Enerji Sürdürülebilir Enerji Geleceği ve Küresel Isınma Prof. Dr. Saim ÖZKÂR TÜBA Asli Üyesi [email protected] Enerji uzun süreden beri dünya gündeminin ilk sırasında yer almaktadır ve bunu uzunca bir süre daha koruyacak gibi gözükmektedir. 21. yüzyılda insanlığın çözmesi gereken en önemli sorun, artan enerji gereksinimini güvenli, temiz ve sürdürülebilir kaynaklardan karşılamaktır. Öngörülere göre, 2001 yılında 13,5 TW (terawatt) olan dünya enerji gereksiniminin yılda %1,8 artarak 2050 yılında iki katına, 2100 yılında da üç katına çıkması beklenmektedir1. Genelde enerji tüketiminde son yıllarda sağlanan verimlilik artışı ve teknolojik gelişmeler nedeniyle kişi başına enerji tüketiminin azalmasına karşın, toplam enerji gereksinimi artmaktadır. Bu artışın ana nedeni, dünya nufusunun hızlı bir şekilde artmasıdır. Dünya enerji gereksiniminin %86'sı fosil yakıtlardan karşılanmaktadır ve enerji politikalarında önemli bir değişiklik olmazsa, bu payın yakın gelecekte değişmesi beklenmemektedir. 0,8 TW'lık enerji gereksinimi nükleer enerji santrallerinden karşılanmaktadır. Geri kalan kısmı ise güneş, rüzgâr, jeotermal ve biyoenerji gibi yenilenebilir enerji kaynaklarından karşılanmaktadır2. İnsanlığın çözüm arayışında olduğu sorunların çoğu enerji ile ilgilidir. Sürdürülebilir enerji geleceği kavramında, güvenli, temiz ve sürekli kaynaklardan enerjinin çevre dostu teknolojiler kullanılarak üretimi ve tüketimi ile ilgili tüm sorunlar ele alınmakta ve bu sorunlara çözümler aranmaktadır3. Sürdürülebilir enerjiye geçişin sosyal, teknolojik, ekonomik ve politik boyutları değişik platformlarda ayrıntılı olarak tartışılmaktadır. Sürdürülebilir enerjiye geçişin bu yüzyılda insanlığın en önemli kazanımı olacağı konusunda görüş birliği sağlanmış durumdadır. Üzerinde görüş birliği sağlanan diğer bir nokta ise, sürdürülebilir enerji kavramının dar kapsamlı ele alınmaması, enerji ile ilgili tüm konuların kapsanması gereğidir. Sürdürülebilir enerji geleceği kavramında ele alınan ve çözüm önerileri geliştirilmesi hedeflenen sorunlar şöyle özetlenebilir: (i) Dünya enerji gereksiniminin güvenli ve temiz kaynaklardan sağlanması. (ii) Enerji kaynaklarının yeryüzünde eşit olmayan dağılımından ileri gelen jeopolitik anlaşmazlık risklerinin azaltılması, bu anlaşmazlıkların neden olabileceği çatışmaların önlenmesi. (iii) Tüm insanlığın çağdaş enerji hizmetlerinden eşit şekilde yararlanmasının sağlanması. Dünya nüfusunun dörtte birinin henüz daha elektrik enerjisinden yararlanma olanağına sahip olmadığı gözönüne alınırsa, bu konunun önemi daha iyi anlaşılacaktır. Elbette yoksul insanların temel enerji gereksinimlerinin karşılanması, sürdürülebilir enerji kavramı içerisinde ele alınması gereken moral ve sosyal bir sorumluluktur. Sosyal sınıflar arasındaki farkın giderilmesi, aynı zamanda sürdürülebilir enerji güvenliğinin de gereğidir. (iv) Enerji üretiminde kullanılan kaynakların doğaya Sayfa 2 uyumlu olması, enerji üretim ve tüketiminin çevre dostu teknolojiler kullanılarak sağlanması. Sürdürülebilir enerji geleceğine giden yolda üç önemli noktaya dikkat çekilmektedir: Birincisi, sürdürülebilir enerjiye giden yolda izlenecek ilkelerin belirlenmesinde bilim ve mühendisliğin vazgeçilemez yönlendiriciliğidir. İkincisi, sürdürülebilir enerjiye ulaşmadaki başarının, enerji gereksiniminin karşılanmasında kullanılan kaynakların değiştirilmesine katkıda bulunabilme yeteneğinin bireylere ve kurumlara kazandırılmasına büyük ölçüde bağlı olmasıdır. Üçüncüsü ise, sürdürülebilir enerjiye ulaşmanın uzun süreli bir erim olmasına karşın, küresel iklim değişikliğinin ürkütücülüğü karşısında ivedi ve eşzamanlı olarak alınması gereken önlemlere vurgu yapılması gereğidir. Bunlar kısaca şöyle sıralanabilir: •Enerji veriminin artırılması ve karbonlu yakıt kullanımının azaltılması için yoğun çaba harcanması. •Fosil yakıtların yanmasından salınan karbonun tutulup saklanması için teknolojiler geliştirilmesi ve uygulanması. •Yenilenebilir enerji kaynaklarının kullanımı için çevre dostu teknolojiler geliştirilmesi. Çok haklı olarak enerji ile ilgili bu tür konuların hepsi ayrıntılarıyla irdelenmeli ve sorunlara çözüm önerileri geliştirilmelidir. Fakat, dikkatlerin insanlığın karşı karşıya bulunduğu en büyük tehlikeye odaklanması gereğini burada özellikle ve öncelikle vurgulamakta yarar vardır. Bugün tüm insanlığın dikkatini üzerinde toplaması gereken sorun, geleceğimizi tehdit eden küresel ısınmadır. Yeryüzü sıcaklığının yükselmesi olarak tanımlanan küresel ısınmanın ana nedeni, sera etkisi gösteren karbon dioksit gazının atmosferdeki derişiminin artmasıdır4. Atmosferdeki karbon dioksit gazının derişimi, sanayileşmeden önce 275 ppm (milyonda bir) iken, bugün 383 ppm değerine ulaşmış bulunmaktadır (Şekil 1). Şekil 1. Atmosferdeki karbon dioksit derişiminin yıllara göre değişimi. Grafik, Hawaii, Mauna Loa'da ölçüm istasyonunda toplanan verilerden yararlanılarak çizilmiştir.5 Enerji Atmosferdeki karbon dioksit derişiminin artması, sera etkisi nedeniyle yeryüzü sıcaklığının yükselmesine yol açmaktadır. Karbon dioksit gazının atmosfere salınım hızı doğal çevrimlerle (fotosentezle karbon dioksit tüketilmesi ve suda çözünen karbon dioksitin karbonat olarak çökmesi gibi) yeryüzüne geri dönme hızından çok daha fazla olduğundan, atmosferde karbon dioksit derişimi her geçen gün artan bir hızla yükselmektedir (Şekil 1). Havaya salınan karbon dioksit miktarının artışına neden olan iki önemli kaynaktan biri hayvanların ve insanların solunumu, diğeri de fosil yakıtların yanmasıdır. Dünya nüfusundaki hızlı artış, birinci kaynağın karbon dioksit salınımına katkısının artmasına neden olmaktadır. Ancak insanlık, hızlı nüfus artışını önlemek için çözüm üretebilmekten çok uzaktır. Bu çözümsüzlük, ikinci karbon dioksit salınım kaynağı üzerinde durulmasının önemini daha da artırmaktadır. Fosil yakıtların yanmasıyla salınan karbon dioksit, küresel ısınmanın ana nedeni olarak görülmektedir. Şekil 2'de fosil yakıtların yanmasından atmosfere salınan karbon dioksit miktarının yıllara göre değişimi görülmektedir. Bugün itibariyle havaya salınan karbon dioksit gazının yaklaşık üçte biri fosil yakıtların yanmasından çıkmaktadır. Bunun sonucu olarak, fosil yakıtların yanmasının atmosferde karbon dioksit derişimindeki artışın görünen ana kaynağı olduğu söylenebilir. Bu artışın neden olduğu küresel ısınma ise, insanlığın geleceği için yaşamsal bir tehdit olarak görülmelidir. Geçtiğimiz yüzyılda yeryüzünün ortalama sıcaklığı 0,7OC artmıştır ve bu yüzyılda da değişik öngörü modellerine göre 1-6OC artması beklenmektedir. Küresel ısınmanın küresel iklim değişikliğine neden olacağı ve bunun insanlık için büyük bir tehdit oluşturduğu artık yadsınamaz bir gerçektir. İnsanlık, geleceğini tehdit eden bu tehlikeyi önleyici çözüm üretmek zorundadır. İnsanlık çoğunlukla küresel ısınmayı geleceği için bir tehdit olarak görmektedir ve ülkeler, küresel ısınmayı kabul edilebilir düzeyde tutabilmek için araştırmalara yatırım yapmaktadır. Bu konuda, çok değişik çözüm seçenekleri üzerinde çalışılmaktadır. Bunlardan biri de, salınan karbon dioksit gazının tutularak zararsız hale getirilmesi veya yeraltında saklanmasıdır. Atmosfere yıllık karbon dioksit salınımının 27000 milyon ton karbon olduğu düşünülürse, bu kadar büyük miktarlarda karbon dioksiti tutarak yeraltında saklama projelerinin gerçekleştirilebilir olmadığı hemen görülmektedir. Ama bu alandaki araştırmaların sürmesinde elbetteki yarar vardır. Sürdürülebilir enerji kavramı zaten sorunlara değişik çözüm seçeneklerinin yaratılmasını öngörmektedir. Küresel ısınma sorununun çözümü, atmosferdeki karbon dioksit derişiminin artışını önlemekte yatmaktadır. Şu anda tehlikeyi önlemenin görünen en etkin yolu, karbon dioksit salınımının azaltılmasıdır. Bilindiği gibi Kyoto Protokolü karbon dioksit salınımının 1990 yılı değerlerine göre %5,2 azaltılmasını öngörmektedir. Kyoto Protokolü'nde öngörülen %5'ler düzeyindeki bir azalmanın çözüm olamayacağı da ortadadır. Çözüm, fosil yakıtlar yerine, yenilenebilir enerji kaynaklarının kullanılmasına ivedilikle geçilmesinde yatmaktadır. İnsanlık böyle bir geçişin olabilir kılınması için elbirliği ile çalışmak ve kendisini de bu geçişe hazırlamak zorundadır. Kaynaklar 1. Hoffert, M.I., Caldeira, K., Jain, A.K., Haites, E.F., Harvey, L.D., Potter, S.D., Schlesinger, M.E., Wigley, T.M.L., Wuebbles, D.J. (1998) Nature 395 pp. 881884. 2. Annual Energy Outlook, Energy Information Administration, US Department of Energy, Washington DC, 2005. 3. Lighting the Way: Toward a Sustainable Energy Future, Interacademy Coucil, 2007. 4. World Energy Outlook, International Energy Agency, Paris, 2006. 5. Dr. Pieter Tans, NOAA/ESRL: www.esrl.noaa.gov/gmd/ccgg/trends/ Şekil 2. Fosil yakıtların yanmasından atmosfere salınan karbon dioksit miktarının (milyon ton karbon olarak) yıllara göre değişimi. Sayfa 3