(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı) BAŞKAN

advertisement
T.B.M.M.
B : 101
16 . 5 . 2002
O:2
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Lütfen buyurunuz.
RAMAZAN TOPRAK (Devamla) - Mevcut 647 sayılı Kanun hükümlerinden yararlanarak
dışarı çıkacak insanlardan belirgin bir kısmı, bu cezalandırma yasası doğrultusunda, evet, af yasası
değil, cezalandırma yasası doğrultusunda hâlâ içerideler. Af değil, affedersiniz yasasına dönüştü bu!
Yani, gerçek anlamda bir hukukî kaos var ve bu işi çözebilecek sihirbaz için -benim vaat ettiğimaltın madalya vaadimde hâlâ duruyor. Şu işi tam anlamıyla çözebilecek bir ceza hukukçusu veya bir
başka hukukçu bulduğum takdirde, ben, gerçekten kendisine altın madalya vereceğimi ifade ediyor;
hepinizi saygıyla selamlıyorum. (AK Parti sıralarından alkışlar)
BAŞKAN - Çok teşekkür ediyorum Sayın Toprak.
Şimdi de, Milliyetçi Hareket Partisi Grubu adına, Denizli Milletvekili Salih Erbeyin;
buyurunuz.
MHP GRUBU ADINA SALİH ERBEYİN (Denizli) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 23
Nisan 1999 Tarihine Kadar İşlenen Suçlardan Dolayı Şartla Salıverilmeye, Dava ve Cezaların Er­
telenmesine Dair Kanunda değişiklik yapılmasına dair 858 sıra sayılı kanun tasarısı üzerinde, Mil­
liyetçi Hareket Partisi Grubu adına söz almış bulunmaktayım; sözlerime başlamadan önce, Yüce
Heyetinizi saygıyla selamlıyorum.
Bu yasa teklifi gündeme geldiğinden beri, değişik çevrelerce, değişik bakış açılarıyla tartışıl­
maktadır. Ben, müsaade ederseniz konuya dört açıdan yaklaşmak istiyorum.
Bir, adalet ilkesi açısından; her mahkemenin duvarında yazdığı gibi, adalet, mülkün temelidir;
yani, adalet, devletin temelidir. Hukuk fakültelerinde her öğrenciye ilk yıllarda öğretilen temel bir
hukuk formasyonu vardır. Hukukun amacı, hukukun idesi olan adaleti gerçekleştirmektir.
Çoğumuzun bildiği gibi, Türk Milletinin adalet anlayışı, devlete olan güveninin objektif olarak ger­
çekleşmesidir.
Adaletin, vatandaşımız gözüyle nasıl görüldüğünü, şu yaşanmış olay tüm çıplaklığıyla ortaya
koymaktadır: Bir köylü vatandaşın davasında defalarca arazi keşfine giden bir hâkim, en son keşfe
gittiğinde, keşif mahallinde köylü vatandaşa "Bey amca, bu küçücük tarla için mi bizleri bu kadar
uğraştırıyorsun?! Burasının senin gözündeki değeri kaç paraysa ben cebimden ödeyeyim de, sen de
kurtul ben de kurtulayım" dediğinde, köylü vatandaşımız "Hâkim Bey, ben sizden para değil, adalet
istiyorum" demiştir.
Kamuoyunda bu yasa tartışılırken, birileri âdeta bu tasarıya -tabirimi mazur görün- körün fili
tarif ettiği gibi yaklaşmaktadır. Buradaki amaç, hukukun idesi olan adaleti gerçekleştirmek midir,
yoksa üzüm yemek midir veyahut da bağcıyı dövmek midir, anlayan beri gelsin diyorum.
Dikkat ediyorum bazı açık oturumlara, bazı medya kuruluşlarının köşe yazarlarına; ceza infaz
hukukunu bilmeyen, ceza hukukunu bilmeyen herkes şu günlerde ordinaryüs prof. ceza hukukçusu
oldu. Bir kısım insanlar da olaylara hâkim noktadan değil, sadece ve sadece kendi pencerelerinden
baktıkları için dünyayı siyah ve beyaz olarak görmektedirler veyahut da kendi nirengi noktaların­
dan beyinlerindeki düşünce gibi olayı yorumlamaktadırlar. Hukukumuzda bilinen bir gerçek vardır:
Yasama, yürütme, yargı erkinde, kararı, sadece ve sadece bağımsız yargıdaki hâkimlerimiz verir.
Hâkim ve savcı olmayanlar, bu noktada, fazla infaz memurluğuna soyundular gibime geliyor.
Benzetmem uygun olur mu bilemiyorum; ama, 1967 yılına kadar, Amerika Birleşik Devlet­
lerinde "eşit fakat ayrı kuralı" diye bir uygulama vardı. Birileri de "benim için eşitlik, benim için
-532-
Download