IIV V.. U Ulluussaall TTaarrıım m EEkkoonnoom miissii K Koonnggrreessii 66--88 EEyyllüüll 22000000 TTeekkiirrddaağğ KIRSAL KADININ ÇEVRE KORUNMASINDAKİ ROLÜ Yrd.Doç.Dr. Nuray KIZILASLAN Gaziosmanpaşa Üniversitesi Ziraat Fakültesi Tarım Ekonomisi Bölümü, TOKAT 1.GİRİŞ Kadınların toplumdaki yeri, yaşadıkları ülkenin gelişmişlik düzeyi, içinde yaşadıkları sosyal sınıf ve toplumun sosyo-kültürel değerleri ile belirlenmektedir. Günümüzde tüm dünya kadınlarının yasal, siyasal, ekonomik ve kültürel hak ve özgürlüklerini elde ettikleri görülmektedir. Türkiye’de hükümetlerce uygulanması amacıyla, beş yıllık dönemler halinde hazırlanan kalkınma planlarından Beşinci Beş Yıllık Kalkınma Planı’nda (1985-1990) kadın konusu ilk kez bir sektör olarak yer almıştır (Anonim, 1998). Türkiye’de de kadınlar dünyadaki gelişmelere paralel olarak önemli kazanımlar elde etmiştir. Ancak, kadınların Türkiye nüfusu içindeki payı yarıyı aşmaya doğru giderken, toplum ve aile hayatının her cephesinde; eğitim, üretim, sağlık ve beslenme yönleriyle erkeklere göre daha fazla sorumluluk üstlenmelerine rağmen, halen, bu sayısal ve fonksiyonel pozisyonlarına uygun yeri ve önemi bulamamaktadırlar. Dolayısıyla, toplumsal yaşamın sessiz iradesini temsil etmeye devam etmektedirler. Özellikle kırsal alanda kadının durumu, konumu ve sorunları dikkat çekicidir. 1999 yılı verilerine göre Türkiye’de kadınların %43,78’i kırsal kesimdedir. Kırsal kesimde kadınların toplam istihdamdaki payı %40,92’dir. Çizelge 1 ve 2’den izlenebileceği gibi, kırsal alanda çalışan kadınların %93,9’u tarım, %3,4’ü hizmetler, %2,7’si sanayi sektöründe işgücüne katılmaktadırlar. Yine çarpıcıdır ki; kırsal alandaki kadınların %92,9’u ücretsiz aile işçisi, kendi hesabına ve işveren konumundadır. %7,2’si ücretli ve yevmiyeli olarak istihdam edilmektedir (Anonim, 1999). Çizelge 1. Türkiye’de Nüfusun İşgücüne Katılım Oranı (%) (1999) Toplam Nüfusun İşgücüne Katılım Oranı Kadın Erkek 72,2 33,8 Kırsal Nüfusun İşgücüne Katılım Oranı Kadın Erkek 93,9 65,4 Kent Nüfusunun İşgücüne Katılım Oranı Kadın Erkek 13,2 4,7 SEKTÖRLER Tarım, ormancılık, avcılık ve balıkçılık Sanayi 9,7 25,4 2,7 12,7 28,8 37,0 Hizmetler 18,1 40,8 3,4 21,9 58,0 58,2 Kaynak: Anonim, 1999. DİE, Hanehalkı İşgücü Anketi Sonuçları Nisan 1999, ISSN:0259-5036, Ankara. Çizelge 2. Türkiye’de Nüfusun Çalışma Şekli (%) (1999) Çalışma Şekli Ücretli ve yevmiyeli Kendi hesabına ve işveren, ücretsiz aile işçisi Toplam Kadın Erkek Kır Kent Kadın Erkek Kadın Erkek 25,3 48,2 7,2 27,1 74,5 67,5 74,7 51,8 92,9 72,9 25,5 32,5 Kaynak: Anonim, 1999. DİE, Hanehalkı İşgücü Anketi Sonuçları Nisan 1999, ISSN:0259-5036, Ankara. IIV V.. U Ulluussaall TTaarrıım m EEkkoonnoom miissii K Koonnggrreessii 66--88 EEyyllüüll 22000000 TTeekkiirrddaağğ Çizelge 3’ten görülebileceği gibi, kırsal alanda yaşayan kadınların (12 ve daha yukarı yaştaki kurumsal olmayan sivil nüfus) % 30,07’si okuma - yazma bilmemekte, %6,05’i okur-yazar ancak resmi eğitim almamış, %53,29’u ilkokul, %10,02’si ortaokul ve lise, %0,57’si ise yüksekokul mezunlarıdır (Anonim, 1999). Çizelge 3. Türkiye’de Kırsal Alanda Kadın Ve Erkek Nüfusun Eğitim Durumu Kırsal Alan ( 12 ve daha yukarı yaştaki kurumsal olmayan sivil nüfus)(bin) Eğitim Kadın Nüfusu % Erkek Nüfusu % Okuryazar olmayan 3241 30,07 892 8,66 Okuryazar 650 6,05 746 7,24 İlkokul 5747 53,29 6294 61,12 Ortaokul ve Lise 1089 10,02 2169 21,06 Yüksekokul 60 0,57 199 1,92 Kaynak: Anonim, 1999. DİE, Hanehalkı İşgücü Anketi Sonuçları Nisan 1999, ISSN:0259-5036, Ankara. Bu rakamlara göre, kırsal kadınlar eğitim-istihdam gibi temel göstergeler açısından istenilen düzeyde değildir. Bununla birlikte birtakım sosyo-demografik ve ekonomik göstergeler açısından da arzu edilen konumda oldukları söylenemez. Kırsal kadınların tarımsal yaşama katkısı gözardı edilememektedir. Toplum ve aile yaşamının her alanında, üretimde, eğitimde, sağlık, gıda ve beslenme alanında erkeklere göre daha fazla sorumluluk almaktadırlar (Taluğ, 1986). Kırsal alanda kadınlar erkek ya da kadın işi olmasına bakılmaksızın her türlü tarımsal faaliyete yoğun bir biçimde katılmakta, yanısıra ev işlerini de yürütmektedirler. Kırsal alanda ev işleri ile tarımsal faaliyetlerin birbirine yakın görünmesi ve bazı ev işlerinin tarımsal işletmeyi destekleyici niteliği, kadınların iş yükünü artırmakta, ayrıca kadınlar tarım dışı işlerde de çalışmaktadırlar. Bu açıdan bakıldığında günümüzün gelişen iş piyasasında cinsiyete dayalı meslek seçiminin varlığına karşın, kırsal alanda iş gücü dağılımının çok daha az cinsiyete dayalı olduğu düşünülmektedir (Hablemitoğlu, 1998). Tarım işletmesinde kadın ve erkek birlikte çalıştıklarında, erkek genellikle işletmenin yöneticisi ve sahibi konumunda iken, kadın herhangi bir statüye, bireysel gelire ve sosyal güvenceye ilişkin bir sisteme sahip değildir (Da Silva, 1988). Bu nedenle kadınlar ne kalkınmanın nimetlerinden yeterince pay alabilmişler, ne de kalkınma projelerinin plan ve programlarında dikkate alınmışlardır (Ertürk, 1987). Az gelişmiş ve gelişmekte olan ülkelerde en büyük sorunlardan birtanesi “kadınların ülke kalkınmasına yönelik projelerde yer almaması” şeklinde ifade edilmektedir (Kulandaiswamy, 1987). Türkiye’de de bugüne kadar uygulanan ve bölgesel dengesizlikleri gidermeyi amaçlayan kırsal kalkınma projelerine bakıldığında son yıllara kadar kadınların gözönüne alınmadığı görülmektedir. Kırsal kadının genellikle tarımsal bilgi ve hizmetlere erişimi de yetersizdir (Anonymous,1988 and 1990). Dünya Bankası, FAO ve diğer yardım organizasyonlarının son yıllardaki politikaları, özellikle küçük çiftçi ve kadın çiftçilerin üretimini, tarımdaki verimliliğini geliştirme üzerine yoğunlaştırmıştır. Kırsal kesim kadınlarının kalkınmadaki rolünü hedef alan programlar düzenlenmektedir (Bayındıroğlu, 1998). Kırsal kadının içinde bulunduğu olumsuz koşulların ortadan kaldırılmasında, belli bir noktaya kadar özel kadın projeleri gerekli olmakla beraber, cinsiyet açısından bütünleşmiş projeler, toplumla birlikte hareket etmek bakımından daha etkili bir yol olmaktadır (Ekni, 1992). Bunun için hedef, cinsiyet ayrımı konusu üzerinde durularak, kadın ve erkeklerin beraberce gelişebilecekleri bir ortam hazırlamak olmalıdır. Bu ortam; 2 IIV V.. U Ulluussaall TTaarrıım m EEkkoonnoom miissii K Koonnggrreessii 66--88 EEyyllüüll 22000000 TTeekkiirrddaağğ - kadınların kendi ekonomik özgürlüklerini kazandıkları, - ailelerinin gelir ve giderleri üzerinde söz sahibi oldukları, - verimliliklerini artırdıkları, sosyal ve yasal haklarına sahip çıktıkları, - sosyal ve ekonomik seçimlerini serbestçe yapabildikleri bir yaşam tarzının ortaya konulması anlamına gelmektedir. Bu hedeflere ulaşabilmek için hem kırsal hem de kentsel alandaki kadınların gelir ve verimliliklerini artırmak gereklidir (Jacobson, 1993). Dolayısıyla; tarım sektöründe kadın-erkek ayrımı yapılmadan; kadının önemli katkısı gözönüne alınarak bütün eğitim programlarına katılımının sağlanması, bilinçlendirilmesi gerekmektedir. Yalnızca aile reisleri olarak erkeklere yönelen yayım eğitimi programlarında aslında onlardan fazla sorumluluk yüklenen kadınlar arka planda kalmakta bu da eğitimin önemli oranda eksik yönünü ortaya çıkarmaktadır. Tarımın problemleriyle içiçe yaşayan kadınların buna yönelik çözüm önerileriyle de buluşması kadar doğal birşey yoktur. Özellikle son yıllarda Türkiye’de kadına yönelik projeler kapsamında yayım eğitiminin odağı kadınlara yönelmiştir. Böylece kırsal kadında odaklaşılması onun çeşitli konulardaki rolünün ortaya konulmasının gerekliliğini ortaya çıkarmıştır. Kadının çok çeşitli rollerinin yanısıra günümüzde önemi gittikçe artan doğal kaynakların korunması, gelecek kuşakların çıkarlarını tehdit altında bırakmama gibi çevrenin korunmasındaki rolü de önem kazanmıştır. Türkiye’de kırsal kadın, tarımsal verimliliğin ve kırsal ekonominin sürdürülebilmesi için potansiyel bir güçtür. Bu nedenle kırsal alandaki mevcut insan kaynakları kapasitesinin geliştirilmesine yönelik eğitimde kırsal kadının ihmal edilmemesi gerekmektedir ve buna duyulan ihtiyaç da giderek artmaktadır. Ancak, daha çok aile reislerine yönelen tarımsal yayım eğitiminin eksikliklerinin kırsal kadına sunulacak yayım hizmetinde elemine edilmesi gerekmektedir. Bu eksikliklerden birisi, tarımsal yayım konularının sınırlı kalmasıdır. Tarımsal yayımın çalışma konuları, teknik bilgi etrafında dönüp durmuştur. Bunun dışında, dünyadaki değişim sürecine paralel olarak özellikle Türkiye’de yayım konuları çeşitlendirilememiş ya da sınırlı çalışmalar sözkonusu olmuştur. Ayrıca, yayım elemanlarının çoğu erkek olup, kadının toplumdaki durumunu anlamada sıkıntı çekmektedir. Bu durum kadının üç ana rolünü dikkate almakla daha iyi anlaşılabilir: - Aile ekonomisi için gıda ve diğer malların üreticisi ve ekonomik faaliyetler için takviye işgücü sahibi olarak idareli olması, - Aile ekonomisi ile ilgilenmede ve idare etmede eş ve ev işlerine kişi olarak sorumluluk sahibi ve eve bağlı olması, - Aile işgücü üretme sorumluluğunu taşıyan, çocuklarıyla ilgilenen ve büyümelerini sağlayan bir anne olarak üretici olması (Oakley and Garforth, 1988). Son yıllarda daha çok önemi artan çevrenin korunması ve kullanılması konusunda yayımcılara önemli görevler düşmektedir. Özellikle doğal kaynaklara daha yakın ve kullanıcı durumunda olan kırsal kesimin bu yönde eğitilmesi zorunluluktur. Bu bağlamda, kırsal kadının da ihmal edilmemesi, bu konuda da gerek aile içi gerekse toplumsal ilişkileri düzenleme ve sürdürme rolünde bilinçli olabilmesi bakımından eğitilmesi gerekmektedir. Kadının “topluma gerçek ve tam katılımı” kaçınılmaz bir hedef olarak benimsenmeli ve gelecek kuşakları tehdit altında bırakan çevre problemlerinin çözülmesi yolundaki tüm eğitim programlarına kadın alınmalıdır. 3 IIV V.. U Ulluussaall TTaarrıım m EEkkoonnoom miissii K Koonnggrreessii 66--88 EEyyllüüll 22000000 TTeekkiirrddaağğ Kırsal kadının çevre korunmasındaki rolü onun üretime katkısıyla bağlantılıdır. Dolayısıyla, kırsal ailede bütünlükçü bir yaklaşım benimsenmeli ve hem kadın hem erkek çiftçilere yayımın ilgi alanına giren bütün konulara yönelik yayım eğitimi verilmesi gerekmektedir. 2. KIRSAL KADIN ve ÇEVRE Dünya genelinde tarımsal uygulamalar gözden geçirildiğinde, özellikle II. Dünya Savaşını takiben çok önemli gelişmelerin meydana geldiği görülmektedir. Artan nüfusun ihtiyaçlarını karşılamak ve yükselen yaşam standartlarına uyum gösterebilmek amacıyla, devlet politikaları olarak daha çok gıda maddesi ve bitkisel üretim amaçlanmıştır. Bunun için yeni teknolojiler geliştirilmiş, insan işgücünü mekanizasyon paylaşmış ve daha fazla kimyasal madde kullanımı özendirilmiştir. Bu uygulamaların sonucunda; verimli üst toprağın fiziksel, kimyasal ve biyolojik özellikleri bozulmuş, taban suyu kirlenmiş, aile işletmeleri azalmış, kırsal alandan kentlere doğru göç giderek hızlanmış, üretim maliyeti artmış ve kırsal kesimde ekonomik ve sosyal sorunlar büyümüştür. Çevre sorunlarının meydana gelmesinde etkili olan faktör grubunun önemli bir bölümünü tarımsal uygulamalar oluşturmaktadır. Birim alandan daha fazla ürün almak amacıyla toprak kaynaklarının üretim gücünün zorlanması; yoğun toprak işleme, kimyasal gübre kullanımı, organik gübre olarak hayvansal atıkların denetimsiz bir şekilde tarım topraklarına verilmesi, hastalık ve zararlılara karşı ilaç kullanımı, uygun olmayan sulama suyu kullanımı ve bilinçsiz sulama, büyümeyi hızlandırıcı kimyasalların kullanımı gibi uygulamalar, doğal yaşam ortamlarının bozulmasına neden olurken, insan yaşamını tehdit eden bir kısım sorunları da beraberinde getirmektedir (Kırımhan, 1997). “Tarımda yoğunlaşma” olarak adlandırılan ve başlıca kimyasal / biyolojik nitelikli üretim girdilerinin daha yüksek miktarlarda kullanılması olarak tanımlanabilecek bu süreç, ekilebilir arazilerin sınırlarına varıldığı 1960’lı yıllardan bu yana Türkiye’de , bir yandan uygun talep koşullarının bir yandan da etkin kamu politikalarının sonucu olarak saldırgan bir şekilde hızlanmaktadır (Auroba, 1997). Dolayısıyla, bu çevresel tehdit; kırsal alanda yaşayan insanların bu yönde eğitilmesini gerektirmektedir. Yayım hizmeti olarak götürülen eğitim konularında öncelikli konular arasında yerini almalı ve şüphesiz eğitimde; sektörde unutulan ya da rolleri bir kenara itilen kırsal kadınlar da ihmal edilmemelidir. Çünkü, eğitim düzeyi ve yapısı, çevre-insan ilişkisinde önde gelen konulardan biridir. Gerek çevredeki doğal kaynakları kullanabilmek, gerekse kullanılmakta olan kaynaklardan elde edilen atıkları çevre dostu olarak yok edebilmek, kişilerin ve toplumun eğitim düzeyleri ile yakından ilişkilidir. Eğitim; kadının geleneksel davranış kalıplarından kurtulup, bilinçlendirilmesini sağlar. Öyle ki; eğitimli kadın üretime katılarak, bilgisini ve gelir seviyesini yükselterek toplumdaki statüsünü hak ettiği yere taşıyabilmektedir. Çevreyle ilgili verilecek eğitimde de “kadının devamlı iyi bir yaşam tarzını benimsemesi” sağlanabilmektedir. Çünkü çevre eğitiminde amaç birey ve toplumlara; çevre sorunlarını anlatmak, çevre ile ilgili olayları yakından izlemek, sağlıklı bir çevre yaratmak, bireylerin hak ve sorumluluklarının bilincine varmasını sağlamak ve çevre sorunlarının çözümünde onların bilinçli ve etkin katkıda bulunmasını sağlamaktır. Diğer bir ifade ile çevre eğitimin amacı, sürdürülebilir bir kalkınma gerçekleştirmektir (Özer, 1996). Sürdürülebilir ve ekolojik açıdan doğru olan tüketim ve üretim biçimlerinin ve doğal kaynakların yönetimine ilişkin yaklaşımların geliştirilmesinde, Birleşmiş Milletler Çevre ve Kalkınma Konferansında, Uluslararası Nüfus ve Kalkınma Konferansında kabul edildiği gibi, kadınların çok önemli bir rolü vardır. 4 IIV V.. U Ulluussaall TTaarrıım m EEkkoonnoom miissii K Koonnggrreessii 66--88 EEyyllüüll 22000000 TTeekkiirrddaağğ Hem kırsal hem de kentsel alanlarda çevresel bozulma, başta kız çocukları ve her yaştan kadınlar olmak üzere nüfusun yaşam standardını, refahını ve sağlığını olumsuz yönde etkilemektedir. Kırsal alanlarda yaşayan kadınların rolüne ve durumuna özel bir önem vermek ve eğitime, toprağa, doğal kaynaklara, üretim kaynaklarına, krediye, kalkınma programlarına ve kooperatiflere ulaşmalarını sağlayarak sürdürülebilir kalkınma sürecine katılımlarını artırmak gerekmektedir. Kırsal kadınlar doğal kaynakları kullanarak ve yöneterek aileleri ve toplum için yiyecek sağlamaktadırlar. Tüketici ve üretici, ailelerinin bakımından sorumlu kişiler olarak kadınlar, şu andaki ve gelecek kuşakların hayat standardı ve sürekliliğine ilişkin dikkat ve ilgileriyle sürdürülebilir kalkınmanın yaygınlaşmasında önemli bir rol oynamaktadırlar (Anonim, 1995). Kırsal kadınlar aynı zamanda çocuklarını da büyütmekte ve onların temiz bir çevrede yaşamalarını sağlamakla yükümlüdür. Dolayısıyla anne olarak kırsal kadının eğitilmesi de, çocukların daha iyi yaşama, sağlık ve beslenme koşulları altında büyümeleri için bir çok potansiyele sahiptir. Bu aşamada kırsal kadının rolü temiz bir çevrede nüfusun daha iyi koşullar altında yaşaması şeklinde olacaktır. Sonuçta eğitimli anneler tarafından zamanında ve doğru yönlendirilen bireyler, çevre kalitesinin artırılmasına etkin katkıda bulunacak davranış modeli oluşturabilecektir. Bu noktada, kırsal kadının üzerine düşen eğitim sorumluluğunu hissetmesi ve ailesine çevre bilincini verebilmesi, öncelikle kadının eğitim düzeyinin yükseltilmesine bağlıdır. Kırsal alanda pisliğe ve çevre kirliliğine bağlı olarak ortaya çıkan hastalıkların oranı küçümsenemeyecek kadar yüksektir. Kadının çevre korunmasındaki rolü bu noktada da ortaya çıkmaktadır. Çevre sağlığı, temizliği ve gıda hijyeni de sağlıklı nesiller yetiştirmede büyük önem taşımaktadır. Kırsal kadının bu konularda da eğitilmesi gerekmektedir. Geleneksel olarak, kırsal kesim kadınları doğa ile içiçe ve çevreyle uyum içinde yaşarlar. Doğayı içgüdüleriyle korurlar. Ancak ekonomik koşullardaki yetersizlik kadınları doğayı tahrip etmeye, araziyi aşırı kullanmaya zorlamaktadır. Ormanların ve otlak alanlarının tahribi de yine eğitim eksikliğinin yanısıra imkansızlıklar ve çaresizliklerin bir sonucudur. Yakacak sorununun tezek denilen hayvan gübresi ile çözümü, bu durumun tipik bir örneğidir. Hayvan gübresinin toprakta doğal gübre olarak kullanımının yerine yakıt yapılması hava kirliliğine ve paraziter hastalıkların artmasına neden olmaktadır. (Akbay, 1998). Ayrıca, kırsal kadın, hayvan gübresini toprakta doğal gübre olarak kullansa bile, geleneksel bir uygulamayla, toprak analizi yaptırmadan toprağa vermekte bu da bilinçsiz gübreleme sonucunda çevre sorunlarını gündeme getirmektedir. Dolayısıyla bu konuda da çevre korunmasında alabileceği önemli rolleri bulunmaktadır. Yanlış toprak işleme çevre sorunları arasındadır. Toprakların niteliklerini koruyucu yöntemlerin kullanımı bir çiftçi olarak kırsal kadını da ilgilendirmektedir. Bunlardan erozyonun önlenmesi konusunda kadınların yaptıkları tarımsal uygulamalarında etkisi söz konusudur. Kadınlar, doğal kaynaklar ve çevrenin yönetimi, koruma ve iyileştirme çabalarına ilişkin karar alma ve politika oluşturma süreçlerinin hiçbir düzeyinde yeterince yer almamaktadır (Anonim, 1995). Kırsal kadınlar ise, bu süreçte hemen hiç yer alamamıştır. Çevrenin doğru bir biçimde yönetilmesi için ihtiyaç duyulan stratejik eylemler, bütünsel, disiplinlerarası ve sektörlerarası bir yaklaşım gerektirmektedir (Anonim, 1995). Kadınların tarım sektörünü temsilen de kırsal kadınların bu yaklaşımın her yönüne katılmaları ve liderlikleri çok önemlidir. 5 IIV V.. U Ulluussaall TTaarrıım m EEkkoonnoom miissii K Koonnggrreessii 66--88 EEyyllüüll 22000000 TTeekkiirrddaağğ 3. ÖNERİLER Çevrenin korunmasında kırsal kadının rolünü artıracak ve pekiştirecek birtakım noktaların gözönünde tutulması gerekmektedir. Bunlar şu şekilde özetlenebilir: -Kadın üreticilere uygun yayım ve teknik hizmet verilmesi ve bu hizmeti verecek kadın danışmanların ve kuruluşların artırılması, -Çevreyle ilgili yayım eğitimi programları geliştirilirken yalnızca belli bir kategoride sınırlandırılmaması, her yaşta, eğitim düzeyinde, kadınları kapsayan programlara yer verilmesi, -Kadının geleneksel tarımsal yetenekleri, balıkçılık, ormancılık ve doğal kaynakların yönetimi konularında, geleneksel bilgi ve becerileri konusunda bilgi toplanması (Anonim, 1998), -Kadın çiftçilerin bilgi, beceri, pazarlama hizmetleri ve çevresel açıdan doğru teknolojilere ulaşabilirliğini kolaylaştırarak kaynak yönetimi ve biyolojik farklılıkların korunmasındaki hayati rollerinin ve tecrübelerinin desteklenmesi ve güçlendirilmesi, -Kadınların sürdürülebilir kaynak kullanımına ve yönetimine ilişkin geleneksel bilgi ve uygulamalarının çevresel yönetim ve genişleme programlarıyla bütünleştirilmesi, -Kadınlarda çevre bilincinin oluşturulmasında yaygın ve örgün eğitimden yararlanılması, bu eğitimlerin sağladığı fırsat ve imkanların iyi değerlendirilmesi, ayrıca gönüllü kuruluşların faaliyetlerinden de yararlanılması (Egeli, 1997), -Kadınlara çevre eğitiminin verilmesi, çevre eğitiminin yalnızca bilgi vermek ve sorumluluk kazandırmakla kalmaması, davranışta da değişiklik yaratması, -Kadınların çevresel projelere katılımlarının teşvik edilmesi, imkanların sağlanması, -Çevresel kararlara katılmaları için bilgi, beceri ve imkanlarının zenginleştirilmesi, -Evlerinde yaşadıkları toplumda erkeklerle birlikte etkin çevresel önlemler almaları için kadınların üretici ve tüketici olarak güçlendirilmesi, -Çevre konusunda kadının rolüne ilişkin bilgilerin kırsal alandaki kadınların bilgi ve tecrübelerini dikkate alarak yaygınlaştırılması ve bu konulardaki araştırmaların finanse edilmesi, -Kadınların toprak, su ve orman kaynaklarını koruma, kimyasal maddeleri en uygun şekilde kullanma ve tarımsal atıkları azaltma veya tekrar kullanma konularındaki tecrübelerinin paylaşılmasının sağlanması (Keating, 1993), -Kadınların çevresel kararlara tam ve erkeklerle eşit katılımının gerçekleştirilmesi, -Kadınlara toprak sahibi olma, kredi, teknoloji, çiftçilik araç gereçleri, eğitim imkanı, teşvik gibi daha çok güç ve sorumluluk kazandırılması, -Kadınlara çevresel açıdan doğru teknolojileri aktaracak eğitim, araştırma ve kaynak merkezlerinin oluşturulması, -Kadınların çevre korunması konusundaki rolünü destekleyecek projelerin uygulamaya konulması, - Kadınlara, güvenle içilebilen su, temizlik, gıda gibi çevre sağlığı konularında, ayrıca, kaynak kullanımının yarattığı çevresel ve ekonomik etkilerle ilgili yerel ve bölgesel çalışmalar yapılması, - Yayım elemanlarının ulusal veya yerel düzeyde medya ile birlikte çalışarak çevre üzerinde daha aktif bir tartışma ortamı yaratması. 6 IIV V.. U Ulluussaall TTaarrıım m EEkkoonnoom miissii K Koonnggrreessii 66--88 EEyyllüüll 22000000 TTeekkiirrddaağğ 4.SONUÇ Çevrenin korunması konusunda kırsal kadının eğitilmesi, onun da çocuk ve yakınlarını eğitmesi en güncel konulardan biri olan insan ve çevre etkileşimi açısından çok büyük önem taşımaktadır. Mahatma Gandhi’nin “Eğer erkekleri eğitirseniz sadece erkeği eğitmiş olursunuz, ama kadınları eğitirseniz tüm aileyi eğitmiş olursunuz” sözü çevre korunmasında kadının rolünü en açık şekilde gözler önüne sermektedir. Çevre konusunda eğitilmiş kırsal kadınlar, çevreye duyarlı, çevre bilinci gelişmiş, sorumluluklarını kavramış, daha sağlıklı ve temiz çevre için talepleri bulunan, bu konuda kararlar alabilen, takipçi olan, bilgi yayan, ekonomik ve doğal kaynakların yönetimi becerisini geliştirebilen kadınlar haline gelebilirler. Hatta bu konularda erkek çiftçilere göre daha duyarlı ve dikkatli davranabilirler. Bu nedenle; çevreyle ilgili konularda yayım eğitimi programları düzenlenmeli ve bu programlarda kırsal kadınlara tarımsal üretimde, aile içinde ve toplumsal ilişkilerdeki rolleri dikkate alınarak; ayrıcalık tanınmalıdır. Yayım eğitim programları düzenlenmeli, çünkü; yasalar, yönetmelikler, stratejiler ve eylem planları kadar çevre politikalarının kırsal alana yönelik en önemli aracı tarımsal yayımdır. Bununla birlikte; tarımsal yayım, çevre sorunları hakkında bilgi sağlamada, doğal kaynak tabanının korunmasında, sorunların çözümünde katılımcılığın sağlanmasında önemli rol üstlenecek yapılanma içinde olmalıdır. Yayım elemanlarına aynı zamanda çevre eğitimcisi niteliğini kazandıracak eğitimin verilmesi gerçeği gözönünde tutulmalıdır. Ayrıca tarımsal yayım organizasyonunun mevcut sorunları çözümleyerek aynı zamanda bu görevi üstlenecek bir yapıya kavuşturulması gerekmektedir. Kaldı ki yayım hizmetlerinin kadın çiftçilere ulaştırılmasındaki sınırlılıklar mevcut yayım sisteminin yeniden gözden geçirilmesini daha da zorunlu kılmaktadır. 7 IIV V.. U Ulluussaall TTaarrıım m EEkkoonnoom miissii K Koonnggrreessii 66--88 EEyyllüüll 22000000 TTeekkiirrddaağğ KAYNAKLAR Akbay, R., 1998. “Kadının Kırsal Kesimdeki Rolü”, Tarım ve Köy Dergisi, Sayı:123, Eylül-Ekim, 1998, Ankara. Anonim, 1995. Eylem Platformu ve Pekin Deklarasyonu, Dördüncü Dünya Kadın Konferansı Pekin, Çin 4-15 Eylül 1995, TC Başbakanlık Kadının Statüsü ve Sorunları Genel Müdürlüğü Yayını, Ankara. Anonim, 1998. FAO, Dünyayı Kadınlar Besliyor, Tarım ve Köy Dergisi, Çeviri, Eylül-Ekim 1998, Ankara. Anonim, 1998. 1995 Yılında Pekin’de Gerçekleşen IV. Dünya Kadın Konferansı Sonuçlarının Uygulanması ve İzlenmesine İlişkin Ulusal Eylem Planı, TC. Başbakanlık Kadının Statüsü ve Sorunları Genel Müdürlüğü, Ankara. Anonim, 1999. DİE, Hanehalkı İşgücü Anketi Sonuçları Nisan 1999, ISSN : 0259-5036, Ankara. Anonymous, 1988. FAO, Women In Developing Agriculture, Women In Agriculture, Rome. Anonymous, 1990. FAO, Women In Agricultural Development FAO’s Plan of Action, Rome. Aruoba, Ç., 1997. “Tarımsal Üretimde Doğal Kaynaklar”, Türkiye’nin Tarım Politikası ve Çevre, Türkiye Çevre Vakfı Yayını, Yayın No: 122, Ankara. Bayındıroğlu, A., 1998. “Tarımsal Üretimdeki Rolüyle Kadın”, Tarım ve Köy Dergisi, Sayı:123, Eylül-Ekim 1998, Ankara. Da Silva, M.R.T., 1988. Women In Rural Areas, Council of Europe, Strosburg. Egeli, G., 1997. “Nüfus, Çevre, Kalkınma İlişkilerinde Kadın Gönüllü Kuruluşlarının Rolü”, Nüfus, Çevre ve Kalkınma Konferansı, 13-14 Kasım 1997, UNFPA Desteğiyle, Türkiye Çevre Vakfı Yayını, Yayın No: 124, Ankara. Ekni, S., 1992. Türkiye’de Kadın İstatistikleri Konusunda Kullanılan Veri Derleme Yöntemleri ve Gelişimi, Kadın ve İstatistik Semineri, 21-23 Ekim, Ankara. Ertürk, Y., 1987. “Erzurum Köylerinde Kadının Üretime Katılımı”, Kadının Tarımsal Üretime Katılımı Sempozyumu, TOAG 519 Projesi, Adana. Hablemitoğlu, Ş., 1998. “Kırsal Alanda Kadın: Sorunlar ve Yaklaşımlar”, Kalkınmada Anahtar, MPM Aylık Yayın Organı, Yıl:10, Sayı:112, Nisan 1998, Anakara. Jacobson, J.L., 1993, Kalkınmada Cinsiyet Ayırımının Kaldırılması, Dünyanın Durumu 1993, Worldwactch Enst. Raporu, Çev. Y.F.Köseoğlu, TEMA Vakfı Yayınları No:4, İstanbul. Keating, M., 1993. “Çiftçilerin Rolünü Güçlendirme”, Yeryüzü Zirvesinde Değişimin Gündemi Gündem 21 ve Diğer Rio Anlaşmalarının Popüler Metinleri, UNEP, Türkiye Komitesi yayını, Yayın No: ISBN: 975-7250-06.6, Önder Matbaa, Ankara. Kırımhan, S., 1997. “Sürdürülebilir Tarım ve Uygulamaları”, Türkiye’nin Tarım Politikası ve Çevre, Türkiye Çevre Vakfı Yayını, Yayın No: 122, Ankara. Kulandaiswamy, V., 1987. Women’s Participation in Development: the case of Indian Dairy Cooperatives, Review of International Cooperation, 80:2, 36-39. Oakley, P., Garforth, C., 1988. Yayım Eğitim Klavuzu, FAO Eğitim Serileri, No:11, Ankara. Özer, U., 1996. “Çevre Eğitimi”, Central Asıa and Black Sea Environment Conference, 23-25 October 1996, With the Support of the Nippon Foundation, Türkiye Çevre Vakfı Yayını, Yayın No: 116, Ankara. Taluğ, C., 1986. “Kırsal Alanın Unutulan Üreticileri: Köylü Kadınlarımız”, Verimlilik Dergisi, Ankara. 8