1787-1792 osmanlı avusturya, rus savaşları`nda bender kalesi

advertisement
1787-1792 OSMANLI AVUSTURYA, RUS
SAVAŞLARI’NDA BENDER KALESİ
Cengiz F E DA K Â R 1
Osmanlı Devleti’nin son sınır kalesi olan Bender, Boğdan (Moldovya)’ın
kuzeyinde Turla (Dinyestr) Nehri kıyısının batısında yer alır2. V. V. Radloff, şehrin eski adının Türkçe’de yer alan “Tegin-Teggin”den bozma “Tighina/Tiglina”
olduğunu ifade eder3. Şehir Osmanlı idaresine geçtikten sonra Bender adını alır.
Anlamı ise Farsça’da “nehir kıyısında liman”; Arapça’da ise “iskele, geçit veya
boğazı koruyan istihkâm, kale” manasına gelir4.
Bender, Boğdan Voyvodası Petro Rareş’in isyanı üzerine bizzat Sultan I.
Süleyman’ın düzenlediği Boğdan Seferi sonrasında Osmanlı topraklarına katılmıştır (1538)5. Kasabanın ele geçirilmesiyle birlikte mevcut kale çok daha güçlü bir şekilde yeniden inşa edilmiştir. Kalenin kitabesi 1538 yılına aittir6. Daha
sonra idarî taksimatta Özi Eyaleti’ne bağlı sancak haline getirildi7. 1656 Yılında
Bender Kalesi’ni ziyaret eden Evliya Çelebi, buranın çok iyi istihkâm edildiğinden, kalenin duvarlarının kalınlığından, surların önündeki derin hendeklerden
ayrıntıları ile bahseder. Kalede dört Müslim yedi de Gayrimüslim Mahallesi olup
1500’ün üzerinde ev ve 200 civarında da dükkân vardı8.
1
2
3
4
5
6
7
8
Yrd. Doç. Dr., Trakya Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Tarih Bölümü.
Semavi Eyice, “Bender Kalesi”, Türkiye Diyanet Vakfı İslam Ansiklopedisi (DİA), İstanbul 1992,
V, 431.
G. N. Astrvatsaturov, Benderskaya Krepost, Bender 1997, s. 24 (Söz konusu eseri teminde yardımlarını gördüğüm Prof. Dr. Mihai Maxim, Yüksek Lisans Tez talebem Hakan Engin ve Rusça
eserlerin Türkçe’ye çevrilmesinde yardımlarını gördüğüm Yrd. Doç. Dr. Hasan Demiroğlu’na teşekkürlerimi sunarım).
Şemseddîn Sami, Kamus-ı Türkî, İstanbul 2004, s. 304.
İsmail Hakkı Uzunçarşılı, Osmanlı Tarihi, Ankara 1994, II, 432.
Cevdet Çulpan, “Moldovya’da Bender Kalesi Kitabesi (H. 945-M. 1538)”, Türk Kültürü, sayı:
37-48, İstanbul 1965-1966, s. 882; Eyice, “Bender Kalesi”, V, 432.
Ahmet Rıfat, Lügat-i Tarihiyye ve Coğrafiyye, Ankara 2004, II, 142; Evliyâ Çelebi, Seyahatnâme,
haz. Yücel Dağlı-İbrahim Sezgin vd., İstanbul 2011, I, 83.
Evliyâ Çelebi, Seyahatnâme, I, 5, 66.
PR OF. DR . E R DOĞA N ME R Çİ L'E A R MA ĞA N
383
İsveç’le Rusya arasında cereyan eden Poltova Savaşı’ndan (1709) sonra
İsveç Kralı XII. Şarl, sınıra en yakın Osmanlı Kalesi olan Bender’e sığınmış,
kendisine kale dışında Varnitsa denilen yerde ev yapılarak burada 1711 yılına kadar yaşamıştı9. 1735-1739 yılları arasında Ukrayna Kazaklarının bölgeye akınları
görülür. 1739 yılında Rus generali Minih, Bender Kalesi’ni almak için planlar
yapmış ancak Rus ordularının Bender’den önce Hotin Kalesi’ne saldırmaları ve
burada bozguna uğramalarıyla plandan vazgeçilmişti10.
Bender Kalesi fethinden sonra ilk defa 1767-1774 Osmanlı-Rus, Avusturya
savaşları sırasında işgale uğramıştır. 1769 yılında Turla Nehri kenarında bozguna
uğrayan Osmanlı ordusundan sağ kalanlar Bender tarafına çekilmiş, Hotin Kalesi ise savunulmadan geride bırakılmıştı. Bender önlerinde cereyan eden birkaç
muharebede kale üzerine gelen Ruslar, Bender Muhafızı Kel Ahmed Paşa-zade
Ali Paşa’nın gayretleri ve Kırım kuvvetlerinin yardımıyla bozguna uğratılmıştı.
Daha sonra cereyan eden 1770 Kartal (Larga) muharebesinde Osmanlı ordusu
mağlup olmuş, General P. İ. Panin komutasındaki Rus ordusu11 iki aydır kuşattığı
kaleyi işgal etmiştir (27 Eylül 1770)12. Bu savaş sonunda yapılan 1774 Küçük
Kaynarca Antlaşması13 ile Bender Kalesi, Osmanlı Devleti’ne iade edildi. Fakat
bu antlaşmanın en ağır hükmü Kırım Hanlığı’na sözde bağımsızlık verilerek buranın Osmanlı Devleti’nden kopma sürecinin başlamasıdır.
1782 yılına gelindiğinde Kırım, iç karışıklıklar bahane edilerek Ruslar tarafından işgal, 1783’te ise ilhak edildi. Kırım’ın kaybını hazmedemeyen Osmanlı
Devleti, Sadrazam Halil Hâmid Paşa’nın gayretleriyle buranın tekrar istirdadı
için var gücüyle savaş hazırlıklarına başladı. Donanma güçlendirilirken Rus sınır
bölgelerinde yer alan kale ve istihkâmlar kuvvetlendirildi14. 1787 yılına gelindiğinde İngiltere ve Prusya'nın yardım vaatlerine kanan Osmanlı Devleti, Rusya’ya
savaş ilan etmiş, savaşın başlamasıyla birlikte Avusturya da Rusya'nın yanında
yer almıştı.15
Osmanlı Devleti savaş boyunca da sınırdaki müstahkem mevkileri tahkime
devam etmiştir. Bunlardan biri de Bender Kalesi’dir. Bender’e muhafız ve serasker
tayin olunan Varnalı-zade Selim Paşa’yı, İsmail Kalesi tarafından asker ve zahire ile birlikte bölgeye götürmek üzere Divan-ı Hümayun Cebeciler Kâtibi Tevfik
9
10
11
12
13
14
15
Eyice, “Bender Kalesi”, V, 432.
Astrvatsaturov, a.g.e., 84-86.
İ.G. Smirnova, “İstoriya Benderi Krotkiy istoriçeskiy oçerk”, İstoriçeskiy Vestnik, III, 2007, 90
(88-91).
Uzunçarşılı, Osmanlı Tarihi, IV/I, 384.
Ayrıntılı bilgi için bkz. Roderic H. Davison, “Russian Skill and Turkish Imbeccility: The Treaty
of Kuckuk Kainardji Reconsidered”, Slavic Reviev, Vol. 35, No. 3, 1976; Kemal Beydilli, “Küçük
Kaynarca Antlaşması” DİA, Ankara 2002, XXVI, 524-527.
Mustafa Nuri, Netayicü’l-Vukuat, İstanbul 1327, IV, 5.
Uzunçarşılı, Osmanlı Tarihi, IV/II, 186.
384
PR OF. DR . E R DOĞA N ME R Çİ L'E A R MA ĞA N
Efendi görevlendirildi16. İsmail Seraskeri Hasan Paşa’ya da Selim Paşa’nın yanına
külliyetli asker tertip etmesi emredildi. Selim Paşa, beraberinde eski kasapbaşılardan Vezir İsmail Paşa da olduğu halde Bender’e ulaşmıştı. İsmail Paşa, Selim
Paşa’ya nazaran hem bölgeyi daha iyi tanıyan hem de asker üzerinde nüfuz sahibi
biri idi. Bu durumu bilen Selim Paşa’nın vaziyeti İstanbul’a arz ederek görevden
affını istedi. Bunun üzerine uhdesine Sivas eyaleti verilen İsmail Paşa, Bender seraskeri tayin edildi17. İsmail Paşa, diğer vezirler ve askeri sınıfın kaleye gelmesiyle
birlikte Bender savunması daha da güç kazandı18. Daha önce İsveç Kralı hizmetinde
bulunan Rozanbalat isimli kaptan, Bender Kalesi’nde görevlendirildi19.
Bender Nüzül Eminliği hesabına 5000 kuruş yatırılarak Filibe Nazırı Ömer
Ağa20; bina eminliğine ise Es-Seyid Ahmed Ağa getirildi21. Silistre tarafında bulunan Battal Mustafa Paşa’ya gönderilen emirde, Bender Kalesi için çok sayıda
asker ve zahireye ihtiyaç duyulduğu belirtilerek emrindeki 500 piyade ile birlikte İsmail’e buradan da Bender’e geçmesi istendi. İsakçı ambarlarında
bulunan zahirenin nakline de özen göstermesi tembihlendi22. Bunun dışında
Yenipazarlı Osman Haseki, Osmanpazarlı Hacı İbrahim ve Aydoslu Hasan
Bey’le beraber beşer yüzden toplam 2000 mîrî piyade ve süvarî, 1788 Aralık ayı
sonunda Bender Kalesi’ne ulaştı. Söz konusu asker sayısı yetmeyeceğinden
daha sonra Hacıoğlu Pazarı’nda sakin zahire mübaşiri Hacı İbiş vasıtasıyla 1000
mîrî piyade daha böl- geye sevkedildi. İsakçı ambarlarından araba kiralanarak
3000 askerin ihtiyaçları olan zahire temin edildi23.
Boğdan Başbuğu Miktad Ahmed Paşa da kendi ordusu ile birlikte Bender
muhafazasına memur edildi24. Ahmed Paşa, beş-altı bin kişilik ordusuyla Bender üzerinden Özi Kalesi’ne yardım için görevlendirildiğinde, gerçekleşmesi
imkânsız şartlarla ayak sürüdü. Ahmed Paşa ordusu ile birlikte Han Tepesi denilen mevkide iken Bender Kalesi’nin Ruslar tarafından muhasara edildiğini öğrendi. Miktad Ahmed, ordu içinde tavırlarıyla askeri de kendisinden soğutmuş
onların nefretini uyandırmıştı25.
Serasker İsmail Paşa, Mustafa Paşa, Ahmed Paşa ve Selim Paşa’ya
İstanbul’dan gönderilen emirde, Bender Kalesi’nin önemine vurgu yapılarak
16
17
18
19
20
21
22
23
24
25
BOA, C.AS, 1135 (2. C. 1202/10 Mart 1788).
BOA, C.AS, 46117 (Evahir-i B. 1203/16-26 Nisan 1789);HAT, 1411/57368; HAT, 1380/54375
BOA, C.AS, 7515 (9 R. 1204/27 Aralık 1789).
BOA, HAT, 183/8416-A (15 Ş. 1203/11 Mayıs 1789).
BOA, MAD, 10043, s. 261 (21 R. 1202/ 30 Ocak 1788); HAT, 21/1607.
BOA, C.AS, 5295 (4. M 1202/16 Ekim 1787).
BOA, C. AS, 51494.
BOA, HAT, 1380/54383-A; C.AS, 46140 (17 CA 1203/13 Şubat 1789); C.AS, 47606; C.AS,
51494.
BOA, HAT, 1380/54376 (23 S. 1203/23 Kasım 1788)
BOA, HAT, 1380/54377.
PR OF. DR . E R DOĞA N ME R Çİ L'E A R MA ĞA N
385
gerek asker sevkiyatı gerekse askerlerin iaşesi için tüm imkânların kullanıldığı
ifade edilmiş, kale muhafazasına azamî ihtimam gösterilmesi istenmişti26. Bender
Kalesi’nde görünürde 300 topçu askeri varsa da bunların çoğu yaşlı ya da çocuk
yaşta idiler. Kalede ise 180 top, işe yarar vaziyette sadece 60 topçu ve buna ilaveten yiğit vasıfta 45 de yerli yeniçeri vardı. Dolayısıyla en az 100 topçu askerine
daha ihtiyaç olduğu hükümete bildirildi27. İstanbul’dan kale için 100’er askerden
ikişer adet cebeci ve topçu ve bir adet arabacı ortaları gönderildi. Bununla birlikte Dergâh-ı muallâ cebecibaşı, topçubaşı ve arabacıbaşılar, kalede 904’ten fazla
cebeci; 600’den fazla topçu ve yeteri miktarda arabacı bulunduğunu îlam etmişlerdi. Dolayısıyla Bender Kalesi’nde görev yapan asker sayısında, İstanbul’da
kayıtlı olanlarla, fiilen Bender’de görev yapanların sayısında çelişki ortaya çıkmıştı. Tahkikat yapmak üzere İstanbul’dan bir mübaşir görevlendirildi. Bender
muhafızı Vezir Ahmed Paşa, Başbuğ Miktad Ahmed Paşa ve Bender Kadısı’na
da emir gönderilerek konuyla ilgili durumu açıklığa kavuşturmaları emredildi28.
Diğer yandan Seyyid Ahmed Ağa, kalede inşaat ve tamirat faaliyetlerinin
devam ettiği, hendek duvarları ve ambar yapımının tamamlandığı, tabya ve kale
içindeki binalarının inşaatına devam edildiğini bildirdi29. Top kundak ve tekerleklerinin tamiri; lağım açma faaliyetleri ve bunlar için gerekli mühimmatla ustalar
temin edildi.30 Kili, Akkirman, Bender, Tombasar gibi yakın bölgelerden dokuz
taşçı, 20 duvarcı, 15 marangoz ustası ile 25 öküz arabası ve bunların sürücüleri
temin edildi31. Kale içinde bulunan Sultan Ahmet Camii minaresi onarılmış, Turla
Nehri üzerine köprü yapımı faaliyetinde de bulunulmuştu32. Lazım olan kerestenin temini için Boğdan Voyvodası’na emir gönderildi33. Kalede mevcut 229 ton
baruta34 ilaveten 1692 kg barut daha gönderildi35.
Bender Muhafızı Ahmed Paşa’nın, Boğdan ve Bender civarındaki köylerin zahire kıtlığı yüzünden perişan olduklarını belirtmesiyle İstanbul’dan İsmail Seraskeri
Seyyid Hasan Paşa’ya gönderilen emirde, kış şartları ağırlaşmadan İsakçı ambarlarından söz konusu bölgelere bir an önce zahire nakliyatını sağlaması istendi36. İçlerinde Bender Kalesi’nin de bulunduğu İsmail, Akkirman, Kili ve İsakçı ve bu havalide
26
27
28
29
30
31
32
33
34
35
36
BOA,
BOA,
BOA,
BOA,
BOA,
BOA,
BOA,
BOA,
BOA,
BOA,
BOA,
C. AS, 46957 (Evahir-i Ş. 1203/ 6-15 Mayıs 1789).
C.AS, 5292 (4. M, 1202/ 16 Ekim 1787); C.AS, 53780; C.DH, 16476.
C.AS, 26226 (21 S. 1202/ (2 Aralık 1787); MAD, 10043, s. 123.
C.AS, 5292 (4. M, 1202/ 16 Ekim 1787); C.AS, 5295; C.DH, 16476; MAD, 10043, s.69.
DBŞM, 6963/71 (Gurre-i S. 1202/12 Kasım 1787)
MAD, 10043 (9 S. 1203 /9 Kasım 1788), s. 103.
C.AS, 9129 (7 Ş. 1203/ 3 Mayıs 1789); C.AS, 5832.
C.NF, 484 (3. C. 1202/11 Mart 1788)
MAD, 10043, s. 26 (29 M. 1203/ 30 Ekim 1788).
C.AS, 50218 (22 Ra. 1202/1 Ocak 1788).
C.AS, 50532 (14 S. 1203/ 14 Kasım 1788).
386
PR OF. DR . E R DOĞA N ME R Çİ L'E A R MA ĞA N
olan askerlerin iaşesi için Bergos iskelesinden zahire sevkiyatı yapıldı37. Ayrıca Bender Kalesi için Boğdan, Bucak, Tombasar gibi bölgelerden de zahire takviyesinde
bulunuldu. Gönderilen 338 ton 550 kg.lık zahireden 195 ton 113 kg.ı buğday; 143
ton 360 kg.ı arpa ve 77 ton 80 kg.ı ise un idi38. Moskov Seraskeri Ali Paşa’ya gönderilen emirde de daha önceden Bender bina eminine 10 bin kuruş gönderildiği,
bunun dışında kendisine verilen 500 kese akçeden Bender’deki askerin iaşesi için 10
bin ku- ruş vermesi istendi39. İsmail seraskeri maiyetine ve Özi, Hotin ve Bender
kalelerinin muhafazalarına çeşitli sınıftan yüz binden fazla asker gönderildi40.
Ruslar, General Michelson komutasında 20 ila 60 bin arasında değişen
seçkin askeri birlikleriyle Tuna Nehri üzerinden hareket etmişti41. Akkirman
Kalesi’ni işgal ettikten sonra Süne Boğazı’nı zapt ve buradan asker sevkiyle Tolcı
Kalesi’ni de ele geçirerek İsmail Kalesi’ni muhasara ettiler42. İsmail Kalesi, Cezayirli Gazi Hasan Paşa tarafından savunulmakta idi. Ruslar ağır kayıplar vererek
geri çekildiler. Sadrazam Cenaze Hasan Paşa, Türk ordusunun kışlağı Şumnu’ya
geldiğinde, başarısızlıkları sebebiyle azledilerek yerine Cezayirli Gazi Hasan Paşa sadarete getirildi43. Kendisine kürk ve mücevher kılıç hediye edilen Hasan
Paşa’nın ordu üzerindeki nüfuzu daha da arttı44. Hotin cephesinde ise Osmanlı açısından işler yolunda gitmemekte idi. Nitekim Şahbaz Giray ve İsmail Seraskeri Zihnevî Hasan Paşa’nın mühürleriyle 20 Ekim 1788 tarihinde, bölgeden
İstanbul’a gelen kaimede, Hotin ahalisi yardım yetişemediğinden, içinde bulundukları zor durumdan dolayı vire ile Ruslara teslim olduğu, ahalisinin ise tedarik
ettiği 2800 araba ile Bender ve İsmail taraflarına yola çıktıları belirtilmekte idi45.
İsmail’de ise hezimete uğrayan Ruslar, 17 Aralık 1788’de savunma zafiyeti olan
Kalas’ı, General Kaminski komutasındaki ordu ile işgal etti46. Diğer yandan Özi
Kalesi’nin düşmesi üzerine durumdan çok etkilenen Sultan I. Abdülhamid, 9 Nisan 1789’da vefat etmiş, yerine III. Selim Osmanlı tahtına oturmuştu47.
37
38
39
40
41
42
43
44
45
46
47
BOA, ADVN. MHM. d 188, s. 578.
BOA, MAD, 10043, s. 22 (8 M. 1202/ 20 Ekim 1787); C.AS, 53675; C.AS, 53240;C.AS, 1199;
C.AS. 53240; C.AS, 49907; D.BŞM, 6959/17; 9129.
BOA, C.AS, 51608 (22 Ş. 1202 /28 Mayıs 1788).
Mustafa Nuri, IV, 18.
Johann Wilhelm Zinkeisen, Osmanlı İmparatorluğu Tarihi, çev. Nilüfer Epçeli, İstanbul 2011, VII,
291.
Ahmed Âsım, Tarih, İstanbul 1867, I, 24.
Mustafa Nûri, Netayicü’l Vukuat, IV, 25.
Ahmed Cevdet Paşa, Tarih, Dersaadet 1309, V, 9.
Ahmed Cavid Bey, Müntehabat, çev. Adnan Baycar, İstanbul 2004, s. 610.
BOA, A.DVN. MHM. d, 188, 82.
Mustafa Nuri, IV, 21; Sultan I. Abdülhamid’le ilgili daha fazla ayrıntı için bkz. Fikret Sarıcaoğlu, Kendi Kaleminden Bir Padişahın Portresi Sultan I. Abdülhamid (1774-1789), İstanbul 2001.
Sultan’ın vefatından önce de rahatsız olduğu, Özi Kalesi’nin düştüğünü öğrenmesi ile birlikte felç
geçirdiği ifade edilmektedir, bkz. aynı eser, 34.
PR OF. DR . E R DOĞA N ME R Çİ L'E A R MA ĞA N
387
Burada bulunan 4000 Türk askerinden bir kısmı savaşta hayatını kaybederken
diğer kısmı da esir edildi. Bu hadiseden sonra Yusuf Paşa’nın yerine sadrazam olan
Kethüda Hüseyin Paşa, Yaş taraflarında toplanmakta olan Rus ordusunu dağıtmak
üzere Kemankeş Mustafa Paşa’yı görevlendirdi. 25 bin kişilik ordusuyla harekete
geçen Mustafa Paşa, Fokşan üzerine yürüdü. Fakat Rus Generali Suvarov ile Avusturya Prensi Koburg anlaşarak iki cepheden saldırıyla Türk ordusunu bozguna uğrattı48. Sadece atlı birliklerinden oluşan Türk ordusunun, topçu birlikleri ile donatılmış
Avusturya ordusu ile destek için gelen ve yaklaşık 30 bin kişi olan Rus orduları
karşısında yapabileceği fazla bir şey yoktu49. 24 Eylül 1789’da cereyan eden muharebede, aralarında Zahneli Hasan Paşa’nın da bulunduğu birçok asker esir düştü50.
Fokşan bozgunundan sonra Kemankeş Mustafa Paşa ile Abdi Paşa komutasındaki
ordular, mağlubiyetin öcünü almak üzere harekete geçtiler. Rus ordularının Rımnik Suyu civarında olduğu tahmin edilmekte idi. Türk orduları söz konusu nehir
civarına yaklaştıkları halde aralarında sağlam irtibat bulunmuyordu. Buna mukabil
Avusturya ve Rus orduları ise yine birlikte hareket ediyorlardı. Prens Koburg ile
General Suvarof önce Kemankeş Mustafa Paşa’nın kuvvetlerine daha sonra Çarhacı Abdi Paşa’nın kuvvetlerine saldırarak bozguna uğrattılar. Geri çekilişi esnasında
Boze suyundan geçilirken arkadan düşman ordularının geldiği sanılarak panikleyen
Osmanlı ordusundan birçok asker boğularak öldü. Bunlar arasında Reisu’l-Küttâb
Hayri Efendi de bulunmakta idi. Bu bozgundan sonra Avusturyalılar Belgrad ve
Semendre’yi işgal etti51. Buradan Bender’e yönelen Ruslar kaleyi 52 gün muhasara
ettiler52. Bender’de 16 bin kişi ile 300 top vardı53. Toplar için lazım olan gülleler
İsakçı ambarlarından getirilmişti54. Kalede 25 adet de humbara bulunmakta idi. Bunların mühimmatı ile birlikte 10 humbaracı askeri İstanbul’dan gönderildi55.
Kaleye ilk ciddi saldırılar 18 Haziran 1789’da Turla Nehri’nin sağından 300
Rus kazağı tarafından yapılmış, 400 kişilik Türk kuvvetinin buna mukabele etmesiyle çatışmalar beş saat sürmüştür. Türkler çatışmalarda 100 kayıp 40 da yaralı
vermişti. 11 Temmuz 1789’da Rusların ana güçleri Bender’i Turla (Dinyestr) Nehri
tarafından kuşattı. General Potemkin, 20 bin kişiyle savunulduğunu zannettiği Bender Kalesi’nin işgalinin uzun zaman alacağını düşünerek kış şartlarına göre ordusuna takviyede bulunuyordu. 18 Ağustos’ta Potemkin, Bender’in işgali için kesin
emir vermişti. Fakat kale savunması güçlü olduğundan kuşatma süresi uzamakta
48
49
50
51
52
53
54
55
Enver Ziya Karal, Osmanlı Tarihi, TTKY, Ankara 1999, V, 15-16.
Mustafa Nuri, IV, 24.
BOA, HAT, 144/6070 (15 Ra. 1204/3 Aralık 1789); HAT, 145/6073; HAT, 6199.
Karal, Osmanlı Tarihi, V, 16.
BOA, HAT, 144/6070 (15 Ra. 1204/3 Aralık 1789); HAT, 145/6073; HAT, 6199.
A. B. Şirokorad, Osmanlı Rus Savaşları, çev. Ahsen Batur, İstanbul 2009, s. 238.
BOA, D.BŞM, 6960/25 (28. M. 1202/9 Kasım 1787)
BOA, MAD, 10043, s. 106.
388
PR OF. DR . E R DOĞA N ME R Çİ L'E A R MA ĞA N
idi. Nitekim Ekim ayı başlarında bölgeye gelen Generali Samoylof, mevcut şartlarda kalenin alınmasının imkânsız olduğunu düşünerek Rus ordusu için yeni ateşli
silahlar ve topların getirilmesinin elzem olduğunu düşünmekte idi56.
Öte yandan Rus generali Potemkin’in Akkirman’ı işgali sonrası Bender
Kalesi’ndeki ulemâ ve kale halkı ile tüm askerî sınıfın ağa ve zabitleri
Serasker İsmail Paşa57 ve Zaralı-zade Abdullah Paşa ile görüşüp kalede asker
ve mühim- mat eksikliğinin yanı sıra kış mevsimi olması dolayısıyla
savunmanın yapıla- mayacağını, kaleyi teslim edeceklerini, aksi durumda
vezirlerin emirlerine itaat etmeyeceklerini bildirdiler. Bender ahalisi daha önce
(1767-1774
savaşları) de işgale maruz kaldıklarından
kalenin teslimi
hususunda kati davranış sergilediler. Paşalar, halkı savaşa teşvik etti ise de
muvaffak olamadılar58. İsmail Kalesi’nden yardım gelmesi beklenmiyordu lakin
onlar kendilerini bile zor müdafaa etmekte idiler59. Bender Muhafızı Ahmed
Paşa ve Kale kadısının İstanbul’a gönderdikleri yazılarda, ulema ve halk daha da
ileri giderek Bender’i teslim edeceklerini, buna kim karşı gelirse onu da helak
edecekleri tehdidinde bulunmuşlardı60.
Bender’deki iç huzursuzluk ve gerginliğin idareciler arasında da olması zaten
muhasara altında zor şartlara maruz kalan kale savunmasını daha da zaafa uğratmakta idi. Miktad Ahmed Paşa, Nüzül Emini Ömer Ağa’ya gerek hazineden gerekse İsmail Ordusu defterdarından toplam 80 bin kuruş gönderildiğini, fakat onun
55 bin kuruşu makbuzlandırdığını belirterek açıkta kalan 25 bin kuruşun hesabının
sorulmasını istiyordu61. Diğer yandan Miktad Ahmed Paşa ise beraberinde 1200
askerle birlikte kaleye geldiği halde nüzül emininden 2000 kişilik tayinat istemişti.
Nüzül Emini Ömer Ağa da bu durumu merkeze şikâyet etmişti. Ayrıca konunun
Özi Muhafızı Ali Paşa tarafından hükümete aksettirilmesiyle birlikte, İstanbul’dan
Ahmet Paşa’ya tehdit dolu hükümle, adaletten ayrıldığı takdirde cezalandırılacağı
56
57
58
59
60
61
Astrvatsaturov, a.g.e., s. 95.
Ahmed Cevdet Paşa (Tarih, V, 8), Vasıf Efendi’ye dayandırarak, İsmail Paşa’nın servet sahibi biri
olduğu, Tersane ve matbah eminliklerinde bulunup bunları iyi idare ettiğini tüm bu vasıflarıyla kendisine vezirlik verilerek Bender’e gönderildiğini ama kaleyi gerektiği gibi savunamadığını ifade eder.
BOA, HAT, 144/6070 (15 Ra. 1204/3 Aralık 1789); HAT, 145/6073; HAT, 6199; Ahmed Cevded
Paşa, Tarih, V, 8; Câbî Ömer Efendi, Tarih, çev. Mehmet Ali Beyhan, Ankara 2003, I 113; Hammer, Büyük Osmanlı Tarihi, çev. Bekir Sıtkı Baykal, İstanbul t.y., Ek cilt IX, 985; Vakanüvis Edip
Efendi (Tarih, çev. Ali Osman Çınar, İstanbul 1999, s.159) ise Bender Kalesi’nin top, mühimmat
ve muhafaza bakımından herhangi bir eksiğinin olmadığını, bununla birlikte kaledeki vezirler ve
muhafızların gayretsizliğinden kalenin 15 Ocak 1790’da Ruslara teslim edildiğini yazar. Nicolae
Jorga (Osmanlı İmparatorluğu Tarihi (1774-1912), çev. Nilüfer Epçeli, V, 84), eserinde Bender
Kalesi’nin 14 Kasım 1789’da direniş görmeden Rusların eline geçtiğini yazar. Rus yazar Şirokorad (aynı eser, s. 238), ise Bender Kalesi’nin daha muhasara bile edilmeden teslim olduğunu yazar.
Sadullah Enverî, Tarih, Millet Kütüphanesi Âli Emirî Tasnifi, 67/1, III, vr. 279b.
BOA, HAT, 145/6071 (24 Ra. 1204/12 Aralık 1789).
BOA, C.AS, 46750 (14 R. 1203/12 Ocak 1789)
PR OF. DR . E R DOĞA N ME R Çİ L'E A R MA ĞA N
389
iletildi62. Konuyla ilgili Ahmed Paşa’ya gönderilen diğer bir emirde ise 500-600
kişiyle Bender’e gittiği, abartılı talebi ile nüzül emini ile olan münakaşasına son
vermesi istendi63. Aynı şekilde İstanbul’dan nüzül eminine gönderilen emirde,
kendisine gönderilen parayı dikkatli kullanması, aksi takdirde cezalandırılacağı
bildirildi64. Kalede, mevaciblerinin geciktirilmesi dolayısıyla asker arasında da
huzursuzluk had safhada idi. Konuyla ilgili hassasiyet İstanbul’a arz edilmiş, sorunun giderilmediği takdirde Bender’de ihtilâl olacağı uyarısında bulunulmuştu.
Sultan III. Selim konunun hassasiyetini idrakle, darbhane eminini yanına çağırarak durumun değerlendirmesini yapacağını söylemiştir65.
Bender Kalesi’ndeki sorunlar bununla da sınır değildi. Nitekim kale savunmasında görevli toplam 404 yerli cebeci kayıtlarda yer almakta idi. Bunlar dahi
savaş durumu olmasına rağmen etrafa dağılmış, çoğu köylerine dönmüştü. Söz
konusu cebecilere mevaciblerinin gönderilmesi için tekrar Bender Kalesi’nde
toplanıp savunmada yer almaları şartı ileri sürülmüştü66.
Rus muhasarasında dahi gerek kale yönetiminin kendi içinde birbirlerine karşı
husumette olmaları gerek kalede görevli askerler ve burada yaşayan halkla yönetim arasında ihtilafın olması; kale savunmasında görevli olduğu halde bir kısım
askerin firarda olması ve gerekse kalede yaşayan tüm kesimlere hükmedebilecek
otoriter ve güçlü bir iradenin olmaması, Bender Kalesi’nin akıbetini belirleyen
en önemli etmenler olmuştu. Kaledeki durumdan haberdar olan Gazi Hasan Paşa,
Bender Kalesi’nde ihtilal vuku bulduğundan buradaki askerlerin yatıştırılması için
İstanbul’dan acilen bunların mevaciblerinin gönderilmesini talep etti67.
Diğer yandan Potemkin, kuzeyden yapılacak hücumla kalenin düşürülebileceğine inanıyordu. General De Balmen, 25 Türk askeri esir almıştı. 29 Ekim’de
General Samaylof kaleye hücum etti. Ruslar nehrin sol tarafındaki araziye 40
top yerleştirmişti. 30-31 Ekim tarihlerinde hücumların şiddeti de arttı. Potemkin, Bender Muhafızı İsmail Paşa’ya gönderdiği mektupta, kaleyi teslim etmesini
aksi takdirde sonuçlarına katlanacağı tehdidinde bulundu. Bender Kalesi’nden
İstanbul’a yazılan tahriratta, kalenin 20 günlük iaşesinin kaldığı belirtilmekte idi.
Bu bilgiyi Potemkin de öğrenmişti68. Zaten dönemin kaynaklarında da kale içinden bazı kişilerin gizliden Ruslarla irtibat halinde olduğu ifade edilmektedir69.
62
63
64
65
66
67
68
69
BOA, MAD, 10043, s. 130 (2 S. 1202/13 Kasım 1787); HAT, 21/1607; BOA, C. AS 52912 (2. S.
1202/13 Kasım 1787); C:AS, 5921; C.AS, 52912.
BOA, C. AS, 10693 (14 C. 1202/22 Mart 1788)
BOA, C. AS, 51608 (22 S. 1202/3 Aralık 1787).
BOA, HAT, 182/8348.
BOA, C.AS, 47961 (10 Ş. 1203/6 Mayıs 1789).
BOA, HAT, 182/8348.
Astrvatsaturov, a.g.e., s. 95.
Enverî, vr. 279b.
390
PR OF. DR . E R DOĞA N ME R Çİ L'E A R MA ĞA N
Kaledeki huzursuzluk ve askerlerin dahi kaleyi teslim etmek için baskıda bulunduğu
göz önüne alındığında, Potemkin’in kale ahvalinden haberdar olması zor olmamıştır.
Karadan Potemkin’in ordusu; Turla Nehri’nden ise Şalapo adı verilen savaş kayıkları ile kuşatılan Bender Kalesi’nin Muhafızı İsmail Paşa ile General
Potemkin arasında yazışmalar devam ediyordu70. Potemkin tarafından Bender
Kalesi’nin muhafızı ve ileri gelenlerine gönderilen başka bir mektupta, şayet
barış yoluyla kale teslim edilirse kale halkının can ve mal güvenliğinin temin
edileceği taahhüt edilmekte, bununla birlikte kalede bulunan savaş araç gereçleri
ve mühimmatının da Ruslara teslimi istenmekte idi. Kalenin tahliyesi sırasında
ahalinin ihtiyaç duyması halinde onlara araba da temin edilecekti71.
Nihayet müzakereler sonucunda kale Ruslara teslim edildi. Teslimatla birçok
mühimmat, 12 ton barut ve 20 ton zahire Rusların eline geçti. Teslim sonrasında
kalede 4000’i silahlı toplam 16 bin Türk bulunmakta idi72. Bender’de cereyan
eden savaş ve sonrasında Rusların 10 bin kayıp verdiği yetkililer tarafından ifade
edilmiştir. Bu kayıpların büyük bir kısmı Rusların kaleye yerleşmesinden sonra
vuku bulmuştur. Kalede baş gösteren veba salgınının Türklerin bıraktığı zahireden, özellikle undan geçtiği düşünülmüştür. Nitekim 3-9 Nisan 1790 tarihleri
arasında kaleye giden General Samaylof, kaledeki kitlesel ölümlerin en büyük
nedeninin Türklerden kalma unun tüketilmesiyle ortaya çıktığını ifade etmiştir.
Samaylof’un kalede bulunduğu sürede 80 kişi ölmüş, 236 kişi ise ölümcül hastalıkla pençeleşmekte idi. Toplam hasta sayısı ise 1020 idi73.
İşgalden sonra karargâhını Bender’de kuran General G. A. Potemkin, Bender valisi oldu. Kalenin en büyük camisi olan Sultan Ahmed Camii kiliseye çevrildi74. Potemkin’in birlikleri arasında bulunan Ermeni bölüğü Turla Nehri’nin sol
tarafına gönderildi. Ayrıca işgal edilen Bender, Akkirman ve diğer şehirlere de
Ermeniler yerleştirildiler75. Bender karargâh yapıldıktan sonra kalede toplam üç
Rus generali bulunmakta idi. Askerî hazırlıklara da burada devam edildi. Ruslar,
Bender’de piyade ve süvari askeri toplayıp bir takımını Turla Nehri kenarından
Akkirman’a; bir takımını ise Prut Nehri kenarından İsmail’e gönderdiler. Gittikleri her iki tarafta da karakollar kuruldu. İsmail’e iki koldan saldırılması da Rus
planları arasında idi. İsmail nüzül emini, ellerinden üç günlük zahire kaldığını
acilen kendilerine asker ve zahire gönderilmesini talep etti76.
70
71
72
73
74
75
76
BOA, HAT, 33/1588.
BOA, HAT, 30/1411, (25 B. 1204/10 Nisan 1790); HAT, 30/1404; HAT, 29/1395.
Astrvatsaturov, a.g.e., s. 95.
Astrvatsaturov, a.g.e., s. 95-96.
Smirnova, a.g.e., s. 90; Astrvatsaturov, a.g.e., s. 96.
Astrvatsaturov, a.g.e., s. 96.
BOA, 214/11681.
PR OF. DR . E R DOĞA N ME R Çİ L'E A R MA ĞA N
391
İsmail Paşa, Bender’i Ruslara direnmeden teslim ettiği gerekçesiyle malları
müsadere edilerek Tekfurdağı’nda nefyedildi77. Ayrıca bu ağır mesuliyetten dolayı yeniçeri ağası, Ahmed Paşa ve Zareli-zade Abdullah Paşa, Tuna sahilinde birer
ikişer idam edildi. İdam edilenler arasında kale ahalisinin ileri gelenlerinden bazı
kimseler de vardı78. Bunun dışında kalenin teslimi için fetva veren Kırımî Halil
Efendi ve Giridî odabaşı olarak tanınan İsmail Bey’in yakalanması için bir mübaşir
görevlendirildi. İbrail, İsmail ve Varna gibi bölgenin önemli merkez kadılarına, söz
konusu mübaşirle gizliden gönderilen fermanda, Kırımî ve Giridî’nin yakalanarak
mübaşire teslim edilmesi emredildi79. Sadrazam Cezayirli Hasan Paşa bahar için
yeni sefer hazırlığında iken yaşı seksenin üzerinde olduğu halde sıtma hastalığı
yüzünden vefat etti (30 Mart 1790). Sadrazamın vefatıyla birlikte yerine böylesine
önemli ve zor bir görev için kimse talip olmamış kura yöntemiyle Şerif Hasan Paşa
sadrazam olmuştu80. Kumandan Koburg komutasındaki 40 bin kişilik Avusturya ordusu Yergöğü Kalesi kuşatmıştı. Fakat yeni Sadrazam Şerif Hasan Paşa’nın buraya
yaptığı lojistik destek sonucu ağır bozguna uğrayan Avusturyalılar, arkalarında 50
kadar top ve pek çok mühimmat bırakarak geri çekilmek zorunda kalmıştır. Şerif
Hasan Paşa’nın bu başarısı merkezde sevilmesini sağlamış, fakat Eflak Voyvodası
Mavroyani Bey81’i öldürtmesi gözden düşmesine sebep olmuştur82.
1790 yılının yaz ortalarında Sadrazam Şerif Hasan Paşa, büyük orduyla
Şumnu’dan hareket edip Rus ordusu üzerine yürümeye karar vermişti. Fakat Avusturya ordusunun Yergöğü’de hezimete uğratılmasıyla bunların üzerine saldırmanın
daha kolay olduğu düşünülerek plan değişikliği ile Rusçuk’tan Yergöğü tarafına
gidilmeye karar verildi. Lakin Prusya’nın Avusturya’yı zorlayıp ateşkes anlaşmasını imzalattığı haberi gelmesiyle çıkılan sefer sonuçsuz kaldı. Böylece Türk ordusu Yergöğü ovasında yaklaşık 50 günlük bir süreyi boşuna geçirmiş oldu. Bunun
77
78
79
80
81
82
Cevdet,V, 8.
Sadullah Enverî, vr. 280a. Ahmet Paşa’nın vefatında eşi Abide Hatun, İbrail’de idi. Paşa’nın muhallefatı da onun yanında bulunduğundan kendisinin İstanbul’a güvenle gelebilmesi için harcırah
ve koruması sağlandı (HAT, 1392/55587); Ahmed Paşa’nın hazine tarafından mallarının müsaderesi için Kapı kethüdası Memiş Efendi’den sorgulamasının yapıldığında, Paşa’nın İstanbul’da
emvalinin bulunmadığı hatta Memiş Efendi’ye bile 100 bin kuruş borçlu olduğu ortaya çıkar.
İstanbul’daki evinin ise eşinin üzerine kayıtlı olduğu saptanır (HAT, 8161).
BOA, C.AS, 6782 (Evahir-i C. 1204/ 7-16 Mart 1790).
Mustafa Nûri, IV, 25.
Mavroyani Bey, uzun zaman tersane tercümanlığı yapmış, Cezayirli Gazi Hasan Paşa’nın adamları
arasına girmişti, devlete hizmetleri neticesinde Sultan I. Abdülhamid tarafından Eflak voyvodalığına
atanmıştı. Mustafa Nuri Paşa’nın ifadesiyle “gözü pek yiğit ve çalışkan” biri idi. Avusturya cephesinde birçok başarılar elde etmiş Boze bozgunu sonrası Eflâk’ta tutunamayarak birkaç bin askeriyle
birlikte Ziştovi’ye geçmişti. Mavroyani’nin yanında birçok mücevher bulunduğu söylentileri üzerine
bunlara sahip olmak isteyen Şerif Hasan Paşa, mavroyani’yi hıyanet planları kurduğu gerekçesiyle
padişahtan onun ölüm fermanını alarak yakalatıp astırmıştır, bkz. Mustafa Nuri, IV, 26.
Mustafa Nuri, IV, 26; Karal, Osmanlı Tarihi, V, 16.
392
PR OF. DR . E R DOĞA N ME R Çİ L'E A R MA ĞA N
üzerine Türkler, Rusçuk’a dönüp Rus ordusu üzerine yürümeyi planlarken kış
mevsiminin gelmesi ve birliklerin bir kısmının dağılmasıyla bu harekâttan da
vazgeçilerek Şumnu kışlağına geri dönüldü. Diğer yandan Tolcı ve İsakçı kasabalarını harap eden Ruslar, altı aydır karadan ve nehirden kuşattıkları İsmail
Kalesi’ni 23 Aralık 1790’da ele geçirdiler83. Rusların İsmail’e girmesi ile birlikte
kalede sokak çatışmaları başlamış kadınlar dahi Ruslara karşı direnişe geçmiş
üç gün boyunca katliam ve yağma devam etmiş çatışmalarda Serasker Aydoslu
Mehmed Paşa da hayatını kaybetmiştir. Rus Generali Langeron nehre atılanların
dışında 22 bin 700 insanın da gömüldüğünü ifade etmiştir84. Rusların da 20 binden fazla asker kaybı olmuştu. Savaşta İzlediği yanlış savaş planları ve başarısızlıklarından dolayı Sadrazam Şerif Hasan Paşa idam edilmiş yerine Koca Yusuf
Paşa ikinci kez sadrazamlığa getirilmiştir85.
Osmanlı-Rus savaşının başlamasıyla birlikte Avusturya yaptığı gizli anlaşma sonucu Rusya’nın yanında savaşa girmişti. Diğer yandan Rusya, İsveç ve
Prusya ile Lehistan’ın da Osmanlı Devleti’nin yanında savaşa girmesinden çekiniyordu86. Rus savaşı öncesi Osmanlı Devleti ile İsveç savaşta ve barışta birlikte
hareket etme kararı almış buna mukabil İsveç’e İstanbul tarafından 20 bin kese
savaş yardımında bulunulması kararlaştırılmıştı. Anlaşma gereği savaşa giren
İsveç, Ruslara karşı denizde üstün gelmiş, fakat kara savaşlarında mağlubiyet
yaşamıştı. Beklentilerinin aksine cereyan eden savaş sonucu İsveç, Osmanlı ile
yaptığı ittifak anlaşmasına aykırı olarak Ruslarla barış antlaşması imzaladı (17891790). Daha önce yapılan anlaşma gereğince Osmanlı Devleti’nin bir miktar para
vermesi, İsveç’in Rusları Baltık Denizi’nden çıkarak Akdeniz’e gelmelerini engellemiş oldu87. Rusya’nın İsveç’le barış yapması Rus tarafında memnuniyetle
karşılanmış hatta şenlikler düzenlenmişti88. Diğer yandan Osmanlı Devleti’nin
Rusya ve Avusturya’ya karşı savaşa girmesiyle Fransa, İspanya ve Prusya gibi
diğer Avrupa devletleri savaşın bitirilmesi için aracılık yapmak istediler. Bunlardan Prusya, Osmanlı ile yaptığı ittifak anlaşması ile isteğinde muvaffak oldu.
Anlaşma hükmünce Prusya, Osmanlı Devleti’nin Tuna Nehri’ne kadar olan sınırlarını garanti altına alacak, Avusturya ve Rusya’yı Osmanlı ile barış yapmaya zorlayacaktı. Prusya şayet bunda başarılı olamazsa her iki devlete de savaş
açmayı taahhüt ediyordu. Buna mukabil Osmanlı Devleti ise Prusya’dan başka
bir devletin aracılığı ile barış yapmamayı vaat ediyordu89. Rusya ile mütareke
gerçekleşmezse Prusya, 1790 baharında Rusya’ya savaş açacaktı90.
83
84
85
86
87
88
89
90
Mustafa Nuri, IV, 27.
Jorga, V, 95
Mustafa Nuri, IV, 27.
BOA, HAT, 33/1602.
Mustafa Nûri, IV, 28.
BOA, HAT, 30/1408.
Mustafa Nuri, IV, 28.
BOA, HAT, 6065 (23 Ra. 1204/11 Aralık 1789).
PR OF. DR . E R DOĞA N ME R Çİ L'E A R MA ĞA N
393
Yapılan anlaşmadan sonra Prusya, sınıra büyük bir ordu sevkiyle
Avusturya’yı Osmanlı Devleti ile barış için tazyike başlamıştır. Avusturyalılar ise
barış müzakerelerini dokuz ay kadar sürüncemede bırakarak Osmanlı’nın Avusturya sınırında bulunan askerlerini Rusya üzerine kaydırmasına mani olmuştur91.
1791 baharında Rusların Dobruca bölgesine geçip bölgeyi tahrip etmeye başlamalarıyla birlikte 10 Haziran 1791’de Osmanlı Ordusu Şumnu’dan bu bölgeye
doğru harekete geçti. Diğer yandan Rumeli valisi Mustafa Paşa kendisine seraskerlik verilerek büyük bir ordu ile Maçin’ne gönderildi. Mustafa Paşa, Rusların
Tuna Nehri yakasından geleceği düşüncesiyle topları o yöne mevzilendirerek savaş
planını bu fikir üzerine yapılandırmıştı. Fakat Ruslar, Tuna yönünden az miktarda
birlik sevk ederek asıl orduyla Osmanlı ordusunun arka tarafından yürüyüşe geçtiler. İçlerinde Tepedelenli Ali Paşa’nın da bulunduğu komutanlar öncülüğünde Rus
birliklerine akınlar yapılmış fakat istenilen sonuca ulaşılamamış, o esnada sadrazamın ordusu da yetişmişti. Osmanlı-Rus orduları arasındaki muharebe altı saat
kadar sürmüş her iki tarafta da büyük kayıplar verilirken Türk ordusu geri çekilmiş,
bölgede tutunamayan Rus ordusu da Tuna’nın karşı yakasına geçmiştir92.
Diğer yandan Türk-Rus muharebeleri sadece Rumeli’de olmayıp Karadeniz ve Kafkasya’da da devam etmekte idi. Denizlerde her iki güç bir birine tam
üstünlük sağlayamazken93 Kafkasya’da oluşturulan savunma mevzileri de birer
birer Rus işgaline maruz kalmıştır. Bunlardan en önemlisi ise Anapa Kalesi’dir94.
Osmanlı Devleti’nin Kırım’ı geri almak için açtığı savaş pahalıya mal olmuş Kırım’ı geri alamadığı gibi Rumeli’de ve Kafkasya’da birçok kale ve şehri
işgale uğramıştı. Nihayet savaşa son vermek isteyen Türk ve Rus tarafları çeşitli yazışmalardan sonra barış müzakerelerine başladılar. Müzakereleri yürütmek
üzere tarihçi Vasıf Efendi, Rusya’ya yollandı. İki ülke Kalas şehrinde yaptıkları
görüşmelerde Çerkesistan (Kuzey Kafkasya) ve Anadolu sınırları savaştan önce
bulundukları durumda kaldı. Rusya’nın işgal ettiği kalelerin Osmanlı Devleti’ne
iadesi hususunda iki madde daha ilave edilerek 13 Ağustos 1791’de sekiz ay süren müzakereler sonucunda Kalas’da mütareke imzalandı95. 10 Ocak 1792’de
imzalanan Yaş Antlaşması ile Bender Kalesi, Osmanlı Devleti’ne iade edildi96.
91
92
93
94
95
96
Mustafa Nûri, IV, 28-29.
Mustafa Nûri, IV, 29-30.
Mustafa Nûri, IV, 30.
Anapa Kalesi, Soğucak Muhafızı olarak 1781’de bölgeye gönderilen Ferah Ali Paşa’nın gayretleri
sonucu inşâ edilmiş daha sonra kale, Ruslara karşı Osmanlı Devleti’nin bölgedeki sosyal, askerî
ve siyasî faaliyetlerinin merkezi olmuştur. Konuyla ilgili ayrıntılı bilgi için bkz. Cengiz Fedakâr,
Karadeniz’in Kuzeyinde Son Osmanlı İstihkâmı: Anapa Kalesi (1781-1801), Mimar Sinan Güzel
Sanatlar Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, Yayınlanmamış Doktora Tezi, İstanbul 2010.
Mustafa Nûri, IV, 31-32.
“Devlet-i âliye-Rusya”, Muahedat Mecmuası, sayı: 4, İstanbul 1298, s. 6; Âsım, I, 29.
Download