Var Olandan Olmaması Gerekeni Oluşturmak

advertisement
Var Olandan Olmaması Gerekeni
Oluşturmak
Tarih boyunca keşfedebildikleri üzerinde çalışan insanoğlu bir
noktadan sonra teorik çalışmalara daha fazla ağırlık vermeye
başlamıştır. Var olan çeşitli fenomenlerin antitezlerinin de
olduğunu varsayarak çeşitli bulgulara ulaşmayı denemiştir. Bir
şey doğada varsa, onun tam tersi de bulunmalıdır düşüncesi
tarihin çoğu diliminde insanların kafa yorduğu konulardan
olmuştur. Değeri karekök -1 olan i sayısı yoktur,
karadeliklerin aksine evrene hiç yoktan madde saçan akdelikler
yoktur, Doctor Who dizisinin rüya ve uyanıklığın tarşıldığı
bir bölümünde işlenen etrafını soğutan bir yıldız türü yoktur.
Karmaşık sayılar, yine kendileri gibi hayali bir varlık olan
takyon parçacıklarının kütle değeridir. Bu parçacıklar hiçbir
parçacığın erişemeyeceği hızın ışık hızı olduğu evrende en
düşük hızı ışık hızından daha büyük olan hayali oluşumlardır.
Akdelikler karadeliklerin antitezidir. Karadelik diye kendine
yaklaşan her maddeyi, enerjiyi ve bilgiyi yutan fenomenler
varsa, bunların tam tersini gerçekleştiren; evrene bunları
saçan cisimler de olmalı mantığıyla ortaya atılmıştır.
Solucandeliği isimli, uzayın ve zamanın iki farklı konumunu
birbirine bağladığı farz edilen köprülerin bir ucunu
oluşturması gerektiği düşünülür. Diğer uçta ise bir karadelik
yer alacaktır. Evrendeki en parlak ve en yüksek enerjiye sahip
cisimler olan kuasarlar keşfedildiklerinde bunlar hakkında
düşünülen şeylerden biri bunların teoride var olan akdelikler
olduklarıydı. Fakat sonradan bunların aslında birer karadelik
sistemi olduğu ortaya çıktı. Merkezde bulunan karadelik
etrafındaki bolca maddeyi etrafında yüksek hızda çevirip
sıkıştırarak büyük enerjiler oluşmasına neden oluyordu.
Soğuk yıldız ile ilgili herhangi bir hipoteze denk gelmedim.
Doctor Who dizisinde bu konunun işlendiği bölümde karakterler
sürekli olarak farklı iki durum arasında uyanıp rüyaya dalarak
iki farklı evrende gidip geliyor ve hangisinin rüya olduğunu
anlamaya çalışıyorlar. Bu iki durumdan birinde burada
bahsedilen türde bir soğuk yıldız mevcut ve uzay gemileri olan
TARDIS bu yıldıza doğru git gide yaklaşıyor, yaklaştıkça
sıcaklık git gide düşüyor. Soğuk yıldız ifadesi normal şartlar
altında sıcaklığı genel olarak yıldızların ortalama
sıcaklığından daha düşük olan yıldızlar için kullanılan bir
ifade. Doğal olarak bu konuda bilgisi olan olan herkes bir
yıldızın oluşum şartlarını ve bir bütün halinde bulunması için
gereken kesin yasaları bildiğinden bu tarz bir hipotezi ortaya
atmak yürek isteyecektir. Evrendeki büyük çoğunluğu hidrojen
olan serbest gaz ve diğer elementler kütleçekim etkisiyle bir
araya gelerek yıldızın doğumuna neden olur ve bunun sonucu
olarak yıldız yarattığı nükleer tepkimelerin etkisiyle her bir
yanı yüksek ısı içeren bir küre halini alır. Dolayısıyla bir
yıldızın yüksek sıcaklıktan bağımsız olarak düşünülmesi söz
konusu değildir. Evrende soğuk bir şey varsa, bunun ismi de
yıldız değildir. Kahverengi cüceler yıldız ve gezegen arasında
kalmış gök cisimleridir ve gezegen kadar soğuk olmaları
mümkündür fakat bunlar doğal olarak yıldız tanımı içinde yer
almaz.
Karmaşık sayıların gelişimi konusuna daha ayrıntılı olarak
bakalım. Her medeniyet kendi içinde matematiği geliştirerek
farklı noktalara getirmiştir; fakat kökleri bugüne dayanan,
bugünkü insanoğlundan oluşan medeniyetin geliştirdiği
matematiği baz alarak olaya farklı bir açıdan yaklaşalım.
Medeniyet dendiğinde bu tanım ırkları veya toplumları işaret
etmez, toplumların birbiri ile ilişkileri sonucu ve yazının da
icadıyla birlikte bulguların kalıcı hale gelmesiyle bugünkü
insanoğlu tek bir medeniyet olarak alınabilir. Antik
medeniyetlerin bundan ayrılmasının nedeni bir noktada tarih
sahnesinden silinmeleri, çoğunun bulgularını kalıcı hale
getirememesi ve dolayısıyla arada büyük bir kesinti
oluşmasından kaynaklanır. O medeniyetlerin bulguları
keşfedildikçe onlardan ufak çaplı olarak yararlanılır, fakat
bu aynı tanıma girmelerini sağlamaya yetmez. Bugünkü
medeniyetten devam edelim. Matematiği yavaştan kullanmaya
başlayan insanlar için başlarda “0” diye bir sayı dahi yoktur.
İnsanlar yokluğu ifade etmeye uzun bir süre gerek duymadı.
Fakat birçok medeniyetin de yaptığı gibi sonunda bir şekilde
bu sayı keşfedildi. Bir şeyin değeri varsa ve bu bir şekilde
ifade edilebiliyorsa, aynı şekilde olmadığı durum da söz
konusu olmalıydı. Artık ortada hiçlik ve pozitif sayılardan
ibaret bir matematik bulunuyordu. Elbette bu kadarla sınırlı
kalınmadı. İnsanoğlunun farklı bir yaklaşıma daha ihtiyacı
vardı. Bu yaklaşım ise bir şeyin eksik olması olacaktı. Bunun
sonucunda negatif sayılar ortaya atıldı. Varlıksal olarak ele
gelir bir durumları olmasa da, bu kavram borç anlamına veya
bir şeylerin olması gerektiği yerde o an olmaması gibi
anlamlara geliyordu. Negatif sayılar gerçek hayatta direkt
olarak bir varlığa sahip değildir. Yalnızca eksikliği ifade
etmenin bir yoludur. Fakat bu insanoğlu için yeni bir
yaklaşımdı. Bu kavram pozitif sayıların tersi olarak ortaya
çıkmıştı. Karekök -1 gibi bir kavram da aynı mantıkla ortaya
atılmıştır. Fakat negatif bir sayı gerçek anlamda yine bir
anlama sahipken karekök -1 gibi bir sayının hiçbir şekilde bu
evrende bulunmaması gerekir. İlk ortaya atıldığında
matematikçiler için bir oyuncaktan ibaret olan bu kavram
kuantum mekaniği gibi bilimsel alanların gelişimi ile
birlikte, fiziğin derinliklerine inildiğinde her şeyin
algılandığı gibi olmadığı keşfedildiğinde kendine yavaş yavaş
yer bulmuştur. Kuantum da insan algısının dışındadır ve
kuantum evreninde ilerleyebilmenin yolu yeni varsayımlar
geliştirebilmektir. Bu yaklaşım elbette karmaşık sayıların var
olduğu anlamına gelmez, yalnızca insanoğlunun bu aşamada yeni
varsayımlara açık olması gerektiği ortaya çıktığında bir
anahtar görevi görmeye başlamıştır. Bu yüzden bu kavramın ismi
sanal sayıdır. Yine karmaşık sayılarla yapılan işlemlerden
birçok bilim dalında ve çeşitli bilgisayar grafiklerinin
oluşturulmasında faydalanılır.
Download