stajyer avukatlar kurultayı - ebultenler.barobirlik.org.tr

advertisement
SAYI
21
Nisan 2012
I. KADIN AVUKATLAR KURULTAYI
AVUKAT
OTORİTEYE
KARŞI
İNSANI
SAVUNAN
KİŞİDİR
V. STAJYER AVUKATLAR KURULTAYI
İÇİNDEKİLER
Türkiye Barolar Birliği
Bülteni
KADIN AVUKATLAR KURULTAYI
BARO BAŞKANLARI TOPLANTISI
USTALARA SAYGI
 Önceki Başkanımız Av. Özdemir
Özok’u andık
Sahibi:
Türkiye Barolar Birliği
Adına
Av. V. Ahsen Coşar
Türkiye Barolar Birliği
Başkanı
 Önceki Başkanımız Av. Eralp Özgen’i
andık
STAJYER AVUKATLAR
KURULTAYI
AVUKATLAR HAFTASI
Sorumlu Yazı İşleri
Müdürü:
Av. M. Turgay Bilge
Editör:
Nesrin Turhan
İletişim Adresi:
Oğuzlar Mah.
Barış Manço Cad.
Av. Özdemir Özok Sok.
No: 8
06520 Balgat - ANKARA
KATILIMLAR
 Uluslararası Yargı Reformu Stratejisi
Sempozyumu
 Çocuk Koruma Kanunu Toplantısı
 “Şiddet ve İnsan Hakları ” konulu
uluslararası sempozyum
HABERLER
MESLEK İÇİ EĞİTİM
STAJ EĞİTİMİ ÇALIŞMALARI
TANITIM TOPLANTILARI
İLERİ EĞİTİM PROGRAMI
Tel: (0312) 292 59 00
YAZILI BASIN AÇIKLAMALARI
Faks:0312) 286 55 65
BASINDAN
E- Mail:
RUHSAT ALANLAR
[email protected]
MALİ BÜLTEN
1
KADIN AVUKATLAR KURULTAYI
KADIN AVUKATLAR YÖNETİMDE
EŞİT TEMSİL İSTİYOR
Türkiye Barolar Birliği Kadın Hukuku Komisyonu (TÜBAKKOM)
kuruluşundan 13 yıl sonda “1. Kadın Avukatlar Kurultayı”nı topladı.
21 – 22 Nisan 2012 tarihlerinde Av. Özdemir Özok Kongre Ve Kültür
Merkezi’nde 34 baro ve 95 delegenin katılımıyla toplanan kurultaydan,
“kadın avukatlara Türkiye Barolar Birliği ve baro organlarında eşit
temsil hakkı” talebi çıktı.
İki gün süren kurultayda, “çalışma yaşamında cinsiyetler arası eşitlik,
eşitliğin ya da eşitsizliğin kadın avukatlara olan etkisi, gerek
ülkemizdeki, gerekse dünya barolarında kadınların örgütlenme modelleri
ve temsili, kadının insan hakları, uluslararası sözleşmelerin analizi”
konuları başta olmak üzere kadın avukatların sorunları tartışıldı.
2
KADIN AVUKATLAR KURULTAYI
TÜBAKKOM 11. Dönem Sözcüsü
Av. Hidaye Kahyaoğulları ile
Türkiye Barolar Birliği Yönetim
Kurulu Üyesi ve TÜBAKOM
koordinatörü Av. Asude Şenol’un
açış konuşmalarından sonra
kürsüye gelen Türkiye Barolar
Birliği Başkanı Av. V. Ahsen Coşar,
“Kadın Avukatlar Kurultayı”
düzenlemekle Türkiye’de bir ilki
gerçekleştirdiklerini söyledi.
Konuşmasında öncelikle kadınların insan hakları tarihine değinen Coşar, 18’inci
yüzyılın ikinci yarısında yaşanan Fransız ve Amerikan devrimleri sırasında
kadınların eşit vatandaşlık ve eşit temsil temelindeki mücadelelerinden örnek
verdi. “Kuşkusuz, o dönemin kadın hakları savunucuları, erkeklerin sahip
oldukları doğal hakların, yurttaşlık haklarının tamamına kadınların da sahip
olacaklarını umuyorlardı. Ama demokrasi ve doğal haklar öğretisini savunan,
dahası bunu yaşama geçiren erkek teorisyenler, ne yazık ki kadınların bu
umutlarını boşa çıkardılar” diye konuştu.
İngiliz hukukunun gelişimine de değindiği konuşmasında “Anlattıklarım, Marx’ın
kadim dostu Engels’in özlü deyişi ile Erkeği burjuva, karısını proletarya kabul eden
çarpık anlayışa karşı sürdürülen mücadelenin bir kısmı” diyen Coşar, Aydınlanma
ya da Akıl Çağı olarak isimlendirilen süreçle birlikte, kadın haklarına ilişkin
kuramların öngördüğü pek çok şeyin zamanla ve birer birer yaşama geçirilmeye
başlandığını söyledi.
3
KADIN AVUKATLAR KURULTAYI
Coşar sözlerini şöyle sürdürdü:
Ama tarihten, daha doğrusu bizim tarihimizden ve bu tarihi hızlandırarak yapan
bir büyük ustadan, dehadan söz etmeden geçemeyeceğim:
Mustafa Kemal Atatürk.
Hindistan Kadınlar Birliği’nin, ölümü üzerine yayınladığı bildiride, “Kadın
haklarının insanlık tarihi boyunca gelmiş en büyük savunucularından” biri ilan
ettiği Büyük Atatürk, 1923 yılının Ocak ayında, Cumhuriyetin ilanından dokuz ay
önce İzmir’de şunları söylüyor : “… Bir toplum, cinslerinden yalnız birinin
yüzyılımızın getirdiklerini elde etmesiyle yetinirse, o toplum yarı yarıya zayıflamış
olur… Bizim toplumumuzun uğradığı başarısızlıkların nedeni kadınlarımıza karşı
ihmal ve kusurun sonucudur… Bir toplumun bir uzvu faaliyette bulunurken öteki
uzvu atalette olursa, o toplum felce uğramış demektir.”
Büyük Atatürk’ün bu vizyonu sayesindedir ki, İnsan Hakları Evrensel
Bildirisi’nden, İnsan hakları sözleşmelerinden, yani kadın-erkek eşitliğinin daha
henüz uluslararası bir hukuk kuralı haline gelmesinden çok daha önce bizim
ülkemizde kadınlar, yönetime katılma hakkını elde etmişlerdir.
Eğer bugün kadınlarımız, yeni Türk Ceza Kanunu’nun yürürlüğe girmesinde
olsun, daha önce yürürlüğe konulan Türk Medeni Kanunu’nun yasalaşmasında
olsun, yakın zamanlarda yürürlüğe giren 6284 sayılı Ailenin Korunması ve Kadına
Karşı Şiddetin Önlenmesine Dair Kanun’un kabulünde olsun öncülük yapmış,
katkı yapmış iseler, ki yapmışlardır, herhalde bu, bugün dahi kadınları siyasi
haklara sahip olmayan ülkelerin bulunduğu bir dünyada, birçok Avrupa
ülkesinde bile kadınların oy kullanamadığı bir tarihte, bizim kadınlarımıza oy
kullanma hakkı tanıyan büyük Ustanın, yani Mustafa Kemal Atatürk’ün dehası
sayesindedir.
4
KADIN AVUKATLAR KURULTAYI
BU TABLONUN MUTLAKA DEĞİŞMESİ GEREKİR
Türkiye’nin günümüzdeki en önemli sorunu hukuk, daha doğrusu hukuksuzluk
olduğunu söyleyen Coşar, “Türkiye hukukla olan sorununu çözmeden, yargısını
bağımsız ve tarafsız bir konuma getirmeden ne demokrasisinde sağlıklı bir ilerleme
sağlayabilir, ne de ekonomisini istikrarlı kılabilir. Türkiye hukukla olan sorununu
çözmeden biz avukatların meslek sorunlarının kalıcı bir çözüme ulaşması da
kanımca mümkün değildir” dedi.
Bu sorunun kadın veya erkek avukatların en fazla rahatsızlık duyduğu konu
olduğuna dikkat çeken Coşar, bundan bağımsız olarak salt kadın olmalarından
dolayı kadın avukatların mesleklerini icra etmekte erkek avukatlara oranla daha
fazla zorluk içerisinde olduklarını ifade etti.
“Kadın avukatlarımızın çözümü büyük ölçüde bizim elimizde olan sorunlarından
birisi baro organlarındaki temsil sorunudur” diyen Coşar sözlerini şöyle sürdürdü:
Ne yazık ki ülkemiz kadınlarının gerek parlamentoda, gerekse meslek kuruluşları
ile diğer karar alma mekanizmalarında temsili konusunda çok iyi bir yerde
değildir. Büyük Atatürk’ün 1923 yılında söylediklerinin hala çok uzağında bir
yerdedir. Örneğin ülkemizdeki avukatların yüzde 62,3’ü erkek, yüzde 37,7’si
kadın iken kadın avukatlarımızın baro yönetim kurullarındaki temsil oranı yüzde
19,09, disiplin kurullarındaki temsil oranı yüzde 22,07, delegasyondaki temsil
oranı ise yüzde 19,21’dir. 16 baromuzda kadın yönetim kurulu üyesi yoktur. Baro
başkanlarımızın 4’ü kadın, 74’ü erkektir. Bu tablonun mutlaka değişmesi gerekir.
… Türkiye Barolar Birliği, kamu politikalarının cinsiyet eşitliği temelinde
düzenlenmesi suretiyle kadın sorununa, “kadın”a odaklanan bir anlayışla çözüm
aramayı öngören yasal düzenlemelerin ve bütün bu konularda içtenlik talep eden
kadının insan hakları savunucularının en önemli destekçisidir.
Açış konuşmalarının
ardından TÜBAKKOM
Kurucu Başkanı Av. Nazan
Moroğlu’na, TBB Yönetim
Kurulu Koordinatör Üyesi
Av. Asude Şenol’a, önceki
dönem TBB Yönetim Kurulu
Koordinatör Üyesi Av. Canan
Şener’e ve önceki dönem
sözcülerine plaket
takdim edildi.
5
KADIN AVUKATLAR KURULTAYI
Başkanlığına Av. Nazan Moroğlu’nun seçildiği Divan’ın oluşturulmasının ardından
tebliğlerin sunumuna geçildi.
Tebliğler;
Toplumsal Cinsiyet Eşitliği, Hukuk Eğitiminde Cinsiyetçi Öğeler
Çalışma Yaşamında Cinsiyetler Arası Eşitlik ve Kadın Avukatlara Etkileri
Ülkemizde ve Dünyada Barolardaki Kadın Örgütlenme Modelleri ve Kadınların Temsiliyeti
Kardın İnsan Hakları ve Uluslararası Sözleşmelerin Analizi
olmak üzere dört başlık altında sunuldu.
İMZA KAMPANYASI
İki gün süren kurultay,
grup çalışma
raporlarının sunulması
ve sonuç bildirgesinin
sunumuyla noktalandı.
Sonuç bildirgesinde yer
alan “kadın
avukatların Türkiye
Barolar Birliği ve baro
organlarında eşit
temsiline dair cinsiyet
kotası uygulanması”
için imza kampanyası
başlatıldı.
6
KADIN AVUKATLAR KURULTAYI
1. KADIN AVUKATLAR KURULTAYI SONUÇ BİLDİRGESİ
TÜBAKKOM (Türkiye Barolar Birliği Kadın Hukuku Komisyonu) 21-22 Nisan
tarihlerinde TBB Avukat Özdemir Özok Kültür ve Kongre Merkezinde 1. Kadın
Avukatlar Kurultayı’nı 34 baronun katılımı ve 95 delegenin katılımı ile düzenledi.
1999 Yılında kurulmuş olan TÜBAKKOM yasaların çıkarılmasında ve
uygulanmasında kadın erkek eşitliğinin sağlanması, kadına yönelik şiddetin
önlenmesi konularında çalışmalarını sürdürürken ülkemizde demokrasinin, laik
hukuk düzeninin, yargı bağımsızlığının ve savunma hakkının korunmasını temel
amaç olarak benimsemiştir.
7
KADIN AVUKATLAR KURULTAYI
Yaşamın her alanında eşit ve görünür olmak ve meslek örgütlerimizdeki ataerkil
anlayışa karşı farkındalığımızı arttırmak için toplumsal cinsiyet eşitliği
perspektifinden mesleki yapılanmadaki yerimizi sorgulamak ve söylemimizi
"toplumsal cinsiyet eşitliği" temelinde oluşturmak için düzenlenen TÜBAKKOM
1. Kadın Avukatlar Kurultayı’nda aşağıdaki hususlar oybirliği ile kabul edilmiş ve
TBB Yönetim Kurulu’na iletilmiştir.
Barolar bünyesinde Kadın Hukuku Komisyonu/merkezlerinin kurulmasının
zorunlu hale getirilmesi,
Uluslararası sözleşmelerin iç hukuka uyarlanması ve uygulanmasında öncelikle
laik, kesintisiz, zorunlu eğitimin tüm kademelerinde ve özellikle hukuk
eğitiminde “toplumsal cinsiyet eşitliğinin” benimsenmesi, hukuk fakültelerinde
kadının insan hakları hukukunun zorunlu ders olarak okutulması,
Staj eğitiminden başlamak üzere toplumsal cinsiyet eşitliği ve kadına yönelik
ayrımcılığın önlenmesine yönelik meslek içi eğitim çalışmalarının yapılması,
Kadın avukatların TBB ve baroların tüm organlarında eşit temsil edilebilmesi için
“cinsiyet kotası ( yüzde 50) ” uygulanması,
Toplumsal cinsiyet eşitliğinin yazılı görsel ve sosyal medyada işlenmesinin
sağlanması,
Kadın avukatların çalışma koşullarının iyileştirilmesi,
çalışma ve aile
yaşamlarının uyumlaştırılması bu bağlamda avukatların çocukları için barolar ve
bakanlık işbirliği ile adliye binalarında çocuk bakım ünitelerinin kurulması, TBB
ve barolar bünyesinde bu konuda gerekli izleme ve denetim mekanizmalarının
oluşturulması,
Kadın avukatların çalışma yaşamında maruz kaldığı fiziksel, ekonomik, cinsel,
sözel, duygusal her türlü şiddetin önlenmesine ilişkin barolar bünyesinde
denetim ve izleme biriminin kurulması, bu konuya ilişkin özellikle 1136 sayılı
Avukatlık Kanunu’nda mevzuat değişikliği yapılması,
6284 sayılı Kadına Yönelik Şiddetle Mücadele Yasası kapsamında yeniden
yapılandırılan Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı Danışma Kurulu’nda
TÜBAKKOM temsilcisinin yer alması, illerde oluşturulacak oordinasyon
merkezlerinin kuruluş ve işleyişinde barolara yetki ve sorumluluk verilmesi,
TBB ve baroların bütçelerinin cinsiyete duyarlı olarak düzenlenmesi,
Tüm bu çözümlerin yaşama geçirebilmesi için Uluslararası Sözleşmeler ve Ulusal
Mevzuat dikkate alınarak Avukatlık Kanunu’nda da düzenleme yapılması
TÜBAKKOM 1. Kadın Avukatlar Kurultayı’nda oybirliği ile kabul edilmiştir.
Kamuoyuna duyurulur.
8
BARO BAŞKANLARI TOPLANTISI
BAŞKANLAR TOPLANTISININ GÜNDEMİNDE
AVUKATLIK KANUNU VARDI
Gündemi “Avukatlık Kanunu Değişiklik Çalışma Metni” olan 25. Baro
Başkanları Toplantısı 14-15 Nisan 2012 tarihinde Ankara’da yapıldı.
Katılımın yüksek olduğu toplantının açılışını yapan Türkiye Barolar Birliği
Başkanı Av. V. Ahsen Coşar, gündeme geçmeden önce, son dönemde savunma
hakkına ve özgürlüğüne, bu hakkın temsilcileri olan avukatlara yönelik
saldırılarla ilgili görüş ve düşüncelerini paylaştı.
9
BARO BAŞKANLARI TOPLANTISI
DÜNYANIN HEMEN HER TARAFINDA
AVUKATLAR
SİYASAL İKTİDARLAR TARAFINDAN SEVİLMEZLER
Dünyanın en onurlu ve fakat en zor mesleklerinden birinin avukatlık mesleği
olduğunu söyleyen Coşar, “Bu zorluk, avukatların, avukatlık mesleğinin statüko ile
sorunu olmasından kaynaklanır. Onun için dünyanın hemen her tarafında avukatlar
siyasal iktidarlar tarafından sevilmezler. Bu zorluk, bizim gibi hukuka aidiyet
bilincinin yeteri kadar gelişmediği toplumlarda daha da ağır koşulları beraberinde
getirir” diye konuştu. Coşar sözlerini şöyle sürdürdü:
Bu zorluk, savunmanın yargılama faaliyetinin asli unsuru olduğunun, yargılama
faaliyetini demokratikleştiren ve meşrulaştıran unsurun savunma olduğunun
bilincinde olmayan, buna göre eğitilmeyen, yetiştirilmeyen, kendilerini bu yönde
geliştirmeyen, insanı değil, insan haklarını değil, devletin menfaatlerini korumayı
adalet sayan kimi hakim ve savcıların olduğu ülkelerde, avukatlık mesleğinin
icrasını daha da zorlaştırır, ağırlaştırır. Nitekim ülkemizde durum böyledir, bu
bağlamda bugün ülkemizde hemen her zeminde, ister hukuk, ister ise ceza davası
olsun avukatlık mesleğinin icrası son derece zordur.
10
BARO BAŞKANLARI TOPLANTISI
Tarih 22.09.2010. Yer Kayseri. Kayseri Barosu Yönetim Kurulu üyesi Av. Okan
Yılmaz bürosunun önünde saldırıya uğruyor.
Tarih 15.12.2010. Yer Akçakale. Malatya Barosu üyesi iki meslektaşımız Adliye
Sarayı önünde taşlı, sopalı, bıçaklı saldırıya uğruyorlar. Şans eseri yara almadan
kurtuluyorlar. Daha sonra araçla yola çıkıyorlar ve yolda silahlı saldırıya
uğruyorlar.
Tarih 14.10.2011. Yer Balıkesir. Balıkesir Barosu üyesi meslektaşımız Muzaffer
Zeybek duruşma salonunda bir hakimin fiili saldırısına uğruyor.
Tarih 20.12.2011. Yer Gerede. Bolu Barosu üyesi meslektaşımız Yusuf Renkli
Adliye Sarayı’nın girişinde silahlı saldırıya uğruyor, ağır yaralı olarak hastaneye
kaldırılıyor.
Tarih 29.02.2012. Yer Şırnak. Şırnak Barosu üyesi meslektaşımız Erdal Kunur
polislerin darbına ve kötü muamelesine maruz kılıyor.
Tarih 27.03.2012. Yer Şanlıurfa. Baro tarafından Nevruz kutlamaları için
görevlendirilen meslektaşlarımız Hidayet Enmek, Eyüp Sabri Tınaş, Mehmet
Emin Uyguner güvenlik güçleri tarafından darp ediliyorlar.
Tarih 30.03.2012. Yer Afyonkarahisar. Afyonkarahisar Barosu üyesi meslektaşımız
Hüseyin Bürhan Hayran bürosunda silahlı saldırı sonucu hayatını kaybediyor.
Diyarbakır’daki KCK davasında, Silivri’de görülmekte olan davalarda, Oda TV
davasında, meslektaşımız Turgut Kazan’ın takip ettiği davada, meslektaşlarımız
savcıların, hakimlerin kanunlara, uluslararası sözleşmelere, hukukun evrensel
ilkelerine aykırı işlemler ve uygulamaları nedeniyle savunma görevini yapamaz
duruma geliyorlar, bu bağlamda haklarında davalar açılıyor, 16 oturum
duruşmadan uzaklaştırma cezasına muhatap oluyorlar, İstanbul’daki KCK
operasyonları kapsamında 34 meslektaşımız mesleklerini icra ettikleri için önce
gözaltına alınıyorlar, daha sonra tutuklanıyorlar.
11
BARO BAŞKANLARI TOPLANTISI
Bütün bunların Türkiye’de dünden bugüne olageldiğini ifade eden Coşar, “Yeni
olan, dünden farklı olan savunmaya, savunmanın özgürlüğüne yönelik
haksızlıkların, saldırıların daha sistemli olması, düne oranla artmış bulunmasıdır”
diye konuştu.
Baro başkanlarına “bütün bunlara karşı birlikte ve ortak bir tavır ortaya koyma,
ortak refleks gösterme, çifte standart uygulamama” çağrısı yapan Coşar’ın
konuşmasının ardından toplantıya katılan tüm baro başkanları, “Avukatlık Kanunu
Değişiklik Çalışma Metni” üzerine söz olarak görüş, düşünce, eleştiri ve önerilerini
açıkladılar.
Birlik Başkanı toplantı sonunda yaptığı konuşmasında “Yönetim Kurulu olarak, 24.
Baro Başkanları Toplantısı’nda ifade edilen görüş ve önerilerden yararlanmak
suretiyle bu toplantıya somut bir çalışma ile geldiklerini, bu toplantıda ortaya
konulan görüş, eleştiri ve önerilerden yararlanmak suretiyle çalışma metnine son
şeklini vereceklerini, ayrıca bir değerlendirme formu hazırlayarak hangi konularda
mutabakat sağlandığını, hangilerinde sağlanamadığını tespit edeceklerini, gerek
bunu, gerekse çalışma metninin son halini baro başkanları ile paylaşacaklarını”
ifade etti.
12
USTALARA SAYGI
ÖNCEKİ BAŞKANIMIZ AV. ÖZDEMİR ÖZOK’U ANDIK
2010 yılında kanser tedavisi gördüğü ABD'de hayatını kaybeden önceki başkanımız
Av. Özdemir Özok’u ölümünün ikinci yılında bir dizi etkinlikle andık.
Sevgi, saygı ve özlemle anıyoruz…
Özok’u anma programı Cebeci Asri Mezarlığı’ndaki kabrini ziyaret ederek başladı.
Türkiye Barolar Birliği Başkanı Av. V. Ahsen Coşar, Yönetim Kurulu üyeleri, Ankara
Barosu Başkanı Av. Metin Feyzioğlu, Türk Hukuk Kurumu Başkanı Av. Tuncay
Alemdaroğlu, Ankara Barosu avukatları ve Özok’un çalışma arkadaşları ve
sevenleri katıldılar.
13
USTALARA SAYGI
Av. Özdemir Özok’u Anma Programı; TBB Av. Özdemir Özok Kongre ve Kültür
Merkezi’nde devam etti.
Türkiye Barolar Birliği Başkanı Av. V. Ahsen
Coşar etkinliğin açış konuşmasında Özok’un
iyi bir eş, iyi bir baba ve iyi bir evlat
olduğunu, bunların yanında iyi bir hukukçu,
iyi bir Atatürkçü ve cumhuriyetçi olarak
tanındığını söyledi.
Özok ile 1975 yılında tanıştıklarını ve kendisi
için bir arkadaşın ötesinde ağabey olduğunu
belirten Coşar, Özok'un Türkiye Barolar
Birliği
bünyesinde
önemli
çalışmalar
yaptığını kaydetti.
Coşar, bir dönem Özok'un yürüttüğü Türkiye
Barolar Birliği Başkanlığı görevinde şimdi
kendisinin bulunduğunu hatırlatarak, “Özok
ve onun yönetiminden aldığımız bu güzel
mirasın üzerine yeni şeyler koymaya
çalışıyoruz” dedi.
Etkinlik kapsamında ''Adli Yargılamada Avukatın Yeri ve İşlevi'' konulu panel de
düzenlendi. Oturumun başkanlığını yapan Anayasa Mahkemesi önceki
başkanlarından Yekta Güngör Özden, Özok'un çalışkan ve özverili bir insan
olduğunu söyledi.
14
USTALARA SAYGI
Avukatlık mesleğinin önemini vurgulayan Özden, yargının savunmayla anlamlı
olduğunu ifade etti.
Bilkent Üniversitesi Hukuk Fakültesi öğretim üyesi Prof. Dr. Yüksel Ersoy, Yeditepe
Üniversitesi Hukuk Fakültesi öğretim üyesi Prof. Dr. Köksal Bayraktar, Yargıtay 4.
Ceza Dairesi üyesi Doç. Dr. İbrahim Şahbaz ve İstanbul Barosu avukatlarından
Bahri Belen panelde görüşlerini paylaştı.
Etkinlikte Özok'un yaşamını anlatan bir sinevizyon gösterisi ile müzik dinletisi de
gerçekleştirildi.
Av. Özdemir Özok’u Anma Programı Birlik Başkan Yardımcısı Av. Berra Besler’in
kapanış konuşması ve konuşmacılara teşekkür plaketi verilmesiyle sona erdi.
15
USTALARA SAYGI
ÖNCEKİ BAŞKANIMIZ AV. ERALP ÖZGEN’İ ANDIK
Türkiye Barolar Birliği Önceki Başkanı, değerli hukuk adamı Av. Eralp Özgen’i,
ölümünün beşinci yıldönümünde, Çayyolu Alacaatlı Mezarlığı’ndaki kabri
başında andık.
16 Nisan 2007 tarihinde yitirdiğimiz Av. Eralp Özgen, gerek akademisyen, gerekse
Türkiye Barolar Birliği Başkanı olarak yaptığı önemli ve değerli hizmetlerle biz
avukatların ve yetiştirdiği binlerce öğrencinin yüreğinde, barolarımızın
hafızasında eşsiz yerini korumaya devam etmektedir
Kendisini
sevgi, saygı, özlem ve
rahmetle anıyoruz.
16
STAJYER AVUKATLAR KURULTAYI
5. Stajyer Avukatlar Kurultayı, 27 -28 Nisan 2012 tarihlerinde
Adana’da yapıldı.
Türkiye Barolar Birliği tarafından Adana Barosu’nun ev sahipliğinde gerçekleştirilen
5. Stajyer Avukatlar Kurultayı, 27 -28 Nisan 2012 tarihlerinde 50 barodan 600’e yakın
stajyerin katılımıyla yapıldı.
Stajyer avukatların görüş, düşünce, eleştiri ve önerilerini özgürce ifade ettikleri
kurultaya Adana Vali Yardımcısı Durmuş Gençer, Adana Cumhuriyet Başsavcısı
Süleyman Bağrıyanık, Türkiye Barolar Birliği önceki başkanlarından Av. Atila Sav ile
Osmaniye, Antalya, Çanakkale, Yozgat ve Tekirdağ baro başkanları da katıldı.
Türkiye Barolar Birliği Başkanı Av. V. Ahsen Coşar kurultayda yaptığı açış
konuşmasına; Stajyer Avukatlar Kurultayı’nın ilkini Ankara Barosu Başkanı olduğu
ve halen Barolar Birliği Yönetim Kurulu Sayman Üyesi Av. Sitare Sağsen’in de Staj
Kurulu Başkanı olduğu dönemde, 2008 yılının Mayıs ayında yaptıklarını
hatırlatarak başladı. Ankara Barosu’nun markası ve icadı olan Stajyer Avukatlar
Kurultayı’nın haksız bir şekilde Türkiye Barolar Birliği’ne taşındığını söyleyen
Coşar, “Tarih bu haksızlığı affetmemiş olacak ki, benim Ankara Barosu Başkanı
olduğum dönemde Ankara Barosu’ndan alınan bu marka ile ben ve emeği olan
arkadaşlarım kısa bir süre sonra Türkiye Barolar Birliği’nde tekrar buluştuk” diye
konuştu.
17
STAJYER AVUKATLAR KURULTAYI
GERÇEKLEŞEN BEKLENTİLER
İlk kurultayda ifade edilen dilek beklentilerinin büyük ölçüde gerçekleşmiş
olmasından mutluluk duyduğunu kaydeden Coşar, Türkiye Barolar Birliği’nin
yaptığı çalışmalar sonucunda;
1 Mart 2011 tarihinden itibaren tüm stajyer avukatların, primleri Türkiye Barolar
Birliği tarafından ödenmek suretiyle sigortalı olduğunu,
Türkiye Barolar Birliği Sosyal Yardımlaşma ve Dayanışma Fonu’nun stajyer
avukatlara yılda 20.000 TL tedavi yardımının yanı sıra analık, cenaze, iş
göremezlik, olağanüstü yardım desteği verdiğini,
Birlik tarafından düzenlenen stajyer eğitim programı çerçevesinde bir buçuk yıl
içerisinde ülkemizin değişik barolarına mensup 464 stajyere, Ankara’da Türkiye
Barolar Birliği’nin işlettiği Litai Konuk Evi’nde konaklamaları sağlanarak staj
eğitimi verildiğini,
Yine aynı süre içerisinde Diyarbakır, Ordu, Kocaeli, Ankara, Mardin, Malatya
illerinde ve komşu baroların da katılımıyla 6 adet stajyerler arası kurgusal
duruşma yarışması düzenlendiğini anlattı.
Coşar, “Bu etkinlikler yoluyla ülkemizin doğusunu batısıyla, kuzeyini güneyiyle
buluşturduk. Ülkemizin ve mesleğimizin geleceği olan sizlerin birbirinizle
kaynaşmanıza, yeni dostluklar kurmanıza, aranızdaki yardımlaşma ve
dayanışmanın güçlenmesine katkı yaptık, imkân sağladık” diye konuştu.
BİREY OLMAK ÖZGÜR OLMAK DEMEKTİR
“Birey olmak özgür olmak, özerk olmaktır” diyen Birlik Başkanı Coşar, sözlerine
şöyle devam etti:
“Esasen özgür ve özerk bir akıl baskı altında işlevini yerine getiremez; özgür ve
özerk bir akıl gerçeği algılamasını başkalarının emrine, talimatlarına,
yönlendirmesine teslim etmez; bilgisini, kendi doğru anlayışını başkalarının
fikirlerine, tehditlerine, isteklerine, açık veya gizli planlarına, çıkarlarına kurban
etmez. Böyle bir akla, böyle bir kişiliğe başka biçimde düşünen, başka çıkarları ve
planları olan birileri engel olmaya çalışabilir, bu kişi susturulabilir, hapse atılabilir
ve hatta öldürülebilir, ama ona baskı yapılamaz, bağımsızlığı, özgürlüğü ve
özerkliği onun elinden alınamaz.”
Konuşmasında “ben olmak” ve “biz olmak” kavramları üzerinde de duran Coşar,
“Ben olamadan biz olamazsınız. Biz olma sürece ben olmakla başlar” diye konuştu.
18
STAJYER AVUKATLAR KURULTAYI
Coşar, “Genç insanlar olarak bir gelecek inşa etmeye çalışıyorsunuz. Bunun için
önce birey olun, kendinizi özgür, özerk bir insan olarak, yani ben olarak inşa edin.
Eğer bunu yapamazsanız avukatlık mesleğine talip olmayınız. Zira en önemli
niteliği bağımsızlık olan avukatlık mesleği bağımsız, özgür ve özerk bir kişilik
ister” dedi.
SAVUNMA TEMEL BİR İNSAN HAKKIDIR
Avukatlık Yasası’nın 34.
maddesinde avukatlık
görevinin kutsal olduğu yazılı
olduğunu ve savunmanın
kutsallığının da kimi üstatların
kullanmayı çok sevdiği bir sıfat
olduğunu hatırlatan Coşar, bu
görüşe katılmadığını söyledi ve
sözlerine şöyle devam etti:
“Kutsallık ve bundan türetilen kutsal devlet, kutsal adalet, kutsal savunma gibi
kavramlar kurulu düzeni koruyan, otoriteyi koruyan kavramlardır. Oysaki
avukatlık mesleği her türden iktidarla, otoriteyle, statükoyla sorunu olan bir
meslektir. Öyle olduğu için avukat, devlete karşı, iktidara karşı, otoriteye karşı
insanı, bireyi, hakkı savunan kişidir. Savunma ise kutsanması gereken bir iş ve
faaliyet olmayıp, yaşam hakkı gibi, mülkiyet hakkı gibi, özgürlük hakkı gibi saygı
duyulması, değer verilmesi, korunması gereken, vazgeçilmesi mümkün olmayan
üstün bir haktır. Temel bir insan hakkıdır.”
Hukukun ve insan haklarının ihlallerine tanıklık etmenin ve cesaretle karşı
koymanın avukatların ve baroların en önde gelen görevi olduğunu vurgulayan
Coşar şöyle konuştu:
“Avukatlar, tam da Edward Said’in Entelektüel’inde ifade ettiği gibi belli bir kamu
için ve o kamu adına mesajı, görüşü, tavrı, felsefeyi ya da tanıyı temsil etme,
cisimlendirme, ifade etme yetisine sahip olan bireyler olmak zorundadırlar.
“Mesleklerinin yüklediği bu sorumluluk avukatlara; kamunun gündemine sıkıntı
veren, unutulan, sümen altı edilen sorunları getirmek, slogan, ortodoksi ve doğma
üretmektense bunlara karşı çıkmak, kolay kolay hükümetlerin, muhalefetin, kimi
derneklerin ya da cemaatlerin adamı olmamak, hukuk ve insan hakları ihlallerine
tanıklık ve bunlarla mücadele etmek görevlerini yükler.”
Coşar konuşmasını stajyer avukatlara meslek kuruluşları olan barolara katkı
yapmaları, bu konuda sorumluluk almaları çağrısı yaparak sonlandırdı.
19
STAJYER AVUKATLAR KURULTAYI
Adana Barosu Başkanı Av. Aziz Erbek de, yargı alanındaki sorunların ihmal
edilmesinin telafisi mümkün olmayan hasarlara yol açacağını ifade etti. Adil
yargılamanın gerçekleşmediği yerde aynı zamanda barış, huzur ve sükûnun da
temin edilemeyeceğini kaydeden Erbek, "Avukatın olmadığı bir yargılama kabul
edilemez. Kuşkusuz adil yargılamanın gerçekleşmesinin başkaca ilkelerinin de
önemi büyük. Ancak savunma hakkının kullanılmasının engelsiz olması ve bunu
sağlayacak olan avukatların hukuki, mesleki ve entelektüel donanımının
yüksekliği, savunmanın da güçlü olmasını sağlayacak" dedi.
SONUÇ BİLDİRGESİ
Stajyer Avukatlar Kurultayı bünyesinde gerçekleştirilen çalıştayın sonuç
bildirgesini Eskişehir Barosu stajyer avukatlarından Hüseyin Akçar okudu.
Bildirgede, avukatlık sınavının savunma mesleğinin gelişmesine katkı sağlayacağı
belirtirken bu sınavın ÖSYM değil, TBB tarafından yapılması önerisi yer aldı. Öte
yandan; TBB tarafından verilen staj kredilerinin karşılıksız olması, staj eğitiminin
merkezi olması, eğitimin teori değil pratiğe dayalı olması, hukuk fakültelerinde
avukatlık hukuku dersinin zorunlu hale getirilmesine ilişkin talepler ifade edildi.
BİR SONRAKİ KURULTAY İSTANBUL’DA
Türkiye Barolar Birliği önceki başkanlarından Av. Atilla Sav, VI. Türkiye Stajyer
Avukat Kurultayı'nın kurasını çekti. Kurada İstanbul Barosu çıktı. Bu şekilde bir
sonraki kurultayın İstanbul'da düzenlenmesi kararı alınmış oldu.
20
AVUKATLAR HAFTASI
SAVUNMANIN
GÖREVİNİ HAKKIYLA YAPMASI ENGELLENİYOR
“Herkes için adalet, adalet için avukat” sloganı altında ilkini geçen yıl
düzenlediğimiz Türkiye Barolar Birliği Avukatlar Haftası’nı 2 – 8 Nisan 2012
tarihleri arasında kutladık.
Avukatlar Haftası etkinlikleri 3 Nisan 2012 Salı günü Türkiye Barolar Birliği
yönetim, disiplin ve denetleme kurulu üyelerinin Anıtkabir’i ziyaretiyle başladı.
Birlik Başkanı Av. V. Ahsen Coşar, Şeref Defteri’ne şunları yazdı:
Büyük Atatürk,
Bugünden itibaren kutlamaya başlayacağımız 2012 yılı Avukatlar Haftası etkinlikleri
nedeniyle barolarımız ve meslektaşlarımızı temsilen Türkiye Barolar Birliği olarak
huzurunuzdayız.
“Benim naçiz vücudum elbet bir gün toprak olacaktır. Fakat Türkiye Cumhuriyeti
ilelebet payidar kalacaktır.”
Bize bıraktığınız en önemli vasiyetiniz budur. Naçiz vücudunuz çok sevdiğiniz vatan
topraklarında yatmakta, düşünceleriniz, ilkeleriniz bizlerin yolunu aydınlatmaktadır;
“en büyük eserim” diyerek daima övündüğünüz ve bizlere emanet ettiğiniz Türkiye
Cumhuriyeti dimdik ayakta durmaktadır.
Ruhunuz şad olsun!
İLKELERİNİZ YOLUMUZU AYDINLATMAKTADIR
21
AVUKATLAR HAFTASI
AVUKATLAR DOSYA VE DELİLLERE ULAŞAMIYOR
Birlik Başkanı Coşar daha sonra Av. Özdemir Özok Kongre ve Kültür Merkezi’nde
Avukatlar Haftası açış konuşmasını yaptı.
Konuşmasında avukatların kamu makamlarında mesleklerini yaparken yaşadıkları
sıkıntılara geniş yer veren Coşar, Avukatlık Yasası'ndaki emredici hükme rağmen,
Kalem Hizmetlerinin Yürütülmesine Dair Yönetmelik gerekçe gösterilerek,
avukatların dosyaya erişimleri ve savunmanın görevini hakkıyla yapmasının
engellendiğini belirtti.
Yargının demokratik işleyebilmesi, yargısal süreçte ve işleyişte demokrasiden söz
edilebilmesi için her şeyden önce iddia ve savunma makamlarının eşit koşullarda
ve konumda bulunmaları gerektiğini vurgulayan Coşar, “Hükümetlerin avukatlara
bu olanakları sağlamaları, kamu otoritelerinin görevlerini yerine getirmede
avukatlara yardımcı olmaları gerekir” diye konuştu.
Türkiye'nin taraf olduğu Havana Kuralları ve Avukatlık Kanunu çerçevesinde yargı
organları ve kamu kurum ve kuruluşlarının, avukatlara görevlerini yerine
getirmesinde yardımcı olmak zorunda olduklarını vurgulayan Coşar, ''İfade etmek
isteriz ki, avukatlar kamu makamlarından mesleklerini yaparken gereken desteği ve
yardımı görmemekte, dahası engeller ve engellemelerle karşılaşmaktadırlar'' dedi.
İddia ve savunma makamlarının
gerek sahip oldukları fiziksel
koşullar, gerekse yargılama
sürecindeki işlevleri itibariyle eşit
olmaları gerektiğini, ''Silahların
eşitliği'' olarak ifade edilen bu
ilkenin Türkiye'de ihlal edildiğini
söyleyen Coşar, “Oysaki silahların
eşitliği ilkesi savcının delillere
eriştiği anda savunmanın da
delillere erişmesini emreder.
Türkiye uygulamasında avukat,
dosyaya ve delillere bırakın
soruşturma aşamasını, kimi
davalarda kovuşturma aşamasında
dahi erişmekte güçlük çekmekte ve
hatta tam anlamıyla
erişememektedir” diye konuştu.
22
AVUKATLAR HAFTASI
AVUKAT – MÜVEKKİL İLİŞKİSİNDEKİ GİZLİLİK İHLAL EDİLİYOR
Havana Kuralları'nın 22. maddesi hükmüne göre de yargı
organları ve hükümetlerin, ''avukatlar ile müvekkilleri
arasında mesleki ilişkiler kapsamındaki bütün haberleşme
ve görüşmelerin gizli olduğunu kabul etmek ve buna saygı
göstermek'' zorunda olduklarına işaret eden Av. V. Ahsen
Coşar şunları kaydetti:
Hal böyle iken halen derdest olan bir davanın yargılamasının yapıldığı duruşma
salonunda sanık avukatlarının oturdukları bölüme 'tavandan aşağıya doğru
sarkıtılmış, dört – beş metre uzunluğunda, ucunda ses ve görüntü alma
cihazlarının bulunduğu kablolar yerleştirilmiş', yapılan bu uygulamanın ulusal ve
uluslararası düzeyde koruma altında olan avukat/müvekkil ilişkisinin gizliliği
ilkesine, adil yargılanma hakkı ile bu hak kapsamında bulunan savunma hakkına,
evrensel nitelikteki savunmanın özgürlüğü, bağımsızlığı, dokunulmazlığı
ilkelerine aykırı olduğu yönünde Türkiye Barolar Birliği tarafından gerek
mahkeme, gerekse HSYK nezdinde yapılan girişimlerden ise bir sonuç
alınamamıştır.
Yine halen derdest olan bir başka davanın soruşturma aşamasında, soruşturmayı
yürüten savcılık tarafından mahkemece verilen genel nitelikteki el koyma
kararına dayanılarak hazırlanan ve kolluk güçlerince sanıkların avukatına tebliğ
edilen yazıda; 'mahkemenin el koyma kararına konu kitaba veya kitabın
taslağına, bu kitaba ait dokümanlar ile bunların üçüncü kişilerde bulunan
nüshalarına, kitap haline dönüştürülmüş ise buna ait suretlere, içerik olarak aynı
mahiyetteki evrak ve tüm nüshalara, ayrıca konu ile ilgili her türlü bilgi ve
belgelerin teslim edilmesi' istenilmiş, 'teslim edilmediği takdirde ve gerektiğinde
arama yoluna gidileceğinin ve yine aksine davranılması durumunda avukatlar
hakkında hem CMK’nın 124.maddesi, hem de örgüte yardım suçunu işlemekten
dolayı işlem yapılacağı' bildirilmiştir.
Gerek ulusal hukuk gerekse taraf olduğumuz uluslararası sözleşmelerde yer alan
düzenlemeler karşısında, sözünü ettiğimiz davanın soruşturma aşamasında
sanıkların ve müdafilerinin muhatap oldukları muamele, bu bağlamda müdafi
avukatlarının el koyma kararına konu belgeleri ibraz etmeye zorlanmaları, ibraz
etmedikleri takdirde örgüte yardım suçunu işlemekten dolayı haklarında
soruşturma açılacağı tehdidine maruz kalmaları ve yine müvekkilleri hakkında
yürütülen soruşturmaya konu iddianın ve suçlamanın dayanağı olan belge ve
kanıtlara ulaşamamaları nedeniyle müdafilik görevini yapamamaları çok açık
biçimde hukuka aykırıdır.
23
AVUKATLAR HAFTASI
ÖZGÜRLÜK VE GÜVENLİK ARASINDA MAKUL DENGE SAĞLANMALI
Av. V. Ahsen Coşar, olaylara konu uygulamalara dayanak olarak ''güvenlik
hakkı''nın gösterildiğini ifade ederek, güvenlik hakkının, en az diğer temel hak ve
özgürlükler kadar önemli ve değerli olduğunu, ancak bu amaçla alınacak
önlemlerin belirlenmesinde ve uygulamaya konulmasında, “özgürlük ve güvenlik
arasındaki gerilimli alanda makul bir denge kurulması” gerektiğini kaydetti. Coşar,
“O nedenle ihtiyaç duyulan güvenlikle ilgili her türlü önlemin adil yargılanma
hakkını,
savunma
hakkını,
savunmanın
özgürlüğünü,
bağımsızlığını,
dokunulmazlığını, avukat/müvekkil ilişkisinin gizliliğini koruyacak biçimde
alınması gerekir” diye konuştu.
Kimi ceza davalarında avukatların mahkemece duruşma salonundan çıkarıldığını,
haklarında oturumlara alınmama cezası uygulandığını da söyleyen Coşar, güvenlik
hakkı ile ilgisi bulunmayan bu uygulamaların, çok açık biçimde savunma hakkına
aykırı olduğunu savundu. Coşar, yapılan işlemlerin, Ceza Muhakemesi
Kanunu'nun (CMK) 203/2 ve 252/f maddelerinde yeri ve yasal dayanağı olduğuna
işaret ederek, ''Ancak bunun uygulanmaya konulmasını olağan ve adil yargılanma
ilkesine uygun bulmak mümkün değildir. O nedenle ve ivedi olarak adil
yargılanma hakkı başta olmak üzere evrensel hukuk ilkelerine aykırı olan
CMK'daki bu düzenlemenin değiştirilmesi gerekir'' dedi.
24
AVUKATLAR HAFTASI
KURGUSAL DURUŞMA YARIŞMASI
Açış konuşmasının ardından, Ankara, Çankırı, Kırıkkale, Afyonkarahisar, Nevşehir,
Konya, Eskişehir ve Çorum barolarından stajyer avukatların katılımıyla
gerçekleştirilen Kurgusal Duruşma Yarışması başladı.
Yarışma sonucunda birinciliği Kırıkkale Barosu stajyer avukatları, ikinciliği Ankara
Barosu stajyer avukatları, üçüncülüğü Eskişehir Barosu stajyer avukatları kazandı.
Sonuçların açıklanmasının ardından ödül töreni gerçekleştirildi.
25
AVUKATLAR HAFTASI
HUKUK MÜZESİ AÇILDI
Avukatlar Haftası etkinlikleri kapsamında, hukukun geçirdiği gelişimin belgeler,
fotoğraflar, heykeller, gravürler, resimler, cübbeler, daktilolar ve daha birçok
nesneyle anlatıldığı Türkiye Barolar Birliği Hukuk Müzesi 3 Nisan 2012 Salı günü
açıldı.
Açılışı yapan Türkiye Barolar Birliği Başkanı Av.
V. Ahsen Coşar, 2006 yılında Ankara Barosu
Başkanı olduğu dönemde, Türkiye’de ilk olarak
hukuk müzesini açtıklarını, görev yaptıkları süre
içerisinde zenginleştirmek için çalıştıklarını
anlattı.
Bu müzedeki objelerin sergilenmek üzere Türkiye
Barolar Birliği bünyesinde yaptırılan Hukuk
Müzesi’ne taşınmasına imkan sağladıkları için
Ankara Barosu yönetimine teşekkür eden Coşar,
bundan sonra müzede sergilenen materyal ve
eserleri barolardan ve avukatlardan gelecek
katkılarla zenginleştireceklerini söyledi.
26
AVUKATLAR HAFTASI
“İÇERİDEN” HÜKÜMLÜ VE TUTUKLULAR ARASI
RESİM YARIŞMASI SERGİSİ AÇILDI
Avukatlar Haftası kapsamında ilki geçen yıl gerçekleştirilen İçeriden Hükümlü ve
Tutuklular Arası Resim Yarışması Sergisi, 3 Nisan 2012 Salı günü açıldı.
Cezaevlerindeki hükümlü ve tutukluların “özgürlük” kavramına bakışlarını sanat
yoluyla sergilemelerini sağlamak, “özgürlük” kavramına “içeriden” bakış ile
“dışarı”dan bakışı, sanat ve hukukun buluşma ortamında karşılaştırmak amacıyla
düzenlenen yarışmaya olduğu kadar, serginin açılışına da ilgi büyük oldu.
Türkiye’nin dört bir yanındaki 68 cezaevinden hükümlü ve tutukluların yaptığı
resimlerin yer aldığı serginin açılışın yapan Türkiye Barolar Birliği Başkanı Av. V.
Ahsen Coşar, yarışmaya verdikleri destekten dolayı Ceza ve Tevkifevleri Genel
Müdürlüğü’nün önceki ve şimdiki genel müdürlerine, yarışmaya katılan hükümlü
ve tutuklulara, jüri üyelerine ve açılışa katılanlara teşekkür etti.
Serginin bir katalog haline de getirildiğini ifade eden Coşar, “Bir söz vardır, ‘derya
içinde deryayı bilmezler’ diye, biz dışarıdakiler çoğu zaman özgür olamamaktan
şikayet ederiz ama içeridekilerle mukayese ettiğimiz zaman asıl özgürlükten
yoksun olan anlardır. Dolayısıyla onların, içeride olanların özgürlüğe nasıl
baktıklarını bu resimlerle daha iyi anlayabiliriz, empati yapabiliriz” diye konuştu.
27
AVUKATLAR HAFTASI
YUNUS EMRE “GEL GÖR BENİ” GÖSTERİSİ İLGİYLE İZLENDİ
Müzik, semah, tiyatro ve balenin iç içe geçtiği Yunus Emre “Gel Gör Beni” gösterisi
3 Nisan 2012 Salı günü akşamı sergilendi. Müziklerini İpek Mutaf Böler’in
hazırladığı etkinlikte Ankara Devlet Opera ve Balesi sanatçıları izleyenleri büyülü
bir atmosfere taşıdı.
28
AVUKATLAR HAFTASI
HUKUK FAKÜLTELERİNDE STANT AÇTIK
Bu yılki Avukatlar Haftası etkinliklerinde gençlerle buluşmaya özen gösteren
Türkiye Barolar Birliği, 2 ve 4 Nisan 2012 tarihlerinde Ankara, Bilkent, Gazi ve
Başkent üniversitelerinin hukuk fakültelerinde kurduğu stantlarda geleceğin
hukukçularına Türkiye Barolar Birliği yayınları ve etkinliklerinin tanıtımını yaptı.
HUKUK FAKÜLTESİ ÖĞRENCİLERİ
TÜRKİYE’DE HUKUK EĞİTİMİNİ TARTIŞTI
5 Nisan 2012 Perşembe günü ELSA ile işbirliği halinde “Hukuk Fakülteleri
Öğrencileri Gözüyle Türkiye’de Hukuk Eğitimi” başlıklı “Açık Tartışma”
gerçekleştirildi.
Oturum başkanlığını Ankara Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi’nden Dr. Barış
Teksoy’un gerçekleştirdiği tartışmada konuşmacı olarak; Bilgi Üniversitesi Hukuk
Fakültesi öğrencisi Direnç Bada, İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesi öğrencisi
Deniz Yıldız, Çağ Üniversitesi Hukuk Fakültesi öğrencisi Yılmaz Can ve Ankara
Üniversitesi Hukuk Fakültesi öğrencisi Serap Dinç yer aldı.
29
AVUKATLAR HAFTASI
2. ULUSAL FOTOĞRAF YARIŞMASI
ÖDÜL TÖRENİ VE SERGİ AÇILIŞI
Geçen yıl ilki gerçekleştirilen Ulusal
Fotoğraf Yarışmasında ödüller
sahiplerini buldu. Genel katılıma açık
“özgürlük” konulu kategori ile
yalnızca avukatların ve stajyer
avukatların katılımına açık olan
serbest konulu kategoride eserleri
ödüle değer görülenlere ödülleri
verilirken, sergide yer alan fotoğraflar
da büyük ilgi gördü.
Ödüller; Türkiye Barolar Birliği Başkanı Av. V. Ahsen Coşar, Başkan Yardımcısı Av.
Talay Şenol, Yönetim Kurulu Üyesi ve yarışmanın fikir babası Av. M. Turgay Bilge
ile Baş Hukuk Müşaviri Av. Özcan Çine tarafından verildi.
30
AVUKATLAR HAFTASI
BİLİMSEL TOPLANTI
Türkiye Barolar Birliği İnsan Hakları Merkezi’nce düzenlenen “Adli Kontrol
Tedbiri ve Uygulaması – Ceza Adaleti ve Avukatlık Mesleği” konulu bilimsel
toplantı iki gün sürdü.
Açış konuşmasını TBB İnsan Hakları Merkezi Başkanı Av. Serhan Özbek’in
gerçekleştirdiği panelin 6 Nisan 2012 Cuma günü gerçekleştirilen ve Prof. Dr. Sami
Selçuk’un yönettiği ilk oturumunda İstanbul Kültür Üniversitesi Hukuk
Fakültesi’nden Prof. Dr. Durmuş Tezcan, İstanbul Barosu’ndan Av. Bahri Bayram
Belen ve gazeteci Sedat Ergin konuşmacı olarak yer aldı.
7 Nisan Cumartesi günü Prof. Dr. Rona Aybay’ın yönettiği oturumda Ankara
Üniversitesi Hukuk Fakültesi’nden Prof. Dr. Muharrem Özen, Bilkent Üniversitesi
Hukuk Fakültesi’nden Doç. Dr. Tuğrul Katoğlu, Ankara Barosu’ndan Av. Selçuk
Kozağaçlı görüşlerini açıkladı.
Aynı gün gerçekleştirilen Prof. Dr. Osman Doğru’nun yönetimindeki üçüncü
oturumda konuşmacı olarak Yaşar Üniversitesi Hukuk Fakültesi’nden Prof. Dr.
Mustafa Ruhan Erdem, Marmara Üniversitesi Hukuk Fakültesi’nden Prof. Dr.
Hamide Zafer ile Türkiye Barolar Birliği Baş Hukuk Müşaviri Av. Özcan Çine
konuşmacı olarak yer aldı.
31
AVUKATLAR HAFTASI
HUKUKÇU ŞAİRLER ŞİİR SEÇKİSİ SERGİ AÇILIŞI VE
ŞİİR DİNLETİSİ
Bu yıl Avukatlar Haftası
etkinlikleri kapsamında
düzenlenen ve
meslektaşlarımızın yoğun
ilgi gösterdiği Hukukçu
Şairler Şiir Seçkisi 6 Nisan
Cuma günü açılan sergi ile
tanıtıldı.
Türkiye Barolar Birliği
Başkan Yardımcısı Av.
Talay Şenol ile Yönetim
Kurulu Üyesi ve etkinliğin
fikir babası Av. Celal
Ülgen tarafında açılan
sergi açılışının ardından
klasik müzik eşliğinde şiir
dinletisi yapıldı.
Dinletide, şiirleri seçkide
yer alan hukukçulardan
Av. Emel Nişlioğlu, Stj. Av.
Akif Patır, Ankara
Cumhuriyet Savcısı
Mehmet Taştan, Av.
Mehmet Sevim, Av.
Gülsüm Sezen Uygur, Av.
Ali Ozanemre, Av. Müge
Bulut ve Av. Sait Akdağ
şiirlerini seslendirdiler.
32
KATILIMLAR
BİR KISIM HAKİM VE SAVCILARIN DÜNYASINDA
AVUKAT YOK
Türkiye Barolar Birliği Başkanı Av. V. Ahsen Coşar, Adalet Bakanlığı Strateji
Başkanlığı tarafından 2 – 3 Nisan 2012 tarihlerinde Ankara’da düzenlenen
“Uluslararası Yargı Reformu Stratejisi” konulu uluslararası sempozyumun “Türk
Yargısının Geleceği” başlıklı oturumunda bir konuşma yaptı.
Sözlerine liberal demokrasinin önde gelen kuramcılarından bilim ve siyaset
felsefecisi Karl Popper’in “ödevimiz iyimserliktir” maksimiyle başlayan Coşar,
ülkenin yargısının geleceği konusunda iyimser olduğunu, ancak bunun bugünkü
durumun çok iyi olduğu, yakınılacak hiçbir yönünün bulunmadığı anlamına
gelmediğini söyledi.
“Avrupa İnsan Hakları Komiseri Sayın Thomas Hammerberg’in 10-14 Ekim 2011
tarihleri arasındaki Türkiye ziyaretini takiben hazırladığı raporda da ifade ve işaret
ettiği üzere, Türkiye’nin son yıllarda kaydettiği ilerlemelere rağmen mahkemelerin
uygulamaları daha hala Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin içtihatlarıyla uyumlu
değildir” diyen Coşar, eleştirilerini şöyle sıraladı:
Bir kısım hakim ve savcılar adalet dağıtmayı devleti korumak olarak anlamakta ve
öyle uygulamaktadırlar. Bu bağlamda yargı bünyemizdeki egemen kültür, insan
haklarını korumak üzerine değil, devleti korumak üzerine kuruludur. Uzun süren
yargılamalar ve tutukluluklar endişe verici boyutta ve ciddi mağduriyetlere neden
olmaktadır. Mahkemeler tutuklamaya alternatif adli kontrol tedbirlerine
başvurmak yerine tutuklamayı rutin hale getirmiş durumdadırlar. Soruşturmalar
bizzat savcılar tarafından değil, polis tarafından yürütülmekte, polis tarafından
hazırlanan fezlekeler iddianame haline getirilmek suretiyle ceza kovuşturmasına
dönüştürülmektedir. Ceza soruşturma ve kovuşturmalarında şüpheliler ve
müdafileri kanıtlara erişme konusunda ciddi kısıtlamalara muhatap
olmaktadırlar. Özel yetkili ağır ceza mahkemelerinde savunma hakkına olağan
ceza usulüne oranla ciddi kısıtlamalar getirilmiş durumdadır. Terörle Mücadele
Kanunu’nda, terörizm ve bir suç örgütüne üyelikle ilgili düzenlemeler
mahkemelerin bu konuda son derece geniş yorum yapmalarına imkan sağlayacak
içerikte ve esasen uygulamada bu doğrultudadır. Ceza Muhakemesi Kanunu’nda
düzenlenen katalog suçlar bir kısım hakimler tarafından tutukluluğa izin verilmiş
suçlar olarak anlaşılmakta ve tutukluluk için kanunda öngörülen diğer koşullar
aranmaksızın tutukluluk kararı verilmektedir. Bir kısım hakim ve savcıların
dünyasında avukat yoktur. Öyle olduğu için kimi mahkemelerce avukatlar
duruşma salonundan çıkarılmakta, 16 oturumluk duruşmadan men cezasına
çarptırılmaktadırlar.
33
KATILIMLAR
İSTİKAMET DEĞİŞTİREN VESAYET
Uygulamadan kaynaklanan olumsuzluklar, yanlışlıkların bu saydıklarından daha
fazla olduğunu ifade eden Coşar, yargının performansına, AİHM’nin istatistikleri
bağlamında 1959 yılından 2011 yılı sonuna kadar geçen yarım yüzyıllık dönemde
hakkında en çok ihlal kararı verilen ülkenin Türkiye olmasını ölçü olarak gösterdi.
“Savunma hakkına saygı ve özen gösterilmeden yapılan her türlü yargılama
demokratik olmadığı gibi adil de değildir” diyen Coşar, gerek Adalet Bakanlığı’nın,
gerekse Hakimler ve Savcılar Yüksek Kurulu’nun son zamanlarda yürüttükleri
çalışma ve etkinliklere baro başkanlarını davet etmelerinden memnuniyet
duyduklarını ifade etti.
Türkiye’nin üzerindeki en büyük yük olan
askeri vesayeti, yargının jüristokratik
vesayetini başarıyla kaldırdığını kaydeden
Coşar, Anayasa Mahkemesi Başkanı Haşim
Kılıç’ın sözlerini hatırlatarak, “Dün bir
başka istikamette çalıştığı için kırılması
gereken ve kırılan yargının jüristokratik
vesayeti bugün bir başka istikamette
çalışmaktadır. Öyle olmasa bile toplumdaki
genel algı bu yöndedir. Bu vesayetin
kurulmasına yaptığı yasal düzenlemelerle
yargının yorum alanını daraltan yasama
organı da ortak olmuştur” dedi. Coşar
bunun en somut örneklerinin özel yetkili
ağır ceza mahkemeleri, katalog suç
düzenlemeleri ve Terörle Mücadele Yasası
olduğunu söyledi.
Konuşmasının sonunda, Atatürk’ün Ankara Hukuk Fakültesi’nin açılışında
söylediği “… Yeni Türk toplum yaşamının kurucusu ve güçlendiricisi olmak
amacıyla öğrenime başlayanlar, Cumhuriyet döneminin gerçek hukuk bilginleri
olacaklardır.” sözünü hatırlatan Coşar, “Bu sözler büyük ölçüde gerçekleşmiştir. Bu
bağlamda o gün ve daha sonrasında öğrenime başlayıp hâkimlik, savcılık, avukatlık
mesleğine girenler Almanya’dan, İsviçre’den alınan yeni kanunları büyük bir
başarıyla uygulamışlar, zengin bir hukuk ve içtihat kültürü yaratmışlardır. Onların
çocukları ve torunları olan bizler, inanıyorum ki çok daha iyisini yaparız, yapacağız.
’Ödevimiz iyimserliktir’ demem bundandır” ifadesini kullandı.
34
KATILIMLAR
ÇOCUK KORUMA KANUNU TOPLANTISI
Çocuk Koruma Kanunu ve Çocuk Adalet Sisteminde Karşılaşılan Sorunlara İlişkin
Çalışma, 19 Nisan 2012 tarihinde Aile ve Sosyal Politikalar Bakanı Fatma Şahin’in
başkanlığında Türkiye Barolar Birliği Av. Özdemir Özok Kongre ve Kültür
Merkezi’nde yapıldı.
Çalışma toplantısına Türkiye Barolar Birliği Başkanı Av. V. Ahsen Coşar, Başkan
Yardımcısı Av. Talay Şenol, İzmir Barosu Başkanı Av. Sema Pektaş, Karabük Barosu
Başkanı Av. Rıdvan Erdoğan, Muş Barosu Başkanı Av. Mehmet Zahit Söylemez,
Elazığ Barosu Başkanı Av. Adnan Demir, Yozgat Barosu Başkanı Av. Hacı İbiş’in
yanı sıra Diyarbakır, Yalova, Mersin, Ankara, Çanakkale, İstanbul, Bitlis, Gaziantep,
Samsun, Bursa, Elazığ, Yozgat, Kocaeli, Konya, Sakarya, Aksaray baroları ile
Türkiye Barolar Birliği Çocuk Hakları Kurulu başkan ve üyeleri katıldılar.
Aile ve Sosyal Politikalar Bakanı Fatma Şahin toplantının açılışında ve kapanışında
yaptığı konuşmada özetle; “uygulamanın içerisinde ve çocuk hakları konusunda
sahada olan baro temsilcilerinin bilgi, birikim ve deneyimlerinin kendileri için son
derece önemli olduğunu, Çocuk Koruma Kanunu ve çocuk adalet sisteminde
karşılaşılan sorunlara ilişkin olarak yürüttükleri çalışmaya ilk önce baro başkan ve
temsilcileri ile görüşerek başladıklarını, bunun ne kadar isabetli olduğunu çalışma
toplantısında ortaya konulan görüş ve önerileri dinledikten sonra daha iyi
gördüklerini” ifade ederek tüm katılımcılara ve toplantının düzenlenmesindeki
katkıları için Türkiye Barolar Birliği’ne teşekkür etti.
35
KATILIMLAR
İNSAN HAKLARININ TOPLUMA VE DEVLETE KARŞI
AHLAKİ ÖNCELİĞİ VE ÜSTÜNLÜĞÜ VARDIR
Maltepe Üniversitesi tarafından 2 Nisan 2012 tarihinde İstanbul’da düzenlenen
“Şiddet ve İnsan Hakları” konulu uluslararası sempozyumun açış konuşmasını
yapan Türkiye Barolar Birliği Başkanı Av. V. Ahsen Coşar, insan hakları
ihlallerine cesaretle karşı koymanın sadece insan hakları aktivistleri için değil,
herkes için bir görev olduğunu söyledi.
Konuşmasında özgürlük ve insan hakları kavramları üzerinde duran Coşar,
yaşamak için değil, onurlu bir yaşam sürmek için gereksinim duyduğumuz insan
haklarının, “insanın insan olarak özündeki onurdan” kaynaklandığını ve bu özün
insanın ahlaki doğası olduğuna vurgu yaptı.
Coşar, “İnsan hakları, sadece amaçları, önerileri, talepleri, övgüye değer düşünceleri
değil, haklara dayanan toplumsal değişim taleplerini de ifade eder. O nedenle bu
talepleri en başta kendi ülkemizdeki siyasal iktidarlar olmak üzere uluslararası
topluma yöneltmemiz ve bu suretle insan hakları standartlarının egemen olduğu bir
dünyanın gerçekleşmesine hep birlikte katkıda bulunmamız gerekir. Zira yirminci
ve yirmi birinci yüzyılın egemen retoriği haline gelen insan hakları, modern
toplumun bilinen ve alışıla gelen tehditlerine karşı kişi onurunu korumak için
bugüne kadar geliştirilen en değerli, en yetkin siyasal ve hukuksal kavramdır,
kurumdur” şeklinde konuştu.
İnsan haklarının topluma ve devlete karşı ahlaki önceliği ve üstünlüğü olduğunu ve
bu hakların her durumda bireyin sahipliği ve denetimi altında olduğunu ifade eden
Coşar, “İnsan hakları, gitgide artan ölçüde, yalnızca ahlaki idealler olarak
görünmemekte, fakat aynı zamanda insan onurunu korumak ve gerçekleştirmek
için hem objektif ve hem de subjektif bir zorunluluk olarak görülmektedir” dedi.
Coşar, insan olarak herkesin dünyevi güçlerden ve ülkelerden özgürlük ve adalet
konusunda doğru dürüst davranış standartları beklemeye, insan haklarına saygılı
olmalarını istemeye hakkı olduğunu belirtti. “Bu standartların, hukukun ve insan
haklarının kasti veya gayri ihtiyari ihlallerine tanıklık etmek ve bunlara cesaretle
karşı koymak sadece insan hakları aktivistleri için değil, hepimiz için bir görevdir”
diyen coşar, insan ve şiddet arasındaki kadim birlikteliğe şöyle dikkat çekti:
“Marks’ın özlü deyişi ile utanç, ‘duygusal devrimi gerçekleştiremeyenlerin
yaptıkları bir eylem’dir. Suç olmasının yanı sıra şiddetin bir utanç olduğuna vurgu
yapmak için Marks’ın bu maksimini kullandım. Evet! Hem bir suç, hem bir insan
hakkı ihlali ve hem de bir utanç olan şiddetin insanla veya insanın şiddetle
birlikteliği kadim bir birlikteliktir. Zira bu birliktelik kutsal kitaplarda da yer alan
Kabil’in kardeşi Habil’i öldürmesiyle başlar.”
36
KATILIMLAR
Bilimsel yönden şiddetin kaynağı ve nedenine ilişkin çeşitli düşüncelere yer veren
Coşar, tartışmalı olmayan tek hususun şiddetin insanla olan kadim beraberliği
olduğunu vurguladı. Coşar, “Zira ilk katil Kabil’den günümüze kadar yaşanan
süreçte şiddet hep vardır ve insanla, insanlarla hep birliktedir ve pek çok şeyin elde
edilmesinde başvurulan son derece etkili bir araçtır. İnsanlar bu etkili aracı küresel
ticaret ve sömürgeleştirme hedefine ulaşmak, ülkeleri fethetmek, insanların
dinlerini değiştirmek için kullanmışlar, en büyük şiddet olan savaşlar, doğru ya da
yanlış, bölgesel sınırları, o sınırlar içinde yaşayan insanları korumak için yapılmış,
iktidar kavgalarının en etkili silahı dünyanın hemen her yerinde şiddet olmuştur”
dedi. Coşar sözlerini şöyle sürdürdü:
“İnsanlık tarihinin yazımladığı en büyük şiddet olan Nazi soykırımı sonucu altı
milyon Yahudi Nazi rejimi ve işbirlikçileri tarafından sistematik biçimde ve devlet
desteği ile katledilmiştir. Bu soykırımın tarihini okumak, herhangi bir toplumdaki
önyargının, ırkçılığın, her türden nefret söyleminin yol açacağı felaketlerin
anlaşılmasına yardımcı olacağı gibi hakkaniyet, adalet, bireysel kimlik ve tercih,
duygusuzluk, duyarsızlık, itaat gibi soruların sorulmasını, çağdaş soykırım
örnekleri de dahil olmak üzere her türden şiddetin yol açtığı yıkımların, bu arada
ülkemizin de yaşamakta olduğu terör şiddetinin anlaşılmasını sağlar.”
Nazi soykırımından çıkarılan derslerin, insanları manevi, ahlaki ve insani soruları
sormaya, sorumluluklarını sorgulamaya yönelttiğini söyleyen Coşar, bu sorular ve
sorgulamalar sonucunda, demokrasi, hukuk devleti ve insan haklarının yeniden
keşfedildiğini ve bunların giderek ulusal ve uluslararası metinler, sözleşmeler ve
kabuller haline geldiğini ifade etti. Coşar, “Şiddeti insanlık tarihinin sözlüğünden
çıkarmak mümkün değildir. Ama önemli olan şiddet nedeniyle insanların yaşadığı
acılardan ders almak ve bunların tekrarına izin vermemektir” diye konuştu.
Berlin Soykırım Anıtı
37
HABERLER
TBB YÖNETİMİ YERİNİ ÇOCUKLARA BIRAKTI
23 Nisan Ulusal Egemenlik
ve Çocuk Bayramı
dolayısıyla Türkiye
Barolar Birliği’ni ziyaret
eden Ayten Tekışık
İlköğretim Okulu 5/A
sınıfı öğrencileri avukat
cübbelerini giyerek
yönetim kurulu üyelerinin
koltuklarını doldurdu.
Çocuklara barolar ve
Barolar Birliği ile ilgili
bilgi veren Birlik Başkanı
Av. V. Ahsen Coşar daha
sonra yerini Gamzenur
Yıldız’a bıraktı. Yıldız,
“Ulu ender Atatürk’ün
bize bu vatanı emanet
ettiği bilinci ile ilelebet
muhafaza ve müdafaa
etmek çocukların ve
gençlerin görevidir. Bunu
yaparken de hak, adalet ve
hukuka uygunluk
açısından yapmalıyız.
Hukuk da adalete
yönelmiş toplumsal
yaşama biçimidir” dedi.
Daha sonra Ayten Tekışık
İlköğretim Okulu 5/A
sınıfı öğrencileri,
öğretmenleri ve velileri
kendilerine verilen küçük
ikram sırasında Birlik
Başkanı Coşar ile sohbet
etme imkanı buldu.
38
HABERLER
DOYASIYA EĞLENDİLER
23 Nisan 2012 Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı nedeniyle Türkiye
Barolar Birliği Litai Konukevi tesislerinde bir çocuk karnavalı düzenlendi.
Çocukların doyasıya eğlendiği karnavalda en büyük ilgiyi palyaçoların
sihirli balon gösterisi, dans yarışması, sihirbaz gösterileri, yüz boyama,
pamuk şeker ve macun ikramı çekti.
39
HABERLER
BAŞKENT ÜNİVERSİTESİ ÖĞRENCİLERİYLE BULUŞMA
Türkiye Barolar Birliği ile Başkent Üniversitesi Hukuk Fakültesi tarafından 18-19
Nisan 2012 tarihlerinde ortaklaşa düzenlenen “Avukatlık Mesleği ve
Uygulamaları” konulu sertifikalı eğitim programında, Türkiye Barolar Birliği
Başkanı Av. V. Ahsen Coşar, Başkan Yardımcısı Av. Talay Şenol, Yönetim Kurulu
Sayman Üyesi Av. Sitare Sağsen, Staj Eğitim Komisyonu Üyesi Av. Salih Akgül
öğrencilerle “avukat olma şartları” ve “avukatlık meslek etiği” konularında sohbet
ederek sorularını cevaplandırdılar.
BARO BAŞKANLARIMIZDAN HUKUK MÜZE’SİNE KATKI
Balıkesir, Eskişehir ve Kocaeli baro başkanları, Türkiye Barolar Birliği hizmet
binasında açılan “Hukuk Müzesi”ne getirdikleri tarihi materyaller ile destek
oldular.
40
HABERLER
BAŞKAN COŞAR BAROLARIMIZIN
AVUKATLAR GÜNÜ KUTLAMALARINDAYDI
TBB Başkanı Av. V. Ahsen Coşar, TBB
Denetleme Kurulu Başkanı Av. Mahmut
Karatekin, TBB Başkan Danışmanı
Av. Oğuzhan Buhur, TBB SYDF Müdürü
Dr. Cengiz Yavuz ile birlikte 7 Nisan 2012
günü Giresun Barosu’nu ziyaret ettiler.
Ziyaret aşamasında Giresun Barosu
Başkanı Av. Gültekin Uzunalioğlu ve
Yönetim Kurulu üyeleriyle karşılıklı
görüş alışverişinde bulunan Coşar ve
beraberindeki heyet, Türkiye Avukatları
Sosyal Dayanışma ve Yardımlaşma Vakfı
ile SYDF’nin çalışmaları hakkında bilgi
verdiler ve aynı günün gecesinde yapılan
“Giresun Barosu Avukatlar Balosu”na
katıldılar. Birlik Başkanı tarafından
Giresun Barosu Başkanı Av. Gültekin
Uzunalioğlu’na 25. Meslek Yılı
Plaketi’nin yanı sıra ziyaretin anısı olarak
Türkiye Barolar Birliği Plaketi takdim
edildi.
TBB Başkanı Av. V. Ahsen Coşar ve
beraberindeki heyet 8 Nisan 2012 günü de
Trabzon Barosu’nu ziyaret ettiler. Ziyaret
aşamasında Trabzon Barosu Başkanı Av.
Mehmet Şentürk ve yönetim kurulu
üyeleriyle karşılıklı görüş alışverişinde
bulunan Coşar ve beraberindekiler aynı
günün gecesinde yapılan “Trabzon
Barosu Avukatlar Balosu”na katıldılar.
Birlik Başkanı tarafından Trabzon Barosu
Başkanı Av. Mehmet Şentürk’e ziyaretin
anısı olarak Türkiye Barolar Birliği
Plaketi takdim edildi.
41
MESLEK İÇİ EĞİTİM
NİSAN AYINDAKİ SEMİNERLERE
15 BAROMUZDAN KATILIM SAĞLANDI
Türkiye Barolar Birliği Meslek İçi Eğitim Merkezi tarafından, Başkan Yardımcısı Av.
Berra Besler’in sorumluluğunda sürdürülen Meslek İçi Eğitim Programı
çerçevesinde 2012 Nisan ayında 15 baronun katılımıyla 9 eğitim semineri
gerçekleştirildi. Başkan Yardımcısı Av. Berra Besler, Manisa, Uşak ve Mardin’de
yapılan seminerlere katılarak meslektaşlarımızla sohbet etme imkanı buldu.
ANTALYA
KOCAELİ
42
MESLEK İÇİ EĞİTİM
NİSAN 2012’DE VERİEN SEMİNERLER
TARİH
EĞİTİM YERİ
KATILIMCI BAROLAR
EĞİTİM KONUSU
07.04.2012
MARDİN
ŞIRNAK
HMK Semineri
07.04.2012
GAZİANTEP
KAHRAMANMARAŞ,
ŞANLIURFA, OSMANİYE
Ticaret Kanunu Uygulamaları ve Getirilen Yenilikler
07.04.2012
KOCAELİ
SAKARYA, DÜZCE, BOLU
Tüketici Hukuku ve 4077 Sayılı Yasanın Uygulanması
07.04.2012
BURDUR
ISPARTA
HMK Uygulamaları ve Getirilen Yenilikler
Borçlar Kanununda Getirilen Yenilikler ve
Kira ve Kat Karşılığı İnşaat Sözleşmesi
Borçlar Kanununda Getirilen Yenilikler ve Kira ve Kat Karşılığı
İnşaat Sözleşmesi
07.04.2012
ANTALYA
21.04.2012
BURDUR
21.04.2012
ANTALYA
Ticaret Kanunu Uygulamaları ve Getirilen Yenilikler
28.04.2012
MANİSA
Borçlar Kanununda Getirilen Yenilikler ve Kira ve Kat Karşılığı
İnşaat Sözleşmesi
29.04.2012
UŞAK
Borçlar Kanununda Getirilen Yenilikler ve Kira ve Kat Karşılığı
İnşaat Sözleşmesi
ISPARTA
MARDİN
GAZİANTEP
43
STAJ EĞİTİMİ
19 BARODAN TOPLAM 53 STAJYERE EĞİTİM VERİLDİ
Türkiye Barolar Birliği Staj
Eğitim Kurulu tarafından
yedincisi gerçekleştirilen
Stajyer Avukat Eğitim
Programı 15 – 20 Nisan 2012
tarihleri arasında Türkiye
Barolar Birliği bünyesinde
gerçekleştirildi.
7. Grup Stajyer Avukat
Programı çerçevesinde
Osmaniye, Isparta, Uşak,
Diyarbakır, Kastamonu,
Samsun, Mersin, Kocaeli,
Hatay, Sivas, Bartın,
Malatya, Kayseri, Çorum,
Tokat, Gaziantep, Bolu,
Çanakkale ve Edirne olmak
üzere 19 barodan toplam 53
stajyere eğitim verildi.
Yönetim Kurulu Sayman
Üyesi Av. Sitare Sağsen
sorumluluğunda yürütülen
eğitim programında;
“Avukatlık Hukuku”,
“Ceza Muhakemesi
Kanunu” “Tüketici
Hukuku” ve “İdari Yargı
Uygulamaları” başlıkları
altındaki eğitimler, somut
bir olay üzerinden
uygulamalı olarak verildi.
Stajyerlerle ayrıca sosyal ve
kültürel aktiviteler de
gerçekleştirildi.
44
STAJ EĞİTİMİ
Eğitime katılan stajyerler, Türkiye Barolar Birliği ve Başkent Üniversitesi Hukuk
Fakültesi tarafından ortaklaşa düzenlenen “Avukatlık Mesleği ve Uygulamaları”
Sertifika Programı’nın son dersine de katıldıktan sonra düzenlenen törende
sertifikalarını aldılar.
45
TANITIM TOPLANTILARI
ŞANLIURFA’DA HUKUK MUHAKEMELERİ KANUNU TANITIMI
Türkiye Barolar Birliği
Başkan Yardımcısı Av.
Talay Şenol’un
sorumluluğunda
yürütülen Yeni
Kanunların Tanıtımı
Programı çerçevesinde
2012 Nisan ayında
Şanlıurfa’da Hukuk
Muhakemeleri
Kanunu tanıtım
toplantısı düzenlendi.
Toplantıya konuşmacı
olarak Ankara
Üniversitesi Hukuk
Fakültesi Öğretim
Üyesi Prof. Dr. Süha
Tanrıver ve Melikşah
Üniversitesi Hukuk
Fakültesi Öğretim
üyesi Doç. Dr. Ahmet
Başözen katıldı.
46
İLERİ EĞİTİM PROGRAMI
ENERJİ HUKUKU VE SAĞLIK HUKUKU
İLERİ EĞİTİM PROGRAMLARI
Türkiye Barolar Birliği ile Türkiye Avukatları Sosyal Dayanışma ve Yardımlaşma
Vakfı tarafından düzenlenen İleri Eğitim Programı kapsamında 31 Mart – 1 Nisan
ile 7 – 8 Nisan tarihlerinde Enerji Hukuku Sertifika 6. Programı ile Sağlık Hukuku
Sertifika 2. Programı tamamlanarak katılımcılara sertifikaları verildi.
47
YAZILI BASIN AÇIKLAMALARI
TÜRKİYE BAROLAR BİRLİĞİ BAŞKANI
AV. V. AHSEN COŞAR’IN “BALYOZ” DAVASINDA
MESLEKTAŞLARIMIZIN
DURUŞMA SALONUNDAN ÇIKARILMASI ÜZERİNE
10 NİSAN 2012 TARİHİNDE YAPTIĞI YAZILI AÇIKLAMA
Savunma mesleğinin özgürce, her türlü etki ve baskıdan uzak olarak
yapılabilmesi, bizzat savunma hakkının ve hak arama özgürlüğünün
kendisi için vazgeçilmez değerdedir. Zira savunma hakkı, her bir
birey ve toplumun bütünü için temel ve ortak bir güvence olmasının
yanı
sıra,
yargılama
faaliyetini
demokratikleştiren,
hukuk
güvenliğini sağlayan asli bir unsurdur. Bu özellikleri ve işlevi
itibariyle savunma hakkı, adaletin ve hukukun, her zaman, her yerde
ve her koşulda düşmanı olan keyfiliğe karşı mücadelenin en etkili
aracıdır.
Bu işlevini hakkıyla ve gereği gibi yapabilmesi için savunma
mesleğinin, özgür, özerk ve dokunulmaz olması gerekir. Esasen
avukatlar hakkındaki soruşturma ve kovuşturmaların Adalet
Bakanlığı’nın iznine bağlanmasına ilişkin yasal düzenlemenin amacı
da budur. Hal böyle iken avukatlar hakkında olur olmaz nedenler ile
ve çok sık olarak soruşturma/kovuşturma izni talep edilmekte ve ne
yazık ki bu talepler Adalet Bakanlığı tarafından da çoğu zaman kabul
görmektedir. Uygulamada sıkça başvurulan bu yöntem, kanımızca
savunma mesleğini etkisizleştirme, sindirme, terbiye etme, bağımlı
kılma amacına yöneliktir.
Oysaki Avukatların İşlevlerine İlişkin Temel İlkeler/Havana
Kuralları’nın 16/a-c maddesi hükmüne göre, gerek hükümetler,
gerekse yargı organları ile diğer kamu kurum ve kuruluşları
avukatların; “hiçbir baskı, engelleme, taciz veya yolsuz müdahaleyle
karşılaşmadan her türlü mesleki faaliyeti yerine getirmelerini, kabul
görmüş meslek ahlak kurallarına, görevlerine, standartlarına uygun
faaliyette bulundukları için kovuşturma veya idari, ekonomik veya
başka
bir
yaptırımla
sıkıntı
çekmemelerini
ve
tehditle
karşılaşmamalarını sağlamakla yükümlüdürler.”
48
YAZILI BASIN AÇIKLAMALARI
Bu bağlamda işaret etmek
gerekir ki, özelikle özel
yetkili soruşturma
makamlarınca yürütülen
soruşturmalarda, kimi zaman
CMK m. 250’nin
güvencesizlik ve keyfiliğe
olanak tanıyan
hükümlerinden yararlanmak,
kimi zaman ise şüphelilerin
görevleriyle ilgili “güvence”
nitelikli özel yasal
düzenlemeleri gene bu yolla
aşabilmek için, suç
nitelemelerinde suç unsurları
ile ilgili (örgüt, örgüt/terör
faaliyeti, cebir ve tehdit gibi)
son derece aşırı ve yapay
zorlamalara gidilmekte; bu
özellikteki iddianameler Özel
Yetkili Ağır Ceza Mahkemeleri
tarafından yeterli inceleme ve
irdeleme yapılmadan kabul
görmektedir.
Günlük çalışma koşulları içerisinde zaten yeterli güvenceden yoksun
olan, adliye ve özel yetkili mahkeme koridorlarında dahi çeşitli
sövme, tehdit ve baskılarla karşılaşan, yazıhanelerinde ve görevleri
sırasında saldırıya uğrayan avukatlar, bir yandan da yasal savunma
görevleri nedeniyle “Terörle Mücadele Kanunu (m. 6)” kapsamında ve
hatta “Adil Yargılamayı Etkilemeye Teşebbüs (TCK m. 288)”
suçlamasıyla keyfi olarak suçlanabilmektedir.
Oysaki avukatın müvekkilini savunmak amacıyla karşılaştığı
haksızlıkları, haksızlık nedenlerini ve bu haksızlığa yol açan
uygulamaları her ortamda eleştirmesi hem hakkı, hem de asli
görevidir. Temel hak ve özgürlüklere aykırılıklarla ilgili görmezden
gelinemeyecek gerçeklerin kamuoyu ile paylaşılması bu hak ve
görevin en doğal sonucudur ve bu nedenle hukuka aykırılıktan söz
edilmesi de mümkün ve doğru değildir.
49
YAZILI BASIN AÇIKLAMALARI
Günümüze kadar pek çok kez yaşanan savunma hakkına ve
mesleğine yönelik haksız uygulamalardan sonuncusu, İstanbul’da
kamuoyunda “Balyoz” olarak bilinen davanın yargılama aşamasında
yaşanmış, bu bağlamda davayı gören mahkemece savunma görevini
yapmakta olan avukat meslektaşlarımız, mahkemenin uyguladığı
usulü eleştirdikleri, eksik kalan delillerin toplanmasını istedikleri,
yani mesleklerini icra ettikleri, etmek istedikleri için duruşma
disiplinini
bozdukları
gerekçesi
ile
duruşma
salonundan
çıkarılmışlardır.
Oysaki 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 206 ve
216.maddeleri ile getirilen düzenlenmeler: “sanığın sorguya
çekilmesinden sonra delillerin ortaya konulmasına başlanılmasını”
ve yine “ortaya konulan delillerle ilgili tartışmada söz, sırasıyla
katılana veya vekiline, Cumhuriyet savcısına, sanığa ve müdafiine
verilir, savcının savunmanın açıklamalarına, savunmanın da savcının
açıklamalarına cevap vermesini” öngörmektedir. Mahkemenin
usulün emredici nitelikte olan bu hükümlerini uygulamamış olması,
kanuna aykırı olmasının yanı sıra açıkça savunma hakkına yönelik
çok ağır bir saldırı olup “adil yargılanma” ilkesine, “hak arama
özgürlüğüne”,
diğer
mahkemelerin
yerleşik
uygulamalarına
aykırıdır.
Mahkemelerin görevi, devletin asli ve
vazgeçilmez
işlevi
olan
adaleti
gerçekleştirmek, bu amaçla maddi
gerçeği
ortaya
çıkarmak,
maddi
gerçeğin ortaya çıkarılması için gerekli
olan
delilleri
toplamak,
talepleri
dikkate almaktır. Bu ise savunmayı,
savunma
görevini
yapan
avukatı
duruşma salonundan dışarı çıkarmakla
değil, ancak ve ancak savunmaya,
savunma
makamının
mümtaz
temsilcileri olan avukatlara önem ve
değer vermekle, savunmayı işlevsel
kılmakla, savunmaya saygı duymakla
mümkün olur.
Saygılarımızla.
50
YAZILI BASIN AÇIKLAMALARI
TÜRKİYE BAROLAR BİRLİĞİ BAŞKANI AV. V. AHSEN COŞAR’IN
18 NİSAN TARİHLİ YAZILI AÇIKLAMASI
İnsanlık tarihinin ilk zamanlarında ‘zorbalıkla-kaba güçle’ eş anlamlı olan
ve o şekilde uygulanan hak arama özgürlüğü, günümüzde başta anayasalar
olmak üzere, yasalarla, uluslararası sözleşmelerle tanınan, düzenlenen,
kullanılabilen ve güvence altında olan bir özgürlüktür.
Hak aramanın bağımsız ve tarafsız bir kurum olan yargı yolu ile elde
edilmesi, aşama aşama gelişen ve gerçekleşen bir hukuksal aydınlanmanın
sonucudur.
Hak arama özgürlüğünün kullanılmasında ve korunmasında hukuki
yardımda bulunan, bu amaçla bireyin yanında yer alan, bilgisini ve
zamanını hak arayan kişi veya kişilere özgüleyen hak arama/savunma
mesleğinin onurlu temsilcileri ise avukatlardır.
İnsanız. Her toplumda melekler olduğu kadar, şeytanlar da vardır. Birey
olarak hepimizin sağlıklı, olumlu yanlarımız olduğu kadar, sağlıksız,
olumsuz ve hatta hasta yanlarımız da var. Onun için Fransızlar ‘Herkesin
dolabında bir ceset vardır’ diyor. Esasen, herkes melek olsa idi, hukuka,
yasalara, avukat, yargıç ve savcılara gereksinme de olmazdı.
Ruh sağlığımız yerinde olsun veya olmasın, melek ya da şeytan olalım, fark
etmez, suç denilen şey hiçbirimizin uzağında değildir. Hiç suç işlememiş
olmak, gelecekte de suç işlemeyeceğimiz anlamına gelmez. Hepimiz her an
suç işleyebiliriz. Ve hatta suç işlemeden, bir suç isnadına, iftiraya maruz
kalabiliriz. Ya da hukuki bir çekişmenin tarafı olabiliriz. Böyle bir konumda
her halde aklımıza gelecek ilk şey kendimizi savunmak, hakkımızı aramak
olacaktır. Kendimizi savunmak veya hakkımızı aramak durumunda
kaldığımızda, profesyonel bir desteğe gereksinmemiz olacağı açıktır.
İşte! Bu gibi durumlarda bizlere profesyonel yardım yapacak olan kişiler,
savunma mesleğinin uzmanları olan avukatlardır. Charles Dickens’in özlü
deyişi ile ‘kötü insanlar olmasaydı, iyi avukatlar olmazdı’. O halde,
avukatlara ihtiyacımız var. Bugün olmasa bile, bir gün herkesin bir avukata
ihtiyacı olabilir. Bunu dikkate aldığımızda, savunma hakkının, bu hakkın
takipçisi ve onun uzmanı olan avukatın önemi ve değeri ortaya çıkar.
Bütün bu nedenler ile hak ve adalet arayan herkesin, suçu her ne olursa
olsun her şüphelinin veya sanığın bir avukata gereksinimi olduğu gibi, bu
konumda olan kişilere hukuki yardım ve destekte bulunmak da avukat için
kaçınılmaz bir görevdir. Aksinin düşünülmesi ve savunulması avukatlık
mesleğinin inkarı olduğu kadar hak ve adalet arayan insanlara karşı da
haksızlıktır.
51
YAZILI BASIN AÇIKLAMALARI
Kaldı ki savunma görevini üstlenen avukat suçu ya da suça konu eylemi
değil, suçlu olduğu ileri sürülen kişiyi, yani insanı savunur. O nedenle
avukatı şüpheli veya sanık konumunda olan kişi ya da kişilerle veya bu
kişilere isnat olunan eylemle/suçla özdeşleştirmek mümkün ve hukuken
doğru da değildir. Dahası bu yaklaşım “hakkında verilmiş ve kesinleşmiş
bir mahkumiyet kararı olmayan herkes masumdur” biçiminde ifade
edilen “masumiyet ilkesine” de aykırıdır.
Açıklanan bütün bu nedenler ve Türkiye Barolar Birliği olarak; tecavüz
suçunu işlediği ileri sürülen bir kişinin avukatlığını üstlendiği için kimi
kadınların ve kadın derneklerinin saldırı ve suçlamalarına maruz kalan,
seçkin hukukçuluğunun yanı sıra insan hakları savunuculuğu, demokrat,
özgürlükçü, entelektüel ve sevecen kişiliği ile barolarımızın ve
meslektaşlarımızın saygınlığını kazanan Muğla Baromuzun Değerli
Başkanı, Avukat Mustafa İlker Gürkan’ın yanında olduğumuzu, Mustafa
İlker Gürkan’na ve onun şahsında avukatlık mesleğine yönelen haksız
saldırı ve suçlamaların karşısında bulunduğumuzu, bunu yapanları
kınadığımızı kamuoyunun değerli bilgisine ve takdirlerine saygı ile
sunarız.
TÜRKİYE BAROLAR BİRLİĞİ BAŞKANLIĞI’NIN
5 NİSAN 2012 TARİHLİ YAZILI AÇIKLAMASI
Evrensel kültürün en önemli öğesi olan spor toplumda dostluğun, barışın,
disiplinin sağlanması için en önemli vasıtadır. Dolayısıyla herkesten önce
spor
camiasında
bulunanların
bu
ilkelere
uygun
davranması
gerekmektedir.
Oysa ki kamuoyunda “Şike Davası” olarak bilinen ve İstanbul 16. Ağır
Ceza Mahkemesinin 2011/63 E. sayılı dosyası ile devam eden davanın
yargılaması aşamasında; çok iyi bilinen bir spor kulübünün yöneticisi
tarafından, savunma görevini ifa eden meslektaşımız Av. Prof. Dr. Fatih
Selami Mahmutoğlu’na yönelik olarak sarfedilen ve basına da yansıyan
sözler; spor camiası içinde bulunan bir yöneticiye yakışmadığı gibi
avukatlık onur ve itibarını zedeleyici ve incitici niteliktedir.
Avukatlığın en temel ilkelerinden biri ve olmazsa olmazı; avukatlık
onurunu ve itibarını korumak olup kamu hizmeti ifa eden ve savunma
görevini yapmakta olan meslektaşımıza yönelik bu olumsuz tutum ve
davranışı kınıyor ve savunma mesleğini en iyi şekilde yerine getirme
istek ve idealinde olan meslektaşlarımıza yönelik bu tür davranışların bir
an önce son bulmasını diliyoruz.
Kamuoyuna saygı ile duyurulur.
52
BASINDAN
HÜRRİYET - 11 Nisan 2012
53
BASINDAN
CUMHURİYET - 5 Nisan 2012
ÖZGÜR GÜNDEM - 1 Nisan 2012
54
BASINDAN
HÜRRİYET ANKARA - 23 Nisan 2012
55
BASINDAN
MİLLİYET - 1 Nisan 2012
CUMHURİYET - 1 Nisan 2012
56
BASINDAN
AYDINLIK GAZETESİ - 5 Nisan 2012
MİLLİYET - 5 Nisan 2012
57
BASINDAN
HABERTÜRK ANKARA - 5 Nisan 2012
TARAF - 24 Nisan 2012
58
BASINDAN
EVRENSEL - 24 Nisan 2012
STAR - 5 Nisan 2012
HÜRRİYET ESKİŞEHİR-5 Nisan 2012
HÜRRİYET - 7 Nisan 2012
59
BASINDAN
HÜRRİYET - 24 Nisan 2012
KARADENİZ'DEN GÜNE - 11 Nisan 2012
60
RUHSAT ALANLAR
61
RUHSAT ALANLAR
62
RUHSAT ALANLAR
63
MALİ BÜLTEN
Download