sklerodermada soğuk stresin sağ ventrikül fonksiyonları üzerine etkisi

advertisement
T.C.
TRAKYA ÜNİVERSİTESİ
TIP FAKÜLTESİ
KARDİYOLOJİ
ANABİLİM DALI
Tez Yöneticisi
Yrd. Doç. Dr. Meryem AKTOZ
SKLERODERMADA SOĞUK STRESİN
SAĞ VENTRİKÜL FONKSİYONLARI
ÜZERİNE ETKİSİ
(Uzmanlık Tezi)
Dr. Mustafa Adem YILMAZTEPE
EDİRNE- 2009
1
TEŞEKKÜR
Uzmanlık eğitim dönemim boyunca ve tez
çalışmam sırasında değerli fikirleriyle bana yol gösteren,
destek ve yardımlarını esirgemeyen hocam Yrd. Doç. Dr.
Meryem Aktoz’a, bilgi ve desteğini esirgemeyen
Kardiyoloji AD Başkanı Prof. Dr. Armağan ALTUN’a,
eğitimim
süresince
mesleki
gelişimime
tecrübeleriyle katkıda bulunan
bilgi
ve
Kardiyoloji AD’da
görevli tüm hocalarıma, uzman ve asistan arkadaşlarıma,
Romatoloji Bilim Dalı öğretim üyesi Doç. Dr. Ömer
Nuri Pamuk’a, Kardiyoloji
çalışanlarına teşekkür ederim.
2
Kliniği
hemşire ve
İÇİNDEKİLER
GİRİŞ VE AMAÇ .............................................................................................. 1
GENEL BİLGİLER .........................................................................................................3
SKLERODERMA HASTALIĞININ TANIMI VE SINIFLANDIRMASI ...............3
SKLERODERMA EPİDEMİYOLOJİSİ ....................................................................4
SKLERODERMA PATOFİZYOLOJİSİ .....................................................................6
SKLERODERMADA KALP TUTULUMU ...............................................................8
SKLERODERMA VE PULMONER HİPERTANSİYON .........................................11
SKLERODERMA VE RAYNAUD FENOMENİ ........................................................13
SOĞUK STRES VE KALP ............................................................................................13
GEREÇ VE YÖNTEMLER ..........................................................................................15
BULGULAR .......................................................................................................................21
TARTIŞMA .........................................................................................................................29
SONUÇLAR ........................................................................................................................35
ÖZET .....................................................................................................................................36
SUMMARY .........................................................................................................................38
KAYNAKLAR ...................................................................................................................40
EKLER
3
SİMGE VE KISALTMALAR
ACA
: Antisentromer antikor
ANA
: Antinükleer antikorlar
Am
: Doku Doppler mitral lateral anulus zirve geç diyastolik miyokardiyal hız
A’
: Doku Doppler triküspit anulus zirve geç diyastolik miyokardiyal hız
CPT
: ‘Cold pressor test’
CTGF
: Bağ dokusu büyüme faktörü
CW
: ‘Continuous Wave’
DD
: Doku Doppler
DDEZ
: Doku Doppler görüntülemede ejeksiyon zamanı
DDMPİ
: Doku Doppler miyokard performans indeksi
DKB
: Diyastolik kan basıncı
DLCO
: Karbonmonoksit difüzyon kapasitesi
EF
: Ejeksiyon fraksiyonu
EKG
: Elektrokardiyografi
Em
: Doku Doppler mitral anulus zirve erken diyastolik miyokardiyal hız
E’
: Doku Doppler triküspit anulus zirve erken diyastolik miyokardiyal hız
FVC
: Zorlu vital kapasite
IL
: İnterlökin
İVGZ
: Doku Doppler görüntülemede izovolümik gevşeme zamanı
İVGZd
: Kalp hızına göre düzeltilmiş izovolümik gevşeme zamanı
İVKZ
: Doku Doppler görüntülemede izovolümik kasılma zamanı
4
İVKZd
: Kalp hızına göre düzeltilmiş izovolümik kasılma zamanı
LVMPİl
: Mitral lateral anulustan ölçülen sol ventrikül miyokard performans indeksi
LVMPİs
: Mitral septal anulustan ölçülen sol ventrikül miyokard performans indeksi
MMP
: Matriks metalloproteinaz
MPİ
: Miyokard performans indeksi
NYHA
: ‘New York Heart Association’ (New York Kalp Cemiyeti)
Pact
: Pulmoner akselerasyon zamanı
Pactd
: Kalp hızına göre düzeltilmiş pulmoner akselerasyon zamanı
PAH
: Pulmoner hipertansiyon
PAB
: Pulmoner arter basıncı
PDGF
: Trombosit kaynaklı büyüme faktörü
PW
: ‘Pulse Wave’
RA
: Sağ atriyum
RV
: Sağ ventrikül
RVD
: Sağ ventrikül duvarı
RVDSA
: Sağ ventrikül diyastol sonu alanı
RVDSÇ
: Sağ ventrikül diyastol sonu çapı
RVEF
: Sağ ventrikül ejeksiyon fraksiyonu
RVFAC
: Sağ ventrikül fraksiyonel alan değişimi
RVMPİ
: Sağ ventrikül miyokard performans indeksi
RVSSA
: Sağ ventrikül sistol sonu alanı
RV-RA
: Sağ ventrikül - sağ atriyum
SA
: Sol atriyum
SaO2
: Arteriyel kan oksijen satürasyonu
Scl-70
: Antitopoizomeraz-I
SKB
: Sistolik kan basıncı
SSc
: Sistemik skleroz, Skleroderma
SVDSÇ
: Sol ventrikül diyastol sonu çapı
SPECT
: ‘Single Photon Emission Computed Tomography’
Sm
: Doku Doppler mitral lateral anulus zirve sistolik miyokardiyal hız
S’
: Doku Doppler triküspit anulus zirve sistolik miyokardiyal hız
TAPSE
: Triküspit anülüsünün sistolik hareketi
TNF-α
: Tümör nekrotizan faktör-α
VEGF
: Vasküler endotelyal büyüme faktörü
5
VKİ
: Vücut kitle indeksi
6
GİRİŞ VE AMAÇ
Skleroderma (SSc); klinik bulguları, iç organ tutulumu ve sonuçları hastadan hastaya
değişen karmaşık, heterojen, kronik bir hastalıktır. Vasküler, immünolojik ve fibrotik süreçler
klinik bulgulara, morbidite ve mortaliteye sebep olmaktadır. Ciltte ve iç organlarda kollajen
doku birikimi, mikrovasküler damar tıkanıklığı, küçük arterlerin tutulumu ile karakterize,
etiyolojisi tam olarak bilinmeyen çok sistemi etkileyen bir hastalıktır (1).
Sklerodermanın patogenezi karmaşıktır ve hala tam olarak anlaşılamamıştır. İmmün
aktivasyon, vasküler yetmezlik, hücre dışı matriksin aşırı sentezlenmesi, normal kollajen
dokunun artması bu hastalığın gelişiminde önemlidir. Patolojik süreç fibrozis, otoimmünite ve
vaskülopati ile karakterizedir. Vasküler değişiklikliklerin en belirgini Raynaud fenomenidir.
Sınırlı tutulumu olan SSc hastalarının %95’inde Raynaud fenomeni görülmektedir (2,3).
Sklerodermada pulmoner tutulum sık görülmektedir. Genellikle pulmoner fibrozise
yol açan interstisyel akciğer hastalığı veya pulmoner hipertansiyona (PAH) yol açan pulmoner
vasküler hastalık tablosu gözlenir. Soğuk stresin Raynaud fenomeninde olduğu gibi pulmoner
vazokonstriksiyona yol açabileceği üzerinde durulmaktadır (pulmoner Raynaud fenomeni).
Pulmoner fibrozis nedeni ile gelişen kronik hipoksi de pulmoner vazokonstriksiyona yol
açarak PAH’a neden olabilmektedir. Bazı hasta gruplarında iki mekanizmanın bir arada
olduğu da gösterilmiştir (4,5).
Sklerodermada sağ kalp yetersizliğinin gelişmesi kötü prognoz belirtisidir ve ikincil
olarak PAH’a bağlı gelişmektedir. Bununla birlikte, SSc’ye bağlı gelişen PAH’ın prognozu
diğerlerinden daha kötüdür; bu bilgi miyokard tutulumunun da eşlik edebileceğini
düşündürür. Hastaların çoğunda subklinik sağ kalp tutulumu saptanmıştır (6). Sağ kalp
fonksiyolarındaki bozulmaya aralıklı pulmoner hipertansiyona sebep olan pulmoner Raynaud
1
fenomeninin de katkıda bulunabileceği düşünülmektedir. Biz de çalışmamızda, periferik
soğuk stresle oluşturulan Raynaud fenomeni sonrasında sağ ventrikül fonksiyonlarını doku
Doppler ekokardiyografi ile araştırmayı planladık.
2
GENEL BİLGİLER
SKLERODERMA TANIMI VE SINIFLANDIRMASI
Sistemik skleroz ya da diğer adıyla skleroderma nadir rastlanılan, etyolojik nedeni tam
olarak bilinmeyen, mikrovasküler hasar, deri ve iç organlarda aşırı kollajen depolanmasıyla
karakterize bir hastalıktır.
1980 yılında Amerikan Romatizma Birliği çalışmalar sonucunda sınıflandırma
kriterlerini geliştirmiştir (7).
Sklerodermanın Sınıflandırması
I. Majör kriter: Proksimal SSc; parmaklarda ve metakarpofalangeal eklemlerde ya
da metatarsofalangeal eklemlerin proksimalinde ciltte simetrik kalınlaşma, sertleşme ve
endurasyon bulunmasıdır. Bu değişiklikler ekstremitelerin tümünü, yüz, boyun ve gövdeyi
etkileyebilir.
II. Minör kriterler: Skleroderma sınıflandırmasında aşağıda belirtildiği gibi 5 minör
kriter bulumaktadır.
1: Sklerodaktili, lezyonların parmaklarla sınırlı olmasıdır.
2- Dijital pitting skar ya da pulpa atrofisi, iskemiye bağlı olarak parmak ucu yumuşak
dokusunun kaybolmasıdır.
3- Baziler pulmoner fibrozis, akciğer bazallerinde bilateral retiküler tarzda nodüler
dansite artışıdır.
4- Raynaud fenomeni, iskemiye veya soğuk uyarana bağlı olarak parmaklarda görülen
renk değişiklikleridir.
3
5- Özefajiyal dismotilite, özefagus tutulumuna bağlı olarak yutma güçlüğü ve
rahatsızlık hissi olmasıdır.
Bir majör ya da iki veya daha fazla minör kriter sınıflandırmada kullanılmaktadır.
Serolojik olarak antinükleer antikorlar (ANA), antitopoizomeraz-I (Scl–70), antisentromer
antikor (ACA) kullanılmaktadır. Hastalık multisistemik bir tutulum göstermektedir. Ağırlıklı
olarak cilt tutulumu olmakla birlikte, iç organları da tutmaktadır. Böbrek, gastrointestinal
sistem, genitoüriner sistem, nöromusküler sistem, pulmoner ve kardiyak tutulum da
görülmektedir. Skleroderma renal kriz, daha çok yaygın kutanöz hastalıkta görülmektedir.
Anjiyotensin dönüştürücü enzim kullanımı ile görülme sıklığı ve mortalitesi azalmıştır.
Gastrointestinal tutulum sık görülmekle beraber genelde asemptomatiktir. Kronik reflü ve
özefajite sebep olabilir. Pulmoner sistem tutulumunda fibrozis ve vasküler tutulum
görülmektedir. Hastaların %75’inde az da olsa fibrozis görülmektedir (3).
Klinik Tanımlama
1.Yaygın kutanöz skleroderma: Semptomları değişkendir. Raynaud fenomeni
genellikle mevcuttur. Yaygın cilt tutulumu, tendonlarda krepitasyon, pulmoner fibrozis,
oligürik renal kriz, pulmoner hipertansiyon, diffüz gastrointestinal tutulum, kalp yetmezliği,
kardiak aritmi görülebilir. Genellikle Scl–70 pozitif bulunurken, ACA negatiftir. Yaygın
kutanöz sklerodermada tutulum el bileği ve dizin proksimaline taşınmakta ve gövde tutulumu
izlenmektedir
2. Sınırlı kutanöz skleroderma: Raynaud fenomeni cilt tutulumundan yıllar önce
ortaya çıkar. Sınırlı sklerodermada diz ve el bileğinin distali ile yüz ve boyun derisi tutulurken
cilt tutulumu ellerde, yüzde, ayaklarda sınırlıdır. CREST sendromu (kalsinozis, Raynaud
fenomeni, özefajial hipomotilite, sklerodaktili, telenjiektazi), geç dönem komplikasyonu
olarak pulmoner hipertansiyon görülebilir. Genellikle ACA pozitif bulunurken Scl–70
negatiftir.
3. Sine skleroderma: Kutanöz tutulum olmadan iç organ tutulumu ile karakterize SSc
tipidir. Nadir görülür. Raynaud fenomeni sık olarak görülür.
SKLERODERMADA EPİDEMİYOLOJİ
Skleroderma prevelansı ve insidansı, yapılan çalışmaların kuruluşuna, coğrafi
değişikliklere ve SSc tanımlamasındaki farklılıklara göre çok geniş aralıkta bulunmuştur (8).
4
Ülkemizde hastalığın epidemiyolojisine yönelik bir çalışma bulunmamaktadır. 1987–1993,
1993–1998 yılları arasında güney Avustralya’da yapılan 2 çalışmada sırası ile prevalans
milyonda 208 ve 233 olarak bulunmuştur (9,10). Japonya’da 1987’de yapılan bir çalışmada
da prevalans milyonda 38 olarak bulunmuştur. Fransa’da ve kuzey İngiltere’de yapılan
çalışmalarda da milyonda 158 ve 88 olarak saptanmıştır (11-13). Amerika Birleşik Devletleri’nde
yapılan çalışmalarda zamanla prevalansın ve insidansın giderek arttığı saptanmıştır. 1947 yılında
insidans 0.6/milyon/yıl iken 1991’de 19/milyon/yıl olmuştur. Prevalans da aynı oranda artmış ve
100.000’de 67–265 arasında bulunmuştur (14,15). Son çalışmalarda saptanan skleroderma
insidansı ve prevalansındaki artış, erken tanıya ve organa özgül tedavilerin gelişmesine
bağlanmaktadır (16).
Birçok çalışma hastalığın siyah ırkta beyaz ırka göre daha sık görüldüğünü, daha ciddi
seyrettiğini ve daha erken yaşta görüldüğünü göstermiştir. Laing ve ark. (17)’nın Michigan’da
yaptığı çalşmada insidans siyah bayanlarda 22.5/yıl, beyazlarda 12.8/yıl olarak bulunmuştur.
Yaygın hastalık da siyahlarda beyazlara göre daha sık (%50’ye %25) saptanmıştır. Hastalığın
başlangıç yaşı cinsiyete ve etnik kökene göre değişmekte, hastalık siyahlarda daha erken yaşta
başlamaktadır. Çocukluk çağında seyrek görülmekle birlikte, 5. dekadda insidansın en fazla
olduğu saptanmıştır. Çoğu çalışma sklerodermanın kadınlarda daha fazla görülüğünü ve daha
erken yaşta ortaya çıktığını göstermektedir (8). Yunanistan’da ortalama teşhis yaşı erkeklerde
58.9±13.5 kadınlarda 49.2±15.7 bulunmuştur (12). Çalışmalarda cinsiyetler arasında oranlar
(kadın/erkek oranı) farklı bulunmakla beraber (1/1, 14/1), kadınlarda daha fazla görüldüğü
kesindir. Steen ve ark. (18)’nın yaptığı çalışma, cinsiyetler arasındaki farkın, çocuk büyütme
çağındaki yaşlarda daha belirgin olduğunu (15-44 yaşlarda oran 3.4/1)
ve
postmenopozal
dönemde daha az olduğunu (2.4 /1) göstermiştir.
Sklerodermada aile hikayesi önemli bir risk faktörü olarak kabul edilmektedir. Ailesel
yatkınlıkla ilgili çeşitli çalışmalar yayınlanmıştır (19). Ancak son dönemde monozigotik ve
dizigotik ikizlerde yapılan bir çalışmada her iki grup arasında oranlar benzer bulunmuştur. Bu
bilgi de genetik yatkınlıktan çok çevresel faktörlerin etkili olduğunu desteklemektedir (20).
Çevresel etmenlerin otoantikorların oluşumunda rol aldığına dair yayınlar vardır.
Uzun süreli silikaya maruziyet sonucunda mikrovasüler endotel hücreleri periferik
mononükleer hücreler ve dermal fibroblastlar aktive olmakta ve sklerodermaya sebep
olabilmektedir (21).
Mayes ve ark. (15)’nın 1989–1991 yılları arasında Detroit ve çevresinde yaptığı bir
araştırmada 706 sklerodermalı hasta incelenmiş; hastalığın prevalansı her 1 milyon erişkin
için 246 vaka (%95 güven aralığı), kadın erkek oranı 4.6/1.0, yaş ortalaması ise her iki cins
5
için de 46±15.8 olarak bulunmuştur. Cinsiyet ve ırka göre yapılan hesaplamalarda kadınlarda
erkeklere, siyahlarda ise beyazlara göre daha çok görüldüğü ve siyahların beyazlara göre daha
genç yaşta skleroderma olduğu tespit edilmiştir. Ortalama yaşam süresi ise 11 yıl bulunmakla
beraber tanı alan hastaların %77.9’u 5 yıl, %55.1’i 10 yıl, %37.4’ü 15 yıl, %26.8’i 20 yıl
yaşamıştır. Kadınların yaşam sürelerinin erkeklere göre daha uzun olduğu gözlenmiştir. Bu
yüksek mortalitenin en büyük sebebi PAH ve ona bağlı gelişen sağ kalp yetersizliğidir.
PAH’ın mortalitesi, akciğer fibrozisi birlikteliğinden bağımsız olarak yüksektir, bu nedenle
SSc hastalarında PAH taraması amacıyla yıllık Doppler ekokardiyografi önerilmektedir (4,
22). Sklerodermada PAH genellikle geç komplikasyonlardan biridir, özellikle sınırlı tutulumu
olan hastalarda PAH ve izole sağ ventrikül fonksiyon bozukluğu daha sık görülmektedir (23).
SKLERODERMANIN PATOFİZYOLOJİSİ
Skleroderma; ciltte ve iç organlarda kollajen doku birikimi, mikrovasküler damar
tıkanıklığı ve küçük arterlerin tutulumu ile karakterize, etyolojisi tam olarak bilinmeyen
multisistem bir hastalıktır (24). SSc patogenezi kompleks ve tam olarak anlaşılamamıştır,
yaygın fibrozis, vasküler değişiklikler, çeşitli hücresel antijenlere karşı otoantikorların
bulunması hastalığın başlıca özelliklerindendir (1). SSc patogenezinin 3 ana öğesi vardır.
Fonksiyonel ve yapısal vaskülopati patogenezin en temel unsurudur. Bu klinik olarak
Raynaud fenomenine yol açmakta, patolojik olarak da endotel hücre hasarına ve hastalığın
diğer belirtilerinin ortaya çıkmasına sebep olmaktadır. Patogenezin 2. ana öğesi
inflamasyondur, ve bu evrede perivasküler monositik/makrofaj infiltrasyonu gelişmektedir.
SSc’de mortalite ve morbiditeye en çok patogenezin 3. öğesi olan fibrozis sebep olmaktadır.
Hücre dışı matriks bileşenlerinin fazla birikimi ve normal hücre yapımının bozulması, organ
ve doku fonksiyon bozukluğunun nedenidir (25).
Skleroderma Patogenezinde Epitelin Rolü
Epitel tüm vücutta yaygın şekilde bulunur (derinin dış örtüsü, iç organların ve
boşlukların yüzeyi gibi); salgı, geri emilim, koruma, hücreler arası taşıma, algılama, seçici
geçirgenlik ve doku hasarı sonrası yaraların iyileşmesinde önemli rolü vardır. SSc’de bu
yenilenmenin bozulduğunu destekleyen kanıtlar vardır (21).
Birçok epitelyal kaynaklı faktör, fibroblastları etkilemektedir. Transforme edici
büyüme faktörü ß (TGF-ß) ve endotelin-1 (ET-1) gibi mediyatörlerin profibrotik aktivite
gösterdikleri, akciğer fibrozisinde epitelyal-mezenkimal değişiminde etkileri oldukları
6
bilinmektedir (26,27). Bu değişim akciğer fibrozisinde epitelin önemli olduğunu
göstermektedir.
Skleroderma Patogenezinde Fibroblastların Rolü
Fibroblastlar, bağ dokusunun yapısal bütünlüğünü oluşturmakta, fibriller prokollejen,
ve fibronektin salgılamaktadırlar. Kollejenaz gibi proteazlar yolu ile de hücredışı matriks
bileşenlerinin düzenlenmesini sağlamaktadırlar. Doku hasarı sonrasında yara iyileşmesi ve
inflamasyon sürecinde fibroblastlar aktive olmakta, granulasyon dokusu ve provizyonel
matriks oluşturmaktadırlar. SSc gibi hastalıklarda bu süreç doğru şekilde sonlanmamakta ve
fazla skar oluşumu gerçekleşmektedir (21,28). Fibrozisten, hücredışı matriks moleküllerinin
birikiminden, kollejenin aşırı üretilmesinden ve kollejen modifiye eden enzimlerin artışından
da aktive fibroblastlar sorumludurlar (29).
Skleroderma Patogenezinde İmmünolojik Mediyatölerin Rolü
Skleroderma patofizyolojisinde immün sistemin de önemli rolü vardır. Aktive
lenfositler ve otoantikorlar skleroderma hastalarında tespit edilmiştir. TGF-ß’nın, bağ dokusu
büyüme faktörünün (CTGF), vasküler endotelyal büyüme fakörünün (VEGF), interlökinlerin
(IL-2, IL-4, IL-6, IL-10, IL-13), kemokinlerin, sitokinlern, tümör nekrotizan faktör-α’nın
(TNF-α) arttığı görülmüştür. SSc hastalarında aktive T lenfositler hem dolaşımda hem de
etkilenen organlarda mevcuttur. Dolaşımdaki IL-2 reseptör seviyeleri deri fibrozisinin
yaygınlığı ile uyumlu çıkmıştır. Hastaların deri biyopsileri incelendiğinde etkilenen deriye B
hücre infiltrasyonu olduğu gösterilmiştir (21,30).
Skleroderma hastalarının çoğunun dolaşımında yüksek seviyede otoantikorlar
mevcuttur. Bir grup otoantikorlar (topoizomeraz, RNA polimeraz) nükleer antijenlere
karşıdır,
diğerlerinin de patojenik rolü vardır (apopitozize neden olan endotelyal hücre
antikorları hastaların %44-88’inde pozitiftir). Anti-fibrillin-1 antikorları hastaların %50’sinde
tespit edilmekte ve fibrobastların aktive olmasına ve TGF-ß salınmasına sebep olmaktadır.
Matriks metalloproteinaz 1 (MMP) ve MMP-3’e karşı olan otoantikorlar yüksek oranda
görülmekte ve kollajen yıkımını önlemektedirler. Trombosit kaynaklı büyüme faktörü (AntiPDGF) antikorları da saptanmaktadır. Bütün bu antikorlar fibroblast aktivasyonunda rol
almakta, reaktif oksijen partiküllerinin ve kollajen-1 kaskadının oluşmasına ve de
fibroblastların miyofibroblastlara dönüşmesine sebep olmaktadırlar (31,32).
7
Sklerodermada Vaskülopati
Sklerodermada vasküler yeniden şekillenme bozulmuştur. Bu hastalarda vaskülopati;
endotel hasarı sonrası, bozulmuş veya uygunsuz iyileşme nedeniyle gelişmektedir.
Vazokonstriktif, trombojenik, mitojenik ve proinflamatuar faktörlerde artış, vazodilatatör,
antimitojenik ve antitrombojenik faktörlerde azalma görülür. Bunların sonucunda
vazokonstriksiyon, adventisyal ve intimal proliferasyon, inflamasyon ve tromboz ile
karakterize vaskülopati gelişir (21). Fibrotik intimal hiperplazi ile karakterize olan vaskülopati
damar
duvarının
tüm
katmanlarını
tutmaktadır.
Sonuçta
damarlar
elastikiyetlerini
kaybetmekte ve daralmaktadır, zamanla arteryel intimada kalınlaşma olup, küçük arterlerin
tıkanması in situ tromboza yol açmaktadır. Vaskülopatinin genelde organa özgü özellikleri
olmasına rağmen bir takım benzerlikler de bulunmaktadır. Fibrozis tipik olarak orta
büyüklükte arterlerin medyasında başlamakta intima ve adventisyaya yayılarak elastikiyeti
bozmaktadır.
Skleroderma patogenezi; endoteli, epiteli, fibroblastları, immünolojik mediyatörleri
içermekte ve vaskülopatiye yol açmaktadır. PAH, dijital ülser, SSc renal krizler gibi değişik
organların vaskülopatilerinde benzerlik vardır ve ET-1 önemli bir medyatördür. ET-1 üretimi
sklerodermada artmıştır ve hastalığın ciddiyeti ile plazma konsantrasyonları arasında ilişki
saptanmıştır. Bu yüzden ET-1 tedavide önemli bir moleküler hedeftir (33).
SKLERODERMADA KALP TUTULUMU
Sklerodermada kalp tutulumu farklı şekillerde ortaya çıkabilmektedir. Göreceli olarak
yakın zamanda tanınmasına rağmen hastalarda kalp tutulumunun olması kötü prognoz
göstergelerinden biri olduğu saptanmıştır. Kalp tutulumu direkt miyokardial tutulum ve diğer
organ tutulumlarına bağlı gelişen kalp tutulumu olarak ikiye ayırılabilir. Direkt miyokardial
tutuluma miyosit, kalp yetersizliği, koroner arter hastalığı, ileti sistemi bozuklukları ve
perikardiyal hastalıkları örnek olarak verebiliriz (34).
Sklerodermada kalp tutulumu ilk olarak 1926’da saptanmış olup fibrozise bağlı kalp
yetersizliği düşünülmüştür. Daha sonraki çalışmalarda, miyokard, koroner arterler, perikard
ve ileti sisteminin de etkilenebildiği saptanmıştır (34). Herhangi bir kalp hastalığında olduğu
gibi hastaların semptomları değişkenlik gösterebilmektedir. Sol ventrikül fonksiyon
bozukluğu gelişen hastalar nefes darlığı, efor kapasitesinde azalma, paroksismal nokturnal
dispne, ortopne ile, kronik dönemde ise asit ve alt ekstremite ödemi ile başvurabilirler. PAH
ve beraberinde sağ kalp yetersizliği olan hastalar giderek artan nefes darlığı, ödem, asit,
8
konjestif hepatomegali ile başvururlar. İleri derecede PAH’ı olanlarda senkop ve ani kardiyak
ölüm gelişebilir. Aritmisi olanlar çarpıntı ile, iskemisi olanlar ise tipik veya atipik göğüs
ağrısı ile başvurabilirler (35-37).
Çalışmalarda değişik metodların kullanılmasına bağlı olarak kalp tutulumu prevelansı
farklı çıkmakta, bu da sklerodermada kalp tutulumunun göz ardı edilmesine sebep olmaktadır.
Birçok organ tutulumu olması nedeni ile semptomlar pulmoner, iskelet-kas ve özefagiyal gibi
diğer organ tutulumlarına bağlanabilmektedir. Yakın zamanlarda yapılan araştırmalar %20-25
oranında kalp tutulumu olduğunu göstermiştir (36,38,39). Talyum sintigrafi ve manyetik
rezonans (MR) incelemeleri de bu grup hastada yapılmıştır, ancak klinik etkileri kesin
saptanamamıştır. Bunlara ek olarak transtorasik ekokardiyografi asemptomatik hastaları
tarama amacı ile kullanılmıştır (40-42). Ekokardiyografi ile hastaların %69’unda anormallik
saptanmıştır. En sık sağ ventrikül sistolik basıncında ve sağ ventrikül çaplarında artış ve de
sol ventrikül diyastolik fonksiyon bozukluğu saptanmıştır (43). Yapısal değişikliklere ek
olarak 24 saat EKG Holter izlemi ile aritmiler ve ileti sistemi bozuklukları saptanmıştır (6,
44).
Sklerodermada klinik olarak kardiyak tutulum olması kötü prognozdur. Medsger ve
ark. (45)’nın yaptığı çalışmada kardiyak tutulumu olanlarda 5 yıllık mortalite %70 olarak
bulunmuştur. PAH varlığı da kötü prognoz göstergesidir. Sklerodermaya bağlı PAH’da
mortalite idiyopatik PAH’dan daha yüksektir (46,47). Genel olarak SSc’de yüksek risk
bulguları, sağ kalp yetersizliği, PAH, sağ atriyal basıncın yüksek olması, düşük kardiyak
indeks ve belgelenmiş ventriküler taşikardidir. Steen ve ark. (48)’nın yaptığı çalışmada
talyum perfüzyon testi skoru klinik kardiyak hastalık gelişimi ve mortalitenin en önemli
göstergesi olarak bulunmuştur.
Direkt Miyokard Tutulumu
Direkt miyokard tutulumu ile ilgili çalışmalar sınırlıdır, yapılan çalışmaların çoğu
otopsi çalışmaları olup bu grupta da subklinik tutulumu olanlar değerlendirilememiştir (49).
Görüntüleme metodları ile yapılan çalışmalar ise endomiyokardial biyopsi yapılmaması
nedeni ile fibrozis ile ilişkilendirilememiştir. Genel olarak fibrozis kalp tutulumunda ana öğe
olarak kabul edilmektedir. Fibrozis her iki ventriküle yayılmış olmakla beraber yama tarzında
fibrozis görülmektedir. Aterosklerozise bağlı fibrozisden subendokardiyuma yayılması ile
ayrılmaktadır (34,36).
9
Sol Ventrikül Sistolik ve Diyastolik Fonksiyon Bozukluğu
Sol
ventrikül
sistolik
ve
diyastolik
fonksiyon
bozukluğu
fibrozise
bağlı
gelişebilmektedir. Normal koroner arterleri olan sol ventrikül ejeksiyon fraksiyonu düşük olan
hastalarda immünsüpresif tedavinin arttırılması yararlı olabilmektedir. Radyonüklid
ventrikülografi ile yapılan çalışmalarda istirahat halinde hastalarda düşük ejeksiyon
fraksiyonu saptanmıştır (34,36,40,41). Yapılan başka bir çalışmada hastaların %46’sında
egzersizle düşük ejeksiyon fraksiyonu saptanmış ancak bu hastaların %15’inde istirahat
sırasında normal ejeksiyon fraksiyonu bulunmuştur (50). Yakın zamanda yapılan çalışmalarda
SSc’de diyastolik fonksiyon bozukluğunun önemi vurgulanmıştır. Armstrong ve ark. (51)’nın
yaptığı ekokardiyografi çalışmalarında diyastolik fonksiyon bozukluğu saptanmış ve de
hastalık süresi ile ilişkili bulunmuştur. Nakajima ve ark. (52)’nın yaptığı bir çalışmada
‘Gated miyokardiyal SPECT’ analizinde miyokardiyal iskemi olmadan hastaların yarısında
diyastolik fonksiyon bozukluğu saptanmıştır. Doku doppler çalışmalarında da benzer bulgular
elde edilmiştir.
Skleroderma hastalarında diyastolik fonksiyon bozukluğu görülmektedir. Bunun yanı
sıra diyastolik fonksiyon bozukluğuna neden olabilecek hipertansiyon, böbrek yetersizliği,
uyku solunum bozuklukları, sol ventrikül hipertrofisi gibi eşlik eden diğer hastalıklar
unutulmamalıdır.
Koroner Dolaşım ve Miyokardial Perfüzyon Bozukluğu
Sklerodermada koroner arter hastalığı sıklığında artış saptanmamıştır, ancak koroner
arter hastalığı birlikteliğinde vazospazm genel nüfusa göre daha fazla görülmektedir. SSc’de
koroner arter tutulumu epikardiyal arterlerden çok, küçük arteriyollerde olmaktadır. Egzersize
iskemik yanıt veren hastalarda normal koroner arterler saptanması olayın daha çok mikro
dolaşımın bozulmasına bağlı olduğunu düşündürmektedir (34,36,38,48).
Perikardiyal Tutulum
Fibrinöz perikardit, perikardiyal yapışıklıklar, ve perikardiyal efüzyon sklerodermanın
perikard tutulumuna bağlı gelişebilmektedir. Ancak kinik olarak önemli derecede perikard
tutulumu %5-16 arasında görülmektedir. Bazen hastalar deri kalınlaşması gelişmeden önce,
ilk bulgu olarak perikardiyal efüzyonla başvurabilirler (34,36).
10
İleti Sistemi Bozuklukları
İleti sistemi bozuklukları da SSc’de sık görülmektedir. Fibrozise veya ileti sisteminin
iskemisine bağlı geliştiği düşünülmektedir. Ventriküler ektopik atımlar ve ventriküler
taşikardi de görülebilmektedir (53). Paradiseo ve ark. (54)’nın sinyal ortalamalı EKG ile
yaptığı çalışmada sklerodermalı olguların %46’sında geç ventriküler potansiyeller
saptanmıştır.
Kapak Bozuklukları
Göreceli olarak hafif kapak tutulumunda artış görülmüştür. Mitral yaprakçıklarda
nodüler kalınlaşma, otopsi çalışmalarında saptanmıştır (34).
Sağ Kalp Tutulumu
Sağ kalp yetersizliği sıklıkla pulmoner hipertansiyona bağlı gelişmektedir. PAH
SSc’nin sık belirtilerinden biri olup kötü prognoz işaretidir. Sağ ventrikülün artan iş yüküne
karşı çalışabilme kapasitesi, semptomların ciddiyetini ve sağkalımı etkilemektedir. Sağ kalp
yetersizliği
geliştikten
sonra
mortalite
yüksektir.
Sklerodermaya
bağlı
pulmoner
hipertansiyonun mortalitesi aynı basınç yükünde olan idiyopatik pulmoner hipertansiyonlu
hastalardan daha yüksektir (46). Bu da sağ kalbin primer tutulum nedeniyle artan iş yükünü
karşılayamamasına bağlanabilir. Hemodinami çalışmalarında düşük kardiyak indeks ve
yüksek ortalama pulmoner arter basıncı düşük sağkalımla ilişkili bulunmuştur. Sağ atriyal
alan indeksi, diyastolik eksantrisite indeksi, ve perikardiyal efüzyon bulunması da kötü
prognoz işaretidir (55). Bu bulguların hepsi sağ kalp yetersizliğinin belirtisidir ama önemli
olan sağ kalp yetersizliği gelişmeden subklinik kalp tutulumu olan hastaların saptanması ve
tedavisidir.
SKLERODERMA VE PULMONER HİPERTANSİYON
Pulmoner hipertansiyon, ortalama pulmoner arter basıncının sağ kalp kateterizasyonu
ile 25 mmHg’nın üstünde saptandığı hemodinamik ve patofizyolojik durumdur (56). 2008
yılında 4. Dünya Pulmoner Hipertansiyon Sempozyumunda PAH sınıflaması güncellenmiştir
(57) .
Bu sınıflamada bağ dokusu hastalıkları pulmoner hipertansiyonla ilişkili hastalıklarda
ilk sırayı almaktadır.
SSc’ye bağlı PAH’da; ekzojen veya endojen kaynaklı hasar,
miyofibrolastların aktive olmasına sebep olmakta, beraberinde endotelin gibi güçlü
11
vazokonstriktörlerde artışa; nitrik oksit ve prostasiklin gibi vazodilatatörlerde azalmaya,
vasküler düz kas proliferasyonuna ve hipertrofiye sebep olmaktadır. Bu sürecin sonunda
küçük ve orta büyüklükteki pulmoner arterlerde inflamasyon ve adventisyal fibrozis
gelişmektedir (58).
Pulmoner arter hipertansiyonu SSc’nin en önemli komplikasyonlarından biri olmakla
beraber çeşitli çalışmalar sonucunda ölçüm yollarının ve tanımlama kriterlerinin farklılığına
bağlı olarak prevalansı farklı bulunmuştur (%5-50). Tanıda altın standart sağ kalp
kateterizasyonudur. Ancak girişimsel işlem olması ve az da olsa risk içermesi nedeni ile
kateterizasyon sadece Doppler Ekokardiyografi ile tahmini pulmoner arter basıncı yüksek
olan hastalarda PAH tanısını kesinleştirmek için yapılmaktadır (56).
Sklerodermada PAH varlığı mortalite ve morbiditenin en önemli nedenlerinden biridir.
Anjiyotensin dönüştürücü enzim inhibitörlerinin kullanımı ile azalan böbrek tutulumuna bağlı
mortalitenin aksine, SSc’ye bağlı PAH mortalitesi hala yüksektir. 2 yıllık sağ kalım %4550’dir. Hastaların yaklaşık %50’sinin PAH veya pulmoner fibrozis nedeniyle öldüğü tahmin
edilmektedir (59). Son yıllarda idiyopatik PAH tedavisindeki gelişmeler, SSc’ye bağlı
PAH’ın erken saptanmasıyla aynı yararın sağlanabileceği umudunu yükseltmiştir. PAH için
risk faktörlerinin saptanması ile bu hastaların taranması veya daha erken tedaviye başlanması
sağlanabilir. Plastiras ve ark. (60,61)’nın yaptığı çalışmalarda deri bulgularından en az 3 yıl
önce Raynaud fenomeninin olması, zorlu vital kapasitenin (FVC) <%80 olması ve akciğer
fibrozisi olması sklerodermaya bağlı PAH için bağımsız risk faktörleri olarak gösterilmiştir.
Sklerodermada PAH’ı tarama amacıyla solunum fonksiyon testleri ve Doppler
ekokardiyografi
kullanılmaktadır.
Solunum
fonksiyon
testlerinde
normal
akciğer
hacimlerinde, karbonmonoksit difüzyon kapasitesinin (DLCO) %55’in altında olması veya
değerinin giderek bozulması, PAH geliştiğini gösterir. FVC/DLCO>1,4 olması da PAH
geliştiğini tahmin ettirmektedir (58).
Doppler ekokardiyografi ile sistolik pulmoner arter basıncının ölçülmesi triküspit
yetersizliği akım hızından hesaplanmaktadır. Yapılan bir çalışmada
tirküspit yetersizlik
akımının hastaların %26’sında görülmediği belirtilmiştir (62). Pulmoner akselerasyon zamanı
(Pact) ve interventriküler septumun paradoks hareketi ve çalışmamızda araştırılan doku
Doppler ölçümleri de pulmoner arter basıncı hakkında bilgi vermektedir (56,58,63).
12
SKLERODERMA VE RAYNAUD FENOMENİ
Raynaud fenomeni, özellikle el ve ayak parmaklarında soğuk veya emosyonel stres ile
tetiklenen küçük arterlerin ve arteriyollerin geri dönebilir vazospazmı sonucu oluşur. Tipik
olarak vücüdun akral bölgelerinde deride iki ya da üç renkli değişiklik olur. İlk önce ani
solukluk (beyaz iskemi), sonrasında tekrar ısınma ile reaktif hiperemi (kırmızı hiperemi),
ciddi ataklarda da iskemi sonrasında kanın deoksijenizasyonu nedeni ile hiperemi öncesi
siyanoz görülür. Ağrı ve his kusuru da renk değişikliklerine eşlik eder (64).
Sklerodermada
sekonder
Raynaud
fenomeni
hastaların
%90’ında
başlangıç
semptomudur. Le Roy’un (65) vasküler hipotezine göre artmış vasküler geçirgenliğe bağlı
fonksiyon bozukluğu ve damar düz kasının kontrolsuz kasılma yanıtı SSc’de skleroza yol
açan başlangıç olaydır. Bu patolojik süreç deride Raynaud fenomenine yol açmakta ve diğer
organları da etkilemektedir. SSc’de PAH en önemli vasküler komplikasyon olmakla birlikte
dijital ülser ve iskemi de sık görülmektedir (64).
SOĞUK STRES VE KALP
Soğuk stresin kardiyovasküler sistem üzerine etkilerini belirlemek için birçok
araştırma yapılmıştır. Cold pressor testi (CPT) ile yapılan bu çalışmalarda hastaların bir
ekstremitelerine soğuk uygulama yapılmıştır. Çalışmalarda kullanılan su sıcaklığı farklı olup
genelde 0-4 santigrad derece arasında buzlu su, 1-6 dakika arasında uygulanmıştır (66,67).
Soğuk stres sempatik sistem aktivasyonuna yol açmakta ve dolaşım sisteminde adrenerjik
sistemin etkileri görülmektedir. Soğuk uygulama sonrası norepinefrin, endotelin, anjiyotensin
II ve prostaglandinler gibi birçok nörohormon salındığı gösterilmiştir (68). CPT sağlıklı
bireylerde adrenerjik sistem aktivasyonu ile periferik arterlerde vazokonstriksiyona ve kan
basıncında artışa yol açmaktadır. Kalp hızında ise, çalışmaların çoğunda sempatik
aktivasyona bağlı olarak, artış görülmüştür. Mourot ve ark. (69)’nın yaptığı bir çalışmada ise
bifazik yanıt olabildiği, başlangıçta kalp hızının arttığı ancak sonrasında normale dönebildiği
gösterilmiştir.
Koroner dolaşımda, artmış adrenerjik aktiviteye rağmen, oksijen ihtiyacının artması
nedeni ile vazodilatasyon görülmektedir (70). Yapılan çalışmalarda normal populasyonda
koroner arterlerde vazodilatasyon geliştiği ancak endotel disfonksiyonu olan hastaların
koroner arterlerinde, soğuk stresle vazokonstriksiyon geliştiği görülmüştür (70,71). Sol
ventrikül balonlaşma sendromu olan hastalarda yapılan bir çalışmada CPT ile periferik
katekolamin miktarında artış sağlanmış, artmış sempatik aktiviteye karşı koroner
13
vazodilatasyon kapasitesinde ve sol ventrikül fonksiyonlarında patolojik cevap gelişmiştir
(72).
Hipertansiyonu olan ve sağlıklı bireylerin karşılaştırıldığı bir çalışmada; sağlıklı
bireylerde CPT sonrasında kalp hızında ve kan basıncında artış saptanmış ancak pulmoner
arter basıncında, pulmoner kapiller kama basıncında değişiklik saptanmamıştır (73).
Yapılan çalışmalar göstermiştir ki soğuk stres normal kişilerde kalp hızında ve kan
basıncında artışa yol açmakta ve nitrik oksit yolu ile koroner vazodilatasyona sebep
olmaktadır. Pulmoner kan basıncı ile ilgili hasta grupları ile yapılan çalışmalarda sağlıklı
bireylerde farklılık saptanmamıştır.
Raynaud fenomeni de soğuk veya emosyonel stres ile ortaya çıkan artmış
vazokonstriktif yanıt nedeniyle olmaktadır. Sınırlı tutulumu olan SSc’lilerin %90’ında
görülmektedir. Raynaud fenomeni; koroner vazospazm, pulmoner hipertansiyon gibi SSc’de
görülen vaskülopatinin bir parçasıdır (74). SSc’lilerde soğuk ve kalp tutulumunu araştırmak
amacıyla CPT ile çalışmalar yapılmıştır. SSc’lilerde soğuk stresin koroner dolaşım ve iskemi
üzerine etkisini araştırmak için yapılan çalışmalarda sonuçlar; endotel disfonksiyonunun
olduğu hipertansiyon, diyabetes mellitus gibi diğer hastalıklara benzerdir. Soğuk stres ile
ekokardiyografi ve talyum sintigrafisi incelemelerinde duvar hareket bozukluğu ve iskemi
gelişmiştir. Soğuk ile gelişen miyokard fonksiyon bozukluğunun koroner vazospazma bağlı
olabileceği belirtilmiştir (75,76).
Yamauchi ve ark. (77)’nın yaptığı çalışmada SSc’li hastalarda soğuk sonrası pulmoner
kan akımı araştırılmıştır. 7 santigrad derece su ile yapılan çalışmada pulmoner kan akımında
azalma saptanmış ve bu sonuç pulmoner vasküler tonusta artışa bağlanmıştır. Soğuk
sonrasında kan akımının bazı hastalarda hemen geri dönmediği ve 1-2 dakikalık soğuğa
maruz kaldıkları halde vazospazmın daha uzun sürebileceği belirtilmiştir.
14
GEREÇ VE YÖNTEMLER
Skleroderma nedeni ile Trakya Üniversitesi Tıp Fakültesi Romatoloji Bilim Dalı’ndan
takipli hastalarda soğuk stresle sağ kalp fonksiyonlarının ekokardiyografik tekniklerle
değerlendirilmesini amaçlayan çalışmamız Trakya Üniversitesi Yerel Etik Kurulu tarafından
onaylandı (Ek-1). Çalışma finansal açıdan, TÜBAP (Trakya Üniversitesi Bilimsel Araştırma
Projesi) tarafından 2009-90 numaralı proje çalışması kapsamında desteklendi (Ek-2). Tüm
olgular çalışma hakkında sözlü ve yazılı olarak bilgilendirilerek yazılı onamları alındı (Ek-3).
Çalışmamız, Trakya Üniversitesi İç Hastalıkları Ana Bilim Dalı Romatoloji Bilim Dalı
Polikliniğinden ve Kardiyoloji Ana Bilim Dalı Ekokardiyografi Laboratuvarından ayaktan
takip edilmekte olan 26 (24 kadın, 2 erkek) sklerodermalı olgu ve 24 (22 kadın, 2 erkek)
sağlıklı bireyde uygulandı.
Kontrol Grubu
Kontrol grubu, bilinen akut veya kronik hastalığı, herhangi bir nedenle düzenli ilaç
kullanım öyküsü olmayan, fizik muayene bulgularında patoloji saptanmayan, yaşları 22-57
(ortalama 44) arasında değişen, efor kapasitesi sınıf 1-2 olan, egzersiz stres testi ile koroner
arter hastalığı dışlanmış olan; 22’si kadın, 2’si erkek toplam 24 sağlıklı gönüllüden
oluşturuldu.
Skleroderma Grubu
Amerikan Romatoloji Birliği kriterlerine göre SSc tanısı alan 24’ü kadın, 2’si erkek
hasta çalışmaya alındı. 21 hastanın sınırlı kutanöz, 4 hastanın yaygın kutanöz tutulumu
mevcuttu. 1 hasta ise sine SSc grubundaydı.
15
Çalışmadan Dışlanma Kriterleri
1. Sol ventrikül sistolik fonksiyon bozukluğu olanlar (Ejeksiyon Fraksiyonu<%55)
2. Koroner arter hastalığı olanlar
3. Orta-ileri derecede kapak bozukluğu olanlar
4. Kronik böbrek yetersizliği olanlar
5. Orta-ileri perikardiyal efüzyonu olanlar
6. New York Kalp Cemiyeti (NYHA) sınıf 3-4 kalp yetersizliği olanlar
7. Aktif dijital ülseri olanlar
8. Elektrokardiyografide sinüs dışı ritm olanlar
9. Pulmoner emboli hikayesi olanlar
10. Elektrokardiyografide QRS süresi >120 ms olanlar
11. Pulmoner arter basıncını etkileyecek tedavi alan hastalar (kalsiyum kanal blokerleri, ET-1
antagonistleri, prostasiklin analogları, fosfodiesteraz inibitörleri) çalışmaya dahil edilmedi.
Hastaların hepsine tam fizik muayene yapıldı ve elektrokardiyografi (EKG) (Nihon
Kohden Cardiofax Gem 9020 cihazı) çekildi.
EKOKARDİYOGRAFİK ÖLÇÜMLER
Tüm hastalardan ve kontrol grubundan transtorasik ekokardiyografik kayıtları alındı. 20
dakika istirahat sonrasında istirahat ekokardiyografi görüntüleri alındı ve kayıt edildi.
Sonrasında sağ elleri bileklerine kadar 5-10 santigrad derece su içerisine koyuldu. Hastalara
ağrıları olana dek veya en fazla 10 dakika kadar ellerini suda tutmaları belirtildi. Ellerini
sudan çıkarmadan hemen önce sağ ventrikül fonksiyonları kaydedildi. Ekokardiyografik
inceleme, sol lateral dekübitis pozisyonda "Vingmed System GE ultrasound, Horten, Norway "
ekokardiyografi cihazı 2.5-3.5 MHz transdüser kullanılarak, parasternal uzun eksen, parasternal
kısa eksen, apikal dört boşluk ve subkostal görüntülerden yapıldı. Hastalara sırasıyla M-mod
ekokardiyografik, iki boyutlu ekokardiyografik, PW, CW Doppler, renkli Doppler, PW ve renkli
doku Doppler ekokardiyografik incelemeleri yapıldı.
Kalp boşluklarına ve büyük damarlara ait çap ölçümü ve duvar kalınlıgı ölçümleri
Amerikan Ekokardiyografi Dernegi'nin ve Amerikan Ekokardiyografi Birligi, Avrupa
Ekokardiyografi Birligi, Amerikan Kalp Birligi ve Amerikan Kardiyoloji Koleji
Ekokardiyografi Komitesi’nin ortak hazırladıgı boşluk kantifikasyonu kılavuzuna göre yapıldı
(78). Konvansiyonel Doppler ölçümleri Amerikan Ekokardiyografi Cemiyeti Doppler
ekokardiyografi kılavuzuna göre yapıldı (79).
16
Sol Kalp Ölçümleri
Parasternal uzun pencereden sol ventrikül, sol atriyum ve aortanın birlikte görüldüğü
ve aort kapağın net olarak izlendigi görüntüde, M-mod (mitral kordal seviyede, ventrikülün
uzun aksına dik) ile sol ventrikül diyastol sonu çapı, sol ventrikül sistol sonu çapı,
interventriküler septum kalınlığı, arka duvar kalınlığı kaydedildi. Sol ventrikül ejeksiyon
fraksiyonu, apikal dört boşluk pencerede modifiye Simpson kuralı ile hesaplandı. Parasternal
uzun aksta aort kapağı ve sol atriyum üzerinden geçen kesitten alınan M-mod kayıtlarından
sol atriyum ön-arka çapı ölçüldü (80,81).
Nabız dalgalı Doppler ekokardiyografi ölçümleri apikal dört boşluk kesitinde mitral kapak
uçlarına örnek volüm konularak sol ventrikül doluş değişkenleri ölçüldü. Elde edilen bu kayıtlar
üzerinden sol ventrikül diyastolik erken (E) ve geç (A) dalgaların akım zirve hızları ve bu
dalgaların oranları (E/A) ölçülerek sol ventrikül diyastolik işlevi değerlendirildi (79).
Nabız dalgalı doku Doppler incelemesi yapılırken duvar filtresi en düşük düzey, yansıma
ayarı ise en yüksek düzeyde tutuldu. Nyquist limit 15-20 cm/s’ye getirilerek örnekleme volüm
genişliği 3-5 mm olarak ayarlandı. Doku Doppler görüntüleri 100 m/s hızla kayıt edildi.
Ultrasonografik ışınların lateral mitral anülüse paralel olmasına özen gösterildi. Nabız dalgalı
doku Doppler ile miyokard hareketlerini gösteren zirve sistolik hız (Sm), negatif erken diyastolik
hız (Em) ve negatif geç diyastolik hızlar (Am) elde edildi. Sol ventrikül sistolik işlevini
değerlendirmek için sol ventrikül ejeksiyon süresine ait Sm , diyastolik işlevi değerlendirmek için
de diyastol süresine ait Em. E/Em oranı da doluş basıncının göstergesi olarak ölçüldü. Sol ventrikül
sistolik ve diyastolik fonksiyonlarını gösteren miyokard performans indeksi doku Doppler ile
ölçüldü. Lateral ve septal mitral anulustan doku Doppler yöntemi ile septal mitral anülüstan
ölçülen sol ventrikül miyokard performan indeksi ( LVMPİs ), lateral mitral anülüstan ölçülen sol
ventrikül miyokard performans indeksi ( LVMPİl ) ölçümleri, aşağıdaki formülle hesaplanarak
alındı (82,83).
LVMPİ= İzovolümik gevşeme zamanı(İVGZ)+İzovolümik kasılma zamanı (İVKZ)
Ejeksiyon zamanı (ET)
Sağ Kalp Ölçümleri
Apikal dört boşluk görüntüsünde; sağ atriyumun sistol sonu çapı ölçüldü. Apikal dört
boşluk görüntüsünde; sağ ventrikül diyastol sonu ve sistol sonu çapları ölçüldü. Aynı
pozisyonda M-mode kürsörü, triküspit kapak anülüsünün sağ ventrikül serbest duvarı ile
birleştigi yere konarak sağ ventrikül tabanının hareketi incelendi. Sağ ventrikül tabanının
sistolde ve diyastoldeki yer degişikligi arasındaki fark, triküspit anülüsünün sistolik hareketi
17
(TAPSE) olarak tanımlandı (84,85). Subkostal pencerede, triküspit korda tendineaları
hizasında sağ ventrikül duvar kalınlığı ölçüldü. Apikal dört boşluk pencerede, sağ ventrikül
boşluk boyutunun en fazla olduğu diyastol sonunda sağ ventrikül diyastol sonu alan
(RVDSA) ve boşluk boyutunun en küçük olduğu sistol sonunda sistol sonu alanı (RVSSA)
ölçüldü ve aşağıdaki formülle fraksiyonel alan değişimi (RVFAC) hesaplandı (86).
RVFAC = [ (RVDSA - RVSSA) / RVDSA] X 100
Parasternal kısa aks görüntüsünde, pulmoner kapak yaprakçıklarının ortasına örnek pulse
Doppler volümünün konması ile pulmoner arter akım hızı elde edildi. Akımın başlangıcından
sonuna kadar geçen süre “ejeksiyon zamanı” (EZ) olarak tanımlandı. Pulmoner akselerasyon
zamanı (Pact), pulmoner arter akımının üzerinden, akım başlangıcından zirve akım hızına
ulaşılmasına kadar geçen süre olarak tanımlandı. Pact süreyi göstermesi nedeni ile kalp hızına
göre düzeltilmiş değerleri de karşılaştırıldı. Mahan denklemi (Ortalama PAB (mmHg) = 790.45×Pact) kullanılarak Pact≤120ms olanlarda ortalama PAB≥ 25 mmHg olarak kabul edildi
(87,88).
Apikal dört boşluk görüntüsünde, renkli Doppler kullanılarak mitral ve triküspit kapak
yetersizlikleri değerlendirildi. ‘Continuous Wave’ (CW) Doppler tekniği kullanılarak, zirve
triküspit yetersizlik akım hızı elde edildi ve modifiye Bernoulli denklemi (89) yardımıyla sağ
ventrikül-sağ atriyum (RV-RA) zirve basınç gradiyenti hesaplandı. İnferiyor vena kava çapı
incelendi ve inspiriyumda %50’nin üzerinde veya altında çap değisikligi varlığına göre, tahmini
sağ atriyum (RA) basıncı hesaplandı (90). RV-RA zirve basınç gradiyentine tahmini RA basıncı
eklenerek sistolik PAB elde edildi. Apikal dört boşluk görüntüsünde, yüksek frekanslı sinyalleri
hesaba katmayan ayarlar yapıldıktan sonra triküspit anülüs seviyesindeki doku Doppler (DD)
görüntüleri elde edildi. 5 mm’lik örnek volüm, lateral triküspit anülüs seviyesine yerleştirilerek
takip eden üç kalp siklusu boyunca aşağıdaki hızlar ölçüldü ve mesafeler hesaplandı (91,92).
1- Zirve sistolik hız (S’),
2- Zirve erken diyastolik hız (E’),
3- Zirve geç diyastolik hız (A’),
4- A’ dalgasının sonundan S’ dalgasının başına kadar geçen süre olan izovolümik kasılma zamanı
(İVKZ),
5- Ejeksiyon süresinin basından sonuna dek geçen zamanı ifade eden ejeksiyon zamanı (DDEZ),
6- S’ dalgasının sonundan E’ dalgasının başına kadar geçen süre olan izovolümik gevseme zamanı
(İVGZ).
18
7- İVKZ ve İVGZ süreleri kalp hızı ile ilişkili olması nedeni ile kalp hızına göre düzeltilmiş
değerleri de hesaplandı. İVKZ düzeltilmiş (İVKZd)=İVKZ/√R-R olarak, İVGZ düzeltilmiş
(İVGZd)= İVGZ/√R-R olarak hesaplandı.
8- İVKZ ve İVGZ toplamının DDEZ’na bölünmesiyle “Doku Doppler Miyokard Performans
indeksi” (DDMPİ) hesaplandı (93).
EGZERSİZ STRES TESTİ VE 6 DAKİKA YÜRÜME TESTİ
Hastaların fonksiyonel kapasitelerini ve koroner arter hastalığını dışlamak amacıyla
hastalara 6 dakika yürüme testi ve efor testi yapıldı. Skleroderma gurubundan
4 hasta
ortopedik problem nedeni ile 6 dakika yürüme testini ve efor testinin gerçekleştiremedi.
Efor Testi
Hastanemiz egzersiz stres testi laboratuvarında bulunan ‘GE Marquette series 2000
treadmill’ cihazı ile yapıldı. İstirahat EKG’si ve kan basıncı kaydı alındıktan sonra teste
başlandı. Test Bruce protokolünde yapıldı. Efor boyunca her üç dakikada bir ve istirahat 1., 3.
ve 5. dakikada kan basıncı ve 12 derivasyonlu EKG kayıtları alındı. Testi sonlandırma kriteri
olarak Amerikan Kalp Derneği’nin belirlediği tanım esas alındı. Hastalar egzersiz testi
sonucuna göre pozitif ve negatif olarak iki gruba ayrıldı. Pozitif efor testi: İstirahat EKG’sine
göre birbiriyle ilişkili en az iki derivasyonda, peşpeşe en az üç atımda görülen J noktasından
80 ms sonra, 1 mm ve üstündeki horizontal, downsloping veya 1.5 mm’den fazla yavaş
upsloping ST segment depresyonu veya Q dalgasız derivasyonlarda 1 mm ST elevasyonu
görülmesi ve tipik angina pektoris tanımlaması pozitif test olarak kabul edildi. Yaşa göre
egzersiz kapasiteleri hesaplandı (94,95).
Egzersiz kapastiesi (%) = Hastanın test sırasında ulaştığı Metabolik Eşdeğer (MET ) X 100
18-0.15 X hastanın yaşı
Altı Dakika Yürüme Testi
Hastalara egzersiz kapasitelerini belirleyebilmek amacıyla 6 dakika yürüme testi
(6DYT) yapıldı. 26 SSc’li hastadan 4’ü ortopedik problemler nedeni ile yürüyemedi. 22
SSc’li hasta ve 22 kontrol grubu uzunluğu bilinen bir koridorda oda havasında 6 dakika
boyunca tempolu bir şekilde yürütüldü. Test öncesinde ve sonrasında satürasyon probu ile
(Mindray PM-50 nabız oksimetre cihazı) parmaktan oksijen satürasyonlarına bakıldı.
Altı dakika yürüme testi; boy, kilo, yaş, cinsiyet gibi pek çok değişkenden
etkilenmektedir ve bu nedenle her insan için 6 dakika sürede yürünmesi gereken mesafenin
19
normal değeri farklı olmaktadır. PAH konusunda daha önce yapılmış olan çalışmalarda 380 m
altında yürüyen hastalarda mortalitenin daha yüksek olduğu bulunmuş ve 380 m genellikle
eşik olarak kullanılmıştır. Bu nedenle bizim çalışmamızda da 380 m eşik değer olarak alındı
ve 380 m’nin altında yürüyen, desatüre olan (saturasyonda %4’ten fazla azalma olan)
hastaların fonksiyonel durumları kötü olarak kabul edildi (96,97).
Soğuk Stres Uygulama
Hastalara istrihat halinde ekokardiyografi yapıldıktan sonra Raynaud fenomeni
sırasındaki sağ ventrikül fonksiyonlarını değerlendirmek için periferik soğuk uygulama
yapıldı. Sklerodermalı hastalarda Raynaud ve kalp fonksiyonları üzerine yapılan çalışmalarda
ise bir el, bileğe kadar 5-15 santigrad derecede su içerisine 2 dakika süresince konularak
uygulama
yapılmıştır (77,98). Çalışmamızda sağ el, bileğe kadar 5-10 santigrad derece su
içerisine konularak soğuk stres uygulandı. 10 dakika boyunca ya da dayanabildikleri kadar
hastaların elleri suyun içerisinde tutuldu. Şiddetli ağrı veya siyanoz varlığında testin erken
sonlandırılması planlandı. Soğuk uygulama ile aynı anda ekokardiyografik değerlendirmeler
yapıldı.
İSTATİSTİKSEL ANALİZLER
Sağlıklı kontrol ve hasta grubunun verileri bilgisayar ortamına kaydedildi. Trakya
Üniversitesi Tıp Fakültesi Biyoistatistik ve Tıp Bilişimi Anabilim Dalı’nda MINITAB INC.
(seri numarası:WCP1331.00197) paket programı kullanılarak istatistiksel inceleme yapıldı.
Öncelikle, nicel verilerin normal dağılıma uygunluğu Kolmogorov Smirnov testi ile incelendi.
Normal dağılıma uygun olan verilerin analizinde sağlıklı kontrol ve skleroderma grupları
arasındaki karşılaştırmalar için bağımsız gruplarda t testi kullanıldı ve tanımlayıcı istatistikler
ortalama±standart sapma olarak gösterildi. Normal dağılıma uygun olmayan nicel değişkenler
için gruplar arası karşılaştırmalarda Mann Whitney U testi kullanıldı ve tanımlayıcı
istatistikler medyan (%25-75 persantil) biçiminde gösterildi. Ayrıca istirahat ve soğuk stres
sonrası değerlerinin karşılaştırılmasında nicel verilerin dağılım yapısına göre bağımlı
gruplarda t testi ya da Wilcoxon T testi ile analizler gerçekleştirildi. Tanımlayıcı istatistikler
yine verinin dağılım yapısına göre ortalama±standart sapma ya da medyan (%25-75 persantil)
biçiminde gösterildi. Nitel verinin istatistiksel analizinde Ki-kare testi kullanıldı. p<0.05 olan
değerler anlamlı olarak kabul edildi.
20
BULGULAR
SAĞLIKLI KONTROL GRUBU VE SKLERODERMA HASTALIĞI OLAN
OLGULARIN DEMOGRAFİK VERİLERİNİN KARŞILAŞTIRILMASI
Her iki grubun demografik verileri Tablo 1’de verilmiştir. Sağlıklı kontrol ve hasta
grubu arasında cinsiyet bakımından fark saptanmadı (p=0.933). Sağlıklı kontrollerin yaş
ortalaması 44.05±8 yıl, SSc’li olguların yaş ortalaması 47.23±12 yıl olarak bulundu
(p=0.312). Kontrol grubundakilerin ortalama SKB’si 123±9 mmHg, SSc’li olguların ortalama
SKB’si 125±8 mmHg olarak ölçüldü. İki grup arasında istatistiksel olarak anlamlı fark
saptanmadı (p=0.254). Kontrol grubundakilerin ortalama DKB’si 68±6 mmHg, SSc’li
olguların ortalama DKB’si 70±7 mmHg olarak bulundu (p=0.197). Sağlıklı kontrollerin
ortalama VKİ 27.0±5.3 kg/m2, SSc’li olguların ortalama VKİ 26.9±4.8 kg/m2 olarak saptandı
(p=0.985).
Tablo 1. Sklerodemalı ve sağlıklı kontrol grubunun demografik verileri
Veriler
Kontrol (n=24)
Skleroderma (n=26)
Yaş (yıl)
Cinsiyet ( K/E)
SKB (mmHg)
DKB (mmHg)
Kalp Hızı (atım/dk)
VKİ (kg/m2)
Raynaud süresi (yıl)
44.05±8
22/2
123±9
68±6
80±11
27.0±5.3
-
47.23±12
24/2
125±8
70±7
80±9
26.9±4.8
7±5
P
0.312
0.933
0.254
0.197
0.886
0.985
-
VKİ: Vücud kitle indeksi, SKB: Sistolik kan basıncı, DKB: Diyastolik kan basıncı, K/E: Kadın / Erkek.
Veriler ortalama±standart sapma olarak gösterildi.
21
Hastalara, egzersiz kapasitelerini belirleyebilmek ve koroner arter hastalığını
dışlayabilmek amacıyla yürüyüş bandında egzersiz testi ve 6 dakika yürüyüş testi yapıldı.
Tablo 2’de egzersiz kapasiteleri ve 6 dakika yürüme mesafeleri belirtilmiştir. Hiçbir hastada
iskemik belirti, hipotansif yanıt ve EKG değişikliği gelişmedi. SSc gurubundan 4 hasta
ortopedik problem nedeni ile 6 dakika yürüme testini ve efor testini gerçekleştiremedi.
Kontrol grubunun ortalama egzersiz kapasitesi %73±14, SSc’li olguların ortalama egzersiz
kapasitesi %75±14 olarak bulundu. İki grubunun ortalama egzersiz kapasiteleri arasında
istatistiksel olarak anlamlı fark bulunmadı (p=0.605). Kontrol grubunun 6 dakika yürüyüş
mesafesi 510 (490-527) m, SSc’li olguların 6 dakika yürüyüş mesafesi 504 (489-572) m
olarak bulundu. Her iki grup arasında istatistiksel olarak anlamlı fark saptanmadı (p= 0.725)
(Tablo 2).
6 dakika yürüyüş testi başlangıcında ve sonrasında bütün hastalara nabız oksimetre ile
oksijen saturasyonu ölçümü yapıldı. Bütün hastaların oksijen saturasyonu başlangıçta ve test
sonrasında >%97 olarak ölçüldü.
Tablo 2. Sklerodemalı ve kontrol grubunun egzersiz kapasiteleri
Veriler
6 dk yürüme
mesafesi (m)
Egzersiz kapasitesi
(%)
Kontrol
(n=24)
Skleroderma
(n=22)
p
510 ( 490-527 )
504 ( 489-572 )
0.725
73±14
75±14
0.605
Veriler ortalama±standart sapma ya da medyan (%25-75 persantil) olarak gösterildi.
KONTROL
GRUBU
İLE
SKLERODERMA
GRUBUNUN
İSTİRAHAT
EKOKARDİYOGRAFİK ÖLÇÜMLERİNİN KARŞILAŞTIRILMASI
Tablo 3’te SSc olgu grubu ve kontrol grubunun istirahat sol ventrikül ekokardiyografi
ölçümleri ve karşılaştırılması verilmiştir. 2 boyutlu ekokardiyografi ile ölçülen SVEF,
SVDSÇ, SA, İVS ve PD açısından gruplar arasında fark saptanmadı. Nabız dalga doku
Doppler yöntemi ile sol ventrikül lateral ve mitral anulus MPI hesaplandı. Kontrol grubunun
LVMPIs ve LVMPIl değerleri sırası ile 0.35(0.31-0.37) ve 0.34(0.32-0.36), SSc grubunun
LVMPIs ve LVMPIl değerleri ise sırası ile 0.41(0.38-0.43) ve 0.43(0.39-0.45) ölçüldü. SSc
grubunda LVMPİs ve LVMPİl kontrol grubuna göre anlamlı olarak daha yüksek bulundu
(p<0.001).
22
Tablo 3. Grupların istirahat sol ventrikül ekokardiyografi ölçümleri
Veriler
Kontrol (n=24)
Skleroderma (n=26)
p
SVEF
(%)
66.3±4.8
64.6± 4.2
0.197
SA
(mm)
37.0 ( 33-38 )
37.5 ( 33-41 )
0.262
SVDSÇ (mm)
46.5±3.0
45.1±3.6
0.149
İVS
(mm)
9 ( 9-10 )
10 ( 9-10 )
0.058
PD
(mm)
9 ( 8-9 )
9 ( 8-10 )
0.110
Em
(cm/s)
12.5(11-16)
12.5(9.75-14.5)
0.328
1.12(0.96-1.37)
1.14(0.89-1.5)
0.756
5.4 (4.4-7.8)
5.9(5.2-7.9)
0.049
8(7-9.8)
9(7-10)
0.327
LVMPIsep
0.35(0.31-0.37)
0.41(0.38-0.43)
<0.001
LVMPIlat
0.34(0.32-0.36)
0.43(0.39-0.45)
<0.001
E/A mitral
E/Em
Sm
(cm/s)
SVEF: Sol ventrikül ejeksiyon fraksiyonu, SVDSÇ: Sol ventrikül diyastol sonu çapı, SA: Sol atriyum, İVS:
İntraventriküler septum, PD: Sol venrtikül arka duvarı, Em: Doku Doppler görüntülemede sol ventrikül zirve
erken diyastolik miyokardiyal hız, E/Em: Nabız Doppler mitral erken diyastolik akım hızının, nabız doku
Doppler erken diyastolik akım hızına oranı, Sm: Doku Doppler görüntülemede sol ventrikül zirve sistolik
miyokardiyal hız, E/A: Nabız Doppler ile mitral erken diyastolik akımın geç diyastolik akıma oranı, LVMPIs:
Doku Doppler ile septal mitral anulustan alınan miyokard performans indeksi, LVMPIl: Doku Doppler ile
lateral mitral anulustan alınan miyokard performans indeksi. Veriler ortalama±standart sapma ya da medyan
(%25-75 persantil) olarak gösterildi.
Tablo 4’te SSc olgu grubu ve kontrol grubunun istirahat sol ventrikül ekokardiyografi
ölçümleri ve karşılaştırılması verilmiştir. CW Doppler ile triküspit yetersizlik akımı hastaların
%35’inde elde edilemediği için CW Doppler’e göre hesaplanan PAB istatistiksel olarak
incelenmedi. Kontrol grubunun ortalama sağ ventrikül duvar (RVD) kalınlığı 3.5±0.5 mm,
SSc’li olguların ortalama RVD kalınlığı değeri 4.6±0.7 mm olarak ölçüldü. SSc olgu grubunda
RVD kalınlığı anlamlı olarak daha yüksek saptandı (p<0.001). Kontrol grubunda ortalama
RVFAC %49±4.8, SSc’li olgularda ortalama RVFAC %46±5.9 olarak ölçüldü. SSc olgu
grubunda RVFAC daha düşük saptandı (p= 0.045). Sağ ventrikül M-mod incelemesi ile
TAPSE değeri ölçüldü. Kontrol grubunun ortalama TAPSE değeri 26±3 mm, SSc’li olguların
ortalama TAPSE değeri 22±3 mm idi. SSc’li olgu grubunda TAPSE, kontrol grubuna göre
23
istatistiksel olarak anlamlı derecede daha düşük saptandı (p<0.001). Sağ ventrikül serbest
duvar anulus seviyesinden doku Doppler ölçümleri alındı. Kontrol
grubunun
ortalama
S’
değeri 15 (14-16) cm/s, SSc’li olguların ortalama S’ değeri 13 (12-14) cm/s olarak ölçüldü.
SSc’li olgu grubunda S’, kontrol grubuna göre istatistiksel olarak anlamlı derecede daha düşük
saptandı (p< 0.001). Kontrol grubunun ortalama İVKZ ve İVKZd değerleri sırası ile 48 (4450) ms ve 54 (50-59) ms, SSc’li olguların İVKZ ve İVKZd değerleri sırası ile 57 (55-63) ms
ve 65 (62-74) ms olarak ölçüldü. SSc’li olgu grubunda İVKZ ve İVKZd kontrol grubuna göre
istatistiksel olarak anlamlı derecede artmış bulundu (p<0.001).
Doku Doppler yöntemi ile sağ ventrikül miyokard perfomans indeksi (RVMPİ)
ölçüldü. Kontrol grubunun ortalama RVMPİ değeri 0.31±0.04, SSc’li olguların ortalama
RVMPİ değeri 0.41±0.04 olarak ölçüldü. SSc’li olgu grubunda RVMPİ, kontrol grubuna
göre istatistiksel olarak anlamlı derecede daha yüksek saptandı (p<0.001). Kontrol grubunun
ortalama İVGZ ve İVGZd değerleri sırası ile 41 (39-44) ms ve 48 (45-48) ms, SSc’li olguların
İVGZ ve İVGZd değerleri sırası ile 59 (53-63) ms ve 67 (61-74) ms olarak ölçüldü. SSc’li
olgu grubunda İVGZ ve İVGZd
kontrol grubuna göre istatistiksel olarak anlamlı derecede
artmış bulundu (p<0.001). Kontrol grubunda ortalama Pact 142±13 ms, SSc’lı olgularında
ortalama Pact
115±15 ms olarak ölçüldü. SSc’li grubunda Pact, kontrol grubuna göre
istatistiksel olarak anlamlı derecede daha kısa saptandı (p<0.001). SSc’lilerde Pactd da
kontrol grubuna göre anlamlı olarak daha düşük bulundu (p<0.001).
Tablo 4. Grupların istirahat sağ ventrikül ekokardiyografi ölçümleri
Veriler
Kontrol (n=24)
Skleroderma (n=26)
p
(mm)
29±2
30±3
0.254
RVDSÇ (mm)
32±2
32±3
0.558
3.5±0.5
4.6±0.7
<0.001
E’ (cm/s)
14±5
14±4
0.712
A’ (cm/s)
17±5
17±4
0.717
RVFAC (%)
49±4.8
46±5.9
0.045
TAPSE (mm)
26±3
22±3
<0.001
RA
RVD
(mm)
RA: Sağ atriyum, RVDSÇ: Sağ ventrikül diyastol sonu çapı, RVD: Sağ ventrikül duvarı, E’: Doku Doppler
görüntülemede sağ ventrikül zirve erken diyastolik miyokardiyal hız, A’: Doku Doppler görüntülemede sağ
ventrikül zirve geç diyastolik miyokardiyal hız, S’: Doku Doppler görüntülemede sağ ventrikül zirve sistolik
miyokardiyal hız, RVFAC: Sağ ventrikül fraksiyonel alan değişimi, TAPSE: Triküspit anülüsünün sistolik
hareketi. Veriler ortalama±standart sapma ya da medyan (%25-75 persantil) olarak gösterildi.
24
Tablo 4 (Devamı). Grupların istirahat sağ ventrikül ekokardiyografi ölçümleri
İVKZ (ms)
48(44-50)
57(55-63)
<0.001
54(50-59)
65(62-74)
<0.001
15(14-16)
13(12-14)
0.001
0.31±0.04
0.41±0.04
<0.001
41(39-44)
59(53-63)
<0.001
48(45-48)
67(61-74)
<0.001
Pact (ms)
142±13
115±15
<0.001
Pactd (ms)
163±15
133±17
<0.001
İVKZd
(ms)
S’ (cm/s)
RVMPİ
İVGZ (ms)
İVGZd.(ms)
İVKZ: İzovolümik kasılma zamanı, İVKZd: Düzeltilmiş izovolümik kasılma zamanı, İVGZ: İzovolümik
gevşeme zamanı, İVGZd: Düzeltilmiş izovolümik gevşeme zamanı, RVMPİ: Sağ ventrikül miyokard
performans indeksi Pact: Pulmoner akselerasyon süresi, Pactd: Kalp hızına göre düzeltilmiş pulmoner
akselerasyonu süresi, Em: Doku Doppler görüntülemede sol ventrikül zirve erken diyastolik miyokardiyal hız,
E/Em: Nabız Doppler mitral erken diyastolik akım hızının, nabız doku Doppler erken diyastolik akım hızına
oranı, Sm: Doku Doppler görüntülemede sol ventrikül zirve sistolik miyokardiyal hız, E/A: Nabız Doppler ile
mitral erken diyastolik akımın geç diyastolik akıma oranı, LVMPIs: Doku Doppler ile septal mitral anulustan
alınan miyokard performans indeksi, LVMPIl: Doku Doppler ile lateral mitral anulustan alınan miyokard
performans indeksi. Veriler ortalama±standart sapma ya da medyan (%25-75 persantil) olarak gösterildi.
KONTROL GRUBU İLE SKLERODERMA GRUBUNUN İSTİRAHAT VE
SOĞUK
UYGULAMA
SIRASINDAKİ
EKOKARDİYOGRAFİK
ÖLÇÜMLERİNİN KARŞILAŞTIRILMASI
Kontrol grubuna ve sklerodermalı hasta grubuna periferik soğuk uygulama yapıldı.
SSc grubuna ortalama 9(7.7-10) dk kontrol grubuna 9(7.2-10) dk soğuk stres uygulandı.
(p=0.831).
Tablo 5’te veriler ayrıntılı olarak gösterildi. Sağlıklı kontrol grubunun istirahat
sırasında ortalama RVFAC değeri %49(45-54), soğuk stres sırasında ortalama RVFAC %51
(44-54) ölçüldü (p=0.667). SSc’li olguların istirahat sırasında ortalama RVFAC değeri %47
(41-52), soğuk stres sırasında ortalama RVFAC %45(39-48) ölçüldü. SSc’li olgu grubunda
RVFAC soğuk uygulama sırasında istirahate göre istatistiksel olarak anlamlı derecede daha
düşük bulundu (p=0.005).
Kontrol grubunun istirahat sırasında ortalama TAPSE değeri 26(23-28) mm, soğuk
stres sırasında ortalama TAPSE değeri 26(23-28) mm ölçüldü. İstatistiksel olarak anlamlı fark
25
saptanmadı (p=0.909). SSc’li olguların istirahat sırasında ortalama TAPSE değeri 23(22-24)
mm, soğuk stres sırasında ortalama TAPSE değeri 22(20-23) mm ölçüldü. SSc’li olgu
grubunda TAPSE soğuk uygulama sırasında istirahate göre istatistiksel olarak anlamlı
derecede daha düşük bulundu (p<0.001).
Kontrol grubunun istirahat sırasında ortalama İVKZ ve İVKZd değerleri sırası ile
47.0±4.6 ms ve 54.5 (50.2-59.7) ms, soğuk stres sırasında ortalama İVKZ ve İVKZd değerleri
sırası ile 48.5±4.0 ms ve 54 (51.0-60.7) ms olarak ölçüldü. Soğuk uygulama sırasında ölçülen
İVKZ istirahat sırasında ölçülen İVKZ değerine göre anlamlı olarak daha uzun saptandı
(p=0.017). İVKZd değerleri arasında anlamlı fark saptanmadı (p= 0.110). SSc’li olgu
grubunun istirahat sırasında ortalama İVKZ ve İVKZd değerleri sırası ile 58.9±7.0 ms ve 65.5
(62.0-74.2) ms, soğuk stres sırasında ortalama İVKZ ve İVKZd değerleri sırası ile 61.8±7.7
ms ve 66 (63.5-75.5) ms olarak ölçüldü. Soğuk uygulama sırasında ölçülen İVKZ istirahat
sırasında ölçülen İVKZ değerine göre anlamlı olarak daha uzun saptandı (p=0.006). İVKZd
değerleri arasında anlamlı fark saptanmadı (p=0.231).
Kontrol grubunun istirahat sırasında ortalama RVMPİ değeri 0.31 (0.29-0.33), soğuk
stres sırasında ortalama RVMPİ değeri 0.32 (0.30-0.33) ölçüldü (p=0.016). SSc’li olguların
istirahat sırasında ortalama RVMPİ değeri 0.42 (0.40-0.44), soğuk stres sırasında ortalama
RVMPİ değeri 0.43 (0.39-0.45) ölçüldü (p=0.085).
Kontrol grubunun istirahat sırasında ortalama S’ değeri 15 (14-16) cm/s, soğuk stres
sırasında ortalama S’ değeri 15 (14-16) cm/s ölçüldü (p=0.512). SSc’li olguların istirahat
sırasında ortalama S’ değeri 13 (12-14) cm/s, soğuk stres sırasında ortalama S’ değeri 13 (1214) cm/s ölçüldü (p=0.171).
Kontrol grubunda istirahat sırasında ortalama Pact 142±13 ms, soğuk stres sırasında
ortalama Pact 141±15 ms ölçüldü (p=0.512). SSc’li olgularda istirahat sırasında ortalama
Pact 115±15 ms, soğuk stres sırasında ortalama Pact 108±16 ms ölçüldü (p<0.001). SSc
grubunda, Pactd değerlerinde de Pact'a benzer şekilde azalma görüldü (p<0.001).
Skleroderma grubundakiler ile kontrol grubunun istirahat ve soğuk stres sırasındaki sol
ventrikül fonksiyonları da karşılaştırıldı. Her iki grubun soğuk stres sırasındaki sol ventrikül
sistolik ve diyastolik fonksiyonlarında istirahate göre istatistiksel olarak anlamlı farklılık
gelişmedi (tablo 5).
26
Tablo 5. Sklerodemalı ve kontrol grubunun istirahat ve ve soğuk stres sonrası sol ve sağ
ventrikül ekokardiyografik ölçümleri
Kontrol (n=24)
Skleroderma (n=26)
p
p
Veriler
istirahat
soğuk
istirahat
Soğuk
Kalp hızı
80±11
82±11
0.003
80±9
82±9
0.026
(atım/dk)
RVFAC (%)
49(45-54)
51(44-54)
0.667
47(41-52)
45(39-48)
0.005
TAPSE (mm)
26(23-28)
26(23-28)
0.909
23(22-24)
22(20-23)
<0.001
İVKZ
(ms)
48.5±4.0
54.0
(51.0-60.7)
0.012
İVKZ d (ms)
47.0±4.6
54,5
(50,2-59,7)
S’
15(14-16)
15(14-16)
0.31
(0.29-0.33)
(cm/s)
RVMPİ
İVGZ
(ms)
İVGZ d. (ms)
58.9±7.0
65.5
(62.0-74.2)
61.8±7.7
66
(63.5-75.5)
0.003
0.512
13(12-14)
13(12-14)
0.171
0.32
(0.30 -0.33)
0.016
0.42
(0,40-0.44)
0.43
(0.39-0.45)
0.085
41(39-44)
42(38-44)
0.074
59(53-63)
59(53-63)
0.401
48(45-48)
47(45-48)
0.629
67(61-74)
67(61-71)
0.842
0.110
0.231
Pact
(ms)
142±13
141±15
0.382
115±15
108±16
<0.001
Pactd
(ms)
163±15
161±18
0.175
133±17
125±18
<0.001
E/A mitral
1.12
(0.96-1.37)
1.14
(0.95-1.24)
0.867
1.13
(0.90-1.49)
0.345
Em
11(12.5-16)
12(11-15.5)
0.320
11(10-14)
0.885
5.4(4.4-7.8)
5.6(4.7-6.3)
0.886
1.14
(0.89-1.5)
12.5
(9.75-14.5)
5.9(5.2-7.9)
6.2(5.5-7.3)
0.732
8(7-9.8)
0.35
(0.31-0.37)
0.34
(0.32-0.36)
9(8-10)
0.35
(0.33-0.36)
0.35
(0.33-0.36)
0.051
9(7-10)
0.41
(0.38-0.43)
0.43
(0.39-0.45)
8(7.75-10)
0.42
(0.38-0.45)
0.43
(0.39-0.45)
0.381
(cm/s)
E/Em
Sm
(cm/s)
LVMPIs
LVMPIl
0.514
0.635
0.046
0.480
S’: Doku Doppler görüntülemede zirve sistolik miyokardiyal hız, RVFAC: Sağ ventrikül fraksiyonel alan
değişimi, TAPSE: Triküspit anülüsünün sistolik hareketi, İVKZ: İzovolümik kasılma zamanı, İVKZd:
Düzeltilmiş izovolümik kasılma zamanı, İVGZ: İzovolümik gevşeme zamanı, İVGZd: Düzeltilmiş izovolümik
gevşeme zamanı, RVMPİ: Sağ ventrikül miyokard performans indeksi, Pact: Pulmoner akselerasyon süresi,
Pactd: Kalp hızına göre düzeltilmiş pulmoner akselerasyon süresi, E/A mitral: Nabız Doppler ile mitral erken
diyastolik akımın geç diyastolik akıma oranı, Em: Doku Doppler görüntülemede sol ventrikül zirve erken
diyastolik miyokardiyal hız, E/Em: Nabız Doppler mitral erken diyastolik akım hızının, nabız doku Doppler
erken diyastolik akım hızına oranı, Sm: Doku Doppler görüntülemede sol ventrikül zirve sistolik miyokardiyal
hız, LVMPIs: Doku Doppler ile septal mitral anulustan alınan miyokard performans indeksi, LVMPIl: Doku
Doppler ile lateral mitral anulustan alınan miyokard performans indeksi. Veriler ortalama±standart sapma ya da
medyan (%25-75 persantil) olarak gösterildi.
27
SKLERODERMA GRUBUNDA PULMONER AKSELERASYON SÜRESİ ≤
120 ms OLANLAR İLE >120ms OLANLARIN İSTİRAHAT VE SOĞUK
UYGULAMA SIRASINDAKİ
EKOKARDİYOGRAFİK
ÖLÇÜMLERİNİN
KARŞILAŞTIRILMASI
Sklerodermalı hastaların 17 tanesinde Pact ≤120 ms idi. RVMPİ, RVFAC ve İVKZ’de
Pact>120ms olanlarda soğuk uygulama ile anlamlı fark yokken Pact ≤120 ms olanlarda bu
değerlerde anlamlı olarak fark saptandı. Tüm Scc grubundaki RVFAC ve İVKZ’deki
anlamlılık Pact ≤120 ms olan hastalardan kaynaklamaktaydı. Ayrıca tüm SSc grubundan
farklı olarak RVMPİ değeri, Pact ≤120 ms olan grupta düşük düzeyde anlamlı derecede
soğuk stres ile kötüleşti (p=0.042).
Her iki grubun tüm demografik bilgileri ve çalışma bulguları Tablo 6 ve 7 olarak ekte
(Ek-4) CD’de verilmiştir
Tablo 5. Sklerodemalılarda pulmoner aksererasyon süresi ≤ 120ms olanlar ile > 120ms
olanların istirahat ve soğuk stres sonrası sağ ventrikül ekokardiyografik
ölçümleri
Veriler
Pact ≤120ms (n=17)
istirahat
soğuk
RVFAC (%)
47(43-52)
45(39-49)
0.002
42(41-51)
44(40-50)
0.523
TAPSE (mm)
22(21-24)
21(20-23)
0.001
24(23-26)
23(22-24)
0.020
İVKZ
(ms)
59(55-63)
59(56-67)
0.003
55(55-63)
55(55-67)
0.397
İVKZ d (ms)
66(63-77)
67(64-81)
0.057
61(65-70)
61(64-71)
0.722
59(54-63)
58(54-65)
0.312
59(54-65)
59(54-65)
0.932
68(61-77)
67(61-72)
0.752
67(62-74)
69(63-72)
0.952
13(11,5-14)
12(11.5-13.5)
0.653
14(13-15.5)
14(12-14.5)
0.167
0.42
(0.40-0.45)
0.44
(0.41-0.45)
0.042
0.41
(0.39-0.43)
0.42
(0.39-0.44)
0.734
İVGZ
(ms)
İVGZ d. (ms)
S’
(cm/s)
RVMPİ
p
Pact >120ms (n=9)
istirahat
Soğuk
p
Pact
(ms)
107±14
101±16
0.002
130±5
121±8
0.013
Pactd
(ms)
126±16
119±18
0.010
148±9
137±10
0.014
S’: Doku Doppler görüntülemede zirve sistolik miyokardiyal hız, RVFAC: Sağ ventrikül fraksiyonel alan
değişimi, TAPSE: Triküspit anülüsünün sistolik hareketi, İVKZ: İzovolümik kasılma zamanı, İVKZd:
Düzeltilmiş izovolümik kasılma zamanı, İVGZ: İzovolümik gevşeme zamanı, İVGZd: Düzeltilmiş izovolümik
gevşeme zamanı, RVMPİ: Sağ ventrikül miyokard performans indeksi, Pact: Pulmoner akselerasyon süresi,
Pactd: Kalp hızına göre düzeltilmiş pulmoner akselerasyon süresi. Veriler ortalama±standart sapma ya da
medyan (%25-75 persantil) olarak gösterildi.
28
TARTIŞMA
Sklerodermada
sağ
kalp
tutulumu
mortalite
ve
morbiditenin
önemli
belirleyicilerindendir. SSc’de kalp tutulumunun nedeni tam olarak anlaşılamamış olup, her iki
ventrikülü etkileyen miyokardiyal fibrozis, koroner vazospazm ve PAH olası etiyolojik
mekanizmalardır. SSc hastalarında sağ ventrikül yetersizliğinin erken tespitinin klinik önemi
büyüktür. En sık PAH’a ikincil sağ kalp yetersizliği gözlenmektedir. SSc’de görülen PAH’ın
fizyopatolojisinde artmış vazokonstriktif yanıt bulunmaktadır. Soğuğun pulmoner arterlerde
vazospazma neden olabileceği düşünülmektedir. Bu çalışmada biz SSc hastalarında, soğuk
uygulamanın sağ ventrikül fonksiyonları üzerine olan etkisini doku Doppler ekokardiyografi
ile değerlendirdik.
Çalışmamızda kontrol ve SSc olgularının istirahat ekokardiyografi bulguları
karşılaştırıldığında sağ ventrikül sistolik ve diyastolik fonksiyonlarında SSc grubunda kontrol
grubuna göre anlamlı derecede azalma saptandı. Aynı zamanda Pact ve RVD kalınlığı
arasında anlamlı fark bulundu. Sağ ventrikül sistolik fonksiyonları TAPSE, S’, İVKZ, İVKZd
ve RVFAC ile değerlendirildi.
Triküspit anülüsünün sistolik hareketi bölgesel olarak sağ ventrikül sistolik
fonksiyonunu gösteren bir ekokardiyografik parametredir. PAH’ı olan hastalarda yapılan bir
çalışmada TAPSE<18 mm olması sağ ventrikül fonksiyon bozukluğunun daha ileri olduğunu
göstermiştir (47). Ueti ve ark. (84)’nın yaptığı çalışmada radyonükleoid anjiyografi ile ölçülen
sağ ventrikül EF ile TAPSE, ve S’ uyumlu bulunmuştur. Lee ve ark. (99)’nın SSc’lilerde
yaptığı çalışmada TAPSE<19,6 mm olmasının RVEF<%40 olduğunu gösterebileceği
belirtilmiştir. Bizim çalışmamızda da TAPSE SSc grubunda daha düşük bulundu.
29
Sağ ventrikül fraksiyonel alan değişimi de sağ ventrikül sistolik fonksiyonunun
göstergelerinden biridir. RVFAC %30-60 arası normal olarak değerlendirilmektedir. Sağ
ventrikül ejeksiyon fraksiyonunu göstermede manyetik rezonans incelemeleri ile ilişkili
bulunmuştur (100). Çalışmamızda SSc grubunda kontrol grubuna göre RVFAC daha düşük
bulduk.
Doku Doppler ile ölçülen sağ ventrikül S’ de sistolik fonksiyonu göstermektedir. Buna
ilişkin Hsiao ve ark. (101)’nın SSc’lilerde yaptığı çalışmada S’ değerinin 11cm/s altında
olması RVEF<%40 olması ile ilişkili bulunmuştur. Biz de çalışmamızda SSc hastalarında
kontrol grubuna göre S’nde azalma tespit ettik.
İzovolümik kasılma zamanı da S’ gibi RVEF ilişkili bulunmuştur. Dağdeviren ve ark.
(102)’nın yaptığı çalışmada RVEF<%40 olanlar da İVKZ daha uzun saptanmıştır.
Çalışmamızda İVKZ ve kalp hızına göre düzeltimiş İVKZ değerlerini kontrol grubuna göre
belirgin uzun bulduk.
Pulmoner hipertansiyonun ekokardiyografik olarak değerlendirilmesinde en sık
kullanılan yöntem triküspit yetersizlik akım hızına göre basınç farkının hesaplanması ve buna
tahmini sağ atriyum basıncının eklenmesi ile olur. Diğer bir yöntem de Pact
değerlendirilmesidir. Pact’ın <120 ms olması tahmini ortalama pulmoner arter basıncının 25
mmHg’dan yüksek olduğunu gösterir (87). Dabestani ve ark. (87)’nın yaptığı çalışmada
Pact’ın 100 ms’in altında olması %78 duyarlılıkla ve %100 özgüllükle artmış PAB’ı
göstermiştir. SSc’lilerde sağ ventrikül diyastolik fonksiyonların incelendiği bir çalışmada
Pact’ın kontrol grubuna göre belirgin kısa olduğu gösterilmiştir (103). Biz çalışmamızda
daha önceki çalışmaların sonuçlarıyla benzer olarak Pact’ı kısa bulduk.
Doku Doppler İVGZ ile yapılan çalışmalarda, İVGZ ve kalp hızına göre düzeltilmiş
İVGZ, invaziv PAB, ekokardiyografik PAB, ve plazma endotelin seviyesi ile uyumlu
bulunmuştur (104-106). Triküspit yetersizliği saptanmadığında pulmoner arter basıncını
ölçmek için alternatif olarak kullanabilineceği belirtilmiştir (104-106). Güllülü ve ark.
(107)’nın SSc’lilerde doku Doppler ile yaptığı çalışmada İVGZ kontrol grubuna göre daha
uzun bulunmuş ve sağ ventrikül diyastolik fonksiyonlarının SSc’lilerde bozulduğu
belirtilmiştir. SSc’lilerde yapılan başka çalışmalarda da İVGZ, kontrol grubuna göre artmış
olarak bulunmuştur (101,103). Biz de çalışmamızda daha önceki çalışmalarla uyumlu olarak
İVGZ ve İVGZd değerlerini SSc grubunda kontrol grubuna göre daha uzun olarak saptadık.
Doku Doppler RVMPİ genel olarak hem sistolik hem de diyastolik fonksiyonlar
hakkında bilgi vermektedir, çalışmalarda 0.28-0.32 arası normal aralık olarak belirtilmiştir
30
(100). Yapılan çalışmalar doku Doppler S’ ve MPİ’nin MR ile ölçülen sağ ventrikül EF ile
uyumlu bulunmuştur (108). SSc’li hastalarda RVMPİ’nin kontrol grubuna göre daha yüksek
olduğu gösterilmiştir (101). Nükleer ventrikülografi ile ölçülen sağ ventrikül fonksiyonları ile
belirgin ilişki saptanmıştır (109). Biz çalışmamızda sağ ventrikül diyastolik ve sistolik
fonksiyonlarının her ikisinde de kontrol grubuna göre bozulma saptadık. RVMPİ’yi, SSc
grubunda kontrol grubuna göre yüksek bulduk. Bu da bize subklinik sağ ventrikül tutulumunu
göstermektedir.
Sol ventrikül fonksiyonu, sistolik ve diyastolik fonksiyonu genel olarak yansıtan doku
Doppler MPI ile değerlendirildi (83,110). Biz SSc grubunda lateral ve septal anulustan
ölçülen MPİ değerlerinin kontrol grubuna göre anlamlı olarak yüksek bulduk. Daha önce
yapılan çalışmalarda da benzer olarak sol ventrikül MPİ yüksek olarak saptanmıştır (107).
Ayrıca çalışmamızda sol ventrikül sistolik fonksiyonu SVEF ve doku Doppler Sm ile
(111), diyastolik fonksiyon ise E/A, E/Em ve Em ile değerlendirildi (112,113). Biz
çalışmamızda sol ventrikül sistolik ve diyastolik fonksiyonlarını ayrı ayrı gösteren bu
parametrelerde bir fark bulmadık. Can ve ark (114)’nın SSc’lilerde yaptığı doku Doppler
çalışmasında sol ventrikül sistolik ve diyastolik fonksiyonlarında ve sağ ventrikül diyastolik
fonksiyonlarında kontrol grubuna göre bozulma saptanmıştır. Meune ve ark.(115)’nın
SSc’lilerde yaptığı çalışmada da doku Doppler ile sol ventrikül Em, Sm ile sağ ventrikül S’
değerleri azalmış bulunmuş ve primer miyokard tutulumu olduğu belirtilmiştir. Bu
parametrelere göre subklinik kalp tutulumunu göstermişlerdir. Biz de önyük ve ardyükten
etkilemeyen ve sol ventrikül fonksiyonunu genel olarak yansıtan MPİ değerinindeki farktan
dolayı subklinik sol kalp tutulumunu söyleyebiliriz.
İstirahat ve soğuk stres sırasında yapılan transtorasik ekokardiyografi ile sağ ve sol
ventrikül fonksiyonları değerlendirildi. Soğuk uygulama ile SSc grubunda PAB’ın
ekokardiyografik göstergelerinden biri olan Pact’ta kısalma görüldü. Aynı zamanda TAPSE
ve RVFAC ile değerlendirilen sağ ventrikül sistolik fonksiyonunda da soğuk ile azalma
olduğu gözlendi. Sol ventrikül sistolik ve diyastolik fonksiyonlarında ise soğuk ile istirahate
göre farklılık görülmedi.
Pulmoner
akselerasyon
zamanı
120
ms’nin
altında
olanlar
yeniden
değerlendirildiğinde RVMPİ, RVFAC ve İVKZ Pact >120ms olanlardan anlamlı olarak
farklıydı. Bu da bize tüm SSc grubundaki RVFAC ve İVKZ’deki farkın PAB daha yüksek
olan hasta grubundan kaynaklandığını göstermektedir.
31
Pulmoner hipertansiyon vaskülopatinin bir parçasıdır ve patogenezinde artmış
vazokonstriktif ve azalmış vazodilatatör yanıt bulunmaktadır. SSc hastalarının %95’inde
görülen Raynaud fenomeninde de soğuk veya emosyonel strese bağlı el ve ayak
parmaklarının
küçük
arteriyollerinde
vazospazm gelişmektedir.
Pulmoner
Raynaud
fenomeninin PAB üzerine etkisini araştırmak için Mukerjee ark. (98) 2 dakika periferik ve
santral soğuk uygulama sonrası sağ kalp kateterizasyonu ile sağ ventrikül fonksiyonlarını
değerlendirmişler ve sonuçta PAB’da kontrol grubuna göre fark saptayamamışlardır. Bunun
yanısıra Sakamoto ve ark. (116)’nın 14 Raynaud fenomeni olan hasta ile yaptıkları çalışmada
periferik soğuk uygulama sonrası 5 hastada kateterizasyonla ölçülen ortalama PAB’da artış
görülmüş ve bu hastalarda tromboksan A2 ve prostaglandin I2 oranlarında bozulma
saptanmıştır. Fahey ve ark. (117) Raynaud atağı sırasında DLCO’da azalma gözlemişlerdir
ve bu azalmanın soğuğa bağlı pulmoner arterlerde vazospazma bağlı olabileceğini
düşünmüşlerdir. Daha sonra Lampert ve ark. (118)’nın 1996 yılında primer ve sekonder
Raynaud hastalarında DLCO’yu değerlendirdikleri çalışmada sekonder Raynaud olanlarda
kontrol grubu ile fark saptanmamış, primer Raynaud hastalarınında soğuk stres sonrası
DLCO’da azalma saptanmıştır. Biz de çalışmamızda soğuk uygulama ile, PAB’ın ve sağ
ventrikül diyastolik fonksiyonunun göstergesi olan Pact’ta kısalma saptadık.
Lindqvist ve ark. (103)’ın 2005 yılında yaptığı bir çalışmada, SSc’li hastalarda sağ
ventrikül diyastolik fonksiyon bozukluğu saptanmış ve bunun pulmoner Raynaud fenomenine
bağlı olabileceği belirtilmiştir. Pulmoner vasküler direnci gösteren pulmoner akselerayon
zamanında kısalma, sağ ventrikül ardyükünün arttığı fikrini desteklemektedir. Aralıklı
pulmoner hipertansiyonun, ardyükü arttırarak sistolik fonksiyon bozulmadan önce erken
dönemde diyastolik fonksiyonu bozabileceği üzerinde durulmuştur (103). Huez ve ark.
(119)’ın 2007 yılında yaptığı çalışmada sklerodermalı ve sağlıklı bireylerde doku Doppler
ekokardiyogafi ile istirahat ve egzersiz sonrası sağ ventrikül fonksiyonları karşılaştırılmıştır.
Bu çalışmada kontrol grubuna göre İVGZ’de artış ve Pact’ta kısalma saptanmıştır.
Daha önce soğuk stres ile pulmoner Raynaud kavramını araştıran çeşitli çalışmalarda
sağ ventrikül fonksiyonu ile ilgili farklı sonuçlar elde edilmiştir. Bizim çalışmamızda periferik
soğuk uygulama sonrasında sağ ventrikül sistolik fonksiyonlarını gösteren RVFAC ve
TAPSE’de istatistiksel olarak anlamlı fark saptandı. Soğuk uygulama sonrasında sistolik
fonksiyonlarda azalmanın olası mekanizması SSc’de gelişen yaygın fibrozis ve mikrovasküler
hastalık nedeniyle artan pulmoner ardyüke yeterli uyum sağlanamamasıdır (46). Forfia ve
ark. (47) sağ ventrikül sistolik fonksiyonları ile sağ ventrikül ardyükü arasında güçlü ilişki
32
olduğunu ve TAPSE düşük bulunanlarda pulmoner arter basıncının daha yüksek olduğunu
göstermişlerdir.
Daha
önce
yapılan
çalışmalarda
SSc’de
sağ
ventrikül
sistolik
fonksiyonlarında bozulma olmadan Pact’ta kısalmanın, bozulmuş pulmoner vasküler yapıdaki
bozulmanın erken göstegesi olabileceği belirtilmiştir (103). Soğuk strese bağlı PAB’ın
artması nedeniyle Pact’ta kısalma olabileceği düşünülmektedir.
Sağ ventrikül sistolik fonksiyonlarında soğuk stres sonrası SSc hastalarında anlamlı
fark görüldü, kontrol grubunda da istirahate göre zayıf derecede ancak anlamlı fark vardı.
Çalışmamızda soğuk stres ile, sağ kalp fonksiyonundaki kötüleşmeye rağmen sol
ventrikül sistolik ve diyastolik fonksiyonlarında farklılık görülmedi. Soğuk stresle oluşan sağ
ventrikül fonksiyonlarındaki bozulmanın, pulmoner arterlerde gelişen vazospazma bağlı
olabileceğini düşünmekteyiz. Soğuk stres ile sol ventrikül fonksiyonlarında değişiklik
olmayıp ve sadece sağ ventrikül fonksiyonlarında bozulma görülmüştür. Bu da bize,
SSc’deki sağ kalp tutulumunun, fibrozise ek olarak, soğuk stres nedeniyle tekrarlayan
pulmoner arter basıncındaki artışın da sorumlu oladuğunu düşündürdü.
Çalışmanın Sınırlayıcıları
Çalışmamızın en önemli sınırlayıcısı sağ ventrikül fonksiyonlarını ekokardiyografi ile
değerlendirmiş
olmamızdır.
Sağ
ventrikül
morfolojisinin
ve
fonksiyonlarının
değerlendirmesinde manyetik rezonans inceleme, radyonüklid ventrikülografi ve sağ kalp
kateterizasyonu referans tetkikler olarak gösterilmektedir (56,120-123). Bu tetkiklerin
maliyetinin yüksek olması, yatak başı yapılamaması ve riskli olmaları nedeni ile ancak tanıyı
kesinleştirmek
amacıyla
kullanılmaktadırlar.
Ekokardiyografi
ise,
sağ
ventrikül
değerlendirmesinde bu tekniklere göre tanısal değeri düşük olmakla birlikte kolay ulaşılabilir
olması, düşük maliyeti ve uygulama sırasında hastaya ek risk getirmemesi nedeni ile tarama
amacıyla tercih edilen bir yöntemdir. Hasta sayısının az olması da çalışmanın bir diğer
kısıtlayıcısıdır.
33
SONUÇLAR
Trakya Üniversitesi Tıp Fakültesi Kardiyoloji AD’nda yapılan bu çalışmada, SSc
hastalarında sağ ventrikül fonksiyonları ve soğuk stresin sağ ventrikül fonksiyonları üzerine
olan etkisi araştırıldı.
Sonuç olarak:
1. SSc grubunda doku Doppler sağ ventrikül fonksiyonlarında kontrol grubuna göre
bozulma saptadık. Sağ ventrikül duvar kalınlığının da kontrol grubuna göre artmış
bulduk.
2. Soğuk stres sırasında yapılan ekokardiyografi ile istirahat verileri karşılaştırıldığında
sağ ventrikül diyastolik fonksiyonlarını gösteren pulmoner akselerasyon zamanında,
sistolik fonksiyonları gösteren RVFAC ve TAPSE’de istirahate göre kötüleşme
saptadık.
3. Skleroderma grubunda sol ventrikül fonksiyonunu gösteren MPİ’de kontrol grubuna
göre bozulma saptadık. Ancak soğuk stresle sol ventrikül fonksiyonlarında değişiklik
bulmadık.
4. Sklerodermadaki pulmoner hipertansiyon ve sağ kalp yetersizliğinin etiyolojisinde
primer miyokard tutulumunun yanısıra
soğuk stresin tetiklediği pulmoner
vazokonstriksiyonun da katkıda bulunabileceği sonucuna vardık.
5. SSc hastalarının ekokardiyografik değerlendirmesinde doku Doppler tekniklerinin
rutin kullanımı ile subklinik kalp tutulumu olan hastaların daha erken dönemde tespit
edilebileceği kanaatine vardık.
6. Soğuk stresin prognoz üzerine etkisini tespit edebilmek için daha uzun süre takipli ve
daha çok hasta populasyonu ile çalışmaların yapılması gerektiğini düşündük.
34
ÖZET
Sklerodermada pulmoner hipertansiyon ve sağ kalp yetersizliği önemli mortalite ve
morbidite nedeni olmakla beraber etiyolojisi tam olarak saptanamamıştır. SSc’de soğuk
stresin pulmoner vazospazm üzerine etkisi ile ilgili çeşitli çalışmalar yapılmış ancak sonuçlar
çelişkili çıkmıştır. Biz de bu çalışma ile skleroderma hastalarında periferik soğuk stresin sağ
ventrikül fonksiyonlarına etkisini doku Doppler ekokardiyografik tekniklerle belirleyebilmeyi
amaçladık.
26’sı sklerodermalı, 24’ü sağlıklı toplam 50 kişi çalışmaya alındı. Her iki gruba
istirahat ve periferik (bir elini bileğine kadar 5-10 ˚C su içerisine 10 dakika ya da tutabildiği
kadar) soğuk stres uygulama srasında transtorasik ekokardiyografi uygulandı. İstirahat ve
soğuk stres sonrası sol ve sağ ventrikül fonksiyonları karşılaştırıldı.
Skleroderma hastalarının istirahat sağ ventrikül fonksiyonlarının kontrol grubuna göre
karşılaştırılmasında sistolik ve diyastolik fonksiyonlarında bozulma saptadık (p<0.001).Sol
ventrikül fonksiyonlarını genel olarak gösteren miyokard performans indeksi de bozulmuş
olarak görüldü (p<0.001). Soğuk stres sırasındaki sağ ventrikül diyastolik fonksiyonunu
gösteren pulmoner akselerasyon zamanında istirahate göre belirgin kısalma (p<0.001), sistolik
fonksiyonlarını gösteren triküspit anülüsün sistolik hareketinde ve sağ ventrikül fraksiyonel
alan değişiminde ise azalma bulduk (p<0.001, p=0.005). Soğuk stres sırasında sol ventrikül
fonksiyonlarında değişiklik gözlenmedi.
Sonuç olarak skleroderma hastalarında subklinik kalp tutulumu sık olarak
görülmektedir. Periferik soğuk stres ile sağ ventrikül sistolik ve diyastolik fonksiyonlarında
35
azalma olması, primer miyokard tutulumuna ek olarak soğuk stresin aralıklı pulmoner arter
basıncında artışa neden olarak zamanla sağ ventrikül fonksiyonlarını bozabileceğini
düşündürmektedir.
Anahtar kelimeler: Skleroderma, periferik soğuk stres, pulmoner hipertansiyon,
pulmoner Raynaud fenomeni, doku Doppler ekokardiyografi, sağ kalp fonksiyonları.
36
EFFECT OF COLD STRESS ON THE
RIGHT VENTRICULAR FUNCTIONS IN SCLERODERMA
SUMMARY
Although pulmonary hypertension and right heart failure are significant causes of
mortalitiy and morbidity in scleroderma, the etiology isn’t fully understood. The effect of cold
stress and pulmonary vasospasm in scleroderma was evaluated in some trials but the results
were conflicting. In this trial, our aim was to determine the effect of cold stress on right
ventricular functions by tissue Doppler echocardiographic techniques.
26 patients with scleroderma and 24 age and sex matched healthy control group were
enrolled to the study. Transthorasic echocardiography was done at resting and after peripheral
cold exposure (hand immesion into cold water at 5-10 ˚C for 10 minutes if tolerated). The
resting and after cold stress right and left heart functions were compared between groups.
We found impairment of right ventricular systolic and diastolic functions in the
scleroderma group compared to the control group (p<0.001). Left ventricular myocardial
performance, that shows global left ventricular functions, is found impaired in scleroderma
patients. In scleroderma group; after cold exposure pulmonary acceleration time, an indicator
of right ventricular diastolic function, was found shortened (p<0.001). Systolic motion of the
tricuspid anulus and rignt ventricle fractional area change, indicators of right ventricular
systolic functions, were also decreased compared to the resting values (p<0.001, p=0.005).
After cold exposure left ventricular functions didn’t change.
37
İn conclusion, subclinical heart involvement is seen frequently in scleroderma. After
cold exposure, decrease in right heart systolic and diastolic functions were found but the left
ventricular functions didn’t change. These results shows us that cold can cause intermitent
increase in pulmonary artery pressure leading to right heart failure in time.
Key words: Scleroderma, peripheral cold stress, pulmonry hypertension, pulmonary
Raynaud phenomenon, tissue Doppler echocardiography, right heart functions.
38
KAYNAKLAR
1.
Gabrielli A, Avvedimento EV, and Krieg T. Scleroderma. N Engl J Med 2009;
360(19):1989-2003.
2.
Fleming JN and Schwartz SM. The pathology of scleroderma vascular disease.
Rheum Dis Clin North Am 2008;34(1):41-55;vi.
3.
Steen VD. Clinical manifestations of systemic sclerosis. Semin Cutan Med Surg 1998;
17(1):48-54.
4.
Coghlan JG and Mukerjee D. The heart and pulmonary vasculature in scleroderma:
clinical features and pathobiology. Curr Opin Rheumatol 2001;13(6):495-9.
5.
Zisman DA, Ross DJ, Belperio JA, Saggar R, Lynch JP 3rd, Ardehali A et al.
Prediction of pulmonary hypertension in idiopathic pulmonary fibrosis. Respir Med
2007;101(10):2153-9.
6.
Clements PJ and Furst DE. Heart involvement in systemic sclerosis. Clin Dermatol
1994;12(2):267-75.
7.
Preliminary criteria for the classification of systemic sclerosis (scleroderma).
Subcommittee for scleroderma criteria of the American Rheumatism Association
Diagnostic and Therapeutic Criteria Committee. Arthritis Rheum 1980;23(5):581-90.
8.
Chifflot H, Fautrel B, Sordet C, Chatelus E, Sibilia J. Incidence and prevalence of
systemic sclerosis: a systematic literature review. Semin Arthritis Rheum 2008;37(4):
223-35.
39
9.
Chandran G, Smith M, Ahern MJ, Roberts-Thomson PJ. A study of scleroderma in
South Australia: prevalence, subset characteristics and nailfold capillaroscopy. Aust N
Z J Med 1995;25(6):688-94.
10.
Roberts-Thomson PJ, Jones M, Hakendorf P, Kencana Dharmapatni AA, Walker JG,
MacFarlane JG. Scleroderma in South Australia: epidemiological observations of
possible pathogenic significance. Intern Med J 2001;31(4):220-9.
11.
Le Guern V, Mahr A, Mouthon L, Jeanneret D, Carzon M, Guillevin L. Prevalence of
systemic sclerosis in a French multi-ethnic county. Rheumatology (Oxford) 2004;
43(9):1129-37.
12.
Alamanos Y, Tsifetaki N, Voulgari PV, Siozos C, Tsamandouraki K, Alexiou GA et
al. Epidemiology of systemic sclerosis in northwest Greece 1981 to 2002. Semin
Arthritis Rheum 2005;34(5):714-20.
13.
Allcock RJ, Forrest I, Corris PA, Crook PR, Griffiths ID. A study of the prevalence of
systemic sclerosis in northeast England. Rheumatology (Oxford) 2004;43(5):596-602.
14.
Medsger TA Jr and Masi AT. Epidemiology of systemic sclerosis (scleroderma). Ann
Intern Med 1971;74(5):714-21.
15.
Mayes MD, Lacey JV Jr, Beebe-Dimmer J, Gillespie BW, Cooper B, Laing TJ et al.
Prevalence, incidence, survival, and disease characteristics of systemic sclerosis in a
large US population. Arthritis Rheum 2003;48(8):2246-55.
16.
Chen K, See A, and Shumack S. Epidemiology and pathogenesis of scleroderma.
Australas J Dermatol 2003;44(1):1-7;quiz 8-9.
17.
Laing TJ, Gillespie BW, Toth MB, Mayes MD, Gallavan RH Jr, Burns CJ et al
Racial differences in scleroderma among women in Michigan. Arthritis Rheum 1997;
40(4):734-42.
18.
Steen VD, Oddis CV, Conte CG, Janoski J, Casterline GZ, Medsger TA Jr. Incidence
of systemic sclerosis in Allegheny County, Pennsylvania. A twenty-year study of
hospital-diagnosed cases, 1963-1982. Arthritis Rheum 1997;40(3):441-5.
19.
Herrick AL, and Worthington J. Genetic epidemiology: systemic sclerosis. Arthritis
Res 2002;4(3):165-8.
20.
Feghali-Bostwick C, Medsger TA Jr, Wright TM. Analysis of systemic sclerosis in
twins reveals low concordance for disease and high concordance for the presence of
antinuclear antibodies. Arthritis Rheum 2003;48(7):1956-63.
21.
Abraham DJ, Krieg T, Distler J, Distler O. Overview of pathogenesis of systemic
sclerosis. Rheumatology (Oxford) 2009;48 Suppl 3:iii3-7.
40
22.
National Pulmonary Hypertension Centres of the UK and Ireland. Consensus
statement on the management of pulmonary hypertension in clinical practice in the
UK and Ireland. Heart 2008;94 Suppl 1:i1-41.
23.
Gonzalez A, Serés L, Ferrer E, Valle V. Isolated right ventricular systolic dysfunction
in scleroderma. Rev Esp Cardiol 2008;61(9):990-1.
24.
Black CM. The aetiopathogenesis of systemic sclerosis: thick skin--thin hypotheses.
The Parkes Weber Lecture 1994. J R Coll Physicians Lond 1995;29(2):119-30.
25.
Denton CP, and Black CM. Scleroderma--clinical and pathological advances. Best
Pract Res Clin Rheumatol 2004;18(3):271-90.
26.
Shi -Wen X, Denton CP, Dashwood MR, Holmes AM, Bou-Gharios G, Pearson JD et
al Fibroblast matrix gene expression and connective tissue remodeling: role of
endothelin-1. J Invest Dermatol 2001;116(3):417-25.
27.
Jain R, Shaul PW, Borok Z, Willis BC. Endothelin-1 induces alveolar epithelialmesenchymal transition through endothelin type A receptor-mediated production of
TGF-beta1. Am J Respir Cell Mol Biol 2007;37(1):38-47.
28.
Hinz B, Phan SH, Thannickal VJ, Galli A, Bochaton-Piallat ML, Gabbiani G. The
myofibroblast: one function, multiple origins. Am J Pathol 2007;170(6):1807-16.
29.
Abraham DJ, Eckes B, Rajkumar V, Krieg T. New developments in fibroblast and
myofibroblast biology: implications for fibrosis and scleroderma. Curr Rheumatol Rep
2007;9(2):136-43.
30.
Steen VD, Engel EE, Charley MR, Medsger TA Jr. Soluble serum interleukin 2
receptors in patients with systemic sclerosis. J Rheumatol 1996;23(4):646-9.
31.
Humbert M, Morrell NW, Archer SL, Stenmark KR, MacLean MR, Lang IM et al.
Cellular and molecular pathobiology of pulmonary arterial hypertension. J Am Coll
Cardiol 2004;43(12 Suppl S):13S-24S.
32.
Hill MB, Phipps JL, Cartwright RJ, Milford Ward A, Greaves M, Hughes P.
Antibodies to membranes of endothelial cells and fibroblasts in scleroderma. Clin Exp
Immunol 1996;106(3):491-7.
33.
Abraham DJ, Vancheeswaran R, Dashwood MR, Rajkumar VS, Pantelides P, Xu SW
et al. Increased levels of endothelin-1 and differential endothelin type A and B
receptor expression in scleroderma-associated fibrotic lung disease. Am J Pathol 1997;
151(3):831-41.
34.
Champion HC. The heart in scleroderma. Rheum Dis Clin North Am 2008;34(1):18190;viii.
35.
Clements P. Clinical aspects of localized and systemic sclerosis. Curr Opin Rheumatol
1992;4(6):843-50.
41
36.
Deswal A. and Follansbee WP. Cardiac involvement in scleroderma. Rheum Dis Clin
North Am 1996;22(4):841-60.
37.
Ferri C, Bernini L, Bongiorni MG, Levorato D, Viegi G, Bravi P, et al. Noninvasive
evaluation of cardiac dysrhythmias, and their relationship with multisystemic
symptoms, in progressive systemic sclerosis patients. Arthritis Rheum 1985;28(11):
1259-66.
38.
Follansbee WP. The cardiovascular manifestations
(scleroderma). Curr Probl Cardiol 1986;11(5):241-98.
39.
Follansbee WP, Miller TR, Curtiss EI, Orie JE, Bernstein RL, Kiernan JM. A
controlled clinicopathologic study of myocardial fibrosis in systemic sclerosis
(scleroderma). J Rheumatol 1990;17(5):656-62.
40.
Kahan A, Devaux JY, Amor B, Menkès CJ, Weber S, Nitenberg A et al. Nifedipine
and thallium-201 myocardial perfusion in progressive systemic sclerosis. N Engl J
Med 1986;314(22):1397-402.
41.
Kahan A, Devaux JY, Amor B, Menkès CJ, Weber S, Venot A et al. The effect of
captopril on thallium 201 myocardial perfusion in systemic sclerosis. Clin Pharmacol
Ther 1990;47(4):483-9.
42.
Kahan A, Nitenberg A, Foult JM, Amor B, Menkes CJ, Devaux JY et al. Decreased
coronary reserve in primary scleroderma myocardial disease. Arthritis Rheum 1985;
28(6):637-46.
43.
Smith JW, Clements PJ, Levisman J, Furst D, Ross M. Echocardiographic features of
progressive systemic sclerosis (PSS). Correlation with hemodynamic and postmortem
studies. Am J Med 1979;66(1):28-33.
44.
Clements PJ. Systemic sclerosis (scleroderma) and related disorders: clinical aspects.
Baillieres Best Pract Res Clin Rheumatol 2000;14(1):1-16.
45.
Medsger TA Jr, and Masi AT. Survival with scleroderma. II. A life-table analysis of
clinical and demographic factors in 358 male U.S. veteran patients. J Chronic Dis
1973;26(10):647-60.
46.
Fisher MR, Mathai SC, Champion HC, Girgis RE, Housten-Harris T, Hummers L.
Clinical differences between idiopathic and scleroderma-related pulmonary
hypertension. Arthritis Rheum 2006;54(9):3043-50.
47.
Forfia PR, Fisher MR, Mathai SC, Housten-Harris T, Hemnes AR, Borlaug BA et al.
Tricuspid annular displacement predicts survival in pulmonary hypertension. Am J
Respir Crit Care Med 2006;74(9):1034-41.
42
of
systemic
sclerosis
48.
Steen VD, Follansbee WP, Conte CG, Medsger TA Jr. Thallium perfusion defects
predict subsequent cardiac dysfunction in patients with systemic sclerosis. Arthritis
Rheum 1996;39(4):677-81.
49.
Leinwand I, Duryee AW, and Richter MN. Scleroderma; based on a study of over 150
cases. Ann Intern Med 1954;41(5):1003-41.
50.
Steen VD, Follansbee WP, Conte CG, Medsger TA Jr. Cardiac and skeletal muscle
disease in systemic sclerosis (scleroderma): a high risk association. Am Heart J 1993;
125(1):194-203.
51.
Armstrong GP, Whalley GA, Doughty RN, Gamble GD, Flett SM, Tan PL et al. Left
ventricular function in scleroderma. Br J Rheumatol 1996;35(10):983-8.
52.
Nakajima K, Kawano M, Hasegawa M, Taki J, Fujimoto M, Takehara K et al.
Myocardial damages in systemic sclerosis detected by gated myocardial perfusion
SPECT and sympathetic imaging. Circ J 2006;70(11):1481-7.
53.
Morelli S, Sgreccia A, Ferrante L, Barbieri C, Bernardo ML, Perrone C et al.
Relationships between electrocardiographic and echocardiographic findings in
systemic sclerosis (scleroderma). Int J Cardiol 1996;57(2):151-60.
54.
Paradiso M, Di Franco M, Musca A, Basili S, Riccieri V, Paoletti V et al. Ventricular
late potentials in systemic sclerosis: relationship with skin involvement. J Rheumatol
2002;29(7):1388-92.
55.
R Ramirez A, Varga J. Pulmonary arterial hypertension in systemic sclerosis: clinical
manifestations, pathophysiology, evaluation, and management. Treat Respir Med
2004;3(6):339-52.
56.
Galiè N, Hoeper MM, Humbert M, Torbicki A, Vachiery JL, Barbera JA et al.
Guidelines for the diagnosis and treatment of pulmonary hypertension: The Task
Force for the Diagnosis and Treatment of Pulmonary Hypertension of the European
Society of Cardiology (ESC) and the European Respiratory Society (ERS), endorsed
by the International Society of Heart and Lung Transplantation (ISHLT). Eur Heart J
2009;Aug 27.
57.
Simonneau G, Robbins IM, Beghetti M, Channick RN, Delcroix M, Denton CP et al.
Updated clinical classification of pulmonary hypertension. J Am Coll Cardiol 2009;
54(1 Suppl):S43-54.
58.
Proudman SM, Stevens WM, Sahhar J, Celermajer D. Pulmonary arterial hypertension
in systemic sclerosis: the need for early detection and treatment. Intern Med J 2007;
37(7):485-94.
59.
Trad S, Amoura Z, Beigelman C, Haroche J, Costedoat N, Boutin le TH et al.
43
Pulmonary arterial hypertension is a major mortality factor in diffuse systemic
sclerosis, independent of interstitial lung disease. Arthritis Rheum 2006;54(1):184-91.
60.
Plastiras SC, Karadimitrakis SP, Kampolis C, Moutsopoulos HM, Tzelepis GE.
Determinants of pulmonary arterial hypertension in scleroderma. Semin Arthritis
Rheum 2007;36(6):392-6.
61.
Plastiras SC, Karadimitrakis SP, Ziakas PD, Vlachoyiannopoulos PG, Moutsopoulos
HM, Tzelepis GE. Scleroderma lung: initial forced vital capacity as predictor of
pulmonary function decline. Arthritis Rheum 2006;55(4):598-602.
62.
Borgeson DD, Seward JB, Miller FA Jr, Oh JK, Tajik AJ. Frequency of Doppler
measurable pulmonary artery pressures. J Am Soc Echocardiogr 1996;9(6):832-7.
63.
Vonk Noordegraaf A, Naeije R. Right ventricular function in scleroderma-related
pulmonary hypertension. Rheumatology (Oxford) 2008;47 Suppl 5:v42-3.
64.
LeRoy EC. Systemic sclerosis. A vascular perspective. Rheum Dis Clin North Am
1996;22(4):675-94.
65.
LeRoy EC, Black C, Fleischmajer R, Jablonska S, Krieg T, Medsger TA Jr et al.
Scleroderma (systemic sclerosis): classification, subsets and pathogenesis. J
Rheumatol 1988;15(2):202-5.
66.
Peckerman A, Hurwitz BE, Saab PG, Llabre MM, McCabe PM, Schneiderman N.
Stimulus dimensions of the cold pressor test and the associated patterns of
cardiovascular response. Psychophysiology 1994 May;31(3):282-90.
67.
Uren NG, Crake T, Tousoulis D, Seydoux C, Davies GJ, Maseri A. Impairment of the
myocardial vasomotor response to cold pressor stress in collateral dependent
myocardium. Heart 1997 Jul;78(1):61-7.
68.
Velasco M, Gómez J, Blanco M, Rodriguez I. The cold pressor test: pharmacological
and therapeutic aspects. Am J Ther. 1997 Jan;4(1):34-8.
69.
Mourot L, Bouhaddi M, Regnard. J. Effects of the cold pressor test on cardiac
autonomic control in normal subjects. Physiol Res. 2009;58(1):83-91.
70.
Nabel EG, Ganz P, Gordon JB, Alexander RW, Selwyn AP. Dilation of normal and
constriction of atherosclerotic coronary arteries caused by the cold pressor test.
Circulation 1988 Jan;77(1):43-52.
71.
Kjaer A, Meyer C, Nielsen FS, Parving HH, Hesse B. Dipyridamole, cold pressor test,
and demonstration of endothelial dysfunction: a PET study of myocardial perfusion in
diabetes. J Nucl Med 2003 Jan;44(1):19-23.
44
72.
Barletta G, Del Pace S, Boddi M, Del Bene R, Salvadori C, Bellandi B et al. Abnormal
coronary reserve and left ventricular wall motion during cold pressor test in patients
with previous left ventricular ballooning syndrome. Eur Heart J 2009 Aug 21.
73.
Guazzi MD, Riva S, Guazzi M, Dardani M, Berti M, Tosi E et al. The right ventricle
and pulmonary circulation in hypertensive patients. Recenti Prog Med. 1990
Apr;81(4):209-14.
74.
Hall FC. Cold hands--strained heart? Advances in the management of Raynaud's
phenomenon and pulmonary hypertension. Arthritis Res Ther. 2005;7(3):126-8.
75.
Alexander EL, Firestein GS, Weiss JL, Heuser RR, Leitl G, Wagner HN Jr et al.
Reversible cold-induced abnormalities in myocardial perfusion and function in
systemic sclerosis. Ann Intern Med 1986 Nov;105(5):661-8.
76.
Siegel RJ, O'Connor B, Mena I, Criley JM. Left ventricular function at rest and during
Raynaud's phenomenon in patients with scleroderma. Am Heart J 1984
Dec;108(6):1469-76.
77.
Yamauchi K, Arimori S. Alteration in pulmonary blood flow induced by cold
exposure to the hand in progressive systemic sclerosis. Jpn J Med 1989 JulAug;28(4):506-9.
78.
Lang RM, Bierig M, Devereux RB, Flachskampf FA, Foster E, Pellikka PA et al.
Recommendations for chamber quantification. Eur J Echocardiogr 2006;7(2):79-108.
79.
Quiñones MA, Otto CM, Stoddard M, Waggoner A, Zoghbi WA.Recommendations
for quantification of Doppler echocardiography: a report from the Doppler
Quantification Task Force of the Nomenclature and Standards Committee of the
American Society of Echocardiography. J Am Soc Echocardiogr 2002;15(2):167-84.
80.
Sahn DJ, DeMaria A, Kisslo J, Weyman A. Recommendations regarding quantitation
in M-mode echocardiography: results of a survey of echocardiographic measurements.
Circulation 1978;58(6):1072-83.
81.
Schiller NB, Acquatella H, Ports TA, Drew D, Goerke J, Ringertz H, et al. Left
ventricular volume from paired biplane two-dimensional echocardiography.
Circulation 1979;60(3):547-55.
82.
Tei C, Dujardin KS, Hodge DO, Bailey KR, McGoon MD, Tajik AJ et al. Doppler
echocardiographic index for assessment of global right ventricular function. J Am Soc
Echocardiogr. 1996 Nov-Dec;9(6):838-47.
83.
Tekten T, Onbasili AO, Ceyhan C, Unal S, Discigil B. Novel approach to measure
myocardial performance index: pulsed-wave tissue Doppler echocardiography.
Echocardiography. 2003 Aug;20(6):503-10.
84.
Ueti OM, Camargo EE, Ueti Ade A, de Lima-Filho EC, Nogueira EA. Assessment of
right ventricular function with Doppler echocardiographic indices derived from
45
tricuspid annular motion: comparison with radionuclide angiography. Heart 2002;
88(3):244-8.
85.
Kaul S, Tei C, Hopkins JM, Shah PM. Assessment of right ventricular function using
two-dimensional echocardiography. Am Heart J 1984;107(3):526-31.
86.
Anavekar NS, Gerson D, Skali H, Kwong RY, Yucel EK, Solomon SD. Twodimensional assessment of right ventricular function: an echocardiographic-MRI
correlative study. Echocardiography 2007;24(5):452-6.
87.
Dabestani A, Mahan G, Gardin JM, Takenaka K, Burn C, Allfie A et al. Evaluation of
pulmonary artery pressure and resistance by pulsed Doppler echocardiography. Am J
Cardiol 1987;59(6):662-8.
88.
Kitabatake A, Inoue M, Asao M, Masuyama T, Tanouchi J, Morita T et al.
Noninvasive evaluation of pulmonary hypertension by a pulsed Doppler technique.
Circulation 1983;68(2):302-9.
89.
Y Yock PG, Popp RL. Noninvasive estimation of right ventricular systolic pressure by
Doppler ultrasound in patients with tricuspid regurgitation. Circulation 1984;70(4):
657-62.
90.
Kircher BJ, Himelman RB, Schiller NB. Noninvasive estimation of right atrial
pressure from the inspiratory collapse of the inferior vena cava. Am J Cardiol 1990;
66(4):493-6.
91.
Garcia MJ, Rodriguez L, Ares M, Griffin BP, Klein AL, Stewart WJ et al. Myocardial
wall velocity assessment by pulsed Doppler tissue imaging: characteristic findings in
normal subjects. Am Heart J 1996;132(3):648-56.
92.
Meluzín J, Spinarová L, Bakala J, Toman J, Krejcí J, Hude P et al. Pulsed Doppler
tissue imaging of the velocity of tricuspid annular systolic motion; a new, rapid, and
non-invasive method of evaluating right ventricular systolic function. Eur Heart J
2001;22(4):340-8.
93.
Boissiere J, Gautier M, Machet MC, Hanton G, Bonnet P, Eder V. Doppler tissue
imaging in assessment of pulmonary hypertension-induced right ventricle dysfunction.
Am J Physiol Heart Circ Physiol 2005;289(6):H2450-5.
94.
Gibbons RJ, Balady GJ, Bricker JT, Chaitman BR, Fletcher GF, Froelicher VF et al.
ACC/AHA 2002 guideline update for exercise testing: summary article: a report of
the American College of Cardiology/American Heart Association Task Force on
Practice Guidelines (Committee to Update the 1997 Exercise Testing Guidelines).
Circulation 2002;106(14):1883-92.
46
95.
Morris CK, Myers J, Froelicher VF, Kawaguchi T, Ueshima K, Hideg A. Nomogram
based on metabolic equivalents and age for assessing aerobic exercise capacity in men.
J Am Coll Cardiol 1993;22(1):175-82.
96.
Enright PL. The six-minute walk test. Respir Care 2003;48(8):783-5.
97.
Brooks D, Solway S, Gibbons WJ. ATS statement on six-minute walk test. Am J
Respir Crit Care Med 2003;167(9):1287.
98.
Mukerjee D, Yap LB, Ong V, Denton CP, Howells K, Black CM et al. The myth of
pulmonary Raynaud's phenomenon: the contribution of pulmonary arterial vasospasm
in patients with systemic sclerosis related pulmonary arterial hypertension. Ann
Rheum Dis 2004;63(12):1627-31.
99.
Lee CY, Chang SM, Hsiao SH, Tseng JC, Lin SK, Liu CP. Right heart function and
scleroderma: insights from tricuspid annular plane systolic excursion.
Echocardiography 2007;24(2):118-25.
100.
Horton KD, Meece RW, Hill JC. Assessment of the right ventricle by
echocardiography: a primer for cardiac sonographers. J Am Soc Echocardiogr 2009;
22(7):776-92;quiz 861-2.
101.
Hsiao SH, Lee CY, Chang SM, Lin SK, Liu CP. Right heart function in scleroderma:
insights from myocardial Doppler tissue imaging. J Am Soc Echocardiogr 2006;
19(5):507-14.
102.
Dağdeviren B, Eren M, Görgülü S, Soylu O, Ozer N, Yildirim A ve ark. Value of
tissue Doppler imaging in the determination of the right ventricular systolic function.
Anadolu Kardiyol Derg 2001;1(2):85-9, AXIII-AXIV.
103.
Lindqvist P, Caidahl K, Neuman-Andersen G, Ozolins C, Rantapää-Dahlqvist S,
Waldenström A et al. Disturbed right ventricular diastolic function in patients with
systemic sclerosis: a Doppler tissue imaging study. Chest 2005;128(2):755-63.
104.
Fahmy Elnoamany M, Abdelraouf Dawood A. Right ventricular myocardial
isovolumic relaxation time as novel method for evaluation of pulmonary hypertension:
correlation with endothelin-1 levels. J Am Soc Echocardiography 2007;20(5):462-9.
105.
Lindqvist P, Waldenström A, Wikström G, Kazzam E. Right ventricular myocardial
isovolumic relaxation time and pulmonary pressure. Clin Physiol Funct Imaging 2006;
26(1):1-8.
106.
Dambrauskaite V, Delcroix M, Claus P, Herbots L, Palecek T, D'hooge J et al. The
evaluation of pulmonary hypertension using right ventricular myocardial isovolumic
relaxation time. J Am Soc Echocardiogr 2005;18(11):1113-20.
47
107.
Güllülü S, Kaderli AA, Ekbul A, Ozdemir B, Baran I, Güllülü M ve ark. Tissue
Doppler echocardiography and myocardial performance index in patients with
scleroderma. J Int Med Res 2005 July-Aug;417-24.
108.
Sade LE, Gülmez O, Ozyer U, Ozgül E, Ağildere M, Müderrisoğlu H. Tissue Doppler
study of the right ventricle with a multisegmental approach: comparison with cardiac
magnetic resonance imaging. J Am Soc Echocardiogr. 2009 Apr;22(4):361-8.
109.
Karnati PK, El-Hajjar M, Torosoff M, Fein SA. Myocardial performance index
correlates with right ventricular ejection fraction measured by nuclear
ventriculography. Echocardiography 2008;25(4):381-5.
110.
Uluçay A, Tatli E. Myocardial performance index. Anadolu Kardiyol Derg. 2008
Apr;8(2):143-8.
111.
Alam M, Wardell J, Andersson E, Samad BA, Nordlander R. Effects of first
myocardial infarction on left ventricular systolic and diastolic function with the use of
mitral annular velocity determined by pulsed wave doppler tissue imaging. J Am Soc
Echocardiogr. 2000 May;13(5):343-52.
112.
Paulus WJ, Tschöpe C, Sanderson JE, Rusconi C, Flachskampf FA, Rademakers FE et
al. How to diagnose diastolic heart failure: a consensus statement on the diagnosis of
heart failure with normal left ventricular ejection fraction by the Heart Failure and
Echocardiography Associations of the European Society of Cardiology. Eur Heart J.
2007 Oct;28(20):2539-50.
113.
Ozer N, Kepez A, Kaya B, Kiliç H, Deniz A, Arslan U et al. Determination of left
ventricular filling pressure by new echocardiographic methods in patients with
coronary artery disease. Int J Cardiovasc Imaging. 2008 Feb;24(2):141-7.
114.
Can I, Onat AM, Aytemir K, Akdogan A, Ureten K, Kiraz S et al. Detecting
subclinical biventricular impairment in scleroderma patients by use of pulsed-wave
tissue Doppler imaging. Tex Heart Inst J. 2009;36(1):31-7.
115.
Meune C, Avouac J, Wahbi K, Cabanes L, Wipff J, Mouthon L et al. Cardiac
involvement in systemic sclerosis assessed by tissue-doppler echocardiography during
routine care: A controlled study of 100 consecutive patients. Arthritis Rheum. 2008
Jun;58(6):1803-9.
116.
Sakamoto K, Houya I, Inoue K, Tanaka M, Suzuki T, Sakamoto Y et al. An imbalance
in plasma prostanoids in patients with Raynaud's phenomenon and pulmonary
vasospasm. Eur Respir J 1999;13(1):137-44.
117.
Fahey PJ, Utell MJ, Condemi JJ, Green R, Hyde RW. Raynaud's phenomenon of the
lung. Am J Med 1984;76(2):263-9.
118.
Lampert E, Charloux A, Lonsdorfer J, Frans A. The concept of Raynaud's
phenomenon of the lung revisited. Am J Med 1996;101(5):468-71.
48
119.
Huez S, Roufosse F, Vachiéry JL, Pavelescu A, Derumeaux G, Wautrecht JC et al.
Isolated right ventricular dysfunction in systemic sclerosis: latent pulmonary
hypertension? Eur Respir J 2007;30(5):928-36.
120.
Kovalova S, Necas J, Vespalec J. What is a "normal" right ventricle? Eur J
Echocardiogr 2006;7(4):293-7.
121.
Jauhiainen T, Järvinen VM, Hekali PE. Evaluation of methods for MR imaging of
human right ventricular heart volumes and mass. Acta Radiol 2002;43(6):587-92.
122.
Greil GF, Beerbaum P, Razavi R, Miller O. Imaging the right ventricle: non-invasive
imaging. Heart 2008;94(6):803-8.
123.
Vonk-Noordegraaf A, Lankhaar JW, Götte MJ, Marcus JT, Postmus PE, and
Westerhof N. Magnetic resonance and nuclear imaging of the right ventricle in
pulmonary arterial hypertension. Eur Heart J Suppl 2007 9;H29-H34.
49
EKLER
50
Ek 1
51
Ek 2
52
Ek 3
BİLGİLENDİRİLMİŞ OLUR FORMU
Bu katıldığınız çalışma bilimsel bir araştırma olup, araştırmanın adı “Sklerodermalı
Hastalarda Soğuk Stres’in Sağ Ventrikül Fonksiyonları Üzerine Etkisi’dir.
Bu araştırmanın amacı, sklerodermalı hastalarda soğuk ile oluşan vazospasmın sağ
kalp fonksiyonları üzerine etkisini araştırmaktır. Bu araştırmada size ek herhangi bir tedavi
uygulanmayacaktır. Araştırmada size elektrokardiyografi, efor testi ve ekokardiyografi işlemi
yapılacaktır. Ekokardiyografi esnasında bir eliniz on dakika boyunca 5-10 derece soğuk su
içerisine konularak soğuğun kalp fonksiyonları üzerine etkisi araştırılacaktır.
Bu araştırma ile ilgili olarak araştırıcının önerilerine uyma sizin sorumluluklarınızdır.
Bu araştırmada sizin için herhangi bir risk yoktur ancak 5-10 derece soğuk su
uygulamasında el ağrısı gibi rahatsızlıklar söz konusu olabilir; ancak sizin için bu çalışmanın
yararı hastalığınızın kalp tutulumunun belirlenmesi olacaktır.
Araştırmaya bağlı bir zarar söz konusu olduğunda, bu durumun tedavisi sorumlu
araştırıcı tarafından yapılacak, ortaya çıkan masraflar Arş Gör Mustafa Yılmaztepe tarafından
karşılanacaktır. Araştırma sırasında sizi ilgilendirebilecek herhangi bir gelişme olduğunda, bu
durum size veya yasal temsilcinize derhal bildirilecektir. Araştırma hakkında ek bilgiler
almak için ya da çalışma ile ilgili herhangi bir sorun, istenmeyen etki ya da diğer
rahatsızlıklarınız için 05335205712 no.lu telefondan Dr Mustafa Yılmaztepe’ye
başvurabilirsiniz.
Bu araştırmada yer almanız nedeniyle size hiçbir ödeme yapılmayacaktır ayrıca, bu
araştırma kapsamındaki bütün muayene, tetkik, testler ve tıbbi bakım hizmetleri için sizden
veya bağlı bulunduğunuz sosyal güvenlik kuruluşundan hiçbir ücret istenmeyecektir. Bu
araştırma Üniversite araştırma fonu tarafından desteklenmektedir.
Bu araştırmada yer almak tamamen sizin isteğinize bağlıdır. Araştırmada yer almayı
reddedebilirsiniz ya da herhangi bir aşamada araştırmadan ayrılabilirsiniz; bu durum herhangi
bir cezaya ya da sizin yararlarınıza engel duruma yol açmayacaktır. Araştırıcı bilginiz
dahilinde veya isteğiniz dışında, uygulanan tedavi şemasının gereklerini yerine getirmemeniz,
çalışma programını aksatmanız veya tedavinin etkinliğini artırmak vb. nedenlerle sizi
araştırmadan çıkarabilir. Araştırmanın sonuçları bilimsel amaçla kullanılacaktır; çalışmadan
çekilmeniz ya da araştırıcı tarafından çıkarılmanız durumunda, sizle ilgili tıbbi veriler de
gerekirse bilimsel amaçla kullanılabilecektir.
Size ait tüm tıbbi ve kimlik bilgileriniz gizli tutulacaktır ve araştırma yayınlansa bile
kimlik bilgileriniz verilmeyecektir, ancak araştırmanın izleyicileri, yoklama yapanlar, etik
kurullar ve resmi makamlar gerektiğinde tıbbi bilgilerinize ulaşabilir. Siz de istediğinizde
kendinize ait tıbbi bilgilere ulaşabilirsiniz
Çalışmaya Katılma Onayı:
Yukarıda yer alan ve araştırmaya başlanmadan önce gönüllüye verilmesi gereken
bilgileri okudum ve sözlü olarak dinledim. Aklıma gelen tüm soruları araştırıcıya sordum,
53
yazılı ve sözlü olarak bana yapılan tüm açıklamaları ayrıntılarıyla anlamış bulunmaktayım.
Çalışmaya katılmayı isteyip istemediğime karar vermem için bana yeterli zaman tanındı. Bu
koşullar altında, bana ait tıbbi bilgilerin gözden geçirilmesi, transfer edilmesi ve işlenmesi
konusunda araştırma yürütücüsüne yetki veriyor ve söz konusu araştırmaya ilişkin bana
yapılan katılım davetini hiçbir zorlama ve baskı olmaksızın büyük bir gönüllülük içerisinde
kabul ediyorum.
Bu formun imzalı bir kopyası bana verilecektir.
Gönüllünün,
Adı-Soyadı:
Adresi:
Tel.-Faks:
Tarih ve İmza:
Velayet veya vesayet altında bulunanlar için veli veya vasinin,
Adı-Soyadı:
Adresi:
Tel.-Faks:
Tarih ve İmza:
Açıklamaları yapan araştırmacının,
Adı-Soyadı:
Görevi:
Adresi:
Tel.-Faks:
Tarih ve İmza:
Olur alma işlemine başından sonuna kadar tanıklık eden kuruluş görevlisinin/görüşme
tanığının,
Adı-Soyadı:
Görevi:
Adresi:
Tel.-Faks:
Tarih ve İmza:
54
Ek 4
55
Download