MÜSLÝM b. AKœL nü’l-Yemâme” lakabýyla anýldýðýna dikkat çekerek Ýbn Ýshak’ýn Ýbn Hiþâm tarafýndan aktarýlan bir rivayetini delil göstermektedirler (ÝA, VIII, 820). Bu rivayete göre müþrikler Hz. Peygamber’e, “Öðrendiðimize göre Yemâme’den Rahmân adlý bir adam sana bunlarý öðretiyormuþ; biz asla ona iman edecek deðiliz” demiþler, bunun üzerine Ra‘d sûrenin 30. âyeti nâzil olmuþtur (Ýbn Hiþâm, I-II, 311). Ancak Ýbn Ýshak’ýn bu rivayeti hiçbir kaynak tarafýndan doðrulanmamaktadýr. Ayrýca Müseylime’nin Rahmân lakabýný ne zamandan beri ve hangi anlamda kullandýðý bilinmemektedir. Frantz Buhl, Müseylime’nin Hz. Muhammed’e iktidarýn aralarýnda taksimi veya onun ölümünden sonra kendisine geçmesi teklifinin Müseylime’nin Yemâme bölgesinde Peygamber’in Medine’deki konumuna benzer bir konumda olmasýyla izah edilebileceðini ve Hz. Muhammed’in ölümünden kýsa bir müddet sonra bütün Benî Hanîfe’nin Medineliler’e karþý mücadelesinde Müseylime’yi desteklediðini, bu durumun onun uzunca bir müddet faaliyette bulunmuþ olduðunu gösterdiðini ve Peygamber’in ölümünün ardýndan ortaya çýkan bir taklitçi olmadýðýný ispat ettiðini ileri sürmektedir (ÝA, VIII, 820). Bu iddia tarihî gerçeklerle baðdaþmamaktadýr. Çünkü bütün Benî Hanîfe Müseylime’yi desteklemiþ deðildir. Caetani, Benî Hanîfe’nin Medine’ye heyet göndermesi rivayetine ihtiyatla yaklaþmak gerektiðini ve büyük çoðunluðu hýristiyan olan bu kabileden pek az kiþinin müslüman olduðunu iddia ederken (Ýslâm Tarihi, IX, 24-25) bazý araþtýrmacýlar Müseylime’nin Medine’ye geldiði sýrada müslüman olup daha sonra irtidad ettiðini ileri sürmektedir (Mahmud Es’ad, s. 864). Þairlik, kâhinlik ve hatiplik gücünün yanýnda kabile reisliði nüfuzundan yararlanan Müseylime’nin insanlar üzerinde etkili olacak çeþitli yöntemler kullandýðý anlaþýlmaktadýr. Kaynaklarda onun içkiyi ve zinayý serbest býraktýðý, kendisi gibi peygamberlik iddiasýyla ortaya çýkan Secâh isimli kadýnla evliliði münasebetiyle insanlara zor gelen sabah ve akþam namazlarýný kaldýrdýðý, daha sonra da bütün namazlarý laðvettiði gibi rivayetler yer almaktadýr. Bu rivayetler, müslüman râvilerin Müseylime’yi kötülemek için uydurduðu aþýrý ve hatta asýlsýz unsurlar olarak deðerlendirilebilir. Buna karþýlýk Müseylime’yi oruca önem veren, þarap içmeyi yasaklayan, cinsel iliþkilere sýnýr getiren, müezzin tayin ederek namaza deðer veren, cennet, cehennem, tekrar dirilme gibi uhrevî temalarý iþleyen bir kiþi olarak takdim eden rivayetler de vardýr. Bütün bu unsurlarý, Müseylime’nin Ýslâm’ýn temel esaslarýný dikkate alýp Hz. Peygamber’i taklit etme gayretinin neticesi þeklinde görmek gerekir. Öte yandan bazý þarkiyatçýlar Müseylime üzerinde Hz. Muhammed’den çok Hýristiyanlýðýn etkisinin bulunduðunu, hatta onun birçok Benî Hanîfeli gibi hýristiyan olduðunu iddia etmiþtir (meselâ bk. Caetani, IX, 7; Brockelmann, s. 42; ÝA, VIII, 821). Ancak namaz, müezzinlik gibi unsurlarla Müseylime’nin kendisine gelen vahiyler olduðunu iddia ettiði secili sözlerin bazý Kur’an âyetleri ve sûreleriyle karþýlaþtýrýlmasý, onun kendisini gülünç düþürecek derecede Hz. Peygamber’i taklide yeltendiðini ortaya koymaktadýr. BÝBLÝYOGRAFYA : Buhârî, “Megazî”, 23, 70, 71; Müslim, “Rü,yâ”, 21, 22; Vâkýdî, el-Me³åzî, I, 82, 269, 286-287; II, 863; a.mlf., Kitâbü’r-Ridde (nþr. Muhammed Hamîdullah), Paris 1409/1989, s. 19, 31, 60-79; Ýbn Hiþâm, es-Sîre 2, I-II, 311, 466-467; III- IV, 72, 599601; Ýbn Sa‘d, e¹-ªabašåt, I, 273, 316-317; III, 378, 465, 474-475, 557; IV, 316; Ýbn Kuteybe, el-Ma£ârif (Ukkâþe), s. 97, 170, 267, 271, 405, 424; Belâzürî, Fütûh (Fayda), s. 126-136, 145; Taberî, TârîÅ (Ebü’l-Fazl), III, 137-138, 146-147, 184, 271-274, 281-300, 314-315; Beyhaký, Delâßilü’n-nübüvve (nþr. Abdülmu‘tî Kal’acî), Beyrut 1405/1985, I, 13; III, 242, 277; V, 330-336; Ýbn Kesîr, el-Bidâye, V, 50; VI, 268; L. Caetani, Ýslâm Tarihi (trc. Hüseyin Câhid), Ýstanbul 1926, IX, 5-37; C. Brockelmann, Ýslâm Milletleri ve Devletleri Tarihi (trc. Neþet Çaðatay), Ankara 1964, s. 42; Hamed el-Câsir, Medînetü’r-RiyâŠ, Riyad 1966, s. 50-60; M. Asým Köksal, Ýslâm Tarihi, Ýstanbul 1980, X, 348-355; Hamîdullah, Ýslâm Peygamberi, I, 444-446, 584; II, 758; a.mlf., el-Ve¦âßišu’ssiyâsiyye, Beyrut 1403/1983, s. 304, 305, 348, 349; Bahriye Üçok, Ýslâm’dan Dönenler ve Yalancý Peygamberler (Hicri 7.-11. Yýllar), Ýstanbul 1982, s. 88-118; Mahmud Esad, Ýslâm Tarihi (haz. Ahmed Lütfi Kazancý – Osman Kazancý), Ýstanbul 1983, s. 864-865; Riyâd Mustafa el-Abdullah, Mimmen idde£avü’n-nübüvve, Beyrut 1994, s. 29-44; D. F. Eickelman, “Musaylima”, JESHO, X/1 (1967), s. 17-52; Fr. Buhl, “Müseylime”, ÝA, VIII, 820-821; W. Montgomery Watt, “Musaylima”, EI 2 (Fr.), VII, 664-665. ÿAhmet Önkal – — MÜSKÝRAT ˜ (bk. ÝÇKÝ; SARHOÞLUK). – ™ — MÜSLE ˜ (bk. ÝÞKENCE). – ™ — MÜSLÝM ˜ (bk. ÝMAN). ™ – MÜSLÝM b. AKœL ( "56 ) — Müslim b. Ak¢l b. Ebî Tâlib b. Abdilmuttalib (ö. 60/680) ˜ Hz. Hüseyin’in amcasýnýn Kûfe’de þehid edilen oðlu. ™ Hayatýnýn Kerbelâ Vak‘asý’ndan önceki dönemi hakkýnda saðlýklý bilgi bulunmamaktadýr. Babasý Hz. Ali’nin büyük kardeþi Akýl, annesi Halîle isminde Nabatlý bir câriyedir. On sekiz yaþýna geldiðinde Medine’deki kýymetli bir arazisini Muâviye b. Ebû Süfyân’a sattýðý, durumdan haberdar olan Hz. Hüseyin’in araya girmesiyle bu satýþtan vazgeçtiði ve Muâviye’yi tehdit ettiði (Ýbn Ebü’l-Hadîd, XI, 251-252) yolundaki bilgileri ihtiyatla karþýlamak gerekir. Ýbn A‘sem el-Kûfî, onun Sýffîn Savaþý’nda Hz. Ali’nin ordusunun sað cephesinde mücadeleye katýldýðýný belirtmektedir (elFütû¼, III, 32). Yezîd b. Muâviye halife olunca Medine valisine haber göndererek Hz. Hüseyin’den biat almasýný emretti. Validen süre isteyip Mekke’ye giden Hz. Hüseyin, orada bulunduðu sýrada Kûfe’deki taraftarlarýndan oraya gidip baþlarýna geçmesini isteyen mektuplar aldý. Bunun üzerine durumu araþtýrmasý ve hareketi organize etmesi için Müslim b. Akýl’i Kûfe’ye gitmekle görevlendirdi (15 Ramazan 60 / 19 Haziran 680). Önce Medine’ye giden Müslim yakýnlarýyla görüþtükten sonra yola çýktý. Sýkýntýlý geçen bir yolculuðun ardýndan 5 Þevval 60 (9 Temmuz 680) tarihinde Kûfe’ye ulaþtý. Kûfe’de Hz. Hüseyin adýna biat almaya baþladý ve Hz. Ali taraftarlarýndan büyük destek gördü. Daha ilk günlerde kendisine biat edenlerin sayýsý 12.000 (veya 18.000) kiþiyi aþtý. Her þeyin yolunda gittiðini gören Müslim, bir süre sonra geliþmeleri bildirmek ve kendisini Kûfe’ye çaðýrmak için Hz. Hüseyin’e haberci gönderdi. Diðer taraftan Müslim’in faaliyetlerini takip eden Kûfe Valisi Nu‘mân b. Beþîr dikkatinin çekilmesine raðmen Müslim ve taraftarlarýna karþý þiddete baþvurmadý. Valinin bu tavrýný yanlýþ bulan Emevî yanlýsý bazý liderler durumu Yezîd’e bildirdiler. Yezîd, Nu‘mân b. Beþîr’i azledip þehrin yönetimini Basra Valisi Ubeydullah b. Ziyâd’a verdi ve ondan Müslim’i ortadan kaldýrmasýný yahut Kûfe’den çýkarmasýný istedi. Kûfe halký, yüzüne peçe takýp baþýna siyah sarýk sararak Kûfe’ye giren Ubeydullah’ý tanýmadý ve onu Hz. Hüseyin zannedip bü91 MÜSLÝM b. AKœL yük sevinç gösterisinde bulundu. Bu duruma çok sinirlenen Ubeydullah, valilik görevini devraldýktan sonra camide okuduðu hutbede Hz. Hüseyin taraftarlarýný Suriye’den gelecek ordunun ýrz ve namuslarýný çiðnemesiyle tehdit etti, ardýndan sert tedbirlere baþvurdu. Kabile reislerini uyarýp göreve çaðýrdý. Bu geliþme karþýsýnda endiþeye kapýlan Müslim, Mezhic kabilesinin liderlerinden Hâni’ b. Urve el-Murâdî’ye sýðýnmak istedi, Hâni’ de onu evinde misafir etmek zorunda kaldý. Diðer taraftan Vali Ubeydullah, Müslim’in çevresindeki geliþmelerden haberdar olmak için âzatlýsý Ma‘kýl’i görevlendirdi. Kendisine 3000 dirhem gibi yüklü miktarda para verip Hz. Hüseyin taraftarý görünerek Müslim’e ulaþmasýný, Suriye’den davetine katýlmak amacýyla geldiðini söylemesini, biat ettikten sonra isyan hazýrlýklarýnda kullanýlmak üzere elindeki parayý ona vermesini emretti. Neticede Müslim’in güvenini kazanan Ma‘kýl ondan davet faaliyeti hakkýnda bilgi aldý. Bu bilgiler doðrultusunda harekete geçen Vali Ubeydullah, kendisine karþý bir suikast düzenlemesinden çekindiði Hâni’ b. Urve’yi huzuruna çaðýrdý ve Müslim b. Akýl’in nerede olduðunu sordu. Hâni’ baþlangýçta Müslim’i tanýmadýðýný söylediyse de Ma‘kýl’in ortaya çýkmasýyla durumu itiraf etmek zorunda kaldý; Müslim’i evine almak istemediðini, ancak evine sýðýndýðý için kabul etmeye mecbur kaldýðýný belirtti. Ubeydullah ona Müslim’i huzuruna getirmesini emretti. Hâni’in kendisine sýðýnan bir kimseyi teslim edemeyeceðini bildirmesi üzerine vali onu aðýr þekilde dövdü ve tutuklanmasýný emretti. Bu olay dýþarýya Hâni’in öldürüldüðü þeklinde yansýyýnca kabilesi valilik konaðýnýn etrafýný sardý. Bu durum karþýsýnda Ubeydullah’ýn isteðiyle Kadî Þüreyh dýþarý çýkýp onun sað olduðunu, bir soruþturma için sarayda tutulduðunu söyleyerek yakýnlarýnýn daðýlmasýný saðladý. Olaylarýn kendi aleyhine geliþeceðini anlayan Müslim vakit kaybetmeden taraftarlarýný ayaklanmaya çaðýrdý. Ardýndan etrafýnda toplananlarla birlikte valinin konaðýný kuþattý. Kendisine biat edenlerin sayýsý 18.000’i aþtýðý halde etrafýnda ancak 4000 kiþi toplandý. Vali Ubeydullah isyancýlarý daðýtmak için o sýrada konakta bulunan yirmi kadar kabile liderinden yararlandý; onlara isyancýlarý Suriye’den gelecek ordu ve karþýlaþacaklarý diðer sýkýntýlarla korkutmalarýný söyledi. Ayrýca mahallelere giderek kadýnlarý harekete geçirmelerini istedi. Liderlerin nasihat ve tehditleri kýsa 92 sürede etkisini gösterdi. Akþam üzeri Müslim’in yanýnda otuz (veya 500) civarýnda taraftarý kalmýþtý, karanlýk bastýrýnca onlar da ayrýldý. Yalnýz kalan Müslim, Kinde kabilesinin oturduðu semtte Tav‘a isimli bir kadýnýn evine sýðýnmak zorunda kaldý. Bu kadýnýn oðlu eþraftan Muhammed b. Eþ‘as’ýn mevlâsýydý, Müslim’i tanýyýnca efendisine söyledi, o da valiye giderek ihbarda bulundu. Vali tarafýndan gönderilen güçlere karþý kendini savunan Müslim sonunda Muhammed b. Eþ‘as’a eman ile teslim olmayý kabul etti. Vali Ubeydullah’ýn huzuruna götürüldü ve orada öldürülüp cesedi sokaða atýldý (8 veya 9 Zilhicce 60 / 9 veya 10 Eylül 680); ardýndan Hâni’ b. Urve de öldürülerek baþlarý Dýmaþk’a Yezîd’e gönderildi. Müslim bu geliþmeleri Kûfe’ye çaðýrmýþ olduðu Hz. Hüseyin’e bildiremeden öldürülmüþ, geliþmelerden habersiz þekilde Mekke’den Kûfe’ye gelmekte olan Hz. Hüseyin durumu ancak Kadisiye’ye yaklaþtýðý sýrada öðrenebilmiþti. Müslim’in üç kardeþi, bir oðlu ve yeðeni Kerbelâ’da Hz. Hüseyin ile beraber þehid edilmiþtir. Onun Kûfe’de bulunan kabri Þiîler’in önemli ziyaret yerlerinden biridir. Kerbelâ’da savaþmadýðý halde öncesinde geliþen olaylarda öldürüldüðü için Kerbelâ þehidlerinin ilki sayýlmýþ ve adýna diðer þehidler gibi mersiyeler düzenlenmiþtir. Kûfe’ye gönderiliþinden þehid edilmesine kadarki hayatý hakkýnda Kerbelâ ile ilgili bütün kaynaklarda geniþ bilgi bulunan Müslim’e dair Bursalý Þeyh Süleyman Efendi Risâle fî fâci £ati Müslim b. £Aš¢l (Âtýf Efendi Ktp., nr. 2262) ve Kâmil Selmân el-Cebûrî Evvelü’þ-þühedâß Müslim b. £Aš¢l (Necef 1965) adýyla birer eser kaleme almýþlardýr. BÝBLÝYOGRAFYA : Ebû Mihnef, Maštelü’l-¥üseyn, Baðdad 1977, s. 17-36; Ýbn Sa‘d, e¹-ªabašåt, IV, 42; Halîfe b. Hayyât, et-TârîÅ (Ömerî), s. 231, 234; Ýbn Habîb, el-Münemmaš, s. 402; Ýbn Kuteybe, el-Ma£ârif (Ukkâþe), s. 204; Belâzürî, Ensâb, II, 334-343; III, 369-371; Dîneverî, el-AÅbârü’¹-¹ývâl, s. 230-242; Ya‘kubî, TârîÅ, II, 242-243; Taberî, TârîÅ (Ebü’lFazl), V, 347-381; Ýbn A‘sem el-Kûfî, el-Fütû¼, Beyrut, ts. (Dârü’n-nedveti’l-cedîde), III, 32; Mes‘ûdî, Mürûcü’×-×eheb (Abdülhamîd), III, 67-70; Ebü’l-Ferec el-Ýsfahânî, Mešåtilü’¹-ªâlibiyyîn (nþr. Seyyid Ahmed es-Sakr), Beyrut, ts. (Dârü’l-ma‘rife), s. 97-108; Ýbnü’l-Esîr, el-Kâmil, IV, 22-36; Ýbn Ebü’l-Hadîd, Þer¼u Nehci’l-belâ³a (nþr. M. Ebü’lFazl), Beyrut 1385/1965, XI, 251-252; Zehebî, A£lâmü’n-nübelâß, III, 306-308; Ýbn Kesîr, el-Bidâye, VIII, 152-159, 189; Ýbn Hacer, el-ݽâbe (Bicâvî), II, 78-80; A£yânü’þ-Þî£a, I, 590-593; E. Kohlberg, “Muslim b. .Akýl b. Abý Talib”, EI 2 (Ýng.), VII, 689690; Mustafa Öz, “Hâni’ b. Urve”, DÝA, XVI, 3233. ÿÝsmail Yiðit – — MÜSLÝM b. CÜNDEB ( 2-7 ) Ebû Abdillâh Müslim b. Cündeb el-Hüzelî el-Medînî (ö. 106/724) ˜ Kýraat âlimi, tâbiî. ™ Benî Hüzeyl’in mevlâsý olup Medine’de yaþadý. Kýraat ilmini Abdullah b. Ayyâþ’tan ve Abdullah b. Ömer’den tahsil etti. Hz. Ömer’den rivayette bulunan bazý kiþilerden ve Abdullah b. Ömer’den hadis dinledi. Ebû Hüreyre ve Hakîm b. Hizâm’dan hadis rivayet ettiyse de Zehebî, bu rivayetlerin muttasýl veya mürsel olduðuna dair bir bilgi bulunmadýðýný söylemektedir. Kendisinden Nâfi‘ b. Abdurrahman kýraat öðrendi; Zeyd b. Eslem, Yahyâ b. Saîd elEnsârî, Ýbn Ebû Zi’b ve oðlu Abdullah b. Müslim rivayette bulundu. Halife Ömer b. Abdülazîz’e hocalýk yaptýðý belirtilen Müslim b. Cündeb’in (Zehebî, Ma£rifetü’l-šurrâß, I, 184) biyografisini veren kaynaklardan bazýlarý onu Medine’de kýssa anlatan biri (kas) olarak tanýtýrken diðer bazýlarý kendisinden kadý diye söz etmiþ, yine bu kaynaklardan bir kýsmýnda önceleri kýssacýlýk veya kadýlýk iþini ücretsiz yaptýðý, daha sonra Ömer b. Abdülazîz’in bu görev için kendisine 2 dinar aylýk baðladýðý belirtilmiþtir. Kadýlýk veya kýssacýlýk ihtilâfýnýn iki kelimenin yazýlýþýndaki yakýnlýktan kaynaklandýðý anlaþýlmaktaysa da Müslim b. Cündeb’in bu iþlerden hangisiyle görevli olduðu hususuna açýklýk getirecek bilgi bulunmamakta, ancak kendisine hangi günün daha hayýrlý sayýldýðýna dair sorulan bir soru ve onun cevabý dikkate alýndýðýnda bu görevin kadýlýk olduðunu tahmin etmek mümkün görünmektedir. Müslim b. Cündeb 106 (724) yýlýnda Medine’de vefat etmiþ olup bu tarih 110 (728) ve 130 (748) olarak da zikredilmiþtir. Daha çok kýraat ilmindeki üstünlüðü ile ön plana çýkan ve Medine kýraatinin oluþmasýnda etkisi bulunduðu anlaþýlan Müslim b. Cündeb hakkýnda Ömer b. Abdülazîz, “Kim Kur’an dinlemekten hoþlanýyorsa Müslim b. Cündeb’in okuyuþuna kulak versin” demiþtir. Ýbn Mücâhid onun dilde fesahatiyle temayüz edenlerden biri olduðunu belirtmiþ, Ýbnü’l-Kýftî de nahivciler arasýnda sayýlmasý gerektiðine iþaret etmiþtir. Nitekim bazý âyetlerde geçen kelimelerin anlamlarýyla ilgili olarak kendisine baþvurulmasý onun dildeki üstünlüðünün kabul edildiðini göstermektedir (a.g.e., I, 185). Hadis rivayeti açýsýndan Ýclî, Müslim