YARATICI YAZI AKADEMİSİ ÇOCUKLARIMIZ YARATICI YAZI YAZMAYI NEDEN ÖĞRENMELİ? Teknolojinin günlük hayatımıza girmesiyle birlikte çocukların yazı yazmanın inceliklerinden uzaklaştığı iddia ediliyor. "Bilgisayarlar, akıllı telefonlar, tabletler çıktı, mertlik bozuldu" deniyor. Oysa farkında mıyız ki geçmişte sözlü olarak halledilen bir çok iletişim günümüzde yazıyla buluştu. E-postalar, Whatsapp, online chat veya sosyal medya... tüm bunların hayatımıza dahil olmasıyla birlikte iş dünyasında sadece telefon görüşmeleri değil, toplantılar da ciddi şekilde azalmadı mı? Sadece iş hayatı değil, günlük hayatınızda da ne çok kendinizi yazıyla ifade etmek zorunda kaldığınızın farkında mısınız? En basit bir akşam yemeği organizasyonu için bile kaç tur telefon açılırdı çok da eski olmayan günlerde. Oysa şimdi Whatsapp üzerinden yapılan türlü çeşit yazışmayla hallediliyor hayatımızın her türlü organizasyonu. Günümüzde yazıdan uzak durmak neredeyse imkansızlaştı. Peki ya sözlü iletişimde kolayca söylediklerinizi, yazıya gelince iletmeyi "beceremeyenler" yok mu aranızda? "Ben öyle demek istememiştim" cümlesi çok kereler aklınızdan geçmiyor mu yazdıklarınıza aldığınız yorumlardan sonra? Peki niçin "demek" istediklerinizi karşı tarafa yazıyla iletmeniz gerektiğinde söylemek istediğiniz şekilde söyleyemiyorsunuz hiç düşündünüz mü? Konuşurken bize yardımcı olan unsurlar var; mimiklerimiz, vücut dilimiz, ses tonumuz ve tonlamalarımız. Oysa yazı yazarken kelimelerle baş başayız. Dolayısıyla kelimeleri öylesine doğru seçmeliyiz ki bu kelimeler bir araya geldiğinde sanki mimiklerimiz, vücut dilimiz, ses tonumuz ve tonlamalarımız varmışçasına mesajımız karşı tarafa etkili bir şekilde ulaşabilmeli. Günümüzde, yazının hayatın içine bunca yoğun bir şekilde girdiği bu çağda, kendisini yazıyla etkili bir şekilde ifade etmeyi beceremeyenler yol alamayacak. Anlayacağınız yazı şahikasını yaşıyor. Peki çocuklarımızın bu önemli beceriyi edinmesi için gerekenler yapılıyor mu? Toplumca çocuklarımızın daha çok kitap okuması için binbir çeşit çalışma yürütüyoruz. Bir yandan anne-babalar, bir yandan öğretmenler... Bir yandan STK'lar, bir yandan Milli Eğitim Bakanlığı... Bir yandan yazarlar-çizerler, bir yandan yayınevleri... Bu alanda projeler geliştirmeyen, kampanyalar düzenlemeyen neredeyse kalmadı. Peki ya çocuklarımızın etkili yazı yazmayı öğrenmesi için çaba sarf eden var mı? Bugün de mesele "çocuklarımıza yazı yazmanın inceliklerini öğretmek" olunca, elbette tasarlanan projeye sponsor olmak için parmak kaldıran ilk kurum Redhouse Kidz oldu. Redhouse Kidz Yaratıcı Yazı Akademisi adıyla 2015-2016 eğitim öğretim yılında Fatih Milli Eğitim Müdürlüğü desteğiyle yürütülen projede Fatih İlçesi'nin devlet okullarından 25 çocuk yirmi hafta boyunca eğitim aldı. İlçenin her okulundan 5. veya 6. sınıf öğrencileri arasından öğretmenleri tarafından seçilen öğrenciler her hafta farklı bir yazarla iki buçuk saat boyunca ders yaptılar. "Ders" kelimesini duyunca hemen yüzünüzü ekşitmeyin. Elbette "bildiğiniz" derslerden değildi bunlar. Yoksa 10-11 yaşındaki çocukların iki buçuk saat boyunca kesintisiz konsantre olmaları ve "dayanmaları" mümkün olabilir miydi? Yazı yazmayı ikinci bir dil gibi düşünebilirsiniz. Tıpkı İngilizce konuşmak gibi... O dilin inceliklerine ne kadar hakimseniz kendinizi o derce etkili bir şekilde ifade edebilirsiniz. Yazı yazmanın da inceliklerine hakim olmadığımız sürece, o dilde kendimizi ifade etmeyi beceremiyoruz. Bu noktadan yola çıkarak çocuklara ikinci dili öğretme tekniklerine bakarsak asla mekanik bir yöntem uygulanmadığını görebiliriz. Gramer öğreterek çocuğu ikinci dile hakim kılamıyorsunuz. Her türlü aklı başında kurumda çocuklara ikinci dil oyunla öğretiliyor; şarkılarla, dramayla, skeçlerle, öykülerle, şiirlerle... Kısacası eğlenerek. Redhouse Kidz Yaratıcı Yazı Akademisi'nde de tüm eğitim programı bu felsefeden yola çıkarak yapıldı. Yazarlar kendi yazı yazma süreçlerini analiz ederek tasarladıkları bu derslerde çocuklarla yazarlık sırlarını paylaştılar. Birbirinden eğlenceli, birbirinden yaratıcı çalışmalarla çocuklara eğlenerek öğrenmenin coşkusunu yaşattılar. Program yazar-çizer-editör üçgenini çocuklara tanıtarak başladı. "Koskoca" yazar ve çizerlerin de yazıp çizdiklerinin editörler tarafından eleştirildiği, düzeltildiği anlatıldı. Böylece yazı yazmanın "tek seferlik" bir iş olmadığı, bir metnin tekrar tekrar yazılabildiği, mükemmele ulaşmak için çaba ve azim gerektiği deneyimletildi. On iki farklı yazarla öyküden şiire, resimli kitaptan çizgi romana, fantastik edebiyattan bilim kurguya, diyalog yazmadan karakter oluşturmaya, doğadan müziğe bir çok esin kaynağına değinilen dersler kimi zaman sınıf ortamında kimi zaman tarihi bir parkta yapıldı. Son olarak bir matbaa gezisi düzenlenerek çocuklara kitabın somut bir nesne olarak ellerine ulaşmazdan önce geçtiği tüm aşamalar anlatıldı. Yazı yazmanın kelimeleri en etkili şekilde bir araya getirmezden önce düşünceleri en etkili şekilde bir araya getirmek olduğu doğrusundan yola çıkarak bir çok yaratıcı düşünme oyunu da eğitim programının içine entegre edildi. Çocuklara farklı bakış açıları sunmanın değeri yaşayarak öğretildi. Yazarlıkta gözlem yapmanın önemi vurgulandı. Dış dünyayı gözlemlemekle birlikte samimi metinler ortaya çıkarabilmenin kendi iç dünyalarını gözlemlemekten geçtiği anlatıldı ve iç dünyalarına dönmelerine destek olacak çalışmalar yapıldı. Kısacası ders başlıklarını duyan yetişkinlerin "Ben de çocuk olup bu yazarlarla, bu çalışmalara katılmak istiyorum" diyeceği bir program oluşturuldu. Bu harika programa sponsor olan Redhouse Kidz'in ödülü ise yıl sonunda sertifikalarını alan çocukların yüzlerinde beliren gururlu gülümseme oldu. Tülin Kozikoğlu Çocuk Kitapları Yazarı