Hamilelikte Düşük Tehlikesi

advertisement
Hamilelikte Düşük Tehlikesi
http://bitkiseldestek.com/hamilelikte-dusuk-tehlikesi/
Hamilelikte Düşük Tehlikesi
Hamilelikte Düşük Tehlikesi Hakkında Bilinmesi Gereken Herşey
Hamilelik
Hakkında A dan Z ye bilinmesi ve dikkat edilmesi gerekenler , % 100
bitkisel hamileliği destekliyici ürünlerimiz hakkında herşey aşağıda
makalemizdedir..
% 100 Bitkisel Hamileliğe Destek Ürünlerimiz İçin TIKLAYINIZ
Düşük riski ve düşük tehdidi
Gebeliğin 20. haftası tamamlanmadan önce (ya da bebek 500 gramlık ağırlığa erişmeden önce) herhangi bir nedenle gebeliğin bitmesine düşük adı verilir. Gebeliğin yasal sınırlar içerisinde istek üzerine aile planlaması amacıyla sonlandırılmasına yasal tahliye, başka bir nedenle (anne
adayının sağlık durumunun gebeliğin devamına izin vermemesi, bebekte yaşamla bağdaşmayan anomaliler olması veya ölmüş olması) sonlandırılmasına ise tıbbi tahliye adı verilir. Aşağıda kendiliğinden oluşan düşüklerle ilgili bilgiler verilecektir.
Bazı tanımlamalar
Anembriyonik gebelik (anembriyonik=embriyo olmayan yani "boş" gebelik; ingilizce=blighted ovum)
Yapılan ultrasonda gebelik haftasına göre embriyo görülmesi gerekirken, embriyonun görülememesi durumudur. Embriyonun abdominal (karından yapılan) ultrasonografide takriben 6 haftalıkken, vajinal ultrasonografide ise takriben 5.5 haftalıkken görülememesi durumunda
anembriyonik gebelik düşünülür (Ancak gebelik haftası değerlendirmesi yapılırken son adet tarihi baz alındığında oluşabilecek hatalar nedeniyle (geç yumurtlama gibi), haftaya bağlı yorum çok dikkatli yapılmalıdır). Gebelik kesesi bu durumda haftasına uygun büyüklükte olabileceği gibi,
normalden büyük ya da küçük olabilir. Embriyo gebeliğin erken aşamasında aşağıdaki anlatılacak nedenlerden birine bağlı olarak ölmüş ve rezorbe olarak ("eriyerek") görülmez hale gelmiş, ya da baştan beri hiç gelişmemiştir. Gebelik hormonları belli bir süre daha etkili olmaya
devam eder ve belli bir süre sonra (ortalama 1 hafta içinde) gebeliğin düşükle sonuçlanması beklenir.
Anembriyonik gebelik tanısının kesin olduğu durumlarda tıbbi tahliye uygulanmalıdır. Şüphede kalınan durumlarda ikişer gün aralıklarla tercihan vajinal ultrasonografide gebelik kesesinin büyümesi izlenebilir ve /veya beta HCG değerlerinin normal artıp artmadığı araştırılabilir (beta HCG
bu dönemde 48 saatte bir yaklaşık iki katına çıkar ve gebelik kesesi günde ortalama 1.2 milimetre büyür). Gebelik kesesinin büyümemesi, küçülmesi veya gerekenden yavaş büyümesi durumunda yine anembriyonik gebelik tanısı konarak gebelik sonlandırılmalıdır.
Bozulmuş gebelik
Anembriyonik gebelikle benzer bir durumdur. Sıklıkla gebelik kesesinin düzensiz olarak izlendiği durumlarda bu tanı konur. Normalde yusyuvarlak olması gereken gebelik kesesi düşükten hemen önceki dönemde düzensiz hale gelebilir ve yine sıklıkla kesenin etrafında az miktarda kan
birikimi olur. Bozulmuş gebelik ifadesi genellikle bu durumu tarif etmek için kullanılır. Tanı konduktan sonra tıbbi tahliye ile gebeliğe son verilir.
Missed abortion (missed abortus da denir)
Embriyo öldükten belli bir süre sonra anne adayının kanına bazı maddeler geçmeye başlar ve kısa süre içinde gebelik hormonları da azalmaya başlar. Takiben gebelik belirtileri giderek azalır. Döllenen yumurta hücresinin üretilmiş olduğu yumurtalıkta, ovulasyondan hemen sonra
çatlamanın oluştuğu bölgede ortaya çıkan ve gebeliğe erken dönemde progesteron desteği veren corpus luteum (korpus luteum okunur) yapısı da çöker.
Buna bağlı olarak hormon desteğini yitiren gebelik, uterus kasılmalarıyla kendini dışarıya atma işlemlerine başlar. Bu işlemler
genellikle embriyo öldükten sonraki birkaç gün içinde başlar ve bir haftanın sonunda ağrı ve kanamayla gebelik ürünleri dışarı atılır. Embriyonun ölmesinin üzerinden 2 hafta geçmiş olmasına rağmen düşük eyleminin başlamamasına missed abortus ("beklenen ama
gerçekleşmeyen" düşük) adı verilir. Bu tanı giderek azalmaktadır, zira günümüzde embriyonun ölü olduğu farkedildiğinde kısa zamanda tıbbi tahliye önerilir. Bu tanı en sık ultrasonda son adet tarihine göre olması gereken embriyo gelişiminin en az iki hafta geri kaldığı ölmüş embriyo
(12. haftadan sonra fetus denmelidir) görüldüğünde konur. Tedavi yine gerekli ön tetkikler sonrası tıbbi tahliyedir.
IUMF: Inutero mort fetalis (=fetusun ölmesi)
Fetusun herhangi bir nedene bağlı olarak öldüğünün gözlenmesi durumunda bu tanı konur. Ölüm gerçekleştikten sonra anne adayının kanına geçen bazı maddelerin etkisiyle ve hormonların azalmasıyla sıklıkla en geç iki hafta içinde düşük eylemi kendi kendine başlar. Ancak günümüzde
bu tanı konduğunda beklemek yerine gerekli ön tetkikleri takiben tıbbi tahliye önerilir.
Bu aşamada bir konudan daha bahsetmekte fayda vardır: Herhangi bir nedenle embriyo ya da fetus öldüğünde anne adayının kanına geçen maddeler kan pıhtılaşma mekanizmasını olumsuz yönde etkileyen maddelerdir. Bebek öldüğünde gebelik haftası ne kadar ileriyse ve ölümün
üzerinden geçen gün sayısı ne kadar fazlaysa kan pıhtılaşmasının olumsuz yönde etkilenme riski o kadar fazladır.
Bu pıhtılaşma bozukluğu basit bir şekilde yanlızca pıhtılaşma zamanını hafifçe etkileyen ve uzatan bir bozukluk olabileceği gibi, tüm pıhtılaşma faktörlerinin kısa zamanda
tükenmesiyle sonuçlanan ciddi bir durum olabilir. DIC (Disseminated intravascular coagulopathy, yaygın damariçi pıhtılaşması) adı verilen bu durum kanamaya bağlı ölüme bile neden olabileceğinden, bebeğin ölü olduğu saptandığında gerekli ön tetkikler yapıldıktan sonra fazla
beklenmeden gebeliğin tahliye edilmesi tercih edilir. Halk arasında bu durum "ölü bebeğin anneyi zehirlemesi" olarak bilinir.
DIC ihtimalini araştırmak için kan pıhtılaşmasını değerlendiren testlerin fetusun ölü olduğu tüm durumlarda yapılması gerekir. Özellikle yüksek riskli durumlarda (büyük gebelik, fetusun uzun zamandan beri ölü olduğundan şüphelenilmesi) tahliye öncesi hastanın kan grubuna uygun
olarak taze kan hazır bulundurulması da önemlidir.
Spontan (kendiliğinden) abortus
Bozulmuş gebelik veya anembriyonik gebelik oluştuğunda, bebek öldüğünde yukarıda anlatıldığı gibi fizyolojik mekanizmalar devreye girer ve uterusun içini boşaltarak gebelik öncesi duruma getirmeyi amaçlar. Bu da kendini gebeliğin ilk 20 haftasında kanama, ağrı ve beraberinde
"parçalar" düşürme şeklinde gösterir. Gebelik haftası ilerledikçe kaybedilen kan miktarı artar ve düşen "parçaların" hacmi de daha fazla olur. Muayenede serviks (rahimağzı) açıktır ve dışarıya kan ve gebelik ürünlerinin çıktığı gözlenir. Düşük eylemi vücudun kendisi
tarafından başlatılmıştır.
Düşük eyleminin kendi kendine başlayıp bitmesi durumunda komplet abortus (tamamlanmış düşük) deyimi kullanılır. Özellikle ilk 6 haftasında veya 14 haftalıktan büyük olan gebeliklerde oluşan düşüklerde sıklıkla komplet abortus oluşur. Muayenede kanamanın az olduğu gözlenirse ve
tercihan vajinal ultrasonografide uterusun içinin tamamen boşaldığı gözlenirse ek müdahale gerekmez. Bazı durumlarda ise düşük eylemi başlar ancak uterusun içinin kendi kendine boşalması uzun sürer ve bazen de tam boşalma hiç gerçekleşmez. Bu duruma da inkomplet abortus
(tamamlanmamış düşük) adı verilir. Özellikle 6 hafta ile 14 haftalık gebeliklerin düşükle sonuçlandığı durumlarda zarlar ve yeni gelişmekte olan plasenta uterusa sıkıca tutunmuş olduklarından uterus kasılmaları bu yapıları yerinden söküp dışarı atmakta zorlanır. Düşük eylemi sürdükçe
uterus tam boşalamamış olduğundan kanama devam eder. Bu durumlarda hem kanamayı durdurmak, hem de içeride kalan parçaların enfeksiyona yolaçmasını önlemek için kürtaj yapılması gerekir. Kürtaj, gebelik haftasına göre değişmek üzere, 10. haftaya kadar genellikle plastik boru
şeklinde aletlerle uterus içinde kalan parçaların temizlenmesi işlemine verilen isimdir. Plastik borular, arka kısımlarına takılan vakumun emici etkisiyle ve yine uçlarının nispeten keskin olması nedeniyle uterus duvarına yapışık halde bulunan "parçaları" uterus dışına çekerler.
Bazı durumlarda aynı işlem küret adı verilen :-):-):-):-)l aletler yardımıyla hafifçe kazınarak yapılması gerekebilir.
Rest plasenta ("parça kalması")
Düşük sonrası veya yasal tahliye sonrası uterus içinde plasenta ve gebeliğe ait diğer bazı parçaların kalmasına verilen isimdir. Kanamayı durdurmak ve enfeksiyonu önlemek için genellikle kürtaj uygulanması tercih edilir.
Habituel abortus (tekrarlayan düşükler)
Bir kadının en az iki kere (bazı ekollerde üç kere) düşük yapmasına verilen isimdir.
Düşük neden olur?
Oosit (yumurta hücresi) döllendiği andan itibaren gebelik başlar. Döllenen yumurta hücresi Fallop tüpünde ilerleyerek uterus içine ulaşır ve burada en uygun yerde yerleşir. Bu yerleşme (implantasyon) sonrasında beta HCG salgısı başlar.
Doğanın en önemli görevlerinden biri yeryüzünün canlılara sunduğu sınırlı kaynaklarından en mükemmel olan canlıların faydalanmasını sağlamaktır. Bunun için de doğa(l) mekanizmalar yeni canlı oluşumunun her aşamasında ve hatta canlılar dünyaya geldikten sonra da hayatın her
aşamasında devreye girerek tüm canlılar bir sınava tabi tutulur, "hatalı" olanlar ortadan kaldırılır ve kusursuz olanlara "yer açılır".
"En mükemmel" olan burada genetik, yapısal ve işlevsel olarak en mükemmel olan anlamında kullanılmaktadır. Doğal
seleksiyon (seçim) adı verilen bu fizyolojik mekanizma "hatalı" olan organizmaları bulur ve yukarıda anlattığımız gibi, mükemmel olanlarına yer açmak için bir anlamda kendi yaptığı hataları yokederek düzeltmeye çalışır. En dar anlamda bakıldığında "düşük" bu
fizyolojik mekanizmanın dışavurumlarından biri olarak görülebilir.
Doğal seleksiyonun düşük eyleminde en önemli özelliklerinden biri en erken dönemlerde devreye girmesidir. Hata henüz büyük boyutlara ulaşılmadan bertaraf edildiğinde mekanizma daha iyi işler. Bu nedenle her ne kadar "düşük" terimini ilk 20 hafta içinde oluşan bir olay
olarak tarif etmiş olsak da aslında düşükler en sık gebeliğin oluştuğu ilk günlerde oluşur ve önemli bir kısmı da henüz adet gecikmesi gibi gebelik belirtileri oluşmadan, yani kadın gebe olduğunu algılamadan meydana gelir. Döllendikten hemen sonra süreç işlemeye başlar ve döllenmiş olan
ancak "kalitesi düşük" yumurta hücresi hemen yokedilmeye çalışır.
Bu süreç o kadar hassas işler ki, bu aşamadan adet gecikmesi olan gebeliğin dördüncü haftasına kadar oluşmuş olan gebeliklerin yaklaşık %25'i düşükle sonuçlanır. Bu gerçeği beta HCG hormonu ölçüm
yöntemleri geliştirildikten sonra anlamış bulunuyoruz. Yukarıda anlattığımız gibi implantasyon (uterus içinde yerleşme) oluştuktan hemen sonra başlayan beta HCG salgısı hassas laboratuar incelemeleriyle ölçülebilmekte ve kadında henüz adet gecikmesi olmadan beta HCG salgısının
arttığının gözlenmesiyle gebelik tanısı kesin konabilmektedir (gebeliğin tanısı hakkında daha ayrıntılı bilgi almak için tıklayın). Bu aşamada henüz biyolojik olarak gebelik başlamamış olduğundan ve kan biyokimyasına göre (yani beta HCG artışına göre ) gebelik tanısı konduğundan gebeliğe
"kimyasal gebelik" adı verilir.
Doğal seleksiyonun diğer bir özelliği de hatalarını düzeltme yönündeki tutumunu "inatçı" bir şekilde devam ettirmesidir. Kadında adet gecikmesi olduktan sonra da takip devam eder ve tanısı konmuş gebeliklerin yaklaşık %15'i de gebeliğin ilerleyen haftalarında düşükle
sonuçlanır. Yani bunun anlamı, oluşmuş gebeliklerin yaklaşık %40'ı düşükle sonuçlanmaktadır! Bu durum doğanın çok hata yapmasından değil, en ufak hataları bile "affetmemesinden" kaynaklanan bir durumdur.
Gebelik haftası ilerledikçe gebeliğin düşükle sonuçlanma olasılığı azalır. Zira doğal seleksiyon süreci "hatalı gebelikleri" sıklıkla erken gebelik haftalarında yakalar ve sonlandırır. Nitekim düşüklerin %80'i gebeliğin ilk 12 haftasında gerçekleşir ve bu haftadan sonra düşük
riski giderek azalır. Yapılan bazı çalışmalar bebeğin ultrasonografide kalp atışlarının gözlenmesi durumunda düşük riskinin %3'e kadar düştüğünü göstermektedir.
Yukarıda anlattığımız bu doğal seleksiyon süreci elbette her düşüğün nedeni değildir. Özellikle tekrarlayıcı düşüklerin önemli bir kısmı, kadında varolan bazı yapısal kusurlara (uterus şekil bozuklukları gibi), hormonal dengesizliklere (polikistik over gibi, tiroid işlev bozuklukları gibi),
kadında ve /veya erkekte varolan genetik bazı kusurlara bağlı (dengeli translokasyonlar gibi) olarak da oluşabilir. Aşağıda bu nedenlerin daha geniş bir listesini bulacaksınız.
Ancak şunu kesinlikle söyleyebiliriz: Erken gebelikte ortaya çıkan düşüklerin %50'sinden fazlası bebekte tesadüfi olarak ortaya çıkan ve tekrarlayıcı özelliği bulunmayan kromozom anomalilerine bağlı meydana gelir. Düşük esnasında gebelik haftası ne kadar ufaksa nedenin böyle
olma olasılığı o kadar yükselir. Bu yüzden de düşük, üreme çağında bulunan kadınların sıklıkla yaşadığı ve çoğunlukla tekrar etmeyen bir durum olarak kabul edilebilir.
Doğal seleksiyon elbette her üretim hatasını saptayamaz ve bazı gebelikler hatalı üretilmiş olmalarına karşın devam eder. Doğal seleksiyon süreci bu hataları gebeliğin ilerleyen haftalarında yakaladığında kendini geç düşükler ya da erken doğum, ölü doğum şeklinde belli edebilir. Esasen
erken doğumların bir kısmının nedeni de budur.
Doğal seleksiyon hatalı üretimi doğuma kadar yakalayamadığında yeni doğan döneminde yakalayabilir. Yeni doğan ölümlerinin önemli nedenlerinden biri de anomalili doğmuş bebeklerdir.
Kimlerde düşük yapma riski daha yüksektir?
Anne (ve baba adayının) gebeliğin oluştuğu esnada yaşı ne kadar yük:-):-):-):-)e ve kadının daha önceden yaşadığı gebelik sayısı ne kadar fazlaysa gebeliğin düşükle sonuçlanma riski de o kadar artar. Bu doğaldır, zira yaş arttıkça gamet hücrelerinde (kadınlarda yumurta hücresi,
erkeklerde sperm) genetik bozukluklar meydana gelme olasılığı ve bu meydana gelen bozukluğun döllenmiş hücreye geçme olasılığı artar. 20 yaşından daha genç olan anne adaylarında düşük riski yaklaşık %10 iken (gebelik tanısı konulan gebeliklerin düşük oranı), 40 yaşından daha ileri
yaşta olanlarda bu risk %30 civarındadır. Baba adayının yaşının 40'ın üzerinde olduğu gebeliklerde de düşük riski iki kat artar.
En önemli etken olan anne ve baba adayı yaşı dışında, anne adayında hormonal bazı hastalıklar (polikistik over, hipotiroidi (tiroid bezinin az çalışması)), kronik hastalıklar (özellikle kalp, karaciğer ve böbrek hastalıkları, bazı otoimmun hastalıklar, tüberküloz, kanser, ileri derecede
kansızlık), jinekolojik hastalıklar (uterus şekil bozuklukları, uterusta yapışıklıklar, myomlar, tedavi edilmemiş bazı vajinit türleri, sigara ve alkol kullanımı ve mesleki olarak bazı maddelere sürekli maruz kalma da düşük oluşma riskini artırır.
Daha önceki gebeliklerinden biri düşükle sonuçlanmış olan anne adaylarında da yeni bir gebeliğin düşükle sonuçlanma riski hafifçe artar. Daha önce yapılan iki veya daha fazla düşükte ise önceden gerçekleşmiş düşük sayısı arttıkça yeni gebeliğin de düşükle sonuçlanma riski artar. Her
ne kadar düşük sayısı arttıkça yeni oluşan bir gebeliğin de düşükle sonuçlanma riski yükselse de, istatistikler üç veya çok daha fazla sayıda düşük yapmış anne adaylarında bile sağlıklı bir bebek doğurma olasılığının %55 ile %75 arasında olduğunu göstermektedir.
Yeni doğum yapmış bir anne adayında doğumdan sonraki ilk üç ayda oluşan gebeliğin de düşükle sonuçlanma riski nispeten yüksektir.
Düşük nasıl belirti verir?
Düşüğün "olmazsa olmaz" belirtisi kanamadır. Erken gebelik haftalarında kanamanın beraberinde ağrı olmayabilir ve "parça düşürme" de "parçaların" ufak olması nedeniyle algılanamayabilir.
Düşük tehdidi nedir?
Gebeliğin ilk yarısında kanama ya da kanlı akıntı olması durumunda yapılan jinekolojik muayenede kanamanın uterus dışında bir yerden gelmediğine emin olunduğunda düşük tehdidi tanısı konur. Bazı anne adaylarında basur kanaması, idrar yollarındaki kanama, ya da serviksteki bir
hastalığa bağlı olarak özellikle cinsel ilişkiden sonra oluşan kanama da yetersiz bir değerlendirme sonucu düşük tehdidi sanılabilir.
Bu nedenle "düşük tehdidi" tanısını hemen koymadan komple bir jinekolojik ve genital muayene ihmal edilmemelidir. Anne adaylarının çoğu bu muayeneye karşı isteksizdir. Ancak jinekolojik muayene ve/veya ultrasonun düşüğe neden olduğu konusunda bilimsel bir veri
bulunmamaktadır. Gebeliğin erken dönemlerinde oluşan kanamanın diğer nedenlerini de asla gözardı etmemek gerekir. Bunlar arasında en önemlileri dış gebelik, mol gebeliği, selim ve habis tümörler, sindirim sisteminden veya idrar yollarından olan kanamalardır.
Beklenen adet döneminde oluşan kanama ("üstüne görme"), implantasyonda (beklenen adetten bir hafta önce) oluşan kanama, 8. hafta civarında plasentanın corpus luteum işlevlerini üzerine almasına bağlı oluşan kanama da sağlıklı seyreden bir gebelikte ender olarak
görülen "lekelenmenin" nedeni olabilir.
Düşük tehdidi tüm gebeliklerin %20-25'inde görülen ve özellikle erken gebelik haftalarında %40-50 düşükle sonuçlanan bir durumdur. Düşük tehdidi kanaması genellikle hafiftir ancak günler hatta haftalar sürebilir. Kanama miktarı arttıkça düşük tehdididin düşükle sonuçlanma riski
de artar. Gerçek bir düşük tehdidi geçiren anne adaylarında gebeliğin ilerleyen haftalarında da erken doğum, bebekte gelişme geriliği gibi normaldışı bir durum ortaya çıkma olasılığı nispeten artar. Bu nedenle bu tanıyı almış anne adaylarının gebelik döneminde ve doğumdan hemen
sonraki dönemde daha sıkı takip edilmeleri uygundur. Düşük tehdidi tanısı koyabilmek için jinekolojik muayenede serviksin kapalı olduğu gözlenmeli ve ultrasonda bebeğin kalp atışlarının olduğu gözlenmelidir. Bebeğin kalp atışlarının henüz ultrasonla gözlenemeyecek kadar ufak olduğu
veya henüz embriyonun bile görülemediği erken gebelik haftalarında ise uterus içinde gebelik kesesinin düzgün yapısının devam ettiği gözlenmelidir.
Düşük tehdidi durumunda ne yapılmalıdır?
Düşük tehdidi tanısı konduğunda cinsel ilişki uterusta kasılmalara yolaçtığından yasaklanır. İstirahat edilmesi de dahil olmak üzere düşük tehdidinde alınan önlemlerin kesinlikle başarılı olduğu yönünde bilimsel veriler mevcut değildir. Progesteron tedavisi sık uygulanmasına karşın bunun
da etkili olduğunu söylemek için elimizde yeterli bilimsel veri mevcut değildir. Hatta bazı çalışmalar bu tedavinini önlenmesi imkansız olan bir düşüğü geciktirdiğini göstermektedir.
Düşüklerden sonra mutlaka uygulanması gereken anti-D immunglobulin (Rhogam, yani "uyuşmazlık iğnesi") kan uyuşmazlığı olan çiftlerde ihmal edilmemelidir.
% 100 Bitkisel Hamileliğe Destek Ürünlerimiz İçin TIKLAYINIZ
Etiket : Hamilelikte haftalar, hamilelikte hesaplama, hamilelikte ilişki, hamilelikte testler, hamilelik belirtileri, hamilelikte ağrılar, hamilelikte akıntı, hamilelikte bulantı, hamilelikte adet, hamilelikte kanama, hamilelikte kilo, hamilelikte kasık ağrısı, hamilelikte düşük, hamilelikte karın ağrıları,
hamilelikte su, hamilelikte göbek ağrısı, hamilelikte çatlak, hamilelikte gelişim, hamilelikte yemek, hamilelikte bebek gelişimi,hamilelikte çatlaklar, hamilelikte aşı, hamilelikte aşı, hamilelikte diyet, hamilelikte hareketler, hamilelikte doğum, hamilelikte ilk ay,hamilelikte mide yanması,
hamilelikte sırt ağrıları, hamilelikte egzersiz, hamilelikte kan testi, hamilelikte bel ağrıları, hamilelikte kahve,hamilelikte ultrason, hamilelikte hafta hesaplama, hamilelikte kaşıntı, hamilelikte tansiyon, hamilelikte saç boyamak, hamilelikte çay,hamilelikte bitkiler, hamilelikte baş ağrısı,
hamilelikte kahverengi akıntı, hamilelikte bebek hareketleri, hamilelikte tetanos aşısı, hamilelikte şeker yüklemesi, hamilelikte giyim, hamilelikte gaz, hamilelikte sancı, hamilelikte enfeksiyon, hamilelikte akıntının rengi, hamilelikte baş ağrıları, hamilelikte beslenme listesi, hamilelikte adet
görülürmü, hamilelikte spor, hamilelikte yapılması gerekenler, hamilelikte cinsiyet,hamilelikte ishal, hamilelikte bebeğin kilosu, hamilelikte kan gelmesi, hamilelikte son hafta, hamilelikte aylar, hamilelikte yolculuk, hamilelikte ayak şişmesi, hamilelikte ilaç kullanımı, hamilelikte pilates,
hamilelikte plates, hamilelikte balık, hamilelikte kullanılan ilaçlar, hamilelikte şişlik,hamilelikte bitki çayları, hamilelikte kürtaj, hamilelikte folik asit, hamilelikte kramp, hamilelikte tiroid, hamilelikte ne yemeli, hamilelikte soda,hamilelikte kusma, hamilelikte kalp atışı, hamilelikte hastalıklar,
hamilelikte bakım, hamilelikte oruç, hamilelikte lekelenme, hamilelikte gaz,hamilelikte epilasyon, hamilelikte ilişkiye girilirmi, hamilelikte yatış pozisyonları, hamilelikte emzirme, hamilelikte sivilce, hamilelikte a vitamini, hamilelikte gaz, hamilelikte giyim
Powered by TCPDF (www.tcpdf.org)
Download