tc gazġ ünġversġtesġ sosyal bġlġmler enstġtüsü malġye anabġlġm

advertisement
T.C.
GAZĠ ÜNĠVERSĠTESĠ
SOSYAL BĠLĠMLER ENSTĠTÜSÜ
MALĠYE ANABĠLĠM DALI YÜKSEK LĠSANS
PROGRAMI
TÜREV ÜRÜNLERDEN SWAP, FORWARD, FUTURES,
OPSĠYON ĠġLEMLERĠ VE TÜRKĠYE’DE
VERGĠLENDĠRĠLMELERĠNĠN ANALĠZĠ VE
DEĞERLENDĠRĠLMESĠ
YÜKSEK LĠSANS TEZĠ
Hazırlayan
Ġbrahim ġEN
Öğretim Üyesi
Prof. Dr. Fevzi Rifat ORTAÇ
ANKARA
2010
ONAY
Ġbrahim ġEN tarafından hazırlanan “Türev Ürünlerden Swap, Forward,
Futures, Opsiyon ĠĢlemleri ve Türkiye‟de Vergilendirilmelerinin Analizi ve
Değerlendirilmesi” baĢlıklı bu çalıĢma, 16/06/2010 tarihinde yapılan savunma
sınavı
sonucunda
(oybirliği/oyçokluğu)
ile
baĢarılı
bulunarak
jürimiz
tarafından Maliye Anabilim Dalında Yüksek Lisans Tezi olarak kabul
edilmiĢtir.
BAġKAN
Prof. Dr. Fevzi Rifat ORTAÇ (DanıĢman)
ÜYE
Doç. Dr. KürĢat YALÇINER
ÜYE
Yrd. Doç. Dr. Duran BÜLBÜL
ĠÇĠNDEKĠLER
BĠRĠNCĠ BÖLÜM
GENEL OLARAK PĠYASA KAVRAMI, TÜREV ÜRÜNLERĠN PĠYASA
ĠÇERĠSĠNDEKĠ YERĠ VE ÖZELLĠKLERĠ
GĠRĠġ………………………………………………………..…………………... 1
1. PĠYASA KAVRAMI VE ÖZELLĠKLERĠ ....................................................... 4
1.1. Mal (reel) Piyasaları............................................................................. 5
1.2. Mali (finansal) Piyasalar ...................................................................... 5
1.2.1. Para Piyasası ................................................................................ 6
1.2.2. Sermaye Piyasası ......................................................................... 6
1.2.2. Organize Piyasa- Tezgahüstü Piyasa Ayrımı ................................ 8
2. TÜREV ÜRÜN PĠYASALARININ TARĠHSEL GELĠġĠMĠ VE TÜREV ÜRÜN
KAVRAMI ....................................................................................................... 9
2.1. Türev Ürünlerin Ortaya ÇıkıĢı ve Tarihsel GeliĢimi .............................. 9
2.2. Türev Ürün Piyasaları Kavramı ......................................................... 13
2.2.1. Türev Ürün Piyasalarına ĠliĢkin Temel Kavramlar ....................... 17
2.3. Türev Ürünlerin Kullanım Amaçları .................................................... 20
2.3.1. Vadeli ĠĢlem Piyasalarında Riskten Korunma (Hedging)............. 21
2.3.2. Vadeli ĠĢlem Piyasalarında Spekülatif Amaçlı ĠĢlemler ............... 23
2.3.3. Vadeli ĠĢlem Piyasalarında Arbitraj Amaçlı ĠĢlemler .................... 23
2.3.4. Manipülasyon Amaçlı ĠĢlemler .................................................... 24
2.4. Türev Ürünlere Yönelik Risk Kavramı ve Türleri ................................ 25
2.4.1. Risk Kavramı ve Türleri............................................................... 25
2.4.2. Risk Yönetimi ve Türev Ürünler .................................................. 27
2.5. Türev Ürün Piyasalarında Kaldıraç Etkisi ve Denetleyici ve Düzenleyici
Kurumların Yeri ve Önemi ........................................................................ 29
2.5.1. Türev Piyasalarda Kaldıraç Etkisi ............................................... 29
2.5.2. Düzenleyici ve Denetleyici Kurumların Piyasalar Üzerindeki Yeri
ve Önemi .............................................................................................. 30
3. TÜREV ÜRÜNLERĠN SINIFLANDIRILMASI ............................................ 32
3.1. Genel Olarak Swap ĠĢlemleri ............................................................. 32
3.1.1. Swap Tanımı ............................................................................... 33
ii
3.1.2. Swap ÇeĢitleri ............................................................................. 34
3.1.2.1. Faiz Swapları........................................................................ 34
3.1.2.2. Döviz (Para) Swapları .......................................................... 35
3.1.3. Swap ĠĢlemlerinin Avantaj ve Dezavantajları .............................. 36
3.2. Forward Tanımı ve Forward ÇeĢitleri ................................................ 36
3.2.1. Forward Tanımı .......................................................................... 37
3.2.2. Forward ÇeĢitleri ......................................................................... 38
3.2.2.1. Döviz Forwardları ................................................................. 38
3.2.2.2. Faiz Forwardları ................................................................... 38
3.3. Futures Tanımı ve Futures ÇeĢitleri .................................................. 39
3.3.1. Futures Tanımı ........................................................................... 39
3.3.3. Futures ÇeĢitleri .......................................................................... 40
3.3.3.1. Döviz Futures SözleĢmeleri .................................................. 40
3.3.3.2. Faiz Futures SözleĢmeleri .................................................... 40
3.3.3.3. Endeks Futures SözleĢmeleri ............................................... 41
3.3.3.4. Mal Futures SözleĢmeleri ..................................................... 41
3.4. Opsiyonlar ......................................................................................... 42
3.4.1. Opsiyon Tipleri ............................................................................ 44
3.4.1. Opsiyon ĠĢlemlerinde Teminatlandırma....................................... 45
ĠKĠNCĠ BÖLÜM
TÜRKĠYE’DE TÜREV ÜRÜN PĠYASALARININ GELĠġĠMĠ, HUKUKĠ
NĠTELĠĞĠ VE VERGĠLENDĠRĠLMESĠ
1. TÜRKĠYE‟DE TÜREV ÜRÜNLERĠN VE VADELĠ ĠġLEM PĠYASALARININ
GELĠġĠMĠ ..................................................................................................... 46
1.1. ĠMKB Vadeli ĠĢlemler Piyasası ........................................................... 50
1.2. Ġstanbul Altın Borsası Vadeli ĠĢlem ve Opsiyon Piyasası ................... 52
1.3. Vadeli ĠĢlemler ve Opsiyon Borsası (VOB) ........................................ 52
2. TÜREV ÜRÜNLERĠN HUKUKĠ NĠTELĠĞĠ................................................. 56
2.1. Swap SözleĢmelerinin Hukuki Niteliği................................................ 59
2.2. Forward SözleĢmelerinin Hukuki Niteliği ........................................... 61
2.3. Futures SözleĢmelerinin Hukuki Niteliği ............................................ 62
2.4. Opsiyon SözleĢmelerinin Hukuki Niteliği ........................................... 63
2.5. Türev Ürünlerin Kıymetli Evrak, Menkul Kıymet ya da Diğer Sermaye
Piyasası Aracı Olarak Ele Alınması .......................................................... 65
iii
3. GELĠR VE KURUMLAR VERGĠSĠ KAPSAMINDA TÜREV ÜRÜNLERDEN
SAĞLANAN GELĠRLERĠN NĠTELĠĞĠNĠN BELĠRLENMESĠ .......................... 70
3.1. Gelir Vergisi ....................................................................................... 71
3.1.1. Gelir Vergisinde Yükümlülük ....................................................... 72
3.1.2. Gelir Vergisinde Vergiyi Doğuran Olay ....................................... 73
3.1.3. Ticari Kazanç Kavramı ................................................................ 73
3.1.4. Menkul Sermaye Ġradı Kavramı .................................................. 74
3.1.5. Diğer Kazanç ve Ġratlar Kavramı ................................................. 74
3.1.6. Türev Ürünlerden Elde Edilen Gelirlerin Menkul Sermaye Ġradı ve
Değer ArtıĢ Kazancı Kapsamında Ġncelenmesi..................................... 76
3.2. Kurumlar Vergisi ................................................................................ 79
3.2.1. Kurumlar Vergisinde Verginin Yükümlüsü ................................... 79
3.2.2. Kurumlar Vergisinde Vergiyi Doğuran Olay ................................ 80
ÜÇÜNCÜ BÖLÜM
SWAP, FORWARD, FUTURES, OPSĠYON ĠġLEMLERĠNĠN
VERGĠLENDĠRĠLMESĠNĠN ANALĠZĠ VE DEĞERLENDĠRĠLMESĠ
1. TÜREV ÜRÜNLERĠN GELĠR VE KURUMLAR VERGĠSĠ YÖNÜNDEN
ĠNCELENMESĠ............................................................................................. 81
1.1. Türev Ürünlerin GVK Geçici 67. Madde Kapsamında Ġncelenmesi ... 81
1.1.1. GVK Geçici 67. Madde Kapsamında Türev Ürünlerden Elde Edilen
Gelirlerin Gelir ve Kurumlar Vergisi Mükelleflerine Göre Ġncelenmesi ... 84
1.1.2. Gelir Vergisi Mükelleflerince Türev Ürünlerden Elde Edilen Gelirler
.............................................................................................................. 85
1.1.3. Kurumlar Vergisi Mükelleflerince Elde Edilen Gelirler ............. 88
2. TÜREV ÜRÜNLERĠN BANKA VE SĠGORTA MUAMELELERĠ VERGĠSĠ
YÖNÜNDEN ĠNCELENMESĠ ....................................................................... 89
2.1. Banka ve Sigorta Muameleleri Vergisi Açısından Swap ĠĢlemlerinin
Ġncelenmesi .............................................................................................. 91
2.2. Banka ve Sigorta Muameleleri Vergisi Açısından Forward ĠĢlemlerinin
Ġncelenmesi .............................................................................................. 92
2.3. Banka ve Sigorta Muameleleri Vergisi Açısından Futures ĠĢlemlerinin
Ġncelenmesi .............................................................................................. 93
iv
2.4. Banka ve Sigorta Muameleleri Vergisi Açısından Opsiyon ĠĢlemlerinin
Ġncelenmesi .............................................................................................. 93
3. TÜREV ÜRÜNLERĠN DAMGA VERGĠSĠ YÖNÜNDEN ĠNCELENMESĠ ... 93
3.1. Damga Vergisi Açısından Swap ĠĢlemlerinin Ġncelenmesi ................. 96
3.2. Damga Vergisi Açısından Forward ĠĢlemlerinin Ġncelenmesi ............. 96
3.3. Damga Vergisi Açısından Futures ĠĢlemlerinin Ġncelenmesi .............. 97
3.4. Damga Vergisi Açısından Opsiyon ĠĢlemlerinin Ġncelenmesi ............. 98
4. TÜREV ÜRÜNLERĠN KATMA DEĞER VERGĠSĠ YÖNÜNDEN
ĠNCELENMESĠ............................................................................................. 99
4.1. Katma Değer Vergisi Açısından Swap ĠĢlemlerinin Ġncelenmesi ..... 100
4.2. Katma Değer Vergisi Açısından Forward ĠĢlemlerinin Ġncelenmesi . 100
4.3. Katma Değer Vergisi Açısından Futures ĠĢlemlerinin Ġncelenmesi .. 101
4.4. Katma Değer Vergisi Açısından Opsiyon ĠĢlemlerinin Ġncelenmesi . 102
5. TÜREV ÜRÜNLERĠN VERGĠLENDĠRĠLMESĠNDE GEÇERLĠ
UYGULAMALARIN DEĞERLENDĠRĠLMESĠ .............................................. 103
5.1. Stopaj Oranının Borsada ĠĢlem Görüp Görmemesine Göre Farklı
Uygulanmasının Değerlendirilmesi ......................................................... 107
5.2. Stopaj Oranının, Türev Ürünün Dayandığı Temel Varlığa Göre Farklı
Uygulanmasının Değerlendirilmesi ......................................................... 108
5.3. Stopaj Oranının Dar Mükellefler Lehine Sıfırlanmasının
Değerlendirilmesi .................................................................................... 110
5.4. Dar Mükellefler Ġçin stopaj Oranının Sıfır Olarak Uygulanmasının Ġptali
Kararının Değerlendirilmesi .................................................................... 112
5.5. Stopaj Uygulamasının Gelir Vergisinin Üniter Yapısı Ġçinde
Değerlendirilmesi .................................................................................... 115
5.6. Türev Ürün Gelirlerine Stopaj Uygulanmasının Mümkün Olmadığı
Durumlarda Vergilendirmenin Değerlendirilmesi .................................... 117
SONUÇ ...................................................................................................... 119
KAYNAKÇA ............................................................................................... 123
ÖZET ......................................................................................................... 133
ABSTRACT ................................................................................................ 135
GĠRĠġ
Tüm ekonomilerde, elinde fon fazlası bulunan birimlerin, yatırımlarının
ve cari iĢlemlerinin finansmanı için bu fonlara ihtiyacı olan kesimlere güvenli
bir Ģekilde aktarılmasını sağlayacak sistemlere ihtiyaç duyulur. Genel
anlamda finansal ya da mali piyasalar olarak ele alınan bu sistem içerisindeki
bölümlemede, birbirlerinden kesin çizgilerle ayrılmamakla birlikte kısa vadeli
fon transferlerinin sağlandığı piyasalara para piyasaları, orta ve uzun vadeli
fon akımlarının sağlandığı piyasalara ise sermaye piyasaları denir. Bu
piyasalarda fon arz edenler genelde tasarruf sahipleri, fon talebi olanlar ise,
kamu sektörü ve özel sektör olmaktadır. Fon arz ve talebinin güvenli bir
Ģekilde karĢılaĢabilmesi ve olası risklerin kontrollü bir Ģekilde dağıtılabilmesi
için kamu otoritesinin piyasalar nezdinde yapacağı düzenleyici ve denetleyici
kuralların olması gereklidir. Yapılan düzenlemelerin yanında riski önleyici ve
dağıtıcı birtakım uygulamaların da kullanılması bu iĢlemlerden elde edilecek
faydanın artmasını sağlar. Ekonomik geliĢmelere paralel olarak piyasa
katılımcılarının karĢı karĢıya kaldıkları risklerin çeĢitleri ve Ģekilleri artmıĢ,
bunun sonucunda riskin yönetilebilmesi için yeni finansal araçlara olan ihtiyaç
artmıĢtır. Piyasalarda meydana gelen ve önceden kestirilmesi çok mümkün
olmayan dalgalanmalardan mümkün olduğunca korunmaya yönelik bir dizi
arayıĢlar sonucu ise finansal türevler geliĢmiĢtir. Temel olarak forward, swap,
futures ve opsiyon iĢlemlerinden oluĢan türev ürünler, önceleri korunma
amaçlı olarak kullanılmıĢ, daha sonra ise kar amaçlı olarak kullanılmaya
baĢlanmıĢtır. Tarihsel süreç içinde bakıldığında, eski Yunanda zeytin hasadı
üzerine uygulanan opsiyon benzeri iĢlemlere kadar uzanan türev ürünlerin
asıl geliĢimi 1970‟li yıllarda olmuĢtur.
1972 yılında Bretton Woods Sistemi‟nin terk edilmesiyle, döviz
kurlarının sürekli değiĢmesi ve uluslarası piyasalardaki faiz dalgalanmaları,
mali kuruluĢları döviz kuru ve faiz riski ile karĢı karĢıya bırakmıĢtır. Döviz
kurlarının, faiz oranlarının ve ürün fiyatlarının hızlı artıĢı ve dalgalanmalarının
yatırımcıları belirli finansal risklerle karĢı karĢıya bırakması sonucu finansal
2
bir yenilik olarak türev ürünler kullanılmaya baĢlanmıĢ ve günümüzde çok
büyük kullanım miktarlarına ulaĢılmıĢtır. GeliĢmiĢ ülkelerde tarım ürünleri
üzerine korunma amacıyla iĢlem görmeye baĢlayan, daha sonra ise faiz,
döviz ve finansal göstergeler üzerine de yapılan sözleĢmeler yatırımcılar
tarafından yoğun bir ilgi görmüĢtür. Bunun bir sonucu olarak tüm dünyada
geliĢmiĢ piyasalarda olduğu kadar geliĢmekte olan piyasalarda da yoğun
türev ürünlerin iĢlem gördüğü bir çok borsa faaliyete geçmiĢtir.
Ülkemiz açısından bakıldığında ise 24 Ocak 1980 dönüĢüm kararları
ile baĢlayan süreçte, Türk Parasına konvertibilite özelliğinin sağlanması ve
ekonominin serbestleĢtirilerek dıĢa açılması sonucu sermaye piyasalarının
geliĢimi hız kazanmıĢtır. Gerekli mevzuatsal düzenlemelerin ardından
sırasıyla, Ġstanbul Menkul Kıymetler Borsası, Ġstanbul Altın Borsası ve türev
ürünler için büyük öneme sahip Ġzmir Vadeli ĠĢlem ve Opsiyon Borsası
açılmıĢtır.
Sermaye piyasalarının hızlı bir Ģekilde geliĢmesi, bunlarla ilgili
yapılacak vergisel ve diğer yasal düzenlemeleri önemli hale getirmiĢtir. Türev
piyasalar, ileride teslimatı yapılmak üzere herhangi bir malın veya finansal
aracın, bugünden alım satımının yapıldığı piyasalardır. Bu piyasalarda iĢlem
gören sözleĢmeler spot piyasa iĢlemlerine göre daha karmaĢık ve bu nedenle
profesyonel yatırımcıya daha fazla hitap eden ürünlerdir. Vergi mevzuatına
bakıldığında, piyasalardaki hızlı geliĢime paralel bir geliĢim sağlayamadığı
görülmektedir. Mevzuatın karmaĢık ve dağınık yapısı, anlaĢılması güç bir
konu olan türev ürünleri daha da karmaĢık hale getirmektedir. Türev ürünlerin
kullanılmasının artması ile birlikte, bu ürünlerden elde edilen gelirlerin
vergilendirilmesinin nasıl olacağı konusu ayrı bir önem kazanmıĢtır. Vergi
kanunlarında, türev ürünlere yönelik özel ve net tanımlamalar yerine elde
edilen gelirlerin, genel vergi mevzuatımız çerçevesinde ele alındığı ve
kazancın ne tür bir kazanç olduğunun yorumlanmasıyla, vergilendirme
konusuna açıklık getirilmeye çalıĢıldığı görülmektedir. Bu çalıĢmada önce
türev ürünlerin alınıp satıldığı piyasalar genel olarak ele alınacak ve türev
3
ürünlere iliĢkin açıklamalar yapılacaktır. Sonrasında ise türev ürünlerin hukuki
niteliği, mevzuat içerisindeki yeri ve vergilendirilmesine iliĢkin incelemelerden
sonra,
vergilendirmeye
iliĢkin
çerçevesinde yer verilecektir.
değerlendirmelere
yürürlükteki mevzuat
BİRİNCİ BÖLÜM
GENEL OLARAK PĠYASA KAVRAMI, TÜREV ÜRÜNLERĠN PĠYASA
ĠÇERĠSĠNDEKĠ YERĠ VE ÖZELLĠKLERĠ
1. PĠYASA KAVRAMI VE ÖZELLĠKLERĠ
Piyasa, günlük yaĢantımızda oldukça sık karĢılaĢtığımız bir kavramdır.
Piyasa, her türlü mal veya hizmetin arz talep dengesi içerisinde oluĢan
fiyatlara göre alım satımlarının yapıldığı bir sistemdir. Ġktisadi açıdan piyasa,
alıcıların ve satıcıların karĢılıklı iletiĢim içinde oldukları, arz ve talebin
karĢılaĢmasıyla mübadelenin meydana geldiği, mekândan soyutlanmıĢ bir
kavramdır. Genel olarak piyasa kavramı karĢımıza faiz, döviz, sermaye
piyasası araçları gibi mali araçlar ile çeĢitli mal ve hizmetlerin alım satımının
yapıldığı fiziki veya sanal mekanlar olarak çıkmaktadır. Piyasalar alım satıma
konu olabilecek her türlü aracın alım satımı yapılmakla birlikte farklı isimlerle
anılmaktadır. Yapılan iĢlemler ülke sınırları içindeyse iç piyasa, iĢlemlerin
ülke sınırları dıĢında yapılması durumu söz konusu ise uluslararası piyasa
olarak ele alınmaktadır1.
Piyasalar, kendi içerisinde alım satıma konu mal veya hizmetlerin
niteliğine, alım satım iĢlemlerinin gerçekleĢmesinin zamanı ve mekanına göre
farklı tanımlara ayrılmaktadır. Yapılan iĢlemlerin gerçekleĢme zamanı
açısından bakıldığında piyasalar, spot (cari) ve vadeli olmak üzere ikiye
ayrılmaktadır. Spot piyasalarda alım satıma konu mal veya hizmetin bedelinin
ödenmesi ve teslimi aynı gün veya aynı hafta içerisinde gerçekleĢirken,
vadeli piyasalarda varılan anlaĢma çerçevesinde bu süre daha uzun
olmaktadır. Piyasalar iĢlem hacimleri açısından ise sığ piyasalar veya derin
piyasalar olarak sınıflandırılmaktadır. Az sayıda alıcı ve satıcının bulunduğu
ve iĢlem hacminin göreceli olarak düĢük olduğu piyasalar sığ piyasalar, alıcı
1
Sermaye Piyasası ve Borsa Temel Bilgiler Kılavuzu, ĠMKB Yayınları, 14. Basım, Ġstanbul 1999,
s. 1.
5
ve satıcıların fazla, iĢlem hacminin yüksek olduğu piyasalar ise derinliği olan
piyasalar olarak tanımlanmaktadır2.
Ġktisadi anlamda çok farklı piyasa türlerinden söz edilmekle birlikte
konumuz itibariyle piyasaları temel olarak mal (reel) piyasaları ve mali
(finansal) piyasalar olarak ikiye ayırmak mümkündür.
1.1. Mal (reel) Piyasaları
Bir gelir sağlamak amacıyla ticareti yapılan fiziksel bir varlık olan mal
ve bu kapsamda değerlendirilen hizmetlerin ve bunların üretiminde kullanılan
üretim faktörlerinin ticaretinin yapıldığı piyasalara mal piyasası denir.
Finansal piyasaların dıĢında kalan alım satıma konu araçların niteliklerine
göre mal piyasaları, petrol piyasası, enerji piyasası, tarım ürünleri piyasası,
maden piyasası gibi değiĢik sınıflara ayrılmıĢ birçok piyasa türünden
oluĢmaktadır.
1.2. Mali (finansal) Piyasalar
Bir ekonomik sistem içerisinde kendi kaynakları ile ihtiyaçlarını
karĢılayamayan ve fon talebi bulunan birimler ile kaynak fazlasına sahip olup,
bunlardan bir getiri elde etmek amacıyla fon arz eden tasarruf sahiplerinin,
karĢılıklı çıkarlar doğrultusunda iĢlem yaptıkları ve fonların el değiĢtirdiği
ortamlara mali piyasa denilmektedir. Mali piyasalar, fon arz edenler ile talep
edenler, bunların arasındaki fon transferini düzenleyen kurumlar, bu transferi
sağlayan yatırım ve finansman araçları ile hukuki ve idari düzenlemelerden
oluĢan, para ve sermaye piyasalarını içine alan geniĢ bir kavramdır. Mali
Piyasa vade yönünden kısa süreli fon arz ve taleplerinin karĢılaĢtığı para
2
“Türev Araçlar Lisanslama Rehberi” Vadeli ĠĢlem ve Opsiyon Borsası, Ġzmir, 2009, s. 12,
(EriĢim) www.vob.org.tr, 16.12.2009.
6
piyasaları, orta ve uzun vadeli kaynak arz ve talebinin karĢılaĢtığı sermaye
piyasaları olarak ikiye ayrılmaktadır3.
1.2.1. Para Piyasası
Kısa vadeli fon arz ve talebinin karĢılaĢtığı, kısa süreli likidite
ihtiyacının karĢılandığı piyasaya para piyasası denir. Para piyasasının tipik
özelliği kısa vadeli fonlardan oluĢmasıdır. Bu piyasada vade genel olarak bir
yılı aĢmamaktadır. Genelde karĢılıklı kiĢisel anlaĢmalar yoktur ve iĢlemler
standart Ģekillere bağlanmıĢtır. Bu nedenle, para piyasası iĢlemlerinde risk
yok denecek kadar azdır. Para piyasasında iĢlem gören araçların baĢında
mevduat gelmektedir4. Poliçe, bono, çek, konĢimento, sigorta poliçesi gibi
menkul kıymetler dıĢında kalan finansal varlıklar kullanılmak suretiyle
ekonomik birimlerin kısa vadeli likidite talepleri, nakit fazlası olan diğer
ekonomik birimler tarafından karĢılanır. Para piyasası, bankalar sisteminin
yer aldığı örgütlenmiĢ piyasalar ve banka sisteminin dıĢında kalan
örgütlenmemiĢ piyasalar olarak ayrıma tabi tutulmaktadır. Ancak, fon arz
edenlerle bu fonları kullananlar arasındaki anlaĢmaların ve iĢlemlerin
standart Ģekillerde ve genellikle bankalar aracılığıyla yapılması, para
piyasalarını örgütlenmiĢ bankalar sistemi içinde ele almamızı sağlamaktadır5.
1.2.2. Sermaye Piyasası
Sermaye piyasası genel tanımıyla, orta ve uzun vadeli fon arz ve
talebinin karĢılaĢtığı, özellikle halka açık anonim ortaklıkların orta vadeli fon
gereksinimlerini karĢıladıkları piyasadır. Sermaye piyasasının tipik özelliği ve
para piyasasından ayrıldığı en belirgin niteliği vade ile ilgilidir. Bu piyasa orta
3
H. AyĢe EYÜBOĞLU AKSEL, Risk Yönetim Aracı Olarak Futures Piyasaları, SPK Yayını,
1995, Yayın No:21, s. 3-4.
4
Tezer ÖÇAL- Ö.Faruk ÇOLAK- Selahattin TOGAY- Kadir ESER, Para Banka Teori ve Politika,
Gazi Kitabevi, Ankara, 1997, s. 23.
5
Ümit GÜCENME, Türkiye’de Sermaye Piyasasındaki Son Gelişmeler, TBB Yayınları, Yayın
No:181, s. 7.
7
ve uzun vadeli fonlardan oluĢmakta olup, bu vade en az bir yıl olmalıdır6. Bir
ülkenin genel ekonomik yapısı ve geliĢmiĢlik düzeyi ile yakından ilgili olan
sermaye piyasasının en önemli iĢlevi, kiĢisel birikimlerden meydana gelen
kaynakların ekonomik sistemin içinde yer almasını sağlamak, var olan
tasarruf miktarını arttırarak orta ve uzun vadeli kaynak ihtiyacı bulunan
birimlere aktarılmasını kolaylaĢtırmaktır. Sermaye piyasasının var olabilmesi
için öncelikle fon talep eden ekonomik birimler ile tasarrufları nedeniyle fon
fazlasına sahip olan ve bunları gerek kamu gerekse özel kesim tarafından
çıkarılan menkul kıymetlere yatırmak isteyen kiĢi ya da kuruluĢların
bulunması gerekir. Sermaye piyasasına kaynak teĢkil etmesi bakımından
kiĢisel
tasarruflar
toplam
tasarruflar
arasında
en
geniĢ
fonları
oluĢturmaktadır7.
Sermaye piyasaları yapısal olarak bölümlendirilirse, yeni kurulan,
sermayesini arttırmak isteyen ya da orta/uzun vadeli tahvil çıkaran
kuruluĢların hisse senetleri ile tahvillerinin alınıp satıldığı birincil piyasa
(primary market) ve önceden ihraç edilmiĢ olan hisse senedi ve tahvillerin
alınıp satıldığı ikincil piyasadan (secondary market) oluĢur.
Birincil piyasa daha çok sermaye piyasası bilinciyle, ikincil piyasa ise
menkul kıymetler piyasası olarak çalıĢır. Birincil piyasada uzun vadeli fonların
tasarruf sahibinden firmalara aktarılması söz konusudur ve birincil piyasada
yapılan tahvil ve hisse senedi satıĢları sonucunda firma ihtiyacı olan fonları
doğrudan elde eder8. Diğer taraftan, ikincil piyasada el değiĢtiren menkul
kıymetlerden sağlanan fonların bunları çıkaran Ģirketle doğrudan bir ilgisi
kalmaz. Ġkincil piyasa, menkul kıymetlerin likiditesini arttırarak birincil
piyasaya talep yaratır ve geliĢmesini sağlar. Ġkincil piyasanın en iyi
teĢkilatlanmıĢ bölümü menkul kıymet borsalarıdır. Bunun haricinde sermaye
6
Sermaye Piyasası ve Borsa Temel Bilgiler Kılavuzu, ĠMKB Yayınları, 14. Basım, Ġstanbul 1999,
s. 2.
7
GÜCENME, a.g.e., s. 10-11.
8
Sermaye Piyasası ve Borsa Temel Bilgiler Kılavuzu, ĠMKB Yayınları, 14. Basım, Ġstanbul 1999,
s. 3.
8
piyasasının geliĢmiĢ olduğu ülkelerde tezgah üstü (over the counter) olarak
adlandırılan borsa dıĢı piyasa vardır9.
1.2.2. Organize Piyasa- Tezgahüstü Piyasa Ayrımı
Mali piyasalar, iĢlemlerin gerçekleĢtiği mekana bağlı olarak organize
ve tezgahüstü piyasalar olmak üzere ikiye ayrılır. Organize piyasalar, yasal
ve operasyonel altyapısı olan, iĢlemlerin belli bir mekanda, birçok piyasa
katılımcısının varlığı ile çoklu fiyat sistemi kullanılarak gerçekleĢtirildiği
piyasalar iken, tezgahüstü piyasaların herhangi bir hukuki ve operasyonel
altyapısı
bulunmamakta,
iĢlemler
her
seferinde
farklı
mekanlarda
yapılmaktadır. Bu piyasalarda ilgili iĢlem için katılımcıların sayısı sınırlı
olmakta, iĢlemler iki veya üç katılımcı arasında sözleĢmeye konu ürünün
fiyatı, taraflar arasında serbestçe anlaĢma yapılarak belirlenmek suretiyle
gerçekleĢtirilmektedir10.
Organize
piyasalarda
birçok
alıcı
ve
satıcı
bulunduğundan likidite yüksek olmakta, takas merkezinin varlığı ve teminat
yatırılmadan iĢlem yapılamaması gibi nedenlerle karĢı tarafın yükümlülüğünü
yerine getirememesinden kaynaklanan bir kredi riski bulunmamaktadır.
Tezgahüstü piyasalarda ise iĢlemler, taraflar arasında güven unsuruna dayalı
olarak
yapılan
karĢılıklı
anlaĢmalar
sonucu
gerçekleĢtirildiğinden,
gerektiğinde alınan/satılan sözleĢmelerin el değiĢtirmesini kolaylaĢtıracak bir
ortam
bulunmamakta,
bu
nedenle
de
likidite
düĢük
seviyede
gerçekleĢmektedir. Takas merkezi ve teminat sisteminin bulunmaması da
tarafların zaman zaman kredi riski ile karĢı karĢıya kalmalarına sebep
olabilmektedir. Finansal kuruluĢların kendi aralarında yaptıkları iĢlemlerde ise
durum biraz daha farklı olmaktadır. Bu kuruluĢlara bağlı olarak çalıĢan
brokerlar telefonda ya da bilgisayar sistemi üzerinde alım satıma iliĢkin
kararlarını karĢı tarafa iletmekte ve bunun sonucunda karĢılıklı anlaĢmanın
9
Sermaye Piyasası ve Borsa Temel Bilgiler Kılavuzu, ĠMKB Yayınları, 14. Basım, Ġstanbul 1999,
s. 3.
10
Mustafa Kemal YILMAZ, Döviz Vadeli İşlem Sözleşmeleri, Der Yayınları, Ġstanbul 2002, s. 1011.
9
sağlanması durumunda iĢlem gerçekleĢmektedir11. Yapılan görüĢmelerin
genelde kayda alınması ve herhangi bir anlaĢmazlık durumunda bu kayıtların
esas alınması tezgahüstü piyasaların bir anlamda güvenli bir yönü olabildiğini
göstermektedir. Buna rağmen, organize ve tezgahüstü piyasaların özellikleri
karĢılaĢtırıldığında, organize piyasalar, tezgahüstü piyasalara göre iĢlemin
gerçekleĢmesinin güvence altına alındığı dolayısıyla da yatırımcı güvenliğinin
daha fazla ön plana çıktığı piyasalardır12.
2. TÜREV ÜRÜN PĠYASALARININ TARĠHSEL GELĠġĠMĠ VE TÜREV
ÜRÜN KAVRAMI
2.1. Türev Ürünlerin Ortaya ÇıkıĢı ve Tarihsel GeliĢimi
Belirli bir tarihte ve belirlenmiĢ bir fiyattan bir malın teslimini içeren
iĢlemler antik Yunan ve Roma‟ya kadar dayandırılmakta,13 ilk vadeli
sözleĢmeler antik Yunan'daki Milet'li filozof Thales'in kıĢın, bahardaki zeytin
hasatı için yağhaneler üzerine yaptığı ve günümüzdeki alım opsiyonlarına
benzeyen pazarlıklara kadar gitmektedir14.
Bugünküne benzer organize borsalarda iĢlem gören vadeli iĢlem
sözleĢmelerine (futures) benzer ilk uygulama, 18. yüzyılda Japonya‟da ortaya
çıkmıĢtır. Japon büyük toprak sahiplerinin pirinç üretimlerini teminat
göstererek, çıkardıkları ve para gibi kabul gören alındı sertifikaları
(certificates of
receipt) bunlara temel olmuĢtur.
Pirinç fiyatlarındaki
oynamalara göre sertifikaların değerlerinin değiĢtiği gözlenince, spekülatörler
ile birlikte ilk vadeli iĢlem piyasası “Dojima Pirinç Piyasası” adı altında
oluĢmuĢtur. Ancak bu sertifikalar, fiziki pirinç teslimatına izin vermediğinden,
zamanla pirinç spot piyasasında oluĢan fiyatlarla vadeli piyasada oluĢan
11
John C. HULL, Fundementals of Futures and Options Markets, Pearson Prentice Hall, Sixth
Edition, New Jersey, 2008, s. 4.
12
Mustafa Kemal YILMAZ, a.g.e., s.10-11
13
David A. DUBOFSKY- Thomas W. MILLER JR., Derivatives-Valuation and Risk Management,
Oxford University Press, New York 2003, s. 5.
14
Fatih Kemal EBĠÇLĠOĞLU- Abdulkadir KAHRAMAN, Swap İşlemleri İşleyişi ve Vergisel
Boyutu, Turmob Sirküler Yayınları, 1999, s. 3, (EriĢim) www.turmob.org.tr, 28.10.2009.
10
fiyatların iliĢkisi kopmuĢ ve aĢırı spekülatif hale gelmiĢtir. Bunun sonucu
olarak Japon hükümetince bir süre yasaklanan vadeli iĢlemler, daha sonra
fiziki teslimata izin verilen ve günümüz uygulamalarına daha fazla benzeyen
kurallarla tekrar baĢlatılmıĢtır15. Aynı dönemlerde Avrupa‟da da tahıl, balina
yağı ve kahve üzerine futures kontratlarına benzer vadeli anlaĢmalar
yapılmıĢtır16.
19.
yüzyılda,
geliĢen
sanayinin
de
etkisiyle
çiftçilerin
üretim
kapasitelerinin artması, ulaĢım ve iletiĢim olanaklarının geliĢmesiyle ABD‟de
de benzer araçların kullanılmasına zemin oluĢtu. Hasat zamanı ürünlerini
taĢımacılık ve ticaretin merkezi olan Chicago Ģehrine aynı anda getiren
çiftçiler, henüz tren yollarının inĢa edilmemiĢ olduğu ve depolama
imkanlarının yetersiz kaldığı bir ortamda, arz fazlası dolayısıyla istedikleri
fiyatı bulamama sorunuyla karĢılaĢmıĢlardır. Bu durumdan kaçınmak isteyen
daha kurumsallaĢmıĢ çiftçiler, ürünlerini önceden satmaya baĢlamıĢlar,
böylece fiyat riskini alıcılara transfer etmiĢlerdir. Gelecekte ürün teslimatını
garantiye
almaktan
çok,
fiyat
değiĢimlerinden
yararlanmak
isteyen
spekülatörlerin de ortaya çıkmasıyla, çiftçinin fiyat riskini taĢıyacak alıcılardan
baĢka
bir
grup
daha
devreye
girmiĢ
oldu.
Forward
iĢlem
olarak
nitelendirilebilecek bu sözleĢmelerde taraflardan birinin taahhüdünü yerine
getirmeme riski ve ürünün kalitesinin standart olmamasından kaynaklanan
risklerden kaçınmak için 1848 yılında, tahıl üreticileri bir araya gelerek
Chicago Ticaret Kurulu‟nu (Chicago Board of Trade-CBOT) kurdular17. Bu
geliĢmenin ardından, 1851 yılında CBOT‟deki ilk vadeli iĢlem sözleĢmesi
yapıldı18. Forward sözleĢmelerinin heterojen ve kendine özgü yapısı
nedeniyle birçok tüccar bunlarla iĢlem yapmaktan kaçınmaktaydı. Bunun
sonucunda da forward kontratlara benzer fakat onlara göre homojen ve
15
Sermaye Piyasası ve Borsa Temel Bilgiler Kılavuzu, ĠMKB Yayınları, 14. Basım, Ġstanbul, 1999,
s. 463.
16
Colin Andre CARTER, Futures and Options Markets, Pearson Education, Prentice Hall, New
Jersey, 2003, s. 11.
17
CARTER, a.g.e., s. 12.
18
Sermaye Piyasası ve Borsa Temel Bilgiler Kılavuzu, ĠMKB Yayınları, 14. Basım, Ġstanbul, 1999,
s. 463.
11
değiĢimi kolay olan standart futures sözleĢmeleri doğmuĢ ve önce Amerika
BirleĢik Devletlerinin diğer Ģehirlerindeki borsalarda, sonra da tüm dünyada
kullanılmaya baĢlanmıĢtır19.
Modern anlamda opsiyon sözleĢmeleri ise ilk olarak 19. yüzyılda
tezgah-üstü piyasalarda hisse senetleri üzerine alım ve satım hakkı
sağlamak üzere düzenlenmiĢtir. 1900‟lerin baĢında bir grup broker ve dealer
bir araya gelerek, Satım ve Alım Opsiyonu Broker ve Dealerları Derneği‟ni
kurmuĢ ve bir opsiyon piyasası oluĢturmuĢlardır. Hisse senedi opsiyonlarının
iĢlem göreceği ilk organize opsiyon borsası da 1973 yılında, Chicago
Opsiyon Borsası Kurulu (CBOE) adı altında kurulmuĢ ve 1973 tarihinde, 16
hisse senedi için düzenlenmiĢ alım (put) opsiyonları ile iĢlemler baĢlamıĢtır20.
Uluslararası ticarette meydana gelen geliĢmeler karĢısında finansman
tekniklerinin yetersiz kalması, yeni finansman tekniklerinin geliĢtirilmesini
zorunlu kılmıĢtır. Özellikle 1970‟li yıllarda yaĢanan krizler, faiz oranları ve
kurlarda meydana gelen dalgalanmalar, mevcut kredi piyasası araçlarının
kullanılması durumunda ortaya çıkacak riskleri arttırmıĢtır. Türev ürünler asıl
geliĢimini, 1972 yılında Bretton Woods sisteminin uygulamasına son
verilmesi sonucu, sabit döviz kuru politikalarından dalgalı kur ve faiz
politikalarına geçilmesi ile sağlamıĢtır21.
Dalgalı kur uygulamasına geçilmesi, oluĢabilecek riskleri azaltmaya
yönelik tekniklerin geliĢtirilmesine neden olmuĢtur. Türev ürünler, düĢük
maliyetle finansman ihtiyacının karĢılanabilmesi ve yüksek oranlı getirilerin
elde edilmesine yönelik ihtiyaçlar sonucunda ortaya çıkmıĢtır. Türev ürünler,
finansal risklerin daha iyi ölçülmesi ve yönetilmesi için, özellikle döviz kuru ve
faiz oranlarındaki değiĢmelerden kaynaklanan risklere karĢı katlanılabilir
19
CARTER, a.g.e., s. 13.
Sermaye Piyasası ve Borsa Temel Bilgiler Kılavuzu, ĠMKB Yayınları, 14. Basım, Ġstanbul, 1999,
s. 463.
21
Çetin Ali DÖNMEZ- v.d., Finansal Vadeli İşlem Piyasalarına Giriş, ĠMKB Yayınları, Ġstanbul
,2002, s. 1.
20
12
maliyetlerle korunmayı mümkün kılan ürünlerdir22. Risk, gerçekleĢmesi
muhtemel ve gerçekleĢtiğinde üstleneni zor durumda bırakabilecek bir
olaydır. Birçok firma, riskten korunmayı globalleĢme sürecinin bir parçası
olarak
görmektedir23.
Temelde
kredi
alma,
dövizle
borçlanma,
mal
fiyatlarındaki artıĢ gibi asıl finansal araçlarla ilgili fiyat, kur ve faiz oranı
riskinden korunmak ya da spekülatif gelir elde etmek amacıyla yapılır24.
Piyasalarda alım satımı yapılan bu enstrümanların türev finansal
araçlar olarak adlandırılmasının nedeni, söz konusu finansal enstrümanların
nakit piyasalarda iĢlem gören hisse senedi, tahvil gibi temel yatırım araçları
kullanılarak oluĢturulması; değerlerinin, dayandıkları nakit piyasada iĢlem
gören temel yatırım araçlarının değerlerinden türetilmiĢ olmasıdır 25. Türev
piyasalar, bu enstrümanların arz ve talebinin karĢılaĢmasıyla oluĢmakta;
türev borsalar ise, türev sözleĢmelerin organize bir yapı içinde alım-satımının
yapıldığı, örgütsel ve yasal çerçevede iĢleyen, fiziki bir mekan içindeki
yapıları/yapılanmaları ifade etmektedir26.
Türev ürünler günümüzde kapsamlı bir çeĢitliliğe ulaĢmıĢtır. Türev
ürünlerin tanımı forward (alivre sözleĢmeleri), swap (takas sözleĢmeleri),
futures (vadeli iĢlem sözleĢmeleri) ve opsiyon (opsiyon sözleĢmeleri)
iĢlemlerini kapsamaktadır. Ancak burada belirtilmesi gereken bir diğer husus
vadeli iĢlem kavramının dar anlamda futures iĢlemlerini kapsadığı, geniĢ
anlamda ise türev iĢlemlerin tümünü kapsadığı hususudur. Bu sözleĢmelerin
tamamında bugün varılan anlaĢma çerçevesinde gelecek bir vadede
tarafların yükümlülüklerini yerine getirmeleri öngörülmekle birlikte, aralarında
önemli farklılıklar vardır. Türev ürün piyasalarında iĢlem gören sözleĢmeler
22
Ertuğrul AKÇAOĞLU: Finansal Türev Ürünlerin Vergilendirilmesi, Turhan Kitabevi, Ankara,
2002, s. 13.
23
Erkut ONURSAL: “ Küçük Bir Maliyet KarĢılığında Risklerden Arınmak Mümkün”, DTM Dış
Ticaret Dergisi, Özel Sayı, Ekim, 2003, s. 2-3.
24
Remzi ÖRTEN- Ġpek ÖRTEN: Türev Finansal Araçlar ve Muhasebe Uygulamaları, Gazi
Kitabevi, Ankara, 2001, s.5
25
DUBOFSKY- MILLER JR., a.g.e., s. 3.
26
Orhan BAġBĠLĠCĠ, “Uluslararası Muhasebe Standartlarına Göre Türev Ürünlerin
MuhasebeleĢtirilmesi” Bursa Uludağ Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü YayımlanmamıĢ Yüksek
Lisans Tezi, Bursa, 2006, s. 8.
13
spot piyasa iĢlemlerine göre daha karmaĢık ve bu nedenle profesyonel
yatırımcıya daha fazla hitap eden ürünlerdir27.
2.2. Türev Ürün Piyasaları Kavramı
Günümüzde çok farklı mal ve hizmetler ile finansal ürünlerin alım
satımının yapıldığı piyasa türleri bulunmaktadır28. Bazı piyasalarda bu ürünler
birbirine geçmiĢ durumdadır. Uluslararası ticaretin geliĢmesi, para ve
sermaye
piyasalarının
globalleĢmesi,
kullanılmakta
olan
finansal
enstrümanların ihtiyacı karĢılayamaması, yatırımcıların piyasalarda meydana
gelen dalgalanmalardan ve belirsizlikten kendilerini koruma istekleri yeni
finansal enstrümanların kullanılma zorunluluğunu beraberinde getirmiĢtir.
Son yıllarda kullanımı giderek artan ve modern ekonominin vazgeçilmez bir
parçası haline gelen türev ürünler, yatırımcıların, alıcı ve satıcıların, kısacası
piyasalarda iĢlem yapan birimlerin riskten ve belirsizlikten korunmak
amacıyla baĢvurdukları enstrümanlar haline gelmiĢtir. Türev ürün kavramı
birbirinden türeyen geniĢ bir grubunu içine alan enstrümanlara verilen genel
addır. Ancak bu çalıĢmada, türev ürünlerin temeli sayılan swap, forward,
futures ve opsiyon iĢlemleri ve bunlara iliĢkin vergilendirme iĢlemleri ele
alınacaktır.
Türev ürünlerin geliĢimini ve bunlara neden ihtiyaç duyulduğunun
anlaĢılabilmesi için spot piyasa kavramının ve vadeli iĢlem piyasası
kavramının açıklanması yararlı olacaktır.
Spot piyasalar; anlaĢma, teslim ve ödeme iĢlemlerinin eĢ zamanlı
olarak yapıldığı piyasalardır. Bu piyasaların temel fonksiyonu alıcı ve
satıcıların tercihleri doğrultusunda almak veya satmak istedikleri ürünü o an
geçerli olan en iyi fiyattan almalarına ve satmalarına imkan vermesidir. Spot
piyasalarda sermaye piyasası araçları iĢlem görebileceği gibi mal piyasası
27
Sermaye Piyasası ve Borsa Temel Bilgiler Kılavuzu, ĠMKB Yayınları, 14. Basım, Ġstanbul, 1999,
s. 464.
28
“Türev Araçlar Lisanslama Rehberi”, Vadeli ĠĢlem ve Opsiyon Borsası, Ġzmir, 2009, s. 12,
(EriĢim) www.vob.org.tr, 16.12.2009.
14
araçları da iĢlem görmektedir. Spot piyasalar rasyonel fiyat oluĢumuna imkan
vermesine rağmen oluĢan fiyatlar anlık olmaktadır. Fiyatların ne olacağını
önceden
kestirebilmek
çok
fazla
mümkün
değildir.
Bu
piyasada
katılımcılarının gelecekteki fiyat değiĢimlerinden olumlu veya olumsuz
etkilenmeleri kaçınılmazdır29.
Spot piyasalarda iĢlemler iki taraf arasında yapılmaktadır. Bu
piyasalarda
fiyatlar
genelde
anlık
oluĢmakta
ve
teslim
ve
ödeme
yükümlülükleri kısa bir süre içerisinde tamamlanmaktadır. Alıcı ve satıcıların
karĢılıklı iĢlem yapmaları, fiyatlardaki geleceğe yönelik belirsizlik ve
dalgalanmalar ile bunun beraberinde getirdiği riskler, depolama maliyetleri,
teslim ile ödeme iĢlemlerinin çok kısa bir zaman dilimi içinde gerçekleĢtirilme
zorunluluğu yatırımcıları alternatif arayıĢlara itmiĢlerdir. Zaman içerisinde de
spot piyasaların alternatifi olan vadeli iĢlem piyasaları geliĢmiĢtir.
Türev ürünlerinin iĢlem gördüğü piyasalar vadeli iĢlem piyasaları
olarak da adlandırılmaktadır. Birçok mal veya hizmetin fiyatları serbest piyasa
koĢullarında arz ve talebe göre belirlenmekte ancak fiyatlar sürekli bir
değiĢkenlik göstermektedir. Vadeli iĢlem piyasaları ya da diğer adıyla türev
ürün piyasaları, genel olarak fiyatı bugünden belirlenen bir finansal varlığın
gelecek bir tarihte teslimi veya takasının söz konusu olduğu piyasalardır.
GeliĢmiĢ spot piyasalar rasyonel fiyat oluĢumuna imkan vermesine
rağmen, oluĢan fiyatlar anlık olmakta, ödeme ve teslimat iĢlem yapılan günde
veya çok kısa bir süre içerisinde yapılmaktadır. Bu nedenle yatırımcılar için
spot piyasalarda oluĢacak ani fiyat düĢüĢ ve yükseliĢleri zarar etme riskini de
beraberinde getirmektedir. Bu riskten ve belirsizlikten korunmak amacıyla
geleceğe yönelik iĢlemleri kapsayan birtakım sözleĢmeler yapılmaya
baĢlanması vadeli iĢlem piyasalarının temelini oluĢturmuĢtur30.
29
“Türev Araçlar Lisanslama Rehberi”, Vadeli ĠĢlem ve Opsiyon Borsası, Ġzmir, 2009, s. 13,
(EriĢim) www.vob.org.tr, 16.12.2009.
30
“Türev Araçlar Lisanslama Rehberi”, Vadeli ĠĢlem ve Opsiyon Borsası, Ġzmir, 2009, s. 15,
(EriĢim) www.vob.org.tr, 16.12.2009.
15
Vadeli iĢlem piyasaları, bir malın taraflar arasında yapılan anlaĢma ile
belirlenen bir fiyattan, ileriki bir tarihte teslim edilmek üzere alım satımının
yapıldığı piyasalardır. Vadeli piyasalarda, önceden belirlenen miktar, fiyat ve
nitelikteki bir ticari mal, finansal gösterge, sermaye piyasası aracı ya da
dövizin alım ya da satımı gibi iĢlemler gerçekleĢtirilmektedir. Bu piyasalarda
yapılan iĢlemlerin en temel özelliği, üzerinde anlaĢma yapılan varlığın ya da
bu varlığın parasal bedeline ait iĢlemin, anlaĢmanın yapıldığı o anda değil,
gelecekteki bir zamanda gerçekleĢecek olmasıdır. Vadeli iĢlem piyasaları
spot piyasaların aksine anlaĢmanın bugünden yapıldığı ve yükümlülüklerin
gelecek bir dönemde yerine getirilmesini öngören piyasalardır. Vadeli iĢlem
piyasalarına konu olan mal ya da finansal araçlar, spot piyasalarda iĢlem
gören ve gelecekteki beklentiler doğrultusunda alınıp satılan araçlardır 31. Bu
tanımdan da anlaĢılacağı üzere, vadeli piyasalar, vadeli iĢlem ve opsiyon
sözleĢmelerinin iĢlem gördüğü piyasa veya borsaları ve buna benzer
sözleĢmelerin
iĢlem
gördüğü
diğer
organize
olmamıĢ
piyasaları
kapsamaktadır.
AnlaĢmaların
bugün
yapıldığı,
anlaĢma
yükümlülüklerinin
ise
gelecekte yerine getirildiği vadeli piyasalar, futures piyasaları, vadeli iĢlem
piyasaları, türev piyasalar, derivatif piyasaları gibi isimlerle de anılmaktadır.
Vadeli iĢlemler dünyada kullanılan terminolojiye göre türev araçlar olarak
ifade edilmektedir.
Sermaye piyasalarının etkinliğinden söz edilebilmesi için finansal ürün
çeĢitliliğinin fazla olması gerekir. Teknolojinin geliĢmesi ile birlikte mekan ve
zamana iliĢkin kısıtlar ortadan kalkmıĢ ve büyük miktarlı fonlar çok kısa
zaman dilimleri içinde uluslararası piyasalarda el değiĢtirmeye baĢlamıĢtır.
Uluslararası finansal piyasalarda meydana gelen yapısal değiĢim süreci;
kredilerin finansal varlıklara dönüĢmesi, finansal iĢlemlerin belli merkezlerde
31
Ahmet Bülent SABUNCU, Vadeli ĠĢlem Piyasalarının GeliĢme Dinamikleri ve Türkiye, Hacettepe
Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, (YayımlanmamıĢ Yüksek Lisans Tezi), Ankara, 1996, s. 7.
16
toplanarak finansal piyasaların bütünleĢmesi ve finansal yeniliklerin ortaya
çıkması olarak kendini göstermiĢtir32.
Sabit kur sistemine dayalı politikaların terk edildiği 1970‟li yılların
baĢlarında ortaya çıkan kur, fiyat ve faiz riski gibi finansal risklerin ortadan
kaldırılması ya da etkilerinin azaltması ve buna bağlı olarak kâr sağlamak
amacına yönelik olarak yeni birçok finansal araç geliĢtirilmiĢtir. Finansal
yeniliklerin özellikle 1970‟lerden sonra hızla artmasının nedenleri faiz ve
enflasyon oranlarındaki dalgalanmalar, yasal düzenlemeler, bilgisayar ve
iletiĢim teknolojilerindeki geliĢmeler ile globalleĢmenin hız kazanmasıyla
birlikte artan rekabettir. Finansal yeniliklerin ilk sonuçları, yeni finansal ürün
ve yeni teknikler olmuĢtur. Finansal piyasalarda ürün, süreç ve organizasyon
bazında birçok yenilik gerçekleĢmiĢtir. Ürün bazındaki yeniliklere bakıldığında
para ve faiz swapları, futuresler ve opsiyon iĢlemlerini içine alan türev ürünler
öne çıkmaktadır33.
Finansal yenilikler zaman ve mekan açısından yenilik niteliği taĢıyan,
taraflara yatırım ya da finansman olanakları sağlayan yeni ürünler, yeni
teknikler ve yöntemler bütünüdür. Finansal yenilikler spekülatif amaçlar, riskin
ortadan kaldırılması ya da taraflara dağıtılması gibi hedeflerle ortaya
çıkmakla birlikte, maliyetlerin düĢürülmesi, kazancın arttırılması, yatırım ve
finansman esnekliğinin sağlanması ve arbitraj gibi hedeflerle de kullanılmaya
baĢlanmıĢtır34. Bu yeniliklerin içerisinde toplam büyüklükleri ve etkileri göz
önüne alındığında en önemlisi türev ürünlerdir. Finansal bir yenilik olarak
türev ürünlerin ortaya çıkıĢı ve geliĢimi de riskten korunma (hedging) ve
geleceğe yönelik fiyat keĢfi yani spekülatif amaçlı ihtiyaçlar ile fiyat
farklılıklarından (arbitraj) yararlanarak kazanç sağlama isteğine dayanmakla
birlikte, mevcut finansal sınırlamalara bağlı olarak artan maliyetler bu tarz
32
Abdurrahman FETTAHOĞLU, Finansal Piyasalarda Yenilikler ve 1980 Sonrası Türkiye,
Ankara, 1991, s. 4-5.
33
Lokman GÜNDÜZ-Mehmet TUTAL, Türev Ürünlerin Muhasebeleştirilmesi: Türkiye
Uygulaması Üzerine Bir Öneri, TBB Yayınları, No:193, Ġstanbul, 1995, s. 2.
34
FETTAHOĞLU, a.g.e., s. 8.
17
yeni finansal ürünlerin ortaya çıkmasını ve kullanılmasını teĢvik etmektedir35.
Türev ürünlerin açıklanmasında bu iĢlemlerde kullanılan bazı terimlerin
açıklanması yararlı olacaktır.
2.2.1. Türev Ürün Piyasalarına ĠliĢkin Temel Kavramlar
Dayanak Varlık: Üzerine vadeli iĢlem sözleĢmesi düzenlenen hisse
senedi, döviz, faiz, finansal gösterge ya da kıymetli maden, tarımsal ürünler
gibi ürünleri ifade etmektedir36.
SözleĢmenin Vadesi: SözleĢmeye konu ürünün nakit uzlaĢmasının
veya fiziki takasının yapılacağı zamandır.
Spot Fiyat: Teslim ve ödeme iĢlemlerinin çok kısa bir süre içinde
gerçekleĢtirilecek alım satımlarda o an için geçerli olan piyasa fiyatıdır.
Vadeli Fiyat: Alım satıma konu olan ürünün fiyatının bugünden
belirlendiği teslim ve ödemenin ileride yapılacağı sözleĢmelerde belirlenen
fiyattır.
UzlaĢma Fiyatı: Borsalarında alım satıma konu olan vadeli iĢlem
sözleĢmelerine iliĢkin teminat yükümlülüklerinin belirlenerek teminatların
güncellenmesi ve gün sonu kar ve zararın hesaplanmasında baz alınan fiyat
uzlaĢma fiyatıdır37.
Fiyat Adımları: Vadeli iĢlem sözleĢmesinde, sözleĢme fiyatında
gerçekleĢebilecek en küçük fiyat hareketidir.
Günlük Fiyat Hareket Limitleri: Vadeli iĢlem sözleĢme fiyatının bir
gün içinde aĢağı veya yukarı doğru hareket edeceği fiyat bandıdır.
35
GÜNDÜZ- TUTAL, a.g.e., s. 2.
Vadeli İşlemler Piyasaları (Türev Piyasalar)”, ĠMKB Eğitim Seti, s. 16, (EriĢim)
www.imkb.gov.tr, 20.12.2009.
37
“Türev Araçlar Lisanslama Rehberi”, Vadeli ĠĢlem ve Opsiyon Borsası, Ġzmir, 2009, s. 51,
(EriĢim) www.vob.org.tr, 16.12.2009.
36
18
Teminat Oranları: Vadeli iĢlem sözleĢmesinde pozisyon alanların,
iĢlemin baĢlangıcında ve pozisyon tutulurken hesaplarında bulundurmaları
gereken baĢlangıç ve sürdürme teminat oranlarıdır.
BaĢlangıç Teminatı: Her bir sözleĢmede iĢlem yapabilmek için takas
kurumuna yatırılması zorunlu olan tutardır. Tutar veya oransal olarak
belirlenir. (Sözleme baĢına 1.000 TL veya sözleĢme büyüklüğünün %10‟u
gibi)
Sürdürme Teminatı: BaĢlangıç teminatının karĢılaĢılan zarar sonucu
düĢebileceği minimum seviyeye sürdürme teminatı seviyesi denir. BaĢlangıç
teminatının %‟si olarak belirlenir38.
Olağanüstü
Durum
Teminatı:
Olağanüstü
durumlarda
Borsa
tarafından bulundurulmasına karar verilen ek iĢlem teminatlarıdır.
Uzun Pozisyon: Türev ürün piyasalarında uzun pozisyon, yapılan
iĢlemler sonucunda alım yönünde net pozisyona sahip olunmasıdır. Ġlk iĢlem
olarak alım yönünde bir iĢlem yapıldığında uzun pozisyona sahip olunur. Bu
piyasalarda
uzun
pozisyon
alan
taraf,
sözleĢme
vadesi
geldiğinde
sözleĢmeye konu varlığı, sözleĢmede belirtilen fiyattan almak ya da nakdi
uzlaĢmayı sağlamakla yükümlüdür.Uzun pozisyon alan bir yatırımcı fiyatların
artması durumunda kar elde eder39.
Kısa pozisyon: Uzun pozisyonun tam tersidir. Sahip olunan toplam
net pozisyonun satıĢ yönünde olduğu durumlarda kısa pozisyona sahip
olunur. Kısa pozisyon almak, net satıĢ yönlü iĢlem yapmak anlamına
gelmektedir. Vadeli iĢlem sözleĢmesi satarak kısa pozisyon alan taraf
sözleĢme vadesinde sözleĢmeye konu varlığı belirlenen fiyat ve miktarda
satmak ya da nakdi uzlaĢma sağlamakla yükümlüdür. Kısa pozisyonda olan
38
“Türev Araçlar Lisanslama Rehberi”, Vadeli ĠĢlem ve Opsiyon Borsası, Ġzmir, 2009, s. 51,
(EriĢim) www.vob.org.tr, 16.12.2009.
39
DÖNMEZ- vd., a.g.e., s. 4.
19
bir yatırımcı fiyatların düĢmesi sonucu daha yüksek bir fiyattan satıĢ
anlaĢması yapmıĢ olması nedeniyle kara geçecektir40.
Yayılma (Fark) Pozisyonu: Her bir hesap için aynı anda, aynı
sözleĢmenin farklı vadelerinden birinde uzun, diğerinde kısa pozisyon
alınmasıdır.
Nakdi Mutabakat (UzlaĢma): SözleĢme vadesinde sözleĢmeye konu
varlığın teslim edilmesi yerine sözleĢmede belirlenen fiyat ile spot piyasada
oluĢan fiyat arasındaki fark üzerinden hesaplanacak tutarın ödenmesi bu
Ģekilde
açık
pozisyonların
vade
sonunda
uzlaĢma
fiyatı
üzerinden
kapatılmasıdır.
Pozisyon Limiti: Bir hesap sahibinin vadeli iĢlem sözleĢmesinin çeĢitli
vadelerinde ayrı ayrı ve toplam olarak alım veya satım yönünde pozisyon
alabileceği toplam sözleĢme sayısı (mutlak pozisyon limiti) veya oranıdır
(oransal pozisyon limiti).
Son ĠĢlem Günü: Vade ayı içerisinde iĢlem yapılabilecek son gündür.
Son iĢlem günü sonunda açık pozisyonların belirlenen teslimat Ģekline göre
kapatılması zorunludur.
Teslimat ġekli: Son iĢlem gününde açık pozisyon sahiplerinin
yükümlülüklerini yerine getirme Ģeklidir. Teslimat Ģekli fiziki veya nakdi
mutabakat olarak belirlenebilir. Fiziki teslimat alım satıma konu olan dayanak
varlığın fiziken teslim edilmesidir. Nakdi mutabakat ise son gün uzlaĢma fiyatı
ile ters iĢlem yapılarak pozisyonların kapatılması ve kar/zararın ilgili
hesaplara yansıtılmasıdır. Ancak genelde vadeli iĢlemler ve opsiyon
borsalarında nakdi mutabakat geçerlidir.
40
DÖNMEZ- vd., a.g.e., s. 4.
20
Günlük Fiyat Hareket Sınırları: Yüzdesel olarak sözleĢme fiyatının
gün içinde bir önceki günün uzlaĢma fiyatına göre hareket edebileceği alt ve
üst sınırlardır (+ %5, - %5 gibi).
2.3. Türev Ürünlerin Kullanım Amaçları
Ürün bazında finansal yenilik sürecinin baĢında gelen ve yeni finansal
teknikler olarak da ele alınan türev ürünler bazı varlıkların değerlerinden
türeyen ve bu temel değerlere dayalı hak ve yükümlülükleri ifade eden
enstrümanlardır. Farklı bir ifadeyle bu enstrümanlar temel ürünlerin alınması
veya satılmasında daha fazla esneklik sağlamak amacıyla düzenlenen
bilinen enstrümanların versiyonları olarak da tanımlanabilir41. Türev ürünler,
altın, petrol, bakır, mısır, buğday, pamuk, et gibi çok çeĢitli fiziki mallar
üzerine ve hisse senedi, tahvil, faiz oranı, döviz, endeks gibi finansal ürünler
üzerine düzenlenmektedir. Türev ürünler, fiyatları bir baĢka ürünün fiyatına
bağlı olan vade sonundaki veya vade içerisindeki değeri, sözleĢmeye konu
olan varlığın fiyatı tarafından belirlenen varlıklar olduğundan, temelinde bağlı
oldukları ürünün fiyat dalgalanmalarından etkilenmektedir42. Bu fiyat
dalgalanmalarına bağlı olarak türev ürünlerin kullanılması, dolayısıyla da
türev piyasalarda iĢlem yapılması temelde üç farklı amaçla olmaktadır.
Bunlardan ilki spot piyasada pozisyonu olup, fiyat riskinden korunmak isteyen
yatırımcıların gelecekteki fiyatları sabitlemek amacıyla yaptıkları korunma
amaçlı iĢlemlerdir. Ġkincisi, fiyat hareketlerinden kazanç sağlama amacıyla
risk alan yatırımcıların yaptığı spekülatif amaçlı iĢlemler, üçüncüsü ise aynı
vadeli sözleĢmelerin iĢlem gördüğü piyasalar arasındaki ya da spot piyasa ile
vadeli piyasa arasındaki fiyat farklılıklarından yararlanarak kar elde etme
amacıyla yapılan iĢlemlerdir43. Bu üç temel amaçtan yola çıkarak
yatırımcıların ve finansal kurumların türev piyasalarda iĢlem yapma amaçları
Ģöyle sıralanabilir:
41
GÜNDÜZ- TUTAL, a.g.e., s. 3.
DUBOFSKY- MILLER JR., a.g.e., s. 3.
43
“Vadeli İşlem ve Opsiyon Sözleşmeleri”, SPK Yatırımcı Bilgilendirme Kitapçıkları 8, Ankara,
2007, s. 4, (EriĢim) www.spk.gov.tr, 20.12.2009.
42
21

Dünyanın çeĢitli finans pazarları arasındaki arbitraj fırsatlarından
yararlanarak kaynak maliyetlerini düĢürmek,

Faiz ve döviz kurlarındaki beklenmeyen değiĢmelerin doğurduğu riski
önlemek veya azaltmak,

Borçlanma kapasitesi ve likidite düzeyini artırmak,

Mevcut varlık veya yükümlülükleri ve kesin döviz taahhütlerini riskten
korumak,

Bağlı Ģirketlerdeki net yatırımları riskten korumak ve spekülasyon
amacıyla vadeli kontratları kullanmak,

Sermaye piyasalarını tamamlamak ve fiyat sinyallerinin etkinliğini
artırmak.
Türev araçların kullanılma amaçlarının iyi açıklanabilmesi, bu ürünlerin
kullanımlarından elde edebilecek avantajların daha iyi kavranmasına olanak
tanımaktadır44. Bu nedenle türev araçların temel kullanım amaçlarının ayrı
ayrı açıklanması, bunun yanında sermaye piyasasında yasak olmasına
rağmen manipülatif amaçlı iĢlemlerin de kısaca ne olduğuna değinilmesi
yararlı olacaktır.
2.3.1. Vadeli ĠĢlem Piyasalarında Riskten Korunma (Hedging)
En basit tanımıyla hedging korunmak amacıyla finansal piyasalardaki
araçların kullanılması yoluyla gelecekte oluĢabilecek olası ters fiyat
hareketlerine karĢı yatırımcının kendini güvenceye almasıdır. Riskten
korunmak isteyen yatırımcılar, bir sermaye piyasası aracı, döviz, kıymetli
maden veya malı kullanan, bunlarda pozisyon tutan veya gelecekte
teslimatını bekleyen, ancak ilgili ürünün fiyatında gelecekte meydana
gelebilecek olumsuz değiĢimlerden korunmak isteyen kiĢi veya kurumlardır.
Fiyat değiĢimlerinden korunmak isteyen yatırımcının amacı kar elde etmek
değil, oluĢabilecek zararını minimize etmektir45. Yatırımcı, karĢılaĢılabilecek
44
Rıza AġIKOĞLU-Cantürk AġIKOĞLU, “Global Finansal Sistem EtkileĢimiyle Türkiye’nin Türev
Piyasa Görünümü” Afyon Kocatepe Üniversitesi, İ.İ.B.F. Dergisi, (C.X , S. II, 2008), s. 160.
45
CARTER, a.g.e., s. 6.
22
riskleri belirli bir değere düĢürmek amacıyla vadeli iĢlem sözleĢmeleri
yardımıyla uzun pozisyon alarak gelecekte fiyatların yükseleceği beklentisi ile
vadeli iĢlem sözleĢmesi satın alabilir ya da kısa pozisyon alarak gelecekte
fiyatların düĢeceği beklentisi ile vadeli iĢlem sözleĢmesi satabilir.46 Vadeli
iĢlem piyasaları, yatırımcıların karĢılaĢtıkları fiyat değiĢimi risklerini, kazanç
elde etme amacıyla bu riskleri taĢımaya istekli spekülatörlere aktarmalarını
sağlamaktadır. Hedging yöntemlerini emtia, faiz ve döviz risk yönetim ürünleri
olmak üzere üç grupta ele alabiliriz.
1- Emtia Risk Yönetim Ürünleri

Emtia Futures Kontratları

Emtia Futures Kontrat Opsiyonları
2- Faiz Risk Yönetim Ürünleri

Kısa ve Uzun Vadeli Faiz Futures Kontratları

Forward Faiz Kontratları

Faiz Swapları

Kısa ve Uzun Vadeli Faiz Opsiyonları

Faiz Swap Opsiyonları
3- Döviz Risk Yönetim Ürünleri

Vadeli (forward) Döviz ĠĢlemleri

Döviz Futures SözleĢmeleri

Döviz Opsiyonları

Döviz Swapları
Yukarıda sayılan risklerden korunmak amacıyla hareket eden
yatırımcılar vadeli iĢlem sözleĢmeleri ve opsiyon sözleĢmelerinin alım ve
satımı sonucunda kar elde edebilecekleri gibi zarara da uğrayabilirler 47. Bu
nedenle türev piyasalarda iĢlem yapmadan önce karĢılaĢabilecekleri tüm
riskleri iyi analiz etmeleri, mali durumlarını ve kısıtlarını dikkate alarak
46
47
TCMB “Açıklamalı Terimler Sözlüğü”, (EriĢim) www.tcmb.gov.tr, 10.12.2009.
ONURSAL, a.g.m., s. 5.
23
davranmaları son derece önemlidir. Türev ürünlerden yüksek kazançlar elde
edilebileceği gibi büyük zararlarla da karĢılaĢılması olasılığı mevcuttur48.
Bunun en büyük sebebi türev iĢlem piyasalarındaki kaldıraç etkisidir.
2.3.2. Vadeli ĠĢlem Piyasalarında Spekülatif Amaçlı ĠĢlemler
Fiyatların ileride oluĢabileceği seviyeye göre kar elde etme amacıyla
bir pozisyon alma iĢlemine spekülasyon denir. Vadeli piyasaların önemli
unsurlarından biri de spekülatörlerdir. Spekülatörlerin kar amaçlı olarak risk
alma konusundaki istekleri, diğer katılımcılara taĢıdıkları riski spekülatörlere
devrederek riskten korunma imkanı sağlar49. Vadeli iĢlem piyasalarında
fiyatlardaki beklentiye göre pozisyon alarak kar sağlamaya çalıĢılan
pozisyona düz pozisyon spekülasyonu; iki farklı vadeli iĢlem sözleĢmesinin
fiyatları arasındaki iliĢki üzerine tutulan pozisyona aralık spekülasyonu
denir50. Vadeli iĢlem piyasalarının temel fonksiyonlarından biri riskin transfer
edilmesidir. Transfer edilen risk, fiyat riskidir. GerçekleĢen risk transferi,
aleyhte fiyat değiĢimi riskinden korunmak isteyen yatırımcıların üstlenmek
istemedikleri fiyat riskini, fiyat hareketlerinden kar elde etme amacıyla
hareket eden spekülatörlere devretmesidir51.
2.3.3. Vadeli ĠĢlem Piyasalarında Arbitraj Amaçlı ĠĢlemler
Arbitraj en yalın ve bilinen Ģekliyle farklı piyasalarda oluĢan fiyat
farklılıklarından kâr sağlamaya yönelik bir iĢlem olarak tanımlanabilir. Aynı
özelliklerdeki bir ürün için farklı piyasalarda aynı anda oluĢan fiyatlar
arasında farklılık olması, ya da aynı ürüne ait spot fiyatlar ile vadeli fiyatlar
arasında tasıma maliyeti modeline göre olması gereken fiyat ile mevcut fiyat
48
“Vadeli İşlem ve Opsiyon Sözleşmeleri”, SPK Yatırımcı Bilgilendirme Kitapçıkları-8, Ankara,
2007, s.9, (EriĢim) www.spk.gov.tr, 20.12.2009.
49
CARTER, a.g.e., s. 6.
50
Sermaye Piyasası ve Borsa Temel Bilgiler Kılavuzu, ĠMKB Yayınları, 14. Basım, Ġstanbul 1999,
s. 472.
51
CARTER, a.g.e., s. 6.
24
arasında farklılık olması durumunda arbitraj imkanı ortaya çıkar52. Birinci
durumda oluĢan arbitraj imkanına piyasa arbitrajı, ikinci durumda oluĢan
arbitraj imkanına ise zaman arbitrajı denir. Arbitraj yapanlar piyasaları
izleyerek ve piyasalarda oluĢan fiyat farklılıklarından yararlanarak risksiz
kazanç elde etmeye çalıĢırlar53. ĠletiĢim imkanlarının geliĢmesi sonucu
piyasalar arasında fiyat farklılıklarının azalması ve belirli bir sürenin sonunda
fiyatların eĢit düzeye gelmesi nedeniyle piyasa arbitrajında kar marjları
daralmıĢtır54.
Arbitraj amaçlı iĢlem yapanların türev piyasalarda ve dolayısıyla türev
enstrümanların dayandıkları varlıklarda pozisyon almaları sebebiyle, arbitraj
iĢlemi likidite primine ya da dayandıkları varlığın alıĢ ve satıĢ fiyatları
arasındaki farklılığın azaltılmasına yardımcı olmaktadır. Etkin çalıĢan
piyasalarda bu Ģekilde arbitraj fırsatının oluĢmayacağı beklenir. Arbitraj
imkanın doğması halinde ise bilinçli iĢlem yapan arbitrajcıların yapacakları
iĢlemler ile fiyatların arbitraj olmayacak seviyeye doğru hareket etmesi
beklenir55.
2.3.4. Manipülasyon Amaçlı ĠĢlemler
Manipülasyon, menkul kıymet piyasalarında arz ve talebin serbest bir
Ģekilde karĢı karĢıya gelerek fiyatları belirlemesine yönelik sürecin kasıtlı
olarak, çeĢitli yollar kullanılarak engellenmesi ve bunun sonucunda da yapay
bir piyasa oluĢturulma çabalarıdır. Manipülasyon istenmeyen ve yapılması
durumunda bir cezai müeyyideye tabi olan iĢlemlerdir. 2499 sayılı Sermaye
Piyasası
Kanunu‟nun
47.
maddesinde
konuya
iliĢkin
düzenlemeler
yapılmıĢtır. Yapay olarak, sermaye piyasası araçlarının, arz ve talebini
etkilemek, aktif bir piyasanın varlığı izlenimini uyandırmak, fiyatlarını aynı
52
“Türev Araçlar Lisanslama Rehberi”, Vadeli ĠĢlem ve Opsiyon Borsası, Ġzmir, 2009, s. 59-60,
(EriĢim) www.vob.org.tr, 16.12.2009.
53
CARTER, a.g.e., s.7.
54
Ümit GÜCENME “Türkiye’de Sermaye Piyasasındaki Son Gelişmeler”, TBB Yayın No:181, s.
41.
55
“Türev Araçlar Lisanslama Rehberi”, Vadeli ĠĢlem ve Opsiyon Borsası, Ġzmir, 2009, s. 60,
(EriĢim) www.vob.org.tr, 16.12.2009.
25
seviyede tutmak, artırmak veya azaltmak amacıyla alım ve satımının
yapılması iĢlem bazlı manipülasyon olarak tanımlanmıĢtır. Sermaye piyasası
araçlarının değerini etkileyebilecek, yalan, yanlıĢ, yanıltıcı, mesnetsiz bilgi
verilmesi, haber yayılması, yorum yapılması ya da açıklamakla yükümlü
olunan bilgilerin açıklanmaması gibi faaliyetler de bilgi bazlı faaliyetler olarak
değerlendirilmektedir56. Ġlgili kanunda ayrıca bu faaliyetleri yapanların 2
yıldan 5 yıla kadar hapis ve ağır para cezası ile cezalandırılacakları da
hükme bağlanmıĢtır.
2.4. Türev Ürünlere Yönelik Risk Kavramı ve Türleri
2.4.1. Risk Kavramı ve Türleri
Risk günlük hayatımızda da sıkça kullandığımız bir kelimedir. Risk
geleceğin belirsizliğinden ortaya çıkar. Öngörülemeyen fakat etkileri itibariyle
kiĢiler ya da kurumlar nezdinde istenmeyen sonuçlan doğuracak ihtimaller
risk olarak görülür57. Özellikle ekonomik hayatta risk kavramı daha fazla
kazanma ya da kaybetme olarak algılanmaktadır. Finansal piyasalarda risk
temel olarak yatırım amaçlı olarak bir iĢe yatırılan paranın kaybedilme
tehlikesidir. Bu ileride olacak olayların belirsizliğinden kaynaklanmaktadır58.
Risk ve belirsizlik genellikle birbirinin yerine kullanılmakla birlikte, birbirinden
farklı anlamlar taĢımaktadırlar. Yapılan analizlerde bu iki kavram arasındaki
ayrıma genellikle uyulmamakta ve bu kavramlar eĢ anlamlıymıĢ gibi
kullanılmaktadır.
Belirsizlik
olayların
ölçülemeyen
kısmıdır.
Belirsizlik
ölçülemediği için sonuçları da öngörülemez, hangi alanda ne kadar etkisi
olacağı
tahmin
edilemez.
Belirsizlik
gelecekteki
olayların
muhtemel
sonuçlarının bilinmesiyle birlikte bu olayların gerçekleĢme olasılıklarının
herhangi bir sebeple tahminde bulunulamaması, ölçülememesi durumudur59.
Risk ise en genel tanımıyla beklenen değerin gerçekleĢen değerden sapma
56
Ali ÇAKMAKÇI, “Arbitraj Faaliyetlerine Yönelik Olarak Vergi Hukuku Kapsamında
Değerlendirmeler”, Yaklaşım, S. 201, Eylül 2009, s. 120.
57
DUBOFSKY- MILLER JR., a.g.e., s. 23.
58
“Vadeli İşlem ve Opsiyon Sözleşmeleri”, SPK Yatırımcı Bilgilendirme Kitapçıkları-8, Ankara,
2007, s.8, (EriĢim) www.spk.gov.tr, 20.12.2009.
59
Tezer ÖÇAL vd., Para Banka Teori ve Politika, Gazi Kitabevi, Ankara, 1997, s. 90.
26
olasılığıdır. Risk karar vericinin bir olay ile ilgili oluĢabilecek tüm sonuçları
bilebilmesi ve bu konudaki olasılıkları da tahmin edebilmesidir.
Risk temelde kaynaklarına ve kontrol edilip edilememesine göre
sistematik risk ve sistematik olmayan risk olarak ikiye ayrılmaktadır. Tüm
ekonomiyi ve finansal piyasaları etkileyen faktörlerden kaynaklanan riskler
sistematik risk, firmalara ya da faaliyette oldukları sektörlere özgü
faktörlerden kaynaklanan risklere ise sistematik olmayan risk denilmektedir60.
Sistematik riskler kontrol edilemeyen
riskler olup, bu
tür risklerde
izlenebilecek strateji düzenli bir bilgi akıĢına sahip olmak ve bu bilgilere göre
tavır almak olarak açıklanmaktadır. Para ve döviz piyasalarında riskler
genelde fon yönetimi açısından değerlendirilirler. Sistematik riskler içinde en
önemli risklerden biri fiyat riskidir. Fiyat riski herhangi bir ürünün gelecekteki
spot fiyatının beklenen değerden sapmasıdır 61. Yatırımcılar ve finansal
kuruluĢlar açısından ise en önemli risklerden biri anaparanın kaybedilme
tehlikesidir. Anaparanın geri ödenmeme riskinden baĢka, likidite riski, faiz
riski, döviz riski, enflasyon riski, politik risk, pazar riski gibi yatırım aracının
fiyatını ve dolayısıyla getirisini etkileyen farklı risklerden söz etmek
mümkündür.
Likidite riski, nakit akımlarının iyi yönetilememesi sonucu nakit
ihtiyacına düĢülmesi ya da elde tutulan fazla nakdin alternatif getirisinden
mahrum kalınması riskidir. Likidite riski hem bireyler hem de iĢletmeler için
çok
önemlidir.
Çünkü
nakit
giriĢ
çıkıĢları
dengeli
olmazsa
bazı
yükümlülüklerin karĢılanamaması gündeme gelir. Nakit temin etmenin belli bir
maliyet karĢılığı yapılacak olması kar maksimizasyonunu azaltan bir
unsurdur62.
Faiz riski, faiz oranlarında ortaya çıkan değiĢmelerden kaynaklanan
ve bir yatırımdan beklenen getirinin olumlu veya olumsuz etkilenmesi riskidir.
60
ÖÇAL vd., a.g.e., s. 90.
Sait Yüksel KAYGUSUZ, Finansal Türev Ürünlerinde Muhasebe Esasları, SPK Yayınları No:
113, Ankara, 1998, s. 6.
62
EBĠÇLĠOĞLU- KAHRAMAN, a.g.e., s. 3.
61
27
Piyasalarda faiz oranlarındaki değiĢim finansal araçların fiyatlarını ve yatırım
maliyetlerini etkilemektedir. Burada karĢılaĢılan risk bir yatırımdan elde
edilecek
getirinin,
yatırımın
baĢlangıcında
öngörülen
getiriden
farklı
olmasıdır63.
Kur riski, döviz kurlarında meydana gelen dalgalanmalardan dolayı
döviz varlıklarının ve yükümlülüklerinin etkilenmesi bunun sonucunda da
varlıkların azalması, yükümlülüklerin artması riskidir. Kur riski döviz
fiyatlarında beklenmeyen değiĢimlerin yarattığı sistematik bir risk türüdür64.
Kredi riski, verilen bir borcun borç alan tarafından geri ödenmemesi
ya da piyasalardan uygun Ģartlarda borçlanılamaması riskini ifade etmektedir.
Politik risk ise uluslararası alanda ve ülke içinde ortaya çıkabilecek
ekonomik ve siyasi krizler, savaĢlar, ticaret hacminin daralması, korumacılık
ve ticarette kota koyulması gibi risklerdir65.
Bunlar ve daha sayılamayan birçok risk yatırımcıların kararlarını ve
yatırımların getirilerini etkileyebilecek sonuçlar doğurmaktadır. Bu nedenle
karĢılaĢılabilecek risklerin iyi yönetilmesi ve finansal enstrümanların doğru
kullanılması son derece önemlidir.
2.4.2. Risk Yönetimi ve Türev Ürünler
KüreselleĢmenin sonucu artan uluslararası ticaret hacmi ve çok uluslu
Ģirketlerin dünya ekonomisi üzerinde devletler kadar etkin ve önemli birer
aktör olmaları günümüz ekonomik iliĢkilerini daha karmaĢık hale getirmiĢtir.
Hızlı geliĢen teknoloji sonucu artan iletiĢim imkanları ve rekabet herhangi bir
olumsuz durumun çok kısa bir sürede dünyayı etkilemesine yol açmaktadır.
Tüm bu etkenler sonucunda piyasalarda karĢılaĢılan riskler de çok çeĢitli hale
gelmiĢtir. Serbest piyasa ekonomisinin özünde yer alan giriĢimciler bugünkü
63
KAYGUSUZ, a.g.e., s. 8.
KAYGUSUZ, a.g.e., s. 6.
65
ÖÇAL vd., a.g.e., s. 91.
64
28
algılamada risk alan yatırımcılar haline gelmiĢ ve adeta risk almak geliĢmenin
en birincil koĢulu haline gelmiĢtir. Risk almak aynı zamanda potansiyel olarak
zarar etmek ihtimalini de içinde barındırdığından risk yönetimi kavramı
geliĢmiĢ ve hemen hemen tüm finansal kuruluĢlar ile büyük Ģirketlerde üst
yönetimin
önemli
kararlar
almadan
önce
baĢvurduğu
risk
yönetimi
departmanları kurulmuĢtur.
Her kuruluĢ sahip olduğu iĢ anlayıĢı ve amaçları doğrultusunda
karĢılaĢtığı riskleri en etkin bir biçimde risk yönetimi teknikleri sayesinde ele
alarak strateji geliĢtirmektedir. Risk yapısının özelliğine göre kullanılan
enstrümanlarda farklı olmaktadır. Döviz ve faiz oranı gibi dıĢsal etkenlerden
kaynaklanan (sistematik) risklere karĢı korunma araçlarının baĢında türev
ürünler gelir. Türev ürünler riske karĢı korunma sağlayan, baĢka bir ifadeyle
riskleri yönetilebilir hale getiren araçlardır66. Türev ürünler ile riskten korunma
olası zararlara karĢı tedbir anlamına da gelen hedge etme kavramı ile
açıklanmaktadır. Türev piyasalarda bunlar hedging (korunma) yöntemleri
olarak karĢımıza çıkmaktadır.
Türev ürünlere risk yönetimi perspektifinden bakıldığında, risk
yönetiminin yatırımcıların karĢı karĢıya kaldığı üç tür riskin sıfırlanması
ve/veya asgariye indirilmesine yönelik faaliyetleri kapsadığı bilinmektedir. Bu
riskler:
- Borç verenin alacağını vadesinde geri alamama olasılığını ifade eden
kredi riski,
- Finansal araçların zaman içinde uğrayacakları değer kaybını ifade
eden piyasa riski ve
- Borçları vadelerinde ödeyebilecek finansal varlıklara sahip olamama
olasılığını ifade eden likidite riskidir67.
66
Sadi UZUNOĞLU, Para ve Döviz Piyasaları, Literatür Yayınları, Ġstanbul, 2003, s. 40.
Nejat YÜZBAġIOĞLU, “Risk Yönetimi ve Bankaların Denetimi, Risk Yönetimi Konferansı
Tebliği”, Ocak 2003, (EriĢim) www.tkgm.gov.tr/turkce/dosyalar/diger%5Cicerikdetaydh303.pdf,
11.12.2009.
67
29
2.5. Türev Ürün Piyasalarında Kaldıraç Etkisi ve Denetleyici ve
Düzenleyici Kurumların Yeri ve Önemi
2.5.1. Türev Piyasalarda Kaldıraç Etkisi
Spot piyasalarda yapılan iĢlemlerde, örneğin hisse senedi alımında,
alım satıma konu varlığın bedelinin tamamı peĢin olarak o anda ya da çok
kısa bir zaman diliminde ödenir. Vadeli iĢlem ve opsiyon borsalarında iĢlem
yapılması durumunda ise baĢlangıç teminatı olarak adlandırılan ve iĢlemin
toplam tutarının belirli bir yüzdesine tekabül eden bir tutarın teminat olarak
yatırılması yeterlidir68. Kaldıraç etkisi iĢlem yapabilmek için borsaya yatırılan
teminat ile ortaya çıkmaktadır.
Yatırımcıların
piyasaya
girerken
yatırdıkları
teminatın
parasal
büyüklüğü ile alınan ya da satılan sözleĢmenin parasal büyüklüğünün aynı
olmaması bu etkinin temelini oluĢturmaktadır. Örneğin 100.000 Türk Lirası
değerinde bir malı spot piyasada almak istediğimizde ödeme yapıp malı
teslim alabilmemiz için 100.000 Türk Lirası‟na sahip olmamız gerekir. Aynı
tutarlı bir pozisyonu vadeli iĢlem piyasalarında almak istediğimizde ise
(teminat oranının %10 olduğu varsayımıyla) 10.000 Türk Lirasına sahip
olmamız yeterli olacaktır. Yani küçük bir miktar teminat ile büyük miktarda
pozisyona sahip olabiliriz. Türev piyasaların bu özelliğine teminatların
kaldıraç etkisi denilmektedir69.
Kaldıraç
Etkisi:
Pozisyon
Tutarı/Teminat
Tutarı
oranlamasıyla
hesaplanmaktadır.
Vadeli iĢlem ve opsiyon sözleĢmelerinin çeĢitli risklere tabi olması,
piyasada oluĢacak fiyat hareketleri sonucunda yatırılan teminatların tümü
kaybedilebileceği gibi söz konusu kayıp bundan da fazlası olabilecektir.
68
Türev Araçlar Lisanslama Rehberi”, Vadeli ĠĢlem ve Opsiyon Borsası, Ġzmir, 2009, s. 35,
(EriĢim) www.vob.org.tr, 16.12.2009.
69
“Türev Araçlar Lisanslama Rehberi”, Vadeli ĠĢlem ve Opsiyon Borsası, Ġzmir, 2009, s. 35,
(EriĢim) www.vob.org.tr, 16.12.2009.
30
Kaldıraç etkisi nedeniyle düĢük teminatla iĢlem yapmanın büyük kazançlar
sağlayabileceği gibi, büyük zararlara da yol açabileceği ihmal edilmemesi
gereken bir husustur70.
2.5.2. Düzenleyici ve Denetleyici Kurumların Piyasalar Üzerindeki
Yeri ve Önemi
Kaldıraç etkisinin büyük olması nedeniyle vadeli iĢlemlerin ve bunların
iĢlem gördüğü piyasaların belirli kurallar çerçevesinde düzenlenmesi ve
yatırımcıların korunması son derece önemlidir. Çünkü, spot piyasalardan
farklı olarak kaldıraç etkisi yatırımcılara çok kazandırdığı gibi çok da
kaybettirebilmektedir. Bu yüzden, bu piyasalar yatırımcılar için oldukça riskli
piyasalardır. Bu piyasalarda türev piyasa olmalarının da verdiği özellik
nedeniyle hem spot hem de vadeli piyasadan kaynaklanan manüpülatif
amaçlı iĢlemlerle karĢılaĢma olasılığı çok yüksektir. Özellikle düzenli
borsalarda iĢlem gören standart sözleĢmelerde belirli bir teminat karĢılığında
teminattan çok fazla değere sahip iĢlemler yapmak mümkün olmaktadır.
Piyasaların sıkıĢtığı durumlarda taraflardan biri aĢırı karlar elde edebilirken,
karĢı tarafın ise çok fazla zarar yapma riski bulunmaktadır.
Kısa pozisyonda yani sözleĢmeye göre yükümlülük altında olan taraf
teslim etmesi gereken mala sahip değilse ve uzun pozisyonda olanlar da
karĢı tarafın bu sıkıntısının farkında iseler, pozisyonun kapatılması için en
yüksek fiyatı beklerler. Kısa pozisyonda olanlar pozisyonu kapattıktan sonra
fiyat eĢitliği sağlanır. Bu durum genellikle likiditenin olmadığı veya fiziksel
iĢlemlerin pek yapılmadığı piyasalarda olur. Pozisyonun kapatılabilmesi için
aĢırı
ödenmesi
gereken
bu
duruma
“squeeze”
denir71.
Piyasanın
sıkıĢtırılması (squeeze) fiziki teslimatla sonlandırılan sözleĢmelerde hem
vadeli hem de spot piyasada o varlığa iliĢkin devamlı alım yapılması yolu ile
uzun pozisyon alınarak yapılmaktadır. Vade öncesinde hem spot piyasada
70
“Vadeli İşlem ve Opsiyon Sözleşmeleri”, SPK Yatırımcı Bilgilendirme Kitapçıkları-8, Ankara,
2007, s. 9, (EriĢim) www.spk.gov.tr, 20.12.2009.
71
ÖZNALÇĠN, a.g.t., s. 116.
31
sözleĢmeye konu mal önemli miktarda satın alınmakta hem de vadeli
piyasada alınmıĢ olan uzun pozisyonlar korunmaktadır. Spot piyasadaki
yüksek miktarlı alımlar ve malın arzının yetersiz olması nedeniyle fiyatlar
yükselmekte ve kısa pozisyon sahipleri pozisyonlarını kapatmakta güçlük
çekmektedir. Uzun pozisyonlu yatırımcılar için de fiyatların yapay olarak
yükselmesi neticesinde aĢırı kar elde etme imkanı doğmaktadır. Vadeli iĢlem
piyasalarında yasak olan bu tür iĢlemler karĢısında borsalar ve denetleyici
kurumlar çeĢitli tedbirler almaktadır. Borsalar bu amaçla, bir sözleĢmede bir
kiĢinin (hesabın, kurumun vs.) alabileceği pozisyonlara sınır getirmekte
(pozisyon limitleri), büyük miktarlı pozisyon tutan yatırımcıları izlemektedir72.
Pozisyon limitlerini aĢan yatırımcılardan pozisyonlarını kapatmaları talep
edilebilmektedir. Bu ve buna benzer tedbirler vadeli iĢlem borsalarının etkin
ve güvenli bir Ģekilde faaliyet göstermesini önemli ölçüde sağlamaktadır.
Diğer taraftan uzun pozisyonda olanların vade yaklaĢtıkça ilgili sözleĢme
ayındaki uzun pozisyonların büyük kısmını ele geçirerek kısa pozisyonda
olanları rehin tutmaları “corner” olarak ifade edilen iĢlemi oluĢturur. Pozisyon
limitleri ile corner bazı borsalarda yasaklanmıĢtır. Bazı borsalarda ise, takas
kurumları teminatları artırarak büyük miktarlı iĢlem yapan uzun pozisyonda
olanları pozisyonlarını kapatmaya zorlar73.
Vadeli ĠĢlem ve Opsiyon Borsası A.ġ. tarafından yatırımcıların
korunması ve manipülatif iĢlemlerin engellenmesi amacıyla Vadeli ĠĢlem ve
Opsiyon Borsası Gözetim Müdürlüğü 2008 yılında Piyasa, Takas ve Gözetim
Müdürlüğü bünyesinden ayrılarak ayrı bir müdürlük olarak yapılandırılmıĢtır.
2499 sayılı Sermaye Piyasası Kanunu‟nun 47. maddesine göre borsadaki
iĢlemlerin açık, düzenli ve dürüst bir Ģekilde gerçekleĢmesini sağlamak üzere
faaliyetlerini sürdürmektedir. Bu sorumluluk kapsamında, ĠĢlem gören
sözleĢmelerin fiyatını etkileyebilecek henüz kamuya açıklanmamıĢ bilgilerin
menfaat sağlamak amacıyla kullanılması, fiyatların yapay olarak artırılması,
azaltılması veya aynı seviyede tutulması, sözleĢmelere olan arz ve talebin
72
73
“Vadeli İşlem ve Opsiyon Borsasında Piyasa Gözetimi”, (EriĢim)www.vob.org.tr, 10.01.2010.
ÖZNALÇĠN, a.g.t., s. 117.
32
yapay olarak etkilenmesi, sözleĢmelerin değerini etkileyebilecek asılsız bilgi
verilmesi gibi tespit edilen Ģüpheli aktiviteler kurulan bir gözetim sistemi
sayesinde Sermaye Piyasası Kurulu‟na iletilmektedir74.
3. TÜREV ÜRÜNLERĠN SINIFLANDIRILMASI
Türev ürünleri iki baĢlık altında ele almak mümkündür. Birincisi,
forward ve swap iĢlemlerini kapsayan, tezgah üstü iĢlemler olarak
adlandırılıp, genelde düzenli bir piyasaları bulunmayan, yani düzenli bir
borsada iĢlem görmeyen finansal ürünlerdir75. Bu iĢlemler, sözleĢmeye taraf
olanların pazarlık gücüne bağlı olarak fiyat, vade ve diğer koĢullarda karĢılıklı
olarak anlaĢmaya varabildikleri sözleĢmelerdir76. Ġkinci olarak ise, futures ve
opsiyon iĢlemlerinden oluĢan ve düzenli piyasaları olup, borsada iĢlem gören
finansal ürünler gelmektedir. Bu sözleĢmeler için oluĢturulmuĢ borsalarda ise,
sözleĢmelerin konusu, vadesi ve fiyatları ile ilgili çeĢitli standartlar
bulunmaktadır.
3.1. Genel Olarak Swap ĠĢlemleri
Finansal liberalleĢme sonucu uluslararası mali piyasalarda görülen
bütünleĢme eğilimleri, faiz oranlarında ve döviz kurlarında ortaya çıkan artan
değiĢkenlik ve benzeri faktörler bu yeni finansman tekniğinin doğmasında
etkili olmuĢtur. Swap iĢlemleri, genelde bankalar ile müĢterileri arasında ya
da bankalar arasında yapılan ve en yaygın olarak faiz swapları ile döviz
swaplarının kullanıldığı bir finansal iĢlemdir77.
DeğiĢ tokuĢ ya da trampa anlamına gelen swap, risk yönetimi
perspektifi çerçevesinde döviz kuru, faiz oranı veya takasa konu olan diğer
varlıkların değerlerindeki dalgalanmalardan kaynaklanan riskleri asgariye
74
“Vadeli İşlem ve Opsiyon Borsasında Piyasa Gözetimi”, (EriĢim) www.vob.org.tr, 10.01.2010.
Fethi HEPER- Filiz EKĠNCĠ, “ABD’de Türev Ürünlerin Vergilendirilmesi ve Türkiye Açısından
Değerlendirme”, Yaklaşım, S. 138, Haziran 2004, s. .45.
76
Namık Kemal UYANIK, Bir Bölüm Finansal İşlemler ve Vergilendirilmeleri, Türkiye Bankalar
Birliği, Yayın No: 226, Ġstanbul, 2001, s. 4.
77
ONURSAL, a.g.m., s. 8.
75
33
indirmek amacıyla geliĢtirilen bir mali teknik olup, bu tanımı ile yukarıda
açıklanan piyasa riskinin kontrolüne iliĢkin bir enstrümandır.
3.1.1. Swap Tanımı
Swap Ġngilizce kökenli bir sözcük olup; değiĢtirme, kaydırma ve takas
anlamına gelmektedir78. Diğer bir ifadeyle swap; döviz kurları ve faiz oranları
riskine karĢı geliĢtirilen, fon kullanıcılarına farklı piyasalardaki uygun fonlara
eriĢebilme, bu fonların uygun kullanımını sağlama, riski azaltma ve sabit faizli
bir fonu değiĢken faizli bir fona değiĢtirme Ģansını veren finansal bir
tekniktir79.
Ġki ya da daha fazla taraf arasında, faiz, döviz ya da her ikisinin birden
değiĢtirilmesini sağlayan bir finansal iĢlemdir80. Kar elde etmek ya da faiz
değiĢmesi ve döviz kuru risklerinin paylaĢtırılması amacıyla yapılmaktadır.
Swap sözleĢmeleri belli bir Ģekil Ģartı içermemektedir. Vade, tutar, fiyat gibi
değiĢkenler Ġhtiyaçların gerektirdiği biçimde ve serbestçe belirlenebilir81.
Daha geniĢ bir tanım yapmak gerekirse swap; ”belirli bir miktar ve
nitelikteki para, döviz, altın, mali araç, alacak, mal gibi varlıklarla;
yükümlülüklerin, önceden belirlenen fiyat ve koĢullara göre, gelecekteki bir
tarihte ve banka Ģeklinde organize olan bir piyasada değiĢ-tokuĢunu
kapsamına alan vadeli bir iĢlemdir” Ģeklinde tanımlanabilir82.
Swap iĢlemi temelde, farklı kuruluĢların, farklı mali piyasalarda değiĢik
kredi değerliliğine bağlı olarak, farklı kredi Ģartları ile karĢı karĢıya kalmaları
ve bu farklılıktan swap iĢlemine taraf olarak her ikisinin de yarar sağlaması
78
Ġhsan ERSAN, Finansal Türevler, Literatür Yayınları, 2. Baskı, Ġstanbul, 1998, s. 166.
Harun BAL, Uluslararası Finansman Dış Borç Yönetimi ve Türkiye, Türkiye Bankalar Birliği,
Ġstanbul, 2001, s. 148.
80
Muhittin GÜNDOĞDU, “Swap ĠĢlemleri”, Vergi Sorunları, S. 141, Haziran 2000, s. 72.
81
Mahmut VURAL: “Swap ĠĢlemlerinin Mahiyeti ve Banka ve Sigorta Muameleleri KarĢısındaki
Durumu”, Vergi Dünyası, S. 202, Haziran 1998, s. 32.
82
ÖRTEN- ÖRTEN, a.g.e., s. 311.
79
34
Ģeklinde istifade etmeleridir83. Diğer bir yaklaĢımla swapın temel amacı, faiz
oranı, döviz kuru ve diğer değiĢmelerinden kaynaklanan risklere karĢı
güvence sağlamaktır84.
Swap iĢlemleri genel olarak aktif getiri oranlarını yükseltmek, kaynak
kullanım maliyetini düĢürmek, risk yönetim aracı olarak kullanmak, arbitraj
imkanı sağlamak gibi amaçlarla kullanılmaktadır85.
3.1.2. Swap ÇeĢitleri
Swap sözleĢmelerinin birçok çeĢidi bulunmaktadır. Ancak uygulamada
en yaygın olarak kullanılanlar, döviz kurları ve faiz oranları riskine karĢı
geliĢtirilen, fon kullanıcılarına farklı piyasalardaki uygun fonlara eriĢebilme, bu
fonların uygun kullanımını sağlama, riski azaltma ve sabit faizli bir fonu
değiĢken faizli bir fona değiĢtirme imkanı veren faiz swapları ve döviz (para)
swaplarıdır.
3.1.2.1. Faiz Swapları
Finansal piyasalarda, farklı kredibiliteye sahip iki tarafın, aynı para
birimi üzerinden farklı faiz oranlarına dayalı yükümlülüklerinin değiĢtirilmesi
iĢlemidir86. Faiz swapları, tarafların kredibilitelerinin farklı olması dolayısıyla
ortaya
çıkan
maliyet
farklılıklarından
yararlanılması
temeli
üzerine
kurulmuĢtur. Anapara ve vade ile ilgili bir değiĢim söz konusu değildir. Sabit
faizin değiĢken faize, değiĢken faizin sabit faize çevrilmesi suretiyle faiz
ödemelerinin
niteliğinin
değiĢtirilmesiyle,
borç
ödemelerinin
yapısının
87
değiĢtirilmesi iĢlemidir .
Genelde aynı veya eĢ değerli tutarlar ile aynı vadedeki borçların
faizleri değiĢtirilmek suretiyle faiz swapı yapılmaktadır. Faiz swapını para
83
Fikret DÜLGER-Yıldırım ÖNAL, “Faiz ve Döviz Swapları Uygulanması”, Hazine ve Dış Ticaret
Dergisi, , S. 12, Mart 1992/1, s. 51.
84
ÖRTEN- ÖRTEN, a.g.e., s. 311.
85
Ali CEYLAN, Finansal Teknikler, Elin Yayınları, Üçüncü Baskı, Bursa, 1998, s. 171.
86
VURAL: a.g.m., s. 33.
87
DÜLGER- ÖNAL, a.g.m, s. 55.
35
swapından ayıran en önemli farklılık, faiz swapında anaparanın ne
baĢlangıçta ne de vade sonunda değiĢtirilmemesidir. Sadece faizler karĢılıklı
olarak değiĢtirilmekte ve böylece risk de sadece faiz ödemeleri ile
sınırlandırılabilmektedir. Faiz swapının para swapına göre uluslararası
piyasada daha çok rağbet görmesinin de nedeni budur. Swap iĢlemlerinde
taraflar farklı üstünlüklere sahip oldukları faiz piyasalarındaki üstünlüklerini,
swapa konu ederek takas etmeleri swap piyasalarının temel mantığını
oluĢturmaktadır88.
3.1.2.2. Döviz (Para) Swapları
Döviz swapları, faiz ve anapara ödemelerini içeren önceden
belirlenmiĢ kurallar ve süreler içinde iki tarafın belirli miktarlarda iki farklı para
birimini değiĢ tokuĢ etme ve belli bir vade sonunda geri alması konusunda
anlaĢmaya vardıkları bir iĢlemdir. Taraflar arasında yapılan anlaĢma
uyarınca, belirlenen dövizler cari kur üzerinden karĢılıklı değiĢtirilmekte ve
vade sonunda anaparalar iade edilmektedir. Buna bağlı olarak faiz ödemeleri
de değiĢtirilmektedir89. Döviz swaplarında bir spot birde vadeli iĢlem söz
konusu olmaktadır. Amaç, mevcut olan ancak gereksinimi karĢılamayan
döviz ile ihtiyaç olan ancak elde bulunmayan dövizi daha düĢük maliyetle
temin etmektir. ĠĢlemin ilk aĢamasında, anlaĢılan kur üzerinden (genelde spot
kura eĢit olur) ana paralar değiĢtirilir ve yapılan anlaĢmaya göre her iki tarafta
swap edilen paralar için karĢılıklı olarak faiz öder. Son aĢamada ise, taraflar
anaparaları iade ederler90. Döviz swapında amaç, tarafların farklı döviz ve
mali piyasalardaki borçlanma yeteneklerini kullanarak, ihtiyaç duyulan
dövizlerin daha cazip fiyatlardan temin edilmesidir. Elde bulunan ya da daha
düĢük maliyetle elde edilebilen bir döviz cinsi, swap iĢlemi ile ihtiyaç duyulan
88
Leyla NORMAN, “Finansal Risk Yönetimi Ġçerisinde Swap, Finansal Niteliği,
MuhasebeleĢtirilmesi ve Türkiye Uygulaması”, Gazi Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü,
YayımlanmamıĢ Yüksek Lisans Tezi, Ankara, 1998, s. 41-42.
89
GÜNDOĞDU, a.g.m., s. 74.
90
ÖÇAL vd., a.g.e., s. 156.
36
döviz
cinsine
dönüĢtürülmekte
ve
böylece,
oranları
ile
düĢük
maliyet
avantajı
kurlarında
görülen
91
kaybedilmemiĢ olmaktadır .
Swap
iĢlemleri
faiz
döviz
dalgalanmaların yarattığı riski minimize etmektedir. Swap, farklı kuruluĢların
farklı mali piyasalardaki değiĢik kredi değerliliklerine bağlı olarak, farklı kredi
Ģartları ile karĢı karĢıya kalmalarıdır. Böylece söz konusu farklılıklardan swap
iĢlemine taraf olan iĢletmelerin her birinin yararlanması söz konusu
olmaktadır92.
3.1.3. Swap ĠĢlemlerinin Avantaj ve Dezavantajları
Swap iĢlemlerinin yatırımcılar için faydalarının yanında doğru ve
amaca
uygun
olabilmektedir.
yatırımcıların
olarak
kullanılması
Aleyhte
durumlarla
dikkatli
davranması
durumunda
karĢılaĢılıp
son
bazı
zarar
derece
sakıncaları
edilmemesi
önemlidir.
da
için
Fonlama
maliyetlerinin azaltılması, etkin bir aktif pasif yönetimine yardımcı olması,
mevcut
kredi
değerliliğine
göre
kredi
kullanma
maliyetinin
altında
borçlanmaya imkan sağlaması ve farklı vadelerde sözleĢme imkanı
sağlaması avantajları arasında sayılabilir. Faiz ve kur riskinin tamamen
ortadan
kalkmaması,
iĢlemlerin
resmi
ve
organize
borsalarda
yapılmamasından kaynaklanan riskler ve iĢlemlerin ve sözleĢmelerin belirli
bir standarda bağlanmamasından kaynaklanan riskler ise dezavantajlar
olarak karĢımıza çıkmaktadır93.
3.2. Forward Tanımı ve Forward ÇeĢitleri
Forward sözleĢmeleri, diğer türev ürünlerde olduğu gibi, riskten
korunmak ve kar elde etmek amaçları ile gerçekleĢtirilmektedir. Taraflar,
aktiflerindeki varlıkların gelecekteki fiyatlarının düĢmesi ya da ileride ihtiyaç
91
Sadi UZUNOĞLU, Yeni Finansman Teknikleri, Strata Yayınları, Ġstanbul 1998, s. 85.
Halil SÖYLER, “Swap ĠĢlemlerinin Vergi Mevzuatı KarĢısındaki Durumu”, (EriĢim)
http://www.alomaliye.com/ halil_soyler_swap.htm,, 03.11.2009.
93
Burçin ACAR, “ Swap ĠĢlemlerinin Muhasebe ve Vergisel Açıdan Analizi” Vergi Raporu, S. 114
Mart 2009, s. 107.
92
37
duyacaklarının fiyatının yükselmesi risklerinden korunmak amacıyla, forward
alım ya da satım anlaĢması yaparak, gelecekteki fiyatı bugünden sabitlemek
amacı güderler94.
3.2.1. Forward Tanımı
Forward iĢlemleri, belli miktarda malın ya da finansal aracın, önceden
belirlenen bir fiyattan ve önceden belirlenen bir vadede alınması ya da
satılması yükümlülüklerini içeren sözleĢmelere dayalı iĢlemlerdir95. Emtia,
altın, tahvil ve hisse senedi gibi değerleri konu alan forward sözleĢmelerde
yapılmaktadır. Genel olarak forward sözleĢmeleri, belirli bir vadede teslimi
söz konusu olan belirli bir miktardaki dövizin kurunu ya da ileride alınacak
belirli bir para piyasası pozisyonuna iliĢkin faiz oranını bugünden sabitleyen
sözleĢmelerdir96. Forward sözleĢmeleri; kur, oran ya da fiyat farkından
kaynaklanabilecek risklere karĢı korunmak ve spekülasyon yoluyla kar elde
etmek amaçları ile yapılmaktadır97. Forward sözleĢmelerinin özelliği, iĢlemin
gerçekleĢtiği anda, alıcı ve satıcı arasında para alıĢ veriĢinin olmamasıdır.
KaralaĢtırılan forward fiyatı, gelecekteki değiĢimin referans fiyatıdır ve teslim
anında ödenir98.
Forward iĢlemlerin en temel özelliği, organize borsalarda yapılmaması,
dolayısıyla fiyat, miktar ve vade gibi unsurların standart olmayıp, tarafların
karĢılıklı anlaĢmasıyla belirlenmesidir. Forward iĢlemlerde, takas garantisi de
bulunmamakta ve taraflar kredi riski ile karĢı karĢıya kalmaktadırlar. Forward
sözleĢmelerin en temel avantajı ise alıcı ve satıcı taraflara ihtiyaçlarına göre
94
Rifat AYKÖSE, Finansal Türevlerin Vergilendirilmesinin Ġncelenmesi ve Değerlendirilmesi, Gazi
Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, (YayınlanmamıĢ Yüksek Lisans Tezi), Ankara, 2001, s. 9495.
95
Erdinç ANGIN, “Türev Piyasalar: Future, Forward, Swap ve Option ĠĢlemleri”, Vergi Dünyası, S.
203, Temmuz, 1998, s. 48.
96
AKÇAOĞLU, a.g.e., s. 17.
97
AKÇAOĞLU, a.g.e., s. 19.
98
A.Naci ARIKAN, “Dövize Dayalı Olarak Yapılan Forward ĠĢlemlerinin ĠĢleyiĢi ve Vergi Usul
Kanunu Açısından Değerlemesi”, Vergi Dünyası, S. 259, Mart 2003, s. 55.
38
vade,
büyüklük
vb.
unsurları
serbestçe
belirleyebilme
imkanını
99
sağlamasıdır .
3.2.2. Forward ÇeĢitleri
Forward sözleĢmeler, karĢılıklı anlaĢma ile pek çok konu üzerinden
yapılabilirlerse de genellikle, döviz forward sözleĢmeleri ve faiz forward
sözleĢmeleri olmak üzere iki ana çeĢide ayrılmaktadır.
3.2.2.1. Döviz Forwardları
Forward döviz sözleĢmeleri, tarafların belirli bir miktar yabancı parayı,
önceden belirlenmiĢ bir forward kur üzerinden alıp satması esasına
dayanmaktadır. Belirli bir paranın bir baĢka para ile karĢılığının, bugünden
belirlenen bir fiyattan gelecekte değiĢimini öngören bir anlaĢmadır100. Bu
iĢlemlerde temel amaç gelecekte oluĢabilecek kur dalgalanmalarına karĢı
riskten korunmak ya da kur dalgalanmalarından kar elde etmek olmaktadır.
3.2.2.2. Faiz Forwardları
Faiz forward sözleĢmeleri, gelecek bir tarihte alınacak borca iliĢkin
faizin bugünden belirlenmesi esasına dayanır. Böylece bir taraf gelecekteki
faiz oranlarındaki değiĢmeye karĢı kendini koruma olanağı elde etmiĢ olur.
Faiz forward sözleĢmelerinde taraflar, gelecekteki belirli bir ödeme tarihi ya
da belirli bir dönem için, belirlenen bir meblağ üzerinden ödenecek faize
iliĢkin bir anlaĢmaya varırlar. Anapara miktarının tespiti zorunlu olmakla
birlikte, anaparalar hiçbir zaman el değiĢtirmezler, faiz ödemeleri yapılır 101.
99
“Vadeli İşlemler Piyasaları (Türev Piyasalar)”, ĠMKB Eğitim Seti, s.16, (EriĢim)
www.imkb.gov.tr, 20.12.2009.
100
AYKÖSE, a.g.t., s. 97.
101
AKÇAOĞLU, a.g.e., s. 21.
39
3.3. Futures Tanımı ve Futures ÇeĢitleri
Future kelime anlamı olarak Ġngilizce gelecek anlamına gelmektedir.
Genel olarak gelecek sözleĢmeleri anlamını taĢıyan futures sözleĢmelerinin
finansal iĢlem olarak çeĢitli tanımları yapılmaktadır.
3.3.1. Futures Tanımı
Futures, belirli bir kıymetin sabit bir fiyat üzerinden, gelecekte belirli bir
vadede alınıp satılması iĢlemini içeren, sözleĢmenin taraflarına bugünden,
belirlenen ileri bir tarihte, üzerinde anlaĢılan fiyattan, standartlaĢtırılmıĢ, belirli
bir miktar ve kalitedeki bir malı yada kıymeti alma ya da satma yükümlülüğü
getiren sözleĢmelerdir102. Daha geniĢ bir ifade ile futures sözleĢmeleri,
önceden belirlenmiĢ bir vadede iĢlemin yapıldığı tarihte belirlenen fiyat
üzerinden, belli miktar ve nitelikteki ekonomik/finansal göstergenin, sermaye
piyasası aracının, kıymetli maden/tarım ürünü gibi bir varlığın ya da dövizin
alım
ya
da
satım
taahhüdünü
içeren
sözleĢmelerdir103.
Unsurları
standartlaĢtırılmıĢ olan futures sözleĢmelerinin el değiĢtirmesi oldukça
kolaydır104. Futures iĢlemleri swap ve forward iĢlemlerinden farklı olarak,
organize olmuĢ piyasalarda iĢlem görürler. Bunun bir sonucu olarak, iĢlemin
tarafları bir takas kurumunun garantisi altındadır. Borsalar nezdinde kurulan
takas merkezleri, tarafların karĢılıklı edimlerinden doğan riskleri güvence
altına almıĢtır. Tüm alım satım iĢlemleri takas merkezi aracılığıyla yürütülür.
Böylece, kredi riski taraflardan takas merkezine aktarılmıĢ olur. Takas
kurumunun garantisi uygulanan teminat sistemi ile sağlanmaktadır. Bu tip
sözleĢmelerde iĢlem yapmak isteyen taraflar, sözleĢme için belirlenmiĢ
teminatları yatırmak zorundadır105. Spot piyasaların çeĢitli mallarda arz ve
talep dengesizliklerini ortadan kaldırmak amacıyla bir zorunluluk olarak
ortaya çıkmıĢ olan futures sözleĢmeleri, forward sözleĢmelerine benzer
102
ONURSAL: a.g.m., s. 8.
John HULL, Options, Futures, and Other Derivatives, Prentice Hall Publications, Fourth Edition,
New Jersey, 2000, s. 4- 5.
104
ANGIN, a.g.m., s. 46.
105
Ġlhan ULUDAĞ-EriĢah ARICAN, Finansal Hizmetler Ekonomisi, Beta Yayınları, Ġstanbul, 1999,
s. 382.
103
40
Ģekilde, kur, oran ya da fiyat farklılıklarından kaynaklanabilecek risklerden
korunmak
amacıyla
ve/veya
spekülatif
kar
elde
etmek
amacıyla
kullanılmaktadır106.
3.3.3. Futures ÇeĢitleri
Uygulamada, döviz futures sözleĢmeleri, faiz futures sözleĢmeleri ve
endeks futures ve mal futures sözleĢmeleri gibi çeĢitleri bulunmaktadır.
3.3.3.1. Döviz Futures SözleĢmeleri
Döviz futures sözleĢmesi, belirli bir dövizi, sözleĢmenin yapıldığı
tarihte belirlenen vadeli bir kurdan, belirli bir vadede tarafları anlaĢma
Ģartlarında almaya ve/veya satmaya mecbur tutan standart nitelikte
sözleĢmelerdir107. Döviz futures sözleĢmelerine göre, gelecekte belirlenen bir
zamanda, belirli tutardaki bir yabancı para, yine belirli bir tutardaki bir baĢka
yabancı paraya çevrilmektedir. Bu sözleĢmelerin fiyat dıĢında kalan unsurları
standartlaĢtırılmıĢtır. Her biri belirli vadelerde ve belirli büyüklüklerdeki döviz
sözleĢmeleri piyasalarda alınıp satılabilmektedir108.
3.3.3.2. Faiz Futures SözleĢmeleri
Faizle iliĢkili mali araçların, belirli bir tarihte, belirli bir faiz oranı
üzerinden
takas
sözleĢmelerindeki
edilmesi
asıl
amaç
esasına
faiz
dayanmaktadır.
oranlarında
Faiz
meydana
futures
gelebilecek
değiĢikliklerden dolayı ortaya çıkacak risklerden korunmaktır109. Elimize altı
ay sonra geçecek bir fonun, altı ay sonunda düĢük faiz oranı riskinden
yatırılması riski veya altı ay sonra borçlanacağımız bir fonun yüksek faiz
106
UZUNOĞLU, Yeni Finansman … a.g.e., s. 59.
Saime ÖNCE, Türev Ürünlerin Muhasebe Sorunları ve bankalar İçin Muhasebeleştirme
Şekilleri, TBB Yayın No:192, EskiĢehir, 1995, s. 12.
108
Nurgül CHAMBERS, Türev Piyasalar, Beta Yayınları, Ġstanbul, 2009, s. 22- 23.
109
Süleyman YÜKÇÜ-Tülay YÜCEL, “Bankacılıkta Türev Ürünlerin Muhasebeleştirilmesi,
Bugünkü Durum ve Yapılması Gerekenler” TBB Yayın No: 191, Ġzmir, 1995, s. 5.
107
41
oranından borçlanılması riski, faiz futures sözleĢmesi ile ortadan kaldırılmaya
çalıĢılmaktadır110.
3.3.3.3. Endeks Futures SözleĢmeleri
Belli bir hisse senedi portföyünün ilerdeki fiyatının bugünden
belirlenerek
borsa
endeksi
esas
alınarak
alınıp
satılmasını
içeren
sözleĢmelerdir. Belirli bir borsa fiyat endeksi ile belirlenen hisse senedi
portföyünün ileri bir tarihte, fiyatı bugünden belirlemek Ģartıyla alınıp
satılmasını
öngörür.
Bu
sözleĢmelerin
en
önemli
özelliklerinde
biri
sözleĢmeye konu varlığın (endeksin) tesliminin yapılmamasıdır. Bunun
nedeni endeksin kendisinin ayrı bir varlık olmamasıdır111.
3.3.3.4. Mal Futures SözleĢmeleri
Mal futures sözleĢmeleri, bir satıcının belirli bir ürünü, belirli kalite,
miktar ve fiyatta ve belirlenmiĢ bir yerde ve anlaĢılan bir tarihte teslim etmesi,
alıcının da teslim alma yükümlülüğü olarak tanımlanmaktadır. En önemli mal
futures piyasaları, tarımsal ürünler üzerine yapılan piyasalardır. Buğday,
pamuk, Ģeker gibi tarımsal ürünler dıĢındaki mal futures piyasaları ise değerli
madenler ve petrol futures piyasaları gibi piyasalardan oluĢmaktadır.
Ülkemizde Ġstanbul Altın Borsasında ve Ġzmir Vadeli ĠĢlem ve Opsiyon
Borsasında futures kontratları iĢlem görmektedir.
Futures iĢlemleri ile forward iĢlemlerine bakıldığında, benzer bir takım
özellikler görülebilir. Bu benzerlikler her ikisinin de önceden belirlenen bir
fiyattan
ileri
bir
tarihte
alınması
ya
da
satılması
yükümlülüklerini
içermesinden, yani vadeli sözleĢmeler olmasından kaynaklanmaktadır.
Futures sözleĢmeleri standart hale getirilmiĢ forward sözleĢmeler olmakla
birlikte uygulamada önemli farklılıkları bulunmaktadır. Bu farklılıklar aĢağıda
yer almaktadır.
110
111
AYKÖSE, a.g.t., s. 79.
CHAMBERS, a.g.e., s. 24.
42
FORWARD SÖZLEġMELER
FUTURES SÖZLEġMELER
Ġki taraf arasında yapılır.
Borsada yapılır.
SözleĢme unsurları standart değildir.
SözleĢme unsurları standart olarak
tanımlanmıĢtır. SözleĢmeler geneldir.
Diğer piyasa katılımcıları yapılan alivre
Vadeli iĢlem sözleĢmeleri borsalarda Ģeffaf
bir Ģekilde iĢlem görür.
sözleĢmelerden habersizdir.
Vade sonunda teslimat ile sonuçlandırılır.
Vade sonuna kadar ters iĢlem ile pozisyon
kapatılabilir. Teslimat zorunlu değildir.
Devredilemez.
Vade sonuna kadar tekrar alınıp satılabilir.
Kredi riski vardır.
ĠĢlemler
Borsa
Takas
Kurumu‟nun
garantisindedir.
Kar veya zarar vade sonunda ortaya çıkar.
Kar veya zarar günlük olarak hesaplanır ve
ilgili hesaplara yansıtılır.
BaĢlangıçta bir teminat zorunluluğu yoktur.
ĠĢlem
yapmak
için
belirli
bir
teminat
yatırılması zorunludur.
3.4. Opsiyonlar
Opsiyon sözleĢmeleri, opsiyonu alan tarafa, opsiyon konusu mal veya
kıymeti opsiyon sözleĢmelinde belirlenmiĢ belirli bir tarihte veya belirli bir
tarihe kadar, yine belirlenen ve sabitlenen bir fiyattan ve belirlenen miktarda
alma veya satma hakkını sağlayan sözleĢmedir. Opsiyon sözleĢmesi, alıcı
tarafı bir zorunluluk ve yükümlülük altına sokmayıp bir hak sağlamakta iken,
satıcı tarafa alım ya da satım yönünden bir zorunluluk getirdiğinden
yükümlülük altına sokmaktadır112.
Opsiyonlar değeri baĢka bir varlığın değerine bağımlı olarak değiĢen
türev ürünlerdir. Daha açık bir ifade ile opsiyonlar, belli bir vadeye kadar
(veya belirli bir vadede), opsiyona dayanak varlık oluĢturan belli miktardaki
bir malı, finansal ürünü, sermaye piyasası aracını veya ekonomik göstergeyi
belli bir fiyattan (kullanım fiyatı) alma yada satma hakkını, belli bir prim
karĢılığında opsiyonu satın alan kiĢiye veren ancak zorunlu tutmayan, buna
112
ÖNCE, a.g.e., s. 34- 35.
43
karĢın opsiyonun satıcısını alıcı tarafından talep edilmesi halinde satmaya
zorunlu tutan sözleĢmelerdir. Alıcı taraf, opsiyon sözleĢmesiyle tanınan hakkı
satın alırken bunun için bir para öder, bu paraya opsiyon primi denir. Bu primi
alan taraf ise satıcı taraftır113.
Opsiyon sözleĢmelerin tümü organize piyasalarda iĢlem görmezler.
Tezgahüstü piyasalarda da (over the counter) iĢlem görebilirler. Bu tür
piyasalar iki taraf arasında karĢılıklı anlaĢma ile oluĢan piyasalardır.
Borsalarda iĢlem gören opsiyon sözleĢmelerinin kullanım fiyatları, iĢlem
tarihleri, parasal tutarları, pozisyon ve iĢlem limitleri standart hale getirilmiĢtir.
Buna karĢın tezgahüstü piyasalarda opsiyonların vadeleri, kullanım fiyatları
gibi unsurlar karĢılıklı anlaĢmalarla belirlenmektedir114.
Alım opsiyonu alan yatırımcı, belli bir vadeye kadar veya vadede,
opsiyona dayanak oluĢturan belli miktardaki malı, finansal ürünü, sermaye
piyasası aracını veya ekonomik göstergeyi, opsiyonu satan yatırımcıya
ödediği bir prim karĢılığında belli bir fiyattan alma hakkına sahip olur. Bu bir
hak olup herhangi bir zorunluluk bulunmamaktadır115. Alım opsiyonu satan
yatırımcı ise, belli bir vadeye kadar veya vadede, opsiyona dayanak
oluĢturan belli miktardaki malı, finansal ürünü, sermaye piyasası aracını veya
ekonomik göstergeyi alım opsiyonu alan yatırımcının talebi halinde belli bir
fiyattan satmakla yükümlüdür.
Satım opsiyonu alan bir yatırımcı, belli bir vadeye kadar veya
vadede, opsiyona dayanak oluĢturan belli miktardaki malı, finansal ürünü,
sermaye piyasası aracını veya ekonomik göstergeyi, opsiyonu satan
yatırımcıya ödediği bir prim karĢılığında belli bir fiyattan satma hakkına
sahiptir. Satım opsiyonu satan yatırımcı ise, belli bir vadeye kadar veya
vadede, opsiyona dayanak oluĢturan belli miktardaki malı, finansal ürünü,
113
“Türev Araçlar Lisanslama Rehberi”, Vadeli ĠĢlem ve Opsiyon Borsası, Ġzmir, 2009, s. 172,
(EriĢim) www.vob.org.tr, 16.12.2009.
114
CHAMBERS, a.g.e., s. 58.
115
CHAMBERS, a.g.e., s. 59.
44
sermaye piyasası aracını veya ekonomik göstergeyi satım opsiyonu alan
yatırımcının talebi halinde belli bir fiyattan satın almakla yükümlüdür116.
Bir opsiyon sözleĢmesi aĢağıdaki bilgileri içerir.
• Opsiyonun tipi: Avrupa veya Amerikan tipi opsiyon
• SözleĢme tipi: Call (Alım) opsiyonu veya Put (Satım) opsiyonu
• Opsiyona konu mal veya kıymet: Hisse senedi, tahvil vb.
• Kullanım fiyatı: Opsiyonun sağladığı hakkın kullanılacağı fiyat
• Vade sonu: Örnek: Mart ayının 3. Cuması, Haziran ayının ilk iĢ günü)
• Prim: Opsiyonun fiyatı
Opsiyon satan yatırımcı, opsiyonu alan kiĢiden tahsil ettiği prim
karĢılığında, opsiyonun vadesinde veya vadesi dolana kadar olan her hangi
bir tarihte, opsiyona dayanak oluĢturan belli miktardaki bir malı, finansal
ürünü, bir sermaye piyasası aracını veya bir ekonomik göstergeyi, opsiyonu
alan yatırımcının talebi halinde belirli bir fiyattan alma ya da satma
yükümlülüğünü üzerine alır117.
3.4.1. Opsiyon Tipleri
Piyasalarda Avrupa tipi ve Amerikan tipi opsiyonlar olmak üzere iki
tipte opsiyon sözleĢmeleri iĢlem görmektedir. Bunların arasındaki tek fark
ister
alım
opsiyonu
ister
satım
opsiyonu
olsun
opsiyon
hakkının
kullanılabileceği vadeye iliĢkindir. Avrupa tipi opsiyonlarda lehdar yani
opsiyon alıcısı olan taraf opsiyon sözleĢmesinden doğan hakkını sadece
opsiyonun vadesinde kullanabilirken Amerikan tipi opsiyonlarda lehdarın
116
CHAMBERS, a.g.e., s. 63- 64.
“Türev Araçlar Lisanslama Rehberi”, Vadeli ĠĢlem ve Opsiyon Borsası, Ġzmir, 2009, s. 173,
(EriĢim) www.vob.org.tr, 16.12.2009.
117
45
opsiyon hakkını opsiyonun satın alınmasından vadesine kadar herhangi bir
zaman aralığında kullanması söz konusudur118.
3.4.1. Opsiyon ĠĢlemlerinde Teminatlandırma
Opsiyon iĢlemlerinde teminat yatırma sadece organize borsalarda
iĢlem gören sözleĢmeler için söz konusudur. Opsiyon iĢlemlerinde satın alan
yatırımcının opsiyonu alırken herhangi bir teminat yatırma zorunluluğu yoktur.
Opsiyonu satın alan yatırımcı opsiyonun primini öder ve satın alır. Herhangi
bir nedenle opsiyonu kullanmaması durumunda uğrayacağı zarar ödediği
opsiyon primi kadardır. Ancak opsiyon satan yatırımcılar, takas kurumunun
belirlediği bir tutarı teminat olarak yatırmak zorundadır. Opsiyon satan
yatırımcının teminat yatırma zorunluluğunun nedeni, elde edebileceği kar
opsiyon primi ile sınırlıyken, zarar potansiyeli alım opsiyonu satıĢında
sınırsız, satım opsiyonu satıĢında ise kullanım fiyatının 0 ile arasındaki fark
kadar olmasındandır119. Tezgahüstü piyasalarda ise opsiyon sözleĢmeleri
karĢılıklı
anlaĢmalar
göre
yapıldığından
ve
bir
takas
kurumu
bulunmadığından herhangi bir teminat söz konusu olmayacaktır. Bunun en
büyük
sakıncası
ise
takas
kurumunun
üstleneceği
riski
tarafların
üstlenmesidir. Opsiyon satıcısının karĢılaĢacağı bir kredi riski, doğrudan
opsiyon alıcısının üzerinde kalmaktadır120.
118
“Vadeli İşlemler Piyasaları (Türev Piyasalar)”, ĠMKB Eğitim Seti, s. 22, (EriĢim)
www.imkb.gov.tr, 20.12.2009.
119
“Türev Araçlar Lisanslama Rehberi”, Vadeli ĠĢlem ve Opsiyon Borsası, Ġzmir, 2009, s. 183,
(EriĢim) www.vob.org.tr, 16.12.2009.
120
CHAMBERS, a.g.e., s. 58.
ĠKĠNCĠ BÖLÜM
TÜRKĠYE’DE TÜREV ÜRÜN PĠYASALARININ GELĠġĠMĠ, HUKUKĠ
NĠTELĠĞĠ VE VERGĠLENDĠRĠLMESĠ
1.
TÜRKĠYE’DE
TÜREV
ÜRÜNLERĠN
VE
VADELĠ
ĠġLEM
PĠYASALARININ GELĠġĠMĠ
Bugünkü Ģeklini alan ve geliĢtirilmeye devam edilen türev ürünler
geliĢmiĢ ekonomiler tarafından 1970‟li yılların baĢından itibaren yaygın olarak
kullanılmaya baĢlanmıĢtır. Bunun temel nedeni ise 1973 Martında geliĢmiĢ
ülkelerin paralarını Amerikan Dolarına karĢı dalgalanmaya bırakmaları ile
birlikte Bretton Woods Sisteminin sona ermesidir121. Bretton Woods
sisteminin terk edilerek sabit döviz kuru politikalarının yerini dalgalı kur ve
faiz uygulamalarına bırakmasıyla, yatırımcılar geleceğe yönelik kur ve faiz
riskleri ile karĢı karĢıya kalmıĢlardır. Bu sebeple de riskleri azaltmaya ya da
ortadan kaldırmaya yönelik bazı arayıĢlara baĢlamıĢlar ve türev ürünler gibi
yeni teknikler kullanılmaya baĢlanmıĢtır122.
Türkiye‟de türev ürünlerin kullanılmaya baĢlanması ise çok eskilere
dayanmamaktadır. 1980‟li yılların sonuna
kadar hemen hemen hiç
kullanılmamıĢlardır. Bunun temel sebepleri o yıllara kadar ekonominin dıĢa
kapalı oluĢu, piyasa yapısının ve bankacılık sektörünün yeteri kadar
geliĢmemiĢ olmasıdır. 24 Ocak 1980 paketiyle birlikte serbestleĢmeye geçiĢ
amaçlanmıĢ, dünya ekonomilerinde de gözlenen serbestleĢme furyası
ülkemizde de temel amaç olmuĢtur123. SerbestleĢme sürecinde temel amacı
ekonominin dıĢa açılarak dünya ekonomik sistemiyle bütünleĢmesi olan
ekonomi politikaları çerçevesinde, ihracat artıĢı ve buna bağlı olarak döviz
121
Halil SEYĠDOĞLU, Uluslararası İktisat, Güzem Yayınları, 11. Baskı, Ġstanbul, 1996, s. 535.
ÖÇAL, vd., a.g.e., s. 138.
123
Gülten KAZGAN, Tanzimattan 21. Yüzyıla Türkiye Ekonomisi”, Ġstanbul Bilgi Üniversitesi
Yayınları, 2. Baskı, Ġstanbul, 2004, s. 121.
122
47
kazanmak kritik öneme sahip olmuĢtur124. 1980 sonrası ekonomide yaĢanan
parasallaĢma süreci, para ticaretinin, kazanç sağlama amacıyla her türlü
paranın ve para benzerlerinin alım satımının giderek yaygınlaĢmasına yol
açmıĢtır125. Ġhracata dayalı büyüme modeli uygulamasıyla birçok firma
iĢlemlerinde yabancı para kullanmaya baĢlamıĢtır. Firmalar ve bankalar
vadeli ithalat veya doğrudan kredi kullanmak suretiyle yabancı para cinsinden
borçlanmaya baĢlamıĢ, vadeli ihracat veya doğrudan kredi verme suretiyle de
yabancı para cinsinden alacaklı konumuna gelmeye baĢlamıĢtır. Bunun
sonucunda
da
döviz
kurlarında
oluĢabilecek
dalgalanmalardan
kaynaklanabilecek kur riskleri ile karĢı karĢıya kalmıĢtır126.
Ekonomideki bu yapısal değiĢim finans sektörüne olan ilgiliyi de
arttırmıĢ ve 1982 yılında Sermaye Piyasası Kurulu‟nun, 1986 yılında da
Ġstanbul Menkul Kıymetler Borsasının kurulmasıyla sermaye piyasalarında
önemli
geliĢmeler
yaĢanmıĢtır.
Özellikle
Ġstanbul
Menkul
Kıymetler
Borsasının kurulmasıyla fon maliyetlerinin azaltılması, risklerden korunmak
ve spekülatif kazançlar elde edebilmek amacıyla yeni finansal araçların
kullanılmaya baĢlanması söz konusu olmuĢtur127.
Türkiye‟de türev ürünlerle ilgili ilk yasal düzenleme, vadeli döviz alım
satımı, forward üzerine yapılmıĢtır. 29.12.1983 tarihli Resmi Gazete‟de
yayınlanan, Türk Parası Kıymetini Koruma Hakkında 28 Sayılı Karar‟ın 4.
maddesinde, “Bankalar T.C. Merkez Bankası‟nca belirlenen esaslar dahilinde
vadeli döviz alım satımı yapabilirler” hükmüne yer verilmiĢ, 28 sayılı karar
1984 yılında yayınlanan 30 sayılı Karar ile yürürlükten kaldırılmakla birlikte,
vadeli döviz alım satım iĢlemlerine iliĢkin esaslar bu yeni Karar‟da da yer
almıĢtır128. Türkiye‟de türev piyasalara yönelik iĢlemler TCMB‟nın 1 Mayıs
1984‟de forward iĢlemlerin yapılabilmesine yönelik iznine kadar yasal olarak
124
ÖÇAL- vd., a.g.e., s. 136.
Yakup KEPENEK- Nurhan YENTÜRK, Türkiye Ekonomisi, Remzi Kitabevi, 8. Basım, Ankara,
1996, s. 200.
126
Kemal UZUN, “ĠMKB Vadeli ĠĢlem Piyasası Dövize Dayalı Futures SözleĢmeleri” Vergi
Dünyası, S. 258, ġubat 2003, s. 67.
127
CHAMBERS, a.g.e., s. 191.
128
CHAMBERS, a.g.e., s. 192.
125
48
mümkün olmamıĢtır. Bununla birlikte TCMB bünyesinde vadeli döviz alımsatım iĢlemlerine ilk olarak, 28 Kasım 1985‟de kurulan Piyasalar Genel
Müdürlüğü‟nce baĢlanmıĢtır129.
11.08.1989 tarihinde yayınlanan Türk Parası ve Kıymetini Koruma
Hakkında 32 sayılı Karar‟ın 6. maddesinde de, dövize iliĢkin iĢlemlerle ilgili
düzenlemelere yer verilmiĢtir. 32 sayılı Kararın temel özelliği ülkemizde bir
dönem uygulanmıĢ olan sabit kur sistemine son verip, yerine dalgalı kur
sistemini benimsemiĢ olmasıdır. Dalgalı kur sisteminde döviz ve faiz oranları
serbest piyasa kurallarına göre oluĢtuğundan, yeni dönemde riskten korunma
amaçlı
olarak
kazanmıĢtır
130
türev
piyasası
iĢlemlerinin
kullanılması
büyük
önem
. Bu düzenlemede gerçek ve tüzel kiĢilerin vadeli döviz alım
satımı, baĢka bir deyiĢle forward iĢlemi yapabilecekleri belirtilmiĢtir. Bu
tarihten itibaren forwardlar türev ürünler arasında en yaygın olarak kullanılan
ürün haline gelmiĢtir. Ancak 32 sayılı Kararla gerçek ve tüzel kiĢilerin vadeli
döviz alım satımı yapabilmesine imkan verilmesinden önce Merkez
Bankasının 1985 yılında yayımladığı 1/j sayılı genelge ile daha önce sadece
Merkez Bankası ve bankalar arasında yapılan vadeli döviz alım satım
iĢlemlerinin
bankaların
kendi
aralarında
yapabilmelerine
de
imkan
tanınmıĢtır131.
Swap iĢlemleri ise ilk olarak 1985 yılında Merkez Bankası ile ticari
bankalar arasında en fazla bir ay vadeli ve Merkez Bankası döviz alıĢ kuru
esas alınarak baĢlatılmıĢtır132. Faiz oranları ile ilgili olarak Türk Lirası için
Merkez Bankası tarafından saptanan faiz oranının, döviz için ise uluslararası
para piyasalarındaki faiz oranları temel alınmıĢtır. Yapılan düzenlemeler ile
birlikte Türkiye‟de Ģube açmak suretiyle faaliyet gösteren yabancı bankalar,
bazı kamu bankaları ve özel bankalar öncelikli olarak yurtdıĢından
129
AġIKOĞLU- KAYAHAN, a.g.m., s. 166.
Cumhur TÜTÜNCÜBAġI, “ Türev Araçları ile Ġlgili ĠĢlemler ve Bu ĠĢlemlerin Hukuki Niteliği”
Marmara Üniversitesi Bankacılık ve Sigortacılık Enstitüsü, YayımlanmamıĢ Yüksek Lisans Tezi,
Ġstanbul, 2006, s. 58.
131
CHAMBERS, a.g.e., s. 192.
132
AġIKOĞLU- KAYAHAN, a.g.m., s. 166.
130
49
borçlandıkları
dövizleri
Türk
Lirası‟
na
çevirmek
amacıyla
swap
sözleĢmelerine taraf olmaya baĢlamıĢlardır.
Türkiye‟de swap sözleĢmelerinin gerçekleĢtirilebilmesi için uygun
ekonomik koĢulların oluĢmasına karĢın, enflasyonist ortamdan dolayı Türk
Lirasının değerinin diğer dövizler karĢısında sürekli değer kaybetmesi, bu
iĢlemlere
iliĢkin
hukuki
çerçeve
eksikliği,
uygulanacak
muhasebe
yöntemlerinin ve ilgili vergi mevzuatının bulunmaması nedeniyle söz konusu
sözleĢmeler baĢlangıçta Ģirketler tarafından ilgi görmemiĢ, dolayısıyla da
Ģirketlerle
bankalar
arasında
swap
iĢlemleri
istenildiği
düzeyde
133
geliĢmemiĢtir
.
Futures ve opsiyon iĢlemlerine yönelik olarak ilk yasal düzenleme
1992 yılında yapılmıĢtır. 13.05.1992 tarihli ve 21227 sayılı Resmi Gazete'de
yayımlanan 3794 sayılı kanun ile 2499 sayılı Sermaye Piyasası Kanunu‟nda
yapılan değiĢiklikle 3. madde b bendine “sermaye piyasası araçları” kavramı
dahil edilmiĢ, bu araçların “menkul kıymetler” ile “diğer sermaye piyasası
araçları”nı kapsadığı hükme bağlanmıĢtır. Diğer sermaye piyasası araçları
kavramının ise, vadeli iĢlem ve opsiyon sözleĢmelerini kapsadığı ifade
edilmektedir.
Ayrıca 3794 sayılı kanun ile 2499 sayılı Sermaye Piyasası Kanunu‟nun
22. maddesinde134 yapılan değiĢiklikle Sermaye Piyasası Kurulu‟na “vadeli
iĢlem”
sözleĢmelerine iliĢkin düzenleme yapma ve vadeli iĢlem borsaları
açma görevi ve yetkisi verilmiĢtir.
23 Temmuz 1995 tarih ve 22352 sayılı Resmi Gazete‟de “Vadeli ĠĢlem
ve Opsiyon Borsalarının KuruluĢu ve ÇalıĢma Esasları Hakkında Genel
133
Nazlı KEPÇE, “Swap SözleĢmelerinin Finansal Tablolarda Raporlanması”, Ġstanbul Üniversitesi
Sosyal Bilimler Enstitüsü, YayınlanmamıĢ Yüksek Lisans Tezi, Ġstanbul, 2007, s. 44.
134
18.12.1999 tarih ve 23910 sayılı Resmi Gazetede yayımlanan 15/12/1999 tarih ve 4487 sayılı
Kanun md. 10 ile “Ekonomik ve finansal göstergelere, sermaye piyasası araçlarına, mala, kıymetli
madenlere ve dövize dayalı vadeli iĢlem ve opsiyon sözleĢmeleri dahil her türlü türev araçların
niteliklerini, alım ve satım esaslarını, bu araçların iĢlem göreceği borsalar ve piyasalarda
çalıĢacakların denetim, faaliyet ilke ve esasları ile yükümlülüklerini, teminatlar, takas ve saklama
sistemi konularındaki esas ve usulleri düzenlemek” Ģeklinde yeniden düzenlenmiĢtir.
50
Yönetmelik” yayınlanmıĢtır. Bu yönetmelik Türkiye‟de türev piyasalar
konusunda büyük önem taĢımaktadır. Çünkü söz konusu yönetmelikle
Türkiye‟de vadeli iĢlem borsalarının kurulmasına karar verilmiĢ ve bununla
ilgili hazırlıklara baĢlanmıĢtır135. 07.09.1995 tarihinde de 22397 sayılı Resmi
Gazetede ”Ġzmir Vadeli ĠĢlem ve Opsiyon Borsası Yönetmeliği” yayımlanmıĢ,
ardından 18.10.1996 tarih ve 22791 sayılı Resmi Gazete‟de yayımlanan
“Ġstanbul Altın Borsası Vadeli ĠĢlemler ve Opsiyon Piyasası Yönetmeliği” ile
Ġstanbul Altın Borsası‟nda altın ve dövize dayalı vadeli iĢlem ve opsiyon
sözleĢmelerinin alım-satımına iliĢkin esaslar belirlenmiĢtir. 29.01.1997 tarih
ve 22892 sayılı Resmi Gazete‟de “ĠMKB Vadeli ĠĢlemler Piyasası ĠĢlem ve
Üyeliğine ĠliĢkin Yönetmelik” ve “ĠMKB Vadeli ĠĢlemler Piyasası Takas
Merkezi Üyeliği ve ĠĢlemlerine ĠliĢkin Yönetmelik” yayımlanmıĢ ve hisse
senedi, faiz getirili menkul kıymetler, endeks ve diğer finansal göstergeler
üzerine vadeli ve opsiyonlu iĢlemlerin yapılmasına ve takasına iliĢkin esaslar
düzenlenmiĢtir136.
ĠMKB Vadeli ĠĢlemler Piyasası iĢlem ve takas esaslarını ve üyeliklerini
düzenleyen söz konusu yönetmelikler ve diğer sayılan tüm yönetmelikler
23.02.2001 tarih ve 24327 sayılı Resmi Gazete yayımlanan “Vadeli ĠĢlemler
ve Opsiyon Borsalarının KuruluĢ ve ÇalıĢma Esasları Hakkında Yönetmelik”
„in 56. maddesi ile yürürlükten kaldırılmıĢtır. Bu yönetmelikle vadeli iĢlem ve
opsiyon borsalarının kuruluĢ, teĢkilat, faaliyet, denetim, üyelik ilke ve esasları
düzenlenmiĢtir.
1.1. ĠMKB Vadeli ĠĢlemler Piyasası
Vadeli ĠĢlemler Piyasası Müdürlüğü, para ve sermaye piyasalarında
iĢlem yapan yatırımcılara ve portföy yöneticilerine hem riskten korunma
imkanı sağlamak, hem de etkin bir portföy yönetimi imkanı sunmak amacıyla
135
CHAMBERS, a.g.e., s. 191.
“Vadeli İşlemler Piyasaları (Türev Piyasalar)”, ĠMKB Eğitim Seti, s. 6, (EriĢim)
www.imkb.gov.tr, 20.12.2009.
136
51
3 Mayıs 1994‟te kurulmuĢtur137. Piyasanın hukuki altyapısını oluĢturan ĠMKB
Vadeli ĠĢlemler Piyasası ĠĢlem ve Üyeliğine ĠliĢkin Yönetmelik ile ĠMKB Vadeli
ĠĢlemler Piyasası Takas Merkezi Üyeliği ve ĠĢlemlerine ĠliĢkin Yönetmelik
29.01.1997 tarih ve 22892 sayılı Resmi Gazete‟de yayımlanarak yürürlüğe
girmiĢtir. 2001 yılı ġubat ayında dalgalı kur sistemine geçilmesiyle birlikte
döviz kurlarının gelecekte alacakları değerlere iliĢkin belirsizlik artmıĢ, bunun
üzerine, döviz üzerine vadeli iĢlem sözleĢmelerinin iĢlem göreceği piyasanın
açılması çalıĢmaları hızlandırılmıĢtır. Organize bir finansal vadeli iĢlem ve
opsiyon piyasasının oluĢturulması ve bu piyasada çeĢitli sermaye piyasası
araçları
ile
finansal
göstergelere
dayalı
vadeli
iĢlem
ve
opsiyon
sözleĢmelerinin düzenlenmesi amacıyla yapılan çalıĢmalar sonucunda 15
Ağustos 2001 tarihinde döviz (Amerikan Doları) üzerine vadeli iĢlem
sözleĢmeleri iĢlem görmeye baĢlamıĢtır. Piyasanın açılıĢını takiben yeterli
geliĢmenin sağlanması nedeniyle üye temsilcilerinin Borsaya gelmesine
gerek olmaksızın iĢlem yapabilmelerini teminen 3 Ocak 2002 tarihinden
itibaren üye merkez ofislerinde telefonla emir kabulü uygulamasına
geçilmiĢtir. 30 Aralık 2003 tarihinden itibaren de Euro üzerine vadeli iĢlem
sözleĢmeleri iĢleme açılmıĢtır138.
2003 yılı sonunda ise yıl boyunca piyasalarda gözlemlenen istikrar ve
bunun sonucu volatilitelerin düĢmesi dikkate alınarak teminatlar düĢürülerek
iĢlem maliyetleri azaltılmıĢ, dıĢ ticaretimizin kompozisyonu dikkate alınarak
TL/Euro vadeli iĢlem özleĢmeleri iĢleme açılmıĢ, daha çok yatırımcıya hitap
edilmesi amacıyla sözleĢme büyüklükleri düĢürülmüĢ ve ayrıca TL ödemeli
hazine bonosu ve devlet tahvillerinin de teminata kabul edilmesine karar
verilmiĢtir.
137
“Vadeli İşlemler Piyasaları (Türev Piyasalar)”, ĠMKB Eğitim Seti, s. 6, (EriĢim)
www.imkb.gov.tr, 20.12.2009.
138
“Vadeli İşlemler Piyasaları (Türev Piyasalar)”, ĠMKB Eğitim Seti, s. 6, (EriĢim)
www.imkb.gov.tr, 20.12.2009.
52
1.2. Ġstanbul Altın Borsası Vadeli ĠĢlem ve Opsiyon Piyasası
26 Temmuz 1995 tarihinde açılan Ġstanbul Altın Borsası bünyesinde,
18.10.1996 tarih ve 22791 sayılı Resmi Gazete‟ de yayınlanan Ġstanbul Altın
Borsası Vadeli ĠĢlemler ve Opsiyon Piyasası Yönetmeliği ile Ġstanbul Altın
Borsası Vadeli ĠĢlem ve Opsiyon Piyasası 15 Ağustos 1997 tarihinde
açılmıĢtır139. Ġstanbul Altın Borsası Vadeli ĠĢlemler ve Opsiyon Piyasası
Yönetmeliği 23.02.2001 tarihli, 24327 sayılı Resmi Gazete de yayınlanan
Vadeli ĠĢlem ve Opsiyon Borsalarının KuruluĢ ve ÇalıĢma Esasları Hakkında
Yönetmelik ile yürürlükten kaldırılmıĢsa da, ilgili yönetmeliğin geçici 1.
maddesinde “Bu yönetmeliğe göre kurulacak borsa faaliyete geçinceye kadar
Ġstanbul Altın Borsası Vadeli ĠĢlem ve Opsiyon Piyasası bünyesinde
yapılmakta olan iĢlemlere Ġstanbul Altın Borsası Vadeli ĠĢlemler ve Opsiyon
Piyasası Yönetmeliği hükümlerine göre devam edileceği” belirtilmiĢtir.
Piyasada altını konu alan vadeli iĢlem sözleĢmeleri iĢlem görmüĢ olup 140, 7
ġubat 2002 tarihinden itibaren Euro/Ons fiyat tipinde altına dayalı vadeli
iĢlem sözleĢmeleri düzenlenmeye baĢlanmıĢtır. Piyasada iĢlem gören
herhangi bir opsiyon sözleĢmesi bulunmamaktadır. Kurulduğu ilk birkaç yıl
büyük ilgi görmesine karĢın, izleyen dönemlerde bu ilgisini kaybeden 141 vadeli
iĢlemler ve opsiyon piyasası, 1 ġubat 2006 tarihinde kapatılmıĢtır 142.
1.3. Vadeli ĠĢlemler ve Opsiyon Borsası (VOB)
Türev ürünler ve bu ürünlerin iĢlem görebileceği piyasalar son yıllarda
finans ve yatırım dünyası için daha önemli hale gelmeye baĢlamıĢtır. 1986
yılında Ġstanbul Menkul Kıymetler Borsası‟nın açılması, finansal piyasaların
geliĢimi açısından spot piyasa tarafında önemli bir geliĢme sağlamıĢtır. Bir
ülkede sermaye piyasalarının geliĢmiĢliğinden bahsedebilmek için spot
piyasaların yanında vazgeçilmez bir unsur olarak görülen türev piyasaların da
139
İstanbul Altın Borsası Kronolojisi, (EriĢim) www.iab.gov.tr, 03.02.2010.
Yusuf Gökhan PENEZOĞLU, Hukuki Yönleriyle Vadeli İşlem Sözleşmeleri, Kazancı Yayınları,
Ġstanbul, 2004, s. 91.
141
PENEZOĞLU, a.g.e., s. 91.
142
İstanbul Altın Borsası Kronolojisi, (EriĢim) www.iab.gov.tr, 03.02.2010.
140
53
geliĢmiĢ olması gerekir. Ülkemiz sermaye piyasalarında da ürün çeĢitliliği ve
barındırdıkları özellikleri itibariyle risk yönetimi açısından türev ürünlerin
eksikliği uzun yıllardan beri hissedilmiĢtir. Bu eksikliğin giderilmesini teminen,
1999 yılında 2499 sayılı Sermaye Piyasası Kanunu‟nun 40. maddesinde
4487 sayılı kanunla yapılan değiĢiklikle birlikte vadeli iĢlem ve opsiyon
borsası kurulabilmesi için gerekli yasal altyapı oluĢturulmuĢtur.
2001 krizini takiben Türkiye‟nin dalgalı kur uygulaması ve bunun
sonucunda piyasalarda oluĢan belirsizlikler nedeniyle Ġstanbul Menkul
Kıymetler Borsası tarafından döviz üzerine vadeli iĢlemler için gerekli
hazırlıklar yapılmıĢ ve 2499 Sayılı Sermaye Piyasası Kanununun 40‟ıncı
maddesine istinaden 19.10.2001 tarih, 24558 Sayılı Resmi Gazete‟de
yayınlanan 2001/3025 sayılı Bakanlar Kurulu Kararı ile Vadeli ĠĢlem ve
Opsiyon Borsası A.ġ. (VOBAġ) unvanı altında bir vadeli iĢlem borsası
kurulması kararlaĢtırılmıĢtır143. Vadeli ĠĢlem ve Opsiyon Borsası dünyadaki
geliĢmelere paralel olarak anonim Ģirket olarak yapılandırılmıĢ ve 04.07.2002
tarihinde Ticaret Siciline tescil edilerek tüzel kiĢilik kazanmıĢtır.
Vadeli ĠĢlem ve Opsiyon Borsası A.ġ. ĠMKB bünyesinde faaliyetlerini
sürdürmeye çalıĢmıĢ ancak, öncelikle ayrı bir borsada faaliyet gösterilmemiĢ
olması, sözleĢme büyüklüklerinin çok yüksek olması nedeniyle küçük
yatırımcılar tarafından kullanılamaması (1 kontratın değeri 100.000 $ olarak
iĢlem görmekteydi), fiyat marjlarının veya minimum fiyat adımlarının yüksek
olması, sadece tek bir döviz üzerine iĢlem yapılması (Amerikan doları) ve
yeterli tanıtım çalıĢmalarının yapılamayıĢı gibi sebeplerle faaliyetlerine
devam edememiĢtir. Bununla birlikte ĠMKB bünyesinden ayrılarak ayrı bir
borsa olarak kurulması kararlaĢtırılmıĢtır. 4 ġubat 2005 tarihinden itibaren
Vadeli ĠĢlemler ve Opsiyon Borsası (VOB) adı altında Ġzmir‟de ayrı bir borsa
olarak faaliyetini sürdürmektedir. Vadeli ĠĢlemler ve Opsiyon Borsası iĢlem
olarak döviz, faiz, endeks, mal ve altın olmak üzere bir çok finansal
143
AġIKOĞLU- KAYAHAN, a.g.m., s. 166.
54
enstrüman üzerine düzenlenmiĢ, sözleĢme büyüklükleri küçültülmüĢ, uzaktan
eriĢim sağlanmıĢ ve en önemlisi ayrı bir borsa olarak Ġzmir‟de açılmıĢtır144.
Ġdari merkezi Ġzmir‟de bulunan Vadeli ĠĢlemler ve Opsiyon Borsası‟nın
ödenmiĢ sermayesi 9 milyon TL olup, 11 hissedarı bulunmaktadır. Bu
hissedarlar ve hisse oranları Ģu Ģekildedir:
Tablo 1. Vadeli ĠĢlem ve Opsiyon Borsası Hissedar Dağılımı
Hissedarın Adı
Payı
Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği (TOBB)
%25
Ġstanbul Menkul Kıymetler Borsası (ĠMKB)
%18
Ġzmir Ticaret Borsası (ĠTB)
%17
Yapı ve Kredi Bankası A.ġ.
%6
Akbank T.A.ġ.
%6
Vakıf Yatırım Menkul Değerler A.ġ.
%6
Türkiye Garanti Bankası A.ġ.
%6
ĠĢ Yatırım Menkul Değerler A.ġ.
%6
Türkiye Sermaye Piyasaları Aracı KuruluĢlar Birliği
%6
ĠMKB Takas ve Saklama Bankası A.ġ.
%3
Türkiye Sınai Kalkınma Bankası A.ġ.
%1
Kaynak: www.vob.org.tr
Borsada
09:15/17:15
saatleri
arasında
tek
bir
seans
düzenlenmektedir. Borsa üyesi olan herhangi bir banka ya da aracı kuruluĢ
nezdinde bir hesap açtırılarak türev araçların alım ve/veya satım iĢlemleri
gerçekleĢtirilebilecektir.
Vadeli ĠĢlemler ve Opsiyon Borsası‟nın faaliyete geçmesi ile ilgili süreç
kronolojik olarak Ģöyledir:

15 Aralık 1999 tarihinde 2499 sayılı Sermaye Piyasası Kanununun 22.
ve 40. maddelerinde yapılan değiĢiklikle, Vadeli ĠĢlemler ve Opsiyon
borsalarının kurulmasıyla ilgili bir düzenleme yapılmıĢtır.
144
AġIKOĞLU- KAYAHAN, a.g.m., s. 167.
55

23 ġubat 2001 tarihinde 24327 sayılı Resmi Gazete‟de “Vadeli
ĠĢlemler ve Opsiyon Borsalarının KuruluĢ ve ÇalıĢmaları Esasları
Hakkında Yönetmelik” yayınlanmıĢ,

19 Ekim 2001 tarihinde 24558 sayılı resmi Gazete‟de 2001/3025 sayılı
Bakanlar Kurulu Kararı yayımlanmıĢ ve Vadeli ĠĢlem ve Opsiyon
Borsasının kurulmasına izin verilmiĢ,

4 Temmuz 2002 tarihinde Ticaret Siciline tescili yapılmıĢ ve tescil
09/07/2002 tarihli Ticaret Sicil Gazetesinde yayımlanmıĢ,

5 Mart 2004 tarihinde Sermaye Piyasası Kurumu tarafından faaliyet
izni verilmiĢ,

27 Mart 2004 tarihinde 25415 sayılı resmi Gazete‟de Vadeli ĠĢlem ve
Opsiyon Borsası Yönetmeliği yayımlanmıĢ ve borsanın çalıĢma kural
ve esasları belirlenmiĢ,

30 kasım 2004 tarihinde VOB‟da iĢlem gören sözleĢmeler ile VOB
üyelerine iliĢkin hususlar Sermaye Piyasası Kurulu tarafından
onaylanmıĢtır.

4 ġubat 2005 tarihinde ise 34 üyesiyle resmi olarak faaliyetlerine
baĢlamıĢtır.
Vadeli ĠĢlemler ve Opsiyon borsasında hisse senedi, döviz faiz ve
emtia piyasaları olmak üzere dört piyasa mevcuttur.
Hisse senedi piyasasında; hisse senedi endekslerine ve hisse
senetlerine dayalı,
Döviz piyasasında; yabancı paralara dayalı,
Faiz piyasasında; hazine bonosu, devlet tahvili veya diğer kısa veya
uzun vadeli faiz oranlarına dayalı,
Emtia piyasasında ise sayılanların dıĢında kalan emtia ve diğer
dayanak
varlıklara
yapılabilmektedir.
dayalı
vadeli
iĢlem
sözleĢmelerinde
iĢlem
56
Mart 2010 tarihi itibariyle Vadeli ĠĢlemler ve Opsiyon borsasında bu
dört piyasa içinde aĢağıda ayrıntıları verilen döviz, faiz, endeks ve emtia
üzerine vadeli iĢlem sözleĢmeleri alınıp satılmaktadır.
Döviz SözleĢmeleri

VOB-TLDolar Vadeli ĠĢlem SözleĢmesi

VOB-TLEuro Vadeli ĠĢlem SözleĢmesi

Fiziki Teslimatlı VOB-TLDolar Vadeli ĠĢlem SözleĢmesi

Fiziki Teslimatlı VOB-TLEuro Vadeli ĠĢlem SözleĢmesi
Endeks SözleĢmeleri

VOB-ĠMKB 100 Vadeli ĠĢlem SözleĢmesi

VOB-ĠMKB 30 Vadeli ĠĢlem SözleĢmesi
Faiz SözleĢmeleri

VOB-G-DĠBS Vadeli ĠĢlem SözleĢmesi
Emtia SözleĢmeleri

VOB-Egepamuk Vadeli ĠĢlem SözleĢmesi

VOB-Anadolu Kırmızı Buğday Vadeli ĠĢlem SözleĢmesi

VOB-Altın Vadeli ĠĢlem SözleĢmesi
2. TÜREV ÜRÜNLERĠN HUKUKĠ NĠTELĠĞĠ
Finansal yenilik olarak türev ürünler, finansal piyasalarda iĢlem gören
enstrümanların bazı ihtiyaçları karĢılayamaması sonucu geleceğe yönelik
birtakım
belirsizliklerden
ve
risklerden
korunma
temel
ihtiyacından
doğmuĢtur. Türev ürün kavramının ve iĢleyiĢinin tam olarak açıklanabilmesi
için türev ürünlerin genel ekonomik yönleriyle ele alınmasının yanında,
hukuki niteliklerinin de ele alınarak,
kavramsal çerçevenin oluĢturulması
57
gerekir.
Bu nedenle türev ürünlerin hukukta ve mevzuatımızda hangi
sınıflandırmaya tabi tutulacağı son derece önemlidir.
Türev ürünler, hukuki Ģekil olarak her Ģeyden önce birer özel hukuk
sözleĢmeleridir. Hukukumuzda sözleĢmelere iliĢkin genel olarak bir Ģekil Ģartı
bulunmamaktadır. Bu anlamda türev ürün sözleĢmeleri de hukuki olarak
serbestlik ilkesine tabidir. Hukukumuzda sözleĢmelere iliĢkin ayrıntılı
düzenlemeler Borçlar Kanunu içinde yer almaktadır. Bu durumda bir kağıdın
sözleĢme olarak nitelendirilebilmesi, Borçlar Kanunu hükümleri çerçevesinde
mümkün olacaktır145.
Borçlar Kanunu‟nda sözleĢmeler için genel olarak bir Ģekil Ģartı
bulunmamakta olup, Anayasa ile de garanti altına alınan sözleĢme serbestisi
ilkesine göre borç doğuran sözleĢmelerin içeriklerinin tespiti hususunda akit
serbestisi kabul edilmiĢtir. Borçlar Kanunu madde 19/I' de "Bir akdin mevzuu,
kanunun gösterdiği hudut dairesinde serbestçe tayin olunabilir." Hükmü ve
madde 19/II‟ de yer alan sınırlar çerçevesinde bütün sözleĢmelerin geçerli
olduğu ifade edilmiĢtir. SözleĢme serbestisi ilkesi olarak adlandırılan bu
maddeye istinaden, taraflar aralarında herhangi bir Ģekle tabi olmadan sözlü
veya yazılı olarak sözleĢme yapabilmektedir.
Türev ürünlerin hukuki niteliklerine bakılırken swap iĢlemlerinin vadeli
sözleĢmelerden ve opsiyon sözleĢmelerinden ayrı ele almak gerekir.
Swap iĢlemleri hukuki açıdan, karĢılıklı ve birbirine uygun irade beyanı
ile kurulan bir sözleĢme niteliği taĢımaktadır. Bu sözleĢme; tarafların
malvarlıkları üzerinde doğrudan doğruya etkide bulunmadığı için borçlandırıcı
bir iĢlem, karĢılıklı ve birbirine uygun iradelerin açıklanması ile kurulduğu için
de rızai sözleĢme özelliği taĢır. Bu sözleĢmeler karĢılıklılık iliĢkisi nedeniyle
tam iki tarafa borç yükleyen sözleĢmelerdir146.
145
AKÇAOĞLU, a.g.e., s. 39.
AyĢe DilĢad KESKĠN “Swap ĠĢlemi ve Hukuki Niteliği” Ankara Üniversitesi Sosyal Bilimler
Enstitüsü, YayımlanmamıĢ Doktora Tezi, s. 132- 133.
146
58
Türev ürün sözleĢmelerini, konusunun somut veya soyut bir değer
olmasına göre ele almak mümkündür. Bu ayrıma göre konusu somut bir
varlık olan vadeli iĢlem sözleĢmeleri mübadele edilen Ģeylerden birinin somut
bir varlık (emtia) olduğu vadeli iĢlem sözleĢmeleridir.
Vadeli iĢlem sözleĢmeleri, önceden anlaĢılan bir fiyattan ve belli bir
vadede, miktarı ve niteliği belli bir standartta olan sermaye piyasası aracını,
ticari malı, kıymetli madeni, dövizi veya endeksi alma veya satma hak ve
yükümlülüğünü veren, fiziki teslimatın zorunlu tutulduğu durumlar hariç
sözleĢmenin yapılması esnasında söz konusu varlıkların taraflar arasında
değiĢimine neden olmayan, sözleĢmelerden vadeli iĢlem borsalarında veya
teĢkilatlanmıĢ diğer piyasalarda iĢlem gören sözleĢmelerdir147.
Konusu somut bir varlığa dayalı olan vadeli iĢlem sözleĢmelerinde
tarafların asli edimleri malın teslimi ve karĢılığında semenin ödenmesi ile
yerine gelecektir. Bu yönüyle sözleĢme bir satım sözleĢmesi olarak
nitelendirilebilecektir. Endekse dayalı vadeli iĢlem sözleĢmeleri gibi konusu
somut bir varlığa dayanmayan vadeli iĢlem sözleĢmelerinde herhangi bir
teslim yapılmayıp, ödeme Ģekli olarak nakdi mutabakat kabul edildiğinden, bu
sözleĢmelerde edimlerin değiĢ tokuĢu söz konusu olmamaktadır. Bu
durumda, konusu soyut bir varlık olan vadeli iĢlem sözleĢmelerinin, satım
akdi
olarak
nitelendirilebilmesi
mümkün
görünmemektedir148.
Bu
tür
sözleĢmelerdeki edim tiplerinin, borçlar kanunda düzenlenmiĢ herhangi bir
sözleĢmedeki edim tiplerine uymaması nedeni ile de, konusu somut bir varlık
olmayan vadeli iĢlem sözleĢmeleri isimsiz (adsız, atipik) sözleĢmeler olarak
değerlendirilecektir. Vadeli iĢlem sözleĢmelerinde hukuki açıdan önemli olan
bir diğer nokta, bu sözleĢmelerin taraflar açısından borçlandırıcı bir iĢlem
olmasıdır. Buna göre, vadeli iĢlem sözleĢmesinin yapılması ile sözleĢmeye
147
148
DOĞAN, a.g.t., s. 106.
TÜTÜNCÜBAġI, a.g.t., s. 49.
59
konu edilen varlığın mülkiyeti alıcıdan satıcıya geçmemekte, ancak
mülkiyetin geçirilmesi yönünde bir borç doğmaktadır149.
Buraya kadar ele alınan hukuki nitelikler daha çok swap iĢlemleri ve
vadeli iĢlemler içerisinde yer alan forward ve futures iĢlemlerinin genel
özellikleridir. Opsiyon sözleĢmelerinin hukuki durumu ise biraz daha farklıdır.
Opsiyon sözleĢmeleri taraflardan birinin diğerine bir finansal değeri ilerideki
bir tarihte alıp almamak veya satıp satmamak konusunda bir hak tanıdığı,
bunun karĢılığında da opsiyon primine hak kazandığı tam iki tarafa borç
yükleyen
sözleĢmelerdir.
Organize
borsalarda
iĢlem
gören
opsiyon
sözleĢmeleri sıkı Ģekil kurallarına ve belirli Ģartlara bağılı olmaları nedeniyle
tipik sözleĢmeler grubu içinde yer alır. Tezgahüstü piyasalarda iĢlem gören
sözleĢmeler ise taraflar arasında serbesti ilkesi ile yapılabileceklerinden
genel olarak isimsiz (atipik) sözleĢmeler içerisinde yer alır. Bu sözleĢmelerin
hukuki
niteliğinin
belirlenmesinde
menkul
kıymet
niteliğinin
bulunup
bulunmadığı ve kumar sayılıp sayılamayacağının da belirlenmesi gerekir150.
AĢağıda sırasıyla swap, forward, futures ve opsiyon iĢlemlerinin hukuki
nitelikleri ayrı ayrı ele alınacaktır.
2.1. Swap SözleĢmelerinin Hukuki Niteliği
Genel olarak swap iĢlemleri, tarafların ihtiyaçlarına göre Ģekillenen ve
düzenlenirken uyulması zorunlu standart kuralların olmadığı sözcük anlamı
olarak trampa, değiĢ tokuĢ anlamına gelen151, içinde hem spot hem de
forward iĢlemlerin yer aldığı aktif getiri veya pasif götürünün hem alınıp hem
satıldığı, alım ve satım tarihlerinin farklı olduğu bir vadenin baĢka bir vadeyle
değiĢimini içeren iĢlemlerdir152. Swap iĢlemleri iki tarafın faiz ya da para
(döviz) değiĢtirmek suretiyle kaynak maliyetlerinin düĢürülmesi amacıyla bir
sözleĢmeye dayanılarak yapılan takas iĢlemidir.
149
DOĞAN, a.g.t., s. 106- 107.
AKÇAOĞLU a.g.e., s. 39
151
AKÇAOĞLU, a.g.e., s. 38, 49.
152
EBĠÇLĠOĞLU- KAHRAMAN, a.g.e., s. 4.
150
60
Faiz swaplarında benzer vadeli, aynı tutarlı ve aynı para birimli ancak
farklı
faiz
oranlarına
sahip
kredilerin
faizlerinin
değiĢtirilmesi
söz
konusudur153. Bu swap türünde tarafların kendi piyasalarından elde ettikleri
fonların anaparalarının teslimi gerçekleĢtirilmeden, faizin yani geri ödeme
yükümlülüklerinin değiĢimi söz konusu olmaktadır. Burada karz akdinin temel
unsuru olan ödünç verenin sözleĢme konusunu ödünç alana geçirmesi borcu
bulunmamaktadır154. Bu Ģekliyle faiz swabı sözleĢmeleri kullanma ve
yararlanma hakkı veren sözleĢmeler grubu içinde tam iki tarafa borç yükleyen
isimsiz (atipik) sözleĢmeler olarak kabul edilmelidir155.
Bir para swap sözleĢmesinin kurulması, taraflardan her birinin, diğer
tarafın üzerinde tasarruf hakkına sahip bulunduğu belirli bir para cinsinden
belirli meblağı elde etmek ihtiyacında olmasına dayanır. SözleĢmenin
kurulmasıyla birlikte, söz konusu para meblağlarının değiĢimi, o sırada cari
döviz kuru üzerinden gerçekleĢtirilir156.
Para swaplarında taraflar, farklı para cinslerinden meblağların
mübadelesi hususunda karĢılıklı iradelerini beyan ederek bir sözleĢme
kurmaktadırlar. Faiz swabından farklı olarak, burada sözleĢme süresince
devam edecek dönemsel ödemelerle birlikte, sözleĢmenin baĢlangıç ve sona
erme aĢamalarına rastlayan iki ayrı vadede, farklı para cinslerinden
meblağların da ödenmesi söz konusudur. Buna göre taraflardan her biri,
sözleĢmenin baĢlangıcında kendisine ödenen farazi anapara miktarına eĢit
bir meblağı, sözleĢme süresi sonunda, sözleĢmede kararlaĢtırılan kur
üzerinden karĢı tarafa ödemekle yükümlüdür157.
Finansal piyasalarda genel olarak korunma (hedging) ve arbitraj,
bazen de spekülatif amaçlarla kullanılan swap iĢlemi hukuki açıdan, tarafların
karĢılıklı ve birbirine uygun irade beyanları ile kurulan bir sözleĢme niteliği
153
Harun KAYNAK, “Genel Olarak Faiz Swapları ve Vergilendirme Sorunları” Vergi Dünyası, S.
212, Nisan, 1999, s. 51.
154
AKÇAOĞLU, a.g.e., s. 51-52.
155
AKÇAOĞLU, a.g.e., s. 52.
156
KESKĠN a.g.t., s. 183.
157
KESKĠN, a.g.t., s. 179.
61
taĢımaktadır. Bu sözleĢme; tarafların malvarlıkları üzerinde doğrudan
doğruya etkide bulunmadığı için borçlandırıcı bir iĢlem, karĢılıklı ve birbirine
uygun iradelerin açıklanması ile kurulduğu için de rızai sözleĢme özelliği
taĢır. Swap sözleĢmesi tam iki tarafa borç yüklemektedir. Amacın, taraflardan
en az birinin baĢka finansal iĢlemlerden kaynaklanan yükümlülüklerinin ifası
için kaynak sağlamaktan ibaret oluĢu, ifa zamanının taraflar için özel bir
önem taĢıması sonucunu doğurur ve ifa zamanı sözleĢme ile kesin olarak
belirlenir. Bu sebeple
sözleĢme kesin vadeli iĢlemler kategorisinde
değerlendirilmelidir158.
Swap iĢlemlerinin hukuki niteliği yukarıda anlatılanlar çerçevesinde
özetlenecek olursa;
Swap sözleĢmeleri; bir faiz ya da dövizin değiĢ tokuĢu söz konusu
olduğundan ve karĢılıklı edimler sözleĢmede belirlenen ile sınırlı kaldığından
bir borçlandırıcı iĢlemdir. Tarafların karĢılıklı ve birbirine uygun irade
beyanlarıyla kurulması nedeniyle bir rızai sözleĢmeden, sözleĢmede
belirlenen edimlerin karĢılıklı olarak değiĢimi söz konusu olduğundan tam iki
tarafa borç yükleyen sözleĢmelerden olduğu söylenebilir. ĠĢlemin belirli bir
sürede yerine getirilmesi taraflarca kesin olarak kararlaĢtırıldığı için de kesin
vadeli bir iĢlem olduğunu kabul etmek mümkündür.
2.2. Forward SözleĢmelerinin Hukuki Niteliği
Forward iĢlemler, ileri bir tarihte teslim Ģartıyla döviz, faiz, tarımsal
ürün vb. bir varlığın kurunun, miktarının ve vadesinin ilgili taraflarca
bugünden belirlenmesi temeline dayanmaktadır. Forward sözleĢmelerinde
sözleĢmeye konu varlığın niteliği, tesliminin ve ödemenin yapılacağı tarih
yani vade ile fiyat, miktar gibi ayırt edici tüm özellikler bulunur. En önemli
158
KESKĠN, a.g.t., s. 132- 133.
62
özelliği ise iĢlemin yapıldığı anda para alıĢ veriĢinin olmaması ve bu
iĢlemlerden dönüĢ olmamasıdır159.
Hukuk sistemimiz içinde forward iĢlemleri için de özel bir tanımlama
yapılmamıĢtır. Tarafların yapacakları sözleĢmelerin konusunu ve kapsamını
serbestçe tayin edebilmelerini sağlayan Borçlar Kanunundaki sözleĢme
serbestisi ilkesi forward sözleĢmelerinde hukuki dayanağını oluĢturmaktadır.
Forward sözleĢmesi, temlik borcu doğuran sözleĢmeler grubu içinde yer alan
"satım sözleĢmesi" ile aynı hukuki niteliği taĢımaktadır. Satım sözleĢmesi gibi
forward sözleĢmesi de tam iki tarafa borç yükleyen bir sözleĢmedir. Satıcı,
iĢleme konu emtia ya da finansal değeri, alıcının borçlanmıĢ olduğu semen
(bedel) karĢılığında alıcıya teslim ve mülkiyeti geçirme borcu altına
girmektedir160. Borçlanma iĢlemi ile tasarruf iĢlemi arasına belirli bir vade
girdiği için iĢlemin kazancı da kaybı da vadede ortaya çıkar 161. SözleĢmeler
için kanunda herhangi bir sınırlama ve tanımlama yapılmadığı ve serbestçe
belirlenebildiği için forward sözleĢmeler isimsiz (atipik) sözleĢmelerdendir.
2.3. Futures SözleĢmelerinin Hukuki Niteliği
Futures sözleĢmeleri, forward sözleĢmeleri gibi temlik borcu doğuran
sözleĢmeler grubu içinde yer alan, "satım sözleĢmesi" ile aynı hukuki niteliği
taĢıyan, tam iki tarafa borç yükleyen, organize borsalarda iĢlem görmeleri
nedeniyle takas üyesi ile takas merkezinin karĢılıklı birbirine uygun irade
beyanlarının (icap ve kabul) bir araya gelmesi ile oluĢan rızai bir sözleĢmedir.
Futures sözleĢmeler genel hatlarıyla, organize borsalarda iĢlem gören
forward sözleĢmeler seklinde de tanımlanabilir. Futures sözleĢmelerde
forward sözleĢmelerden farklı olarak; sözleĢme unsurları (miktar, kalite,
teslim yeri ve teslim zamanı yani vadesi v.b.) standartlara bağlanmıĢtır.
159
UZUNOĞLU, Yeni Finansman … a.g.e., s. 52.
AKÇAOĞLU, a.g.e.,s. 46.
161
UZUNOĞLU, Yeni Finansman … a.g.e., s. 52.
160
63
Ayrıca bu tür sözleĢmelerin iĢlem gördüğü piyasalar (organize borsalar),
tarafların yükümlülüklerini yerine getirmeme riskine karĢılık takas odası
(clearing house) ve teminat sistemine (margining system) sahiptir. Takas
odası alıcıya karĢı satıcı, satıcıya karsı ise alıcı yerine geçerek sözleĢme
yükümlülüklerinin yerine getirilmeme riskini ortadan kaldırmaktadır162.
Futures sözleĢmesi, bir borsada yapılması ve sözleĢmenin içeriğine
iliĢkin taraf iradelerinin kısıtlanması nedeniyle, sözleĢmenin istenilen Ģekil ve
içerikte yapılması anlamındaki serbestlik ilkesinden ayrılmaktadır. Çünkü
futures sözleĢmelerinin futures olabilmesi için bir borsa içinde ve ilgili
kurumlar tarafından belirlenen Ģekil ve standartlarda olması gerekir. Bu
yönüyle de forward ve swap iĢlemlerinde olan sözleĢme serbestisinden söz
edilemez. Bu nedenle futures sözleĢmeleri isimli yani tipik sözleĢmeler grubu
içinde yer almaktadır163.
Futures sözleĢmelerinde sözleĢmeyi ortadan kaldırma serbestisinin
bulunduğunun
belirtilmesi
sözleĢmelerinin
vadesine
gerekmektedir.
kadar
varlığını
Gerçekten
sürdürenlerin
de
futures
oranı
%2-5'i
geçmemektedir. Geri kalan kısmının ise vadeden önce ters bir iĢlemle sona
erdirildiği göz önüne alındığında, sözleĢmeyi ortadan kaldırma özgürlüğünün
mevcut olduğu görülmektedir.
2.4. Opsiyon SözleĢmelerinin Hukuki Niteliği
Opsiyon sözleĢmeleri alıcı ve satıcı arasında yapılan bir anlaĢma olup,
bu anlaĢmaya göre opsiyonu satın alan taraf (alıcı) belirlenmiĢ bir fiyat
üzerinden opsiyon konusu varlığı alma ya da satma hakkına sahip olmakta,
bunun karĢılığında da opsiyon satıcısına opsiyon fiyatı da denilen bir opsiyon
primi ödemektedir. Opsiyon satıcısı ise anlaĢmaya göre alıcının talep etmesi
durumunda önceden anlaĢılan fiyat üzerinden opsiyon konusu varlığı teslim
162
Ekrem TÜFEN, Futures Sözleşmelerin Piyasa Etkinliğine Olan Etkisinin Tespit Edilmesi
İstanbul Altın Borsası Uygulaması, Anadolu Üniversitesi Yayınları, No:1283, EskiĢehir, 2001, s. 8.
163
AKÇAOĞLU, a.g.e., s. 49.
64
etme yükümlülüğüne girmektedir164. Bu yönüyle opsiyon sözleĢmeleri tam iki
tarafa da borç yükleyen sözleĢmelerdir.
Opsiyon sözleĢmesi, opsiyonu satın alan tarafa bir kullanım fiyatı
(opsiyon primi) karĢılığında, önceden belirlenmiĢ bir fiyattan opsiyona konu
varlığı alım ya da satım hakkı verdiğinden opsiyon alıcısı bu hakkını ancak
kazançlı olduğu zaman kullanacaktır165. Alım opsiyonları için, opsiyona iliĢkin
bir hakkın kullanımı sonucunda tek taraflı bir irade beyanı ile opsiyon konusu
varlığın mülkiyetinin devrini isteme yetkisi veren yenilik doğurucu bir haktan
söz edilebilecektir. Satım opsiyonları da hak sahibine tek taraflı bir irade
beyanı ile opsiyon konusu varlığı karĢı tarafa satma hakkı verdiğinden yenilik
doğurucu
olması
bakımından
alım
opsiyonlarından
bir
farklılığı
bulunmamaktadır166. Opsiyon sözleĢmelerinin tek taraflı bir irade beyanıyla
yenilik doğuran bir hak tesis etmesinin yanında, yapılması konusunda
opsiyon hakkı tanınan iĢlemin yapılıp yapılmaması, bir tarafın iradesine bağlı
olduğundan kesin hüküm ve sonuç doğurmayan türev araç sözleĢmeleri
olarak ta sınıflandırılabileceklerdir.
Opsiyon sözleĢmelerinin serbestlik ilkesine mi yoksa belirli bir Ģekil
Ģartına mı bağlı oldukları sözleĢme tiplerinin belirlenmesi için önemlidir.
Bunun için opsiyon sözleĢmesinin bir borsa nezdinde mi ya da tezgah üstü
piyasalarda mı yapıldığı önem arz etmektedir. Borsa ve tezgah üstü
piyasalarda iĢleyiĢ açısından bazı farklılıklar bulunur. Borsalarda kullanım
fiyatları, iĢlem tarihleri, parasal tutarlar gibi standartlaĢtırılmıĢ opsiyon
sözleĢmeleri alınıp satılırken, tezgah üstü piyasalarda opsiyonların kullanım
fiyatları vadeleri gibi unsurlar karĢılıklı anlaĢmalarla belirlenmektedir 167. Bu
nedenle tezgah üstü piyasalarda iĢlem gören opsiyonlar sözleĢme serbestisi
nedeniyle isimsiz (atipik) sözleĢmeler grubu içinde yer alır. Borsalarda iĢlem
164
CHAMBERS, a.g.e., s. 57.
“Vadeli İşlem ve Opsiyon Sözleşmeleri”, SPK Yatırımcı Bilgilendirme Kitapçıkları-8, Ankara,
2007, s. 7, (EriĢim) www.spk.gov.tr, 20.12.2009.
166
AKÇAOĞLU: a.g.e., s. 55- 56.
167
CHAMBERS, a.g.e., s. 58.
165
65
gören opsiyonlar ise belirli Ģekil Ģartlarına ve standartlara sahip olmalarından
dolayı isimli yani tipik sözleĢmeler grubu içinde yer alır.
2.5. Türev Ürünlerin Kıymetli Evrak, Menkul Kıymet ya da Diğer
Sermaye Piyasası Aracı Olarak Ele Alınması
Türev ürünlerin kıymetli evrak olarak mı yoksa menkul kıymet ya da
diğer sermaye piyasası araçları olarak mı kabul edilmesi gerektiği konusu bu
ürünlerin tabi olacağı kuralların ve mevzuatın belirlenmesi açısından
gereklidir. Bunun belirlenebilmesi için de hukuk sistemimizde ilgili kanunlar
da yapılan kıymetli evrak, menkul kıymet ve diğer sermaye piyasası araçları
tanımlamalarına bakmak gerekir. Türev ürünlerin bu anlamda nitelendirilmesi,
vergilendirme esaslarının belirlenebilmesi için de önemlidir.
Kıymetli evrak 29.06.1956 tarih ve 6762 sayılı Türk Ticaret
Kanunu‟nun 557. maddesinde tanımlanmıĢtır. Bu tanım "Kıymetli evrak öyle
senetlerdir ki, bunlara mündemiç olan hak senetten ayrı olarak dermeyan
edilemediği gibi, baĢkalarına da devredilemez" Ģeklindedir. Bu tanımlamaya
göre kıymetli evrakın temel özelliği senet ile onda iĢaret edilen hak arasındaki
bağdır. Kıymetli evrakta senet hakkın bir ispat vasıtası değil, unsuru
niteliğindedir. Ayrıca, kıymetli evrak sayılan senetlerin ihdası, devri,
kaybolmaları halinde iptali kanunca belirli Ģekil Ģartlarına tabi tutulmuĢtur168.
Diğer taraftan 11.01.2008 tarihinde Meclis Adalet Komisyonu‟ndan geçen ve
Meclis gündemine alınan Türk Ticaret Kanununu Tasarısı‟nda da169 bu tanım
anlam olarak aynen korunmuĢ, Türkçe sadeleĢtirmeleri yapılarak 645.
maddesinde “Kıymetli evrak öyle senetlerdir ki, bunların içerdikleri hak
senetten ayrı olarak ileri sürülemediği gibi baĢkalarına da devredilemez”
Ģeklinde yer almıĢtır. Buradan da görüleceği üzere, güncellenmekte olan
Türk Ticaret Kanunu Tasarısında da kıymetli evrakın tanımına dokunulmamıĢ
ve madde gerekçesinde yürürlükte olan kanunda yer alan ilgili maddenin
168
AKÇAOĞLU a.g.e., s. 60.
“Türk Ticaret Kanunu Tasarısı” Kanun Teklif ve Tasarıları, (EriĢim) www.tbmm.gov.tr,
07.02.2010.
169
66
Ġsviçre Borçlar Kanunundan alındığı ve sadece dil arılaĢtırılması yapıldığı
belirtilmiĢtir170. Kıymetli evrakın kanunda yapılan tanımlamasından yola
çıkarak temel özellikleri Ģöyledir171.

Kıymetli evrak bir senettir.

Ekonomik
değer
taĢıyan
bir
hakkı
içermektedir.
Bir
hakkın
bulunmadığı durumda kıymetli evrak vücut bulmaz.

Kıymetli evrak bir Ģekle bağlı olup, bu Ģekil kıymetli evrakın ispat değil
sıhhat Ģartıdır.

Yasal unsurları taĢımayan kağıtlar kıymetli evrak değildir.

Kıymetli evrak tedavül yeteneğine sahiptir. Bu tedavül ciro ve teslim
yoluyla sağlanır.

Kıymetli evrakta hak senede bağlıdır.
Türev ürünlerin kıymetli evrak olup olmadığının bu tanımlama
çerçevesinde incelenmesi sonucunda, Forward, swap ve tezgahüstü
piyasalarda iĢlem gören opsiyon sözleĢmelerinin kıymetli evrakın bu
özelliklerini taĢımadıkları görünmektedir. Çünkü bu sözleĢmelerin yapılması
sözleĢme serbestisi ilkesi gereği herhangi bir Ģekil Ģartına tabi değildir. Yazılı
olarak
yapılabilecekleri
gibi,
sözlü
olarak
da
yapılabilmektedir.
Bu
sözleĢmelerde bir senedin varlılığın Ģart olmaması, kıymetli evrakın diğer
unsurlarının varlığının olup olmadığına bakılmasına gerek olmaksızın,
kıymetli evrak niteliğini haiz olmadıklarını söylemeyi gerektirir 172. Organize
borsalarda iĢlem gören opsiyon ve futures kontratları için ise sıkı Ģekil
Ģartlarına tabi olmaları ve bu Ģekil Ģartının da bir geçerlilik Ģartı olması
170
“Türk Ticaret Kanunu Tasarısı” Kanun Teklif ve Tasarıları, (EriĢim) www.tbmm.gov.tr,
07.02.2010.
171
Celal ġAHĠN “Finansal Araç Kavramının Türkiye Muhasebe Standartları, Bankacılık Mevzuatı,
TTK ve Sermaye Piyasası Mevzuatı Açısından Ġrdelenmesi” Vergi Dünyası, S. 329, Ocak, 2009, s.
98.
172
AKÇAOĞLU: a.g.e., s. 60.
67
nedeniyle aksini söylemek mümkündür. Akçaoğlu‟na göre; bir borsada alınıp
satılan, opsiyon ve futures sözleĢmelerinin üzerinde düzenlendiği finansal
varlık ya da opsiyon hakkı değil, sözleĢmenin kendisidir. Burada alacak hakkı
ve opsiyon hakkı senetle doğup tedavül ettiğinden, senet ile hak arasında
ayrılmaz bir bağ bulunmaktadır. Bu bakımdan da futures sözleĢmeleri ile
borsalarda iĢlem gören opsiyonların kıymetli evrak niteliğini taĢıdığını
söylemek mümkün olmaktadır. Ancak diğer bir görüĢe göre ise kanunda
yapılan tanımın dıĢında herhangi bir kağıdın kıymetli evrak olarak kabul
edilmesi mümkün değildir. Bu durumda türev ürünlerin istisnasız hiçbir
çeĢidine kıymetli evrak değeri vermek söz konusu olmayacaktır 173.
Türev ürünlerin hukuki anlamda kıymetli evrak olup olmaması yanında
diğer
önemli
bir
husus,
özellikle
vergilendirilme
esaslarının
da
belirlenebilmesi bakımından türev ürünlerin menkul kıymet olarak ele alınıp
alınamayacağı hususudur. Türk vergi kanunlarında doğrudan bir menkul
kıymet tanımına yer verilmemiĢtir. Menkul kıymetlere iliĢkin bir tanım
Sermaye Piyasası Kanunu‟nun 3/b maddesinde yer almaktadır. Bu tanıma
göre menkul kıymet; ortaklık veya alacaklılık sağlayan, belli bir meblağı
temsil eden, yatırım aracı olarak kullanılan, dönemsel gelir getiren, misli
nitelikte ve seri halinde çıkarılan, ibareleri aynı olan ve Ģartları Sermaye
Piyasası Kurulu tarafından belirlenen kıymetli evraklardır. Bu tanımlama ve
Türk Ticaret Kanunundaki kıymetli evrak tanımı birlikte ele alındığında,
kıymetli evrak kavramı, menkul kıymet kavramını da kapsayan bir üst kavram
olarak karĢımıza çıkmaktadır. Buna göre menkul kıymetlerin tamamı kıymetli
evrak olarak nitelendirilmekte iken her kıymetli evrakın menkul kıymet
olduğundan söz edilemeyecektir174.
Türev ürünler içinde swap sözleĢmeleri, organize borsalarda iĢlem
görmeyen, iki taraf arasında ve karĢılıklı olarak düzenlendiğinden üçüncü
Ģahıslara devredilmeleri mümkün olmayan sözleĢmelerdir. Ġkinci el piyasaları
173
AKÇAOĞLU: a.g.e., s. 61.
Namık Kemal UYANIK “ Türev Araçlar ve Forward ve Swap ĠĢlemlerinin Vergi Kanunları
KarĢısındaki Durumu” Yaklaşım, Haziran, 1998, s. 51.
174
68
bulunmayan ve Sermaye Piyasası Kanununda yapılan menkul kıymet
tanımına uymayan bu sözleĢmelerin menkul kıymet olarak kabul edilmeleri
mümkün değildir.
Forward sözleĢmeleri için de kıymetli evrak ve menkul kıymet
tanımlarına bakıldığında ortaklık veya alacaklılık hakkı sağlamadığı, yatırım
aracı olarak kullanılmadığı, dönemsel getirisi olmadığı, spesifik karakterli olup
misli nitelikte, seri halinde çıkarılmadığı ve aynı ibareleri taĢımadığı
görülmektedir. Organize borsalarda iĢlem görmeyen ve tamamen tarafların
serbest iradeleri doğrultusunda oluĢturulup, halka arz edilmesi de söz konusu
olmayan
forward
anlaĢılmaktadır
175
sözleĢmelerinin
de
menkul
kıymet
olmadığı
.
Futures ve organize borsalarda iĢlem gören opsiyon sözleĢmelerinin
menkul kıymet olarak kabul edilip edilmeyeceğine iliĢkin olarak ise doktrinde
farklı görüĢler mevcuttur. Bir görüĢe göre, belli standartlarda halka arz edilen
ve vadeli iĢlem borsalarında iĢlem gören diğer finansal türev ürünlerinden
futures
ve
opsiyon
kontratlarının
menkul
kıymet
kapsamında
değerlendirilmelidir176. Ayrıca, bu sözleĢmelerin piyasada belirli bir likidite
sağlaması,
sözleĢmesi
borçlanan
tarafa
mahiyetinde
ucuz finansman
özellik
göstermeleri
sağlaması
ve
yatırım
ve
yatırım
gayesiyle
yapılmalarından dolayı menkul kıymet olarak kabul edilmesi gerektiği de
belirtilmektedir177.
Diğer taraftan, futures ve opsiyon sözleĢmelerinin belirli bir meblağı
temsil etmedikleri, itibari değer taĢımadıkları, dönemsel getirilerinin olmadığı,
misli nitelikte, seri halinde ve ibareleri aynı olarak çıkarılmadıkları için menkul
kıymet olmadıkları da belirtilen bir diğer görüĢtür178.
175
Osman SARAÇ, “Vadeli ĠĢlem Piyasaları-I” Yaklaşım, S.101, Mayıs, 2001, s. 86.
SARAÇ, a.g.m., s. 87; Selman KOÇ: “Forward SözleĢmelerinin Hukuki Mahiyeti, Vergi
Kanunları KarĢısındaki Durumu ve MuhasebeleĢtirmesi”, Vergi Dünyası, S. 219, Kasım, 1999, s. 73.
177
A. Naci ARIKAN “Türev Ürünler Menkul Kıymet midir?” Vergi Dünyası, S. 200, Nisan, 1998, s.
106.
178
AKÇAOĞLU: a.g.e., s. 62- 63.
176
69
Tüm bu açıklamalardan da görüleceği üzere türev ürünlerin menkul
kıymet
olarak
kabul
edilmesi
gerektiği
yönünde
net
bir
sonuca
varılamamaktadır. Tüm bu açıklamalardan sonra türev ürünleri yine Sermaye
Piyasası Kanunu‟nun 3/b maddesinde yapılan “Diğer sermaye piyasası
araçları” içinde değerlendirmek daha doğru bir yaklaĢım olacaktır. Buna göre
diğer sermaye piyasası araçları; menkul kıymetler dıĢında kalan ve Ģartları
Sermaye Piyasası Kurulunca belirlenen, poliçe, bono, çek ile mevduat
sertifikaları dıĢında kalan evrak olarak tanımlanmıĢtır.
Sermaye Piyasası Kanunu‟nda sermaye piyasası araçları menkul
kıymet sayılmayan diğer evrakı da kapsayacak Ģekilde kullanılarak, “sermaye
piyasası araçları menkul kıymetler ve diğer sermaye piyasası araçlarıdır”
Ģeklinde tanımlanmıĢtır. Sermaye piyasası araçlarının en önemli grubunu
menkul kıymetler oluĢturmaktadır179. Menkul kıymetlerin dıĢında kalan ve
Ģartları Sermaye Piyasası Kurulu tarafından belirlenen evraklar ise “Diğer
Sermaye Piyasası” araçları olarak kabul edilmektedir. Yasa maddesinde
yapılan ayırımdan da anlaĢılacağı üzere gerçekte sermaye piyasası araçları
menkul kıymet niteliğindeki kıymetli evraklarla Sermaye Piyasası Kurumu
tarafından sermaye piyasası aracı olarak değerlendirilmesi söz konusu olan
diğer araçlardır. Diğer sermaye piyasası araçları kapsamına ise genel olarak
türev ürünler girmektedir180.
Bu konudaki karmaĢanın önüne geçilmesini teminen Vadeli ĠĢlemler ve
Opsiyon Borsası A.ġ.‟nin (VOB) baĢvurusu üzerine vadeli iĢlem ve opsiyon
sözleĢmelerinin “diğer sermaye piyasası aracı” olarak kabul edileceği hususu
Sermaye Piyasası Kurulu tarafından 23.10.2003 tarih ve 55/1262 sayılı Karar
ile hükme bağlanmıĢtır. Bu karar kavram kargaĢasının ortadan kaldırılması
179
ġAHĠN, a.g.m., s. 98.
“Ġlgili Vergi Mevzuatı” Sermaye Piyasaları Ġleri Düzey Lisanslama Eğitimi, Ekim, 2009, s. 19,
(EriĢim) www.tspakb.org.tr, 06.02.2010.
180
70
ve vergisel açıdan pek çok kolaylık getirecek olması nedeniyle önemli bir
karar olmuĢtur181.
Ülkemizde 31.12.2004 tarih ve mükerrer 25687 sayılı Resmi
Gazete‟de yayımlanarak yürürlüğe giren 5281 sayılı “Vergi Kanunlarının Yeni
Türk Lirasına Uyumu ile Bazı Kanunlarda DeğiĢiklik Yapılması Hakkında
Kanun” ile yapılan düzenlemeyle türev piyasası iĢlemlerinin menkul kıymet
niteliğinde olup olmadığı Ģeklindeki tartıĢmalar kanun nezdinde açıklığa
kavuĢmuĢtur. Kanunun 30/12. maddesinde türev piyasası iĢlemleri diğer
sermaye piyasası aracı olarak tanımlanmıĢtır. Buna göre diğer sermaye
piyasası araçları; “Bankaların ve aracı kurumların taraf olduğu veya bunlar
aracılığıyla yapılan; belirli bir vadede, önceden belirlenen fiyat, miktar ve
nitelikte, ekonomik veya finansal göstergeye dayalı olarak düzenlenenler de
dahil olmak üzere, para veya sermaye piyasası aracını, malı, kıymetli madeni
ve dövizi alma, satma, değiĢtirme hak ve/veya yükümlülüğünü veren vadeli
iĢlem ve opsiyon sözleĢmeleri bu madde uygulamasında diğer sermaye
piyasası aracı addolunur” Ģeklinde tanımlanmıĢtır. Böylece türev piyasası
iĢlemlerinin niteliği konusunda vergi kanunlarına giren bu hükümle vergi
kanunları
ve
Sermaye
Piyasası
Kurulu
görüĢü
arasında
paralellik
sağlanmıĢtır.
3.
GELĠR
VE
ÜRÜNLERDEN
KURUMLAR
SAĞLANAN
VERGĠSĠ
KAPSAMINDA
GELĠRLERĠN
TÜREV
NĠTELĠĞĠNĠN
BELĠRLENMESĠ
Gelir Vergisi ve Kurumlar Vergisi, vergi sistemimiz içinde gelirlerden
alınan vergilerdir. Gelir vergisi sisteminin uygulandığı ülkelerde, gelir vergisi
yanında bir de kurumlar vergisi, sistemi tamamlamak üzere yer almıĢtır. Ġki
verginin farklılaĢtığı nokta ise verginin yükümlüsü üzerinde olmaktadır. Gelir
vergisi gerçek kiĢileri mükellef tutan subjektif karakterli, kiĢisel ve artan oranlı
bir vergidir. Kurumlar vergisi ise, gerçek kiĢiler dıĢında kalıp kurum olarak
181
“Para ve Sermaye Piyasalarının Vergilendirilmesi-Vergi Konseyi”, Türkiye Sermaye Piyasaları
Aracı KuruluĢlar Birliği, Yayın No: 19, Ġstanbul, 2004, s. 48.
71
sayılan müesseseleri vergileyen, düz oranlı objektif karakterde bir randıman
vergisidir182. Gelir Vergisinde verginin yükümlüsü gerçek kiĢiler iken,
kurumlar vergisinde Ģirketler, kooperatifler, iktisadi kamu müesseseleri,
dernek ve vakıflara ait iktisadi iĢletmeler gibi kuruluĢlar olmaktadır. Türev
ürünlerin gelir ve kurumlar vergisi yönünden vergilendirilmesine iliĢkin olarak
Gelir Vergisi Kanunu Geçici 67. madde yürürlüğe girene kadar yoruma açık
ve farklı yönde görüĢler ileri sürülmüĢtür. Bunun temel nedeni bu ürünlerin
menkul kıymet kapsamında ele alınıp alınamayacağı, ticari kazanç olarak
sayılıp sayılamayacağı hususlarının net bir Ģekilde ortaya konamaması
olmuĢtur. Ġlgili maddeden sonra ise bu ürünlere iliĢkin farklı bir vergilendirme
esasına geçilerek kaynakta vergilendirme esası getirilmiĢtir. Konunun ilgili
maddeden önceki durumunun ne olduğunun açıklanmasının vergisel boyutun
kavranması ve bu maddenin getirdiği yeniliklerin değerlendirilebilmesi
açısından yararlı olacağı düĢünülmektedir. Bu anlamda öncelikle gelir ve
kurumlar vergisinin konuyu ilgilendiren genel çerçevesi ile temel kavramları
ele
alınmalı
ve
türev
ürünlerin
ilgili
kanunlar
nezdinde
nasıl
sınıflandırılabileceği belirtildikten sonra vergilendirme esasları ele alınmalıdır.
3.1. Gelir Vergisi
Gelir Vergisi, verginin konusunu gelirin oluĢturduğu, gelir üzerinden
alınan bir vergidir. Gelir Vergisi Kanunu‟nun birinci maddesinde gerçek
kiĢilerin gelirlerinin gelir vergisine tabi olduğu, gelirin ise bir gerçek kiĢinin bir
takvim yılı içerisinde elde ettiği kazanç ve iratların safi tutarı olduğu
belirtilmektedir183. Gelir Vergisi Kanunu‟nun 1. maddesine göre; gelir
vergisinin konusu gerçek kiĢilerin bir takvim yılında elde ettiği tüm kazanç ve
iratların safi tutarıdır. Vergilendirme açısından kazanç, emek sermaye ve
giriĢim unsurlarının tamamının üretim sürecine sokulması sonucu elde edilen
gelirdir. Ġrat ise sermaye unsurunun ödünç verilmesi sonucu elde edilen gelir
182
Selahattin TUNCER, “Yeni 5520 Sayılı Kurumlar Vergisi Kanunu”, Yaklaşım, S.164, Ağustos,
2006, s. 10.
183
Abdurrahman AKDOĞAN, Türk Vergi Sistemi ve Uygulaması, Gazi Kitabevi, Ankara, 2004, s.
91.
72
olarak tanımlanabilir184. Gelir Vergisi Kanunu‟nun 2. maddesine göre ise
gelirin unsurları; ticari kazançlar, zirai kazançlar, serbest meslek kazançları,
ücret, gayrimenkul sermaye iratları, menkul sermaye iratları ile diğer kazanç
ve iratlardan oluĢmaktadır. Türev ürünlerden sağlanan gelirlerin Gelir Vergisi
Kanunu‟nun 2. maddesinde sayılan vergiye tabi gelir unsurlarından
hangisinin kapsamına girdiğine iliĢkin açık bir tanımlama bulunmamaktadır.
Bu gelirlerin nitelikleri itibariyle zirai kazanç, serbest meslek kazancı, ücret ve
gayrimenkul sermaye iradı kapsamına girmeyeceği düĢünülmektedir. Söz
konusu ürünlerden elde edilecek gelirlerin kapsamının belirlenebilmesi için
ticari kazanç, menkul sermaye iradı ve diğer kazanç ve iratların irdelenmesi
gerekir.
3.1.1. Gelir Vergisinde Yükümlülük
Gelir Vergisinin yükümlüsü, vergiyi doğuran olay üzerinde gerçekleĢen
kiĢidir. Gelir Vergisinin yükümlüsü olarak gerçek kiĢi kavramı ise medeni
hukuk kurallarına göre açıklanmaktadır185. Gelir Vergisinde tam yükümlülük
ve dar yükümlülük olmak üzere iki ayrı yükümlülük tanımlanmıĢtır. Tam
yükümlüler, yurtiçinde ve yurtdıĢında elde ettikleri gelirin tamamı üzerinden
vergilendirilirler. Dar yükümlüler ise, sadece yurtiçinde elde ettikleri
gelirlerinden vergilendirilirler. Bu kiĢilerin yurtdıĢından elde ettikleri gelirler
vergilendirmeye tabi tutulmaz. Tam yükümlüler, Türkiye‟de yerleĢmiĢ olanlar
ile yurtdıĢında görevli Türkiye Cumhuriyeti vatandaĢlarıdır. Ġkametgahı
Türkiye‟de bulunanlar ile bir takvim yılı içinde Türkiye‟de altı aydan fazla
oturanlar Türkiye‟de yerleĢmiĢ kabul edilmektedir. Dar yükümlüler ise bu
tanımlamaya girmeyen kiĢilerdir186.
184
“Menkul Kıymet Gelirlerinin Vergilendirilmesi”, ĠMKB Eğitim Seti, s. 5, (EriĢim)
www.imkb.gov.tr, 08.02.2010.
185
Mualla ÖNCEL-Ahmet KUMRULU-Nami ÇAĞAN, Vergi Hukuku, 12. Basım, Turhan Kitabevi,
Ankara, 2004, s. 237.
186
AKDOĞAN, a.g.e., s. 97.
73
3.1.2. Gelir Vergisinde Vergiyi Doğuran Olay
Gelir Vergisi Kanunu‟nun genel düzenlemeleri arasında elde etme
kavramı doğrudan bir tanımlamayla açıklanmamıĢ, vergilendirilen değiĢik
kazanç ve irat türlerine iliĢkin ayrıntılı hükümlerinde vergiyi doğuran olayın
saptanması bakımından farklı kavramlar kullanılmıĢtır 187. Gelir Vergisi
Kanunu‟nun 2. maddesinde gelire giren kazanç ve iratlar; ticari kazançlar,
zirai kazançlar, ücretler, serbest meslek kazançları, gayrimenkul sermaye
iratları, menkul sermaye iratları ve diğer kazanç ve iratlar olarak 7 baĢlık
altında sayılmıĢtır. Bu maddede sayılan kazanç ve iratların gelir vergisine tabi
tutulabilmesi için elde edilmeleri Ģarttır. Elde etme, kural olarak kazanç ve
iradın kiĢinin hukuki tasarrufu altına girmiĢ olması anlamına gelmektedir188.
Türev piyasası iĢlemlerinden elde edilecek olan kazançların gelir vergisine
göre incelenmesinde, bu iĢlemlerin emekten çok sermayeyi ön plana çıkaran
iĢlemler olduğu göz önüne alınmalıdır. Daha çok finansal varlıkların konu
alındığı bu iĢlemlerden elde edilecek kazançlar, zirai ve serbest meslek
kazançları,
ücret
ve
gayrimenkul
sermaye
iratları
kapsamında
değerlendirilemeyeceklerinden menkul sermaye iradı, ticari kazanç ve diğer
kazanç ve iratlar ile iliĢkilendirilebileceklerdir189.
3.1.3. Ticari Kazanç Kavramı
Gelir Vergisi Kanunu‟nun 37. maddesinde ticari kazanç “Her türlü ticari
ve sınai faaliyetten doğan kazanç” olarak tanımlanmıĢtır. Ticari nitelik taĢıdığı
varsayılan faaliyetlerin hepsinin ayrı ayrı sayılmasının güçlüğü nedeniyle
ticari kazanç ile ilgili genel bir tanım yapılmıĢ ve bu tanıma giren her türlü
faaliyetten sağlanan kazanç ticari kazanç olarak kabul edilmiĢtir 190. Elde
edilen gelirin ticari kazanç olarak kabul edilebilmesi için ticari veya sınai
faaliyetin, bir iĢletme örgütlenmesi çerçevesinde bir giriĢimci tarafından
bağımsız olarak ve sürekli yürütülmesi gerekir. Buradaki bağımsızlık ölçütü,
187
ÖNCEL- KUMRULU- ÇAĞAN, a.g.e., s. 248.
AKDOĞAN, a.g.e., s. 94.
189
AKÇAOĞLU: a.g.e., s. 69.
190
AKDOĞAN, a.g.e., s. 101.
188
74
faaliyette bulunan kiĢinin bu faaliyeti kendi nam ve hesabına yapması ve karzarar gibi sonuçlarına katlanmasıdır191. Ticari kazancın özelliklerini taĢıyan
bir gelirin baĢka kazanç ve iratların yasa ile belirlenen özelliklerini de taĢıdığı
bazı durumlar olabilmektedir. Böyle bir durumda ise ticari kazanç özelliklerini
taĢıyan bir gelirin, Gelir Vergisi Kanunu‟nda yer alan düzenlemeler
doğrultusunda baĢka kazanç ya da iratlara önceliği olduğu söylenebilir 192.
Türev ürünlerden elde edilen kazançların ticari faaliyet kapsamında elde
edilmesi durumunda ticari kazanca dahil edilmesi gerekir.
3.1.4. Menkul Sermaye Ġradı Kavramı
Menkul sermaye iradı, Gelir Vergisi Kanunu‟nun 75. maddesinde,
“Sahibinin ticari, zirai veya mesleki faaliyeti dıĢında nakdi sermaye veya para
ile temsil edilen değerlerden müteĢekkil sermaye dolayısıyla elde ettiği kar
payı,
faiz
ve
benzeri
iratlar
menkul
sermaye
iradıdır.”
ġeklinde
tanımlanmıĢtır. Tanım çerçevesinde; nakdi sermaye, konusu para olan
değerler ve mali yatırım sermayesinden oluĢan menkul kıymetlerin getirdiği
irat menkul sermaye iradıdır193. Türev ürünlerden elde edilen gelirleri menkul
sermaye iradı sayan yaklaĢımlar olmakla birlikte, bu gelirlerin menkul
sermaye iradı olarak tanımlanması Gelir Vergisi Kanunu‟nda yer alan
düzenlemelere göre yerinde bir yaklaĢım olmayacaktır. 5281 sayılı Kanun ile
GVK‟ya eklenen Geçici 67. maddede türev ürünler diğer sermaye piyasası
aracı olarak tanımlanmıĢ ve mükerrer 80. maddede de diğer sermaye
kazançlarından elden çıkarılmasından sağlanan kazançların değer artıĢ
kazancı olarak değerlendirileceği belirtilmiĢtir.
3.1.5. Diğer Kazanç ve Ġratlar Kavramı
Kanunda sayılan yedi gelir unsuru arasında diğer altı gelir unsuru ile
iliĢkilendirilemeyen
her
türlü
kazanç
ve
irat
bu
kapsamda
değerlendirilmektedir. Diğer kazanç ve iratlar Gelir Vergisi Kanununun 80.
191
ÖNCEL- KUMRULU- ÇAĞAN, a.g.e., s. 263.
ÖNCEL- KUMRULU- ÇAĞAN, a.g.e., s. 264.
193
ÖNCEL- KUMRULU- ÇAĞAN, a.g.e., s. 310.
192
75
maddesinde yedinci gelir çeĢidi olarak belirlenmiĢtir. Yasada belirtilen ilk altı
gelir çeĢidi vergiye tabi gelirin kaynak kuramına uygundur. Belirtilen kazanç
ve iratlar belirli ve sürekli kaynaklara dayanmaktadır. Diğer kazanç ve iratlar
kapsamına giren gelirlerde ise bu özellik yoktur194. Diğer kazanç ve iratlar
Gelir Vergisi Kanunu'nun 80. maddesi uyarınca, değer artıĢı kazançları ve
arızi kazançlar olmak üzere iki gruptan oluĢmaktadır. Değer artıĢ kazançları
arizi kazançlar ile birlikte gelire giren diğer kazanç ve iratları oluĢturmaktadır.
Gelir Vergisi Kanunu'nun mükerrer 80. maddesinde yer alan düzenlemede
ise değer artıĢ kazançlarını oluĢturan unsurlar sayılarak belirtilmiĢtir. Burada
dikkati çeken husus yasal düzenlemede değer artıĢ kazançları ile ilgili genel
bir tanımlamaya yer verilmeksizin hangi kazanç unsurlarının bu kapsamda
vergilendirileceğinin sayma yoluyla belirlenmiĢ olduğudur 195. Ancak değer
artıĢ kazançlarının mal ve hakların elden çıkarılması karĢılığında sağlanan
kazanç olarak tanımlanması da mümkündür196. Arızi (geçici) kazançlar ise
yedi gelir unsurundan yedincisi kapsamına giren bir diğer kazanç türüdür.
Vergi uygulamaları bakımından yükümlülerin beyanları çerçevesinde iĢlev
kazanmaktadırlar.
Bu
nedenle
etkin
bir
Ģekilde
kavranmaları
ve
vergilendirmeleri pek mümkün olmamaktadır197.
Diğer kazanç ve iratlarda dikkati çeken husus, kapsamın çok geniĢ
tutularak, kaynak kuramı anlayıĢından safi artıĢ kuramına doğru bir kaymaya
yol açtığıdır. Bu durum beraberinde vergilendirilmemesi gereken kazanç ve
iratların kanunda tek tek sayılması gibi bir zorunluluğu getirmiĢtir.
Uygulamada karĢılaĢılabilecek kargaĢanın önlenmesi için bu tanımlamanın
yeniden düzenlenmesi ve vergi sistemi içinde gelirin kaynak kuramı
anlayıĢına uygun hale getirilmesi gerekmektedir198. Türev ürünler açısından
değer artıĢ kazançlarına baktığımızda ise bu ürünlerin vergilendirilmesinde
194
ÖNCEL- KUMRULU- ÇAĞAN, a.g.e., s. 314.
AKDOĞAN, a.g.e., s.225
196
“Menkul Kıymet Gelirlerinin Vergilendirilmesi”, ĠMKB Eğitim Seti, s. 11, (EriĢim)
www.imkb.gov.tr, 08.02.2010.
197
AKDOĞAN, a.g.e., s. 232.
198
Fevzi Rifat ORTAÇ, “Vergilendirilebilir Gelir Kavramı, Geliri Belirleyen Teoriler ve Türk Gelir
Vergisinde Yer Alan Gelir Tanımlaması”, Gazi Üniversitesi İİBF Dergisi, I.Cilt, S. 2, 1999, s. 114.
195
76
baz alınan bir kriter durumunda olduğu görülür. Diğer sermaye piyasası
araçları içinde kabul edilen türev ürünlerden elde edilen kazançların değer
artıĢ kazancı olduğu GVK mükerrer 80. maddede hükme bağlanmıĢtır.
3.1.6. Türev Ürünlerden Elde Edilen Gelirlerin Menkul Sermaye
Ġradı ve Değer ArtıĢ Kazancı Kapsamında Ġncelenmesi
Gelir Vergisi Kanunu‟nun 75. maddesinde yer alan ifadeye göre
kaynağı ne olursa olsun;
• Her çeĢit hisse senetlerinin kar payları (temettü gelirleri),
• ĠĢtirak hisselerinden doğan kazançlar (Limited ġirket ortaklarının, iĢ
ortaklıkları ortaklarının ve komanditerlerin kar payları ile kooperatiflerin
dağıttıkları kazançlar),
• Kurumların idare meclisi baĢkan ve üyelerine verilen kar payları,
• Devlet Tahvili ve Hazine Bonosu faizleri ile diğer her türlü tahvil ve
bono faizleri (Toplu Konut Ġdaresi, Kamu Ortaklığı Ġdaresi ve ÖzelleĢtirme
Ġdaresince çıkarılan menkul kıymetlerden sağlanan gelirler dahil olmak
üzere),
• Her çeĢit alacak faizleri,
• Mevduat faizleri,
• Hisse senetleri ve tahvillerin vadesi gelmemiĢ kuponlarının
satıĢından elde edilen bedeller,
• ĠĢtirak hisselerinin sahibi adına henüz tahakkuk etmemiĢ kar
paylarının devir ve temliki karĢılığında alınan para ve ayınlar,
• Her çeĢit senetlerin iskonto edilmesi karĢılığında alınan iskonto
bedelleri,
77
• Faizsiz olarak kredi verenlere ödenen kar payları ile kar ve zarar
ortaklığı belgesi karĢılığı ödenen kar payları ve özel finans kurumlarınca kar
ve zarara katılma hesabı karĢılığında ödenen kar payları (Menkul kıymetler
yatırım fonlarının katılma belgelerine ödenen kar payları),
• Repo gelirleri,
• Tüzel kiĢiliği haiz emekli sandıkları, yardım sandıkları ile emeklilik ve
sigorta Ģirketleri tarafından çeĢitli adlarla yapılan ödemeler,
nedeniyle elde edilen gelirler menkul sermaye iradı sayılacak ve buna göre
vergilendirilecektir. Vergi mevzuatına bakıldığında, gelirin elde edilmesi
yönünden her gelir unsuru için farklı esasların benimsendiği görülmektedir.
Menkul sermaye iratlarında gelirin elde edilmesi, hukuki ve ekonomik
tasarrufa bağlanmıĢtır. Menkul sermaye iradı bakımından gelir sahibi için
hukuki ve ekonomik tasarruf olanağının doğmuĢ olması gelirin elde
edilmesinin gerçekleĢmesi için gereklidir199.
Bir gelir unsurunun menkul sermaye iradı olarak kabul edilmesi için
taĢıması gereken bazı özellikler vardır. Menkul sermaye iradının ticari, zirai
ve mesleki faaliyetler dıĢında elde edilmesi gerekir. Bu faaliyetler
kapsamında elde edilen bir irat, menkul sermaye iradı olmaktan çıkar ve
hangi faaliyet kapsamında elde ediliyor ise o gelir unsuruna dönüĢür 200.
Örneğin ticari iĢletme bünyesinde elde edilen menkul sermaye iratları ticari
kazanç
kapsamında
değerlendirilir
ve
ticari
kazanca
dahil
edilerek
vergilendirilir. Ġkinci olarak menkul sermaye iradının, nakdi sermaye veya
para ile temsil edilen değerlerden elde edilmiĢ olması gerekir. Bu itibarla
menkul sermaye iradının kaynağının para veya para ile temsil edilen değerler
olan ve genellikle menkul kıymet niteliğini haiz olan araçlardan elde edilmiĢ
olması gerekmektedir. Son olarak elde edilen gelir unsurunun “faiz, kar payı,
199
Mehmet Tahir UFUK, “2008 Yılında Elde Edilen Menkul Sermaye Ġratlarının Vergilendirilmesi”
Yaklaşım, S. 195, Mart, 2009, s. 48.
200
Yılmaz ÖZBALCI, Gelir Vergisi Kanunu Yorum ve Açıklamaları, OluĢ Yayınları, Ankara,
2002, s. 601.
78
kira ve benzeri” ad altında elde edilmiĢ olması gerekmektedir201. Ancak
uygulamada menkul sermaye iradı olarak karĢımıza çıkan gelir unsurları, kar
payı ve faizidir.
Gelir Vergisi Kanunu‟nun 75. maddesinde yer alan “kaynağı ne olursa
olsun” belirli gelir unsurlarının menkul sermaye iradı olarak kabul edileceği
hükmüne geri dönersek, menkul sermaye iradı olarak kabul edilen gelir
unsurlarının arasında vadeli iĢlem ve opsiyon sözleĢmelerinden sağlanan
gelirler yer almamaktadır. Bu nedenle bu ürünlerden elde edilecek gelirlerin,
menkul sermaye iradı olarak değerlendirilmesinin mümkün olmadığı
söylenebilir202.
Menkul
sermaye
iradı
değerlendirmesinde
swap
iĢlemlerine
bakıldığında bu iĢlemlerin, nakdi sermaye (para, döviz) kullanılarak
yapıldığını ve kazançların buna bağlı olarak elde edildiği görülmektedir.
Bunun yanında swap iĢlemlerinin ticari, zirai ve mesleki faaliyet dıĢında
bireysel bir yatırım olarak da yapılması mümkündür. Bu iki özelliği
bakımından menkul sermaye iradı tanımına uyduğu görülmektedir 203. Ancak
swap iĢlemlerinden sağlanan gelirin menkul sermaye iradı olarak kabul
edilebilmesi için faiz, kar payı veya kira olarak nitelendirilebilmesi
gerekmektedir. Literatürde türev ürünlerin menkul sermaye iradı olarak kabul
edilip edilmemesine yönelik farklı görüĢlerin olduğu görülmektedir. Kimi
yazarlara göre türev ürünlerden elde edilen gelirler menkul sermaye iradı
kapsamında değerlendirilirken, kimilerine göre ise değer artıĢ kazançları
olarak ele alınması gerektiği söylenmektedir.
Gelir Vergisi Kanunu‟nun mükerrer 80/1 maddesinde; ivazsız olarak
iktisap edilenler ile tam mükellef kurumlara ait olan ve iki yıldan fazla süreyle
elde tutulan hisse senetleri hariç, menkul kıymetlerin ve diğer sermaye
201
“Menkul Kıymet Gelirlerinin Vergilendirilmesi”, ĠMKB Eğitim Seti, s. 7,
www.imkb.gov.tr, 08.02.2010.
202
AYDIN, a.g.m., s. 372.
203
ACAR, a.g.m., s. 110.
(EriĢim)
79
piyasası araçlarının elden çıkarılmasından sağlanan kazançlar değer artıĢ
kazancı olarak sayılmıĢtır. Bu bakımdan ilgili kanun maddesi yürürlükte
olduğu sürece ve türev ürünlere iliĢkin özel bir tanımlama ve vergilendirmeye
iliĢkin özel bir düzenleme getirilmediği sürece, elde edilen gelirler değer artıĢ
kazancı kapsamında değerlendirilmelidir.
3.2. Kurumlar Vergisi
Vergi sınıflandırmaları içinde kurumlar vergisi, gelir vergisi gibi
dolaysız vergi niteliği taĢıyan, geliri vergilendiren ve gelir vergisinden ayrı bir
yasayla düzenlenmiĢ bir vergidir. Kurumlar Vergisinin konusu kurum
kazançlarıdır. Kurum kazancı, Gelir Vergisinin konusuna giren gelir
unsurlarından oluĢmaktadır. Diğer bir anlatımla Kurumlar Vergisi; gerçek
kiĢiler, bireysel iĢletmeler ve Ģahıs Ģirketleri dıĢında kalan tüzel kiĢilerle, tüzel
kiĢiliği bulunmayan bazı oluĢumların gelirini vergilendirir 204. Kurumların türev
ürünlerden elde ettikleri gelirler, GVK Geçici 67. maddeye göre tevkifata tabi
tutulsalar bile kurum kazancına eklenirler. ÖdenmiĢ olan stopajlar ise kurum
kazancından mahsup edilir.
3.2.1. Kurumlar Vergisinde Verginin Yükümlüsü
Kurumlar Vergisi Kanununa göre; sermaye Ģirketleri, kooperatifler,
iktisadi kamu kuruluĢları, dernek ve vakıflara ait iktisadi iĢletmeler, yabancı
kamu idare ve müesseselerine ait iktisadi iĢletmeler ve iĢ ortaklıkları kurumlar
vergisinin
yükümlülerini
oluĢturur.
Kurumlar
vergisindeki
yükümlülük
Ģekillerine bakıldığında yerli ve yabancı kurumların verginin uygulanması
bakımından birbirlerinden farklı kapsamda vergilendirildikleri görülmektedir.
Kurumlar Vergisi Kanunu‟nun 3.maddesine göre, kanuni veya iĢ merkezleri
Türkiye‟ de bulunan kurumlar tam mükellef olarak adlandırılmakta ve hem
yurt içinde hem de yurt dıĢında elde ettikleri kurum kazançlarının toplamı
üzerinden vergilendirilmektedir. Kanuni ve iĢ merkezlerinden her ikisi de
Türkiye‟de bulunmayan kurumlar ise dar mükellef olarak adlandırılmakta ve
204
ÖNCEL- KUMRULU- ÇAĞAN, a.g.e., s. 331.
80
Türkiye‟deki faaliyetleri dolayısıyla elde ettikleri kurum kazançları üzerinden
vergilendirilmektedir. Tam yükümlü, dar yükümlü ayrımına bakıldığında, tam
yükümlü kurumlar kanuni ya da iĢ merkezi Türkiye‟de bulunan kurumlardır.
Dar yükümlü kurumlarda ise kanuni merkez ve iĢ merkezinin ikisi birden
yurtdıĢındadır205.
3.2.2. Kurumlar Vergisinde Vergiyi Doğuran Olay
Kurumlar vergisinde vergiyi doğuran olay kurum kazancının yani
gelirin elde edilmesidir. Elde etme gelir vergisinde olduğu gibidir. Kazancın
saptanmasında Gelir Vergisi Kanununun ticari kazanca iliĢkin hükümleri
uygulandığından gelirin alacak olarak doğmuĢ olması elde etme yönünden
gerekli ve yeterli bir koĢul olarak görülür206. Elde etmenin bu Ģekilde tahakkuk
esasına bağlanması tam yükümlüler açısından geçerli bir durumdur. Dar
yükümlüler için ise elde edilen kazancın içinde ticari ya da zirai kazançlar
bulunuyorsa elde etme esasına göre belirlenmekte, bu unsurlar yer almıyor
ise, Gelir Vergisi Kanunundaki diğer kazançlara iliĢkin hükümlere göre elde
edilmiĢ sayılmaktadır. Türev ürünler açısından, Türkiye‟de elde edilen diğer
kazanç ve iratlar bu kapsamda değerlendirilir207.
205
AKDOĞAN, a.g.e., s. 290.
ÖNCEL- KUMRULU- ÇAĞAN, a.g.e., s. 332.
207
Cem TEKĠN, “Dar Mükellef kurumlar Tarafından Elde Edilen Menkul Kıymet Gelirlerinin Yeni
Sistem Çerçevesinde Vergilendirilmesi”, Yaklaşım, S. 160, Nisan, 2006, s. 97.
206
ÜÇÜNCÜ BÖLÜM
SWAP, FORWARD, FUTURES, OPSĠYON ĠġLEMLERĠNĠN
VERGĠLENDĠRĠLMESĠNĠN ANALĠZĠ VE DEĞERLENDĠRĠLMESĠ
1.
TÜREV
ÜRÜNLERĠN
GELĠR
VE
KURUMLAR
VERGĠSĠ
YÖNÜNDEN ĠNCELENMESĠ
1.1. Türev Ürünlerin GVK Geçici 67. Madde Kapsamında
Ġncelenmesi
Geçici 67. madde ile getirilen ve türev ürünleri ilgilendiren temel
değişikliklere aşağıda yer verilmektedir:

193 Sayılı Gelir Vergisi Kanunu’nun Geçici 67. maddesi uyarınca
vadeli işlem ve opsiyon sözleşmelerinin elden çıkarılmasından doğan
değer artış kazançları stopaja tabidir.

Menkul kıymet ve diğer sermaye piyasası aracı kavramlarına açıkça
tanımlanmak
suretiyle
yer
verilmiştir.
Böylece
türev
piyasası
işlemlerinin niteliği konusunda vergi kanunlarına giren bu hükümle
vergi kanunları ve Sermaye Piyasası Kurulu görüşü arasında paralellik
sağlanmıştır.

Menkul kıymet ve diğer sermaye piyasası aracı üzerinden gelir elde
edilmesine aracılık eden banka ve aracı kurumlar ile bazı durumlarda
Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası, Takas ve Saklama Bankası A.Ş.
82
(Takasbank) ve saklama kuruluşlarına tevkifat yapma yükümlülüğü
getirilmiştir.
Banka ve aracı kurumlarca yapılacak vergi tevkifatının nasıl belirlenmesi
gerektiğine ilişkin olarak ise açıklamalar yapılmıştır. Buna göre banka ve
aracı kurumların;
-
Alım satımına aracılık ettikleri menkul kıymetler ile diğer
sermaye piyasası araçlarının alış ve satış bedelleri arasındaki
fark,
-
Alımına aracılık ettikleri menkul kıymet veya diğer sermaye
piyasası araçlarının itfası halinde alış bedeli ile itfa bedeli
arasındaki fark,
-
Menkul kıymetlerin veya diğer sermaye piyasası araçlarının
tahsiline aracılık ettikleri dönemsel getirileri (herhangi bir
menkul kıymet veya diğer sermaye piyasası aracına bağlı
olmayan),
-
Aracılık ettikleri menkul kıymet veya diğer sermaye piyasası
araçlarının ödünç işlemlerinden sağlanan,
Gelirler için kaynakta kesinti yapmaları ve ilgili dönemlerde vergi dairelerine
yatırmaları hükme bağlanmıştır.
2006 yılı baĢından itibaren, vadeli iĢlem ve opsiyon sözleĢmelerinden
elde edilen gelirler ile menkul kıymet ve vadeli iĢlem ve opsiyon piyasalarında
83
iĢlem gören diğer menkul kıymetlerin gelirleri bankalar ve aracı kurumlar
tarafından tevkifata tabi tutulacak gelirler arasında sayılmıĢlardır. Tevkifat
uygulamasında gelir sahibinin gerçek/tüzel kiĢi ya da tam/dar mükellef
olmasının veya elde edilen gelirin vergiden istisna olup olmamasının önemi
bulunmamaktadır. Vergi mükellefiyeti olmayan ya da vergiden muaf olanların
elde ettiği gelirler de tevkifata tabi olacaktır208.
Alım-satım iĢlemlerinde tevkifat matrahı alıĢ bedeli ile satıĢ bedeli
arasındaki fark olacak, alıĢ ve satıĢ iĢlemleri sırasında ödenen komisyonlar
ile banka ve sigorta muameleleri vergisi tevkifat matrahının tespitinde dikkate
alınacaktır. Bu giderler dıĢında baĢkaca bir giderin tevkifat matrahının
tespitinde indirim konusu yapılması söz konusu değildir. Bir menkul kıymet
veya diğer sermaye piyasası aracının itfası halinde ise tevkifat matrahı alıĢ
bedeli ile itfa bedeli arasındaki fark olacak, alıĢ veya itfa iĢlemleri sırasında
ödenen komisyonlar ile banka ve sigorta muameleleri vergisi tevkifat
matrahının tespitinde dikkate alınacaktır209.
Geçici 67. maddenin 13 numaralı fıkrasında, bu maddede geçen
menkul kıymet ve diğer sermaye piyasası aracı ifadesinin, özel bir belirleme
yapılmadığı sürece Türkiye'de ihraç edilmiĢ ve Sermaye Piyasası Kurulunca
kayda alınmıĢ ve/veya Türkiye'de kurulu menkul kıymet ve vadeli iĢlem ve
opsiyon borsalarında iĢlem gören menkul kıymetler veya diğer sermaye
piyasası araçları ile kayda alınmamıĢ olsa veya menkul kıymet ve vadeli
iĢlem borsalarında iĢlem görmese dahi Hazinece veya diğer kamu tüzel
kiĢilerince ihraç edilecek her türlü menkul kıymet veya diğer sermaye
piyasası aracını ifade ettiği, ayrıca bankaların ve aracı kurumların taraf
olduğu veya bunlar aracılığıyla yapılan; belirli bir vadede, önceden belirlenen
fiyat, miktar ve nitelikte, ekonomik veya finansal göstergeye dayalı olarak
düzenlenenler de dahil olmak üzere, para veya sermaye piyasası aracını,
208
“GVK Geçici 67. Madde Uygulaması ile İlgili Olarak Gerçek Kişilere Yönelik Vergi
Rehberi”, (EriĢim) www.gib.gov.tr, 19.02.2010.
209
“GVK Geçici 67. Madde Uygulaması ile İlgili Olarak Gerçek Kişilere Yönelik Vergi
Rehberi”, (EriĢim) www.gib.gov.tr, 19.02.2010.
84
malı, kıymetli madeni ve dövizi alma, satma, değiĢtirme hak ve/veya
yükümlülüğünü veren vadeli iĢlem ve opsiyon sözleĢmelerinin bu madde
uygulamasında diğer sermaye piyasası aracı addolunacağı, belirtilmiĢtir.
Burada türev araçlar için önemli olan husus ilk defa vergi kanunlarında
konuya iliĢkin detaylı bir tanımlamaya yer verilmiĢ olmasıdır. Bu kapsamda
türev ürünlerden elde edilen gelirlere uygulanan vergilendirme esasları da
karmaĢık yapıdan bir nebze kurtulmuĢ ve daha basit bir yapıda ele alınmıĢtır.
Vadeli iĢlem ve opsiyon sözleĢmelerinin elden çıkarılmasından doğan
değer artıĢ kazançları stopaja tabidir. Ancak ilgili maddeye göre, Bakanlar
Kurulu kazanç türü bazında stopaj oranını % 0 oranına kadar indirmeye
yetkilidir. 1 Ocak 2009 tarihine kadar VOB‟da iĢlem gören döviz, faiz ve emtia
vadeli iĢlem sözleĢmeleri için stopaj oranı % 0 olarak uygulanmıĢtır. Bu
tarihten sonra ise tam mükellef gerçek kiĢi ve kurumlar için oran % 10 olarak
belirlenmiĢtir. Ancak, hisse senedi ve hisse senedi endekslerine dayalı olarak
yapılan vadeli iĢlem ve opsiyon sözleĢmelerinden elde edilen kazançlar için
stopaj oranı % 0 olarak uygulanmaya devam edilmektedir. Stopaj
yükümlülüğü sözleĢmelerin ters pozisyonla kapatılması veya nakdi uzlaĢma
ile sonuçlanması, baĢka bir ifadeyle sözleĢmeden doğan karın realize
edilmesi ile doğmaktadır. Diğer taraftan, Gelir Vergisi Kanunu Geçici 67/1.
madde d bendine göre dar mükellef gerçek kiĢi ve kurumların vadeli iĢlem ve
opsiyon sözleĢmelerinden elde ettiği kazançlar üzerinden % 0 oranında
tevkifat yapılmaktadır210.
1.1.1. GVK Geçici 67. Madde Kapsamında Türev Ürünlerden Elde
Edilen Gelirlerin Gelir ve Kurumlar Vergisi Mükelleflerine Göre
Ġncelenmesi
Vadeli iĢlem sözleĢmelerinin en önemli özelliği, geleceğin belirsizliğinin
ortadan kaldırılması amacıyla, tarafların bugünden belirlenen bir vadede,
210
“Vadeli İşlem Sözleşmelerinden Elde Edilen Gelirlerin Vergilendirilmesi Raporu”,
Pricewaterhousecoopers, 2009, Vadeli ĠĢlem ve Opsiyon Borsası, (EriĢim) www.vob.org.tr,
21.02.2010.
85
üzerinde anlaĢılan fiyattan, standartlaĢtırılmıĢ miktar ve kalitedeki bir malı,
kıymeti veya finansal göstergeyi alma veya satma yükümlülüğü altına
girmesidir. Bu piyasalarda iĢlem yapanlar, fiyat riskinden bu riski aktarmak
yoluyla korunmak isteyenler ile geleceğe yönelik fiyat belirsizliklerinden kar
sağlamayı amaçlayan spekülatörlerdir. Her iki amaçla da iĢlem yapılması
durumunda elde edilen gelirler, geliri elde edenin mahiyetine göre (kurumlar
tarafından ya da gerçek kiĢiler tarafından elde edilmesi) kurumlar vergisi ya
da gelir vergisi konusuna girmektedir211.
1.1.2. Gelir Vergisi Mükelleflerince Türev Ürünlerden Elde Edilen
Gelirler
Türev ürünlerden elde edilen gelirlerin gelir mükellefleri yönünden ele
alınmasında ilgili mükellefin tam mükellef-dar mükellef olmasına göre ve
gelirin ticari faaliyet kapsamında elde edilmiĢ olup olmamasına göre farklı
olarak ele alınması gerekir. Türkiye‟de yerleĢmiĢ olan gerçek kiĢiler Türkiye
içinde veya dıĢında elde ettikleri kazanç ve iratların tamamı üzerinden
vergilendirilirler. Türkiye‟de yerleĢik olmayan gerçek kiĢiler ise sadece
Türkiye‟de elde ettikleri kazanç ve iratları üzerinden vergi öderler.
Tam mükellef gerçek kiĢilerin türev ürünlere iliĢkin olarak yaptığı
iĢlemin ticari faaliyet kapsamında olmaması durumunda; pozisyonun elde
tutulduğu süre içerisinde, güncelleme iĢlemine bağlı olarak vade tarihine
kadar oluĢabilecek kazanç herhangi bir vergiye tabi değildir. SözleĢmenin
alınacak bir ters pozisyon ile kapatılması durumunda ise, elde edilen
kazançlar %10 stopaja tabi olup, söz konusu stopaj nihai vergidir. Bu
kazançların beyanı gerekli olmayıp, zarar edilmesi durumunda vergiye tabi
diğer kazançlardan indirilemez. Faiz veya emtia ya bağlı olarak yapılan
sözleĢmelerin vadesi sonuna kadar elde tutulması yani nakdi uzlaĢma ile
211
Ali TUĞLU, “Vadeli ĠĢlem ve Opsiyon Borsasından (VOB) Elde Edilen Gelirlerin
Vergilendirilmesi”, Yaklaşım, S. 206, ġubat, 2010, s. 209.
86
kapatılması halinde de elde edilen gelire %10 stopaj uygulanacaktır212. Bu
stopaj nihai vergileme olduğundan bu stopaja tabi tutulan bu gelir beyana tabi
değildir. Bu iĢlemden zarar edilmesi halinde bu zarar diğer beyana tabi
gelirlerden indirilemez. Mahsup yapılamamasının nedeni ise GVK‟nın zarar
mahsubuna iliĢkin olan 88. maddesinde diğer kazanç ve iratlardan doğan
zararın
diğer
gelir
unsurlarından
elde
edilecek
gelirden
mahsup
edilemeyeceği hükmüne yer verilmiĢ olmasıdır. Ancak VOB‟da yapılan
iĢlemlerden doğan zarar menkul kıymete dayalı vadeli iĢlem sözleĢmesinden
doğmuĢsa bu zarar benzer sözleĢmelerin elden çıkarılması neticesinde elde
edilen gelirden mahsup edilebilir213.
Türev ürünlere iliĢkin olarak yapılan iĢlemin ticari faaliyet kapsamında
olması durumunda ise durum farklılaĢmaktadır. Borsa rayicine göre yapılacak
güncelleme iĢlemine bağlı olarak vade tarihine kadar oluĢabilecek kazanç
veya zarar ticari kazanca eklenir. Vade sonunda elde edilen kazançlar
burada da %10 stopaja tabidir. Farklı olan ise elde edilen gelirin ticari
kazanca dâhil edilmesi ve kaynakta kesilen vergilerin beyan edilen kazanç
üzerinden hesaplanacak gelir vergisine mahsup edilmesidir. Ayrıca, zarar
edilmesi halinde, söz konusu zarar ticari kazançtan indirilir.
Ticari faaliyet kapsamında olsun ya da olmasın vadeli iĢlem
sözleĢmelerinde, hisse senedine bağlı olarak yapılan sözleĢmelerden gelir
elde edilmesi durumunda bu gelirlere uygulanacak stopaj oranı %0‟dır. Ancak
iĢlemin ticari faaliyet kapsamında yapılması durumunda elde edilen gelir ticari
kazanca dahil edilerek beyan edilmesi gerekmektedir. Takas merkezine
yatırılan nakit teminatlardan elde edilen nemalarda vergiye tabi olup, her iki
durumda da stopaj oranı %15 olarak uygulanır. Söz konusu stopaj ticari
faaliyet olmayan kazançlar için beyanı gerekli olmayan nihai vergidir. Ticari
faaliyet kapsamında ise nemalar ticari kazanca dâhil edilir ve kaynakta
212
“Vadeli İşlem Sözleşmelerinden Elde Edilen Gelirlerin Vergilendirilmesi Raporu”,
Pricewaterhousecoopers, 2009, Vadeli ĠĢlem ve Opsiyon Borsası, (EriĢim) www.vob.org.tr,
21.02.2010.
213
TUĞLU, a.g.m., s. 210.
87
kesilen vergiler beyan edilen kazanç üzerinden hesaplanacak gelir vergisine
mahsup edilir214.
Dar mükellef gerçek kiĢilerin türev ürünlere iliĢkin olarak yaptığı
iĢlemler; pozisyonun elde tutulduğu süre içerisinde, güncelleme iĢlemine
bağlı olarak vade tarihine kadar oluĢabilecek kazanç herhangi bir vergiye tabi
değildir. SözleĢmenin alınacak bir ters pozisyon ile kapatılması durumunda
ise, elde edilen kazançlar tam mükellef gerçek kiĢilerden farklı olarak
07.07.2006 tarihli 26221 sayılı Resmi Gazete‟de yayımlanan 5527 sayılı
kanunun 1/a maddesine göre, süre ve iĢlem türü sınırlaması olmaksızın %0
stopaja tabi olup, söz konusu stopaj nihai vergidir. Bu kazançların beyanı
gerekli olmayıp, zarar edilmesi durumunda vergiye tabi diğer kazançlardan
indirilemez. SözleĢmelerin vadesi sonuna kadar elde tutulması, yani nakdi
uzlaĢma
ile kapatılması halinde de elde
edilen gelire
%0
stopaj
uygulanacaktır. Stopaj nihai vergileme olduğundan, stopaja tabi tutulan bu
gelir beyana tabi değildir. ĠĢlemden zarar edilmesi halinde bu zarar diğer
beyana tabi gelirlerden indirilemez.
Dar mükellef kiĢilerin, Geçici 67. madde kapsamında Türkiye‟deki
finansal araçlara kendileri veya yurt dıĢındaki portföy yönetim Ģirketleri
vasıtasıyla
yatırım
yapabilmeleri,
%0
stopaj
oranından
ve
çifte
vergilendirmeyi önleme anlaĢmaları hükümlerinden yararlanabilmeleri için
vergi kimlik numarası almaları gerekmektedir. Vergi kimlik numarası
almalarının yanı sıra, ilgili ülkenin yetkili makamları tarafından düzenlenerek
imzalanmıĢ mukimlik belgesinin aslının ve tercüme edilmiĢ örneğinin, banka
ve aracı kurumlar vasıtasıyla veya doğrudan ilgili vergi dairesine kendileri
tarafından (Boğaziçi Vergi Dairesi) ibraz edilmesi gerekmektedir. Bir takvim
214
“Vadeli İşlem Sözleşmelerinden Elde Edilen Gelirlerin Vergilendirilmesi Raporu”,
Pricewaterhousecoopers, 2009, Vadeli ĠĢlem ve Opsiyon Borsası, (EriĢim) www.vob.org.tr,
21.02.2010.
88
yılına iliĢkin mukimlik belgesi izleyen yılın dördüncü ayına kadar geçerli
olduğundan, söz konusu belgenin her yıl yenilenmesi gerekmektedir215.
1.1.3. Kurumlar Vergisi Mükelleflerince Elde Edilen Gelirler
Türev
ürünlerden
elde
edilen
gelirlerin
kurumlar
için
vergilendirilmesinde de gerçek kiĢilerde olduğu gibi tam mükellef ve dar
mükellef ayrımı bulunmaktadır. Kurumlar Vergisi Kanununun 3. maddesine
göre kurumlar vergisi mükelleflerinden kanuni veya iĢ merkezleri Türkiye‟de
olanlar, hem Türkiye‟de hem de Türkiye dıĢında elde ettikleri kazançlar
üzerinden vergi öderler. Tam mükellef kurumların Vadeli ĠĢlem ve Opsiyon
Borsalarından elde ettikleri gelirler, kurumlar vergisine tabi olacağından bu
gelirler üzerinden %20 oranda Kurumlar Vergisi hesaplanacak ve yapılan
giderler (GVK‟nın 40. maddesi ve KVK‟nın 8. maddesi hükümleri kapsamında
olan giderler) kurum kazancından indirilecektir216.
Tam mükellef kurumlar tarafından elde edilecek gelirler; pozisyonun
tutulduğu süre içerisinde, borsa rayicine göre yapılacak güncelleme iĢlemine
bağlı olarak vade tarihine kadar oluĢabilecek kazanç kurum kazancına
eklenir. OluĢacak zarar ise kurum kazancından düĢülür. Takas merkezine
yatırılan teminatların nemalarının olması durumunda bu kazançlar da kurum
kazancına dahil edilir. Bu nemalar üzerinden kesilecek olan %15 stopaj ise
beyan edilen kurum kazancına göre hesaplanan kurumlar vergisinden
mahsup edilir.
SözleĢmenin ters pozisyonla kapatılması ya da vadesine kadar elde
tutulup nakdi uzlaĢma ile sonuçlanması durumunda ise, hisse senedi
endeksine dayalı vadeli iĢlem sözleĢmelerinden elde edilen kazançlar hariç
elde edilen kazançlar %10 stopaja tabidir. Burada Döviz, faiz ve emtia vadeli
iĢlem sözleĢmelerinden ve hisse senedi endeksine dayalı vadeli iĢlem
215
“GVK Geçici 67. Madde Uygulaması ile İlgili Olarak Gerçek Kişilere Yönelik Vergi
Rehberi”, (EriĢim) www.gib.gov.tr, 19.02.2010.
216
TUĞLU, a.g.m., s. 210.
89
sözleĢmelerinden elde edilen gelirlerin tamamı kurum kazancına dâhil edilir.
Kaynakta kesilen vergiler beyan edilen kazanç üzerinden hesaplanacak
kurumlar vergisine mahsup edilir. Ancak hisse senedi endeksine dayalı vadeli
iĢlem sözleĢmelerinden elde edilen gelirler için stopaj oranı %0 olduğundan,
bu sözleĢmelerden sağlanan ve kurum kazancına eklenen gelirlerden kesilen
stopaj düĢülmez. ĠĢlemlerden zarar edilmesi durumunda, söz konusu zarar
kurum kazancından indirilir217.
Kurumlar Vergisi Kanunu‟na göre kanuni ve iĢ merkezlerinin her ikisi
de Türkiye‟de bulunmayan kurumlar, dar mükellef kurum sayılırlar ve sadece
Türkiye‟de elde ettikleri kazançlar üzerinden Türkiye‟de kurumlar vergisi
öderler. Dar mükellef kurumlar tarafından vadeli iĢlem ve opsiyon
borsalarında yapılan iĢlemlerden elde edilen kazançlar ise, 07.07.2006 tarihli
26221 sayılı Resmi Gazete‟de yayımlanan 5527 sayılı kanunun 1/a
maddesine göre, süre ve iĢlem türü sınırlaması olmaksızın % 0‟ lık tevkifat
oranına tabiidir. Bu nedenle elde edilen kazanç %0 oranında stopaja tabi
olup, söz konusu stopaj nihai vergidir. Bu kazançların beyanı gerekli değildir.
Zarar edilmesi durumunda bu surette doğan zarar, varsa vergiye tabi diğer
kazançlardan indirilemez. Ancak söz konusu kurumların Türkiye‟de elde
ettikleri gelirlerin vergilendirilmesinde uluslararası çifte vergilendirmeyi
önleme anlaĢmaları özel hüküm ifa ettiğinden, ilgili kurumun ait olduğu ülke
ile Türkiye arasında yapılan çifte vergilemeyi önleme anlaĢması önem arz
etmektedir218.
2. TÜREV ÜRÜNLERĠN BANKA VE SĠGORTA MUAMELELERĠ
VERGĠSĠ YÖNÜNDEN ĠNCELENMESĠ
Banka ve Sigorta Muameleleri Vergisi, 6802 sayılı Gider Vergileri
Kanunu ikinci kısmında 28 ve 33. maddeleri arasında düzenlenmiĢtir. Buna
217
“Vadeli İşlem Sözleşmelerinden Elde Edilen Gelirlerin Vergilendirilmesi Raporu”,
Pricewaterhousecoopers, 2009, Vadeli ĠĢlem ve Opsiyon Borsası, (EriĢim) www.vob.org.tr,
21.02.2010.
218
TUĞLU, a.g.m., s. 212.
90
göre, Banka ve sigorta Ģirketlerinin 10/6/1985 tarihli ve 3226 sayılı Finansal
Kiralama Kanununa göre yaptıkları iĢlemler hariç olmak üzere, her ne Ģekilde
olursa olsun yapmıĢ oldukları bütün muameleler dolayısıyla kendi lehlerine
her ne nam ile olursa olsun nakden veya hesaben aldıkları paralar banka ve
sigorta muameleleri vergisine tabidir. Banka ve sigorta muameleleri verginde
vergiyi doğuran olayın meydana gelmesi için banka ve sigorta Ģirketlerince
bir muamele yapılması ve bu muamele sonucunda lehe nakden veya
hesaben para alınması gerekmektedir. Vergiyi doğuran olayın meydana
gelmesi için gelirin tahsili Ģart olmayıp, faiz, komisyon ve benzeri adlar
altında lehe alınan paraların tahakkukunun yapılarak gelir hesaplarına
alınması yeterli olmaktadır. Buna karĢılık kambiyo muamelelerinde belirtilen
Ģartlar aranmamakta verginin doğması için sadece kambiyo satıĢının
yapılması yeterli bulunmaktadır. BSMV matrahını 28. maddede yazılı paralar
oluĢturmaktadır. Kambiyo iĢlemlerinde ise kambiyo satıĢlarının tutarı matrah
olarak alınmaktadır. Vergi matrahlarından gider ve vergi adı altında indirim
yapılamamaktadır219. Verginin hangi oranlarda alınacağı ise 33. maddede
belirtilmiĢ, oranlar üzerinde değiĢiklik yapma yetkisini Bakanlar Kurulu‟na
vermiĢtir. ġu an yürürlükte olan genel oran % 5‟tir. Bankalar arası mevduat
muameleleri sonucu lehe alınan paralar ve Bankalar ile 2499 sayılı Sermaye
Piyasası Kanunu‟na göre kurulan aracı kurumlar arasındaki borsa para
piyasası muameleleri sonucu lehe alınan paralar üzerinden ise % 1 olarak
alınmaktadır. Kambiyo muamelelerinde ve bankalar arası kambiyo satıĢ
muamelelerinde ise satıĢ tutarı üzerinden % 0 olarak uygulanmaktadır.
Ayrıca, arbitraj iĢlemleri, kanunun 29/p maddesi gereği banka ve sigorta
muameleleri vergisinden istisna edilmiĢtir.
219
Ömer KAYA, “Döviz Swaplarının BSMV karĢısındaki Durumu”, Vergi Dünyası, S. 245, Ocak,
2002, s. 119.
91
2.1. Banka ve Sigorta Muameleleri Vergisi Açısından Swap
ĠĢlemlerinin Ġncelenmesi
Swap iĢlemlerine bankaların aracılık ettiği durumlarda taraflardan
aldıkları komisyonlar BSMV‟ye tabi olacaktır. Ancak, bankaların taraf olduğu
swap iĢlemlerinde BSMV alınıp alınmayacağı yönünde farklı görüĢler
bulunmaktadır. Bu farklı görüĢler swap iĢleminin arbitraj iĢlemi olup olmadığı
üzerinde yoğunlaĢmaktadır. Bu nedenle swap iĢleminin, arbitraj iĢlemi ile
aynı mahiyette olduğu, dolayısıyla 6802 sayılı Gider Vergileri Kanunu‟ nun
29. maddesi uyarınca BSMV‟ den istisna olması gerektiği belirtilmektedir.
Diğer görüĢ ise, swap iĢlemlerinin arbitraj iĢlemlerinden farklı özelliklere sahip
bir finansal araç olduğu, dolayısıyla 6802 sayılı Gider Vergileri Kanunu‟ nun
29. maddesi kapsamında değerlendirilemeyeceği ve BSMV‟ ye tabi olacağı
yönündedir220. Swap iĢlemlerinin mahiyetine iliĢkin farklı görüĢler olmakla
birlikte, konuya Maliye Bakanlığı‟nın nasıl yaklaĢtığı, swap iĢlemlerinin
BSMV‟ ye tabi olup olmaması bakımından önemlidir. Bankalar Birliği‟nin
swap iĢlemlerinde lehe kalan paralar ile, kambiyo satıĢına iliĢkin tutarların
BSMV‟den istisna olup olmadığına iliĢkin olarak Maliye Bakanlığı‟na
müracaatı üzerine Ġdarece verilen 14.01.1997 tarih ve 1425 sayılı özelgede,
döviz swapı iĢlemlerinin, bir tarafın ihtiyacı olan dövizi karĢı taraftan alması
karĢılığında buna tekabül eden baĢka bir dövizin verilmesi, baĢlangıçta
belirtilen kurdan vade tarihinde tekrar dövizlerin değiĢimi Ģeklinde cereyan
eden bir arbitraj iĢlemi olduğunu, bu nedenle gerek baĢlangıçta ve vadede
meydana gelen iki ayrı arbitraj iĢleminin, gerekse arbitraj iĢlemleri sonucu
dövizler arasındaki kur farkından lehe kalan paralar olduğunu belirterek,
arbitraj iĢlemi niteliğinde kabul edilen swap iĢlemlerinden lehe kalan paraların
BSMV‟den istisna edilmesi gerektiği belirtilmiĢtir221. Birçok farklı yoruma ve
eleĢtirilere rağmen Bakanlık aynı görüĢü korumuĢ ve 11.02.2000 tarih ve
6124 sayılı özelgede de aynı görüĢ tekrarlanmıĢtır222. Sonuçta, bankaların
220
KAYA, a.g.m., s. 118.
Murat DAYANÇ, “Maliye Bakanlığı’nca Swap ĠĢlemlerine ĠliĢkin Olarak Verilen 14.01.1997
Tarih ve 1425 Numaralı Özelgenin EleĢtirisi”, Vergi Dünyası, S. 245, Ocak, 2002, s. 122.
222
AYKÖSE, a.g.t., s. 54.
221
92
döviz swabı iĢlemlerinden kendi lehlerine elde ettikleri kazançlar, arbitraj
kazancı olarak nitelendirildikleri için, BSMV‟ ye tabi tutulmamaktadır.
Bankalar ve müĢterileri arasında yapılan bir diğer swap türü ise faiz
swaplarıdır. Faiz swaplarında bankaların lehe alacakları paralar BSMV‟ ye
tabi tutulmalıdır. Diğer taraftan swap iĢlemleri özü itibariyle bir bankacılık
iĢlemi değildir. Bu nedenle bankaların taraf olması durumunda BSMV
alınmasından söz edileceği gibi iki kiĢi ya da firma arasında yapılması
durumunda BSMV ile hiçbir ilgilisi, bağlantısı olmayacaktır.
2.2. Banka ve Sigorta Muameleleri Vergisi Açısından Forward
ĠĢlemlerinin Ġncelenmesi
Bankalar tarafından yapılan forward iĢlemlerinin, belirtilen genel
çerçeveler içinde lehe nakden veya hesaben alınan paralar olması
durumunda BSMV‟ ye tabi olması gereklidir. Bu iĢlemlerde de swap
iĢlemlerinde olduğu gibi arbitraj iĢlemi olarak değerlendirilmesi gerektiği ve
BSMV‟ den istisna olması gerektiği yönünde yorumlar bulunmaktadır223.
Ancak, bankalar tarafından yapılan forward döviz sözleĢmeleri, iki ayrı dövize
iliĢkin bile olsa, farklı fiyatlardan yararlanmak anlamını taĢıyan arbitraj
iĢlemleri ile bir tutmak mümkün görünmemektedir. Yapılan iĢlemin bir
tarafının Türk parası olduğu durumlarda bunun arbitraj olarak görülmesi ise
mümkün değildir. Özellikle bir mevduat gelirinin peçelenmesi amacıyla
yapılması ihtimali bulunan forward iĢlemlerinin BSMV‟ ye tabi olması
gerekmektedir. Döviz forward iĢlemlerinde yapılan, dövizin belirlenen bir
tarihte, belirlenen bir kurdan alınıp satılması iĢlemidir. Bir dövizi bir baĢka
dövize çevirmek gibi bir gaye olmadığı gibi, yapılan iĢlem bir vadeli iĢlemdir.
Bu özelliklerine göre forward sözleĢmelerinin arbitraj olarak değerlendirilmesi
ve BSMV‟ den istisna edilmesi mümkün değildir224. Forward iĢlemlerinde de
taraflardan birinin bir banka olmaması durumunda BSMV doğması mümkün
değildir.
223
AYKÖSE, a.g.t., s. 104.
Muhittin GÜNDOĞDU, “Forward ĠĢlemlerinin Niteliği Forward ĠĢlemlerine Bağlı Olarak Gelirin
ve Kanunen Kabul Edilmeyen Giderlerin Peçelenmesi”,Vergi Sorunları, S. 138, Mart, 2000, s. 72.
224
93
2.3. Banka ve Sigorta Muameleleri Vergisi Açısından Futures
ĠĢlemlerinin Ġncelenmesi
Futures sözleĢmelerinin bankalar tarafından yapılması gibi bir
zorunluluk bulunmamaktadır. Futures sözleĢmesi satın almak isteyen bir
yatırımcı bunu bankalar aracılığıyla alabileceği gibi, borsaya kayıtlı aracı
kuruluĢlardan da alabilir. Futures sözleĢmesinin bankalar aracılığıyla
alınması ya da bir bankanın sözleĢme satın alması durumunda BSMV
sözkonusu olacaktır. SözleĢmenin bir aracı kuruluĢtan alınması durumunda
ise BSMV söz konusu olmayacaktır.
2.4. Banka ve Sigorta Muameleleri Vergisi Açısından Opsiyon
ĠĢlemlerinin Ġncelenmesi
Opsiyon iĢlemleri tıpkı futures iĢlemleri gibi genel olarak organize borsalarda
iĢlem gören sözleĢmelerdir. Ancak nadiren de olsa tezgahüstü piyasalarda
da
iĢlem
görebilmektedirler.
Banka
ve
Sigorta
Muameleleri Vergisi
bakımından opsiyonların bir borsa da ya da borsa dıĢında yapılmalarının
önemi bulunmamaktadır. ĠĢleme bir bankanın aracı olması ya da taraf olması
bu verginin doğumu için yeterlidir. Bir bankanın taraf ya da aracı olmadığı
opsiyon iĢlemleri için ise BSMV‟den söz edilemeyecektir.
3.
TÜREV
ÜRÜNLERĠN
DAMGA
VERGĠSĠ
YÖNÜNDEN
ĠNCELENMESĠ
Damga vergisi, hukuki iĢlemlere bağlı olarak düzenlenen kağıtlar
üzerinden alınan bir muamele vergisidir225. 11.07.1964 tarih ve 11751 sayılı
Resmi Gazetede yayımlanan 488 sayılı Damga Vergisi Kanunu‟nun 1.
maddesine göre, damga vergisinin konusunu hukuki muamelelere konu olan
bazı hukuki belgeler oluĢturmaktadır. Damga Vergisinin konusu, kanuna ekli
1 sayılı tabloda yazılı olan kağıtlar olarak belirlenmiĢtir. Kağıtlar terimi ise,
yazılıp imzalanmak veya imza yerine geçen bir iĢaret konmak suretiyle
225
Ġsmail ÖĞÜN, “Forward ĠĢlemlerde Damga Vergisi”, Vergi Dünyası, S. 246, ġubat, 2002, s. 96.
94
düzenlenen ve herhangi bir hususu ispat veya belli etmek için ibraz
edilebilecek olan belgeler ile elektronik imza kullanılmak suretiyle manyetik
ortamda
ve
elektronik
veri
Ģeklinde
oluĢturulan
belgeler
olarak
tanımlanmıĢtır226. Bu sözleĢmelerin imzalanması (veya imza yerine geçen bir
iĢaretin konması) sonucu damga vergisi yükümlülüğü doğacaktır. Damga
Vergisinde vergiyi doğuran olay, vergiye tabi kağıtların düzenlenmesi; yazılıp
imzalanmak ya da imza yerine geçecek bir iĢaret konmak suretiyle eksiksiz
olarak tekemmül etmesidir. Damga vergisinin mükellefi ise kağıtları imza
edenlerdir227. Kanunun 10. maddesine göre Damga Vergisi nispi veya maktu
olarak alınır. Nispi vergide, kağıtların nevi ve mahiyetlerine göre, bu
kağıtlarda yazılı belli para, maktu vergide kağıtların mahiyetleri esastır. Belli
para terimi, kağıtların ihtiva ettiği veya bunlarda yazılı rakamların hasıl
edeceği parayı ifade eder. Madde 12‟ye göre ise Damga Vergisine tabi
kağıtlarda yazılı yabancı paralar Maliye Bakanlığı‟nca tayin ve ilan edilecek
fiyat üzerinden Türk parasına çevrilerek ona göre damga vergisi alınır. Diğer
taraftan, 5281 sayılı “Vergi Kanunlarının Yeni Türk Lirasına Uyumu ile Bazı
Kanunlarda DeğiĢiklik Yapılması Hakkında Kanun” ile Damga Vergisinde pul
yapıĢtırmak suretiyle ödeme usulü kaldırılmıĢtır. Böylece damga pulu
kullanılması da sona ermiĢtir228.
Verginin konusunu 1. maddenin birinci fıkrasında ifade edildiği gibi,
Kanuna ekli (1) sayılı tabloda yazılı kağıtlar oluĢturmaktadır. Herhangi bir
tereddüde meydan vermemek için Kanun‟da vergiye tabi kağıtlar 1 sayılı
tabloda ismen sayılmıĢtır. Buna göre 1 sayılı tablonun akitlerle ilgili kağıtlarbelli parayı ihtiva eden kağıtlar bölümünde, mukavelenameler, temliknameler
ve taahhütnameler %0,825 oranında Damga Vergisine tabidir. Türev ürün
sözleĢmelerinin belli bir parayı içerdiği göz önüne alındığında, bu
sözleĢmelerinin %0,825 oranında Damga Vergisine tabi olacağı söylenebilir.
226
Devrim HASANEFENDĠOĞLU, “DamgaVergisi Açısından SözleĢmelerin “Belli Parayı” Ġhtiva
Etmesi Hususu”, Vergi Dünyası, S. 331, Mart, 2009, s. 81.
227
Yavuz AKBULAK, “Sermaye Piyasası ĠĢlemleri Nedeniyle Düzenlenen Bazı Kağıtlara ĠliĢkin
Damga Vergisi ve Harç Yükümlülükleri” Vergi Sorunları, S. 220, Ocak, 2007, s. 124.
228
Nevzat SAYGILIOĞLU, “Damga Vergisi Kanunu’nda Yapılan Son DeğiĢiklikler” Yaklaşım, S.
146, ġubat, 2005, s. 14.
95
Ancak bunun bazı istisnaları vardır. Damga Vergisi Kanunu‟nun mükerrer 30.
maddesinin üçüncü bendinde, Bakanlar Kurulu‟na, elektronik ortamda
gönderilenler ile Sermaye Piyasası Kanunu‟nun uygulanması ile ilgili olarak
Sermaye Piyasası Kurulu‟nca düzenlenmesi öngörülen kağıtların tabi olduğu
damga vergisi oranını “0”a kadar indirme yetkisi verilmiĢtir229.
Türev ürünleri ilgilendiren diğer bir düzenleme ise 2499 sayılı Sermaye
Piyasası Kanunu‟nda yapılmıĢtır. Ġlgili kanunun 40. maddesinde, ekonomik ve
finansal göstergelere, sermaye piyasası araçlarına, mala, kıymetli madenlere
ve dövize dayalı vadeli iĢlem ve opsiyon sözleĢmeleri ile her türlü türev
araçlardan oluĢan sermaye piyasası araçlarının borsada iĢlem görmeleri
koĢuluyla damga vergisinden muaf olduğu belirtilmiĢtir. Bu maddeye göre
sayılan sermaye piyasaları araçlarının tezgahüstü piyasalarda iĢlem görmesi
durumunda damga vergisine tabi olacakları anlaĢılmaktadır.
Ayrıca, 22.06.2002 tarih ve 24793 numaralı Resmi Gazete‟de
yayımlanan 4761 sayılı Kanun‟un 6. maddesiyle, 488 sayılı Damga Vergisi
Kanunu‟na ekli 2 sayılı tablonun “IV- Ticari ve medeni iĢlerle ilgili kağıtlar”
baĢlıklı bölümünün 19. fıkrasında “Bankalar arasında, bankanın taraf olduğu
veya bankalar aracılığıyla yapılan, belirli bir vadede önceden belirlenen fiyat,
miktar ve nitelikte, ekonomik veya finansal göstergeye dayalı olarak
düzenlenenler de dahil olmak üzere, para veya sermaye piyasası aracını,
malı, kıymetli madeni ve dövizi alma, satma, değiĢtirme hak ve/veya
yükümlülüğünü veren vadeli iĢlem ve opsiyon sözleĢmeleri ile bu
sözleĢmelere iliĢkin olarak düzenlenen diğer kâğıtlar” Damga Vergisinden
istisna edilmiĢtir. Burada da temel kriterin, iĢlemin bankalar aracılığıyla
yapılması olduğu anlaĢılmaktadır. Bankalar aracılığıyla yapılmayan türev
ürün sözleĢmelerinde herhangi bir istisnadan söz edilemeyecektir.
229
Volkan AKSOYOĞLU, “Damga Vergisi Uygulamasında Vadeli ĠĢlemler” Yaklaşım, S. 185,
Mayıs, 2008, s. 185.
96
3.1. Damga Vergisi Açısından Swap ĠĢlemlerinin Ġncelenmesi
Türkiye‟de yapılan sözleĢmeler, Damga Vergisi Kanunu‟na göre
damga vergisine tabidir. Swap iĢlemleri genellikle bankaların taraf olduğu
sözleĢmeler olmakla birlikte, taraflarının iĢletmeler ve/veya kiĢiler olduğu
durumlarda söz konusudur. ĠĢlemin taraflarından birinin bir banka olması ya
da iĢlemin bir banka aracılığıyla yapılması durumunda, kanuna ekli 2 sayılı
tablo gereği, belirli bir vadede önceden belirlenen fiyat, miktar ve nitelikte,
ekonomik veya finansal göstergeye dayalı olarak düzenlenenler de dahil
olmak üzere, para veya sermaye piyasası aracını, malı, kıymetli madeni ve
dövizi alma, satma, değiĢtirme hak ve/veya yükümlülüğünü veren vadeli
iĢlem ve opsiyon sözleĢmeleri ile bu sözleĢmelere iliĢkin olarak düzenlenen
diğer kağıtların damga vergisinden istisna edileceği açıklanmıĢ olduğundan
damga vergisinden istisna olacaktır.230 Aksi durumda, Damga Vergisi
Kanunu‟na göre, bankaların taraf ya da aracı olmadığı swap iĢlemleri %0,825
oranında nispi damga vergisine tabi olacaktır.
Swap iĢlemlerinin karĢılıklı anlaĢma yoluyla ve sözleĢme serbestisi
içinde yapıldığı düĢünüldüğüne, bunların standart Ģekil Ģartlarında ve bir
organize borsa nezdinde iĢlem görmediği, tezgahüstü piyasalarda yapıldığı,
görülmektedir. Bu anlamda Sermaye Piyasası Kanunu gereği bir muafiyetten
de söz edilemeyeceği sonucuna ulaĢılmaktadır.
3.2. Damga Vergisi Açısından Forward ĠĢlemlerinin Ġncelenmesi
Forward iĢlemlerde tıpkı swaplar gibi organize borsalarda değil,
tezgahüstü piyasalarda iĢlem gören ve standart bir Ģekli olmayan iĢlemlerdir.
Bu haliyle 1 sayılı tablo gereği, sözleĢmede ihtiva ettiği parasal değer
üzerinden %0,825 oranında Damga Vergisine tabi tutulmaları gerekir. Ancak
bankaların aracı ya da taraf olduğu iĢlemlerde 2 sayılı tabloda yer alan
hükümler gereği Damga Vergisinden istisna olacaktır. Forward iĢlemlerinin
genel olarak bakıldığında bankaların kendi aralarında ya da bankaların
230
AKÇAOĞLU, a.g.e., s. 102-103.
97
müĢterileriyle karĢılıklı olarak yaptıkları yani bankaların bu iĢlemlere taraf
oldukları görülmektedir. Ġçinde bir bankanın bulunduğu forward sözleĢmeleri
Damga Vergisi yönünden istisna kapsamına girmektedir.231 Diğer taraftan,
forward iĢlemlerinin de organize borsalar yerine tezgahüstü piyasalarda
yapıldığı göz önüne alındığında, Sermaye Piyasası Kanunu gereği bir
muafiyetten de söz edilemeyecektir.
3.3. Damga Vergisi Açısından Futures ĠĢlemlerinin Ġncelenmesi
Forward ve swap iĢlemlerinin belli bir parayı ihtiva etmelerinden dolayı
istisna edilen türde iĢlemler ayrık olmak üzere, 1 sayılı tablo gereği binde
8,25 oranında nispi damga vergisine tabi olmaları hususunda geçerli olan
tüm gerekçeler futures iĢlemleri içinde temel mantık olarak geçerlidir. Ancak
futures iĢlemlerinin özellikleri gereği damga vergisinden istisna edildikleri
hatta muaf tutuldukları görülmektedir. Ġstisna ile ilgili olarak temel alınacak
prensip futures iĢlemlerinin bankalar aracılığıyla ya da bankaların taraf
olduğu iĢlemler olmasından kaynaklanmaktadır. ĠĢlemin taraflarından birinin
bir banka olması ya da iĢlemin bir banka aracılığıyla yapılması durumunda,
kanuna ekli 2 sayılı tablo gereği, belirli bir vadede önceden belirlenen fiyat,
miktar ve nitelikte, ekonomik veya finansal göstergeye dayalı olarak
düzenlenenler de dahil olmak üzere, para veya sermaye piyasası aracını,
malı, kıymetli madeni ve dövizi alma, satma, değiĢtirme hak ve/veya
yükümlülüğünü veren vadeli iĢlem ve opsiyon sözleĢmeleri ile bu
sözleĢmelere iliĢkin olarak düzenlenen diğer kağıtların damga vergisinden
istisna edileceği açıklanmıĢ olduğundan damga vergisi alınması söz konusu
değildir. Ancak futures iĢlemleri için yukarıda açıklanan nedenlerle bir
istisnadan söz edilmesinden öte Sermaye Piyasası Kanununun 40. maddesi
gereği bir muafiyetten söz edilmesi daha doğru bir yaklaĢım olacaktır.
Konunun irdelenmesi bizi futures iĢlemlerinin özelliklerine ve hukuki niteliğine
götürmektedir. Futures iĢlemlerinin taraflarına gelecekteki bir tarihte, belli
miktardaki döviz, altın, emtia, menkul kıymet cinsinden varlığı belli bir fiyattan
231
AKÇAOĞLU, a.g.e., s. 102.
98
alma ya da satma taahhüdü yükleyen sözleĢmelerdir232. ĠĢlemlerin amacına
yönelik bu tanımlama ile forward sözleĢmelerine benzemektedirler. Nitelikleri
itibariyle ise belirli standartlara ve Ģekil Ģartlarına bağlı olmaları ve en
önemlisi tezgahüstü piyasalar yerine organize borsalarda iĢlem görmeleri
nedeniyle forward iĢlemlerden ayrılmaktadır. 2499 sayılı Sermaye Piyasası
Kanunu‟nun 40. maddesinde, ekonomik ve finansal göstergelere, sermaye
piyasası araçlarına, mala, kıymetli madenlere ve dövize dayalı vadeli iĢlem
ve opsiyon sözleĢmeleri ile her türlü türev araçlardan oluĢan sermaye
piyasası araçlarının borsada iĢlem görmeleri koĢuluyla Damga Vergisinden
muaf olduğu belirtilmiĢtir. Bu hükme göre futures iĢlemleri organize bir borsa
dıĢında alım satımı yapılamayan sözleĢmeler olduğundan damga vergisinden
muaftırlar.
3.4. Damga Vergisi Açısından Opsiyon ĠĢlemlerinin Ġncelenmesi
Opsiyon iĢlemleri genellikle organize borsalarda alım satımı yapılan
sözleĢmelerdir. Borsada yapılan iĢlemlerde 2499 sayılı Sermaye Piyasası
Kanunu‟nun 40. maddesinde belirtilen muafiyet hükmü uyarınca Damga
Vergisinden muaf olacaklardır. Ancak nadiren de olsa tezgahüstü piyasalarda
yapılan opsiyon sözleĢmeleri de olabilmektedir. Böyle bir durumda belli bir
parayı ihtiva etmelerinden dolayı 1 sayılı tablo gereği %0,825 oranında nispi
vergiye tabi olmaları gerekir. Bu iĢlemler içinde diğer türev ürünlerde olduğu
ĠĢlemin taraflarından birinin bir banka olması ya da iĢlemin bir banka
aracılığıyla yapılması durumunda, kanuna ekli 2 sayılı tablo gereği, belirli bir
vadede önceden belirlenen fiyat, miktar ve nitelikte, ekonomik veya finansal
göstergeye dayalı olarak düzenlenenler de dahil olmak üzere, para veya
sermaye piyasası aracını, malı, kıymetli madeni ve dövizi alma, satma,
değiĢtirme hak ve/veya yükümlülüğünü veren vadeli iĢlem ve opsiyon
sözleĢmeleri ile bu sözleĢmelere iliĢkin olarak düzenlenen diğer kağıtların
232
ġeref DEMĠR, “Vadeli ĠĢlemler ve Opsiyon SözleĢmelerinin GVK’nun Geçici 67’nci Maddesine
Göre Vergilendirilmesi”, Vergi Sorunları, S. 208, Ocak, 2006, s. 21.
99
damga vergisinden istisna edileceği açıklanmıĢ olduğundan Damga Vergisi
alınması söz konusu değildir.
4. TÜREV ÜRÜNLERĠN KATMA DEĞER VERGĠSĠ YÖNÜNDEN
ĠNCELENMESĠ
02.11.1984 tarih ve 18563 sayılı Resmi Gazete‟de yayımlanarak
yürürlüğe giren 3065 sayılı Katma Değer Vergisi Kanunu‟na göre Türkiye‟de
yapılan; ticari, sınai, zirai faaliyet ve serbest meslek faaliyeti çerçevesinde
yapılan teslim ve hizmetle, her türlü mal ve hizmet ithalatı ve kanunda bentler
halinde sayılan diğer faaliyet ve hizmet ithalatı verginin konusunu teĢkil
etmektedir. Katma Değer Vergisi Kanunu‟nun 1. maddesine göre ticari, sınaî,
ziraî faaliyet ile serbest meslek faaliyetinin devamlılığı, kapsamı ve niteliği
Gelir Vergisi Kanunu hükümlerine göre, Gelir Vergisi Kanunu‟nda açıklık
bulunmadığı hallerde, Türk Ticaret Kanunu ve diğer ilgili mevzuat
hükümlerine göre tayin ve tespit edilecektir. Ayrıca, bu faaliyetlerin kanunların
veya resmi makamların gösterdiği gerek üzerine yapılması, bunları
yapanların
hukuki
statü
ve
kiĢilikleri,
Türk
tabiiyetinde
bulunup
bulunmamaları, ikametgâh veya iĢyerlerinin yahut kanuni merkez veya iĢ
merkezlerinin
Türkiye'de
olup
olmaması
iĢlemlerin
mahiyetini
değiĢtirmemekte ve vergilendirmeye mani teĢkil etmemektedir.
Türev ürün sözleĢmelerinin KDV konusu içinde yer alıp almayacağının
belirlenebilmesi için öncelikle bu iĢlemlerde bir mal teslimi ya da hizmet
ifasının olup olmadığına bakmak gerekir. Eğer teslim ya da ifa söz konusu ise
kanun kapsamında değerlendirilip değerlendirilemeyeceğinin belirlenmesi
gerekmektedir. Katma Değer Vergisi Kanunu‟nun “Sosyal ve Askeri Amaçlı
Ġstisnalar ile diğer Ġstisnalar” baĢlıklı 6. bölümünde yer alan, 17/4-g
maddesine göre; külçe altın, külçe gümüĢ, kıymetli taĢlar döviz, para, damga
pulu, değerli kâğıtlar, hisse senedi, tahvil teslimleri bu vergiden istisna
edilmiĢtir. Ayrıca, 17/4-e maddesinde de banka ve sigorta muameleleri
vergisi kapsamına giren iĢlemlerin katma değer vergisinden istisna edildiği
belirtilmektedir.
100
4.1.
Katma
Değer
Vergisi
Açısından
Swap
ĠĢlemlerinin
Ġncelenmesi
Döviz swaplarında önce anaparaların karĢılıklı teslimi, vade tarihinde
ise anaparaların faizleriyle birlikte karĢılıklı teslimi söz konusudur. Faiz
swaplarında teslimat bir anapara üzerinden hesaplanmıĢ faizlerin karĢılıklı
olarak teslimi Ģeklinde olmaktadır. Bu teslimler Türkiye‟de ve ticari, sınai, zirai
veya serbest meslek faaliyeti çerçevesinde yapılmıĢ ise katma değer vergisi
konusu içerisinde yer alacaktır233. Katma Değer Vergisi Kanunu‟nun 17/g
maddesine göre külçe altın, külçe gümüĢ, döviz, para, hisse senedi ve tahvil
teslimleri ile banka ve benzer finans kurumları ve sigorta Ģirketleri tarafından
yapılan iĢlemler BSMV‟ ye tabi olduğundan, KDV‟ den istisna edilmiĢtir234.
Genellikle swap iĢlemleri de bankalar tarafından yapıldığından KDV söz
konusu olmayacaktır. Ancak swap iĢlemlerinin banka ya da sigorta Ģirketleri
dıĢında, diğer kiĢi ve kuruluĢların da kullanabilecekleri iĢlemler olduğu
hususu da dikkate alınmalıdır. Bankalar dıĢında kiĢi ve kuruluĢlar tarafından
bir swap iĢlemi yapıldığında, örneğin bir döviz değiĢimi iĢleminde
bulunulduğunda, karĢılıklı olarak teslim edilecek bu dövizler de katma değer
vergisi
anlamında
istisna
kapsamında
ele
alınacağından
vergilendirilmeyecektir235.
4.2.
Katma
Değer
Vergisi
Açısından
Forward
ĠĢlemlerinin
Ġncelenmesi
Döviz ve faiz forward sözleĢmeleri sıklıkla kullanılmakla birlikte,
enderde olsa emtia alım satımını içeren sözleĢmelerde yapılabilmektedir. Bu
iĢlemlerin sürekli olarak bir organizasyon dahilinde ve kar amaçlı olarak
yapılması, bir ticari faaliyetin varlığını göstermektedir236. Katma Değer Vergisi
Kanunu‟ nun 1. maddesinde ticari, sınai, zirai faaliyet ve serbest meslek
233
AKÇAOĞLU, a.g.e., s. 87- 88.
AKÇAOĞLU, a.g.e., s. 93.
235
Hale BALSEVEN, “Dünya Uygulamalarında ve Türkiye’de Finansal Piyasalardaki ĠĢlem
Vergileri”, Vergi Dünyası, S.265, Eylül, 2003, s. 176.
236
GÜNDOĞDU, “Forward ĠĢlemlerinin Niteliği...” a.g.m., s. 69.
234
101
faaliyetleri çerçevesinde yapılan mal ve hizmet teslimlerinin KDV‟ ye tabi
olacağı belirtilmiĢtir. Menkul kıymetlere iliĢkin yapılan forward iĢlemlerinin
dıĢında kalan mal teslimlerinde KDV hesaplanacaktır. KDV‟ nin konusu içine
giren emtialara iliĢkin sözleĢmelerde vergiyi doğuran olay, sözleĢmenin
düzenlenmesi değil, malın teslimi iĢleminin gerçekleĢmesidir237. Emtia alım
satımıyla ilgili forward iĢlemlerinde KDV uygulaması bu yönde olmakla
birlikte, konusu; döviz, külçe altın, külçe gümüĢ, döviz, para, hisse senedi ve
tahvil gibi kıymetlerden oluĢan sözleĢmelere iliĢkin teslimlerin KDV‟ den
istisna edilmesi nedeniyle KDV söz konusu olmayacaktır.
4.3.
Katma
Değer
Vergisi
Açısından
Futures
ĠĢlemlerinin
Ġncelenmesi
Katma Değer Vergisi Kanunu‟ nun 1. maddesinde ticari, sınai, zirai
faaliyet ve serbest meslek faaliyetleri çerçevesinde yapılan mal ve hizmet
teslimlerinin KDV‟ ye tabi olacağı belirtilmiĢtir. Ancak, külçe altın, külçe
gümüĢ, döviz, para, damga pulu, değerli kağıtlar, hisse senedi ve tahvil
teslimleri KDV‟ den istisna edilmiĢtir. Mali futures sözleĢmelerinin mali
mutabakat ile kapatılması ve mal futures sözleĢmelerinde malın teslimi
gerçekleĢmeden yine nakdi mutabakat ile kapatılması durumunda KDV‟yi
doğuracak bir mal veya hizmet teslimi iĢlemi gerçekleĢmediğinden, verginin
doğması söz konusu değildir.
Mali futures iĢlemlerinin dıĢında kalan mal
teslimlerinde ise KDV hesaplanacaktır. Ancak, KDV‟ nin konusu içine giren
emtialara iliĢkin düzenlenen sözleĢmelerde ise vergiyi doğuran olay,
sözleĢmenin düzenlenmesi değil, malın teslimi iĢleminin gerçekleĢmesidir. Bu
Ģekilde emtia teslimi yapılan iĢlemlerde istisna hükümleri dıĢında kalan mallar
için
sözleĢme
bedeli
üzerinden
KDV
hesaplanması
gerektiği
düĢünülmektedir. Futures sözleĢmelerinde, iĢlemin fiziki teslimle kapatılması
halinde vergiyi doğuran olay meydana gelecek ve katma değer vergisinin
hesaplanması gerekecektir. Teslim vadenin sonunda takas odasına yapıldığı
için katma değer vergisi de o zaman doğacaktır. Takas odası satıcı
237
GÜNDOĞDU, “Forward ĠĢlemlerinin Niteliği...” a.g.m., s. 69.
102
karĢısında alıcı, alıcı karĢısında satıcı durumda olduğundan, borçlu önce
takas odasına sözleĢme konusunu teslim edecek ve daha sonra takas odası
alacaklıya malı teslim edecektir. Katma Değer Vergisi Kanunu‟nun 2.
maddesinde yer alan “Bir mal üzerindeki tasarruf hakkının iki veya daha fazla
kimse tarafından zincirleme akit yapılmak suretiyle, malın bu arada el
değiĢtirmeden doğrudan sonuncu kiĢiye devredilmesi halinde, aradaki
safhaların her biri ayrı bir teslimdir” hükmünden dolayı takas odasına yapılan
ve takas odası tarafından alacaklıya yapılan teslimlerin her biri için ayrı ayrı
olmak üzere katma değer vergisi hesaplanmalıdır238.
Vadeli
ĠĢlem
sözleĢmelerinde
de
ve
Opsiyon
istisna
Borsasında
hükümleri
iĢlem
gereği,
gören
herhangi
futures
bir
KDV
hesaplanmamaktadır.
4.4.
Katma
Değer
Vergisi
Açısından
Opsiyon
ĠĢlemlerinin
Ġncelenmesi
Opsiyon
sözleĢmelerinin
opsiyon
hakkının
kullanılması
ya
da
kullanılmaması durumuna göre farklı ele almak gerekir. Opsiyon hakkının
kullanılması durumunda opsiyon satıcısı tarafından bir teslim söz konusu
olacağından katma değer vergisi doğacaktır 239. Opsiyon iĢlemleri çok büyük
oranda borsalarda iĢlem gördüğünden, takas odasına teslim ve takas odası
tarafından opsiyon alıcısına teslim gerçekleĢtirilecektir. Tıpkı futures
iĢlemlerinde olduğu gibi her iki teslimde de ayrı ayrı KDV söz konusu
olacaktır. Ancak burada da istisna edilen malların teslimini içeren
sözleĢmelerde herhangi bir KDV hesaplanmayacaktır. Opsiyon sözleĢmeleri
bir malın, yabancı paranın, hisse senedinin ya da hazine bonosunun teslimini
öngören sözleĢmelerdir. Dolayısıyla eğer sözleĢme katma değer vergisine
tabi olan bir malın teslimini öngörüyorsa ve sözleĢme teslimle kapatılmıĢsa
katma değer vergisine tabi olacaktır. Katma Değer Vergisi Kanunu‟nun 17/4g maddesine göre; külçe altın, külçe gümüĢ, kıymetli taĢlar döviz, para,
238
239
AKÇAOĞLU, a.g.e., s. 88-89.
AKÇAOĞLU, a.g.e., s. 90.
103
damga pulu, değerli kâğıtlar, hisse senedi, tahvil teslimleri bu vergiden istisna
edildiğinden, maddede sayılanlara iliĢkin fiziki teslimat ya da nakdi
mutabakatla kapama durumunda, katma değer vergisi söz konusu
olmayacaktır240.
Opsiyon hakkının kullanılmaması durumunda ise sadece opsiyon
priminin ödenmesini gerektiren bir hizmet söz konusu olacağından opsiyon
priminin katma değer vergisinin konusunu oluĢturacağına yönelik bir görüĢ 241
olmakla birlikte; Vadeli ĠĢlem ve Opsiyon Borsası vadeli iĢlem ve opsiyon
sözleĢmelerinden elde edilen gelirlerin vergilendirilmesi raporuna göre
opsiyon
primleri
üzerinden
herhangi
bir
KDV
hesaplaması
yapılmamaktadır242.
5.
TÜREV
ÜRÜNLERĠN
VERGĠLENDĠRĠLMESĠNDE
GEÇERLĠ
UYGULAMALARIN DEĞERLENDĠRĠLMESĠ
Para ve sermaye piyasalarının vergilendirilmesi özellikle geliĢmekte
olan ülke ekonomileri açısından son derece hassas bir konudur. Ġzlenen vergi
politikalarının ve vergi mevzuatının sürekli değiĢmesi, vergilendirilebilir gelirin
ortaya konmasında mevzuatta yer alan yoruma açık ifadeler kırılgan bir
yapıya sahip olan bu piyasaları olumsuz etkilemektedir. Sermaye piyasası
araçlarının ve sermaye piyasası kurumlarının vergilendirilmesine iliĢkin
esasların, vergi Sistemimizde önemli yenilikler getiren çok sayıda kanunla
değiĢikliğe uğradığı, hatta bazen Türk Vergi Kanunlarında, sadece sermaye
piyasalarına özgü (özellikle sermaye piyasası araçlarının yaygınlaĢması ve
yatırımcıların sermaye piyasasına yönlendirilmesi açısından) değiĢiklik ve
düzenlemelere gidildiği görülmektedir.
240
M. Hadi EKĠCĠ, “Opsiyon Kontratlarının Mahiyeti ve Vergi Kanunları Açısından
Değerlendirilmesi”, Vergi Dünyası, S. 225, Mayıs, 2000, s. 86.
241
AKÇAOĞLU, a.g.e., s. 90.
242
“Vadeli ĠĢlem ve Opsiyon SözleĢmelerinden Elde Edilen Gelirlerin Vergilendirilmesi Raporu”,
(EriĢim) http://www.vob.org.tr/VOBPortalTur/docs/VOBkurumsalyerli.htm, 13.02.2010.
104
Vergi mevzuatımızda türev ürünler için getirilmiĢ doğrudan kuralların
bulunmaması yapısı gereği anlaĢılması güç bir konu olan türev iĢlemlerinin
vergilendirilmesini çok karmaĢık hale getirmektedir. Buna istisna teĢkil
edebilecek bir düzenleme Gelir Vergisi Kanunu‟na Geçici 67. madde ile
eklenen stopaj uygulamasıdır. Stopaj uygulamasının bazı koĢullarda türev
ürünlerden elde edilecek gelirlere de uygulanacak olması, tamamı için
olmasa da borsada iĢlem görenler ile banka ve aracı kurumlar tarafından ya
da bunlar aracılığıyla yapılan iĢlemlerin vergilendirilmesine yönelik bir netlik
kazandırmıĢtır. Türev ürünlerin kullanımı sonucunda vergiyi doğuran olay
gerçekleĢtiği
takdirde
vergi
mevzuatımızdaki
genel
düzenlemeler
çerçevesinde vergilendirme yapılmaktadır. Diğer taraftan vergi kanunlarında
yer alan çeĢitli istisna hükümlerinin türev ürünlere de uygulanma imkânının
bulunması sebebiyle vergi mevzuatında doğrudan olmasa da dolaylı olarak
bazı hükümler olduğunu söylemek mümkündür243. Türev ürünlerde gelirin
elde edilme zamanını belirlemek, vergilemenin önemli unsurlarından biridir.
Menkul kıymet niteliği taĢımayan bu tür iĢlemlerde normal Ģartlarda vade
tarihi gelmeden kar ya da zararın belirlenmesi mümkün değildir. Bu nedenle
vade dolana kadar bir taahhütten ibaret olan bu tür vadeli iĢlemlerde verginin
tahakkuk zamanı, sözleĢmede belirtilen vadenin dolmasıyla gerçekleĢecektir.
Ancak, türev iĢlemlerin özelliği gereği vade tarihi dolmadan ters pozisyonla
kapatılması da söz konusu olabilmektedir. Ters pozisyonla iĢlemin
kapatılması durumunda da bir kar realizasyonundan söz edilebileceği
görülmektedir. Dolayısıyla bu tür iĢlemlerde kar veya zarar ancak iĢlemlerin
realize edildiği ters pozisyonla kapama anında ya da vade tarihinde nakdi
uzlaĢma sağlanması durumunda gerçekleĢmektedir244.
Türev ürünlerin vergilendirilmesi konusu ele alınırken üzerinde
durulması gereken önemli husus 01.01.2006 tarihi öncesi ve sonrasının ayrı
olarak ele alınmasıdır. Bu tarihe kadar türev ürünlere uygulanacak hükümler
243
Sermaye Piyasası Faaliyetleri Ġleri Düzey Lisansı Eğitimi- Ġlgili Vergi Mevzuatı, Türkiye Sermaye
Piyasası Aracı KuruluĢlar Birliği, Kasım,2004, s. 39.
244
Murat ERĠġTĠ “Döviz Piyasalarında Yapılan Swap, Options ve Futures ĠĢlemlerinin Vergi Hukuku
Açısından Ġrdelenmesi” Vergi Dünyası, Ocak, 2001, S. 233, s. 94.
105
açısından bir netlik yok iken, GVK Geçici 67. maddede yapılan düzenleme ile
bu iĢlemlere yönelik bazı tanımlamalar ve vergilendirmelerine iliĢkin kurallar
daha net bir biçimde ortaya konulmuĢtur. Yapılan bu düzenleme neticesinde
öncelikle türev ürünlerin ne olduğuna iliĢkin bir tanımlama ilk kez vergi
kanunlarımızda yerini almıĢtır. Geçici 67. maddenin 13 numaralı fıkrasında,
bu maddede geçen menkul kıymet ve diğer sermaye piyasası aracı
ifadesinin, özel bir belirleme yapılmadığı sürece Türkiye'de ihraç edilmiĢ ve
Sermaye Piyasası Kurulunca kayda alınmıĢ ve/veya Türkiye'de kurulu
menkul kıymet ve vadeli iĢlem ve opsiyon borsalarında iĢlem gören menkul
kıymetler veya diğer sermaye piyasası araçları ile kayda alınmamıĢ olsa veya
menkul kıymet ve vadeli iĢlem borsalarında iĢlem görmese dahi Hazinece
veya diğer kamu tüzel kiĢilerince ihraç edilecek her türlü menkul kıymet veya
diğer sermaye piyasası aracını ifade ettiği, ayrıca bankaların ve aracı
kurumların taraf olduğu veya bunlar aracılığıyla yapılan; belirli bir vadede,
önceden belirlenen fiyat, miktar ve nitelikte, ekonomik veya finansal
göstergeye dayalı olarak düzenlenenler de dahil olmak üzere, para veya
sermaye piyasası aracını, malı, kıymetli madeni ve dövizi alma, satma,
değiĢtirme hak ve/veya yükümlülüğünü veren vadeli iĢlem ve opsiyon
sözleĢmelerinin bu madde uygulamasında diğer sermaye piyasası aracı
addolunacağı belirtilmektedir.
Söz konusu düzenleme 01.01.2006-31.12.2015 tarihleri arasında
uygulanmak üzere, tüm menkul kıymet gelirleri bankalar ve aracı kurumlar
tarafından tutulacak kayıtlara göre bu kurumlar tarafından yapılacak tevkifat
esasını getirmiĢtir. Bu düzenlemeye göre ticari faaliyet dolayısıyla, ticari
kazanca dahil olmayan gelirler stopaj yoluyla vergilendirilecektir. Tevkifata
tabi olan gelirler, banka ve aracı kurumların elde edilmesine aracılık ettikleri
gelirler ile aracılık etmeksizin doğrudan alım satımına taraf olmaları
durumunda da elde edilecek gelirleri kapsamaktadır245. Geçici 67. maddenin
getirdiği en önemli yenilik menkul kıymet ve diğer sermaye piyasası
245
Özkan ATĠLA, “Sermaye Piyasası Araçlarının Banka ve Aracı Kurumlara SatıĢı Dolayısıyla
Yapılacak Tevkifat”, Yaklaşım, S. 160, Nisan, 2006, s. 56.
106
araçlarından elde edilen kazanç ve iratlar için 2006 yılından itibaren yeni bir
vergilendirme
yükümlülüklerin
rejimi öngörmesidir246.
yatırımcılar tarafından
Yapılan
değil,
düzenleme
yatırım
ile
vergisel
gelirlerinin
elde
edilmesine aracılık eden bankalar ve aracı kurumlar aracılığıyla yerine
getirilmesini temel esas olarak belirlenmiĢtir247. Bu sistem, bankalar ve aracı
kurumlar tarafından tutulacak kayıtlara göre bu kurumlar tarafından tevkifat
suretiyle yapılacak vergilemeyi öngören ve kazancı elde edenler açısından
basitleĢtirilmiĢ bir uygulama niteliği taĢımaktadır. Bu Kanunla, baĢlangıçta
bütün finansal araçlar açısından vergilemede harmonizasyon sağlanması,
söz konusu araçların kaynakta vergilenmek suretiyle bu vergilemenin nihai
olması
vergileme
amaçlanmıĢtır.
Ancak
daha
sonra
bu
amaçtan
uzaklaĢılarak yabancı yatırımcı(dar mükellef) lehine, yerli yatırımcı aleyhine
olmak üzere farklı vergi oranları belirlenmesi yoluna gidilmiĢtir248.
Türev ürünlerin diğer sermaye piyasası aracı olarak tanımlanmasıyla
menkul kıymet sayılıp sayılmama hususu ve bunlardan elde edilecek
gelirlerin menkul sermaye iradı ya da değer artıĢ kazancı olarak ele alınması
gerektiği yönünde tartıĢmalar son bulmuĢtur. Zira; ilgili maddenin birinci
fıkrası uyarınca, bankalar ve aracı kurumlar takvim yılının üçer aylık
dönemleri itibariyle;

Alım satımına aracılık ettikleri menkul kıymetlerle diğer sermaye
piyasası araçlarının alıĢ ve satıĢ bedelleri arasındaki fark,

Alımına aracılık ettikleri menkul kıymet veya diğer sermaye
piyasası araçlarının itfası halinde alıĢ bedeli ile itfa bedelleri
arasındaki fark,
246
Özlem Gözde KARABULUT, “Menkul Kıymetler ve Diğer Sermaye Piyasası Araçlarından Elde
Edilen Gelirlerin Vergilendirilmesinde 5281 Sayılı Kanun ile Yapılan Düzenlemeler” Vergi
Sorunları, S. 199, Nisan, 2005, s. 134.
247
Gündoğan DURAK, “Menkul Kıymet Gelirlerinin Vergilendirilmesi ve Beyanı” Yaklaşım, S. 195,
Mart, 2009, s. 82.
248
Serpil YAġAR, 1980 Sonrasında Türkiye’de Sermaye Piyasalarına Yönelik Yapılan Vergi
Düzenlemeleri, Sermaye Piyasası Kurulu AraĢtırma Raporu, 11.07.2008-SYA/2008-2, (EriĢim)
www.spk.gov.tr, 18.02.2010. s. 28.
107

Menkul kıymetlerin veya diğer sermaye piyasası araçlarının
tahsiline aracılık ettikleri dönemsel getirileri (herhangi bir
menkul kıymet veya diğer sermaye piyasası aracına bağlı
olmayan),

Aracılık ettikleri menkul kıymet veya diğer sermaye piyasası
araçlarının ödünç iĢlemlerinden sağlanan gelirler
üzerinden % 10 oranında vergi tevkifatı yapmakla yükümlü tutulmuĢlardır.
Tevkifatın uygulanmasına iliĢkin usul ve esasların düzenlendiği 257 no‟lu
Gelir Vergisi Genel Tebliğinde249, Takasbank A.ġ. dıĢındaki saklamacı
kuruluĢlardan saklama hizmeti alan yatırımcıların elde ettikleri gelirlerden
yapılacak tevkifatın bu kuruluĢlarca yapılması uygun bulunmuĢtur 250. Buraya
kadar bakıldığında türev ürünlerin hem bir tanımlamasının yapılması hem de
vergilendirilmelerine iliĢkin kaynakta yapılacak standart bir kesinti oranının
belirlenmesi bakımından bir sorun görünmemektedir. Ancak, geliĢmekte olan
türev piyasalarında yatırımın teĢvik edilmesi bakımından ele alındığında bu
oranın yüksek olup olmadığı ve bir süre daha 01.01.2009 tarihi öncesindeki
gibi tevkifat oranının borsada iĢlem gören görmeyen ayrımı da yapılmaksızın
sıfır olarak alınıp alınmaması da tartıĢılması gereken bir husustur.
5.1. Stopaj Oranının Borsada ĠĢlem Görüp Görmemesine Göre
Farklı Uygulanmasının Değerlendirilmesi
Türkiye' de kurulu vadeli iĢlem ve opsiyon borsalarında 2006 yılında
yapılan iĢlemlerden elde edilen kazançlar için ise tevkifat oranı sıfır olarak
uygulanacağı belirtilmiĢ, daha sonra yapılan düzenlemelerle bu süre
01.01.2009 tarihine kadar uzatılmıĢtır. Burada dikkati çeken husus yeni
getirilen
vergilendirme
rejimi
ile
türev
ürünlerin
kullanımının
teĢvik
edilmesinden çok Türkiye‟de kurulu ve vadeli iĢlem ve opsiyon iĢlemlerinde
tek yetkili olan Ġzmir Vadeli ĠĢlem ve Opsiyon Borsasının teĢvik edilmesidir.
249
30.12.2005 tarih ve 26039 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanmıĢtır.
Cem TEKĠN, “Menkul Kıymet Gelirlerinin Vergilendirilmesine ĠliĢkin Olarak 5436 Sayılı Kanunla
Yapılan DeğiĢiklikler”, Yaklaşım, S. 158, ġubat, 2006, s. 121.
250
108
Borsada yapılmayıp, tezgahüstü piyasalarda yapılan türev iĢlemleri için ise
uygulanacak oranın sıfırlanmadığı görülmektedir. Bu durum yapılan aynı tür
iĢlemde, borsada yapılıp yapılmamasına göre farklı stopaj oranlarının
doğmasına, dolayısıyla da aynı tip bir iĢlemde farklı miktarda vergi
ödenmesine yol açmaktadır. 01.01.2009 tarihine kadar devam eden bu
uygulama bu tarihten itibaren yürürlüğünü kaybetmiĢtir. ġu an için borsa
nezdinde yapılanlar ile tezgahüstü piyasalarda yapılan türev ürünler için farklı
oran uygulanması söz konusu değildir.
5.2. Stopaj Oranının, Türev Ürünün Dayandığı Temel Varlığa Göre
Farklı Uygulanmasının Değerlendirilmesi
193 Sayılı Gelir Vergisi Kanunu‟nun Geçici 67. maddesi uyarınca
vadeli iĢlem ve opsiyon sözleĢmelerinin elden çıkarılmasından doğan değer
artıĢ kazançları stopaja tabidir. Ancak Bakanlar Kurulu kazanç türü bazında
stopaj oranını % 0 oranına kadar indirme yetkisini kullanarak 3 ġubat 2009
tarih ve 27130 sayılı Resmi Gazete‟de yayımlanan 2009/14580 sayılı Kararı
ile tam mükellef gerçek kiĢi ve kurumlar tarafından hisse senedi ve hisse
senedi endekslerine dayalı olarak yapılan vadeli iĢlem ve opsiyon
sözleĢmelerinden elde edilen kazançlar için stopaj oranını % 0 olarak
belirlenmiĢtir. Söz konusu Bakanlar Kurulu Kararı VOB bünyesinde iĢlem
gören diğer vadeli iĢlem sözleĢmelerini kapsamamaktadır. Bu nedenle 1
Ocak 2009 tarihine kadar tam mükelleflerce VOB‟da iĢlem yapılan döviz, faiz
ve emtiaya dayalı vadeli iĢlem sözleĢmeleri için uygulanan % 0 oranındaki
stopaj uygulamasına son verilmiĢ ve bu sözleĢmelerden elde edilen
kazançlar 1 Ocak 2009 tarihinden itibaren %10 oranında stopaja tabi
tutulmuĢ durumdadır. 1 Ocak 2009 tarihine kadar tüm dayanak varlıklara
bağlı vadeli iĢlem ve opsiyon sözleĢmelerine % 0 olarak uygulanan stopaj
oranının, bu tarihten sonra sadece hisse senedi ve hisse senedi endeksine
dayalı olarak yapılan iĢlemler lehine sürdürülmesi anlamlı bulunmamaktadır.
Vadeli ĠĢlem ve Opsiyon Borsası‟nın kurulduğu 2005 yılından 2009 yıl
109
sonuna kadar iĢlem gören sözleĢmelere bakıldığında endeks sözleĢmelerinin
payının % 90‟larda olduğu görülmektedir.
Tablo 2. Endekse dayalı SözleĢmelerin Toplam Ġçerisindeki Payı
YIL
ENDEKS
TOPLAM
HACİM (TL)
HACİM (TL)
TOPLAM İÇERİSİNDE
% PAYI
2005
658.743.565
2.919.478.931
23
2006
10.608.360.610
17.386.155.189
61
2007
107.605.751.295
118.035.442.771
91
2008
188.231.237.133
207.962.600.500
91
2009
310.940.738.030
334.172.858.081
93
Kaynak: www.vob.org.tr
Tablodan da görüleceği üzere beĢ yıllık süreçte endekse dayalı
sözleĢmelerin iĢlem hacmi düzenli olarak artmıĢtır. Son üç yılda ise yapılan
her 100 Liralık iĢlemin 90 Lirası endeks sözleĢmelerine aittir. Konunun stopaj
oranı ile iliĢkisine gelince, 2008 yıl sonuna kadar tüm dayanak varlıklara bağlı
sözleĢmelerden elde edilen gelirlerin % 0 oranında stopaja tabi olması bile
döviz, faiz ve emtiaya bağlı sözleĢmelerin tercih edilmesini sağlayamamıĢtır.
Bu durumda bu piyasaların geliĢmesinin istendiği varsayımıyla, tercih
edilmeyen sözleĢmelerin kullanımının sağlanmasına yönelik tedbirlerin
alınması yerine, bunlar üzerine % 10‟luk stopaj getirilerek tercih edilmemeleri
adete teĢvik edilmekte, onaylanmaktadır. Diğer bir husus ise türev ürünlerin
kullanım amaçları ile ilgilidir. Bilindiği üzere türev ürünler riskten korunma
ve/veya kar elde etme temel amaçlarıyla kullanılırlar. Ġkisi arasında temelde
bir ayrım yapılmaması ve riskten korunma amacıyla iĢlem yapanların teĢvik
edilerek piyasaların derinleĢmesinin sağlanmaması, kar amacıyla hareket
edenlerin daha karlı yatırım alanları bulduklarında piyasayı terk etmeleri
sonucunu doğuracak, bu da türev ürün piyasalarının geliĢememesine neden
olacaktır. Endeksin baĢlı baĢına bir mal olmayıp, finansal bir değeri ifade
etmesi üzerinde spekülatif amaçla kar elde etmeye yönelik iĢlemleri de
beraberinde getirir. Bu yüzden endekse dayalı vadeli iĢlem sözleĢmelerinin
110
daha çok spekülatif amaçlı kar elde etmek isteyen yatırımcılar tarafından
kullanıldığını söylemek mümkündür. Faiz, döviz ve emtialara bağlı vadeli
iĢlem sözleĢmelerinin ise yatırımcıların bu varlıklara bağlı borçlarını veya
alacaklarını sabitlemek ve gelecekteki değiĢimlerden korunmak amacıyla
kullanıldığını kabul etmek gerekir. Bu yüzden teĢvik edilmesi gereken
iĢlemlerin bunlar olduğu düĢünülmektedir.
5.3. Stopaj Oranının Dar Mükellefler Lehine Sıfırlanmasının
Değerlendirilmesi
Bakanlar Kurulunun 22.07.2006 gün ve 2006/10731 sayılı kararı
uyarınca tam mükellef gerçek kiĢi ve kurumların 67‟nci maddenin (1), (2) ve
(3) numaralı fıkrasında yazılı kazanç ve iratları üzerinden %10 stopaj
yapılacağı hükme bağlanmıĢtır. Böylece, tam mükellef kurumlarda söz
konusu kazanç ve iratlar için daha önce %15 olarak belirlenmiĢ olan tevkifat
oranı %10‟a indirilmiĢ olmaktadır. Dar mükellef gerçek kiĢi ve kurumların
menkul kıymetler veya diğer sermaye piyasası araçlarından bankalar ve
aracı kurumlar aracılığıyla Türkiye‟de elde ettikleri kazanç ve iratlarda
uygulanacak tevkifat oranının ise 5527 sayılı Kanun‟la251 yapılan değiĢiklikle
07.07.2006 tarihinden itibaren %0 olarak uygulanması hükme bağlanmıĢtır.
BaĢlangıçta mükellef ayırımı yapılmaksızın eĢit oranda (%15) düzenlenmiĢ
olan vergi tevkifatında, sonradan yapılan değiĢikliklerle tam ve dar
mükellefler arasında farklılaĢtırmaya gidilmek suretiyle eĢitlik bozulmuĢ ve
tam mükellefler aleyhine bir durum oluĢmuĢtur. Yapılan bu düzenleme ile
aynı tür iĢlemlerden elde edilen bir gelirden tam mükelleflerden % 10 stopaj
kesilirken dar mükelleflerden herhangi bir vergi kesintisi yapılmayacaktır. Bu
uygulama ile ülkemizde elde ettiği türev ürün gelirlerinden sıfır oran nedeniyle
vergi ödemeyen dar mükellefler, tam mükellef olan yerleĢik Türk yurttaĢlarına
göre korunmuĢlardır. Gerçekte dar mükellef olup ülkemizde sıfır oran
uygulanması dolayısıyla vergisiz gelir elde edenlerin bir bölümü kendi
ülkelerinde, Türkiye'de elde ettikleri ve vergi ödemedikleri gelirleri beyan
251
07.07.2006 tarih ve 26221 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanmıĢtır.
111
etmek suretiyle kendi ülke hazinelerine katkı sağlamıĢlardır. Bu suretle Türk
Hazine'sinin bu uygulama nedeniyle yoksun kaldığı vergi geliri, geliri elde
edenin ülkesi hazinesine intikal etmiĢtir252. Dar mükellef ve tam mükellef kiĢi
ve kuruluĢlara türev ürünlerden elde edilen gelirler açısından farklı oran
uygulamasının eĢitsizliğe neden olduğu görülmektedir. Dar mükelleflere sıfır
oran uygulanması, menkul kıymet ve diğer sermaye piyasası aracından elde
edilecek birçok gelir için geçerli olmakla birlikte konumuz itibariyle türev
ürünler açısından ele alınacaktır. Kanun koyucunun amacının, piyasalarının
geliĢmesi için yabancı yatırımcının teĢvik edilmesi olduğu düĢünülürse, tam
mükellefler içinde sıfır oran uygulamasının piyasaların geliĢmesine daha
fazla katkı sağlayacağı açıktır. AĢağıdaki tabloda, Vadeli ĠĢlem ve Opsiyon
Borsasının kurulduğu günden 2009 yılı sonuna kadar yapılan iĢlemlerin yerli
ve yabancı yatırımcılar arasındaki dağılımında da görüleceği üzere stopaj
oranı ile yapılan iĢlem hacmi arasında büyük bir iliĢki bulunmamaktadır.
Stopaj oranının sıfırlandığı 2006 yılı ile 2007 yılı arasında iki kattan daha
fazla bir iĢlem hacmi artıĢı göze çarpmakla birlikte ilerleyen yıllarda meydana
gelen düĢüĢler bunu desteklememektedir. Hatta 2009 yılındaki iĢlem hacmi
oranı, stopajın % 15 olarak kesildiği 2005 yılının bile altında görünmektedir.
Kaldı ki vergi politikaları ile yabancı sermayenin ülkeye çekilmesi bu Ģekilde
kısa vadeli, sıcak para tabir edilen sermaye ile değil uzun vadeli yatırımlara
belli bazı teĢvikler uygulanarak sağlanmalıdır.
Tablo 3. VOB‟ da Yerli-Yabancı Yatırımcı Dağılımı (%)
Yerli
Yabancı
2005
86,95
13,05
2006
88,69
11,31
2007
74,95
25,05
2008
77,23
22,77
2009
91,57
8,43
252
Veysi SEVĠĞ, “Stopajda Anayasaya Aykırılık” 05.02.2008 Referans Gazetesi, (EriĢim)
http://www.referansgazetesi.com/haber.aspx?YZR_KOD=157&HBR_KOD=89657, 28.09.2009.
112
Kaynak: www.vob.org.tr
Söz konusu uygulamanın kaynağını oluĢturan GVK Geçici 67.
maddeye eklenen “Dar mükellef gerçek kiĢi ve kurumlar için bu oran % 0
olarak uygulanır.” cümlesi hakkında, vergi mükellefleri arasında yerli ya da
yabancı olmalarına bağlı olarak eĢitsizlik yaratması nedeniyle
bazı
milletvekillerince Anayasa‟ya aykırılık iddiasıyla iptal davası açılmıĢ, Ankara
3. Vergi Mahkemesi tarafından ise itiraz yoluyla baĢvuruda bulunulmuĢtur.
Ġptal ve itiraza iliĢkin iddiaları değerlendiren Anayasa Mahkemesi 15.10.2009
tarihinde
2009/145
sayılı
karar
ile
kararın
Resmi
Gazetede
yayımlanmasından 9 ay sonra geçerli olmak üzere “Dar mükellef gerçek kiĢi
ve kurumlar için bu oran % 0 olarak uygulanır.” hükmünü iptal etmiĢtir.
5.4.
Dar
Mükellefler
Ġçin
stopaj
Oranının
Sıfır
Olarak
Uygulanmasının Ġptali Kararının Değerlendirilmesi
Uygulamanın iptal edilmesine yönelik baĢvuruda, menkul kıymetlerden
kazanç ve irat elde edilmesi ve bunlara stopaj uygulaması yönünden tam ve
dar mükelleflerin aynı hukuksal durumda oldukları, vergiyi doğuran olay aynı
olduğu halde vergi yükünün dağılımında dar mükellefler lehine bir düzenleme
yapıldığı, kanun önünde eĢitlik ilkesinin zedelendiği, aynı finansal araçlardan
aynı nitelikte elde edilen gelire stopaj uygulamasında ayrımcılığa yol açıldığı,
vergilerin yasayla getirilmesinin tek baĢına yeterli olmadığı, aynı zamanda
verginin, malî güce göre alınması, adaletli ve dengeli dağılımı, eĢit ve genel
olması, idare ve kiĢiler yönünden duraksamaya yol açmayacak belirlilik
içermesi gerektiği, Anayasa‟nın baĢlangıç kısmının ikinci paragrafında yer
alan “Dünya milletleri ailesinin eĢit haklara sahip bir üyesi olarak…” ibaresinin
uluslararası hukuk alanında karĢılıklılık ilkesinin esas alınacağını gösterdiği,
düzenlemenin karĢılıklılık ilkesiyle de bağdaĢmadığı, bu nedenlerle kuralın
Anayasa‟nın BaĢlangıç kısmının ikinci paragrafı ile 2., 10., 11. ve 73.
maddelerine aykırı olduğu ileri sürülmüĢtür.
113
Anayasa Mahkemesi, konuya iliĢkin olarak verdiği kararında özetle;
193 sayılı Yasa‟nın Geçici 67. maddesiyle Gelir Vergisi uygulamasında genel
ilkelerden ayrı, “özel nitelikte bir vergilendirme” rejimi getirildiği, Geçici 67.
maddenin yürürlüğe girdiği tarihte mükellefiyet yönünden bir ayırım yapılmaz
iken (1) numaralı fıkranın sonuna eklenen tümceyle, tam mükellefler için %15
olan tevkifat oranının dar mükellefler için %0 olarak belirlendiği, bunun
sonucunda da aynı gelir unsurundan aynı nitelikte elde edilen gelirlere
uygulanan vergi tevkifat oranında değiĢiklik yapılarak tam ve dar mükellefler
arasında farklılık yaratıldığını belirtmiĢtir. Anayasa‟nın 73. maddesindeki
temel ayırım ve karĢılaĢtırma ölçütünün ise mükellef türü değil “malî güç” ve
“vergi yükünün adaletli ve dengeli dağılımı” ilkeleri olduğu, vergi sistemimizde
dar ve tam yükümlülük arasında elde edilen gelirin niteliği ve unsurları
yönünden
herhangi
bir
farklılık
bulunmadığından,
vergi
yükü
farklılaĢtırmasının mükellefin tam ya da dar olmasına göre değil, ödeme
güçlerinin durumuna göre yapılması gerektiği belirtilmiĢtir. Vergilendirmede,
verginin konusu, matrahı kadar oranı da vergi yükünü, vergilendirmenin
adaletli, dengeli ve malî güce göre olması ilkesini doğrudan etkilediği
düĢüncesinden
hareketle,
vergilemeyle
ilgili
anayasal
denetimde,
sınıflandırma ve karĢılaĢtırma malî güce, göre yapılmak zorunda olduğunu
belirtmiĢtir. Gelirin niteliğinde farklılık yoksa mükellefin mukimliği farklılığın
nedeni olamayacağı, aynı gelir unsuru yönünden eĢit olan tam ve dar
mükelleflerden birincisinin yasayla %15 oranında vergi tevkifatına tabi
tutulurken diğerinin %0 oranında tevkifata tabi tutularak tersine ayrımcılık
yapılmasının, makul ve adil olmayıp malî gücü aynı olanların aynı, malî gücü
farklı olanların ise ayrı oranda vergilendirilmesini öngören “mali güç” ve
“vergide eĢitlik” ilkelerine aykırılık oluĢturduğunu belirterek dava konusu
uygulamayı iptal etmiĢtir.
Türev ürünlerden elde edilen gelirin niteliğine bakıldığında tam
mükellefler ile dar mükellefler arasında herhangi bir fark olmadığı
görülmektedir. Verginin karĢılıksız bir mali yükümlülük olması nedeniyle,
vergilendirme yetkisine dayanarak çıkarılan kanunların herkese, tam, doğru
114
ve eĢit olarak uygulanması gerekir. Vergileme ilkelerinden vergi eĢitliği ilkesi,
aynı durumda olanların aynı, farklı durumda olanların ise farklı vergi yüküne
tabi olmaları gerektiğini açıklamaktadır253. Her iki grup içinde kanunda diğer
sermaye piyasası aracı olarak tanımlanan türev ürünlerden elde edilen gelir
aynı Ģartlarda ve aynı Ģekilde elde edilmektedir. Bu anlamda tam
mükelleflerden % 10 oranında stopaj yapılırken, dar mükellefler için bu oranın
% 0 olarak uygulanması mantıklı değildir.
Anayasa Mahkemesi‟nin vermiĢ olduğu bu karar doğrultusunda dar
mükelleflerin elde etmiĢ olduğu türev ürün gelirlerinin geçmiĢe yönelik olarak
vergilendirilmesi söz konusu değildir. Bu hem vergi kanunlarının geriye
yürümezlik
ilkesi
hem
de
Anayasa
Mahkemesi
Kararlarının
geriye
yürütülmemesinin bir sonucudur. Anayasa Mahkemesi söz konusu iptal
kararının yürürlüğe gireceği tarihi, iptal ettiği cümlenin doğuracağı hukuksal
boĢluğun kamu yararını ihlal edici bir sonuç doğurmaması için Resmi
Gazetede yayımlanmasından dokuz ay sonrası olarak belirlemiĢtir. Bu
durumda 08.01.2010 tarih ve 27456 sayılı Resmi Gazetede yayımlanan karar
08.10.2010 tarihinden itibaren geçerli olacaktır. Bu tarihe kadar herhangi bir
düzenleme yapılmaması durumunda dar mükelleflerin türev ürünlerinden
elde ettikleri kazançlara iliĢkin olarak % 0 oranında stopaj uygulaması devam
edilecektir. Yürürlük tarihi ile ilgili olarak bakıldığında, Anayasa Mahkemesi
vergide eĢitlik ilkesine aykırı bularak iptal ettiği düzenlemenin, gerekçesi ne
olursa olsun 9 ay daha yürürlükte kalmasına müsaade etmektedir. Yani bir
anlamda eĢitsizliğe bu süre zarfında devam edilmesinde bir sakınca
görmemiĢtir. Konuya iliĢkin olarak kanun koyucu tarafından yapılması
gereken, iptal kararının yürürlüğe gireceği 08.10.2010 tarihi beklenmeden
yapılacak bir düzenleme ile tam mükellef ve dar mükellefler arasındaki
farklılaĢtırmanın ortadan kaldırılması ve Anayasa Mahkemesi Kararının
özüne uygun bir Ģekilde vergilendirmenin yeniden düzenlenmesidir.
253
ORTAÇ, a.g.m., s. 107.
115
5.5. Stopaj Uygulamasının Gelir Vergisinin Üniter Yapısı Ġçinde
Değerlendirilmesi
Stopaj ya da kaynakta kesinti esas olarak peĢin vergileme
niteliğindedir. Stopaj yönteminin uygulanmasının nedenlerinden biri, vergi
kesintisi yapılması öngörülen hallerde vergilemedeki gecikmeyi önlemek
amacıyla beyanname verilmesinin beklenmemek istenmesidir. Diğer bir
neden ise stopajın vergileme için güvenli ve pratik bir çözüm olması
nedeniyle vergi alacağının güvence altına alınmak istenmesidir. Yıllık
beyanname veren bir mükellefin, elde ettiği kazançlar üzerinden stopaj
yoluyla kesilen vergisinin, beyanname üzerinden hesaplanan vergiden
mahsup edilmesi genel prensip olarak uygulanmıĢtır 254. GVK Geçici 67.
madde ile getirilen yeni sistem uyarınca, stopaja tabi tutulan kazançlar için
gerçek kiĢilerce yıllık beyanname verilmeyeceğinden ve diğer gelirler
dolayısıyla verilecek beyannameye bu gelirler dahil edilmeyeceğinden,
Kanun‟un üniter yapısının bozulduğuna yönelik bazı eleĢtiriler yapılmaktadır.
Bunun temel nedeni olarak da GVK 94. maddesine göre istihkak sahiplerinin
gelir vergisine mahsuben tevkifat yapılmakta iken, Geçici 67. madde ile bu
genel kuraldan ayrılan, tevkifatı nihai vergileme haline getiren bir
düzenlemeye gidilmesi gösterilmektedir255.
Gelir Vergisi kanunları geleneksel olarak, üniter ve sedüler yapıda
olmak üzere iki tipte hazırlanırlar. Ancak bazen ikisinin bir arada kullanıldığı
durumlarda olabilmektedir. Üniter Gelir Vergisi sisteminde vergilendirilebilir
gelir, kaynağı ne olursa olsun kiĢilerin belli bir dönemde elde ettiği nakdi ve
ayni değerler toplamıdır. Burada süreklilik ve belli bir kaynağı temsil etmesi
gibi kriterler dikkate alınmaz. Sedüler Gelir Vergisi sisteminde ise, sedül
olarak adlandırılan ve üretim faktörlerinin üretime katılması sonucu, belli bir
kaynaktan düzenli olarak elde edilen ayni ve nakdi değerler vergilendirilebilir
254
M.Emin AKYOL “Tam Mükellef Kurum Kazançlarında Vergi Kesintisi”, Yaklaşım, S. 177, Eylül
2007, s. 79.
255
Serpil YAġAR, 1980 Sonrasında Türkiye’de Sermaye Piyasalarına Yönelik Yapılan Vergi
Düzenlemeleri, Sermaye Piyasası Kurulu AraĢtırma Raporu, 11.07.2008-SYA/2008-2, (EriĢim)
www.spk.gov.tr, 18.02.2010, s. 72.
116
geliri oluĢturur256. Sedüler gelir vergisi sisteminde vergilendirilebilir gelir
sedüller bazında belirlendiğinden kaynakta vergilemeye uygundur. Diğer
taraftan gelir vergilerinin üniter ve sedüler yapısının çok katı olduğunu
söylemek zordur. Aralarındaki büyük farklılıklara rağmen, kiĢilerin elde
ettikleri
gelirin
üniter
gelir
vergisi
sisteminde
de
sedüller
halinde
sınıflandırıldığı ve bunlardan elde edilen gelirlerin toplamı üzerinden
vergilendirme yapıldığı görülür. Bu nedenle de sedüler yapı üniter gelir
vergisinde etkin bir Ģekilde ortaya çıkmaktadır ki bu durum üniter sistemin
amaçları açısından bir çeliĢki oluĢturmamaktadır257. 193 sayılı Gelir Vergisi
Kanununa bakıldığında, baĢlangıçta Alman modeli üniter sisteme göre
hazırladığı, ancak zaman içinde yapılan düzenlemeler neticesinde sedüler bir
yapıya yaklaĢtığı görülmektedir258. GVK Geçici 67. maddenin türev ürünlerde
kaynakta vergilendirmeyi esas alması ve bu vergilendirmenin de nihai
vergilendirme olup, beyana tabi olmamasına baktığımızda sedüler yapıya
yakın olduğunu görürüz. Türev ürünlerden elde edilen gelirlere yapılan
tevkifatın, toplam içerisinde yaklaĢık %91‟i tevkifat yoluyla elde edilen 259 Gelir
Vergisinin üniter yapısını bozduğunu söylemenin ne kadar doğru olacağı
tartıĢılması gereken bir husus olacaktır. Diğer taraftan, türev ürünlerden elde
edilen gelirlerin stopaj yapıldıktan sonra beyan edilememesi, mahsuben
indirilememesi ve stopajın nihai vergi olması hususu, bu geliri ticari faaliyet
olmaksızın elde eden tam mükellef gerçek kiĢiler için geçerli olacaktır. Dar
mükellefler için tam mükelleflerdekinin aynısı bir beyan sistemi olmadığı
düĢünülürse, tam mükellef kurumların ve tam mükellef gerçek kiĢi olup, söz
konusu gelirleri ticari faaliyet kapsamında elde edenler için ödenen stopaj
nihai vergi olmayacaktır. Çünkü bu gelirler, kurum kazancına ya da ticari
kazanca dahil edilerek beyan edilecek ve bu beyana göre ödenecek olan
vergiden, stopaj suretiyle kesilen verginin düĢülmesi mümkün olabilecektir.
Açıklanan bu nedenlerden dolayı da gelir vergisinin zaten pek de üniter
256
ORTAÇ, a.g.m., s. 109.
ORTAÇ, a.g.m., s. 110- 111.
258
Selahattin TUNCER, “GVK, KVK, ve VUK’ları Yeniden Yazılmalıdır”, Vergi Dünyası, S. 286,
Haziran, 2005, s. 30.
259
Veysi SEVĠĞ, “2009 Yılı Vergilerinin Analizi”, Yaklaşım, S. 195, Mart, 2009, s. 16.
257
117
olmayan
yapısını
sedüler
yapıya
çevirdiği
yönünde
yöneltilebilecek
eleĢtirilere katılmanın mümkün olmayacağı düĢünülmektedir.
5.6. Türev Ürün Gelirlerine Stopaj Uygulanmasının Mümkün
Olmadığı Durumlarda Vergilendirmenin Değerlendirilmesi
Türev ürünlerin vergilendirilmesinde Ģu an kabul edilen temel
yaklaĢım, bu ürünlerin vergilendirilmesinde yaĢanan karmaĢanın GVK Geçici
67. maddenin yürürlüğe girmesinden sonra ortadan kalktığı yönündedir.
Konunun açıklığa kavuĢturulması için ilgili maddenin kapsadığı ve geçerli
olduğu alanlara bakılması gerekir. Gerçekten de ilgili madde ile türev
ürünlerin vergilendirilmesine tevkifat usulünün getirilmesi ile organize olmuĢ
ve iĢlemlerin belli bir standarda bağlandığı borsa nezdinde iĢlem görmeleri
halinde, elde edilecek gelirlere kaynağında vergilendirme yapılarak konunun
basit bir hal alması sağlanmıĢtır. Ayrıca, bankalar, aracı kuruluĢlar ve
saklamacı kuruluĢlar nezdinde yapılan ya da bunların taraf olduğu iĢlemler
içinde durum böyledir. Türkiye‟de türev iĢlemlerin yapıldığı Ġzmir Vadeli ĠĢlem
ve Opsiyon Borsası‟nda yapılan vadeli iĢlemler düzenli olarak kayda
alınmakta, kayıp ya da kazanç düzenli olarak takip edilebilmekte ve gelir elde
edilmesi durumunda kanunda belirtilen sorumluluklar çerçevesinde ilgili
kuruluĢlar tarafından tevkifata tabi tutulmaktadır. Aynı Ģekilde borsa yerine
tezgahüstü piyasalarda banka ya da aracı kuruluĢların aracılık ettikleri
iĢlemler içinde, en azından teorik olarak (kayıt dıĢı iĢlemlerin yapılmadığını
varsayarak) tarafların elde ettikleri gelirlere tevkifat yapıldığını kabul etmek
gerekir. Bir banka veya aracı kuruluĢun iĢlemin bir tarafı olarak müĢterileri ile
yaptığı türev iĢlemlerinde, müĢterinin gelir elde etmesi halinde, bu gelir
üzerinden tevkifat yapılacağı ortadadır. Tüm bu sayılanlar, kanunda belirtilen
ve tevkifat yapmakla sorumlu tutulanların taraf ya da aracı olduğu iĢlemler
için geçerlidir.
Konuya farklı bir açıdan bakıldığında ise bu kadar basite indirgemenin
ve türev ürünler için gelir elde edilir, tevkifat yapılır gibi bir anlayıĢın bir
yanılsama olduğu görülür. Bilindiği üzere türev ürünler denilince swap,
118
forward, futures ve opsiyon iĢlemleri bir bütün olarak ele alınmalıdır. Bazı
durumlarda vadeli iĢlemler kavramının türev ürün kavramı yerine kullanıldığı
da
unutulmamalıdır.
Borsada
iĢlem
gören
türevler
ise
futures
ve
opsiyonlardır. Swap ve forward sözleĢmeleri ise genellikle tezgahüstü
piyasalarda yapılan ve belli standartları olmadığı içinde devri, alınıp satılması
güç
olan
sözleĢmelerdir.
DüĢüncemize
göre
vergilendirilmenin
nasıl
yapılacağı konusundaki problem özellikle bu ürünler için ortaya çıkacaktır.
Swap ve forward sözleĢmelerinin Ģekil ve Ģartlarının taraflar arasındaki
anlaĢmaya göre belirlenmesi, borsada, bir banka ya da aracı kurum nezdinde
yapılmasına iliĢkin bir zorunluluk bulunmaması gibi nedenlerle, bu Ģekilde
elde edilen gelirlerden tevkifat yapılamayacaktır. Böyle bir durumda, bir ticari
faaliyet kapsamında yapılan iĢlemden elde edilen gelir ticari kazanç olarak
vergilendirilecektir. Ticari faaliyet kapsamanda elde edilmemesi durumunda
ise elde edilen kazançlar değer artıĢ kazancı olarak kabul edilecek ve bu
hükümlere göre vergilendirilecektir. Swap ve/veya forward iĢlemlerini ticari
faaliyet kapsamında yapmayan tam mükellef gerçek kiĢilerin elde edilen geliri
beyan edip etmediklerinin de takibi mümkün olmayacaktır. Bu durumda söz
konusu iĢlemleri bir banka ya da aracı kuruluĢ vasıtasıyla veya doğrudan bir
banka ve aracı kuruluĢ ile yapan ve elde ettiği geliri üzerinden tevkifat yapılan
bir yatırımcı ile bu iĢlemi söz konusu kuruluĢların bulunmadığı alanlarda
yapan yatırımcılar arasında vergilendirme yönünden haksız rekabet ortaya
çıkacaktır. Bu nedenle Ġdarenin bu gelirlerin vergilendirilmesine yönelik ya
sıkı bir takip sistemi kurması ya da tevkifat oranlarını yeniden gözden
geçirmesinin yararlı olacağı düĢünülmektedir.
SONUÇ
Finansal piyasalarda yaĢanan hızlı geliĢmeler sonucu ortaya çıkan
geniĢ ürün yelpazesi, sermaye piyasalarını yatırımcılar için cazip hale
getirmektedir. Ancak, farklı araçların kullanılmaya baĢlanması bunlardan elde
edilen gelirlerin tespit edilip sınıflandırılmasını ve vergilendirilmesini karmaĢık
hale getirmektedir. Bu ürün yelpazesi içinde türev ürün sözleĢmeleri ya da
diğer adıyla vadeli iĢlem sözleĢmeleri son yıllarda kullanımı giderek artan bir
hal almıĢtır. Özellikle Ġzmir Vadeli ĠĢlemler ve Opsiyon Borsasının 2005
yılında faaliyete geçmesiyle vadeli iĢlemlerin hacminde her yıl düzenli bir
artıĢ olmuĢtur. Bu artıĢ, vadeli iĢlem sözleĢmelerinin her geçen yıl biraz daha
fazla
kullanılmaya
baĢlandığını
göstermektedir.
Bu
nedenle
vergi
mevzuatında konuya iliĢkin yoruma ve tartıĢmaya meydan vermeyecek
tanımlamaların ve düzenlemelerin yapılması son derece önemlidir.
Vergi mevzuatında bu ürünlerin tanımlanmasına ve ne Ģekilde
vergilendirileceğine iliĢkin uzunca bir süre net ifadeler bulunmadığını
söylemek gerekir. 5281 sayılı Kanunla 01.01.2006 tarihinden itibaren hüküm
ifade etmek üzere, tüm finansal yatırım araçlarından elde edilen kazançların
vergilendirilmesinde
köklü
değiĢiklikler
yapılmıĢtır.
Türev
ürünlerin
vergilendirilmesi konusunda karĢılan en önemli sorun, bu iĢlemlerin niteliğinin
belirlenmesi olmaktadır. Türev ürünlerin menkul kıymet olup olmadığına dair
sürekli bir tartıĢma yaĢanmıĢ ve 5281 sayılı Vergi Kanunlarının Yeni Türk
Lirasına Uyumu ile Bazı Kanunlarda DeğiĢiklik Yapılması Hakkında Kanun‟la
yapılan düzenleme ile diğer sermaye piyasası aracı olarak tanımlanmıĢtır.
Ayrıca, 01.01.2006 tarihinden itibaren, çeĢitli finansal araçlardan elde edilen
getirilerin aynı düzeyde kaynakta vergilenmesi, ticari faaliyetlere dahil
olmayan gelirler için kaynakta yapılan bu vergilemenin nihai vergileme olması
öngörülmüĢtür. Ġlgili maddenin vadeli iĢlemler ve opsiyonlarla ilgili olarak bazı
tanımlara ve iĢlemlerin niteliğine yer vermiĢ olması ve bu ürünlerin
vergilendirilmesine iliĢkin ifadeler kullanması olumlu geliĢmelerdir. Ancak,
hem kavram hem de yapılan iĢlem olarak Türkiye için geliĢmekte olan
120
piyasalar içinde yer alan türev ürün piyasalarının belli birtakım kolaylıklarla
desteklenmesinin yanında, takip edilebilir ve bakıldığında güven veren bir
kayıt sistemine kavuĢturulması gerekir. Bu anlamda bu tarz iĢlemlerin banka
ve aracı kurumlar nezdinde yapılabilmesi için gerekli düzenlemelerin ve
teĢviklerin bir an önce getirilmesi gereklidir.
Mevcut durumda var olan aynı tür iĢlemlerden elde edilen gelirler
arasında tevkifat oranlarındaki farklılıkların bir an önce giderilmesi ve bu
kapsamda uygulanan istisna ve muafiyetlerin tüm türev ürün iĢlemlerine
uygulanmasının sağlanması gerekmektedir. Bunun için hisse senedi ve hisse
senedi endekslerine dayalı olarak yapılan iĢlemlere uygulanan % 0‟lık stopaj
oranının döviz, faiz ve emtiaya dayalı olarak yapılan tüm türev ürün
iĢlemlerine uygulanması sağlanmalıdır.
ĠĢlemlerin yapılıĢ amaçlarının da doğru belirlenerek, piyasadaki, faiz
düĢüĢ ve yükseliĢlerinden ve döviz kurlarındaki dalgalanmalar ile emtia
fiyatlarındaki iniĢ çıkıĢlardan korunma amacıyla bu ürünleri kullanan
yatırımcılarla, spekülatif amaçlı olarak piyasaya giren ve bu Ģekilde kar elde
etmeye çalıĢan yatırımcıların ayrılarak farklı oranlarda vergilendirilmeleri
sağlanmalıdır. Bu yapılırken de pozisyonu vadesine kadar elinde tutan
yatırımcı ile vadesi gelmeden ters pozisyonla kapatan yatırımcının elde
edeceği gelire uygulanacak stopaj oranının, pozisyonu vadesine kadar elinde
tutan yatırımcı lehine olacak Ģekilde yeniden düzenlenmelidir.
Anayasa Mahkemesi‟nin gerekçeli kararında da belirtildiği üzere,
vergilendirmede eĢitlik ve adaletin sağlanabilmesi için aynı durumda olanlara
aynı, farklı durumda olanlara farklı vergi uygulamalarının getirilmesi Ģarttır.
Bu anlamda, dar mükellefler ile tam mükelleflerin türev ürün piyasalarında
elde ettikleri gelirlerine uygulanan farklı stopaj oranlarının Anayasa
Mahkemesinin konuya iliĢkin iptal kararının yürürlüğe gireceği tarih
beklenmeden bu oran farklılığının giderilmesi ve henüz yeterli geliĢimini
sağlamamıĢ türev ürün piyasalarında iĢlem yapılmasını teĢvik etmek adına
121
tam mükellefler içinde % 0‟lık stopaj oranının yeniden uygulanmaya konması
gereklidir.
Türev ürünlere uygulanacak damga vergisi bakımından, iĢlemin
taraflarından birinin bir banka olması ya da iĢlemin bir banka aracılığıyla
yapılması durumunda, türev ürünlere uygulanacak istisna ile 2499 sayılı
Sermaye Piyasası Kanunu‟nun 40. maddesiyle getirilen ve sadece borsada
iĢlem gören türev ürün sözleĢmelerine sağlanan muafiyetin de tekrar gözden
geçirilmesi yararlı olacaktır. Türev iĢlemlerinin yapıldığı yere ve taraflarına
bakılarak getirilen istisna ve muafiyet uygulamasının tüm türe ürünler için
geçerli olmasının sağlanması gerektiği düĢünülmektedir.
Genel vergi kanunlarında yer alan düzenlemeler ve bu düzenlemelerin
devamlı olarak ve parça parça değiĢtirilmesi türev ürünlerin karmaĢık
yapısını, vergilendirilmeleri bakımından daha da karmaĢık hale getirmektedir.
Adaletin sağlanması bakımından herkesin ödeme gücüne göre
vergilendirilmesi, benimsenmesi gereken genel bir vergileme ilkesidir. Bu ise
Anayasa‟nın 73. maddesi hükmü ile güvence altına alınmıĢ olan, herkesin
kamu giderlerini karĢılamak üzere ödeme gücüne göre vergilendirilmesi ile
mümkün olur. Ödeme gücünün en önemli göstergesi ise gelirdir. Bu nedenle,
vergilendirmeye esas alınacak gelirin tanımlanması önemli olmaktadır. Türev
ürünler açısından da elde edilen gelirin niteliğinin belirlenmesi ve buna göre
vergilendirilmesi
bu
noktada
önemli
olmaktadır.
Bu
anlamda
vergi
kanunlarında, türev ürünlerin ne olduğunun ve bunlardan elde edilecek
gelirlerin nasıl vergilendirileceğine iliĢkin net hükümlerin farklı yorumlara ve
uygulamalara meydan vermeyecek Ģekilde belirlenmesi ve türev ürünlerden
elde edilen gelirlerin açık bir Ģekilde gelir unsurları arasında sayılarak vergi
sistemine dahil edilmesi gerekmektedir. Menkul kıymetler ve diğer sermaye
piyasaları araçlarının vergilendirmesi ile ilgili olarak Gelir Vergisi Kanununda
yer alan menkul sermaye iradı ve değer artıĢ kazancı kavramı, para ve
sermaye piyasası araçlarının vergilendirilmesi baĢlığı altında yeniden ele
alınmalı ve yapılacak net tanımlamalarla boĢlukta kalan herhangi bir alan
122
bırakılmamalıdır. Ülkemizin de içinde bulunduğu geliĢmekte olan ülkelerin
ortak
sorunu
yatırımların
finansmanı
için
gerekli
olan
kaynağın
sağlanmasında karĢılaĢılan güçlüklerdir. Ekonomik kalkınma için ihtiyaç
duyulan bu fonların esas kaynağı ulusal tasarruflardır. Para ve sermaye
piyasası araçlarının vergilendirilmesi, özellikle hassas dengeler içinde
bulunan Türkiye ekonomisi açısından, büyük bir öneme haizdir. Sermaye
piyasalarının ekonomik kalkınmadaki önemi dikkate alındığında bu alanda
vergi kanunlarında yapılacak düzenlemelerin tasarruf sahiplerinin birikimlerini
sermaye piyasasında değerlendirmesini sağlayacak, vergi mükellefleri
arasında eĢitsizliğe yol açmayarak vergilemede adalet ilkesini bozmayacak
Ģekilde ele alınması ve sürekli yapılan değiĢikliklerle karmaĢık bir hale
getirilmemesi gerektiği düĢünülmektedir.
KAYNAKÇA
Kitap ve Makaleler
ACAR, Burçin; “Swap ĠĢlemlerinin Muhasebe ve Vergisel Açıdan Analizi”,
Vergi Raporu, Mart 2009.
AKBULAK, Yavuz; “Sermaye Piyasası ĠĢlemleri Nedeniyle Düzenlenen Bazı
Kâğıtlara ĠliĢkin Damga Vergisi ve Harç Yükümlülükleri”, Vergi Sorunları,
Ocak 2007.
AKÇAOĞLU, Ertuğrul; Finansal Türev Ürünlerin Vergilendirilmesi, Turhan
Kitabevi, Ankara, 2002.
AKDOĞAN, Abdurrahman; Türk Vergi Sistemi ve Uygulaması, Gazi
Kitabevi, Ankara, 2004.
AKSEL, H. AyĢe Eyüboğlu; Risk Yönetim Aracı Olarak Futures Piyasaları,
SPK Yayını, Yayın No:21, 1995.
AKSOYOĞLU, Volkan; “Damga Vergisi Uygulamasında Vadeli ĠĢlemler”,
YaklaĢım, Mayıs 2008.
AKYOL, M.Emin; “Tam Mükellef Kurum Kazançlarında Vergi Kesintisi”,
YaklaĢım, Eylül 2007.
ANGIN, Erdinç; “Türev Piyasalar: Future, Forward, Swap ve Option
ĠĢlemleri”, Vergi Dünyası, Temmuz 1998.
ARIKAN, A.Naci; “Dövize Dayalı Olarak Yapılan Forward ĠĢlemlerinin ĠĢleyiĢi
ve Vergi Usul Kanunu Açısından Değerlemesi”, Vergi Dünyası, Mart 2003.
ARIKAN, A.Naci; “Türev Ürünler Menkul Kıymet midir?”, Vergi Dünyası,
Nisan 1998.
124
AġIKOĞLU Rıza -Cantürk AġIKOĞLU; “Global Finansal Sistem EtkileĢimiyle
Türkiye‟nin Türev Piyasa Görünümü”, Afyon Kocatepe Üniversitesi Ġ.Ġ.B.F.
Dergisi, C.X ,S II, 2008.
ATĠLA, Özkan; “Sermaye Piyasası Araçlarının Banka ve Aracı Kurumlara
SatıĢı Dolayısıyla Yapılacak Tevkifat“, YaklaĢım, Nisan 2006.
AYKÖSE, Rifat; Finansal Türevlerin Vergilendirilmesinin Ġncelenmesi ve
Değerlendirilmesi,
Gazi
Üniversitesi,
Sosyal
Bilimler
Enstitüsü,
(YayınlanmamıĢ Yüksek Lisans Tezi), Ankara, 2001.
BAL, Harun; Uluslararası Finansman DıĢ Borç Yönetimi ve Türkiye,
Türkiye Bankalar Birliği, Ġstanbul, 2001.
BALSEVEN,
Hale;
“Dünya
Uygulamalarında
ve
Türkiye‟de
Finansal
Piyasalardaki ĠĢlem Vergileri“, Vergi Dünyası, Eylül 2003.
BAġBĠLĠCĠ, Orhan; Uluslararası Muhasebe Standartlarına Göre Türev
Ürünlerin MuhasebeleĢtirilmesi, Bursa Uludağ Üniversitesi Sosyal Bilimler
Enstitüsü YayımlanmamıĢ Yüksek Lisans Tezi, Bursa 2006.
CARTER, Colin Andre; Futures and Options Markets, Pearson Education,
Prentice Hall, New Jersey, 2003.
CEYLAN, Ali; Finansal Teknikler, Elin Yayınları, Üçüncü Baskı, Bursa,
1998.
CHAMBERS, Nurgül; Türev Piyasalar, Beta Yayınları, Ġstanbul, 2009.
ÇAKMAKÇI, Ali; “Arbitraj Faaliyetlerine Yönelik Olarak Vergi Hukuku
Kapsamında Değerlendirmeler“, YaklaĢım, Eylül 2009.
DAYANÇ, Murat; “Maliye Bakanlığı‟nca Swap ĠĢlemlerine ĠliĢkin Olarak
Verilen 14.01.1997 Tarih ve 1425 Numaralı Özelgenin EleĢtirisi”, Vergi
Dünyası, Ocak 2002.
125
DEMĠR, ġeref; “Vadeli ĠĢlemler ve Opsiyon SözleĢmelerinin GVK‟nun Geçici
67‟nci Maddesine Göre Vergilendirilmesi”, Vergi Sorunları, Ocak 2006.
DÖNMEZ, Çetin Ali - vd.,; Finansal Vadeli ĠĢlem Piyasalarına GiriĢ, ĠMKB
Yayınları, Ġstanbul, 2002.
DUBOFSKY, David A. - Thomas W. MILLER JR.,; Derivatives-Valuation
and Risk Management, Oxford University Press, New York, 2003.
DURAK, Gündoğan; “Menkul Kıymet Gelirlerinin Vergilendirilmesi ve Beyanı”,
YaklaĢım, Mart 2009,
DÜLGER Fikret-Yıldırım ÖNAL; “Faiz ve Döviz Swapları Uygulanması”,
Hazine ve DıĢ Ticaret Dergisi, Mart 1992/1.
EBĠÇLĠOĞLU Fatih Kemal- Abdulkadir KAHRAMAN; Swap ĠĢlemleri ĠĢleyiĢi
ve Vergisel Boyutu, Turmob Sirküler Yayınları, 1999.
EKĠCĠ, M. Hadi; “Opsiyon Kontratlarının Mahiyeti ve Vergi Kanunları
Açısından Değerlendirilmesi”, Vergi Dünyası, Mayıs 2000.
ERĠġTĠ, Murat; “Döviz Piyasalarında Yapılan Swap, Options ve Futures
ĠĢlemlerinin Vergi Hukuku Açısından Ġrdelenmesi”, Vergi Dünyası, Ocak
2001.
ERSAN, Ġhsan; Finansal Türevler, Literatür Yayınları, 2. Baskı, Ġstanbul,
1998.
FETTAHOĞLU, Abdurrahman; Finansal Piyasalarda Yenilikler ve 1980
Sonrası Türkiye, Ankara, 1991.
GÜCENME, Ümit; Türkiye’de Sermaye Piyasasındaki Son GeliĢmeler,
TBB Yayınları, Yayın No:181, Ankara, 1994.
GÜNDOĞDU, Muhittin; “Swap ĠĢlemleri”, Vergi Sorunları, S.141, Haziran
2000,
126
GÜNDOĞDU, Muhittin; “Forward ĠĢlemlerinin Niteliği Forward ĠĢlemlerine
Bağlı Olarak Gelirin ve Kanunen Kabul Edilmeyen Giderlerin Peçelenmesi”,
Vergi Sorunları, Mart 2000.
GÜNDÜZ Lokman -Mehmet Tutal; Türev Ürünlerin MuhasebeleĢtirilmesi:
Türkiye Uygulaması Üzerine Bir Öneri, TBB Yayınları, No:193, Ġstanbul,
1995.
HEPER, Fethi - Filiz EKĠNCĠ; “ABD‟ de Türev Ürünlerin Vergilendirilmesi ve
Türkiye Açısından Değerlendirme”, YaklaĢım, Haziran 2004.
HASANEFENDĠOĞLU, Devrim; “DamgaVergisi Açısından SözleĢmelerin
“Belli Parayı” Ġhtiva Etmesi Hususu”, Vergi Dünyası, Mart 2009.
HULL, John C.; Options, Futures, and Other Derivatives, Pearson Prentice
Hall Publications, Fourth Edition New Jersey, 2000.
HULL, John C.; Fundementals of Futures and Options Markets, Pearson
Prentice Hall, Sixth Edition, New Jersey 2008.
KARABULUT, Özlem Gözde; “Menkul Kıymetler ve Diğer Sermaye Piyasası
Araçlarından Elde Edilen Gelirlerin Vergilendirilmesinde 5281 Sayılı Kanun
ile Yapılan Düzenlemeler”, Vergi Sorunları, Nisan 2005.
KAYA, Ömer; “Döviz Swaplarının BSMV karĢısındaki Durumu”, Vergi
Dünyası, Ocak 2002.
KAYGUSUZ, Sait; Yüksel Finansal Türev Ürünlerinde Muhasebe
Esasları, SPK Yayınları No: 113, Ankara, 1998.
KAYNAK, Harun; “Genel Olarak Faiz Swapları ve Vergilendirme Sorunları”,
Vergi Dünyası, Nisan 1999.
KAZGAN, Gülten; Tanzimattan 21. Yüzyıla Türkiye Ekonomisi, Ġstanbul
Bilgi Üniversitesi Yayınları, 2. Baskı, Ġstanbul, 2004.
127
KEPÇE, Nazlı; Swap SözleĢmelerinin Finansal Tablolarda Raporlanması,
Ġstanbul Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, YayınlanmamıĢ Yüksek
Lisans Tezi, Ġstanbul, 2007.
KEPENEK Yakup- Nurhan YENTÜRK; Türkiye Ekonomisi, Remzi Kitabevi,
8. Basım, Ankara, 1996.
KESKĠN, AyĢe DilĢad; Swap ĠĢlemi ve Hukuki Niteliği, Ankara Üniversitesi
Sosyal Bilimler Enstitüsü, YayımlanmamıĢ Doktora Tezi, Ankara, 2007.
KOÇ, Selman; “Forward SözleĢmelerinin Hukuki Mahiyeti, Vergi Kanunları
KarĢısındaki Durumu ve MuhasebeleĢtirmesi”, Vergi Dünyası, Kasım 1999.
NORMAN, Leyla; Finansal Risk Yönetimi Ġçerisinde Swap, Finansal
Niteliği, MuhasebeleĢtirilmesi ve Türkiye Uygulaması, Gazi Üniversitesi
Sosyal Bilimler Enstitüsü, YayımlanmamıĢ Yüksek Lisans Tezi, Ankara,
1998.
ONURSAL, Erkut; “Küçük Bir Maliyet KarĢılığında Risklerden Arınmak
Mümkün”, DTM DıĢ Ticaret Dergisi, Özel Sayı, Ekim 2003.
ORTAÇ, Fevzi Rifat; “Vergilendirilebilir Gelir Kavramı, Geliri Belirleyen
Teoriler ve Türk Gelir Vergisinde Yer Alan Gelir Tanımlaması”, Gazi
Üniversitesi ĠĠBF Dergisi, I.Cilt S.2, 1999.
ÖÇAL Tezer, Ö.Faruk ÇOLAK- Selahattin TOGAY- Kadir ESER; Para Banka
Teori ve Politika, Gazi Kitabevi, Ankara, 1997.
ÖĞÜN, Ġsmail; “Forward ĠĢlemlerde Damga Vergisi”, Vergi Dünyası, ġubat
2002.
ÖNCE, Saime; Türev Ürünlerin Muhasebe Sorunları ve Bankalar Ġçin
MuhasebeleĢtirme ġekilleri, TBB Yayın No:192, EskiĢehir, 1995.
128
ÖNCEL, Mualla -Ahmet KUMRULU-Nami ÇAĞAN; Vergi Hukuku, Turhan
Kitabevi, 12. Bası, Ankara, 2004.
ÖRTEN Remzi-Ġpek ÖRTEN; Türev Finansal Araçlar ve Muhasebe
Uygulamaları, Gazi Kitabevi, Ankara, 2001.
ÖZBALCI, Yılmaz;
Gelir Vergisi Kanunu Yorum ve Açıklamaları, OluĢ
yayınları, Ankara, 2002.
PENEZOĞLU,
Yusuf
Gökhan;
Hukuki
Yönleriyle
Vadeli
ĠĢlem
SözleĢmeleri, Kazancı Yayınları, Ġstanbul, 2004.
SABUNCU, Ahmet Bülent; Vadeli ĠĢlem Piyasalarının GeliĢme Dinamikleri
ve
Türkiye,
Hacettepe
Üniversitesi
Sosyal
Bilimler
Enstitüsü,
(YayımlanmamıĢ Yüksek Lisans Tezi), Ankara, 1996.
SARAÇ, Osman; “Vadeli ĠĢlem Piyasaları-I”, YaklaĢım, Mayıs 2001.
SAYGILIOĞLU,
Nevzat;
“Damga
Vergisi
Kanunu‟nda
Yapılan
Son
DeğiĢiklikler”, YaklaĢım, ġubat 2005.
SEVĠĞ, Veysi; “2009 Yılı Vergilerinin Analizi”, YaklaĢım, Mart 2009.
SEVĠĞ,
Veysi;
“Stopajda
Anayasaya
Aykırılık”,
Referans
Gazetesi,
05.02.2008.
SEYĠDOĞLU, Halil; Uluslararası Ġktisat, Güzem Yayınları, 11. Baskı,
Ġstanbul, 1996.
ġAHĠN, Celal; “Finansal Araç Kavramının Türkiye Muhasebe Standartları,
Bankacılık Mevzuatı, TTK ve Sermaye Piyasası Mevzuatı Açısından
Ġrdelenmesi”, Vergi Dünyası, Ocak 2009.
129
TEKĠN, Cem; “Dar Mükellef kurumlar Tarafından Elde Edilen Menkul Kıymet
Gelirlerinin Yeni Sistem Çerçevesinde Vergilendirilmesi”, YaklaĢım, Nisan
2006.
TEKĠN, Cem; “Menkul Kıymet Gelirlerinin Vergilendirilmesine ĠliĢkin Olarak
5436 Sayılı Kanunla Yapılan DeğiĢiklikler”, YaklaĢım, ġubat 2006.
TUĞLU, Ali; “Vadeli ĠĢlem ve Opsiyon Borsasından (VOB) Elde Edilen
Gelirlerin Vergilendirilmesi”, YaklaĢım, ġubat 2010.
TUNCER, Selahattin; “GVK, KVK, ve VUK‟ları Yeniden Yazılmalıdır”, Vergi
Dünyası, Haziran 2005.
TUNCER, Selahattin; “Yeni 5520 Sayılı Kurumlar Vergisi Kanunu”, YaklaĢım,
Ağustos 2006.
TÜFEN, Ekrem; Futures SözleĢmelerin Piyasa Etkinliğine Olan Etkisinin
Tespit Edilmesi Ġstanbul Altın Borsası Uygulaması, Anadolu Üniversitesi
Yayınları, No:1283, EskiĢehir, 2001,
TÜTÜNCÜBAġI, Cumhur; Türev Araçları ile Ġlgili ĠĢlemler ve Bu ĠĢlemlerin
Hukuki Niteliği, Marmara Üniversitesi Bankacılık ve Sigortacılık Enstitüsü,
YayımlanmamıĢ Yüksek Lisans Tezi, Ġstanbul, 2006,
UFUK, Mehmet Tahir; “2008 Yılında Elde Edilen Menkul Sermaye Ġratlarının
Vergilendirilmesi”, YaklaĢım, Mart 2009.
ULUDAĞ Ġlhan-EriĢah ARICAN; Finansal Hizmetler Ekonomisi, Beta
Yayınları, Ġstanbul, 1999.
UYANIK,
Namık
Kemal;
Bir
Bölüm
Finansal
ĠĢlemler
ve
Vergilendirilmeleri, Türkiye Bankalar Birliği Yayın No: 226, Ġstanbul, 2001.
UYANIK, Namık Kemal; “Türev Araçlar ve Forward ve Swap ĠĢlemlerinin
Vergi Kanunları KarĢısındaki Durumu”, YaklaĢım, Haziran 1998.
130
UZUN, Kemal; “ĠMKB Vadeli ĠĢlem Piyasası Dövize Dayalı Futures
SözleĢmeleri”, Vergi Dünyası, ġubat 2003.
UZUNOĞLU, Sadi; Para ve Döviz Piyasaları, Literatür Yayınları, Ġstanbul,
2003.
UZUNOĞLU,
Sadi;
Yeni
Finansman
Teknikleri,
Strata
Yayınları,
Ġstanbul,1998.
VURAL, Mahmut; “Swap ĠĢlemlerinin Mahiyeti ve Banka ve Sigorta
Muameleleri KarĢısındaki Durumu”, Vergi Dünyası, Haziran 1998.
YAġAR, Serpil; 1980 Sonrasında Türkiye’de Sermaye Piyasalarına
Yönelik Yapılan Vergi Düzenlemeleri, Sermaye Piyasası Kurulu AraĢtırma
Raporu, 11.07.2008-SYA/2008–2, 28, (EriĢim) www.spk.gov.tr,18.02.2010.
YILMAZ, Mustafa Kemal; Döviz Vadeli ĠĢlem SözleĢmeleri, Der Yayınları,
Ġstanbul, 2002.
YÜKÇÜ
Süleyman-Tülay
YÜCEL;
Bankacılıkta
Türev
Ürünlerin
MuhasebeleĢtirilmesi, Bugünkü Durum ve Yapılması Gerekenler, TBB
Yayın No: 191, Ġzmir, 1995.
YÜZBAġIOĞLU, Nejat; Risk Yönetimi ve Bankaların Denetimi, Risk
Yönetimi Konferansı Tebliği, Ocak 2003.
“Para ve Sermaye
Piyasalarının Vergilendirilmesi-Vergi Konseyi”;
Türkiye Sermaye Piyasaları Aracı KuruluĢlar Birliği, Yayın No: 19, Ġstanbul,
2004.
“Sermaye Piyasası ve Borsa Temel Bilgiler Kılavuzu”; ĠMKB Yayınları, 14.
Basım, Ġstanbul, 1999.
131
Ġnternet Kaynakları
“GVK Geçici 67. Madde Uygulaması ile Ġlgili Olarak Gerçek KiĢilere Yönelik
Vergi Rehberi”, (EriĢim) www.gib.gov.tr, 19.02.2010.
“Ġstanbul Altın Borsası Kronolojisi”, www.iab.gov.tr, (EriĢim) 03.02.2010.
“Ġlgili Vergi Mevzuatı” Sermaye Piyasaları Ġleri Düzey Lisanslama Eğitimi,
Ekim 2009, (EriĢim) www.tspakb.org.tr, 06.02.2010.
“Menkul Kıymet Gelirlerinin Vergilendirilmesi”, ĠMKB Eğitim Seti, (EriĢim)
www.imkb.gov.tr, 08.02.2010.
“Sermaye Piyasası Faaliyetleri Ġleri Düzey Lisansı Eğitimi- Ġlgili Vergi
Mevzuatı”, Türkiye Sermaye Piyasası Aracı KuruluĢlar Birliği, (EriĢim)
www.tspakb.org.tr, Kasım, 2004.
SÖYLER, Halil; Swap ĠĢlemlerinin Vergi Mevzuatı KarĢısındaki Durumu
(EriĢim) http://www.alomaliye.com/ halil_soyler_swap.htm, 03.11.2009.
“TCMB Açıklamalı Terimler Sözlüğü” (EriĢim) www.tcmb.gov.tr, 10.12.2009.
“Türev Araçlar Lisanslama Rehberi” Vadeli ĠĢlem ve Opsiyon Borsası, Ġzmir,
2009, 12, (EriĢim) www.vob.org.tr, 16.12.2009.
“Türk Ticaret Kanunu Tasarısı” Kanun Teklif ve Tasarıları, (EriĢim)
www.tbmm.gov.tr, 07.02.2010.
“Vadeli ĠĢlemler Piyasaları (Türev Piyasalar)”, ĠMKB Eğitim Seti, (EriĢim)
www.imkb.gov.tr, 20.12.2009.
“Vadeli ĠĢlem ve Opsiyon SözleĢmeleri”, SPK Yatırımcı Bilgilendirme
Kitapçıkları 8, Ankara 2007, (EriĢim) www.spk.gov.tr, 20.12.2009.
“Vadeli
ĠĢlem
ve
Opsiyon
www.vob.org.tr, 10.01.2010.
Borsasında
Piyasa
Gözetimi”,
(EriĢim)
132
“Vadeli ĠĢlem SözleĢmelerinden Elde Edilen Gelirlerin Vergilendirilmesi
Raporu”, Pricewaterhousecoopers, 2009, Vadeli ĠĢlem ve Opsiyon Borsası,
(EriĢim) www.vob.org.tr, 21.02.2010.
“Vadeli
ĠĢlem
Vergilendirilmesi
ve
Opsiyon
SözleĢmelerinden
Raporu”
(EriĢim)
Elde
Edilen
Gelirlerin
http://www.vob.org.tr/
VOBPortalTur/docs/VOB kurumsalyerli.htm, 28.02.2010.
ÖZET
Ġbrahim ġEN, Türev Ürünlerden Swap, Forward, Futures, Opsiyon
ĠĢlemleri ve Türkiye‟de Vergilendirilmelerinin Analizi ve Değerlendirilmesi,
Yüksek Lisans Tezi, Ankara, 2010.
Türev ürün olarak adlandırılan swap, forward, futures ve opsiyon
sözleĢmeleri ilk olarak tarım ürünleri için fiyat dalgalanmalarından korunmak
amacıyla düzenlenmiĢtir. 1972 yılına gelindiğinde Bretton Woods sisteminin
sona ermesiyle, faiz oranlarında ve döviz kurlarında meydana gelen
dalgalanmalar ve piyasalarda karĢılaĢılması muhtemel risklerden korunmaya
yönelik olarak bu ürünler ön plana çıkmıĢtır.
Ülkemiz açısından baktığımızda, 24 Ocak kararları ile birlikte
ekonomik alanda serbestleĢme baĢlamıĢ, para ve sermaye piyasası
alanlarında da önemli geliĢmeler meydana gelmiĢtir. Bu geliĢmelere paralel
olarak türev ürün kullanımları da artıĢ göstermiĢtir. Ġzmir Vadeli ĠĢlem ve
Opsiyon Borsası ise 2005 yılında faaliyete geçmiĢ olup, her geçen gün artan
iĢlem
hacmiyle
büyümeye
devam
etmektedir.
Finansal
yeniliklerin
kullanılmaya baĢlanması, yürürlükteki mevzuatında gözden geçirilmesini ve
bu ürünlere iliĢkin açıklayıcı, tanımlayıcı ve düzenleyici bir takım yeniliklerin
getirilmesini zorunlu kılmaktadır.
Özellikle vergi kanunlarımızda türev ürünlerin niteliğine ve elde edilen
gelirin hangi sınıflandırmaya tabi tutulacağına iliĢkin doğrudan düzenlemeler
yer almamıĢtır. 5281 sayılı Kanunla tüm finansal yatırım araçlarından elde
edilen kazançların vergilendirilmesinde köklü değiĢiklikler yapılmıĢtır. Ancak
yapılan bu düzenlemeler, iĢlemlerin sadece belirli bir bölümünü kapsaması
nedeniyle yeterli görülmemektedir. Bu yüzden türev ürünlerin tanımlanması
ve bu ürünlerden elde edilecek gelirlerin sınıflandırılmasının yapılması,
karmaĢık yapının biraz olsun anlaĢılabilir olmasını sağlayacaktır. Bu
anlamda, türev ürünlere iliĢkin olarak vergi kanunlarında özel düzenlemelerin
yapılması gerekmektedir.
134
Anahtar Kelimeler
1. Piyasa Kavramı
2. Türev Ürün Piyasaları
3. Swap, Forward, Futures, Opsiyon ĠĢlemleri
4. Türev Ürünlerin Hukuki Niteliği
5. Türev Ürünlerin Vergilendirilmesi
ABSTRACT
Ġbrahim ġEN, Derivative Products such as Swap, Forward, Futures,
Options and Evaluation and Analysis of Taxation in Türkiye, Master Thesis,
Ankara, 2010
Firstly, Swap, Forward, futures and options contracts named as
derivative products are used for agricultural products to protect them from
price fluctuations. By the ending of Bretton Woods System in 1972, these
products became very important for the protection of possible market risks
and fluctuations of interest and exchange rates.
For our country, by 24 january decisions liberalisation started and very
important developments occured in Money markets and capital markets. In
parallel with these developments using of derivative products also increased.
Turkish Derivatives Exchange was established in Ġzmir in 2005 and it is stil
growing up by its large transaction volume. By the using of financial
innovations, it became an obligation to overview the legislations and to
explain the regulations about the derivative products.
Especially in our tax laws there is no direct regulations about qualities
of derivative products and the classifications of incomes of them. There has
been radical changes in taxation for the incomes of financial products by the
law numbered as 5281. But these regulations are not sufficient because it
covers only a specific part of them. Therefore, description of derivative
products and classification of their incomes can help to understand the
complex structure of derivative products. For this reason, there should be
special regulations in tax laws related with derivative products.
136
Key Words
1. Market Concept
2. Derivative Product Market
3. Swap, Forward, Futures, Options
4. Legal Basis of Derivative Products
5. Taxation of Derivative Products
Download