Aile planlaması ve sorunları

advertisement
Aile planlaması ve sorunları
Her kadının istediği zaman ve istediği sayıda çocuk sahibi
olması en doğal hakkıdır. Ancak kontrolsüz, birbirini takip
eden doğumlar ve düşükler anne-çocuk sağlığını tehdit eder.
Aile planlaması işte burada devreye girer.
Aile planlaması, çiftlerin bakabilecekleri sayıda, istedikleri
aralıklarla çocuk sahibi olmalarının; istedikleri halde çocuk
sahibi olamayanlara da gerekli tanım ve tedavi olanaklarının
sağlanmasıdır. Bu hizmetler, devlet ve üniversite
hastanelerinin kadın sağlığı ve aile planlaması kliniklerinde
verilir. Sağlık merkezlerinde de danışmanlık ve uygulama
hizmetleri sunulmaktadır. Tüm bu uygulamalarda dikkat edilmesi
gereken, danışmanlık hizmetlerinin yardımı ile, çiftlerin
kendi sağlık koşullarına en uygun tedavi yöntemini, yine
birlikte karar vermeleridir.
Türkiye’de aile planlaması, 1970’li yıllarda ilk kez ortaya
çıktığında, kuşkuyla karşılandı. Dış güçlerin, bu
topraklardaki nesli tüketmek için bir dayatması olarak
yorumlandı. Metotlar yeni ve denenmemiş olduğundan, özellikle
kanser yönünden korkuldu. Bugün, kullanılan bu ilaçların
masumiyeti kanıtlanmış bulunuyor. Hatta bazı ilaçlar, çeşitli
kadın hastalıklarının tedavisi amacıyla da kullanılıyor.
Buna karşın önyargıların aşıldığını söylemek güç. Türkiye’de
hâlâ doğum hızı oranı, anne ve bebek ölüm oranları yüksek.
Bunda en büyük etken olanak yetersizliği, daha doğrusu
olanakların adaletsiz dağıtımı… Yöntemler konusunda bilgi
sahibi olunmaması ve ihmal de başta gelen diğer faktörler.
Dünya’da da durum farklı değil: Dünya nüfusunun %75’i az
gelişmiş ülkelerde ve tüm doğumların %85’i, tüm anne
ölümlerinin %99’u, tüm bebek ve çocuk ölümlerinin %95’i de
yine bu bölgelerde gerçekleşiyor.
Oysa, insanlık bunu haketmiyor.
Yazan: İC – Sağlık (15 Aralık 2008)
Download