DEĞİŞEN İKLİMLERE DEĞİŞMEYEN BİLİNÇLERİN VURGUNU

advertisement
Küresel Isınma ve İklim Değişikliği Dünyayı Nasıl Etkileyecek?
Yazar
Özgül Süsler
27 Ekim 2015
DEĞİŞEN İKLİMLERE DEĞİŞMEYEN BİLİNÇLERİN VURGUNU
İklim değişikliğine uyum sağlamak ve yavaşlatmak için neler yapıldığını, bizlerin bireysel olarak
bu sürece nasıl katkıda bulunabileceğimizi, UNDP (Birleşmiş Milletler Kalkınma Programı) İklim
Değişikliği Ulusal Bildirim Proje yöneticisi Sayın Öznur Oğuz Kuntasal’a sorduk.
Barındığımız, nefes aldığımız, beslenme kaynaklarımızı sağladığımız, mavisinde, yeşilinde
huzur bulduğumuz bu dünya bizim! Artık ona karşı daha özenli olmaya başlamanın
zamanı geldi de geçiyor bile! Yarın çok geç olabilir!
Dünyamızın nimetlerini ne kadar hoyrat kullandığımızı, iklim değişikliğinin korkutucu
boyutlara ulaşmasına, teknolojiyi bilinçsizce kullanarak nasıl sebep olduğumuzu, bu yolla
dünyamızın doğal dengesini nasıl alt üst ettiğimizi; iklim değişikliğine uyum sağlamak ve
yavaşlatmak için neler yapıldığını, bizlerin bireysel olarak bu sürece nasıl katkıda
bulunabileceğimizi, UNDP (Birleşmiş Milletler Kalkınma Programı) İklim Değişikliği Ulusal
Bildirim Proje yöneticisi Dr.Öznur Oğuz Kuntasal ile konuştuk.
Röportaj | Öznur Oğuz Kuntasal
Öncelikle Birleşmiş Milletler İklim Değişikliği Ulusal Bildirim Projesi’nin amacı
ve işlevini sormak istiyorum?
Türkiye 2004 yılından bu yana “Birleşmiş Milletler İklim Değişikliği Çerçeve Sözleşmesi”ne
(BMİDÇS) taraftır. Sözleşmenin amacı, “atmosferdeki sera gazı birikimlerini, insanın iklim
sistemi üzerindeki tehlikeli etkilerini önleyecek bir düzeyde durdurmaktır”. Türkiye’nin
Sözleşme kapsamında yükümlülüklerinden birisi, iklim değişikliği alanında yapılmakta
olan çalışmaların detaylı olarak anlatıldığı “Ulusal Bildirim”lerini belirli aralıklarla Sözleşme
Sekretaryasına sunmaktır. Türkiye Birinci Ulusal Bildirimini 2007 yılında hazırladı ve
Sekretaryaya sundu. İkinci Ulusal Bildirim hazırlıkları ise, Çevre ve Orman Bakanlığı’nın
(Yeni yapılanma ile Çevre ve Şehircilik Bakanlığı) yöneticisi, Birleşmiş Milletler Kalkınma
Programı’nın (UNDP) uygulayıcısı olduğu ve Küresel Çevre Fonu (GEF) tarafından
desteklenen bu proje kapsamında yapılmaktadır. Türkiye’nin İklim Değişikliği İkinci Ulusal
Bildirimi 2011 yılı Aralık ayında Sözleşme Sekretaryasına sunulacaktır. Bildirimde yer alan
konu başlıkları şunlardır:
Türkiye’nin durumunu ortaya koyan ulusal şartlarımız:
•
Enerji, sanayi, ulaştırma, atık gibi pek çok konu başlığındaki ulusal sera gazı
envanteri;
•
İklim değişikliği ile mücadele için uygulanmakta olan ve planlanan politika ve
önlemler;
•
Önümüzdeki dönemde sera gazı emisyonlarının ne düzeyde olacağına tahmin
imkanı veren ve ayrıca yürürlükteki ve planlanan politika ve önlemlerin azaltım
etkilerini ortaya koyan geleceğe yönelik projeksiyonlar;
•
Türkiye’deki iklim değişikliğinin ekosistemler ve insan üzerine etkileri ve bu
etkileri azaltım ve bunlara uyum konusunda yapılan çalışmalar;
•
İklim değişikliği konusunda yürütülen bilimsel çalışmalar ile araştırma ve
sistematik gözlem çalışmaları;
•
Tüm bu çalışmalar için gerekli olan finans ve teknoloji;
•
İklim değişikliği konusunda kamuoyunu bilinçlendirmek için gerçekleştirilen
etkinlikler, çalışmalar.
İklim değişikliği konusu dar bir konu gibi algılansa da çok geniş bir çerçeveye sahiptir.
Sonuç olarak Biz UNDP olarak Türkiye’nin iklim değişikliği ile ilgili belirttiğimiz konu
başlıklarının ve daha fazlasının bir anlamda fotoğrafını çekip, Birleşmiş Milletler
Sekretaryası’na raporluyoruz.
Fotoğraf: Hilal Selbi “Karsız bir dünya, kardelensiz bir dünyadır” Cimbar Boğazı, Çamardı.
İklim değişikliği nedir? Hangi koşullar gerçekleştiğinde bir iklim değişikliği
olayının varlığından söz edilebilir?
İklim değişikliği, bugün yaşadığımız sıcaklık, yağış, akış gibi iklim parametrelerinde uzun
zamana yayılan bir değişim yaşanmasıdır. Mevsim normalleri dışındaki sıcaklık artışları,
yağış rejimlerinin değişmesi, sel, kuraklık gibi doğal afetlerdeki artış iklim değişikliğinin
varlığının kanıtıdır. Bu durum bölgelere göre farklılıklar gösterir.
Doğal sebepler ve insan faktörü iklim değişikliğini oluşturan etmenlerdir. Örneğin volkan
patlaması sonucu atmosfere çok fazla miktarda sera gazının salınması doğal bir sebeptir.
İnsan kaynaklı sebeplerin başında ise 1800’lerin ortalarında gerçekleşen sanayi
devrimiyle beraber artan sera gazlarının etkileri gelir.
Fotoğraf: Merve Köse “Su, aktıkça canlılara hayat taşır” Kazıklı Ali Boğazı, Çamardı.
Küresel ısınma ve iklim değişikliği arasındaki bağlantı nedir?
Küresel ısınma; doğal ve insan kaynaklı sebeplerle atmosfere salınan
karbondioksit, metan, diazotmonoksit gibi gazların sera etkisi yaratarak dünya yüzeyinde
sıcaklığı küresel olarak arttırmasıdır. Bölgesel olarak değerlendirildiğinde, kimi bölgede
ısınma, kimi yerde ise soğuma görülür. Fakat yer kürenin toplam ortalama ısısı giderek
arttığı, 1960’lardan itibaren dünyadaki sıcaklıkların ortalama 0,5- 0,8 derece arttığı
tespit edilmiştir.
İklim değişikliğinin sonuçları nelerdir?
Bu konuda Türkiye’den ve dünyadan somut örnekler verebilir misiniz?
İklim değişikliğinin en önemli etkilerini çeşitli başlıklarda sıralamak mümkün. Bunlardan
bazılarını şu şekilde özetleyebiliriz:
Kıyı alanlarına etkiler: İklim değişikliğine bağlı olarak deniz seviyesinin yükselmesinden
dolayı, kıyı alanlarındaki yapıların olumsuz olarak etkilenmesi, yer altı suyunun
tuzlanması, tarım alanlarının ve turizmin olumsuz olarak etkilenmesi söz konusudur.
Ülkemizde Göksu Deltası ile Seyhan Deltasında gerçekleştirilen iki çalışmada olası deniz
seviyesi yükselmesi senaryolarına bağlı olarak bölgede ciddi boyutta ekolojik ve sosyoekonomik etkiler ortaya çıkacağı tespit edilmiştir.
Su kaynaklarına etkiler: İklim değişikliğine bağlı olarak bazı bölgelerde ortaya
çıkabilecek yağış azalmaları su kaynaklarına önemli bir tehdit oluşturacaktır. Bu durum
hem doğrudan içme suyu teminini hem de tarımsal ve sanayi de kullanımı
etkileyeceğinden, insan sağlığı ve ekonomi üzerine olumsuz etkiler yaratabilecektir.
Ülkemizde Konya kapalı havzasında gerçekleştirilen bir çalışma bu durumun ekolojik ve
ekonomik boyutlarını gözler önüne sermektedir.
Uzmanlara göre küresel ısınma böyle devam ederse 1200 adadan oluşan Maldivler, 100
yıl içinde tamamen okyanusun altında kalabilir.
Uzmanlara göre küresel ısınma böyle devam ederse 1200 adadan oluşan Maldivler, 100 yıl
içinde tamamen okyanusun altında kalabilir.
Tarım ve gıda güvenliği: Sıcaklık artışları ve kuraklığa bağlı olarak tarımsal üretim hem
miktar hem de çeşit açısından ciddi derecede etkilenebilecektir. Bu durum ekonomik
kayıpların yanı sıra gıda güvenliğini tehdit eden boyutlara da ulaşabilir. Gıda, Tarım ve
Hayvancılık Bakanlığı tarafından hazırlanan Kuraklıkla Mücadele Eylem Planı, kurak
bölgelere yapılacak müdahale ve yardımları tanımlamaktadır.
Tarımsal üretimin sadece kuraklık değil, aynı zamanda artan doğal afetlerden de (sel, dolu gibi)
olumsuz olarak etkilenmesi söz konusudur.
Halk Sağlığı: Kuraklık ve ekstrem hava olaylarına (sel, sıcak hava dalgaları gibi) bağlı
olarak bulaşıcı hastalıkların artması da iklim değişikliğinin olası sonuçları arasındadır.
Dünya Sağlık Örgütü tarafından hazırlanan raporda, ülkemizde iklim değişikliğine bağlı
olarak son yıllarda endemik hastalıklarda artış olduğu rapor edilmiştir.
Doğal afetler: Yağış rejimindeki değişiklikler ve ekstrem hava olayları son yıllarda
sıklıkla gözlenmektedir. Bu durum planlama eksikleri ile de birleşince son yıllarda
Türkiye’nin büyük şehirlerinde görülen seller, artan sıklığı, şiddeti ve etki süresinden
dolayı depremin ardından en yıkıcı 2. doğal afet olarak afet sıralamasında yerini
almaktadır. Ülkemizde 1995 yılından bu yana fırtına ve sel afetlerinde ciddi bir artış
gözlenmiştir.
İklim göçmenleri: Dünyada çok konuşulan, Türkiye’de de henüz tartışılmaya başlanan
bir diğer konu ise iklim göçmenleridir. Ülkemizde bu konudaki bir çalışma Şanlıurfa’nın
Suruç ilçesinde gerçekleştirilmiştir. Bölgede uzun dönemde kış yağışlarında %60 oranında
bir azalma görülmüş ve oluşan kuraklık, bölge tarımının ve dolayısıyla ekonomisinin tüm
sektörlerini etkileyerek, halkı gönüllü olmayan bir göçe zorlamıştır. Varlıklı olanlar Adana,
Ankara gibi büyük şehirlere göç etmiş, dar gelirli olanlar ise Adana, Şanlıurfa gibi çevre
illerde mevsimsel tarım işçisi olarak çalışmışlardır. Bu durum bölgesel farklılıkların
önemini ve tarım konusunda zaten stresli bölgelerde oluşan iklim değişikliklerinin
insanları göçe bile zorladığının kanıtıdır.
Dünyada ise iklim değişikliğinin etkilerinden en çok etkilenecek ülkeler ada devletleri ile
hali hazırda kuraklıktan etkilenen Afrika ülkeleri olacaktır. Deniz seviyesinin yükselmesi
sonucu, ada devletlerinin bir kısmı tamamen veya büyük ölçüde sular altında kalma
tehdidi ile karşı karşıya olacaktır. Afrika’da ise kuraklığın daha da artması
beklenmektedir.
Bundan 5 yıl öncesine kadar aşırı kuraklıktan dolayı Türkiye’mizin 10-20-50 yıl
içerisinde nasıl çölleşeceğine dair senaryolar vardı gündemde. Son yıllardaki
aşırı yağışlar bu senaryonun değişmesinde etken oldu mu? Şu anki koşullarda
öngörülen gelecek senaryolarımız nasıldır?
Türkiye’de bu tür tahmin çalışmaları yapan çok az bilim adamı var. Günden güne, yıldan
yıla olan değişiklikler daha çok meteoroloji biliminin konusudur. Bir durumu İklim
değişikliği olarak nitelendirmek için 30-50-100 yıl gibi uzun bir süreçteki değişimlere
bakmak gerekir. Genel değerlendirmeden ziyade bölgesel değerlendirmeler yapmak daha
sağlıklı olur. İkinci Ulusal Bildirim kapsamında hazırlanan iklim projeksiyonları raporunda
bu konudaki en güncel akademik veri ve bilgiler yer almaktadır. İTÜ Avrasya Yer Bilimleri
Enstitüsünün hazırladığı bu rapora göre, 2100 yılına kadar yapılan projeksiyon çalışmaları
Türkiye’nin Akdeniz Bölgesi’nde kış yağışlarında düşüşler olacağı, Karadeniz Bölgesi’nde
kış yağışlarında ise artış olacağını tahmin etmektedir. Tüm simülasyonlar Doğu
Anadolu’da ilkbahar akışlarında azalma ve kış akışlarında artış kabul etmektedir. Doğu
Anadolu’daki kış yağışlarının şekil değiştirerek kar yağışında azalma ve yağmurda artış
gözlenmesi kış turizminin en önemli merkezlerinde biri olan Doğu Anadolu bölgesini çok
olumsuz etkileyeceği öngörülüyor.
Akdeniz Bölgesinde yaz aylarında beklenen aşırı sıcaklıkların kuraklığa sebep olacağı ve
bölgenin ikliminin daha aşağı enlemlerdeki Mısır, Suriye gibi ülkelerin iklimiyle
benzeşeceği öngörülüyor. Bu durumda Akdeniz Bölgesinin turizm cazibesini yitirmesi ve
çok yağış almasına rağmen bir o kadar da ısınacak olan Karadeniz Bölgesinin önümüzdeki
50-100 yıllık süreçte daha cazip bir turizm merkezi haline gelmesi olası.
İnsan faktörü olmasa bile, küresel ısınmaya bağlı iklim değişikliğinin yaşanacağı
bazı uzmanlar tarafından ifade ediliyordu, siz bu konuda ne düşünüyorsunuz?
Gezegenimizin her 100.000 yılda bir ısınma soğuma döngüsüne girdiği biliniyor. Doğal
olaylarla atmosfere salınan sera gazlarının yoğunluğunun küresel ısınmaya sebep olduğu
ve iklim değişikliğini tetiklediği bir gerçek. Fakat sanayi devrimiyle birlikte artan sera gazı
emisyonları doğal sebeplerin üzerine insan faktörünü de ekleyerek daha büyük stres
oluşturmaya başladı. Hükümetlerarası İklim Değişikliği Paneli (IPCC) raporları insan
kaynaklı emisyonların iklim değişikliğini tetiklediğini ortaya koyuyor.
Zaten doğal olarak işleyen iklim değişikliği sürecinde ulaşımda kullandığımız araçlardan
tutun, kozmetik ürünlere kadar günlük hayatımızda kullandığımız birçok kimyasal, arttırıcı
etken oluyor. Bilinçsiz kullanım, emisyonları artırmasının yanı sıra zaten kısıtlı olan
kaynaklarımızın üzerindeki baskıyı ve stresi de artıyor. Örneğin ülkemizde su
kaynaklarımızın %70’i sulamada kullanılıyor. Sıcaklık artışı ve kuraklıktan dolayı ortaya
çıkması beklenen su sıkıntısına bir de tarımsal tüketim eklenince sağlıklı su kaynaklarına
erişim tehlikeye giriyor. Hâlbuki damla sulama gibi modern sulama yöntemlerinin
kullanımı tarımsal tüketimi azaltıp, kaynakların etkin ve sürdürülebilir kullanımına imkan
verecektir.
Küresel ısınma, adından da anlaşılacağı gibi dünyaya bir aşırı sıcaklık hali mi
getirecek, yoksa buzulların erimesi ve okyanusların soğuması ile büyük
akıntıların değişmesi dünyayı daha da mı soğutacak?
Bu konuya süpekülatif yaklaşmamak, değişimlere bölgesel bazlı bakmak daha doğru olur
diye düşünüyorum. Bazı bölgeler ısınırken bazı bölgelerin soğuması beklenirken,
dünyanın genel ısısının artacağı söyleniyor. Türkiye ile ilgili öngörülen değişimleri daha
önceki sorularda dile getirmiştik.
UNDP – Türkiye İklim Değişikliği Ulusal Bildirim Projesi, iklim değişikliğini
önlemek ya da etkilerini azaltmak adına neler yapıyor ve neler yapmayı
planlıyor?
UNDP tarafından iklim değişikliğinin azaltım ve uyumu konularında yürütülmekte olan
çeşitli projelerimiz bulunmakta. Örneğin Elektrik İşleri Etüd İdaresi ile enerji verimliliği
konusunda üç büyük proje yürütmekteyiz. Bunlar; “Sanayide Enerji Verimliliği”,
“Binalarda Enerji Verimliliği” ve “Elektrikli Ev Aletlerinin Market Dönüşümü” projeleridir.
Bu projeler kapsamında yasal mevzuat çalışmaları, kapasite geliştirme, eğitim ve
uygulamaya yönelik çalışmalar bulunmaktadır. Yine azaltımda büyük payı bulunan yutak
alanlar olan ormanların korunması ve güçlendirilmesi konularında Orman Genel
Müdürlüğü ile iki proje devam etmektedir.
İklim değişikliğine uyum konusunda ise UNIDO, UNEP, FAO gibi UN kuruluşlarının da yer
aldığı ve UNDP tarafından yürütülmekte olan BM Ortak Programı “Türkiye’nin İklim
Değişikliğine Uyum Kapasitesinin Geliştirilmesi” programı devam etmektedir. Bu program
kapsamında pilot bölge olarak seçilen Seyhan Havzasında hibe programı aracılığı ile
toplam 18 proje desteklenmiştir. Bu projelerden bazıları; bölgedeki yoksul halkın
kuraklığa dayanıklı türler ile hayvancılığa teşvik edilmesi, okullarda iklim izcileri
oluşturulması, kız öğrencilere iklim değişikliği ve fotoğrafçılık konusunda eğitim verilmesi
yer almakta.
Ayrıca Hükümete Sözleşme yükümlülüklerini yerine getirmesi konusunda da destek
verilmektedir. Bu bağlamda, Birinci ve İkinci Ulusal Bildirim Hazırlama Projeleri
yürütülmüştür ve yürütülmektedir. İklim Değişikliği Eylem Planı da yine UNDP’nin
yürütücülüğünde Çevre ve Şehircilik Bakanlığı’nın sahibi olduğu bir proje kapsamında
hazırlanmıştır.
Bizler bireysel olarak iklim değişikliğini önlemek için neler yapabiliriz, bu sürece
nasıl katkıda bulunabiliriz?
Kaynakça:
https://indigodergisi.com/2015/10/kuresel-isinma-ve-iklim-degisikligi-dunyayi-nasil-etkileyecek/
Download