İskemik Kalp Hastalığında ve Kardiyopulmoner Bypass Esnasında

advertisement
İskemik Kalp Hastalığında ve Kardiyopulmoner Bypass
Esnasında Miyokardiyal Metabolizma ve Fonksiyonda LKarnitin'in ve Türevlerinin Etkisi
Özet:
Son yıllardaki yapılan çalışmalarda karnitin ve türevlerinin kardiyak metabolizmayı koruduğu
ve iskemik kalp hastalığında ve miyokardiyal iskeminin diğer klinik durumlarında
fonksiyonel olduğu gösterilmiştir. Bu etkinin potansiyel mekanizmaları, glikoz
metabolizmasında artış, miyositlerde açil KoA ve uzun zincirli açil karnitinin toksik
etkilerinde azalma, koroner kan akımı ve anti-aritmik etkide artışı içermektedir. Propiyonil-LKarnitin'in, karnitin'e göre miyositlere daha hızlı penetre olduğu ve serbest radikal üretiminin
inhibe edilmesinde daha fazla etkili olduğu da gösterildi. Karnitin alımının kronik dolaşım
bozukluğu, kardiyojenik şok, akut kardiyak iskemi, ekstrakorporeal kan dolaşımı, karnitin
ilişkili kardiyomiyopati gibi çeşitli klinik durumlarda olumlu katkıları olduğu bildirilmiştir.
Ancak iskemik kalp hastalığında veya kardiyopulmoner bypass öncesinde rutin prosedür
olarak karnitin kullanımı için daha fazla çalışma gereklidir.
Giriş:
L-Karnitin (ß-hidroksi-ɣ-trimetil-amino bütirik asit), aktive edilmiş yağ asitlerinin
mitokondriyal membran boyunca transportunda önemli bir komponenttir. Karnitin, uzun
zincirli yağ asitlerinin oksidasyonunu kolaylaştırır, KoA ve KoA-SH'nin oranını düzenler ve
peroksizomlardan mitokondriye açil kalıntılarını tutma/ toplama rolü oynar. Karnitin,
dallanmış zincirli amino asitlerin metabolizmasında yer alır ve hücresel membranı stabilize
eder. Karnitin, aynı zamanda serbest radikal temizleyicidir ve çekirdek transkripsiyonunun
kontrolünde görev alır. 6-N-trimetilolizinden karnitin sentezinin öncül bölgeleri karaciğer ve
böbreklerdir. Bununla beraber düşük oranlarda beyinden de sentezlenir. Karnitin sentezi için
Vitamin B6, C ve demirin varlığı önemlidir ayrıca diyette bulunan lizin ve metiyonin karnitin
sentezi için vazgeçilmez substratlardır. Ancak, diyet karnitin yönünden eksikse plazma
konsantrasyonunda kısa sürede düşüş meydana gelir. Vücut depolarındaki karnitin düzeyini
korumak için diyette alınan minimum karnitin takviyesi günde 8-11 mg arası bir orandadır.
Karnitinin en zengin kaynağı kırmızı ettir. Dokuda yaklaşık 5,5 µmol/g kadar içerir, bitki
orijinli ürünlerden-baklagiller (0,72 µmol/g) ve avokado da karnitin içerir.
İnsan vücudunda karnitin total içeriği yaklaşık 100 mmol (16g) dır fakat bu miktar diyet, kas
kütlesi ve yaşa bağlıdır. Karaciğer ve diğer dokularda karnitinin %0,5-1,5 bulunurken, kaslar
karnitinin total oranının %98'ini içerir. Plazmadaki karnitinin total konsantrasyonu genelde
42-85 µmol/l oranındadır ve serbest karnitin oranı 35-70 µmol/l dır. Kalpteki karnitin
konsantrasyonu dokuda yaklaşık 4,2 µmol/g'dır. Bu oran çizgili kaslardan (1,26 µmol/g) 3 kat
daha fazlasıdır, karaciğerden (0,94 µmol/g) 4 kat daha fazlasıdır, böbreklerden (0,52 µmol/g)
8 kat daha fazlasıdır. İskelet ve kalp kası, karnitin sentezinde düşük potansiyele sahiptir.
Kalpteki karnitinin plazma aktif karnitin konsantrasyonundan 60 kat fazla olması kardiyak
fonksiyonları rahatlatır. Karaciğer haricinde, miyokardiyum ve iskelet kasındaki karnitin
konsantrasyonu kısmen geçici alınan takviyeden bağımsızdır.
Sindirilen karnitinin %95'inden fazlası insanlarda idrarla dışarı atılır. Serbest karnitinin
temizlenmesi açil karnitinden (1,1ml/dk ve 4,8 ml) 4 kat daha yavaştır. Na+ bağımlı sistemin
ATP hidrolizinden elde edilen enerji ile yürütüldüğüne dair kanıt mevcuttur. Bu sistem kas
hücresi membranından karnitin geçişinden sorumludur. Mitokondriye karnitin geçişi, spesifik
protein taşıyıcısı tarafından üstlenilir. Uzun zincirli yağ asitleri, mitokondriyumda oksidatif
enerji metabolizması için yapısında temel substrat içerir. Hücre membranından geçişin
ardından, sitoplazmada veya dış mitokondriyal membranda açil KoA aktivasyonu başlar. Bazı
aktive edilmiş yağ asitlerinin trigliseritlere esterleşmesine rağmen, çoğunluğu mitokondride ßoksidasyon için substrat haline gelir. Karnitin, aktive edilmiş yağ asitlerinin sitoplazmadan ßoksidasyonunun gerçekleştiği mitokondriye taşınmasında temel bir role sahiptir. Kısa ve orta
zincirli yağ asitleri, süreçte herhangi bir karnitin yardımı olmaksızın mitokondriyal matrikse
taşınır. Uzun zincirli yağ asitleri açil grupları, iç mitokondriyal membrandaki transmembran
proteininin yapısına katılan karnitin taşıyıcısı translokaz tarafından özel bir şekilde karnitin
esterleri olarak taşınırlar.
Karnitin sistemi büyük oranda karnitin, karnitin açil transferazlar, translokaz ve plazma
membranlarında lokalize transport proteinleri içerir. Dış mitokondriyal membranın iç
kısmında yerleşmiş olan karnitin palmitoil transferaz I (CPT1), aktive olmuş uzun zincirli açil
kalıntılarını açil KoA'dan karnitine transfer eder. Karnitin translokaz, matriksten iç
mitokondriyal membran aracılığıyla açil karnitinle yer değiştirir. İç mitokondriyal membranın
iç kısmında yer alan karnitin palmitoil transferaz II (CPT2), açil karnitin ve KoA-SH'nin
matriks havuzundan sentezlenen açil KoA'yı katalize eder. (Fig 1) Sonunda açil-KoA, ATP
formunda salınan enerji ile mitokondriyal ß- oksidasyonu gerçekleştirir. Açil oksidasyonu
veya glukoz metabolizma bozukluğu olan hastalarda birikmiş açil- KoA esterlerinin
birikimine bağlı detoksifikasyon sonucu Karnitin, intramitokondriyal açil KoA'dan KoA
oluşumunun oranını düşürür. Mitokondriyal ß- oksidasyonun bozuklukları, karnitin eksikliği
olan hastalarda geliştiğinde üst mekanizma hasarlanır.
Sistemik karnitin eksikliği, genellikle yağ asitlerinin temel enerji substratı olarak yapıya
katıldığı iskelet kasları ve myokardiyumun fonksiyon bozukluğu olarak ortaya çıkar. Karnitin
eksikliğinin diğer semptomları ise yağ asitlerinin alternatif bir substratı olan glukoz
rezervlerinin tükenmesinden dolayı oluşan hipoglisemidir ve bunun dahilinde karaciğer ve
kaslarda histopatolojik lipit depolarının oluşumu hiperamonemiyi, hipoketonemiyi, komayı,
nöbetleri ve gelişim geriliğini tetikler. Primer karnitin eksikliği spesifik proteinlerin veya
karnitin transferazların doğuştan eksikliği sonucu oluşur. L-karnitin eksikliğinin sekonder
sebepleri arasında yağ asidi oksidasyonun metabolik bozuklukları, mitokondriyal miyopati,
prematürite, diyetle alınan L-karnitin eksikliği, diyaliz terapisi, diyabet ve gastrointestinal
kanal absorbsiyon bozukluğu yer almakatadır. Karnitin konsantrasyonu üzerindeki çalışmalar,
ya karnitin düzeyinin 20µmol/l'nin altına düştüğünde salt bir eksiklik ya da karnitin
estererinin serbest karnitine dönüşüm oranının 0,4'ün altına düşmesine bağlı rölatif eksiklik
olarak indirgenebilir. Salt veya rölatif karnitin eksiklikleri kronik kongestif kalp hastalığı,
akut miyokardiyal iskemi, periferal kan damarları hastalıkları, diyabet ve lipit
metabolizmasının bozukluklarında gelişir. Dolaşım hastalıklarının tedavisinde karnitinin
klinik önemi, ilk olarak 1973 yılında yağ kardiyomiyopatisi ve düşük yağ asidi oksidasyonu
görülen hastalarda karnitinin eksikliği keşfedildiğinde kanıtlandı.
Ek olarak, karnitin alımının, periferal ateroskleroz ve iskemik kardiyomiyopatiyi içeren
karnitin eksikliği olarak karakterize edilen diğer hastalıklarda klinik olarak faydalı olduğu
kanıtlandı.
Karnitin alımının pozitif klinik etkileri, sinir sistemi dejeneratif hastalıklarında, beyin
iskemisinde, kronik yorgunluk sendromunda, Alzheimer hastalığında ve AIDS'de de
gözlemlendi. Uzun süreli L-Karnitin kullanımının hemodiyaliz hastalarında eritrosit
fonksiyonları için faydalı olduğu gösterilmiştir. Karnitin terapisinin pozitif sonuçları, yağ
asitlerinin oksidasyonu, kas glikojen rezervlerinin korunması ile bağlantılı süreçten
sorumludur. Karnitin ve türevlerinin terapötik etkileri hücresel membranların elementlerinin
etkileşimi ile meydana gelir.
Karnitin alımından sonra kas kan miktarındaki bazı iyileşmeler, vazodilatasyonla
ilişkilendirilmiştir. Diyabette, L-karnitin uygulanması, glikolizin, piruvat oksidasyonunun ve
nöronal transmisyonun artmasını sağlar. Ayrıca çok uzun zincirli karnitin esterlerinin
organizmadan uzaklaştırılmasını sağlar, serbest yağ asitlerinin hücresel alımını azaltır ve
trigliserit sentezini düşürür.
2. Deneysel data - miyokardiyal işlevin ve karnitin metabolizmasının
bozuklukları
Karnitin, iskemik miyokardiyumdan salınır ve koroner sinüsteki konsantrasyonu laktatın
konsantrasyonuna orantılıdır. Bu değişiklikler kalpte serbest karnitinin karnitin esterlerine
dönüşümünün oranındaki değişikliklere yansır. Miyokardiyal iskemiden kaynaklanan
anoksinin, karnitin rezervlerinin tükenmesiyle ve sıkıştırılmış yağ asitlerinin mitokondriyal ßoksidasyonu sonucu yağ asitlerinin esterifikasyonunun toksik metabolitlerinin birikimiyle
ilişkili olduğu deneysel olarak kanıtlanmıştır. Sonuç olarak kalpte ATP konsantrasyonu düşer.
İskemiden sadece birkaç dakika sonrasında serbest yağ asitleri, uzun zincirli açil KoA
esterleri ve açil karnitin, kontrol düzeyinin ciddi oranda birkaç katına çıkar ve iskemiden
yarım saat sonrasında serbest karnitinin kalpteki dozajı yarıya iner.
Uzun zincirli açil-karnitin esterleri lipofiliktir. Membran lipidlerine ve özellikle membrana
bağlı enzimatik proteinlere zarar verebilir. Membran akıcılığındaki artış membran iyon
transportunu etkiler. Sarkolemmada Na-K ATPaz'ın inhibisyonu, membran dinlenme
potansiyelinin düşüşüyle sonuçlanır. Bu nedenle spontan aksiyon potansiyeli, aksiyon
potansiyelinin gecikmiş depolarizasyonuyla kendini gösterir. Silverman ve arkadaşlarının
karnitin alımı ile ilgili yaptıkları çalışmalarda, ventrikül kompliyasın korunması ve iskemik
kalp kasında kasılmayı koruması üzerinde doza bağımlı pozitif etki gösterdiği, iskeminin
tetiklediği ATP konsantrasyonunda azalmaya henüz herhangi bi etki göstermediği ileri
sürülmüştür. Yapılan bir diğer çalışmada, karnitin eksikliği düzenlenmediği müddetçe,
oksijenlenmiş kan takviyesi yapıldığında lipid oksidasyonuna geri dönüşüm olmadığı
gözlemlendi. Liedtke ve ark.larına göre, miyokardiyumda karnitin rezervlerinin azalması kalp
metabolizmasında serbest yağ asitlerinin ve lipidlerin negatif etkini güçlendirmektedir. Akut
miyokardiyal iskemide görülen pozitif karnitin etkisi, yüksek enerji fosfatlarında düşüşün
kısıtlanması ve glukoz oksidasyonunda ve laktat ekstrasyonunda bazı iyileşmelerle açıklanır.
İskemik reperfüzyon esnasında karnitin takviyesinin temel metabolik etkileri ve önerilen
klinik etkileri Fig 2'de sunulmuştur.
Karnitin alımını takiben, sıçan kalbinde yükleme sonrasında rahatlama gözlemlenmiştir.
Ancak, izole tavşan kalpleri çalışıldığında kasılmada, kalp atışında ve raporlanmış koroner
perfüzyon basıncında bir iyileşme gözlenmemiştir. Broderick ve ark., iskemi öncesi karnitinle
zenginleştirilmiş kanla perfüze olmuş sıçan kalp preparatlarındaki reperfüzyon ve iskemiden
sonra glukoz metabolizmasında 2 kattan fazla artış kanıtlandı.
İskemi-reperfüzyon esnasında miyokardiyal metabolizmada karnitinin pozitif etkileri,
miyokardiyumda artan ATP konsantrasyonu tarafından desteklenir. Bir diğer çalışma, soğuk
kardiyoplejiye ek olarak, aort akış hızında, miyokardiyumda ATP'nin depolarında ve
reperfüzyon sonrası sıçan kalplerinde mitokondrinin durumunda karnitinin faydalı etkisini
kanıtladı. L -karnitin takviyesi ATP konsantrasyonundaki artış sebep olmasının yanında,
toksik esterlerin düşük oranıyla ve diyabetik sıçan kalplerinde sistolik ve diastolik
fonksiyonun iyileştirilmesiyle ilişkilidir. Benzer terapi diyabet olmayan sıçan gruplarında
uygulanmıştır fakat kalp fonksiyonunda herhangi bir değişiklik görülmemiştir. Deneysel
çalışmalar, kısa süreli karnitin alınması bile diyabetik sıçanlarda, iskemi-reperfüzyon sonrası
miyokardiyal kasılmanın iyileşmesine sebep olduğunu kanıtlamıştır. İskemi ve reperfüzyon
öncelikli olan diyabetik sıçanlara propiyonil -L karnitin alımı, reperfüzyon sonrası kasılmanın
iyileşmesiyle sonuçlandı.
Öncül miyokardiyal iskemisi olmayan köpeklerde yüksek karnitin dozajı takviyesi, koroner
kan akımında (%60-%100) artışla bağlantılıdır. Aynı çalışmada sol ventrikülde atım hacmi ve
dP/dt artışı bildirildi.
Miyokart infarksiyonu olan köpeklerle çalışıldığında karnitin iskemiden sonra verilince
ECG'de %50 daha düşük ST düzeyi gözlemlendi. L-karnitin bakımından zengin ortamdaki
kalp endotelyum hücrelerinin inkübasyonu, iskemi sonrası reoksijenasyon esnasında
hücrelerin uygun fonksiyonlarının tekrar geri getirilmesine sebep olur.
Hücre membranlarının ve özellikle membran enzimlerinin korunması, elektrofizyolojik
değişikliklerin ve karnitinin antiaritmik etkisinin muhtemel sebebidir. Köpeklerde min 40 ve
80 mg/kg dozajlarında L-karnitin verilerek yapılan çalışmalarda kalp atım hızında yaklaşık
%17 - %30 oranında düşüş meydana gelmiştir. İskemide köpek kalp preparasyonlarında,
karnitinin, ventriküler fibrilasyonu da içeren ventriküler aritminin frekansını düşürdüğü
gözlemlendi. Otörler bunun sebebinin direkt anti aritmik aksiyon yerine nekrotik bölgenin
kısıtlanmasından kaynaklanabileceğini ileri sürüyorlar. Karnitin takviyesinin köpeklerde
serbest yağ asitlerinin yüksek konsantrasyonundan gelen kalp ritim bozukluklarını
kısıtlamasıyla ilişkili olduğu ispatlandı. Guinea domuzu kalplerinin perfüze olmuş izole
preparasyonlarına karnitin uygulanması, iskemi ve reperfüzyondan kaynaklanan aritminin
sıklığını ciddi düzeyde düşürdü.
Propiyonil-L-karnitin'in Gine domuz kalplerinin izole preparatlarında iskemi sonrası yeniden
oksijenlenme esnasında ventrikül fibrilasyonunun sıklığını azalttığı ispatlanmıştır.
Deneysel kalp yetmezliğinde karnitin ile tedavinin pozitif sonuçları gözlemlendi.
Corynebacterium diphteria toksini uygulanan hem Gine domuzları hem de köpeklerde sol
ventrikül işlevinde ve L-karnitin ile tedavi olan grupların hayatta kalma süresinde iyileşme
gözlemlenmiştir. Sıçan kalplerine propiyonil-L-karnitin uygulanması, oksijen tüketiminde eş
zamanlı artış olmaksızın ventrikül fonksiyonunda iyileşme ile ilişkilidir. Schonekoss ve ark.,
hipertrofi olmuş miyokardiyumun fonksiyonunda ve propiyonil-L-karnitin tedavisi yapılmış
sıçanların karbohidrat oksidasyonunda artış ve iyileşme birdirmişlerdir. Diğer bir çalışmada,
karnitin ile tedavi gören kardiyomiyopatili hamsterların ölüm oranında düşüş bildirildi. Aynı
zamanda iskemik sıçan kalplerine endojen karnitin sentezi inhibisyonunun pozitif etkilerini
sunan tartışmalı raporlar da mevcuttur. Özetle, rölatif miyokardiyal karnitin eksikliği, iskemi
esnasında ve iskeminin negatif metabolik ve biyolojik etkilerini ileri süren birçok deneysel
datada gözlemlenmiştir. Bunun yanında, kalp yetmezliği karnitin takviyesi sayesinde
hafifletilmiştir.
3. Karnitin ve propiyonil-L karnitin alımının biyolojik etkileri
Karnitin eksikliğinden kaynaklanan metabolik bozukluğun tedavisi sadece L-karnitin ile değil
aynı zamanda karnitinin türevi olan propiyonil-L-karnitin ile de sağlanabilir. Propiyonil-Lkarnitinin bazı biyolojik özellikleri L-karnitine göre karşılaştırıldığında iyileştirilebilir faydalı
klinik etkilere sahiptir. Propiyonil-L-karnitin plazma membranı transport sistemine
bağlanmada yüksek afiniteye sahiptir. Daha lipofiliktir ve miyositlere L-karnitinden daha hızlı
penetre olur. Üstelik propiyonil-L-karnitinin propiyonil kalıntıları, sitrik asit döngüsünün bir
substratı olan süksinata metabolize olabilir. Propiyonil-L-karnitin ayrıca kan damarları için
koruyucu bir özelliğe sahiptir ve iskemik çizgili kasların enerji rezervlerini koruyucu özelliğe
sahiptir. L-karnitin ve propiyonil-L-karnitin'in, stunning (duygusal şok veya bilişsel kayıp)
olarak bilinen post-iskemik miyokardiyal bozukluğa sebep olan temel mekanizmalardan biri
olan oksidatif strese karşı iskemik miyokardiyumu koruduğu gösterilmiştir. Ferrari ve ark.,
iskemi öncesi propiyonil-L-karnitin ile tedavi edilmiş tavşan kalplerinin reperfüzyonu
esnasında mitokondriye kalsiyum iyonu akışınının engellenmesi ve oksidatif fosforilasyonun
korunması üzerine ilginç bir çalışma yayınladılar. Karnitin ve özellikle propiyonil-L-karnitin
olmak üzere karnitin türevlerinin iskemi öncesi alımından sonra reperfüzyon esnasında kalbi
oksidatif strese karşı koruduğu kanıtlandı. Propiyonil-L-karnitin, serbest hidroksi
radikallerinin üretimini inhibe etme potansiyeline sahiptir. Endotelyal hücresel membranlar,
Fe+2 ve Fe+3 iyonlarının indüklediği peroksit üretimine karşı propiyonil-L-karnitin tarafından
korunur ve bu korumanın muhtemel nedeni iyon şelatlarıdır.
Perfüze edilmiş sıçan kalplerinde propiyonil-L-karnitinin koruyucu etkisi doz bağımlıdır ve
alım zamanına bağlıdır. Post iskemik reperfüzyon başlamadan önce alımı koruma sağlar.
Çalışmada önerildiği gibi, propiyonil-L-karnitin'in plazma membranlarını stabilize etmede ve
perfüze olmuş sıçan kalbinden pürin salınımını düşürmede rolü vardır.
Toplanan verilerden şöyle bir sonuç çıkarılabilir: propiyonil-L-karnitin alımının ardından
gözlemlenen pozitif biyolojik etkiler, L-karnitin alımının ardından gözlemlenenlere göre daha
belirgindir. Miyositlere daha iyi penetrasyon ve sitrik asit döngüsü için substrat yardımı, kısa
süreli takviyede bu gözlemi açıklayabilir. Serbest radikal oluşumunun inhibisyonu ve plazma
membranlarının stabilizasyonu diğer katkı sağlayıcı faktörler olabilir.
4. Karnitin ve dolaşım hastalıkları- klinik çalışmalar
4.1. İskemik kalp hastalığı
Miyokart enfarktüsünden ölen hastalarda, kalpte karnitin konsantrasyonunun düşük olduğu
gözlemlendi. Akut miyokart enfarktüslü hastalarda, serbest karnitin eliminasyonunda 4 kat
artış gözlemlendi ve böbrekler tarafından kısa zincirli karnitin esterlerinin eliminasyonunda
neredeyse 2 kat artış gözlemlendi. Arsenian ve ark., glukoz, insulin, potasyum ve magnezyum
solüsyonu ile birlikte 3g karnitin alan akut miyokart enfarktüslü hasta gruplarında dolaşım
yetmezliğinin sıklığında ve ölümlerde azalma olduğunu ispatladı. 15 mg/kg dozunda
propiyonil-L-karnitin kullanımının, stabil koroner hastalığı olan hastalarda periferal vasküler
dirençte hafif bir düşüşe sebep olduğu fakat eş zamanlı olarak atım hacmi artış olduğu için
arterial kan basıncında düşüş olmadığı gözlemlendi.
Benzer doz, miyokardiyum tarafından laktat alımında %43 ve atım hacmi%8 artışa kısa süreli
(5 dk) sebep olan iskemik kalp hastalarına uygulandı. Diğer bir yandan, stabil koroner kalp
hastalığı olan hastalara 40mg/kg şeklinde tek doz L-karnitin alımı, dinlenme veya
sistolik/diastolik arteryal basınçta kalp atım hızında herhangi değişikliğe sebep olmadı.
Koroner arter sklerozu özellikle diyabetik hastalarda yaygındır. Diyabetik hastalarda
miyokardiyal kasılma rahatsızlıkları genellikle bu popülasyonda koroner kalp hastalığının
sıklığının daha yüksek olmasıyla ilişkilidir. Ancak çoğu diyabetikler, negatif koronarografik
tetkiklere rağmen azalmış miyokardiyal kasılma yaşarlar. Koronarografi tarafından belirgin
bir değişiklik sergilemeyen diyabetik hastalarda hasarlı kalp kasılmasının sebepleri,
mikroanjiyopati ve metabolik rahatsızlıkları içerir. Diyabetiklerde serbest ve total karnitinde
düşük düzey, bununla eş zamanlı olarak uzun zincirli KoA ve uzun zincirli karnitin
esterlerinde artış gösterildi.
Mitral kapakçık değişiminin ardından hastalarda reperfüzyon esnasında miyokardiyumda
uzun zincirli açil karnitin konsantrasyonu ve sol ventriküler kasılma indeksi arasında bazı
korelasyonlar kanıtlandı. Bu veri, deneysel çalışmaların sonuçlarının çizgisinde, karnitin ve
türevlerinin insan iskemik kalbini oksidatif strese karşı sadece karnitin açil transferaz
aktivitesi ve metabolik etkileri aracılığıyla değil, diğer mekanizmalar aracılığıyla da
koruduğunu ileri sürer.
4.2. Aritmi
Karnitin alımından (30 mg/kg, 3 dk üzerinde) sonra kalp elektrofizyolojisi iletkenlik
zamanında veya refraksiyon periyodunda herhangi bir değişiklik göstermedi. Arteriyel kan
basıncı değişmeden kalırken, sinüs nodunda döngü süresi %5 oranında azaldı. Kronik böbrek
yetersizliğinde hemodiyaliz esnasında ventriküler ve supraventriküler aritminin sıklığının
kısıtlandığı gösterildi. Angina pectoris uzun süreli L-karnitin terapisi, ventriküler aritminin
frekansında düşüş ile ilişkilidir. Rizzon ve ark., vücut ağırlığının kg başına 100 mg karnitin
almış akut miyokardiyal infarktüslü hasta grubunda ventriküler aritminin frekansında
istatistiksel olarak önemli bir düşüş kaydetmişlerdir. Çalışılmış grupların küçük olmasına
rağmen, iskemik kalp hastalarında L-karnitin alımı, iskeminin tetiklediği aritmide membran
dinlenme potansiyelinin onarılması için umut verici terapi olarak gözüküyor.
4.3. Kardiyopulmoner bypass ameliyatı
Karnitinin, koroner arter bypass graft operasyonundan 2 gün önce 1 gr oral olarak alınması
yüksek ATP konsantrasyonuyla ve atriyal kasta serbest karnitinin uzun zincirli açil karnitine
daha uygun dönüşüm oranı ile ilişkilidir. Septum biyopsisinin, hücresel ultrayapının daha iyi
korunduğunu açıklamasına rağmen, ekstrakorporeal dolaşıma öncü olarak 3 gün için yüksek
doz L-karnitin alımının, hemodinamik parametrelerin iyileşmesiyle bağlantısı
bulunamamıştır. Diğer bir yandan, ejeksiyon fraksiyonu düşük olan hastalarda, kardiyoplejiye
ek olarak L-karnitinin 360 mg alımının, ekstrakorporeal dolaşımın kesilmesinden sonra atım
hacminde hızlıca pozitif etki gösterdiği kanıtlandı. Koroner arteryal bypass graft operasyonu
geçirmiş hastalarda L-karnitin takviyesinin, serbest yağ asitlerinin kandaki düşük
konsantrasyonuyla ve miyokardiyum tarafından (serbest yağ asitlerinin) alınımında artış ile
ilişkili olduğu gösterilmiştir.
4.4. Dolaşım Bozukluğu
İlk verilere göre dolaşım bozukluğu tedavisinde karnitin eksikliği sendromu durumlarında
karnitinin uygulanmasıyla ilgili farklı görüşler söz konusudur. Karnitin eksikliği sendromları
sistemik ve miyopatik olarak ayrılır. Görünürde hem kaslarda hem de kanda düşük karnitin
konsantrasyonu olarak karakterize edilir ve kaslardaki düşük karnitin konsantrasyonunun
kanda uygun karnitin konsantrasyonuyla eş zamanlı olarak oluştuğu bilinir. Bu bölünme, eş
zamanlı dolaşım bozukluğu tedavisinde karnitin kullanımı için rasyonel bir değerlendirme
sağlar. Düşük kan karnitin düzeyi ile birlikte oluşan kardiyomiyopatiler, genel olarak
karnitinle iyi bir şekilde tedavi edilebilirler. Uygun kan karnitin konsantrasyonlu miyopatiler
ve kardiyomiyopatiler genellikle bazı açil-CoA dehidrogenaz eksikliği veya karnitin transport
proteinlerinin fonksiyonel bozuklukları ile ilişkilidir. Ancak, kanda artan karnitin
konsantrasyonları, kardiyomiyopatik hastalarda da görülmüştür. Dolaşım bozukluğundan
dolayı kalp nakli geçirmiş kardiyomiyopatili hastalarda hem kan hem de miyokardiyumda
düşük karnitin konsantrasyonu bulundu. Miyokardiyal karnitin konsantrasyonu römatik kalp
hastalığında daha düşüktür. Difterili çocuklarda karnitin alımı, miyokarditisin sıklığını önemli
oranda düşürdüğü bulundu. Kongestif kalp yetmezliği olan hastalarda 1 ay boyunca 24 saatte
1,5 gr dozda propiyonil-L-karnitin terapisi, artan ejeksiyon fraksiyonuyla sonuçlanır.
Hemodiyaliz hastalarında total karnitin normal konsantrasyonda olmasına rağmen, kanda
serbest karnitin konsantrasyonunun daha düşük olduğu gözlemlenmiştir. Aynı hastaların 12 ay
boyunca günde 500 mg'lık karnitin terapisinin ardından elektrokardiyografik tetkiklerinde
dolaşım fonksiyonları iyileşmiştir. Pugliese ve ark., hepatik sirozu olan hastalarda kg başına
30 mg L-karnitin alımından sonra kalp atış hızında ve pulmoner arteryel basınçta düşüş
gözlemlediler. Kongestif kalp rahatsızlığı olan hastalarda hem kısa hem uzun süreli
propiyonil-L-karnitin takviyesi, pulmoner arter ve sol ventrikül diametrelerinde basınç
düşüşüyle sonuçlandı. Yüksek dozda L-karnitin verilmiş şok hastaları üzerinde yapılan bir
çalışmada klinik iyileşme kanıtlanmıştır. Diğer bir raporda ise, şok hastalarında 12 saat asetil
karnitin alımının hemodinamik parametrelerde hafif bir iyileşme ile ilişkili olduğu sonucuna
varılmıştır. Bu toplanmış sonuçlar ışığında, karnitin uygulaması kalp yetmezliğinde umut
vadedici gözüküyor. Ancak, karnitin eksikliği sendromları dışında tam anlamıyla kanıtlanmış
değildir.
4.5. Periferal kan damarı hastalıkları
Periferal kan damarı hastalığı durumlarında karnitin ve türevlerinin etkileri üzerine olan
veriler genellikle deneysel çalışmalardan gelir. Buna göre, propiyonil-L-karnitin sıçan
kuyruğunda trombozis inhibisyonu potansiyeline sahiptir. Corsico ve ark., sodyum laurylsulfatla hasarlanmış damarların durumu kadar kasların durumu ve fonksiyonu için de
propiyonil-L-karnitin koruyucu özelliklerini gözlemledi. Periferal kan damar hastalığı olan
hastalarda, uzun ve kısa zincirli açil karnitin kadar total karnitinin kanda artan konsantrasyonu
bulundu. 3 haftalık karnitin terapisini takiben, bu hastalar daha uzun adım atma mesafesine
sahip oldu. Periferal kan damarı hastalığında propiyonil-L-karnitin'in faydalı etkileri sadece
iskemik kasların iyileşmiş mekanizmasıyla bağlantılı olmayabilir. Aynı zamanda kan
damarları üzerindeki endotelinin negatif etkilerini kısıtlamakla veya plazminojen
aktivatörünün artan doku konsantrasyonu ile veya eritrositlerin reolojik etkilerini
iyileştirmekle bağlantılıdır. Çalışmalar ayrıca propiyonil-L-karnitin'in nitrik oksitten bağımsız
prostaglandin aracılı vazodilatif etkisi olduğunu kanıtladı. Artan orandaki veriler iskemik kalp
hastalarında ve iskemi bağlantılı aritmide, dolaşım bozukluğunda ve periferal damar hastalığı
olan hastalarda karnitinin faydalı etkisinin tezini destekler. Karnitin ve türevlerinin alımının
hemodinamik etkileri üzerine yapılan çalışmaların sonuçları, eğer çalışılan gruplar düşük
ventriküler fonksiyon ve karnitin eksikliğinin eşzamanlı oluşumunda daha homojenik
olurlarsa, muhtemelen daha anlamlı olabilir.
5.Yan etkiler
Oral alınan karnitin preparasyonları mide yanması ve dispepsiye neden olabilir. 6g dozda
intravenöz karnitin ile tedavi edilmiş 2 hastada bulanık görme ve bir kişide baş ağrısı
şikayetleri bildirildi. Oral alınan karnitin oldukça yüksek dozları, çürük balık kokusuna benzer
istenmeyen vücut kokusu üretebilir. L-karnitin ve türevlerinin sebep olduğu ciddi yan etkiler
belirtilmedi ve klinik çalışmaların çoğu istenmeyen etkilerin olmadığını iddia ettiler.
Sonuç
Bu makalede karnitin ve propiyonil-L-karnitin'in iskemik kalp hastalığında ve kalp
yetmezliğinde miyokardiyum üzerinde pozitif metabolik ve fonksiyonel etki uyguladığını
belirtti. İskemi ve reperfüzyonda miyokardiyal metabolizmanın genel bilgisinden toplanan
veri, deneysel ve klinik çalışmalar bize özellikle karnitin eksikliği olan hastaların klinik
sonuçlarını iyileştirmesi konusunda umut vericidir. Ancak, bazı tartışmalı sonuçları iskemik
ve reperfüze olmuş miyokardiyum üzerinde karnitin ve türevlerinin etkisi hakkında kesin
sonuçlar çizilmesine izin vermez. İyi kontrollü koşullar altında performans gösteren ek
çalışmalar, iskemik kalp hastalığında ve kardiyopulmoner bypass ameliyatı öncesinde karnitin
alımı için gerekçenin daha fazla aydınlatılmasına ihtiyaç duyar.
Metabolik
LKarnitin
Deneysel
Klinik
Akut
miyokardiyal
Artan ATP konsantrasyonu, İskemik köpek kalp kasında ventrikül enfarksiyonda
ölümde
ve
miyokardiyumda uzun zincirli uyumu ve kasılmasının korunmasında dolaşım bozukluğunun oranında
yağ asitlerinin azalması
pozitif ve doz bağımlı etki
düşüş
Kardiyoplejik
solüsyona
eklendiğinde,
sıçan
miyokardiyumunda reperfüzyon
sonrası
mitokondriyal
fonksiyonu
iyileştirdiği
gözlemlendi.
Diyabetik sıçan kalplerinde sistolik ve Kongestif kalp yetmezliğinde sol
diastolik işlevin iyileştirilmesi
ventrikülün düşük diyametreleri
Yüksek dozlarda- köpeklerde koroner Adım atma mesafesinde artış
kan akışında artış
İskemi ve reperfüyon sonrası
sıçan
kalplerinde
glukoz
metabolizmasında önemli artış
İskemi sonrası reperfüzyon
esnasında
birikmiş
yağ
asitlerinin oksidasyonu ve lipit
metabolizmasının onarımı için
gerekli
Propiyonil-Lkarnitin*
Endotelyumun
serbest
İskemi öncesi diyabetik sıçanlara
radikallere karşı korunması
verildiğinde
reperfüzyon
sonrası
kasılmanın daha iyi onarılması
Plazmatik
membranların
stabilizasyonu
Hacmi dolu (volume loaded) sıçan
kalplerinin ventriküler fonksiyonunun
Sitrik
asit
döngüsü
için
iyileştirilmesi
anaplerotik fonksiyon sağlayan
substratlar
Sıçanlarda hipertrofik miyokardiyal
işlevin iyileştirilmesi
Gine domuzu kalplerinde ventriküler
fibrilasyon ve iskemi bağımlı aritminin
sıklığında düşüş
Miyokardiyal iskemili hastalarda
atım hacminde artış
Kongestif kalp yetmezliğinde
ejeksiyon fraksiyonunun artışı
Hemodiyaliz hastalarında daha
düşük aritmi sıklığı
Akut
miyokardiyal
infarksiyonda
daha
düşük
ventriküler aritmi sıklığı
Tablo1: Kardiyovasküler sistem üzerinde propiyonil-L-karnitin ve L-karnitin takviyesinin
metabolik, deneysel ve klinik etkileri
*Bir L-karnitin türevi. Propiyonil-Lkarnitin, aynı zamanda L-karnitinin metabolizmadaki
bütün özelliklerine sahiptir
Download