AVRUPA BİRLİĞİ TEMSİLCİLİĞİ BRÜKSEL 2014 Sonunda AB Ekonomisi ve AB Komisyonu Yatırım Planı Dilek Aydın 26 Aralık 2014 TS/BXL/14-16 AB Komisyonu Başkanı Jean-Claude Juncker liderliğinde 2014’ün son aylarında göreve başlayan yeni AB Komisyonu’nun en iddialı başlangıç programlarından olan yatırım planının içeriği 26 Kasım’da kamuoyuna açıklandı. Geçtiğimiz bir ay içerisinde AB’de 2008 krizi ile birlikte yatırımlarda yaşanan ciddi düşüşü telafi etme iddiasını taşıyan plana yönelik farlı görüşler şekillendi. Pakete yönelik değerlendirmeler karmaşık bir tablo ortaya koyarken, iş dünyası temsilcileri yatırımların artırılmasına yönelik her adımın kaynak yaratımının yanı sıra yasal düzenleme çerçevesinde yapılacak değişiklikler ile desteklenmesinin anahtar önemine dikkat çekiyor. 2014 – 2019 AB Gündemi: Yatırımlar, İstihdam, Rekabetçilik ve Ekonomik Büyüme 2014 yılında AB genelinde büyüme trendine geri dönüş umut yaratmakla birlikte, 2015 yılına yönelik önemli riskler geçerliliğini koruyor. AB Komisyonu tarafından yayımlanan sonbahar 2014 ekonomik tahminleri AB’nin yılı zayıf büyüme ile kapatacağına işaret ediyor. Öte yandan kurtarma programlarının uygulandığı ve krizden derin olarak etkilenen Yunanistan, İspanya ve Portekiz’in büyüme trendine geri dönmüş olması olumlu gelişmeler hanesine yazılıyor. İtalya ve G.Kıbrıs ekonomik durgunluk içerisinde olan AB üye ülkeleri başlığı altında listelenmeye devam ediyor. 2015 yılında ekonomik faaliyetlerin kademeli olarak güçleneceği öngörülürken, 2015 ve 2016 yılında tüm AB üye ülkelerinin ekonomik büyüme trendini yakalayacağı belirtiliyor. AB Komisyonu’nun gelecek dönemde kaydedilecek ekonomik gelişmelere yönelik diğer anahtar tahminleri ise şu şekilde: AB üye ülkeleri arasında büyüme oranı farklılıklarının azalması, İşgücü piyasası şartlarının ancak yavaş bir şekilde iyileşmesi, Enflasyonun ekonomik faaliyetlerin kademeli olarak toparlanmasıyla artması ve 2014 yılı için tahmini %0,6 seviyesinde olan enflasyon oranının 2015 yılında %1,0’a, 2016 yılında ise %1,6’ya ulaşması, Bütçe açığının ve bütçe açığının GSYH’ye oranının 2013 yılına göre daha yavaş olmakla birlikte düşmeye devam etmesi. AB Komisyonu değerlendirmesi 2015 yılı için aşağı dönük risklerin geçerliliğini koruduğunu not ediyor. Nitekim Uluslararası Para Fonu (IMF) daha karamsar bir tablo çizerek Euro Alanı’nın 2015 yılında yeniden ekonomik durgunluk dönemine girme ihtimalini kayda değer bir risk olarak tanımlıyor. IMF ayrıca Euro Alanında deflasyon riskine karşı uyarıyor. % 0,4 civarında takip eden enflasyon oranı Avrupa Merkez Bankası’nın %2’lik hedefinden önemli bir sapma teşkil ediyor. Yavaş büyüme, AB üye ülkeleri arasında ve üye ülkeler içerisinde artma eğiliminde olan gelir eşitsizlikleri, özellikle gençler arasında olmak üzere yüksek işsizlik oranları, yatırımlarda yaşanan ciddi düşüş, başta TÜSİAD BUSINESSEUROPE ÜYESİDİR [email protected] - AVRUPA İŞ DÜNYASI KONFEDERASYONU www.tusiad.org KOBİ’ler olmak üzere şirketlerin finansmana erişiminde yaşanılan önemli sıkıntılar, araştırma ve geliştirme faaliyetlerine düşük yatırımlar dâhil olmak üzere AB şirketlerinin yenilikçilik potansiyelinde ana rakiplerinin gerisine düşmesi AB’nin acilen ele alması gereken sorunlar arasında. Bu sorunların temelinde yatan etkenler ise AB üye ülkelerinin yapısal reformları uygulama yönünde eksiklikleri, AB Tek Pazarı’nın tam olarak ve etkin şekilde işleyişine engel oluşturan unsurlar, enerji maliyetleri ve esnek olmayan işgücü piyasaları kuralları öncelikli olmak üzere iş yapma ortamında karşılaşılan zorluklar, Ekonomik ve Parasal Birliğin entegrasyonunda eksiklikler, eğitim ve öğretim sistemlerinin işgücü piyasasının ihtiyaçlarını karşılamaması ve AB’nin kurumsal yapısında ihtiyaç duyulan değişiklikler. Tüm bunlar AB ekonomisinin rekabetçiliği ve büyümesi ile istihdam artışı önünde en önemli engeller arasında listeleniyor. 2014 yılı içerisinde etkisini küresel düzeyde hissettiren jeopolitik gelişmeler ise tüm bu konuların aciliyetini artıran bir unsur olarak öne çıkıyor. AB ekonomisinin geleceği sadece AB’nin dünya ekonomisindeki yeri temelinde değil, AB içerisinde toplumsal refahın, barışın, demokratik değerlerin devamlılığı ve AB’nin çok uluslu veya ulus-ötesi bir yapı olarak sürdürülebilirliği için de önem taşıyor. Zorlu ekonomik dönemin ardından çoğunluk olmamakla birlikte siyasi alanda radikal söylemlerin yer bulmaya başlaması da bu durumun bir işareti olarak görülebilir. Öte yandan daha az entegrason, dolayısıyla daha az AB, Almanya gibi güçlü üye ülkeler için dahi büyük riskler taşıyor. Bu nedenle tüm bu sorunlara cevap olarak Birliğin derinleştirilmesi ve kurumsal bir dönüşüm geçirmesi gerektiği fikri kabul görüyor. 2014-2019 döneminde görev alacak yeni AB Komisyonu da bu yönde daha somut, daha etkili ve daha yaratıcı çözümlerle ekonomiyi ele alma iddiasıyla zorlu süreci başlattı. Juncker Komisyonu - Avrupa İçin Yatırım Planı Bu sürecin ilk ve en iddialı paketlerinden biri Yatırım Planı. Ekonomik göstergeler AB içerisinde yatırımların kriz öncesi seviyelerden önemli oranda azaldığına işaret ediyor. Özel sermaye yatırımları 2007 ve 2013 arasında %11’den fazla daralma gösterirken, artış trendine ise ancak 2014 yılında döndü. 2014 ikinci çeyrek verileriyle 2007 verileri kıyaslandığında GSYH ve özel tüketim oranları aynı seviyelerde olmasına rağmen toplam yatırımlar yaklaşık %15 oranında düşüş gösterdi. Durum üye ülkeler temelinde değerlendirildiğindeyse bazı üye ülkelerde düşüşün daha da fazla olduğu gözlemleniyor. Yunanistan, İrlanda, Portekiz ve İspanya gibi krizden derin olarak etkilenen ülkelere bakıldığında bu oranın %43’ten fazla olduğu görülüyor. Küresel doğrudan yabancı yatırımlar içerisinde AB payına bakıldığında ise 2007 yılında kaydedilen %40’tan, 2012 yılında %20 oranına gerilediği görülüyor. Öte yandan mevcut durumda kurumsal sektörde ve finansal kurumlarda bol likidite mevcut olduğu belirtiliyor. AB üye ülkelerinde kişisel tasarrufların da yüksek düzeyde olduğu ekleniyor. Bu bağlamda yatırımların düşmesine yol açan esas sorunun ekonomik ve siyasi gelişmeler sonucu yatırımcılar arasında güven eksikliği, bazı üye ülkelerde yüksek seyretmekte olan borçluluk oranı ve bu durumun kredi riskleri ve kredi şartları üzerindeki olumsuz etkisi ve bazı üye ülkelerde ekonomik reformların gerektiği kadar hızlı ve etkili uygulanmaması gibi unsurlar sebebiyle bu likiditenin reel ekonomiye etkin ve hızlı bir şekilde ulaşmaması olduğu vurgulanıyor. Yatırımların düşük seyretmesinin ise AB genelinde ve Euro Alanı’nda ekonomik zafiyetlerin ve kırılgan toparlanma sürecinin temel nedenleri arasında olduğu belirtiliyor. Bu doğrultuda istihdam yaratımı, şirketlerin rekabetçiliğinin artırılması ve ekonomik büyümenin güçlendirilmesi öncelikleriyle göreve gelen yeni AB Komisyonu, bu kapsamlı projenin ilk adımını Yatırım Planı ile atıyor. Planın diğer programlardan önemli farkının AB bütçesinden ve Avrupa Yatırım Bankası (European Investment Bank – EIB) tarafından sağlanacak olan ek finansmanın risk taşıma kapasitesi sayesinde mevcut likiditenin reel ekonomiye ulaşmasının sağlanması olarak değerlendiriliyor. Ayrıca paketin içeriğine ilişkin bir diğer önemli unsur ise yaratılacak fonun büyük bir kısmının altyapı yatırımlarına aktarılacak olması. Dijital tek pazarın oluşturulması dâhil olmak üzere AB tek pazarının tüm boyutlarıyla tamamlanması ve enerji kaynaklarının çeşitliliğinin arıtılması dâhil olmak üzere Enerji Birliğinin oluşturulması AB’nin kriz sonrası yakaladığı yavaş büyüme trendini hızlandırması ve yeni bir krize sürüklenmemesi için iki temel öncelik arasında bulunuyor. Altyapı yatırımları ise bu alanlarda yürütülecek çalışmaların merkezinde bulunuyor. Kaynak ve Yatırım Planı üzerine ayrıntılı bilgi için 2015 – 2017 arasında toplam 315 milyar €’luk yatırım sağlayacağı ve 1 veya 1,3 milyon yeni iş yaratacağı belirtilen plan kapsamında AB Komisyonu ve EIB’nin sağlayacağı kaynak 21 milyar €. Risk taşıma kapasitesi nedeniyle 21 €’luk ek finansmanın çarpan etkisinin 15 kat olacağı ve böylece çekeceği ek özel yatırımlarla birlikte 315 milyar €’’luk ek yatırım sağlayacağı hesaplanıyor. Bunun yanı sıra üye ülkelerin ve ulusal bankaların (national promotional banks) yaratılacak olan fon veya eş finansman yoluyla projeleri desteklemeleri teşvik edilecek. Avrupa Stratejik Yatırım Fonu (European Fund for Strategic Investments EFSI) olarak adlandırılan yeni fonun yönetimi EIB tarafından yürütülecek. Fonun 16 milyar €’luk bölümü AB bütçesinden, 5 milyar €’luk bölümü ise EIB kaynaklarından sağlanacak. EFSI’nin iki temel işlevi bulunmakta: Uzun vadeli yatırımlar: Fonun 16 milyar €’su ile stratejik öneme sahip büyük altyapı projelerinin finanse edilmesi planlanıyor. Geniş bant, enerji, ulaşım altyapılarına ek olarak eğitim, araştırma, yenilikçilik, yenilenebilir enerji ve enerji verimliliği projeleri de fon tarafından ele alınacak alanlar arasında. EFSI yoluyla finanse edilecek bu projeler kritik öneme sahip, risk oranı yüksek, mevcut AB programları, EIB ve diğer finansman kurumlarının finanse etmediği projeler olarak tanımlanıyor. KOBİ’ler ve orta ölçekli sermaye şirketlerine yatırım desteği: Fonun 5 milyar €’su EIB bünyesinde oluşturulan Avrupa Yatırım Fonu (European Investment Fund – EIF) aracılığıyla KOBİ’ler ve orta ölçekli sermaye şirketlerinin yatırımlarını desteklemek üzere kullanılacak. Projeler ve yatırım desteklerinin yanı sıra yatırım ortamının iyileştirilmesi, AB’nin yatırımların ekonomiye katkısını uzun vadeli olarak garantilemesi açısından planın en önemli ayağını oluşturuyor. Mali sorumluluk, yapısal reformlar, yatırımların önündeki yasal çerçeveden kaynaklanan engellerin kaldırılması ve bürokratik külfetlerin azaltılması, banka dışı finansman kaynaklarının çeşitliliğinin artırılması gibi ek eylemlerle yatırımlarda artışın destekleneceği belirtiliyor. 2015 çalışma planında da ele alındığı üzere enerji, telekom, ulaşım, hizmetler ve araştırma alanlarında mevcut engellerin ortadan kaldırılmasına yönelik çalışmalar da kapsamlı stratejinin parçası olarak öne çıkıyor. Ayrıca hâlihazırda yürürlükte olan Avrupa Yapısal ve Yatırım Fonları gibi tedbir ve araçların da yatırımları desteklemeye devam edeceği belirtiliyor. Fonun oluşturulması için gerekli yasal düzenlemelerin 2015’in ortalarına doğru tamamlanarak, fona işlerlik kazandırılması hedefleniyor. Değerlendirmeler ve Avrupa İş Dünyası Görüşleri Avrupa Parlamentosu’nda (AP) bulunan ve çoğunluğu elinde bulunduran ana siyasi gruplar ve Avrupa iş dünyası örgütleri Yatırım Planı’nı büyük oranda desteklerken, AP’de bulunan sol ve aşırı sağ partiler dâhil olmak üzere eleştirel görüşler de seslendiriliyor. Ancak şüpheci yaklaşımlar paketin temel ilkelerinden çok çarpan etkisinin yüksek belirlenmesi, AB bütçesinden aktarılan miktarın 8 milyar €’luk bölümünün Ufuk 2020 ve Avrupa’yı Bağlama Aracı olmak üzere mevcut AB programlarından kaydırılarak ek bir finansman yaratılmamış olması ve hangi projelerin finanse edileceğine ilişkin karar alma süreçlerinde yaşanabilecek sorunları temel alıyor. AB Komisyonu bu eleştirilere AB bütçesinin sınırlılığı (toplam yıllık 180 milyar €), EFSI altında finanse edilecek programların Ufuk 2020 ve Avrupa’yı Bağlama Aracı hedefleriyle uyum içerisinde olacağı ve çarpan etkisinin ise daha önceki AB programları ve EIB deneyimlerine dayanarak belirlendiği yönünde cevaplandırıyor. Proje seçimlerine ilişkin olarak ise proje listelerinin üye ülkelerin Yatırım Planı kapsamında belirlenen alanlar ve kriterler doğrultusunda seçtikleri proje önerilerinden oluşturularak AB Komisyonu – EIB Görev Gücü’ne iletileceği belirtiliyor. Ayrıca değerlendirilen ve değerlendirilmeyen projelerin AB Komisyonu web sitesinden kamuoyuna duyurulması yoluyla saydam bir süreç işleyeceği vurgulanıyor. TÜSİAD’ın üyesi olduğu Avrupa İş Dünyası Konfederasyonu BUSINESSEUROPE yatırım planının ana hatlarını olumlu karşılarken, paketin esas başarısının uygulama aşamasında gösterilecek olan etkinliğe bağlı olduğunu not ediyor. Ayrıca AB Komisyonu’nun Yatırım Planı kapsamında kaynak yaratımına ilişkin planlamaya ek olarak uzun vadeli yatırımların önündeki engelleri doğru şekilde tanımlamasını da önemli bir gelişme olarak vurguluyor. Nitekim BUSINESSEUROPE, Juncker planının hazırlık aşamasında iş dünyası temsil örgütü olarak paketten beklentilerini ele alan kapsamlı bir belge hazırlayarak, yatırımların düşüşüne sebep olan ana unsulara odaklanmıştı. (EK: “Yatırımların Önündeki Temel Engeller ve Sorunların Giderilmesi Üzerine BUSINESSEUROPE Önerileri” için bkz. sf. 6) Bu belge yatırımları artırarak uzun vadede etkili olacak bir değişim için yatırım ortamının iyileştirilmesinin öncelikli hedef olarak belirlenmesi, bu yönde iddialı ve kapsamlı politika tedbirlerinin uygulanması gerektiğini vurgulamaktaydı. Yatırım Planı’nın açıklanmasını takiben BUSINESSEUROPE, AB Komisyonu çalışmasında da yerini bulan üç temel önceliği yineledi: İş yapma ortamını etkileyen yasal düzenlemelerin kalitesinin ve öngörülebilirliğinin artırılması, Kamu harcamalarının etkinliğinin artırılması, Uzun vadeli finansman seçeneklerinin çeşitliliğinin artırılması. BUSINESSEUROPE’un dikkat çektiği başka bir nokta ise plan kapsamında yaratılan yeni fonların, başka AB programları kapsamında finanse edilemeyecek projeler için kullanılması gerektiği. TÜRKONFED’in üyesi olduğu Avrupa Esnaf, Sanatkar ve KOBİ Birliği UEAPME ise KOBİ’lere desteğin pakete dâhil edilmesini memnuniyetle karşıladığını açıkladı. Özellikle KOBİ’lere yatırım faaliyetlerini yönlendirme yönünde destek verecek yardım masalarının oluşturulması, yatırım ve yenilikçilik faaliyetlerinde risk paylaşımı ve binalarda enerji verimliliğini artıracak yatırımları destekleme hedefi UEAPME’nin pakete yönelik talepleriyle uyum içerisinde. UEAPME ayrıca plan kapsamında yapısal reformların devamlılığının önemine vurgu yapıldığının da altını çiziyor. Öte yandan uygulama aşamasında programın KOBİ desteğine yönelik hedefinin geri planda kalmaması konusunda beklentisini not ediyor. 2015’e Girerken AB AB ekonomisinin geleceğinin küresel ekonomi üzerinde belirleyici etkileri olacak. AB ekonomisi AB ile arasında Gümrük Birliği olan Türkiye’yi ise hem ekonomik boyutlarıyla hem de ikili ilişkilerin gelecekte alacağı şekil açısından ilgilendiriyor. Nitekim ekonomiyi düzeltme adına atılacak adımlar sadece ekonomi politikaları kapsamında değil, AB’nin uzun vadede sürdürülebilirliğine odaklı kurumsal ve yapısal dönüşüme yönelik adımları da içeriyor. AB Komisyonu Başkanı Juncker’in de ifade ettiği üzere Yatırım Planı bir başlangıç vuruşu. 2015 yılında AB Komisyonu’nu zorlu bir çalışma programı bekliyor. İçte gereken dönüşümler, üye ülkeler düzeyinde yapısal reform uygulamalarının takibi, istihdam artışı, dışta zorlu Transatlantik Ticaret ve Yatırım Ortaklığı müzakere süreci AB’nin kararlılıkla ele alması gereken konular. Küresel etkileriyle jeopolitik gelişmeler, özellikle Rusya ile ilişkiler ve geçmişe oranla daha fazla AB karşıtı görüşleri temsil eden üyeleri içeren yeni AP kompozisyonu ise ek zorluklar olarak öne çıkıyor. Yeni AB Komisyonu söylemlerinde daha net ve politika planlarında daha odaklı olmakla birlikte, henüz destekleyicileri dahi temkinli davranıyor. 2015 yılı AB Komisyonu için uygulama yılı olmalı. * * * AVRUPA BİRLİĞİ TEMSİLCİLİĞİ TÜSİAD BUSINESSEUROPE ÜYESİDİR [email protected] - BRÜKSEL AVRUPA İŞ DÜNYASI KONFEDERASYONU www.tusiad.org