bir olaya ilişkin olabileceği gibi sürekli de olabilir.
1.1. MÜKELLEFLERİN ÖDEVLERİ
 Mükellefin ödevlerini iki ana noktada toplamak mümkündür.
Bunlardan birincisi, işin maddi yönü olan vergi borcunu
ödemektir. Ancak, ödemesi gereken vergi borcunu ödemeden
önce, mükellefin yerine getirmesi zorunlu olan başka
mükellefiyetleri de bulunmaktadır.
MÜKELLEFLERİN ÖDEVLERİ
 Bunlar, maddi mükellefiyetin yanında, ikinci bir
mükelleflik grubu oluşturmaktadır. Sözü edilen bu
mükelleflikler, daha çok şekli hususların yerine
getirilmesi biçimindedir. Özellikle sürekli mükellefiyet
gerektiren gelir, kurumlar ve harcama vergileri gibi,
vergilerde şekli mükellefiyet denilebilecek bu
mükelleflikler çok önemlidir.
 Önemi dolayısıyla, Vergi Usul Kanunu’nun ikinci kısmı
“Mükellefin Ödevleri” başlığı altında bazı
mükellefiyetlere ayrılmıştır. Mükellefin,
MÜKELLEFLERİN ÖDEVLERİ
 Mükellefin, kanunda yer alan ödevleri; bildirim;
defter tutma; envanter, bilanço ve öz sermaye
çıkarma; vesikalar düzenleme; ekim sayım
beyanında bulunma; vergi karnesi alma ile
muhafaza ve ibraz ödevleridir.
1.1.1. İşe Başlamayı Bildirme
Vergiye tabi ticaret ve sanat erbabı, serbest meslek erbabı,
kurumlar vergisi mükellefleri, kolektif ve adi şirket ortaklarıyla
komandit şirketlerin komandite ortakları, işe başladıklarını vergi
dairesine bildirmeye mecburdurlar.
1.1.1. İşe Başlamayı Bildirme
Ticaret sicili memurlukları, kurumlar vergisi mükellefi olup da
Türk Ticaret Kanunu uyarınca tescil için başvuran mükelleflerin
başvuru evraklarının bir suretini ilgili vergi dairesine intikal ettirir.
Bu mükelleflerin işe başlamayı bildirme yükümlülükleri yerine
getirilmiş sayılır.
1.1.1. İşe Başlamayı Bildirme
 Bir işyeri açmak, işyeri açılmamış olsa dahi ticaret siciline veya mesleki
bir teşekküle kayıt olmak ve kazançları basit usulde tespit edilenlerin
işle bilfiil uğraşmaya başlamaları, tüccarlarda işe başlamanın belirtileri
olarak kabul edilmiştir. Burada, bir iş yeri açmaktan amaç, belli bir yerde
bilfiil ticari ve sınai faaliyete geçmek demektir. Bir yerin hangi amaçla
olursa olsun, sadece tutulmuş olması veya iç gereksinimlerin yapılması,
iş yerinin açıldığı anlamına gelmez.
1.1.1. İşe Başlamayı Bildirme
 Muayenehane, yazıhane, atölye gibi özel iş yerleri açmak; çalışılan yere
tabela, levha gibi mesleki faaliyette bulunduğunu gösteren alametleri
asmak; her ne şekilde olursa olsun sürekli olarak mesleki faaliyette
bulunduğunu gösteren ilanlar yapmak ve serbest meslek faaliyetinde
bulunmak üzere mesleki kuruluşlara kaydolmak da; serbest meslek
erbabı için işe başlamanın belirtileridir.
1.1.2. Değişiklikleri Bildirme
 Adres, iş ve işletmelerdeki değişikliklerin bildirilmesi kanuni zorunluluktur.
Mevcut olan iş veya ikamet yeri adreslerini değiştiren mükellefler, yeni
adreslerini vergi dairesine bildirmeye mecburdurlar. Öte yandan, daha
önce işe başladıklarını bildiren mükellefler, yeni bir vergiye tabi olmayı,
mükellefiyet şeklindeki mükellefiyetten muafiyete geçmeyi gerektirecek
şekilde işlerinde değişiklik olması durumunda, bu değişiklikleri vergi
dairesine bildirmek zorundadırlar.
 Aynı teşebbüs ve işletmeye dahil bulunan işyerlerinin sayısında meydana
gelen artış ve azalışların da, aynı şekilde bildirilmesi gerekmektedir.
 İşyeri değişikliği söz konusu olanlar Vergi dairesine bu durum vukuu
bulmasından itibaren 1 ay içerisinde bildirmek zorundadırlar.
1.1.3. İşi Bırakmanın Bildirilmesi
 Vergiye tabi olmayı gerektiren muamelelerin tamamen durması
ve sona ermesi, işi bırakma anlamına gelir. Ancak, işlerin
herhangi bir sebep yüzünden geçici bir süre için durması, işi
bırakma sayılmaz. Tasfiye ve iflas ile ölüm halinde, iş bırakılmış
sayılır.
 Tasfiye ve iflas hallerinde mükellefiyet, vergi ile ilgili
muamelelerin tamamen sona ermesine kadar devam eder.
Tasfiye memurları veya iflas dairesi, tasfiye kararlarını ve
tasfiyenin veya iflasın kapandığını vergi dairesine ayrı ayrı
bildirmeye mecburdurlar.
 İşi Bırakmanın Bildirilmesi de Vergi dairesine bu durum vukuu
bulmasından itibaren 1 ay içerisinde bildirilmek zorundadır.
1.1.4. Bina ve Arazi Değişiklikleri
 Mükellefler, Emlak Vergisi konusuna giren bina ve arazi
değişikliklerini de bildirmek zorundadırlar. Buna göre bina ve
arazide meydana gelen belirli değişiklikler ilgili vergi dairesine
bildirilir.
Defter ve Belge Tutma Saklama
Defter tutma yükümlülüğü
 Mükellefin vergi ile ilgili servet, sermaye ve hesap durumunu tespit
etmek;
 Vergi ile ilgili faaliyet ve hesap neticelerini belirleyebilmek;
vergiyle ilgili muameleleri belli etmek;
 Mükellefin vergi karşısındaki durumunu hesap üzerinden kontrol etmek
ve incelemek;
 Mükellefin hesap ve kayıtlarının yardımıyla üçüncü şahısların vergi
karşısındaki durumunu denetleyebilmek amacıyla, mükelleflere defter
tutma mükellefiyeti getirilmiştir.
Defter ve Belge Tutma Saklama
 Ticaret ve sanat erbabı, çiftçiler, serbest meslek erbabı, ticaret
şirketleri, iktisadi kamu müesseseleri ile dernek ve vakıflara ait
iktisadi işletmeler, defter tutma zorunluluğundadırlar. Defter
tutma yükümlülüğü tutulması zorunlu defterler, defterleri
tutmakla mükellef olan; tüccarlara, sınai müesseselere, zirai
kazanç sahiplerine, serbest meslek erbabına ve diğer
müesseselere göre bir ayrıma tabi tutulmuştur.
Defter ve Belge Tutma Saklama
 Buradaki ayrımda, birinci sınıfa giren tüccarlar; yevmiye (günlük) defteri,
defteri kebir (büyük defter) ve envanter defteri tutarlar.
 İkinci sınıfa giren tüccarlar ise, işletme defteri tutmak zorundadırlar.
Defter tasdiki ile ilgili yükümlülükler Yevmiye ve envanter defterlerinin,
işletme defterinin, çiftçi işletme defterinin, nakliyat vergisi defteri ile
yabancı nakliyat kurumlarının hasılat defterinin, tasdik ettirilmesi
zorunludur.
 Mükelleflerin birinci sınıfa mı yoksa ikinci sınıfa mı tabi olacakları VUK 177 .
Maddede açıklanmıştır. Buna göre alış-satış tutarları ve gayrisafi
hasılatlarına bakılarak tayin edilirler.
Defter Tutma Bakımından Mükellefler
Defter Tutmak Zorunda
Olanlar
Defter Tutmak Zorunda
Olmayanlar
Ticaret Ve sanat erbabı
Gelir vergisinden muaf esnaf ve gerçek
usulde vergiye tabi olmayan çiftçiler
Ticaret Şirketleri
GVK’na göre kazançları basit usulde tespit
edilenler
İktisadi Kamu Müesseseleri
Dernek Ve Vakıflara Ait iktisadi İşletmeler
Serbest Meslek Erbabı
Gerçek Usule Tabi Çiftçiler
Kurumlar vergisinden muaf olan iktisadi
kamu müesseseleri ile dernek ve vakılara
ait iktisadi işletmeler
1. Sınıf Tüccarların Tutacakları Defterler
 Tutacakları Defterler
1.
2.
3.
4.
Türkçe olarak Tacir hükmündeki şahıslar
Yevmiye defteri,
Defteri kebir,
Envanter defteri
Karar defteri
2. Sınıf Tüccarların Tutacakları Defterler
 İkinci Sınıf tacirler ise;
 İşletme Hesabı Defteri,
 Günlük Perakende Satış ve Hasılat Defteri
tutarlar.
1. Sınıf Tüccarlar Kimlerdir
1. Satın aldıkları malları olduğu gibi veya işledikten sonra satan ve
yıllık alımlarının tutarı 1.1.2013’den itibaren 150.000. -TL veya satışları
tutarı itibaren 200.000. - TL lirayı aşanlar
2.Birinci bentte yazılı olanların dışındaki işlerle uğraşıp da bir yıl içinde
elde ettikleri gayri safi iş hasılatı 80.000.- TL aşanlar;
3. 1 ve 2 numaralı bentlerde yazılı işlerin birlikte yapılması halinde 2
numaralı bentte yazılı iş hasılatının beş katı ile yıllık satış tutarının
toplamı 150.000. -TL lirayı aşanlar,
(V.U.K. MADDE 177)
1. Sınıf Tüccarlar Kimlerdir
4. Her türlü ticaret şirketleri (Adi şirketler iştigal nevileri yukardaki
bentlerden hangisine giriyorsa o bent hükmüne tabidir.);
5. Kurumlar Vergisine tabi olan diğer tüzel kişiler (Bunlardan işlerininin
icabı bilanço esasına göre defter tutmalarına imkan veya lüzum
görülmeyenlerin, işletme hesabına göre defter tutmalarına Maliye
Bakanlığınca müsaade edilir.);
6. İhtiyari olarak bilanço esasına göre defter tutmayı tercih edenler.
2. Sınıf Tüccarlar Kimlerdir
 1. 177'inci maddede yazılı olanların dışında kalanlar;
 2. Kurumlar Vergisi mükelleflerinden işletme hesabı esasına göre
defter tutmalarına Maliye Bakanlığınca müsaade edilenler.
 Yeniden işe başlayan tücarlar yıllık iş hacimlerine göre
sınıflandırılıncaya kadar II'nci sınıf tüccarlar gibi hareket edebilirler.
SINIF DEĞİŞTİRME
(V.U.K.MADDE 179-180)
(II)'nciden (I)'inciye geçiş
 (I)'inciden (II)'nciye geçiş
1. Bir hesap döneminin iş
hacmi 177'nci maddede yazılı
hadlerden % 20'yi aşan bir
nispette düşük olursa, veya;
2. Arka arkaya üç dönemin iş
hacmi 177'nci maddede yazılı
hadlere nazaran % 20'ye
kadar bir düşüklük gösterirse.
1. Bir hesap döneminin iş hacmi
177'nci maddede yazılı hadlerden %
20'yi aşan bir nispette fazla olursa,
veya;
2. Arka arkaya 2 dönemin iş hacmi
177'nci maddede yazılı hadlere
nazaran % 20'ye kadar bir fazlalık
gösterirse.
İHTİYARİ SINIF DEĞİŞTİRME
(V.U.K MADDE 181)
II'nci sınıf tüccarlar diledikleri
takdirde bilanço esasına göre defter
tutabilirler.
Defterler
 Ticari defterler, tutulacakları yıldan önceki ayda notere onaylatılır. Noter
defterin tüm sayfalarını numaralandırır ve mühürler.
 Ticari defterlerin yasalarda temel kuralları belirtilmiş olan kendine özgü ve
muhasebe tekniğine uygun bir tutuluş şekli vardır.
 Yapılan yanlışlar da yine muhasebe tekniği kurallarına uygun olarak
düzeltilir.
 Silinti kazıntı yapılmaz, sayfa koparılmaz, ilave edilemez.
 Mürekkepli kalem ya da yazı makinesi veya bilgisayar yazıcısı ile
tutulabilir.
Defterler
 Ticari defterler, ait oldukları yılı izleyen yıldan itibaren
Vergi Usul Kanunu’na göre 5 yıl, Türk Ticaret ve Sosyal
Güvenlik Kanunlarına göre ise 10 yıl süre ile saklanmak
zorundadır.
Yevmiye Defteri
 1. Yevmiye Defterinin Tanımı: Muhasebede, ticari işlemlerin belgelere
dayanarak tarih sırası ile, maddeler halinde kaydedildiği deftere yevmiye
defteri (Günlük Defter) denir. Yevmiye defterine yapılan her kayıt mutlaka bir
belgeye dayanmalıdır. Muhasebede belgesi olmayan hiçbir işlem
kaydedilemez. Yevmiye defterine ilk olarak yeni işe başlayan işletmelerde
açılış bilançosu, eskiden beri işe devam eden işletmelerde önceki dönem
sonu bilançosunda yer alan bilgiler esas alınarak açılış kaydı yapılır.
 Muhasebe işlemlerinin defterlere günü gününe kaydedilmesi esas olmakla
birlikte en geç 10 gün içinde deftere kayıt yapılmalıdır. Muhasebe kayıtlarını,
muhasebe fişlerine dayanarak yürüten işletmelerde en geç 45 gün içinde
deftere kayıt yapılmalıdır
Defteri Kebir
 Büyük defter, yevmiye defterlerine kaydedilmiş olan işlemleri buradan
alarak sitemli bir şekilde hesaplara dağıtan ve düzenli olarak bu
hesaplarda toplayan muhasebe defteridir. Büyük defterin diğer adı da
Defteri Kebir'dir.
Defteri Kebir
 Yevmiye defterlerine yapılan işlemler tarih ve işlem sırasına göre, belli
bir düzenlemeye tabi tutulmadan yazılır. İşletmenin muhasebe
işlemlerinin takip ve kontrolü için muhasebe kayıtlarının hesaplara
dağılımının daha düzenli bir şekilde yapılmasını sağlamak ister. Bu
nedenle hesaplardaki hareketliliklerin takip ve kontrolü için ayrı bir
deftere ihtiyaç duyarlar. Bu hesaplarda oluşan rakamların sistemli bir
şekilde bir araya getirilmesi ve dağıtılması işlevini gören deftere büyük
defter (defteri kebir) adı verilir. Büyük defter tutulması zorunlu bir
defterdir (VUK madde 182).
Envanter defteri
 Envanter defteri, ticari işletmenin açılışında ve açılıştan sonra her hesap
döneminin sonunda taşınmazların, alacakların, borçların, nakit para
tutarının ve varlıklar ile borçların değerlerinin teker teker kaydedildiği ciltli
ve sayfaları müteselsil sıra numaralı defterdir.
 Kayıtlarda kısaltmalar, rakamlar, harfler ve semboller kullanıldığı takdirde,
bunların anlamları duraksamaya yer bırakmayacak kesinlikte ve tekdüze
olur.
 Defterlere yazımlar ve diğer gerekli kayıtlar, eksiksiz, doğru, zamanında
ve düzenli olarak yapılır.
 Defterlerde kayıtlar arasında boşluk bırakılamaz ve satır atlanamaz.
 Ciltli defterlerde, defter sayfaları ciltten koparılamaz. Tasdikli müteharrik
yapraklarda bu yaprakların sırası bozulamaz ve bunlar yırtılamaz.
Faaliyet Türü İtibariyle Tutulacak
Ek Defterler
 İmalat Defterleri: Birinci sınıf tüccarlardan devamlı olarak imalat ile
uğraşanların tutması gereken defterlerdir.
 Banka Ve Sigorta Muameleleri Vergisi Defteri: Bankalar, sigorta
şirketleri ve özel finans kuruluşları; banka ve sigorta muameleleri
kapsamına giren işlemlerini ayrı bir Banka Ve Sigorta Muameleleri
Vergisi Defterinde gösterirler ya da muhasebe defterlerinin ayrı bir
yerine kaydederler.
Faaliyet Türü İtibariyle Tutulacak
Ek Defterler
 İşletme Hesabı Esasına Tabi Olanların Tutacağı Defterler: İşletme defteri
işletmenin hesaplarını gösteren basit bir defterdir. Söz konusu defterin sol
tarafına satın alınan mallar veya yapılan hizmetler karşılığında ödenen veya
borçlanılan paralar ve işletme ile ilgili diğer bütün giderler yazılır.
Sağ
Tarafına ise: Satılan mal bedeli veya yapılan hizmet karşılığı olarak tahsil
edilen paralarla tahakkuk eden alacaklar ve işletme faaliyetinden elde
edilen diğer bütün hasılat kaydedilir.
Faaliyet Türü İtibariyle Tutulacak
Ek Defterler
 Serbest Meslek Kazançları Defteri: Kendi şahıslarına, belli bir kuruluşa bağlı
olmadan kendi mesleki yeterliliklerine göre ticari mahiyette olmayan ,
serbest olarak çalışan kişilere denir. Serbest meslek sahipleri serbest meslek
kazanç defteri tutarlar.
 Bir hesap dönemi içinde serbest meslek faaliyeti karşılığı olarak tahsil edilen
para ve para ile temsil edilebilen menfaatlerden, bu faaliyet dolayısıyla
yapılan giderler indirildikten sonra kalan fark serbest meslek kazancıdır. İşte
bu kazançların basit usul yöntemine göre kaydedildiği defter serbest meslek
kazanç defteridir.
Defterlerin Kayıt Nizamı, Tasdik Ve Kayıt
Süreleri
Defterlerin Kayıt Nizamı




Defter ve kayıtlar Türkçe olarak hazırlanır.
Kayıt ve belgelerde Türk para birimi kullanılacaktır.
Defterler mürekkeple ya da makineyle yazılacaktır.
Yevmiye maddelerinde yapılan yanlışlıklar kazınarak, karalanarak
çizilerek değil muhasebe kaidelerine uygun düzeltilecektir.
 Defterlerdeki satırlar çizilemez atlanamaz silinemez.
 Ciltli defterlerde defter sayfaları ciltten koparılamaz.
Defterlerin Kayıt Zamanı
 - İşlemlerin ticari defterlere 10 gün içinde kaydedilmesi gerekir.
- Kayıtlarını devamlı olarak muhasebe fişleri, primanota ve bordro gibi
yetkili amirlerin imza ve parafını taşıyan, yazılmış evraklara dayanarak
yürüten kuruluşlarda, işlemlerin bunlara işlenmesi, deftere işlenmesi
hükmündedir. Ancak işlemlerin esas defterlere aktarılması 45 günü
aşmamalıdır.
- Serbest meslek kazanç defterine ise işlemler günü gününe kaydedilir.
Halen günü gününe tutulması zorunlu bulunan tek ticari defter serbest
meslek kazanç defteridir.
VUK’na göre Tasdik Edilecek Defterler
 Vergi Usul Kanunumuzun 220. maddesi çerçevesinde aşağıda yazılı defterlerin
tasdik ettirilmesi zorunludur.
 - Yevmiye defteri
- Envanter ve bilanço defteri
- İşletme hesabı defteri
- Serbest meslek kazanç defteri
- Çiftçi İşletme Defteri
- İmalat ve üretim defteri
- Yabancı nakliyat kurumlarının hasılat defteri.
 Defter-i kebir, yukarıdaki maddeler içinde yer almamıştır. O halde yasal olarak
tasdike tabi değildir. Ancak unutulmamalıdır ki tasdike tabi olmayan bir defter
usulüne göre tasdik ettirildiğinde daima sahibi lehine bir ispat aracıdır.
 Defteri Kebirlerin TTK ya göre tasdiki zorunludur.
Tasdik zamanları
 VUK’ da tutulması gereken ticari defterler ile ilgili olarak bazı tasdik
zamanları belirlenmiştir.(Madde 221-222) Buna göre:
 - Öteden beri işe devam etmekte olanlar defterin kullanılacağı yıldan önce
gelen son ayda, (Hesap dönemi bir takvim yılı olanlar Aralık ayı içinde
 - Hesap dönemleri Maliye Bakanlığı tarafından belirlenenler, defterin
kullanılacağı hesap döneminden önce gelen son ayda
 - Yeniden işe başlayanlar, sınıf değiştirenler ve yeni bir mükellefiyete
girenler, işe başlama, sınıf değiştirme ve yeni mükellefiyete girme
tarihinden önce; vergi muafiyeti kalkanlar, muaflıktan çıkma tarihinden
başlayarak on gün içinde
 Tasdike tabi defterlerin dolması, dolayısıyla veya sair sebeplerle yıl içinde
yeni defter kullanmaya mecbur olanlar bunları kullanmaya başlamadan
önce
 - Defterlerini ertesi yılda da kullanmak isteyenler Ocak ayı içinde, hesap
dönemleri Maliye Bakanlığınca belirlenenler bu dönemin ilk ayı içinde
 Ticari İşlemleri Belgelendirme: Ticari işlem, ticari ilişkilerin bir sonucu
olarak ortaya çıkar. İşletmeler üçüncü şahıslarla olan ticari ilişki ve
işlemleriyle ilgili kayıtlarını belgelemek zorundadırlar. (VUK madde 227)
Bu belgelendirme defter tutmak zorunda olmayan tacirlerinde vergiye
tabi kazançlarının (vergi matrahlarının) belirlenebilmesi için gerekli ve
zorunludur. VUK’ un 229-242. maddeleri, düzenlenmesi gereken belgeleri,
belgelerle ilgili şekil ve esasları ayrıntılı bir şekilde açıklamıştır.
Unutulmamalıdır ki bu şekil ve esaslara uyulmaması halinde o belge hiç
düzenlenmemiş sayılır.
 VUK’ da belirtilen ve düzenlenmesi gereken belgeler şunlardır:
- Fatura
- Perakende satış belgeleri (perakende satış fişi, yazar kasa fişi, giriş ve yolcu
taşıma biletleri)
- Müstahsil makbuzu
- Serbest meslek makbuzu
- Sevk irsaliyesi
- Gider pusulası
- Ücret bordrosu
- Kıymetli maden alım belgesi (VUK 379 1.3.2008’den itibaren geçerli olmak
üzere) Dileyen mükelleflerin bu tarihten önce de söz konusu belgeleri
düzenlemeleri mümkün bulunmaktadır.
- Kıymetli maden satım belgesi (VUK 379 1.3.2008’den itibaren geçerli olmak
üzere) Dileyen mükelleflerin bu tarihten önce de söz konusu belgeleri
düzenlemeleri mümkün bulunmaktadır.
- Taşıma irsaliyesi
- Yolcu listeleri
- Günlük müşteri listeleri
- Muhabere evrakı
- Diğer vesikalar (sözleşme, taahhütname, kefaletname, mahkeme ilâmı gibi
hukuki belgeler, ihbarname, karar örnekleri, vergi makbuzları)
Defterlerin Saklanması
 Defterlerin Saklanması: Defter tutmak zorunda olanlar, tutmuş
oldukları defterlerle bu defterlere kayıtta esas alınan tüm
belgeleri ilgili bulundukları yılı izleyen takvim yılından başlamak
üzere 5 yıl süre ile saklamak zorundadırlar. (VUK madde 253)
 TTK’nın 68. maddesinde ise ticari defter ve belgeleri saklama
süresi, son işlem tarihinden itibaren 10 yıl olarak belirlenmiştir.
Defterlerin İbrazı (VUK 256):
 Defterlerin İbrazı (VUK 256): Defter tutmak zorunda olan gerçek ve
tüzel kişiler saklamak zorunda oldukları her türlü defter ve belgelerini,
kayıtlarını başka bir ortamda tutuyorlarsa o ortamla ilgili araçlarını
(disket, CD, mikrofilm, manyetik teyp, mikrofilm gibi) ve kayıtlara
ulaşmak için gerekli şifreleri saklama süresi içinde yetkili makam ve
memurların isteği üzerine inceleme için vermek zorundadırlar.
İnceleme ve kontrol sırasında, denetimi yapılan kişinin yani mükellefin,
yetkili olan memurun çalışmasını sağlamak amacıyla, iş yerinde bir yer
tahsis etmek, kendisinden istenen her türlü açıklamaları yapmak,
gerektiğinde iş yerini gezip görmesini sağlamak gibi ödevlerinin
olduğunu ve bu ödevlerin yerine getirilmesi gereken bir zorunluluk
olduğunu bilmesi gerekir.(VUK madde 257)
Defterlerin İbrazı (VUK 256):
 Mükellefler kendilerinden incelenmek üzere istenen her türlü defter ve
belgelerini, hangi süre içinde yetkili kişilere teslim edecektir.
VUK’da bununla ilgili olarak açıkça bir süre belirtilmemiştir. Ancak aynı
kanunun 14. maddesinde kanunda açıkça bir süre belirtilmemişse en az
15 gün süre verileceği belirtilmiştir. Buna göre defter ve belgelerin yetkili
kişilere 15 gün içinde teslim edilmesi gerekmektedir.
Defterlerin Kaybolması ile İlgili
Sorumluluklar
 Defterlerin Kaybolması ile İlgili Sorumluluklar: Saklanılması zorunlu olan
defter ve belgelerin yangın, deprem, su baskını ya da tacirin elinde
olmayan diğer nedenlerden dolayı kaybolması durumunda, tacirin 15 gün
içinde işletmesinin bulunduğu yerin yetkili mahkemesine başvurup zayi
belgesi verilmesini istemesi gerekir.
 Zayi belgesini alan ve inceleme elemanına sunan tacire defterleri ibraz
etmeme ile ilgili vergi cezaları kesilemez. Ticari defter ve belgeleri
saklama görevi tacire aittir. Eğer tacir defter ve belgelerin korunmasında
gerekli dikkat ve özeni göstermemişse zayi belgesi kendisine verilemez.
Zayi belgesini almamış bir tacir ise defter ve belgelerini ibrazdan (yetkili
mercilere incelenmesi için vermekten) kaçınmış sayılır.
Download