M. Meclisi B : 59 almak, yanlış anlamlara meydan vermemesi yö

advertisement
M. Meclisi
B : 59
almak, yanlış anlamlara meydan vermemesi yö­
nünden, ileride tashih edilebilirse, bütçe tekniği ba­
kımından faydalı olur kanaatini taşırım.
Benim durmak istediğim konular şunlardır:
Aslında bu Yüce Meclislerin geliş kaynakları,
icra ve teşriî organ arasındaki münasebetler veya­
hut yasama ve yürütme organları diyelim, (ki, aynı
manaya gelir,) bunlar üzerinde durmak istiyorum.
Türkiye Büyük Millet Meclisi üyeleri, Senato
ve Meclis, büyük kısmı ile partiler demokrasisine
dayanarak gelir. Yani millî iradeyi taşıyan, partilerAracı ve taşıyıcı partiler getirir üyeleri buraya. İs­
tisnalar vardır, ama ben kaideden bahsediyorum.
Bunun geliş sebepleri üzerinde dikkatle durmak lâ­
zımdır.
Türkiye'de bir Partiler Kanunu vardır. Partiler
Kanununun 29 ncu maddesi tedvin edilirken, aslında
bu madde esas olarak alınmışti. Yani önseçim mü­
essesesi, Ön yoklama müessesesi aslında geniş ola­
rak tutulmuştu; fakat o tarihlerde zamanın kâfi ol­
maması sebebiyle zamanın kısa olması ve defterlerin
noteıden tasdik edilmesi ve partilere üye olan herke­
sin önseçimlere iştirak etmesi kaidesi esas alınmıştı.
Fakat bu, Senatoda değişikliğe uğradı, bir nevi ana
prensip oldu ve bu geçici madde halen meriyette
ve duruyor.
Şimdi bu noktalarda, millî irade aslında taşıyıcı
olarak partilerde seçilme ve seçme hakkı doğurdu­
ğuna göre, (Bağımsızlar istisna olarak kazanıyor,)
artık temsilî demokrasi de partiler demokrasisine
kalbolmuş, değişmiş. Aslında libaralist düşünce ve
klasik demokrasi sistemleri değiştiği için, hâkim olan
partiler demokrasisi olduğu için, bunlar üzerine de­
ğinmek istiyorum önseçim - meselesinde.
Önseçimin acı noktaları vardır. Propaganda ya­
saktır; fakat en acı tarzda propaganda yapılır. İn­
sanlar, her partide önseçime iştirak eden aday aday­
ları, son derece işitilmedik laflara şahit olurlar. Bu>
yalnız bir partide değil, diğer bütün partilerde mev­
cuttur.,
İkincisi: Parti delegelerinin önseçime iştirakin­
de malî külfet son derece ağırdır. Köylerden, yapı­
lardan yüzlerce kişi gelir, bunun malî külfetini çek­
mek bir bakıma zordur; aslında ekonomik gücü
fazla olanlara bir nevi imtiyaz tanımış olur.
Üçüncüsü: Okuma - yazma bilmeyen, aday aday­
larını seçme yeteneğini haiz delegeler yönünden (ger­
çi bu, umumî seçimlerde de vardır) gizlilik de ber-
18 . 2 . 1976
O : 1
tarat olunur. Aslında gizlilikten kasıt şudur; Reyin
gizli olmasının prensibi ve felsefesi. İnsanın verdiği
reyden mesuliyet esasını kaldıran bir prensiptir. Bu
da zedeleniyor!
Dördüncüsü: Önseçim yapılarında, bazen önse­
çimlere yarım saat kala bütün yapılar toplanarak
reylere iştirak edilir. Bu aslında önseçim yapısının
tasfiyeye muhtaç olduğunu gösterir, her seçimde
bütün parti liderleri, gruplarında, Senatosunda, hatta
patlamalarda bütün ileri gelenler bu önseçim mü­
essesesinin tashih edilmesinde zaruret vardır diye nu­
tuk çekerler, fakat maalesef hiç bir zaman gerek
bir teklif veya gerekse bir tasarı olarak geldiğine
şahit olmadım. Bu kadar acı şartlarla gelen insan­
oğlu Parlamentonun yüceliğini sevilen ve savunu­
lan bir yapı haline getirebilmesi için, bunun tashih
edilmesinde zaruret olduğuna inanıyorum. Bunlar acı
noktalardır. Türkiye'de seçimler olabilir; acı hatıra­
ları var. Nispî sistemin yapısında, deseler ki «bir
vilayette tesanüd içinde misiniz seçimlerden sonra?»
hayır diyorum ben. insanları birbirinin kurdu ha­
line getiriyor nispî sistem; birbirini âdeta tahrik
ediyor, yıkma metotları kullanıyor, sonra «ahenk
içinde olmanızı diliyoruz» deniyor. Bu hatalıdır. Bu,
insan tabiatına aykırı düşüyor.
Bu nispî seçimde, önseçim müessesesi dar sistem­
den kurtarılmalı, tasfiye edilmeli. Artık o zaman
gelmiştir. Partiler demokrasisini tahrip edecek ye­
gâne unsurlardan birisi budur. Bunun tashih edilmesi
ve Meclislerin bu noktaya bir hal çaresi bulmasın­
da faydalar ümit ederim.
Tekâmül etmiştir artık, temsilî demokrasiden par­
tiler demokrasisine geçilmiştir dünyada. Temsilî de­
mokrasi, liberalist düşünce, Birinci ve İkinci Cihan
Harbi arasında, partilerarası yapısında tarihe gö­
mülmüştür. Vaktiyle, yani esas millet ile temsilci
arasmda hiç bir vasıta kabul etmiyordu liberalist
düşünce. Ne diyordu? Aslında milletvekillerinin vic­
dan ve fikir olarak, kafa ve kalp olarak hür ve
serbest olması lâzım gelir, deniyordu. Hayır, ger­
çekler o değil şimdi. Aslında millet ile milletvekili
arasına bir temsilî sistemden farklı olarak uzun
müddet bu, kanunlara dahi sokulmamış, hatta par­
tiler hukuku dahi teşekkül etmemiş olmasına rağ­
men, bugün aslında bu araya parti yapısı girmiş­
tir. Bunu inkâr edemeyiz; ama bu parti yapısını
tashih etmek lâzımdır, partiyi hukuka bağlamak
lazımdır, anayasal yapılar olarak teçhiz etmek lâ-
.
Download