marife, _yıl. 5, sayı. 3, Kış 2005, s. 287 - 298 XVI. YÜZTIL OSMANLISINDA BİR EHL..i SÜNNET MÜDAFİİ: • • A, • BffiGM 1\.ffifllvfED EFENDI Huriye MARTI' AN AHL SUN~A DEFENDER IN SIXTEENTH-CENTURY OTTOMAN: BIRGIWI MEHMED EFENDI Being considered as the golden age of Qttomans, the 16th century accommodates the regression seeds in if$elf with the polit!cal, economical, soda! and religious problems occurred espedally in its second half. Birgiwi Mehmed Efendi had a distinct posit!on among the people who were anxious and tried to produce solut!ons about the disint~ratıons met at every field of the soda! life. Having been educated in classical Ottoman education system and having taught for years as a member of this system,' Mehmed Efendi stated that the lifestyle going away from the principles stipulated by Kuran and 5unna, and the religious insensitivity increasing every day took place at the base of these problems. Ending this degeneration would only be possible by penetrating inside the faith and worship world and deaning the bidats aroused great interest among the people. The fact that Birgiwi placed hlmself against the bidat concept was the Ahi Sunna Way. Here, at this point, his guidance and recondliation activities about teaching Ahi Sunna belief to extensive crowds and his insistent emphasize relating to the necessity of worship and moral to be arisen on a reliable faith foundation present great importance. Osmanlı Devleti1nin bütün müesseseleri ile kemale ulaştığı ve ihti§amı ya§adığı XVI. yüzyılda ilim ve fikir dünyasının en belirgin simalarından birisi olan Birgivi Mehmed Efendi (929/1523-981/1573)1 Kanuni Sultan Süleyman1 ın (974/1566) saltanat yıllarında dünyaya gelmiş ve ilk adımlarını babası Pif Ali Efendi ile birlikte attığı klasik medrese tahsilini tamamlayarak, IL Selim (982/1574) döneminin sori.Iarına kadar uzayan bir zarrian· diliminde müderrislik yapmıştır. 1 Sahip olduğu · Dr., Selçuk Üniversitesi ilAhiyat FakültesL [email protected] 1 Birgivi Mehmed Efendi'nin hayatı hakkında ayrıntılı bilgi için bkz. Ali b. B31i, el-ikdü'I-MaıızOm {i Zikri Efttdili'r-Rfim, Süleymaniye Ktp., Hacı Mahmud Efendi Böl., no: 4597, vr. 82a; Cernbi Mustafa Efendi, eiAylemü'z-Zdlıir {i Altvdli'I-Evdil ve'I-Evdlıir, Nucuosmaniye Ktp., no: 3100, vr. ll/425a; At~i, Nev'izAde, Haddiku'I-Hakdik fi Tekmiltti'ş-Şekdik, Ne§re hazırlayan: Abdülkadir Özcan, Çağn Yay., İstanbul1989, s. 179; Peçevl, İbrahim, Tdrilt-i Peçevi, I-il, Matbaa-i Amire, İstanbul 1283, 1/467; Ayvansar~yi, Hafız Hüseyin, MecmOa-i Tevdrilı, Haz. Va~d Çabuk-Fahri J;)erin, İÜEF Yay., İstanbul 1985, s. 16; Muallim Naci, Esdmf, MahınQd Bey Matbaası, Istanbul1308, s. 83; Şemseddin Sami, Kdmusu'I-A'Idm, I-VI, Mihran Matbaası, İstanbul 1306, II/1284; Mehmed Süreyy~, Sicill-i Osmd11i yalıud Tezkire-i Meşdltir-i Osmdııiyye, I-iV, İstanbul1971, IV/121; Bursalı Mehmed Tahir Efendi, Osmaıtlt Müellifleri, I-iii, Haz. A. Fikri Yavuzİsmail Özen, Meral Yay., İstanbul 19n, l/284; Uzunçar§ılı, i. Hakkı, Karesi Meşdlt1ri, Karesi 1342, I/8; Yüksel, Emrullah, "Birgivi6 , DİA, VI/192. 288 Huriye Martı birçok maddi ve manevi irntiyazın yaru sıra, ilk vazifesini de İstanbul'da almış ilim hayatını Birgi gibi başkentten uzak, sakin bir kasahada sürdürmeyi tercih eden bu mütevazı .ilirnin, kısa zamanda Osmanlı ülkesinin en uzak noktalarında bile işitildiğini söylemek yanlış olmayacaktır. Mehmed Efendi, ortak niteliklere sahip tek bir kesimi muhatap kitle olarak alma mecburiyetini hissetmemiş, çok yönlü yeterliği ile bir yandan başta şeyhülislam Ebussuud Efendi (982/1574) olmak üzere memleketin ileri gelen ilim çevrelerine hitap ederek, onlarla gayet ciddi fıkhl ve fikri tartışmalar sürdürmüş, diğer yandan halkın diliyle konuşarak onların iman, ibadet ve ahlak hususundaki eksiklerini gidermeye yönelik kitaplar yazmıştır. Yanlış gördüğünü derhal d.üzeltme ve bildiği doğruyu çekinmeden söyleme gayretiyle bütüi:ıleşerek, umünkerattan men etme"yi hayatının ana gayesi edinen eleştirel tavrının temelinde, . bid'atlardan arınniış Ehl-i sünnet yoluna davet yer almaktadır. İşte bu noktada onun bir Ehl-i sünnet hadimi olarak tedris, telif ve irşad faaliyetleri ile sarf ettiği yoğun çaba incelenmeye değerdir. Ancak daha öncesinde yaşadığı dönemin karakteristik özellikleri arasında yer alan bid'at görüş/ere karşı Sünnfliği yerleştirme faaliyetlerine kısaca göz atmayı anlamlı buluyoruz. J, XVI. YÜZYIL OSMANLI SİSTEMİNDE EJiL,İ SÜNNET YAPILANMASI Osmanlılar XVI. yüzyılda İslam dünyası içinde beliren Şii eğilimlere karşı Sünni İslam topluluğunun öriderliğini üstlenmekteydi. Yavuz Sultan Selim'in (926/1520) doğu ve güneye yaptığı taarruzlar Osmanlı Devleti'nin şeklini tamamen değiştirmiş ve topraklarını iki misline çıkarmıştı. Çaldıran Zaferi bölgedeki diğer Sünni devletlerin de rahatlamasına sebep olmuş, Şiiliğin Anadolu'daki gücü yok edilmiş, İran Safevi Devleti'ne ağır bir darbe vurulmuştu. 2 Ancak Macar sorunu yüzünden doğu ile ilgilenilmemesini fırsat bilen Safevi iktidarı, Anadolu'daki Alevi Türkmen aşiretlerini tahrik ederek ayaklanmalara neden olmaya başlamıştı. 3 Silahlı çatışmanın gerisinde sürdürülen ideolojik mücadele sona ermemiş ve Sultan Süleyman'ın tahta çıkması ile iç isyanlar şeklinde patlak vermişti. Başta Canberdi Gazili olmak üzere siyasi sebeplerle ayaklanan yöresel idarecilerin yanı sıra, 4 Anadolu'da yaşanan Alevi Türkmen isyanlarının da devleti meşgul ettiğini5 ve ordunun yönünü İran'a doğru çevirdiğini görmekteyiz. Mehdi bekleme temayülleri güçlü olan, sufiyane cereyanların canlı ve taşkın etkisi ile her an merkezi idareye karşı ayaklanmaya hazır durumdaki bu Türkmen aşiretleri arasında dini-siyasi propagandaolmasına rağmen, 2 Ayrıntılı bilgi için bkz. Uzunçar§ılı, İ. Hakkı, Osmanlı Tarilıi, I-iV, TTK Yay., 4. Baskı, Ankara 1983, II/265 vd.; Küçükdağ, Yusuf, "Osmanlı Devleti'nin Şah İsmail'in Anadolu'yu Şiile§tirme Çalı§malarıru Engellemeye Yönelik Önlemleri", Osmanlı, I-Xli, Editör: Güler Eren, Yeni Türkiye Yay., Ankara 1999, I/275. Sava§, Sa im, "XVI. Asırda Safeviierin Anadolu'daki Faaliyetleri ve Osmanlı Devleti'nin Buna Kar§ı Aldığı Tedbirler", S. Ü. Uluslararası Kuruluşunun 700. Yıldönümünde Büıüıı Yöııleriyle Osmanlı Devleıi Kougresi, Konya 2000, s. 188-189. 4 Ayrıntılı bilgi için bkz. Dani§mend, İsmail Hami, İzalılı Osmaıılı Tarilıi Kronolojisi, I-iV, Türkiye Basımevi, İstanbul 1948, Il/65 vd. 5 Dini· ve ideolojik görünümlerinin yanı sıra, toplumsal ve ekonomik sebepler de taşıyan bu isyarılar için bkz. öz, Baki, Osmanlı'da Alev/ Ayaklanmaları, Ant Yay., İstanbul 1992, s. 146-149; Yetkin, Çetin, Başlaııgıçtan Atatürk'e Tıirk Halk Eylemleri ve Devrimler, Ümit Yay., Ankara 1996, s. 138-147; Sava§, "XVV. Asırda Safeviierin Anadolu'daki Faaliyetleri ve Osmanlı Devleti'nin Buna Kar§ı Aldığı Tedbirler", s. 188189. 3 XVI. Yüzyıl Osmanllsında Bir EhH Sünnet Müdafii: Birgivi Mehmed Efendi 289 lar hiç eksik olmamı§tı. 6 Tarikattan devlete ilginç bir yapılanması olan Safevi iktidarına kar§ı iki büyük sefer düzenleyen Kanuru, nihayetinde Şah T ahmasp ile bir barı§ anla§ması imzalayarak bölgeden çekilmi§ti.7 Sonuçta Osmanlı · Devleti askeri, siyasi, ekonomik ve kültürel tedbirlerle Safevi yayılmacılığını önlemeye gayret ettiyse de8 ya§ananların, Anadolu'nun diı:U tarihinde ve sosyal hayatında · mühim izler bıraktığı kesindir. Bu siyasi tablo içerisinde Osmanlı idaresi, halkın Ehl-i sünnet prensiplerini esas alan bir eğitim sistemiyle yoğrulmasına son derece önem vermi§tir. Bu bağlamda devlet tarafından ısrarla desteklenen ulema, XVI. yüzyılda Şii tehdidine kai§ı siyasi bir misyon da üstlenerek Ehl-i sünnet akidesinin yayılması ve yıkıcı nitelik ta§ıyan akımlara kar§ı müdafaa edilmesi konusunda aktif rol oynamı§tır. 9 İleride detaylandıra­ cağımız üzere Birgivi Mehmed Efendi de diliyle ve kalemiyle bu Sünı:ll eğitim seferberliğindeki yerini almı§tır. Nitekim o, toplumun Ehl-i bid'ata kar§ı uyarılması ve Ehl-i sünnet çerçevesinde bilirıçlendirilmesi görevinin alirnlere dü§tüğünü belirtiı::ken, bu meseleyi kökünden halledip son noktayı koyaJl:l!l ise devlet olması gerektiğine dikkat çekrnektedir: "İ/im adamı, cemaatindeıı bir kimsenin bid'at salıibi olduğunu öğreııdiğinde onu hak mezhebe yönleııdirmelidir. Şayet bu kişi bid'atını başkalcmna da yayıyorsa onuıı propagandasııra engel olmalıdır. Engelleyemediğinde ise bid'atçıyi durdurmaları için olayı idarecilere imikal ettirmelidir. Durdurulması imkansız hale geldiğiııde bu kişi sürgün edilir."ıo Diğer taraftan Sünrli geleneğin Osmanlı topraklarında yerle§tirilmesi noktasın­ da, tarikatlardan da yardım alınmı§tır. Bu amaçla devlet adamlan tarafından büyük itibar gören Ehl-i sünnet çizgisindeki tarikatların, faaliyet sahalarının geni§letildiğini, örgütlenmeleri için tekke ve zaviyeler in§a edilerek kendilerine zengin vakıflar tahsis edildiğini görmekteyiz.11 Merkezi ideolojinin dı§ında kalarak ihtilalci karakter sergileyen ve Ehl-i sünnet'e aykırı inanı§ları sebebiyle zındıklık yahut mülhitlik ile vasıB.andırılan birtakım tasavvufi akımların derhal önüne geçilmi§, bizzat Kemalpa§azade (940/1534) ve Ebussuud Efendi gibi §eyhülislarnların fetvaları ile liderleri idam edilmi§tir. 12 Bu açıdan bakıldığında, devletin, gerek hukuki yönden tarikat birimlerine, gerekse ferdi olarak tarikat mensuplarına müdahale edebildiğini ve Köprülü, M. Fuad, Osmau/ı İmparatorluğuuuıı Kuruluşu, Ötüken Neşriyat, İstanbul1981, s. 164-165. İran Seferleri için bki:. Gökbilgin, Tayyib, uSüleyrnan I", İA, XI/131-137. 8 Küçükdağ, "Osmanlı Devleti'nin Şah İsmail'in Anadolu'yu Şiile~tirme Çalı~malannı Engellemeye Yönelik Önlemleri", s. 274-279. 9 Lekesiz, M. Hulusi, "Osmanlı İlmi Zihniyeti: Te§ekkülü, Geli§mes~ ve Çözülmesi Üzerine Bir Tahlil Denemesi", Türk Yurdu, 7. devre, Eylül 1991, c. 11, sy. 49, s. 22-23; Turan, Şerafettin, "Kemalpaşazade", DİA, XXV/239. 10 Birgivi, Milıakkii'I-Mıuasavvıfln ve'I-Mümesiblıı, Üsküdar Halk Ktp., Hacı Selim Ağa Böl., no: 1271, vr. 41a. 11 Mayer, Hans Geo.rg, uİçtirnai Tarih Açısından Osmanlı Devleti'nde Ulema-Meş:iyih Münasebetleri", Tre. H;üseyin Zamantılı, Kııbbealtı AI!Lidemi Mecmuası, yıl: 9, sayı: 4, Ekim 1980, s. 52-53; Gündüz, İrfan, Osmanlılarda Devlet-Tekke Münasebetleri, Seha Neşriyat, İstanbul 1989, s. 28, 42; Küçükdağ, "Osmanlı Devleti'nin Şah İsmail'in Anadolu'yu Şiileştierne Çalışmalarını Engellemeye Yönelik Önlemleri", s. 278. ıl Ocak, Ahmet Yaşar, "XV-XVI. Yüzyıllarda Osmanlı Resmi İdeolojisi ve Buna Muhalefet Problemi", XI. Tiirk Tari/ı Kougresi, (Ankara Eylül-1990), TTK Basımevi, Ankara.1994, c. 3, s. 1209; a.mlf, uİbn Kemal'in Ya§adığı XV ve XVI. Asırlar Türkiyesi'nde ilim ve Fikir Hayatı•, Şeylıülislam İbıı Kemal Sempozyumıı, Tebliğler ve Tartışmalar (Tokat, 26-29 Haziran 1985), Diyanet Vakfı Yay., no: 36, A.ni<ara 1986, s. 35-37; Öngören, Reşat, "Şeriatın Kestiği Parmak: Kanüni Sultan Süleyman Devrinde Idam Edilen Tarikat Şeyhleri", İLAMAraştırma Dergisi, c. 1, sy. 1, (Ocak-Haziran 1996), ss. 123-140. 6 7 Huriye Marb dervi§lere Ehl-i bid'attan olmama §artı getirdiğini söylemek mümkündür. Sözleri ve ya§am tarzı ile Ebi-i sünnet zeminine oturmu§ bir tasavvuf anlayı§ıru yerle§tirmek için emek veren ilim adamlannın arasında Birgivi·Mehmed Efendi de yer almaktadır. Şimdi Ehl-i sünnet mezhebine bağWık prensibinin onun fikir ve ele§tirilerinde nasıl belirginle§tiğini inceleyelim. n, BİRGM "M:EHMED EFENDi'NİN FİKİRLERİNDE EHIA SÜNNET VURGUSU İlk Osmanlı .ilimleri, tahsil amacıyla özellikle Maveraünnehir bölgesini tercih ettiklerinden, beraberlerinde bu bölgenin ilim çizgisini ve kaynak kitaplannı da Osmanlı medreselerine ta§ımı§lardı.ı 3 Kısaca belirtmek gerekirse bu ilmi yapılanma Sünni doktrine ve Hanefi-Matüridi esasa dayanmaktaydı. Medreseler ise, resmi eğitim kurumlan olarak sadece belirli dersleri okutma fonksiyonunu icra etmiyor, kabul ettikleri öğrencilere bilinçli bir kontrol yöntemi ile devletin benirnseroi§ olduğu Sünni esaslara bağlı fikri yapıyı empoze ederek toplumun yeni bir kimlik kazanmasında, halkın deği§ik kesimleri arasında entegrasyonun sağlanmasında ve nihayet siyasi otorite ile toplum arasındaki diyalogun geli§mesinde aktif rol oynuyorlardı.ı 4 Dolayısıyla ilim ve fazilet sahibi hocalardan temel kaynakları okuyacak icazet almaya dayanan Osmanlı eğitim sistemi içerisinde yeti§mi§ olan Birgivi Mehmed Efendi'n.in, son derece özet bir ifade ile, İslami ilirolerin Ehl-i sünnet yorumlarını ihtiva eden literatürden bestendiğini söylemek müm.kündür.ıs Nitekim medreselerde i§lenen ders kitaplan ile Birgivi'nin eserlerinde kullandığı kaynaklar kar§ıla§tınldığında burıların büyük oranda örtü§tükleri gözlenmektedir. Mehmed Efendi, her ne kadar Osmanlı'nın en parlak döneminde hayat sürdüyse de, toplumun ve devletin bütün kademelerinde hissedilmeye ba§layan gerileme ve körelmenin emarelerini bizzat gözlemleroi§ bir ilim adamıdır. Daru'l-hadis gibi son .derece itibarlı bir medresenin müderrisi olarak o, gerek dini gerekse sosyal hayatı tehdit eden bu felaket tohumlannın farkında ve daimi bir çözüm arayı§ı içindedir. Birgivi'nin gönülden inandığı bir gerçek vardır ki o da, bu dejenerasyonuİl temelinde dinin asıllarından uzakla§ma ve yozla§manın yattığıdır: uBirtakım küçük insanlar türemiş, halkı ibadet şekline büründürdüklui bid'atları uy- · gu/amaya te§vik etmekte/er. O kadar ki, bazıları kitap tasnif ederek içerisinde zayıf, değersiZt hatta sonradan uydurulmuş sözleri der/emiş/u. Bunlar cılız ile semizi birbirinden ayıramayaıı -ve gece odun toplamaya çıkmış kimse gib;dir/er. Bu kitaplar iıısaıılamı eline geçmekte, onlar da heveslerine uygun düşüp nefislerine ve karakterlerine hoş gelen bu sözleri büyük bir memnuniyetle kabul etmekte/u. Valiahi bu musibettett insanlar gafiller. De ki, Allah'm kulları, Allah'a aitiz ve O'na döııeagiz. "' 6 ıa Ocak, "İbn Kemal'in Ya~dığı XV v~ XVI. Asırlar Türkiyesi'nde İlim ve Fikir Hayatı•, s. 32-33. ı• ,Cihan, Ahmet, •osmanlı Medreselerinde Sosyal Hayat•, Osmanlı, I-XII, Editör: Güler Eren, Yeni Türkiye Yay., Ankara 1999, V/177. ıs Mehmed Efendi'nin ilmi birikiminin dayandığı kaynaklar için bkz. Lekesiz, Hulusi, XVI. Yüzyıl Osmanlı Düzenindeki De~imin Tasfiyeci (Püritanist) Bir El~tirisi: Birgivi Mehmed Efendi ve Fikirleri, Basılına. mı§ .Doktora Tezi, Hacettepe Ünv. Sosyal.Bilimler Ens., Ankara 1997, s. 42; Martı, Huriye, Birgili ~ Mehmed Efendi'nin Hadisçiliği ve et-Tarikatü'l-Mubammediyye (Tahkik ve Tahlil), BasılmaıiU§ Doktora Tezi, S. Ü. Sosyal Bilimler Enstitüsü, Konya 2005, s. 122 vd. ı 6 Birgivi, Ris4/e fı'z-Zikri'I-U/ıri, Süleymaniye Ktp., Hasan Hüsnü Pa§<! Böl, no: 771, vr. 29a. Ayrıca bkz. Birgivi-Akkirmani, Şerlıu'I-Eiıddfsi'I-Erbalıı, İkdam Matbaası, İstanbul1323, s. 3. XVI. Yüzyıl Osmanllsında Bir Ehl-i Sünnet Müdafii: Birgivi Mehmed Efendi 291 Çözüm ise, elbette dine bağlanma ve sonradan icat edilerek dindenıni§ gibi gösterilen bid'atlan din! ya§antıdan ayık.lamadır. O halde §eriat, hayatın ana direğidir ve as ıldır: "Buradan şu an/qşılıyor ki şeriat ası/dır, kalanlar ise fer'dir. Fürliun varlığı ancak asIm varlığı ile mümkündür. Asıl yok olursa, alt dallar da yok olur gider. Bu da kulun kesinlikle Jıangi mertebede olursa olsun şeriatm dışmda kalamayacağına işarettir. Şayet şeriatın s11ıırları dışına çıkar ve kendini dosdoğru yolda zannederse hüsrana eren, he/dk olan ve yoldan çıkanlara katılır. Hem sapan hem de saptıran olur da, kazananlardan ve neticeye ulaşabilenlerden olamaz. Aksine şeytaniara uyanlar arasma girer. İşte gerçek hüsraıı da budur."ı 7 • · Birgivi Mehmed Efendi'nin .sıklıkla ifade ettiği üzere, §eriata bağlılık ancak Kur'an ve sünnete sımsıkı yapı§ıp Ehl-i sünnet ve'l-cemaat yolundan kıl kadar ayrıimamakla mümkün olabiliİ. Nitekim o, §eriatın on makarnından yedirıcisini uElıl-i sünnet ve'l-cemaatten olmak ve bidat ehlinden olmamakn §eklinde sayar.ı 8 Bu bağlamda halkın itikadi konularda bilinçtendirilmesi üzerinde ısrarla duran Mehmed Efendi'nirı belirttiğine göre, Ehl-i sünnet itikadını öğrenmek her Müslüman'ın üzerine farzdır.ı 9 İslam'ın ve imanın §artlarını iyi bilmeyen bir kimse için en büyük tehlike ise, dine uygun sandığı bid'atlara dayalı yanlı§ bir hayat tarzı olu§turarak gün geçtikçe dine yabancıla§maktır. Öyleyse selefin örnek hayatına aykırı biçimde geli§tirilen yeni inanı§ ve ibadetlerin· kesinlikle önüne geçilmeli, delile dayanmayan uygulamalar reddedilmelidir. 20 Burada Birgivi Mehmed Efendi'nirı bid'atlara kar§ı amansız bir mücadele yürüttüğünü ve her imkan ve ortamda bunu dile getirmekten çekinmediğini söyleyebiliriz. Onun ele§tiri ve önerilerini açıkça dillendierne tavrı tek yönlü olmayıp tek bir zümreyi hedef almamakta, mahalle camiinirı hatibirıden2 ı kasabanın suba§ısına/2 Osmanlı'nın dirayetli sadrazarnı Sokullu Meh.med Pa§a'dan (987/1579) 23 en me§hur §eyhülisl~ Ebussuud Efendi'ye, 24 sufilerden imam ve müezzirılere, kadılardan müderrislere, seçkinlerden halka kadar uzanan geni§ bir yelpazeyi kapsamaktadır. Bu çerçevede, bazan küfrü gerektirdiğini, bazan da küfür olmasa bile katillik ve zina dahil her tür büyük günahtan öte olduğunu belirttiği bid'at kavramının kaqısına yerle§tirdiği olgu ı 7 Birgivi, ei-Makt1maı, Süleymaniye Ktp., KasidecizAde Süleyman Efendi Böl., no: 111, vr. 79b·80a. ıs Birgivi, ei-Makt1mllt, vr. 83a. . ı9 Birgivi, et-Tarlkatıi'I-Multammediyye ve's-Siraıü'I-Alımediyye, el-Hac Hüseyin Efendi Matbaası, İstanbul 1309, s. 24. 20 Birgivi, Risdle fi'I-Musafalta, Süleymaniye Ktp., Şehid Ali Pa§a Böl., no: 2728, vr. 142a. ı ı • .. .lıatibimize 11e lttıtbe okumağı öğredebildik ıeğamıfdeıı ve lalmdeu kesdiremedik ve 11e efaiili mumazam idebildik." Birgivi, MektOb, Süleymaniye Ktp., Yazma Bağı~lar Böl., no: 1269, vr. 230b. 22 "Bu fakir bir çdvtış çağırub 'Paşa'ya var. BliZt keldmmıız var. kılara söylemek isteriz izi11 verirlerse varalum' deyli gönderdim. 'No'la gelsü11' dimişler. Varub bu fesadları beyd11 iıdik. • Birgivi,Mekılib, vr. 231a. 23 Birgivi'nin hayatının son dönernlerinde bizzat İstanbul'a gelerek kötü gidi~at hakkında Sokullu Mehmed Pa~a ile yaptığı etkileyici görü§me için. bkz. Ali b. Bali, el-ikdü'I-Ma11z0m, vr. 82b-83a; At~ i, Hadikatü'IHakdik, s. 180; Peçevi, Tarilı-i Peçevi, I/467; Mehmed Süreyya, Sicill-i Osma11f, IV/121; Uzunçar~ılı, Karesi Meşdlıiri, I/10. 24 Birgivi'nin İslam'da para vakfı konusunda EbussuOd Efendi ile ilmi platformda ya§adığı bir dizi tartı§manın ayrıntılan için bkz. Şim~ek, Mehmet, •osmanlı Cemiyetinde Para Vakıflan Üzerinde Münaka§alar", AUİFD, sy. 27, Ankara 1985, ss. 207-219; Eskicioğlu, Osman, "İmam Birgivi'nin Para Vakıflan Hakkındaki Bazı Görü§leri", İmam Birgivl, Haz. Mehmet Şeker, Türkiye Diyanet Vakfı Yay., Ankara 1994, ss. 78-82; Lekesiz, Birgiv1 Melmıed E{e11di ve Fikirleri, s. 183 vd. Huriye Martı 292 ise, Ehl-i sünnet ve'l-cemaat itikadıdır. 25 Sünnete bağWık ile ilgili ısrarlı cümlelerini her eserinde okuyabileceğimiz Mehmed Efendi, aynı zamanda Hz. Peygamber'e yakınlık­ lan itibanyla sahabenin söz ve fiilierine ittiba etmenin önemine de çok sık değinmek­ tedir.26 "Selef-i salihini örnek alma" ba§lığı ile çerçeveyi geni§leten Birgivi'nin bir süre sonra ula§tığı nokta ise, kurtulu§a ermek isteyenleri ısrarla yönlendirdiği Elıl-i sünnet yolu olmaktadır: "Her kişiye lazımdır, itikiid ve amelde mezhebin bile. 'İtikiidda mezhebin kimdir?' diseler 'Ehl-i sünnet ve cemdattir' diye. Yani 'Rasulullalı'm ashabı ve cemdati ne itikdd üzre ise, ben de ol itikiid üzreyim' dimekdir. Anların itikiidı bu araya gelince zikro/unatıdır. Ve hükmide 'Ehl-i sümıet ve cemaat mezhebi lıakdır, gayrılar bdfıldır' diye. Ve 'Anıelde mezhebin kimdir?' diseler 'İmam-ı A'zam'dır' diye. 'İmanı-ı A'zam mezhebi lıakdır, gayrılar batı/dır' dimeye. Belki diye 'Ebu Hanife mezhebi savdb, hata olmak ihtimali de var. Gayrı nıezhebler hata, savabolmak ihtimali de var.' '127 Birgivi için asıl üzerinde durulması gereken hassas nokta, Ehl-i sünnet sisteminin dayandığı inanç esaslarını bilmeyen ve uygulamayan ki§inin, ne kadar zahidane bir hayat sürmeye çalı§sa da, dinden çıkmasının kaçınılmaz olduğudur. Onun bu dü§üncesi et-Tarikatü'l-Muhammediyye'de gayet özlü biçimde §öyle yer almaktadır: "0 halde ey sa/ik, senin üzerine düşen, Ehl-i sümıet ve'/-cemaat mezh"ebini tam anlamıyla öğrwmek için ciddiyet/e kolları sıvamak ve ona bcwun eğmektir. Ayrıca, bir saptıranın yoldan çıkarmasr ve bir şaşırtatıın şüpheye düşürmesiyle ayağrmn kaymamasr ve itikddrnın bozulmamasr için son derece uyanrk ve dikkatli olup Allah Teala'ya ya/varmalı, O'ndan yardım dilemelisin. '128 · XVI. asırda bazı sufüerip, tasavvufun temel prensipleriyle uyu§mayan birtakım yanlı§ yorumlara daldığı ve bulunduğu cemaatin konumuna yakı§an hassasiyeti göstermeyen bu ki§ilerin, kayıt tammak istemedikleri tari.hl bir gerçektir. 29 Ehl-i sünnet akidesinden ve ilmihal bilgilerinden habersiz olan, dini sorumluluklarının bilincine varamamı§ ve riyakar davranı§lar sergileyen böylesi safileri sert bir dille ele§tiren Birgivi, ba§ta et-Tarikatü'I-Muhammediyye olmak üzere eserlerinde müfrit tasavvufi görü§lerin kar§ısındaki yerini açıkça almaktadır. Onun defalarca üzerinde durduğu ana tema, Kur'an ve sünnete dayanarak ashab ve tabiini örnek alan bir ahlaki . olgunluğa eri§medikçe, §ekilde kalan dindaİlığın ki§iye hiçbir fayda sağlamayacağıdır: 0nlardatı birisine riya, kibir, kenditti beğenmiş/ik, haset ve kindarlık gibi kötü huylar veya bunlamı çaresi hakkıtıda soru soru/sa, yahut da iyi niyet, tevbe, tevekküt sabır, şükür ve kazaya rıza gösterme gibi iyi huylar nasıl elde edilir veya zayıf yöttleri nasıl güçlendirilir densei şaşırıp kalır, malıcup olur ve dili dolaşır da taşkıttea ve atılamsrz sözler eder. Gerçi namazın, abdestin ve isıineanın farzları soru/sa, o zamaıt da tereddüt edip bocalar. Bilakis bazıları hwüz itikddını düzelteınemiştir ve Allah Teala'nm gökyüzünde ve de bir sarete saltip olduğunu zamıeder. Bazıları Allah Tedla'tıııı çirkinlik ve günahları yaratmadığma iııamrketı, bazıları da, fiilierinin yaraırcısının kendisi olduğuna inanır. Çoğu ta'dil-i erkatta ve tecvid-i Kur'an'a riayet etmeksizin namaz kılar. Ve bunca çelişkiye rağmen erdiklerini ve keşif ehli 11 25 Bkz. Birgivl eı-Tarikatü'l-Mufıammediyye, s. 9, 47. 26 ÖmeJ<Ier için bkz. Birgivl, et-Tarikatü'I-Mulıammediyye, s. 32, 86, 154, 158. Birgivi, Risdle-i Birgivi (Vasiyemdme), Konya Yusuf Ağa Ktp., no: 33, vr. 14a-14b. 28 Birgivi, et-Tarikatü'I-Mulıammediyye, s. 21-22. 29 Kara, Mustafa, •osmanlı Döneminde Dervi§ler Ne Yaptı?", Osma11lı, I-XII, Editör: Güler Eren, Yeni Türkiye Yay., Ankara 1999, IV/391. 27 XVI. Yüzyıl Osmanllsında Bir EhH Sünnet Müdafii: Birgivi Mehmed Efendi 293 olduklarını iddia ederler. Heyhdt, heyhdt! Evet ama Şeytan'a ernıişlerdir... "30 Ehl-i sünnet mezhebinin prensipleri ile çelişen inanışiara sahip olan kişinin, kimliği ve mevkü ne olursa olsun uyarılması gerektiğine işaret eden Mehmed Efendi, mesela Ehl-i sünnet itikadına göre, velinin nebi derecesine ulaşamayacağını ve peygamberlerin. velilerden üstünlüğü konusunda icma bulunduğunu söyledikten sonra, bu kuralı kabul etmeyen bazı Halvetileri eleştirir. et-Tartka'da bir tarikatın adını anarak tenkitte bulund4ğu tek yer olan bu satırlarda, 'Muharrırned aleyhisselam dışındaki peygamberlerin, yedinci isim mertebesine ulaşamadı.klarını, altıncı mertebede kalıp bunu geçemediklerini, oysa kendilerinin bu mertebeyi aştı.klarını' söyleyen bu kimselerden birisinin "Ebu Bekir irşdd mertebesine ulaşamanııştı. ·Halbuki biz_ ashabın mertebeleritıi aştı k." diyecek kadar ileri gittiğini natdeder. Ardından bu sözün, evliyanın en büyüğüne hakaret olmasının yanı sıra, ashabından övgüyle bahseden Hz. Peygamber'e de ta'n olduğunu ispatlama saddinde hadis rivayetleri nakleder. 31 Yine hiç kimsenin batıni ilimlerle meşgul olup, manevi dereceler elde etmekle birtakım yasakların kendisine mubah olduğunu iddia edemeyeceğine işaret eden Mehmed Efendi, bunu söyleyen veya dillendirmese bile içinden böyle inanan bir kişinin bid'at ehlinden olup küfre gireceğine dikkat çeker. 32 Birgivi Mehmed Efendi'nin Kur'an ve sünnet temelinde yükselen itikadi ve ahlaki bir yapılanınayı hedefleyen çalışmalan arasında özellikle Sünni akidenin esaslarını öğretme amacıyla kaleme aldığı eserler konumuz açısından. önem arz etmektedir. Bunlar arasinda sadece iman esaslarına ayrılmış olanlarm yanı sıra, fıkıh, ahlak ve zühd gibi başlıklar ihtiva etmesine rağmen, giriş bölümünde Ehl-i sünnet akaidine dair bilgilere yer verilenierin de bulunması dikkat çekicidir. 'Sağlam bir inanç temeli olmaksızın kurulan ibadet ve zühd binasının her an heder olabileceği' fikrini vurgulayan bu mukaddirneler gayet manidardır. Şimdi Ehl-i sünnet'e olan bağlılığının Birgivi'nin eserlerine nasıl yansıdığını kısaca ele alalım. m, BİRGİVİ MEHMED EFENDi'NİN ESERLERİNDE EHL-i SÜNNET İTİK.ADI u Alimin amacı ancak ilmi yayrn~, dini anlayanlarm sa~sını artırarak cahilleri azaltmak ve Allah'ın dinini apaçık ortaya koyup RasOlullah sallaJ.lahu aleyhi vesellem'in sünnetini ayakta tutmak olmalıdır. nss şeklindeki ifadeleriyle, üstlendiği misyonu açıkça dile getiren Mehmed Efendi, 50 yıllık hayatında büyüklü küçüklü 57 esere imza atmış son derece velôd bir ilim adarnıdır. Çalışmalannın ikisi hariç tamamına ulaşmış olm~, onun hakkında gelişigüzel kanaatler belirtme ihtimalini ortadan kaldıracak kıymetli bir fırsattır. Bu eserler arasında İslam hukuku, Arap dili, ahlak, tasavvuf, Kuran ve hadis ilimlerine dair olanlar bulundugu gibi, 11 tanesi itikad ve ibadet mevzularına ayrılmış durumdadır. · Öncelikle şunu belirtmeliyiz ki, Mehmed Efendi akaid esaslarını derlediği satır­ larda ayrıntılı izahlara girmeksizin ve tartışmalı alanlarda mezhepler arasındaki fikri farklılıkları irdelemeksizin yazmayı tercih eder. Aslına bakılırsa o, sadece itikadi konularda değil, Şerhu ŞurCıti's-Salat ve Şerhu'l-Ehadisi'l-Erbain gibi bizatihi şerh Birgiv!, et-Tarikatü'/-Mulıammediyye, s. 32-33. Birgiv!, et-Tarikatü'I-Mulıammediyye, s. 22-23. 32 Biıgivi,Milıakkü'/-Mutasawıfiu, ve. 41a; et-Tarikatü'I-Multammediyye, s. ll. 53 Birgivi, Nüru'I-Alıyd ve Tulıfetii'I-Emvdt, Bayezid Ktp., Ali Emici, Arabi Böl., no: 786, vr. 69b. 30 31 294 Huriye Martı nitelikli müstakil risaleleri ile ihtisas gerektiren ve bir iddiasını temeliendiren İnkazü'l­ Halikin, Risale fi'z-Zikri'l-Cehri ve es-Seyfü's-Sarim gibi çalı§malan dı§ında, her tür mevzuda bu tavrı benimsemektedir. Gayet açık, anla§ılır, sade ve özlü ifadelerle yazrnası, fikirlerini ifade ederken son derece tavizsiz, kesin ve kararlı konu§ması Birgivl'nin en bariz özelliklerinden birisidir. Geni§ halk kitleleri tarafından asırlarca okunup okutulması da bir bakıma buna bağlıdır diyebiliriz. Nitekim ilim çevrelerinde kabul gören Arapça'nın yanı sıra halkı muhatap alan Osman.İı Türkçesi ile de eser vermesi, onun, hayatın pratiklerine dini dahil etme gayretinin bir tezahürüdür. Halkın sadece namaz, oruç ve zekat gibi ibadetleri hakkıyla eda etme konusunda değil, iman esaslarını bilme noktasında da yetersiz olduğundan yakınan Mehmed Efendi, bu .eksikliğin giderilmesi için çalı§malarında öncelikli sırayı ana prensipierin öğretimine ayırmı§tır. Zira ona göre, ilimsiz amel dalalet, amelsiz ilim ise·vebaldir. 34 Bu bağlamda Birgivi'nin dikkati çeken ilk çalı§ması, yakınlarına ve çocuklarına yönelik vasiyetler §eklinde Ehl-i sünnet ve'l-cemaat mezhebi üzere itikadın temellerini, ibadet ve ahlak ilkelerini derlediği Vasiyetname'sidir.35 O, tatlı bir Türkçe ile son derece özet bir biçimde kaleme aldığı ve takriben 970/1562 yılında tamamladığı bu risalesiyle kadın, erkek veya çocuk fark etmeksizin toplumun her tabakasına hitap etmektedir.a6 Risalenin ilk konusu 'Allah'a iman' olup, Birgivi'nin ilkvasiyetide ibadete layık ve müstehak olanın ancak Hak T eala olduğuna §ehadet etmernizdir. İmanın §artlarını açıklarken, anla§ılmalarını kolayla§tıracak örneklerden yararlanan müellif, meleklerin özellikleri, kutsal kitaplar, peygamberler, Adem ve §eytan kıssası gibi konulardan sorıra 'Tafsü-i Muharrırned aleyhisselam' ba§lığı ile Peygamber Efendimizi (sav) tanıtmaktadır. Kabir azabı, kıyamet alametleri ve kıyametin kopu§u, mizaı:ı, sırat, havz, cennet ve cehennem hakkında verdiği bilgileri ise;· iman ve İslam kavramlan ile mukallidin imanı, itikad ve arnelde mezhebin beyanı gibi kelami meseleler izlemektedir. .Ardından farz, vacip, mubah, haram, rnekruh ve müstehabın beyanı bablarında bu kavrarnların tanırnlarını yapan Birgivl, kötü huylar ve övgüyelayık huylar hakkındaki vasiyetlerine geçmekte ve kulaktan ba§lamak üzere yedi azanın afetlerini sıralamakta­ dır. Risalenin belki de en ayrıntılı i§lenen meselesi ise 'Küfür nedir? Sonuçlan nelerdir? Elfaz-ı küfr hangileridir?'- sorulanna cevap veren bölümdür. 'Bir kimse . . . dese ... yapsa kafir olur' §eklinde sıralanan aynntılar, Mehmed Efendi'nirı imanı koruma konusundaki titizliğinin bariz örneklerindendir. 37 . Vasiyetname, kolay anla§ılan ve birbirinden farklı pek çok temel konuyu ustaca bir araya getiren yapısından dolayı, halk katında itibar gördüğü nispette38 ilmi, idari hatta askeri çevrelerde de asırlarca okunmu§. ve okutulmu§tur.39 Osmarılı devrinde 34 Birgivi, el-Makdmdt, vr. 82b. Risalenin matbu ve yazma nüshalan için bkz. Bkz. Atsız, Nihal, lsta11bul Kütüpltalltle.rine Göre Birgili Me/ımtd E(tıtdi Bibliyografyası, Süleymaniye Kütüphanesi Yay., MEB Basımevi, İstanbul1966, s. 5-11. a6 Bkz. I<atib Çelebi, Keşfü'z-Zuııan a11 Esdmi'I-Kütüb ve'I-Füııaıı, I-il, Il§r. Şerafettin )"altkaya, Maarif Vekaleti Yay., Maarif Matbaası, 1941, 1/850. 37 Bkz. Birgivi, Risdle-i Birgiv{ (Vasiyemdme), vr. 19b-25a. 38 Eser hakkında son derece veciz bir medhiyye için bkz. Arabzade Abdülvehlıab b. Şeyh Abdurrahman, Arabzdde Mtdlıiyyesi, Ayasofya Ktp., ıio: 2195/7 (Milli Ktp., Mikrofilm no: A-593). · 39 Nizam-ı Cedit ordusuna yönelik hazırlanan kanunnamelerde 'askere din dersleri kitabı' kimliğiyle anılan risaJe hakkında §öyle denilmektedir: "Ve ııe{trdt-ı merkama evkttt-ı lıamseyi cemaat/e tdd eylemeleri ve-Birgivi Rirdlesi ve avdma lazım olacak kadar ıııtsdil-i diıtiyye öğre11mtle.ri zımm11da kezd/ik /tu bölüğe birer iınam 35 XVI. Yüzyıl Osmanllsında Bir EhH Sünnet Müdafii: Birgivi Mehmed Efendi 295 basılan ilk dini kitap olma özelliğini taşıyan nsalenin bu birinci basımı, Topkapı Kütüphanesi'nde bulunan müellif nüshası esas alınmak suretiyle 1218/1803 yılında Matbaa-i Amire'de gerçekle§tirilmiştir. 40 • Birgivi Mehmed Efendi, Türk halkına Sünniliğin esaslarını öğrettiği bu kıymetli risalesini, ezberlenmesini kolayiaştırma amacıyla kendisine başvuran bir grup öğrencisi ve yakın dostunun ricası üze~e, er-Risa.Ietü'l-İ'tikadiyye başlığı altında fasih bir Arapça ile yeniden yazmıştır. 41 Ilme yeni başlayanlar için kolaylık - olması bakımından, geçmiş alimlerin eserlerinde ne bulduysa deriemek suretiyle sınırlarını aşan kalın bir kitap yazmadığını söyleyen Birgivi, Vasiyetname'nin aynıyla tercümesi olmayan bu eserini 3 baba ayırmıştır: İtikadi meseleler babı, küfrü gerektiren söz!er babı ve kulların son derece ihtiyaç duydukları, yapılması müstehab olan işler babı. Mehrned Efendi'nin iman esaslarına dair yazdığı müstakil çalışmalardan bir diğeri ise Amentü Şerhi'dir. Üç varaktan oluşan Arapça risalede, Allah'a imanın, onun sıfatiarını bilmek ve bunlara inanmak olduğunu dile getirerek söze başlayan Birgivi, zat! ve sübuti sıfatlar ile bunların zıtlarını sıralamakta, Allah'ın itaatkan mükafatlandınp isyanRan cezalandırması, kullarına peygamber göndermesi, mahlukat için en iyiyi yaratması ve kıyamette görünmesi gibi meselelere ise kısaca değinrnektedir. Daha sonra sırasıyla meleklerin sıfatları, kitaplara imanın anlamı, peygamberlerin özellikleri, ahiret gününe dair kabir, sual, dirili§, rnizan ve sırat gibi ahiret alıvali ve kaderin hayrıyla §erriyle Allah'tan geldiğine imanın önemi konuları işlenmektedir. 42 Birgivi'nin tevhide dair yazdığı tek sayfalık daha özel bir çalışması ise, ·Luğaz adıyla anılmaktadır. 'U ilahe illallah' sözünün nefy ve is bat yönünü 6 .ane. cümlede açıklayan Mehmed Efendi, aslında nefyedilen bir ilahın olmadığını ve isbatta bulunan k.i§inin de, isbat edilenin aynı olduğunu adeta bir bulmaca üslObu kullanarak dile getirirken, sufilerin mahv-isbat dü§üncelerini hatırlatmaktadır. Sonuçta ise, aBii ki Allah'tan ba§ka ilah yoktur"43 ayeti gereği, kelime-i tevhidi ancak bilinçli olarak söyleyenierin mürnin olabileceğini, yoksa anlamını bilmeden söyleyince bu cümlenin bir hüküm ifade etmediğini belirtmektedir.« İlk okuyu§ta anla§ılması zor görülen tek sayfalık risale Arapça olup, bir çok ilim adamı tarafından §erh eciilm.iştir. 45 Daha önce de belirttiğimiz üzere Mehrned Efendi, akaide dair müstakil çalı§ma­ lannın yanı sıra, kimi zaman iman ve ibadet alanlarını bir arada i§lemektedir. Onun bu tarz risalelerinden birisi, bir mukaddime, iki bölüm ve bir hatirneden oluşan elİr§ad fi'l-Akaid ve'l-İbadat isimli eseridir. 20 varaktan olu§an bu Arapça risaleyi Ebu Hanife'nin mezhebi üzere hazırladığını söyleyen Birgivi,46 mukaddimede Allah'ın insan ve cinleri ibadet için yarattığı ve onlara ):'Ol gösterici olarak peyg~berler Sarayı ........ ıayiııi... n (Levend Çiftliği Kanunnamesi'nin hulasa vecihle sOreti, Cevdet Pa§a, Ttıri/ı-i Cevdet, I-XII, Matbaa-i Osm§niyye, İstanbul 1309, VI/367. 40 Birinci, Ali, "Birgivi Ris§lesi: İlk Din! Kitap Niçin ve Nasıl Basıldı?", Türk Yurdu, sy. 112, (Aıalık.-1996), s. 14. 41 Birgivi, tr-Risdletü'l-İ'tikildiyye, Süleymaniye Ktp., Hasan Hüsnü Paşa Böl., no: 1182, vr. 93b. 42 Birgivi, Şer/w Amemü, Süleymaniye Ktp., R~id Efendi Böl., no: 1051, vr. 76b-79b. Matbu nüshası bulunmayan çalı§manın elyazması nüshalan için bkz. Atsız, Birgili Bibliyografyası, s. 34. 43 Muhammed (47)/19. 44 Birgivi, Ris§letü't-Tevhid (Luğaz), Süleymaniye Ktp., ~ir Efendi Böl, no: 463, vr. 51a. 45 Şerhleri için bkz. Arslan, İmam Birgivi, Hayatı, Eserleri ve Arapça Tedrisatmdaki Yeri, Seha Ne§riyat, İstanbul1992, s. 87-88. 46 Birgivi, el-İrşdd fi'I-AMid ve'l-İbdddt, Süleymaniye Ktp., Laleli Böl., no: 3706, vr. 296b. Huriye Martı gönderdiği konusunu ayetlerle muhtasar olarak işledikten sonra, birinci bölümde inanç esaslarını, ikinci bölümde ise ibadetleri ele almaktadır. 47 Benzer biçimde Nuru'l-Ahya ve T uhfetü'l-Emvat isimli 70 varaktan oluşan bacimli eserine de iman esaslarını açıklayarak başlayan Mehmed Efendi, 48 inançtan sonra davraruşa geçen telif usulünün en güzel örneğini et-Tarikatü'l-Mubammediyye ve'sSiratü'l-Ahmediyye'de verir. Ferdi ıslahı önceleyecek oradan sosyal, iktisadi, di.nl ve idari ıslahata yükselmeyi hedefleyen eserin, Peygamber ahlakına ve bu ahlakı zedeleyecek hatalı davranışlara dair çatısı kurulmadan önce ele aldığı ilk fasıllar, Ehl-i sünnet itikadı hakkındadır. Bu bağlamda et-Tarika'nın Kitab ve Sünnete Sanlma, Kötü Adet ve Bid'atlardan Sakınma ve Arnelde Orta Yolu Tutma konularını işleyen ilk babının hemen ardından ikinci babının birinci faslı İtikadı Doğru Bir Zemine Oturtma (Tashihu'l-i'tikad) ve Onu Ehl-i Sünnet ve'l-Cemaat Mezhebinin Prensiplerine Uydurma başlığını taşımaktadır. Allah'ın tek olduğunu ve hiçbir şeyin O'na benzernediğini ifade ederek söze başlayan Birgivi Mebmed Efendi, öncelikle Yüce Yaratıcı'nın sıfatiarını zikretmektedir. Ahirette Allah'ın görülmesi, kulların seçim hakkının sınırları, istitaat, maktulün eceli, kabir azabırun ve nimetinin varlığı, ba's, vezn, sual, havz, şefaat gibi kıyamet ballerinin gerçekliği, miracın ne şekilde vuku bulduğu, büyük günah ve iman ilişkisi, peygamberlerin özellikleri, evliyanın kerameti, sahabenin fazileti, imarnet meselesi, ilim-akıl ilişkisi, mestler üzerine meshin hükmü, mü§rik çocuklarının durumu gibi haklannda ihtilaf bulunan meselelere birer cümle ile değinen Birgivi, tartı§malann ayrıntılarına girmeksizin Ehl-i sünnet'in bu konulardaki görüşünü özetlerneyi tercih etmektedir. Daha sonra kişiyi iman dairesinden çıkartarak küfrünü gerektiren cümleler ve düşünce kalıpları konusunda ısrarla duran Mehmed Efendi, İslam milletinin dı§ında kaldıklarını vurguladığı Ehl-i bid'ata ait yanlış inanışları sıralamaktadır. Onun bu satırlarda Kaderiyye, Keysaruyye, Raf.ıziyye, Hariciyye, Yezidiyye, Neccariyye, Cebriyye, Mürcie ve Mu'tezile'yi isim vererek ele§tirdikten sorıra zamarıında ya§ayan bazı sufilerin Sünni doktrinle bağda§mayan ifadelerini de zikretmesi dikkat çekicidir. Akaide dair bu özetin sonunda Mehmed Efendi'nin kaynak olarak isimlerini zikrettiği çalı§malar ise, Sünni düşünce tarihinin temel eserleri olmaları hasebiyle Osmanlı medreselerinin de vazgeçilmezleri arasında yer alan Sa'deddin et-Teftazaru'nin (791/1391) Şerhu'l-Akaid'i ve Şerhu'l-Makasıd'ı ile Seyyid Şerif el-Cürcaru'nin (816/1413) Şerhu'l-Mevakıf'ıdır.•9 Mebmed Efendi bid'at fırkalar hakkırıda et-Tarikatü'l-Muhammediyye'de kısa­ ca bilgi sunmaktaysa da, mezhepler tarihine dair yazdığı müstakil risalesi T uhfetü'lMüster§idin fi Beyani'l-Mezabib ve Fırakı'l-Müslimin'de bu bilgileri detaylandırmak­ tadır. 7 varaktan oluşan Arapça risalesini Hz. Peygamber'in ve ashabının yolundan giden Ehl-i sünnet'in akaidini öğretmek ve Ehl-i bid'atırı dine aykırı inançlarını açıklamak amacıyla yazdığını belirttikten sonra,S0 öncelikle Allah'ın zatı ve sıfatların­ dan ba§lamak üzere, iman esaslarını kısaca özetlemektedir. Ardından Ehl-i bid'ata 47 Bazı yazma nüshalan için bkz. Atsız, Birgili Bibliyografynsı, s. 33. Birgivi;Nüru'I-Afıyd, vr. 9a-9b. Bkz. Birgivi, eı-Tarikatü'I-Mulıammuliyye, s. 22. 50 Birgivi, Tulı(etü'I-Müsterşidill fi Beydtti'I-Mtzdlıib ve Fıralu'I-Müslimin, Süleymaniye Ktp., Damat İbrahim Pa§a Böl, no: 297, vr. 377b. 48 49 XVI. Yüzyıl Osmanllsında Bir Ehl-i Sünnet Müdafii: Birgivi Mehmed Efendi 297 mensup fırkalan Cebriyye, Kaderiyye, Kerrfuniyye, Muattile, Ravafız ve Nev~sıb olarak altıya ayırmakta, bunların her birinin de kendi-içerisirlde on ikiye bölündüğünü belirtmektedir. Mehmed Efendi'nin, sırayla isimlerini sayarak belli ba§lı fikirlerini zikrettiği bu 72 fırkanın dü§ünce sistemlerinin yanlı§lığını ispatlama sadedinde, Kur'an ayetlerini deW olarak kullandığı görülmektedir.5 ı Diğer yandan aşiında Ehl-i bid'at tarafından geli§tirilmesirıe rağmen, bu durumdan habersiz olan Müslümanlar arasında yaygın olarak uygulanan birtakım adetlere kar§ı da son derece hassasiyet gösterdiğini bildiğimiz Mehmed Efendi'nin, risalelerirıde bu tür davranıŞlar hakkında halkı uyardığını mü§ahede etmekteyiz. Mesela cuma ve bayram namazlarından sonra topluca· mus~faha etmenin Rafı.zllere has geleneklerden biri olduğunu helirten Birgivi,S2 iki Müslüman'ın kar§ıla§tıklan zaman musafaha etmelerinin, günahlarından arınmalarına vesile olacağını müjdeleyen hadislerde de belirtildiği üzere, 53 sünnet olanın ilk görü§me anında selamla§mak olduğunu tekrarlamaktadır. 54 Birgivi'nin kelami bir konuda tarihe yansıyan tartı§malara belki de en geni§ yer ise, oğlu Mehmed Halirn'irı vefatı ile ya§adığı acı üzerine kaleme alarak çocuk ya§ta ölen Müslüman evlatların durumunu irıcelediği Ahvalü Etflli'l-Müsliı:nin ba§lıklı çalı§masıdır. Arapça olan ve altı babdan olu§an risalenin ilk babında konu hakkırıda ulemanın farklı görü§lerirıe yer veren Mehmed Efendi, tercihini bu çocukların ı:;ennette olduğu yönünde kullanrnaktadır. 55 Risalede aynı zamanda kabir ziyareti, ölüler içirı dua etmenin ve çe§itli ibadetlerde bulunmanın faydası ve belalara sabretmenin fazileti gibi hususlar da irdelenmektedir.56 Birgivi Mehmed Efendi'nin eserierirlde Ehl-i sünnet temasının ne denli vurgulu biçimde i§lendiğirıe dair örneklere ve muhteva tanıtımlarına ayırdığırnız bu kısmın sonunda, onun sadece İslami ilimler alanında kaleme aldığı çalı§malarda değil, Arap dilinin öğrenimine yönelik hazırladığı sarf ve nahiv kitaplannda bile Ehl-i sünnet itikadının esaslarını okuyucusuna sunduğunu belirtmek istiyoruz. Türk öğrencilere, dinlerinin dili olan Arapça'yı son derece pratik ve etkin bir üslupla öğreten Birgivi Mehmed Efendi, gramer kaidelerirıe dair örneklerirıde "Allah T eala cisim değildir. Ölümden sonra dirilmek haktır." gibi akaidi temeliendiren cümle kalıplan vermekte, böylelikle mübtediler içii). bir anlamda dil eğitimi ile dirı eğitimirıi iç içe gerçekle§tirebilmektedir.57 ayırdığı risalesi ~ı Risale hakkında ayrıntılı bilgi ve değerlendirmeler için bkz. İlhan, Avni, "Birgili Mehmet Efendi ve Mezhepler Tarihi ile İlgili Risalesi", D.E. Ü. 1111/ıiyat Fakültesi Dergisi, sy. 6, İzmir 1989, ss. 173-215. Aynca eserin ve müelllfin tanıtımı ile birlikte tercümesini ihtiva eden Bosna'da gerçekle§tirilmi§ bir çalı§ma için bkz. Omerdic, Muharem, Traktat O Uceııju Islamski/ı Frakcija Od Mulıameda lbn Pira Ali ei-Bergilija, Gazi Husrev-Begova Biblioteka, Sarajevo 1985. 52 Birgivi, Risll/e fi'l-Musllfalıa, vr. 142b. 53 Bkz. Müsned, IV/289; İbn Mace, Edeb, 15; EbO DavOd, Edeb, 142; Tirmizi, İsti'zan, 31. 54 Birgivi, Risdlt (i'I-Musdfa/ıa, vr. 141b-142a; Birgivi, Fetvalar, Süleymaniye Ktp., Çelebi Abdullah Böl., no: 401, vr. 41a. 55 Birgivi, Alıvd/ıi Etfdli'I-Müslimill, (Resdil-i BirgM içinde), Esad Efendi Matbaası, İstanbul trs., s. 68. 56 Eser hakkında ayrıntılı bilgi için bkz. Türkmen, Ömür, imam Birgivi ve Risd/e fi Alıvd/i Etfllli'I-Müslimiıı Adlı Eseriniıı Talıkik ve Ta/ırlci, Yayınlanmamı§ Yüksek Lisans Tezi, Harran Ünv. Sosyal Bilimler Ens., Şartlıurfa 1995. 57 Örnekler için bkz. Birgivi, ei-Avdmil, (İbnü'l-Hkib'in e/-K.d(iye'si ve Birgivi'nin Izlu1ru'l-Esrdr'ı ile birlikte), Ahmed Saki Matbaası, Yerebatan/İstanbul 1325, s. 97, 100. ' Huriye Martı IV-SONUÇ Osmanlı Devleti'nin, topraklan ve tebaası üzerindeki Şu tehdidi ile yoğun biçimde uğra§tığı ve Sünni geleneğin yerle§mesi için uleı:iıadan büyük ölçüde yardım aldığı XVI. yüzyılın_ müderrislerinden biri olan Birgivt Mehmed Efendi' nin, bu çabayı hayatına §iar edindiği açıkça görülmektedir. Fikir dünyasının merkezine Ehl-i sünnet çizgisinden zerre kadar uzakla§mama ve §eriat alıkamma asla muhalefet etmeme düsturunu yerle§tiren Mehmed Efendi, her tür inanı§ ve davranı§a bu çerçevede değer biçmektedir. Dolayısıyla o, ele§tirirken de çözüm üretirken de sağlam bir itikadl ve ahiili zemin olu§turmaya gayret etmektedir. Toplumu bid'atlardan sa.kındırarak Kur'an ve Sünnet ile §ekillenen bir hayat tesis etme amacıyla telif ettiği eserlerde Mehmed Efendi'nin bu konudaki hassasiyeti açıkça · okunmaktadır. Onun, iman esaslarını ve Ehl-i sünnet itikadının ana prensiplerini açıklayan müstakil risalelerinin yanı sıra, Ehl-i bid'atın kısımlan ve sa.kıncalı görü§leri hakkında halkı bilinçlendirmeye yönelik çalı§malarının da bulunması dikkat ·çekicidir. Ancak iman giri§i ile ba§layıp ibadet ve ahlaka dair konularla geni§leyen eserleri, Birgivi'nin Ehl-i sünnet mantığını temel alan fikir yapısının en belirgin ürünleridir. Ba§eseri olan et-Tarlkatü'I-Muhanınıediyye'de Sünnt inanç esaslarını yede§tirdikten sonra davranı§ motiflerine geçen telif üslubunun zirvedeki örneğini okuyucusuna sunan bu Osmanlı .ilimini, Ehl-i sünnet ve'kemaat mezhebinin saı:n.iml bir müdafii olarak nitelendirmek yanlış olmayacaktır.