ÖNYAZI ÇOCUK İHMALİ VE İSTİSMARININ TOPLUMSAL YÖNÜ Günümüzde çocuk ve ergen psikiyatrisinin önde gelen sorun alanlarından birisi çocuk ihmali ve istismarıdır. Çocuk ihmali ve istismarı ülkemizde de, giderek artan oranda görülen bir ruh sağlığı sorunudur. Çocuk ihmali ve istismarı konusunun ortaya çıkışı ve ülkemiz için önemli toplumsal sorunlardan biri olarak yer alışında, bu konudaki toplumsal farkındalığın artması bir neden olarak gözden kaçırılmamalıysa da; toplumun psikososyal yapısındaki değişimler temel etken olarak değerlendirilmeli ve ele alınmalıdır. Örneğin, yoksulluğun ve yoksunluğun artması ile birlikte, bireyin ve ailenin yaşadığı topluma yabancılaşması, toplum içindeki bireyleri, ergenleri ve aileleri saran yalıtılmışlık duygusu, göç, sosyo-ekonomik zorlukların engelleyici ve gerilim yaratıcı baskısı, toplumumuzdaki değerler sistemindeki çözülmeler, aile sisteminin bozulması ile birlikte aile içinde ortaya çıkan ve aileyi sarsan şiddet yönelimi fiziksel ve cinsel örslenmeye yol açarken; göçün ve yoksulluğun kavurduğu ailelerde çocuk ihmali riskinin giderek artması, bu değişkenlerin belirleyici olduğuna dikkat çekmektedir. Kitle iletişim araçları ya da internet ortamında cinsellik ve şiddet içeren denetimsiz yayınların etkisi, yoksulluk ve yoksunluğun oluşturduğu engellenmişlik duygusu ile birleştiğinde, bu olumsuz etkilenme sürecinde erişkinlerden çocuklara yansıyan şiddet yönelimi, ruhsal,sosyal ve nörobiyolojik boyutları ile birlikte çocuk ihmali ve istismarı konusunu, incelenmesi ve önlenmesi gereken bir sorun olarak öne çıkarmaktadır. Toplumda cinselliğe ve cinsiyet kavramına yönelik bakış açısı, köktendinci ve çağdışı eğilimlerin etkisi altında olduğunda, cinselliğin insanın doğal yönelimlerinden biri olarak değil de, bir tabu olarak ele alınması, kadınların ve kızların örtünmeye zorlanması, kız-kadın cinsiyetinin bir tehdit öğesi, bir uyaran olarak görülmesi, cinselliğin dışlanması sonucu, bastırılmış erişkin cinselliğinin savunmasız çocuk ve ergenlere yönelmesi, doyum aracı olarak çocukların seçilmesi söz konusu olmaktadır. Bir toplumda, eğitimsizlik, yönlendirilmemiş, uygun etkinlik alanları ile buluşturulmamış içrel insani güdülenmeler, uygunsuz cinsel uyaranlarla ve şiddeti pekiştiren toplumsal tutumlarla birleştiğinde; bir başka deyişle eğitimsizlikle,yönlendirilmemiş, yabanıl bırakılmış, fiziksel ve cinsel dürtüler bir araya geldiğinde, o toplumda çocuğa ve ergene yönelik fiziksel ve cinsel örseleme riski artar. Çocuk ihmali ve istismarı sorununun önlenmesi ve ortadan kaldırılması ancak çocuk, ergen, ailesi ve onları çevreleyen toplumsal yapıyı ortak bir kavrayışla ele alan, ekonomik kalkınma, eğitim ve sağlığın ayrılmaz bir bütün olduğunu öne çıkaran, çok boyutlu bir çocuk ve ergen ruh sağlığı politikası yoluyla gerçekleştirilebilecektir. Saygılarımla Prof. Dr. Bahar GÖKLER Çocuk ve Gençlik Ruh Sağlığı Dergisi Yayın Yönetmeni 129