Milletimiz korkutanlara değil, müjdeleyenlere teveccüh

advertisement
Milletimiz korkutanlara değil, müjdeleyenlere
teveccüh etmiştir
Eylül 15, 2010 - 12:18:56
Ak Parti Genel Başkan Yardımcısı Siyasi ve Hukuki İşler Başkanı Sn. Abdülkadir Aksu'nun 15.09.2010
tarihli basın açıklamasıdır.
Değerli Basın Mensupları
12 Eylül akşamı demokrasi tarihimizde temiz ve yeni bir sayfa açıldı…
İnanıyorum ki bu tarih, günlük, haftalık, yıllık değerlendirmelerin ötesinde, her zaman hatırlanacak ve Türkiye’nin
muasır medeniyeti yakalama ve yaşama iradesinin tarihi bir adımı olarak görülecektir…
Bu değişime öncülük eden kadronun bir parçası olmanın mutluluğunu ve heyecanını yaşıyorum..
Türkiye 30 sene sonra yine bir 12 Eylül günü; kendisini cendereye alan 12 Eylül anayasasından ve onun anti
demokratik bakış açısından bir nebze olsun kurtulmuş oldu.
İnsanı değil, otoriteyi gözeten,
Özgürlükleri daraltan; yasakları genişleten
Hak’tan ziyade, ayrıcalıkları düzenleyen 82 Anayasası; halkımızın büyük desteğiyle değişmiş ve daha iyiye doğru,
güçlü ve kararlı bir adım atılmıştır.
Aylar süren kampanya dönemi artık sona erdi.
Bugüne kadar herkes bir şey söyledi ancak son sözü Aziz milletimiz söyledi.
Millet iradesini ortaya koydu ve tercihini değişimden ve daha fazla demokrasiden yana kullandı.
Halkoylamasını özünden koparıp başka bir hesaplaşmanın aracı haline getirmeye çalışanlar milletten kolay kolay
unutamayacakları bir ders aldılar.
Değişiklik paketi içindeki 26 maddeden hiç bahsetmeyip, bambaşka gündemlerden medet umanlar, sandıkların
açılmasıyla hayal kırıklığına uğradılar.
Israrla vurgulamak istiyoruz ki bu hiçbir vatandaşımızın galibiyeti ya da mağlubiyeti değil, demokrasinin zaferidir.
Eğer, bir mağlup varsa o da; Milletten korkanlar ve onlara korku aşılamaya çalışanlardır.
Lafa gelince buldukları her ortamda, mikrofonlara konuşan, kendilerine sivil diyen ama iş eyleme geldiğinde araziye
uyum sağlayıp ortadan kaybolanları, milletimiz derin irfanıyla suçüstü yakalamıştır.
Demokratlıklarını ideolojilerine ve konjonktüre endeksleyen, çelişkiler yumağı haline gelen, gerçek anlamda
demokratlıkla, solla veya sağ ile alakası olmayan, demokrasinin fazlasını insanlara zarar gören sözde siyasetçilerle
mücadele etmek, ezberlerini bozmak Ak Parti olarak zaten boynumuzun borcuydu, millete olan sözümüzün
gereğiydi…
İnsanına ayıplı bir demokrasi layık gören, akıl ve mantıkla bağlarını koparan, iktidar hırsıyla her türlü çelişkiyi göze
alan kadrolar hüsrana uğradılar.
Vatandaşına hak ettiğini değil, lütfettiklerini layık gören anlayış millete çarptı.
Aziz milletimiz özürlü bir demokrasi istemediğini ortaya koymuştur.
Darbeler dönemini bir daha gelmemek üzere def etmiştir.
Milletin beklentileri dışında hareket eden partiler ve o partilere sözüm ona liderlik edenler ibret almaları gereken bir
sonuçla karşılaştılar.
Kendilerine seçimlerde oy vermiş kitlelerin bile beklentilerini, ihtiyaçlarını, demokrasi özlemlerini iyi tahlil edemeyen,
dar ve hizipçi kadrolarla partilerini yönetmeye soyunalar; üzülerek görüyoruz ki; milletin gerçeklerinden ne kadar
uzaklaştıklarını hala fark edemediler.
Mağduru oldukları 12 Eylül darbesine, hukukuna sahip çıkacak kadar kendilerinden ve camialarından uzağa
düştüler.
Kendisini devletin sahibi, değişmez, mutlak iktidar gibi görenler, tüm hakların sahibi, özgürlüklerin değişmez maliki
sananlar, temel hak ve özgürlükleri sadece kendi kafalarındaki insanlara münhasır sananlar için, bu anayasanın
değişmesi kabul edilemez bir durumdu…
Çünkü onlar kendilerini doğuştan malik olarak görüyorlar.
Onlara göre, bu memleket de, bu devlet de, söz hakkı da, fikir özgürlüğü de yalnızca onlarındır.
Gücünü, demokratik bir sistemden ziyade, devletin güçlü olmasından alan dar kadrocu, elit ve onların imtiyazlı
çevreleri anayasa değişikliğine karşı cephe aldılar.
Değerli basın mensupları,
Açık açık konuşulması gereken bir gerçek var… Özellikle milletle, geleneksel çizgileriyle ters düşen partilerin
yapması gereken bir muhasebe var…
Siyasi partiler neyin teminatıdır.
Varlık sebepleri nedir.
Bireyi özgürleştirmek ve devlete karşı korumak mıdır, yoksa ezdirmek midir.
Biz neyin teminatıyız?
Siyaset neye hizmet eder?
Siyasetçiler ne için bir ömrü adar?
Halka, toplumun özgürlük beklentilerine karşı direnme; siyasi partilerin önceliği olabilir mi?
Sormak istiyorum:
Dünyanın neresinde kendisine milliyetçi diyen, sosyal demokrat diyen partiler, darbecilerin anayasasını müdafaa
edebilir?
Dünyanın neresinde siyasi partiler, çetelerin, darbecilerin avukatlığına soyunur?.
Kendisine sosyal demokrat diyen bir parti, militarist anayasanın bekçisi olabilir mi?
Ak’a kara demenin adı muhalefet olabilir mi?
Üzücü ve ibret verici olan şudur ki, 12 Eylül vesayet rejiminin devamı için hukuku, kanunları, kurumları, yani bu
ülkenin ne kadar müktesebatı varsa hepsini yıpratmayı göze alanların hedefinde Ak Parti ve onun Sayın Genel
Başkanı vardı…
Ak Parti yasakçı elitist bürokrasinin, oligarşik düzenin değil, hukukun teminatıdır…
Ak Parti, özgürlükçü bir anayasa için bu yola baş koydu ve mücadelesinden de alnının akıyla çıktı.
Ak Parti, başından sonuna askeri vesayeti kutsayan bir anayasaya karşı milletin hukukunu korumak için elinden
gelen gayreti gösterdi ve sonunda halkın desteğini yanında gördü…
Bu anayasa değişmeliydi, değişti ve değişmeye de devam edecektir…
Anayasası askeri müdahaleyi kutsayan bir hukuk düzeni, yasalarla yönetmeliklerle özgürlüğün yolunu açamazdı…
Anayasalar vatandaşlar için hakkın kaynağıdır. Açılacağı ve sığınacağı son limandır.
Bireyleri aşağılayan, tepeden bize bir yaşam biçimi dayatan, tüm kurumları vesayet rejimine göre kurgulayan 82
Anayasası, yerini tam demokratik bir anayasaya bırakmalıdır.
Muhalefetten beklentimiz, Özgürlükleri genişleten girişimleri takdirle karşılayıp, destek vermeleridir.
Değerli Basın Mensupları,
Artık korkulardan, tabulardan kurtulma zamanı…
Biz değişimden korkmuyoruz…
Biz bu toplumdan korkmuyoruz..
Çünkü biz bu halka kendimize güvendiğimiz gibi güveniyoruz…
Çünkü biz, yalnızca partilimizin, seçmenimizin değil, her yurttaşımızın hukukunu, temel haklarını, özgürlüklerini
korumak geliştirmekle yükümlüyüz…
12 Eylül anayasasının geçmişte bıraktığı izleri silmek ne yazık ki mümkün değil, fakat geleceğimize ambargo
koymasına izin vermeyeceğiz…
Sonuç ortada, önyargılarının kontrolünde olmayan, aklıyla ve vicdanıyla irtibatını muhafaza eden herkes teşhis birliği
içinde.
Sonuç; insanımızın kaliteli bir demokrasiye duyduğu özlemin tezahürüdür.
Ak Parti bu sonucun öncülüğünü yapmaktan onur duymaktadır.
İnanıyoruz ki; Dünün tartışmalarını yarına taşımanın anlamı yok.
Mevlana’nın sözüyle şimdi yeni şeyler söyleme zamanı…
Yeni adımlar atma zamanı…
Yüksek hedeflere doğru birlikte koşma zamanı…
Kaynaşma ve kucaklaşma zamanı…
Önyargılarımızla vedalaşma zamanı..
Demokrasi Milletin kararlarının belirleyici olduğu rejimdir.
Türkiye demokrasi sınavından alnının akıyla çıkmayı başarmıştır.
Milleti örnek almaya ve millet için çalışmaya devam etmeliyiz.
Demokrasinin ışığının kırılmadan, filtrelenmeden milletimizi aydınlatması için, insanımızın yaşam standartlarının ve
demokrasi kalitesinin daha ileriye taşınması için toplumun tüm kesimleriyle ve temsilcileriyle birlikte çalışmaya
hazırız...
Bu referandum, bir bilek güreşi değildi.
Bunu bilek güreşi gibi görenler, keskin sirke olmaya heves edenler, kamplaşmadan medet umanlar bugün hatalarıyla
baş başa kaldılar.
Şu bir gerçek ki, Milletimiz korkutanlara değil, müjdeleyenlere teveccüh etmiştir.
Türkiye demokrasi sınavından alnının akıyla çıkmayı başarmıştır.
Vatandaşından korkan değil, vatandaşına güvenen bir hukuk sisteminin ilk adımları atılmıştır.
Bizim gözümüzde 12 Eylül halk oylamasının kazananı aziz milletimiz ve onun her bir ferdi olmuştur.
Çağrımız içtendir:
Gelin bu değişimi Taptaze bir başlangıç haline getirelim.
Elbirliğiyle, 21. yüzyılın çekim merkezi olabilecek güzel ülkemizin hukuk sistemini, çağında ötesine taşıyalım.
Ak Parti ve bu ülkenin demokratları; çocuklarımızın ve yeni nesillerin, bir daha yasakçı zihniyetin gölgesi altında
yetişmesine izin vermemeye kararlıdır.
Download